Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı

2604-) Ali b. Rabia'dan; demiştir ki: Ben Ali (radıyallahü anh)'yi binmesi için kendisine bir hayvan getirildiği sırada gördüm. Ayağını özengiye basınca, " bismillah = Allah'ın ismiyle" dedi; hayvanın sırtına dosdoğru yerleşince de " Elhamdülillah; Hamd Allah'a mahsustur" dedi. Sonra " Bunu bizim hizmetimize veren (Allah)'in şanı yücedir, yoksa biz bunu (hizmetimize) yanaştıramazdik. Biz elbette rabbimize döneceğiz" ez-Zuhrûf, (43), 13-14. (âyetini) okudu. Sonra üç defa " elhamdülillah" sonra üç defa da " Allahü ekber=Allah en büyüktür" dedi. Sonra da " =Seni her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim. Ben nefsime zulmettim, beni bağışla, gerçekten, günahtan ancak sen bağışlarsın" diye dua etti ve arkasından gülümsedi. Bunun üzerine (kendisine) müminlerin emiri! Seni güldüren nedir? diye soruldu. (Ö da şöyle) cevap verdi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i benim yaptığım gibi yaptıktan sonra gülerken gördüm. Bunun üzerine, Ey Allah'ın Rasulü, seni güldüren nedir? diye sordum. " Şüphe yok ki senin Rabbin, bir kulunun - günahlan kendisinden başka bir kimsenin affedemeyeceğini bilerek- (ey Allahım) günahlarımı affet demesinden memnun olur" buyurdu. da'vat, 46.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: İnsan Bir Hayvana Veya Araca Bindiği Zaman Nasıl Dua Eder?
2605-) Abdullah b. Amr (radıyallahü anh) demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yolculuğa çıktığı zaman gece oldumu (şöyle) dua ederdi: Ey arz! Benim Rabbım da senin Rabbın da Allah'dır. Senin şerrinden, sende olanların şerrinden, sende yaratılanların şerrinden ve üzerinde gezen yaratıkların şerrinden Allah'a sığınırım. Aslan'ın şerrinden, büyük yılanın şerrinden, yılan ve akreb şerrinden, bu yerde oturan (yaratıklar)ın şerrinden, doğuran kimselerin ve doğurduklarının şerrinden de Allah'a sığınırım." b. Hanbel, II, 132; III, 124.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Bir Yerde Konaklayan Kimse Hangi Duayı Okur?
2606-) Cabir (radıyallahü anh)’den; demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Güneş batınca yatsının koyu karanlığı çökünceye kadar hayvanlarınızı (dışarı) salmayın. Çünkü şeytanlar güneş batınca, yatsının karanlığı gidinceye kadar (ortalıkta) fesat çıkarırlar." eşribe 98; Nesai, mevakıt 45; Ahmed b. Hanbel, II, 12; III. 312, 362,386,395; VI, 11. Dâvûd dedi ki: Fevaşi yeryüzüne daılan her şey demektir."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Akşam İle Yatsı Arasında Yolculuk Yapmanın Kerahati
2607-) Ka'b b. Mâlik'den; demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Perşembe gününün dışında pek az yolculuğa çıkardı." cihad 103; Darimi, siyer 2; Ahmed b. Hanbel, III, 455-456; VI, 390.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Hangî Gün Yolculuğa Çıkmak Müstehabdır
2608-) Sahr el-Gâmidî'nin rivâyet ettiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), " Ey Allahımî Ümmetim için (gündüzün) erken vakitlerim bereketli kıl." diye dua etmiştir. (Sahr sözlerine şöyle devam etti: Peygamber) " bir askerî birliği veya orduyu savaşa gönderdiğinde, onları gündüzün ilk vaktinde gönderirdi." Sahr ticaretle uğraşan bir adamdı. Ticaret mallarını gündüzün ilk vakitlerinde gönderirdi. Bu yüzden zenginleşti ve malı çoğaldı. b. Hanbel, I, 154, 155, 156; III, 416, 417, 432; IV, 384, 390, 391; Tirmizi buyu' 6; İbn Mâce, Ticare, 41. Dâvud dedi ki; Bu, Sahr b. Vedea'dır"

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Erken Yola Çıkmanın Fazileti
2609-) Amr b. Şuayb'ın dedesi (Abdullah b. Amr)’den; demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurdu" : Tek yolcu şeytandır. İki yolcu iki şeytandır. Üç (yolcu) ise, cemaattir." istizan, 35, Tirmizi, cihâd, 4; Ahmed b. Hanbel, II, 186-214.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Kişinin Yalnız Başına Yolculuk Yapması
2610-) Ebû Said el-Hudrî'den rivâyet olunduğuna göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) " üç kişi yolculuğa çıktığı zaman içlerinden birini başkan seçsinler" buyurmuştur. es-Sünenül-Kübrâ, V, 257.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Yolculuğa Çıkan Bir Topluluk İçlerinden Birini Başkan Seçer
2611-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet olunduğuna göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Bir yolculukta (en az) üç kişi bulunduğu zaman (içlerinden) birini başkan seçsinler" (Bu hadisin râvîlerinden) Nâfi' dedi ki: Bunun üzerine biz de Ebû Seleme'ye " sen bizim başkanımizsın' dedik es-Sünenül'-Kübrâ, V, 257.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Yolculuğa Çıkan Bir Topluluk İçlerinden Birini Başkan Seçer
2612-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'den; demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kur'anla birlikte düşman ülkesine yolculuk yapmayı yasakladı." cihad, 129; Müslim, imâre 93, 94; İbn Mâce, cihâd 45; Muvatta, cihâd 7; Ahmed b. Hanbel II, 6,7,10,55,63,128; V, 448. hadisin râvilerinden) Mâlik dedi ki, öyle zannediyorum ki (yasaklama) düşmanın Kur'ânı ele geçirmesi korkusundandır."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Bir Kimsenin Yanında Bulunan Bir Mushafla Birlikte Düşman Ülkesine Yolculuk Yapması
2613-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)’dan; demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: (Yolculukta) Arkadaşlarının (sayı bakımından) en hayırlısı dört (kişilik), serîyyelerin en hayırlısı (en az) dört yüz (kişilik), orduların en hayırlısı da (en az) dört bin (kişilik) olanıdır ve oniki bin (kişilik bir kuvvet) azınlıktan dolayı yenilmez." siyer 7; İbn Mâce, cihad 25; Darimi, siyer, 4; Ahmed b. Hanbel, I, 294, 299. Dâvud dedi ki: doğrusu bu hadis mürsel'dir."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ordu, Arkadaşlar Ve Müfrezelerde Müstehab Olan Şeyler
2614-) Süleyman b. Büreyde babası (Büreyde)’den; şöyle demiştir: Resûlüllah bir seriyyenin yahut da bir ordunun başına bir kumandan gönderdiği zaman ona kendi nefsi hakkında Allah'dan korkmayı, (yine ona) yanında bulunan müslümanlar hakkında hayrı tavsiye eder ve (şöyle) buyururdu: Müşriklerden olan düşman(lar)ınla karşılaştığınız zaman, onları şu üç yoldan birine çağırınız. Bunlardan hangisinde sana icabet ederlerse onu kabul et ve kendilerini bırak. Onlan (önce) İslâm'a çağır, eğer icabet ederlerse (bunu) onlardan kabul et ve kendilerini (serbest) bırak. Sonra onları kendi ülkelerinden muhacirlerin ülkesine göçe davet et ve bunu yaptıktan takdirde, muhacirler için (tanınmış) olan (haklar)ın onlar için de (tanınacağını) muhacirlerin üzerine (getirilmiş) olan (yükümlülükler)in onların hakkında da (geçerli) olduğunu kendilerine bildir. Eğer (bunu) kabule yanaşmazlar da kendi yurtlarını tercih ederlerse, onlara müslüman bedeviler gibi olacaklarını, kendilerine Allah'ın mü'minler üzerine cereyan eden hükmünün uygulanacağını, müslümanlarla birlikte cihad etmeleri dışında haraç ve ganimetten hiçbir hisselerinin olmayacağım kendilerine bildir. Eğer İslâmı kabul etmezlerse onlan cizye vermeye çağır. Eğer buna yanaşırlarsa (bunu) onlardan kabul ve kendilerini (serbest) bırak. Eğer kabul etmezlerse artık Alan'dan yardım dileyip onlarla savaş, eğer bir kale halkını kuşattığında senden kendilerine, Allah'ın hükmünü uygulamanı isterlerse (bunu) onlara uygulama. Çünkü siz Allah'ın onlar hakkındaki hükmünün ne olduğunu bilemezsiniz. Yalnız onlara kendi hükmünüzü uygulayınız. Sonra onlar hakkında dilediğiniz hükmü veriniz." dedi ki: Alkame (şöyle) dedi: Ben bu hadisi Mukâtil b. Hayyan'a naklettim de (bu hadisi) bana Müslim rivâyet etti, diye karşılık verdi. Dâvûd dedi ki; (Müslim) İbn Heyzam'dır. Nu'man b. Mukarrir'den (naklen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den Süleyman b. Büreyde'nin hadisinin bir benzerini (rivâyet) etmiştir. cihad 3; Tirmizi, siyer 47; İbn Mâce, 38; Darimi, siyer 8; Ahmed b. Hanbel, V, 352.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Harbden Önce Müşrikleri İslâma Çağırmak
2615-) Süleyman b. Büreyde'nin babasından rivâyet olunduğuna göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Allah'ın ismiyle Allah yolunda ve Allah'ı inkar eden(ler)le savaşınız ve ahdinizi bozmadan, (ganimetlere) hıyanet etmeden, müsle yapmadan çocuk(ları) öldürmeden savaşınız." diyat 14; Siyer 47; Fedailu'l-Kur'an, 17, İbn Mâce, cihâd 38, Darimi, siyer 5; Muvatta; cihâd 11; Ahmed b. Hanbel, II, 524; IV, 240; V, 352, 358.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Harbden Önce Müşrikleri İslâma Çağırmak
2616-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Allah'ın ismiyle Allah için ve Allah Resûlünün dininde (sebat ederek) savaşa çıkınız, aciz kalmış ihtiyarlan, buluğ çağına ermemiş çocukları ve kadınları öldürmeyin, ganimete ihanet etmeyin ganimetlerinizi toplayınız, (halinizi) düzeltiniz, ihsan ile muamele ediniz. Çünkü Allah ihsan edenleri sever." el-Bakara (2), 195.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Harbden Önce Müşrikleri İslâma Çağırmak
2617-) İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet olunduğuna göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Nadîr oğullarının hurmalarını yaktırmış ve kestirmiştir. (Bu hurmalık) Büveyre (diye anılan yer)dir. Bunun üzerine Aziz ve Celîl olan Allah, " hurma ağaçlarından herhangi bir şeyi kesmeniz, yahut kökleri üzerinde bırakmanız (hep) Allah'ın izniyledir ve (bu izin, yahudilerin antlaşmalarını bozmaları nedeniyle) Fâsıkları alçalması (ve kahretmesi) içindir." (59), 5. (ayet-i kerimesini) indirmiştir. cihâd 154; hars 6; Meğazi 14; Tefsir-Sûre (59) 2; Müslim, cihâd, 29-31; İbn Mâce, cihâd, 31; Darimi, siyer 22; Ahmed b. Hanbel, II, 8,52,80, 123.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Savaşta Düşmanın Yurtlarını Yakmak
2618-) Üsâme (radıyallahü anh)'nin haber verdiğine göre Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem (vefatından önce) sabahleyin (erkenden) Übna'ya baskın yap ve yak" diye kendisine vasiyet etmiş. Mâce, cihâd 31; Ahmed b. Hanbel, V, 209.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Savaşta Düşmanın Yurtlarını Yakmak
2619-) ..Abdullah b. Amr el-Gazzî dedi ki: Ben Ebû Müshir'e Ubnâ (neresidir) diye sorulduğunu işittim, (o da): Biz (bunu başkalarından) daha iyi biliriz. Orası Yübnâ Filistin (Filistin Yübnâsı denilen bir yer)dir." diye cevap verdi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Savaşta Düşmanın Yurtlarını Yakmak
2620-) Enes (radıyallahü anh)’den; demiştir ki: ." Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Büseyse'yi Ebû Süfyân’ın kafilesinin ne yapmakta olduğunu gözetlemek üzere casus olarak gönderdi." İmâre 145; Ahmed b. Hanbel, 111, 136.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Casus Göndermek
2621-) Semûre b. Cundub (radıyallahü anh)’den rivâyet olunduğuna göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Biriniz (yolculuğu esnasında sağlıklı) bir hayvanla karşılaşırsa (bir baksın eğer) onun sahibi varsa (sahibinden) izin istesin. Eğer kendisine izin verirse (hayvanı) sağsın ve (sütünü) içsin. Eğer sahibi yoksa üç (defa) seslensin eğer (sahibi) ona cevap verecek olursa, ondan izin istesin. Eğer cevap veren olmazsa (hayvanı) sağsın, (sütünü) içsin ve (artanı) götürmesin." buyu, 59.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Yolcu Yolda Rastladığı Hurmayı Yiyebilir, Ve Önüne Gelen Temiz Hayvanların Sütünden İçebilir Mi?
2622-) Abbad b. Şurahbîl'den; demiştir ki: Ben yoksul ve açtım. Bunun üzerine Medine'nin bahçelerinden bir bahçeye girip, bir (mikdar) başağı ovalayıp yedim. (Bir kısmını da) elbisemin içerisine koydum. Az sonra bahçenin sahibi çıkageldi, beni doğdu ve elbisemi aldı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e vardım (durumu ona haber verdim) Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber) Ona (hitaben) " Sen (bu adama) bir şey öğretmedin; o cahildi. Ve onu doyurmadın, O açtı." dedi ve ona elbisemi bana geri vermesini emretti. (Bahçe sahibi de) bana bir vesk, yahut da yarım vesk buğday verdi" adabü'l-kudât 21; İbn Mâce, ticare 67; Ahmed b. Hanbel, VI, 167.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Yolcu Yolda Rastladığı Hurmayı Yiyebilir, Ve Önüne Gelen Temiz Hayvanların Sütünden İçebilir Mi?
2623-) Ebû Bişr, " Ben Ğuber oğullarından biri olan Abbad b. Şürahbil'i (şöyle derken) işittim" dedi ve (önceki hadisin) mânâsını rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Yolcu Yolda Rastladığı Hurmayı Yiyebilir, Ve Önüne Gelen Temiz Hayvanların Sütünden İçebilir Mi?
2624-) Ebû Rafi b. Amr el-Gıfâri’nin amcasından rivâyet olunmuştur; dedi ki: Ben çocuktum. Ensann hurmalarını taşlıyordum. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın huzuruna getirildim. Ey çocuk, hurmaları niçin taşlıyorsun?" buyurdu. de; düşürdüklerimi yiyorum (da onun için taşlıyorum) diye cevap verdim. (Peygamber -sallallahü aleyhi ve sellem- de) Hurma ağaçlannı taşlama, altlarına dökülenleri ye" buyurdu. Sonra çocuğun başım okşayıp; -Ey Allahım bunun karnını doyur" diye dua etti. büyü 54; İbn Mâce, ticâret 67; Ahmed b. Hanbel, V.31.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Bir Kimsenin Başkasına Ait Bir Bahçedeki Ağaçların Dallarından Yere Düşenleri Yiyebileceğini Söyleyenlerin Delili Olan Hadis
2625-) Abdullah b. Ömer'den rivâyet olunduğuna göre Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Sakın bir kimse (sahibinin) izni olmadan başka birinin davarını sağmasın. Biriniz kilerine varılıp da hazinesinin kırılıp zahiresinin sanl(ıp alın)masını hoş görür mü? İnsanların hayvanlarının memeleri de onlara yiyeceklerini biriktirir. Binaenaleyh kimse izin almadıkça diğer bir kimsenin davannı sağmasın." lükata 8; Müslim, lükata 13; İbn Mâce, ticâre 68; Muvatta, istizan 17; Tirmizi, büyü 59; Ahmed b. Hanbel, II, 6, 57.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Bir Kimse Herhangi Bir Sağmal Hayvanı Sahibinin İzni Olmadan Sağamaz Diyenlerin Delili
2626-) İbn Cüreyc dedi ki: Ey inananlar, Allah'a itaat edin. Rasûle ve sizden olan (halifelere, hakimlere, âlimlere, hak ve adalet üzere olan) emir sahibine itaat edin..." en-Nisâ (4), 59. (âyet-i kerimesi) Abdullah b. Kays b. Adiyy (hakkında indi) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onu bir seriyye de gönder(miş)di. Bana bunu Ya'la, Said b. Cübeyr'den O da İbn Abbâs'dan naklen haber verdi. tefsir, suret'un-Nisâ, II; Müslim, imâre 31; Nesâi, bey'at 28.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Emre İtaat Etmek
2627-) Ali (radıyallahü anh)’den rivâyet olunduğuna göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ordu göndermiş ve başına da bir adamı kumandan tayin edip, onlara kumandanı dinlemelerini ve ona itaat etmelerini emretmişti. Bir süre sonra kumandan bir ateş yaktı ve askerlere ateşe girmelerini emretti. Bunun üzerine bazı askerler, " biz sadece ateşten kaçtık" dediler. Diğer bir kısmı da ateşe girmek istediler. Bu haber peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e erişince; Eğer onlar ateşe girselerdi ebediyyen ateşte kalacaklardı.' dedi ve " Allah'a isyan hususunda (kula) itaat yoktur (kula) itaat ancak dine uygun olan işlerdedir" buyurdu. ahkâm 4; Ahbarü’l-ahad 1; Meğâzî 59; Müslim, İmâre 39, 40; Nesâi, Beyât 34; Ahmed b. Hanbel, I, 82, 94, 164.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Emre İtaat Etmek
2628-) Abdullah b. Amr'den rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Kendisine (Allah'a ve Rasûlüne) isyan emredilmedikçe hoşlandığı ve hoşlanmadığı bir işte (âmiri) dinlemek ve (ona) itaat etmek müslüman bir kimseye vaciptir. Fakat kendisine (Allah'a veya Rasûlüne) isyan emredilirse o zaman (hiç bir amiri) dinlemek de yoktur, itaat da yoktur." ahkâm 4; cihâd 108; Tirmizi, cihâd 29; Nesâi bey'at 34; İbn Mâce, cihâd 40; Ahmed b. Hanbel, II, 17, 142.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Emre İtaat Etmek
2629-) Ukbe b. Mâlik'den; dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir seriyye göndermişti. Ben de askerlerden birine bir kılıç verdim. (Bu kimse seferden) dönünce bana: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bizi kınadığını görürsen (şaşma) dedi. (Gerçekten Hazret-i Peygamber de onlara hitaben şöyle) buyurdu: Benim (askerin başında kumandan olarak) gönderdiğim adam, emrimi yerine getirmeyince emrimi yerine getirecek birisini onun yerine geçirmekten âciz mi kaldınız?" b. Hanbel, III, 110.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Emre İtaat Etmek
2630-) Ebû Sa'lebe el-Huşenî dedi ki: (Sefer esnasında) Sahâbîler, bir yere indikleri zaman Amr (bu cümleyi) " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir yere indiği zaman sahâbîler" diye rivâyet etti.] dağ yollarına ve vâdîlere dağılırlar oralarda dağınık olarak konaklarlardı. Bunun üzerine Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem; Sizin şu dağ yollarına ve vadilere dağılmanız ancak şeytandandır" buyurdu. Bundan sonra bir yerde konakladıklarında birbirlerine iyice yaklaşırlardı. Hatta; Üzerlerine bir örtü yayılacak olsa hepsini kaplar" deni(lebi)lirdi. b. Hanbel, IV, 193.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Yolculukta Askerin Toplanması Ve Yayılması İle İlgili Emirler
2631-) Muaz b. Enes el-Cühenî'den; demiştir ki: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte bir savaşa çıkmıştım. Askerler evleri daralttılar ve yolu kestiler. Bunun üzerine, Nebî (sallallahü aleyhi ve sellem) askerler arasında, " Kim bir evi daraltırsa ya da bir yolu keserse onun için cihad(dan nasib) yoktur." diye bağıracak bir dellal gönderdi. b. Hanbel, III, 441.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Yolculukta Askerin Toplanması Ve Yayılması İle İlgili Emirler
2632-) Muaz b. Enes'den; demiştir ki: Biz Allah'ın peygamberi (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte savaşa çıkmıştık." dedi. (ve sözlerine devam ederek önceki hadisin) mânâsını (rivâyet etti)

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Yolculukta Askerin Toplanması Ve Yayılması İle İlgili Emirler
2633-) Ömer b. Ubeydillah'ın azatlı kölesi ve katibi olan Salim Ebû'n-Nadr'dan; demiştir ki: Ömer b. Ubeydillah Harûrîler üzerine yürüdüğü vakit, Abdullah b. Ebi Evfa ona bir mektup yazıp Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in düşmanla karşılaştığı bazı günlerinde (askerlere); Ey insanlar, düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyiniz, Allah'dan sağlık isteyiniz. Eğer onlarla karşılaşırsanız sabrediniz ve cennetin, kılıçların gölgesi altında olduğunu biliniz." diye konuşma yaptığını, sonra da; Ey (peygamberlerine) kitap indiren bulutları hareket ettiren (kâfir) cemâatleri bozguna uğratan Allah'ım. Onları perişan et ve onlara karşı bize yardım et." diye dua ettiğini bildirdi. cihâd 112, 156; temenni 8; Müslim, cihâd 19, 20; Darimî, siyer 6; Ahmed b. Hanbel, II, 400-526.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Düşmanla Karşılaşmayı Temenni Etmek Hoş Değildir
2634-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den; demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) savaş sırasında Ey Allahım, benim (yegâne) dayanağım ve yardımcım sensin. (Düşmanların hilesini) senin (desteğin)le önlerim. Senin (verdiğin güç)le (düşmana) saldırırım ve (yine) Senin (desteğin)le (düşmana karşı) savaşırım." diye dua ederdi. deavât 121; Ahmed b. Hanbel, III, 184.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Düşmanla Karşılaşınca Nasıl Dua Edilir?
2635-) İbri Avn dedi ki: Ben Nâfi'ye bir mektup yazarak, ona harbden önce müşrikleri (İslâma) davet etmeyi sordum, o da bana: Bu islamın başlangıcında idi. (Nitekim daha sonraki tarihlerde) Allah'ın peygamberi Müstakil oğullarına, gafil bulundukları, hayvanlarının suya götürüldüğü bir sırada baskın yaptı. Savaşabilecek olanlarını öldürdü, zürriyetlerini de esir aldı. Haris'in kızı Cüveyriye'yi de o gün aldı. Bu hadisi bana (o sırada) kendiside o ordunun içinde olan, Abdullah (b. Ömer) rivâyet etti diye mektup yazdı. Dâvud der ki; Bu hadis sahihtir. Onu İbn Avn, Nâfi'den rivâyet etmiştir. Bu hadisi ondan başka rivâyet eden bir kimse daha yoktur. itk 13; Müslim, cihad 1; Ahmed b. Hanbel, 11-31, 32, 51.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Savaştan Önce Müşrikleri İslâma Davet Etmek
2636-) Enes (radıyallahü anh)’den rivâyet olunduğuna göre; Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem, (düşmana) sabah namazı (vakti girince) baskın yapardı. (Sabah namazı vakti girdimi) iyice kulak verirdi. Eğer ezan sesi duyarsa (baskından) vazgeçerdi. Yoksa hücuma geçerdi. ezan 6; cihâd 102; meğâzi 38; Müslim, salât 9; Tinnizî, siyer 3,48; Muvatta, cihâd 48; Dârimi, siyer 9.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Savaştan Önce Müşrikleri İslâma Davet Etmek
2637-) İbn-i îsam el-Müzenî'nin babasından; demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir seriyyede bizi (savaşa) gönderirken şöyle buyurdu; Eğer (uğradığınız memleketlerde) bir mescid görür ya da bir müezzin (sesi) işitirseniz, (oranın halkından) kimseyi öldürmeyiniz." siyer 2; Ahmed b. Hanbel, III, 448.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Savaştan Önce Müşrikleri İslâma Davet Etmek
2638-) Amr'dan rivâyet olunduğuna göre kendisi Câbir'i (radıyallahü anh) şöyle derken işitmiş; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) " Harb hiledir" buyurdu. cihad 157; Mcnakıb 25; istiâbe 6; Müslim, cihâd 17, 18, zekât 153; Tirmizi, cihâd 5; İbn Mâce, cihâd 28; Ahmed b. Han bel, I, 81, 90, 113, 126, 131, 134; II, 312, 314; III, 224, 297, 308, IV, 387, 459.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Harpte Hile Yapmak
2639-) Ka'b b. Mâlik'ten rivâyet olunduğuna göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir savaş(a çıkmay)ı istediği zaman başka bir savaşa çıkıyormuş gibi görünür ve; Harp hiledir" buyururmuş. Dâvûd der ki: Harp hiledir" hadisini bu isnadla sadece Ma'mer rivâyet etmiştir. b. Dinar'ın hadisi de sadece Cabir'den rivâyet edilmiştir ve bir de bu hadisi Ma'mer, Hemmam b. Münebbih'den, o da Ebû Hureyre'den rivâyet etmiştir. cihâd 103; Meğâzi 79; Müslim, tevbe 54; Dârimi, siyer 14; Ahmed III, 456,457; IV 387.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Harpte Hile Yapmak
2640-) Seleme (radıyallahü anh)'den; demiştir ki; (Bir savaşta) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekr (radıyallahü anh)'i bize kumandan tayin etmişti. Müşriklerden bir toplulukla savaşmaya başladık, derken hepsini öldürmek üzere geceleyin onlara ani bir baskın yaptık. O gece parolamız " öldür, öldür!" idi. dedi ki: Ben o gece, kendilerine baskın yapılan müşriklerden yedi tanesini kendi ellerimle öldürdüm." Mâce, cihâd 30; Ahmed b. Hanbel, IV, 46.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Geceleyin Baskın Yapmak
2641-) Cabir b. Abdillah'dan demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), yolculukta (yolculardan) geride kalırdı. Zayıf (olan hayvanlar)ı sürer, (yola devam edemeyen yolcuları da hayvanının) arkasına bindirir ve onlara duâ ederdi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Artçı Birlikleri Bulundurmanın Gereği
2642-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: İnsanlar, " Allah'dan başka ilah yoktur" deyinceye kadar kendileriyle savaşmak üzere emrolundum. Eğer bunu söylerlerse kanlarını ve mallarını benden korurlar. Ancak tevhid kelimesi hakkı ile olması müstesnadır. Onların (kalblerinde saklamış oldukları küfr ve nifaklarıyla ilgili) hesaplan ise Allah'a aittir." imân 17; sâlât 28, zekât 1, cihâd 102, itisâm 2, 28, Müslim, imân 32-36, Tirmizi, tefsir sûre 88, Nesâi, zekât 3; İbn Mâce, fîten 1-3; Dârimi, siyer 10; Ahmed b. Hanbel IV, 8.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Müşriklerle Niçin Savaşılır?
2643-) Enes (radıyallahü anh)'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Ben, insanlar; Allah'dan başka ilah yoktur ve Muhammed onun kulu ve Rasûlüdür" deyinceye ve kıblemize yönelinceye, kestiklerimizi yiyinceye ve namazımızı kılıncaya kadar onlarla savaşmak üzere emrolundum. yaparlarsa, onların (kanlarının ve mallarının) hakkı (olan cezaların) dışında kanları ve malları bize haram olur. Müslümanların (lehine) olan (hüküm)ler, onlarında lehinedir. Müslümanların üzerinde bulunan (yükümlülük)ler, onlar hakkında da câridir. imân 17; salât 28, zekât 1, cihad 102, İ'tisâm 2,28, Müslim, imân 32,36; Tirmizi, tefsir sûre 88; Nesâî, zekât 3; Nesâî, iman 9,15; İbn Mâce, fîten 1-3; Dârimî, siyer 10; Ahmed b. Hanbel, IV, 8.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Müşriklerle Niçin Savaşılır?
2644-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)'dan demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Ben müşriklerle savaşmak üzere emrolundum..." buyurmuştur. (Enes b. Mâlik sözlerine devamla bir önceki hadisin) manasını rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Müşriklerle Niçin Savaşılır?
2645-) Üsame b. Zeyd'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi bir seriyye olarak el-Hurakat (denilen kabileler) üzerine gönderdi. Onlar (bizim kendilerine yaklaşmakta olduğumuzu, bizim kendilerine saldırıya geçeceğimizi) hissederek kaçtılar (bunlardan) bir adama yetiştik. Biz üzerine çullanınca adam, " Lâ ilahe illallah (Allah'dan başka ilah yoktur)" deyiverdi. Biz ona, öldürünceye kadar (kılıçlarımızla) vurduk. Sonra bunu peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e anlattım. Kıyamet gününde (bu adamın söylediği) lâ ilahe illallah (kelimesi) karşısında senin için (yardımcı olabilecek) kim vardır?" buyurdu. Ben de: Allah’ın Rasûlü, o bunu ancak silah korkusuyla söyledi, dedim. Bari onun kalbini arsaydın da (kalbinin) bu sözü korkudan dolayı söyleyip söylemediğini (iyice bir) buseydin. (Yarın) kıyamet gününde " lâ ilahe illallah" (sözü) karşısında senin için (yardımcı olabilecek) kim vardır?" buyurdu. Bu sözü (tekrar tekrar) söylemeye o kadar devam etti ki (daha önce) müslüman olmayıp ta o gün müslümanlığa (yeni) girmiş olmamı arzu ettim." meğazî 45, diyât 2; Müslim, imân 158; İbn Mâce, fîten 1; Ahmed b. Hanbel IV, 339; V, 207.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Müşriklerle Niçin Savaşılır?
2646-) El-Mikdad b. el-Esved'in anlattığına göre kendisi (Hazret-i Peygamber'e); Ey Allah'ın Rasûlü! Ben kafirlerden bir adama rastlasam da benimle savaşsa ve kılıçla vurarak ellerimden birini kesse sonra benden (kaçıp) bir ağaca sığınsa ve -Ben Allah'a teslim oldum- dese bu sözü söyledikten sonra ben o adamı öldürebilir miyim? Ne buyurursun?" diye sormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da; Onu öldüremezsin" buyurdu. Ben de; Allah'ın Rasûlü o benim elimi kesti, dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da; öldüremezsin. Çünkü eğer öldürürsen o, senin onu öldürmeden önceki yerine geçer. Sen de onun, söylediği o sözü söylemeden önceki yerine geçersin." buyurdu. diyar 1, meğazi 12; Müslim, iman 155.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Müşriklerle Niçin Savaşılır?
2647-) Cerir b. Abdillah'dan demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Has'am kabilesine (baskın yapmak üzere) bir seriyye gönderdi. O kabileden bazı kimseler (müslümanlann saldırısından kurtulmak için) secde ederek korunma yoluna başvurdular. Bu (durum) onları öldürmeyi (daha da) hızlandırdı. (Cerir b. Abdillah rivâyetine devam ederek) dedi ki: Durum Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e ulaşınca onlar için yarım diyet (Ödenmesini) emretti ve; Ben müşrikler arasında ikamet eden her müslümana uzağım" buyurdu. Ya Resûlallah?" diye sordular. müşriklerin) " Ateşleri birbirini görmesin" , diye cevap verdi. Dâvûd der ki: Bu hadisi Ma'mer ile birlikte Hükeym, Halid el-Vasıtî ve bir topluluk da rivâyet ettiler fakat Cerir'den bahsetmediler. siyer 41; Nesai, kasâme 27.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Secdeye Sığınan Bir Kimseyi Öldürmek Yasaktır
2648-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan demiştir ki: ...Eğer sizden sabreden yirmi kişi olsa (onlar) ikiyüz kafiri yenerler..." el-Enfâl (8) 65. (ayeti) indi (ğinde), Allah (bu ayetle) bir müslümanın on kafirden kaçmamasını müslümanlara farz kılınca bu (durum) müslümanlara (çok) ağır geldi. Sonra (Allah'dan) hafifletmek (üzere başka bir ayet) geldi (Allahü Teâlâ bu ayetinde); Şimdi Allah sizden (yükü) hafifletti..." el-Enfâl (8) 66. buyurdu. Ebû Tevbe (inen bu ayeti bildirmek maksadıyla başından itibaren) " İkiyüz (kafiri) yenerler." el-Enfâl (8) 66. cümlesine kadar okudu. (İbn Abbâs rivâyetine devam ederek) dedi ki: Allah, onlar (müslümanlar)dan (yapmakla mükellef oldukları) harp hazırlığını hafifletince, kendilerinden hafifletilen (yük) kadar (göstermekle mükellef oldukları) sabr (in mikdarınıda) azal(t)dı. Tefsirü'l-Kur'ân suretü'l-Enfâl 6,7.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Savaş Gününde Harpten Kaçmak
2649-) Abdullah b. Ömer'den rivâyet olunduğuna göre, kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın (düşmana baskın yapmak üzere gönderdiği) seriyyelerinden birinde imiş. (Hazret-i Abdullah bu seriyyede bulunduğu sırada başından geçen olayları) şöyle anlattı: Askerler tamamen bozguna uğradılar. Ben de bu bozguna uğrayanlar arasında idim. (Bu kargaşalıktan kurtulup da bir kenara) çıkınca; (şimdi) ne yapacağız? Biz harpten kaçtık (Allah'ın) gazab(ı) ile geri döndük" demeye başladık ve; Medine'ye girelim (gündüzün) orada kalalım, (geceleyin) bizi hiç bir kimse görmeden (evlerimize) gideriz." dedik. Ve (Medine'ye gir(meye kesinlikle karar ver)dik. (fakat) hemen arkasından da; Eğer biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a (varıp da) durumumuzu arzetseydik, (daha hayırlı olurdu. O zaman) eğer bize tevbe gerekiyor idiyse (tevbe eder ondan sonra tevbekâr olarak Medine'de) kalırdık. Eğer bundan başka bir şey (yapmamız gerekiyor) idiyse (Medine'den) gider (o görevi yerine getirir)dik." dedik. Bunun üzerine sabah namazından önce Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)(ı beklemek) için oturduk. (Evinden) çıkınca kendisine (doğru) ayağa kalktık ve; Biz (savaştan) kaçanlarız! dedik. Hayır! Bilakis siz tekrar savaşa dönen kimselersiniz." buyurdu. Biz de yaklaşıp elini öptük. Bunun üzerine; Ben de müslüman birliğinden bir kimseyim." buyurdu. cihâd 36; Ahmed b. Hanbel, 11,70,86,100,111.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Savaş Gününde Harpten Kaçmak
2650-) Ebû Sâid (radıyallahü anh)'den demiştir ki: Kim o gün savaşmak için bir tarafa çekilmek ya da başka bir birliğe katılmak dışında arkasını döner (de savaştan firar eder)se" el-Enfâl (8) 16. (mealindeki ayet-i kerime) Bedir (savaşı) günü indi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Savaş Gününde Harpten Kaçmak
2651-) Habbab'dan demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ka'be'nin gölgesinde çizgili bir kumaşı başının altına yastık olarak koymuş bir halde (dinlenir) iken (yanına) varıp kendisine (kafirleri) şikayet ettik. Sizden önceki (ümmetlerde) bir kimse (küfre zorlanırdı kabul etmeyince) tutulur ve kendisi için yerde bir çukur kazılır (sonra bu çukurun içine yatırılır) di. (Daha) sonra bir testere getirilip başının üzerine konur (onunla) başı iki parça edilirdi de bu (işkence) onu dininden çeviremezdi. Kemiği üzerinde (bulunan) etten ve sinirden (ne varsa hepsi) demir taraklarla taranırdı da (yine) bu (işkence) onu dininden çevir(e)mezdi. Allah'a yemin olsun ki Allah bu dini tamamlayacak. Öyle ki (Hayvanına) binen bir kimse Allah'tan (başka) ve koyunları hakkında da kurttan başka hiç kimseden korkmadan (yalnız başına) San'a ile Hadramevt arasında yolculuk yapabilecektir. Fakat siz acele ediyorsunuz." buyurdu menâkıb 25, ikrah 1; Ahmed, b. Hanbel, V,109-110.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Küfre Zorlanan Esirin Durumu
2652-) Ali b. Ebi Talib'in katibi olan Ubeydullah b. Ebi Rafi' dedi ki: Ben Ali (radıyallahü anh)'yi (şöyle) derken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benî Zübeyr ve Mikdad-ı; Haydin Hâh bahçesine gidin! Orada, yanında mektup bulunan bir câriye vardır. Mektubu ondan alın" gönderdi. Atlarımızı koşturarak yola koyulduk. Bahçeye vardık. Derken ansızın cariye karşımıza çıkıverdi. Bunun üzerine: Mektubu getir, dedik. mektup yok, cevabını verdi. Ben de: Ya mektubu çıkarırsın, yahut da elbiseleri bırakırsın! dedim. Bunun üzerine örülü saçlarının arasından mektubu çıkardı. Biz de onu peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirdik. Bir de ne görelim mektup Hatıb b. Ebi Beltea (tarafın)dan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bazı işlerini haber vermek üzere bazı müşriklere (hitaben yazılıp gönderilmiş) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Ey Hatıb! Bu nedir?" diye sordu. (Hatıb); Allah'ın Rasûlü! Benim hakkımda (hüküm vermekte) acele etme. Ben Kureyş'in müttefiki idim. Ama onlardan değildim. Şurası bir gerçek ki (Muhacirlerden) Kureyş (kabilesine mensup bazı kimseler)in Mekke'de hısımları vardır. (Bu akrabalar) hısımlıkları sebebiyle (muhacirlerin) Mekke'de bulunan ailelerini koruyorlar. Benim (Mekkelilerle olan hısımlığım) kalmayınca onlara bir iyilik yapmayı ve bu iyilik sebebiyle (oradaki) akrabalarımı korumalarını (sağlamayı) arzu ettim. Allah'a yemin olsun ki ey Allah'ın Rasûlü bende küfürde yok, dinden dönme de yok dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de; (Bu adam), size doğru söyledi" buyurdu. Bunun üzerine Ömer; bırakta şu münafığın boynunu vurayım, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de; Gerçekten o Bedir (muharebesin) de bulunmuştur. O'nun katle layık olduğunu nereden biliyorsun. Allah onların durumuna muttali olduğu için Bedir ehli hakkında; İstediğinizi yapınız. Ben sizi affettim." buyurmuştur." cevabını verdi. cihâd 141; Tefsir sûre (60), 1; Meğazi 46; Müslim, Fezailu's-sahâbe 161; Tirmizi, Tefsir sûre, (60),l;Ahmed b. Hanbel 1,79.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Kafirlerin Hesabına Casusluk Yapan Kimsenin Müslüman Olduğu Ortaya Çıkınca Nasıl Muamele Yapılır?
2653-) Şu (bir önceki hadis-i şerifte geçen) olay Ali (radıyallahü anh)'den de rivâyet olunmuştur. (Ali radıyallahü anh) dedi ki: (Hazret-i Peygamberin Mekke üzerine yürümeyeceğini öğrenen) Hatip (meclisten kalkıp) gitti ve Mekke halkına; sizin üzerinize bir sefer yapmak üzere kesin karar aldı diye bir mektup yazdı. (Ebû Abdirrahman) dedi ki; (Hazret-i Ali'nin rivâyet ettiği) bu hadiste şu (sözler) bulunmaktadır: (Mektubu götüren kadın yakalandığında); Benim yanımda herhangi bir mektup yoktur dedi. de onu(n devesini) çöktürdük. (Fakat) yanında herhangi bir mektup bulamadık. Bunun üzerine Ali b. Ebi Talib; Kendisine yemin edilen zata yemin olsun ki seni öldürürüm. Yahut da (bu) mektubu çıkarırsın dedi. (Vehb b. Bakıyye bu sözlerden sonra bir önceki) hadisi (aynen) rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Kafirlerin Hesabına Casusluk Yapan Kimsenin Müslüman Olduğu Ortaya Çıkınca Nasıl Muamele Yapılır?