Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı

275-) Ubeydullah b. Abdullah b. Akram el Huzaî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Babamla birlikte Arafat’ta bulunan Nemîre ovasında bulunuyordum bir kafile oraya gelmişti bir de gördüm ki; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz kılıyor. Abdullah diyor ki: secde esnasında kollarını koltuklarına yapıştırmadığı için koltuk altının beyazlığını görüyor gibiyim.” (Müslim, Salat: 45; Nesâî, İftitah: 142) Bu konuda İbn Abbâs, İbn Buhayne, Câbir, Ahmer b. Cez’, Meymûne, Ebû Humeyd, Ebû Mes’ûd, Ebû Useyd, Sehl b. Sad, Muhammed b. Mesleme, Berâ b. Âzib, Adiyy b. Amîre ve Âişe (radıyallahü anha)’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ahber b. Cez’ Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından olup bir tek hadis rivâyet etmiştir. Abdullah b. Akram hadisi hasendir. Bu hadisi sadece Dâvûd b. Kays’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Abdullah b. Akram’ın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan başka hadis rivâyet ettiğini bilmiyoruz. Sahabeden pek çok ilim adamları bu hadise göre amel etmişlerdir. Abdullah b. Erkâm ez-Zührî, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkadaşlarından olup Ebû Bekir (radıyallahü anh)’ın katibidir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secdede Kollar Koltuklardan Aralanmalı
276-) Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sizden biriniz secdeye vardığı zaman köpeğin kollarını yayması gibi yaymak suretiyle başkalarını rahatsız etmesin, normal bir şekilde dursun.” (Nesâî, İftitah: 140; Müslim, Salat: 45) Bu konuda Abdurrahman b. Şibl, Enes, Berâ, Ebû Humeyd ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Câbir’in hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadise göre amel etmekte olup secdede normal durulması gerektiğini yırtıcı hayvanların yayılması gibi yayılmayı hoş görmemişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secdede Başka Kimseleri Rahatsız Etmemek
277-) Katâde (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir. Enes (radıyallahü anh)’den işittiğime göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Secdede kollarınızı; köpeğin kollarını yayması gibi yayarak çevrenizdekileri rahatsız etmeyin, normal bir şekilde durun.” (Nesâî, İftitah: 140; Müslim, Salat: 45) hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secdede Başka Kimseleri Rahatsız Etmemek
278-) Sa’d b. ebî Vakkâs (radıyallahü anh)’ın babasından rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) secde anında ellerin yere konulması, ayakların ise dikilmesini emretti.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secde Anında Elleri Yere Koyup Ayakların Dikilmesi
279-) Âmir b. Sa’d’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) secde anında ellerin yere konulmasını emretti diyerek hadisin aynısını aktarmış fakat “babasından” kaydını zikretmemiştir. Yahya b. Saîd el Kattan ve pek çok kimsenin Muhammed b. Aclan, Muhammed b. İbrahim, Âmir b. Sa’d’den rivâyet edilen; “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in secde anında ellerini yere yayıp ayakların ise dikilmesini” emrettiği hadisi mürsel olup Vüheyb’in hadisinden daha sahihtir, ilim adamları bu konuda birleşmişler ve bu hadis-i şerifteki şekli tercih etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secde Anında Elleri Yere Koyup Ayakların Dikilmesi
279-) Yolculukta Namazları Kısaltmak bölüm Arapça orijinal ismi “Ebvab-üs Sefer (Yolculuk)” bölümleri demektir. Biz burada savaş için yola çıkmak olarak tercüme ettik çünkü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatında savaş dışında bizim bildiğimiz şekilde bir yolculuk -davet ve hicret dışında- yoktur.)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Yolculukta Namazları Kısaltmak
279-) Yolculukta Namazları Kısaltmak bölüm Arapça orijinal ismi “Ebvab-üs Sefer (Yolculuk)” bölümleri demektir. Biz burada savaş için yola çıkmak olarak tercüme ettik çünkü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatında savaş dışında bizim bildiğimiz şekilde bir yolculuk -davet ve hicret dışında- yoktur.)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Bayram Bölümleri
279-) Yolculukta Namazları Kısaltmak bölüm Arapça orijinal ismi “Ebvab-üs Sefer (Yolculuk)” bölümleri demektir. Biz burada savaş için yola çıkmak olarak tercüme ettik çünkü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatında savaş dışında bizim bildiğimiz şekilde bir yolculuk -davet ve hicret dışında- yoktur.)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Savaş İçin Yola Çıkmak Bölümleri
280-) Berâ b. Âzib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), rükû’ dan ve secdeden doğrulduğu anda dimdik duruma gelirdi.” (Müslim, Salat: 46; Nesâî, İftitah: 88) Bu konuda Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secde Ve Rükû’ Dan Doğrulunca Belin Doğrultulması
281-) Muhammed b. Beşşâr bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Berâ hadisi hasen sahihtir. İlim adamları, uygulamalarını bu hadis-i şerife göre yapmışlardır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secde Ve Rükû’ Dan Doğrulunca Belin Doğrultulması
282-) Berâ (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber namaz kıldığımızda, O rükû’ dan başını kaldırıp secdeye gidinceye kadar hiçbirimiz belimizi eğmezdik o secdeye varınca bizde secde ederdik.” (Müslim, Salat: 25; Dârimî, Salat: 72) konuda Enes, Muaviye, Sahib-ül Cüyûş lakabıyla anılan, İbn Mes’ade ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Berâ’nın hadisi hasen sahihtir. adamları bu hadise göre amel ederler ve derler ki: imâmın arkasındaki cemaat imâma her yönden uyacaklardır. imâm rükû’a gidince rükû’a varacaklar kalkınca onlarda kalkacaklardır. Bu konuda ayrı düşünen yokur.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rükû’ Ve Secdelerde İmamdan Önce Davranmamak
283-) Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: “Ya Ali kendim için sevdiğimi; senin için de severim, kendim için hoşlanmadığım bir şeyi; senin için de hoşlanmam öyleyse iki secde arasında topuklarını yayıp kalçanın üzerine oturma!” (İbn Mâce, İkame: 22) Bu hadisi sadece Ebû İshâk’ın, Hâris’den gelen bu şekliyle bilmekteyiz. Bazı ilim adamları hadisi rivâyet eden tek gözlü olan Hâris’in zayıf olduğunu kaydetmişlerdir. Pek çok ilim adamı da bu hadisle amel ederek topukları dikerek oturmayı hoş görmemişlerdir. Yine bu konuda Âişe, Enes ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: İki Secde Arasında Topukları Yayıp Kalça Üzerine Oturmamak
284-) Ebû’z Zübeyr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, o Tavûs’dan şöyle işitmiştir: İbn Abbâs (radıyallahü anh)’ya: “Topukları dikerek oturmanın hükmünü sorduk.” “Sünnettir” dedi. “Kişiye veya ayağına zahmet verir görüşündeyiz” dedik. “O, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetidir” dedi. (İbn Mâce, İkame: 22; Müslim, Salat: 46) Bu hadis hasen sahihtir. ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yapmakta olup, ayakları dikerek oturmakta bir sakınca görmemektedirler. Mekkeli bazı alim ve fıkıhçılar da bu görüştedirler. adamlarının çoğu ise iki secde arasında ayakları dikerek oturmayı hoş karşılamamışlardır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazda Topuklar Dikilerek Oturulabilir Mi?
285-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), iki secde arasında: “Allahümmâğfirli verhamnî vecburnî vehdinî verzuknî” (Ey Allah’ım beni bağışla bana acı bana afiyet ver beni doğru yoluna hidayet et ve beni dünyada ve ahirette hayırlı rızıklarla rızıklandır) derdi. (Müslim, Salat: 42; İbn Mâce: İkame: 23)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: İki Secde Arasında Nasıl Dua Edilir?
286-) Hasan b. Ali el Hallâl (Hulvanî), Yezîd b. Harun, Zeyd b. Hubab, Kamil Ebûl A’lâ’dan da bu hadisin bir benzeri rivâyet edilmiştir. Bu hadis garibtir. şekilde, Ali (radıyallahü anh)’den de böylece rivâyet edilmiştir. İmâm-ı Şâfii, Ahmed ve İshâk farz ve nafile tüm namazlarda bu duanın okunmasını caiz görmüşlerdir. Kimi ilim adamları ise bu hadisi Kamil ve Ebûl A’lâ’dan mürsel olarak rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: İki Secde Arasında Nasıl Dua Edilir?
287-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabı secdede elleri yanlardan, karnı, dizlerden aralamanın zorluk vereceğinden şikayet ettiler de “Dirsekleri dizlere dayamakla rahatlayın” buyurdular. (Dârimî, Salat: 79; İbn Mâce: İkame: 21) Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Ebû Salih’in, Ebû Hüreyre’den rivâyetiyle bilmekteyiz Leys ve İbn Aclan da hadisin râvîlerindendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secdeyi Rahat Bir Biçimde Yapmak
288-) Mâlik b. Hüveyris el Leysî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: “Mâlik, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i namaz kılarken gördü. Namazın tek rek’atlarında istirahat oturması denilen oturmayı yapmadan kıyama kalkmazdı.” (Nesâî, İftitah: 179) Mâlik b. Hüveyris’in hadisi hasen sahihtir. Bir kısım ilim adamları bu hadisle amel ederler. İshâk ve bazı arkadaşlarımızın görüşü de böyledir. Mâlik’in künyesi Ebû Süleyman’dır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secdelerden Kalkış Nasıl Olmalı?
289-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) secdelerden kalkarken ayaklarının sırtı yere değmeksizin kalkardı.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) İlim adamlarının ameli bu hadis üzere olup, birinci ve üçüncü rek’atlarda ayakların üstü yere değdirilmeksizin ayağa kalkmaya tercih etmişlerdir. b. İyas, Muhaddisler tarafından zayıf kabul edilir. Kendisine Hâlid b. İyas’da denilir. Tev’eme’nin azatlısı Salih’e, Salih b. ebi Salih denilir. Ebû Salih’in ismi Nebhan olup Medînelidir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Secdeden Kıyama Kalkışta Nasıl Yapılmalı?
290-) Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çift rek’atlarda oturttuğumuzda şöyle okumayı bize öğretti: vücudumuzla ve tüm mallarımızla yapılan ibadetlerin hepsi sadece Allah’a mahsustur. Tüm kulluk ve ibadetler ondan başkasına yapılamaz. Ey son Peygamber olan Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)! Allah’ın rahmeti, bereketi selam ve selameti senin üzerine olsun. Yine Allah’ın selam ve saadeti bizim üzerimize ve Allah’ın; hayırlı ve iyi işler işleyen kullarına olsun. Ben kabul eder ve şâhidlik yaparım ki Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Yine kabul eder ve şâhidlik yaparım ki Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem), Allah’ın kulu ve peygamberidir.” (Nesâî, İftitah: 193; İbn Mâce, İkame: 24) konuda İbn Ömer, Câbir, Ebû Mûsâ ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Mes’ûd’un hadisi başka yollarla da rivâyet edilmiştir. Teşehhüd hakkında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet edilen en sahih hadis budur. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve tabiinden pek çok kişi bu hadisle amel ederler. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek, Ahmed ve İshâk’ta bunlardandır. b. Muhammed b. Mûsâ bize bildirmiştir. Abdullah b. Mübarek, Ma’mer’den, Husayf’tan aktararak şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i rüyamda gördüm ve Ey Allah’ın Rasûlü! İnsanlar teşehhüd konusunda ayrılığa düştüler ne yapmalıyız dedim. “İbn Mes’ûd’un teşehhüdüne sarılın” buyurdular.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazlarda Oturuşlarda Ne Okunmalı?
291-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize Kur’ân öğrettiği gibi teşehhedü öğretirdi ve derdi ki: vücudumuzla ve tüm mallarımızla yapılan ibadetlerin hepsi sadece Allah’a mahsustur. Tüm kulluk ve ibadetler ondan başkasına yapılamaz. Ey son Peygamber olan Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)! Allah’ın rahmeti, bereketi selam ve selameti senin üzerine olsun. Yine Allah’ın selam ve saadeti bizim üzerimize ve Allah’ın; hayırlı ve iyi işler işleyen kullarına olsun. Ben kabul eder ve şâhidlik yaparım ki Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Yine kabul eder ve şâhidlik yaparım ki Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem), Allah’ın kulu ve peygamberidir.” (Nesâî, İftitah: 191; İbn Mâce, İkame: 24) İbn Abbâs hadisi hasen garib sahihtir. Abdurrahman b. Humeyd er Ruâsî bu hadisi Leys b. Sa’d’ın rivâyeti gibi Ebû’z Zübeyr’den rivâyet etmiştir. Eymen b. Nabil el Mekkî bu hadisi Ebû’z Zübeyr’den, Câbir’den rivâyet etmiş olup mahfuz değildir. İmâm-ı Şâfii: Teşehhüt konusunda bu İbn Abbâs hadisini yol tutmuştur.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazda Oturunca Ne Okunur?
292-) İbn Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Teşehhüdü gizli okumak sünnettendir.” (Ebû Dâvûd, Salat: 179) İbn Mes’ûd hadisi hasen garibtir. adamları uygulamalarını bu hadise göre yapmışlardır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazlarda Oturuşlarda Okuma Sessiz Olur
293-) Vâil b. Hucr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Medîne’ye geldim, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazını nasıl kıldığını görmek istedim teşehhüt için oturunca sol ayağını yaydı sağ ayağını dikerek ellerini uylukları üzerine koydu.” (Nesâî, İftitah: 186; İbn Mâce, İkame: 22) Bu hadis hasen sahihtir. Pek çok ilim adamı bu hadisle amel ederler Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek ve Küfeliler bu görüştedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazın Oturuşunda Oturma Şekli Nasıl Olmalıdır?
294-) Sehl b. Sa’d es Saidî (radıyallahü anh)’in bize aktardığına göre, şöyle demiştir: Ebû Humeyd, Ebû Useyd, Sehl b. Sa’d ve Muhammed b. Mesleme bir araya gelerek Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nasıl namaz kıldığını müzakere etmeye başladılar ve Ebû Humeyd dedi ki: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda oturduğu zaman sol ayağını yayar sağ ayağının üst tarafını kıbleye doğru çevirir ellerini dizleri üzerine koyar şehâdet parmağı ile işaret ederdi.” (Nesâî, İftitah: 186; İbn Mâce, İkame: 22) Bu hadis hasen sahihtir. ilim adamlarının görüşü böyledir. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardan olup, “Ebû Humeyd’in hadisine dayanarak; ilk oturuşta sağ ayağını dikerek sol ayağının üzerine; ikinci oturuşta ise ayakları sağa çıkararak kalçalar üzerine oturulmalıdır” demektedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazlarda Oturuş Nasıl Olmalıdır?
295-) İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazın teşehhüdünde oturduğunda ellerini dizleri üzerine koyar sağ elinin başparmağından sonra gelen parmağıyla işaret ederek dua ederdi.” (Dârimî, Salat: 83; Nesâî, İftitah: 189) konuda Abdullah b. Zübeyr, Numeyr el Huzaî, Ebû Hüreyre, Ebû Hümeyd ve Vâil b. Hucr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. İbn Ömer’in hadisi hasen garib olup bu şekliyle Ubeydullah b. Ömer rivâyetiyle biliyoruz. Sahabe ve tabiinden bir kısım ilim adamları bu hadise göre amel etmekte olup teşehhütte parmak kaldırmayı tercih etmişlerdir. aynı görüştedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazın Oturuşunda Parmakla Nasıl İşaret Edilir?
296-) Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazın bitiminde sağına ve soluna Esselamü aleyküm ve Rahmetullah diyerek selam verirdi.” (Dârimî, Salat: 87; İbn Mâce, İkame: 28) konuda Sa’d b. ebî Vakkâs, İbn Ömer, Câbir b. Semure, Berâ b. Âzib, Ebû Saîd, Ammâr, Vâil b. Hucr, Adiyy b. Amire ve Câbir b. Abdillah’tan da hadis rivâyet edilmiştir. İbn Mes’ûd hadisi hasen sahihtir. Sahabe ve tabiin dönemi pek çok ilim adamları böylece uygulamışlar Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek, Ahmed ve İshâk bunlardandır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazın Bitirilmesinde Selam Verme Şekli
297-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazdan çıkacağında önüne doğru bir kere selam verirdi ve sağ tarafına biraz eğilirdi.” (İbn Mâce, İkame: 29) konuda Sehl b. Sa’d’dan hadis rivâyet edilmiştir. Âişe (radıyallahü anha)’nın hadisini Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ulaştırılmış şekilde bu şekiliyle bilmekteyiz. b. İsmail diyor ki: Züheyr b. Muhammed’den Şam’lılar hoş olmayan hadisler aktarıyorlar. Iraklıların rivâyeti ise daha sahihtir. Ahmed b. Hanbel’den naklederek şöyle diyor: Züheyr b. Muhammed Irak’ta kendisinden rivâyet edilen kimse olmayıp ismini değiştirdikleri başka bir kimsedir. Bazı ilim adamları selam konusunda şöyle derler: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den gelen rivâyetlerin en doğrusu iki sefer selam vermektir. Sahabe tabiin ve sonraki gelen ilim adamlarının görüşü budur. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından tabiin ve sonraki gelenlerden bir kısmı farz namazlarda selam tek olarak verilir görüşündedirler. Şâfii ise diyor ki dilerse kişi tek selam verir dilerse iki selam verir, ilk selam olmazsa namaz caiz olmaz ikinci selam ise sünnettir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazın Bitiminde Selam Şekli
298-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Selamın kelime ve harflerini uzatmamak sünnettir.” (Ebû Dâvûd, Salat: 183) b. Hucr bu hadisi İbn’ül Mübarek’in şöyle yorumladığını söylüyor. Yani “Selamın harflerini uzatmadan” verir. Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamları bu şekli müstehab görmüşlerdir. İbrahim Nehaî’nin şöyle dediği rivâyet olunur: Tekbîr ve selam uzatılmaksızın yapılmalıdır. Evzâî’nin katibi olduğu söyleniyor.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Selamı Uzatmaksızın Vermek
299-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) selam verdikten sonra “Allahümme entesselam veminkes selam tebarekte zelcelali velikram” diyecek kadar otururdu. (Ey Allah’ım sen her türlü kötülük ve eksikliklerden uzaksın, hertürlü huzur rahat ve afiyetler de sendedir. Celal ve ikram sahibi olan sen ne mübareksin.)” (Müslim, Mesacid: 26; İbn Mâce, İkame: 32)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazın Bitiminde Hangi Dua Okunur?
300-) Hennâd (radıyallahü anh), aynı senedle bu hadisin benzerini bize aktardı ve “Tebarekte” kelimesinden sonra “Ya” yı ilave etti. (Müslim, Mesacid: 27) konuda Sevbân, İbn Ömer, İbn Abbâs, Ebû Saîd, Ebû Hüreyre ve Muğîre b. Şu’be’den de hadis rivâyet edilmiştir. Âişe’nin (298) nolu hadisi hasen sahihtir. el Hazza Âişe’nin hadisinin bir benzerini Abdullah b. Hâris ve Âsım yoluyla bize aktarmıştır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den; selamdan sonra: başka hiçbir ilah yoktur sadece o vardır O’nun ortağı yoktur, her türlü otorite ve saltanat onundur, her türlü eksiksiz övgüler de ona aittir. Hayat veren ve ölümü de meydana getiren o’dur onun gücü her şeye yeter. Allah’ım senin verdiğine engel olabilecek kimse yoktur, vermediğini de verebilecek yoktur, senin yardımın olmadan hiçbir kuvvet sahibine kuvveti fayda vermez.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet edildiğine göre namazın bitiminde o şöyle derdi. güçlü ve üstün olan Rabbin tüm kafirlerin vasfettiklerinden yücedir. Selam, gönderilen tüm Peygamberlere olsun, eksiksiz tüm övgüler alemleri yaratan Allah’a mahsustur.) (37 Saffat 180-182)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazın Bitiminde Hangi Dua Okunur?
301-) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in azatlı kölesi Sevbân’dan aktarıldığına göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazdan çıkmak istediğinde üç sefer estağfirullah der sonra Allahümme entesselamü veminkesselamü tebarekte yazelcelali velikrami” duasını okurdu. (Müslim, Mesacid: 26; İbn Mâce, İkame: 32) Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Ammâr’ın ismi Şeddâd b. Abdullah’tır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namazın Bitiminde Hangi Dua Okunur?
302-) Kabîsa b. Hülb (radıyallahü anh)’ın babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize imâm olur namazın bitiminde sağ ve sol her iki tarafında da dönerek yerinden ayrılırdı.” (İbn Mâce, İkame: 33) konuda Abdullah b. Mes’ûd, Enes, Abdullah b. Amr ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Hülb’ün bu hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederek imâmın dilediği yönde dönerek yerinden ayrılabileceğini söylerler. Sağ ve sol taraftan dönme meselesi sahih olarak rivâyet edilmiştir. b. Ebi Tâlib: İmamın ihtiyacı ne tarafta ise o taraftan kalkar demektedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: İmam Namazını Bitirince Hangi Tarafa Dönerek Yerinden Ayrılır
303-) Rifâa b. Rafi’ (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte mescidde otururken bedevi gibi biri geldi hafifçe bir namaz kılarak gelip Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e selam verdi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) selamını aldı ve dön tekrar namaz kıl çünkü sen namaz kılmış olmadın. Adam dönerek namaz kıldı ve geri gelerek tekrar selam verdi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tekrar selamı alarak, dön tekrar namaz kıl çünkü sen namaz kılmış sayılmazsın buyurdu bu kimse iki yada üç sefer bu durumu tekrarladı, her seferinde de selam verdiğinde namazını hafifçe kılan bu kişiye dön ve tekrar namaz kıl demesi insanları tedirgin etti ve durum onlara ağır geldi. Son seferinde adam: Bana göster ve öğret çünkü ben insanım doğru da yapabilirim hata da edebilirim dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) evet öyledir diyerek şöyle buyurdular: Namaz kılacağında Allah’ın emrettiği gibi abdest al sonra şehâdet getir, kamet et, Kur’ân’dan bir şeyler bilirsen oku bilmezsen Allah’a hamdet tekbîr getir Lailahe illallah de sonra rükû’a git rükû’ü rahat bir biçimde yap sonra doğrul dimdik dur sonra uygun bir biçimde secdeyi yap sonra otur oturumu dimdik durarak yap sonra kalk ve tüm rek’atları bu şekilde tamamla. Böyle yaparsan namazın tamam olmuştur bunlardan herhangi birini eksik yaparsan namazın eksik olmuş olur.” Rifâa diyor ki: Bu hüküm önceki bildikleri hükümden daha kolay geldi böylece namazını eksik yapan kimsenin sevâbının azalacağı ve büsbütün namazının yok olmayacağını öğrenmiş oldular. (Dârimî, Salat: 78) konuda Ebû Hüreyre ve Ammâr b. Yâsir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Rifâa hadisi hasendir. Bu hadisi Rifâa’dan başka şekillerde de rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namaz Nasıl Kılınmalıdır?
304-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescide girdi. Bir adamda mescide girdi ve namaz kıldı namazını bitirince gelip Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e selam verdi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o kimsenin selamını aldı ve dön tekrar namaz kıl çünkü sen namaz kılmış olmadın buyurdular. O adam döndü tekrar aynı şekilde namaz kıldı, gelip Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e selam verdi, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onun selamını aldı ve tekrar geri dön namazını tekrar kıl çünkü senin namazın olmadı buyurdular o kişi bu durumu üç sefer tekrar etti ve dedi ki: Seni hak ile gönderen Allah’a yemin ederim ki bundan iyisini bilmiyorum bana doğrusunu öğret. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Namaz kılacağında tekbîr al sonra Kur’ân’dan kolayına geleni oku sonra rükû’ü rahat bir biçimde yerine getir sonra kalk dimdik dur sonra secdeleri uygun biçimde yerine getir sonra kalk oturumu dimdik yap namazının tüm rek’atlarını böylece yap.” (Dârimî, Salat: 78 Bu hadis hasen sahihtir. Numeyr bu hadisi Ubeydullah b. Ömer’den, Saîd el Makburî’den ve Ebû Hüreyre’den rivâyet etmiş olup “Saîd’in babasından” bölümünü kaydetmemiştir. Yahya b. Saîd’in Ubeydullah b. Ömer’den rivâyeti daha sahihtir. Saîd el Makburî, Ebû Hüreyre’den bizzat işitmiş fakat babası yoluyla rivâyet etmiştir. Ebû Saîd el Makburî’nin ismi Keysân’dır. Keysân, Ebû Saîd diye künyelenir. Keysân bir kabilenin anlaşmalı kölesidir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namaz Nasıl Kılınmalıdır?
305-) Ebû Humeyd es Saidî (radıyallahü anh)’den aktardığına göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından on kişilik bir guruptan birisi olan Ebû Katâde er Rib’î’den işittim şöyle diyordu; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazını en iyi bileniniz benim bunun üzerine dediler ki: “Müslüman olmada bizden eski değilsin Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına en çok gidip gelenlerimizden de değilsin” dedi ki: Evet o halde anlat bakalım dediler; O’da dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaza başladığında ayakta dosdoğru durur, ellerini omuz hizasına kadar kaldırarak tekbîr alırdı, sonra rükû’a varmak istediğinde yine ellerini omuzları hizasına kadar kaldırır ve tekbîr getirerek rükû’a varırdı. Rükû’da düzgün vaziyette durur başını ne aşağı sarkıtır nede yukarıya doğru dikerdi ellerini de dizleri üzerine koyardı sonra “Semiallahü limen hamideh” diyerek ellerini kaldırır ve doğrulurdu vücudunu aynen ayakta durduğu şekle gelirdi. Sonra secdeye gitmek üzere eğilir Allahü ekber der kollarını koltuklarından aralar ayak parmaklarını serbest bırakır sol ayağını bükerek üzerine oturur ve dimdik dururdu sonra Allahü ekber diyerek ikinci secdeye iner sol ayağını bükerek üzerine oturur ve dimdik durur ve sonra ikinci rek’at için ayağa kalkardı ve ikinci rek’atta da aynen yapardı iki secdeden kalkınca tekbîr alır ellerini omuzları hizasına kadar kaldırırdı ilk namaza başlarken aldığı tekbîr gibi tüm rek’atları bu şekilde kılar namazın biteceği son rek’atın oturumunda sol ayağını çıkararak kalçası üzerine oturur ve selam vererek namazdan çıkardı. (Dârimî, Salat: 92) Bu hadis hasen sahihtir. Hadiste geçen “iki secdeden kalkınca” ifadesi iki rek’atı tamamlayınca anlamındadır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namaz Nasıl Kılınmalıdır?
306-) Muhammed b. Amr b. Atâ (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ebû Humeyd es Saidî’yi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından on kişinin arasında dinledim onların içinde Ebû Katâde b. Rıb’î’de vardı” diyerek önceki hadisin benzerini aktardı sadece şu ilaveyi yaptı: “Doğru söyledin. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazını böyle kılardı.” (Dârimî, Salat: 92) Ebû Âsım Zahhak b. Mahled bu hadisi Abdulhamid b. Cafer’den rivâyet ederek: “Doğru söyledin. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aynen böyle kılardı” ilavesini yapmıştır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Namaz Nasıl Kılınmalıdır?
307-) Kutbe b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i sabah namazının birinci rek’atında Kaf süresinin onuncu ayetini okurken dinledim.” (Nesâî, İftitah: 38; Dârimî, Salat: 66) Bu konuda Amr b. Hureys, Câbir b. Semure, Abdullah b. Sâib, Ebû Berze ve Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Kutbe b. Mâlik hadisi hasen sahihtir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sabah namazında vakıa sûresini okuduğu da rivâyet edilmiştir. Yine sabah namazında Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in 60’la 100 ayete kadar okurdu rivâyeti de vardır. Tekvir sûresini okuduğu da rivâyet edilmiştir. Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Ebû Mûsâ’ya sabah namazında uzun sûrelerden okumasını yazılı olarak bildirmiştir. İlim adamları bu hadisle amel etmişlerdir. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek ve Şâfii bu görüştedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Sabah Namazında Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Ne Okurdu?
308-) Câbir b. Semure (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle ve ikindi namazlarında Bürüç, Tarık ve benzeri sûrelerden okurdu.” (Nesâî, İftitah: 55; Müslim, Salat: 34) konuda Habbab, Ebû Saîd, Ebû Katâde, Zeyd b. Sabit ve Berâ b. Âzib’den de hadis rivâyet edilmiştir. Câbir b. Semure’nin hadisi hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in öğle namazında secde sûresi kadar okuduğu da rivâyet edilmiştir. Yine öğle namazının ilk rek’atında otuz, ikinci rek’atta ise on beş âyet kadar okuduğuda rivâyet edilmiştir. Ömer’in, Ebû Mûsâ’ya öğle namazında orta sûrelerden okumasını yazılı olarak bildirdiği de rivâyet edilmiştir. Bazı ilim adamları ikindi namazında da akşam namazı gibi kısa sûreler okunacağı rivâyet edilmiştir. İbrahim Nehaî: İkindi namazının kıraatı akşam namazının kıraatine eşittir demektedir. İbrahim diyor ki: öğle namazının kıraati ikindi namazına göre dört kat fazladır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Öğle Ve İkindi Namazlarında Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Ne Okurdu?
309-) Ümmül Fadl (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) son hastalığı anında başını sarmış olduğu halde bize akşam namazını kıldırdı ve Mürselat sûresini okumuştu ondan sonra bir daha akşam namazı kılmadan vefat etti.” (Müslim, Salat: 36; Nesâî, İftitah: 62) Bu konuda Cübeyr b. Mut’ım, İbn Ömer, Ebû Eyyûb, Zeyd b. Sabit’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ümmül Fadl hadisi hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in akşam namazının iki rek’atında Araf sûresini tamamen okuduğu da rivâyet edilmiştir. Yine Akşam namazında Tûr sûresini okuduğu da rivâyet edilmiştir. Yine Ömer (radıyallahü anh)’den Ebû Mûsâ’ya akşam namazında kısa sûreler okumasını yazıyla bildirdiği de rivâyet edilmiştir. Bekir (radıyallahü anh)’in akşam namazında kısa sûrelerden okuduğu da rivâyetler arasındadır, ve ilim adamları böylece amel etmişlerdir. İbn’ül Mübarek Ahmed ve İshâk’da bunlardandır. diyor ki: Akşam namazında Tur ve Mürselat gibi uzun sûreleri okumanın mekruh olduğu Mâlik’den rivâyet edilmiştir. Fakat ben bu ve benzeri sûrelerin akşam namazında okunmasını müstehab görürüm.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Akşam Namazında Ne Okurdu?
310-) Abdullah b. Büreyde (radıyallahü anh)’ın babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yatsı namazında Şems ve benzeri sûreleri okurdu.” (Müslim, Salat: 36) Bu konuda Berâ b. Âzib ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Büreyde hadisi hasendir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yatsı namazında Tîn sûresini okuduğu da rivâyet edilmiştir. Osman (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Yatsı namazında Münafıkûn ve benzeri sûreleri okurdu. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve tabiinden gelen rivâyetlere göre yatsı namazında ne okunacağı konusunda genişlik vardır söylenenlerden daha uzun ve daha kısa sûreler de okunabilir denmektedir. Bu konuda en güzel rivâyet yatsı namazında Şems ve Tîn sûrelerinin okunmasıyla alakalı gelen rivâyettir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Yatsı Namazında Ne Okurdu?
311-) Berâ b. Âzib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yatsı namazında “Tîn” sûresini okurdu.” (Müslim, Salat: 36; Nesâî, İftitah: 70) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Yatsı Namazında Ne Okurdu?
312-) Ubade b. es Sâmit (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir seferinde sabah namazını kıldırdı ve okumada zorlandı ve namazını bitirince dedi ki: “Gördüğüme göre imâmın arkasında sizlerde okuyorsunuz.” Bizde evet vallahi okuyoruz dedik. Bunun üzerine öyle yapmayın sadece Fatihayı okuyun yeterlidir, çünkü “Fatiha sûresini okumayanın namazı yoktur” buyurdular. (Müslim, Salat: 12; Nesâî, İftitah: 28) konuda Ebû Hüreyre, Âişe, Enes, Ebû Katâde ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ubade hadisi hasendir. Zührî bu hadisi Mahmûd b. Rabi ve Ubade b. Samit yoluyla nakleder ve der ki: “Fatihayı okumayanın namazı yoktur.” bu rivâyet daha sahihtir. ve tabiinden pek çok ilim adamı imâmın arkasında okumanın gerektiğini söylemişler ve uygulamalarını bu hadisle yapmışlardır. Mâlik b. Enes, İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk imâmın arkasında okumanın gerekliliği görüşündedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: İmamın Arkasında Cemaat Ne Okumalı?
313-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sesli okuduğu bir namazda namazını bitirince şöyle sordular: Ben namazda okurken sizden biriniz de benimle birlikte okudu mu? Bir adam, evet Ya Rasûlüllah deyince; “Bende niçin benim okumama karışılıyor diyordum!” buyurdular. Bunu duyan sahabîler Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sesli okuduğu namazlarda onunla beraber okumalarına son verdiler.” (Nesâî, İftitah: 29; Müslim, Salat: 12) konuda İbn Mes’ûd, Imrân b. Husayn, Câbir b. Abdullah’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasendir. İbn-ü Ükeyme Elleysî’nin adı Umare’dir kendisine Amr b. Ükeyme de denilir. arkadaşlarından bir kısmı aynı hadisi rivâyet ederek şu ilaveyi yapmışlardır: “İnsanlar bunu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işitince okumaya son verdiler.” hadiste imâmın arkasında okumayı kabul edenlere ters düşen bir durum yoktur. Çünkü bu hadisi rivâyet eden Ebû Hüreyre’nin şöyle bir rivâyeti daha vardır “Bir kimse namaz kılar kıldığı namazda fatiha sûresini okumazsa namazı eksiktir; tamam değildir. Hadis râvîlerinden biri Ebû Hüreyre’ye şöyle dedi: “Bazen imâmın arkasında oluyorum ne yapmalıyım? Ebû Hüreyre de, “İçinden oku” buyurdular. Osman en Nehdî, Ebû Hüreyre’den rivâyet ettiği bir hadiste şöyle diyor: “Fatiha sûresi okunmaksızın namaz olmadığı ilan etmemi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana emretti.” ise: imâmın sesli okuduğu namazlarda okumaksızın imâmı dinlemeleri gerektiği, imâmın okuma anındaki yaptığı durak yerlerini takip ederek o esnalarda okumalıdır” demektedirler. adamları imâmın arkasında okuma konusunda ayrı görüşler ortaya koymuşlar, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve tabiinden pek çok kimse “imâmın arkasında okunması kanaatindedirler.” Mâlik b. Enes, Abdullah b. Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler. Abdullah b. Mübarek’in şöyle dediği rivâyet olunmuştur. “Ben imâmın arkasında okurum, herkes de okur, sadece Küfeli bazı kimseler okumazlar ben onların namazlarının da caiz olduğu görüşündeyim.” ilim adamları bu konuda şiddetli davranarak: “Gerek kendi başına gerek imâmın arkasında olsun fatiha okunmadan namaz olmaz” diyerek Ubade b. Sâmit’in hadisine dayanmışlardır. Ubade b. Sâmit Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in vefatından sonra da imâmın arkasında fatiha sûresini okumuş olup “Fatiha sûresi okunmadan namaz olmaz” hadisiyle amel etmiştir. Şâfii, İshâk ve diğer bir kısım kimseler bu görüştedirler. b. Hanbel diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in “Fatihayı okumayanın namazı yoktur.” hadisinin manası cemaat olmaksızın kendi başına namaz kılanlar içindir. Ahmed b. Hanbel 313 numaralı Câbir hadisini delil göstererek bu kanaate sahip olmuştur ve şöyle demektedir. Bu hadisi rivâyet eden kimse Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından olup “Fatiha sûresi okunmadan namaz olmaz” sözünü tek başına namaz kılanlar için diyerek yorumlanmıştır. Tüm bunlara rağmen Ahmed b. Hanbel: imâmın arkasında veya kendi başına bile olsa kişinin fatihayı okuması gerektiğini tercih etmektedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: İmâmın Sesli Okuduğu Namazlarda Cemaatin Okumaması Gerektiği
314-) Vehb b. Keysân, Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh)’den şöyle işittiğini söylemiştir: “Her kim bir namaz kılar da o namazında Fatiha sûresini okumazsa namaz kılmamış sayılır. Ancak imâmla birlikte kılarsa o zaman Fatiha okumasa da namazı olur.” (Nesâî, İftitah: 24; Müslim, Salat: 11) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: İmâmın Sesli Okuduğu Namazlarda Cemaatin Okumaması Gerektiği
315-) Fatimatül-Kübrâ (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescide girdiği zaman salat ve selam getirir ve: Rabbim günahlarımı bağışla Rahmet kapılarını aç” derdi. Yine mescidden çıkarken salat ve selam getirir ve: Rabbim günahlarımı bağışla tüm nimet kapılarını aç” diye dua ederdi. (Nesâî, Mesacid: 16; İbn Mâce, Mesacid: 13)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Mescide Girerken Okunacak Dua
316-) İsmail b. İbrahim (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Hasan’la Mekke’de karşılaştım ve bu hadis hakkında sordum O’da şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescide girerken “Rabbim Rahmet kapılarını aç” derdi. Mescidden çıkarken ise: “Tüm nimet kapılarını aç” diyerek dua ederdi. (Nesâî, Mesacid: 16; İbn Mâce, Mesacid: 13) Bu konuda Ebû Humeyd, Ebû Useyd ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Fatıma hadisi hasen olup senedinde kopukluk vardır. Çünkü Hüseyin’in kızı Fatıma büyük annesi Fatıma-tül Kübra’ya yetişip ondan hadis rivâyet edememiş ve Fatıma-tül Kübra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in vefatından sonra ancak birkaç ay yaşamıştır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Mescide Girerken Okunacak Dua
317-) Ebû Katâde (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Biriniz mescide girdiği zaman oturmadan önce iki rek’at namaz kılsın.” (Nesâî, Mesacid, 37; Dârimî, Salat: 114) Bu konuda Câbir, Ebû Ümâme, Ebû Hüreyre, Ebû Zerr ve Ka’b b. Mâlik’dende hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Katâde’nin hadisi hasen sahihtir. hadis Muhammed b. Aclan ve değişik kimselerden Âmir b. Abdullah b. Zübeyr vasıtasıyla Mâlik b. Enes’in rivâyetine benzer şekilde hadis rivâyet edilmiştir. Süheyl b. Ebû Salih bu hadisi Âmir b. Abdillah b. Zübeyr ve Amr b. Süleym ez-Zürakî ve Câbir yoluyla rivâyet etmiştir ki sahih değildir. Ebû Katâde hadisi sahihtir. Hadisçiler bu hadisle amel ederek “mescide giren kimsenin bir özrü olmadığı sürece oturmadan önce iki rek’at namaz kılmasını müstehab görmüşlerdir.” b. el Medînî diyor ki: Süheyl b. Ebû Salih’in hadisi yanlıştır. İshâk b. İbrahim, Ali b. el Medînî vasıtasıyla bunu bana haber vermiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Mescide Giren Kimsenin İki Rek’at Namaz Kılma Gereği
318-) Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Mezarlıklar ve banyo (hamam)’lar dışında yeryüzünün tamamı mescidtir yani namaz kılınabilir.” (Ebû Dâvûd, Salat: 24; Dârimî, Salat: 111) Bu konuda Ali, Abdullah b. Amr, Ebû Hüreyre, Câbir, İbn Abbâs, Huzeyfe, Enes, Ebû Ümâme, Ebû Zerr’den de hadis rivâyet edilmiş olup Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şu hadisini bize aktarmışlardır: “Bütün yeryüzü bana mescid ve temizleyici kılındı.” Ebû Saîd’in bu hadisi Abdulaziz b. Muhammed’den iki ayrı rivâyet olarak gelmiş olup, bazen Ebû Saîd rivâyet edenler arasında geçiyor bazısında ise geçmiyor dolayısıyla bu hadiste karışıklık vardır. hadisi Sûfyân es Sevrî, Amr b. Yahya ve babasından Mürsel olarak rivâyet etmiştir. Yine Hammad b. Seleme de Amr b. Yahya, babasından ve Ebû Saîd yoluyla bu hadisi bize aktarmıştır. Muhammed b. İshâk’da, Amr b. Yahya ve babasından rivâyet ederek şöyle diyor: Yahya’nın rivâyeti çoğunlukla Ebû Saîd yoluyladır bu rivâyette ise Ebû Saîd’i zikretmemiştir. Amr b. Yahya’dan ve babasından rivâyeti mürsel olarak daha sağlam ve daha sahih gibidir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Mezarlık Ve Banyolar Dışında Yeryüzünün Her Tarafı Mesciddir
319-) Osman b. Affân (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ den şöyle söylediğini işitmiştir: “Her kim Allah’ın rızasını kazanmak için bir mescid yaptırırsa Allah’ta onun için Cennet’te ona bir ev yapar.” (Ebû Dâvûd, Salat: 12; Dârimî, Salat: 113) konuda Ebû Bekir, Ömer, Ali, Abdullah b. Amr, Enes, İbn Abbâs, Âişe, Ümmü Habibe, Ebû Zerr, Amr b. Abese, Vâsile b. Eskâ, Ebû Hüreyre, ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Osman’ın bu hadisi hasen sahihtir. b. Lebîd, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i görmüş kimselerdendir. Mahmûd b. Rabi’ ise Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e yetişmiş kimselerden olup her ikisi de Medîneli küçük gençlerdendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Mescid Yaptırmanın Değer Ve Kıymeti
320-) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle buyurmuştur: “Allah’ın rızasını kazanmak için küçük veya büyük kim bir mescid yaptırırsa Allah’ta ona Cennet’te bir ev yapar.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) hadis aynı şekilde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den Kuteybe, Nuh b. Kays, Kays’ın azat edilmiş kölesi Abdurrahman, Ziyâd en Numeyrî ve Enes yoluyla da rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Mescid Yaptırmanın Değer Ve Kıymeti
321-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kabirleri ziyaret eden kadınlara, kabirler üzerinde namaz kılanlara ve kabirler üzerine kandil yakanlara lanet etmiş yani Allah’ın rahmetinden uzak kalmaları için beddua etmiştir.” (Nesâî, Cenaiz: 106; İbn Mâce, Cenaiz: 49) konuda Ebû Hüreyre ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir İbn Abbâs hadisi hasendir. Burada geçen Ebû Salih, isimli kimse Ebû Tâlib’in kızı Ümmü Hanî’nin azat edilmiş kölesi olup ismi Bazan’dır. Bazam’da denilir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Namaz Bölümleri
Konu: Mezarlıklar Üzerinde Namaz Kılınmayacağı