Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı
1212-)
Bu hadisi sadece Süleyman b. Harb’ın, Hammad b. Zeyd’den yaptığı rivâyetiyle bilmekteyiz. Bu hadisi Muhammed’e sordum şöyle dedi. Süleyman b. Harb, Hammad b. Zeyd’den bu şekilde bize aktardı ne varki Ebû Hüreyre’nin kendi sözü olarak (mevkuf) rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre’nin rivâyeti merfu olarak bilinmemektedir. b. Nasr; hafız olup hadisçidir. İlim adamları: “işin elindedir (başına buyruksun)” sözünde değişik görüşler ortaya koydular Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamları Ömer b. Hattâb ve Abdullah b. Mes’ûd; “O bir talak yerine geçer” dediler. ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamı bu görüştedir. Osman b. Affân ve Zeyd b. Sabit “Hüküm kadının verdiği şekilde gerçekleşir” demektedir. Ömer diyor ki: Erkek boşama işini kadına verdiğinde kadında kendisi üç talakla boşadığında erkek bunu kabul etmeyip ben bu işi sadece bir talak olarak vermiştim derse kocaya yemin teklif edilir. Yemin ederse durum kocanın yeminine göredir. Sûfyân es Sevri ve Küfeliler, Ömer ve Abdullah b. Mes’ûd’un görüşüne uydular. Mâlik b. Enes ise hüküm kadının verdiği hükümdür, dediler. Ahmed’de aynı şekilde düşünmektedir. İshâk ise İbn Ömer’in görüşündedir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: İşin Elindedir” “başına Buyruksun” Ne Demektir?
1213-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi muhayyer bıraktı bizde onu seçtik. Böyle yapmayı Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) talak saymadı.” (Buhârî, Talak: 4; Müslim, Talak: 4)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Boşama İşinde Kadını Serbest Bırakmak Var Mıdır?
1214-)
Muhammed b. Beşşâr, Abdurrahman b. Mehdî vasıtasıyla Sûfyân’dan, A’meş’den, Ebûs Suha’dan, Mesrûk’tan, Âişe’den benzeri şekilde rivâyet etmişlerdir. Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamları “Muhayyerlik” konusunda değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Ömer ve Abdullah b. Mes’ûd’tan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: “Kadın kendi kendini boşamak isterse bir talak gerçekleşmiş olur. Koca dönme hakkına sahiptir. Eğer kadın kocasını tercih ederse bir şey gerekmez.” de şöyle dediği rivâyet edilmiştir. kadın kendisini tercih ederse bir talak gerçekleşmiş olur. Kocasını tercih ederse bir talak gerçekleşir, kocası dönme hakkına sahiptir. Zeyd b. Sabit ise şöyle diyor: Kocasını tercih ederse bir talak gerçekleşir kendisini tercih ederse üç talak gerçekleşmiş olur. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamı ve fıkıhçılarının çoğu bu konuda Ömer ve Abdullah b. Mes’ûd’un görüşüne uymuşlardır. Sevrî ve Küfeliler bunlardan olup Ahmed b. Hanbel ise Ali’nin görüşüne uymaktadır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Boşama İşinde Kadını Serbest Bırakmak Var Mıdır?
1215-)
Fatıma binti Kays (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında kocam beni üç talakla boşadı. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sana mesken ve nafaka yoktur.” (Müslim, Talak: 6; Ebû Dâvûd, Talak: 37) diyor ki: Bu hadisi İbrahim’e bahsettim de Ömer’in bu hadis hakkında şöyle söylediğini aktardı: “Bir kadının sözü ile Allah’ın kitabını ve Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetini terk edecek değiliz. Bilmiyoruz, doğrusunu hafızasında tuttu mu? Yoksa unuttu mu?” Ömer üç talakla boşanmış kadına mesken ve nafaka hakkı tanırdı.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Üç Talakla Boşanmış Kadının Nafaka Ve Mesken Hakkı Yoktur
1216-)
Ahmed b. Meni’, Hüşeym yoluyla Husayn, İsmail, Mûcâlid bize aktarmışlardır. Hüşeym diyor ki: Dâvûd’ta aynı şekilde Şa’bî’den aktararak şöyle demiştir: “Fatıma binti Kays’ın yanına girerek kendisi hakkında Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in verdiği hükmü sordum” şöyle dedi: Kocasının kendisini Elbette (kesinlikle) boşadığını, kocasına karşı mesken ve nafaka davası açtığını, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in de kendisine mesken ve nafaka hakkı vermediğini söyledi. rivâyetinde ise şöyledir: “İbn Ümmü Mektum’un evinde iddetimi beklememi bana emretti” dedi. Bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve Hasan el Basrî, Âta b. ebî Rebah ve Şabî bunlardandır. Ahmed ve İshâk’ta aynı görüşte olup şöyle derler: “Kocası dönme hakkına sahip olacak şekilde boşamamışsa boşanan kadına mesken ve nafaka hakkı yoktur” Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından bazı ilim adamları ise Ömer ve Abdullah b. Mes’ûd şöyle derler: “Üç talakla boşanan kadına mesken ve nafaka vardır.” es Sevrî ve Küfeliler bu kanaattedirler. Bazı ilim adamları ise: “Mesken var nafaka yoktur” derler. Mâlik b. Enes, Leys b. Sa’d, Şâfii bu görüştedir. diyor ki: Allah’ın kitabına dayanarak kadına mesken hakkı tanımış olmaktayız. Allah, 65 Talak sûresi 1. ayetinde (…Onları evlerinden çıkarmayın kendileri de çıkmasınlar ve açıkça hayasız davranışlarda bulunmadıkça onlar o evden ayrılmak zorunda bırakılmasın…) Ayette geçen açıkça hayasız davranışlar’ın uzun dilli olmak, kocanın akrabalarını dille rahatsız etmek anlamına geldiğini söylemişlerdir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Kays’ın kızı Fatıma’ya mesken hakkı tanımamasının sebebi; akrabalarını diliyle rahatsız etmesinden dolayıdır. Kays’ın kızı Fatıma hadisine dayanarak: “Üç talakla boşanan kadına nafaka yoktur” demektedirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Üç Talakla Boşanmış Kadının Nafaka Ve Mesken Hakkı Yoktur
1217-)
Amr b. Şuayb (radıyallahü anh)’ın babasından ve dedesinden rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Adem oğlunun elinde bulunmayan bir şeyi nezretme (adak), yine elinde olmayan bir köleyi hürriyetine kavuşturmak (azâd) ve nikahlısı olmadığı bir kadını boşama hakkı yoktur.” (Ebû Dâvûd, Talak: 7; İbn Mâce, Talak: 17) Bu konuda Ali, Muâz b. Cebel, Câbir, İbn Abbâs ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Abdullah b. Ömer hadisi hasen sahihtir. Bu konuda rivâyet edilen en güzel hadis budur. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından pek çok ilim adamının görüşü bu hadise göredir. şekilde Ali b. ebî Tâlib, İbn Abbâs, Câbir b. Abdullah, Saîd b. Müseyyeb, Hasen, Saîd b. Cübeyr, Ali b. Husayn, Şüreyh, Câbir b. Zeyd ve tabiin döneminden pek çok fukahadan da aynı şekilde rivâyet edilmiştir. Şâfii de aynı görüştedir. Mes’ûd’tan rivâyet edildiğine göre ülke veya ırkı bildirerek boşanan kadının boşanmış olacağını söylemiştir. İbrahim Nehâî, Şa’bî ve başka ilim adamlarından rivâyet edildiğine göre, şöyle demişlerdir: Boşayan kimse bir müddet belirterek boşarsa o müddet dolunca kadın boşanmış olur. Sûfyân es Sevrî ve Mâlik b. Enes aynı kanaatte olup; “Bir kimse bir kadını ismiyle belirtir veya bir zaman tayin eder veya filan bölgeden evlenirsem diyerek şart koşarsa ve oradan da evlenirse kadın boşanmış olur” derler. Mübarek bu konuda daha şiddetli davranarak; “Şarta bağlayarak yapacağı işleri yaparsa, o kadın ona haram olur diyemem” demektedir. der ki: Eğer o erkek o şart koştuğu kadınla evlenirse önceki karısından ayrılmasını emretmem.” der ki: İbn Mes’ûd’un hadisinden dolayı ülke veya ırkı belirtilerek boşamayı caiz kabul ederim ama onunla evlenirse önceki kadın kendisine haram olur diyemem. İshâk ülke veya ırkı belirtilerek boşama dışında kolaylık tanımıştır. b. Mübarek’den anlatıldığına göre, kendisine şöyle soruldu: Evlenmeyeceğim evlenirsem bu kadın boş olsun diye yemin eden sonra da evlenme arzusu ortaya çıkan bir kimse için fıkıhçıların verdiği ruhsat (izin) den istifade etme imkanı var mıdır? İbn’ül Mübarek dedi ki: Böyle bir durum başına gelmezden önce fıkıhçıların bu görüşünü doğru ve gerçek olarak kabul ediyorsa; uygulamalarını onların sözleriyle yapabilir. önceden böyle bir görüşten razı olmaz, hoşlanmaz, başına böyle bir durum gelince onların sözleriyle uygulama yapmaya kalkışırsa bu yaptığı işi ben hoş kabul etmem.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Nikahlanmayan Kadın Boşanmaz
1218-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Cariyenin talakı ikidir iddet bekleme süresi de iki hayz süresi kadardır.” (İbn Mâce, Talak: 30)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Cariyenin Talakı Üç Değil İkidir
1219-)
Muhammed b. Yahya dedi ki: Ebû Âsım aynı hadisi Muzahir yoluyla bize bildirmiştir. Bu konuda Abdullah b. Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Âişe hadisi garibtir. Bu hadisi merfu olarak sadece Muzahir b. Eslem’in rivâyetiyle biliyoruz. Bu hadisin dışında Muzahir’in başka rivâyet ettiği hadis bilmiyoruz. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Cariyenin Talakı Üç Değil İkidir
1220-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Konuşmadıkça ve uygulamaya koymadıkça ümmetimin içinden geçirdiği kötü duygu ve düşüncelerine günah yazmaktan Allah vazgeçmiştir.” (İbn Mâce, Talak: 14) Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Bir kimse içinden boşamayı geçirir fakat bunu diliyle söylemezse hiçbirşey gerekmez.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: İçinden Karısını Boşamayı Geçiren Kimsenin Durumu
1221-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Üç şey vardır ki ciddisi de ciddi şakası da ciddidir; Nikah, Talak ve Ricat (kocanın karısına dönmesi)” (Ebû Dâvûd, Talak: 9; İbn Mâce, Talak: 13) Bu hadis hasen garibtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha başkalarından ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Abdurrahman b. Edrek, Habib b. Edrek’in oğlu olup Medînelidir. İbn Mâhek ise bana göre Yusuf b. Mâhek’tir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Boşamak Şakası Olmayan Şeylerdendir
1222-)
Rübeyyi’ binti Muavviz b. Afrâ (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında hulu’ olmuştu. (Bir bedel karşılığında boşanmıştı) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona bir hayızlık süre iddet beklemesini emretmişti veya kendisine böylece emredildi.” (Ebû Dâvûd, Talak: 18; Nesâî, Talak: 34) Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Rübeyyi’ hadisi sahihtir. Kendisine bir hayız süresi iddet beklemesi emredilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Bir Menfaat Karşılığında Kocanın Karısını Boşaması
1223-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: Sabit b. Kays’ın karısı Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), zamanında kocasından hul yoluyla (bir bedel karşılığında) boşanmıştı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona bir hayızlık süre iddet beklemesini emretmişti.” (Ebû Dâvûd, Talak: 18; Nesâî, Talak: 34) Bu hadis hasen garibtir. adamları hulu’ yoluyla boşanan kadının iddet süresinde değişik görüşler ortaya koydular. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamı hulu’ yoluyla boşanan kadının iddet süresi kadardır. Yani üç hayz süresidir. Sûfyân es Sevrî, Küfeliler, Ahmed ve İshâk’ta bu görüştedirler. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerden bazı ilim adamları ise hul’ yoluyla boşananın iddeti bir hayz süresidir. Derler. İshâk diyor ki: Kim bu görüşe uyarsa bu yol ve görüş sağlam bir görüştür.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Bir Menfaat Karşılığında Kocanın Karısını Boşaması
1224-)
Sevbân (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sebebsiz yere hul’ yoluyla boşanma isteyen kadınlar münafıklardır.” (Ebû Dâvûd, Talak: 18; Nesâî, Talak: 34) Bu hadis bu yönüyle garibtir. Senedi de pek sağlam değildir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle buyurduğu da rivâyet edildi. Herhangi bir kadın geçerli bir sebeb olmaksızın kocasından hul’ yoluyla ayrılmayı isterse Cennetin kokusunu koklayamaz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Sebebsiz Yere Boşanmayı İsteyen Kadınlar Münafıktır
1225-)
Sevbân (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir kadın geçerli bir sebep olmaksızın kocasından boşanmak isterse Cennetin kokusu o kadına haramdır.” (Ebû Dâvûd, Talak: 18; İbn Mâce, Talak: 21) Bu hadis hasendir. Bu hadis aynı zamanda Eyyûb, Ebû Kılâbe, Ebû Esma ve Sevbân’dan da rivâyet edilmiştir. kısım hadisçiler Eyyûb’tan bu senedle rivâyet etmişler olup merfu olarak rivâyet edilmemiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Sebebsiz Yere Boşanmayı İsteyen Kadınlar Münafıktır
1226-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kadın kaburga kemiği gibi eğridir onu düzeltmeye kalkışırsan kırarsın. Bulunduğu halde bırakırsan eğriliğine rağmen ondan yararlanırsın.” (Buhârî, Nikah: 80; Müslim, Rada: 18) Bu konuda Ebû Zerr, Semure ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi bu şekliyle hasen sahih garibtir, senedi ise sağlamdır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Kadınlara Karşı İyi Davranmak
1227-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Nikahlım olan sevdiğim bir kadın vardı. Babam o kadından hoşlanmazdı benim boşamamı emretti ben ise kabul etmedim. Durumu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e aktarınca buyurdular ki: “Ey Ömer’in oğlu Abdullah karını boşa.” (Ebû Dâvûd, Edep: 120; İbn Mâce, Talak: 36) Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi sadece İbn ebî Zi’bin rivâyetiyle bilmekteyiz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Baba Oğlundan Karısını Boşaması İsteyebilir Mi?
1228-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Hiçbir kadın kendi din kardeşi olan kadının kocasını elde etmek için onun boşanmasını istemesin.” (Müslim, Büyü: 4) Bu konuda Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Bir Kadın Başka Bir Kadının Boşanmasını İsteyebilir Mi?
1229-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her yapılan talak geçerlidir, ancak aklî dengesi yerinde olmayanın yaptığı talak geçersizdir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis merfu olarak sadece Âta b. Aclân’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Âta b. Aclan ise hadis bilgilerini kaybetmiş hadis konusunda zayıf birisidir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerden ilim adamlarının uygulamaları bu hadise göredir. Akli dengesi yerinde olmayan kimsenin yaptığı talak geçersizdir. Bazen dengeli bazen dengesiz durumu olursa dengeli halindeki talak geçerli olur.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Aklî Dengesi Olmayan Kimsenin Boşaması Geçersizdir
1230-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Boşanma ile ilgili âyetler gelmezden önce bir adam karısını dilediği kadar boşardı iddeti içersinde karısına döndüğü takdirde o kadın onun karısı sayılırdı. Yüz kere veya daha fazla boşasa bile durum değişmezdi. Nihayet bir adam karısına dedi ki: Allah’a yemin ederim ki: Seni öyle bir boşayacağım ki benden uzaklaşıp ayrılık meydana gelmeyecek ve seni ölesiye kadar da karım olarak barındırmayacağım. Kadın: “Bu nasıl olacak?” dedi. Adam da dedi ki: Seni boşayacağım iddetin dolmak üzereyken tekrar sana döneceğim. üzerine kadın durumu anlatmak üzere Âişe’nin yanına çıktı. Âişe sustu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gelince durumu ona bildirdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de sustu sonunda 2 Bakara: 229. ayeti indirildi: “Boşanmak iki defa olabilir. Üçüncüsünde evlilik, ya iyilikle devam eder veya güzel bir şekilde sona erdirilir…” diyor ki: Bundan sonra bütün Müslümanlar geçmişte talak verenler de vermeyenler de bu yeni hükmü uygulamaya başladılar. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Boşamak Kaç Defa Olabilir?
1231-)
Ebû Küreyb, Abdullah b. İdris vasıtasıyla Hişâm b. Urve’den babasından mana olarak bu hadisin benzerini bize aktarmış olup hadisin senedinde “Âişe’den” dememiştir. Bu rivâyet Ya’la b. Şebib’in rivâyetinden daha sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Boşamak Kaç Defa Olabilir?
1232-)
Ebûs Senâbil b. Ba’kek (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, demiştir ki: “Sübey’a kocasının vefatından sonra yirmi üç veya yirmi beş gün sonra doğum yaptı nifastan temizlenince evlenmeyi arzulandı onun bu durumu hoş karşılanmadı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e durup bildirilince şöyle buyurdu: Eğer evlenirse bu onun hakkıdır. İddet bekleme süresi de bitmiştir.” (Nesâî, Talak: 56; İbn Mâce, Talak: 7)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Kocası Ölen Hamile Kadının İddeti Doğumu Yapıncaya Kadardır
1233-)
Ahmed b. Meni’, Hasan b. Mûsâ vasıtasıyla Şeyban’dan ve Mansur’dan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Bu konuda Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebûs Senabil’in hadisi bu şekliyle meşhurdur. Evsed’in Ebûs Senabil’den hadis işittiğini bilmiyoruz. Muhammed’den işittim şöyle diyordu. Ebûs Senabil denilen şahsın Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sonra yaşadığını bilmiyoruz. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamlarının uygulaması bu hadise uygundur. Kocası ölen hamile kadının doğum yaptığı an iddet beklemesi gerekmez evlenmesi caizdir. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonrakilerden bazı alimler ise vefat iddeti denilen dört ay on gün beklemesi gerekir derler fakat birinci görüş daha sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Kocası Ölen Hamile Kadının İddeti Doğumu Yapıncaya Kadardır
1234-)
Süleyman b. Yesâr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Ebû Hüreyre, İbn Abbâs ve Ebû Seleme b. Abdurrahman; Kocası vefat eden ve vefatından sonra doğum yapan kadının iddeti konusunu aralarında müzakere ettiler. İbn Abbâs dedi ki: O kadının bekleme süresi iki süreden birinin bitmesine kadardır. Ebû Seleme ise: Doğumunu yaptığı an evlenmesi helaldir. Der. Ebû Hüreyre ise: Ben Ebû Seleme’nin görüşünden yanayım dedi. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hanımlarından Ümmü Seleme’ye bu konudaki görüşünü öğrenmek için haber gönderdiler. Ümmü Seleme dedi ki: Sübey’a el Eslemiyye kocasının vefatından kısa bir süre sonra doğum yaptı bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bu işin fetvasını sordu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de O’na evlenmesini emretti. (İbn Mâce, Talak: 7; Müslim, Talak: 8) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Kocası Ölen Hamile Kadının İddeti Doğumu Yapıncaya Kadardır
1235-)
Zeyneb (radıyallahü anha) dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hanımı Ümmü Habibe’nin babası Ebû Sûfyân b. Harb vefat ettiğinde Ümmü Habibe’nin yanına girdim sarımtırak rengi olan veya başka bir koku getirterek bir genç kıza sürdü eline bulaşan kokuyu yanaklarına sürdü ve dedi ki: Vallahi güzel kokuya ihtiyacım yok, fakat Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle buyurmuştu: “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadının bir ölüye üç günden fazla metem tutması caiz değildir. Ancak kocası için dört ay on gün matem tutabilir ve süslenemez.” (Ebû Dâvûd, Talak: 35; İbn Mâce, Talak: 8)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Kocası Ölen Kadının Bekleme Süresi Ne Kadardır?
1236-)
Zeyneb (radıyallahü anha) dedi ki: Cahş’ın kızı Zeyneb’in kardeşi öldüğü zaman yanına girmiştim güzel koku getirterek süründü ve şöyle dedi: Vallahi güzel kokuya falan ihtiyacım yok fakat Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadının herhangi bir ölü için üç geceden fazla yas tutması caiz değildir. Ancak kocası için dört ay on gün yas tutabilir buyurmuşlardı.” (Buhârî, Talak: 46; Müslim, Talak: 8)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Kocası Ölen Kadının Bekleme Süresi Ne Kadardır?
1237-)
Zeyneb (radıyallahü anha) diyor ki: Annem Ümmü Seleme’den işittim diyordu ki: Bir kadın, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve dedi ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Kızımın kocası vefat etti kızım da gözlerinden rahatsız oldu onun gözüne sürme çekebilir miyiz? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki veya üç sefer hayır dedi. Her seferinde hayır olamaz buyurdu sonra şöyle devam etti: Vefat, iddeti dört ay on gündür. Oysa sizler cahiliyye zamanında iddeti bir yıl bekler sene sonunda deve tezeği atmak suretiyle bu süreyi doldurdu.” (Müslim, Talak: 8; Buhârî, Talak: 44) Bu konuda Füreya binti Mâlik, (ki Ebû Saîd el Hudrî’nin kız kardeşidir.) ve Hafsa binti Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Zeyneb hadisi hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden bir kısım ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Yani kocası ölen kadın vefat iddeti süresi olan dört ay on gün içersinde güzel koku ve süslenmekten sakınır. Sûfyân es Sevrî, Mâlik b. Enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta bu görüştedirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Kocası Ölen Kadının Bekleme Süresi Ne Kadardır?
1238-)
Zıhar: Bir erkeğin karısının bir uzvunu annesinin bir uzvuna benzetmesi demektir. (Bkz. Ahzab: 4; Mücadele: 2-4) b. Sahr el Beyâzî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zıhar yapan kimsenin keffaretini ödemeden hanımıyla cinsel ilişkide bulunması halinde “Tek bir keffâret yeterlidir” buyurdular. (İbn Mâce, Talak: 26; Ebû Dâvûd, Talak: 16) Bu hadis hasen garibtir. İlim adamlarının çoğunluğu bu hadisi uygularlar. Sûfyân es Sevrî, Mâlik, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Kimi ilim adamı da keffaretini vermeden önce karısına yaklaşan kimseye iki keffâret gerekir der ki Abdurrahman b. Mehdî böyledir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Zıhar Yapan Kimse Keffâret Ödemeden Hanımına Yaklaşabilir Mi?
1239-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre; Zıhar yaptıktan sonra karısına yakalaşan bir adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek; Ey Allah’ın Rasûlü karıma zıhar yaptım ve keffaretini ödemeden ona yaklaşmış bulunmaktayım dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allah sana acısın niçin böyle yaptın” buyurmuş. Adam: Ay ışığında karımın ayak bileziklerinin parlaklığını gördüm ve dayanamadım demiş Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de: “Allah’ın sana emrettiği keffâreti yerine getirmedikçe kadına yaklaşma buyurdu. (İbn Mâce, Talak: 16) Bu hadis hasen garib sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Zıhar Yapan Kimse Keffâret Ödemeden Hanımına Yaklaşabilir Mi?
1240-)
Ebû Seleme ve Muhammed b. Abdirrahman b. Sevbân (radıyallahü anhüma)’dan rivâyete göre, Beyaza oğullarından Selman b. Sahr el Ensarî, Ramazan ayı çıkıncaya kadar karısını kendisine Annesinin sırtı gibi kılmıştı. Ramazan’ın yarısı geçince de geceleyin ona yaklaştı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) “Bir köle azâd et” buyurdu. Selman, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek durumu ona anlattı: “Gücüm yetmez bulamam” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Arka arkaya iki ay oruç tut” buyurdu. Selman: “Yapamam” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); “Altmış fakiri doyur” buyurdu. Selman: “Gücüm yetmez bulamam” dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ferve b. Amr’a altmış yoksulun yedirilmesi için on beş ve on altı ölçek dolusu bir sepet hurmayı ona ver buyurdu.” (Ebû Dâvûd, Talak: 17; İbn Mâce, Talak: 25) Bu hadis hasendir. Hadiste ismi geçen sahabeye Selman b. Sahr da denilir. Seleme b. Sahr el Beyâzî’de denilir. Zıhar keffâreti konusunda alimler bu hadisi uygularlar.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Zıharın Keffâreti Ne Kadardır?
1241-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarına dört ay süreyle yaklaşmamaya yemin etmişti (Bal yemeyi veya Mariye’nin yanına yaklaşmayı kendisine haram kılmıştı) sonra haram kıldığı bu şeyi helal kılarak yani yeminini bozarak yemin için keffâret koymuştu.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konuda Enes ve Ebû Mûsâ’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Mesleme b. Alkame’nin, Dâvûd’tan rivâyet ettiği hadisi Ali b. Müshir ve daha başkaları Dâvûd’dan ve Şabî’den mürsel olarak rivâyet etmişlerdir ki bu rivâyette Mesrûk ve Âişe yoktur bu rivâyette; Mesleme b. Alkame’nin rivâyetinden daha sahihtir. Kocanın dört ay ve daha fazla süreyle karısına yaklaşmamaya yemin etmesi demektir. adamları bu sürenin dört ayı geçmesi durumunda değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden bazı ilim adamları şöyle derler: Dört ay geçince durulur ve bakılır koca dilerse karısına döner dilerse boşar. Mâlik b. Enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden bazı ilim adamları ise dört ayı geçince bir talak-ı bâin gerçekleşir. Sûfyân es Sevrî ve Küfelilerin görüşü böyledir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Dört Ay Veya Daha Fazla Hanımlara Yaklaşmamaya Yemin Eden Kimsenin Durumu
1242-)
Saîd b. Cübeyr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Mus’ab b. Zübeyr’in valiliği döneminde lanetleşen karı koca birbirinden ayrılır mı diye soruldu nasıl cevap vereceğimi bilemedim. İbn Ömer’e gidip ondan öğrenmek için kalktım yanına varınca yanına girmek için izin istedim, öğle istirahatındadır dendi. Kendisi benim konuşmamı duymuş olacak ki şöyle dedi: “Cübeyr’in oğlu gir seni önemli bir mesele buraya kadar getirmiştir.” üzerine yanına girdim bir kilimi yatak yaptığını gördüm ve Ey Ebû Abdurrahman dedim. Lanetleşen karı koca birbirinden ayrılır mı? Abdullah: Sübhanallah dedi. Evet ayrılır. Bunu ilk önce soran falan oğlu falandır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek Ya Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) birimiz karısını zina ederken görse ne yapması gerekir? Konuşsa büyük bir meseleye cevap vermiş olarak susarsa büyük bir mesele hakkında susmuş olarak dedim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sustu cevap vermedi. O adam daha sonraki günlerde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek sana sorduğum o konuyla imtihan olunuyorum dedi. Bunun üzerine Allah, Nur sûresinin 6. ayetini indirdi; “Kendi eşlerini zina ile suşlayan fakat kendilerinden başka şâhidleri olmayan kimselere gelince…” ve bu âyetleri tamamladı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), adamı çağırdı bu âyetleri okudu vaaz ve nasihatte bulundu. Dünya azabının ahiret azabından daha hafif olduğunu bildirdi. Adam “Hayır” dedi. Seni hak ile gönderene yemin ederim ki o kadına karşı yalan söylemiyorum. Sonra ikinci olarak kadını çağırdı, vaaz ve nasihatte bulundu. Dünya azabının ahiret azabından daha hafif olduğunu bildirdi. Bunun üzerine kadın: Hayır dedi seni gerçekle gönderen Allah’a yemin ederim ki kocam doğru söylemedi. Bundan sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) önce erkekten başladı. Erkek kendisinin gerçekten doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört kere yemin etti, beşincisinde şayet yalancılardan ise Allah’ın lanetinin kendi üzerine olmasını diledi. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadına döndü. Kadın erkeğin gerçekten yalancılardan olduğuna dair Allah’a dört defa yemin etti ve beşincisinde şayet o erkek doğru söyleyenlerden ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını diledi. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o ikisini ayırdı. (Müslim, Lian: 1; Ebû Dâvûd, Talak: 26) Bu konuda Sehl b. Sa’d, İbn Mes’ûd ve Huzeyfe’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisi uygularlar.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Karı Ve Kocanın Lanetleşmeleri Nasıl Olur?
1243-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Bir adam karısına lian yaptı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de onları birbirinden ayırdı, çocuğu da annesine verdi.” (Ebû Dâvûd, Talak: 26; Müslim, Lian: 8) Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulamaları bu hadise göredir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Karı Ve Kocanın Lanetleşmeleri Nasıl Olur?
1244-)
Ka’b b. Ucre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Ebû Saîd el Hudrî’nin kızkardeşi Füreya binti Mâlik b. Sinan, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek Hudre oğulları kabilesinde bulunan ailesine dönmek için izin istediğini kocasının firar eden kölelerin peşinden çıkıp gittiğini ve onlara ulaştığında kendisini öldürdüklerini anlattı ve dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den ailemin yanına dönmeyi istedim çünkü kocam bana ne bir oturacak yer nede yiyecek içecek bırakmıştı. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), evet gidebilirsin buyurdu. Ben de kalktım evime veya mescide kadar varmıştım ki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benim çağrılmamı emretti ve şöyle dedi: “Nasıl demiştin?” Ben de kocam hakkındaki anlattığımı tekrarladım O’da iddet süresi bitinceye kadar evinde kal buyurdu. Ben de dört ay on gün orada iddetimi bekledim. (radıyallahü anh) halife olduğunda bana bir adam göndererek bunun hükmünü sordu bende haber verdim. O da bu hükme uyarak hüküm verdi. (Ebû Dâvûd, Talak: 42; Nesâî, Talak: 60)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Kocası Ölen Kadın İddetini Nerede Beklemeli?
1245-)
Muhammed b. Beşşâr, Yahya b. Saîd vasıtasıyla Sa’d b. İshâk b. Ka’b b. Ucre’den bu hadisin manaca bir benzerini bize aktarmıştır. Bu hadis hasen sahihtir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamının uygulaması bu hadise göredir. “Kocası ölen kadının iddeti bitinceye kadar kocasının evinden çıkmaması görüşündedirler.” Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerden bazı ilim adamları ise; “Kocasının evinde geçirmeyi istemese dilediği her yerde iddetini doldurabilir” derler. Birinci görüş daha sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Talak Ve Lian Bölümleri
Konu: Kocası Ölen Kadın İddetini Nerede Beklemeli?
1246-)
Numân b. Beşîr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle buyurdu: “Helal de açıklanmış haramda açıklanmıştır. Bu ikisinin arasında helalden mi olduğu haramdan mı olduğu belli olmayan insanların pek çoğunun bilmediği şeyler vardır. Her kim bu tür şüpheli şeyleri terk ederse dinini ve ırzını korumuş olur selamete erer. Kim de bunlardan birine girerse harama düşmesi pek yakındır. Yasak bölgenin çevresinde sürüsünü otlatan çobanın sürüsünü o yasak bölgeye kaçırması çok çabuk olur. Dikkat edin her otorite sahibinin bir yasak bölgesi vardır. Dikkat edin her otorite sahibinin bir yasak bölgesi vardır. Dikkat edin Allah’ın yasak bölgesi de haram kıldığı şeyler vardır.” (Buhârî, İman: 39; Müslim, Müsakat: 20)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Herşeyde Olduğu Gibi Alışverişte De Şüpheden Uzak Kalmak
1247-)
Hennâd; Vekî’ vasıtasıyla Zekeriyya b. ebî Zaide’den, Şabî’den, Numân b. Beşîr’den mana olarak bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi Şabî vasıtasıyla pek çok kişi Numân b. Beşîr’den bize rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Herşeyde Olduğu Gibi Alışverişte De Şüpheden Uzak Kalmak
1248-)
İbn Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), faiz yiyene ve yedirene faizli muamelelerin şâhidlerine ve katibine lanet etmiştir.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 4) Bu konuda Ömer, Ali, Câbir ve Ebû Cuhayfe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Abdullah b. Mes’ûd hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Faizle Uğraşanlara Allahın Laneti Vardır
1249-)
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) büyük günahlardan bir kaçını sayarak şöyle buyurdu: “Allah’a ortak tanımak, anne babaya asi olmak, adam öldürmek ve yalan söyleyip yalan şâhidliği yapmak.” (Buhârî, Şehâdât: 4; Müslim, İman: 38) konuda Ebû Bekre, Eymen b. Hureym ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Enes hadisi hasen sahih garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Herşeyde Ve Alışverişte Yalancılık Ve Yalan Şâhidliğin Kötülüğü
1250-)
Kays b. Garaze (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımıza geldi bize simsarlar denilirdi. Bize daha güzel bir isim vererek; Ey Tüccarlar topluluğu! Şüphesiz şeytan ve günah, alışverişte daima bulunurlar siz alışverişlerinize sadaka karıştırmak suretiyle temizleyin.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 1; Nesâî, Eymân: 22) Bu konuda Berâ b. Âzib ve Rifâa’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Kays b. Gazare hadisi hasen sahihtir. Bu hadisi Mansur, A’meş, Habib b. ebî Sabit ve pek çok kimse Ebû Vâil’den ve Kays b. ebî Garaze’den rivâyet etmişlerdir. Kays’ın bu hadisten başka Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den hadis rivâyet ettiğini bilmiyoruz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Dürüst Ticaret Yapanlara Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Tavsiyesi
1251-)
Hennâd, Ebû Muaviye yoluyla A’meş’den, Şakîk b. Seleme’den (Ebû Vâil) Kays b. ebî Garaze’den mana olarak bu hadisin benzerini rivâyet etmişlerdir. konuda Berâ b. Âzib ve Rifâa’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Dürüst Ticaret Yapanlara Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Tavsiyesi
1252-)
Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Dürüst ve güvenilir tüccar; Peygamberler ve peygamberleri tasdik eden doğru kimseler ve şehîdlerle beraberdir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasendir, sadece bu şekliyle bilinir. Sûfyân es Sevrî’nin, Ebû Hamza’dan rivâyetiyle… Hamza’nın ismi Abdullah b. Câbir olup Basralı bir hadis bilginidir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Dürüst Ticaret Yapanlara Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Tavsiyesi
1253-)
Süveyd, İbn’ül Mübarek vasıtasıyla Sûfyân es Sevrî’den, Ebû Hamza’dan bu senetle benzeri bir hadis rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Dürüst Ticaret Yapanlara Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Tavsiyesi
1254-)
Rifâa (radıyallahü anh)’ın babasından ve dedesinden naklettiğine göre; kendisi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte namazgaha çıkmıştı ki: Bazı insanların alışveriş yaptıklarını gördü ve onlara şöyle seslendi: “Ey tüccarlar topluluğu” onlarda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e icabet ederek boyunlarını doğrultarak gözlerini ona çevirdiler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Tüccarlar kıyamet gününde günahkar ve rezil bir vaziyette diriltileceklerdir. Ancak yolunu kitabla bulup günahlardan sakınanlar, yemininde durup iyilik yapanlar ve dürüst olanlar bunun dışındadır.” (İbn Mâce, Ticarat: 3; Ebû Dâvûd, Büyü’: 1) Bu hadis hasen sahihtir. b. Ubeyd b. Rifâa’ya, İsmail b. Ubeydullah b. Rifâa’da denilir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Dürüst Ticaret Yapanlara Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Tavsiyesi
1255-)
Ebû Zerr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Üç gurup insan vardır ki kıyamet günü Allah onların yüzüne bakmayacak onları günahlarından temize çıkarmayacak ve onlara acıklı azabını tattıracaktır. Biz de kimdir bu zarar ve ziyan da olanlar Ey Allah’ın Rasûlü! Dedik. Şöyle buyurdular: 1- Yaptığı iyiliği başa kalkan, 2- Kibir ve gururluluk için elbisesini yerlerde sürüyen kimse, 3- Ticari eşyasını yalan yeminle satıp tüketen kimse.” (Müslim, İman: 46) Bu konuda İbn Mes’ûd, Ebû Hüreyre, Ebû Umâme b. Sa’lebe, Imrân b. Husayn ve Ma’kıl b. Yesâr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Zerr hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Ticaretini Yalan Yeminle Yapanın Durumu
1256-)
Sahr el Gâmidî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah’ım ümmetimin gündüzün ilk vaktinde yaptıkları işleri bereketli kıl.” Sahr diyor ki: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir askerî birlik ve orduyu savaşa göndereceğinde sabahın ilk ve erken vakitlerinde gönderirdi.” Râvî diyor ki: Sahr ticaretle meşgul birisiydi, ticaretini sabah erken saatlerinde çıkmak ve göndermek şeklinde yapardı bunun için zengin olup malı çoğaldı. (Ebû Dâvûd, Cihad: 78; İbn Mâce, Ticarat: 41) Bu konuda Ali, İbn Mes’ûd, Büreyde, Enes, İbn Ömer, İbn Abbâs ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Sahr el Gâmidî’nin hadisi hasendir. Sahr el Gâmidî’nin bu hadisten başka rivâyet ettiği bir hadis bilmiyoruz. Sûfyân es Sevrî, Şu’be’den, Ya’la b. Âta’dan bu hadisi rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Ticaret İçin Erken Kalkıp İşe Başlamak
1257-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in iki tane kalın kumaştan elbisesi vardı, oturduğu zaman terlerdi ve bu iki elbise onun sırtında ağırlık yapardı. Derken falan Yahudi’nin Şamdan kumaşları gelmişti. Bende dedim ki: O Yahudi’ye birisini gönderip veresiye elbise satın alsan dedim. Elbise almak üzere adam gönderilen, Yahudi: “Muhammed’in maksadını biliyorum, o benim malımı ve paralarımı dolandırmak istiyor” dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “O Yahudi yalan söyledi çünkü benim Allah’a karşı daha fazla sorumluluk bilinci içinde olduğumu ve emanete en çok riayet eden olduğumu çok iyi biliyor.” (Nesâî, Büyû: 70) Bu konuda İbn Abbâs, Enes ve Esma binti Yezîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Âişe hadisi hasen garib sahihtir. Şu’be bu hadisi Umâra b. ebî Hafsa’dan rivâyet etmiştir. b. Firas el Basrî’den işittim şöyle diyordu: Ebû Dâvûd et Tayalisî’den işittim şöyle diyordu: Bir gün Şu’be’ye bu hadis soruldu oda dedi ki: Haremî b. Umare b. ebî Hafsa’ya kalkıp onun başından öpmedikçe size bu hadisi aktarmayacağım. Haremî de o anda o cemaatin arasında idi. Bu hadis çok hoşuna gitmiş olacak ki böyle yaptı.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Gıda Maddesi Ve Zorunlu İhtiyaçlar Veresiye Alınabilir Mi?
1258-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat etti, O’nun zırhı ailesi için aldığı yirmi ölçek arpa karşılığında rehin edilmişti.”(Nesâî, Büyü: 83; İbn Mâce, Rühün: 1) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Gıda Maddesi Ve Zorunlu İhtiyaçlar Veresiye Alınabilir Mi?
1259-)
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir gün arpa ekmeğiyle biraz bozulmuş iç yağı taşımıştım. Onun zırhı ailesi için aldığı yirmi ölçek arpa karşılında bir Yahudi’nin yanında rehin edilmişti. Bir gün Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle dediğini işitmiştim: “Muhammed’in ev halkı yanında ne bir ölçek hurma ne de bir ölçek hububatla akşamladı ve gerçekten o günlerde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında dokuz hanımı bulunuyordu.” (Buhârî, Büyü: 14) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Gıda Maddesi Ve Zorunlu İhtiyaçlar Veresiye Alınabilir Mi?
1260-)
Abdulmecid b. Vehb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Adda’ b. Hâlid b. Hevze bana dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in benim için yazdırdığı bir vesikayı sana okuyayım mı? Bende evet dedim bunun üzerine şu vesikayı çıkardı: “Bu belge Adda b. Hâlid b. Hevze’nin Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bir köle veya cariye satın alması üzerine yazılmıştır; O köle veya cariyede hastalık, ayıp, kaçmak, hile, zina ve hırsızlık yoktur. Bu sözleşme bir Müslüman’ın diğer Müslüman’la alışverişidir.” (Buhârî, Büyü: 19; İbn Mâce, Ticarat: 47) Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Abbâd b. Leys’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Hadisçilerden pek çok kişi bu hadisi ondan rivâyet ettiler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Alışverişte Şartların Yazıyla Tesbit Edilmesi
1261-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ölçü ve tartı aletleri kullanarak iş yapan kimselere şöyle buyurdu: “Siz doğru kullandığınızda Cenneti kazanırsınız, sahtekarlık yaptığınızda Cehenneme düşeceğiniz iki durumla iş başındasınız, sizden önce geçen toplumlar bu konuda helak olanlardan oldular.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadisi merfu olarak sadece Hüseyin b. Kays’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Hüseyin b. Kays’ın hadiste zayıf olduğu söylenir. Aynı hadis sahih bir senetle mevkuf olarak İbn Abbâs’tan da rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 0: Alışveriş Bölümleri
Konu: Ölçü Ve Tartı Aletleri Yüzünden Helak Olanlar