Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı

712-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurmuştur ki: “Sahur yemeği yeyiniz, sahur yemeğinde bereket vardır.” (Müslim, Sıyam: 9; Ebû Dâvûd, Sıyam: 15) Bu konuda Ebû Hüreyre, Abdullah b. Mes’ûd, Câbir b. Abdillah, İbn Abbâs, Amr b. As, Irbad b. Sariye, Utbe b. Abdillah ve Ebû’d Derdâ’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Enes hadisi hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şu şekilde de bir hadis rivâyet edilmiştir: “Bizim orucumuzla ehli kitap denilen insanların orucunun farkı sahur yemeği yemektir.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Sahur Yemeği Yemenin Berekete Sebeb Olacağı
713-) Aynı şekilde bir hadisi Kuteybe (radıyallahü anh), Leys, Mûsâ b. Ali, babasından, Amr b. As’ın azatlı kölesi ve Amr b. As’dan bir hadis daha rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Sahur Yemeği Yemenin Berekete Sebeb Olacağı
714-) Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Fetih yılı Mekke’ye doğru yola çıkmıştı. Küra-ül Gamîm denilen yere varıncaya kadar kendisi de ashabı da oruçlu idiler Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şöyle denildi: “Oruç insanlara zor geliyor insanlar sizin yaptığınıza bakıp duruyorlar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindiden sonra bir bardak su istedi ve insanların gözü önünde içti. Bunu görenlerin bir kısmı oruçlarını açtılar bir kısmı ise oruca devam ettiler. Bir kısım ashabının oruçlarına devam ettikleri haberi kendisine ulaşınca onlar itâat etmiyorlar isyan etmişlerdir” buyurdular. (Müslim, Sıyam: 15) Bu konuda Ka’b b. Âsım, İbn Abbâs ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Câbir hadisi hasen sahihtir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’den “Yolculukta oruç tutmak iyi Müslüman olmak demek değildir” diye de bir hadis rivâyet edilmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından bazı alimler yolculukta oruç tutulması taraftarıdırlar hatta bir kısmı yolculukta tutulan orucun kaza edilmesi görüşündedirler. Ahmed ve İshâk yolculukta oruç tutmamayı tercih etmişlerdir. Ahmed ve İshâk yolculukta oruç tutmamayı tercih etmişlerdir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve diğer bazı alimler ise “Gücü yeterde oruç tutarsa ne güzeldir ve değerli bir iş yapmış olur” derler. Sûfyân es Sevrî, Mâlik b. Enes, Abdullah b. Mübarek bunlardandır. Şâfii diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in “Yolculukta oruç tutmak iyi Müslüman olmak demek değildir” sözünün manası ve “bazı kimselerin oruçlu kalması haberi ulaşınca” onlar âsidirler sözünün manası: Allah’ın verdiği bu izni gönlü kaldıramayan kimseler içindir. Kişi yolculukta oruç tutmayı mübah görür fakat dayanabileceği için oruç tutarsa bu benim hoşuma gider.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Yolculukta Oruç Tutmanın Hoş Olmayacağı
715-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Hamza b. Amr el Eslemî Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e yolculukta oruç tutmanın hükmünü sordu kendisi çok oruç tutmanın hükmünü sordu kendisi çok oruç tutan biriydi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “İstersen tut, istersen tutma” buyurdular. (Buhârî, Savm: 33; Müslim, Sıyam: 17) Bu konuda Enes b. Mâlik, Ebû Saîd, Abdullah b. Amr, Ebû’d Derdâ, Hamza b. Amr el Eslemî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Âişe (radıyallahü anha)’nın: “Hamza b. Amr Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sordu…” diye başlayan hadisi hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Yolculukta Oruç Tutulabileceği
716-) Ebû Saîd el Hudrî’ (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte yolculuğa çıkardık da: “Oruç tutanın tutması, oruç tutmayanın da oruç tutmaması ayıplanmazdı.” (Müslim, Sıyam: 15; Buhârî, Savm: 33) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Yolculukta Oruç Tutulabileceği
717-) Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte yolculuğa çıkardık kimimiz oruç tutar kimimizde oruç tutmazdı ne oruç tutan tutmayanı ayıpladı nede tutmayanlar tutan kimseleri ayıpladı. Kendisinde kuvvet bulup da oruç tutanı iyi ve hoş karşılarlar. Oruca dayanamayıp yiyen kimseleri de iyi ve hoş karşılarlardı.” (Müslim, Sıyam: 15; Buhârî, Savm: 33) Bu hadis hasen sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Yolculukta Oruç Tutulabileceği
718-) İbn Müseyyeb (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre kendisine savaşta oruç tutmanın hükmü soruldu da; Ömer b. Hattâb’ın şöyle dediğini aktardı: “Ramazanda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber iki savaşa katıldık BEDİR ve MEKKE FETHİ ikisindede oruç tutmadık.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ömer (radıyallahü anh)’in hadisini ancak bu şekliyle bilmekteyiz. Ebû Saîd (radıyallahü anh)’ın Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den aktardığına göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bulunduğu bir savaşta oruç açmayı emretti. b. Hattâb’tan da buna benzer bir hadis rivâyet edilmiş olup Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) düşmanla karşılaştığında oruç yemeye izin verdi. Bazı ilim adamları da aynı şekilde söylerler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Savaşta Oruç Tutulmayacağı
719-) (Beş Enes’den biri olan) Abdullah b. Ka’b oğullarından Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in atlıları bizim kabilemize baskın yapmışlardı, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldim yemek yiyordu, yaklaş sende ye buyurdular. Ben oruçluyum dedim. Bunun üzerine yaklaş sana oruçtan bahsedeyim dedi ve: Allah yolculuk yapandan orucu ve namazın yarısını kaldırmıştır. Hamile ve emziren kadından da oruç tutmayı kaldırmıştır. Vallahi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu iki kadından (emzikli veya hamile) ikisini veya birini söyledi. Enes şöyle devam etti: O zaman Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yemeğinden yemediğim için kendi kendime üzüldüm.” (Ebû Dâvûd, Savm: 43; Nesâî, Sıyam: 62) Bu konuda Ebû Ümeyye’den de hadis rivâyet edilmiştir. Enes b. Mâlik hadisi hasendir. Bu Enes b. Mâlik’in Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bu hadisten başka bir hadis rivâyet ettiğini bilmiyoruz. İlim adamlarından bir kısmı uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Bazı ilim adamları ise; “Hamile ve emziren kadınlar orucu tutmaz sonra kaza eder veya fidye verebilirler.” Sûfyân, Mâlik, Şâfii ve Ahmed bu görüşte olanlardır. Bir kısım alimler de diyorlar ki: “Hamile ve emziren kadınlar orucu tutmaz fidye verir. Kaza lazım gelmez. Dilerse kaza ederler fakat bu sefer fidye vermeleri gerekmez.” İshâk bu görüştedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Hamile Ve Emziren Kadınların Oruç Tutmayabileceği
720-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Bir kadın Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve “Kız kardeşim peş peşe iki ay oruç borcu olduğu halde vefat etti” dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: “Ne dersin kardeşinin borcu olsa onu öder miydin?” Kadın: “Evet” deyince; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Allah’a olan borç ödenmeye daha layıktır.” (Müslim, Sıyam: 27) Bu konuda Büreyde, İbn Ömer ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Ölen Kimse Adına Borcu Olan Orucu Tutulabilir Mi?
721-) Ebû Küreyb (radıyallahü anh), Ebû Hâlid el Ahmer ve A’meş’den de bu hadisin benzerini rivâyet etmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Muhammed’den işittim şöyle diyordu: “Bu hadisi Ebû Hâlid el Ahmer, A’meş’den en güzel bir senetle rivâyet etmiştir.” diyor ki: Ebû Hâlid’den başkaları da A’meş’den, Ebû Hâlid’in rivâyeti gibi rivâyet etmişlerdir. Ebû Muaviye ve pek çok kimse bu hadisi A’meş’den, Müslim el Batîn, Saîd b. Cübeyr ve İbn Abbâs’tan rivâyet ettiler ve rivâyetlerinde; Seleme b. Küheyl demedikleri gibi Atâ ve Mûcâhid’i de söylemediler. Ebû Hâlid’in ismi; Süleyman b. Habban’dır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Ölen Kimse Adına Borcu Olan Orucu Tutulabilir Mi?
722-) İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her kim ölür ve üzerinde bir aylık oruç borcu olursa arkasındaki kimseler her bir orucunun yerine bir fakiri doyursun.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) İbn Ömer’in hadisini merfu olarak sadece bu şekliyle bilmekteyiz. İbn Ömer’den sahih olan rivâyet mevkuf olarak gelen şeklidir. Bu konuda ilim adamları değişik görüşler ortaya koymuşlar olup bir kısmı: Ölen kimsenin borcu olan oruçları yerine başkası oruç tutabilir” derler, Ahmed ve İshâk bunlardan olup şöyle derler: “Ölü adak orucu bırakmışsa başkaları onun yerine oruç tutabilir. Ölen kimsenin borcu Ramazan orucu ise onun yerine fidye verilir.” Sûfyân ve Şâfii: “Kimse kimsenin yerine oruç tutamaz” derler. Sevvar’ın oğludur Muhammed ise bana göre İbn Abdurrahman İbn ebî Leylâ’dır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Oruç Tutamadan Vefat Eden Kimsenin Orucunun Keffâreti Nasıl Ödenir?
723-) Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Üç şey oruçlunun orucunu bozmaz; Kan aldırmak, elde olmayarak kusmak ve ihtilam olmak.” (İbn Mâce, Sıyam: 16; Ebû Dâvûd, Sıyam: 32) Ebû Saîd’in hadisi pek meşhur sayılmaz. b. Zeyd b. Eslem, Abdulaziz b. Muhammed ve pek çok kimseler bu hadisi Zeyd b. Eslem’den, mürsel olarak rivâyet etmişler ve “Ebû Saîd’den” dememişlerdir. Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem’in hadis konusunda zayıf olduğu söylenmiştir. Ebû Dâvûd es Sicezî’den işittim diyor ki: Ahmed b. Hanbel’e, Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem’i sordum. Dedi ki: Kardeşi Abdullah b. Zeyd zararsızdır. Muhammed’den işittim Ali b. Abdullah el Medinî’nin şöyle dediğini bize aktarmıştır. “Abdullah b. Zeyd b. Eslem güvenilen bir kişidir. Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem ise zayıftır.” Muhammed: “Ben ondan bir şey rivâyet etmem” dedi.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Bile Bile Olmayarak Kusan Oruçlunun Durumu
724-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kim elinde olmayarak kusarsa o orucu kaza etmesi gerekmez, bile bile kusan kimse ise orucunu kaza etsin.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 33; İbn Mâce, Sıyam: 15) Bu konuda Ebû’d Derdâ, Sevbân, Fedale b. Ubeyd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen garibtir. Bu hadisin Hişâm b. Sirin’den, Ebû Hüreyre’den rivâyetini sadece Îsa b. Yunus’un rivâyetiyle bilmekteyiz. diyor ki: Bu hadis Ebû Hüreyre’den değişik şekillerde rivâyet edilmiş olup senedi pek sağlam değildir. Ebû’d Derdâ, Sevbân, Fedale b. Ubeyd’den de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kusarak orucunu bozduğu rivâyet edilmiştir. Bunun anlamı şudur: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) nafile oruç tutuyordu, kustu zayıf ve güçsüz kaldığı için orucunu devam ettirmedi bu konudaki bazı hadisler bu şekilde yorumlanmıştır. İlim adamları Ebû Hüreyre’nin “Kim elinde olmaksızın kusarsa kaza gerekmez kim de bile bile kusarsa o günün orucunu kaza etsin” hadisiyle amel ederler. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Bilerek Kusan Oruçlunun Durumu
725-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim unutarak yer ve içerse orucunu bozmasın devam etsin çünkü o Allah’ın rızıklandırdığı bir rızıktır.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 39; İbn Mâce, Sıyam: 15)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Unutarak Yiyip İçen Oruçlunun Durumu
726-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den bu hadisin bir benzeri daha rivâyet edilmiştir. Bu konuda Ebû Saîd, Ümmü İshâk el Ganevîyye’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının çoğunluğu bu hadisle amel ederler. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. b. Enes der ki: Bir kimse Ramazan’da unutarak yerse o orucu kaza etmesi gerekir. Birinci görüş daha sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Unutarak Yiyip İçen Oruçlunun Durumu
727-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Bir kimse Ramazan’da yolculuk hastalık gibi bir durum olmaksızın bir oruç yerse bir yılı oruçlu geçirse bile o orucu ödemiş olmaz.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 38) Ebû Hüreyre’nin bu hadisini sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Muhammed’den işitim diyor ki: Ebûl Mutavvisin adı Yezîd b. el Mutavvıstir. Bu hadisten başka hadis rivâyet ettiğini bilmiyorum.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Bilerek Orucu Bozan Kimsenin Durumu
728-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir adam geldi ve Ey Allah’ın Rasûlü helak oldum dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) seni helak eden şey nedir dedir? Buyurdular. Adamda Ramazan ayında oruçlu iken hanımıma yaklaştım dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem): Bir köleyi hürriyetine kavuşturabilir misin? Buyurdular. Adam hayır dedi. Peş peşe iki ay oruç tutabilir misin? Buyurdular. Adam yine hayır dedi. Altmış fakiri sabah ve akşam doyurabilir misin? Deyince, Adam yine hayır cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) otur bakalım dedi. O da oturdu. Bu arada Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e büyük bir kap dolusu hurma getirildi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ise bu hurmaları al götür ve sadaka olarak dağıt buyurdu. Adam Medîne’nin iki taşlığı arasında bizden fakiri yok ki deyince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) azı dişleri gözükünceye kadar güldüler ve şöyle buyurdular: “O hurmaları al götür çoluk çocuğuna yedir.” (İbn Mâce, Sıyam: 14) Bu konuda İbn Ömer, Âişe ve Abdullah b. Âmir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederek Ramazan’da bilerek cinsel ilişkide bulunan kimsenin durumuna göre bu hadisi uygulamaya koymuşlardır. bilerek yiyip içen konusunda ise değişik görüşler ortaya koymuşlar bir kısmı o kimseye hem kaza hem de keffâret gerekir diyerek yeme içmenin cezasını cinsel ilişkinin cezasına benzetmişlerdir. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek ve İshâk bu görüştedirler. kısım ilim adamları ise: O kimse hakkında kaza lazımdır keffâret gerekmez derler çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) keffâreti cinsel ilişki için söylemiştir, yeme- içme hakkında böyle bir şey gelmemiştir. Dolayısıyla yeme-içme cinsel ilişkiye benzetilemez. Şâfii ve Ahmed bu görüştedirler. der ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in orucunu bozan ve sadakayı alan o adama “Al çoluk çocuğuna yedir” sözü birkaç manaya gelebilir. Birinci olarak; Keffâret gücü yeten kimseye gereklidir. Bu adam ise keffârete gücü yetmeyen birisidir. İkinci olarak: Keffâret, yiyecek içecekten artarsa gereklidir. Bu kimse o hurmaları alınca burada bizden fakiri yoktur demekle çok fakir olduğunu ortaya koymuş ve ondan çoluk çocuğuyla yemesi emredilmiş. “Bu durumda olan kimsenin eline geçen rızkı yemesi gerekir, keffâret ise üzerinde borç olarak kalır. Ne zaman maddi imkana kavuşursa o zaman keffaretini öder demektedir.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Ramazanda Orucunu Bozan Kimsenin Keffâreti
729-) Âmir b. Rabia (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oruçlu oldukları halde misvak kullandıklarını kaç kere gördüğümü sayamam.” (Ebû Dâvûd, Savm: 26; Buhârî, Savm: 27)) Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Âmir b. Rabia hadisi hasen olup ilim adamları bu hadisle amel etmişler ve oruçlunun misvak kullanmasında bir sakınca olmadığını söylemişlerdir. Ama bazı ilim adamları oruçlunun yaş misvakla misvaklanmasını ve gündüzün sonuna doğru misvak kullanmayı hoş karşılamamışlardır. Şâfii oruçlunun gündüzün öncesinde ve sonrasında misvak kullanması sakıncalı değildir demekte, Ahmed ve İshâk ise gündüzün son zamanında misvak kullanmayı hoş karşılamamaktadırlar.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Oruçlu Kimse Misvak Kullanabilir Mi?
730-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bir adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi gözlerimden şikayetim var oruçlu olduğum halde sürme çekebilir miyim? Diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de “evet” buyurdular.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 31; İbn Mâce, Sıyam: 17) Bu konuda Ebû Rafi’den de hadis rivâyet edilmiştir. Enes hadisinin senedi pek sağlam değildir. Zaten bu konuda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sağlam bir hadis rivâyet edilmemiştir. Ebû Atike’nin de zayıf olduğu kaydedilmiştir. ilim adamları oruçlunun gözüne sürme çekmesini Sûfyân, İbn’ül Mübarek, Ahmed ve İshâk gibi hoş karşılamazken, Şâfii gibi bazı ilim adamları ise sürmeye izin veriyorlar.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Oruçlu Kimse Gözüne Sürme Çekebilir Mi?
731-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edilmiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oruçlu olduğu aylarda hanımlarını öperdi.” (İbn Mâce, Sıyam: 19; Ebû Dâvûd, Sıyam: 33) Bu konuda Ömer b. Hattâb, Hafsa, Ebû Saîd, Ümmü Seleme, İbn Abbâs, Enes ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Âişe hadisi hasen sahihtir. Oruçlunun hanımını öpmesi konusunda sahabe ve tabiin dönemi ilim adamları değişik görüşler ortaya koymuşlardır. kısmı ihtiyar kimsenin öpmesine izin verirken orucunu tehlikeye düşürme korkusundan dolayı genç olanlara izin vermezler ve cinsel ilişki olmaksızın beraber olmayı ise daha tehlikeli bulurlar. Bazı ilim adamları ise öpmek orucu bozmaz fakat sevâbını azaltır derler. Kişi kendisine hâkim olduğu zaman öpebilir derler, kendisine güvenemeyen kimsenin ise orucunu tehlikeye düşürmemesi için öpmeyi terk etmesi gerektiğini söylerler. Sûfyân es Sevrî ve Şâfii bunlardandır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Oruçlunun Hanımını Öpmesi Orucunu Bozar Mı?
732-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oruçlu iken beni sever ve okşardı. O sizden kendisine en güvenen kimse idi.” (İbn Mâce, Sıyam: 19; Ebû Dâvûd, Sıyam: 33)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Oruçlu İken Kişinin Hanımıyla Münasebetinin Sınırı
733-) Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oruçlu iken hanımlarını öper ve onlarla mübaşeret ederdi. Çünkü o şehvetine en çok güvenen, hâkim olandı.” (İbn Mâce, Sıyam: 19; Ebû Dâvûd, Sıyam: 33) Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Meysere’nin ismi Amr b. Şurahbil’dir. Hadiste geçen “li irbihi” kelimesin manası kendisine ve şehvetine demektir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Oruçlu İken Kişinin Hanımıyla Münasebetinin Sınırı
734-) Hafsa (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse gündüz olmadan oruç tutmaya kesin karar verip niyet etmezse o kimsenin orucu yoktur.” (Ebû Dâvûd, Savm: 72) Hafsa’nın hadisini merfu olarak sadece bu şekliyle biliyoruz. Nafi’ yoluyla İbn Ömer’in sözü olarak rivâyet edilmiştir ki bu rivâyet daha sahihtir. aynı şekilde bu hadis Zührî’den mevkuf olarak rivâyet edilmiş olup sadece Yahya b. Eyyûb, merfu olarak rivâyet etmiştir. Bir kısım ilim adamlarına göre hadisin anlamı şöyledir. Ramazan’da ve Ramazan’nın kazasında ve adak oruçlarında geceden karar verip niyet etmeyenin orucu yoktur. Nafile oruç olursa fark etmez sabahladıktan sonra da niyet edebilir. Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Gece Oruca Niyet Etmeyen Kimsenin Durumu
735-) Ümmü Hâni (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında oturuyordum bir meşrubat getirildi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ondan içti ve bana da verdi bende içtim ve: “Günaha girdim benim bağışlanmam için istiğfar et” dedim. “Neden?” buyurdular. “Oruçluydum orucumu bozmuş oldum deyince, sen bir borcunu kaza mı ediyordun?” buyurdular. O da: “Hayır” deyince, “Nafile ise zararı yoktur” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Savm: 73; İbn Mâce, Sıyam: 26) Bu konuda Ebû Saîd ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Nafile Oruç Tutan Orucunu Bozarsa Ne Olur?
736-) Şu’be’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Simak b. Harb’den, Ümmü Hâni’nin çocuklarından biri bana şöyle anlattı dediğini işitirdim; Ben onların en değerlisiyle karşılaştım ismi Ca’de idi Ümmü Hâni, onun ninesi oluyordu. Ninesinden aktardığına göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun evine geldi ve bir içecek istedi. Kendisi içti sonra ona verdi o da içti sonra Ey Allah’ın Rasûlü oruçtum. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Nafile oruç tutan kimse serbesttir; dilerse orucunu devam ettirir, dilerse bozabilir.” diyor ki: Ca’de’ye bunu Ümmü Hâni’den sen mi işittin dedim hayır dedi. Ebû Salih ve aile fertleri bize Ümmü Hâni’den aktardılar. (Ebû Dâvûd: Savm: 73; İbn Mâce, Sıyam: 26) b. Seleme bu hadisi Simak b. Harb’den rivâyet ederek senedini “Ümmü Hâni’nin kızının oğlu Harun’dan ve Ümmü Hâni’den” diyor. Şu’be’nin rivâyeti daha güzeldir. Mahmûd b. Gaylân bize Ebû Dâvûd’tan aynı şekilde rivâyet etmiş olup “emirû nefsihi” veya “eminû nefsihi” diyerek şüphe üzerine bize aktarmıştır. Değişik şekillerde yine Şu’be’den şüphe edilerek emir ve emin şeklinde rivâyet edilmiştir. Ümmü Hâni’nin hadisinin senedi hakkında söz edilmiştir. Sahabe ve tabiin döneminden bazı ilim adamları bu hadisle amel etmişler ve şöyle demişlerdir: “Nafile oruç tutan kimse orucunu bozarsa kazası gerekmez” fakat ben kaza etmesini severim. Sûfyân es Sevrî, Ahmed, İshâk ve Şâfii bunlardandır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Nafile Oruç Tutan Orucunu Bozarsa Ne Olur?
737-) Mü’minlerin anası Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün yanıma geldi ve yanımızda yiyecek bir şey var mı? Dedi. Ben de yok dedim. O da “Ben oruçluyum” buyurdular. (Buhârî, Savm: 21)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Yiyecek Birşey Bulamayan Oruca Niyet Edebilir Mi?
738-) Mü’minlerin anası Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün yanımıza geldi ve yanınızda yiyecek bir şey var mı? dedi. Ben de hayır dedim. Bunun üzerine “Ben oruçluyum” buyurdular. seferinde bana geldiğinde “Ey Allah’ın Rasûlü bize bir hediye getirildi” dedim. “Nedir o” buyurdular. Hays (Hurma yağ ve peynir karışımından oluşan yemek)’tir dedim. “Ben oruçlu olarak sabahlamıştım dedi ve o yemekten yedi.” (Müslim, Sıyam: 32; Ebû Dâvûd, Savm: 71) Bu hadis hasendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Yiyecek Birşey Bulamayan Oruca Niyet Edebilir Mi?
739-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ben ve Hafsa oruçluyduk, bize bir yemek getirildi. Yemek hoşumuza gitti ve ondan yedik Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi, Hafsa babasının kızı olduğundan benden erken davranarak dedi ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! İkimizde oruçlu idik bize bir yemek çıkarıldı hoşumuza gitti ondan yedik” Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); “O orucunuzun yerine başka bir gün oruç tutun” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Savm: 73; Müslim, Sıyam: 32) Salih b. Ebil Ahdar, Muhammed b. Ebû Hafsa bu hadisi Zührî, Urve ve Âişe’den aynı şekilde rivâyet etmişlerdir. Yine Mâlik b. Enes, Ma’mer, Ubeydullah b. Ömer, Ziyâd b. Sa’d hadis hafızı pek çok kimse Âişe’den mürsel olarak rivâyet etmişler olup, “Urve” yi zikretmemişlerdir. Bu daha sahihtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Nafile Oruç Tutan Orucunu Bozar İse Ne Gerekir?
740-) Çünkü İbn Cüreyc’in şöyle dediği rivâyet edilmiştir. Zührî’ye sordum: “Urve Âişe’den sana hadis aktardı mı? Urve’den bu konuda bir şey işitmedim fakat Süleyman b. Abdülmelik’in halifeliği döneminde bu hadisi Âişe’ye soranların bir kısmından işittim. Dedi. Ali b. Îsa b. Yezîd el Bağdadî bu hadisi bize Ralh b. Ubâde yoluyla İbn Cüreyc’den naklederek aynı hadisi bize aktardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonrakilerden bazı ilim adamları bu hadisle amel ederek; “Nafile orucu bozan kimsenin kaza etmesi gerektiği kanaatindedirler.” Mâlik b. Enes bunlardandır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Nafile Oruç Tutan Orucunu Bozar İse Ne Gerekir?
741-) Ümmü Seleme (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in peş peşe iki ay oruç tuttuğunu görmedim ancak Şaban ve Ramazanı tutardı.” (Ebû Dâvûd, Savm: 12; Nesâî, Sıyam: 70) Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ümmü Seleme hadisi hasendir. Bu hadis aynı şekilde Ebû Seleme yoluyla Âişe’den şu şekilde rivâyet edilmiştir. “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hiçbir ayda Şaban’da tuttuğu oruçtan daha çok oruç tuttuğunu görmedim çoğunlukla oruçla geçirirdi veya Şaban’ın tümünde oruç tutardı.”

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Ramazan Dışında Tümünde Oruç Tutulan Ay Hangisidir?
742-) Hennâd, Âişe (radıyallahü anha)’dan aynı şekilde bir hadis daha rivâyet etmiştir. hadis hakkında İbn’ül Mübarek’in şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Bu konu yani ayın çoğunu oruç tuttuğu zaman bütün ayı oruçla geçirdi demek, Arapça’da caiz olan bir konuşma şeklidir. Filan kimse tüm geceyi ibadetle geçirdi denilir, o kimse akşam yemeği ve bazı işlerini de o gecede yapmıştır. Yani İbn’ül Mübarek iki hadisin de aynı anlamda olduğu görüşündedir. ve şöyle demek istiyor: “Ayın çoğunu oruçla geçirirdi.” Sâlim, Ebûn Nadr ve başkalarından Ebû Seleme yoluyla Âişe’den, Muhammed b. Amr’ın rivâyetinin benzerini rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Ramazan Dışında Tümünde Oruç Tutulan Ay Hangisidir?
743-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Şaban ayının ikinci yarısında oruç tutmayın.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 12; Müslim, Sıyam: 37) Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Bu hadisi bu şekliyle bu sözcüklerle biliyoruz. Bazı ilim adamlarınca bu hadisin anlamı: “Ramazan ayına dinç durumda çıkabilmek için şaban ayının ikinci yarısında orucu tutmaz” derler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den buna benzer bir hadis Ebû Hüreyre’den rivâyet edilmiştir. Şöyle ki: “Ramazan ayını oruçla karşılamaya çalışmayın ancak tutmakta olduğunuz bir oruca denk gelirse tutabilirsiniz.” Oruç tutmanın hoş olmayışı Ramazan’ı karşılamak için olan oruçtan dolayıdır. Dolayısıyla kişi Ramazan ayında dinç ve hazırlıklı olmuş olur.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Ramazanda Dinç Olabilmek İçin Şaban Ayının Onbeşinden Sonra Oruç Tutmamak
744-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gece Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i yanımda olmadığını görerek çıktım ve ararken Bakî’ mezarlığında buldum. Allah ve Rasûlünün sana haksızlık etmelerinden mi korkmuştun? Buyurdular. Bende dedim ki: “Ey Allah’ın Rasûlü, hanımlarından birisinin yanına gittiğinizi zannetmiştim.” Bunun üzerine; “Allah, Şaban ayının yarısında dünya semesına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahları veya günah işleyenleri bağışlar” buyurdular. (Nesâî, Cenaiz: 103) konuda Ebû Bekir es Sıddîk’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Âişe (radıyallahü anha)’nın hadisini bu şekliyle sadece Haccac’ın rivâyetinden biliyoruz. Muhammed’den işittim bu hadisin zayıf olduğunu ve Yahya b. ebî Kesir’in, Urve’den işitmediğini söylerdi. Haccac b. Ertae, Yahya b. ebî Kesir’den hadis işitmemiştir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Şaban Ayının On Beşinci Gecesinin Değer Ve Kıymeti
745-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ramazan ayından sonra en kıymetli oruç Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur.” (Müslim, Sıyam: 38; Ebû Dâvûd, Savm: 56) Ebû Hüreyre hadisi hasendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Muharrem Ayında Oruç Tutmanın Değer Ve Kıymeti
746-) Ali (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: “Bir kimse Ali (radıyallahü anh)’e ramazan’dan sonra hangi ayda oruç tutmamı emredersin diye sordu da bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dedi ki: Bu soruyu ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında oturuyorken bir kişinin sorduğunu işittim şöyle demişti. Ey Allah’ın Rasûlü, Ramazan’dan sonra hangi ayda oruç tutmamı emredersin? Buyurdular ki: Ramazan’dan sonra oruç tutacaksan Muharrem ayında tut çünkü o Allah’ın aylarından ilk ayıdır. O ayda bir gün vardır ki o günde Allah bir toplumun tevbesini kabul edip bağışlamıştır. Başka bir toplumu da affedip bağışlayabilir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Muharrem Ayında Oruç Tutmanın Değer Ve Kıymeti
747-) Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) her ayın parlak günlerinde üç gün oruç tutardı. Cuma günleri oruçlu olmadığı çok azdı.” (Ebû Dâvûd, Savm: 52; İbn Mâce, Sıyam: 37) Bu konuda İbn Ömer ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Abdullah hadisi hasen garibtir. ilim adamlarından bir kısmı Cuma günü oruç tutmayı müstehab görmüşlerdir. Sadece Cuma günü oruç tutmak, öncesinde ve sonrasında tutmamak mekruhtur. Tirmizî: Şu’be bu hadisi Âsım’dan rivâyet ediyor ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e kadar ulaştırmamıştır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Cuma Günü Oruç Tutmak
748-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Biriniz tek olarak Cuma günü oruç tutmasın önce ve sonraki günler tutulursa olabilir.” (Ebû Dâvûd, Savm: 52; İbn Mâce, Sıyam: 37) Bu konuda Ali, Câbir, Cünade el Ezdî, Cüveyriye, Enes ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler. Sadece Cuma gününü oruca tahsis edip o günden önce ve sonra oruç tutmamayı mekruh görürler. Ahmed ve İshâk ta bu görüştedir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Tek Başına Cuma Günü Oruç Tutmanın Hoş Olmadığı
749-) Abdullah b. Büsr (radıyallahü anh)’ın kız kardeşinden rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Cumartesi günü Allah’ın size farz kıldığı dışında oruç tutmayınız. O gün oruçlu olmadığınızı belirtmek için üzüm çubuğu kabuğu veya bir ağaç dalından başka bir şey bulamasanız bile onu çiğneyin veya emin.” (Ebû Dâvûd, Savm: 52; İbn Mâce, Sıyam: 38) Bu hadis hasendir. Bu hadisteki mekruh olmanın manası; Yahudilerin o günü büyük saymalarından dolayı o günü oruca tahsis etmektir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Cumartesi Günü Oruç Tutmak
750-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Pazartesi ve Perşembe günü oruçlarını dört gözle beklerlerdi.” (Nesâî, Sıyam: 70; İbn Mâce, Sıyam: 42) Bu konuda Hafsa, Ebû Katâde, Ebû Hüreyre, Üsâme b. Zeyd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Âişe hadisi bu şekliyle hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Pazartesi Ve Perşembe Günleri Oruç Tutmak
751-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ayın Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günlerini diğer ayda da Salı, Çarşamba ve Perşembe günlerini oruçla geçirirdi.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasendir. Abdurrahman b. Mehdî bu hadisi Sûfyân’dan rivâyet ederek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e kadar ulaştırmamıştır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Pazartesi Ve Perşembe Günleri Oruç Tutmak
752-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “İnsanların amelleri Pazartesi ve Perşembe günleri Allah’a arz olunur. Bu yüzden ben amelimin oruçlu olarak Allah’a arz olunmasını severim.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konuda Ebû Hüreyre hadisi hasen garibtir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Pazartesi Ve Perşembe Günleri Oruç Tutmak
753-) Ubeydullah b. Müslim el Kureşî (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e yıl boyu tutulan devamlı oruçtan soruldu (veya sordum) buyurdular ki: Senin üzerinde çoluk çocuğunun da hakkı vardır. Ramazan ayında, sonraki ay olan Şevval ayında ve Çarşamba ile Perşembe günleri oruç tut. Sen böyle yaparsan seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevap kazanırsın ve devamlı oruç tutmamış da olursun.” (Ebû Dâvûd, Savm: 57) Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Müslim el Kureşî hadisi garibtir. Bazıları ise bu hadisi Harun b. Selman’dan, Müslim b. Ubeydullah ve babasından rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Çarşamba Ve Perşembe Günü Orucu
754-) Ebû Katâde (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Arefe günü tutulacak orucun önceki ve sonraki senenin günahlarına keffâret olacağını ümid ederim.” (Müslim, Sıyam: 18; İbn Mâce, Sıyam: 40) Bu konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Katâde hadisi hasendir. İlim adamları Hac için arafatta olanlar hariç Kurban bayramı arefesinde oruç tutmayı müstehab görmüşlerdir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Kurban Bayramından Bir Gün Önce Oruç Tutmak
755-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Arafat’ta oruç tutmadı Ümmü Fadl’ın gönderdiği sütü içti. (İbn Mâce, Sıyam: 40; Ebû Dâvûd, Sıyam: 63) konuda Ebû Hüreyre, İbn Ömer ve Ümmü Fadl’dan da hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. İbn Ömer’in şöyle dediği rivâyet edilmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte haccettim arefe günü oruç tutmadı. Ömer’le haccettim oruç tutmadı. Osman’la haccettim, oruç tutmadı. Ebû Bekir’le haccettim oruç tutmadı. İlim adamlarının çoğunluğu bu hadisle amel ederler. Arafatta dua yapmaya kuvvet bulabilmek için o gün oruç tutulmamasını müstehab görüyorlar bazı ilim adamları da Arafat’ta oruç tutmuşlardır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Arefe Günü Arafatta Oruç Tutmanın Hoş Olmadığı
756-) Ebû Nüceyh (radıyallahü anh)’ın babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Îbn Ömer’e arefe günü Arafat’taki oruç hakkında soruldu da dedi ki: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte haccettim Arafat’ta oruç tutmadı. Ebû Bekir’le haccettim, o da tutmadı. Ömer’le haccettim o da tutmadı. Osman ile haccettim o da tutmadı. Bende o gün oruç tutmuyorum, tutulmasını da emretmem, tutulmasın da demem.” (İbn Mâce, Sıyam: 40; Ebû Dâvûd, Sıyam: 63) Bu hadis hasendir. Bu hadis İbn ebî Nüceyh’in babasından başka bir adamdan ve İbn Ömer’den de rivâyet edilmiştir. Ebû Nüceyh’in ismi “Yesâr” dır.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Arefe Günü Arafatta Oruç Tutmanın Hoş Olmadığı
757-) Ebû Katâde’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: “Aşûrâ günü orucunun bir önceki yılın günahlarına keffâret olmasını ümit ediyorum.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 64; Müslim, Sıyam: 20) konuda Ali, Muhammed b. Sayfiy, Selemetübnül Ekvâ’, Hind b. Esma, İbn Abbâs, Rübeyyi’ binti Muavviz b. Afrâ, Abdurrahman b. Seleme el Huzaî’nin amcasından, Abdullah b. Zübeyr’den hadis rivâyet edilmiş olup Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in aşûrâ orucunun tutulmasını teşvik ettiğini söylemişlerdir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in “Aşûrâ günü orucu bir senenin keffaretidir” dediğini sadece Ebû Katâde rivâyetiyle biliyoruz Ahmed ve İshâk’ta, Ebû Katâde rivâyetiyle amel ederler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Muharrem Ayının Onuncu Günü Olan “aşûrâ” De Oruç Tutmak
758-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Aşûrâ günü cahiliyye döneminde Kureyş’in oruç tuttuğu bir gündü. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de o günü oruç tutardı. Medîne’ye gelince yine o gün oruç tuttu Müslümanlara da oruç tutmalarını emretti. Sonra Ramazan orucu farz kılınca farz oruç olarak Ramazan kaldı. Aşûrâ orucu bırakıldı. Ondan sonra dileyen tuttu dileyen de tutmadı.”(Müslim, Sıyam: 19; Ebû Dâvûd, Sıyam: 64) Bu konuda İbn Mes’ûd, Kays b. Sa’d, Câbir b. Semure, İbn Ömer ve Muaviye’den de hadis rivâyet edilmiştir. İlim adamları Âişe hadisiyle amel ederler ve bu hadis sahihtir. Aşûrâ orucunun vâcib olmadığı kanaatindedirler. Değerli ve kıymetli bir gün olmasından dolayı dileyen o gün oruç tutulabilir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Aşûrâ Günü Orucu Farz Değildir Arzu Eden Tutabilir
759-) Hakem b. A’rec (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Zemzem kuyusu yanında elbisesini yastık yapmış vaziyette duran İbn Abbâs’ın yanına varmıştım. Dedim ki: “Aşûrâ günü hangi gündür bana haber ver o gün oruç tutacağım. Dedi ki: Muharrem ayının hilalini gördüğünde günleri say ve dokuzuncu günü oruçlu ol” dedi. Ben de: “Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’de Aşûrâ orucunu böyle mi tutardı dedim. İbn Abbâs “Evet” cevabını verdi. (Müslim, Sıyam: 19; Ebû Dâvûd, Savm: 65)

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Aşûrâ Hangi Gündür?
760-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Aşûrâ orucunun onuncu gün tutulmasını emretti.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. adamları Aşûrâ günü hakkında değişik görüşler ortaya koydular kimisi Muharrem ayının dokuzuncu günü olduğunu söylerken kimileride onuncu günüdür demişlerdir. İbn Abbâs’ın şöyle dediği de rivâyet edilmiştir. “Dokuzuncu ve onuncu günleri oruç tutarak Yahudilere muhalefet ediniz…” Ahmed, İshâk ve Şâfii’de aynı görüştedirler.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Aşûrâ Hangi Gündür?
761-) Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Zilhicce’nin on gününde hiç oruçlu görmedim.” (Ebû Dâvûd, Savm: 62; İbn Mâce, Savm: 39) Pek çok kimse bu hadisi A’meş’den, İbrahim’den, Esved’den ve Âişe’den rivâyet etmişlerdir. Sevrî ve diğerleri bu hadisi Mansur’dan ve İbrahim’den rivâyet ederek “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Zilhicce’nin on gününde oruçlu görülmediğini” söylüyorlar. Ahvas’ta; Mansur, İbrahim ve Âişe’den rivâyet etmiş olup “Esved” i zikretmemişlerdir. Bu hadiste Mansûr hakkında ihtilaf edilmiştir. A’meş’in rivâyeti daha sahih isnad yönünden de daha güzeldir. Muhammed b. Ebân’dan işittim şöyle diyordu: Vekî’den işittim şöyle diyordu: A’meş, İbrahim’in hadisini Mansur’dan daha iyi bilendir.

Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Oruç Bölümleri
Konu: Zilhiccenin, On Gününün Orucu