Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı
4846-)
Ebû Said el-Hııdrî'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oturduğu zaman kalçaları üzerine oturarak dizlerini dikip el(ler)ini önden bağlarmış. Dâvûd der ki: Abdullah İbn İbrahim, rivâyet(!er)i kendisinden daha sağlam ravilere ve kendisi gibi olan ravilere aykırı düşen bir râvidir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kişinin Oturması
4847-)
Kayle bint Mahreme, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i kalçaları üzerine oturup dizlerini dikerek ellerini önden kavuşturmuş bir halde otururken gördüğünü söylemiş (ve şöyle demiştir:) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i (böyle) mütevazı bir halde otururken görünce korkudan bana bir titreme geldi.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kişinin Oturması
4848-)
Şerid İbn Süveyd'den demiştir ki: Ben (birgün) sol elimi arkama koymuş ve (sağ) elimin ayasına dayanmış bir halde, şu şekilde otururken, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanıma uğradı ve: Kendilerine gazab edilen (yahudî)ler gibi mi oturuyorsun?" buyurdu.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Mekruh Olan Oturuş
4849-)
Ebû Berze (radıyallahü anh) dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yatsı namazından önce (yatıp) uyumaktan da ondan sonra (oturup) konuşmaktan da nehyederdi." mevfıkilü's-sala; Tirmizî, mevakit 11-12; İbn Mâce, sala 12; Ahmed b. Hanbel, 1,389,410.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yatsıdan Sonra Sohbet Etmek Yasaklanmıştır
4850-)
Câbir İbn Semûre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), sabah namazını kıldıktan sonra yerinde bağdaş kurup otururdu. Güneş doğup yükselinceye kadar (öylece kalırdı). mesâcid 286-287; Nesâî, sehv 99; Tirmizî. safa 409; İbn Mace, ikâme 109; Ahmed b. Hanbel. I. 85, V, 91. 97, 100-101, 105, 131.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kişinin Bağdaş Kurarak Oturması
4851-)
Abdullah (İbn Mesud) (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: İki kişi, üçüncü bir kimsenin yanında gizli konuşmasın. Çünkü bu o şahsı üzer." istizan 47; Müslim, selâm 137-138; Tirmizî. edeb 59; İbn Mâce, tahâre 24; edeb 50; Dârimî, istizan 28; Muvatta, kelam 13-14. Ahmed b. Hanbel, I, 431. 460, 464, II, 9, 123, 126. 141, 146.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Fısıldaşmanın Hükmü
4852-)
(Abdullah) İbn Ömer (radıyallahü anh)'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir önceki hadisin) bir benzerini ifade buyurmuştur. (Bu rivâyetin ravilerinden) Ebû Salih dedi ki: Ömer'e: (Bu iki kişinin fısıldattığı kişilerin sayısı en az) dört (ise o zaman da fısıldaşmak sakıncalı mıdır?) diye sordum da: (O zaman) " Sana zarar vermez" cevabını verdi. istizan 47; Ahmed b. Hanbel, II, 9, 43. 45, 430. 438.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Fısıldaşmanın Hükmü
4853-)
Süheyl İbn Ebi Salih şöyle demiştir: babamın yanında oturuyordum. Yanında bir de çocuk vardı. (Bir ara) çocuk (yerinden) kalktı (gitti de biraz) sonra geri döndü. Bunun üzerine babam, Ebû Hüreyre'den Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu rivâyet etti: Bir adam yerinden kalkıp da sonra (tekrar) oraya dönecek olursa oraya (oturmaya) en müstehak (olan) o adam olur." selâm 31: Tirmizî edeb 10; İbn Mâce, edeb 22; Ahmed b. Hanbel, 111, 32.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Oturduğu Yerden Kalkıp Da Sonra Oraya Tekrar Dönen Kimse Oraya Oturmaya Başkalarından Daha Çok Müstahaktır
4854-)
Ebû'd Derdâ (radıyallahü anh) dedi ki: (sallallahü aleyhi ve sellem), (bir yerde) oturduğunda biz de etrafında oturduk muydu (Peygamber yerinden) kalkar da (biraz sonra) yerine tekrar dönmek ister de ayakkabılarını ya da üzerinde bulunan birşeyi çıkarır (kalktığı yere bırakır)sa (Hazret-i Peygamberin) sahabileri (onun bu hareketinden) geriye döneceğini anlarlar ve yerlerinden ayrılmazlardı.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Oturduğu Yerden Kalkıp Da Sonra Oraya Tekrar Dönen Kimse Oraya Oturmaya Başkalarından Daha Çok Müstahaktır
4855-)
Ebû Hureyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), şöyle buyurmuştur: Allah'ı zikretmeden bir meclisten kalkan topluluk, eşek leşi gibi (bir pislik)den kalkmış gibi olurlar ve (bu meclis kıyamet gününde) kendileri için bir üzüntü (kaynağı) olur."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İnsanın Oturduğu Bir Meclisten Hiç Allahı Zikretmeden Kalkıp Gitmesinin Çirkinliği
4856-)
Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Kim, bir mecliste oturur da orada Allah'ı zikretmezse, onun hakkında Allah'ın bir intikamı olur. Kim de bir yerde yatar da orada Allah'ı zikretmezse (bu halinden dolayı) o adam hakkında Allah'ın bir intikamı olur."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İnsanın Oturduğu Bir Meclisten Hiç Allahı Zikretmeden Kalkıp Gitmesinin Çirkinliği
4857-)
Abdullah İbn Amr İbn Âs dedi ki: takım) kelimeler vardır ki bir kişi meclisinden kalkarken onları okuyacak olursa o kişiden (bu mecliste sadır olan hatalar) bu kelimeler sebebiyle mutlaka affedilmiş olur. Bir kimse bu kelimeleri bir hayır ya da zikir meclisinde okursa, bu meclis bu kelimeler sebebiyle o kimse için hayırla sonuçlanmış olur. Tıpkı sayfa üzerinde mühür basılır gibi (bu meclisin sonuna da hayır mührü basılmış olur. Sözü geçen kelimeler şunlardır:) " Sübhanekellâhümme ve bihamdike; lâ ilahe illâ ente; estağfiruke ve etûbu ileyk: Ey Allahım seni (noksan sıfatlardan) tenzih ederim. Senden başka (hakiki) bir ilah yoktur, senden af diliyor ve sana tevbe ediyorum."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Meclisin Keffareti
4858-)
(Bir önceki hadisin) bir benzerini de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den Hazret-i Ebû Hüreyre (rivâyet etmiştir).
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Meclisin Keffareti
4859-)
Ebû Berze el-Eslemî dedi ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) meclisten kalkmak istediği zaman (meclisin sonunda " Sübhanekellâhümme ve bihamdik, eşhedü enlâ ilahe illâ ente estağfiruke ve etûbe ileyk: Ey Allah'ım seni (şanına yakışmayan her sıfattan) tenzih ederim. Senden başka (gerçek) bir ilah olmadığına şahitlik ederim. Senden af dilerim ve sana tevbe ediyorum." derdi. gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) meclisinden kalkarken bu kelimeleri okuyunca orada bulunan) bir adam: Allah'ın Rasulü, sen (bugün) daha önce söylemediğin bir söz söylüyorsun (bu sözü niçin söylüyorsun?) dedi de: (sallallahü aleyhi ve sellem): (geçen süre içerisinde orada bulunanlardan sadır) olan hataları örter" (de onun için bunları söylüyorum)" buyurdu.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Meclisin Keffareti
4860-)
Abdullah b. Mesud'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Sahabilerimden birisi bir kimseden bana (beni rahatsız edebilecek) bir şey iletmesin. Gerçekten ben (evimden) size (uğramak için çıktığımda sizin hakkınızda her türlü güvensizlikten tamamen) salim olan bir kalple çıkmayı arzu ediyorum.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bir Meclisten Diğerine Laf Taşımak
4861-)
(Abdullah b. Amr İbn el-Feğvâ el Hıızaî'nin) babası şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) Fetih'ten sonra (bir gün) beni çağırdı ve Mekke'de Kureyş arasında dağıtması için Ebû Süfyan'a benimle (bir mikdar) mal göndermek istedi ve: (Yolculuk için) kendine bir arkadaş ara" buyurdu. Bunun üzerine Amr b. Umeyye ed-Damrî yanıma gelip: (bir yolculuğa) çıkmak istediğin ve (bu yolculuk için de) bir arkadaş aradığın (haberi) bana erişti. (Bu haber doğru mudur?) dedi. Ben de: dedim. ben sana arkadaşım, cevabını verdi. Bunun üzerine (doğru) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldim ve: (Bu yolculuk için kendime) bir arkadaş buldum, dedim. diye sordu. İbn Ümeyye e'd Damrî'dir, cevabını verdim. (Onunla birlikte): Onun memleketine vardığın zaman O'na karşı ihtiyatlı davran. Nitekim (vaktiyle) biri büyük biraderine bile güvenme? demiş" buyurdu. Kısa bir süre sonra (Amr ile birlikte yolculuğa) çıktık ve nihayet Ebvâ denilen yere varınca (arkadaşım) bana: Bir ihtiyaçtan dolayı Veddan'da bulunan kavmime (gitmek) istiyorum, beni (burada) bekle(yebilir) misin," dedi ben de: Selâmetle (git)" dedim. (Arkadaşım kavmine) dönüp gidince, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sözünü hatırladım ve hemen deveme yükümü yükletip onu koşturarak oradan ayrıldım. " Edâfir" denilen yere vardığımda bir de baktım ki (arkadaşım) beş on kişilik bir kalabalıkla önüme geçmeye çalışıyor. (Bunun üzerine) devemi (iyice) hızlandırıp onu geride bıraktım. Kendisini geçtiğimi görünce (etrafında bulunan kalabalık) dönüp gitti ve (Amr tek başına) yanıma geldi ve: ihtiyacım vardı da- dedi. Ben de: cevabını verdim, (sonra yola) devam ettik. Mekke'ye doğru geldik de (bana emanet edilen) malı Ebû Süfyan'a ver(ebil)dim.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İnsanların Zararlarından Sakınmak
4862-)
Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Akıllı bir müslüman bir delikten iki defa sokulmaz." buyurmuştur. edeb 83; Müslim zühd 63; İbn Mace, fiten 13; Darimî, rikak 65; Ahmed, II, 115, 379.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İnsanların Zararlarından Sakınmak
4863-)
Hazret-i Enes dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yürürken sanki (önünde bulunan asasına) dayanıyormuş gibi (önüne doğru, eğilerek yürür) idi."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yürürken Uyulması Gereken Tutum Ve Davranışlar
4864-)
Said el-Cüreyrî dedi ki: Ebû't Tufeyl: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı gördüm, dedi. Ben: nasıl gördün? diye sordum, tenli, sevimli idi. Yürürken sanki yokuş aşağı inermiş gibiydi, cevabını verdi. fedail 99; Ahmed b. Hanbel, V. 454.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yürürken Uyulması Gereken Tutum Ve Davranışlar
4865-)
(Câbir (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kişinin bacak bacak üzerine) koy(arak uzan) masını yasaklamıştır. (bu hadisi, Hazret-i Peygamber): Kişinin bacaklarından birini diğerinin üzerine atarak sırt üstü yatması(nı yasakladı)" şeklinde rivâyet etti. libas 72; Tirmizî, edeb 20; Ahmed b. Hanbel, III, 299.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bacak Bacak Üzerine Atarak Oturmanın Hükmü
4866-)
Abbâd b. Temirî'den (rivâyet edildiğine göre); amcası, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı sırtüstü yatarken görmüştür. Ka'nebi ise bu hadisi) " Mescidde bir bacağını diğerinin üzerine atmış vaziyette (sırtüstü yatarken görmüştür)" şeklinde rivâyet etti. salat 85. istizan 44; Müslim, libas 75; Tirmizî, edeb 19; Nesaî mesacid 28: Dârimî, istizan 27; Muvatta, sefer 87; Ahmed b. Hanbel, IV,39-40.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bacak Bacak Üzerine Atarak Oturmanın Hükmü
4867-)
Said b. el Müseyyeb'den (rivâyet edildiğine göre); Hazret-i Ömer b. el-Hattâb ile Osman b. el Affan'da böyle yaparlarmış.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bacak Bacak Üzerine Atarak Oturmanın Hükmü
4868-)
Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Bir adam bir söz söyler de sonra (o sözün, orada bulunmayanlar tarafından işitmesini istemezmiş gibi) sağına soluna bakınırsa; o söz emânettir." birr 39; Ahmed, III, 324, 352, 380, 394.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Laf Taşımak
4869-)
Câbir b. Abdullah'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Üç meclisin dışında her meclis (te konuşulan sözler, birer) emânettir, (ifşa edilemez bu üç meclis şunlardır);
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Laf Taşımak
4870-)
Ebû Said el Hudrî (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu gününde Allah katında (sorumluluğu) en büyük olan emânet, kişinin başbaşa kaldıktan sonra ifşa ettiği karısının sırrıdır." nikâh 123; Ahmed b. Hanbel, III, 69.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Laf Taşımak
4871-)
Hüzeyfe'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Koğucu cennete gir(e)mez" buyurmuştur. edeb 50, Müslim, iman 169-170; Tirmizî, edeb 79: Ahmed b. Hanbel, V, 382,389, 392. 397. 402, 404.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Koğuculuk
4872-)
Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: İnsanların en şerlisi bazılarına bir yüzle bazılarına da diğer bir yüzle varan iki yüzlü kimse(ler) dir." menakıb 1. edeb 52, ahkam 27: Müslim, birr 98-99 Tirmizi. birr 78; Muvatta, kelam 21: Dârimî, rikak 51-52; Ahmed b. Hanbel, II, 245, 307. 336, 455. 465, 495. 517. 525.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İki Yüzlülük
4873-)
Hazret-i Ammâr (b. Yasir)'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Dünyada iki yüzlü olan kimsenin âhirette (cehennemdeki) ateşten iki dili olacaktır."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İki Yüzlülük
4874-)
Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Allah'ın Rasulü gıybet nedir? diye sorulmuş da, (Müslüman) kardeşini (gıyabında) hoşlanmayacağı bir şeyle anmandır." buyurmuş, (sonra) " Eğer benim söylediğim (şeyler o) kardeşimde varsa ne buyurursun?" denmiş. söylediğin (şeyler) onda (gerçekten) varsa gıybet etmiş olursun. Eğer söylediğin (şeyler) onda yoksa iftira etmiş olursun." cevabını vermiştir. birr 70; Tirmizi, birr 23; Darimi, rikak 6; Ahmed b. Hanbel, II, 230, 384, 386.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Gıybet
4875-)
Hazret-i Âişe'den demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem)'e; Safiyye'nin şöyle şöyle (kusurlarının) olması (onun) sana (layık olmadığını itiraf etmen için) yeter; dedim. dışındaki raviler (bu cümleyi şu kelimeleri de ekleyerek) rivâyet ettiler: (Hazret-i Âişe bu sözüyle Hazret-i Safiyye'nin) kısa boylu olduğunu söylemek istiyordu. üzerine (Hazret-i Peygamber bana): Muhakkak ki sen öyle bir söz söyledin ki eğer (o söz) deniz suyuyla karıştırılmış olsaydı kesinlikle denizin suyuna galip gelir (onu ifsad eder) di." buyurdu. göre yine, Hazret-i Âişe) şöyle demiştir: Ben (yine bir gün) Hazret-i Peygamber'e bir adamın taklidini yaptım da (Hazret-i Peygamber): Benim için şu kadar (dünya malı verilmiş) olsa da ben bir insanın taklidini yapmayı sevmem" buyurdu. kıyâme 51; Ahmed b. Hanbel, VI, 189.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Gıybet
4876-)
Said b. Zeyd'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Muhakkak ki Ribanın en şiddetlisi haksız yere bir müslümanın şerefine (dil) uzatmaktır."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Gıybet
4877-)
Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Büyük günahların en büyüğü kişinin haksız yere bir müslümanın şerefine dil uzatmasıdır. Bir sövmeye karşılık iki defa sövmek de büyük günahlardandır." b. Hanbel, VI, 189.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Gıybet
4878-)
Hazret-i Enes b. Mâlik'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Miraca çıkarıldığım zaman bakırdan tırnaklan olan bir topluluğa uğradım. (Bu tırnaklarıyla) yüzlerini ve bağırlarını tırmalıyorlardı. (Cebrail'e:) da kimlerdir? dedim. (Gıybet etmek suretiyle) halkın etlerini yiyenler ve şereflerine saldıranlardır, cevabını verdi." Dâvud der ki: Bu hadisi bize Bakıyye'den (mürsel olarak bir de) Yahya b. Osman rivâyet etti. Yahya'nın bi rivâyetinde (senedde) Enes yoktur.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Gıybet
4879-)
(Bir önceki hadis) İbnu'l-Mûsâffâ'nin (bize) dediği gibi, Îsa b. Ebî ise es-Selihr tarafından Ebû'l-Muğire yoluyla da rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Gıybet
4880-)
Ebû Berze el-Eslemî'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Ey diliyle iman edip, kalbine iman girmeyen kimseler topluluğu! gıybetini yapmayınız ve onların ayıplarını araştırıp durmayınız. Çünkü her kim onların ayıplarını araştırırsa Allah da onun ayıplarını araştırır. O (şunu iyi bilsin); Allah kimin ayıbını araştırırsa (o ayıbı) evinde (en gizli bir köşede işlemiş olsa dahi meydana çıkarmak suretiyle) o kimseyi (alemin gözleri önünde) kepaze eder."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Gıybet
4881-)
Müstevrid'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Her kim (dünyada) müslüman bir adam (in gıybetini etmesi) sebebiyle (onun ölü etinden) bir lokma yiyecek olursa, Allah (kıyamet gününde) ona o yediği et kadar bir yiyeceği cehennem (ateşin)den yedirecektir. (dünyada düşmanı yanında gıybetini yaptığı) bir müslüman sebebiyle (o düşman tarafından) kendisine bir elbise giydirilirse (bu ihanet elbisesinin) bir misli de kendisine cehennem ateşinden giydirilecektir. de (dünyada) bir adamı süm'a ve riya makamına oturtursa Allah da onu kıyamet gününde riya ve süm'a makamına oturtur."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Gıybet
4882-)
Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Müslümanın müslümana malı, ırzı ve kanı haramdır. Kişiye şer olarak müslüman kardeşini küçük görmesi yeter." birr 32, Tirmizî, birr 18; İbn Mâce, zühd 23.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Gıybet
4883-)
(Seni İbn Muaz İbn Enes el-Cühenî'nin) babasından (rivâyet ettiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Kim bir müslümanı bir münafığa karşı savunursa" (ravi rivâyetine şöyle devam etti:) Öyle zannediyorum ki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (hadisin bundan sonraki kısmında) şöyle buyurdu: Allah (onun için) bir melek yaratır da (o melek) kıyamet gününde o kimsenin vücudunu cehennem ateşinden korur. de (karalamak gayesiyle) bir müslümana bir iftira ederse Allah o kimseyi bu söylediği sözler (in vebâlin)den (tamamen temize) çıkıncaya kadar cehennem köprüsü (sırat) üzerinde bekletir."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bir Müslümanın Gıybetinin Yapılmasına Engel Olmak
4884-)
Câbir b. Abdullah ile Ebû Talha b. Sehl el-Ensarî Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu rivâyet etmişlerdir: Her kim bir müslümanı saygınlığının kaybolması, şerefinin elden gitmesi söz konusu olan bir yerde yardımsız bırakırsa, Allah da onu kendisine yardım edilmesini çok arzu ettiği br yerde yalnız bırakır. de bir müslümana şerefinin elden gitmesi ve saygınlığının yitirilmesi söz konusu olan bir yerde yardım ederse, Allah da ona kendisine yardım edilmesini çok arzu ettiği bir yerde yardım eder." hadisin ravilerinden) Yahya: Bunu (bu hadisi) bana Ubeydullah b. Abdullah b. Ömer'le Ukbe b. Şeddad nakletti, şeklinde rivâyet etti. Dâvud der ki: (Hadisin senedinde geçen) şu Yahya b. Suleym, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in azatlı kölesi Zeyd'in oğludur, ismail b. Beşir ise Megale oğullarının azatlı kalesidir. Bazı yerlerde Ukbe İbn Şeddad (ismi) Utbe (b. Şeddad) diye rivâyet edilmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bir Müslümanın Gıybetinin Yapılmasına Engel Olmak
4885-)
Cündüp şöyle demiştir: Bir bedevi (Hazret-i Peygamberin mescidinin yanına) geldi, devesini ıhtırdıktan sonra onu, bağlayıp mescide girdi ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın arkasında namaz kıldı. (Sonra) devesine varıp onu çözdü ve üzerine binip yüksek sesle: Ey Allahım! Bana ve Muhammed'e merhamet et ve ikimize olan bu rahmetine hiçbir kimseyi ortak etme!" dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Söyler misiniz, bu adam mı, yoksa devesi mi daha cahil? Ne dediğini duymadınız mı?" dedi. hazır bulunanlar da:) (duyduk), cevabını verdiler. b. Hanbel, IV, 312.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Arkasından Yapılan Çekiştirme Gıybet Sayılmayan Kimseler
4886-)
Katâde'nin şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Sizin herbiriniz Ebû Daygam yahut (Ebû) Damdam gibi olmaktan aciz midir? (Burada ravi Muhammed) b. Ubeyd (söz konusu zatın isminin Ebû Daygam mı, yoksa Ebû Damdam mı olduğunda) şüphe etti. (Hadisin kalan kısmını da şöyle rivâyet etti: Bu zat) her sabah şöyle dua ederdi: Ey Allah'ım, ben (dilleriyle) şerefimi (düşüren) kullarına hakkımı bağışladım."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Gıybetini Yapan Kimselere Hakkını Helal Eden Kimseler Hakkında Gelen Hadisler
4887-)
Abdurrahman b. Aclân'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Sizin herbiriniz, Ebû Damdam gibi olmaktan âciz midir?" de (orada bulunan sahabiler): Damdam kimdir? diye sormuşlar (Rasûlu Ekrem efendimiz de bir önceki hadisin) manasını ifade eden şu cevabı vermiştir: Sizden önceki (kavim)ler içerisinde bulunan bir kimsedir. (O her sabah: Ey Allahım), ben bana küfreden kimselere şerefimi (lekeleyen bu küfürlerinden dolayı üzerlerine geçen hakkımı) bağışladım" (diye dua ederdi.) Dâvud der ki: Bu hadisi mana olarak Haşim İbn el-Kasim da Muhammed İbn Abdullah el Ammî'den, o Sabit'den o da Enes yoluyla Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyet etmiştir. Hammâd' in rivâyeti ise daha sahihtir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Gıybetini Yapan Kimselere Hakkını Helal Eden Kimseler Hakkında Gelen Hadisler
4888-)
Hazret-i Muaviye'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Eğer sen insanların gizli kusurlarını araştıracak olursan onları (n ahlâkını) bozmuş olursun" yahutta " neredeyse bozacak duruma gelirsin" buyurmuştur. dedi ki: Bu, Muaviye'nin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittiği (ve gereğince amel ettiği için kendisinden) yararlandığı bir sözdür."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Tecessüs Gizli Kusurları Araştırma Haramdır
4889-)
el-Mikdam b. Ma'dikerib ile Ebû Umame'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Bir devlet yetkilisi, halka su-i zan ile muamele yapmaya kalkışacak olursa onları yoldan çıkarmış olur."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Tecessüs Gizli Kusurları Araştırma Haramdır
4890-)
Zeyd b. Vehb'den (rivâyet edildiğine göre); Hazret-i İbn Mes'ud'a (bir adam) getirilmiş de: adamın sakalından şarap damlıyor, denmiş. Hazret-i Abdullah (b. Mes'ud da): (gizli) kusur araştırmaktan nehyedildik, fakat bize bir suç açıkça görünecek olursa onu cezalandırırız, cevabını vermiş.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Tecessüs Gizli Kusurları Araştırma Haramdır
4891-)
Ukbe b. Âmir'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), (şöyle) buyurmuştur: (Bir müslümana ait) herhangi bir kusuru görüp de onu saklayan kimse diri diri mezara gömülen bir kız çocuğunu (o) mezardan çıkararak hayata kavuşturan kimse gibidir."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bir Müslümanın Ayıbını Örtmek
4892-)
Ukbe b. Âmir'in katibi Dühayn dedi ki: Bizim şarap içen bir takım komşularımız vardı. Ben (birgün) kendilerini (şarap içmekten) men'ettim de vazgeçmediler. Bunun üzerine Ukbe'ye varıp: Ben şarap içen bu komşularımızı (şarap içmekten) nehyettiğim halde vazgeçiremedim. Ben de onlar(ı bu işten vazgeçirmesi) için polis çağıracağım" dedim. (Ukbe de bana:) bırak, cevabını verdi. Sonra Ukbe'ye bir daha varıp: komşularımız şarap içmekten vazgeçmeye yanaşmıyorlar. Ben de kendilerini vazgeçirmesi) için polis çağıracağım, dedim. sana onları bırak! Çünkü ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ı şöyle buyururken) işittim; dedi ve (bir önceki) Müslim (b. İbrahim) hadisinin manasını rivâyet etti. Dâvud der ki: Haşim İbn el-Kasım bu hadise ilaveten Leys'den (şu sözleri de) rivâyet etti. (Ukbe sözlerini şöyle tamamladı: Bunu böyle) yapma; (fakat) önce onlara (yumuşaklıkla) Öğüt ver. (Eğer vazgeçmezlerse o zaman) kendilerini tehdid et.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bir Müslümanın Ayıbını Örtmek
4893-)
Salim'in, babası (İbn Ömer)’den (rivâyet ettiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in buyurmuştur: Müslüman, müslümanın (din) kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikeye atmaz. Kim din kardeşinin bir ihtiyacının karşılanması için çalışır çabalarsa, Allah da onun ihtiyacını karşılar. Her kim (dünyada) bir müslümanın bir sıkıntısını giderirse bu sebeple Allah ondan kıyamet gününün sıkıntısından birini giderir. Her kim (dünyada) bir müslümanın kusurunu gizlerse Allah da kıyamet gününde onu(n kusurunu) gizler." mezâlim. 3, ikrah 7; Müslim, birr 58, zikr 38; Tirmizî, Hudud 3, birr 19, Kur'an 10;İbn Mace, mukaddime 17; Ahmed b. Hanbel, II, 91,252, 296. 500, 514, IV. 104.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Din Kardeşliği
4894-)
Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Karşılıklı olarak sövüşen her iki kişinin söyledikleri (kötü sözleri)nin günahı, (kendisine küfredilerek haksızlığa uğrayan) mazlum kimse (küfrü başlatan kimseden) daha da ileri gitmediği sürece (küfre) ilk defa başlayan kimsenin üzerindedir." birr 69; Tirmizî, birr 51; Ahmed b. Hanbel, 11,235, 488, 517, IV, 162, 166, VI. 266.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Karşılıklı Olarak Biribirlerine Sövenlerin Vebali
4895-)
Iyaz b. Hımar'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Yüce Allah bana: Mütevazi olunuz da kimse kimseye zulmetmesin ve büyüklük taslamasın! diye vahyetti." cenne 64: İbn Mâce, zühd 16, 23.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Alçak Gönüllülük