Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı
1462-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Cezalar mescidlerde uygulanmaz! Baba çocuğunu öldürmesi sebebiyle öldürülmez.” (İbn Mâce, Diyat: 22) Bu hadisi merfu olarak bu senedle sadece İsmail b. Müslim’in rivâyetiyle bilmekteyiz. İsmail b. Müslim; Mekkelidir. Bazı hadisçiler bu kimse hakkında hafızası yönünden söz etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Çocuğunu Öldürene Kısas Yapılır Mı?
1463-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan başka itâat edilecek kimse tanımayan benim de Allah’ın kulu ve elçisi olduğumu kabul ederek Müslüman olan kişinin kanı ancak şu üç şeyden biri ile helal olur; 1- Zina eden evli kimse, 2- Cana karşı can, 3- Dinini terk edip İslam cemaatinden ayrılan kimse.” (Ebû Dâvûd, Hudud: 1) Bu konuda Osman, Âişe ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. İbn Mes’ûd hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Müslümanın Kanı Üç Şeyden Dolayı Helaldir
1464-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Dikkat edin Allah’ın ve Rasûlünün güvencesi altında bulunan bir kimseyi her kim öldürürse Allah’a verdiği sözü bozmuş olur ve Cennetin kokusunu bile koklayamaz. Oysa Cennetin kokusu yetmiş yıllık mesafeden duyulur.” (İbn Mâce, Diyât: 32) Bu konuda Ebû Bekre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Bu hadis Ebû Hüreyre’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: İslam Devletinin Himayesi Altında Bulunan Müslüman Olmayan Bir Kişi Öldürülürse Öldürenin Durumu Nedir?
1465-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Âmir kabilesine mensub iki kişinin hata ile öldürülmesi üzerine onların velilerine Müslüman’a ödenecek kadar diyet verdi. Çünkü bu iki kimse Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den güvence almışlardı.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garibtir. Sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Ebû Sa’d el Bakkal’ın ismi Saîd b. Merzuban’dır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem, İslam Devleti Güvencesindeki Öldürülen Kimselere Ne Kadar Diyet Takdir Etti?
1466-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Allah fethini Peygamberine nasip edince Allah’a hamd-ü sena ederek bir konuşma yaptı ve şöyle dedi: Her kimin bir yakını öldürülmüş ise o kimse iki görüşten birini seçmek durumundadır. Ya affedecek veya kısas yapılmasını isteyecektir.” (Buhârî, Diyât: 7; İbn Mâce, Diyât: 3) Bu konuda Vâil b. Hucr, Enes, Ebû Şüreyh, Huveylid b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Öldürülenin Ailesi Ve Yetkililer Ya Kısas İster Ya Da Affeder
1467-)
Ebû Şureyh el Ka’bî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Mekke’yi mukaddes kılan insanlar değil! Allah, mukaddes kılmıştır. Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse orada asla kan dökmesin ve hiçbir ağacını da kesmesin. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e fetih günü adam öldürmek mübah kılındı diyerek bir kimse öldürmeye ruhsat vermeye kalkışırsa dikkat edin onu muayyen bir zaman bana mübah kılmıştır herkese değil… Kıyamete kadar da haramlığı ve mukaddesliği devam edecektir. Siz ey Huzaa kabilesi insanları! Hüzeyl kabilesinden bu insanı öldürdünüz onun diyetini ben ödeyeceğim bundan sonra her kimin bir yakını öldürülürse onun ailesi iki şey arasında serbesttir. Ya katilin öldürülmesini tercih ederek kısas isterler veya diyet alırlar.” (Müslim, Hac, 82; Nesâî, Menasik: 110) Bu hadis hasen sahihtir. Şeyban aynı şekilde Yahya b. ebî Kesîr benzerini rivâyet etmiştir. Şureyh el Huzâî’nin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle aktardığı rivâyet edildi: “Her kimin bir yakını öldürülürse o kimse ya katilin kısasını ister veya affeder veya diyet alır.” Bazı ilim adamları bu görüşte olup Ahmed ve İshâk bunlardandır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Öldürülenin Ailesi Ve Yetkililer Ya Kısas İster Ya Da Affeder
1468-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bir adam öldürüldü, katil maktulün velisine teslim edildi. Katil: “Ey Allah’ın Rasûlü onu öldürmek istememiştim” dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) maktulün velisine şöyle buyurdu: “Dikkat et o doğru söylüyorsa ve buna rağmen sen de onu öldürürsen cehenneme girersin!” Adam da katili serbest bıraktı. Katilin elleri arkadan bağlı idi bunun üzerine bağlı bulunduğu kayışını sürükleyerek çıkıp gitti de bu adama bundan böyle kayışlı kimse denildi. (Ebû Dâvûd, Diyât: 3; İbn Mâce, Diyât: 34) Bu hadis hasen sahihtir. “Nis’a” = ip ve urgan demektir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Öldürülenin Ailesi Ve Yetkililer Ya Kısas İster Ya Da Affeder
1469-)
Büreyde (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir orduya komutan göndereceğinde ona şu şekilde tavsiyede bulunurdu: “Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olmayı beraberindeki Müslüman askerlere iyi davranmayı söyler şöyle buyurdu: Allah ismiyle Allah yolunda savaşın Allah’tan gelen gerçekleri örtbas eden kafirlerle savaşın! Savaşın; fakat hainlik yapmayın öldürdüğünüz kimselerin gözünü oyup kulak ve burunlarını kesmeyin çocukları öldürmeyin…” Bu hadis uzuncadır. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 140) Bu konuda Abdullah b. Mes’ûd’tan, Şeddâd b. Evs’den, Imrân b. Husayn’dan, Enes’den, Semure’den, Muğîre’den, Ya’la b. Mürre’den ve Ebû Eyyûb’den de hadis rivâyet edilmiştir. Büreyde hadisi hasen sahih olup ilim adamları savaşta düşman askerlerinin gözünü oyup kulak ve burunlarını kesmeyi hoşgörmezler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Savaşta Öldürülenlerin Gözü Çıkarılmaz Burnu Kulağı Kesilmez
1470-)
Şeddâd b. Evs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah, her işte iyi davranmayı emretmiştir, öldürdüğünüzde bile en az acı verecek şekilde öldürün hayvan boğazlayacağınızda hayvana fazla ızdırab verecek şekilde değil kolay bir şekilde kesin bıçağınızı bileyin ve hayvana fazla acı vermeyin.” (Nesâî, Dehaya: 22; Müslim, Sayd: 11) Bu hadis hasen sahihtir. Ebûl Eş’as es San’ani’nin ismi Şurahbil b. Üdde’dir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Savaşta Öldürülenlerin Gözü Çıkarılmaz Burnu Kulağı Kesilmez
1471-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ana karnındaki çocuğun düşürülmesine sebep olan kimseye ceza olarak erkek köle veya cariye verilmesini emretti.” Kendisine bu ceza verilen adam dedi ki: “Yemeyen, içmeyen ses çıkarmayan bir çocuk için diyet mi? Vereceğiz bu tip şeylerde bir şey vermek gerekmez” deyince; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ”Bu adam şair gibi konuşuyor. Evet Cenin’de gurre yani bir köle ve cariye vermek gerekir.” (Nesâî, Kasame: 38; Müslim, Kasame: 11) Bu konuda Hamel İbn Mâlik b. Nabiğa ve Muğîre b. Şu’be’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup bazıları derler ki: Gurre: Erkek köle veya cariye veya beşyüz dirhem paradır dediler. Kimi ilim adamları da at veya katırdır demişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Cenin Ana Karnındaki Çocuğun Diyeti Ne Kadardır?
1472-)
Muğîre b. Şu’be (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir. iki kadın bir erkeğin nikahında (kuma) idiler. Biri diğerine taş veya çadır direği atarak karnındaki ceninin düşmesine sebep oldu. Bunun için Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), düşürülen cenin için gurre yani bir köle veya cariye verilmesi hükmünü verdi, ödeme o kadının erkek akrabalarına yüklendi. (Buhârî, Diyat: 27; Müslim, Kasame: 17)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Cenin Ana Karnındaki Çocuğun Diyeti Ne Kadardır?
1473-)
Hasan diyor ki: Zeyd b. Hubab, Sûfyân vasıtasıyla Mansur’dan bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Cenin Ana Karnındaki Çocuğun Diyeti Ne Kadardır?
1474-)
Ebû Cuhayfe (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali’ye, Ey Mü’minlerin lideri dedim: Allah’ın kitabında olmayan fakat senin not ettiklerin arasında bildiğin şeylerden bahseder misin? Dedi ki: Ekinleri ve her türlü tohumları yayarak bitkileri bitiren ve canlıları yaratan hakkı için bildiğim şey: Allah’ın bir kişiyi Kur’ân’da anlayışlı kılmasından ve yazılı kağıtta bulunandan ibarettir. Ben de yazılı kağıtta ne var? Diye sordum. Dedi ki: Onda diyetin hükümleri, esirin kurtarılması kafir karşılığında kısas olarak bir mü’minin öldürülmemesi vardır.” (Buhârî, Diyât: 23) Bu konuda Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ali hadisi hasen sahihtir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Sûfyân es Sevrî, Mâlik b. Enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardan olup şöyle derler: “Bir mü’min, kafir karşılığında öldürülmez.” Bazı ilim adamları ise: “İslam devletinin veya bir Müslüman’ın emanında olan kafir bir kimse öldürülürse; öldüren Müslüman o öldürülen kimse karşılığında öldürülür.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Bir Kafir Karşılığında Kısas Olarak Bir Mü’min Öldürülmez
1475-)
Amr b. Şuayb (radıyallahü anh)’in babasından ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Bir Müslüman, bir kafir karşılığında kısas yapılarak öldürülmez.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Kafir Kimsenin Diyeti Ne Kadardır?
1476-)
Aynı senedle rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kafirin diyeti Müslüman’ın diyetinin yarısıdır.” (Nesâî, Kasame: 36; İbn Mâce, Diyât: 13) Bu konuda Abdullah b. Amr hadisi hasendir. İlim adamları Yahudi ve Hıristiyanların diyeti konusunda değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Bazı ilim adamları Yahudi ve Hıristiyan’ın diyeti konusunda Ömer b. Abdulaziz’den rivâyet edilen hadise dayanarak: “Yahudi ve Hıristiyan’ın diyeti Müslüman’ın diyetinin yarısıdır” derler. Ahmed b. Hanbel bunlardandır. Ömer b. Hattâb’ın şöyle dediği rivâyet edilmektedir: “Yahudi ve Hıristiyan’ın diyeti dört bin dirhem, Mecusi’nin diyeti sekiz yüz dirhemdir.” b. Enes, Şâfii ve İshâk bu görüştedir. Bazı ilim adamları ise Yahudi ve Hıristiyanların diyeti Müslüman’ın diyeti gibidir demektedirler. Sûfyân es Sevrî ve Küfeliler bunlardandır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Kafir Kimsenin Diyeti Ne Kadardır?
1477-)
Semure (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kim kölesini öldürürse onu öldürünüz kim de kölesinin organlarını keserse biz de onun organlarını keseriz.” (Ebû Dâvûd, Diyât: 7; Nesâî, Kasame: 9) Bu hadis hasen garibtir. Tabiinden bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup İbrahim Nehaî bunlardandır. Bazı ilim adamları ise: Hür ile köle arasında can meselesinde ve organlar meselesinde kısas yoktur.” Hasan Basrî, Ata b. ebî Rebah, Ahmed ve İshak bunlardandır. Bir kısım âlimler de: “Kişi kendi kölesini öldürürse kısas yapılmaz, başkasının kölesini öldürürse kısas yapılır” derler. Sûfyân es Sevrî ve Küfeliler bunlardandır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Kölesini Öldüren Kimsenin Cezası Nedir?
1478-)
Saîd b. Müseyyeb (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Ömer: “Diyet baba tarafından akrabalar üzerinedir, kadın kocasının diyetinden miras olarak bir şey almaz” derdi. Dahhâk b. Sûfyân el Kılâbî kendisine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Ûşeym ed Dababî’nin karısını kocasının diyetinden dolayı mirasçı yap diye yazdığını Ömer’e bildirdi. (İbn Mâce, Diyât: 12; Ebû Dâvûd, Feraiz: 18) Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göredir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Kadın Kocasının Diyetinden Miras Alabilir Mi?
1479-)
Katâde (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Zürare b. Evfâ’nın, Imrân b. Husayn’dan şöyle aktardığını işittim: Bir adam bir adamın elini ısırmıştı adam elini çekince diğer adamın iki dişi sökülmüştü. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hükmetmesi için başvurdular da O’da şöyle buyurdu: “Biriniz kardeşini kuvvetli erkek devenin ısırması gibi ısırır mı? Senin dökülen dişlerin için diyet yoktur.” Bunun üzerine Allah: “… Dişe diş, yaralanmalarda da o yaranın benzeri bir karşılık vardır…” ayetini indirdi.” (5 Maide: 45) (Buhârî, Diyât: 17; Nesâî, Kasame: 18) Bu konuda Ya’la b. Ümeyye ve kardeşi olan Seleme b. Ümeyye’den de hadis rivâyet edilmiştir. Imrân b. Husayn hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Organlar İçin Kısas Var Mıdır?
1480-)
Behz b. Hakîm (radıyallahü anh)’in babasından ve dedesinden rivâyete göre: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), bir töhmet üzerine bir adamı hapsetti sonra suçu sabit olmayınca onu tahliye etti.” (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 29; Nesâî, Kat-us Sarik: 2) Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Behz’in babasından ve dedesinden rivâyet ettiği hadis hasendir. İsmail b. İbrahim bu hadisi Behz b. Hakîm’den daha uzun bir şekilde rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Töhmet Suçlama Altındaki Kimse Hapsedilir Mi?
1481-)
Saîd b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim malını müdafaa uğrunda öldürülürse o kimse şehîd hükmündedir. Kim de bir karış toprağı çalarsa kıyamet gününde o yer yedi kat olarak halka gibi onun boynuna geçirilir.” (Buhârî, Mezâlim: 13; Müslim, Müsâkât: 30) b. Siyah el Mervezî bu hadise ilave yapmıştır. Ma’mer diyor ki: Zührî’den bana ulaştığına göre o ondan bir şey işitmemiştir. Bu hadisteki fazlalık şudur: “Malı uğruna öldürülen şehîdtir.” Aynı şekilde Şuayb b. ebî Hamza bu hadisi Zührî’den, Talha b. Abdullah’tan, Abdurrahman b. Amr b. Sehl’den ve Saîd b. Zeyd’den rivâyet etmiştir. Yine Sûfyân b. Uyeyne, Zührî’den, Talha b. Abdullah’tan, Saîd b. Zeyd’den rivâyet etmiş olup bu rivâyetinde Sûfyân b. Abdurrahman b. Amr b. Sehl’i zikretmemiştir. Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Malını Müdafâ Ederken Öldürülen Şehîd Olur Mu?
1482-)
Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kim malını müdafaa yolunda öldürülürse o şehîdtir.” (Buhârî, Mezâlim: 13; Müslim, Müsakât: 30) Bu konuda Ali, Saîd b. Zeyd, Ebû Hüreyre, İbn Ömer, İbn Abbâs ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Abdullah b. Amr hadisi hasen olup değişik şekillerde rivâyet edilmiştir. Bazı ilim adamları: “Kişinin canı ve malı uğrunda dövüşmesine ve müdafaa etmesine izin vermişlerdir.” İbn’ül Mübarek der ki: Kişi iki dirhem dahi olsa malı için savaşır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Malını Müdafâ Ederken Öldürülen Şehîd Olur Mu?
1483-)
Abdullah b. Amr’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kimin malı haksız yere alınmak istenir de vuruşur ve öldürülürse o kimse şehîdtir.” (Buhârî, Mezâlim: 13; Müslim, Müsakât: 30) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Malını Müdafâ Ederken Öldürülen Şehîd Olur Mu?
1484-)
Muhammed b. Beşşâr, Abdurrahman b. Mehdî vasıtayla Sûfyân’dan, Abdullah b. Hasen’den, İbrahim b. Muhammed b. Talha’dan, Abdullah b. Amr’dan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Malını Müdafâ Ederken Öldürülen Şehîd Olur Mu?
1485-)
Saîd b. Zeyd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu: “Kim malını müdafaa uğrunda öldürülürse şehîdtir, kim dini uğrunda öldürülürse şehîdtir, her kim kanını müdafaa uğrunda öldürülürse şehîdtir, kim çoluk çocuğu uğrunda öldürülürse o da şehîdtir.” (Buhârî, Mezâlim: 33) Bu hadis hasen sahihtir. Aynı hadisi pek çok kimse İbrahim b. Sa’d’den benzeri şekilde rivâyet etmişlerdir. İbrahim b. Sa’d b. Abdurrahman b. Avf ez Zührî’nin oğludur.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Malını Müdafâ Ederken Öldürülen Şehîd Olur Mu?
1486-)
Rafi’ b. Hadîç (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Abdullah b. Sehl b. Zeyd ile Muhayyısa b. Mes’ûd b. Zeyd bir yolculuğa çıktılar, Hayber’e vardıklarında kendi işleri için birbirlerinden ayrıldılar. Bir süre sonra Muhayyısa, Abdullah b. Sehl’i öldürülmüş olarak buldu. Birileri onu öldürmüştü, onu defnetti. Sonra Huveyyısa b. Mes’ûd, Abdurrahman b. Sehl ve Muhayyısa Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldiler. Abdurahman bu kimselerin yaşça en küçüğü olmasına rağmen arkadaşlarından önce konuşmaya davrandı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Büyüklere karşı saygılı ol” buyurdu. Bunun üzerine Abdurrahman sustu ve o iki arkadaşı konuştu, sonra onlarla beraber gerektiği yerde o da konuştu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Abdullah b. Sehl’in öldürüldüğü yeri anlattılar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ölen arkadaşınıza veya katile karşı hak kazanmak üzere elli sefer yemin eder misiniz? Buyurdu. Öldüreni görmediğimiz halde nasıl yemin edebiliriz dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), o halde Yahudiler elli yeminle sizi yemin etmekten kurtarsınlar. Diğerleri ise: Kafir bir toplumun yeminlerini nasıl kabul edebiliriz dediler. Bu durumu görünce; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), öldürülen kimsenin diyetini kendisi verdi. (Müslim, Kasame: 1; Nesâî, Kasame: 3)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Katilin Bulunamaması Durumunda Yemin Ettirme Şekli
1487-)
Hasan b. Ali el Hallâl; Yezîd b. Harun vasıtasıyla Yahya b. Saîd’den, Büşeyr b. Yesâr’dan, Sehl b. ebî Hasme’den Rafi’ b. Hadîç’den mana olarak bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Bu hadis hasen sahih olup ilim adamlarının uygulaması Kasame konusunda bu hadise göredir. Medineli bazı fıkıhçılar kasame sebebiyle kısas uygulanabilir görüşündedirler. Küfeliler ve bazı ilim adamları ise: “Kasame kısası gerektirmez diyeti gerektirir” derler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Diyet Bölümleri
Konu: Katilin Bulunamaması Durumunda Yemin Ettirme Şekli
1488-)
Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kalem üç kişiden kaldırılmıştır; uyanıncaya kadar uyuyan kimseden, akıl baliğ oluncaya kadar çocuktan, aklî dengesi yerine gelinceye kadar deli ve benzeri kişilerden.” (İbn Mâce, Talak: 15) Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ali hadisi bu şekliyle hasen garibtir. yine bu hadis değişik şekillerde de Ali’den rivâyet edilmiştir. Bu rivâyetlerin bazısında “Delikanlı oluncaya kadar çocuktan cümlesi yerine; “Akıl baliğ oluncaya kadar çocuktan” cümlesi yer almıştır. Hasan el Basrî’nin, Ali’den hadis dinlediğini bilmiyoruz. Bu hadis; Atâ b. Sâib’den, Ebû Zabyan’dan ve Ali’den benzeri şekilde rivâyet edilmiştir. A’meş: Ebû Zabyan’dan, İbn Abbâs’tan, Ali’den merfu olmaksızın mevkuf olarak bu hadisi rivâyet etmiştir. ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Hasan-ı Basrî, Ali (radıyallahü anh)’in hilafeti zamanında yaşamış olup ondan hadis dinlediğini bilmiyoruz. Ebû Zabyan’ın adı Husayn b. Cündüp’tür.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Kendilerinden Kalem Kaldırılan, Ceza Verilmeyen Kimseler Var Mıdır?
1489-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Müslümanlardan gücünüz yettiğince cezaları kaldırmaya çalışın bir çıkış yolu bulursanız önünü açıverin, cezadan kurtarın. Hüküm makamında olan otoritenin affetmekte yanılması ceza da yanılmasından çok daha hayırlıdır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Cezaları Önlemeye Çalışmak Gerekir
1490-)
Hennâd, Vekî’ yoluyla Yezîd b. Ziyâd’tan bu hadisi bize Muhammed b. Rabia’nın rivâyeti gibi mevkuf olarak rivâyet etti. Bu konuda Ebû Hüreyre ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Âişe’nin hadisini merfu olarak sadece Muhammed b. Rebia’nın, Yezîd b. Ziyâd ed Dımışkî’den, Urve ve Âişe rivâyetiyle bilmekteyiz. Vekî’ aynı hadisi, Yezîd b. Ziyâd’tan benzeri şekilde merfu olmaksızın rivâyet etmiştir. Vekî’in rivâyeti daha sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından pek çok kişi aynı şekilde rivâyet etmişlerdir. Yezîd b. Ziyâd ed Dımışkî hadis konusunda zayıf bir kimsedir. Yezîd b. Ziyâd ed Dımışkî hadis konusunda zayıf bir kimsedir. Yezî b. ebî Ziyâd el Kûfi ise ondan daha sağlam ve yaşlı birisidir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Cezaları Önlemeye Çalışmak Gerekir
1491-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her kim bir mü’minin dünya sıkıntılarından bir sıkıntısını giderirse Allah’ta onun ahiretteki sıkıntılarından bir sıkıntısını giderecektir. Her kim de Müslümanın bir ayıp ve kusurunu örterse Allah’ta dünyada ve ahirette o kulunun ayıbını örter kul kardeşinin yardımında oldukça Allah’ta o kimsenin daima yardımında olur.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 60; İbn Mâce, Mukaddime: 17) Bu konuda Ukbe b. Âmir ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre’nin hadisini böylece pek çok râvî, A’meş’den, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’den, Ebû Avâne’nin rivâyeti gibi rivâyet ettiler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Müslümanın Ayıp Ve Günahlarını Örtmek Gerekir
1492-)
Esbat b. Muhammed, A’meş’den, Ebû Salih’den ve Ebû Hüreyre’den benzeri şekilde aynı hadisi rivâyet etmiştir. bu rivâyet birinci rivâyetten daha sahihtir. Ubeyd b. Esbat b. Muhammed bu hadisi bize aktardı ve dedi ki: Babam bu hadisi bana A’meş’den aktarmıştır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Müslümanın Ayıp Ve Günahlarını Örtmek Gerekir
1493-)
Sâlim (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Müslüman, Müslüman’ın din kardeşidir. Ona haksızlık edip zulmetmez. Müslüman, Müslüman’ı tehlikelerde de terk etmez. Her kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse; Allah’ta onun bir sıkıntısını giderir. Her kim de bir Müslüman’ın bir sıkıntısını kaldırırsa Allah’ta onun kıyamette bir sıkıntısını kurtarır. Her kim dünyada, bir Müslüman’ın ayıp ve hatasını örterse Allah’ta onun bir hata ve kusurunu kıyamette örter, görmezden gelir.” (Buhârî, Mezâlim: 3; Ebû Dâvûd, Edeb: 38) Bu hadis hasen sahih garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Müslümanın Ayıp Ve Günahlarını Örtmek Gerekir
1494-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mâlik’in oğlu Mâiz’e: Senin hakkında bana ulaştırılan haber doğru mudur? Buyurdu. Mâiz: Benim hakkımda size nasıl bir haber iletildi dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Falan ailenin cariyesiyle zina ettiğin bana bildirildi” buyurunca Mâiz “Evet” dedi ve kendisi aleyhine dört kez şâhidlik yaptı da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in emri üzerine taşlanarak öldürüldü. (Buhârî, Muharîbin: 6; Müslim, Hudud: 5) Bu konuda Sâib b. Yezîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Şu’be bu hadisi Simak b. Harb’den ve Saîd b. Cübeyr’den mürsel olarak rivâyet etmiş olup bu rivâyetinde “ibn Abbâs’tan” dememiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Ceza Uygulanmadan Önce Suçluya Suçunu İtiraf İçin Sorgulamak
1495-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Maiz el Eslemî, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek zina ettiğini söylemişti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kendisinden yüz çevirdi. Maiz diğer yanından gelerek yine zina ettiğini söyledi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yine ondan yüz çevirdi. Maiz diğer taraftan gelerek kesinlikle zina ettiğini itiraf etti. Dördüncü itirafında Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in emri üzerine Medîne dışındaki Hare mevkiine çıkarılarak taşlanmaya başlandı. Taşların acısını duyunca tüm gücüyle kaçtı. Elinde deve çene kemiği bulunan bir adamın yanından geçerken o adam deve çene kemiğiyle ona vurdu arkasından diğer yetişen insanlarda ölünceye kadar ona vurdular. Bu durumu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e anlattılar taşların verdiği ıstırap ve ölüm korkusundan dolayı kaçmaya teşebbüs ettiğini söylediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Onu bırakmalıydınız” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Diyâd: 3; Müslim, Hudud: 5) Bu hadis hasendir. Ebû Hüreyre’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Aynı şekilde bu hadis Zührî’den, Ebû Seleme’den, Câbir b. Abdullah’tan benzeri şekilde de rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: İtirafından Dönen Suçludan Cezanın Kaldırılması
1496-)
Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Eslem kabilesinden bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek zina ettiğini itiraf etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ondan yüz çevirdi. Adam tekrar itiraf etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’de tekrar yüz çevirdi, kendi aleyhine dört sefer zina ettiğine şâhidlikte bulununca Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Sende delilik var mı? buyurdu. Adam: hayır dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), evli misin? Dedi. Adam evet dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), emretti ve açık hava namazgahında bu şahıs taşlandı. Taşların verdiği ızdırabla kaçtı arkasından yetişilerek ölünceye kadar taşlandı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), O kimseyi hayırla andı fakat cenaze namazını kılmadı. (Nesâî, Cenaiz: 63; Ebû Dâvûd, Hudûd: 23) Bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup kendi aleyhine dört sefer zina ettiğine şâhidlik ederse ona ceza tatbik edilir. Ahmed ve İshâk bu görüştedir. Bazı ilim adamları ise; zina yaptığına dair bir sefer şâhidlikte bulunsa bile ceza uygulanır derler. Mâlik b. Enes ve Şâfii bu görüşte olup bunların dayandıkları delil; Ebû Hüreyre ve Zeyd b. Hâlid’den rivâyet edilen hadistir ki: İki adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e başvurdular onlardan biri: Ey Allah’ın Rasûlü oğlum bu adamın karısıyla zina etti… Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Ey Üneys! Bu adamın karısına git suçunu itiraf ederse onu recmet dedi. Dört kere itiraf ederse demedi.” (Bu hadis ileride geniş olarak 1433’de tekrar gelecektir.)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: İtirafından Dönen Suçludan Cezanın Kaldırılması
1497-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre Mahzum kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının durumu Kureyş kabilesini ilgilendirdi ve şöyle dediler: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile o kadın hakkında kim konuşabilir? Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sevdiği Üsâme b. Zeyd’den başka bu konuda kimse cesaret edemez kararına vardılar. Bunun üzerine Üsâme, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile konuştu. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allah’ın koyduğu bir cezada sen şefaat mı ediyorsun?” buyurdu ve kalkıp bir hutbe verdi ve şöyle buyurdu: Sizden öncekilerin helak olmalarının sebebi şuydu: “Onlardan meşhur bir kimse hırsızlık yaparsa onu cezalandırmaz bırakırlar fakir ve kimsesiz bir kimse hırsızlık yaptığında ise ona ceza uygularlardı. Allah’a yemin ederim ki Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yapmış olsaydı mutlaka onun da elini keserdim.” (Müslim, Hudûd: 2; Nesâî, Kat-us Sârık: 6) Bu konuda Mes’ûd b. Acma - Mes’ûd b. A’cem de denilir – İbn Ömer ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Âişe hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Şer’i Cezaların Uygulanmaması İçin Şefaatçilik Yapmak Doğru Mudur?
1498-)
Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), recm cezasını uyguladı. Ebû Bekir (radıyallahü anh), recm cezasını uyguladı ben de recm cezasını uyguladım Allah’ın kitabına ilave etmiş olmaktan çekinmesem recm cezasını mushafa yazardım. Çünkü ileride bazı insanların recm cezasını Allah’ın kitabında bulamayınca inkar edip küfre düşeceklerinden korkuyorum. (Müslim, Hudûd: 4; Ebû Dâvûd, Hudûd: 23) Bu konuda Ali’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ömer hadisi hasen sahihtir. Ömer’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Ve Halifeler Recm Cezası Uyguladılar Mı?
1499-)
Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Allah, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’i hak din ile gönderdi ve kendisine kitap indirdi. İndirdiği kitapta recm ayeti vardı ve bu yüzden kendisi recm yaptı ondan sonra biz de recm cezasını uyguladık insanların üzerinden uzun zaman geçince içlerinden birilerinin çıkıp şöyle diyeceğinden korkuyorum: “Allah’ın kitabında recm ayetini bulamıyoruz” böylece Allah’ın indirmiş olduğu bir farzı terk ederek sapıtacaklarından korkuyorum. Dikkat edin evli olduğu halde zina eden kimseye delil bulunduğu, gebelik olduğu veya itiraf ettiği takdirde recm haktır ve mutlaka yapılmalıdır. (Müslim, Hudûd: 4; Ebû Dâvûd, Hudûd: 23) Bu konuda Ali’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahih olup Ömer’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Ve Halifeler Recm Cezası Uyguladılar Mı?
1500-)
Ebû Hüreyre, Zeyd b. Hâlid ve Şibl (radıyallahü anhüm)’den rivâyete göre, şöyle demişlerdir: Bu kimselerin üçü de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında bulundukları bir sırada birbirinden davacı olan iki kimse geldi onlardan biri sözüne şöyle başladı: “Ey Allah’ın Rasûlü! Allah aşkına aramızda Allah’ın kitabıyla hükmedeceksin. Bunun üzerine bu kimseden daha anlayışlı olan diğer kimse de; Evet Allah’ın kitabına göre aramızda hüküm ver, müsaade et ben konuşayım dedi ve sözüne şöyle başladı: Oğlum bu adamın işçisi idi sonra onun karısıyla zina etti, oğlumun cezasının recm olduğunu bana bildirdiler. Ben de bu ceza karşılığında yüz koyun ile bir hizmetçiyi fidye olarak verdim. Sonra bu işi bilen insanlarla karşılaştım ve dediler ki: Oğluna yüz değnek vurulması gerekir, bir yılda sürgün edilecektir. Recmedilmek ise bu adamın karısına uygulanacaktır dediler. üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: Varlığım kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki aramız da Allah’ın kitabıyla hükmedeceğim: Yüz koyun ve hizmetçi sana iade edilecektir, oğluna da yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası verilecektir. Ya Üneys! Bu adamın karısına git suçunu kabul edip itiraf ederse onu recmet. Üneys kadının yanına gitti o da suçunu itiraf edince kadını recmetti. (Buhârî, Muhâribîn: 6; Müslim, Hudûd: 5)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Recm Taşlanarak Öldürülmek Evli Olduğu Halde Zina Eden Kimseler İçindir
1501-)
İshâk b. Mûsâ el Ensârî, Ma’n vasıtasıyla Mâlik’den İbn Şihâb’tan, Ubeydullah b. Abdullah’tan, Ebû Hüreyre’den, Zeyd b. Hâlid el Cühenî’den mana olarak bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Recm Taşlanarak Öldürülmek Evli Olduğu Halde Zina Eden Kimseler İçindir
1502-)
Yine Kuteybe, Leys vasıtasıyla İbn Şihâb’tan kendi senediyle mana olarak Mâlik’in hadisinin bir benzerini bize rivâyet etmiştir. Bu konuda Ebû Bekre, Ubede b. Sâmit, Ebû Hüreyre, Ebû Saîd, İbn Abbâs, Câbir b. Semure, Hezzal, Büreyde, Seleme b. Muhabbik, Ebû Berze ve Imrân b. Husayn’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre Zeyd b. Hâlid hadisi hasen sahihtir. Aynı şekilde Mâlik b. Enes; Ma’mer ve pek çok kimse Zürî’den, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe’den, Ebû Hüreyre’den ve Zeyd b. Hâlid’den rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Recm Taşlanarak Öldürülmek Evli Olduğu Halde Zina Eden Kimseler İçindir
1503-)
Aynı şekilde aynı senedle Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şu şekilde rivâyet etmişlerdir: “Cariye zina ederse ona yüz değnek vurun dördüncü sefer yine zina ederse değersiz bir ip parasına bile olsa satıp elden çıkarın.” b. Uyeyne; Zührî’den, Ubeydullah’tan, Ebû Hüreyre’den, Zeyd b. Hâlid’den ve Şibl’den rivâyet ederek şöyle der: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında idik…” Uyeyne her iki hadisi de topluca Ebû Hüreyre’den Zeyd b. Hâlid’den ve Şibl’den rivâyet ediyor. İbn Uyeyne rivâyet ettiği bu hadiste vehme kapılmıştır. Sûfyân b. Uyeyne iki hadisi birbirine karıştırmıştır. olan rivâyet Muhammed b. el Velîd ez Zebîdî, Yunus b. Ubeyde, Zührî’nin kardeşinin oğlunun Zührî’den, Ubeydullah’tan, Ebû Hüreyre’den ve Zeyd b. Hâlid’den yapılan rivâyetidir ki; şöyle başlar: “Cariye zina ederse ona yüz değnek vurun…” Ubeybullah’tan, Şibl b. Hâlid, Abdullah b. Mâlik el Evsî’den rivâyet etti şöyle demiştir: Cariye zina ederse…” hadisçiler yanında sahih kabul edilen rivâyet budur. Şibl b. Hâlid, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e yetişmemiştir. Şibl sadece Abdullah b. Mâlik el Evsî vasıtasıyla hadis rivâyet etmektedir. Doğru olanı budur. İbn Uyeyne rivâyeti pek makbul değildir. İbn Uyeyne’den, Şibl b. Hamid dediği rivâyet edildi ki bu bir yanlışlıktır. Gerçekte o Şibl b. Hâlid’tir. Aynı şekilde ona Şibl b. Huleyd’de deniliyor.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Recm Taşlanarak Öldürülmek Evli Olduğu Halde Zina Eden Kimseler İçindir
1504-)
Ubâde b. Sâmit (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Zina cezasının hükmünü benden alın. Allah o zina eden kadınlar için bir düzenleme ortaya koymuştur; Evlinin evli ile zina etmesinin cezası yüz değnek ve taşlanarak öldürülmektir, bekarın bekarla zina etmesinin cezası yüz değnek ve bir yıl sürgün edilmektir.” (Müslim, Hudûd: 5; İbn Mâce, Hudûd: 7) Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Ali b. ebî Tâlib, Übey b. Ka’b, Abdullah b. Mes’ûd, başkaları bunlardan olup şöyle derler: “Evli kimse zina ederse yüz değnek vurulur ve recmedilerek öldürülür.” şekilde bazı ilim adamları da bu görüşü paylaşmışlardır. İshâk bunlardandır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından, içlerinde Ebû Bekir, Ömer ve başkalarının bulunduğu bir kısım ilim adamları ise “Evli kimse zina ettiğinde recmedilir ayrıca yüz değnek vurulmaz” derler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den, Maiz ve başka kimselerin olaylarından bahseden hadislere göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), sadece recmedilmeyi emretmiş yüz değnek vurulmasını emretmemiştir. Bazı ilim adamlarının uygulaması da bu hadise göre olup Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek, Şâfii ve Ahmed’te bu görüştedirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Recm Taşlanarak Öldürülmek Evli Olduğu Halde Zina Eden Kimseler İçindir
1505-)
Imrân b. Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Cüheyne kabilesinden bir kadın Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzurunda zina yaptığını itiraf etti ve ben hamileyim dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kadının yakınlarını çağırarak “Bu kadına iyi muamele ediniz doğum yapınca bana bildiriniz” buyurdu. durum kendisine bildirilince kadının elbisesi cezalandırılma esnasında açılmaması için sıkıca bağlandı recmedilmesi emredildi ve recmedildi. Sonunda o kadına cenaze namazı kıldı. Bunun üzerine Ömer: “Ey Allah’ın Rasûlü! Onu recmettin sonrada cenaze namazını kılıyorsun” deyince, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): O kadın öylesine bir tevbe yaptı ki o tevbesi Medîne halkından yetmiş kişiye dağıtılsa hepsine yeterdi. kadının canını büyük bir istekle Allah’a bağışlamasından daha üstün ne aramaktasın? (Müslim, Hudûd: 7; Ebû Dâvûd, Hudûd: 24) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Hamile Olan Kimsenin Taşlanarak Öldürülmesi, Çocuğunu Doğuruncaya Kadar Bekletilir
1506-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir Yahudi erkek ile bir Yahudi kadını işledikleri zina suçundan dolayı recmetmiştir. (Müslim, Hudûd: 6;Ebû Dâvûd, Hudûd: 25) Bu hadis biraz uzuncadır. Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Ehli Kitab Denilen Kimselerin Taşlanıp Öldürülmesi
1507-)
Semure (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), bir Yahudi erkekle bir Yahudi kadını işledikleri zina suçundan dolayı recmetmiştir. (Müslim, Hudûd: 6; Ebû Dâvûd, Hudûd: 25) Bu konuda İbn Ömer, Berâ, Câbir, İbn ebî Evfâ, Abdullah b. Hâris b. Cüz’ ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Câbir b. Semure hadisi hasen garib olup ilim adamlarının çoğunluğunun uygulaması bu hadise göredir ve şöyle derler: “Ehli kitab denilen Yahudi ve Hıristiyanlar birbirlerinden davacı olur ve davalarını Müslüman hakimlere götürürlerse onlar arasında da kitap sünnet ve Müslümanlara uygulanan hükümler uygulanır.” Ahmed ve İshâk bu görüştedir. ilim adamları ise zina olayında ehli kitaba ceza uygulanmaz derler ki ilk görüş daha sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Ehli Kitab Denilen Kimselerin Taşlanıp Öldürülmesi
1508-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), zina eden bekarlara yüz değnek vurdu ve sürgün etti Ebû Bekir’de halifeliği döneminde yüz değnek vurdu ve sürgün etti. Ömer’de aynı şekilde halifeliği döneminde yüz deynek vurdu ve sürgün etti.” (Ebû Dâvûd, Hudud: 23) Bu konuda Ebû Hüreyre, Zeyd b. Halit ve Ubade b. Samit’ten de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Ömer Hadisi garibtir. Pekçok kimse bu hadisi Abdullah b. İdris’ten merfu olarak rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Zina Eden Bekarlara Yüz Değnekten Sonra Sürgün Cezası Uygulanır Mı?
1509-)
Bazıları ise aynı hadisi Abdullah b. İdris’ten, Ubeydullah’tan, Nafi’den ve İbn Ömer’den rivâyet ederek: “Ebû Bekir’de değnekledi ve sürgün etti. Ömer’de yine değnekledi ve sürgün etti” demişlerdir. Aynı şekilde Ebû Said el Eşec’te bu hadisi rivâyet etmiştir. Abdullah b. İdris’te bize aktarmıştır. Bu hadis benzeri şekilde değişik bir rivâyetle İbn İdris’ten, Ubeydullah b. Ömer’den de rivâyet edilmiştir. Aynı şekilde Muhammed b. İshak’ta, Nafi’den, İbn Ömer’den rivâyet ederek: “Ebû Bekir’de değnekledi ve sürgün etti. Ömer’de yine değnekledi ve sürgün etti” demişler; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’de değnekledi ve sürgün etti dememişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sürgün ettiğine dair sahih haberler, Ebû Hüreyre, Zeyd b. Halid, Ubade b. Sabit ve başkalarından bize ulaşmıştır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup, Ebû Bekir, Ömer, Ali, Übey b. Ka’b, Abdullah b. Mes’ud, Ebû Zer ve başkaları bunlardandır. Pek çok tabiin dönemi fıkıhçılarından da böylece rivâyet edilmiştir. es Sevri, Mâlik b. Enes, Abdullah b. Mübarek, Şafii, Ahmed ve İshak’ta bu görüşü benimseyenler arasındadır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Zina Eden Bekarlara Yüz Değnekten Sonra Sürgün Cezası Uygulanır Mı?
1510-)
Ubâde b. Sâmit (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında oturuyorduk… Derken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allah’ın hüküm ve otoritesinde hiçbir şeyi ortak koşmamaya hırsızlık yapmamaya zina etmemek üzere bana biat edeceksiniz yani siyasi otoritemi kabul edeceksiniz dedi ve: “…Allah’tan başka hiçbir şeye ilahlık yakıştırmayacaklarını, hırsızlık yapmayacaklarını zina etmeyeceklerini …” ayetini okudu. (60 Mümtehine: 12) ve şöyle devam etti. Sizden kim verdiği bu sözü tutarsa onun mükafatını Allah verecektir. Kim de bu suçlardan birini işlerde cezasını bu dünyada çekerse o ceza kendisi için keffarettir. Her kim de bir suç işler de Allah bu dünyada onun suçunu örterse onun suçunu örterse onun işi de Allah’a kalmıştır. Allah dilerse ona affeder dilerse ona azâb eder.” (Buhârî, Hudûd: 9; Müslim, Hudûd: 10) Bu konuda Ali, Cerir b. Abdullah ve Huzeyme b. Sabit’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ubâde b. Sâmit hadisi hasen sahihtir. Şâfii diyor ki: Cezanın uygulandığı kişi için keffâret olacağına dair bu konuda bundan güzel bir hadis işitmedim! Yine Şâfii diyor ki: Bir günah işleyen ve günahı Allah tarafından örtülen kişinin kendi günahını gizlemesi ve Rabbiyle baş başa kalıp tevbe etmesi bana göre daha hoştur. Ebû Bekir ve Ömer’in de bir adama günahını örtmesi için emir verdikleri de rivâyet edilmektedir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Dünyada Tatbik Edilerek Çekilen Cezalar Sahibi İçin Keffârettir
1511-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sizden birinizin cariyesi zina ederse Allah’ın kitabına göre onu üç seferde de değnek vurarak cezalandırsın dördüncüde ise kıl bir ip karşılığında bile olsa onu satsın.” (Ebû Dâvûd, Hudûd: 32; Buhârî, Muhâribîn: 22) Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Ebû Hüreyre’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup kişinin kendi köle ve cariyesine devlet otoritesi olmaksızın ceza tatbik edebileceği görüşündedirler. Ahmed ve İshâk’ta aynı kanaattedir. Bazı ilim adamları ise devlet otoritesine teslim edilir köle ve cariye sahibi cezayı kendisi uygulamaz derler. Birinci görüş daha sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Hudûd (islam Ceza Hukuku)
Konu: Cariyelere De Ceza Uygulanması Mutlaka Gereklidir