Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı

1362-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zamanında fiyatlar yükseldi, bunun üzerine Ey Allah’ın Rasûlü! Fiyatlara sınır koy, fiyatlar çok yükseldi dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Fiyatları ayarlayan Allah’tır, genişletip çok çok veren Allah’tır. Rızık veren Allah’tır. Daraltıp kıtlık getiren Allah’tır, Ben, Allah’a yanımda kimsenin mal ve kan hakkı olmadığı halde ulaşmayı umarım” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Büyü: 49; İbn Mâce, Ticarat: 27) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Narh Fiyat Sınırlaması Getirmek Kime Aittir?
1363-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir buğday yığınına uğradı elini yığına daldırınca eline ıslaklık geldi. Bunun üzerine: “Ey bu yığının sahibi nedir bu durum” dedi. Adam: “Ey Allah’ın Rasûlû! Gökten yağmur isabet etmiştir” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Islak olan kısmı müşterinin görmesi için yığının üzerine çıkarmanız gerekmez mi? Sonra şöyle devam etti: “Her kim aldatırsa bizden değildir.” (İbn Mâce: Ticarat: 36; Ebû Dâvûd, İcara: 50) Bu konuda İbn Ömer, Ebûl Hamza, İbn Abbâs, Büreyde, Ebû Bürde b. Niyâr ve Huzeyfe b. Yemân’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup aldatmayı hoş karşılamazlar ve aldatma haramdır derler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Alışverişte De Aldatmak Haramdır
1364-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), belli bir yaşta olan deveyi bir kimseden ödünç aldı sonra ona onun devesinden daha iyi bir deve vererek şöyle buyurdu: “Sizin en hayırlılarınız ödeme bakımından en iyi olanlarınızdır.” (Buhârî, Vekale: 5; Müslim, Müsakat: 22) Bu konuda Ebû Rafi’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Şu’be ve Sûfyân bu hadisi Seleme’den rivâyet etmişlerdir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Belli bir yaştaki devenin ödünç alınmasında bir sakınca görmezler. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamları ise hayvanı ödünç almayı hoş görmezler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Ödünç Aldığı Hayvanı Nasıl İade Etmişti?
1365-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre; bir adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den alacağını istedi ve sert davrandı, sahabe onu linç etmek istediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Dokunmayın ona, çünkü hak sahibinin konuşma hakkı vardır. Bir deve satın alarak ona veriniz buyurdular. Öyle bir deve aradılar fakat ondan daha üstün bir deve bulabildiler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “O deveyi satın alın, ona verin şüphesiz ki sizin en hayırlınız ödeme yönünden en iyi davrananızdır” buyurdular. (Buhârî, Vekale: 6; Müslim, Müsakat: 22)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Ödünç Aldığı Hayvanı Nasıl İade Etmişti?
1366-) Muhammed b. Beşşâr, Muhammed b. Cafer vasıtasıyla Şu’be’den, Seleme b. Kühehl’den bu hadisin bir benzerini bize rivâyet etmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Ödünç Aldığı Hayvanı Nasıl İade Etmişti?
1367-) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in azâdlı kölesi Ebû Rafi (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir adamdan genç bir deve ödünç almıştı, sonra kendisine Zekât develeri gelmişti. Ebû Rafi’ diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), O adamın devesini ödememi bana emretti. Ben de; Develer arasında genç deve bulamadım hepsi altı, yedi yaşında develerdir dedim. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ona onlardan birini ver çünkü insanların en hayırlısı borcunu en iyi ödeyendir” buyurdular. (Müslim, Müsakat: 22) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Ödünç Aldığı Hayvanı Nasıl İade Etmişti?
1368-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah satışında hoşgörülü, alışında hoşgörülü, ödemesinde hoşgörülü kimseleri sever.” (Buhârî, Büyü’: 16; Nesâî, Büyü’: 104) Bu konuda Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis garibtir. Bazı kimseler bu hadisi Yunus’tan, Saîd el Makburî’den ve Ebû Hüreyre’den rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Ödünç Aldığı Hayvanı Nasıl İade Etmişti?
1369-) Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah, geçmiş ümmetler içerisinde bir adamı bağışlamıştı, bu adam satarken cömert ve hoşgörülü, alırken yine cömert ve hoşgörülü, borcunu isterken de yine cömert ve hoşgörülü idi.” (Buhârî, Büyü: 16) Bu hadis bu şekliyle sahih hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Bab
1370-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Mescidde satan ve satın alan bir kimseyi gördüğünüzde; “Allah ticaretine kazanç vermesin” deyin. “Yitiğini mescidde sorup arayan kimse gördüğünüzde de Allah onu sana buldurmasın” deyin. (Müslim, Mesacid ve Mevaziis Salat: 18) Ebû Hüreyre hadisi hasen garibtir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup mescidlerde alışverişi hoş karşılamazlar. Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bir kısım ilim adamı ise buna izin vermişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Mescidde Alışverişin Yasaklığı
1371-) Abdullah b. Mevhib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Osman (radıyallahü anh), Ömer’in oğlu Abdullah’a git halka hakimlik yap dedi. Abdullah: “Ey Müminlerin emiri beni bu görevden bağışlar mısın? Dedi. Osman bu işin nesini sevmiyorsun vaktiyle baban da bu işi yapmıştı deyince Abdullah şu cevabı verdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu: “Kim hâkim olur da adaletle hükmederse bulunduğu makamın hakkını vermiş olur.” Artık bunun ötesinde ne beklerim ben? Bu hadis uzundur. (Buraya bu kadarı alınmıştır.) (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Ömer hadisi garib olup isnadı bence muttasıl değildir. Mu’temir’in kendisinden rivâyet ettiği Abdulmelik ise Abdulmelik b. ebî Cemile’dir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Hâkim Olacak Kimselerde Aranacak Şartlar
1372-) Muhammed b. İsmail, Hüseyin b. Bişr’den, Şerik’den, A’meş’den, Sehl b. Ubeyde’den, İbn Büreyde’nin babasından rivâyet ederek şöyle demiştir: “Hüküm verme, hakimlik üç çeşittir; ikisi Cehennem’de biri Cennet’tedir. Bir hâkim ki bilerek haksız yere hüküm verir bu Cehennemliktir. Bir hâkim ki delil ve belgeleri araştırmaksızın insanların haklarını bilgisiz ve cahilliğinden dolayı gasbeder ki bu da Cehennemliktir. Bir hâkim ki hak ve adaletle hükmeder ki bu Cennetliktir.” (Ebû Dâvûd, Adiye: 3; İbn Mâce, Ahkam: 3)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Hâkim Olacak Kimselerde Aranacak Şartlar
1373-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Hakimliği isteyen kimse kendisiyle baş başa bırakılmış olur yani Allah tarafından kendisine yardım edilmez. Kim de bu görüşe zorla getirilirse Allah ona bir melek gönderir de onu doğruya yöneltir.” (İbn Mâce, Ahkam: 1)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Hâkim Olacak Kimselerde Aranacak Şartlar
1374-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Hakimlik isteyen bu arada aracılara başvuran kimse kendi başına bırakılır, Allah kendisine yardım etmez, zorla hakimliğe getirilen kimseye ise Allah; onu doğruya iletecek bir melek indirir. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen garibtir. İsrail’in, Abdul Â’la’dan rivâyetinden daha sağlamdır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Hâkim Olacak Kimselerde Aranacak Şartlar
1375-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kim insanlar arasında hakimlik yapmak üzere görevlendirilirse bıçaksız boğazlanmış gibidir.” (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 1; İbn Mâce, Ahkam: 1) Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Başka yollarla da yine Ebû Hüreyre’den rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Hâkim Olacak Kimselerde Aranacak Şartlar
1376-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Hakîm, tüm gücünü sarf ederek hüküm verdiğinde doğruyu bulursa iki mükafat alacaktır. Aynı şekilde hüküm verdiğinde yanılırsa bir mükafat alacaktır.” (Buhârî, I’tısam: 21; Müslim, Akdiye: 6) Bu konuda Amr b. As ve Ukbe b. Âmir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi bu şekliyle hasen garibtir. Bu hadisin Sûfyân es Sevrî’nin, Yahya b. Saîd’den rivâyeti olduğunu sadece Abdurrezzak’ın, Ma’mer yoluyla Sûfyân es Sevrî’den rivâyetiyle bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Hâkim Hükmünde Îsabet Ederse Ve Yanılırsa Ne Olur?
1377-) Muâz (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Muâz’ı, Yemen’e kadı (hâkim) olarak gönderdiğinde ona nasıl hüküm vereceksin? Buyurdu. Muâz: Allah’ın kitabındakine göre hüküm veririm Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allah’ın kitabında bulamaz isen; Muâz Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetine göre… dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Eğer Allah Rasûlünün sünnetinde de yoksa buyurdu.” Muâz: Kendi görüşümle ictihat ederek bir hüküm bulur ve ona göre hüküm veririm dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allah, Rasûlünün elçisini, Allah, Rasûlünün arzusuna uygun hareket etmeye muvaffak kılan Allah’a hamdolsun” buyurdular. (Ebû Dâvûd: Akdıyye: 11)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Hâkim Neye Dayanarak Hüküm Vermeli?
1378-) Muhammed b. Beşşâr (radıyallahü anh), Muhammed b. Cafer, Abdurrahman b. mehdî vasıtasıyla, Şu’be’den, Ebû Avn’dan, Hâris b. Amr’dan, Şu’be oğlu Muğîre kardeşinin oğlundan ve Hımıs halkından bir kimseden ve Muâz’dan bu hadisin bir benzerini bize naklettiler. Bu hadisi sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Bana göre bu hadisin senedi muttasıl değildir. Ebû Avn es Sekafî’nin ismi Muhammed b. Ubeydullah’tır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Hâkim Neye Dayanarak Hüküm Vermeli?
1379-) Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü Allah’a inananların en sevimlisi ve oturum bakımından en yakını adil hükümdardır. Allah’ın en çok kızdığı ve oturum bakımından en uzak olanı ise zâlim hükümdardır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konuda Abdullah b. ebî Evfâ’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Saîd hadisi hasen garibtir. Onu sadece bu şekliyle bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Allah Katında Adil Hükümdarın Durumu
1380-) Abdullah b. ebî Evfâ (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah, haksızlık ve zulmetmediği sürece hakimle beraberdir. Haksızlık yapar ve zulmederse Allah ondan uzaklaşır şeytan onunla beraber olur.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen garibtir. Onu sadece Imrân el Kattan’ın rivâyetiyle bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Allah Katında Adil Hükümdarın Durumu
1381-) Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bana şöyle demişti: “İki kişi aralarında hüküm vermen için seni hakem tayin ederlerse birini dinler dinlemez hüküm verme ikincisini de dinledikten sonra nasıl hüküm vereceğini daha iyi anlarsın.” Ali diyor ki: O günden bu yana bu şekilde hüküm vermekteyim. (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 6; İbn Mâce, Ahkam: 1)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Hâkim Her İki Tarafı Da Dinlemeden Hüküm Vermemelidir
1382-) Ebûl Hasen (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Amr b. Mürre, Muaviye’ye şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle buyurmuştur: “Her hangi bir idareci kapısını muhtaç, yoksul ve düşkünlerin yüzüne kaparsa Allah’ta göklerin kapısını onun her türlü ihtiyaçlarına karşı kapatır.” Bunun üzerine Muaviye insanların ihtiyaçlarına bakan bir görevli tayin etmişti. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konuda İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Amr b. Mürre hadisi garibtir. Bu hadis başka yollardan da rivâyet edilmiştir. Amr b. Mürre el Cühenî, Ebû Meryem künyesiyle anılır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Hükümdar, Halkına Kapısını Açık Bulundurmalıdır
1383-) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkadaşı Ebû Meryem’den mana olarak bu hadisin bir benzerini rivâyet edilmiştir. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) b. Ebî Meryem, Şamlıdır. Büreyd b. ebî Meryem ise Küfelidir. Ebû Meryem, Amr b. Mürre el Cühenî lakabıyla anılır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Hükümdar, Halkına Kapısını Açık Bulundurmalıdır
1384-) Abdurrahman b. ebî Bekre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ubeydullah b. ebî Bekre, hâkim iken babam ona şöyle yazmıştı: Kızgın olduğun anda iki kişi arasında hüküm verme! Zira ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den, “Hâkim öfkeli olduğu anda iki kişi arasında hüküm vermesin” diye işitmiştim. (İbn Mâce, Ahkam: 4; Ebû Dâvûd, Akdıyye: 9) Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Bekre’nin ismi Nüfey’dir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Hâkim Olan Kimse Kızgın Durumda Hüküm Vermemeli
1385-) Muâz b. Cebel (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni Yemen’e vali olarak göndermişti; hareket edeceğim sırada peşimden bir haberci göndererek beni geri çevirdi ve buyurdu ki: “Seni niçin geri çevirdiğimi biliyor musun? Benim iznim olmadan hiçbir şey alma çünkü bu bir hainliktir. Her kim bu dünyada hainlik yaparsa kıyamet günü Allah’ın huzuruna, yaptığı o hainlikle getirilir. İşte bunun için seni çağırmıştım, şimdi vazifene gidebilirsin.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konuda Adıy b. Amîra, Büreyde, Müstevrid b. Şeddâd, Ebû Humeyd ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Muâz hadisi garib olup sadece bu şekliyle Ebû Usame’nin, Dâvûd el Evdî rivâyetinden bilmekteyiz.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Devlet Memurlarının Halktan Hediye Almamaları Gereği
1386-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), hüküm konusunda rüşvet verene de alana da lanet etmiştir. (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 4; İbn Mâce, Ahkâm: 2) Bu konuda Abdullah b. Amr, Âişe, İbn Hadide ve Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahih olup, bu hadis Ebû Seleme b. Abdurrahman yoluyla Abdullah b. Amr’dan da rivâyet edilmiştir. Ebû Seleme’nin babasından da rivâyet edilmiş olup sahih değildir. Abdullah b. Abdurrahman’dan işittim şöyle diyordu: Ebû Seleme’nin Abdullah b. Amr’dan rivâyet ettiği hadis bu konuda en güzel ve en sahih rivâyettir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Rüşvet Veren De Alan Da Lanetlenmiştir
1387-) Abdullah b. Amr’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), rüşvet verene de alana da lanet etmiştir.” (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 4; İbn Mâce, Ahkam: 2) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Rüşvet Veren De Alan Da Lanetlenmiştir
1388-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Bana bir parça bile hediye edilse kabul ederim. Bir paça yemeğe davet edilsem mutlaka giderdim.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konuda Ali, Âişe, Muğîre b. Şu’be, Selman, Muaviye b. Hayde ve Abdurrahman b. Alkame’den de hadis rivâyet edilmiştir. Enes hadisi hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Hediye Ve Davet Kabul Edilmelidir
1389-) Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Siz davalarınızı halletmek için bana müracaat ediyorsunuz. Ben de sizin gibi bir insanım delilini ortaya koymada kiminiz kiminizden daha düzgün ifadeli olabilir. Böyle bir durumda ben de o kimsenin lehine hüküm verebilirim. Bu sebeple ben kimin düzgün ifadesine dayanarak kardeşinin hakkından ona bir şey hükmetmiş isem ben ona ateşten bir parça kesmişimdir. Sakın o hükümle kestiğim bu parçayı almasın.” (Buhârî, Şehâdet: 28; Müslim, Akdıyye 3) Bu konuda Ebû Hüreyre ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ümmü Seleme hadisi hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Avukatlık Ve Güzel Konuşmayla Hakimi Yanıltmak
1390-) Vâil b. Hucr (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Hadramevt bölgesinden bir adamla Kinde’li bir adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldiler. Hadremevtli adam dedi ki: Ey Allah’ın Rasûlü! Bu adam benim toprağımı elimden aldı, bunun üzerine Kindeli dedi ki: O toprak benim mülkümdür, bu toprakta onun hiçbir hakkı yoktur. üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Hadremevtli adama o toprağın sana ait olduğunu gösterir bir şâhid, bir belge var mıdır? dedi. Adam hayır dedi. O halde davacı olduğun bu kimseye sadece yemin verdirebilirsin başka yapılacak bir şey yok buyurunca; Adam: Bu adam yalancı birisidir neye yemin ettiğine aldırış etmez hiçbirşeyden sakınıp korunmaz dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de bundan başka yapacağım bir şey yoktur buyurdular. diyor ki: Kindeli adam yemin etmek için minberin yanına doğru giderken arkasını dönünce Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Eğer haksız yere senin malını elde etmek için yemin ederse Allah’ın huzuruna, Allah kendisinden yüzçevirmiş olduğu halde varacaktır” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 23; İbn Mâce, Ahkâm: 7) Bu konuda Ömer, İbn Abbâs, Abdullah b. Amr ve Eş’as b. Kays’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Vâil b. Hucr hadisi hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: İspat Etmek Davacıya, Yemin Etmek Davalıya Düşer
1391-) Amr b. Şuayb (radıyallahü anh)’ın babasından ve dedesinden rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir hutbesinde şöyle demiştir: “İspat edip delil getirmek davacıya yemin etmekte davalıya gerekir.” (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 23; İbn Mâce, Ahkâm: 7) Bu hadisin senedinde söylenti vardır. b. Ubeydullah el Arzemî’nin hafızası yönünden hadiste zayıf olduğu kaydedilmiştir. İbn’ül Mübarek ve ve başka hadisçiler onun zayıf olduğunu söylemektedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: İspat Etmek Davacıya, Yemin Etmek Davalıya Düşer
1392-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yemin etmek davalıya düşer diye hüküm vermiştir.” (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 23; İbn Mâce, Ahkâm: 7) Bu hadis hasen sahih olup Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup “İspat edebilmek için delil ve şâhid getirmek davacıya, yemin etmek de davalıya gerekir” derler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: İspat Etmek Davacıya, Yemin Etmek Davalıya Düşer
1393-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), tek şâhidle beraber yemin ettirerek hüküm verdi.” Rabia diyor ki: Sa’d b. Ubâde’nin oğlu bana haber verip dedi ki: Sa’d’ın notları arasında “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bir şâhidle birlikte yemin ettirerek hüküm verdiğini bulduk.” (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 21; İbn Mâce, Ahkam: 31) Bu konuda Ali, Câbir, İbn Abbâs ve Sürrak’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre’nin “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), tek şâhidle birlikte yemin verdirerek hüküm verdi” dediği hadis hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Davada Tek Şâhid Bulunursa Yemin De Ettirilebilir
1394-) Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir şâhidle beraber yemin ettirerek hüküm vermiştir.” (İbn Mâce, Ahkam: 31)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Davada Tek Şâhid Bulunursa Yemin De Ettirilebilir
1395-) Cafer b. Muhammed (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), tek şâhidle birlikte yemin verdirerek hüküm verdi.” b. Muhammed: Ali de sizin aranızda buna göre hüküm vermişti. (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 21; İbn Mâce, Ahkam: 31) Bu rivâyet daha sağlamdır. Aynı şekilde Sûfyân es Sevrî, Cafer b. Muhammed’den ve babasından mürsel olarak rivâyet etmiştir. Abdulaziz b. ebî Seleme ve Yahya b. Süleym’de bu hadisi Cafer b. Muhammed’den babasından ve Ali’den rivâyet etmişlerdir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup tek şâhidle birlikte yemin verdirmenin mal ve hukukta caiz olduğu görüşündedirler. Mâlik b. enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardan olup şöyle derler: “Sadece hukuk ve mal davalarında tek şâhidle birlikte yemine dayanılarak hüküm verilir. Küfeliler ve daha başkaları ise bu görüşte değillerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Davada Tek Şâhid Bulunursa Yemin De Ettirilebilir
1396-) İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her kim bir köledeki hissesini, nasibini veya payını azat ederse ve bu kimsenin kölenin diğer yarı bedelini karşılayacak kadar malı bulunursa o yarısını da normal bir bedelle diğer ortağının hissesini öder ve o köle tamamen azat olmuş olur ve hürriyetine kavuşur, köle tamamen azat eden ortağın diğer yarı bedelini ödeyecek kadar parası yoksa azat edilen kadarı yani yarısı azat edilmiş olur.” Eyyûb diyor ki: Nafi’ bu hadiste “Azat ettiği kadarı azat edilmiş olur” demiş olabilir. (Buhârî, Itk: 4) İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Sâlim’de babasından bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Bir Köleyi İki Ortak Efendiden Biri Azâd Ederse Ne Olur?
1397-) Sâlim (radıyallahü anh)’in babasından rivâyetine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: Her kim bir köledeki payını azat ederse o kölenin tamamını karşılayacak parası da varsa o köle onun malından azat edilmiş olur.” (Buhârî, Itk: 4) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Bir Köleyi İki Ortak Efendiden Biri Azâd Ederse Ne Olur?
1398-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her kim bir kölede bulunan hissesini ve payını azat ederse o kimsenin, o kölenin diğer hissesini karşılayacak malı varsa o kölenin kurtuluşu o kimsenin malındandır. Şayet malı yoksa köleye adilce bir kıymet biçilir ve diğer hissedarın payını ödeyecek kadar para kazanması için güç olmayan bir işte o köle çalıştırılır.” (Buhârî, Itk: 5; Müslim, Itk: 2) Bu konuda Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Bir Köleyi İki Ortak Efendiden Biri Azâd Ederse Ne Olur?
1399-) Muhammed b. Beşşâr, Yahya b. Saîd’den, Saîd b. ebî Arûbe’den bu hadisin benzerini bize aktarmıştır ve bu rivâyette Şakîsan (hisseni) demiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Ebban b. Yezîd de Katâde’den aynı şekilde Saîd b. ebî Arûbe’nin rivâyeti gibi rivâyet etmiştir. Şu’be bu hadisi Katâde’den rivâyet ederek Siaye (kölenin çalıştırılıp kendi parasını ödemesi) konusunu zikretmedi. Sûfyân es Sevrî, Küfeliler ve İshâk bu şekilde düşünmektedirler. Kimi ilim adamları ise şöyle demektedirler: “Köle iki kişi arasında ortak olup onlardan biri kendi payını azat ettiği vakit şayet malı varsa ortağının hissesini de ödeyerek köleyi kendi malından azat etmiş olur. Eğer malı yoksa köle azat ettiği kadar kısmen azat edilmiş olur ve siaya (çalıştırılıp parasını kendisine ödettirme) yapılmaz. Bazı ilim adamları İbn Ömer’den rivâyet olunan bir hadise dayanarak böyle söylerler. Medînelilerin görüşü de böyledir. Mâlik b. Enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk ta aynı kanaattedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Bir Köleyi İki Ortak Efendiden Biri Azâd Ederse Ne Olur?
1400-) Semure (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), şöyle buyurmuştur: “Ömür boyu denilerek yapılan bağışlar, yapılan kimse için caiz olup bağışı yapan kimsenin ehli için mirastır.” Yani ömür boyu o kimse o maldan istifade eder o kimse ölünce bağışı yapanın varislerine geçer. (Ebû Dâvûd, Ticarat: 85) Bu konuda Zeyd b. Sabit, Câbir, Ebû Hüreyre, Âişe, İbnûz Zübeyr ve Muaviye’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Ömür Boyu” Veya “ömürlük” Şeklinde Yapılan Bağışlar Caiz Midir?
1401-) Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her hangi bir kimseye veya çocuklarına ömürlük diyerek bir mülk verilirse o mülk verilen kimsenindir, veren kimseye dönmez çünkü miras geçerli olan bir bağışta bulunmuştur.” (Buhârî, Hibe: 32; Müslim, Hibat: 22) Bir kimsenin bir başkasına ömrü olduğu süre bu mülkü ona bağışladım veya ben sağ oldukça bu mülkü ona bağışladım veya ben sağ olduğum müddetçe bu mülkü ona bağışladım şeklindeki bağış şeklidir bazen ölümünden sonra benimdir, bazen ölümümden sonra varislerimindir şeklinde ilaveler de yapılabilen cahiliye dönemi bağış modellerindendir. Çok değişik hükümleri vardır; detaylı bilgi için fıkıh kitaplarına bakılmalıdır. Bu hadis hasen sahihtir. Ma’mer ve başkaları Zührî’den Mâlik’in rivâyetine benzer şekilde rivâyet etmişlerdir. Bazıları da Zührî’den rivâyet ederek “akıbîhi” (çocuklarına) kelimesini zikretmemişlerdir. bu hadis başka bir şekilde Câbir’den şöyle de rivâyet edilmiştir: “Umra sadece yapılan kimse için caizdir.” Çoluk çocuğuna ve zürriyetine geçmez bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup şöyle derler: “Umra yapan kimse; hayatta olduğu sürece senin ve çoluk çocuğunun derse o mal o kimseye ait olur ve umrayı yapana geri dönmez. Fakat senin çoluk çocuğunundur demezse umra yapan kimseye umra yapılan ölünce geri döner.” Mâlik b. Enes ve Şâfii bu görüştedir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’den başka şekilde “Umra yapılan kimse için caizdir” buyruğu da vardır ki bazı ilim adamları da uygulamalarını bu hadise göre yaparlar ve derler ki: Umra yapılan kimse öldüğünde o mal varislerine denmemiş olsa bile o kimsenin veresesine geçmiş olur. Sûfyân es Sevrî, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Ömür Boyu” Veya “ömürlük” Şeklinde Yapılan Bağışlar Caiz Midir?
1402-) Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Umra yapılan kimse için caiz ve geçerlidir. Rukba da yine yapılan kimse için caiz ve geçerlidir.” (Ebû Dâvûd, Ticarat: 87) bir kimsenin bir kimseye şu mülkü sana rukba yoluyla verdim sen benden önce ölürsen mal bana geri dönecek, ama ben önce ölürsem mal senin olacaktır şeklindeki yapılan bağış çeşididir. Cahiliyye döneminde böyle bağışlar yapılırdı. Bu hadis hasendir. Bazıları bu hadisi Ebû’z Zübeyr yoluyla aynı senetle Câbir’den mevkuf olarak rivâyet etmişlerdir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup: “Rukba da Umra gibi caizdir” derler. Ahmed ve İshâk bunlardandır. Küfelilerden ve başkalarından bazı ilim adamları ise umra ve rukba’yı ayırt ederek umra’yı caiz görüp rukba’yı caiz görmemişlerdir. “Rukba” kelimesi şu anlamdadır: “Yaşadığın sürece bu mülk senindir. Fakat benden önce ölürsen; o mülk benim olacaktır.” Ahmed ve İshâk’ta şöyle derler: “Rukba da aynen Umra gibidir mal kendisine verilen kişiye aid olup verene geri dönmez.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Rukba” Modeli Bağışlama Da Caiz Midir?
1403-) Amr b. Avf el Müzenî (radıyallahü anh)’in babasından ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Müslümanlar arasında sulh geçerlidir. Ancak helali haram kılan veya haramı helal kılan sulh geçersizdir. Müslümanlar şartlarına bağlıdırlar. Ama helali haram kılan haramı helal kılan şartlar geçersizdir.” (İbn Mâce, Ahkam: 23) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Müslümanlar Arasında Barış Esastır
1404-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: (A’rec bizzat kendisinden işittim diyor) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sizden birinizin komşusu sizin duvarınıza bir ağaç başı koymak için izin isterse; bu işe engel olmasın.” Ebû Hüreyre bunu söyleyince orada bulunanlar sanki gereksiz bir iş söylemiş gibi başlarını eğdiler. Bunun üzerine Ebû Hüreyre şöyle dedi: “Neden sizi bu sünnetten yüz çevirmiş olarak görüyorum, vallahi dikkat edin bu işte umursamaz olursanız bu evin duvarına konulacak ağaç başını sizin omuzlarınız arasına koyarım.” (Buhârî, Mezâlim: 20; İbn Mâce, Ahkâm: 15) Bu konuda İbn Abbâs ve Mücemmil b. Cariye’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahih olup bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Şâfii’nin görüşü budur. Aralarında Mâlik b. Enes’in de bulunduğu bazı ilim adamları ise: Komşunun ağaç başını kendi duvarına koymaktan engelleyebilir derler. Birinci görüş daha sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Komşu Komşunun Duvarından, Zarar Vermeksizin İstifade Edebilir
1405-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Yemin karşı tarafın kabul edip yemin verdirdiği şey üzerinedir.” diyor ki: Yemin karşı tarafın (hasım) seni ne üzerine tasdik etti ise (yemin verdirdi ise) ona göredir. (Müslim, Eyman: 4; Ebû Dâvûd, Eyman: 7) Bu hadis hasen garibtir. Abdullah b. ebî Salih, Süheyl b. ebî Salih’in kardeşidir. Bu şahsı sadece Hüşeym’in, Abdullah b. ebî Salih’den yaptığı rivâyetle bilmekteyiz. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Ahmed ve İshâk bunlardandır. İbrahim Nehâi’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Yemin verdiren zâlim ve haksız ise niyet yemin edenin niyetidir, yemin verdiren mazlum ve haklı ise niyet yemin verdiren kişinin niyetine göredir.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Yemin Edenin Yemini, Yemin Ettirenin Niyetine Göredir
1406-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Bahçe ve tarlalar arasında yeni yollar açacağınızda yolun genişliğini yedi zira (arşın) olarak yapınız.” (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 31; İbn Mâce, Ahkam: 16)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Yolun Eni Ne Kadar Olmalı?
1407-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Yol konusunda ihtilafa düşerseniz onun enini yedi arşın olarak yapınız.” (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 31; İbn Mâce, Ahkam: 16) Bu hadis Vekî’in rivâyetinden daha sahihtir. Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Beşîr b. Ka’b el Adevi’nin, Ebû Hüreyre’den rivâyet ettiği hadis hasen sahihtir. Bazıları bu hadisi Katâde’den, Beşîr b. Nehîk’den ve Ebû Hüreyre’den rivâyet etmişlerdir ki bu rivâyet pek sağlam değildir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Yolun Eni Ne Kadar Olmalı?
1408-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Boşanan, karı kocanın anlaşamadıkları çocukları konusunda olgun yaşta olan çocuğu anne veya babasını tercih etmekte serbest bırakmıştır.” (Ebû Dâvûd, Talak: 34; İbn Mâce, Ahkam: 22) Bu konuda Abdullah b. Amr ve dedesi Abdulhamid b. Cafer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Ebû Meymûne’nin ismi Süleym’dir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup şöyle derler: Çocuk hakkında anlaşmazlık olursa çocuk ana ve babayı tercih etmekte serbest bırakılır Ahmed ve İshâk bu görüşte olup şöyle derler: Çocuğun yaşı küçükse anneye verilmesi uygundur. Yedi yaşına girmişse ana babayı seçmekte çocuk serbest bırakılır. Hilâl b. Ebû Meymune; Hilâl b. Ali b. Üsâme’dir. Medînelidir, kendisinden Yahya b. ebî Kesir, Mâlik b. Enes ve Füheyl b. Süleyman hadis rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Boşanan Kimselerin Çocukları Olgun Yaşta İse Ana Ve Babasını Tercih Etmekte Serbesttir
1409-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Yediğinizin en helali kendi kazancınızdan olandır, çocuklarınız da sizin kazançlarınızdandır.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 77; Nesâî, Büyü; 1) Bu konuda Câbir ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Bazıları bu hadisi Umâra b. Umeyr’den annesinden ve Âişe’den rivâyet ederler. Çoğunluk ise “Halasından ve Âişe’den” diyerek rivâyet etmektedirler. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup şöyle derler: “Babanın eli çocuğun malında serbest bırakılmıştır dilediğini alır.” Bazı ilim adamları da “Çocuğun malından ancak o mala muhtaç olduğunda alır” derler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Çocuğun Malı Babanın Malı Gibidir
1410-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hanımlarından biri O’na bir tabak yemek göndermişlerdi de Âişe eliyle yemeği dökmüştü.” Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yemek yemekle, kap kapla tazmin edilir” buyurdular. (İbn Mâce, Ahkâm 14; Ebû Dâvûd, İcara: 89) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Bir Tabak Yemek Kırılıp Dökülse Nasıl Tazmin Ettirilir?
1411-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ödünç olarak bir tabak almıştı da tabak kaybolmuştu, o tabağı sahiplerine tazmin etti.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis pek sağlam değildir. Bana göre Süveyd, Sûfyân es Sevrî’nin rivâyeti olan hadisi söylemek istemektedir. Sevrî’nin hadisi daha sahihtir. Ebû Dâvûd’un ismi Amr b. Sa’d’tır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Ahkâm Bölümleri
Konu: Bir Tabak Yemek Kırılıp Dökülse Nasıl Tazmin Ettirilir?