Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı

2704-) Abdullah b. Muğaffel'den; demiştir ki: Hayber (savaşı) günü atılmış (dolu) bir yağ tulumunu (gördüm) ve varıp onu aldım ve sırtıma attım. Sonra: Bugün bundan kimseye birşey vermem" dedim, derken (etrafıma) bakındım ve bir de ne göreyim Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana gülümseyip duruyor. Farzu'l-Humûs 20; el-Meğazi 38; ez-Zebâih 22; Müslim, cihâd 72,73; Ahmed b. Hanbel, IV, 86; V,56.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Harpten Sonra İslâm Ülkesine Dönmeden Önce Düşman Toprağında İken Ganimetler Arasında Bulunan Yiyecekleri Yemek Mubahtır
2705-) Ebû Lübeyd'den; Dedi ki: Biz Abdurrahman b. Semure ile beraber Kabilde idik. Halk bir ganimete rastgeldi ve onu yağma ettiler. Derken (Abdurrahman) söze başlayıp; Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i, yağmacılığı yasaklarken işittim." dedi. Bunun üzerine (Halk da) aldıkları mallan geri verdiler ve (Abdurrahman) malları onlara bölüştürdü.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Düşman Ülkesinde Yiyecek Az Olduğu Zaman Orada Yağma Yapmak Yasaktır
2706-) (Muhammed b. Ebû'l-Mücâhid) dediki: Ben Abdullah b. Ebi Evfaya; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında (ganimet olarak ele geçen) yiyecek maddelerinden beşte bir hisseyi çıkarır mıydınız? diye sordum da; Hayber (savaşı) günü (ganimet olarak) yiyecek maddesi ele geçirmişdik. Adam gelip ondan kendisine yetecek kadarını alıyor sonra dönüp gidiyordu. b. Hanbel IV, 354.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Düşman Ülkesinde Yiyecek Az Olduğu Zaman Orada Yağma Yapmak Yasaktır
2707-) Ensar'dan bir adam dedi ki; Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte bir yolculuğa çıkmıştık. Halka şiddetli bir açlık ve sıkıntı arız oldu. Bir süre sonra bir koyun sürüsüne rastladılar ve onu yağma ettiler. Tencerelerimiz kaynıyordu. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (elindeki) yayına dayanarak çıkageldi ve yayıyla (tüm) tencerelerimizi devirdi. (Tencerelerdeki) etleri de toprakla karıştırmaya başladı. Sonra (şöyle) buyurdu: Yağmacılıktan elde edilen bir mal(ı yemek) ölü (eti yemek) den daha helal değildir." Yahut da (şöyle buyurdu); Ölü (eti yemek) yağmacılıktan elde edilen bir mal(ı yemek) dan daha helal değildir." (Buradaki) tereddüt (ravi) Hennâd'a aittir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Düşman Ülkesinde Yiyecek Az Olduğu Zaman Orada Yağma Yapmak Yasaktır
2708-) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından birisi (şöyle) dedi: Biz savaşta iken (ganimet malları içerisinde bulunan) kesilmiş deve (ve koyun) etlerini yerdik, onları taksime tabi tutmazdık. Hatta yerlerimize (veya evlerimize) heybelerimiz bu etlerle dolu olarak dönerdik."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimet Olarak Ele Geçirilen Yiyecek Maddelerini Düşman Ülkesinden İslâm Ülkesine Götürmek
2709-) Abdurrahman b. Ganm'den; demiştirki; Biz Şürahbil b. es-Simt ile birlikte Kinnasr'ın şehri (sınırı) nde (savaşmak üzere) hazır kıta olarak bulunuyorduk. (Şürahbil) orayı fethedince orada (düşmandan bir mikdar) koyun ve sığır ele geçirdi. Bunun üzerine ganimetin bir kısmını bizlere bölüştürdü, kalanını da ganimetlerin toplandığı yere koydu. Kısa bir süre sonra ben Muaz b. Cebel (radıyallahü anh) ile karşılaştım ve bu durumu ona anlattım. Bunun üzerine Muaz (radıyallahü anh): de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Hayber'de savaşa katılmış ve orada (bir mikdar) ganimet ele geçirmiştik Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (ganimetlerin) bir kısmını bize bölüştürmüş, kalanını da ganimetlerin toplandığı yere koymuştu, diye cevap verdi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Düşman Ülkesinde Ganimetlerden Artan İhtiyaç Fazlası Yiyecekleri Satmanın Hükmü
2710-) Ruveyfi' b. Sâbiti'l-Ensarî'den; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kimse, müslümanların (henüz dağıtılmamış) ganimet mallarından olan bir hayvana, zayıflatıncaya kadar binip de onu, (bu haliyle) gerisin geriye ganimet malları arasına bırakmasın. Vine Allah'a ve ahiret gününe inanan bir kimse müslümanların (henüz dağıtılmamış) ganimet mallarından olan bir elbiseyi eksikitinceye kadar giyip de onu (bu haliyle) gerisin geriye ganimet malları arasına bırakmasın."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Bir Mücahidin Henüz Paylaşılmamış Ganimet Mallarından Yararlanmasının Hükmü
2711-) Ebû Ubeyde, babası (Abdullah)’dan; demiştir ki: (Bedir savaşı sona erince ölüler arasında) dolaşmaya başladım. Bir de ne göreyim Ebû Cehil ayaklan kesilmiş bir halde yere yıkılmış yatıyor. Bunun üzerine: Allah'ın düşmanı Ebû Cehl, gerçekten Allah hayırdan uzak olan (senin gibi) bir kimseyi (nihayet bu şekilde) rezil etti dedim ve bunu söylerken kendisinden (hiç) korkmadım. O, da kimseyi kavminin öldürmesinde şaşılacak ne vardır? diye cevap verdi. Bunun üzerine işe yaramaz bir kılıçla ona vurdum bu darbeyi önleyemedi. Kılıcının elinden düşmesi üzerine kılıcıyla ölünceye kadar vurdum.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimetlerin Taksiminden Önce Ganimetler Arasında Bulunan Silahların Savaşta Kullanılması Caizdir
2712-) Zeyd b. Halid el-Cüheni'den (rivâyet olunduğuna göre) Hayber (savaşı) günü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sahabilerinden birisi vefat etmiş. (Sahabe-i Kiram) bunu Resûlüllah'a haber vermişler. (Fahri kainat efendimiz de): Arkadaşınızın üzerine (cenaze) namaz(ın)a durunuz. (Ben bu namazda bulunmayacağım)" buyurmuş. Bu sözden dolayı halkın yüzlerinin rengi değişmiş. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber) Gerçekten sizin (bu) arkadaşınız Allah yolunda (savaşılırken elde edilen) ganimet malından çalmıştır." buyurmuş Zeyd b. Halid dedi ki:) Bu Açıklama üzerine biz o kimsenin eşyasını araştırdık ve iki dirhem bile etmeyen bir Yahudi boncuğu bulduk. Mace, cihad 34.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimet Malını Çalmak Büyük Bir Günahtır
2713-) Ebû Hureyre'den demiştir ki: Hayber yolunda Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte (Hayber gazvesine) çıktık. (Allah'ın izniyle Hayber'i fethettik. Fakat) Ganimet olarak altın ve gümüş elde edemedik. Ancak giyecek yiyecek (birtakım) mallar aldık derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Vadi’l-Kura tarafına yöneldi ve (orada) kendisine Midam isimli siyah bir köle hediye edildi. Nihayet (tüm müslüman gaziler) Vadi'l-Kura'ya vardıkları zaman, (bu köle) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in (hayvanının) palanını indirirken birden bir ok gelip köleyi öldürdü. Bunun üzerine halk cennet mübarek olsun, dedi(ler). Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de Hayır, asla! Hayatım elinde olan Allah'a yemin olsun ki Hayber günü henüz paylaştırılmayan ganimetlerden aldığı hırka onun üzerinde alev alev yanıyor." buyurdu. Halk bunu duyunca bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir nalin tasması getirdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'da; Ateşten bir nalin parçası!" yahut da " Ateşten iki nalin tasması!" buyurdu. eymân 33; el-Meğâzî, 38; Müslim, el-İmân 183; Nesâî, eymân 38; Muvatta, cihad, 25.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimet Malını Çalmak Büyük Bir Günahtır
2714-) Abdullah b. Ömer'den Demiştirki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir seferde) ganimet elde edince halkın ellerinde bulunan ganimetleri getirmelerini ilan etmesi için Bilal'e emir verdi. Bunun üzerine (Hazret-i Bilal ellerindeki ganimetleri getirmelerini) halka ilan etti. (Halk ellerinde bulunan) ganimetlerini getirince (Hazret-i Peygamber) bu ganimetlerin beşte birini (kendine) ayırıp (geri kalanını gazilere) paylaştırdı. Taksimden hemen sonra bir adam kıldan bir yular getirdi ve Allah'ın Rasûlü işte bizim ele geçirdiğimiz ganimet budur dedi. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber) üç defa: Sen Bilali ilan ederken duymadın mı?" dedi. (O zat da) (duydum) diye cevap verdi. (Hazret-i Peygamber de) Onu (zamanında) getirmene engel olan neydi?" diye sordu. Bunun üzerine (adam) Hazret-i Peygamber'den özür diledi ama Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Sen bunu kıyamet gününde getirirsin (şimdi) bunu senden asla kabul etmeyeceğim." buyurdu.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Bir Kimsenin Ganimetlerden Çaldığı Malın Az Olması Durumunda Devlet Başkanının Onu Serbest Bırakacağı Ve Eşyasını Yakmayacağı
2715-) Salih b. Muhammed b. Zaide'den, demiştirki; Dâvûd dedi ki; Sâlih denen kişi Ebû Vakid'dir.] ile Rum topraklarına girmiştik. (Ganimetten) mal çalmış bir adam getirildi (Mesleme) Salim'e bu adamı(n nasıl cezalandırılması gerektiğini) sordu. ((Salim de) Ömer b. Hattab'dan naklen, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in; Ganimet eşyalarından mal çalan bir kimseyi ele geçirecek olursanız eşyasını yakınız. Kendisini de dövünüz." buyurduğunu rivâyet ederken işittim." diye cevap verdi. (Salih b. Muhammed sözlerine devam ederek) şöyle dedi: O esnada (sözü geçen) adamın eşyaları arasında bir Kur'ân-ı Kerim bulduk. Bunun üzerine (Mesleme) Salime bunu sordu. O da onu sat parasını da sadaka olarak dağıt diye cevap verdi. hudûd 28; Dârimî, siyer 49.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimet Malı Çalan Kimsenin Cezası
2716-) Salih b. Muhammed'den; demiştirki; Biz Velîd b. Hişam ile birlikte savaşıyorduk. Yanımızda Salim b. Abdillah b. Ömer'le, Ömer b. Abdilaziz de vardı. Bir adam (ganimet mallarından) bir eşya çaldı. Bunun üzerine Velid onun eşyasım(n getirilmesini) emretti. Ve (getirilen eşyayı) yaktı sonra o kimse (halk arasında) dolaştırılarak teşhir edilmek suretiyle cezalandırıldı. (Velid) ona (ganimetten payına düşecek olan) hissesini vermedi. Dâvûd der ki: Bu hadis (Salih b. Muhammed'den rivâyet edilen 2713 ve 2714 numaralı) iki hadisin en sahihidir. Bu hadisi birçok ravi -Velid b. Hişam, Ziyad İbn Sa'd'ın çalmış olduğu eşyasını yaktı ve onu dövdü- şeklinde rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimet Malı Çalan Kimsenin Cezası
2717-) Amr b. Şuayb'ın dedesi Abdullah b. Amr b. el-As'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’le Ebû Bekr ve Ömer (radıyallahü anh) ganimetten mal çalan bir kimsenin eşyasını yakmışlar ve onu dövmüşlerdir. Dâvud der ki: (Şeyhim) Ali b. Bahr'ın bu hadise ilave olarak Velid (b. Müslim) deh> (bazı cümleler rivâyet ettiği söyleniyorsa da ilave (edildiği iddia) edilen " ona hissesini vermediler" cümlesini kendisinden duymadım." hadisi bize ayrıca el-Velid b. Udbe ile Abdullah b. Necde rivâyet ettiler ve (şöyle) dediler: Bize bu hadisi Velid (İbn Müslim) Züheyr b. Muhammed'den o da Amr b. Şuayb'dan (Amr b. Şuayb'ın) sözü olarak rivâyet etti. " (Diğer şeyhim) Abdulvehhab b. Necdet el-Havtıyy ise (metinde geçen) -Ona hissesini vermedi(ler)- (Cümlesini) rivâyet etmedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimet Malı Çalan Kimsenin Cezası
2718-) Semura b. Cündeb'den demiştir ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Ganimetten mal aşıran bir kimseyi saklayan kimse onun gibidir." buyurdu.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimetten Mal Çalan Bir Kimsenin Bu Suçunu Saklamak Yasaktır
2719-) Ebû Katade'den; Dedi ki: Huneyn (harbi) yılında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte (savaşa) çıkmıştık. Biz düşmanla karşılaşınca müslümanlarda bir bozulma oldu. O sırada müşriklerden bir adamın müslümanlardan birini altına aldığını gördüm ve hemen arkasından dolanıp yanına vardım ve kılıçla boynuna vurdum. Bunun üzerine (o kafir) beni yakalayarak öyle bir sıktı ki onun bu sıkışından ölümün kokusunu duydum. Sonra (aldığı yaradan ötürü) ölünce beni bırakıverdi. Derken Ömer b. Hattab ile karşılaştım ve kendisine; insanlara ne oluyor (da böyle bozguna uğruyorlar) dedim. işidir, diye cevap verdi. Sonra (bozguna uğrayan) halk geri dönüp geldi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de oturdu ve; Her kim birini öldürür de onu öldürdüğüne dair bir delili olursa ölenin üzerindeki eşya ona aittir." buyurdu. Bunun üzerine ayağa kalktım ve; kim şahitlik edecek? dedim. Ve oturdum. Sonra (Fahr-i kainat efendimiz); Her kim birini öldürür de onu öldürdüğüne dair bir şahidi bulunursa ölenin (üzerinde bulunan) eşyası öldürene aittir." (diyerek) bu sözünü ikinci defa tekrarladı. Bunun üzerine ben (tekrar ayağa) kalkıp; kim şahidlik edecek dedim ve tekrar oturdum. Sonra (Hazret-i Peygamber bu sözünü üçüncü defa (olarak tekrar) söyledi. Ben de (yine) ayağa kalktım. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Ey Ebû Katade sana ne oldu?" dedi ben de (başımdan geçen) olayı kendisine anlattım. Topluluktan bir adam; Allah'ın Rasulü (Ebû Katade) doğru söyledi. Bu ölen kişinin zati eşyası da benim yanımdadır bu eşyadan payına düşeni kendisine’vererek gerisini de bana bırakarak onu razı et, diye seslendi. Bunun üzerine Ebû Bekr es-Sıddık: vallahi bu olmaz. Hiç Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Allah ve Rasulünün yolunda savaşan Allah arslanlarından bir arslanın hakkını çiğneyerek onun eşyasını sana verir mi? dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de (Bana şahitlik eden Ebû Bekir'i tasdik ederek) Doğru söyledi. Bunu ona ver" buyurdu ve bana verdi. Sonra zırhı sattım da onunla beni Seleme (kabilesin) de bir bahçe aldım. İşte İslâmda ilk edindiğim mal budur. hums 18; Meğâzî 54; Müslim, cihad 41; Muvatta, cihad 18; Tirmizî, siyer 13; İbn Mâce, cihad 29; Ahmed b. Hanbel V, 12, 295, 306.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Seleb Düşmanı Öldürene Verilir
2720-) Enes b. Mâlik'den; dedi ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Huneyn (savaşı) günü; Kim bir kâfiri öldürürse eşyası onundur." buyurdu. O gün Ebû Talha yirmi kişi öldürdü ve onların (üzerlerinde) bulunan şahsi eşyalarını aldı. Ebû Talha (o gün orada karısı) Ümmü Süleym ile karşılaştı. Ümmü Süleym'in elinde bir hançer vardı. Ebû Talha ona: Ümmü Süleym yanındaki şey nedir? dedi. Ümmü Süleym de: yemin olsun ki eğer bana o düşmanlardan biri yaklaşacak olursa bununla karnını yarmak istiyorum, diye karşılık verdi. Ebû Talhâ da bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a haber verdi. cihad 134; Darimî, siyer 43; Ahmed b. Hanbel II, 114, 123, 190, 198, 279; IV, 46, 50; V, 295, 306. Dâvûd dedi ki: Bu hadis hasendir. Biz bu hadisle (savaşta) hançer kullanmanın caiz olduğunu belirtmek istedik.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Seleb Düşmanı Öldürene Verilir
2721-)  Avf b. Mâlik el-Eşcaîden demiştir ki: b. Harise ile birlikte Mûte savaşına çık (mış) tim. Yemen halkından gönüllü bir asker de bana arkadaş olmuştu. Yanında bir de kılıcı vardı. Derken müslümanlardan bir asker bir deve kesti. Gönüllü asker de onun derisinden bir kısmını ondan istedi. O da isteğini ona verdi. O gönüllü de bu deriden bir nevi kalkan şeklinde bazı şeyler yaptı. Yola koyulduk ve bir rum topluluğuyla karşılaştık. Onların arasında altın yaldızlı bir eğeri olan al bir at üzerinde birisi vardı. Bu rum askeri, müslümanlara müthiş bir şekilde saldırıyordu. O sırada gönüllü asker onu (vurmak) için bir kayanın arkasına oturdu. Rum askeri onun yanına varınca hemen (harekete geçip) atının ayaklarını kesti. Bunun üzerine rum askeri atından düştü. Gönüllü müslüman asker de üzerine çullanarak onu öldürdü ve atıyla silahım ele geçirdi. Aziz ve Celil olan Allah müslümanlara (zafer kapılarını) açınca Halid b. Velid, o gönüllüye (birisini) gönder (ip yanına çağır) di ve (elinde bulunan) selebin bir kısmını (ondan) aldı. (Daha sonra ravi) Avf (sözlerine devam ederek şunları) söyledi. Bunun üzerine Halid'in yanına varıp " Ey Halid sen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in, selebin katile ait olduğuna dair hüküm verdiğini bilmiyor musun?" dedim. O da " Evet, (biliyorum) fakat ben bu (kadar) selebi (onun için biraz) fazla buluyorum" diye cevap verdi. Ben de: bunu ona geri verirsin ya da seni Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında cezalandırırım." diye (onu) tehdid ettim (Fakat selebi) ona geri vermeye yanaşmadı. Derken (ikimiz) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında bir araya geldik. Ben Hazret-i Peygambere gönüllü askerin macerasını ve Halid'in (ona) nasıl muamelede bulunduğunu anlattım. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Halid! Seni bu harekete sevkeden (sebep) nedir?" diye sordu (Hazret-i Halid de) Ey Allah'ın Rasulü bu (selebi onun için biraz) fazla buldum" cevabını verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (Hazret-i Halid'e) Ey Halid ondan aldığını ona geri ver." buyurdu. Ben de (bunu duyunca Halid'e) Al işte (dediğimi) yaptım mı ey Halid" diye karşılık verdim. (Bu sözümü işiten) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): nedir? dedi. Ben de (Halidle aramızda geçen münakaşayı) kendisine anlattım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bana) öfkelendi ve Ey Halid (bu selebi) ona iade etme (dedi ve bana hitaben) siz kumandanlarımı bana bırakır mısınız hiç? Oysa onların işlerinin en temiz olanı sizin olur, bulanık oluna da kendi üzerlerinde kalır" buyurdu. cihâd, 43, 44.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Devlet Reisi Uygun Gördüğü Takdirde Bir Gaziye Öldürmüş Olduğu Kafirin Zati Eşyasını Selebini Vermeyebilir At Ve Silah Da Selebten Sayılır
2722-) (Mûsânnif) Ebû Dâvûd dedi ki: Bize Ahmed b. Hanbel(in) haber verdi(ğine göre) el- Velid (b. Müslim el-Kureşî şöyle) demiştir. : Ben, şu (bir numara önce geçen) hadisi Sevr (b. Yezid)'e sordum. ( O da) Bana, Halid b. Ma'den Cübeyr b. Nüfeyr (Cüber İbn Nüfeyr'in) babası Avf b. Mâlik el-Eşcaî kanalıyla bu hadisin bir benzerini nakletti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Devlet Reisi Uygun Gördüğü Takdirde Bir Gaziye Öldürmüş Olduğu Kafirin Zati Eşyasını Selebini Vermeyebilir At Ve Silah Da Selebten Sayılır
2723-) Avf b. Mâlik el-Eşcaî ile Halid b. Velid'den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (maktulün) eşya (sı) nın (tümüyle onu) öldürene ait olduğuna ve bu eşyanın (beşte birinin hazineye konması için) beştebirinin ayrılmayacağına hükmetmiştir. b. Hanbel, IV, 90; VI, 26.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Selebden Hazine İçin Beşte Bir Hisse Ayrılmaz
2724-) Abdullah b. Mes'ûd'dan rivâyet olunduğuna göre: Bedir (savaşı) günü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ebû Cehl'in kılıcını neflolarak bana verdi." (bu hadis İbn Mes'ud'dan nakleden ravi der ki) Onu (Abdullah b. Mes'ûd) öldürdü, (ama onu esas yaralayarak çökertenler Muavviz İbn Afra ile Muaz b. Afra'dır)

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Çökertilmiş Yaralı Bir Düşmanı Öldüren Kimse Onun Selebinin Bir Kısmını Alabilir
2725-) Ebû Hureyre (nin) Said b. el-As'a anlattığına göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Eban b. Said b. el-As’ı bir seriyyenin başında Medine'den Necid tarafına gönder (miş) di. Eban b. Said ve arkadaşları (Necid'den dönerlerken) Hayberi fethettikten sonra (daha) Hayber'de (bulunan) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına geldiler. Atlarının kemerleri lif (ten) idi. Eban: Ey Allah'ın Rasûlü (elinize geçen ganimetten) bize de bir pay ayır." dedi. Ebû Hureyre (sözlerine devam ederek hadiseyi şöyle) anlattı: Ben de Ey Allah'ın Rasûlü (sakın onlara bir) pay ayırma" dedim. Eban da bana Ey tavşan kılıklı sen (bize) bunu (söylüyorsun) dağın tepesinden üzerimize sarkıyorsun ha? diye karşılık verdi. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Eban otur" buyurdu ve onlara pay ayırmadı. el-Meğazî 38.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimetler Dağıtıldıktan Sonra Savaşa Gelen Kimse Ganimetten Bir Pay Alamaz
2726-) Ebû Hureyre'den demiştir ki: Medine'ye geldiğim sırada, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber'i fethetmişti ve orada bulunuyordu. Bunun üzerine (yanına varıp kendisinden, Hayber savaşında ele geçirdikleri ganimet mallarından) bana da pay ayırmasını istedim. Said b. el-As'in çocuğunun biri söze karışıp. Ey Allah'ın Rasûlü ona pay verme" dedi. Ben de " Bu (adam) İbn Kavkal'ın katilidir." (onun sözüne itibar edilmez) dedim. Said b. el-As (in oğlu Eban) da: Şu tavşan kılıklı kişiye hayret ediyorum, hurma ağacının tepesinden üzerimize sarkıyor da yüce Allah'ın ikramda bulunduğu, fakat beni onun önünde rezil olmaktan koruduğu müslüman bir kişinin benim önümde ölmesinden dolayı beni ayıplıyor." diye karşılık verdi. el-meğazi, 38.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimetler Dağıtıldıktan Sonra Savaşa Gelen Kimse Ganimetten Bir Pay Alamaz
2727-) Ebû Mûsâ (el-Eş'arî)’den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber'i fethettiği sırada, biz de Yemen'den gelip yanına vardık. (Ganimet mallarından) bize de hisse verdi." Yahut da (Ebû Mûsâ el-Eşârî şöyle) dedi: Ganimetlerden bize de hisse verdi. (Fakat) Hayber savaşına katılmayan kimselere ganimet mallarından hiçbir hisse vermedi. Ancak bizim gemi halkından olan Ca'fer ile arkadaşlarına (Hayber savaşma bilfiil katılan) kimselerle birlikte hisse verdi. meğazî 38; Tirmizî, siyer 10.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimetler Dağıtıldıktan Sonra Savaşa Gelen Kimse Ganimetten Bir Pay Alamaz
2728-) İbn Ömer'den demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) Bedir (savaşı) günü (ayağa) kalarak: Gerçekten Osman, Allah'ın ve Rasulünün yolunda hizmette bulundu. Ben de onun adına biat ediyorum." deyip (ganimet mallarından) ona da pay verdi. Oysa onun dışında, harbe katılmayan hiçbir kimseye (ganimetten) pay vermemişti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimetler Dağıtıldıktan Sonra Savaşa Gelen Kimse Ganimetten Bir Pay Alamaz
2729-) Yezid b. Hürmüz'den rivâyet olunmuştur ki: (Haricilerin başkanı) Necdet (b. Amir el-Harûrî), İbn Abbâs'a (bir mektup) yazarak ona bazı şeylerle birlikte kölenin de ganimette bir hakkı olup olmadığım, kadınların da peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’le birlikte (savaşa) çıkıp çıkmadıklarını ve onların da ganimette bir hakkı bulunup bulunmadığını sordu. İbn Abbâs (radıyallahü anh) da: bu adamın) Ahmakça bir iş yapmayacağından emin olsaydım, ona mektupla cevap vermezdim- dedi (ve mektubunda ona şunları yazdı) " Kölelere gelince (onlara da ganimetten pay) verilirdi. Kadınlarsa onlar yaralıları tedavi ederler ve su verirlerdi." b. Hanbel, I, 294-308; Müslim, cihâd 137-139.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimetten Kadınla Köleye De Pay Verilir
2730-) Yezid İbn Hürmüz'den demiştir ki: İbn Abbâs'a (bir mektup) yazarak ona " Kadınlar Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte savaşa katılırlar mıydı? Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara (ganimetten) bir pay ayırır mıydı?" diye sordu. (Yezid b. Hürmüz rivâyetine devam ederek şunları) söyledi: İbn Abbâs'ın Necdet'e (gönderdiği) mektubunu ben (bizat kendi ellerimle ve şu şekilde) yazdım: Kadınlar da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'la birlikte savaşa katılırlardı. (Ganimetlerden) pay (ayırmay)a gelince (işte bu) yoktu, fakat onlara razh verilirdi. b. Hanbel I, 224, 352.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimetten Kadınla Köleye De Pay Verilir
2731-) Haşrec b. Ziyad’ın baba annesi (Ümmü Ziyad el-Eşçiyye) nden demiştir ki; kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte (Hayber savaşına katılan) altı kadının altıncısı olarak Hayber savaşına çıkmıştır. (Hazret-i Ümmü Ziyad sözlerine) şöyle devam etti: Bizim de erkeklerle birlikte savaşa çıktığımız haber olarak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e erişince bize (emir) gönderip (yanına çağırdı) Biz de (emre uyup huzuruna) vardık. Kendisinde öfke (alametleri) gördük. (Bu savaşa) Kiminle ve kimin izniyle çıktınız?" dedi. Biz de " Ey Allah'ın Rasûlü, biz yün eğirerek (savaşa) çıktık. Bununla Allah yolunda hizmet edeceğiz. Ayrıca bizim yanımızda yaralıları (tedavi) için (birtakım) ilaçlar da var, (ganimetlerden) hisse alırız (halka buğday ve arpadan yapılmış) sevk (denilen bir şurup) içiririz" dedik, (bu hadisi Hazret-i Ümmü Ziyad'dan nakleden Haşrec, sözlerine devam ederek şunları) söyledi (Bu konuşmadan sonra) " Kadınlar kalktılar" (gittiler, Hazret-i Ümmü Ziyad sözlerine devam ederek bana) " Allah, peygamberine Hayber'i(n kapılarını) açınca bize de erkekler gibi (ganimetten) pay verdi." dedi. Ben de ona: Ey nineciğim (Hazret-i Peygamberin size verdiği) bu şey ne idi?" dedim. " Hurma" (idi) diye cevap verdi. b. Hanbel, V, 271; VI, 371.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimetten Kadınla Köleye De Pay Verilir
2732-) Âbîllahm'ın kölesi Umeyr demiştir ki: efendilerimle birlikte Hayber savaşına katıl (mış) tim. Onlar benim hakkımda, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’le konuştular. (Rasul-ü Ekrem de silahlanmam içip) bana emir verdi. Ben de bir kılıç kuşandım, bir de baktım ki (yaşımın küçüklüğü ve boynumun kısalığı sebebiyle) kılıcı yerde sürüklüyorum. Benim köle olduğum (Hazret-i Peygambere) haber verildi. Bunun üzerine bana (ganimetten) işe yaramaz ev eşyası (verilmesini) emretti. Dâvûd der ki: (Bu son cümlenin) manası " Hazret-i Peygamber ona (ganimetten) pay vermedi" (demektir). Ebû Ubeyd kendisine et yemeyi yasakladığı için abillahm diye isimlendirildi. siyer 9; İbn Mâce 37; Darimi, siyer 37; Ahmed b. Hanbel V, 223.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimetten Kadınla Köleye De Pay Verilir
2733-) Cabir'den demiştir ki: Bedr (savaşı) günü (orada bulunan ve tabanındaki su gayet az olduğu için içine atılan kova boş çıkan) bir kuyuya inip kovaya bizzat kendi ellerimle su doldurururdum (ve) arkadaşlarıma (dağıtırdım).

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ganimetten Kadınla Köleye De Pay Verilir
2734-) Yahya (b. Meîn) Hazret-i Âişe'den naklen (şöyle) demiştir. Bedir savaşına çıktıklarında) Bir müşrik Hazret-i Peygamberle birlikte savaşmak için yanına vardı. (Hazret-i Peygamber de onun bu teklifini reddederek) geri dön" dedi. (Hadisin bundan) sonra (ki kısmını Yahya b. Main ile Müsedded) aynı lafızlarla rivâyet ettiler. (Bu iki ravinin ittifakla rivâyet ettiklerine göre Hazret-i Peygamber o müşrike şöyle) buyurmuştur: - " Biz bir müşrikten yardım istemeyiz." cihâd 142, 150; Tirmizî, siyer 10; İbn Mace, cihâd 27; Darimî, siyer 53; Ahmed b. Hanbel VI, 68, 149.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Müslümanların Safında Çarpışan Bir Müşrike De Ganîmet Mallarından Pay Verilebilir Mi?
2735-) İbn Ömer'den demiştir ki (sallallahü aleyhi ve sellem) mücahid ve atı için birisi kendisine ikisi de atma (olmak üzere ganimet mallarından) üç pay vermiştir. cihâd 51; meğazi 38; Müslim, cihâd 57; Tirmizi, siyer 6, 8; Muvatta, cihâd. 21; Ahmed b. Hanbel.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Atlı Mücahitlerin Ganimetlerdeki Payları
2736-) (Ebû Umre'nin) babasından rivâyet etmiştir ki: Biz dört kişi, yanımızda bir(er) atla Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına gelmiştik. Bizden herkese bir hisse, her bir at için de iki hisse ayırdı."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Atlı Mücahitlerin Ganimetlerdeki Payları
2737-) (Şu bir önceki hadis-i şerifin) manası Ebû Ömer'den de (rivâyet olundu) Ancak Ebû Umre (bir önceki hadisten farklı olarak Hazret-i Peygamberin ganimet verdiği atlıların) üç kişi (olduklarını) söyledi (ayrıca) " Her bir atlı için üç hisse verildi" (cümlesini de) ilave etti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Atlı Mücahitlerin Ganimetlerdeki Payları
2738-) Kur’an-ı (Kerim-i en güzel bir şekilde) okuyanlardan biri olan Mücemmi b. Cariyeti'l-Ensarî'den demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Hudeybiye'de bulunduk. Oradan döndüğümüz sırada, halk (Hazret-i Peygamber'in bulunduğu yere doğru) develerini koşturmaya başladı. Halkın bir kısmı, diğerlerine " Halka ne oluyor?" (da hayvanlarını böyle koşturuyor?) diye sormaya başladılar. Onlar da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e vahy geldi." (de onu görmek için koşuyorlar) diye cevap verdiler. Bunun üzerine (bulunduğumuz yerden) koşarak çıktık ve peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Kürâf 1-Ğamîm (denilen yer) de devesi üzerinde dururken bulduk. Halk (tamamen) yanında toplanınca (Hazret-i Peygamber) onlara = Biz sana apaçık bir fetih verdik." el-Fetih 48/1. (ayet- kerimesini) okudu, (orada bulunan) bir adam " Ey Allah'ın Rasûlü bu (ayet-i kerimede va'dedilen) bir fetih midir?" dedi. (Hazret-i Peygamber de) " Muhammed'in hayatı kudret elinde olan zata yemin olsun ki bu (sulh) bir fetihdir." buyurdu. Kısa bir süre sonra da (Hayber fethedildi ve) Hayber (ganimetleri) Hudeybiye mücahidleri arasında paylaştırdı. (Bu taksimde) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (ganimetleri) onsekiz pay üzerinden bölüştürdü. Asker (in sayısı ise) binbeşyüz (kadar) idi. İçlerinde üçyüz de atlı vardı. Her bir atlıya iki hisse, her bir piyadeye de bir hisse verdi. Dâvûd der ki: (Bir önceki) Ebû Muaviye hadisi daha sahihtir ve amel onunladır. Öyle zannediyorum ki Mücemmi’nin hadisinde hata vardır. Çünkü Mücemmi (orduda) üçyüz atı olduğunu söylemiştir. Oysa (orduda) iki yüz atlı var idi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Savaşa Katılan Bir At İçîn Ganîmetlerden Bîr Hisse Verileceğini Söyleyen Kimselerin Delilini Teşkil Eden Hadisi İhtiva Eden Bab
2739-) İbn Abbâs'dan demiştir ki: (savaşı) günü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Kim (savaşta) şöyle şöyle yaparsa, ona ganimet hissesinden fazla olarak, şu kadar mükafat var." buyurdu. Bunun üzerine gençler, ileri atıldılar, ihtiyarlar da bayraklara sarılıp onlardan ayrılmadılar. Allah, onlara fethi nasib edince, ihtiyarlar; (gençlere hitaben; bu savaşta) " Biz size yardımcı olduk, eğer siz bozguna uğrasaydınız (sizleri bayrakların altında bekleyen) bize dönecektiniz. Binaenaleyh (biz eliboş) kalırken sizler ganemitler(in hepsin)i, alıp götürmeyin" dedi (ler). " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ganimetleri bize va'detti" diyerek (onların bu teklifini) kabul etmediler. üzerine Allah, " Sana savaş ganimetlerinden sorarlar." el-Enfâl 8/1. (ayetini) " - Nitekim hak uğruna (savaşa gitmek için)) Rabbin seni evinden çıkardığı zaman, mü'minlerden birtakımı bundan hoşlanmıyorlardı..." el-Enfâl 8/5. ayet-i kerimesine kadar indirdi. (İbn Abbâs bunları anlatırken şöyle) diyor (du); Bu (savaşa çıkmak) Bedir mücahidleri için çok daha hayırlı oldu . Ganimetlerin gençlerle ihtiyarlar arasında eşit olarak paylaştırılması da aynı şekilde (hayırlı oldu). Öyleyse (bu anlattığım hususlarda şimdi) siz de bana uyun. Çünkü ben bu (ganimetlerin paylaştırılması) işi (ni) sizden daha iyi bilirim."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Nefel Gazilere Ganimet Hissesinden Fazla Olarak Verilen Mükafat
2740-) İbn Abbâs'dan demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Bedir (savaşı) günü: Kim bir kafir öldürürse ona şu kadar (mükafat) vardır. Kim de bir kafiri esir ederse ona şu kadar (mükafaat) vardır." buyurmuştur. (Daha) sonra (Hazret-i İbn Abbâs bir önceki hadisin) bir benzerini rivâyet etti. (Ancak bir önceki) Halid'in hadisi (bundan) daha da uzundur.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Nefel Gazilere Ganimet Hissesinden Fazla Olarak Verilen Mükafat
2741-) Şu (bir önceki) hadisi (yine bir önceki) senediyle Davûd da rivâyet etti. (Dâvûd'un bu rivâyetine göre Hazret-i İbn Abbâs şöyle) demişti: (sallallahü aleyhi ve sellem) (ele geçirilen) ganimetleri (yaşlı mücahidlerle genç mücahidler arasında) eşit olarak paylaştırdı. Halid'in (2736 nolu) hadisi (bu hadisden) daha tafsilatlıdır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Nefel Gazilere Ganimet Hissesinden Fazla Olarak Verilen Mükafat
2742-)  (Mus'ab b. Sa'd'ın) Babasından (rivâyet olunmuştur ki:) (savaşı) günü, peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e, bir kılıç getirdim ve " Ey Allah'ın Rasûlü, bugün Allah, düşman (la savaşmak) dan kalbime bir şifa verdi. Binaenaleyh şu kılıcı bana ver." dedim. " Bu kılıç benim de değildir. Senin de değil." buyurdu. Bende " Bugün bu kılıç (bugünkü) benim başıma gelenler, kendisinin başına gelmeyen bir kişiye verilecektir." diyerk (oradan uzaklaşıp) gittim. (böyle düşünüp durur) iken yanıma (Resûlüllah'ın göndermiş olduğu) bir elçi çıkageldi ve (Resûlüllah seni çağırıyor) " Haydi emrine icabet et" dedi. Ben de (Biraz önceki) sözümle ilgili olarak, bir ayet indiğini zannetim. Ve derhal (Hazret-i Peygamberin huzuruna) geldim. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana " Sen (biraz önce) bu kılıcı benden iste(miş)tin. (O zaman) bu kılıç ne benimdi ne de senindi, (şimdi ise) Allah onu bana verdi (Ben de sana veriyorum) Binaenaleyh şimdi o senindir." buyurdu. Sonra da Sana savaş ganimetlerinden sorarlar, de ki: Ganimetler Allah'ın ve Rasûlünündür..." el-Enfâl 8/1. (ayetini) sonuna kadar okudu. cihad 33, 34; Tirmizi, tefsir Enfal (8), 7. Dâvûd der ki: İbn Mes'ud bu âyeti şeklinde okudu.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Nefel Gazilere Ganimet Hissesinden Fazla Olarak Verilen Mükafat
2743-) İbn Ömer'den demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi bir askeri birlik içerisinde (seriyye olarak) Necid taraflarına göndermişti. Seriyye ordudan ayrıldı (yaptığımız baskın sonunda bizim) seriyyenin (fertlerinin herbirinin) hisseleri onikişer deve idi. (Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) seriyye askerleri ne nefel olarak birer deve daha verdi de onların hisseleri on üçer (deve) oldu. meğazi 58; Müslim, cihad 37; Darimi, siyer 41; Muvatta, cihad 51; Ahmed b. Hanbel, II, 156.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ordu İçerisinden Gönderilen Seriyye Birliklerine Nefel Verilmesi
2744-) Velid b. Müslim demiştir ki: (Abdullah) İbn el-Mubarek'e şu (bir önceki) hadisten bahsettim ve (bunu) " bize aynı şekilde İbn Ebî Ferve'de Nafi'den rivâyet etti" dedim de (Bana) " Senin (Şuayb b. Ebî Hamza ve İbn Ebî Ferve diye) ismini zikrettiğin kimseler (adalet ve zapt yönünden) Mâlik b. Enes'e uymaz" (lar) şeklinde veya buna benzer şekilde bir cevap verdi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ordu İçerisinden Gönderilen Seriyye Birliklerine Nefel Verilmesi
2745-) İbn Ömer'den; demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) Necid'e bir seriyye gönderdi. Bu seriyye ile ben de (yola) çıktım. Derken (ganimet olarak) birçok deve ele geçirdik. Kumandanımız nefel olarak içimizden her askere birer deve verdi. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldik, ganimetlerimizi aramızda paylaştırdı da bizden her bir kişiye humus (çıktık)tan sonra (paylaştırılan bu ganimetten) onikişer deve düştü. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize vermiş olduğu şeylerden dolayı kumandanımızı hesaba çekmedi. Yaptığı bu işten dolayı onu ayıplamadı. Neticede (seriyyeye katılmış olan) her adamın (kumandandan almış olduğu) ganimetiyle birlikte (toplam) onüç devesi oldu.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ordu İçerisinden Gönderilen Seriyye Birliklerine Nefel Verilmesi
2746-) Abdullah b. Ömer'den; demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) içerisinde Abdulah b. Ömer'in de bulunduğu bir seriyyeyi Necid taraflarına göndermiş ganimet olarak birçok deve ele geçirmişler. Kumandanlarının bu develeri paylaştırması neticesinde paylarına düşen (ganimet mikdarı) oniki deve olmuş kendilerine birer deve de nefel olarak verilmiş. rivâyete) İbn Mevhib (şu cümleyi de) ilave etmiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (huzuruna vardığımız zaman, kumandanımızın yapmış olduğu) bu taksimi değiştirmedi. farzu'l-humûs 6, meğazi 57; Müslim, cihad 35-37; Muvatta, cihad 15.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ordu İçerisinden Gönderilen Seriyye Birliklerine Nefel Verilmesi
2747-) Abdullah b. Abbâs'dan; demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir seriyye ile beraber bizi (düşman üzerine akın yapmak üzere) göndermişti. (Ganimetlerden ele geçen) paylarımız oniki deveye ulaştı. Bize nefel olarak birer deve de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) verdi. Dâvûd der ki: Bürd b. Sinan da (bu hadisi) aynen Ubeydullah hadisi gibi (yani mevzumuzu teşkil eden hadis gibi) Nafi'den rivâyet etmiştir. Bu hadisi Eyyûb'da aynı şekilde Nafi'den rivâyet etmiştir. Ancak (farklı olarak) Eyyûb Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i hiç anmaksızın " bize nefel olarak birer deve verildi." dedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ordu İçerisinden Gönderilen Seriyye Birliklerine Nefel Verilmesi
2748-) İbn Ömer'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (düşman üzerine baskın yapmak üzere) gönderdiği seriyyeler içerisinden bazı kimselere ordunun genel olarak hissesine düşen payın dışında özel olarak nefel verirdi. (İbn Ömer dedi ki): Ancak (ganimet payı ile nefelin) her ikisinin de (verilmesinden önce) humus (un ganimetlerden çıkarılması) gerekir."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ordu İçerisinden Gönderilen Seriyye Birliklerine Nefel Verilmesi
2749-) İbn Ömer'den demiştir ki; (sallallahü aleyhi ve sellem) Bedir (savaşı) günü üçyüz onbeş (kişi) ile (savaşa) çıkmış ve; Ey Allahım bu askerler kendilerini taşıyacak bir binekten yoksundur. Onları sen taşı, çıplaktırlar, onları sen giydir, açtırlar, sen doyur." diye dua etmiş. Neticede Allah Bedir günü kendisine fetih nasibetmiş (fetihden sonra harbe iştirak eden askerler) öyle bir değişikliğe uğramışlar ki onlardan herbiri mutlaka bir ya da iki deveyle elbiseli ve karınları tok olarak (Medine'ye) dönmüşlerdir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Ordu İçerisinden Gönderilen Seriyye Birliklerine Nefel Verilmesi
2750-) Habib b. Meslem el-Fihrî'den, denilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Humus (denilen beşte bir hisseyi ganimetlerden ayırdık) tan sonra (kalanın) üçte biri (ni) nefel olarak (müeahidlere) verirdi. Mace, cihâd 35.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Humusun Nefelden Önce Ganimetlerden Ayrılması Gerekir Diyenlerin Delillerini Teşkil Eden Hadisler
2751-) Habib İbn Mesleme'den demiştir ki (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir seriyyeyi savaşa gönderirken) Humus (denilen beşte bir hisseyi ganimetlerden çıkardık) tan sonra (kalanın) dörtte birini nefel olarak vereceğini va'dederdi. (Seriyye savaştan) dönerken (bir nefel vadetmek isterse o zaman da) Humus (denilen beşte bir hisseyi ganimet mallarından çıkardık) tan sonra (kalanın) üçte biri(ni nefel olarak vereceğini va'dederdi).

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Humusun Nefelden Önce Ganimetlerden Ayrılması Gerekir Diyenlerin Delillerini Teşkil Eden Hadisler
2752-) Mekhûl (şöyle) diyor: Ben Mısır'da Huzeyl oğullarından bir kadının kölesiydim. Beni hürriyetime kavuşturdu. Öyle zannediyorum ki, ben Mısır'da ilimden ne varsa hepsini alarak çıktım. Sonra Hicaza geldim. Orada da ilimden ne varsa hepsini aldım da öyle çıktım. Sonra Irak'a vardım. Irak'ta bulunan ilmi de toplayıp çıktım. Sonra Şam'a geldim. Şam (halkm)ı iyice inceledim ve hepsine nefel sordum. Bana nefel hakkında bilgi verecek kimse bulamadım. Nihayet Ziyad b. Cariye et-Temimî denilen bir ihtiyarla karşılaştım. Kendisine hiç nefel hakkında birşey (ler) duydun mu? diye sordum. O da -evet Habib b. Mesleme el-Fihrî'yi " Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in (harbe) başlarken (ganimetin) dörtte biri (ni) dönüşte de üçte biri (ni) verdiğini gördüm..." derken işittim, cevabını verdi. Mâce, cihad 35.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Humusun Nefelden Önce Ganimetlerden Ayrılması Gerekir Diyenlerin Delillerini Teşkil Eden Hadisler
2753-) Abdullah b. Amr b. As'dan rivâyet olunmuştur ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Müslümanların kanları (kıymetçe) birbirlerine eşittir. Müslümanların (sayıca) en azı (bile) onların zimmetleri uğrunda koşar. Müslümantarın en uzak olanı (dahi) onlar adına eman verebilir. Müslümanlar kendilerinin dışındaki kimselere karşı bir el (hükmünde) dirler. Onların kuvvetli olanı (elde ettiği ganimetleri ortaklaşa bölüşmek üzere) zayıf olana, gönderir. Seriyye olarak (düşman üzerine) giden(ler) de (ele geçirdikleri ganimetleri beraberce paylaşmak üzere, cephede kendilerini bekleyip) oturanlarına gönderirler. Bir mü'min, bir kafir karşılığında, öldürülemez. Ahdinde (sadık) olan bir zimmi de bir (harbi) kafir karşılığında öldürülemez" buyurdu. İbn îshak Kısası ve (kanlardaki) eşitliği rivâyet etmedi. Mâce, Diyât 31; Ebû Dâvûd, diyat ll;Nesâî, kasame 10; Darimî, siyer 58; Ahmed b. Hanbel, II, 365; IV, 197, V, 650; VI, 180, 210.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Cihad Bölümü
Konu: Seriyye Baskından Ele Geçirdiği Ganimetleri Orduya Gönderir