Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı
3165-)
Muhammed b. Beşşâr, Muhammed b. Cafer vasıtasıyla Şu’be’den, Âsım b. Behdele’den, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’den bu hadisin bir benzerini merfu olmaksızın bize aktarmışlardır. Bu hadis Abdussamed’in, Şu’be’den yaptığı rivâyetinden daha sağlam ve sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Kur’ân’ın Fazileti Ve Değeri
Konu: Hayatında Kur’ân Olmayan Kimseler Harabe Bir Ev Gibidir
3166-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ümmetimin sevapları bana arzolundu hatta mescidi temiz tutmak için çıkarıp attığı en ufak bir çöp parçasına varıncaya kadar... Ümmetimin günahları da bana arz edildi. Bir insanın Kur’ân’dan öğrenip te unuttuğu bir âyet ve sûreden daha büyük bir günah görmedim.” (Ebû Dâvûd, Salat: 27) Bu hadis garib olup ancak bu şekliyle bilmekteyiz. Muhammed b. İsmail ile bu hadisi müzakere ettim bilip tanımadı ve garib buldu. Muhammed şöyle dedi: Muttalib b. Abdullah’ın, peygamberin ashabından hiçbirinden hadis işittiğini bilmiyoruz. Ancak; “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hutbesinde bulunan bir kimse bana rivâyet etti” sözü vardır. Abdullah b. Abdurrahman’ın da şöyle dediğini işittim: Muttalib’in, peygamberin ashabından herhangi birinden hadis işittiğini bilmiyoruz. Abdullah diyor ki: Ali b. el Medinî Muttalib’in, Enes’den hadis işitmiş olmasını reddetmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Kur’ân’ın Fazileti Ve Değeri
Konu: Kur’ân’dan Unutulan Bir Âyet Ve Sûrenin Günahı Ne Kadardır?
3167-)
Imrân b. Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, kendisi Kur’ân okuyan ve sonra bir bela ve sıkıntı anında okunması gereken; Bakara sûresi 156. ayetini okuyan birine rastladı ve şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle dediğini işittim: “Her kim Kur’ân okursa ihtiyacı olan şeyi Allah’tan istesin, çünkü ileride öyle insanlar gelecek ki: Kur’ân okuyacak ve Kur’ân’ı alet ederek insanlardan isteyeceklerdir.” (Müsned: 19029) diyor ki: Bu kimse Câbir el Cufî’nin kendisinden hadis rivâyet ettiği Basralı Hayseme’dir. Abdurrahman’ın oğlu Hayseme değildir. Bu Hayseme Basralı bir ihtiyardır. Ebû’n Nasr künyesiyle anılır. Kendisinden Enes birkaç hadis rivâyet etmiştir. Câbir el Cufî’de, Hayseme’den hadis rivâyet etmiştir. Bu hadis hasendir. Senedi bu şekilde değildir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Kur’ân’ın Fazileti Ve Değeri
Konu: Kur’ân’ı Sesli Mi? Okumalı Sessiz Mi?...
3168-)
Suheyb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kur’ân’daki haramları helal kılan kimse; Kur’ân’a iman etmemiştir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadisin senedi pek sağlam değildir. Vekî’a rivâyetinde Muhalefet edilmiştir. Muhammed diyor ki: Ebû Ferve, Yezîdb. Sinan er Rehavî’nin hadislerinde zarar yoktur ama oğlunun kendisinden yaptığı rivâyetler böyle değildir. Çünkü oğlu kendisinden münker hadisler rivâyet etmektedir. Muhammed b. Yezîd b. Sinan bu hadisi babasından rivâyet ederek senede “Mûcâhid’den, Saîd b. Müseyyeb’den ve Suheyb’den” sözünü ilave etmiştir. Muhammed b. Yezîd rivâyetine pek uyulmamış olup o rivâyet zayıftır. Ebû’l Mübarek ise mechul bir kişidir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Kur’ân’ın Fazileti Ve Değeri
Konu: Kur’ân’ı Sesli Mi? Okumalı Sessiz Mi?...
3169-)
Ukbe b. Âmir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle buyurduğunu işittim demiştir: “Kur’ân-ı açıktan okuyan açıktan sadaka vermiş gibidir. Kur’ân’ı gizli okuyan ise gizli sadaka vermiş gibidir.” (Nesâî, Kıyam-ül Leyl: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17) Bu hadis hasen garibtir. hadisin manası Kur’ân-ı gizli olarak okuyan kimsenin açık olarak okuyan kimseden üstün olduğudur. Çünkü gizli sadaka vermek, ilim adamlarınca açıktan vermekten daha değerli görülmüştür. Bunun tefsirini de şöyle yapmışlardır: Kişi gizli vermek suretiyle kendisini beğenmişlikten kurtarmış olur. Gizli verilen sadaka ve gizli yapılan ibadetlerde kendini beğenmişlik hastalığına yakalanması açıktan yapılan kadar korkuyu gerektirmez.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Kur’ân’ın Fazileti Ve Değeri
Konu: Kur’ân’ı Sesli Mi? Okumalı Sessiz Mi?...
3170-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Benî İsrail (İsra ve Zümer) sûrelerini okumadan yatağına yatıp uyumazdı.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen garibtir. Ebû Lübabe, Basralı bir ihtiyardır. Hammad b. Zeyd kendisinden pek çok hadis rivâyet etmiştir. Adının Mervan olduğu söylenmektedir. Bu Ebû Lübabe’nin durumunu Muhammed b. İsmail, Kitab-ül Tarih isimli kitabında bize anlatmıştır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Kur’ân’ın Fazileti Ve Değeri
Konu: Peygamberimiz Hangi Sûreyi Okumadan Uyumazdı?
3171-)
Irbad b. Sariye (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Müsebbihat denilen sûreleri yatmazdan evvel okur bu sûreler içinde bir âyet vardır ki bin ayetten daha hayırlıdır” buyururdu. (Ebû Dâvûd, Edeb: 17) süreler: S.B.H. kökünden gelen kelimelerle başlayan yedi sûredir; İsra, Hadid, Haşr, Saff, Cuma, Teğabün ve A’lâ’ sûreleri) Bu hadis hasen garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Kur’ân’ın Fazileti Ve Değeri
Konu: Peygamberimiz Hangi Sûreyi Okumadan Uyumazdı?
3172-)
Ma’kıl b. Yesâr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kim sabah olduğunda üç kere Eûzû billahissemiil âlimi minşeytanirracim (Allah’ın rahmetinden kovulan taşlanmış şeytanın şerrinden her şeyi bilen Allah’a sığınırım) diyerek; Haşr sûresinin sonundan üç âyet okursa, Allah o kimseye yetmiş bin melek vekil eder de o melekler akşama kadar o kimseyi duâ ve istiğfar ederler. Eğer o gün ölürse şehîd olarak ölür. Akşam olunca okuyan kimse de sabaha kadar aynı durumdadır.” (Dârimî, Fedail-ül Kur’ân: 27) hadis garib olup sadece bu şekliyle bilmekteyiz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Kur’ân’ın Fazileti Ve Değeri
Konu: Haşr Sûresinin Son Üç Ayetini Okuyan Kimsenin Mükafatı
3173-)
Ya’la b. Memlek (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hanımlarından Ümmü Seleme’ye Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazı ve kıratından sordu. Bunun üzerine Ümmü Seleme; O’nun namazını niçin soruyorsunuz? O namaz kılar sonra namaz kıldığı süre kadar uyur sonra uyuduğu kadar tekrar namaz kılar sonra tekrar namaz kıldığı kadar uyur ve böylece sabah olurdu. Sonra Ümmü Seleme kıldığı namazlardaki okuyuşunu tarif etti ve dedi ki: “Açıkça ve harf harf okurdu.” (Nesâî, İftitah: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17) Bu hadis hasen sahih garibtir. Bu hadisi sadece Leys b. Sa’d’ın, İbn ebî Müleyke’den, Ya’la b. Memlek’den ve Ümmü Seleme’den yapılan rivâyetle bilmekteyiz. Cüreyc bu hadisi ibn ebî Müleyke vasıtasıyla Ümmü Seleme’den rivâyet ederek: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), okurken âyetlerin sonunda durarak okurdu, birbirine bağlamazdı.” Leys’in rivâyeti daha sağlamdır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Kur’ân’ın Fazileti Ve Değeri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Namazlarında Okuması Nasıldı?
3174-)
Basralı olan Abdullah b. ebî Kays (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe (radıyallahü anha)’ya, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kıldığı vitr namazını sordum; gecenin ilk vaktin de mi yoksa sonunda mı kılardı diye... üzerine şöyle dedi: “Her iki şekilde de yapmıştır; bazen vitiri gecenin öncesinde kılar, bazen de gecenin sonunda kılardı.” Bunun üzerine ben Allah’a hamdolsun ki din ve ibadet işinde kolaylık kılmıştır, dedim. Sonra, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); namazında gizli mi yoksa açıktan mı okurdu diye sordum. O da: “Her iki şekilde de okurdu; bazen gizli bazen açık okuduğu olurdu.” Ben de Allah’a hamdolsun ki din işinde kolaylık ve genişlik istemiştir dedim. Ben tekrar sordum: “Cünüplük halinde ne yapardı? Uyumadan önce yıkanır mıydı? Yoksa yıkanmadan önce uyur muydu?” Âişe: “Bu iki şekilde de yaptığı olurdu dedi; bazen yıkanıp uyur, bazen de namaz abdesti gibi abdest alıp uyur uyanınca guslederdi” dedi. Ben de Allah’a hamdolsun ibadet ve tüm kulluk işlerinde kolaylık ve genişlik için böyle yapmıştır dedim.” (Müslim, Hayz: 27; Nesâî, Tahara: 17) Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Kur’ân’ın Fazileti Ve Değeri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Namazlarında Okuması Nasıldı?
3175-)
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hac mevsiminde kendisini hac için gelen insanlara takdim eder ve şöyle derdi: “Beni kendi kavmime götürecek bir kimse yok mu? Çünkü Kureyş Rabbimin sözlerini tebliğ etmemden beni alıkoydular.” (Ebû Dâvûd, Sünnet: 27; İbn Mâce, Mukaddime: 17) Bu hadis garib sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Kur’ân’ın Fazileti Ve Değeri
Konu: Mekke Müşriklerinden Sıkılan Peygamber, Diğer Kabilelere Ne Derdi?
3176-)
Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Yücü Allah şöyle buyurdu: Benim Kitabımı okumak ve beni zikretmekten dolayı kim benden bir şey isteyecek durumda olmazsa; ben o kimseye isteyenlere verdiğimin en üstününü veririm. Allah’ın sözlerinin diğer sözlere karşı üstünlüğü: Allah’ın yarattıklarına karşı üstünlüğü gibidir.” (Dârimî, Fedail-ül Kur’ân17) Bu hadis hasen garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 1: Kur’ân’ın Fazileti Ve Değeri
Konu: Allah’ın Sözünün Üstünlüğü Nasıldır?
3177-)
Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Kur’ân okurken âyetler arasını keser ve dururdu. Yani şöyle okurdu: “Elhamdi lillahi rabbil alemîn” der sonra durur “Errahmanir rahim” der sonra tekrar durur şu ayeti de: “Meliki yevmiddin” diye okurdu.” (Ebû Dâvûd, Huruf ve Kıraat: 27) Bu hadis garibtir. Ebû Ubeyde bu okuyuş seklini benimser ve “Maliki” diye değil “Meliki” diye okurdu. b. Saîd el Emevî ve başkaları bu hadisi bu şekilde İbn Cüreyc’den, İbn ebî Müleyke’den ve Ümmü Seleme’den rivâyet etmişlerdir. Bu hadisin senedi muttasıl değildir. Çünkü Leys b. Sa’d bu hadisi İbn ebî Müleyke’den, Ya’la b. Memlek’den ve Ümmü Seleme’den rivâyet etmişlerdir. Leys’in hadisi daha sağlamdır. hadisinde “meliki yevmiddin şeklinde okurudu.” Bölümü yoktur.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Fatiha Sûresini Nasıl Okurdu?
3178-)
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekir, Ömer ve zannedersem Osman’da dedi -maliki yevmiddin- diye okurlardı.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) hadis garibtir. Bu hadisin Zührî’nin Enes b. Mâlik’den rivâyeti olduğunu sadece ihtiyar Eyyûb b. Süveyd er Remlî’nin rivâyetinden bilmekteyiz. bazı adamları bu hadisi Zührî’den rivâyet ederek “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekir ve Ömer Maliki yevmiddin diye okurdu” diyerek rivâyet etmişlerdir. ise Ma’mer’den, Zührî’den, Saîd b. Müseyyeb’den rivâyet ederek: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekir ve Ömer; maliki yevmiddin diye okurlardı” diyerek rivâyet etmektedir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Fatiha Sûresini Nasıl Okurdu?
3179-)
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Maide sûresi 45. ayetini “Ennen nefse binnefsi velaynü bilayni” diye okumuştur. (Ebû Dâvûd, Huruf ve Kıraat: 27)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Fatiha Sûresini Nasıl Okurdu?
3180-)
Süveyd, Abdullah’tan, Yunus b. Yezîd’den bu senedle bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Ebû Ali b. Yezîd, Yunus b. Yezîd’in kardeşidir. Bu hadis hasen garibtir. diyor ki: İbn’ül Mübarek bu hadisi Yunus b. Yezîd’den tek başına rivâyet etmiştir. Ubeyd’te bu hadise uyarak “el Aynü bilayni” diye okumuştur.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Fatiha Sûresini Nasıl Okurdu?
3181-)
Muâz b. Cebel (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Maide sûresi âyet 112’yi “Hel testetiu Rabbeke” diye okumuştur. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Rişdî’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Bu hadisin senedi pek sağlam değildir. Rişdîn b. Sa’d ve el Afrikî hadiste zayıf kabul edilen iki kişidir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Fatiha Sûresini Nasıl Okurdu?
3182-)
Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Hud sûresi 46. ayeti “İnnehü amile gayra salihin” diye okumuştur. (Ebû Dâvûd, Huruf ve Kıraat: 17) Bu hadisi pek çok kimse Sabit el Bünanî’den bu şekilde rivâyet ediyor ve Sabit el Bünanî’nin hadisi deniliyor. şekilde bu hadis Şehr b. Havşeb’den, Esma binti Yezîd’den rivâyet edilmiştir. Abd b. Humeyd’in şöyle dediğini işittim: Esma binti Yezîd, Ümmü Seleme el Ensarîye’dir. Bence her iki rivâyette birdir. Şehr b. Havşeb, Ümmü Seleme el Ensârîyye’den bu hadisten başka pek çok hadisler de rivâyet etmiştir ki bu kadın; Yezîd’in kızı Esma’dır. Âişe’den de bu hadisin bir benzeri rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Hud Sûresindeki Okuyuş Farklılıkları
3183-)
Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hud sûresi 46. ayetini “innehü amelün gayru salihin” şeklinde de okumuştur. (Ebû Dâvûd, Huruf ve Kıraat: 17)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Hud Sûresindeki Okuyuş Farklılıkları
3184-)
Übey b. Ka’b (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Kehf sûresi 76. ayetini şeddeli olarak “Kad bellağtü min ledünnî uzran” diye okudu. (Ebû Dâvûd, Huruf ve Kıraat: 27) Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Ümeyye b. Hâlid güvenilen bir kimsedir. Ebû’l cariye el Abdî mechul bir ihtiyar olup adını bilmiyoruz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Kehf Sûresindeki Okuyuş Farklılıkları
3185-)
Übey b. Ka’b (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Kehf sûresi 86. ayetini “Fî aynin hamietin” diye okudu. (Ebû Dâvûd, Huruf ve Kıraat: 27) Bu hadis garibtir. Ancak bu şekliyle bilmekteyiz. Sahih olan rivâyet bu okuyuşun İbn Abbâs’ın okuyuşu olduğudur. İbn Abbâs ve Amr b. As’ın bu ayetin okunuşunda ihtilaf ettikleri ve bu konuda Ka’b’ul Ahbara müracatta bulundukları rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs’ın yanında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bu konuda bir rivâyet olsaydı o rivâyetle yetinir ve meseleyi Ka’b’a götürmezlerdi.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Kehf Sûresindeki Okuyuş Farklılıkları
3186-)
Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bedir savaşı olduğu sıralarda Rumlar da, İranlılara galip gelmişlerdi. Bu durum mü’minlerin hoşuna gitti. Bunun üzerine Rum sûresinin 1-4 âyetleri nazil olmuştu. Ebû Saîd: Mü’minler, Rumların İranlılara galip gelmelerine sevinmişlerdi.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. İkinci ayetteki ilk kelime “Ğalebet” ve “Ğulibet” olarak okunmuştur. “Ğalebet” idi sonra “Ğulibet” diye okundu. Nasr b. Ali’de Ğalebet” diye okumaktadır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Rum Sûresindeki Okuyuş Farklılıkları
3187-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, bizzat kendisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Rum sûrsi 54. ayetini “Halekaküm min da’fin” diye okudu da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) “Min du’fin” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Huruf ve Kıraat: 27)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Rum Sûresindeki Okuyuş Farklılıkları
3188-)
Abd b. Humeyd, Yezîd b. Harun vasıtasıyla Fudeyl b. Merzuk’tan, Atıyye’den, İbn Ömer’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Fudeyl b. Mersuk’un rivâyetiyle bilmekteyiz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Rum Sûresindeki Okuyuş Farklılıkları
3189-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Kamer sûresi 15, 17, 22, 32, 40, 51. âyetlerindeki “müddekir” kelimesini “Fe hel min müzekkirin” şeklinde okurdu. (Buhârî, Ehadisül Enbiya: 27; Müslim, Salat-ül Müsafirin: 17) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Kamer Sûresindeki Okuyuş Farklılıkları
3190-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Vakıa sûresi 89. ayetini “Fe ravhun ve Rayhanûn ve Cennete nîm” diye okurdu. (Ebû Dâvûd, Huruf ve Kıraat: 27) Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Harun el A’ver’in rivâyetiyle bilmekteyiz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Vakıa Sûresindeki Okuyuş Farklılıkları
3191-)
Alkame (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Şam’a gelmiştik, Ebû’d Derdâ yanımıza geldi ve: Aranızda Abdullah b. Mes’ûd’un okuduğu şekilde okuyacak kimse var mıdır? dedi. Onlar da bana işaret ettiler. Bunun üzerine ben de evet dedim. O da Abdullah b. Mes’ûd’tan “Velleyli iza yağşa” ayetini nasıl okuduğunu işittin? Diye sordu. Ben de: Bu ayeti: “Velleyli iza yağşa vezzekeri vel ünsa” olarak okuduğunu işittim. Bunun üzerine Ebû’d Derdâ şöyle dedi: Vallahi ben de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu ayeti böyle okuduğunu işitmiştim. Oysa bu insanlar benden bu ayeti “vema halaka” diye okumamı istiyorlar. Bundan böyle ben bu insanların bu isteklerine asla uymayacağım. (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Salat-ül Müsafirin: 17) Bu hadis hasen sahihtir. b. Mes’ûd’un okuyuş şekli şöyledir: “velleyli iza yağşa vennehâri iza tecella vezzekeri vel ünsa.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Leyl Sûresindeki Okuyuş Farklılıkları
3192-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana Zâriyat sûresinin 58. ayetini “innî ene’r Razzaku zul kuvvetil metîn” şeklinde okuttu.” (Ebû Dâvûd, Huruf: 27) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Zâriyat Sûresindeki Okuyuş Farklılıkları
3193-)
Imrân b. Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hac sûresinin 2. ayetini şöyle okudu: “ve tera’n nâse sükâra ve mâhüm bi sükâra” diye okudu. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasendir. Katâde’nin Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından Enes ve Ebû’t Tufeyl dışında hiçbir kimseden hadis işittiğini bilmiyoruz. Bence bu hadis uzunca bir hadisten kısaltılmıştır. Hasan’dan, Imrân b. Husayn’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir yolculukta Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikteydik; Hac Sûresinin birkaç ayetini okudu. Hadis uzuncadır. Bence yukarıdaki Hakem b. Abdulmelik hadisi bu uzunca hadisten kısaltılmıştır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Hac Sûresindeki Okuyuş Farklılıkları
3194-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Onlar birisinin veya sizden birinizin falan ve filan ayeti unuttum demesi ne kötüdür. Bana unutturuldu demesi daha uygundur. O halde Kur’ân-ı devamlı hatırda tutmak için gözden geçirip müzakere ediniz. Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki Kur’ân’ın insanların kalblerinden silinip yok olması bir hayvanın bağından boşanıp kaçmasından daha şiddetli ve çabuktur.” (Buhârî, Fedail-ül Kur’ân: 27; Müslim, Salat-ül Müsafirîn: 17) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Kur’ân-ı Unuttum Deme “unutturuldum” De!
3195-)
Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Hişâm b. Hakîm b. Hizam’a uğradım Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hayatta olduğu bir dönemde idi namazında Furkan sûresini okumakta idi okuduğunu dinledim bir de ne göreyim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bana okutup öğretmediği değişik şekilde okuyordu, az kalsın namazda üzerine atılacaktım ama selam verinceye kadar bekledim selam verince elbisesinden tuttum ve bu okuduğun sûreyi bu şekilde sana kim öğretti dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), okutup öğretti dedi. Bende yanılıyorsun dedim. Vallahi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu sûreyi bizzat kendisi bana okuttu fakat senin okuduğun gibi değildi. Sonra onu çekip Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına götürdüm ve şöyle dedim: Ey Allah’ın Rasûlü! bu kimsenin Furkan sûresini bana öğretmediğiniz şekillerde okuduğunu işittim. Furkan sûresini bana okutup öğreten de sizsiniz. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Ey Ömer! Onun yakasını bırak dedi. Hişâm’a da: Oku bakalım dedi. Hişâm benim duyduğum şekilde okuyuşunu orada tekrar etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) işte böylece indirilmiştir buyurdu. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana oku Ey Ömer! Dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bana öğrettiği şekilde ben de okudum. Yine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): İşte bu sûre böylece indi buyurdular. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: “Kur’ân; yedi okuyuş şekliyle indirilmiştir. Siz bunlardan kolayınıza geleni okuyunuz.” (Buhârî, Husumat: 27; Müslim, Salat-ül Müsafirin: 17) Bu hadis hasen sahihtir. b. Enes bu hadisi Zühri’den aynı senedle benzeri şekilde rivâyet etmiş olup hadisin senedinde “Misver b. Mahreme’yi” zikretmemiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Kur’ân Yedi Okuyuş Şekli Üzere İndirilmiştir
3196-)
Übey b. Ka’b (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Cebrail ile buluştu ve ona Ey Cebrail dedi; ben Ümmî olan yani okuması yazması olmayan bir topluma peygamber gönderildim. Bunlar arasında yaşlı, kadın, erkek, erkek çocuğu, kız çocuğu hiç bir şey okumamış kimseler vardır (onlarla nasıl anlaşacağım Kur’ân-ı onlara nasıl anlatacağım dedi) de Cebrail şöyle dedi: “Ey Muhammed! Kur’ân yedi okuyuş şekliyle indirilmiştir.” (sıkıntı etme hepsine anlatıp duyurabilirsin) (Müsned: 20259) konuda Ömer, Huzeyfe b. Yemân, Ebû Eyyûb’un karısı Ümmü Eyyûb, Semure, İbn Abbâs, Ebû Hüreyre, Ebû Cüheym b. Harîsb. Sımme, Amr b. Âs ve Ebû Bekre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadis değişik bir şekilde Übey b. Ka’b’tan da rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Kur’ân Yedi Okuyuş Şekli Üzere İndirilmiştir
3197-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir kardeşinin dünyadaki sıkıntılarından bir sıkıntısını giderirse, Allah’a onun kıyamet günü bir sıkıntısını gideriverir herkim bir Müslüman’ın ayıbını örterse, Allah’ta o kimsenin dünya ve ahirette ayıplarını örter. Kim daralmış bir kimseye kolaylık gösterirse; Allah’ta o kimseye dünya ve ahirette kolaylıklar gösterir. Kul din kardeşinin yardımında olduğu sürece Allah’ta o kimsenin devamlı yardımındadır. Her kim ilim elde etmek için bir yola girerse Allah’ta o kimseye Cennetin yolunu kolaylaştırır. Herhangi bir topluluk bir mescidde oturup Allah’ın kitabını okur ve aralarında müzakere ederlerse üzerlerine ilahi huzur iner, rahmet onları kaplar, melekler onları her yönden kuşatırlar. Her kimin yaptığı işler o kimseyi Cennet yoluna gitmeye yavaşlatırsa soyu sopu onu Cennete ulaştırmaz.” (Müslim, Zikir: 27; Ebû Dâvûd, Edeb: 17) Aynı şekilde pek çok kimse bu hadisi A’meş’den, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’den rivâyet etmişlerdir. Esbat b. Muhammed, Ameş’den rivâyet ederek şöyle demiştir: Bana Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’den rivâyet edildi, diyerek bu hadisin bir kısmını zikretmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Dünya Ve Ahiret Sıkıntılarının Çözümü Kur’ân-ı Ders Halinde Getirmekle Mümkün Olacaktır
3198-)
Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasûlü dedim. Kur’ân-ı kaç günde baştan sona okuyayım? “Bir ayda” buyurdu. Bundan daha kısa zamanda okumaya gücüm yeter dedim o halde “Yirmi günde” oku buyurdu. Bundan daha kısa zamanda okumaya güç yetirebilirim dedim: “O halde on beş günde oku” buyurdu. Ben yine daha kısa zamanda okumaya gücüm yeter dedim. Öyleyse “On günde oku” buyurdu. Ben daha kısa sürede okuyabilirim deyince daha fazlası için ruhsat vermedi.” (Buhârî, Savm: 27; Müslim, Sıyam: 17) Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Ebû Bürde’nin Abdullah b. Amr’dan rivâyeti olarak garibtir. Bu hadis başka şekilde de Abdullah b. Ömer’den rivâyet edilmiştir. Abdullah b. Amr vasıtasıyla Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğu da rivâyet edilmiştir: “Üç günden az bir zamanda Kur’ân-ı başından sonuna kadar okuyan kimse Kur’ân’dan ne okuduğunu anlamamıştır.” Abdullah b. Amr’dan peygamberin ona şöyle buyurduğunu rivâyet etmektedir: “Kur’ân-ı baştan sona kırk günde oku.” İshâk b. İbrahim diyor ki: Bu hadise göre bir kimsenin kırk gün içerisinde Kur’ân-ı baştan sona okumamış olmasını hoş karşılamıyoruz. ilim adamları peygamberden aktarılan hadise dayanarak Kur’ân-ı üç günden az bir zamanda okunmamalıdır demekte kimi ilim adamları ise buna ruhsat vermektedir. Osman b. Afvân’dan vitr olarak kıldığı bir rekatte Kur’ân’ın tamamını okuduğu rivâyet edilmektedir. Saîd b. Cübeyr’den de Ka’be’de bir rekatta Kur’ân-ı baştan sona okuduğu rivâyet edilmektedir. Kur’ân okuyuşunu yavaş yavaş tertil üzere yapmak ilim adamlarınca daha makbuldür.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Kur’ân Ne Kadar Süre İçerisinde Baştan Sona Okunmalıdır
3199-)
Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)’den rivâyet olunmuştur. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona şöyle buyurdu: “Kur’ân-ı kırk günde baştan sona oku.” (Buhârî, Savm: 27; Müslim, Sıyam: 17) Bu hadis hasen garibtir. bu hadisi Ma’mer’den, Simak b. Fudeyl’den, Vehb b. Münebbih’den rivâyet ederek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Abdullah b. Amr’a Kur’ân-ı kırk günde baştan sona okumasını emrettiğini bize aktarmaktadırlar.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Kur’ân Ne Kadar Süre İçerisinde Baştan Sona Okunmalıdır
3200-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Adamın biri Ey Allah’ın Rasûlü! hangi amel Allah’a daha sevimlidir? Diye sordu da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: “Konaklayıp yoluna devam eden kişi yani Kur’ân-ı baştan sona devamlı okuyup Kur’ân aleminde yolculuk yapıp konaklayan ve tekrar yeni bir okumayla yoluna devam eden kişinin amelidir.” Konaklayıp göçen ne demektir, diye sorulunca; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kur’ân-ı baştan sona okuyup tekrar başa dönmektir.” (Dârimî, Fedail-ül Kur’ân: 27) Bu hadis garib olup sadece İbn Abbâs rivâyeti olarak biliyoruz. Senedi pek sağlam değildir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Kur’ân Ne Kadar Süre İçerisinde Baştan Sona Okunmalıdır
3201-)
Muhammed b. Beşşâr, Müslim b. İbrahim vasıtasıyla, Salih el Mürrî’den, Katâde’den, Zürare b. Evfâ’dan bu hadisin bir benzerini bize nakletmiş olup “İbn Abbâs’tan” dememiştir. Bence bu rivâyet Nasr b. Ali’nin, Heysem b. er Rabî’den yaptığı rivâyetten daha sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Kur’ân Ne Kadar Süre İçerisinde Baştan Sona Okunmalıdır
3202-)
Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğu bize aktarılmıştır: “Üç günden az bir zaman içerisinde Kur’ân-ı baştan sona okuyan Kur’ân’dan ne okuduğunu anlamamış demektir.” (Dârimî, Fedail-ül Kur’ân: 27) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Kur’ân Ne Kadar Süre İçerisinde Baştan Sona Okunmalıdır
3203-)
Muhammed b. Beşşâr, Muhammed b. Cafer vasıtasıyla Şu’be’den aynı senedle bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 2: Okuyuş Farklılıkları (kıraat)
Konu: Kur’ân Ne Kadar Süre İçerisinde Baştan Sona Okunmalıdır
3204-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kim bilgisiz veya kasıtlı olarak Kur’ân âyetleri hakkında konuşur ve hüküm verirse Cehennem’deki yerine hazır olsun.” (Müsned: 1965) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Kur’ân-ı Kendi Görüş Ve Arzusuna Uydurmaya Çalışan Ne Olur?
3205-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Benden yalan yere hadis aktarmaktan sakınınız bildiğiniz ve benim söylediklerimi aktarabilirsiniz. Her kim benim adıma bile bile bir söz uydurur, söyler ve naklederse Cehennem’deki yerine hazırlansın. Kim de Kur’ân’ın tefsiri hakkında kendi görüş ve arzusuna uydurarak hüküm verirse o da Cehennem’deki yerine hazırlansın.” (Müsned: 1965) Bu hadis hasendir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Kur’ân-ı Kendi Görüş Ve Arzusuna Uydurmaya Çalışan Ne Olur?
3206-)
Cündüp b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her kim Kur’ân âyetleri hakkında kendi görüş ve tahminlerine göre konuşur ve hüküm verirse doğruya varsa bile şüphesiz o kimse yanılgıdadır yanılmıştır.” (Ebû Dâvûd, İlim: 27) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve bazı ilim adamlarından böylece rivâyet edilmiştir. Yani Kur’ân’ın bilgisizce veya kişinin kendi görüş ve tahminlerine göre tefsir etmesine karşı şiddet göstermişlerdir. Katâde ve diğer ilim adamlarından pek çoğunun Kur’ân-ı tefsir ettikleri hakkındaki rivâyete gelince; onlar tahminle Kur’ân-ı tefsir etmemişlerdir. Bu insanların Kur’ân ve Kur’ân tefsiri hakkında bilgisizce ve kendi arzu ve istekleri doğrultusunda konuşmadıklarına dair söylediğimiz sözü doğrulayacak şekilde rivâyetler yapılmıştır. hadisçiler Süheyl b. ebî Hazm hakkında ileri geri söz söylemişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Kur’ân-ı Kendi Görüş Ve Arzusuna Uydurmaya Çalışan Ne Olur?
3207-)
Hüseyn b. Mehdî el Basrî, Abdurrezzak vasıtasıyla Ma’mer’den, Katâde’den şöyle rivâyet edilmiştir: “Kur’ân’da hiçbir âyet yoktur ki onun hakkında bir şey işitmemiş olayım.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Kur’ân-ı Kendi Görüş Ve Arzusuna Uydurmaya Çalışan Ne Olur?
3208-)
İbn ebî Ömer, Sûfyân b. Uyeyne vasıtasıyla A’meş’den, Mûcâhid’in şöyle dediğini aktarmıştır. İbn Mes’ûd, kıratını okumuş olsaydım İbn Abbâs’a, Kur’ân’dan sorduğum pek çok meseleyi sormaya ihtiyaç duymazdım.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Kur’ân-ı Kendi Görüş Ve Arzusuna Uydurmaya Çalışan Ne Olur?
3209-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kim bir namaz kılar da o namazda Fatiha sûresini okumazsa o namaz eksiklir o namaz noksandır. O namaz tam değildir.” Abdurrahman diyor ki: Ey Ebû Hüreyre dedim bazen imamın arkasında oluyorum (ne yapmalıyım?) Ebû Hüreyre şöyle cevap verdi: Ey Farisi oğlu Fatihayı içinden oku Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle buyurduğunu işittim Allah şöyle buyurdu: Namazı kulumla kendi aramda iki eşit kısma ayırdım yarısı benim yarısı da kulum içindir. Kulum istediğine erişecektir. Kul: “Elhamdü lillahi Rabbil alemîn” der. Allah’ta kulum bana hamdetti buyurur. Kul: “Errrahmanirrahîm” der. Allah’ta: Kulum beni övdü, der. Kul: “Maliki yevmiddin” der. Allah’ta kulum yüceltti der. İşte bu okunanlar bana aittir. “İyyake na’büdü ve iyyake nesteîn” benimle kulum arasındaki müşterek ayettir. Sürenin sonu sadece kuluma aittir. Kulum istediğine erişecektir. Sürenin bu son âyetlerinde kul Allah’a duâ ediyor ve ondan dosdoğru yoluna eriştirmesini istiyor. (Müslim, Salat: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17) Bu hadis hasen sahihtir. İsmail b. Cafer ve pek çok kimse Alâ b. Abdurrahman’dan, babasından, Ebû Hüreyre’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmişlerdir. Cüreyc ve Mâlik b. Enes’de, Alâ b. Abdurrahman’dan, Hişam b. Zühre’nin azâdlısı Ebû Saib’ten ve Ebû Hüreyre’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Bakara Sûresindeki Tefsir Edilen Âyetler
3210-)
Aynı şekilde Muhammed b. Yahya, Yakub b. Sûfyân el Farisî şöyle demişlerdir. İsmail b. ebî Üveys babasından, Alâ b. Abdurrahman’dan, babasından, Hişâm b. Zühre’nin azâdlı kölesi Ebû’s Sâib’den ki bu ikisi Ebû Hüreyre’nin sohbet ettiği iki kişidir. Ebû Hüreyre’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim namaz kılar da o namazında Fatiha sûresini okumazsa eksik olup tamam değildir.” b. ebî Üveys’in rivâyetinde bundan fazlası yoktur. Ebû Zür’a’ya bu hadisi sordum. İkisi de sahihtir, dedi ve İbn ebî Üveys’in babası vasıtasıyla Alâ’dan rivâyetini delil olarak gösterdi.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Bakara Sûresindeki Tefsir Edilen Âyetler
3211-)
Abd b. Humeyd, Abdurrahman b. Sa’d vasıtasıyla Amr b. ebî Kays’den, Simak b. Harb’den, Abbâd b. Hubeyş’den, Adiyy b. Hâtim’den şöyle nakledilmiştir: Mescidde oturmakta olan Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına geldim insanlar bu Adiyy b. Hâtim’dir. Hiçbir kimsenin korumasına tabi olmadan gelmiştim. Kendisine takdim edildiğim zaman elimden tuttu ve bundan önce de Allah’tan onun elini elime tutuşturmasını istiyordum buyurdu. Benimle birlikte kalktı, tam o sırada yanında bir çocuğu bulunan bir kadın O’nu karşıladı ve sana arz edeceğimiz bir ihtiyacımız var dedi. Onların ihtiyacını görünceye kadar onlarla beraber ayakta kaldı, sonra elimden tuttu ve beni evine götürdü. Bir kız çocuğu bir minder attı, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun üzerine oturdu. Ben de onun önüne oturdum. Allah’a hamd-ü sena ettikten sonra şöyle buyurdu: “La ilahe illallah” demekten seni alıkoyan nedir? Yoksa Allah’ın dışında bildiğin bir ilah mı var? Ben hayır diye cevap verdim sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir süre konuştu ve şöyle buyurdu: “Allahu ekber” (Allah en büyüktür) demekten mi kaçıyor ve Allah’tan daha büyük bir varlık mı tanıyorsun? Ben de hayır dedim ve şöyle devam etti: Yahudiler, Allah’ın gazablandığı kimselerdir. Hıristiyanlar ise sapıktır. Ben de: “Müslüman oldum ve geldim dedim” dedim. Bunun üzerine yüzünün sevinçten değiştiğini gördüm, sonra benim için emir verdi, Ensâr’dan bir kimsenin evine yerleştirildim ve sabah akşam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gidip gelmeye başladım. Bir akşam vakti Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanındayken yünden çizgili elbiseler giymiş fakir bir gurup geldi namazı kıldırıp kalktı ve cemaati bu kimselere yardım etmeye teşvik etti ve şöyle buyurdu: Bir ölçek olsun, yarım ölçek olsun, bir avuç parçası olsun bu insanlara vermek suretiyle sizler kendinizi Cehennem ateşinden koruyabilirsiniz. Bir hurma ile de yarım hurma ile de olsa veriniz... Hepiniz bir gün Allah’la karşı karşıya geleceksiniz ve Allah size şöyle buyuracaktır: Sizlere göz, kulak vermedim mi? O kimse de evet verdin diyecektir. Allah: Sana çoluk çocuk vermedim mi? Buyuracak. O kimse de evet diyecek Allah, kendin için gönderdiklerin nerede? Buyuracak o kimse önüne arkasına sağına soluna bakınacak Cehennem ateşinden kendisini koruyacak bir şey bulamayacak. Her biriniz yarım hurma ile olsa bile kendinizi ateşten koruyunuz. Şayet bulamaz ise güzel sözle yapsın. Buyurdu. Ben sizin için yoksulluktan endişe etmiyorum. Allah size her şeyi veren ve yardım edendir. Hatta bir kadın Hîre ile Medîne arasında kendi başına gidecek bineğin çalınmasından korkulmayacaktır. Ben de bu söz üzerine içimden Tayy kabilesinin meşhur hırsızları nerede olacak, dedim. Bu hadis hasen garib olup sadece Simak b. Harb’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Şu’be Simak b. Harb’den, Abbâd b. Hubeyş’den Adiyy b. Hatîm’den bu hadisi uzunca tam metniyle rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Bakara Sûresindeki Tefsir Edilen Âyetler
3212-)
Adiyy b. Hâtim (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Yahudiler, Allah’ın gazablandığı kimselerdir, Hıristiyanlar da sapık kimselerdir.” Sonra hadisi uzunca zikretti. (Müslim, Salat: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Bakara Sûresindeki Tefsir Edilen Âyetler
3213-)
Ebû Mûsâ el Eş’arî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah, Adem’i yeryüzünün her bir tarafından aldığı topraktan yaratmıştır. Bundan dolayı Adem’in nesli yeryüzünün renkleri kadar değişik şekillerde çoğalıp geldiler. Dolayısıyla; kimi kızıl renkli, kimi beyaz, kimi siyah kimi de bunlar arası renklerdedir. Kimi yumuşak, kimi sert, kimi iyi, kimi kötüdür.” (Ebû Dâvûd, Sünnet: 27) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Bakara Sûresindeki Tefsir Edilen Âyetler
3214-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Bakara sûresi 58. ayeti olan “Fakat kapısından secde ederek girin” ayetini tefsir ederek şöyle buyurdu: “O gün İsrail oğulları secde ederek değil uylukları üzerinde emekleyerek girdiler.”
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 3: Kur’ân’ın Tefsiri
Konu: Bakara Sûresindeki Tefsir Edilen Âyetler