Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı

310-) îkrime'nin Hamne bint Cahş'tan rivâyetine göre; müstehâza idi ve kocası kendisiyle cinsi temasta bulunurdu. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Kocası Müstehazayla Cinsî Temasta Bulunabilir
314-) .. Âişe (radıyallahü anhâ)’dan demiştir ki; Esma Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın huzuruna girdi ve; Resûlallah bizden biri hayızdan temizlediğinde nasıl yıkanmalı? diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); ve suyunu alıp abdest alır, su saçlarının dibine varıncaya kadar ovalayarak başını yıkar ve vücuduna döker; sonra da bezini alıp onunla temizlenir, buyurdu. pamuk veya bez parçasıdır. Resûlallah, o bezle nasıl temizleneyim? diye sordu. (radıyallahü anhâ), Resûlüllah’ın kastettiğini anladım ve Esmâ'ya; o bezle kan izlerini silersin dedim" dedi. Buhârî, hayz 13; Müslim, hayz 60, 61; İbn Mâce, tahâre 124; Dârimi, vudü 84. bint Şeybe'den rivâyet edildi ki, (radıyallahü anhâ) Ensâr kadınlarını anıp övdü; onlar hakkında güzel şeyler söyledi ve: Onlar (Ensar)dan bir kadın Resûlüllah'ın huzuruna girdi- " dedi. Ebû Avâne’den geçen, kadınların hayızdan nasıl temizlenmesi gerektiğine dair soru ile ilgili hadisi nakletti ancak " bezini alırsın" sözünün yerine " misk sürülmüş bir bez alırsın" demiştir. dedi ki: Ebû Avâne (fırsaten), Ebû'l-Ahvas ise, (kırsaten) derdi. (radıyallahü anhâ)’dan rivâyet edildi ki; önceki hadiste zikredilen şeyleri Resûlüllah'a sordu. (Resûlüllah, cevabının sonunda) " misk sürülmüş bir bez alır" buyurdu. Esma: nasıl temizleneyim? dedi, Resûlüllah bir elbise ile gizlenerek; Onunla temizlen buyurdu. (Şube rivâyetinde şunları) ilâve etti: Resûlüllah'a cünüplükten dolayı nasıl yıkanacağını sordu, Resûlüllah da şu karşılığı verdi: alır güzelce temizlenir (abdest alır)sın. Sonra başına su döker, saçlarının dibine (su) ulaşıncaya kadar iyice ovalarsın. Daha sonra da bedenine dökersin. dedi ki: Âişe; Ensarın kadınları ne iyi kadınlardır. Haya onları dinlerini(n hükümlerini) sorup anlamaktan alıkoymadı" demiştir. Mâce, tahâre 124;Müslim, hayz 61;Ahmed b. Hanbel, V, 72; VI, 148.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Hayzdan Dolayı Yıkanmanın Keyfiyeti
317-) Âişe (radıyallahü anhâ)’dân;demiştir ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Üseyd b. Hüdayr ile birlikte bazı kişileri Âişe'nin kaybettiği bir gerdanlığı aramak üzere gönderdi. (Gerdanlığı ararlarken) namaz vakti geldi, onlar da namazı abdestsiz olarak kılıp Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldiler ve yaptıklarını haber verdiler. Bunun üzerine teyemmüm âyeti (el-Maide (5), (6) nazil oldu." Nufeyl şunu da ilave etti: Üseyd b. Hudayr Âişe'ye dedi ki; rahmeti üzerine olsun, senin başına, hoşlanmadığın ne gelmişse Allah sana ve müslümanlara ondan bir kurtuluş ihsan etmiştir." teyemmüm 1, 2; Tefsiru's-Sûre: 3, 4, 5, 10; nikâh 65; Müslim, tahâre 28; İbn-i Mâce, tahâre 90; Nesâî, tahâre 193; Muvattâ, tahâre 89; Ahmed b. Hanbel, I, 238' VI 57, 171.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
318-) Ammâr b. Yâsir (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Sahâbîler, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber oldukları halde, sabah namazı için yeryüzü (toprak) cinsinden bir şeyle teyemmüm ettiler. Şöyleki: Ellerini yere vurdular sonra yüzlerini bir kere meshettiler. Bilâhere ellerini tekrar yere vurdular ve her iki ellerini omuzlarına ve koltuk altlarına kadar avuçlarının içiyle meshettiler." Mâce, tahâre 92; Ahmed b. Hanbel, IV, 321.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
319-) Abdülmelik b. Şuayb, İbn Vehb'den önceki hadisin benzerini rivâyet etti. İbn Vehb rivâyetinde şöyle dedi: Müslümanlar kalktılar ve topraktan bir şey avuçlamadan ellerini yere vurdular." (İbn Vehb bundan sonra) önceki hadisin benzerini söyledi. Ancak omuzlan ve koltuk altlarım zikretmedi. İbnu’l-leys ise, " dirseklerin üstüne kadar..." dedi. Mâce, tahâre 92.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
320-) Ammâr b. Yâsir'den rivâyet edilmiştir ki; (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında Âişe olduğu halde gece yarısından sonra Ulâtü’l-Ceyş (denilen yer) de konakladı. ceyş: Buhârî ve Müslim'de, Beyda ve Zâtü’l-Ceyş diye rivâyet edilmiştir. Avnu'l-Mâbud'un İfâdesine göre Ulâtü’l-Ceyş ile Zatü’l-Ceyş aynı yerin adıdır. Medine ile Mekke arasındaki konak yerlerinden biridir. Âişe'nin Zafâr - Zafâr, Yemen sahillerinde bir şehrin adıdır. - boncuğundan olan gerdanlığı kayboldu. Ordu tanyeri ağarıncaya kadar bu gerdanlığı aramakla meşgul oldu. Halbuki yanlarında su yoktu. Bundan dolayı Ebû Bekir, Âişe'ye kızdı ve, " insanları (yola devam etmekten) alakoydun. Halbuki onların yanında su yok" dedi. Bunun üzerine Allah Celle Celâlühü, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a temiz olan yer yüzü cinsinden bir şeyle temizlenme ruhsatını (teyemmüm âyetini) indirdi. Hemen müslümanlar Resûlüllah’la birliktekalktılarıve ellerini yere vurdular, sonra da topraktan bir şey avuçlamadan kaldırıp yüzlerini ve ellerini üstten omuzlarına, avuçlarının içinden de koltuk altlarına kadar meshettiler. teyemmüm 1; şehâdât 15; meğâzî 34; Müslim, hayz 108; tevbe 56; Nesâî, tahâre 196; Ahmed b. Hanbel, IV, 264, VI, 195, 197, 198. Yahya rivâyetinde, İbn Şihâb'ın; insanlar buna (omuzlara ve koltuk altlarına kadar meshetmeye) itibar etmiyorlar" dediğini ilâve etti. Dâvûd buyurdu ki: hadis-i şerifi, İbn îshâk da böylece (Salih b. Keysân’in rivâyet ettiği gibi) rivâyet etti ve rivâyetinde (Ubeydullah b. Abdillah ile Ammâr b. Yâsir'in arasına) İbn Abbâs'ı soktu. (İbn îshâk ayrıca) Yûnus'un dediği gibi, " iki defa vurdular" dedi. (Mûsânnifin bu sözü, Salih b. Keysân’in " bir defa vurdular" şeklinde rivâyet ettiğine delâlet ediyor.) Mâ'mer de Zührî'den " iki vuruş" şeklinde rivâyet etti. Zühri’den, Zührî, Ubeydullah b. Abdillah'dan o da babası tankıyla Ammâr'dan rivâyet etti. Uveys de aynı şekilde (Mâlik'in dediği gibi Abdullah’in ilâvesiyle) Zührî'den rivâyet etti. Uyeyne, Ubeydullah'ın babası(nın zikredilip ve zikredilmediği)nde şüphe etti. seferinde " Ubeydullah'dan o da babasından, veya Ubeydullah'tan, o da İbn Abbâs'tan" şeklinde, başka bir seferinde’babasından " bir seferinde de "İbn Abbâs'tan" şeklinde rivâyet etti İbn Uyeyne, o hadisi Zührî'den duyup duymadığında da tereddüt etti. (Ammâr hadîsini Zührî'den rivâyet edenlerden) ismini verdiğim (Yûnus, İbn îshâk ve Ma'mer)’den başka hiçbirisi bu hadiste " iki vuruştu zikretmedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
321-) Şakîk (radıyallahü anh)'den; şöyle demiştir: Abdullah (b. Mes'ud) ile Ebû Mûsâ el-Eşârî'nin yanında oturmakta idim. Ebû Mûsâ; Ebû Abdirrahman bir adam cünup olsa ve bir ay su bulamazsa teyemmüm yapamaz mı? Ne dersin? dedi. Abdullah; bir ay da su bulamasa teyemmüm yapamaz, karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebû Mûsâ: Mâide Süresindeki " Su bulamazsanız temiz yer yüzü ile teyemmüm ediniz" âyetini ne yapacaksın? dedi, Abdullah; ruhsat verilseydi, suları soğuk gördükleri zaman hemen toprakla teyemmüme yönelirlerdi. Ebû Mûsâ: bunu (cünüplükten dolayı teyemmümü) bunun için kerih gördünüz, öyle mi? Abdullah: dedi. Ebû Mûsâ; Hazret-i Ömer'e (söylediği) şu sözü duymadın mı? " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni bir ihtiyaç için göndermişti, Cünup oldum, fakat su bulamadım. Bunun üzerine hayvanın yerde yuvarlandığı gibi yuvarlandım, sonra da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip bu durumu haber verdim. Resûlüllah; Şöyle yapman kâfi idi" dedi ve elini yere vurup, silkeledi, sonra sol eliyle sağ elinin üstünü, sağ eliyle de sol elinin üstünü daha sonra da yüzünü meshetti" Abdullah (b. Mesûd, Ebû Mûsâ'ya cevaben); de Ömer (b. Hattâb)’ın, Ammâr'ın sözü ile ikna olmadığını bilmiyor musun? dedi." teyemmüm 7; Müslim, hayz 110; Nesâî, tahâre 198, 201; Ahmed b. Hanbel, IV, 264, 265.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
322-) Abdurrahmân b. Ebza (radıyallahü anh)’den şöyle demiştir: Ömer b. el-Hattab (radıyallahü anh)’ın yanında idim. Bir adam geldi ve; Emire'l-mü'minin) biz bir iki ay bir yerde kalıyoruz. (Cünub oluyor su bulamıyoruz, ne yapalım?) dedi. Hazret-i Ömer; olsam su buluncaya kadar yıkanmam, cevabını verdi. (Orada bulunan) Ammâr şöyle dedi: Emir'el-mü'minin, hatırlıyor musun? Hani seninle deve (gütmek) de idik de ikimiz de cünup olmuştuk. Bunun üzerine ben yerde yuvarlandım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a gelip durumu söyledim. Resûlüllah; yapman sana yeterdi" buyurdu ve ellerini yere vurdu, sonra onlara üfledi. Sonra da elleriyle yüzünü ve kolunun yansına kadar ellerini meshetti. Hazret-i Ömer: Ammâr Allah'tan kork! dedi. Ammâr da: Emirel-mü'minin, eğer sen istersen vallahi bunu ebediyyen (bir daha) söylemem, dedi. Bunun üzerine Hazret-i Ömer: vallahi bundan (teyemmüm hadisesinden) üzerine aldığın sorumluluğu sana bırakıyorum, dedi. teyemmüm 4, 5, 8; Müslim, hayz 112; Nesâî, tahâre 195, 199, 200; İbn Mâce, tahâre 91; Ahmed b. Hanbel IV, 263, 265, 320.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
323-) Abdurrahman b. Ebzâ; Ammâr b. Yâsir'den bu hadis-i şerifi (şu şekilde) rivâyet etti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Ya Ammâr, şöyle yapman sana yeterdi" buyurdu Ve ellerini bir kere yere, sonra da birini diğerine vurdu. Sonra yüzünü ve dirsekleri aşmadan kollarını, yarısına kadar meshetti." Önceki hadisin kaynakları. Dâvûd buyurdu ki; Bu hadisi Veki’ A'meş-Seleme b. Küheyl- Abdurrahman b. Ebzâ senediyle; Cerîr de A'meş-Seleme b. Küheyl-Said b. Abdirrahman b. Ebzâ ve babası (Abdurrahman b. Ebzâ) senediyle rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
324-) Abdurrahman b. Ebzâ'nın oğlu, babası vasıtasıyla Ammâr (radıyallahü anh)’dan bu (önceki hadislerde geçen) kıssayı rivâyet etti. Bu rivâyete göre) Resûlüllah (sallellâhü aleyhi ve sellem): Sana sadece (şu) yeterdi" buyurdu ve elini yere vurup ona üfledi sonra da yüzü ve ellerini meshetti. önceki hadislerin kaynaklan. dedi ki); Seleme şüphe etti ve " Bu hadiste, dirseklere kadar mı, yoksa bileklere kadar (manasına gelen bir şey) mi (dediğini) bilmiyorum" dedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
325-) Şube bu (önceki) hadisi ayrı isnatla rivâyet etti ve şöyle dedi: (Ammâr) dedi ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sonra eline üfleyip, onunla (elleriyle) yüzünü ve dirseklere - veya kollara - kadar ellerini meshetti." dedi ki; Seleme, (Resûlüllah) ellerini, yüzünü ve kollarım (meshetti)" derdi. Bir gün Mansûr kendisine " söylediğine dikkat et çünkü kolları (Zerr b. Abdullah'ın talebelerinden) senden başka hiç biri söylemedi" dedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
326-) Abdurrahmân b. Ebzâ bu (yukarıda geçen) hadisi Ammâr' dan, rivâyet etti. Bu rivâyetinde Ammâr der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: yere vurup onlarla yüzünü ve ellerini meshedivermen sana yeterdi." Ammâr (bunu dedikterî sonra) hadisin tamamım nakletti. Dâvûd dedi ki; hadisi Şu'be, Husayn'den, o da Ebû Mâlik'ten şöylece rivâyet etti: Ammâr'ı (Önceki hadisin) benzerini söylerken işittim. Ancak o " üflemedi" dedi." hadisi, Huseyn b. Muhammed ve Şu’be’den o da Hakem’den: (Ammâr), " Resûlüllah ellerini yere vurdu ve üfledi dedi" şeklinde rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
327-) Ammâr b. Yâsir'in şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e teyemmümü sordum. Bana hem yüz, hem de eller için bir defa vurmamı emretti." b. Hanbel, IV, 263, 265.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
328-) Katâde'ye seferde iken teyemmümün hükmü soruldu. Katâde; bir muhaddis Şâ'bî'den, o Abdurrahman b. Ebzâ'dan o da Ammâr b. Yâsir'den (Ammâr'ın) şöyle dediğini haber verdi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bana yüzü ve) dirseklere kadar (elleri) meshetmemi emretti."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Teyemmüm
329-) ..İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ)'nın azatlısı Umeyr şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın zevcesi Meymune (radıyallahü anhâ)'nın azatlısı Abdurrahman b. Yesâr'la birlikte geldik ve Ebû Cuheym b. Haris b. Simme el-Ensâri'nin yanına girdik. Ebû Cuheym şunları söyledi: (sallallahü aleyhi ve sellem) Bi'ri Cemel tarafından geliyordu. Kendisine bir adam rastlayıp selâm verdi. Fakat Resûlüllah selâmını almadı. Bir duvara gelip yüzünü ve ellerini meshetti sonra da adamın selâmını aldı." teyemmüm 3; Müslim, hayz 114; Nesâî, tahâre 194; Ahmed b. Hanbel, IV, 169.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Hazarda Teyemmüm
330-) (Abdullah İbn Ömer'in azatlısı) Nâfi' demiştir ki; ihtiyaç için İbn Ömer'le beraber İbn Abbâs'a gittik. İbn Ömer, (İbn Abbâs'la ilgili olan) ihtiyacım giderdi, (sonra döndük). İbn Ömer o günkü konuşması arasında şöyle dedi: yollar(ın)dan birinde bir adam büyük veya küçük abdestinden çıkmış olan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a rastlayıp selâm verdi. Fakat Efendimiz selâmını almadı. Adam nerde ise sokakta kayboluyordu (uzaklaşmıştı) ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ellerini duvara vurdu yüzünü meshetti. Sonra tekrar vurdu, kollarını meshetti, sonra da adamın selâmını iade edip şöyle buyurdu: Selâmını almadığıma sebep abdestsiz olmamdan başka bir şey değildir." sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir. Dâvûd buyurdu ki; b. Hanbel'i, " (Bu hadisin râvilerinden olan) Muhammed b. Sabit teyemmüm hakkında münker bir hadis rivâyet etti" derken işittim. (Ebû Dâvûd'un talebeleriden) İbn Dâse de şöyle demiştir: Dâvûd; Bu kıssadaki yere iki defa vurmanın Resûlüllah aleyhisselâmdan nakledildiğinde Muhammed b. Sabit'e mutâbeat edilmemiştir. (Başkaları) onu İbn Ömer'in fiilî olarak rivâyet etmişlerdir" dedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Hazarda Teyemmüm
331-) Nâfi, İbn Ömer (radıyallahü anhümâ)’ın şöyle dediğini rivâyet etmiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) def-i hacetten gelmişti ki, Bi’r-i Cemel'in yanında bir adam (Ebû Cuheym) kendisi ile karşılaşıp selâm verdi. hemen selâmım almadı. Ancak duvara yönetip de, elini üzerine koyup yüzünü ve ellerini meshettikten sonra o zatın selâmını aldı. teyemmüm 3; Müslim, hayz 114; Nesaî, tahâre İ94; Ahmed b. Hanbel IV, 169.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Hazarda Teyemmüm
332-) Ebû Zerr (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki; Resûlüllah (sallellâhü aleyhi ve sellem)’in yanında (gelen zekâtlardan) küçük bir koyun sürüsü birikti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Yâ Ebâ Zer, bu sürüyü (gütmek üzere) kıra götür" buyurdular. de Rebeze köyüne -Rebeze: Medine'ye üç konak uzaklıkta bir köydür. - sürdüm. Ben cünup oluyor ve (su olmadığı için yıkanamadan) beş altı (gece) kalıyordum. Nihayet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a geldim: Sen ha Ebû Zer" (bu halin ne!)? buyurdular. Ben (cevap vermeden) sustum. Efendimiz; Ya Ebâ Zer, Anan acını görmesin yazık anana" buyurdu ve benim için siyah bir câriye kız çocuğu çağırdı. Câriye, içerisinde su dolu bir kova getirdi, beni (bir taraftan) bir örtü ile gizledi. Ben de (öte yandan bir) devenin arkasına geçerek gizlendim ve yıkandım. Üstümden bir dağı atmış gibi oldum. Bilâhere Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: seneye kadar bile olsa temiz toprak müslümanın abdest suyu (temizleyicisi)dur. Ancak suyu bulduğun zaman onu bedenine dök, (guslet). Çünkü bu daha hayırlıdır." tahâre 203; Tirmizî, tahâre 92; Ahmed b. Hanbel, V, 146, 147, 155, 180. " Sürünün zekâtlardan biriktiğini" söylemiştir. (Tercemede de bu gözönünde bulundurulmuştur.) Dâvûd, Amr (İbn Avn)’ın rivâyeti daha tamdır, dedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cünübün Teyemmüm Etmesi
333-) Benû Âmir'den bir zatın, zat Munzirî'ye göre önceki hadiste adı geçen Amr b. Bucdân'dır. şöyle dediği rivâyet edilmiştir: İslâma (yeni) girmiştim. Dinim beni gayrete getirdi. (Dini konulara sarıldım). Ebû Zerr'e geldim. Ebû Zerr şöyle dedi: havası bana dokundu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir zevd (üç yaş ile dokuz yaş arasındaki deve) ile bir koyun (almamı) emretti ve " Sütlerinden iç " buyurdu. dedi ki: (Şeyhimin) idrarından da iç (deyip demediğinde) şüphe ediyorum. " Zerr devamla şöyle dedi: sudan uzakta idim, ve hanımım da benimle beraberdi. Bu yüzden cünup oluyor ve abdestsiz namaz kılıyordum. (Bir gün) öğle vakti Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldim. Efendimiz ashabından bir cemaat içinde mescidin gölgesinde idi. (Beni görünce): bu halin) Ebû Zerr? buyurdu. Ya Resûlallah helâk oldum, dedim. Resûlüllah: Seni helâk eden nedir? " diye buyurdu. sudan uzakta idim ve ailem benim yanımda idi. Bu yüzden cünup oluyor ve abdestsiz namaz kılıyordum, dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benim için su getirilmesini emretti ve siyah bir câriye (kız çocuğu) içinde su çalkalanan bir kap getirdi. Tam dolu olmayan o su kabını alıp devemin arkasına gizlenip yıkandım ve (geri) geldim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöye buyurdu: Ebâ Zerr, on seneye kadar bile su bulamazsan muhakkak temiz toprak temizleyicidir suyu bulduğun zaman suyla yıkan (guslet). tahâre 203; Ahmed b. Hanbel, V, 146. Dâvûd şunları ilave etti: Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan " idrarlarını" zikretmeden rivâyet etti. hadiste) " idrarlarını" sözü sahih değildir. " İdrarlar" (lâfzı) hakkında Enes hadisinden başkası yoktur. Onu da sadece Basralılar rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cünübün Teyemmüm Etmesi
334-) Amr b. el-Âs (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki; Zâtü's-selâsil gazvesinde iken soğuk bir gecede ihtilâm oldum. Gusledersem helâk olacağımdan korkup teyemmüm ettim ve arkadaşlarıma (orduya) sabah namazını kıldırdım. (Medine'ye döndükten sonra) bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a haber verdiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Ya Amr, sen ashabına cünup olarak mı, namaz kıldırdın? dîye sordu. yıkanmaktan alıkoyan şeyi haber vererek şöyle dedim; Cenab-ı Allah'ın şöyle buyurduğunu işittim: Kendi kendinizi öldürmeyiniz, muhakkak Allah size karşı merhametlidir." en-Nisâ (4), 29. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) güldü, hiç bir şey demedi. değişik şekli için bk. Buhârî, teyemmüm 7. Dâvûd dedi ki; Abdurrahman b. Cubeyr Mısırlı'dır, Hârice b. Huzâfe'nin azatlısıdır. Cubeyr b. Nufeyr değildir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Soğuktan Korktuğu Zaman Cünub Teyemmüm Edebilir Mi?
335-) Amr b. el-Âs'ın azatlısı Ebû Kays: Amr b. el-Âs, bir seriyyenin başında idi" (diye başlayarak) önceki hadisin bir benzerini rivâyet etti ve şöyle dedi: Amr, koltuk altlarını ve eteğini yıkadı, namaz için aldığı abdest gibi abdest aldı, sonra da cemate namaz kıldırdı." Ebû Kays önceki hadisin benzerini nakletti, ancak teyemmümü zikretmedi. ifâde, Bezlu’l-Mechûd sahibinin dediğine göre te'kiddir. Menhel sahibine göre ise, önceki(ayi) (benzerini) Amr b. el-As’ın ihtilâm olup teyemmüm ile namaz kıldırmasına, ikinci ise Amr'ın Hazret-i Peygamberle konuşmasına işarettir. bk. Buhârî teyemmüm 7. Dâvûd bu kıssa Evzâî tarikiyle Hassan b. Atiyye'den: Daha sonra teyemmüm eti" şeklinde rivâyet edildi demiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Soğuktan Korktuğu Zaman Cünub Teyemmüm Edebilir Mi?
336-) Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh)’den, şöyle demiştir: sefere çıkmıştık, bizden bir adama taş değdi ve başını yardı. Sonra bu zat ihtilâm oldu. Arkadaşlarına: teyemmüm etmeme ruhsat buluyor musunuz? diye sordu. suyu kullanabilirsin, sana (teyemmüm için) ruhsat bulmuyoruz dediler. yıkandı akabinde de öldü. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna geldiğimizde bu hâdise (kendisine) haber verildi. Bunun üzerine Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem): (Fetvayı verenler) onu öldürdüler, Allah da onları öldürsün. Bilmediklerini sorsalardı ya! Cehaletin ilacı ancak sormaktır. Onun teyemmüm etmesi, yarasının üzerine bir bez bağlayıp - Buradaki bağlama manasına gelen kelimenin mı, yoksa ..........mı olduğunda râvî şüpheye düşmüştür. - sonra üzerine meshetmesi ve vücudunun geri kalan kısmım da yıkaması ona yeterdi, diye buyurdu. Mâce tahâre 93 (değişik şekilde).

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Yaralının Teyemmümü
337-) Abdullah b. Abbâs (r. anhüma)’dan nakledilmiştir ki; (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bir adam yaralandı sonra da ihtilam oldu. Yıkanmasını emrettiler o da yıkandı. Bunun üzerine adam öldü. Hâdise Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e aktarıldı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: öldürdüler, Allah da onları öldürsün, cehaletin şifâsı sormak değil miydi? Mâce, tahâre 93; Ahmed b. Hanbel, 370.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Yaralının Teyemmümü
338-) Ebû Saîd el-Hudrî'den ; demiştir ki; İki kişi bir yolculuğa çıktılar. Namaz vakti geldi ama yanlarında su yoktu. Temiz toprakla teyemmüm edip namazlarını kıldılar. Bilâhere vakit çıkmadan suyu buldular. Birisi abdestini ve namazım iade etti, öbürü ise iade edemedi. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip durumu anlattılar, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iade etmeyene: uydun, namazın sahihdir; abdest alıp namazını iade edene de " senin de ecrin iki kattır." buyurdu. ğusul 27; Dârimı, vudu 65. Dâvûd buyurdu ki: Nâfî'den başkaları bu hadisi, Leys, Amîre b. Ebî Naciye, Bekr b. Sevâde, Ata b. Yesâr senediyle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’dan rivâyet etti. Dâvûd buyurdu ki; Bu hadiste, Ebû Saîd el-Hudrî'nin zikredilmesi mahfuz değildir.. Dolayısiyle hadis mürseldir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Namazı Kıldıktan Sonra Vakit İçinde Su Bulan Müteyemmimin Durumu
339-) İsmail b. Ubeyd, Atâ b. Yesâr'dan: Resûlüllah'in ashabından iki zat" (diye başlayarak) önceki hadisi manâ olarak rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Namazı Kıldıktan Sonra Vakit İçinde Su Bulan Müteyemmimin Durumu
340-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Ömer b. el-Hattab (radıyallahü anh) bir cuma günü hutbe okurken, bir zat (mescide) giriverdi. Hazret-i Ömer: namaza (vaktinde) gelmiyorsunuz? dedi. Adam: duyup abdest aldım (ancak geldim) , dedi. Bunun üzerine Hazret-i Ömer şu karşılığı verdi: de sadece abdest (öyle mi)? Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın, " Sizden biri cumaya geldiği zaman gusletsin" buyurduğunu işitmediniz mi? Buharî, cuma 2, 5, 12, 26; Müslim, Cuma, 1, 3, 4; Tirmizi, Cuma 3, 29," Nesâî, Cuma 25; muvatta, cuma 5, Dârimî, salat 190; Ahmed b. Hanbel, I,15, 46.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cuma Günü Gusletmek
341-) Ebû Said el-Hudrî (radıyallahü anh)'dan rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur; Cuma günü gusletmek, baliğ olan herkese vaciptir." ezan 161; cuma 2, 3, 12; şehâdât 18; Müslim, cuma 5; Dârimî, salât J90; İbn Mace, ikâme 80; Muvatta, cuma 2, 4; Ahmed b. Hanbel, III, 6, 30, 60.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cuma Günü Gusletmek
342-) Hafsa (radıyallahü anhâ) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: Her ihtilam (baliğ) olana, cumaya gitmek vâcibtir. Cumaya giden (gitmek isteyen) herkese de gusül vaciptir." cumua 25. Dâvûd buyurdu ki: Bir adam cünüblükten dolayı da olsa fecrin doğmasından sonra gusül ederse, ona kâfidir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cuma Günü Gusletmek
343-) Ebû Hureyre ve Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anhümâ), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu haber vermişlerdir: Kim cuma günü gusül eder, en güzel elbisesini giyer, yanında varsa (güzel) koku sürünür, sonra da cumaya gelip insanların omuzlarına basmaz ve Allah'ın kendisine yazdığı ve takdir ettiği (tahiyyetu'el-mescidi)ni kılar; imam (hutbe için) çıktığı zaman namazını bitirinceye kadar (konuşmaz) susarsa, (onun bu durumu) bu cuma ile geçmiş cuma arasındaki (günah) ler için keffârettir." cuma 26-27 (muhtasar olarak). Seleme, Ebû Hureyre'nin;" iki cuma arasındakilere" (ilâve olarak) ve üç gün ziyâdesinin, (günahlarına kefaret olur.) Çünkü haseneler on misli iledir" dediğini nakletti. Dâvûd buyurdu ki; Muhammed b. Ebî Seleme'nin hadisi (Hammad'ın hadisinden) daha tamdır, Hammâd, Ebû Hureyre'nin sözünü zikretmemiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cuma Günü Gusletmek
344-) Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: Cuma günü gusül etmek ve dişleri misvaklamak baliğ olan herkese sabittir. cümle başka bir nüshada " cuma günü gusletmek her baliğ üzerine vacibtir" şeklindedir. (Baliğ kimse o gün) kendisi için takdir edilen kokudan (da) sürer." Bukeyr, Abdurrahman'ı zikretmemiş, koku hakkında da " kadınların kokusundan bile olsa" demiştir. cuma 7; Nesâî, cuma 6, 11; Ahmed b. Hanbel, III, 30, 69; IV, 34.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cuma Günü Gusletmek
345-) Evs b. Evs es-Sekâfî, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim demiştir: Her kim cuma günü (başını ve vücudunun geri kalan kısmını) yıkar ve gusleder erkenden yola çıkıp (hutbenin evveline) yetişir (bir şeye) binmeyip yürür, imamın yakınına oturarak abesle iştigal etmeyip (konuşmadan) hutbeyi dinlerse onun için attığı her adıma bir senelik oruç ve namazının ecri vardır." cuma 10, 12, 19; İbn Mâce, ikâme 80; Tirmizî, cuma 4; Ahmed b. Hanbel, III, 209; IV, 8, 9, 10.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cuma Günü Gusletmek
346-) Evs es- Sekafî (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: Her kim cuma günü başını yıkar ve gusleder..." Daha sonra (ubâde) önceki hadisin lâfızları ile devam etti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cuma Günü Gusletmek
347-) Abdullah b. Amr b. el-Âs, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir: Her kim cuma günü gusleder, -varsa- hanımının kokusundan sürünür, en güzel (temiz) elbisesini giyer, insanların omuzları üzerinden aşmaz ve hutbe esnasında konuşmazsa (bunlar) iki cuma arasındaki (günahlara) keffâret olur. Konuşan ve insanların omuzlarına basan kimseye ise (cuma namazı) Öğlen namazı (gibi) olur, Ancak öğlen namazının sevabını alır." cum'a' 10, 12, 19; İbn Mâce, ikâme 80,83; Ahmed b. Hanbel, I, 93;IV, 9, 10, 104.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cuma Günü Gusletmek
348-) Abdullah b. ez-Zübeyr, (radıyallahü anhâ)’nın kendisine şöyle dediğini rivâyet eder: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (şu) dört şeyden dolayı guslederdi: Cenabet, cuma günü, kan aldırmak ve cenaze yıkamak." Dâvûd, cenâiz 35.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cuma Günü Gusletmek
349-) Ali b. Havşeb şöyle demiştir: manasını Mekhûl'a sordum. Başım ve bedenini yıkar (demektir) dedi."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cuma Günü Gusletmek
350-) Saîd b. Abdilazîz (Evs hadisindeki) sözü hakkında şöyle demiştir: Başını ve bedenini yıkar."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cuma Günü Gusletmek
351-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir: Bir kimse cuma günü cünüplükten dolayı yıkandığı gibi yıkanır, sonra da erkenden (mescide) giderse, bir deve tasadduk etmiş gibi olur. İkinci saatte giden bir sığır, üçüncü saatte giden boynuzlu bir koç, dördüncü saatte giden bir tavuk, beşinci saatte giden de bir yumurta tasadduk etmiş sayılır. İmam (minbere) çıktığı zaman melekler (minberin yanında) hutbeyi dinlemeye gelirler." cuma 4; Müslim, cuma 10; Nesâî, cuma 14; Tirmizî, cuma 6; Muvatta, cuma 5; Ahmed b. Hanbel, II, 460.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cuma Günü Gusletmek
352-) Âişe (radıyallahü anhâ)’dan, demiştir ki; İnsanlar, kendi işlerini kendileri yapıyorlar ve o halleriyle (iş elbiseleriyle, terli bir halde yıkanmadan) cumaya geliyorlardı. (Bundan dolayı) kendilerine, " keşke yıkansaydınız" denildi." cuma 16; Müslim, cuma 6.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cuma Günü Guslünü Terketme Ruhsatı
353-) İkrime (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir.; Iraklılardan (bazı) insanlar (İbn Abbâs'a) gelip: İbn Abbâs, cuma günü gusletmeyi vâcib görür müsün? dediler. İbn Abbâs: fakat o daha çok temizlik ve gusleden için daha hayırlıdır. Gusletmeyen kimseye de vâcib değildir. Size (cuma günü) gusletmenin nasıl başladığını haber vereyim: darlık ve meşakkatte idiler. Yünden (elbiseler) giyerler, bedenen (yük taşıyarak) çalışırlardı. Mescidleri dar, tavam basıktı, o (tavan) bir gölgelikten ibaretti. Sıcak bir günde, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescide geldi. Yün elbiseler içerisinde insanlar terlemiş, kendilerinden kokular yayılmıştı. Bu kokularla bir birlerine eziyet ediyorlardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu kokuyu hissedince: Ey insanlar, Bugün (cuma günü) olunca yıkanınız. Her biriniz bulabildiği koku ve yağların en güzelini sürünsün" buyurdu. zaman geçti Şanı yüce Allah, (mallar, elbiseler, hizmetçilerle onlara) bolluk verdi. Müslümanlar yünden başka elbiseler giydiler, (bizzat bedenen) çalışmaya ihtiyaçları kalmadı, mescidleri genişletildi. Böylece bir birlerine eziyet veren ter de kısmen zail oldi. kutub-ı sitte müelliflerinden sadece Ebû Davûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cuma Günü Guslünü Terketme Ruhsatı
354-) Semure b. Cündüb (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu. Kim cuma günü abdest alırsa gerekeni yapmıştır ve güzeldir. Ama kim guslederse o daha faziletlidir." cuma, 9; Tirmizî, cuma 5; salât 337; Ahmed b. Hanbel; 8,11,15, 16, 22.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Cuma Günü Guslünü Terketme Ruhsatı
355-) Kays b. Âsim (radıyallahü anh)'den, şöyle demiştir: Müslüman olmak gayesiyle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldim, Sidr karışmış su ile gusletmemi emretti." tahâre 125; Tirmizî, cuma 72; Ahmed b. Hanbel. V, 61.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Yeni Müslüman Olan Kimseye Gusletmesi Emrolunur
356-) Useym b. Kuleyb babası tarikiyle dedesinden rivâyet etmiştir ki: O (Kuleyb el-Cuhenî) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelip: müslüman oldum, demiş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de’ona: Kendinden küfür kıllarını al, buyurmuştur." biri Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın sözünü) " traş ol" diye açıklamıştır. babası Kesîr) şöyle dedi: Bir başkası bana haber verdi ki; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisi (Haberi veren veYa Resûlallah) ile beraber olan diğer birine: Kendinden küfür kıllarını at ve sünnet ol, buyurdu." sitte sahiplerinden sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Yeni Müslüman Olan Kimseye Gusletmesi Emrolunur
357-) Muâze (bint Abdullah el-Adevî) şöyle demiştir: Âişe (radıyallahü anhâ)'ye elbisesine kan bulaşan hayızlı kadının ne yapacağını sordum. yıkasın eğer kanın eseri gitmezse, onu(n rengini) sarı bir şeyle değiştirsin. Muhakkak ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanında (peşi peşine) üç hayızı (birden) olur, elbisemi yıkamazdım (elbiseme kan bulaştırmadım.)" vudu', 84, 92.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Kadın, Hayızken Giydiği Elbisesini Yıkar
358-) Âişe (radıyallahü anhâ) şöyle demiştir; Bizden (Resûlüllah’ın hanımlarından) birinin sadece bir elbisesi vardı. O elbisesi üzerinde iken de hayız olurdu. Eğer elbisece kan bulaşırsa, onu tükürüğü ile ıslatır, sonra ovalardı." hayz 11.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Kadın, Hayızken Giydiği Elbisesini Yıkar
359-) Bekkâr b. Yahya, ninesinin şöyle dediğini haber verdi: (Bir gün) Ümmü Seleme'nin yanına gitmiştim ki, Kureyş'ten bir kadın, (kadının) hayızlı iken giydiği elbisede namazı(n hükmünü) sordu. Ummu Seleme şu cevabı verdi: (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında biz hayz olur, hayz günlerinde bir elbise giyer, temizlenince hayızlı iken giydiğimiz bu elbiseye bakardık: Eğer ona kan bulaşmışsa, yıkar ve o elbise içinde namazı kılardık. Ona bir şey bulaşmamışsa (yıkamaya gerek duymaz), onunla namaz kılardık. taralı olana gelince, bizden (Resûlüllah'ın hanımlarından) birinin saçları taralı (saçları taranacak kadar uzun) ise; guslettiğinde saçlarını çözmez, başı üzerine üç avuç su döker, saçlarının dibine ıslaklık nüfuz ettiği zaman onu ovalar sonra da (suyu) bedeninin geri kalan kısmına dökerdi. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Kadın, Hayızken Giydiği Elbisesini Yıkar
360-) Esma bint Ebî Bekr (radıyallahü anhümâ)'dan, demiştir ki; Bir kadının Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a " Bizden (kadınlardan) biri temizlendiği zaman (hayızlı iken giydiği) elbisesini ne yapsın, onunla namaz kılsın mı?" diye sorduğunu işittim (Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle cevap verdi: Baksın, eğer onda kan görürse, biraz su ile ovalasın (bu suda veya elbisede kan izi) görmeyinceye kadar yıkasın ve namazını kılsın." cümleyi, " Kan izi göremediği (fakat şüphe ettiği) yeri yıkasın." şeklinde de anlamak mümkündür. hayz 9.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Kadın, Hayızken Giydiği Elbisesini Yıkar
361-) Esma bint Ebî Bekr (radıyallahü anhâ)’dan, demiştir ki; Bir kadını Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a şöyle sorarken duydum: Resûlallah, bizden birinin elbisesine hayız kanı bulaşırsa, ne yapsın? Nebi (sallallahü aleyhi ve sellem) şu cevabı verdi: Sizden birinize hayz kanı bulaşırsa onu (pamukla) ovalasın sonra su ile yıkasın ve namazım kılsın." hayz 9, vudu 63; Müslim, tahâre 110; Tirmizî, tahare 104, İbn Mâce, tahâre 118; Nesâî, hayz 26; muvatta tahâre 103; Ahmed b. Hanbel, VI, 246, 253.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Kadın, Hayızken Giydiği Elbisesini Yıkar
362-) Hammâd b. Seleme, Hişâm b. Urve'den önceki hadisi mânâ bakımından (aynen) rivâyet etti: (Müsedded ve Mûsâ b. İsmail rivâyetlerinde) şöyle dediler: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Onu (kanı) kazı, sonra su ile ovala, sonra da yıka", buyurdu. tahare 104; Nesaî, tahare 26; hayz 26; Darimi, vudu 83, 105;.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Kadın, Hayızken Giydiği Elbisesini Yıkar
363-) Ümmu Kays bint Mihsan şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e elbisede olan hayz kanını(n hükmünü) sordum. Onu bir çubuk (çöp) ile kazı, su ve sidr ile yıka" buyurdu. tahare 184; hayz 26; İbn Mâce, tahare 118; Dârimî, vudû 83, 105; Ahmed b. Hanbel, VI, 355, 356.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Kadın, Hayızken Giydiği Elbisesini Yıkar
364-) Âişe (radıyallahü anhâ)’dan, demiştir ki; Bizim (Resûlüllah'ın zevcelerinden) birimizin bir tek gömleği olurdu. O gömlek üzerinde iken hayız olur, o üzerinde iken cünüp olurdu. Sonra onda bir kan damlası görür ve onu tükrüğü ile ovalardı." vudû, 105.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Temizlik Bölümü
Konu: Kadın, Hayızken Giydiği Elbisesini Yıkar