Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı

3104-) Zeyd b. Erkam'dan demiştir ki: Gözlerimde bulunan bir ağrıdan dolayı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni ziyaret etti." b. Hanbel IV.61, 375.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Bir Kimseyi Göz Ağrısından Dolayı Ziyaret Etmek
3105-) Abdurrahman b. Avf dedi ki: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı (şöyle) derken işittim. Bir yerde taun (bulunduğun)u işitirseniz oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde zuhur edecek olursa ondan yani, taundan kaçarak (bulunduğunuz yerden dışarı) çıkmayınız" tıb 30; Müslim, selâm 92, 93, 94, 98, 100; Ahmed b. Hanbel, 1,178, 180, 186, 111,416, IV.177, 186, V-206, 208, 210, 373.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Tâûndan Dolayı Bir Memleketten Çıkıp Gitmak
3106-) Âişe binti Sa'ddan (rivâyet olunduğuna göre) Babası (şöyle) demiştir; Mekke'de hastalanmıştım. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beni ziyarete geldi. Ve elini alnıma koydu. Sonra göğsümü ve karnımı sıvazlayıp: Ey Allah'ım Sa'da şifa ver ve onun hicretini tamamla" diye dua etti. merza 13; Müslim, vesaya S; Ahmed b. Hanbel 1,168-171.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ziyaret Sırasında Hastaya Şifa Bulması İçin Dua Etmek
3107-) Ebû Mûsâ el-Eş'ari'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurdu: - Açı doyurunuz, hastayı ziyaret ediniz, esiri hürriyetine kavuşturunuz." Süfyan (metinde geçen) âni (kelimesi) esir (anlamına gelmekte) dir. Dedi. ahkâm 23, cihad 171, nikâh 71, et'ime 1, merza 4; Darimî 26; Ahmed b. Hanbel IV.394-406.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ziyaret Sırasında Hastaya Şifa Bulması İçin Dua Etmek
3108-) İbn Abbâs'dan (rivâyet olunduğuna göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: -Her kim eceli gelmedik bir hastayı ziyaret eder de onun yanında iken yedi defa Allah ve arşın yüce Rabbinden sana şifa vermesini dilerim." diye dua ederse Allah o hastayı kesinlikle bu hastalıktan kurtarır." tıb 32; Ahmed b. Hanbel, 1,375, 382, 414, 430.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ziyaret Esnasında Hastaya Dua Etmek
3109-) (Abdullah) İbn Amr (b. As)’dan demiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurdu: Bir adam bir hastayı ziyarete geldiği zaman: Allah’ım (bu) kuluna şifa ver. Senin (rızan) için düşman (ların)la savaşır ve cenaze (namazı kılma) ya gider." diye dua etsin. Dâvûd der ki: Şeyhim İbnü’s-Serh (bu hadisin ikinci cümlesini bana " namaza" (gider şeklinde) rivâyet etti. b. Hanbel 11,172.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ziyaret Esnasında Hastaya Dua Etmek
3110-) Enes b. Mâlik'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurdu: bîriniz kendisine gelen bir sıkıntıdan dolayı ölümü istemesin. Fakat: Ey Allahım hayat benim için hayırlı olduğu sürece beni yaşat. Benim için ölüm daha hayırlı olduğu zaman da canımı al" desin" merza 19, davat 29; Müslim, zikir 10; Tirmizî, cenaiz 3, Zühd 31, 37; Nesâî, sehv 62, cenaiz 1, Ahmed b. Hanbel 111,101, 104, 171, 195, 208, 247, 281; V.264.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölümü Temenni Etmek İyi Değildir
3111-) Enes b. Mâlik'den (rivâyet olunduğuna göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Hiçbiriniz ölümü asla temenni etmesin" buyurmuştur. (Katade bu hadisi Enes b. Mâlik'ten rivâyet etmiş ve bu hadisin) hemen arkasından da (bir önceki hadisin sonundaki duanın) aynısını nakletmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölümü Temenni Etmek İyi Değildir
3112-) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sahabilerinden birisi olan Ubeyd b. Halid es-Sülemi'den (rivâyet olunmuştur). Ebû Dâvud diyor ki: Şeyhim Müsedded, bu hadisi bana) bir defasında (merfu olarak) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den diye, sonra bir defasında da (mevkuf olarak) Ubeyd'den diye rivâyet etti. Sallallahü aleyhi ve sellem ya da Ubeyd): Ansızın ölmek (Allah'ın ruhu) öfke ile almasıdır" buyurdu. b. Hanbel 111,424; IV.219.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ansızın Ölmek
3113-) Cabir b. Atik (in Atik b. el-Harise) bildirdiğine göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) Abdullah b. Sabit'i hasta iken ziyarete gelmiş te onu baygın bir halde bulmuş, bunun üzerine Resûlüllah ona seslenmiş (fakat o baygın olduğu için) karşılık ver(e)memiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) İnnalillahi ve inna ileyhi raciun. Ey Ebû'r-Rabi biz(im) senin yanında (yapabilecek bir şeyimiz yok. Çünkü Allah'ın kaza ve kaderine) mağlub olduk" dedi. Bunun üzerine kadınlar feryad edip ağlaştılar. İbn Atik de onları susturmaya çalıştı. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) " Onları (kendi hallerine) bırak. (Çünkü sesleri fazla çıkmıyor. Fakat vacib olunca) hiçbir kadın ağlamasın" buyurdu. (Orada bulunanlar) " Ey Allah'ın Rasûlü vacib olmak nedir?" dediler. " Ölmektir" buyurdu. (O sırada Abdullah b. Sabit'in) kızkardeşi (onun hakkında ey kardeşim): Ben senin şehit olacağını ümidediyordum. Çünkü sen (ahiret için) gereken ihtiyaçlarını hazırlamıştın." diye söylenmeye başladı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de Aziz ve celil olan Allah ona niyyeti ölçüsünde şehid sevabı verecektir. (buyurdu ve) siz neyi şehitlik sayıyorsunuz?" diye sordu. (Onlar da). Allah yolunda öldürülmeyi" dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'da " Allah yolunda öldürülmekten başka yedi (tane daha) şehidlik vardır. Taundan ölen şehiddir. Boğularak ölen şehiddir. Karın ağrısıyla ölen şehiddir. Yanarak ölen şehiddir. Göçük altında kalarak ölen şehiddir. Doğum üzerine ölen şehiddir." buyurdu. cihad 36, 48; Buhârî, cihad, 30; ezan 73; Müslim, imare 164,165; Tirmizi, cenaiz 65; İbn Mace, cihad 17; Darimî, cihad 21, Muvatta, cemaat 6; Ahmed b. Hanbel 11,31; III- 400, 401, 489; V-314, 317; VI-465, 466.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Taun Hastalığından Ölen Kimsenin Fazileti
3114-) Ebû Hüreyre'den demiştir ki: el-Haris b. Amir b. Nevfel oğulları Hubeyb'i Kureyşlilere köle olarak sattılar. (Çünkü) Hubeyb Bedir (savaşı) günü (Mekkeli müşriklerden) el-Haris b. Amir'i öldürmüştü. (O vakit) Hubeyb Kureyşlilerin yanında esir olarak kaldı. (Kureyşliler, saygı gösterdikleri haram aylar çıkınca) onu öldürmeye karar verdiler. (Bunu anlayan Hubeyb) kasık kıllarını kazımak için Haris'in (Zeyneb ismindeki) kızından ödünç olarak bir ustura istedi (Zeyneb de) ona ödünç olarak (bir ustura) verdi. Derken (Zeyneb'in) gafil bulunduğu bir sırada küçük oğlu (Ebû Huseyn b. el-Haris b. Nevfel b. Abdi Menaf, Hubeyb'in yanına) gitti (ve Zeyneb) onu elinde ustura olduğu halde yalnız başına (Hubeyb'in) dizinde (otururken) buldu ve (Hubeyb'in çocuğu öldürerek intikam almasından) korktu. (Hubeyb) ondaki bu korkuyu anlayıp (kadına) " Çocuğu öldürürüm diye mi korkuyorsun? (korkma) ben bunu yapmam" dedi. Dâvud der ki: Bu hadiseyi Şuayb b. Ebû Hamza Zühri'den rivâyet etti. Dedi ki: Bana Ubeydullah b. Iyaz(ın) haber verdi(ğine göre), " Haris'in kızı (Zeyneb) Kureyşlilerin Hubeyb'i öldürmeye karar verdikleri sırada (Hubeyb'in) kendisinden ödünç olarak bir ustura istediğini Ubeydullah'a haber vermiş." el-meğazi 28.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Öleceği Anlaşılan Hastanın Tırnakları Kesilir Ve Eteği Tıraş Edilir
3115-) Cabir b. Abdullah'dan demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ı, ölümünden üç (gün) önce (şöyle) derken işittim: (Sizden) Biriniz Allah'a hüsnü zan etmekten başka bir halde ölmesin." cenne 81; İbn Mâce, zühd 14.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölürken Allaha Güvenerek Hüsnü Zanda Bulunmak Müstehabtır
3116-) Ebû Said el-Hudri'den (rivâyet edildiğine göre kendisine ölüm yaklaşınca yeni elbiseler isteyip onları giymiş, sonra (şöyle) demiştir: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i, (kişi) ölürken üzerinde bulunan elbiseler içerisinde diriltilir- derken işittim."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölüm Vakti Yaklaşınca Hastaya Temiz Ve Güzel Elbiseler Giydirmek Müstehabdır
3117-) Ümmü Seleme'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Ölen kimsenin yanında bulunduğunuz zaman, hayır söyleyin. Çünkü melekler sizin söylediklerinize -amin- derler." buyurdu. Seleme vefat edince ben: Ey Allah'ın Rasûlü (şimdi) ne diyeyim?" diye sordum. Ey Allah'ım, onu affet, bana onun arkasından güzel bir bedel ihsan eyle, de." buyurdu. (Hazret-i Ümmü Seleme sözlerine devam ederek şunları) söyledi: (Ben de o şekilde dua ettim). Bunun üzerine Yüce Allah onun yerine bana Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’i ihsan etti." cenaiz 6; Tirmizi, cenaiz 7; Nesâî, cenaiz, 3; İbn Mâce, cenaiz 4;Muvatta, cenaiz 42; Ahmed b. Hanbel VI, 291-306.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Hasta Ölürken Yanında Söylenmesi Müstehab Olan Sözler
3118-) Muaz b. Cebel’den (rivâyet olunduğuna göre), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: Son sözü la ilahe illallah- olan kimse cennete gir(meyi hak et)miştir."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Hastanın Yanında La İlahe İllallah Sözünü Söyleyerek Telkinde Bulunmak
3119-) Yahya b. Umare dedi ki: Ben Ebû Said el-Hudri'yi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ölülerinize La ilahe illallah (sözünü) telkin ediniz." buyurdu, derken işittim. cenaiz, 1, 2; Tirmizi, cenaiz 7; Nesâî, cenaiz 4; İbn Mâce, cenaiz 3; Ahmed b. Hanbel 111,2.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Hastanın Yanında La İlahe İllallah Sözünü Söyleyerek Telkinde Bulunmak
3120-) Ümmü Seleme'den demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) (hayatını kaybeden) Ebû Seleme'nin yanına girdi (onun) gözü açık kalmıştı (Efendimiz onun) gözünü kapadı. Derken onun ailesinden bazı kimseler feryat etmeye başladılar. Bunun üzerine (Hazret-i Peyamber): Kendinize hayırdan başka dua etmeyin. Çünkü melekler söylediklerinize dua eder" buyurdu. Sonra (ona şöyle) dua etti: Allah’ım Ebû Seleme'yi bağışla, derecesini hidayete erenler(in dereceleri) arasına yükselt. Arkasında kalanları için de sen ona halef ol bizi de onu da affet (ey) Alemlerin Rabbi, onun kabrini genişlet ve orada kendisine nur halket." Dâvud der ki: Ölünün gözlerini yumdurmak, ruhun çıkmasından sonra olur. Ben Muhammed b., Muhammed b. en-Nu'man el-Makri’nin (şöyle) dedi(ğini) işittim: Ben Abid bir kimse olan Ebû Meysere'yi (şöyle) derken işittim. Ben Muallim (olan) Cafer'in gözlerini ölmeden önce yumdurmuştum. (Kendisi) abid bir adamdı. Onu öldüğü geceden kısa bir süre sonra rüyamda (bana şöyle) derken işittim: Bana en ağır gelen şey senin ben ölmeden önce gözlerimi yumdurman oldu." cenaiz 7, 8; İbn Mâce, cenaiz 6; Ahmed b. Hanbel VI.297.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölünün Gözlerini Yumdurmak
3121-) Ümmü Seleme'den (rivâyet edildiğine göre), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: Birinize bir musebet geldiği zaman inna lillahi ve inna ileyhi raciun. -Allahümme indeke ahtesibü musibeti feacirini fiha ve ebdil li biha hayran minha- desin." cenaiz 3, 4; Tirmizi, da'vat 83; İbn Mace, cenaiz 55; Muvatta, cenaiz 42; Ahmed b. Hanbel IV, 27; VI, 309, 313, 321.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Musibete Uğrayınca İnna Lillahi Ve İnna İleyhi Raciun Demek
3122-) Âişe'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat ettiği zaman, (üzeri) Hibera (denilen bir Yemen kumaşı) ile örtülmüştür. libas 18; Müslim, cenaiz 45; Ahmed b. Hanbel VI, 153, 269.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölünün Üstü Örtülür
3123-) Ma'kıl b. Yesar'dan (rivâyet olunduğuna göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) " ölülerinizin üzerine yasin okuyun." buyurmuştur. Bu (lafız ravi) İbnü'l-Ala'nın lafzıdır. Mâce, cenaiz, 4.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölmek Üzere Olan Bir Kimsenin Yanında Kurân Okumak
3124-) Âişe'den demiştir ki: b. Harise ile Ca'fer ve Abdullah öldürüldükleri zaman, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescide oturdu, üzüntü(sü) yüzünden anlaşılıyordu. Bu hadisi Amre vasıtasıyla Hazret-i Âişe'den nakleden Yahya b. Sfaid, rivâyetine devam ederek Hazret-i Zeyd, Ca'fer ve Abdullah'ın ölümü ile ilgili olayı anlattı. cenaiz 41; Müslim, cenaiz 30; Nesâî, cenaiz 14.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Musibet Geldiği Zaman Oturmak
3125-) Abdullah b. Amr b. el-As’dan demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem)'le bir ölüyü kabre koymuştuk. (Bu işi) bitirince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (oradan) ayrıldı. Kendisiyle birlikte biz de ayrıldık. Bir kapının karşısına varınca (orada) durdu. Bir de baktık ki karşısında bir kadın var. O kadını tanıdığını zannettim. (Oysa tanıyamamış ancak) kadın (kendisine doğru) yürüyünce bir de baktı ki Fatıma (radıyallahü anha) imiş. Ona Ey Fatıma, seni evinden çıkaran (sebep) nedir?" diye sordu. Oda Ey Allah'ın Rasûlü şu ev halkına geldim, onlara ölüleri için rahmet okudum." Yahut da " sabır tavsiye ettim" cevabını verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Herhalde onlarla birlikte kabristana da gittin" buyurdu. (Hazret-i Fatıma da) Allah korusun, gerçekten ben seni, bu mevzudaki söylediklerini söylerken dinle(miş)tim" dedi (Hazret-i Peygamber de): Eğer sen onlarla birlikte oraya gitmiş olsaydın" buyurdu ve bu mevzuda (çok) şiddetli tehdidde bulundu. Mufaddal) dedi ki: Rabia'ya (metinde geçen) " Elküdâ" yı sordum da zannedersem " kabirler" diye cevap verdi. cenaiz. 27.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Yakını Ölen Bir Kimseyi Teselli Vermek İçin Ziyaret Etmek Taziye
3126-) Enes'den demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) çocuğu (nun ölümü) üzerine ağlamakta olan bir kadına rastladı (ve ona): Allah'tan kork, sabret" buyurdu. Bunun Üzerine kadın: (Elbette): Sen benim felaketime önem vermezsin" karşılığını verince kendisine " Bu peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) denildi (kadın) hemen (yola düşüp) peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e vardı. Kapısında (birtakım) kapıcılar (aradı fakat) bulamadı (Çünkü Rasûl-i Ekrem kapısında kapıcı bulundurmuyordu. Rasûl-i Ekrem dışarı çıkınca (kadın) Ey Allah'ın Rasûlü ben seni tanı(ya)mamıştım" dedi. (Rasûl-ü Zişan Efendimiz de) Kâmil sabır (felaketin) ilk darbe(sin)de -Yahut da darbenin başında- olur" buyurdu. cenaiz 32, 34, ahkâm 11; Müslim, cenaiz 14, 15; Tirmizî, cenaiz 13; Nesâi, cenaiz 22, Ahmed b. Hanbel III-130, 143, 217.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Sabır Felaketin İlk Darbesinde Olmalıdır
3127-) Üsame b. Zeyd'den demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bir kızı " Oğlum ya da kızım can vermek üzeredir (acele) yanımıza gel" diye kendisine elçi gönderdi. (O sırada) Sa'd ile ben de yanında (idik) zannedersem, Übeyy de (orada idi) Hazret-i Peygamber de (elçiye) " Ona söyle, Allah'ın aldığı da verdiği de kendisinindir. Onun yanında her şey(in) belli bir zamana kadar (ömrü vardır)" dedi ve (kızına) selâm göndererek elçiyi uğurladı. Kısa bir süre sonra (kızı, Hazret-i Peygambere gelmesi için yemin vererek tekrar) elçi gönderdi. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber) onun yanına vardı. Çocuk hem Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kucağına kondu. Çocuk can çekiştiriyordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in gözlerinden yaşlar boşandı. Sa'd kendisine; Bu ne Ya Resûlallah" dedi. (Rasûl-ü Zişan Efendimiz de): Bu, bir rahmettir. Allah onu kullarının kalplerine koymuştur. Allah, ancak merhametli olan kullarına rahmet eyler." Buyurdu. cenaiz 32, 43, merza 9, eyman 9, tevhid 2; Müslim cenaiz, 11; Nesâî, cenaiz, 13, 22; İbn Mace, cenaiz 53; Ahmed b. Hanbel 1-268, 273; V-204, 205, 207, VI-3.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölüye Ağlamak
3128-) Enes b. Mâlik'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Bu gece bir oğlum oldu. Ona babam İbrahim'in ismini verdim" (Daha sonra Hazret-i Enes) hadisi (n geri kalan kısmını da) rivâyet etti. (Hazret-i Enes rivâyetine devamla şöyle) dedi: Ben (bir süre sonra) o çocuğu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda can verirken gördüm. (O sırada) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in gözlerinden yaş boşandı da (şöyle) buyurdu: Göz yaşarır, kalp üzülür, fakat biz Rabbimizin razı olacağı sözlerden başkasını söylemeyiz. Ey İbrahim biz senin (ölümün)le gerçekten üzgünüz." cenaiz 43; Müslim, fedail 62; İbn Mace, cenaiz 53; Ahmed b. Hanbe! 111-237, 250.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölüye Ağlamak
3129-) Ümmü Atiyye'den demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi (ölüm karşısında) yüksek sesle ağlamaktan nehyetmiştir." cenaiz 46, tefsir sûre (60) 3, Ahkam, 49; Nesâî, zine 25; İbn Mace, cenaiz 51; Müslim cenaiz, 35; Ahmed b. Hanbel 1-87, 107, 121, 133, 150, 159; V-85.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölüm Karşısında Yüksek Sesle Ağlamak
3130-) Ebû Said Hudri'den demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) ölünün iyiliklerini saya saya yüksek sesle ağlayan kadın(lar)a ve (onu) dinleyen kadın(lar)a lanet etmiştir. b. Hanbel 111-65.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölüm Karşısında Yüksek Sesle Ağlamak
3131-) İbn Ömer'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Şüphesiz ki ölü, aile halkının kendisine ağlamasından dolayı azab görür." buyurdu. Bu (hadis Hazret-i) Âişe'ye anlatılınca İbn Ömer'i kasdederek (Bu sözü nakleden kişi) " Yanılmıştır, çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kabre uğradı da gerçekten şunun sahibi (küfrü sebebiyle) azab görmekte aile halkı da kendisine ağlamaktadır, buyurdu." dedi. Sonra " Hiçbir günahkâr başkasının günahını çekmez." (17), 15. (mealindeki âyet-i kerimeyi) okudu Hennad Hazret-i Âişe'nin bu sözünü) Ebû Muaviye'den (Hazret-i Peygamber) " Bir yahudinin kabrine uğradı" (şeklinde) rivâyet etti. cenaiz 32, 33, 44, Megazi 8; Müslim, cenaiz 16, 18, 19, 22, 23, 25, 27, 28; Tirmizî, cenaiz 22, 24; Nesaî, cenaiz 13,15; İbn Mâce, cenaiz 54, 58; Muvatta, cenaiz 37; Ahmed b. Hanbel, 1-36, 38, 41, 42, 45, 47, 54; 11-31, 38, 34; IV-437.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölüm Karşısında Yüksek Sesle Ağlamak
3132-) Yezid b. Evs'den demiştir ki: Mûsâ, ağır (hasta) iken yanına girmiştim. Karısı ağlamaya başladı. Yahut ta ağlamaya yeltendi. Bunun üzerine (Ebû Mûsâ) ona " Sen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ve (bu mevzuda) söylediklerini duymadın mı? dedi. (Karısı) evet (duydum) dedi (ve) ağıdı kesti. (Bu hadisi Yezid ve Evs'den rivâyet eden İbrahim dedi ki:) Ebû Mûsâ ölünce, Yezid (bana) dedi ki: (Ebû Mûsâ öldükten sonra ben o) kadınla karşılaştım ve kendisine " Ebû Mûsâ'nın Resûlüllah'in sözünü işitmedin mi- diye sana (söylediği) ve (işitince) sustuğun sözü neydi?" dedim. saç yolan (musibet karşısında) feryad eden ve yaka yırtan bizden değildir." buyurdu diye cevap verdi. iman 167; Nesâî, cenaiz 18, 20, 21; İbn Mace, cenaiz 52, Ahmed b. Hanbel IV-396, 397, 404, 405, 411, 416.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölüm Karşısında Yüksek Sesle Ağlamak
3133-) (Hazret-i Peygamberle) biatlaşan kadınlardan olan bir kadından (rivâyet olunmuştur) ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in iyilikte (kendisine itaat edeceğimize dair) bizden aldığı söz içerisinde, iyilikte kendisine isyan etmeyeceğimize (özellikle musibet karşısında) yüzü(müzü) tırmalamayacağımıza, vah vah diye feryad etmeyeceğimize, yaka(mızı) yırtmayacağımıza, saç(larımızı) dağıtmayacağımıza dair aldığı (söz) de vardı.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölüm Karşısında Yüksek Sesle Ağlamak
3134-) Abdullah b. Cafer'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Caferin (ev) halkına yemek hazırlayınız. Çünkü onlar (in başın)a kendilerini meşgul eden bir iş gelmiştir." Buyurdu. cenaiz 21; İbn Mace, cenaiz 59; Ahmed b. Hanbel VI,380.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölünün Aile Halkı İçin Yemek Hazırlamak
3135-) Cabir'den demiştir ki: savaş esnasında müslümanlardan) birinin göğsüne veya bogazına bir ok atıldı (aldığı yarayla) hemen öldü. Bunun üzerine elbisesiyle beraber, olduğu gibi (yıkanmadan) gömüldü. Biz de Rasûlullal (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraberdik.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Şehidler Yıkanır Mı?
3136-) İbn Abbâs'dan demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) Uhud şehidlerinin (silahı, zırh gibi) demir(ler)in ve (kürk gibi) deri(den yapılmış madde)lerin üzerlerinden soyularak kanları ve elbiseleriyle defn edilmelerim emretti." Mâce, cenaiz 28; Muvatta, cihad 37.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Şehidler Yıkanır Mı?
3137-) Enes b. Mâlik’(in) haber verdiğine göre, Uhud şehidleri yıkanmadan ve üzerlerine namaz kılınmadan kanlarıyla gömülmüşlerdir."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Şehidler Yıkanır Mı?
3138-) Enes b. Mâlik'den -mana olarak- (rivâyet edildiğine göre), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Uhud savaşı sona erdikten sonra bazı) organları kesilmiş halde (yatan) Hamza'nın (cesedi) yanına vardı. (Hazret-i Hamza'yı o halde görünce) " Eğer (Hamzanın kardeşi) Safiyye içinde bir üzüntü hissetmeyecek olsaydı, Hamza'yı kurtlar, kuşlar yesin de kıyamet günü onların karınlarından hasredilsin diye (defnetmeden) bırakırdım" buyurdu. Elbise azdı. (Buna karşılık) ölü çoktu, (da bu yüzden) Bir, iki üç şehid (birden) bir elbise içerisine kondular. Kuteybe (bu hadise şu sözleri de) ilave etti: Sonra bir kabre defnedildiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) -Kur'ân'ı -(ezberlemiş olma) bakımından bunların hangisi daha ileridedir? diye soruyor. Kur'ân'ı ezberlemiş olma yönünde daha ileride olanı Kıbleye doğru öne geçiriyordu." cenaiz 31; Ahmed b. Hanbel 111,128.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Şehidler Yıkanır Mı?
3139-) Enes (radıyallahü anh)'den (rivâyet edildiğine göre), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hamza'nın organları kesilmiş bir halde (yatan cesedinin) yanına varmış ve ondan başka (Uhud) şehidleri(nin hiçbiri) üzerine namaz kılmamıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Şehidler Yıkanır Mı?
3140-) Cabir b. Abdullah (şunları) anlatmıştır: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Uhud şehidlerinden iki kişiyi bir kabire yerleştiriyordu. Ve (bize) " Bunların hangisi Kur'ân'ı daha çok öğrenmiş?" diye soruyordu. (Bu) iki (şer) kişiden birine işaret edilince, onu kabirde (kıble tarafına doğru) öne geçiriyordu ve " Kıyamet günü ben bunlara şahitlik edeceğim" buyuruyordu ve (şehidlerin) yıkanmadan kanlarıyla defnedilmelerini emrediyordu. cenaız 75, 78, meğazi 26; Tirmizî; cenaiz 46; Nesâî, cenaiz 62; İbn Mace, cenaiz 28.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Şehidler Yıkanır Mı?
3141-) Şu (bir numara önceki) hadis-i şerif mana olarak el-Leys'den de (rivâyet olunmuştur. Ancak bir öncekinden farklı olarak Leys) Uhud şehidlerinden iki kişiyi bir elbise içerisine yerleştirdi" demiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Şehidler Yıkanır Mı?
3142-) Ali (radıyallahü anh)'den (rivâyet olunduğuna göre), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) " uyluğunu açma, dirinin de ölünün de uyluğuna bakma" buyurmuştur. Mace, cenaiz 8; Ahmed b. Hanbel 1,146.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Cenaze Yıkanırken Üzeri Örtülür
3143-) Abbad b. Abdullah b. ez-Zübeyr'den demiştir ki: (şöyle) derken işittim: (ashab-ı kiram) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i (n cenazesini) yıkamak istedikleri zaman " vallahi (diğer) ölülerimizi soyduğumuz gibi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in de elbiselerini soysak mı, yoksa onu elbiseleri üzerinde iken mi yıkasak?" diye konuşmaya başladılar. (Bu mevzuda) ihtilafa düştükleri sırada, Allah onlara bir uyku verdi. (Bu uyku) netice(sin)de içlerinden çenesi göğsünde olmayan (uyumayan) bir kimse kalmadı. Sonra kim olduğunu bilmedikleri bir kimse (içinde) bulundukları ev(in bir köşesin)den onlara (hitaben) " Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i elbiseleri üzerinde iken, yıkayınız" diye seslendi. Bunun üzerine kalkıp Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i elbisesi üzerinde olduğu halde gömleğin(in) üzerinden su dökmek suretiyle ve vücudunu (Hazret-i Peygamberin üzerindeki ve) ellerinin altındaki gömlekle ovarak yıkadılar, (sonraları Hazret-i Âişe " Şimdiki bildiğimi daha önce bilgeydim (emir verirdim de) onu hanımlarından başkası yıkamazdı" derdi. Mace, cenaiz, 10; Muvatta, cenaiz 27; Ahmed b. Hanbel 11,267.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Cenaze Yıkanırken Üzeri Örtülür
3144-) Ümmü Atıyye'den demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) kızı vefat ettiği sırada yanımıza geldi ve " Onu su ve sidr'le üç (defa) yahut beş (defa) hatta lüzum görürseniz daha fazla yıkayınız. Sonuncu da kafur yahut bir parça kafur da katın. Yıkamayı bitirdiğinizde bana bildirin" buyurdu. (Yıkama işini) bitirdiğimizi kendisine haber verdik. Bize (kendi) Peştemalini verdi. Ve " Bunu ona iç gömleği yapın" buyurdu. Dâvûd dedi ki: (Metinde geçen ve " peştemalini" manasına gelen " hak vehû" kelimesi) (İmamı) Mâlik'ten (yine aynı manaya gelen) " izarahu " (şeklinde rivâyet olunmuştur.) Müsedded (metinde geçen) " yanımıza geldi" (cümlesini) rivâyet etmemiştir. iman 21, cenaiz 13,15,18; nikâh 88, 89; Müslim, cenaiz 36, 40; Tirmizî, cenaiz 15; Nesâî, cenaiz, 32, 34, 36, İbn Mace, cenaiz 8; Muvatta, cenaiz 2; Ahmed b. Hanbel V.84; VI.407, 408.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölü Nasıl Yıkanır
3145-) Ümmü Atıyye'den demiştir ki: (Hazret-i Peygamber kızı Ümmü Gülsüm vefat ettiği zaman) saçını taradık (ve) üç örgü (yaptık) cenaiz 9; Müslim, cenaiz 37; Nesâî, cenaiz, 30, 32, 35; İbn Mace, cenaiz 8; Ahmed b. Hanbel V.84.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölü Nasıl Yıkanır
3146-) Ümmü Atıyye'den demiştir ki: Biz (Hazret-i Peygamberin kızı Ümmü Gülsüm, vefat ettiği zaman) başını(n saçlarını) Üç örgü yaptık. Sonra bunları başının arka kısmına attık. Bunların birisini ön tarafı(nın arka kısmı)na (diğer ikisini de) alnının (sağ ve sol) uçları(nın arka kısmı)na (gelecek şekilde) bıraktık. cenaiz 13, 14, 16; Müslim, cenaiz 41; Tirmizî, cenaiz 15; Nesâî, cenaiz 30, 35; Ahmed b. Hanbel VI.407, 408.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölü Nasıl Yıkanır
3147-) Ümmü Atiyye'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (kızım yıkayacak olan) kadınlara, kızının yıkanması hakkında " Bunu yıkamayla sağdan ve abdest yerlerinden başlayın." buyurmuştur. vudu 31; Müslim, cenaiz 42, 43; Tirmizî, cenaiz 15; Nesâî, cenaiz 31; İbn Mâce, cenaiz 8; Ahmed b. Hanbel VI.408.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölü Nasıl Yıkanır
3148-) Şu 3142 numaralı hadisin bir benzeri (yine) Ümmü Atiyye (radıyallahü anh)'dan (rivâyet olunmuştur. Ancak Ümmü Atiyye rahmetullahi aleyh) bu hadise ilave olarak (şu sözleri de) rivâyet etmiştir: Yahut da (lüzum) görürseniz (onu) yedi (defa) veya bundan daha fazla (tek sayıda yıkayınız) cenaiz 13; Müslim, cenaiz 39; Nesâî, cenaiz 34.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölü Nasıl Yıkanır
3149-) Muhammed b. Sîrîn'den (rivâyet olunduğuna göre) kendisi (cenaze) yıkamayı Ümmü Atıyye'den öğrenmiştir. (Kendisi cenazeyi) iki (defa) sidrle (karıştırılmış suyla) üçüncü(sünde) de su ve kafurla yıkardı.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölü Nasıl Yıkanır
3150-) Cabir b. Abdullah (in) haber verdiği (ğine göre) bir gün Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hutbe okumuş, (ve bu hutbesinde) ashabından'bir adamın vefat ederek yetersiz bir kefene sarıldığını, geceleyin kabre konulduğunu anlatmış ve bir kimsenin namazı kılınmadan geceleyin kabre konmasını yasaklamış, ancak insanın buna mecbur kalmasını müstesna kılmış ve: Biriniz (din) kardeşini kefenlediği zaman, kefenini güzel yapsın" buyurmuştur. Cenâiz 49; Tirmizî, cenaiz 19; Nesaî, Cenaiz 37; İbn Mâce, cenaiz 12; Anmed b. Hanbel III- 295, 329, 349, 372.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölüyü Kefen Lemek
3151-) Âişe'den demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) (vefat edince cesedi) Hibera (denilen bir yemen) kumaşıyla örtüldü, sonra (o kumaş) vücudundan soyulup çıkarıldı.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölüyü Kefen Lemek
3152-) Cabir'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Sizden birisi vefat ettiği zaman (ailesi sadece az bir malî) imkâna sahib olursa onu bir hibera kumaşıyla kefenleyiversin."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölüyü Kefen Lemek
3153-) Âişe (radıyallahü anhâ) dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üç (adet) beyaz Yemen kumaşı İle kefenlendi. Bunların arasında gömlek ve sarık yoktu. cenaiz 18, 19, 23, 24; Müslim, cenaiz 45, 46; Tirmizî, cenaiz 20; Nesaî, cenaiz 39; İbn Mace, cenaiz 11; Muvatta, cenaiz 5; Ahmed b. Hanbel 1-94, 102, 222, 253, 313, VI-40, 132, 165, 192, 204, 214, 231, 262.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cenazeler Bölümü
Konu: Ölüyü Kefen Lemek