Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı

2164-) İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), minbere çıktı ve yüksek sesle şöyle buyurdu: “Ey diliyle Müslüman olduğunu söyleyen ve kalbine iman işlememiş kimseler Müslümanları üzmeyin, onları ayıplamayın onların kusurlarını araştırmayın her kim Müslüman kardeşinin ayıbını araştırırsa: Allah onun ayıbını ortaya çıkarır. Allah her kimin ayıbını ortaya çıkarırsa evinde bile olsa rezil rüsvay eder.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) dedi ki: İbn Ömer bir gün Ka’be’ye bakarak şöyle dedi: Sen ne büyüksün senin kutsallığın ne büyüktür. Mümin ise Allah katında senden daha kutsal ve değerlidir. Bu hadis hasen garib olup Hüseyin b. Vakîd’in rivâyetiyle bilmekteyiz. İshâk b. İbrahim es Semerkandî, Hüseyin b. Vâkıd’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Yine aynı şekilde Ebû Berze el Eslemî’den de buna benzer bir hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: İyilik Ve Sıla
Konu: Müslümana Saygı Gösterip Ayıbını Araştırmamak Gerekir
2165-) Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ayağı kaymamış hiçbir yumuşak huylu kimse yoktur. Tecrübesiz hiçbir bilgin de yoktur.” (Müsned: 11234) Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi ancak bu şekliyle biliyoruz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: İyilik Ve Sıla
Konu: Hayat Tecrübelerle Devam Edip Gider
2166-) Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kendisine bağışta bulunulan kimse imkan bulursa hemen karşılığını versin. Bulamayan kimse bağış yapana teşekkür etsin kim teşekkür ederse vazifesini yapmış olur. Kimde bağışta bulunup iyilik ederse vazifesini yapmış olur. Kimde bağışta bulunup iyilik yapana teşekkür etmez ise nankörlük etmiş olur kendisine verilmeyen bir şeyle kendisinde varmış gibi havalara giren kimse iki yalan elbisesi giymiş çıplak kimse gibidir.” (Ebû Dâvûd, Edep: 83) Bu hadis hasen garibtir. konuda Esma binti ebî Bekir, Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. “ve men keteme fekad kefere” sözünün anlamı: “O yapılan nimete nankörlük etmiş olur” anlamındadır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: İyilik Ve Sıla
Konu: Kendisinde Olmayan Bir İyiliği Varmış Gibi Göstermek
2167-) Üsâme b. Zeyd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir kimseye bir iyilik yapılırsa o kimse de iyilik yapan kimseye Allah seni dünya ve ahirette hayırla mükafatlandırsın derse şüphesiz en güzel övgüyü yapmış ve karşılığını vermiş olur.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen ceyyid garibtir. Bu hadisi sadece Üsâme b. Zeyd’in rivâyetiyle bu şekliyle bilmekteyiz. Ebû Hüreyre’den bu hadisin bir benzeri rivâyet edilmiştir. Muhammed’e sordum bu hadis hakkında bir şey bilemedi. Abdurrahman b. Hâzım el Belhî aktararak şöyle dedi: Mekkî b. İbrahim’den işittim şöyle diyordu: İbn Cüreyc el Mekkî’nin yanında idik bir dilenci geldi bir şeyler istedi. İbn Cüreyc hizmetçisine bir dinar ver dedi. Hizmetçi: Yanımda bir dinardan başka para yok onu verirsem çoluk çocuk aç kalırsın. İbn Cüreyc kızdı ve şöyle dedi: Onu o fakire ver! Mekki diyor ki: Biz İbn Cüreyc’in yanındaydık bir adam bir mektup ve bir kese getirdi. Bazı arkadaşları onu göndermişlerdi. Mektupta şöyle yazılıydı. Sana elli dinar çıktı. Busefer İbn Cüreyc keseyi açtı paraları saydı. Orada elli bir dinar çıktı. Busefer İbn Cüreyc hizmetçisine dedi ki: Ben fakire bir dinar verdim. Allah’ta bir dinar ve fazladan da elli dinar verdi.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: İyilik Ve Sıla
Konu: İyilik Yapana Hayır Dua Etmek
2168-) Katâde b. Numân (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah sevdiği kulunu dünyada koruyup himaye eder tıpkı sizden birinizin hastasını yasaklanan sudan koruduğu gibi.” (Müsned: 22516) Bu konuda Suheyb ve Ümmü Münzîr’den de hadis rivâyet edilmiştir. hadis hasen garibtir. Bu hadis Mahmûd b. Lebîd’den mürsel olarak rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Perhiz Mutlaka Gereklidir
2169-) Ali b. Hucr, İsmail b. Cafer vasıtasıyla Amr’dan, Âsım b. Ömer b. Katâde’den, Mahmûd b. Lebîd’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiş olup senedinde “Katâde b. Numân’ı” zikretmemiştir. Katade b. Numân ez Zufrî, Ebû Saîd el Hudrî annesi bir kardeşidir. Mahmûd b. lebîd küçük çocuk iken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ulaşmış ve onu görmüştür.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Perhiz Mutlaka Gereklidir
2170-) Ümmül Münzir (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ve beraberinde Ali olduğu halde bana geldi. Bizim de asılı hurma salkımlarımız vardı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlardan yemeye başladı. Ali de yiyordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ali’ye: “Sakın ha sen yeme hastalıktan yeni kurtuluyorsun” buyurdu. Bunun üzerine Ali oturdu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yemeye devam etti. Ben de onlara şalgam yaprağı ve arpadan yapılmış bir yemek getirdim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ey Ali! İşte bundan ye bu senin için daha faydalıdır” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Tıp: 2; İbn Mâce, Tıp: 3) Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Füleyh’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Bu hadisi sadece Füleyh b. Süleyman vasıtasıyla Eyyûb b. Abdurrahman dan da rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Perhiz Mutlaka Gereklidir
2171-) Muhammed b. Beşşâr, Ebû Âmir ve Ebû Dâvûd vasıtasıyla Füleyh b. Süleyman’dan, Eyyûb b. Abdurrahman’dan, Yakup’tan, Ümmül Münzir el Ensârîyye’den bu hadisi aktararak: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize geldi…” Yunus b. Muhammed’in rivâyetinden farklı olarak “Senin için uygundur” ifadesi yerine: “Senin için faydalıdır” ifadesini kullandı. b. Beşşâr bu hadisi rivâyet ederken bana Eyyûb b. Abdurrahman aktardı demektedir. hadis ceyyid garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Perhiz Mutlaka Gereklidir
2172-) Üsâme b. Şerîk (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bedeviler: Ey Allah’ın Rasûlü! Hastalanırsak tedavi yoluna gidelim mi? Dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), “Evet tedavi görün, Ey Allah’ın kulları tedavi olunuz. Çünkü Allah yarattığı her bir hastalık için mutlaka şifasını yada devasını yaratmıştır. Ancak bir hastalık müstesnadır” buyurdular. Bunun üzerine o bir hastalık nedir? Ey Allah’ın Rasûlü dediklerinde; “O İhtiyarlıktır” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Tıp: 1; İbn Mâce: Tıp: 1) Bu konuda İbn Mes’ûd, Ebû Hüreyre, Ebû Huzâme, babasından ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Mutlaka Tedavi Olmak Gereklidir
2173-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ev halkından biri sıtma hastalığına yakalandığında bulamaç yapılmasını emrederdi. Bulamaç yapılınca da ondan içmelerini emrederdi ve bu bulamaç yemeği hakkında şöyle buyururdu: “Kederli kimsenin kalbini güçlendirir. Hastanın kalbinden ağrıyı giderir sizden birinizin yüzünden kiri su ile giderdiği gibi…” (İbn Mâce, Tıp: 5) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Hastaya Hafif Olan Çorba Ve Bulamaç Yedirmeli
2174-) Bu hadisi İbn’ül Mübarek, Yunus’tan, Zührî’den, Urve’den, Âişe’den rivâyet etmiştir. Yine bu hadisi aynı şekilde Huseyn b. Muhammed, Ebû İshâk et Talikânî’den ve İbn’ül Mübarek’den bize aktarmıştır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Hastaya Hafif Olan Çorba Ve Bulamaç Yedirmeli
2175-) Ukbe b. Âmir el Cühenî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Hastalarınızı yemeye içmeye zorlamayınız çünkü Allah onları yedirir ve içirir.” (İbn Mâce, Tıp: 4) Bu hadis hasen garib olup sadece bu şekliyle bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Hastaları Yemek Yemeye Ve İçmeye Zorlamamak Gerekir
2176-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Şu çörek otunu kullanmaya devam edin çünkü onda her derdin devası vardır ancak sâm bunun dışındadır. Sâm ise: Ölümdür.” (İbn Mâce, Tıp: 5) Bu konuda Büreyde, İbn Ömer ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. hadis hasen sahihtir. sevda” Şûnîz’dir, yani çörekotudur.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Çörek Otu Ölümden Başka Her Derde Devadır
2177-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Ureyne kabilesinden bazı kimseler Medîne’ye gelmişlerdi de Medîne’nin havası onlara ağır gelmişti; bu yüzden Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onları Zekât develerinin bulunduğu Medîne dışındaki bir yere gönderdi ve orada develerin idrarı ve sütlerini içiniz” buyurdu. (İbn Mâce, Tıp: 30) Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Deve Sidiği Tedavi Olarak Kullanılabilir Mi?
2178-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den merfu olarak şöyle demiştir: “Her kim bir demir parçasıyla intihar ederse kıyamet günü o demiri elinde olduğu halde gelecek ve ebedî ateşin içersinde o demiri karnına saplayıp duracaktır. Her kimde bir zehirle intihar ederse onun zehiri de elinde olacak ve ebedî kalacağı Cehennem ateşi içerisinde o zehirini yudumlayacaktır.” (Ebû Dâvûd, Tıp: 11)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: İntihar Edenlerin Kıyametteki Durumları Nasıl Olacaktır?
2179-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her kim bir demir parçasıyla intihar ederse kıyamet günü o demiri elinde olduğu halde gelecek ve ebedî ateşin içersinde o demiri karnına saplayıp duracaktır. Her kimde bir zehirle intihar ederse onun zehiri de elinde olacak ve ebedî kalacağı Cehennem ateşi içerisinde o zehirini yudumlayacaktır. Her kimde dağdan ve yüksek bir yerden kendisini atarak intihar etmişse o kimse de ebedi olarak Cehennem ateşine yuvarlanıp duracaktır.” (Ebû Dâvûd, Tıp: 11)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: İntihar Edenlerin Kıyametteki Durumları Nasıl Olacaktır?
2180-) Muhammed b. Alâ; Vekî’ ve Ebû Muaviye vasıtasıyla A’meşten, Ebû salih’ten, Ebû Hüreyre’den, Ameş’ten, Şu’be’nin rivâyette bulunduğu hadisin bir benzerini bize rivâyet etmiştir. Bu hadis birinci hadisten daha sağlamdır. Bu hadisi pek çok kimse A’meş’den, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’den bu şekliyle rivâyet ettiler. b. Aclân, Saîd el Makbûrî’den ve Ebû Hüreyre’den rivâyet ederek şöyle demiştir: “Her kim zehir ile intihar etmişse Cehennem’de azâb görecektir” “ebedi olarak” sözünü söylememiştir. şekilde Ebû’z Zinâd, A’rec’den ve Ebû Hüreyre’den bu hadisi rivâyet etmiş olup bu rivâyet daha sahihtir. Çünkü rivâyetler; Tevhid inancına sahip kişilerin azabı gördükten sonra Cehennem’den çıkacakları şeklindedir. Bu rivâyetlerde ise “Ebedî kalacaklar” ifadesi geçmemektedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: İntihar Edenlerin Kıyametteki Durumları Nasıl Olacaktır?
2181-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kötü ilaçları kullanmayı yasakladı.” (Ebû Dâvûd, Tıp: 11; İbn Mâce, Tıp: 11) Yani zehir gibi.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: İntihar Edenlerin Kıyametteki Durumları Nasıl Olacaktır?
2182-) Alkame b. Vâil (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre, bizzat kendisi; Tarık b. Süveyd (veya Süveyd b. Tarık)’in Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sarhoşluk veren şeylerin hükmünü sorduğunda Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında idi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sarhoşluk veren her şeyi yasaklayınca: “Biz tedavide kullanırız” dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “İçkinin her çeşidi şifa değil ancak derttir.” (Ebû Dâvûd, Tıp: 11)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Sarhoşluk Veren Şeylerle Tedavinin Yasak Oluşu
2183-) Mahmûd, Nadr b. Şümeyl ve Şebabe vasıtasıyla Şu’be’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. Tarık b. Süveyd derken Şebabe: Süveyd b. Tarık demektedir. Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Sarhoşluk Veren Şeylerle Tedavinin Yasak Oluşu
2184-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Tedavide kullandığınız ilaçların en iyilerinden bir kısmı da burun damlası, şurup, kan aldırmak ve müshil ilaçlarıdır.” Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), rahatsızlanınca kendi rızası olmadan zorla şurup içirmişlerdi de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de onlara ceza olarak şurup içirmişti. İbn Abbâs bu içenlerden değildi.” (Ebû Dâvûd, Tıp: 8; İbn Mâce: Tıp: 12)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Değişik İlaçlar Ve Faydaları
2185-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Tedavi olduğunuz ilaçların en iyisi şurup, burun damlası, kan aldırmak ve müshil ilaçlarıdır. Sürme olarak kullandıklarınızın en iyisi ise ismid taşından yapılan sürmedir ki gözü cilalayıp parlatır ve kirpikleri besler.” (Ebû Dâvûd, Tıp: 8; İbn Mâce: Tıp: 12) Abbâs diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bir sürme kabı vardı. Yatacağı zaman onunla gözüne üç sefer sürme çekerdi. Bu hadis hasen garibtir. Abbâd b. Mensur’un rivâyetidir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Değişik İlaçlar Ve Faydaları
2186-) Imrân b. Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), dağlamak suretiyle tedaviyi yasakladı ve şöyle buyurdu: Bizim başımıza bir hastalık geldi dağlamakla tedavi ettik fakat ne kurtulabildik ne de başarılı olabildik.” (Ebû Dâvûd, Tıp: 7; İbn Mâce: Tıp: 23) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Dağlamak Suretiyle Tedavinin Yasaklanışı
2187-) Abdulkuddûs b. Muhammed, Amr b. Âsım vasıtasıyla Hemmâm’dan, Katâde’den, Hasan’dan, Imrân b. Husayn’dan rivâyet ederek “Dağlamakla tedavi yönteminden yasaklandık” demiştir. Bu konuda İbn Mes’ûd, Ukbe b. Âmir ve ibn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Dağlamak Suretiyle Tedavinin Yasaklanışı
2188-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre; “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Esad b. Zürare’yi vücudunda çıkan bazı kızıllıklardan dolayı dağlamak suretiyle tedavi etmişti.” (Ebû Dâvûd, Tıp: 7; İbn Mâce: Tıp: 23) Bu konuda Übey ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. hadis hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Bazı Hallerde Dağlama Yoluyla Tedavi Yapılabilir Mi?
2189-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), başının arkasındaki iki yan damarından ve iki kürek kemiği arasından kan aldırmıştı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ayın on yedi, on dokuz ve yirmi birinci günlerinde kan aldırırdı.” (Ebû Dâvûd, Tıp: 3; İbn Mâce: Tıp: 20) Bu konuda İbn Abbâs, Ma’kıl b. Yesâr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. hadis hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Kan Aldırmak Şeklindeki Tedavi Yolu
2190-) İbn Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), İsrâ ve Mîrâc gecesini anlattı. Meleklerden hangi guruba uğradıysa kendisine “Ümmetine kan aldırmayı emret” dediklerini bize aktardı.” (Ebû Dâvûd, Tıp: 3; İbn Mâce: Tıp: 20) Bu hadis İbn Mes’ûd rivâyeti olarak hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Kan Aldırmak Şeklindeki Tedavi Yolu
2191-) İkrime (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Abbâs’ın kan alma işini bilen üç hizmetçisi vardı ikisi ona ve ailesine gelir temin ederdi. Birisi ise kan alma işi yapardı. İkrime dedi ki: İbn Abbâs şöyle dedi: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), kan almayı bilen köle ve hizmetçi ne iyidir. Kanı alıyor, sulbun yükünü hafifletiyor. Gözlerin parlak görmesini sağlıyor. İbn Abbâs şöyle devam etti: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), miraç’ta hangi melek gurubuna uğramış ise hepsi kan aldırma işine devam et” demişlerdi. Yine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Kan aldıracağınız en uygun günler her kamerî ayın on yedi, on dokuz ve yirmi birinci günleridir” buyurdu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Tedavide kullandığınız en iyi ilaçlar burun damlası, şurup, kan aldırmak ve müshil ilaçlarıdır” buyurdu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e amcası Abbâs ve diğer bazı kimseler bir rahatsızlığı anında kendisine rızası olmadan zorla şurup içirdiler de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bana kimler şurup içirmişti diye sordu. Hepsi sustular bunun üzerine amcası Abbâs’tan başka herkese o şuruptan içirildi. (Ebû Dâvûd, Tıp: 3; İbn Mâce: Tıp: 20) b. Humeyd diyor ki: Nadr şöyle demiştir: Ledûd = Vecûr demektir ki ağızdan alınan sıvı bir ilaçtır. Bu hadis hasen garibtir. Abbâd b. Mensur’un rivâyeti olarak biliyoruz. konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Kan Aldırmak Şeklindeki Tedavi Yolu
2192-) Ubeydullah (radıyallahü anh)’ın ninesi Selma (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, kendisi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hizmet ederdi. Şöyle dedi: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de bıçak yarası taş ve dikenden meydana gelen bir yara olursa o yara üzerine kına koymamı bana emrederdi.” (İbn Mâce, Tıp: 29) Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Faid’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Bazıları bu hadisi Faid’den rivâyet ederek “Ubeydullah b. Ali ve ninesi Selma’dan” dediler. Ubeydullah b. Ali rivâyeti daha sağlamdır. Selma’ya: Sülma’da denilmektedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Kına İle Tedavi Olunur Mu?
2193-) Muhammed b. Alâ, Zeyd b. Hubab vasıtasıyla Ubeydullah b. Ali’nin azadlı kölesi Faid’den efendisi Ubeydullah b. Ali’denninesinden mana olarak hadisin bir benzerini rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Kına İle Tedavi Olunur Mu?
2194-) Muğîre b. Şu’be (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kim dağlanmak suretiyle tedavi olmaya çalışırsa ve muska taşıyarak tedavi olmak isterse Allah’a tevekkül etmekten uzaklaşmış demektir.” (Ebû Dâvûd, Tıp: 17; İbn Mâce: Tıp: 39) Bu konuda İbn Mes’ûd, İbn Abbâs, Imrân b. Husayn’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Muska Taşımak Ve Dağlanmak Suretiyle Tedavi Caiz Midir?
2195-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), her türlü zehirlenmeye karşı göz değmesi ve nazara karşı bazı çıbanlara karşı okuyarak tedavi olmaya izin vermiştir.” (İbn Mâce: Tıp: 35; Ebû Dâvûd, Tıp: 18)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Akrep Zehiri Gözdeğmesi Ve Çıban İçin Şifa Duaları Okunabilir
2196-) Mahmûd b. Gaylân, Yahya b. Adem ve Ebû Nuaym vasıtasıyla Sûfyân’dan Âsım el Ahvel’den, Yusuf b. Abdillah b. el Harîs ve Enes’den aktararak şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), her türlü zehirlenmeye ve çıbana karşı okumak şekliyle tedaviye izin vermiştir. Bu hadis hasen garibtir. Bu hadis benim yanımda Muaviye b. Hişâm’ın, Sûfyân’dan rivâyetinden daha sağlamdır. Bu konuda Büreyde, Imrân b. Husayn, Câbir, Âişe, Talk b. Ali Amr b. Hazm ve Ebû Huzâme’nin babasından da hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Akrep Zehiri Gözdeğmesi Ve Çıban İçin Şifa Duaları Okunabilir
2197-) Imrân b. Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Nazar değmesi ve zehirlenmelere karşı okumak suretiyle tedavi olabilir.” (İbn Mâce: Tıp: 35; Ebû Dâvûd, Tıp: 18) Şu’be bu hadisi Husayn’dan, Şa’bî’den, Büreyde’den benzeri şekilde rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Akrep Zehiri Gözdeğmesi Ve Çıban İçin Şifa Duaları Okunabilir
2198-) Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) göz değmesinden ve cinlerin şerlerinden dolayı Allah’a sığınır ve dualar okurdu Muavvizetan sûreleri denilen Nas ve Felak sûreleri nazil olunca diğer okuduğu şeyleri bıraktı ve bu iki sûreyi okumaya başladı.” (Nesâî, İstişare: 37; Ebû Dâvûd, Tıp: 19) Bu konuda Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. hadis hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Nâs Ve Felak Suretiyle Tedavi Olunur Mu?
2199-) Esma binti Umeys (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Cafer’in çocuklarına çabuk nazar değiyor onları tedavi için okuyalım mı? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) evet dedi. “Kaderi geçip değiştirebilecek bir şey olsaydı bu göz değmesi olabilirdi” buyurdular. (İbn Mâce: Tıp: 33; Ebû Dâvûd, Tıp: 18) Bu konuda Imrân b. Husayn ve Büreyde’den de hadis rivâyet edilmiştir. Hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Göz Değmesi Nazara Karşı Okuma Tedavisi Var Mıdır?
2200-) Bu hadis aynı zamanda Eyyûb’tan, Amr b. Dinar’dan, Urve b. Âmir’den, Ubeyd b. Rifâa’dan ve Esma binti Umeys’den de rivâyet edilmiştir. şekilde Hasen b. Ali el Hallâl vasıtasıyla Abdurrezzak’tan, Ma’mer’den ve Eyyûb’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Göz Değmesi Nazara Karşı Okuma Tedavisi Var Mıdır?
2201-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), torunu; Hasan ve Hüseyin’i şu şekilde okuyarak tedavi eder ve İbrahim (aleyhis-selâm)’da oğlu İsmail ve İshâk’ı aynı şekilde okuyarak tedavi ederdi buyururlardı. “Her ikinizi de Allah’ın noksansız tüm kelimeleriyle her türlü şeytan, zararlı hayvanlar ve göz değmesine karşı Allah’a sığındırırım.” (İbn Mâce: Tıp: 38; Ebû Dâvûd, Tıp: 19) b. Ali el Hallâl, Yezîd b. Harun ve Abdurrezzak vasıtasıyla Sûfyân’dan, Mansur’dan mana olarak geçen hadisin bir benzerini bize aktarılmıştır. Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem, Torunlarını Nasıl Okuyarak Tedavi Ederdi?
2202-) Hâbis et Temimî (radıyallahü anh) şöyle diyor: Babam, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle işittiğini bana aktarmıştır: “Uğursuzluk diye bir şey yoktur, göz değmesi (nazar) haktır.” (İbn Mâce: Tıp: 43; Ebû Dâvûd, Tıp: 24)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Uğursuzluk Diye Birşey Yoktur Fakat Göz Değmesi Haktır
2203-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: “Kaderi geçip değiştirebilecek bir şey olsaydı bu göz değmesi olabilirdi. Göz değmesi olayında gözü değen kimseden yıkanması istenirse hemen yıkansın.” (Müslim, Selam: 27) Bu konuda Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahih garibtir. Yahya b. ebî Kesîr’den, Hayye b. Habîs’den ve babasından ve Ebû Hüreyre’den bu hadisi rivâyet etmişlerdir. Ali b. Mübarek ve Harb b. Şeddâd hadisin senedinde Ebû Hüreyre’yi zikretmiyorlar.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Uğursuzluk Diye Birşey Yoktur Fakat Göz Değmesi Haktır
2204-) Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi bir müfreze olarak göndermişti. Bir kabilenin kasabasına uğradık ve bizi misafir etmelerini istedik de bizi ağırlamadılar. Derken kabile reislerini akrep soktu bunun üzerine bize gelerek; aranızda akrep sokmasına karşı okuyacak bir kimse var mı? dediler. Bende evet dedim, ben varım fakat bize koyun verirseniz kabile başkanınızı ben okuyup iyileştirebilirim dedim. Size otuz koyun veririz dediler biz de kabul ettik ve Fatiha sûresini yedi kere okudum kabile başkanı derhal iyileşti biz de koyunları aldık. Bu sefer koyunları almamız konusunda içimize şüphe düştü. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e varıncaya kadar acele etmeyin dedik. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına varınca yaptığımızı ona anlattım şöyle buyurdu: “Fatiha sûresinin bu tür hastalıklarda okunacağını nereden bildin? Koyunları alın bana da bir hisse ayırın.” (Ebû Dâvûd, Tıp: 19; İbn Mâce: Tıp: 37) Bu hadis hasendir. Nadre’nin ismi Münzîr b. Mâlik b. Kataa’dır. İmam Şâfii, Kur’ân öğreticisinin Kur’ân öğretmeye karşı ücret almasına izin vermektedir. Kur’ân öğreticisinin ücret almayı şart koşması caizdir, diyor ve bu hadisi delil gösteriyor. Cafer b. iyas, Cafer b. ebî Vahaşiyye’dir. Ebû Bişr’de denilir. Şu’be, Ebû Avâne, Hişâm ve pek çok kimse bu hadisi Ebû Bişr’den, Ebû Mütevekkil’den ve Ebû Saîd’den rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Okuyarak Tedavi Etme Karşılığında Ücret Alınır Mı?
2205-) Ebû Bişr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Mütevekkil’den işittim, Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den aktararak şöyle diyordu: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından bazı kimseler Arap aşiretlerinden birine uğramışlardı da onları misafir edip ağırlamamışlardı derken kabilenin efendisi rahatsızlandı. Onlar da bize gelerek; Yanınızda bir ilaç var mı? dediler; Biz de evet dedik. Fakat bizi misafir edip ağırlamadığınız için bir ücret tayin etmedikçe bu işi yapmayız dedik, buna karşılık bir koyun sürüsü ortaya koydular. İçimizden biri o kimseye Fatiha sûresini okumaya başladı o kimse hemen iyileşti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelince durumu kendisine anlattık bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Fatiha sûresinin hastalıklara okunabileceğini nereden bildin? Buyurdu. Bu yaptığımız işten dolayı bizi yasaklamadı ve şöyle buyurdu: “Yiyiniz bana da hisse ayırınız.” (Ebû Dâvûd, Tıp: 19; İbn Mâce: Tıp: 37) Bu hadis sahihtir. Bu rivâyet A’meş’in, Cafer b. İyas’tan rivâyetinden daha sahihtir. Pek çok kimse bu hadisi Ebû Bişr’den, Cafer b. ebî Vahşiyye’den, Ebû’l Mütevekkil’den, Ebû Saîd’den, Cafer b. Iyas’tan rivâyet etmişlerdir. Bu Cafer; Cafer b. ebî Vahşiyye’dir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Okuyarak Tedavi Etme Karşılığında Ücret Alınır Mı?
2206-) Ebû Huzâme (radıyallahü anh)’nın babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sordum dedim ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Okumak şeklinde yaptığınız şeylerin kullandığımız ilaçların ve her türlü korunma tedbirlerinin Allah’ın kaderinden bir şeyi önleyeceği kanaatinde misiniz? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de; Onların hepsi Allah’ın kaderindendir” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Tıp: 19; İbn Mâce: Tıp: 17) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Okumak Şekliyle De Tedavi Yapılabilir Mi?
2207-) Saîd b. Abdurrahman, Sûfyân’dan, Zührî’den, Ebû Huzâme’nin babasından bu hadisin bir benzerini rivâyet etmişlerdir. Bu hadis hasen sahihtir. Her iki rivâyette İbn Uyeyne’den aktarılmıştır. Bazıları “İbn ebî Huzâme ve babasından” derken, bazıları sadece “Ebû Huzâme’den” demişlerdir. İbn Uyeyne dışında bu hadisi Zührî’den, Ebû Huzâme’den ve babasından rivâyet edilmiştir ki bu daha sahihtir. Ebû Huzâme’nin babasından sadece bu hadisi bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Okumak Şekliyle De Tedavi Yapılabilir Mi?
2208-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Acve hurması Cennet meyvelerindendir onda; zehire karşı şifa vardır. Mantar veya domalan ise insanlar tarafından ekip dikme zahmeti olmadan meydana gelen kudret helvası cinsinden bir rızıktır, suyu da göze şifadır.” (İbn Mâce, Tıp: 8) Bu konuda Saîd b. Zeyd, Ebû Saîd ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen garib olup Muhammed b. Amr tarafından rivâyet edilmiştir. Bu hadis sadece Saîd b. Amr’ın, Muhammed b. Amr’dan rivâyetiyle bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Domalan, Mantar Ve Acve Hurmasının Şifa Oluşu
2209-) Saîd b. Zeyd’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Mantar veya Domalan; Mûsâ (aleyhis-selâm) zamanında İsrail oğullarına verilen ekme dikme zahmeti olmaksızın, insan emeği karışmadan meydana gelen, Kudret helvası cinsinden bir rızıktır. Suyu da göze şifadır.” (İbn Mâce, Tıp: 8) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Domalan, Mantar Ve Acve Hurmasının Şifa Oluşu
2210-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, bazı insanlar: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e mantar veya domalan bitkisi yeryüzünün çiçek hastalığıdır” dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Mantar veya domalan; kudret helvası cinsinden bir rızık olup suyu göze şifadır. Acve hurması; Cennet meyvelerinden olup zehire karşı şifadır” buyurdu. (İbn Mâce, Tıp: 8; Ebû Dâvûd, Tıp: 12) Bu hadis hasendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Domalan, Mantar Ve Acve Hurmasının Şifa Oluşu
2211-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Üç, beş veya yedi mantar veya domalan alıp onları sıktım suyunu cam bir kap içersine koydum, onunla bir cariyemin gözünü sürmeledim de iyileşti.” (İbn Mâce, Tıp: 8; Ebû Dâvûd, Tıp: 12)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Domalan, Mantar Ve Acve Hurmasının Şifa Oluşu
2212-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Çörek otu ölüm dışında her hastalığa şifa olarak iyi gelir.” (İbn Mâce, Tıp: 6) diyor ki: Her gün için yirmi bir adet çörekotu bir bez içersinde ıslatılır ve o sudan her gün burunun sağ deliğine iki sol deliğine bir damla sonraki gün burunun sol deliğine bir sağ deliğine iki damla üçüncü gün ise sağ deliğine iki sol deliğine tek damla damlatılarak tedavi olunabilir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Domalan, Mantar Ve Acve Hurmasının Şifa Oluşu
2213-) Ebû Mes’ûd el Ensarî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), köpek alım satımında elde edilen para zina yapmakla elde edilen para ve kahin=falcı ücretini yasakladı. Yani bu yollarla Müslüman’a gelir ve kazanç sağlanamaz.” (Ebû Dâvûd, Tıp: 21) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 4: Tıp Bölümleri
Konu: Kahin=sihirbaz=falcılık Yapan Cinlerle Uğraşan Kimsenin Ücreti