Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı
2304-)
Ummu Atiyye (radıyallahü anhâ)’dan rivâyet edildiğine göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur; Kadın, kocasından başka hiçbir ölü için üç günden fazla yas tutamaz. Kocası içinse dört ay on gün yas tutar. Bu süre içerisinde boyalı elbise giyemez, fakat (boyalı bir yemen kumaşı olan) asb kumaşını giyebilir. Sürme çekinemez ve koku sürünemez. Ancak hayızlıyken temizlik yaklaşınca, kust veya azfar denilen buhurlardan biraz sürünebilir. hadîsi Ebû Dâvûd'a nakleden iki râvîden biri olan Yakub hadîste geçen, " Asb kumaşı" yerine " yıkanmış kumaş" kelimesini rivâyet etmiş ve hadise, " kına yakmama/" cümlesini de eklemiştir. hayız 12, talâk 48, 49; Müslim, talâk 67; Nesâî, talâk 64; İbn Mâce, talâk 35; Dârîmi, talâk 13; Ahmed b. Hanbel, V, 85; VI. 408.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Kocası Ölen Bir Kadının İddeti İçinde Kaçınması Gereken Davranışları
2305-)
Bir önceki hadîsi Mûsânnif Ebû Dâvûd'a bir de Harun b. Abdullah ile Mâlik b. Abdilvâhid, Yezid b. Harun, Hişâm, Hafsa, Ümm-ü Atiyye zinciriyle Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den nakletmişlerdir. Ancak bu hadîs Yakub ile Abdullah'ın rivâyet ettikleri bir önceki hadîsin tamamını içine almış değildir. (Bu hadîsin râvîlerinden) el-Mismaî'nin dediğine göre, (hadîsi kendisine rivâyet eden) Yezid şöyle demiştir; Hişam'ın bu hadîste ancak (kocası ölen bir kadın yas tutarken) " kına yakınamaz" dediğini biliyorum. b. Abdillah bir önceki hadîse şu cümleyi de ilâve etti: Boyalı elbise giyemez ancak (Yemen'in bir nev'i boyalı kumaşı olan) asb kumaşını giyebilir." b. Hanbel, V, 85.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Kocası Ölen Bir Kadının İddeti İçinde Kaçınması Gereken Davranışları
2306-)
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hanımı Ümm-ü Seleme'den rivâyet edildiğine göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem);" Kocası vefat eden bir kadın aspurla ve kırmızı çamurla boyanmış elbise giyemez. (Altın ve gümüş) zînet takınamaz ve sürme çekemez." buyurmuştur. 64-65, Ahmed b. Hanbel, VI, 302.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Kocası Ölen Bir Kadının İddeti İçinde Kaçınması Gereken Davranışları
2307-)
Ümm-ü Hakîm bint-i Esîd'in annesinden rivâyet olunduğuna göre, kocası vefat ettiği zaman gözünden rahatsız olmuş da ismid denilen sürme taşıyla sürmelenmiş Ahmed b. Sahîh'e göre doğru olan ifâde ismid sürmesiyle sürmelendi ifadesidir. -Bunun üzerine kendi kölesini Ümm-ü Seleme'ye gönderip ona ismid sürmesi çekinmenin hükmünü sormuş, o da; senin için kaçınılmaz bir durumun dışında kesinlikle ismid taşından sürme çekinme, kaçınılmaz bir durum ortaya çıkarsa o zaman gece çeker, gündüz silersin" diye cevap vermiş, sonra sözlerine devamla şöyle demiştir; Kocam Ebû Seleme vefat ettiği zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanıma girdi. Bense gözlerime sarı sabır denilen bir ilâç koymuştum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem). Ey Ümmü Seleme bu nedir? diye sordu. Ben de: Allah'ın Rasûlü o san sabırdır, içinde esans yoktur! diye cevap verdim. Gerçekten san sabır yüze renk verir ama sen onu yalnız geceleyin sürün gündüzün çıkar. Koku ve kına ile de taranma çünkü kına boyadır." buyurdu. Ben: taranayım ey Allah'ın Rasûlü? diye sordum. Başının her tarafını kaplarcasına başına koyacağın sidr yaprağı ile." buyurdu. talâk 66.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Kocası Ölen Bir Kadının İddeti İçinde Kaçınması Gereken Davranışları
2308-)
Ubeydullah b. Abdülah b. Utbe'nin haber verdiğine göre, babası Abdullah b. Utbe, Ömer b. Abdülah b. el-Erkâm ez-Zührî'ye mektup yazarak ondan Sübey'a bint-i Haris el-Eslemiyye’nin yanına varıp ona kendi macerasını ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e fetva sorduğu vakit kendisine Resûlüllah'ın ne cevap verdiğini sormasını istemiş. Ömer b. Abdülah da, Abdullah b. Utbe'ye mektup yazarak; Sübey'â'nın kendisine şunları haber verdiğini bildirmiş; Amr b. Lüey oğulları kabilesinden Sa'd b. Havle ile evliymiş. Bedir gazasına iştirak edenlerden biri olan bu zât veda haccında vefat etmiş. Onun vefatından sonra çok geçmeden Sübey'a doğurmuş. Nifâsından temizlendiği vakit kendisini isteyecekler için süslenmiş. Bu sırada yanına Abdüddâr oğulları kabilesinden Ebû's-Senâbil b. Ba'kek isminde bir adam girerek; Hayret doğrusu! seni neden giyinmiş kuşanmış görüyorum? Galiba evlenmek istiyorsun. Allah'a yemin olsun ki senin üzerinden dört ay on gün geçmedikçe sen evlenemezsin" demiş. Sübey'a diyor ki: O kimse bana bunları söyleyince, geceleyin elbiselerimi giyerek Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e varıp bu meseleyi kendisine sordum. Bana doğurduğum andan itibaren evlenmemin helâl olduğunu söyledi ve bana evlenme imkânı çıktığı zaman evlenmemi tavsiye etti. Şihâb (ez-Zührî), " Doğurduğu vakit evlenmesinde bir sakınca görmüyorum, isterse nifâs halinde olsun. Ancak temizlenmedikçe kocası ona yaklaşamaz." demiş. talâk 39; Müslim, talâk 56; Nesâî, talâk 56.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Kocası Ölen Hamilenin İddeti
2309-)
Abdullah İbn Mes'üd'dan; demiştir ki; Kim isterse onunla Kısa Nisa (Talâk) sûresinin (kocası ölen bir kadının iddet süresinin) dört ay on gün (olduğunu ifâde eden) âyetten el-Bakara (2), 234. sonra indiğine dair haksıza lanet okuma yarışına girebilirim. talâk 56; İbn Mâce, talâk 7.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Kocası Ölen Hamilenin İddeti
2310-)
Amr b. el-As'dan; demiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sünnetinde bize karışıklık çıkarmayınız." İbnü’l-Müsennâ bu hadîsi şöyle nakletti: Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sünnetinde bize karışıklık çıkarmayınız. Kocası ölen bir kadının iddeti dört ay on gündür." (Bu hadîsin râvîlerinden biri şu açıklamayı yaptı); Yani kocası ölen kadından maksad Ümmü Veled'dir. Mâce, talâk 33; Ahmed b. Hanbel, IV, 203.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Efendisinden Çocuk Dünyaya Getiren Cariyenin İddeti
2311-)
Âişe (radıyallahü anhâ)'den; demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e; adamın üç talâkla boşadığı karası başka bir kocayla evlenir de kadının yeni kocası onunla gerdeğe girip cinsî münâsebette bulunmadan onu boşarsa bu kadının ilk kocasıyla evlenmesi helâl olur mu? diye soruldu da, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem); Kadın öbür (yeni) kocanın balcağızından o da kadının balcağızından tatmadıkça birinci kocaya helâl olmaz," buyurdu. şehâdet 3, talâk 4, libâs 6, 23, edeb, 68; Müslim, talâk 1, 2, 4, 5; Tirmizî, nikâh 27; Nesâî, nikâh 43, talâk 9, 10, 12; İbn Mâce, nikâh 32; Dârimî, talâk 4; Muvatta; nikâh 17, 18; Ahmed b. Hanbel, I, 214; II, 25, 62, 85, 279; III, 284; VI, 24, 37, 38, 42, 96, 193, 226, 229.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Üç Talakla Boşanmış Olan Bir Kadın Başka Bir Kocayla Evlenmedikçe İlk Kocası Ona Dönemez
2312-)
Abdullah b. Mes'ûd (radıyallahü anh)'dan; demiştir ki: Ey Allah'ın Rasûlü, en büyük günah hangisidir? diye sordum da Resûl-i Ekrem; Seni yaratmış olduğu halde Allah'a şirk koşmalıdır," buyurdu. hangisidir? dedim. (O); Seninle beraber yemesinden korkarak çocuğunu öldürmendir," diye cevâp verdi. hangisidir? dedim. Komşunun helâliyle zina etmendir," buyurdu. Abdullah b. Mes'ûd dedi ki, Yüce Allah Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bu sözünü doğrulamak için şu âyet-i kerîmeyi indirdi; Allah'ın hâlis kullan o kimselerdir ki, Allah'la beraber başka bir ilâha dua etmezler, Allah'ın (öldürülmesini) haram kıldığı nefsi haksız yere öldürmezler. Zînâ da etmezler. Her kim de bunları yaparsa ağır cezaya çarpar." (25), 68; Buhârî, Tefsir sûre (2), 3; (25), 2, edeb 20, hudûd 20, diyat 1, tevhîd 40, 46; Müslim, imân 141, 142; Tirmizî, tefsir sûre (25) 1, 2, Nesâî, eymân 6, tahrîm 4; Ahmed b. Hanbel, I, 280, 431, 434, 462, 464.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Zinanın Büyük Günah Olduğu
2313-)
Ebû'z-Zûbeyr, Câbir b. Abdullah’ı şöyle derken işittiğini söylemiştir: Ensârdan birisine ait bir câriye olan Müseyke Hazret-i Peygamber'e gelerek; beni zinaya zorluyor diye şikâyette bulundu. Bunun üzerine Yüce Allah; ...Dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için, namuslu cariyelerinizi fuhşa zorlamayın..." en-Nûr (23), 33. âyet-i kerîmesini indirdi. tefsir 27.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Zinanın Büyük Günah Olduğu
2314-)
Mu'temir b. Süleyman'ın babası (Süleyman)'dan; demiştir ki: Sâd b. Ebi'l-Hasen, " Kim onlan (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz (Allah) fuhşa zorlanmalarından sonra (o kadınlara karşı) bağışlayıcı, esirgeyicidir." en-Nûr (24), 33. âyet-i kerîmesini, " Allah o, (fuhşa) zorlanan cariyeleri bağışlayıcıdır" diye açıkladı.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Zinanın Büyük Günah Olduğu
2315-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan rivâyet edilmiştir: Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı" el-Bakara (2) 183. (İslâmın başlangıcında) Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) devrinde insanlar yatsı namazını kıldıkları zaman, kendilerine yemek, içmek ve kadınlar(a temas) haram edilmişti, Ertesi akşama kadar oruç tutarlardı. Bir adam kendisine hıyanet edip yatsı namazım kıldığı halde, karısıyla temasta bulundu ve orucu kesmedi. Allah azze ve celle bu olayı diğer insanlar için bir kolaylık ruhsat ve menfaat kılmayı dileyip, " Allah sizin nefislerinize güvenemeyeceğinizi biliyordu" el-Bakara (2) 187. buyurdu. Bu, Allah (celle celâluhu)'ın insanları faydalandırdığı onlara ruhsat verdiği ve kolaylaştırdığı şeylerdendir. Ebû Dâvud rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Orucun Farz Oluşu
2316-)
el-Bera (b. Azib radıyallahü anh)'dan; demiştir ki: (Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın ashabından) bir kimse oruç tutup da (iftar zamanı iftar etmeden) uyuduğu zaman, ertesi gün akşama kadar bir şey yemezdi. Ensar'dan Sırma b. Kays (radıyallahü anh) oruçlu olarak hanımına gelip: yemeğin var mı? diye sordu. Hanımı: Yok ama, şimdi gider getiririm, deyip gitti, Sırma (radıyallahü anh) (o esnada) uyuya kaldı. Hanımı geldi ve: Sana yazık oldu, dedi (ertesi) gün yarı olunca Sırma (açlıktan) bayıldı, (üstelik) O gün tarlasında çalışıyordu. Bu hal Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a haber verildi. Bunun üzerine, " Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı" el-Bakara (2), 187. mealindeki âyet indi. el-Berâ b. Azîb âyeti (son kelimesi olan); fecirden" e kadar okudu. savm 15; Nesâî, siyam 29; Tirmizî, Tersîru Sûre (2), 15; Ahmed b. Hanbel, IV, 295; Dârimî, savm 7.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Orucun Farz Oluşu
2317-)
Seleme b. el-Ekva (radıyallahü anh)'dan; demiştir ki: Şu " Oruca dayanamayanlara, bir yoksul doyurma fidyesi (vermeleri) lâzımdır." el-Bakara (2), 184. âyet-i kerimesi inince, bizden dileyen oruç tutar, dileyen de fidye verirdi. (Bu hal) bundan sonraki âyet inip de bu âyeti neshedinceye kadar devam etti. tefsir Sure (2), 26; Müslim, savm 149; Nesâı, Savm 63; Tirmizî, savnı 75; Dârimî, savm 29; Beyhaki, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 200.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Oruca Dayanamayanlara Fidye Lâzımdır Âyeti Kerimesinin Neshi
2318-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; ...Oruca dayanamayanlara bir yoksul doyumu fidye vardır." (âyet-i kerimesi inince) ashabtan yoksul doyurmak suretiyle fidye vermek isteyen fidye verir ve orucu tamam olurdu. Bunun üzerine cenab-ı Allah (celle celâluhu); ...Bununla beraber kim gönül isteğiyle bir hayır yaparsa Bir yoksuldan fazlasını doyurursa, yahut fidyeyi artırırsa, veya hem oruç tutar, hem fidye verirse," işte bu onun için daha hayırlıdır. Oruç tutmanız, sizin hakkınızda (yemenizden ve fidye vermenizden) hayırlıdır." el-Bakara (2), 184. buyurdu. Yine Allah (celle celâluhu); Öyleyse içinizden kim o aya yetişirse, onu (orucunu) tutsun. Kim de hasta olur, yahut bir sefer üzerinde bulunursa o halde başka günlerde, oruç tutamadığı günler sayısınca (orucunu kaza etsin)" buyurdu. el-Bakara (2), 185.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Oruca Dayanamayanlara Fidye Lâzımdır Âyeti Kerimesinin Neshi
2319-)
İbn Abbâs (r.)'dan; demiştir ki: (Bu âyet) hâmile ve emzikli için sabittir, (neshedilmemiştir). savm 31; Ebû Dâvud, savm 43; Nesâî, sıyâm 51; İbn Mâce, sıyâm 13.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Âyyetinin İhtiyar Ve Hamileler Hakkında Sabit Olduğu
2320-)
âyet-i kerimesi (hakkında) İbn Abbâs (radıyallahü anh)'ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: âyet), oruca dayanabilen yaşlı erkek ve yaşlı kadın için, oruç tutmayıp her günün yerine bir yoksul doyurmalarına ruhsat teşkil etmektedir. bu âyet, korkmaları halinde hâmile ve emzikliler için (de bir ruhsat) idi. Dâvud, " Korkmalarından" maksadın çocukları hakkında olduğunu (bu durumda) oruç tutmayıp yoksul doyuracaklarını öyledi. Buharî, tefsiru sûre (2), 25; (Bu hadisi, İbn Cerir ve Bezzâr da rivâyet etmiştir.)
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Âyyetinin İhtiyar Ve Hamileler Hakkında Sabit Olduğu
2321-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)'dan demiştir ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu; Biz ümmî bir milletiz, yazmayı ve hesabı bilmeyiz. Ay (parmakları ile işaret ederek) şöyle, şöyle, şöyledir." Dâvûd dedi ki, Râvi) Süleyman üçüncü işarette bir parmağını yumdu, yani (ay) yirmi dokuz veya otuzdur. savm, 11, 13; Müslim, savm 4, 10, 12, 13, 15; İbn Mâce, savm, 8; Nesâî, savm 17; Ahmed b. Hanbel, I, 184; II, 43, 52, 122, 129.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Ramazan Ayı Gün Olur
2322-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)'dan; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu" demiştir: Ay yirmi dokuz (gün)dür. (Ramazan) hilali(ni) görünceye kadar oruca başlamayınız, (Şevval) hilâli(ni) görünceye kadar da oruca son vermeyiniz. Eğer hava kapalı olursa ayı otuz gün olarak takdir ediniz. (Şabanı otuza tamamlayınız)." dedi ki; Şaban'ın yirmi dokuzu olduğu zaman, İbn Ömer için hilâl gözetlenirdi. Eğer hilâl görülürse ne alâ (oruca başlardı), hilâl görülmez ve gözetleyenin önünde bir bulut ve toz olmazsa İbn Ömer oruç tutmazdı. Ama eğer gözetleyenin önünde bir bulut ve toz olursa oruç tutardı. Ömer (Ramazanın sonunda) herkesle beraber oruca son verir, bu hesabı tutmazdı. savm, 11; Müslim Savm 5, 7, 9, 11; Nesâî, savm 14-15, 17; İbn Mâce, sıyâm, 8; Tirmizî, savm 6.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Ramazan Ayı Gün Olur
2323-)
Eyyüb es-Sahtiyanî şöyle demiştir. b. Abdilaziz Basrahlara: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan bize ulaştığına göre..." diyerek (yukarıdaki) İbn Ömer hadisinin bir benzerini yazdı ve şunları ilave etti; En güzel şekliyle orucun (vaktini) tayin, Şaban hilâlini şöyle şöyle gördüğümüz zamandır inşallah. Eğer Hilali şöyle şöyle değilde bundan önce görürseniz durum başka..." Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 205.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Ramazan Ayı Gün Olur
2324-)
İbn Mesud (radıyallahü anh)'dan demiştir ki: (Vallahi) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'la birlikte (Ramazan'ı) yirmi dokuz gün tuttuğumuz, onunla birlikte otuz gün tuttuğumuzdan daha çoktur." Mâce, siyam 8; Ahmed b. Hanbel, I, 441; Darekutnî, Sünen, II, 198.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Ramazan Ayı Gün Olur
2325-)
Ebû Bekre (radıyallahü anh)'den; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir; İki bayram ayı eksik olmazlar, onlar Ramazan ve Zülhiccedir." savm 12; Müslim, siyam 31, 32; İbn Mâce, siyam 9; Tirmizî, savm 9; Ahmed b. Hanbel, V, 38.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Ramazan Ayı Gün Olur
2326-)
Hammâd b. Zeyd, Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyetinde, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ide zikrederek (Hadisin merfu olduğuna işaret etti, ona göre Resûlüllah -sallallahü aleyhi ve sellem-) şöyle buyurdu; ...ve Ramazan bayramınız; orucu açtığınız gün, kurban bayramınız kurban kestiğiniz gündür, arafat’ın tamamı vakfe yeridir. Minanın tamamı kurban kesme yeridir. Mekke'nin tüm geniş yolları da kurban kesme yeridir. Müzdelife'nin her tarafı da vakfe yeridir." sıyâm 11; İbn Mâce, sıyâm 9; Dârekutnî, Sünen, II, 163.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Hilali Gözetleyenler Tesbitte Hata Ederse Ne Yapmalı
2327-)
Abdullah b. Ebî Kays Âişe (radıyallahü anhâ)’nın şöyle dediğini işitmiştir; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) başka hilallerde yapmadığı araştırmayı, Şaban (hilalin) da yapardı. Ramazan hilalinin (Şaban'ın yirmidokuzuncu akşamı) görürse, oruca başlar, hava kapalı olursa (Şaban) otuz gün sayar, sonra oruç tutardı." el-Müstedrek, I, 423; Dârekutnî, Sünen, II, 156.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Hava Kapalı Olur Da Hilal Görülmezse Ne Yapılır?
2328-)
Huzeyfe (radıyallahü anh)'dan; demiştir ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu; Hilali görünceye veya (Şaban'ın) sayısını (otuza) tamamlayıncaya kadar (Ramazan ayını) öne almayınız, sonra (Şevval) hilali(ni) görünceye veya (Ramazan’ın) sayısını (otuza) tamamlayıncaya kadar oruç tutunuz." sıyâm 13; Dârekutnî, Sünen, II, 161. Dâvud dedi ki: Bu hadisi, Süfyân ve başkaları Mansur'dan, Mansur Rib'i’den o da Huzeyfe'nin adını vermeden, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın ashabından bir adamdan diye rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Hava Kapalı Olur Da Hilal Görülmezse Ne Yapılır?
2329-)
İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu" demiştir. Bir iki gün oruç tutmakla Ramazanın önüne geçmeyin. Ama birinizin (eskiden beri) tutmakta olduğu bir orucu varsa, o müstesna! O (Ramazan hilali)nu görünceye kadar oruca başlamayınız ve (Şevval hilalini) görünceye kadar da oruca devam ediniz. Eğer hilalin önüne bir bulut girerse, (Ramazanın) sayısını otuza tamamlayınız, sonra bayram yapınız. Halbuki (bazan) ay yirmi dokuzdur." siyam 21; Buharî, savm 14; Nesaî, siyam 31-32; İbn Mâce, siyam 5. Dâvud dedi ki: Bu hadisi Hatim b. Ebî Sağire, Şube ve Hasen b. Salih, Simak'ten aynı mânâ'da rivâyet etmişler ancak; sonra bayram yapınız" sözünü söylememişlerdir." Dâvud dedi ki: O, Hatim b. Müslim b. Ebi Sağira'dır. Ebû Sağıra, Sağîra'nın annesinin kocasıdır.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Hava Kapalı Olduğu Zaman Otuz Gün Oruç Tutunuz Diyenler
2330-)
İmrân b. Husayn (radıyallahü anh)'ın rivâyetine göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir adama: Şaban ayının sonunda Dâvûd'un bazı nüshalarında buradaki kelimesinin yerinde kelimesi yer almıştır. Buna göre cümlenin manası, " Şaban ayında bir oruç tuttun mu?" olur. (herhangi) bir (oruç) tuttun mu?" diye sordu. Adam; dedi. Efendimiz; Ramazan bitince bir gün -Râvîlerden birisi " iki gün" dedi- Dâvûd'a hadis İki ayrı isnadla gelmiştir. Bunlar; oruç tut," buyurdu. savm 62; Müslim, siyam 199-200; Ahmed b. Hanbel, IV, 428, 443, 444.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Şabanın Sonunda Oruç Tutmakla Ramazanı Karşılama Önüne Geçme
2331-)
Ebû'l-Ezher, Muğîra b. Ferve'den; demiştir ki: Muaviye (radıyallahü anh) Hıms kapısı yanındaki Mishal manastırında ayağa kalkıp cemaate hitaben: cemaat, biz (Şaban) hilali(ni) falan gün görmüştük. Ben oruca (ramazandan) önce başlayacağım, böyle yapmak isteyen yapsın dedi. üzerine Mâlik b. Hubeyra es-Şebeî ayağa kalkıp; Muaviye! Bu, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan duyduğun bir şey mi, yoksa kendi görüşün mü? dedi. Muaviye; (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı " ayın başında ve sonunda oruç tutunuz" buyururken işittim, dedi. Ebû Dâvud rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Şabanın Sonunda Oruç Tutmakla Ramazanı Karşılama Önüne Geçme
2332-)
Süleyman b. Abdirrahman ed-Dimaşkî, bu (Önceki) hadis hakkında demiştir ki: Velid şöyle dedi" Amr -yani Evzâî'-i " (Sirrihu'dan kasıt) ayın başıdır" derken işittim. es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 211.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Şabanın Sonunda Oruç Tutmakla Ramazanı Karşılama Önüne Geçme
2333-)
Ebû Mushir şöyle demiştir: -yani İbnu Abdilazîz- " Sirruhu ayın başıdır" derdi. Ebû Dâvud dedi ki: Bazı alimler, " sirruhu ayın ortasıdır, bazıları da sonudur" dediler. îyâd, bunlardan en meşhurunun, " ayın sonu" mânâsı olup Ebû Ubeyde ve bir çok âlimin de bu görüşte olduğunu söyler.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Şabanın Sonunda Oruç Tutmakla Ramazanı Karşılama Önüne Geçme
2334-)
Küreyb (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre, Haris'in kızı Ümmü’l-Fadl Küreyb'i (o sırada) Şam'da olan Muaviye (radıyallahü anh)'ye göndermiş. Küreyb dedi ki: varıp Ümmü'l-Fadl'ın istediğini yerine getirdim. Ben daha Şam'da iken ramazan hilali görüldü. Biz hilali cuma gecesi gördük. Sonra ayın sonunda Medine'ye geldim. İbn Abbâs (radıyallahü anh) benden (bazı şeyler) sordu. Sonra sözü hilale getirip; ne zaman gördünüz? dedi. gecesi gördüm, dedim. sen de gördün mü?, dedi. (ben de gördüm) herkes de gördü ve Muaviye de Şamlılar da oruç tuttu, dedim. biz hilali Cumartesi gecesi gördük ve otuza tamamlayıncaya veya (Şevval) hilali(ni) görünceye kadar oruç tutmaya devam edeceğiz, dedi. hilali görmesi ve oruç tutması yetmez mi? diye sordum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) böyle emretti , cevabını verdi. siyam 28; Tirmizî, savm 9; Nesâî, savm 7; Ahmed b. Hanbel, I, 306.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Hilal Bir Memlekette Başka Ülkelerden Bir Gece Önce Görüldüğü Zaman Ne Yapılır?
2335-)
Hasen'den; nakledilidğine göre şöyle demiştir; bir ülkede, bir kişi, pazartesi günü oruç tutsa, buna karşılık iki kişi hilali pazar gecesi gördüklerine şahitlik etseler, (-Hasen konu hakkında) dedi ki; o bir günü, ne oruca pazartesi başlayan kimse, ne de hemşehrileri kaza etmez. Ancak müslüman memleketlerden birinin ahalîsinin pazar günü oruç tuttuğunu bilirlerse müstesna. Bu takdirde o bir günü kaza ederler.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Hilal Bir Memlekette Başka Ülkelerden Bir Gece Önce Görüldüğü Zaman Ne Yapılır?
2336-)
Sıla (b. Züfer el-Absîs)'den; demiştir ki: (Oruç tutulup tutulmayacağında) şüphe edilen günde biz Ammar (radıyallahü anh)'ın yanında idik. (Kızartılmış) bir kuzu getirildi, bazı insanlar yemek istemediler. Bunun üzerine Ammâr: Kim bu günde oruç tutarsa, şüphesiz Ebû'l-Kâsım (Resûlüllah) (sallallahü aleyhi ve sellem)'e isyan (muhalefet) etmiştir," dedi. savm 3; Nesâî, siyam 37; İbn Mâce, siyam 3.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Şek Günü Oruç Tutmak Mekruhtur
2337-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir; Bir iki günle Ramazan orucunun önüne geçmeyiniz. Ancak bir kimsenin âdeti üzre tuttuğu bir orucu olursa, onu tutsun." savm 14; Müslim, siyam 125; Tirmizî, savm 2; İbn Mâce, siyam 5; Dârimî, savm 4.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Şabanı Ramazana Ulayan Kimse Hakkında Varid Olan Hadisler
2338-)
Ümmü Seleme (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) senenin hiçbir ayını Şa'banın dışında tam olarak oruçla geçirmezdi. Şabanı Ramazana birleştirirdi. savm 36; İbn Mâce, sıyâm 4; Dârimî, savm 33.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Şabanı Ramazana Ulayan Kimse Hakkında Varid Olan Hadisler
2339-)
Abdulaziz b. Muhammed şöyle demiştir; b. Kesîr, Medine'ye gelip Alâ (b. Abdurrahman)'nın meclisine gitti, Alâ'nın elini tutup ayağa kaldırdı ve: şu şahıs babası vasıtasıyla Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın " Şaban ayı yarılanınca oruç tutmayınız" buyurduğunu haber veriyor. Alâ; babam bana Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den bunu haber verdi, dedi. savm 38. Dâvud dedi ki: hadisi Sevrî Şibi b. el-Alâ, Ebû Umeys ve Züheyr b. Muhammed de el-Alâ'dan rivâyet etmişlerdir. Ebû Dâvud şöyle dedi: Abdurrahman (b. el-Mehdi) bu hadisi rivâyet etmiyordu. Ahmed'e: Abdurrahman bunu rivâyet etmiyor? dedim. onun bildiği bir hadise göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Şabanı Ramazana ulardı. Halbuki el-Alâ, Resûlüllah'dan onun aksini haber veriyor dedi. Dâvud dedi ki: göre bu (el-Alâ'nın hadisi) ötekine (Resûlüllah'in Şabanı Ramazana uladığını bildiren hadise) aykırı değildir. Bu hadisi, Alâ'dan başka hiç bir kimse, onun babasından nakletmemiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Şabanı Ramazana Ulamanın Mekruh Olduğu
2340-)
Kays Kabilesinin Cedîle kolundan olan Hüseyn b. el-Hâris el-Cedelî şöyle demiştir: emiri (halka) hitabetti ve dedi kî: (sallallahü aleyhi ve sellem) bize hilali görerek, eğer göremezsek iki âdil şahidin hilali gördüklerine dair şehâdetleri ile ibâdet etmemizi tavsiye etti. Ebû Mâlik el-Eşcaî dedi ki:) Hüseyn b. el-Hâris'e: emîri kimdi? diye sordum. dedi. Bir müddet sonra Hüseyn benimle karşılaştı ve şunları söyledi: Muhammed b. Hâtib'in kardeşi el-Hâris b. Hâtib idi. Sonra Emir; Şüphesiz aranızda Allah ve Rasûlünü (kitap ve sünneti) benden daha iyi bilen birisi var o da bu sözümün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan olduğuna şahitlik ediyor." dedi ve eli ile bir adamı gösterdi. Ben yanımda bulunan bir ihtiyara; işaret ettiği zât kim? diye sordum. Abdullah b. Ömer'dir. Emir doğru söyledi. O Allah'ı(n emirlerini) emir'den daha iyi bilir dedi. b. Ömer (radıyallahü anh) da; (sallallahü aleyhi ve sellem) bize böyle emretti, dedi. Sünen II, 167.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: İki Kişinin Şevval Hilâlini Gördüklerine Dair Şahitlikleri
2341-)
Rib'îy b. Hırâş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın ashabından bir zâtın şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Ramazanın son (30.) günü, insanlar (bayram konusunda) tereddüt ettiler. İki bedevî gelip Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın huzurunda (Allah'a) yemin ederek dün akşam üzeri hilalî gördüklerine şahitlik ettiler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) halka, oruçlarını açmalarım emretti. (b. Hişam), rivâyetinde " ...ve ertesi gün namazgahlarına gitmelerini (emretti)" cümlesini ilâve etti. b. Hanbel, IV, 314; V. 363.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: İki Kişinin Şevval Hilâlini Gördüklerine Dair Şahitlikleri
2342-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan; demiştir ki: bedevi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gelip; hilâli -Hasen rivâyetinde; yani " Ramazan hilâlini" der- gördüm, dedi. üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik eder misin?" dedi. Adam; dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem); Muhammed'in, Allah'ın Rasûlu olduğuna şahitlik eder misin?" dedi. Adam; diye cevap verdi. Hazret-i Peygamber; Yâ Bilal, halka ilan et, yarın oruç tutsunlar" , buyurdu. siyam 8; Tirmizî, savm, 7; İbn Mâce, siyam 6; Darekutnî, Sünen, II, 158; Hakim, müstedrek, I, 424; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 211.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Bir Kişinin Ramazan Hilalini Gördüğüne Şahitlik Etmesi
2343-)
îkrime (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre, Ashab bir seferinde ramazan hilâli konusunda şüpheye düştüler ve teravih kılmamaya, oruç tutmamaya karar verdiler. Ancak Harra'dan bir bedevî gelip, hilali gördüğüne şahitlik etti. Bunun üzerine bedevi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a götürüldü; Resûlüllah: Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim Allah'ın elçisi olduğuma şahitlik eder misin?" dedi, Evet" dedi ve hilali gördüğüne şahitlik etti. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber Bilâl (radıyallahü anh)'e emretti, o da (teravihi) kılmaları ve oruç tutmaları için halka ilan etti. Mâce, siyam 6; Beyhâkî es-Sünenü’l-kübrâ, IV, 212; Hâkim, el-Müstedrek, I, 424; Darekutnî, Sünen, II, 169. Dâvud dedi ki: Bu hadisi bir grub Simak vasıtasıyla îkrime'den rivâyet etmişler. Hammâd b. Seleme'den başka hiç birisi teravih namazını anmamıştır."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Bir Kişinin Ramazan Hilalini Gördüğüne Şahitlik Etmesi
2344-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)'den; demiştir ki: İnsanlar hilâli araştırdılar. Ben, onu gördüğümü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a haber verince, o da oruç tuttu ve halka oruç tutmalarını emretti. es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 212; Hakim, el-Müstedrek, I, 423.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Bir Kişinin Ramazan Hilalini Gördüğüne Şahitlik Etmesi
2345-)
Amr b. el-Âs (radıyallahü anh)'dan demiştir ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu" ; Şüphesiz, ehl-i kitabın orucu ile bizim orucumuzun arasındaki fark, sahur yemeğidir." sıyâm 46; Nesaî, sıyâm 27; Tirmizî, savm 17; Ahmed b. Hanbel, IV, 197; Darimî, savm 9.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Sahur Yemeğinin Önemi
2346-)
Irbâd b." Sâriye (radıyallahü anh) demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni Ramazanda sahur yemeğine davet edip; Mübarek ğadâ (kahvaltı)ya gel" buyurdu. sıyâm 25, 26, 51, 62; Dârimî; savm, 1.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Sahura Ğadâ Kahvaltı Diyenler
2347-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'dan, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Hurma mü'min için ne güzel sahur yemeğidir." es-Sünenü’l-kübra, IV, 237.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Sahura Ğadâ Kahvaltı Diyenler
2348-)
Semûre b. Cündeb (radıyallahü anh) cemaate hitâb ederken, " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu" demiştir: Bîlâlin ezam da, etrafa genişlemesine yayılmadıkça ufkun şu şekildeki beyazlığıda sizi sahur yemeği yemekten alıkoymasın." ezan 13, savm İ7; Müslim, sıyâm 39, 41, 43; İbn Mâce, sıyâm 23; Tirmizî, savm 15; Ahmed b. Hanbel, I, 386, 392, 435; Darekûtnî, Sünen, II, 166.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Sahurun Vakti
2349-)
Abdullah b. Mesûd (radıyallahü anh)'dan demiştir ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Bilâl'ın ezanı sizden birini sahur yemeği yemekten alıkoymasın. Çünkü o; ibâdette olanınızın ( istirahate) dönmesi, uyuyanınızın da uyanması için ezan okur. (Râvi), yahud da " nida eder" dedi. Müsedded derki; Yahya iki elini Dâvud nüshalarının çoğunda, " iki el" değil sâdece " el" kelimesi kullanılmış ve bu cümlenin Müsedded'den olduğuna dâir bîr kayıt yer almamıştır. birleştirerek; fecir şöyle görünen değil," dedi ve (devamla); tâ şöyle görünene kadardır" diyerek işaret parmaklarını uzattı. ezan 13; âhad 1, Müslim, savm 39, 40; Nesâî, ezan 11, sıyâm 30; Ahmed b. Hanbel, I, 392, 435.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Sahurun Vakti
2350-)
Talk (b. Ali radıyallahü anh)’den; demiştir ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu; Yeyiniz, içiniz, yukanya doğru yükselerek parlayan (yalancı fecir) sizi rahatsız etmesin (yemenize engel olmasın) kırmızılık doğuncaya (fecr-i sâdık) kadar yeyiniz, içiniz." savm 15. Dâvud dedi ki: Bu hadîs, sâdece Yemâmelilerin rivâyet ettiği hadîslerdendir."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Sahurun Vakti
2351-)
Adiyy b. Hâtim'den; demiştir ki: Beyaz iplik siyah iplikten ayrılıncaya kadar yeyiniz, içiniz" el-Bakara (2), 187. âyet-i kerîmesi inince;bir beyaz, bir de siyah ip aldım. Onları yastığımın altına koydum, (ama) aralarını ayıramadım. Bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a arzettim. Efendimiz güldü ve: Öyleyse senin yastığın enli ve uzunmuş, ondan kastedilen sâdece gece ve gündüzdür" buyurdu. Osman, " o ancak gecenin karanlığı ile gündüzün aydınlığıdır" şeklinde rivâyet etti. Dâvud, hadîsi, hem Müsedded, hem de Osman b. Ebî Şeybe'den duymuştur. " Ondan kastedilen gece ve gündüzdür." sözü Müsedded'in, sonraki de Osman'ın rivâyetleridir. Ayrıntılı bilgi için bk. Buhârî, savm 16; Müslim, sıyâm 33.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Sahurun Vakti
2352-)
Ebû Hûreyre (radıyallahü anh), " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu" demiştir: Biriniz, kap elinde iken ezanı işitirse, ihtiyâcını giderinceye (karnını doyuruncaya) kadar, onu bırakmasın." b. Hanbel, II, 423, 510; Darekutnî, Sünen, II, 165; Hâkim, el-Müstedrek, I, 203.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Kap Elinde Yiyip İçerken Ezanı Duyan Kimse Ne Yapmalıdır?
2353-)
Ömer b. el-Hattâb (radıyallahü anh)'dan; demiştir ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Gece şu (doğu) taraftan geldiği, gündüz şu (batı) taraftan gittiği zaman -Müsedded: ve güneş battığı zaman" sözünü de ekledi- oruçlu orucunu açar (orucunu açma vakti girmiştir.)" savm 33, 43, 44; Müslîm, sıyâm 51, 52; Tirmizî, savm 12; Ahmed b. Hanbel, I, 28, 54. buyurdu.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Oruç Bölümü
Konu: Oruçlunun İftar Vakti