Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı
816-)
Muâz b. Abdillah el-Cuhenî'nin naklettiğine göre Cuheyne'li bir adam; Peygamber (aleyhisselâm)'i sabah namazının her iki rekatinde de Zilzâl Sûresi'ni okurken işittiğini" söylemiş ve " unutarak mı, yoksa bile bile mi okudu bilemiyorum" demiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Bir Sûrenin İki Rekâtta Da Okunması
817-)
Amr b. Hureys'den nakledilmiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sesini sabah namazında: And ederim o (geceleri) geri dön(üp aydınlık neşred)en akıp akıp yuvalarına giden (yıldız)lara" - et-Tekvîr, (103), 15-16. - sûresini okurken işitiyor gibiyim. salât 201; İbn Mâce, ikâme 5; Ahmed b. Hanbel, IV, 306, 307.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Sabah Namazında Kıraat
818-)
Ebû Said (el-Hudrî) (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Biz (namazda) Fatiha ile (beraber Kur'ân'dan) kolayımıza) geleni okumakla emrolunduk. b. Hanbel, III, 3, 45, 97.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazında [fatihayı] Okumayı Terk Eden Kimsenin Durumu
819-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana; Haydi çık ve Fatiha ve ona ilâve edilecek bir şey ile de olsa ancak Kur'ân (okumak)la namazın (sahih) okluğunu Medine'de ilân et" buyurdu. Sitte sahiplerinden sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazında [fatihayı] Okumayı Terk Eden Kimsenin Durumu
820-)
Ebû Hureyre'den nakledilmiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), " Fatiha ve ona ilave olarak (Kur'ân'dan) bir şey okumaksızın namaz caiz değildir" diye ilân etmemi bana emir buyurdu. Mâce, ikâme, 11.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazında [fatihayı] Okumayı Terk Eden Kimsenin Durumu
821-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), " Her kim namaz kılar da onda Fatiha okumazsa, o namaz eksiktir, o namaz eksiktir, o namaz eksiktir, tamam değildir" buyurmuştur. (Ravi Ebû’s-Sâib) dedi ki: Ben de: Ebâ Hüreyre bazan imamın arkasında bulunuyorum (o zaman da okuyacak mıyım)? dedim. Kolumu sıkıştırdı ve dedi ki: Fârisî (o zaman) onu içinden oku. Çünkü ben Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim: Aziz ve celil olan Allah buyurdu ki; ben namazı (yani Fâtiha'yı) kendimle kulum arasında ikiye böldüm. Yarısı benim yarısı da kullunundur. Kuluma istediği verilecektir." Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) devamla dedi ki: (Fâtiha'yı) okuyunuz. (Çünkü) kul dediği zaman aziz ve Celil olan Allah; kulum bana hamd etti, der- dedeğinde, Aziz ve Celil olan Allah; kulum beni sena etti, der: - dediğinde; kulum beni yüceltti ve, bu (âyet) kulumla benim aramdadır der; - deyince; (Allahü Teala'da) " Bu benimle kulum arasındadır. Hem kulumun dilediği şey ona verilecektir" buyurur. Kul - dediği zaman da " işte bunlar da kulumundur. Hem kulumun dilediği onundur." buyurur." salât 38, 41; Tirmizî, salat 116, 166; Tefsir süre I, 1, Nesâî, iftitâh 23; İbn Mâce, ikâme 11, 172, edeb 52; Muvatta, nida 39; Ahmed b. Hanbel, II, 241, 285, 480, 204, 215, 250, 290, 457, 460, 478, 487, IH, 43; IV, 167, VI, 142, 275.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazında [fatihayı] Okumayı Terk Eden Kimsenin Durumu
822-)
Ubâde b. Samit (radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: Fatiha ve (ona) ek olarak (bir miktar Kuran) okumayan kimsenin namazı yoktur. Süfyân b. Uyeyne) dedi ki: (Fatiha'ya ek olarak bir miktar da Kur'an okumak) yalnız başına namaz kılan içindir. ezan 95; Müslim, salât 34, 38,40, 41; Tirmizî, mevâkît 69, 115, 116, tefsir sûre I, 1; Nesâî, iftitâh 24; İbn Mâce, ikâme 11; Dârimî, salât 36; Muvatta, nida 38, 39; Ahmed b. Hanbel II, 285, 290, 460, 487; V, 314, 316, 321, 322; VI, 142, 275.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazında [fatihayı] Okumayı Terk Eden Kimsenin Durumu
823-)
Ubâde b. es-Samit'den nakledilmiştir ki: Biz sabah namazında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın arkasında bulunuyorduk. Resul-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (Kur'ân) okudu. (Fakat Kur'ân okumak) kendisine, ağır gelmeye başladı. (Namazı) bitirince; Her halde imamınızın arkasında siz de okuyorsunuz" buyurdu. Bize de: ey Allah'ın Resûlu, hızlı bir şekilde (biz de okuyoruz), dedik. (Böyle) yapmayın, sadece Fâtiha'yı okuyun. Onu okumayan kimsenin namazı yoktur." buyurdu. ezan 95; Müslim, salat 34, 38, 40, 41; Tirmizî, mevâkit 115, 116, tefsir sure I, 1; Nesâî, iftitah 24; İbn Mâce, ikâme 11, Dârimî salat 36; Muvatta, nidâ, 38, 39; Ahmed b. Hanbel, II, 285, 290, 460, 487; V, 314, 316, 321, 322; VI, 142, 275.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazında [fatihayı] Okumayı Terk Eden Kimsenin Durumu
824-)
Nâfi'b. Mahmud b. er-Rebî el-Ensârî (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Ubâde b. es-Sâmit (bir defasında) sabah namazında geç kalmıştı. Bunun üzerine Müezzin Ebû Nuaym namaz için tekbir aldı ve cemaate namaz kıldırmaya başladı. (Derken) Ubâdetu'bnu's-Sâmit çıkageldi. Ben de beraberinde idim. Nihayet biz de Ebû Nuaym'ın arkasında saf olduk. Ebû Nuaym sesli okuyordu. Ubâde (de) Fatiha Sûresi'ni okumaya başladı. Ubâde'ye (namazdan) çıkınca; Ebû Nuaym sesli okurken, senin de Fâtiha'yı okuduğunu işittim" dedim. Ebâde; Evet (haklısın) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize aşikâr okuduğu namazlardan birisini kıldırdı ve (cemaatin okuyuşu sebebiyle) kıraatte güçlük çektiği bu) namazdan sonra bize dönerek: Ben sesli okuduğum zaman siz de okuyor musunuz?" buyurdu. Birimiz, bunu yapıyoruz, dedi. Bunun üzerine; hayır (öyle) olmaz, ben de (kendi kendine) " ne oluyor da okuduğu Kur'ân'a ortak olunuyor" diyordum. Ben aşikar okudum mu, siz hiç bir şey, okumayın, yalnız ümmü'l-Kur'ân müstesna" buyurdu. salât 116; Nesâî, iftitah 28; İbn Mâce, ikâme 13: Muvatta, nida 44; Ahmed b. Hanbel, II, 240, 284, 285, 302.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazında [fatihayı] Okumayı Terk Eden Kimsenin Durumu
825-)
er-Rebi'b. Süleyman'ın rivâyeti olan önceki hadisin bir benzeri de Mekhûl vasıtasıyla Ubâde (b. Sâmit) (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir. (Bu hadisi Mekhul'den nakledenler) dediler ki, Mekhûl, akşam, yatsı ve sabah namazında her rekatta içinden Fatiha okurdu. (Bir defasında) O, " İmam sesli okuduğu vakitte, Fatiha okurken, sustuğu anlarda sen de (Fatiha'yı) gizlice oku. Eğer susmazsa ondan önce veya onunla beraber veya sonra oku (yabilirsin). Hiç bir zaman onu (okumayı) terk etme" dedi.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazında [fatihayı] Okumayı Terk Eden Kimsenin Durumu
826-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sesli okuduğu bir namazdan sonra: Demin biriniz benimle beraber okudu mu?" buyurmuş. Bunun üzerine bir adam: ey Allah'ın Resulü, diye cevab vermiş, (Resûl-i Ekrem de şöyle) buyurmuş: Ben de neden kıraatim karışıyor diyordum." Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den bunu duyunca bir daha Resûl-i Ekrem'in aşikâre okuduğu namazlarda O'nunla beraber okumayı bıraktılar. salât 116; Nesâî iftitâh 28; İbn Mâce, ikâme 13; Muvattâ, nida 44; Ahmed b. Hanbel, II, 240, 284, 285, 302. Dâvûd buyurdu ki: Bu İbn Ükeyme hadisini Ma'mer, Yûnus ve Üsâme b. Zeyd, Mâlik'in (rivâyet ettiği hadisin) mânâsına uygun olarak ez-Zührî'den rivâyet ettiler.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İmamın Aşikâre Okuduğu Namazlarda Fatiha Okumayı Mekruh Sayanların Delilleri
827-)
Said b. el-Museyyeb dedi ki; Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'yi " Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bize bir namaz kıldırdı. Sabah namazı olduğunu sanırız" derken ve bir önceki hadisin manasını " neden kıraatime karışılıyor?" sözüne kadar naklederken dinledim. Dâvûd buyurdu ki: (Şeyhim) Müsedded, rivâyetinde Ma'mer'in, "halk bir daha Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sesli okuduğu namazlarda okumayı bıraktılar" dediğini söyledi. (Diğer şeyhim) İbnu's-Serh (ise), Ma'mer ve Zührî vasıtasıyla Ebû Hureyre'nin, " Halk (buna) son verdi" dediğini nakletti. (Bu şeyhlerin) arasında bulunan (diğer şeyhim) Abdullah b. Muhammed ez-Zuhrî de Süfyân’in (şöyle) dediğini söyledi: Zührî, (neden kıraatime karışılıyor?'' cümlesinden sonra) bir söz söyledi ama onu işitemedim fakat bunu orada bulunan Ma'mer'e sordum, o da cevab verdi:" Zührî " Halk bu işe son verdi" dedi. Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisi bir de Abdurrahmân b. İshak, Zührî'den rivâyet etmiştir. (Ancak Zührî'nin) hadisi, " neden benim kıraatime karışılıyor" sözüne kadardır, (gerisi yoktur). hadisi el-Evzât de Zührî'den rivâyet etmiş (ve) bu (rivâyet ettiği) hadiste Zührî'nin (şöyle) dediğini nakletmiştir: Müslümanlar bu hadiseden ibret aldıklarından, (Peygamber Efendimiz) bir daha sesli okuduğu zaman onunla beraber okumaz oldular." Dâvûddedi ki: Ben, Muhammed b. Yahya b. Fâris'in: Buna son verdiler, sözü, Zühri’nin sözüdür" dediğini işittim."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İmamın Aşikâre Okuduğu Namazlarda Fatiha Okumayı Mekruh Sayanların Delilleri
828-)
İmran b. Husayn'den nakledildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (cemaatle) öğle namazı kılarken, bir adam gelip arkasında " Rabbinin o çok yüce adını teşbih (ve tenzih) et" (el-A'la sûresini) okumuş. Resûl-i Ekrem namazı bitirince: Okuyan hanginizdi?" diye sormuş, (cemaat de); adam, diye cevap vermişler.Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Gerçekten anladım ki, biriniz bunu benim ağzımdan aldı" buyurmuş. Dâvûd buyurdu ki: (Şeyhim) Ebû'l-Velîd, rivâyetinde Şu'be'nin şöyle dediğini söyledi: Ben Katâde'ye Said'in sözü; Kur'an (okuduğu) için sus (şeklinde) değil miydi." dedim. O da; Bu (imam) sesli okuduğu zamandır diye cevap verdi." İbn Kesîr ise rivâyetinde Şu'be'nin, Katâde'ye; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu işi çirkin görmüşe benziyor" dediğini, onun da " çirkin görmüş olsaydı, bundan nehyederdi" diye cevap verdiğini bilirdi." salât 47 - 49; Nesâi, iftitâh 27; kıyâmu’l-leyl 50; Ahmed b. Hanbel, IV, 426, 431,433, 441.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İmam Açıktan Okumazken Cemaatin Okumasını Caiz Görenler
829-)
İmrân b. Husayn'dan rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara öğle namazını kıldırmış, (namazdan) çıkınca, " Sebbihis-me Rabbike’l-A'la diye başlayan (sûre) yi hanginiz okudu?" deyince bir zât, " ben" cevabını vermiş. Bunun üzerine (Resûl-i Ekrem): Gerçekten anladım ki, biriniz onu benim ağzımdan aldı" buyurmuştur. salât 48, 49; Nesâî, iftitâh 27, kıyâmü’l-leyl 50; Ahmed b. Hanbel, IV, 426, 431, 433, 441.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İmam Açıktan Okumazken Cemaatin Okumasını Caiz Görenler
830-)
Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki; İçimizde Arab da Acem de bulunduğu halde Kur'ân okuyorduki (Bunu gören Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem): Okuyunuz, (bu okuyuşlarınızın) hepsi de güzeldir. (İleride öyle) kavimler gelecektir ki, onu ok gibi dosdoğru okuyacaklar (ama karşılığını) dünyada alacaklar da âhirete bırakmayacaklardır" buyurdu. b. Hanbel, III, 146, 153, 357, 397; V, 338
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Okuyup Yazma Bilmeyen Veya Dili Dönmeyen Kimselere Namazda Yeterli Olan Kıraat
831-)
Sehl b. Sa'd es-Sâidî (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Bir gün biz Kur'ân-i Kerim okurken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımıza çıkageldi (ve bizi bu halde görünce); Allah'a hamdolsun, her ne kadar sizin içinizde kırmızısı, beyazı ve siyahı bulunuyorsa da, Allah'ın Kitabı birdir. Onu ok gibi dosdoğru okuyup (fakat) ecrini dünyada alacak ve âhirete bırakmayacak kavimler gelmeden onu (işte böyle) okuyunuz" buyurdu. b. Hanbel, III, 146, 153, 357, 397; V, 338.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Okuyup Yazma Bilmeyen Veya Dili Dönmeyen Kimselere Namazda Yeterli Olan Kıraat
832-)
Abdullah b. Ebî Evfâ (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki: Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek; Kur'ân'dan (kafama) bir şey almaya gücüm yetmiyor. Bana (namazda) yetecek kadar Kur'ân'dan birşeyler öğret dedi. üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem); Sen; Allah'ı her türlü noksanlıktan tenzih ve o'na hamd ederim. Allah'dan başka ilâh yoktur. Allah çok büyüktür. Kuvvet ve kudret ancak [yüce ve büyük olan] Allah iledir., (duasını) oku" buyurdu. Adam: Allah'ın Resûlu, bu Allah içindir. Kendim için ne (okuyayım?) dedi, (Resûl-i Ekrem'de:) Allah'ım, bana acı, beni rızıklandır, bana afiyet ver ve hidâyete erdir, diye duâ et." buyurdu. (Adam) ayağa kalkınca (yumduğu) eliyle (işaret ederek:) böyle, dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Muhakkak ki onun eli hayırla doldu" buyurdu. iftitâh 32.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Okuyup Yazma Bilmeyen Veya Dili Dönmeyen Kimselere Namazda Yeterli Olan Kıraat
833-)
Câbir b. Abdillah'dan nakledilmiştir ki: Biz (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sağlığında) ayakta ve otururken dua ederek rükû ve secdede iken de, teşbih ederek nafile namaz kılardık.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Okuyup Yazma Bilmeyen Veya Dili Dönmeyen Kimselere Namazda Yeterli Olan Kıraat
834-)
Mûsâ b. İsmail'in naklettiğine göre (bir önceki hadisin) bir benzerini de Hammâd, Humeyd'den rivâyet etmiş, (ancak) " nafile" (kelimesini) söylememiştir. (Humeyd) dedi ki: el-Hasen öğle ve ikindide, imam iken de imamın arkasında iken de Fâtiha'yı okurdu ve (birinci rekatta) Kaf ve (ikinci rekatta) ez-Zâriyât (sûresine denk olacak) kadar teşbih, tekbir ve tehlilde bulunurdu."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Okuyup Yazma Bilmeyen Veya Dili Dönmeyen Kimselere Namazda Yeterli Olan Kıraat
835-)
Mutarrif’den nakledilmiştir ki: Ben îmrân b. Huseyn ile birlikte Ali b. Ebî Tâlib'in arkasında namaz kıldım. Ali secdeye ve rükû'a vardığı zaman ve iki rek'at (kıldık)tan sonra kalkarken tekbir alırdı. Namazdan çıktığımız vakit İmrân elimden tuttu ve; Vallahi şu (zat-i muhterem) demin Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in namazını kıldı" veya " bize kıldırdı" dedi. ezan 116, 144; Müslim, salât 33; Nesâî, iftıtâh 84, tekbîr 90.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazdaki Tekbirlerin Tamamını Açıklayan Hadisler
836-)
Ebû Bekr b. Abdurrahman ile Ebû Seleme'nin naklettiklerine göre Ebû Hureyre (radıyallahü anh) farz ve diğer namazlarda tekbir alırdı. Namaza dururken tekbir alırdı. Sonra secdeye gitmeden önce derdi. Sonra rukû'a varırken de tekbir alırdı. Sonra (rükû'dan başını doğrulturken) " Semiallahu limen hamideh" derdi. Sonra secdeye gitmeden önce " Rabbena ve leke’l-hamd" , secdeye inerken ve (secdeden) başını kaldırırken de, " Allahu Ekber" derdi. Sonra (ikinci defa) secde ederken, (secdeden başım) kaldırırken ve iki rekatin sonundaki oturuştan kalkarken de tekbir alırdı. Bunu her rekatta namazı bitirinceye kadar (böyle) yapardı. (Namazdan) çıkınca da; Varlığım (kudret) elinde olan Allah'a yemin olsun ki (içinizde namaz kılmak bakımından) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in namazına en çok benzeyeniniz benim. Dünyayı terkedînceye kadar onun namazı işte budur" derdi. ezan 128; Müslim salat 28 - 30; Nesâî, tatbik 94; Dârimî, salat 40; Ahmed b. Hanbel, II, 270. Dâvûd buyurdu ki: Şu son cümleyi Mâlik (b. Enes) ez-Zübeydî ve bunların dışında bazı kimseler, ez-Zühri vasıtasıyle Ali b. Hüseyn’den rivâyet ettiler. (Bu sözü) Ma'mer'den nakleden Abdul'â'la da (aynen bizim gibi) Şu'ayb b. Ebî Hamza'ya uyarak ez-Zührî vasıtasıyle (Ebû Bekr b. Abdirrahman ile Ebû Seleme'den Ebû Hüreyre’nin sözü olarak) nakletmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazdaki Tekbirlerin Tamamını Açıklayan Hadisler
837-)
Abdirrahmân b. Ebzâ'dan; oğlunun rivâyet ettiğine göre (Abdurrahman) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber namaz kılarmış ve Resul-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) tekbiri tamamlamazmış. Dâvûd buyurdu ki: Tekbiri tamamlamazdı" sözünün manası, " başını rükû'dan kaldırıp da secdeye varacağında ve bir de secdeden, başını kaldırdığında tekbir almazdı" demektir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazdaki Tekbirlerin Tamamını Açıklayan Hadisler
838-)
Vâil b. Hucr'den nakledilmiştir ki: Ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i, secdeye varacağında ellerinden önce dizlerini (yere) koyarken, (secdeden ayağa) kalkacağında ise, dizlerinden önce ellerini kaldırırken gördüm." mevâkît 84; Nesâî, tatbik 38.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İ Peygamber Namazda Ellerinden Önce Dizlerini Nasıl Yere Koyardı?
839-)
Abdulcebbâr'ın babası Vâil Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in namazını anlatmış ve (şöyle) demiştir: (Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem) secdeye vardığı zaman ellerinden önce dizleri yere inerdi." dedi ki; Ve Şakîk bize Âsim b. Küleyb (ve) onun babası (Küleyb) vasıtasıyla Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den bu hadisin bir benzerini nakletti: (İbn Cuhâde ile Şakîk'in) ikisinden birinin hadisinde -büyük bir ihtimalle- Muhammed b. Cuhâde'nin hadisinde (şu söz vardı:" Secdeden ayağa) kalkarken dizlerinin üzerinde ve uyluğunun üzerine dayanarak kalkardı."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İ Peygamber Namazda Ellerinden Önce Dizlerini Nasıl Yere Koyardı?
840-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem); Biriniz secdeye vardığında deve gibi çökmesin, dizlerinden önce ellerini (yere) koysun" buyurdu. salât 85; Nesaî, tatbik 38; Dârimî, salat 74; Ahmed b. Hanbel, II, 381.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İ Peygamber Namazda Ellerinden Önce Dizlerini Nasıl Yere Koyardı?
841-)
Ebû Hureyre'den nakledilmiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Kiminiz kalkıp namazda devenin çömelmesi gibi (mi?) çömeüyor?" buyurdu. salât 85; Nesâî, tatbîk 38; Dâtnî, salât 79, Ahmed b. Hanbel, II, 381.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İ Peygamber Namazda Ellerinden Önce Dizlerini Nasıl Yere Koyardı?
842-)
Ebû Kılâbe'den nakledilmiştir ki: Ebû Süleyman Mâlik b. el-Huveyris mescidimize geldi de; Vallahi ben bir namaz kılacağım. Maksadım (sadece) namaz kılmak değil, (aynı zamanda) size Resûlüllah namaz kılarken nasıl gördüğümü göstermektir" dedi. (Bu hadisi Ebû Kılâbe'den nakleden Eyyûb) dedi ki; Ebû Kılâbe'ye nasıl kıldı, diye sordum da imamları Amr b. Selime'yi kastederek; işte şu şeyhimiz gibi" dedi ve (şunları) söyledi: (Mâlik b. Huveyris) ilk rekatta başını son (yani ikinci) secdeden kaldırınca (birazcık) oturdu, sonra kalktı." ezan 127, 143; Nesâî, tatbik 91, 93.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Birinci Ve Üçüncü Rekâtlardan Sonra Ayağa Nasıl Kalkılır?
843-)
Ebû Kılâbe'den nakledilmiştir ki: Süleyman Mâlik b. el-Huveyris mescidimize geldi de; Vallahi ben bir namaz kılacağım, maksadım (sadece) namaz kılmak değil (aynı zamanda) size Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i namaz kılarken nasıl gördüğümü göstermektir" dedi. (Ebû Kılâbe) dedi ki; Birinci rekatta başını son (yani ikinci) secdeden kaldırdığında (birazcık) oturdu." ezan 127, 142, 143; Tirmizî, mevakît 97; Nesâî, tatbîk 91, 93; İbn Mâce, ikâme 22.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Birinci Ve Üçüncü Rekâtlardan Sonra Ayağa Nasıl Kalkılır?
844-)
Mâlik b. el-Huveyris (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre O, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i namazının tek rekâtlarında iken tam oturuş hâline gelinceye kadar doğrulmadıkça ayağa kalkmadığım görmüştür. ezan 142, Tirmizî, salât 212, H. 286; tatbîk 91.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Birinci Ve Üçüncü Rekâtlardan Sonra Ayağa Nasıl Kalkılır?
845-)
Ebû'z-Zubeyr Tâvus'u (şöyle) derken işittiğini söylemiştir: İbn Abbâs'a, " (iki) secde arasında ayaklar(ı dikerek ökçeler) üzerine oturmayı" sorduk. " Sünnettir" diye cevap verdi. " Oysa biz onu kişiye zahmet olarak görüyoruz" dedik, İbn Abbâs; O peygamberiniz (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sünnetidir" diye cevabını pekiştirdi. mesâcid 32; Tirmizî, mevâkît 94.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İki Secde Arasında Ayakları Dikerek Ökçeler Üzerinde Oturmak
846-)
Abdullah b. Ebî Evfâ demiştir ki; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) rükû'dan başını kaldırdığı zaman (şöyle) derdi: Allah kendisine hamdedenin haindini işitir. Allah'ım, ey Rabbimiz, göklerle yer dolusu ve onlardan sonra dilediğim herşey dolusu hamd ancak sana mahsustur" salât 202; İbn Mâce, ikâme 18. Davûd dedi ki; bu hadisi Süfyan es-Sevrîile Şu'be b. el-Haccâc da Ubeyd Ebi'l-Hasen'den rivâyet ettiler. Fakat bu rivâyette " rüku'dan sonra" sözü yoktur. dedi ki: Biz daha sonra Şeyh Ubeyd Ebû'l-Hasen'le karşılaştık -bu defa da- " rükû'dan sonra" sözünü söylemedi. Davûd dedi ki: Bu hadisi bir de Şu'be, Ebû İsme ve A'meş vasıtasıyla Ubeyd'den nakletmiş, (Ubeyd bu rivâyetinde) " rükû'dan sonra" , sözünü söylemiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Kişî Başını Rükûdan Kaldırınca Ne Söyler?
847-)
Ebû Said el-Hudrî'den (rivâyet edildiğine göre); Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem); Semiallahü limen hamideh" deyince, (kavmede iken) şunları da söylerdi: Allahümme Rabbena leke'l-hamdü milVs-semâi (Müemmel bunu, " mile'ssemâvât" (diye) nakletmiştir). Ve mil'el'ardi ve mire mâ şi'te min şey'in ba'du ehlessenâi ve’l-mecdi ehakku mâ kale'l-abdü ve kulluna leke abdün; lâ mania limâ a'tayte; Muhammed (buraya) " velâ mu'tiye Uma mena'te" (cümlesini) ilâve etti). (Bundan) sonra gelen sözlerin rivâyetinde ise, bütün râviler şu ifadede de birleştiler; Velâ yenfe'u zelceddi mine'l-ceddu" (sadece), " Rabbena lekel hamd" (cümlesini) nakletti. Mahmûd ise, " Allahümme" (sözünü) olmaksızın " Rabbena ve lekel-hamd" (sözünü) nakletti. salat 194, 202-206; Müsafirûn 201, Tirmizi, mevâkit 82, Deâvât 32. tatbit 25; İbn Mâce, ikâme 18.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Kişî Başını Rükûdan Kaldırınca Ne Söyler?
848-)
Ebû Hureyre'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: İmam " semiallahü limen hamideh" dediği zaman, siz de " Allahümme Rabbena lekelhamd" deyiniz! Zira sözü meleklerin sözüne denk gelen kişinin günahları affedilir." ezan 111, 113, 125; bed'ui-halk, 7; tesir sûre (1) 2; Müslim, salât 71, 72,; Tirmizî, mevâkît 71, 83; Nesâî, iftitâh 33, 34, tatbik 23; İbn Mâce, ikâme 14; Dârîmî, salât 38; Muvatta', nida 47; Ahmed b. Hanbel II, 233, 238, 270, 387, 417, 459, 467.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Kişî Başını Rükûdan Kaldırınca Ne Söyler?
849-)
Âmir (eş-Şa'bî)’den nakledilmiştir ki: imamın arkasında bulunan cemaat, " Senıîallahü limen hamiden" (Allah kendisine hamd edenin hamdini işitir) demez, fakat " Rabbena ieke’l-hamd" (Ey Rabbimiz hamd ancak sana mahsustur) der.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Kişî Başını Rükûdan Kaldırınca Ne Söyler?
850-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’dan nakledilmiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) iki secde arasında; Ey Allah'ım, beni bağışla, bana acı, bana afiyet ver, beni (doğru yola) hidâyet et ve rızıklandır" diye duâ ederdi. kıyâmü'l-leyl 9, İstiâze 63; Tirmizî, salât 95; İbn Mâce, ikâme 23, 180; Ahmed b. Hanbel, 1, 180, 185, 371; IV, 353, 356, 382.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İki Secde Arasında Dua Etmek
851-)
Esma bint Ebî Bekr (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i, erkeklerin avret mahallerini görmelerinin çirkinliğinden dolayı; (Ey kadınlar topluluğu) sizden kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa erkekler (secdeden) başlarını kaldırmadıkça başını kaldırmasın" buyururken işittim. ezan 136. salât 3, 6, amel fıs'salâh 14; Muslim, salât 33; Nesâî, kıble 16.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Erkeklerle Beraber İmamın Arkasında Bulunan Kadınlar Secdeden Başlarını Nasıl Kaldırırlar?
852-)
el-Berâ (radıyallahü anh)'den, Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sücûdunun, ruku'unun ve iki secde arasındaki oturuşu (süre olarak) birbirine çok yakın olduğu rivâyet edilmiştir. ezan 121, 127, 140; Müslim, salât 193, 194; Tirmizî, salât 91. Nesâî, tatbîk 24, 25, 89.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Rükûdan Sonraki Kıyam Ve İki Secde Arasındaki Oturuş Süresi
853-)
Enes b. Mâlik'den; demiştir ki: Ben tamam olmak şartıyla Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den daha kısa namaz kıldıran bir kimsenin arkasında namaz kılmadım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); semiallahulimenhamideh" dediği zaman, biz; vehmetti galiba" diye (endişe ede)cek kadar (uzun bîr süre) ayakta durur, sonra secde eder, iki secde arasında biz (yine) " vehmetti galiba" diye (endişeye düşe)cek kadar (uzun bir süre) otururdu. ezan 64, 67, 140; Müslim, salât 188, 195; Ahmed b. Hanbel, III- 100, 101, 205, 226.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Rükûdan Sonraki Kıyam Ve İki Secde Arasındaki Oturuş Süresi
854-)
el-Berâ b. Âzib'den nakledilmiştir ki: Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)" i (Ebû Kâmil ise "Resûlüllah sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem’i" demiş) (Namaz(ın)da (dikkatle) takib kettim. Kıyamım, rükû'u ve sücûdu kadar buldum. Rükû'dan (sonraki) ayağa kalkışını (ilk) secdesi kadar buldum. İki secde arasındaki oturuşu ile selâm vermesi ve namazdan kalkıp gitmesi arasındaki secdesini takriben birbirine müsavi buldum." Dâvûd buyurdu ki: Müsedded (bu hadîsi şöyle) nakletti: Onun rükûunu secde ve rükû'lardan sonraki dikilmesini, sonra birinci secdesini sonra iki secde arasındaki oturuşunu, sonra ikinci secdesini, sonra selâm vermesi ile namazdan kalkıp gitmesi arasındaki oturuş neredeyse birbirine denk buldum. salât 193; Nesâî, sehv 77, tatbik 24, 25, 89; Buhârî, ezan 121, 127, 140; Tirmizî, salât 91.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Rükûdan Sonraki Kıyam Ve İki Secde Arasındaki Oturuş Süresi
855-)
Ebû mes'ûd el-Bedrî (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Rükû' ve secdede belini düz tutmayan kimsenin namazı sahih değildir." mevâkît 81; Nesâî, tatbik 54, iftitâh 88; İbn Mâce, ikâme 16, 72; Dârimî, satât 78; Ahmed b. Hanbel, 11-525; IV; 22-23, 119, 122; V, 310.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Rüku Ve Secdede Belini Düz Tutmayanın Namazı
856-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) mescide girmiş onun arkasından bir zat girerek namaz kılmış, sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e selâm vermiş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) selâmı almış ve o zata: de namazını kıl, çünkü sen namaz kılmadın" buyurmuştur. O zat dönerek evvelce kıldığı gibi namazı tekrar kılmış, sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek selâm vermiş Resûlüllah: Ve aleykesselâmu" dedikten sonra: Dön de (yeniden) kıl, zira sen namaz kılmadın" buyurmuş ve bunu üç defa tekrarlamış, nihayet o zat: hak (din) ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben bundan a'lâsını beceremiyorum. Bana öğret, demiş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Namaza kalktığın zaman tekbir al. Sonra kolayına geldiği kadar Kur'ân oku, sonra rüku' et ve organlar yatışincaya kadar rükûda kal. Sonra başını kaldırarak iyice doğrul. Sonra secdeye vararak (âzâlann) yatışıncaya kadar secde et. Sonra başını kaldır ve (azalarını) yatışıncaya kadar otur ve bunu bütün namazlarında böyle yap" buyurmuşlardır. Dâvûd buyurdu ki: el-Ka'nebi'nin Saîd b. Ebi Saîd el-Makburî vasıtasıyle Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den naklettiğine göre (Resûl-i Ekrem sözünün) sonunda, " Bunu (böyle) yaptığın zaman namazın tamamdır. Bundan eksilttiğin şey kadar namazından eksiltmiş olursun" buyurmuş. Sözünün başında ise, " Namaza kalktığın zaman abdesti güzel al" buyurmuştur. imam 15; Tırmızî, salât 110, ısti'zân 4; Nesâî, iftitâh 7, tatbîk, 15, sehv 67, " İbn Mâce, ikâme 72
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Rüku Ve Secdede Belini Düz Tutmayanın Namazı
857-)
Yahya b. Hallad’ın amcası (Rîfa'a b. Râfi')’den rivâyet edilmiştir: Bir adam mescide girdi" Râvi (Mûsâ b. İsmail) önceki hadisin benzerini rivâyet etti ve bu rivâyetinde; Hazret-i Peygamber'in şöyle buyurduğunu nakletti: Gerçekten abdest almayı hakkıyle yerine getirmedikçe sonra tekbir alıp Allah'a hamd-ü senada bulunmadıkça, Kur'ân'dan dilediği kadar okumadıkça, sonra Allahu ekber, deyip eklemleri yerine oturacak şekilde rüku'a varmadıkça, sonra " semiallahü limen hamideh" deyip dimdik bir şekilde doğrulmadıkça, sonra " Allahu ekber" diyerek eklemleri iyice yerine yerleşecek şekilde (birinci) secdeye varmadıkça, sonra " Allahü ekber" diyerek dimdik oturur hale gelinceye kadar başını kaldırmadıkça, sonra da " Allahu ekber" diyerek eklemleri yerine yerleşinceye kadar (ikinci) secdeye kapanmadıkça ve nihayet başını kaldırıp " Allahü ekber" demedikçe bir insanın namazı tamamlanmış olmaz. (Fakat) bunları yapınca namazı tamamlanmış olur." ezan 95, 233; isti'zân 18, eymân 15; Müslim'salât 45; Tirmizî, mevâkît 110; Nesâî, iftitâh 7, tatbîk 15, sehv 67, İbn Mâce, ikâme 72; Ahmed b. Hanbel, II, 473; IV-340.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Rüku Ve Secdede Belini Düz Tutmayanın Namazı
858-)
Rifaa b. Râfi'den, mânası önceki ile aynı olan bir hadis daha nakledilmiştir. Bu hadiste (Rifaa) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in; yüzünü ve dirsekleriyle beraber ellerini yıkamak, başını meshetmek ve topuklarına kadar ayaklanın (yıkamak) suretiyle Allah'ın emrettiği şekilde abdest almadıkça, sonra " aziz ve celil olan Allah en büyüktür" demedikçe ve ona hamd etmedikçe ve sonra kendisine izin verildiği ve gücü yettiği kadar Kur'ân'dan (âyetler) okumadıkça hiçbirinizin namazı tam değildir" buyurduğunu söylemiştir. Daha sonra (Ebû Dâvûd'un şeyhlerinin şeyhi olan Hemmâm bir önceki) Hammâd hadisinin bir benzerini (İshâk b. Abdullah ve Ali b. Yahya ve babası vasıtasıyla amcası Rifaa'den şöyle) nakletmiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: Sonra tekbir getirir, sonra secde eder ve bütün eklemleri yatışacak ve yerine rahatça yerleşecek şekilde yüzünü yere koyar." Hemam -kendisine bu hadisi nakleden İshak'ın- bazı kere (" yüzünü" sözü yerine) " alnını" dediğini söyledi (ve rivâyetine şu sözlerle devam etti:) " Sonra tekbir getirip oturağı üzerinde oturur hale gelecek şekilde dikilir ve belini kaldırır." (Resûlüllah) namazın dört rekatını da bu şekilde ta'rif etti. (Bu tarifi) bitirince, " bunu yapmadıkça hiç birinizin namazı tamam olmaz" buyurdu. iftitâh 7, tatbîk 15, sehv 67; Tirmizî, mevâkît 110.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Rüku Ve Secdede Belini Düz Tutmayanın Namazı
859-)
Rifâ'a b. Râfi'den bir önceki hadiste geçen olay rivâyet edilmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (Namaza) kalkıp da kıbleye yöneldiğin zaman tekbir getir. Sonra Fatiha ve istediğin kadar Kur’ân oku. Rükû'a vardığın zaman avuçlarını dizlerinin üzerine koy, sırtım dümdüz hâle getir. Secdeye vardığında (alnınla beraber) secde yerine (ellerini de) koy, (Başını secdeden) kaldırdığın zaman, sol kalçanın üzerine otur" iftitâh 7, tatbîk 15, sehv 67; Tirmizî mevâkît 110.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Rüku Ve Secdede Belini Düz Tutmayanın Namazı
860-)
Şu (856 numaralı hadiste geçen olay bir de) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den Rifâ'a b. Râfi' vasıtasıyla rivâyet edilmiştir. Bu rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bedeviye (seslenerek) şöyle buyurdu: Sen namaza kalktığın zaman, Allahü Teâlâ'yı tekbir et, sonra Kur'ân'dan kolayına geleni oku." (Bu rivâyete göre) şunları da söyledi: Namazın ortasında (yani ikinci rekattan sonra) oturduğunda eklemlerin sükûnet bulacak ve yerine yerleşecek şekilde otur. Sol kalça üzerine yerleş, sonra tahiyyât oku. Kalktığın zaman da namazını bitirinceye kadar aynı şekilde hareket et."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Rüku Ve Secdede Belini Düz Tutmayanın Namazı
861-)
Rifa'a b. Râfi'den rivâyet edildiğine göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şu (bir evvelki) hadiste (şöyle) buyurmuştur: Allah'ın sana emrettiği şekilde abdest al, sonra ezan oku, veya: Abdestten sonra " eşhedu enlâ ilahe illallah..." sonra kaamet getir, sonra tekbir al. Eğer ezberinde Kur’ân varsa oku, yoksa " elhamdülillah, Allahü ekber lailâhe illallah" de. Eğer bunlardan birini yapmayacak olursan namazını eksik kılmış olursun." mevâkît 110; Nesâî, tatbik 15, sehv 67, Ahmed b. Hanbel IV, 340.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Rüku Ve Secdede Belini Düz Tutmayanın Namazı
862-)
Abdurrahman b. Şibl'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kişinin (namazda) karga gagalayışı (gibi acele yatıp kalkması)ndan, yırtıcı hayvan gibi oturuşundan ve mescidde belli bir yeri deve gibi (devamlı) mekân edinmesinden nehyetti. tatbîk 55; İbn Mâce, ikâme 204; Dârimî, salât 75, Ahmed b. Hanbel, III. 428, 444; V, 447. lâfızlar Kuteybe'nin rivâyetine aittir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Rüku Ve Secdede Belini Düz Tutmayanın Namazı
863-)
Sâlim el-Berrâd'dan nakledilmiştir ki: Ebû Mes'ûd Ukbe b. Amr el-Ensârî nin yanına vardık ve; Bize Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazından bahset" dedik. Bunun üzerine ayağa kalkıp mescidde önümüzde durdu ve tekbir getirdi. Daha sonra rükû'a varınca, avuçlarını dizlerinin üzerine parmaklarım da dizkapaklarından aşağaya yerleştirdi ve (yanlarıyla) dirseklerinin arasını açık tuttu. Bütün organları yatışıncaya kadar (öylece rükû'da kaldı). Sonra, " semiallahü allahü limen hamiden" deyip ayağa kalktı. Her bir organı yatışıncaya kadar (kavmede kaldı), sonra tekbir getirip secdeye gitti ve avuçlarım yere koydu. (Yanlarıyla) dirseklerinin arasını açık tuttu. Her organı yatışıncaya kadar (secdede kaldı), sonra başını secdeden kaldırıp öfe-du, bütün organları yatışıncaya kadar (bekledi. İkinci secdeye) aynı şekilde yaptı. Sonra (birinci rekatla beraber) bu şekilde dört rekat namaz kılıp namazını tamamladı. Sonra " İşte ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz kılarken böyle gördüm" dedi. tatbik 3; Ahmed b. Hanbel, IV – 342.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Rüku Ve Secdede Belini Düz Tutmayanın Namazı
864-)
(Hasen el-Basrî) dedi ki: Enes b. Hakîm ed-Dabbî, Ziyad’dan veya İbn Ziyad'dan korkup Medine'ye gelmişti. Ebû Hureyre'yle karşılaştı. (Enes) dediki: Hüreyre) bana nesebimi sordu. Ben de ona nesebimi açıkladım. Bunun üzerine (Ebû Hüreyre bana); delikanlı, ben sana bir hadis nakledeyim mi? dedi. Ben de; (naklet), Allah sana merhamet etsin dedim. (Bu hadisi Hasen el-Basrî'den nakleden) Yûnus dedi ki, öyle zannediyorum ki, Hasan el-Basrî (Ebû Hüreyre'nin) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den (naklettiği) bu hadisi (şöyle) rivâyet etti; (Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: Halkın kıyamet gününde ilk hesaba çekileceği amel, namazdır. Aziz ve celil olan Kabilimiz bildiği halde meleklerine (şöyle) der; Kulumun (Farz) namazına bakınız, onu tam mı, yoksa eksik mi kılmış? Eğer (O kimsenin farz namazı) tam ise, onun için (namaz sevabı) tam olarak yazılır. Eğer (Farz) namazından biraz eksik olursa, Allahü Teâlâ (şöyle) emreder: (Bu) kulum için nafile (namaz) var mı, bir bakınız! Şayet o kimse için nafile (namaz) var ise, (şöyle) buyurur: Kulumun (eksik olan) farzım nafilesinden tamamlayınız. Sonra (farz olan diğer) ameller de bu şekilde (ele) alınır." salât 188; sa'ât 9, lahrîm 2; İbn Mâce, İkâme 202; Dârimî, salât 91; Ahmed’ b. Hanbel, II, 290, 425; IV, 65, 103; V, 72, 377; Muvattâ, sefer 89.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İ Peygamberin Eksik Kılınan Her Namaz Nafile Namazla Tamamlanır Hadisi
865-)
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) vasıtasıyle (bir önceki) hadisin benzen Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den nakledilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İ Peygamberin Eksik Kılınan Her Namaz Nafile Namazla Tamamlanır Hadisi