Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı

4697-) Yalıya İbn Ya'mer'den (rivâyet edildiğine göre) demiştir ki: Kader hakkında ilk konuşan Basra'da Ma'bed el-Cühenî (isimli bir kimse) dili. (Bir gün) Humeyd b. Abdurrahman el-Hımyerî ile birlikte hacc ya da umre için yola koyulduk. (Kendi kendimize): Allah rasulunün sahabilerinden biriyle karşılaşsak da bu (türedi) kimselerin kader hakkında söylediklerini ona sorsak" dedik. Yüce Allah bizi mescide girmekte olan Abdullah b. Ömer'i denk düşürdü. Arkadaşımla ben hemen onun etrafını çevirdik. Arkadaşımın sözcülüğü bana vereceğini anladım ve: Ey Abdurrahman’ın babası bizim (o) tarafta birtakım insanlar türedi. Kur'ân okuyorlar, ilim okumaya çalışıyorlar ve: Kader (diye birşey) yoktur, her iş (hiç bir şeye bağımlı olmadan) başlı başına müstakil olarak meydana gelir, diyorlar" dedim. Sen onlarla karşılaştığın zaman onlara benim kendilerinden uzak olduğumu onların da benden uzak olduklarını söyle. Allah'a yemin olsun ki eğer onlardan birinin Uhud dağı kadar altını olsa da (Allah yolunda) harcasa, kadere iman etmedikçe Allah bunu ondan kabul etmez." dedi. babası Ömer b. Hattab (radıyallahü anh)'in şöyle dediğini rivâyet etti: Biz (bir gün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanında otururken birdenbire yanımıza bir adam geliverdi. Elbisesi bembeyaz, saçları simsiyahtı. Üzerinde yorgunluk ve perişanlık gibi bir yolculuk alameti göze çarpmıyordu ve kendisini (asla) tanımıyorduk. Nihayet Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına varıp oturdu ve dizlerini dizlerine dayadı, ellerini (kendi) uylukları üzerine koydu ve: Ey Muhammed bana islamı anlat" dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem): İslâm, Allah'dan başka (hakiki) bir ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Rasulü olduğuna şahitlik etmen, namazı kılman, zekatı vermen, Ramazan'ı tutman ve eğer gitmeye gücün yeterse haccetmendir" buyurdu. Doğru söyledin" dedi. Biz kendisine hayret ettik. (Çünkü bilmiyormuş gibi) soruyor, (biliyormuş gibi de) tasdik ediyor (du. Sonra) " Bana imam anlat" dedi. kainat efendimiz de): Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ahiret gününe inanmandır. Ve bir de hayrıyla, şerriyle kadere inanmandır" cevabını verdi. Adam: Doğru söyledin" dedi ve: Bana (şimdi de) ihsandan haber ver" dedi. (Hazret-i Peygamber de): Allah'a görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Çünkü sen onu göremezsen de o seni görür" buyurdu. (Adam bu sefer de): Bana kıyametin zamanından bahset" dedi. (Hazret-i Peygamber de:) Bu konuda sorulan sorandan daha bilgili değildir" cevabını verdi. Adam: Öyleyse) Kıyametin alâmetlerinden bahset" dedi. Peygamber de): Cariyenin hanımefendisini doğurması ve yalınayak, çıplak deve çobanlarının, bina yükselmekte yarışa girmeleridir" buyurdu. Ömer rivâyetine devamla şöyle) dedi: Sonra (bu adam aramızdan çıkıp) gitti. Üç (gün) sonra (Hazret-i Peygamber bana): Ey Ömer (soru) soranı biliyor musun?" diye sordu. Ben de " Allah ve Rasulü daha iyi bilir" dedim. O Cebrail idi. Size dininizi öğretmeye gelmişti" buyurdu. îman 37; Müslim. İman 1; Tirmîzî îman 4; İbn Mace. mukaddime 9. Ahmed b. Hanbel, I, 3, 9, 37, 51, 53, II, 107.962. IV. 16,4, 129.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4698-) Yahya b. Ya'mer ile Humeyd b. Abdurrahman'dan, şöyle dedikleri rivâyet edilmiştir: Biz Abdullah b. Ömer'le karşılaş (mış) tık, kendisine kaderden söz açtı (ve kaderi inkar eden türedilerin) bu mevzuda söyledikleri sözleri anlattık..." (Bu hadisi Ya'mer ile Humeyd'den nakleden Abdullah b. Büreyde bu rivâyetine devam ederek, hadisin bundan sonraki kısmında bir önceki hadisin) benzerini nakletti. ravilerinden Osman b. Gıyas ise bu rivâyete bazı cümleler daha) ilave ederek (şöyle) dedi: yahut Cüheyne kabilesinden biri (Hazret-i Peygambere): Ey Allah'ın rasulü o halde ne diye amel ediyoruz? (Kendisini bir yazgı) geçmiş olan bir iş için mi yoksa (hakkında hiç bir yazgı bulunmayan ve) şimdi yeni başlayacak bir iş için mi?" diye sordu. Hazret-i Peygamber de: Kendisini bir yazgı) geçen bir iş için (çalışacaksınız)" buyurdu. (Orada bulunan) bir adam yahut da bazı kimseler: Öyleyse amel niçin?" diye sordu. (Hazret-i Peygamber de): Cennetlik olanlar (dünyada) Cennet halkının amelin (i işlemey)e, cehennemlikler de (dünyada) cehennem halkının amelin (i işlemey)e muvaffak edilecektir." buyurdu.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4699-) Şu (bir önceki) hadisi (bazı yerlerine) ilave ederek (bazı yerlerini de) kısaltarak Alkame de Süleyman İbn Büreyde aracılığıyla Ya'mer'den rivâyet etmiştir. (Bu rivâyet şöyledir: Yabancı bir yolcu sıfatıyla gelen bir adam Hazret-i Peygambere): İslâm nedir" diye sordu. (Hazret-i Peygamber de): Namaz kılmak, zekat vermek haccetmek, ramazan orucunu tutmak ve cünüblükten dolayı gusetmek" cevabını verdi. Dâvûd der ki: Ravi Alkame Mürciecidir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4700-) Ebû Zer (radıyallahü anh) ve Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edilmiştir, dediler ki: (Bir gün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), sahabileri arasında otururken, ansızın yabancı bir adam çıkageldi. (Hazret-i Peygamberin kim olduğunu orada bulunanlara) soruncaya kadar Hazret-i Peygamberin (orada bulunanların) hangisi olduğunu bilmiyordu. olaydan sonra biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den kendisine bir yabancının geldiği zaman, kolayca tanıyabileceği (özel) bir oturma yeri tahsis etmesini istedik. (Bu isteğimizi kabul etti). Bunun üzerine kendisine çamurdan bir oturacak yer yaptık ta (toplantılarda) oraya oturur, biz de onun etrafına otururduk. (Hadisin ravisi), hadisin bundan sonraki kısmında: Bir adam çıka geldi" (diyerek sözlerine devam edip) şu (bir önceki hadisin) bir benzerini rivâyet etti ve (gelen adamın) halini anlattı. (Daha sonra rivâyetine şöyle devam etti. Adam:) - Cemaatin (en alt) tarafından: Esselâmü aleyküm ya Muhammed, diyerek selâm verdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onun selâmını adı..." iman 6; Müslim, iman 5, 7; İbn Mace, mukaddime 9.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4701-) İbn Deylemî'den (rivâyet edilmiştir): Ubeyy b. Ka'b'in yanına varmıştım. Kendisine: İçimde kaderle igili bazı şüpheler belirdi. Bana (bu mevzuda) birşey (ler) anlat. Umulur ki Allah (bu sayede) kalbimden bu şüpheyi giderir" dedim. Eğer Allah göklerinde ve yerlerinde bulunan halka azab etseydi onlara zulmetmiş sayılmazdı. Eğer onlara rahmetle muamele etseydi bu (onlar için) amellerin (in karşılığın) dan daha hayırlı olurdu. Eğer sen Allah yolunda Uhud (dağı) kadar altın harcasan, kadere iman etmedikçe (kaderde) sana isabet eden şeyin sana (mutlaka) erişeceğini, (kaderde) sana isabet etmeyen şeyin de sana erişemeyeceğini bilmedikçe, Allah bunu senden kabul etmez. bundan başka bir inanç üzerinde ölürsen cehenneme girersin" dedi. Abdullah b. Mes'ûd'un yanına vardım. O da (bana) buna benzer sözler söyledi. Sonra Huzeyfe b. el-Yâman'ın yanına vardım. O da aynı şeyleri söyledi. Sonra Zeyd b. Sabit'e vardım. O da bana Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den buna benzer sözler nakletti. Mace, mukaddime 10; Tirmizî. kader 10; Ahmed b. Hanbel, V,317. VI,442.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4702-) Ebû Hafsa'dan (rivâyet edildiğine göre); Ubâde İbn Sâmit (kendi) oğluna: Ey oğulcuğum. (Kaderinde) sana isabet eden şeyin (sana ulaşmakta) şaşmayacağını, (kaderinde) sana isabet etmeyen şeyin de sana erişemeyeceğini (iyice) bilmedikçe hakiki imânın tadını bulamazsın. (Nitekim, ben) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın (şöyle) derken işittim: Allah'ın ilk yarattığı şey kalemdir. (Yüce Allah kalemi yaratınca) ona: Yaz! emrini verdi. (Kalem): Rabbim neyi yazayım, dedi (Yüce Allah'da:) kopuncaya kadar (olacak) herşeyin kaderini yaz! buyurdu." Oğulcuğum! Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i; Bundan başka (bir inanç) üzerinde ölen kimse benden değildir" derken (de) işittim. Kader 17. Sûre 68.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4703-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh). Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in (şöyle) dediğini haber vermiştir: Âdem (aleyhis-selâm) ile Mûsâ (aleyhis-selâm) münakaşa etti(ler). Hazret-i Mûsâ (aleyhis-selâm, Hazret-i Adem'e): Ey Adem sen babamız Ademsin. Bizi zarara uğrattın ve cennetten çıkardın" dedi. Hazret-i Âdem de: Sen de Mûsâ'sın. Allah (seninle özel olarak) konuşmasıyla seni seçkin kıldı ve (içerisinde kadere iman etmenin lüzumunu öğreten) Tevrâtı senin için (kendi) eliyle yazdı. (Böylelikle Allah'ın) beni yaratmadan kırk yıl önce benim hakkımda takdir ettiği bir işten dolayı beni kınıyor (mu)sun?" dedi. Bunun üzerine Âdem (aleyhis-selâm) Hazret-i Mûsâ'ya galib geldi." b. Salih (bu hadisi) Amr yoluyla Tâvus'dan (naklen rivâyet etmiştir). Tavus da Ebû Hureyre'den işitmiştir. Enbiyâ 31, Tevhîd 37; Müslim, kader 13. 15, Tirmizî. kader 2. İbn Mace Mukaddime 10. Ahmed b. Hanbel. II. 248, 264, 268. 398.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4704-) Ömer İbn Hattâb (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: Mûsâ (aleyhis-selâm Yüce Allah'a): Ey rabbim! Bize bizi ve kendisini cennetten çıkaran Âdem'i göster" diye niyaz etti de yüce Allah Adem'i O'na gösterdi. (Hazret-i Mûsâ, Adem aleyhis-selâm): Sen bizim babamız (olan) Âdem misin?" dedi. Âdem de: -Evet!" cevabını verdi (bunun üzerine Hazret-i Mûsâ): Sen, Allah'ın kendi ruhundan üfürdüğü ve isimlerin hepsini öğrettiği, meleklere (secde etmelerini) emredip de onların secde ettiği Âdem (değil mi)sin?" dedi. (Hazret-i Âdem de): Evet" cevabını verdi. (Bu sefer Hazret-i Mûsâ): Bizi ve kendini Cennetten çıkarmana seni zorlayan (sebep) ne idi?" diye sordu. Hazret-i Âdem de: Sen kimsin?" dedi. (Hazret-i Mûsâ): -Ben Mûsâ'yım" dedi. (Bunun üzerine Hazret-i Âdem): Sen İsrailoğullarının peygamberlerinden, Allah'ın araya kendi yaratıklarından, bir elçi koymaksızın kendisiyle perde arkasından konuştuğu peygamber (değil mi)sin?" dedi. (Mûsâ aleyhisselâm da): Evet!" cevabını verdi. Sen bunun ben yaratılmadan önce Allah'ın Kitabında daha önceden takdir edilmiş olduğuna dair (bir bilgiyi sana gelen vahiyler arasında) bulmadın mı? dedi. Evet, dedi. (Bunun üzerine Hazret-i Âdem: Öyleyse) hakkımda daha önceden Yüce Allah'ın takdir edilmiş hükmü bulunan birşey hususunda beni nasıl kınarsın?" dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem) sözlerine devam ederek): Adem, Mûsâ'ya galib geldi. Adem Mûsâ'ya galib geldi. Allah'ın selâmı ikisinin de üzerine olsun" buyurdu.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4705-) Müslim b. Yesâr el-Cüiıenî'den (rivâyet edildiğine göre) Ömer b. Hattab'a şu: Hani rabbin Âdemoğullarının sulbünden (soylarını) çıkarmıştı.,." A’raf (7) 172. (mealindeki) ayeti sorulmuş ta Ömer (radıyallahü anh) şöyle demiş: Ben bu ayetin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e de sorulduğunu işittim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem).(bu soruya şöyle) cevap verdi: Muhakkak ki Aziz ve Celîl olan Allah, Adem'i yarattı. Sonra sağ (el)iyle sırtını sıvazlayıp ondan zürriyeti(ni) çıkardı ve Şunları Cennet için yarattım; cennet ehlinin amelini işleyecekler, buyurdu. Sonra (tekrar) Âdem'in sırtını sıvazlayıp ondan zürriyeti(ni) çıkardı ve: Bunları cehennem için yarattım, cehennem halkının işlerini yapacaklar, buyurdu" (Orada bulunan) bir adam: Ey Allah'ın elçisi! (O halde) amel niçin?" diye sordu. Allah rasûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurdu: Aziz ve Celil olan Allah, kulu cennet için yaratınca ona cennet halkının amelini işletir ve nihayet (o kul) cennet halkının amellerinden bir amel üzerinde ölür de onu bununla cennete sokar. cehennem için yaratınca ona da cehennem halkının amelini işletir. Nihayet kul, cehennem halkının amellerinden bir amel üzerinde ölür. Bununla onu cehenneme koyar." Tefsir Sûre 7/2; Muvatta; Kader 2.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4706-) Nuaym b. Rabia'dan demiştir ki: Ömer b. el-Hattâb (radıyallahü anh)'nın yanında idim.." (Nuaym sözlerine devam ederek) Şu (bir önceki) hadisi rivâyet etmiştir. Ancak (bir önceki) Mâlik hadisi bundan daha ayrıntılıdır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4707-) Übeyy b. Ka'b'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: Hızır'ın öldürdüğü çocuk (yaşarsa) kafir olarak (yaşamayı tercih edecek diye) yaratıl(mış)tı. Eğer yaşasaydı, azarak ve küfr ederek anne ve babasının kanını dökecekti." fedâil 172: Tirmîzî. tefsir sure 18/2; Ahmed b. Hanbel, V, 119, 121.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4708-) Übeyy b. Ka'b (şöyle) dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı: Oğlana gelince, onun anne ve babası mü'min idi..." Kehf (I8), 80. ayeti hakkında: (" Bu çocuk) yaratıldığı gün (eğer yaşarsa) kafir olarak (yaşamayı tercih edecektir, diye) yaratılmışti" derken işittim.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4709-) Übeyy b. Ka'b, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın (şöyle) buyurduğunu söylemiştir; Hızır; çocuklarla oynayan bir oğlan gördü ve (tutup) başını kopardı. Bunun üzerine Mûsâ; Temiz bir canı öldürdün ha?" Kehf (18). 74. dedi." enbiya 27; İlim 44; tefsir sure 18/2; Müslim, fedâil 170, 172; Tirmîzî, tefsir sure 18/2.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4710-) Abdullah İbn Mes'ud'dan rivâyet edildiğine göre; doğru olan ve doğruluğu (Allah tarafından) tasdik edilmiş olan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: Birinizin yaratılış (maddesi) annesinin karnında kırk günde tamamlanır. Sonra (yaratılış maddesi olan bu nutfe yine) bu şekilde (bu kırk günlük süre içerisinde) kan pıhtısı halini alır. Sonra (yine) bu şekilde bir çiğnem (et) haline gelir (Bu kırkar günlük üç merhaleden) sonra ona bir melek gönderilir. (Bu meleğe) dört cümle (yi yazması) emredilir. Bunun üzerine (melek bu çocuğun) rızkını, ecelini, amelini, bedbaht mı, bahtiyar mı olacağını yazar. Sonra ona ruh üfürür- Muhakkak ki biriniz cennet ehline ait emelleri işler, o kadar ki cennetle kendi arasında nihayet bir arşın yahut da bir arşın kadar (bir mesafe) kalır. Fakat (hakkındaki) yazgı önüne geçer de cehennem ehlinin amelini işler ve cehenneme girer. biriniz cehennem ehline ait amelleri işler, o kadar ki cehennemle kendi arasında bir arşın ya da bir arşın kadar (bir mesafe) kalır. Fakat (hakkındaki) yazgı önüne geçer. Bunun üzerine cennet ehlinin amelini işler ve cennete girer." tevhid 28; bedu’l-halk 6; enbiya I; kader I; Müslim, kader 1; Tirmizî, kader 4, İbn Mâce. mukaddime 10; Ahmed b. Hanbel, I, 382, 414, 430; IV. 64; V, 388.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4711-) İmran b. Husayn'dan rivâyet olunmuştur, dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a: Ey Allah'ın Rasulü, cennetliklerin cehennemliklerden ayrılacağı belirlenmiş midir?" denildi. (Rasulü Ekrem): Evet" cevabını Verdi. (Soruyu soran kimse bu defa şöyle) dedi: Öyleyse amel edenler neye amel ediyorlar?" kâinat Efendimiz bu soruya da şöyle) cevap verdi: Herkes yaratıldığı şeye erişmeye muvaffak edilir," tevhid 54; tefsir sure 9,2/3-5,7 edeb 120, kipler 4; Müslim, kader 6-8; Tirmizî. kader 3: tefsir sure 11/3: İbn Mâce. mukaddime 10; ticaret 2; Ahmed b. Hanbel,.I, 6,29, 82, 129, 133, 140, 157: II. 52. 77; III, 293: IV, 67-431.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4712-) Ömer İbn el-Hattab (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Kaderiyyecilerle birlikte oturmayınız ve (adaletin tecellisi için davanızı) onlara götürmeyiniz. (Yahut da onlarla münakaşaya önce siz başlamayınız)."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Kader
4713-) İbn Abbâs'dan (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e hü'şrik çocukları (nın âhiretteki durumu) sorulmuş ta: Allah onların dünyada yaşadıkları takdirde) ne yapacak olduklarını en iyi bilendir" buyurmuş. kader 3: cenaiz 93; Müslim kader 23, 24. 26-28; Nesâi, Cenaiz 53; Ahmed, b. Hanbel, II. 244, 253, 259, 268. 315, 347. 393, 464, 471. 481, 518; V, 73, 410.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Müşrik Çocuklarının Ahiretteki Durumu
4714-) Âişe (radıyallahü anhâ)'den (rivâyet edilmiştir): Dedi ki: Ben (Hazret-i Peygambere); " Ey Allah'ın rasulü mü'minlerin çocukları (nın âhiretteki durumu nedir; onlar cennetlik midirler yoksa cehennemlik midirler)? diye sordum da: Onlar babalarındandır" buyurdu. Ey Allah'ın rasulü amelsiz olarak mı (babalarıyla birlikte cennete ya da cehenneme gidecekler)?" dedim. Allah onların (dünyada yaşadıkları takdirde) nasıl amel edeceklerini en iyi bilendir" buyurdu. Bunun üzerine: Ey Allah'ın rasulü, müşrik çocuklarının âhiretteki durumu nedir)?" dedim. Onlar babalarındandır" cevabını verdi. Amelsiz oldukları halde mi?" dedim. Allah onların (dünyada yaşadıkları takdirde) nasıl amel edeceklerini en iyi bilendir" buyurdu. kader 3; cenaiz 93; Müslim, kader 23, 24, 26-28; Nesai, cenaiz 60; Muvatta, cenaiz 53; Ahmed b. Hanbel, II, 244. 253, 259, 2fi8. 315, 347, 393. 262,471.481.518; V, 73,410.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Müşrik Çocuklarının Ahiretteki Durumu
4715-) Müminlerin annesi Hazret-i Âişe'den rivâyet edilmiştir: Dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e (cenaze) namazını kılması için ensardan bir çocuk getirildi. Ben de (çocuğun cenazesini görünce) " Ey Allah'ın Rasulü! Ne mutlu! Bu çocuğa bir kötülük işlemedi. Kötülükten haberi de olmadı" dedim. Bunun üzerine (Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Ey Âişe (belki gerçek) böyle değildir. Muhakkak ki Allah cenneti yarattığı gibi cennetlikleri de yarattı. Cenneti onlar babalarının bellerinde iken onlar için yarattı. Cehennemi yarattı, cehennemlikleri de yarattı, cehennemi onlar (daha) babalarının bellerinde iken onlar için yarattı" buyurdu. kader 30,31; Nesai, cenaiz 58; İbn Mâce, mukaddime 10.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Müşrik Çocuklarının Ahiretteki Durumu
4716-) Ebû Hureyre'den (rivâyet edildiğine göre); Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) " Her çocuk (İslâm) fıtrat(ı) üzere doğar. Sonra anne ve babası onu yahudileştirir ve (ya) hristiyanlaştırır. Tıpkı devenin, bütün organları tam bir yavru dünyaya getirdiği gibi (devenin dünyaya getirdiği bu yavrunun) vücudunda kesik bir organ görebiliyor musunuz?" buyurmuş, (orada bulunanlar): Ey Allah'ın rasulü küçükken ölenler hakkında ne buyurursunuz?" demişler (Hazret-i Peygamber de:) Allah (yaşadıkları takdirde onların) ne işleyeceklerini en iyi bilendir" cevabını vermiş. cenâiz. 80, 92; Tefsir sure 30/1, kader 3; Müslim, kader, 22; Muvatta, cenaiz 53.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Müşrik Çocuklarının Ahiretteki Durumu
4717-) Ebû Dâvûd der ki (bir önceki hadis) Haris b. Miskin'e okundu. Ben de dinliyordum. Kendisine " Yusuf b. Vehb rivâyet etti." (ve şöyle) dedi: Ben, Mâlik'e nevalarına tabi olan kimseler (yahudîleştirmeyi ve hıristiyanlaştırmayı anne-babaya nisbet eden) şu (bir önceki) hadisi bizim aleyhimize delil getiriyorlar, dendiğini ve Mâlik'in de (sözkonusu hadiste geçen): Küçükken ölenler hakkında ne buyurursunuz? dediler. Allah onların ne isleyeceklerini en iyi bilendir" (cümlelerini kasdederek hadisin) son tarafı da onların aleyhine delil getir, dediğini işittim."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Müşrik Çocuklarının Ahiretteki Durumu
4718-) Haccac b. el-Minhâl (şöyle) demiştir: Ben Hammad b. Seleme'yi: Her çocuk fıtrat üzere doğar" hadisini Bk. 4714 numaralı hadis. açıklarken işittim. (Hammad bu hadisi açıklarken şöyle) dedi: Bize göre (bu fıtrat) Allah'ın (Âdemoğullarından) daha onlar babalarının bellerinde iken (İslâm üzere yaşayacaklarına dair) aldığı sözdür. (İşte o) zaman (Yüce Allah onlara:) " Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" dedi (onlar da) " Evet Rabbimizsin" dediler. A'raf (7), 172.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Müşrik Çocuklarının Ahiretteki Durumu
4719-) Amir (eş-Şa'bî)'den (rivâyet edildiğine göre); Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Çocuğu diri diri mezara gömen kadın da, diri diri mezara gömülen çocuk (kendisine ait olan ana) da cehennemdendir" buyurmuştur. hadisin ravilerinden) Yahya İbn Zekeriyya (İbn Ebi Zaide) dedi ki: ifadesine göre Ebû İshak (es-Sebî'î bu hadisi) kendisine Amir (eş-Şabî), Alkame ve İbn Mes'ud zinciriyle Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Müşrik Çocuklarının Ahiretteki Durumu
4720-) Enes (radıyallahü anh)'den (rivâyet edildiğine göre) bir adam (Hazret-i peygambere): Ey Allah'ın rasulü (şu anda) babam nerededir? (Cennette midir, yoksa cehennemde midir?)" diye sormuş da (Hazret-i Peygamber): Senin baban cehennemdedir." buyurmuş. (Adam) sırtım dönüp gidince (kendisini çağırarak): Benim babam da senin baban da cehennemdedir" buyurmuş. iman 347.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Müşrik Çocuklarının Ahiretteki Durumu
4721-) Enes İbn Mâlik'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Muhakkak ki şeytan insan oğlunda kanın dolaştığı yerlerde dolaşır, durur." buyurmuştur. ahkam 21; bed'ü’l-halk ll, İ'tikaf II, 12; Ebû Dâvûd, savm 78; edeb 81, İbn Mace, siyam 65, Darimi, rikak 66; Ahmed b. Hanbel III, 156, 285, 309: VI, 337.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Müşrik Çocuklarının Ahiretteki Durumu
4722-) Ömer İbn el-Hattab'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Kaderiyyecilerle birlikte oturmayınız ve (adaletin tecellisi için davanızı) onlara götürmeyiniz. (Yahut da onlarla münakaşayı siz başlatmayınız)" buyurmuştur.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Müşrik Çocuklarının Ahiretteki Durumu
4723-) Ebû Hureyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuşur: insanlar (Allah'ın varlığı hakkında) soru sormaya devam edecekler; hatta şu soru da sorulacak: Allah yarattı. (Pekala) Allah'ı kim yarattı? Böyle bir soruyla karşılaşan kimse, Ben Allah'a iman ettim, desin." bedü'l - halk, II; Müslim, iman 212.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Cehmiyye
4724-) Ebû Hureyre'nın: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı (şöyle) buyururken işittim" dediği (ve sözlerine devamla bir önceki hadisin) bir benzerini zikrettiği rivâyet edilmiştir. Hazret-i, Ebû Hureyre'nin bu rivâyetine göre Hazret-i Peygamber şöyle buyurmuştur: Size böyle (Allah'ı kim yarattı gibi) bir söz söyledikleri zaman (siz de)’Allah birdir, hiçbir şeye muhtaç değildir (fakat herşey var olabilmek ve varlığını devam ettirebilmek için ona muhtaçtır) doğmamış, doğurmamıştır. Onun bir dengi de yoktur.' deyiniz. olduğu böylesi batıl sözlere bu şekilde karşılık veren kimse bu hareketinden) sonra sol tarafına üç defa tükürsün. Sonra da (eûzu billahi mine'ş şeytanirracim, diyerek) şeytandan (Allah'a) sığınsın."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Cehmiyye
4725-) Abdullah bin Abbâs'dan (rivâyet edilmiştir); dedi ki: Ben Bathâ'da, aralarında Resûlüllah'ın da bulunduğu bir cemaat içerisinde idim. O sırada yanlarından bir bulut geçti de ona bak(maya baş) ladılar. (Derken Hazret-i Peygamber) " Bunun ismi nedir?" diye sordu, onlar da: Sehap (=bulut)tur." dediler. " Müzn" de?" (der misiniz) diye sordu (Evet) dediler. " Anan da" (der misiniz)?" diye sordu. " Anan da (deriz), cevabını verdiler. Dâvûd der ki: Ben bu hadisi bana rivâyet eden (şeyhimden) Anan (kelimesin)i pek iyice sağlam olarak tesbit edemedim.) Peygamber sorularına devam ederek) " Yerle gök arasındaki uzaklığı biliyor musunuz?" dedi. " (Hayır) bilmiyoruz, dediler. (Bunun üzerine): Bu ikisi arasındaki uzaklık yetmişbir, yetmiş iki yahut da yetmiş üç sene (lik) tir. Sonra (bu göğün) üstünde aynen bunun gibi bir gök daha vardır." buyurdu. (Onun üstünde bir daha onun üstünde bir daha diyerek) nihayet yedi (kat) gök saydı ve: Sonra yedincinin üstünde üstü ile altı arası(ndaki mesafe) iki gök arası kadar (olan) bir deniz vardır. Sonra bu denizin üstünde sekiz dağ keçisi (şeklinde sekiz melek) bulunmaktadır. (Onların her birinin) tırnaklarıyla diz kapakları arası iki gök arasındaki (mesafe) kadardır. Sonra onların sırtlarında altı ile üstü arası iki gök arası kadar olan Arş bulunmaktadır. Sonra yüce Allah da onun üstündedir" (buyurdu) tefsir el-Hakka suresi; İbn Mace, mukaddime 13; Ahmed b. Hanbel, I, 206.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Cehmiyye
4726-) (Bir önceki hadisin) manası (yine) oradaki isnadla (başka bir rivâyet zinciriyle) Simâk'dan (da rivâyet edilmiştir).

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Cehmiyye
4727-) Şu (4723 numaralı) uzun hadisin manası (yine oradaki) isnatla (fakat farklı bir rivâyet zinciriyle) Simâk'dan da (rivâyet edilmiştir).

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Cehmiyye
4728-) (Cübeyr İbn Muhammed İbn Cübeyr İbn Mut'im'in) dedesinden (Cübeyr İbn Mut'im'den) rivâyet edilmiştir, dedi ki: Hazret-i Peygamberin huzuruna bir çöl arabı gelip: Ey Allah'ın Rasulü, canlar son derece sıkıntıya girdi, çocuklar can verdi, mallar azaldı, hayvanlar helak oldu. Bizim için Allah'dan yağmur iste. Biz (yağmurumuzun yağdırılması için) seni Allah'a şefaatçi kılıyoruz. Allah'ı da sana şefaatçi kılıyoruz" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de! " Vay, yazık sana! Sen ne dediğini biliyor musun?" buyurdu. Sonra: Sübhanallah" dedi ve " sübhanallah" demeye devam etti. Nihayet (Hazret-i Peygamberin öfkesinin, gazab-ı ilahinin nüzulüne sebep olabileceğinden endişe edildiği için) bu (öfkeden duyulan endişenin izleri orada bulunan) sahabilerinin yüzünde de belirmeye başladı. Sonra (tekrar): vay sana!: (şunu iyi bil ki) Allah yarattıklarından hiçbirisi için aracı kılınamaz. Allah'ın şanı bundan yücedir. Vay sana! Sen Allah kimdir biliyor musun? Onun Arşı semâvâtı üzerinde şu şekildedir" buyurdu ve parmak (larıyla) la (el boşluğu) üzerinde kubbe gibi bir şekil yaptı ve: Muhakkak ki Arş Allah'(ın azametin) den (dolayı) semerin süvari(nin ağırlığın)dan (dolayı) gıcırdadığı gibi gıcırdar" buyurdu. İbn Beşşar bu hadisi " Allah Arşının üstündedir Arşı da göklerinin üstündedir" diye rivâyet etti (ve sonra hadisin geri kalan kısmını) nakletti. İbnu'l Müsennâ ve İbn Beşşâr; Ya'kub b. Utbe ile Cubeyr b. Muhammed b. Cûbeyr'den, o babasından, o dedesinden" diyerek aynı hadisi naklettiler. Dâvûd dedi ki): Hadisin Ahmed b. Said'in isnadı (ile gelen rivâyeti) sahih olandır. Aralarında Yahya b. Main ile Ali b. el-Medîm nin de bulunduğu bir topluluk, bu hususta ona muvafakat etmişlerdir. Ayrıca bir başka topluluk, bunu, -yine Ahmed'in dediği şekilde- " İbn İshak'tan" (diyerek) rivâyet etmişlerdir. Bana ulaştığına göre, Ahdula'lâ, İbnu’l-Müsennâ ile İbn Beşşâr'in semalan (hocalarından hadis dinlemeleri) aynı nüshadan imiş.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Cehmiyye
4729-) Cabir İbn Abdullah'dan (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Yüce Allah'ın Arşı taşıyan meleklerinden birini anlatmam için bana izin verildi. (Bu meleklerden birinin) kulak memesi ile omuzu arasındaki mesafe) yediyüz senelik bîr yoldur."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Cehmiyye
4730-) Ebû Hureyre'nin azatlı kölesi Ebû Yunus Süleym İbn Cübeyr dedi ki: Ben Ebû Hureyre'yi şu: Şüphesiz ki Allah size emanetleri ehline vermenizi emreder..." Nisa (4), 58. ayetini, yüce Allah'ın (bu ayetin sonunda yer alan) Semîan (=işitici) Basîran (=görücü) sözüne kadar okurken gördüm. (Ayeti bitirince Hazret-i Ebû Hureyre): Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı baş parmağını kulağının üzerine, onu takibeden (şehadet parmağını) da gözünün üzerine koyarken gördüm. Yani Ben Resûlüllah (bu) iki parmağını (gözü ve kulağı üzerine) koyarak bu ayeti okurken gördüm." dedi. İbn Yûnus, el Mükri(nin şöyle) dediğini söyledi: Peygamber sözü geçen parmaklarını bu şekilde gözünün ve kulağının üzerine koyarken: Allah işitici ve görücüdür" Allah için işitme ve görme (sıfatları) vardır" demek istemiştir. Dâvûd der ki: Bu hadis Cehmiyye fırkasını (n Allah'ın sıfatları mevzuundaki görüşünü) reddetmektedir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Cehmiyye
4731-) Cerir İbn Abdullah'dan (rivâyet edilmiştir) dedi ki: Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte oturuyorduk (ayın) ondördüncü gecesi olan dolunay gecesindeki aya bakıp: Siz (âhiret gününde) Rabbinizi şu ayı gördüğünüz gibi bir izdihama düşmeden göreceksiniz. Binaenaleyh güneşin doğuşundan ve batışından önceki namaz (lar)ı kılmaya gücünüz yetiyorsa (bunu) yapınız" buyurdu; sonra şu ayeti okudu: - Hem güneşin doğmasından önce hem de batmasından önce Rabbini hamd ile teşbih et- (sabah ve ikindi namazlarını kıl)..." (20) 130; Buharî, tevhid 24; mevakîf 16, 26; tefsir sure 50/2; Müslim, mesâcid, 211; Tirmîzi, cenne 16.17; İbn Mâce. mukaddime, 13; Ahmed b. Hanbel, IV, 360, 352, 365.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Âhirette Allahı Görmeye Dair
4732-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den (rivâyet edilmiştir); dedi ki: Halk (Hazret-i Peygamber'e): Ey Allah'ın, Rasulü, biz kıyamet gününde rabbimizi görecek miyiz?" diye sordular da (Hazret-i Peygamber): Siz bulutsuz bir öğle vaktinde güneşi görmekte izdihama düşer misiniz?" buyurdu; (onlar da): Hayır" cevabını verdiler. (Hazret-i Peygamber bu defa): Bulutsuz bir dolunay gecesinde ayı görmek için izdihama düşer misiniz?" buyurdu (onlar da): Hayır" cevabını verdiler. (Bunun üzerine Hazret-i Peygamber): Varlığım elinde olan zata yemin olsun ki: Allah'ı görmek için sadece (bulutsuz bir havada) ayla güneşten birini görmek için çektiğiniz sıkıntı kadar bir sıkıntı çekersiniz, (o kadar)" buyurdu. tevhid 23; rikak 52; tefsir sure 4/8; Müslim, iman 299, 302; zühd 16, Tirmizî, cenne 15, 20; Ahmed b. Hanbel, III, 16.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Âhirette Allahı Görmeye Dair
4733-) Ebû Rezin el-Ukaylî'den şöyle dediği rivâyet edilmiştir: dedi ki: Ben (Hazret-i Peygamber'e); Ey Allah'ın rasulü, hepimiz ayrı ayrı rabbini görecek mi?" diye sordum. Ebû Dâvûd'un diğer şeyhi Ubeydullah) İbn Muaz bu cümleyi: Ey Allah'ın Rasulü)! Kıyamet gününde (hepimiz) Rabbini onunla tenhaca (başbaşa) kalarak görebilecek mi? Bunun (bu şekilde olabileceğine dair) Allah'ın yaratıkları içerisinde bir delili var mı?" şeklinde rivâyet etti. (Mûsânnifin şeyhi Mûsâ İbn İsmail'in naklettiğine göre Hazret-i Ebû Rezin rivâyetine şöyle devam etmiştir: Hazret-i Peygamber de bana): Sizin hepiniz, ayı teker teker (biriniz diğerine engel olmadan) görmüyor musunuz?" cevabını verdi: Diğer şeyhi Ubeydullah İbn Muaz da bu cümleyi Hazret-i Ebû Rezin'den şöyle rivâyet etti: Peygamber de: Kameri ayların ondördüncü gecesi olan dolunay gecesinde (herbiriniz ayı izdiham olmadan) teker teker" (görmüyor musunuz?" buyurdu). (Ebû Dâvûd der ki: Bu hadisi bana rivâyet eden Mûsâ İbn İsmail ile Ubeydillah İbn Muaz hadisin bundan sonraki kısmını) (Hazret-i Rezin dedi ki:) " Ben de evet öyledir" cevabını verdim (şeklinde rivâyet etmek suretiyle rivâyetlerinde) birleştiler. Muaz (bu cümleye ilave olarak Hazret-i Rezin'den şunları da nakletti: Hazret-i Peygamber de): Ay Allah'ın yaratıklarından biridir. Allah ise her şeyden daha ulu ve yücedir" buyurdu. Mâce, mukaddime 13.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Âhirette Allahı Görmeye Dair
4734-) Abdullah İbn Ömer, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu söylemiştir: Allah kıyamet gününde gökleri dürer (sonra) sağ eline alır sonra: Mülkün yegane ve hakiki sahibi benim nerede (o dünyadaki) zalimler ve Nerede (o malları ve mülkleriyle) büyüklük taslayanlar? buyurur. Sonra da yerleri dürüp eline alır." (Hadisin bundan sonraki kısmını) İbni’l-Ala (şöyle) rivâyet etti: (Yerleri de) diğer eline (alır) sonra Mülkün hakiki sahibi benim. Nerede (o) zalimler, nerede o büyüklük taslayanlar?" buyurur. rikak 44; Müslim, münafikûn 24; İbn Mâce, mukaddime 13; zühd 33; Ahmed b. Hanbel, III 32.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Cehmiyye Fırkasının Görüşlerini Red Eden Hadisler
4735-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den (rivâyet edildiğine göre); Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), şöyle buyurmuştur: "Her gece, gecenin (ilk üçte ikisi gidip de) son üçte biri kalınca, Rabbimiz dünya semasına iner ve: Bana dua edecek kimse yok mu, duasını kabul edeyim, benden bir isteği olan yok mu, ona (isteğini) vereyim, benden aff dileyen yok mu kendisini bağışlayayım, buyurur." teheccüd 14; tevhid 35; Müslim, müsafirun 168-170; Tirmizi, sala 211; deavat 78; İbn Mace; ikame 182, Darimi, sala 168; istizan 53; Muvatta, Kur'an 30; Ahmed b. Hanbel. II, 358, 264. 267, 282, 419. 487, 504, 521, IV, 16; VI, 217, 218.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Cehmiyye Fırkasının Görüşlerini Red Eden Hadisler
4736-) Câbir İbn Abdullah'dan (şöyle) dedi (ği rivâyet edilmiştir): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hac mevsiminde (Mekke'ye gelen) insanlara kendisini tanıtarak: Beni kendi kavmine götürecek bîr kimse yok mu? Çünkü Kureyş Rabbimin kelâmını tebliğ etmekten alıkoymaya çalışıyor" buyururdu. sevabü'l-Kur'an, 24; İbn Mâce, mukaddime, 13; Darimî, Fedâilü'l-Kur'ân, 5; Ahmed b. Hanbel. III, 322, 339, 390.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: I Kerimin Allah Sözü Olduğu Hakkında Gelen Hadisler
4737-) Hazret-i Âişe'den (rivâyet edildiğine göre) demiştir ki: (Bana şu meşhur olan iftira edilince) benim halim kendimce Allah'ın benim hakkımda okunan bir vahiyle konuşacağı bir seviyede değildi." şehadât, 15; meğazi 34; tefsir sure, 24/6; tevhid, 35, 52; Müslim, tevbe 56; hacc Ahmed b. Hanbel, VI, 197.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: I Kerimin Allah Sözü Olduğu Hakkında Gelen Hadisler
4738-) Âmir İbn Şehr'den rivâyet edilmiştir dedi ki: Ben (Habeşistan kralı) Necaşi'nin yanında idim, Oğlu İncil'den bir ayet okudu da ben güldüm. Bunun üzerine (Necaşi bana,’Ne o!') Yüce Allah'ın sözüne gülüyor musun?" dedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: I Kerimin Allah Sözü Olduğu Hakkında Gelen Hadisler
4739-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edilmiştir): Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem torunları) Hasan ile Hüseyin'e: şeytanın, zararlı böceklerin ve zararlı gözlerin zararlarından korunmaları için): ikinizi de her şeytana ve zehirli haşerelere ve değen her göze karşı Allah'ın mükemmel olan kelimeleriyle afsunlarım" diye dua eder sonra; Sizin (büyük) babanız (İbrahim aleyhisselâm da oğullan) İsmail ile İshak'ı bu kelimelerle afsunlardı" buyururdu. enbiya 10; Tirmizi, ubb 8; İbn Mâce, Tıbb, 26; Ahmed b. Hanbel, I, 236, 270. Dâvûd der ki: Bu (hadis) Kur'an’ın mahluk olmadığına bir delildir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: I Kerimin Allah Sözü Olduğu Hakkında Gelen Hadisler
4740-) Abdullah (İbn Mes'ud)’dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Allahü Teâlâ vahyi söyleyince gök ehli semada kaya üzerinde çekilen zincirin sesine benzer bir çan sesi işitirler de (kendilerinden geçerek) yere kapanırlar. Kendilerine Cebrail gelinceye kadar bu halde kalırlar. Nihayet kendilerine Cebrail gelince kalplerinden (bu baygınlık hali) giderilmiş olur, (Kendilerinden bu hal gidince Cebrail aleyhisselâm'a): Ey Cibril! Rabbin ne söyledi?" derler. O da: Hakkı söyledi" cevabını verir. Bunun üzerine diğer melekler de bizim rabbimiz hakkı söy(ledi) " hakkı, hakkı.." diye nida ederler." tevhid 32; tefsir, 15/1, 35/1; Tirmizi, tefsir, 34/2 İbn Mâce, mukaddime, 13.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: I Kerimin Allah Sözü Olduğu Hakkında Gelen Hadisler
4741-) Enes İbn Mâlik'den (rivâyet edildiğine göre); Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Şefaatim, ümmetimin büyük günah işleyenleri içindir" buyurmuştur. kıyâme, II; İbn Mâce, zühd 37; Ahmed b. Hanbel, III, 213.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Şefaat
4742-) İmran b. Husayn'dan (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: Ümmetimden büyük günah işlemiş olan bir topluluk Muhammed'in şefââtı ile cehennemden çıkar, cennete girer. Bunlar (cehennemden çıktıkları için); cehennemlikler diye anılırlar." rikâk 51; Müslim, iman 318; Tirmîzi, cehennem 10; İbn Mâce, zühd 37; Ahmed b. Hanbel, IV, 437.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Şefaat
4743-) Cabir'den demiştir ki: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyururken işittim: Cennet halkı, orada (diledikleri kadar) yerler ve içerler." cenne 18.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Şefaat
4744-) Abdullah İbn Amr'dan (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Sur boynuz (suretinde bir boru)dur. (Kıyamet gününde) ona üfürülür. Tefsir sure 39/8, 6X; kıyâme 8; Dârimi, rikâk 79; Ahmed b. Hanbel II 126, 192.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Öldükten Sonra Dirilme Ve Surun Üfürülmesi
4745-) Ebû Hureyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: Toprak, kuyruk kemiği hariç olmak üzere) her insanı tamamen yiyecektir. (İnsan) kuyruk kemiğinden yaratılmıştır, (kıyamet gününde yine) ondan yaratılacaktır." tefsir, sure 39/3,78/1; Müslim, fiten 141, 143; Nesâi, cenâiz 117; İbn Mâce, zühd, 32; Muvatta, cenâiz, 49; Ahmed b. Hanbel, II, 322, 428, 499;III, 28.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Öldükten Sonra Dirilme Ve Surun Üfürülmesi
4746-) Ebû Hureyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: Allah(ü Teâlâ hazretleri) cenneti yaratınca Hazret-i Cebrail'e: Git de ona bir bak!" buyurdu. Bunun üzerine (Hazret-i Cebrail) gidip ona baktı, sonra gelip: Ey Rabbim, senin izzetine andolsun ki onu işitip de oraya girmeyen bir kimse kalmaz" dedi. Sonra Allah onu (n etrafını) zorluklarla kuşattı ve: Ey Cebrail, git ona (bir daha) bak" dedi. (Cebrail) gidip ona (bir daha) bakıp geldi. Ey Rabbim, senin izzetin hakkı için (söylüyorum ki) ben oraya (ikinci kez baktıktan sonra) oraya hiç kimsenin giremeyeceğinden korkmaya başladım" dedi. Sonra Allah, cehennemi yaratınca: Ey Cebrail git de ona (bir) bak" buyurdu. Bunun üzerine (Cebrail) gidip (bir de) ona baktı. Sonra gelip: Ey Rabbim, senin izzetin hakkı için (söylüyorum ki), onu işiten hiç bîr kimse oraya girmez." dedi. Bunun üzerine (yüce Allah) orayı şehvetlerle kuşattı. Sonra da: Ey Cebrail git de ona (bir daha) bak" buyurdu. Bunun üzerine (Cebrail) gidip oraya (bir daha) baktı, sonra gelip: Ey Rabbim izzetin hakkı için (söylüyorum ki) ben (orayı tekrar görünce) bir kimse dahi kalmadan herkesin oraya girmesinden korkmaya başladım" dedi. rikâk 28; Müslim, cenne I; Tirmizî, sıfalü'l-cenne, 21; Nesâi, iman 3; Beya' 1-5; Darimî, rikâk 117; Muvatta, cihad 5; Ahmed b. Hanbel, II,260,233,354,373,380; III, 158,254,284.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Sünnet Bölümü
Konu: Cennet Ve Cehennemin Yaratılması