Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı

3304-) İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre; (sallallahü aleyhi ve sellem) Kabe'yi tavaf ederken, kendisini, burnundaki halka ile bir başkasının çektiği bir adama rastladı. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) halkayı eli ile kopardı ve adama, onu eli ile yedmesini emretti. hacc 65, eymân 31; Nesâî, hacc 135, eymân 30; Ahmed b. Hanbel, I, 364.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Günah İşlemeyi Adayana Keffaret Gerekir Diyenler
3305-) İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre: Ukbe b. Âmir'in kız kardeşi yürüyerek hacca gitmeyi adadı. Ama buna gücü yetmiyordu. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), (Ukbe'ye): Şüphesiz Allah (celle celâluhu), kız kardeşinin yürümesine muhtaç değildir.(Bir şeye) binsin ve bir deve veya sığır kurban etsin" buyurdu. nüzûr 10.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Günah İşlemeyi Adayana Keffaret Gerekir Diyenler
3306-) İkrime, Ukbe b. Âmir'den rivâyet etmiştir: Ukbe (radıyallahü anh) Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e; kardeşim Kabe'ye kadar yürümeyi adadı, dedi. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah (celle celâluhu), kız kardeşinin Kabe'ye kadar yürümesi ile bir şey yapacak değildir." buyurdu.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Günah İşlemeyi Adayana Keffaret Gerekir Diyenler
3307-) Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh)'dan rivâyet edildiğine göre: Mekke fethi günü bir adam ayağa kalkıp; Resûlallah! Ben, Allah sana Mekke fethini nasib ederse Beytü'l-Makdis'de Allah için iki rek'at namaz kılmayı adadım, dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Burada kıl" buyurdu. sözünü tekrarladı, Hazret-i Peygamber yine, " Burada kıl" buyurdu. Sonra adam sözünü bir daha tekrarladı. Bu sefer Resûlüllah: Öyleyse sen bilirsin (burada kılmak istemiyorsan Beytü'l-Makdis'de kıl)" buyurdu. Dâvûd dedi ki: Bu hadisin bir benzeri Abdurrahman b. Avf tarafından Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan rivâyet edilmiştir. Hâkim, Beyhakî, Ahmed b. Hanbel, III, 363.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: İ Makdisde Namaz Kılmayı Adayan Kimsenin Durumu
3308-) Abdurrahman b. Avf bu (yukarıdaki) haberi Hazret-i Peygamber'in ashabından bazı şahıslardan rivâyet etmiştir. Ravi, Hazret-i Peygamber'in şöyle buyurduğunu eklemiştir: Muhammed'i hak ile gönderen (Allah)'a yemin ederim ki, eğer sen şurada namazını kılsaydın Beyt-i Makdis'te namaz kılmanın yerine kâfi gelirdi." Ebû Dâvûd dedi ki: hadisi; el-Ensarî, İbn Cüreyc'den rivâyet edip, Cafer b. Ömer demiştir. Cafer b. Ömer de (Hafs b. Amr'ın yerine) Amr b. Hayye der. Amr b. Hayye de bunu kendisine, Abdurrahman b. Avf ve Hazret-i Peygamber'in ashabından bazı adamların haber verdiklerini söyler.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: İ Makdisde Namaz Kılmayı Adayan Kimsenin Durumu
3309-) İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildi ki: Sa'd b. Ubâde (radıyallahü anh), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan fetva sorup; annem ödemediği bir nezir borcu olduğu halde öldü (ne yapayım?) dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): yerine sen öde" buyurdu. vesâya 19, eymân 30; Müslim, nüzûr 1; Tirmizî, nüzûr 19; Nesâî, vesâya 8, 9, eymân 35; İbn Mâce, keffârât 19; Muvatta, nüzûr I, 2; Ahmed b. Hanbel, I, 219, 329, 370.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Ölünün Adağını Onun Namına İfa Etmek
3310-) İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre; kadın gemiye bindi ve Allah kendisini kurtarırsa (sahile çıkarırsa) bir ay oruç tutmayı adadı. Allah onu kurtardı, fakat kadın orucu tutmadan öldü. Kızı -veya kız kardeşi- Bu şek ravilerden birisine ait olsa gerektir. - Resûlüllah'a geldi, (meseleyi sordu). Hazret-i Peygamber de kendisine; onun (ölenin) yerine oruç tutmasını emretti. eymân 34; Ahmed b. Hanbel, I, 216, 238.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Ölünün Adağını Onun Namına İfa Etmek
3311-) Abdullah b. Büreyde'nin, babası Büreyde'den rivâyet ettiğine göre; kadın, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gelip: anneme bir genç cariye vermiştim. Annem öldü ve bu cariyeyi miras olarak bıraktı, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Sen sevabını aldın ve o miras olarak sana geri döndü" buyurdu. Kadın: annem bir ay oruç borcu olduğu halde öldü, dedi. Ravi (Ahmed b. Yunus), (bundan önceki) Amr b. Avn hadisinin benzerini zikretti. (Hazret-i Peygamber'in, kadına annesinin orucunu ödemesini emrettiğini söyledi.) savm 157; Tirmizî, zekât, 31; Ahmed b. Hanbel, V, 459, 351, 354, 361.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Ölünün Adağını Onun Namına İfa Etmek
3312-) İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildi ki: Bir kadın Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip, (ölü olan) annesinin bir ay oruç borcu olduğunu söyledi ve; yerine ben ödeyeyim mi? dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Annenin birisine borcu olsa öder miydin?" dedi. Allah'ın borcu ödenmeye daha müstehaktır" buyurdu." savm 42; Müslim, savm 154; Ahmed b. Hanbel, I, 224, 258, 326.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Oruç Borcu Olduğu Halde Ölen Birinin Orucunu Velisinin Tutacağına Dair Gelen Hadisler
3313-) Âişe (radıyallahü anhâ)'dan, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Oruç borcu olduğu halde ölen kimsenin orurcunu onun yerine velisi (en yakın akrabası) tutar." savm 42; Müslim, savm 153; İbn Mâce, keffârât 19; Ahmed b. Hanbel, VI, 69.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Oruç Borcu Olduğu Halde Ölen Birinin Orucunu Velisinin Tutacağına Dair Gelen Hadisler
3314-) Amr b. Şu'ayb'ın, babası vasıtasıyla dedesinden rivâyet ettiğine göre: kadın Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip;" Ya Resûlallah, ben senin huzurunda def çalmayı adadım" dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): - Nezrini yerine getir" buyurdu. Kadın: -cahiliye ehlinin kurban kestikleri yeri işaret ederek- şöyle şöyle bir yerde kurban kesmeyi adadım, dedi. Resim şeklindeki bir put için mi?" Heykelden bir put için mi?" Nezrini yerine getir" menâkıb 17; Ahmed b. Hanbel, V, 353, 356.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Vefa Gösterilmesi Emredilen Adak
3315-) Sabit b. Dahhâk (radıyallahü anh)'den rivâyet edilmiştir. Der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bir adam, Büvâne'de bir deve kesmeyi adadı. Hazret-i Peygamber'e gelip: Büvâne'de bir deve kurban etmeyi adadım, dedi. Hazret-i Peygamber: Orada cahiliye putlarından tapınılan bir put var mı?" dedi. Hayır, dediler. Hazret-i Peygamber: Orada onların bayramlarından bir bayram var mı?" Sahâbîler: Hayır, dediler. Hazret-i Peygamber, adama: Adağını yerine getir. Şüphesiz Allah'a isyan konusundaki ve insanoğlunun malik olmadığı şeydeki adağa vefa yoktur." buyurdu.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Vefa Gösterilmesi Emredilen Adak
3316-) Meymûne binti Kerdem'in şöyle dediği rivâyet edilmistir: Hazret-i Peygamber'in (veda) haccında babamla birlikte çıktım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı gördüm. İnsanların " Resûlüllah" dediklerini duydum. Gözümle onu takibe başladım. Babam kendisine yaklaştı. Resûlüllah devesinin üzerinde idi. Elinde öğretmenlerin sopası gibi (ince) bir sopa vardı. Bedevilerin ve insanların " Tab, tab" dediklerini duydum. ona (iyice) yaklaştı, ayağını tuttu. Hazret-i Peygamber buna ses çıkarmadı, durup babamı dinledi. Babam: Resûlallah, ben bir erkek çocuğum dünyaya gelirse, Büvâne (dağı)'nin tepesinde dik yokuşlu yollarda birkaç koyun kurban etmeyi adadım, dedi. -Abdullah b. Zeyd: Tam bilmiyorum ama, galiba elli koyun demişti" dedi.- Resûlüllah: Orada putlardan bir şey var mı?" diye sordu. Babam: dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah için adadığın şeyi yerine getir" buyurdu. Meymûne devamla şöyle dedi: koyunları toplayıp kesmeye başladı. Koyunlardan biri kurtulup kaçtı. Babam; Ey Allah'ım, benim adağımı ödet" diyerek onu aradı. Buldu ve kesti. Mâce, keffârât 18 (bir bölümü).

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Vefa Gösterilmesi Emredilen Adak
3317-) Amr b. Şu'ayb, Meymûne binti Kerdem b. Süfyân kanalıyla babası Kerdem'den, önceki hadisin benzerini rivâyet etmiştir. Bu rivâyet öbüründen biraz muhtasardır. rivâyete göre) Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Orada put veya cahiliye bayramlarından bir bayram var mı?" dedi. dedi. (Kerdem der ki): şu annemin yürüme adağı borcu var, onu ödeyeyim mi? İbn Beşşâr bazan, " onu ödeyelim mi?" derdi- dedim; (Resûlüllah:) Evet" buyurdu.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Vefa Gösterilmesi Emredilen Adak
3318-) İmrân b. Husayn (radıyallahü anh)'dan rivâyet edildi. Dedi ki: Adbâ, Benî Akıl kabilesinden bir adamındı ve hacıları(n develerini) geçenlerdendi. Adam (devesiyle birlikte) esir edilip bağlı olarak Hazret-i Peygamber'e getirildi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem); üstünde kadife olan bir eşeğin sırtında idi. Adam: Muhammed! Beni ve hacıları geçen (bu devey)i niçin tutuyorsun? dedi. Peygamber: Seni, müttefiklerin olan Sakif’in suçundan dolayı tutuyorum" buyurdu. Hazret-i Peygamber’in ashabından iki kişiyi esir etmişlerdi. kabilesinden olan adam, söylediği sözler içerisinde " Ben de müslümanım -veya ben de müslüman oldum" - Buradaki şüphe raviye aittir. - dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) geçip gidince -Ebû Dâvûd, " Bu sözü Muhammed b. Îsa'dan öğrendim" dedi-; Adam: Muhammed! Ya Muhammed! diye bağırdı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), merhametli (nazik) idi. Adama dönüp; Ne istiyorsun?" dedi. müslümanım. Eğer sen bunu kendi işine malikken (esir edilmeden önce) söyleseydin tam manasıyla kurtulurdun." Dâvûd; Sonra Süleyman'ın hadisine döndüm." dedi-: Adam: Muhammed! Ben açım, beni doyur. Ben susuzum, beni sula. Resûlüllah: Senin ihtiyacın bu -veya bu onun ihtiyacıdır- (isteğini yapın)" buyurdu. Dâvûd; esir edilen adamın müslüman olduğunu bildiren sözlerini ve Resûlüllah'ın cevabını, Muhammed b. Îsa'nın rivâyetinden; geri kalanını da Süleyman b. Harb'in rivâyetinden nakletmiş ve buna işaret etmiştir. adam (Sakîflilerdeki) iki kişiye mukabil fidye olarak verildi. Adbâ'yı ise, Hazret-i Peygamber binmek için alıkoydu. Medinelilerin otlaktaki hayvanlarına baskın yaptılar ve Adbâ'yı da götürdüler. Onu götürdüklerinde müslümanlardan bir kadını da esir etmişlerdi. Onlar geceleyin develerini avlularında çöktürürlerdi. Bir gece hepsi uyudular, kadın kalktı. Elini hangi deveye dokundursa, deve böğürüyordu. Nihayet Adbâ’nın yanına geldi. O itaatkâr, binilmeye alışık bir devenin yanına gelmişti. Hemen ona bindi, sonra; eğer Allah kendisini kurtarırsa onu mutlaka boğazlamayı adadı. Medine'ye gelince, devenin Hazret-i Peygamber'in devesi olduğu anlaşıldı ve Resûlüllah bundan haberdar edildi. Bunun üzerine Resûlüllah haber saldı, kadın getirildi. Kendisine kadının adağı bildirildi. Ona ne de kötü ceza vermişsin -veya ona ne de kötü ceza vermiş-; eğer Allah onu bunun üzerinde kurtarırsa onu mutlaka boğazlayacakmış! Allah'a isyan konusundaki ve insanoğlunun sahibi olmadığı şeydeki nezre vefa olmaz" buyurdu. Dâvûd: Esir edilen bu kadın, Ebû Zerr'in karışıdır" dedi. nüzûr 8; İbn Mâce, keffârât 16 (bir bölümü); Ahmed b. Hanbel, IV, 430.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Kişinin Sahip Olmadığı Bir Şeyi Nezretmesi
3319-) Kâ'b b. Mâlik'den rivâyet edilmiştir,, şöyle demiştir: Resûlüllah'a: Resûlüllah! Şüphesiz Allah ve Rasûlü için sadaka olarak malımdan soyulmam (malımın tümünü sadaka olarak vermem) benim tevbem (in kemalin) dendir, dedim. (sallallahü aleyhi ve sellem): Malının bir kısmını kendine alakoy, bu senin için daha hayırlıdır." buyurdu. demiştir ki: de; Hayber'deki sehmimi kendime alıkoyuyorum, dedim. eymân 24, vesâya 16, tefsiru sûre (9) 18; Müslim, tevbe 53; Nesâî, eymân 36, 37; Dârimî, zekât 25; Muvatta, nüzûr 16.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Tüm Malını Sadaka Olarak Vermeyi Adayan Kimse Hakkındaki Hadisler
3320-) Kâ'b b. Mâlik'in oğlu Abdullah'ın babasından rivâyetine göre; tevbesi kabul edilince, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a: malımdan soyulacağım- (malımın hepsini dağıtacağım), dedi. Ahmed b. Salih (bundan sonra), " O senin için daha hayırlıdır" sözüne kadar, önceki hadisin benzerini söyledi. rivâyetin son ravisi Süleyman b. Dâvûd ve İbn Şerh, bununki ise Ahmed b. Salih'tir. Rivâyetlerin diğer rayileri aynı şahıslardır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Tüm Malını Sadaka Olarak Vermeyi Adayan Kimse Hakkındaki Hadisler
3321-) Kâ'b b. Mâlik'den rivâyet edildiğine göre; veya Ebû Lübâbe ya da Allah'ın dilediği birisi, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: günaha girdiğim, kavmimin bu yurdunu terketmek ve malımın tümünden sadaka olarak soyulmak benim tevbemdendir, dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Üçte birini vermen yeter" buyurdu. nüzûr 9. Bu rivâyetin isnadı, İbn Şihâb ez-Zührî'den sonra, diğer rivâyetlerle farklılık arzetmektedir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Tüm Malını Sadaka Olarak Vermeyi Adayan Kimse Hakkındaki Hadisler
3322-) Ma'mer, Zührî'den; Kâ'b b. Mâlik'in oğlunun şöyle deliğini nakleder: Lübâbe... önceki rivâyeti mana olarak zikretti. Hâdise Ebû Lübâbe'e aittir. Dâvûd dedi ki: hadisi, Yunus, İbn Şihâb'dan, o da Sâib b. Ebî Lübâbe oğulırının birinden rivâyet etti. de, Zührî vasıtasıyla Hüseyn b. Sâib b. Ebî Lübâbe'den bir benzerini rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Tüm Malını Sadaka Olarak Vermeyi Adayan Kimse Hakkındaki Hadisler
3323-) Kâ'b b. Mâlik'in şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Resûlallah! Şüphesiz malımın tümünü Allah ve Rasûlü'ne sadaka olarak çıkarmam, benim Allah'a tevbemdendir, dedim..Hazret-i Peygamber: Hayır" buyurdu. dedim. " Hayır" buyurdu. birini, dedim. Evet" karşılığını verdi. Ben de; sehmimi alıkoyacağım, dedim.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Tüm Malını Sadaka Olarak Vermeyi Adayan Kimse Hakkındaki Hadisler
3324-) İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan; Resûlüllah’ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Bir kimse adım anmadan bir adakta bulunsa onun keffareti yemin keffaretidir. Günah olan bir şeyi nezredenin nezrinin keffareti yemin keffaretidir. Gücünün yetmeyeceği bir adağı adayanın keffareti de yemin keffaretidir. yettiği bir adağı adayan kişi adağını yerine getirsin.] ilâve bazı nüshalarda mevcut değildir. Dâvûd dedi ki: hadisi, Veki' ve başkaları Abdullah b. Said b. Ebi'l-Hind’den, İbn Abbâs'a mevkuf olarak rivâyet etmişlerdir. Mâce, keffârât 17.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Gücünün Yetmeyeceği Bir Adağı Adamak
3325-) Ukbe b. Âmir (radıyallahü anh), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu söylemiştir: Nezrin keffareti yemin keffaretidir." Dâvûd dedi ki: hadisi, Amr b. Hâris, Ka'b b. Alkame'den, Kâ'b da İbn Şemmâse vasıtasıyla Ukbe'den rivâyet etmiştir. nüzûr 13; İbn Mâce, keffârât 17; Tirmizî, nüzûr 4; Nesâî, eymân 41; Ahmed b. Hanbel, IV, 144, 146, 147.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Adını Tayin Etmeden Adak Adamak
3326-) Bize Muhammed b. Avf haber verdi. Onlara Saîd b. el-Hakem söylemiş. (Saîd der ki:) Bize Yahya b. Eyyûb, Kâ'b b. Alkame'den nakletti. Kâ'b, İbn Şemmâse'den duymuş. O, Ebû’l-Hayr kanalıyla Ukbe b. Âmir'den, o da Hazret-i Peygamber'den önceki hadisin benzerini nakletti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Adını Tayin Etmeden Adak Adamak
3327-) Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)'den rivâyet edildi ki, o; Ya Resûlallah, ben cahiliye çağında Mescid-i Haram'da bir gece i'tikâfta kalmayı adadım, dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine: - Adağını yerine getir" buyurdu. i'tikâf 5, 15, 16, eymân 29; Müslim, eymân 27, 28; Tirmizî, nüzûr 12; Nesâî, eymân 36; Ahmed b. Hanbel, I, 37, II, 20, 53.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yeminler Ve Nezirler Bölümü
Konu: Cahiliye Çağında Nezredip De Daha Sonra Müslüman Olan Kişi Ne Yapar?
3328-) Kays b. Ebî Garaza'nm şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) devrinde bize (tacirlere) " simsarlar" denilirdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize uğrayıp ondan daha güzel bir isim verdi ve: Ey tacirler topluluğu! Şüphesiz alışverişde boş laf ve yemin bulunur. Onun için siz ona sadaka karıştırınız." buyurdu. eymân 22, 23, büyü 4; Tirmizî, büyü 4; İbn Mâce, ticârât 3; Ahmed b. Hanbel, IV, 6.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: İçerisine Yemin Ve Boş Söz Karışan Ticaret
3329-) Hüseyin b. Îsa el-Bestamî, Hamid b. Yahya ve Abdullah b. Muhammed ez-Zührî; Süfyân'dan, Süfyân; Cami b. Ebî Raşid, Abdülmelik b. E'yen ve Âsım'dan, onlar; Ebî Vâil'den, o da Kays b. Ebî Garaze'den, önceki hadisi mana olarak rivâyet etmişlerdir. rivâyete göre Resûlüllah, (" Onda beş söz ve yemin bulunur" yerine), " Onda, yalan ve yemin bulunur" buyurmuştur. Dâvûd'a un hocası) Abdullah ez-Zührî (yukarıdaki cümlenin yerine), " Boş söz ve yalan" demiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: İçerisine Yemin Ve Boş Söz Karışan Ticaret
3330-) İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan şöyle rivâyet dilmiştir: Bir adam, on dinar alacaklı olduğu borçlusunun peşine takılıp: Vallahi, borcunu ödeyinceye veya bir kefil getirinceye kadar senden ayrılmam, dedi. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o paraya kefil oldu. Resûlüllah'ın va'd ettiği zamanda geldi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) adama: Bu altını nereden buldun?" diye sordu. Adam: Madenden, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Bizim ona ihtiyacımız yok, bunda hayır da yok." buyurup, borçlunun yerine borcunu ödedi. Mâce, sadaka 9.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Madenlerin Çıkartılması
3331-) Nu'man b. Beşîr (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edilmiştir; der ki: (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şöyle buyururken duydum: Şüphesiz helâl da bellidir, haram da bellidir. (Fakat) bunlar aramda (helâl mi, haram mı olduğu belli olmayan birtakım) şüpheli eyler vardır; ben bu konuda size bir misâl vereceğim (bu konuyu size lir misâlle anlatacağım): Şüphesiz Allah (celle celâluhu) (girilmesi yasak olan) bir koru kurmuştur. Biliniz ki, Allah'ın korusu haram kıldığı şeylerlir. Şüphesiz hayvanlarını korunun etrafında otlatan kişi, her an harama dalabilir ve şüphesiz şüpheli şeylere dalan kişi de (harama) her an esaret edebilir." ; İman 39, büyü 2; Müslim, müsâkât 107; Tirmizî, büyü 1; Nesâî, bey' 2, eşribe 50; İbn Mâce, fiten 14; Dârimî, büyü 1; Ahmed b. Hanbel, IV, 267, 269, 27O, 271.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Şüphelerden Kaçınmak
3332-) İbrahim b. Mûsâ er-Râzî, Îsa'dan; Îsa, Zekeriyya'dan, o da Âmir eş-Şa'bruui Nu'man b. Beşîr'in şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i söyle buyururken işittim: yukarıdaki hadis-. rivâyete göre) Şa'bî, Resûlüllah'ın şöyle buyurduğunu da söyledi: Onlar (helâller ve haramlar) arasında şüpheli şeyler vardır, insanların çoğu onları bilmezler. Şüphelerden sakınan kişi, ırzını ve dinini kurtarmış demektir. Kim de şüpheli şeylere dalarsa harama dalmış olur."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Şüphelerden Kaçınmak
3333-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, faiz yemeyen hiçbir kimse kalmayacaktır. Kişi, faiz yemese bile, kendisine onun buharından bulaşacaktır." îsa;" Onun tozundan ona bulaşacaktır" dedi. büyü 2; İbn Mâce. ticârât 58; Ahmed b. Hanbel, II, 494.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Şüphelerden Kaçınmak
3334-) Âsim b. Küleyb babası vasıtasıyla Ensar'dan bir adamın şöyle dediğini rivâyet etti: (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte bir cenazeye çıktık. Onu, kabrin üzerinde, kabir kazan kişiye; Ayaklarından tarafını genişlet, başının geleceği tarafı genişlet" diye emrederken gördüm. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), (kabirden) dönünce, kendisini bir kadının davetçisi karşıladı. Efendimiz de (davete) geldi. Yemek getirildi, Resûlüllah elini yemeğe uzattı sofradakiler de uzattılar ve yediler. Hazret-i Peygamber'e baktılar. O, lokmayı ağızinda dolandırıyor (yutmuyor)du. Sahibinin izni olmadan alınmış bir koyun eti buluyorum" buyurdu. üzerine kadına haber gönderildi. Kadın (gelip) şöyle dedi: Resûlallah! Pen, Baki'a nüshalarda Naki' şeklindedir. Naki', Medine yakınlarında koyun satılan bir yerin adıdır. Hattâbî, doğrusunun bu olduğunu söyler. Mişkât'ta da böyledir. (benim için) bir koyun satın almak üzere (adam) gönderdim ama bulamadım. Bir koyun satın alan komşuma, koyunu parasıyla bana göndermesi için haber gönderdim, fakat adam (evde) bulunmadı. Bunun üzerine, onun hanımına (haber) gönderdim, o da koyunu bana gönderdi" . Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Onu, esirlere ye'dir" buyurdu. b. Hanbel, V, 293.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Şüphelerden Kaçınmak
3335-) Abdullah b. Mes'ud (radıyallahü anh)'un şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), faiz yiyene, yedirene, (muamelesine) şahitlik edene ve yazana lanet etti." müsâkât, 105, 106; Tirmizî, büyü 2; Nesâî, ziynet 25; İbn Mâce, ticârât 58; Dârimî, büyü 4; Ahmed b. Hanbel, I, 83, 88, 93, 107.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Faiz Yiyen Ve Yedirenin Durumu
3336-) Süleyman b. Amr; babası (Amr b. el-Ahfas)'ın şöyle dediğini rivâyet etmiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda Haccında dinledim. Şöyle diyordu: Haberiniz olsun, şüphesiz cahiliye faizlerinden olan tüm faizler kaldırılmıştır. Sermayeleriniz ise kendinize aittir. Siz zulmetmeyiniz, zulme de uğramayınız. rivâyette, " Kaldırdığım ilk faiz Abdülmuttalib'in oğlu Abbâs’ın faizidir. Şüphesiz onun tümü kaldırılmıştır." cümlesi vardır. olsun, şüphesiz cahiliye devrinin bütün kan davaları kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdülmuttalib'in oğlu Hâris'in kan davasıdır." Benî Leys kabilesinde çocuğuna süt annesi aramakta idi. Onu Huzeyl öldürdü. Peygamber devamla şöyle dedi: (Ey Allah'ım!) Tebliğ ettim mi?" üç kerre: - Evet, dediler. Resûlüllah da üç sefer: Allah'ım, sen şahid ol" dedi. hacc 147; Tirmizî, tefsiru sûre (9) 2; İbn Mâce, menâsik 76, 84; Dârimî, büyü 3, menâsik 34; Muvatta, büyü 83; Ahmed b. Hanbel, V, 73.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Faizin Kaldırılışı
3337-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittiğini haber vermiştir: Yemin; (sahibinin zannınca) truı.n revacına, (aslında) bereketin mahvına sebeptir." Şerh; (bereketin yerine)," kazancın" demiştir. Şerh; Saîd b. el-Müseyyeb'den, o Ebû Hureyre'den, o da Hazret-i Peygamber'den" demiştir. Dâvûd'a hadis, hem İbn Şerh, hem de İbn Vehb'den intikal etmiştir. Metin, İbn Vehb'in rivâyetidir, İbn Vehb'in rivâyeti: ...bereketin mahvı" şeklinde olduğu halde, İbn Serh'inki, " ...kazancın mahvı" şeklindedir. Ayrıca hadisin isnadını ifade tarzında da rivâyetler arasında küçük bir fark vardır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Alışveriş Esnasında Yemin Etmenin Mekruh Oluşu
3338-) Süveyd b. Kays (radıyallahü anh)'in şöyle dediği rivâyet edilir: Mahrafe Bu isim bazı nüshalarda " Mahreme" şeklindedir. el-Abdî ile birlikte Hecer'den bez alıp, Mekke'ye getirdik. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), yürüyerek yanımıza geldi ve bizimle bir iç don pazarlığı yaptı. Orada ücretle tartan bir adam vardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu adama: Tart ve (biraz) ağir tut" buyurdu. büyü 66; İbn Mâce, ticârâl 34; Nesâî, büyü 54; Dârimî, büyü 47; Ahmed b. Hanbel, IV, 352.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Tartıyı Ağır Tutmak Ve Ücretle Tartmak
3339-) Ebû Safvân b. Umeyra'nın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Hicretten önce, Mekke'de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldim... bu (önceki) hadisi söyledi, " ücretle tartan" ı anmadı. Dâvûd dedi ki: Bu hadisi, Kays da Süfyân’in dediği gibi rivayeî etti. Söz Süfyân’ın sözüdür, (doğrusu Süfyân'ın rivâyetidir) büyü 54; İbn Mâce, ticârât 34.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Tartıyı Ağır Tutmak Ve Ücretle Tartmak
3340-) Ebû Rizme der ki: Babamı şöyle derken işittim: adam Şu'be'ye: Safvân sana muhalefet etti" dedi. Şu'be de, " Bu başımı yardı" karşılığını verdi. Yahya b. Maîn'in: Her kim Süfyân'a muhalefet ederse (önemsizdir) söz, Süfyân'ın sözüdür." dediği ulaştı.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Tartıyı Ağır Tutmak Ve Ücretle Tartmak
3341-) Ahmed b. Hanbel, Vekî vasıtasıyla Şu'be'nin, " Süfyân’ın hafızası benim hafızamdan daha sağlamdır." dediğini nakletmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Tartıyı Ağır Tutmak Ve Ücretle Tartmak
3342-) İbn ömer (radıyallahü anhümâ)'dan, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın; Vezin (ağırlık ölçüsü) Mekkelilerin vezni, ölçekse Medinelilerin ölçeğidir" dediğini rivâyet etmiştir. Dâvûd şöyle dedi: hadisi, Feryabî ve Ebû Ahmed; Süf yân’dan aynı şekilde rivâyet etmişlerdir. (İbn Dükeyn), onlara (Feryâbî ve Ebû Ahmed'e isnadda değil) metinde muvafakat etmiştir. Ahmed, İbn Ömer'in yerine,’İbn Abbâs'dan" demiştir. bu hadisi, Velid b. Müslim, Hanzala'dan; Medine'nin vezni, Mekke'nin ölçeği" demiştir, şeklinde rivâyet etmiştir. Ebû Dâvûd şöyle der: b. Dinar'ın, bu konuda Atâ vasıtasıyla Resûlüllah'tan rivâyet ettiği hadisin metninde ihtilâf edilmiştir. zekât 44, büyü 54.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: İ Peygamberin, Ölçek Medinenin Ölçeğidir Sözü
3343-) Semüre (b. Cündeb) (radıyallahü anh)'den şöyle rivâyet edilmiştir. Derki: (sallallahü aleyhi ve sellem) bize hitab edip: Filan oğullarından burada kimse var mı?" diye sordu. Kimse cevap vermedi. Sonra tekrar; Filan oğullarından burada kimse var mı?" dedi. Yine kimse cevap vermedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üçüncü defa tekrar; Filan oğullarından burada kimse var mı?" buyurdu. Bu sefer bir adam kalkıp: varım Ya Resûlallah! dedi. Hazret-i Peygamber: Önceki iki seferde niçin cevap vermedin? Şüphesiz ben sizin için sadece hayır anarım. Arkadaşınız, borcuna mukabil hapsedildi (cennete sokulmadı)" buyurdu. der ki:) adamı, arkadaşının bütün borçlarını öderken gördüm. Öyle ki, artık ondan bir şey isteyen hiç kimse kalmadı. Dâvûd şöyle dedi: (Hadisi Semüre'den nakleden Sem'ân), " Müşennec'in oğlu Sem'an'dır. buyu 98; Ahmed b. Hanbel, V, 20.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Borç Konusunda Şiddet Göstermek
3344-) Ebû Mûse'l-Eş'arî (radıyallahü anh)'den, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Allah katında; nehyettiği büyük günahlardan sonraki en büyük günah; kişinin ödeyecek mal bırakmadan, borçlu olduğu halde Allah'ın karşısına çıkmasıdır." b. Hanbel, IV, 392.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Borç Konusunda Şiddet Göstermek
3345-) Câbir (radıyallahü anh)'den rivâyet edilmiştir; der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), borçlu olarak ölenin cenazesini kılmazdı. (Bir gün) bir cenaze getirildi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Onun borcu var mı?" diye sordu. iki dinar borcu var, dediler. Arkadaşınızın namazını kılınız" buyurdu. Bunun üzerine, Ensar'dan olan Ebû Katâde; iki dinarı ben yükleniyorum, Ya Resûlallah, dedi. Hazret-i Peygamber de adamın namazını kıldı. (celle celâluhu), Rasûlü'ne fetihler müyesser buyurunca Efendimiz: Ben her mü'mine kendi nefsinden daha evlâyım. Her kim borç bırakırsa (borçlu ölürse) onu ödemek bana aittir. Kim de mal bırakırsa vârislerine aittir" buyurdu. ferâiz 15; Müslim, ferâiz 16; Tirmizî, cenâiz 69; İbn Mâce, mukaddime 11, sadakat 13; Nesâî, cenâiz 67, ıydeyn 22.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Borç Konusunda Şiddet Göstermek
3346-) İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edilmiştir; der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kafileden, yanında parası olmadığı halde bir dana satın aldı. Danaya kâr verildi, Resûlüllah da sattı. Kârı, Abdülmuttalib oğullarının muhtaç kadınlarına dağıttı ve: Bundan sonra yanımda parası olmadan hiçbir şey satın almayacağım" buyurdu. b. Hanbel, I, 235, 323.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Borç Konusunda Şiddet Göstermek
3347-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Zenginin borcunu geciktirmesi zulümdür. Biriniz, (alacağı) bir zengine havale edilirse kabul etsin." havale 1, 2, istikraz 12; Müslim, müsâkât 33; Nesâî, büyü 100, 101; Tirmizî, büyü 68; İbn Mâce, sadaka 8; Muvatta, büyü 84; Dârimî, büyü 48; Ahmed b. Hanbel, II, 71, 245, 254, 260.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Borcu Ödemeyi Geciktirmek
3348-) Ebû Râfi'in şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) genç bir deve borç almıştı. Kendisine, sadaka develeri geldi. Bana, (alacaklı) adama genç devesini ödememi emretti. Ben Efendimize: Develer arasında altı yaşını doldurmuş güzel bir deveden başkasını bulamadım" dedim. Bunun üzerine Peygamebr Efendimiz: Adama onu ver, şüphesiz insanların en hayırlısı borcunu en iyi şekilde ödeyendir." buyurdu. müsâkat, 118, 128; Tirmizî, büyü 73; Nesâî, büyü 64; İbn âce, ticârât 62; Dârimî, büyü 31; Muvatta, büyü 89; Ahmed b. Hanbel, VI, 375, 390.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Borcu Daha İyisiyle Ödemek
3349-) Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bana borcu vardı. Borcunu ödedi ve fazlasını da verdi. salavât 59, istikraz 7, hibe 23; Müslim, müsafirîn 71; Nesâî, büyü 53.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Borcu Daha İyisiyle Ödemek
3350-) Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)'den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Altını gümüş Bazı nüshalarda bu; bazılarında ise şeklindedir. Önceki, " altını gümüşle" ; sonraki ise " altını altınla" demektir., buğdayı buğday, hurmayı hurma ve arpayı arpa mukabilinde satmak (veya satın almak) faizdir, ama ikisi de peşin olursa müstesna." büyü 74, 76; Müslim, müsâkât 79; Tirmizî, büyü 24; Nesâî, büyü 41; İbn Mâce, ticârât 50; Muvatta, büyü 38; Ahmed b. Hanbel, I, 24, 35, 45.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Sarf Bahsi
3351-) Ubâde b. Sâmit (radıyallahü anh)'den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Külçe olsun, sikke olsun; altın altınla ve gümüş gümüşle (eşit olarak) satılır. Buğday buğdayla müdyü müdyüne, arpa arpayla müdyü müdyüne, hurma hurmayla müdyü müdyüne ve tuz tuzla müdyü müdyüne satılır. Kim fazla verir veya fazlayı isterse faize dalmış olur. Peşin olmak üzere, gümüş, daha fazla olduğu halde altını gümüş mukabilinde satmakta mahzur yoktur, ama veresiye caiz olmaz. Yine peşin olmak üzere arpa daha fazla olduğu halde buğdayı arpa mukabilinde satmakta mahzur yoktur, ama veresiye caiz olmaz." Dâvûd dedi ki: hadisi, Saîd b. Ebî Arûbe ve Hişâm ed-Düstüvâî, Katâde vasıtasıyla Müslim b. Yesâr'dan, Katâde'nin isnadı ile rivâyet etmişlerdir. müsâkât 80, 82; Nesâî, büyü 44; İbn Mâce, ticârât 48.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Sarf Bahsi
3352-) Ebû Kılâbe, Ebû'l-Eş'as es-San'anî'den, o da Ubâde b. es-Sâmit vasıtasıyla Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan bu (önceki) haberi hem biraz fazlasıyla hem de daha kısa olarak rivâyet etmiştir. Kılâbe (rivâyetinde), Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu ilâve etmiştir: Bu çeşitler değişik olduğunda, peşin olursa istediğiniz şekilde (eşit veya farklı olarak) satınız."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Sarf Bahsi
3353-) Fedâle b. Ubeyd (radıyallahü anh)'den rivâyet edilmiştir; der ki: ('in fethi) yılında, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e içinde altın ve kıymetli taşlar bulunan (altın ve kıymetli taştan yapılmış) bir gerdanlık getirildi. -Ebû Bekir ve İbn Menî' " içerisinde, altınla bağlanmış kıymetli taşlar bulunan bir gerdanlık" dediler.- Ebû Dâvûd'a dört ayrı zat rivâyet etmiştir. Bunlar; Muhammed b. İsâ, Ebû Bekir b. Ebî Şeybe, Ahmed b. Menî' ve İbnü'l-Alâ'dırlar. Tire arasındaki kısım, önceki cümlenin Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ve Ahmed b. Menî' tarafından nakledilen şeklidir. Ayrıca buradaki " altınla bağlanmış" manasına gelen cümlesi, bazı nüshalarda " altınla kaplı" şeklindedir. bir adam yedi veya dokuz dinara satın aldı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Olmaz, altınla taşların arasını ayırmadıkça (caiz değil)" buyurdu: Satın alan adam: ben sadece taşı istedim, dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yine: Hayır, onların arasını ayırmadıkça olmaz" buyurdu. üzerine adam, altınla taşın arasım ayırıncaya kadar geri verdi. İsâ, (adamın; ben sadece taşı istedim, sözünü) " ben ticareti istedim" şeklinde söyledi. Dâvûd dedi ki: Îsa'nın kitabında: " taş" şeklindedir. [Başkası " ticareti" demiştir.]

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Alım Satım Bölümü
Konu: Kılıncın Ziynetinin Gümüş Para Mukabilinde Satılması