Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı
80-)
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber iken Ensâr’dan bir kadının evine girdik. Kadın ona bir koyun kesti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), onun etinden yedi. Sonra bir tabak yaş hurma getirdi ondan da yedi sonra öğle namazı için abdest alıp namazını kıldı. Sonra tekrar o kadının yanına geldi de kadın öğleden önceki yenilen koyun etinin parçalarından biraz daha et getirdi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de ondan yedi ve abdest almadan ikindi namazını kıldı.” (Müslim, Hayz: 24; İbn Mâce, Tahara: 66) konuda Ebû Bekir es Sıddîk, İbn Abbâs, Ebû Hüreyre, İbn Mes’ûd, Ebû Rafi’, Ümmül Hakem, Amr b. Ümeyye, Ümmü Âmir, Süveyd b. Numân ve Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Bekir’in bu konudaki hadisi sened yönünden sahih değildir. Çünkü sadece Husâm b. Misâk bu hadisi İbn Sirîn, İbn Abbâs ve Ebû Bekir’den rivâyet etmektedir. Sahih olan rivâyet şekli budur. Hadis hafızlarının rivâyeti de bu şekildedir. Bu hadis değişik yollarla İbn Sirin’den, İbn Abbâs’dan da rivâyet edilmektedir. Atâ b. Yesâr, İkrime, Muhammed b. Amr b. Atâ, Ali b. Abdullah b. Abbâs’tan rivâyet ederek, Ebû Bekir’i rivâyete almadılar ki bu rivâyet daha sahihtir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabı tabiin ve tebe-i tabiinden pek çok kimsenin görüşü bu hadis üzeredir. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk, ateşte pişen gıdalardan dolayı abdest gerekmediği görüşündedirler. Bu, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in son tatbikatıdır. Bu hadis bir önceki hadisin hükmünü kaldırmış gibidir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Ateşte Pişen Gıdalardan Dolayı Abdest Almak Gerekmez
81-)
Berâ b. Âzib (radıyallahü anh)’den aktarıldığına göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e deve eti yenildiğinde abdest alınmasından soruldu da: “Abdest alın” buyurdu. Koyun etlerinden dolayı abdest alınmalı mı? sorusuna da: “Abdest gerekmez” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Tahara: 71; İbn Mâce, Tahara: 67) Bu konuda Câbir b. Semure ve Üseyd b. Hudayr’dan da hadis rivâyet edilmiştir Haccac b. Ertaa bu hadisi Abdullah b. Abdullah, Abdurrahman b. ebî Leylâ ve Üseyd b. Hudayr’dan rivâyet ediyor. Fakat sahih olan; Abdurrahman b. ebî Leylâ’nın, Berâ b. Âzib’den rivâyet ettiği hadistir. Ahmed ve İshâk’ta bu görüştedirler. ed Dabbî ise, bu hadisi; Abdullah b. Abdullah er Razî, Abdurrahman b. ebî Leylâ ve Zülkurra el Cühenî’den rivâyet etmiştir. b. Seleme bu hadisi, Haccac b. Ertaa’dan rivâyet ederek isim konusunda hataya düşüp şöyle demektedir. Abdullah b. Abdurrahman b. ebî Leylâ’dan, babasından ve Üseyd b. Hudayr’dan… Doğru ve sahih olan rivâyet: Abdullah b. Abdullah er Razî’nin Abdurrahman b. ebî Leylâ yoluyla Berâ b. Âzib’den yapılan şeklidir. İshâk diyor ki: Bu konuda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den iki sahih hadis vardır ki birisi Berâ b. Âzib’in diğeri de Câbir b. Semure’den gelir. ve İshâk’ın görüşü de bu doğrultuda olup Tabiin ve Tebe-i tabiinden bazı ilim adamlarının: “Deve etinin yenilmesinden dolayı abdest almak gerekmediği görüşünde oldukları” rivâyet edilmiştir. Sûfyân es Sevrî ve Kufeli ilim adamları da bu görüştedir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Deve Eti Yendiğinde Abdest Gerekir Mi?
82-)
Büsre b. Safvân (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Biriniz erkeklik uzvuna dokunursa abdest alsın.” (Ebû Dâvûd, Tahara: 70; İbn Mâce, Tahara: 63) Bu konuda Ümmü Habibe, Ebû Eyyûb, Ebû Hüreyre, Erva binti Üneys, Âişe, Câbir, Zeyd b. Hâlid ve Abdullah b. Amr’dan da rivâyetler vardır. Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi bu şekilde değişik kişiler Hişâm b. Urve’den babasından ve Büsre’den rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Erkeklik Organına Dokunmaktan Dolayı Abdest Gerekir Mi?
83-)
Bu hadisi Üsâme (radıyallahü anh) ve başkaları; Hişâm b. Urve’den, babasından ve Mervan b. Büsre’den benzer şekilde rivâyet etmişlerdir. İshâk b. Mansur ve Ebû Usame’den de bu şekilde hadis rivâyet edilmiştir. (Ebû Dâvûd, Tahara: 69; İbn Mâce, Tahara: 63)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Erkeklik Organına Dokunmaktan Dolayı Abdest Gerekir Mi?
84-)
Ebû’z Zinad (radıyallahü anh), bu hadisi Urve, Büsre’den rivâyet etti. Yine aynı hadis Ali b. Hucr yoluyla Abdurrahman b. Ebû’z Zinad ve babasından Urve ve Büsre yoluyla da benzeri şekilde aktarılmıştır. (Ebû Dâvûd, Tahara: 69) (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve Tabiin’den pek çok kimselerin görüşü bu doğrultudadır. Evzâî, Şâfii, Ahmed ve İshâk da bu görüşü benimsemişlerdir. Bu konuda en sahih hadis Büsre’nin hadisidir. Ebû Zür’a: Ümmü Habibe’nin bu konudaki hadisi sahihtir diyor. hadis; Alâ b. el Hâris’in; Mekhûl, Anbese b. ebî Süfyan ve Ümmü Habibe yoluyla rivâyet edilmiştir. şöyle diyor: Mekhûl, Anbese b. ebî Süfyân’dan bu hadisi işitmemiştir. Mekhûl başka bir hadisi başka bir râvî vasıtasıyla rivâyet etmiştir. Böylece Muhammed’in bu hadisini sahih görmediği anlaşılıyor.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Erkeklik Organına Dokunmaktan Dolayı Abdest Gerekir Mi?
85-)
Kays b. Talk b. Ali (radıyallahü anh)’in babasından rivâyet edildiğine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Erkeklik organı insandan bir parça değil midir?” (Ebû Dâvûd, Tahara: 70; İbn Mâce, Tahara: 64) Bu konuda Ebû Ümâme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bir kısım sahabe ve Tabiinden erkeklik organına dokunmaktan dolayı abdest gerekmez görüşü aktarılmıştır. Onlar erkeklik organına dokunmaktan abdestin bozulmayacağı görüşündedirler. İbn’ül Mübarek ve Küfelilerin görüşü budur. Bu konuda rivâyet edilenlerin en güzelidir. bu hadis Eyyûb b. Utbe, Muhammed b. Câbir ve Kays b. Talk’ın babasından da rivâyet edilmiştir. Bazı hadisçiler Muhammed b. Câbir ve Eyyûb b. Utbe rivâyetini tenkit etmişlerdir. b. Amr’ın, Abdullah b. Bedr’den rivâyeti daha sahih ve güzeldir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Erkeklik Organına Dokunmanın Abdesti Bozmayacağı
86-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarından bazısını öper ve abdest almadan namaza çıkardı.” Hadisin râvîsi Urve diyor ki: Âişe (radıyallahü anha)’ya o hanımı mutlaka sen olmalısın dediğimde Âişe (radıyallahü anha) güldü, demiştir. (Ebû Dâvûd, Tahara: 68; Nesâî, Tahara: 121) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerdeki ilim adamlarının bu görüşte oldukları rivâyet edilmiştir. Sûfyân es Sevrî ve Küfeliler de bu görüştedirler yani “Öpmeden dolayı abdest almak gerekmez.” b. Enes, Evzâî, Şâfii, Ahmed ve İshâk öpmekten dolayı abdest almak gerekir diyorlar. Sahabe ve Tabiinden bir kısım kimseler de bu görüştedirler. Âişe’nin Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet ettiği bu hadisi hadisçilerin kabul etmemeleri sened yönünden sıhhatli görmemelerinden dolayıdır. Bekir el Attar el Basrî’nin, Ali b. el Medînî’den naklen şöyle dediğini işittim: Yahya b. Saîd el Kattan bu hadisi zayıf bulmuş ve hiç hükmünde olduğunu söylemiştir. taraftan Muhammed b. İsmail bu hadisi zayıf görmüş ve “Habib b. ebî Sabit, Urve’den bir şey işitmemiştir” demiştir. et Teymî Âişe (radıyallahü anha)’dan şöyle rivâyet etmiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), öptü ve abdest almadı.” Bu hadiste yukarıdaki gibi sahih değildir. Çünkü İbrahim et Teymî’nin, Âişe (radıyallahü anha)’dan hadis işittiğini bilmiyoruz. Bu konuda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sahih olarak bir hadis rivâyet edilmemiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Öpme Abdesti Bozmaz
87-)
Ebû’d Derdâ (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kustu, orucunu bozdu ve abdest aldı.” Râvî diyor ki: “Şam mescidinde Sevbân ile karşılaştım ve o’na bu hadisi anlattım.” Dedi ki: “Doğrudur ben de abdest suyunu dökmüştüm.” (Dârimî, Savm: 24; Ebû Dâvûd, Sıyam: 32) İshâk b. Mansur: Ma’dan b. Talha diyor. Halbuki: “İbn ebî Talha” ismi daha doğrudur. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabı ve tabiinden pek çok kimselerin görüşü: “Kusma, balgam ve burun kanamasından dolayı abdest gerekir” demişlerdir. es Sevrî, İbn’ül Mübarek, Ahmed ve İshâk da bu görüştedirler. Bazı ilim adamları şöyle diyor: “Kusma, balgam ve burun kanamasından dolayı abdest gerekmez.” Mâlik ve Şâfii’nin görüşü de budur. Hüseyin el Muallim bu hadisin ceyyid olduğunu söylemiştir. Bu konuda Hüseyin’in hadisi en sahih olanıdır. bu hadisi Yahya b. Kesir’den rivâyet etmekte ve senedinde yanılarak şöyle demektedir: Yeîş b. Velid’den, Hâlid b. Ma’dan’dan ve Ebû’d Derdâ’dan bir yönden senedinde el Evzaî’yi söylemiyor diğer yönden de Hâlid b. Ma’dan demektedir. Halbuki bu “Ma’dan b. ebî Talha’dır.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Kusma, Balgam Ve Burun Kanamasından Dolayı Abdest Almak Gerekir Mi?
88-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana su kabında ne var diye sordu bende sadece şıra var dedim bunun üzerine, hurma güzeldir suyu temizdir dedi. Sonra da ondan abdest aldı.” (Ebû Dâvûd, Tahara: 42; İbn Mâce, Tahara: 37) Bu hadis yalnız Ebû Zeyd’den ve Abdullah’dan rivâyet edilmiştir. Ebû Zeyd hadisçiler tarafından meçhul kabul edilir. Bu hadisten başka bir rivâyeti de bilinmemektedir. İlim adamlarından bazıları; Şıra ile abdest alınabileceği kanaatindedirler. Sûfyân es Sevrî ve diğerleri bunlardandır. Kimi ilim adamları ise: “Şıra ile abdest alınmaz” derler. Şafii, Ahmed ve İshâk bu görüştedir. İshâk diyor ki: Bir kimse bu duruma düşerse abdest alıp teyemmüm yapması hoştur. “Şıra ile abdest olmaz” diyenlerin görüşü: Kur’ân’ın hükmüne daha uygundur çünkü Allah: “4 Nisa: 43’de: “Ey iman edenler! Sarhoş iken namaz kılmaya kalkışmayın, ne dediğinizi bilinceye kadar bekleyin, boy abdestini gerektiren bir durumda iken de yıkanıncaya kadar kesinlikle namaz kılmayın. Fakat, yolcu iseniz ve yıkanma imkanından yoksun iseniz o başka. Eğer hasta veya seyahatte iseniz yahut abdestinizi yeni bozmuşsanız veya hanımlarınızdan birisine yaklaşmışsanız ve hiç su bulamamışsanız, o zaman temiz toprakla teyemmüm edin, ellerinize ve yüzünüze hafifçe sürün. Bilin ki, Allah günahları temizleyen ve çok affedendir” buyurur.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Şıra İle Abdest Alınabilir Mi?
89-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) süt içti ve sonra su getirterek ağzını çalkaladı ve buyurdu ki: Süt yağlı içecektir.” (Buhârî, Vudu: 55; Nesâî, Tahara: 125) Bu konuda Sehl b. Sa’d ve Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. ilim adamları süt içmeden dolayı ağzın çalkalanması görüşündedirler bize göre bu müstehabtır. Bir kısım ilim adamları ise: “Sütten dolayı ağzı çalkalamak gerekmez” derler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Süt İçtikten Sonra Ağızı Su İle Çalkalamak
90-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), idrarını yaparken bir adam O’na selam verdi. O da onun selamını almadı.” (Nesâî, Tahara: 33; İbn Mâce, Tahara: 27) Bu hadis hasen sahihtir. Bizce küçük ve büyük abdest bozana selam vermek hoş karşılanmamıştır. Bir kısım ilim adamları. Bu hadisi böyle tefsir etmişlerdir. Bu hadis bu konuda rivâyet edilenlerin en güzelidir. Bu konuda Muhâcir b. Kunfûz, Abdullah b. Hanzala, Alkame b. Feğva, Câbir ve Berâ b. Âzib’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Abdest Bozarken Selam Almak Hoş Değildir
91-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Köpeğin yaladığı kap ilkinde veya sonuncusunda toprakla olmak üzere yedi sefer yıkanır. Kedinin yaladığı kap ise bir sefer yıkanır.” (Müslim, Tahara:27; Nesâî, Tahara: 52) Bu hadis hasen sahihtir. Şâfii, Ahmed ve İshâk’ın görüşü de bu hadisledir. Bu hadis Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den Ebû Hüreyre vasıtasıyla benzeri şekilde rivâyet edilmiş olup “Kedinin yaladığı kap bir kere yıkanır” bölümü geçmemektedir. Yine bu konuda Abdullah b. Muğaffer’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Köpeğin Yaladığı Kap Nasıl Temizlenir?
92-)
Ka’b b. Mâlik (radıyallahü anh)’in kızı Kebşe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edilmiştir, Kebşe, Ebû Katâde’nin oğlunun karısı idi. Ebû Katâde’ye, abdest suyu hazırladım; bu arada susamış bir kedi gelerek su kabına yaklaştı. Ebû Katâde su kabını eğerek kediye su içirdi. Benim bu olaya hoş bakmadığımı görünce: “Ey kardeşimin kızı hayret mi ediyorsun?” dedi. Bende: “Evet” dedim. Bunun üzerine dedi ki; “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Kedi necis değildir, çünkü o evcil olup çevrenizde dolaşan hayvanlardır.” (Nesâî, Tahara: 54; İbn Mâce, Tahara: 32) râvîler Kebşe’nin, Ebû Katâde’nin karısı olduğunu Mâlik’den aktardılar. Ama doğru olan Kebşe, Ebû Katâde’nin oğlunun karısıdır. konuda Âişe ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamlarının görüşü bu doğrultudadır. Şâfii, Ahmed, İshâk bunlardan olup kedi artığında bir sakınca görmezler. Bu hadis bu konuda rivâyet edilenlerin en güzelidir. Mâlik bu hadisi İshâk b. Abdullah b. ebî Talha’dan en güzel şekilde rivâyet etmiş. Mâlik’den daha mükemmel rivâyet eden olmamıştır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Kedi Artığı Su İle Abdest Alınabilir Mi?
93-)
Hemmâm b. Hâris (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Cerir b. Abdillah, küçük abdest bozdu sonra abdest aldı, sonra mestleri üzerine meshetti. Kendisine sen böyle mi yapıyorsun dediler. Bunun üzerine: “Bunu yapmama bir engel mi var? Ben, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in böylece yaptığını gördüm.” Hadisin râvîlerinden İbrahim diyor ki: Cerir’in bu sözü Abdullah’ın arkadaşlarının hoşuna giderdi çünkü Cerir’in Müslüman olması Mâide süresinin gelişinden sonra idi. “Arkadaşlarının hoşuna giderdi” sözü hadisin râvîlerinden İbrahim’in sözüdür. (Müslim, Tahara: 22; Ebû Dâvûd, Tahara: 60) konuda Ömer, Ali Huzeyfe, Muğıre, Bilâl, Saîd, Ebû Eyyûb, Selman, Büreyde, Amr b. Ümeyye, Enes, Sehl b. Saîd, Ya’la b. Mürre, Ubâde b. Sâmit, Üsâme b. Şerîk, Ebû Ümâme, Câbir, Üsâme b. Zeyd, İbn Ubâde (İbn Umâra da denilir) ve Übey b. Imara’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Cerir’in bu hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Mest Üzerine Mesh Yapmak
94-)
Şehr b. Havseb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Cerir b. Abdillah’ı gördüm. Abdest aldı mestleri üzerine meshetti. Bu konuyu kendisine sorduğumda, “Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i gördüm; abdest aldı ve mestleri üzerine meshetmişti” dedi. Ben de: Mâide suresinin inmesinden önce mi? Sonra mı? Dedim. O da: ben, Mâide süresinin inmesinden sonra Müslüman oldum dedi. (Müslim, Tahara: 22; Nesâî, Tahara: 96) bu hadisi Hâlid b. Ziyâd et Tirmizî, Mukatıl b. Hayyan, Şehr b. Havşeb yoluyla Cerir’den rivâyet etmiştir. Bakıyye bu hadisi İbrahim b. Ethem, Mukatıl b. Hayyan, Şehr b. Havşeb ve Cerir’den rivâyet etmiştir. Bu hadis tefsire konu olmuştur. Mest üzerine meshi inkar edenler bu hadise yorum getirerek, bu hadise; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ Mâide sûresinin indirilmesinden öncedir, diyerek abdest ayetiyle neshedildiğini söylemeye çalışmışlardır. Halbuki Cerir bu hadisinde Müslüman oluş tarihini söylemek suretiyle diğer rivâyet edenlerin hoşuna gidecek şekle gelmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Mest Üzerine Mesh Yapmak
95-)
Huzeyme b. Sabit (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e mestler üzerine meshin süresinden soruldu da; “Yolcu olan kimse için üç gün, yolcu olmayanlar için ise bir gündür” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Tahara: 61; İbn Mâce, Tahara: 86) b. Sabit’in mesh hakkındaki hadisine Yahya b. Maîn’in sahih dediği aktarılmıştır. Râvîlerden Abdullah el Cedelî’nin ismi Abd b. Abd’dir ve Abdurrahman b. Abd’de denilir. Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Ali, Ebû Bekre, Ebû Hüreyre, Saffan b. Assâl, Avf b. Mâlik, İbn Ömer ve Cerir’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Yolcu Ve Yolcu Olmayanların Mesh Süreleri
96-)
Saffan b. Assâl (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yolculuk yaptığımızda üç gün üç gece boyunca cünüplük dışında küçük ve büyük abdest bozduğumuzda ve uykudan dolayı mestlerimizi çıkarmamamızı emrederdi.” (Nesâî, Tahara: 98; İbn Mâce, Tahara: 86) Bu hadis hasen sahihtir. Hakem b. Uteybe ve Hammâd bu hadisi İbrahim Nehâi, Ebû Abdullah el Cedelî, Huzeyme b. Sabit’den rivâyet etmişlerdir ki bu rivâyet sahih değildir. el Medinî diyor ki: Yahya b. Saîd, Şu’be’den aktararak, “Ebû Abdillah el Cedelî’den, İbrahim en Nehaî mest üzerine mesh hadisini işitmemiştir” dedi. Mansur’dan naklederek şöyle diyor: İbrahim et Teymî’nin odasında idik İbrahim en Nehaî’de bizimle bulunuyordu, İbrahim et Teymî bize mesh hadisini Amr b. Meymun’dan, Ebû Abdullah el Cedelî’den, Huzeyme b. Sabitten aktararak anlatmıştır. Muhammed b. İsmail diyor ki: Saffan b. Assâl el Muradî’nin bu konudaki hadislerin en güzelidir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönemin ilim adamlarının pek çoğu, mesh süresinin yolcu için üç gün, yolcu olmayan için bir gün olduğu görüşündedirler. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed, İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamlarından mesh için bir süre tayin edilmediğine dair rivâyetler de vardır.Mâlik b. Enes bu görüştedir. Fakat vakit tayin edilmesi daha sahihtir. Bu hadis Âsım’ın rivâyeti dışında Safvân b. Assâl’dan da rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Yolcu Ve Yolcu Olmayanların Mesh Süreleri
97-)
Mugîre b. Şu’be (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), mestin altına ve üstüne meshetmiştir.” (İbn Mâce, Tahara: 85; Buhârî, Vudu: 51) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından tabiin ve sonraki asrın ilim adamlarından pek çoğunun görüşü bu şekildedir. Mâlik, Şâfii ve İshâk bunlardandır. hadiste gizli bir hata vardır. Râvîlerinden Sevr b. Yezîd’den, Velid b. Müslim’den başkası rivâyet etmemiştir. Ebû Zür’a ve Muhammed b. İsmail’e bu hadis hakkında sordum “Sahih” değildir dediler. Çünkü İbn’ül Mübarek bu hadisi bu şekilde Sevr’den, Reca b. Hayve’den aktarıyor. Reca ise Muğîre’nin katibinden bana bildirildi diyor ki hadis mürsel konumuna getirilmiş oluyor yani tabiin sahabeyi atlayarak direkt olarak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den aktarmış oluyor ve Muğîre’nin adı geçmemiş oluyor.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Mesh, Mestin Altına Mı Üstüne Mi Verilir?
98-)
Yine Muğîre b. Şu’be (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mestlerinin yüzüne meshederken gördüm.” (İbn Mâce, Tahara: 85; Buhârî, Vudu: 51) Muğîre’nin bu hadisi hasendir. Bu hadis Abdurrahman b. ebû’z Zinad’ın babasından, Urve ve Muğîre’den aktarılmaktadır. Urve ve Muğîre’den rivâyet edenler arasında Abdurrahman’dan başka “Mestin yüzlerine” sözünü aktaranı bilmiyoruz. adamlarından bir kısmının görüşü böyledir. Sûfyân es Sevrî ve Ahmed bunlardandır. Muhammed der ki:Mâlik b. Enes, Abdurrahman b. ebi’z Zinad’ı zayıf görür ve hakkında söz edilen biri olduğuna işaret ederdi.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Mestlerin Yüzünü Mesh Yapmak
99-)
Yine Muğîre b. Şu’be (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çorap ve ayakkabısı üzerine meshederdi.” (Ebû Dâvûd, Tahara:62; İbn Mâce, Tahara: 88) Bu hadis hasen sahih demiştir. İlim adamlarından bir kısmının görüşü de böyledir. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübârek, Şâfii, Ahmed, ve İshâk bunlardan olup; “Ayakkabı gibi sağlam ve tabansız da olsa çoraba meshedilir” demişlerdir. Bu konuda Ebû Mûsâ’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Salih b. Muhammed et Tirmizî’den işittim. Ebû Mukatil es Semerkandî’den işittiğini söyledi ve şöyle dedi: “Vefat ettiği hastalığı günlerinde Ebû Hanife’nin yanına girdim su getirtti abdest aldı ayaklarında çorap vardı, çoraplarına meshetti ve şöyle dedi: Daha önce yapmadığım bir işi bugün yapıyorum sağlam tabanı olmadığı halde çoraplarımın üzerine meshettim.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Çorap Ve Ayakkabı Üzerine Meshetmek
100-)
Yine Muğîre b. Şu’be (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) abdest aldı sarık ve mestlerinin üzerine meshetti.” (Buhârî, Vudu, 51; İbn Mâce, Tahara: 89) râvîlerinden Bekr: “Muğîre’nin oğlundan işittim” demiştir. Muhammed b. Beşşâr başka bir yerde bu hadise şu cümleyi ilave etmiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) alnındaki saçını ve sarığını meshetti.” Bu hadis Muğîre b. Şu’be’den değişik yollarla rivâyet edilmiştir. Bazı rivâyetlerde: “Alnını ve sarığını” denilmekte bazılarında ise sadece “sarığını” denilmektedir. b. Hasen’den, Ahmed b. Hanbel’in şöyle dediğini işittim: “Gözüm Yahya b. Sait el Kattân gibisini görmedi.” Bu konuda Amr b. Ümeyye, Selman, Sevbân ve Ebû Ümâme’den hadis rivâyet edilmiştir. Muğîre b. Şu’be hadisi hasen sahihtir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından Ebû Bekir, Ömer, Enes gibi kimselerde Evzâî, Ahmed, İshâk, “Sarık üzerine mesh verilir” diyorlar. Yine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve tabiinden pek çok kimselerde: “Sadece sarığa mesh verilmez sarıkla birlikte başın bir kısmı da mesh edilmelidir” derler ki, Sûfyân es Sevrî, Mâlik b. Enes, İbn’ül Mübarek ve Şâfii bu görüştedirler. Carûd b. Muâz’dan işittiğime göre, şöyle demiştir: Vekî b. el Cerrâh’ın şöyle söylediğini işittim: “Sadece sarık üzerine meshetmekte, hadisi şerife göre yeterlidir.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Sarık Üzerine Mesh Yapmak
101-)
Bilâl (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mestlerine ve sarığının altına koyduğu başörtüsüne meshetti.” (İbn Mâce, Tahara: 89; Ebû Dâvûd, Tahara: 58)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Sarık Üzerine Mesh Yapmak
102-)
Ebû Ubeyde b. Muhammed b. Ammâr b. Yâsir (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Câbir b. Abdillah’a mestlerin üzerine meshetmeyi sordum; “Sünnet olan Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaptığıdır” dedi. Sarık üzerine meshetmeyi sordum: “Saçına suyu değdir! Ey kardeşimin oğlu” dedi. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Sarık Üzerine Mesh Yapmak
103-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’ın teyzesi Meymûne (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gusletmesi için su hazırladım gusül abdesti aldı su kabından sol eliyle eğerek sağ eline boşalttı ve ellerini yıkadı. Sonra eliyle su kabından alarak avret yerine döktü sonra elini duvara ve toprağa sürterek ovdu sonra ağız ve burnuna su verdi, yüzünü ve kollarını yıkadı, başına üç sefer su döktü sonra tüm vücuduna su döktü ve kenara çekilerek ayaklarını yıkadı.” (Buhârî, Gusül: 1; Müslim, Hayz: 29) Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Ümmü Seleme, Câbir, Ebû Saîd, Cübeyr b. Mut’ım ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Cünüplükten Dolayı Yıkanmak
104-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gusül abdesti alacağında su kabına ellerini sokmadan önce yıkar sonra tenasül organını yıkar, sonra namaz abdesti gibi abdest alır ve saçlarının diplerine varıncaya kadar başını ıslatır sonra da başından aşağı üç kere su dökerdi.” (Buhârî, Gusul: 1; Müslim, Hayz; 90) Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamları cünüplükten dolayı yıkanmayı bu hadisteki gibi kabul ederek “Namaz abdesti gibi abdest alınmalı, sonra başa üç sefer su dökülmeli sonra tüm vücut yıkanmalı ve sonunda da ayaklar yıkanmalıdır” demektedirler. adamları bu hadise göre hareket etmiş ve şöyle demişlerdir: Cünüp kişi abdest almadan suya dalar çıkarsa gusül olarak bu yeterlidir. Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta böyle derler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Cünüplükten Dolayı Yıkanmak
105-)
Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e, “Ey Allah’ın Rasûlü saçımı sıkıca örmekteyim gusül abdesti için bu örgüleri çözeyim mi?” Buyurdular ki: “Başına üç sefer su akıtman yeterlidir, sonra tüm vücudunu yıkarsın böylece temizlenmiş olursun.” (Müslim, Hayz: 12; Nesâî, Gusul ve Teyemmüm: 12) Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadise göre yapmışlardır. “Kadının saç örgülerini çözmeden başına su dökmesi” yeterlidir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Kadın Guslederken Saç Örgülerini Çözmeli Mi?
106-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her kılın dibinde cünüplük vardır; saçınızı yıkayın, tüm vücudunuzu temizleyin.” (Ebû Dâvûd, Tahara: 97; İbn Mâce, Tahara: 106) konuda Ali ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Hâris b. Vecihin bu hadisi garibtir. Bu hadisi sadece onun rivâyetinden tanıyoruz. Bu ihtiyar kimse hadis rivâyeti konusunda pek sağlam değildir. Pek çok hadisçi liderler ondan rivâyet etmişlerdir. Mâlik b. Dinar’dan bu hadisi sadece kendisi rivâyet etmiştir. Kendisine “Hâris b. Vecih’in” oğlu denildiği gibi “Vecbe’nin oğlu” da denilir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Her Kıl Dibinde Cünüplük Var Mıdır?
107-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edilmiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gusülden sonra abdest almazdı.” (Nesâî, Gusül: 24; Ebû Dâvûd: Tahara: 98) Bu hadis hasen sahihtir. Sahabe ve tabiin ilim adamlarından bir çoğunun görüşü budur. Yani “Gusülden sonra abdest almak gerekmez” derler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Gusülden Sonra Abdest Alınır Mı?
108-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Erkeğin sünnet yeri kadının sünnet yerini aşınca gusül yapmak gerekir. Ben ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) böyle yapıyoruz ve yıkanıyoruz.” (Buhârî, Gusül: 27; Müslim, Hayz: 22) konuda Ebû Hüreyre, Abdullah b. Amr ve Rafi’ b. Hadîc’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Tenasül Organlarının Birleşmesinden Gusül Gerekir
109-)
Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sünnet yeri sünnet yerini aşınca gusul yapmak gerekir.” (Buhârî, Gusül: 25; Müslim, Hayz: 27) Âişe (radıyallahü anha)’nın hadisi hasen sahihtir. Bu hadis değişik yollarla rivâyet edilmiştir. “Sünnet yeri sünnet yerini aşınca gusül gerekir.” Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından pek çok kimse bu görüştedir. Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Âişe gibi tabiin ve sonraki dönemin alimleri de aynı görüştedirler. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed, ve İshâk’da “Sünnet yerleri birbirine aşarsa gusül gerekir” demektedirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Tenasül Organlarının Birleşmesinden Gusül Gerekir
110-)
Übey b. Ka’b (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Su, yani yıkanmak sudan, yani meninin gelmesinden dolayıdır, kaidesi İslamın ilk dönemlerinde bir izin olarak vardı sonra kaldırıldı.” (Müslim, Hayz: 21; İbn Mâce, Tahara: 110)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Sudan Dolayı Su Gerekir Mi?
111-)
Bu hadis Ahmed b. Meni’, Abdullah b. Mübarek, Ma’mer ve Zührî’den de rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Guslün, meninin inmesinden dolayı gerekmesi İslamın ilk dönemlerinde idi sonradan kaldırıldı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından değişik kimselerde aynı görüştedirler. Übey b. Ka’b ve Rafi’ b. Hadîç bunlardandır. İlim adamlarının pek çoğu bu hadise göre amel etmektedirler ve, “Erkek karısıyla münasebette bulunur ve menisi gelmese bile her ikisine de gusül gerekir” diyorlar.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Sudan Dolayı Su Gerekir Mi?
112-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Gusletmenin gerekmesi sadece ihtilam olma halindedir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Carûd’dan işittim şöyle diyordu: Vekî’ şöyle diyor: Bu hadisi sadece Şerîk rivâyet ediyor. Ebû’l Cahhâf’ın adı: “Dâvûd b. ebî Avf’tır.” Süfyan es Sevrî’nin şöyle dediği rivâyet ediliyor: “Ebû’l Cahhaf bize hadis rivâyet etmiş olup kendisinden razı olunan makbul bir kişidir.” Bu konuda Osman b. Affan, Ali b. ebî Talib, Zübeyr, Talha, Ebû Eyyûb, Ebû Said’den de: “Su sudan dolayı gerekir” şeklinde hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Sudan Dolayı Su Gerekir Mi?
113-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edilmiştir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e: “Islaklık görüp ihtilam olduğunu hatırlamayan kimsenin durumundan soruldu: “gusül yapar” buyurdular. İhtilam olduğunu hatırlayan fakat ıslaklık görmeyen kimseden soruldu: “Gusül gerekmez” buyurdular. Seleme diyor ki: ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Bunu gören kadın olursa gusül gerekir mi?’ Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Evet çünkü kadınlar da erkeklerin her yönden benzeridirler.” (Ebû Dâvûd, Tahara: 94; İbn Mâce, Tahara: 112) Bu hadisi sadece Abdullah b. Ömer, Ubeydullah b. Ömer’den, Âişe (radıyallahü anha)’ın “Islaklık görüp ihtilam olduğunu hatırlamayan…” hadisini bize aktarmıştır. Yahya b. Saîd bu hadisin râvîlerinden Ubeydullah b. Ömer’i hafızası yönünden zayıf bulmaktadır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve tabiin dönemi alimlerinden pek çoğunun görüşü: “Uyanan kişi ıslaklık görürse gusletmesi gerekir” şeklindedir. Sûfyân es Sevrî ve Ahmed bunlardandır. dönemi alimlerinden bir kısmının görüşü ise: “Eğer ıslaklık meni ise gusül gerekir” Şâfii ve İshâk bunlardandır. “İhtilam olursa ıslaklık görmezse” ilim sahiplerinin çoğunluğuna göre gusül gerekmez.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Uykudan Uyanınca Yaşlık Görüp Rüya Hatırlanmazsa Ne Olur?
114-)
Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Mezi’den sordum: “Mezi’den abdest, meni’den gusül gerekir” buyurdular. (Buhârî, Gusul: 13; Müslim, Hayz: 4) konuda Mikdad b. Esved’den ve Übey b. Ka’b’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den Ali b. ebî Tâlib yoluyla değişik yollarla bu hadis rivâyet edilmiştir. “Yani; meziden abdest, meniden gusül gerekir” şeklindedir. tabiin ve sonraki dönemlerdeki pek çok ilim sahiplerinin görüşü budur. Sûfyân, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Meni Ve Mezi’den Dolayı Ne Yapılması Gerekir?
115-)
Sehl b. Huneyf (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Mezi gelmesinden dolayı çok sıkıntı ve güçlük çekerdim, bu sebeple çok guslederdim. Durumu, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e anlattım ve bu konu hakkında sordum. Meziden dolayı abdest alman yeterlidir buyurdular. Bunun üzerine elbiseme bulaşan mezinin durumu ne olacak dedim “Elbisene bulaşan yerine suyu serpmen kafidir” buyurdular. (Buhârî, Gusül: 13; Müslüm, Hayz: 4) Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi bu şekilde sadece Muhammed b. İshâk’ın rivâyetinden bilmekteyiz. Elbiseye bulaşan mezi hakkında ilim adamları değişik kanaattedirler bir kısmı “yıkanması gerekir” demişlerdir. Şâfii ve İshâk bu görüştedir diğer bir kısmı ise “üzerine su serpmenin yeterli” olacağı kanaatindedirler. b. Hanbel: “Su serpmenin yeterli olacağının ümidindeyim.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Elbiseye Bulaşan Meziyi Ne Yapmalıyız?
116-)
Hemmâm b. Harîs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe (radıyallahü anha)’ya bir misafir gelmişti; uyuması için sarı renkli bir yorgan verilmişti. Yorganı örtünerek uyuyan misafir gece ihtilam oldu yorgan üzerinde ihtilam olduğunun izi olduğu halde bırakmaktan utandı ve su ile yıkayarak iade etti. Bunun üzerine Âişe (radıyallahü anha) şöyle dedi. “Yorganımızı yıkamak suretiyle neden bozdu? parmaklarıyla ovuşturması yeterli idi. Bu gibi durumlarda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in elbisesini bazen ovuşturduğum olmuştur.” (Nesâî, Tahara: 188; İbn Mâce, Tahara: 82) Bu hadis hasen sahihtir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından, tabiinden ve sonraki gelen alimlerden pek çoğunun görüşü: “Ovuşturmak yeterlidir, yıkanması gerekmez” şeklindedir. es Sevrî, Şâfii, Ahmed, İshâk bunlardandır. Mansur, İbrahim, Hemmâm b. el Hâris’den, Âişe’nin bu hadisi A’meşin rivâyeti gibi rivâyet edilmiştir. Ma’şer bu hadisi İbrahim’den, el Esved’den ve Âişe’den rivâyet etmektedir ki A’meş’in rivâyeti daha sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Elbiseye Bulaşan Meni’ye Ne Yapmalıyız?
117-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edilmiştir. “Âişe (radıyallahü anha) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in elbisesine bulaşan meni’yi yıkamıştır.” (Nesâî, Tahara: 187; İbn Mâce, Tahara: 81) Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Âişe (radıyallahü anha)’nın, “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in elbisesinden meniyi yıkadı” hadisi ovuşturma hadisine karşıt değildir. Çünkü ovuşturma yeterli olsa bile kişi elbisesi üzerinde meni izi görmekten hoşlanmayabilir. İbn Abbâs “Meni, sümük yerinde bir maddedir bir nevi ot ve bezle giderilmesi kafidir.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Elbiseye Bulaşan Meni’nin Yıkanması
118-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cünüp iken uyur ve suya hiç dokunmazdı.” (Müslim, Hayz: 6; Ebû Dâvûd, Tahara: 88)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Cünüp Kimsenin Yıkanmaksızın Uyuması
119-)
Hennâd bu hadisin benzerini Vekî, Sûfyân ve Ebû İshâk’tan rivâyet etmiştir. Saîd b. Müseyyeb ve daha başka kimselerin görüşü de budur. taraftan Evsed ve Âişe yoluyla “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uyumazdan önce abdest aldığı” da pek çok kimse tarafından bize aktarılmıştır. hadis Ebû İshâk’ın, Esved’den yaptığı rivâyetleri daha sahihtir. Bu hadisi Ebû İshâk’tan, Şu’be, Sevrî ve daha başkaları da rivâyet ederler ve bu hadisi nakletme de Ebû İshâk’ın yanıldığı kanaatindedirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Cünüp Kimsenin Yıkanmaksızın Uyuması
120-)
Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir. Ömer (radıyallahü anh), Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sordu: “Herhangi birimiz cünüp olduğu zaman uyuyabilir mi?” “Evet abdest alırsa uyuyabilir” buyurdular. (Buhârî, Gusül: 25; Müslim, Hayz: 6) konuda Ammâr, Âişe, Câbir, Ebû Saîd ve Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu Ömer hadisi bu konuda en güzel ve en sahih olanıdır. Sahabe ve Tabiinden ileri gelenlerinin pek çoğunun görüşü bu hadise göredir. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk gibi kimseler derler ki: “Cünüp olan kimse uyumak istediğinde abdest alır ve öyle uyur.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Cünüp Kimsenin Abdest Alarak Uyuması
121-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir, Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’ cünüp iken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile karşılaşmıştı. O durumda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Mûsâhafa etmek istemedim ve uzaklaşıp gusül yaptıktan sonra gelince: Neredeydin, nereye gittin dediler ben de cünüp olmuştum o sebeple sizinle görüşüp tokalaşmak istememiştim deyince “Müslüman necis, pis olmaz” buyurdular. (İbn Mâce, Tahara: 80; Müslim, Hayz: 29) konuda Huzeyfe ve İbn Abbâs’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim sahiplerinden pek çok kimse cünüp kimsenin tokalaşmasında bir sakınca görmezler hayızlı kadın ve cünüp kimsenin terinde de bir sakınca görmemektedirler. geçen “Fenhanestü” kelimesi uzaklaşmak geri çekilmek anlamındadır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Cünüp Kimse Başkalarıyla Tokalaşabilir Mi?
122-)
Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Milhan’ın kızı Ümmü Süleym Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek: “Ey Allah’ın Rasûlü, Allah! Hakkın açıklanmasını yüz kızartıcı olarak kabul etmez. Kadın da rüyasında erkek gibi guslü gerektirecek bir şey görürse gusül gerekir mi?” diye sordum. “Evet meni (su) görürse gusletsin” buyurdular. rivâyet eden Ümmü Seleme dedi ki: Ya Ümmü Süleym kadınları kepaze ettin. (Müslim, Hayz: 7; Nesâî, Tahara: 132) Bu hadis hasen sahihtir. Genelde tüm fıkıhçıların görüşü “Kadın ihtilam olur ve ıslaklık görürse gusül gerekir” şeklindedir. Sûfyân es Sevrî ve Şâfii bu görüştedir. Yine bu konuda Ümmü Süleym, Havle, Âişe ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Kadının Da Erkek Gibi Guslü Gerektirecek Rüya Görmesi
123-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bazen gusül abdesti aldıktan sonra yatağıma girer benimle ısınırdı. Bende gusletmemiş olduğum halde ona sarılırdım.” (İbn Mâce, Tahara: 97; Buhârî, Gusul: 26) Bu hadisin isnadında bir sakınca yoktur. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabı ve tabiin alimlerinden pek çoğu: “Gusül abdesti alan erkeğin yıkanmayan karısının yatağında onunla ısınmasında bir sakınca görmemektedir.” Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk’da bu görüştedirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Gusulden Sonra Kişi Hanımıyla Isınması
124-)
Ebû Zerr (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Temiz toprak, Müslüman’ın temizleyici maddelerindendir on sene su bulamasa bile toprakla temizlenebilir. Ama suyu bulduğunda onunla yıkan çünkü bu daha hayırlıdır.” (Ebû Dâvûd,Tahara:123; Nesâî, Gusül: 26) râvîlerinden Mahmûd: “Temiz toprak Müslümanın abdest suyudur” demektedir. Bu konuda Ebû Hüreyre, Abdullah b. Amr ve Imrân b. Husayn’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadisi Hâlid b. Hazza’dan Ebû Kılâbe, Amr b. Bücdân, ve Ebû Zerr yoluyla birçok kişi böylece rivâyet etmişlerdir. Eyyûb ise bu hadisi Ebû Kılabe, Âmir oğullarından ismini vermediği bir kimse ve Ebû Zerr’den rivâyet etmektedir. hadis hasen sahihtir. Fıkıhçıların genelinin görüşü “Cünüp ve hayızlı kimse su bulamazsa teyemmüm ederler” şeklindedir. Mes’ûd’un; Su bulamayan cünüp için teyemmüm olmaz görüşünden sonradan döndüğü de rivâyet edilmiştir. Sûfyân es Sevrî, Mâlik, Şâfii, Ahmed ve İshâk da aynı görüştedirler. Muaviye kendi rivâyetinde: “Her vakit namazı için abdest al hayız zamanın gelinceye kadar” demektedir. Bu konuda Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Âişe (radıyallahü anha)’nın bu hadisi hasen sahihtir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve tabiinden pek çok ilim adamlarının görüşü de budur. Sûfyân es Sevrî, Mâlik İbn’ül Mübarek ve Şâfii demektedirler ki: “Aybaşı kanının süresini fazla gören kadın hayız günleri geçince yıkanır ve her namaz için abdest alır.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Su Bulunmaz İse Teyemmüm Edilebileceği
125-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Hubeyş’in kızı Fatıma Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve: “Ey Allah’ın Rasûlü ben hayızdan geç temizlenen bir kadınım bu uzun süre için namazları terk edebilir miyim? diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: “O hayız değildir, değişik bir hastalık sebebiyle damardan gelen bir kandır. Hayız başlayınca namazını bırak bitince kanı yıka ve namazını kıl” buyurdular. (Buhârî, Hayz: 9; Ebû Dâvûd, Tahara: 108) Muaviye, rivâyet ettiği hadisin de diyor ki: Bu vakit gelinceye kadar her namaz için abdest al. Tirmizî: Bu konuda Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: “Fatıma geldi” diye başlayan Âişe hadisi hasen sahihtir. Sahabe ve tabiinden pek çok ilim adamının görüşü budur. Süfyan es Sevrî, Mâlik, İbn’ül Mübarek, Şafii şöyle derler: “Bir kadının hayızlık süresi kendi bildiği günlerini geçerse geçtiği günler de her namaz için abdest alır.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Kadınlarda Âdet Dışı Gelen Özür Kanının Durumu
126-)
Adıy b. Hatîm (radıyallahü anh)’in dedesinden rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) özür kanı gören bir kadın hakkında şöyle buyurmuştur: “Sayısını bildiği hayız günlerinde namazını bırakır sonra yıkanıp her kıldığı için abdest alır, namazlarını kılar ve oruç tutar.” (Dârimî, Tahara: 98; İbn Mâce, Tahara: 128)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Özür Kanı Gören Kadın Her Namaz İçin Abdest Alır
127-)
Ali b. Hucr (radıyallahü anh), aynı hadisi manasıyla Şerîk’den bize rivâyet etmiştir. Bu hadisi Ebül Yakzan’dan sadece Şerîk rivâyet etmiştir. bu hadis hakkında sordum; Hadisin senedinde Adiyy b. Sabit’in babasından, dedesinden deniliyor, Adiyy’in dedesinin adı nedir? Dedim. Muhammed bilemedi ben de: Yahya b. Maîn onun adının “Dinar” olduğunu söylüyor dedimse de bana aldırış etmedi. ve İshâk özür kanı gören hakkında şöyle diyorlar; Her vakit namazı için yıkanırsa yeterlidir. Bir gusül ile iki vakit namazı bir arada kılarsa bu da caizdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Özür Kanı Gören Kadın Her Namaz İçin Abdest Alır
128-)
Hamne binti Cahş (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Günümden fazla ve çok şiddetli hayız görürdüm, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldim durum hakkında fetva alacaktım Onu kız kardeşim Zeyneb’in evinde buldum dedim ki: “Günümden fazla ve çok şiddetli hayız görüyorum namazdan ve oruçtan beni engelledi bu konuda bana ne emredersin?” Buyurdular ki: “Kanı giderecek pamuk tavsiye ederim” Bunun üzerine ben: “Pamuk yeterli olmayacak şekilde kan geliyor” deyince: “Kanın akıp dağılmasını önleyici bir bağ kullan” buyurdular. Ben kan bunların bile yeterli olmayacağı şekilde fazla deyince; “Hepsini koruyacak bir elbise kullan” buyurdular. Hamne kan bunların bile yeterli olmayacağı kadar fazla ve dökülürcesine akıyor deyince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sana iki yol göstereceğim hangisini yaparsan sana yeterlidir. İkisini de yapabilirsen o da senin bileceğin bir iştir. Bu anlattığın hâdise şeytanın sizleri ibadetten uzaklaştırmak için yaptığı bir bozukluktur, hayız gününü Allah’ın ilmine havale ederek altı veya yedi günü say sonra yıkan temizlendiğini fark ettiğinde yirmi dört veya yirmi üç gece ve gündüz namaz kıl ve oruç tut o aldığın gusül abdesti sana yeterlidir. Diğer kadınların hayız görüp temizlendikleri gibi sende aynen öylece yap.” öğle namazını geciktirip ikindiyi öne almaya gücün yetiyorsa tek bir gusül abdesti ile iki namazı bir vakitte kılmaya çalış, Yine mümkün olursa akşamı geciktirip yatsıyı öne al ve bir gusül abdestiyle iki namazı birlikte kıl, Sabah namazını da bir gusül abdesti ile kılarsın namazları bu şekilde kıl orucunu da tut gücün yetiyorsa böylece yap. Bu husus tarif ettiğim iki şekilden bana daha hoş olanıdır. (Ebû Dâvûd, Tahara: 109; İbn Mâce, Tahara: 117) Bu hadis hasen sahihtir. b. Amr er Rakkî, İbn’ü Cüreyc ve Şerîk, Abdullah b. Muhammed b. Akîl, İbrahim b. Muhammed b. Talha’dan ve amcası Imrân’dan ve annesi Hamne’den rivâyet etmektedirler. Fakat İbn Cüreyc “Ömer b. Talha” demektedir, halbuki doğru olan “Imrân b. Talha” dır. bu hadisi sordum O’da hasen sahihtir dedi. Yine Ahmed b. Hanbel de bu hadise hasen sahihtir diyor. ve İshâk özür kanı konusunda şöyle diyorlar: Özür sahibi olan kadın hayız süresini kanın başlangıç ve bitişinden biliyorsa ki hayızın başlangıcı kanın siyah olması bitişi ise sarıya dönüşmesidir ki bu durumda fetva, Ebû Hubeyş’in kızı Fatıma hadisine göre verilir. Özür sahibi kadın hayız günlerinin başlangıç ve bitişini bilirse o günler içinde namazını bırakır sonra yıkanır ve her namaz için abdest alarak namazlarını kılar. Kan devam eder hayız günleri de belli olmaz ise kanın şiddetinden dolayı başlangıç ve bitimini de bilemez ise bu durumda Cahş’ın kızı Hamne’nin hadisi üzere fetva verilir. Ebû Ubeyd’de böyle söyler. diyor ki: Özür devam eder ve bu hal de sürüp giderse hayızının ilk başlangıcı ile on beş gün arasında namazlarını bırakır, Şayet on beş günde veya daha önce temizlenirse o süre onun hayız günleridir. Eğer on beş günden fazla kan görürse geçen on dört günün namazını kaza eder ve hayız süresinin en azı olan bir gün ve gecenin namazını bırakmış olur. Hayız süresinin azı ve çoğu hakkında ilim adamları değişik kanaatler ileri sürmüşlerdir. Kimileri en azının üç, en fazlasının on gün olduğunu söyledi. Sûfyân es Sevrî ve Küfelilerin görüşü böyledir. İbn’ül Mübarek’in hem bu görüşte hem de başka bir görüşte olduğu bize aktarılmıştır. Atâ b. ebî Rebah bulunan bazı ilim adamları hayız müddetinin en azının bir gün bir gece en fazlasının on beş gün olduğu söylenmektedir. Mâlik, Evzâî, Şâfii, Ahmed, İshâk ve Ebû Ubeyde de bu görüştedirler.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Özür Kanı Gören Kadın Bir Gusül İle İki Namazı Bir Arada Kılabilir
129-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Cahş’ın kızı Ümmü Habibe Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sorununa çare bulmak üzere: “Ben hayız görüyor ve bir türlü temizlenemiyorum namazlarımı bırakayım mı?” diye sordu, bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: “Hayır o değişik bir hastalık sebebiyle damardan gelen bir kandır, günün bitince guslet ve namazlarını kıl.” Bundan sonra Ümmü Habibe her namaz için yıkanırdı. (Ebû Dâvûd, Tahara: 109; Müslim, Hayz: 14) diyor ki: Leys şöyle demiştir: Hadisin râvîlerinden İbn Şihâb: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) her namaz için yıkanmayı emretmemiştir, kadın bunu kendiliğinden yapmıştı. Bu hadis, Zûhrî, Amre yoluyla yine Âişe’den aynı şekilde rivâyet edilmiştir. Bazı ilim adamları: Özür kanı gelen kimsenin her namaz için yıkanması gerekir demişlerdir. bu hadisi Zührî, Urve, Amre ve Âişe’den rivâyet etmektedir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, : Temizlik Bölümleri
Konu: Özür Kanı Gelen Her Namaz İçin Yıkanmalıdır