Sünen-i Tirmizî Hadis Kitabı
3975-)
Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde ademoğullarının efendisi benim, Hamd sancağı benim elimdedir. Övünme yok o gün adem ve diğerleri de hepsi benim sancağım altındadır. Toprak yarılıp kabirden çıkarılacak ilk kimse de benim fakat övünme yok.” (İbn Mâce, Zühd: 17) Bu hadis buradakinden uzundur. Bu hadis hasen sahihtir. senedle Ebû Nadre’den, İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Değeri Ve Kıymeti
3976-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından bazı kişiler, kendisini beklemek üzere oturmuşlardı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çıktı onlara yaklaşınca onların konuştuklarını duydu. Bazıları şöyle diyordu: “Şaşılacak şey doğrusu Allah yaratıklarından birini dost edinmiş, İbrahim dost edinmiş diğer bir kısmı ise Mûsâ’nın Allah’la konuşması daha hayret verici bir şeydir. Allah onunla apaçık konuşmuştur. Diğer bir kısmı ise Îsa Allah’ın kelimesi ve ruhudur. Diğer bir kısmı da Adem, babasız şekilde yaratılmış, seçkin insandır, dediler.” Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların yanına geldi selam verip şöyle buyurdu: “Konuşmalarınızı ve hayret ettiğiniz şeyleri dinledim. İbrahim, Allah’ın dostu olup o bir gerçektir. Mûsâ’da Allah’ın konuştuğu seçkin bir kimsedir, bu da doğrudur. Îsa’da Allah’ın ruhu ve kelimesidir. Buda bir gerçektir. Adem: Allah seçmiştir. Bu da bir gerçektir. Dikkat ediniz Allah’ın sevgilisi övünmeksizin benim övünme yok. Kıyamet günü hamd sancağını taşıyacak olan benim övünmek yok… Kıyamet gününde ilk şefaat edecek olan benim şefaati kabul edilecek olanda benim. Fakat övünme yok… Cennetin kapılarının halkalarını ilk hareket ettirecek olan benim. Allah bana Cennet kapısını açacak beraberinde olan mü’minleri ve fakirleri Cennete sokacaktır, fakat övünme yok… Ben geçmişlerin ve geçeceklerin en değerlisiyim, fakat övünme yok…” (Dârimî, Mukaddime: 27) Bu hadis garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Değeri Ve Kıymeti
3977-)
Abdullah b. Selam (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Tevratta, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in özellikleri ve Meryem oğlu Îsa’nın özellikleri yazılıdır. Îsa’nın, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte defnedileceği de yazılıdır.” Ebû Kuteybe diyor ki: Ebû Mevdud şöyle demiştir: “Hücre-i Saadette bir kabirlik yer kalmıştır.” (Dârimî, Mukaddime: 27) Bu hadis hasen garibtir. b. Zahhak ta aynı şekilde demektedir. Meşhur ve bilinen Dahhâk b. Osman el Medenî’dir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Değeri Ve Kıymeti
3978-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Medîne’ye geldikleri gün Medîne’nin her yeri aydınlanmış ve nurlanmıştı. Vefat ettiği gün ise her taraf karanlıklar içerisinde kalmıştı. Defnedeceğimiz zaman ellerimizden toprağa bıraktık, kalblerimizi tanıyamaz olduk.” (İbn Mâce, Cenaiz: 27) Bu hadis garib sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Değeri Ve Kıymeti
3979-)
Kays b. Mahreme (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ben ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Fil hadisesi olduğu yıl dünyaya gelmişiz. Osman b. Affân bir gün Ya’mer b. Leys oğullarının adamı Kubas b. Eşyem’e sen mi büyüksün yoksa Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mi? Kubas şu karşılığı verdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benden büyüktür ben ise doğumda ondan eskiyim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), fil senesi doğdu Annem beni Fil olayının olduğu yere götürmüştü de fillerin (veya kuşların) terslerini yeşilimtırak olarak görmüştüm.” (Müsned: 17218) Bu hadis hasen garibtir. Sadece Muhammed b. İshâk’ın rivâyetiyle bilmekteyiz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Doğumu
3980-)
Ebû Mûsâ el Eş’arî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Tâlib ticaret için Şam’a doğru yola çıktı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’de Kureyş’in ileri gelenleriyle birlikte çıkmıştı. Rahib Buheyra (veya Bahira) nın yakınına vardıklarında Ebû Tâlib konaklamak için develerin palanlarını çözmüştür. Önceleri o Rahib bu kervandaki insanların yanına çıkmazdı ve ilgilenmezdi bu sefer bu kervanda bulunan kimselerin yanına çıkıp aralarında gezinmeye başladı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gelince O’nun elini tutarak: “Bu alemlerin efendisidir. Bu alemlerin efendisidir. Allah, bunu alemlere rahmet olarak gönderecektir” dedi. Kureyş’in ileri gelenleri “nereden biliyorsun” dediler. Rahib şu karşılığı verdi. Siz tepeyi aştığınız zaman secdeye kapanmadık ne bir ağaç ne de taş kalmamıştır. Bunlar ancak peygamber olacak kimselere secde ederler. Onun iki kürek kemiği arasındaki bir meyve ve büyüklüğündeki peygamberlik mühründen de tanıdım sonra dönüp onlar için yemek hazırladı. Yemeği kendilerine getirdiğinde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) develerin ve eşyaların yanında bulunuyordu. Rahib ona haber gönderiniz o da gelsin dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de kendisini gölgelendiren bir bulut üzerinde olduğu halde çıkageldi. Bir ağacın gölgesi altında oturan o kalabalığın yanına gelip oturunca ağacın gölgesi onun üzerine doğru eğilmişti. Rahib: “Bakınız ağacın gölgesi onun üzerine eğildi” dedi. Rahib, onların arasında dolaşırken; Şam tarafına Rumlar diyarına götürmemelerini istemekte idi. Çünkü Rumlar O’nu tanırlarsa öldürebilirlerdi. Rahib burada iken Rumlardan gelen yedi kişi gözüne ilişti. Rahib onları karşıladı ve geliş sebebiniz nedir? diye sordu. Onlar da dediler ki: Şu gelmesi beklenen peygamber bu aylarda çıkacaktır diye geldi. Adam gönderilmedik hiçbir yol ve yön kalmadı Biz de haber aldık ve senin bu bölgene gönderildik. Rahib: Arkanızda sizden daha çok bilgi sahibi, hayırlı bir kimse var mı diye sordu. Onlarda: “Senin bulunduğun bu bölgede onun olabileceği bildirildi” dediler. Rahib: Allah’ın yapacağı bir işi insanlardan birilerinin engelleyebileceğini ve buna güçlerinin yeteceğini sordu. Hayır diye cevap verdiler.” Sonra o Rahibin bilgi ve otoritesini kabul edip orada kaldılar. Rahib: Kureyşlilere, Allah için söyleyiniz bu çocuğun velisi kimdir? dediler ki? Ebû Tâlib’tir. Rahibin ısrarlı hareketine bakarak Ebû Tâlib, peygamberi götürmekten vazgeçip Ebû Bekir ve Bilâl ile geri gönderdi. Rahib, Peygamber ve beraberindekilere azık olarak pasta ve zeytinyağı verdi. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen garibtir. Sadece bu şekliyle bilmekteyiz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamberliğin Başlangıcı
3981-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e kırk yaşında iken vahiy inmeye başladı Mekke’de on üç yıl, Medîne’de ise on yıl kaldı ve altmış üç yaşında vefat etti.” (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Fedail: 17) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamberlik Kaç Yaşında Gelmişti?
3982-)
Yine İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) altmış beş yaşında iken vefat etmiştir. Muhammed b. Beşşâr bu şekilde rivâyet etmiş olup Muhammed b. İsmail de aynen rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamberlik Kaç Yaşında Gelmişti?
3983-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ne çok uzun boylu ne de dikkat çekecek kadar kısa boylu idi. Sütbeyaz olarak beyazda değildi. Esmer de değildi. Saçı ne kıvırcık ne de düz değildi. Allah kırk yaşında O’na peygamberlik görevi verdi. Mekke’de on yıl, Medîne’de on yıl kaldı. Altmış beş yaşında da vefat etti. Vefat ettiği zaman saç ve sakalında yirmi kadar beyaz kıl yoktu.” (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Fedail: 17) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamberlik Kaç Yaşında Gelmişti?
3984-)
Câbir b. Semure (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Mekke’de bir taş vardı. Peygamber olarak gönderildiğim gecelerde bana selam verirdi. O taşı hala çok iyi tanıyorum.” (Müslim, Fedail: 27) Bu hadis hasen garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Peygamberlik Özellikleri
3985-)
Semure b. Cündüp (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber tek bir kaptan sabahtan başlayarak geceye kadar yemek yemiştik; on kişi kalkar on kişi otururdu. Biz nereden ve nasıl bu yemek çoğalıyor?” Dedik. Semure: “Hayret ettiğin şeye bir bak, kaptaki bereket şuradan yapılıyordu dedi ve eliyle göğü işaret etti.” (Müsned: 19276) Bu hadis hasen sahihtir. Ebû’l Alâ’nın ismi Yezîd b. Abdullah b. Şıhhîr’dır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Peygamberlik Özellikleri
3986-)
Ali b. ebî Tâlib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Mekke’de peygamber ile beraberdim, Mekke çevresinde bazı bölgeleri gezmeye çıkmıştık. Karşımıza çıkan her bir dağ ve ağaç, selam sana ey Allah’ın Rasülü!” diyordu. (Dârimî, Mukaddime: 27) Bu hadis garibtir. çok kimse Velid b. Sevr’den rivâyet ederek: “Abbâd b. ebî Yezîd” ten demişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Dağ Ve Ağaç Peygambere Selam Vermiş Midir?
3987-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hurma ağacı gövdesine dayanarak hutbe okurdu sonradan minber yaptılar da minber üzerinde hutbe vermişti ki o kütük devenin inlemesi gibi inledi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), minberden inerek o kütüğü okşadı da sesi kesildi.” (Müsned: 12884) Bu konuda Übey, Câbir, İbn Ömer, Sehl b. Sa’d, İbn Abbâs, Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Enes hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Dağ Ve Ağaç Peygambere Selam Vermiş Midir?
3988-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir bedevî Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve “Senin peygamber olduğunu ne ile bileceğim?” Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Şu hurmanın salkımını çağırsam o benim peygamber olduğuma şehâdet eder dedi ve çağırdı. Hurma salkımı ağaçtan inmeye başlayarak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gelip dayandı. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), dön buyurdu. Hurma salkımı da dönüp ağaçtaki yerini aldı. Bedevi de Müslüman oldu.” (Dârimî, Mukaddime: 17) Bu hadis hasen garib sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Dağ Ve Ağaç Peygambere Selam Vermiş Midir?
3989-)
Ebû Zeyd b. Ahtab (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini yüzüme sürdü ve sıvazladı ve benim için duâ etti. Hadisin râvîlerinden Azre dedi ki: Ebû Zeyd, yüz yirmi sene yaşadı buna rağmen saçında ve sakalında birkaç tane beyaz kıl vardı.” (Müsned: 19807) Bu hadis hasen garibtir. Ebû Zeyd’in ismi Amr b. Ahtab’tır.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Dağ Ve Ağaç Peygambere Selam Vermiş Midir?
3990-)
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Talha, Ümmü Süleym’e, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sesini çok zayıf buldum onda açlık olduğunu zannediyorum yanında yiyecek olarak bir şey var mı? dedi. Ümmü Süleym de: “Evet” diye cevap verdi. Sonra arpa unundan birkaç ekmek çıkardı. Başörtüsünden bir parçasıyla sardıktan sonra elime tutuşturdu bir kısmını da kendine bıraktı sonra beni Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a gönderdi. Ben de ekmeği Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e getirdim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i yanında ashabıyla mescidde oturur durumda buldum, ben de onların yanına dikeldim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana dedi ki: Seni Ebû Talha mı gönderdi? Ben de “Evet” dedim. Yemek için mi? buyurdu. Ben de “Evet” dedim. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yanındakilere kalkınız! Buyurdu. Hepbirlikte yürüdüler. Ben de onların önünden yürüdüm. Ebû Talha’ya varınca durumu haber verdim. Ebû Talha dedi ki: Ey Ümmü Süleym! Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), beraberindekilerle birlikte bize geldi kendilerine yedirecek bir şeyimiz de yok. Ümmü Süleym, Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dedi. Ebû Talha gidip Peygamberi karşıladı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Ebû Talha içeri girdiler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ey Süleym’in annesi buyurdu yanında ne varsa getirir. Ümmü Süleym o ekmeği getirdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in emri üzerine ekmek doğrandı. Ümmü Süleym yağ tulumunu sıkarak onun içinden çıkanı katık yaptı. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu kabın içersine Allah’ın dilediği şekilde bir şeyler okudu. Sonra Ebû Talha’ya on kişiye izin ver dedi. Ebû Talha on kişiye yemek yemeleri için izin verdi. Onlar girdiler doyasıya kadar yediler sonra çıktılar. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) on kişiye daha izin ver buyurdu. Bunlar da girdiler. Doyasıya kadar yediler ve çıktılar. Tüm cemaat hepsi yediler ve doydular. O gün o topluluk yetmiş veya seksen kişiydi. (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Eşribe: 17) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Dağ Ve Ağaç Peygambere Selam Vermiş Midir?
3991-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “İkindi namazı yaklaştığı bir sırada Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i gördüm. İnsanlar abdest suyu aradılar fakat bulamadılar. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e abdest suyu getirildi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) elini o kabın içersine koydu ve Müslümanlara o kaptan abdest almalarını emretti. Enes: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in parmaklarının altından suyun fışkırdığını gördüm. Müslümanların hepsi o kaptaki sudan abdestlerini aldılar.” (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Fedail: 17) Bu konuda Imrân b. Husayn, İbn Mes’ûd, Câbir, Ziyâd b. Hâris es Sudâî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Enes hadisi hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Dağ Ve Ağaç Peygambere Selam Vermiş Midir?
3992-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamberliğin ilk başlangıcında Allah kendisine rahmetiyle muamele ederek şöyle ikramda bulundu: O günlerde gördüğü her rüya sabah aydınlığı gibi aynen çıkardı. Allah’ın dilediği kadar bir süre böyle kaldı. Sonra kendisine yalnızlık sevdirildi. O günlerde kendisine yalnız kalmaktan daha sevimli bir şey yoktu.” (Buhârî, Ta’bir: 27; Müslim, İman: 17) Bu hadis hasen garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Dağ Ve Ağaç Peygambere Selam Vermiş Midir?
3993-)
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Siz mucizeleri azab olarak kabul ediyorsunuz. Oysa biz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamnında onu bereket olarak kabul ederdik. Peygamberle beraber yemek yerken yemeğin Allah’ı tesbih ettiğini işitirdik. Bir seferinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e su getirilmişti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini suyun içersine koydu parmakları arasından su fışkırmaya başladı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Haydin abdest almaya… Gökten inen berekete geliniz… Hepimiz o sudan abdest aldık.” (Buhârî, Menakıb: 27) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Dağ Ve Ağaç Peygambere Selam Vermiş Midir?
3994-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Hâris b. Hişâm, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e: “Sana vahiy nasıl geliyor” diye sordu. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Bana vahiy bazen çan sesi gibi gelir ki bana en şiddetli gelen şekli budur. Bazen melek bana insan suretinde görünür benimle konuşur ben de onun söylediklerini ezberlemiş olurum.” Âişe diyor ki: “Soğuğu şiddetli bir günde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e vahiy geldiğini görmüştüm alnından ter akıyordu.” (Buhârî, Menakıb: 27) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’e Vahiy Nasıl Gelirdi?
3995-)
Berâ (radıyallahü anh)’dan rivâyet edilmiştir dedi ki: “Kırmızı elbise içerisinde saçları omuzlarına kadar dökülen kimseler arasında Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den daha güzel birini görmedim; saçları iki omuzları arasına dökülmüştü. Omuzları arası genişti boyu da ne uzun ne de kısa idi.” (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Fedail: 17) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Görünüşü Ve Şekli
3996-)
Ebû İshâk (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre: “Adamın biri, Berâ’ya, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yüzü kılıç gibi beyaz mıydı?” diye sordu. Berâ: “Hayır! Ay gibi parlaktı” dedi. (Buhârî, Menakıb: 27; Dârimî, Mukaddime: 17) Bu hadis hasendir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Görünüşü Ve Şekli
3997-)
Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in boyu ne uzun ne de kısa idi, avuçları ve ayakları dolgundu, başı irice idi, mafsalları büyükçe idi, göğsünden göbeğine kadar bir kıl çizgi şeklinde uzardı. Yürüdüğü vakit yokuştan iniyormuş gibi öne eğilerek yürürdü. O’ndan önce ve O’ndan sonra O’nun bir benzerini görmedim.” (Müsned: 706) Bu hadis sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Görünüşü Ve Şekli
3998-)
Sûfyân b. Vekî, babası Vekî’ vasıtasıyla Mes’ûdî’den aynı senedle bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Görünüşü Ve Şekli
3999-)
Ali b. ebî Tâlib (radıyallahü anh)’in oğullarından Muhammed b. İbrahim’den aktarıldığına göre, şöyle demiştir: Ali (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in özelliğini anlatırken şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ne dikkat çekecek kadar uzun ne de göze batacak şekilde kısa idi. Halkın orta boylusu idi, saçları ne kıvırcık olup ne de sarkık idi; orta kıvırcıklıkta idi. Tıknaz değildi, yüzü de yuvarlak idi. Rengi kırmızıya çalan bir beyazlıktaydı. El ve ayakları dolgundu, yürüdüğünde yokuştan iner gibi hızlıca yürürdü, bir tarafa döndüğünde vücuduyla dönerdi, iki kürek kemiği arasında Peygamberlik mührü vardı. Peygamberin sonuncusu idi. İnsanların en cömerdi idi. İnsanların kalbi en rahat olanı idi. Lehçesi en doğru tabiatı en yumuşak ve insanlarla muaşereti en ikramlı olanıydı. O’nu ansızın gören ondan korkardı. O’nunla beraber olan onu severdi. O’nu anlatmaya çalışan anlatmaktan aciz kalınca; ne O’ndan önce ne de O’ndan sonra bir benzerini görmedim” derdi. (Müsned: 706) Bu hadis hasen garibtir. Senedi muttasıl değildir. Cafer diyor ki: El Asmaî’den, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in özelliklerinden bahseden bu hadisin bazı kelimelerin açıklaması hakkında şöyle dediğini işittim: Mumeğğıt: Alabildiğine uzun demektir. Bir bedeviden işittim konuşmasında şöyle diyordu: “Temağğatefî nüşşabetin” yani yayının kirişini alabildiğine uzattı demektir. “El mütereddid” kısalıp iç içe giren demektir. “Katat”ın manası ise saçında biraz kıvırcıklık olan demektir. “El mutahham” cüsseli ve etli kimse demektir. “El mükelsim” yuvarlak yüzlü kimsedir. “Müşrebün” beyazlığına kırmızılık karışan pembe renkli kişi demektir. “Ed’ac” gözünün siyahı çok olan kimsedir. “Ehdebü” kirpiği uzun olan kimse demektir. “Keted” omuzların birleştiği yerdir ki adına Kahil denilir. “Mesrübe” göğüsten göbeğe kadar uzanan ince dal gibi “Şesn” el ve ayak parmakları kalın olan kişidir. “Tekallu” sert yürüyüştür. Sabeb” çukur yerdir. Sabûb ve Sabeb’den indik denilir. “Celîlül mişaş” mafsal kemikleri demektir. “el Aşîratü” arkadaşlık “Aşîr” arkadaş demektir. “el Bedîhe” ansızın erişmedir. “Bedehtühü bi emrin” işi ona ansızın ulaştırdım demektir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Görünüşü Ve Şekli
4000-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sözü sizin gibi hızlı hızlı söylemezdi. Fakat o açıklayarak ve yavaş yavaş konuşurdu ki yanında olan kimse onu ezberlerdi.” (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Fedail-üs Sahabe: 27) Bu hadis hasendir. Bu hadisi sadece Zührî’nin rivâyetiyle bilmekteyiz. Yunus b. Yezîd’te bu hadisi Zührî’den rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem İn Konuşması
4001-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) konuştuğu bir kelimeyi üç sefer tekrar ederdi ki dinleyen daha kolay anlasın diye.” (Buhârî, İlim: 27) Bu hadis hasen sahih garibtir. Abdullah b. Müsenna rivâyetiyle bilmekteyiz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem İn Konuşması
4002-)
Abdullah b. Hâris b. Hazm (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in tebessüm dışında bir gülmesini görmedim.” (Müsned: 17043) Bu hadis hasen garibtir. Yezîd b. ebî Habib vasıtasıyla Abdullah b. Hâris b. Cez’den bu hadisin bir benzerini rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Gülmeleri Nasıldı?
4003-)
Abdullah b. Hâris b. Cez (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gülüşü sadece tebessümdü.” (Müsned: 17043) Bu hadis sahih garibtir. Bu hadisin Leys b. Sa’d’ın rivâyetinden olduğunu sadece bu şekliyle bilmekteyiz.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Gülmeleri Nasıldı?
4004-)
Ebû Sâib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Teyzem beni Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e götürdü ve Ey Allah’ın Rasûlü! kız kardeşimin çocuğu sancılandı” dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Başımı sıvazladı ve bana bereket duâsı okudu. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) abdest aldı ben onun abdest suyunun artığından içtim ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasına dikildim; iki küreği arasındaki Peygamberlik mührüne baktım, keklik yumurtası büyüklüğündeydi.” (Buhârî, Vudu’: 27; Müslim, Fedail: 17) Zirr: Yumurta demektir. konuda Selman, Kurre b. İyas, Câbir b. Semure, Ebû Rimse, Büreyde, Abdullah b. Sercis b. Ahtab ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. hadis bu şekliyle hasen garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Peygamberlik Mührü Nasıldı?
4005-)
Câbir b. Semure (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mührü iki kürek kemiği arasında olup güvercin yumurtası büyüklüğünde kırmızımtırak bir yumru şeklinde idi.” (Müslim, Fedail: 17) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Peygamberlik Mührü Nasıldı?
4006-)
Câbir b. Semure (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in baldır ve bacakları çok düzgün olup sadece tebessüm şekliyle gülerdi, kendisine baktığımda sürmeli derdim halbuki sürme çekmiş değildi.” (Müsned: 20012) Bu hadis hasen garibtir. Bu şekliyle sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Sürmeli Miydi?
4007-)
Câbir b. Semure (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gözlerinin akı kızılım tırak olup ayakları ise düztaban değildi. (Müslim, Fedail: 27)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Sürmeli Miydi?
4008-)
Yine Câbir b. Semure (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), geniş ağızlı, gözünün beyazı kızılımtırak ayakları da düztaban değildi. Şu’be diyor ki: Simak’e “Daliul fem” ne demektir? Diye sordum. “Geniş ağızlı” diye cevap verdi. “Eşkelün ayn” ne demektir? Dedim. “Göz yarığı geniş olan” demektir, dedi. (Simak’in bu konuda yanıldığı doğrusunun gözünün akının kızılım tırak olduğudur.) “Menhûşül akıb” ne demektir? Dedim. “Eti az olan ökçe” dedi. (Müslim, Fedail: 17) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Sürmeli Miydi?
4009-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yürüyüşünden daha güzel yürüyüşlü bir kimse görmedim. Sanki yeryüzü O’na dürülür gibiydi. Biz O’na yetişebilmek için var gücümüzü harcamaktayız fakat O, hiçbir sıkıntı çekmeden yürürdü.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Sürmeli Miydi?
4010-)
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Peygamberler bana gösterildi; Mûsâ’yı, Yemenli Şenûe kabilesinin insanlarına benzer olarak gördüm. Meryem oğlu Îsa’yı gördüm, insanlardan O’na en yakın benzeyen Urve b. Mes’ûd’tur. İbrahim’i gördüm O’na benzeyen kişi benim. Cibril’i de insan şeklinde gördüm, Dıhye İbn halife el Kelbî’ye benzerdi.” (Müslim, İman: 27) Bu hadis hasen sahih garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Sürmeli Miydi?
4011-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) altmış beş yaşında vefat etmiştir.” (Müslim, Fedail: 27)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Yaşı Ve Ömrü Ne Kadardır?
4012-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), vefat ettiği zaman altmış beş yaşındaydı.” (Müslim, Fedail: 27) Bu hadis hasendir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Yaşı Ve Ömrü Ne Kadardır?
4013-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke’de on üç sene kaldı kendisine vahiy geldi. Altmış üç yaşında da vefat etti.” (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Fedail: 17) Bu konuda Âişe, Enes, Dağfel b. Hanzele’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ancak, Dağfel’in, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i gördüğü ve hadis işittiği sabit değildir. İbn Abbâs’ın hadisi Amr b. Dinar’ın rivâyeti olarak hasen garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Yaşı Ve Ömrü Ne Kadardır?
4014-)
Cerir (radıyallahü anh) vasıtasıyla Muaviye b. ebî Sûfyân’dan rivâyet edilmiştir. Cerir dedi ki: “Muaviye’nin hutbe verdiğini ve şöyle dediğini işittim: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), altmış üç yaşında vefat etti. Ebû Bekir ve Ömer’de aynı yaşta vefat ettiler. Şu anda ben de altmış üç yaşındayım.” (Müslim, Fedail: 27) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Yaşı Ve Ömrü Ne Kadardır?
4015-)
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), altmış üç yaşında vefat etti.” (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Fedail: 17) Bu hadis hasen sahihtir. kardeşinin oğlu bu hadisi Zührî’den, Urve’den ve Âişe’den buna benzer şekilde rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Yaşı Ve Ömrü Ne Kadardır?
4016-)
Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyet edilmiştir: Dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her dosta dostluğundan uzak olduğumu bildiririm. Eğer bir dost edinmiş olsaydım, Ebû Kuhafe’nin oğlunu dost edinirdim. Sizin Peygamberiniz; Allah’ın dostudur.” (Müslim, Fedail-üs Sahabe: 27) Bu hadis hasen sahihtir. konuda Ebû Saîd, Ebû Hüreyre, İbn Zübeyr ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Ebû Bekir Es Sıddîk Radıyallahü Anhin Hayat Hikâyeleri
4017-)
Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ebû Bekir, efendimiz ve bizim en hayırlımızdır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e de en sevgili olanımızdır.” (Buhârî, Menakıb: 17) Bu hadis sahih garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Ebû Bekir Es Sıddîk Radıyallahü Anhin Hayat Hikâyeleri
4018-)
Abdullah b. Şakîk (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe (radıyallahü anha)’ya; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından hangisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e daha sevgili idi?” diye sordum. Âişe: “Ebû Bekir” dedi. “Sonra kim?” dedim. Âişe: “Ömer” dedi. “Sonra kim” dedim. Âişe: “Ebû Ubeyde b. Cerrâh” dedi. “Sonra kim” dedim, Âişe sustu. (İbn Mâce, Mukaddime: 27) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Ebû Bekir Es Sıddîk Radıyallahü Anhin Hayat Hikâyeleri
4019-)
Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Cennet’te yüksek derecelerde olanlar kendilerinden aşağıda olanları, sizin göğün ufkunda doğan bir yıldızı görmeniz gibi görecekler. Ebû Bekir ve Ömer onlardandır. Bu büyük nimete ermişlerdir.” (Ebû Dâvûd, Huruf: 27; İbn Mâce, Mukladdime: 17) Bu hadis hasendir. Atıyye ve Ebû Saîd’den de değişik şekilde rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Ebû Bekir Es Sıddîk Radıyallahü Anhin Hayat Hikâyeleri
4020-)
Ebû’l Mualla (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün hutbe irad etmiş ve adamın birini Rabbi dünyada dilediği kadar yaşamak dünyada dilediği kadar yiyip içmekle Rabbine kavuşmak arasında serbest bıraktı da o kimse Rabbine kavuşmayı seçti, buyurmuştu. Bunun üzerine Ebû Bekir ağladı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabı: “Allah’a kavuşma ile dünya hayatı arasında serbest bırakılan kişi konusunda şu ihtiyar adam (Ebû Bekir)’in ağlamasına şaşmaz mısınız?” Dediler. Oysa Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in söylediği gerçek sözün manasını bilen tek Ebû Bekir idi. Ebû Bekir dedi ki: “Mallarımızı ve babalarımızı sana feda ederiz.” Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu: “İnsanlardan arkadaşlığında ve malında bize Ebû Bekir’den daha cömert davranan kimse yoktur. Bir dost edinmiş olsaydım Ebû Bekir’i dost edinirdim. Fakat iman kardeşliğimiz sevgi ve samimiyetimiz vardır diye iki veya üç kere söyledi. Dikkat edin sizin Peygamberiniz Allah’ın dostudur.” (Müsned: 15357) Bu konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen garibtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Sözlerinden Ebû Bekir Ne Anlamıştı?
4021-)
Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), minber üzerinde oturdu ve: Allah bir kulunu dünya nimetlerinden ona dilediğini vermekle kendi katındaki nimetler arasında serbest bıraktı da o kul Allah katındaki nimetleri seçti buyurdu. Bunun üzerine Ebû Bekir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Anne ve babalarımızı sana feda ederiz.” Biz şaştık kaldık, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kuldan bahsediyor O’da anamız babamız feda olsun diyor, dediler. Ne var ki serbest bırakılan kimse Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kendisi idi. Bu konuyu en iyi bilen de Ebû Bekir idi. İnsanlardan arkadaşlığında ve malında bana en cömert davranan Ebû Bekir’dir. Dost edinmiş olsaydım Ebû Bekr’i dost edinirdim. Fakat İslam kardeşliğimiz vardır mescide Ebû Bekr’in penceresinden (küçük kapı) başka hiçbir kapı kalmasın. (Buhârî, Salat: 27; Müslim, Fedail: 17) Bu hadis hasen sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Sözlerinden Ebû Bekir Ne Anlamıştı?
4022-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her kimin bize bir iyiliği dokunmuşsa mutlaka ona karşılığını vermişizdir. Ebû Bekir hariç çünkü onun bizim yanımızda öyle bir iyiliği vardır ki Allah onu kıyamet günü mükafatlandıracaktır. Ebû Bekir’in malının bizi faydalandırdığı kadar hiç kimsenin malı bizi faydalandırmamıştır. Bir dost edinmiş olsaydım mutlaka Ebû Bekir’i dost edinirdim. Dikkat edin! Sizin Peygamberiniz Allah’ın dostudur.” (İbn Mâce, Mukaddime: 27)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Sözlerinden Ebû Bekir Ne Anlamıştı?
4023-)
Huzeyfe (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Benden sonra Ebû Bekir ve Ömer’e uyunuz.” (İbn Mâce, Mukaddime: 27)
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Ebû Bekir Ve Ömer’in Hayat Hikâyeleri
4024-)
Ahmed b. Meni’ ve pek çok kişi şöyle dediler: Sûfyân b. Uyeyne vasıtasıyla Abdulmelik b. Umeyr’den bu hadisin bir benzerini bize rivâyet ettiler. Sûfyân b. Uyeyne bu hadisle tedlis yapmıştır. Bazen Zaide’den, Abdulmelik b. Umeyr’den demekte bazen de: Zaide’den demeyip sadece Abdulmelik b. Umeyr demektedir. Bu hadis hasendir. Bu konuda İbn Mes’ûd’tan da hadis rivâyet edilmiştir. es Sevrî bu hadisi Abdulmelik b. Umeyr’den, Rib’î’nin azâdlısından ve Rıbî’den ve Huzeyfe’den rivâyet edilmiştir. hadis değişik bir şekilde aynı şekilde Rib’î’den, Huzeyfe’den de rivâyet edilmiştir. Sâlim el En’umî bu hadisi Rib’î b. Hıraş’tan ve Huzeyfe’den rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Tirmizî, 5: Menâkıb Bölümleri
Konu: Ebû Bekir Ve Ömer’in Hayat Hikâyeleri