Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı

4896-) Said İbn el-Müseyyeb'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), sahabilerile birlikte otururken bir adam Hazret-i Ebû Bekire diliyle sataştı ve onu incitti. Hazret-i Ebû Bekirse ona karşılık vermedi. Biraz sonra (adam) onu ikinci defa incitti. Hazret-i Ebû Bekir (yine) sessiz kaldı. Sonra adam Hazret-i Ebû Bekir'i üçüncü kez rahatsız etti. Bunun üzerine Hazret-i Ebû Bekir de (ona gereken cevabı vermek suretiyle) ondan intikam aldı. Ebû Bekir intikam alma yoluna gidince Resûlüllah (gitmek üzere) ayağa kalktı. Bunun üzerine Hazret-i Ebû Bekir: Allah'ın Rasûlü, yoksa bana kızdın mı? dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: (O adam sana atıp tutmaya başlayınca senin adına ona cevap vermek üzere) gökten bir melek inip onun sana karşı söylediği sözleri yalanlamaya başladı. Sen ona karşılık vermeye başlayınca (araya) bir şeytan çıkıp geldi. Bense şeytanın bulunduğu yerde oturmam" buyurdu.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İntikam Almanın Hükmü
4897-) (Said b. Ebi Said'in) Hazret-i Ebû Hüreyre'den (naklettiğine göre); Bir adam, Hazret-i Ebû Bekir'e sövmüş..." (Hadisin kalan kısmında Said b. Ebi Said bir önceki hadisin) bir benzerini rivâyet etti. Dâvûd der ki; Bu hadisi (aynen) Süfyan gibi Sapan İbni Isa da İbn Adan’dan rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İntikam Almanın Hükmü
4898-) (Abdullah) İbn Avn dedi ki: (ilmine güvendiğim kimselere): Kim, kendisine edilen zulümden sonra hakkını alırsa artık böyleleri üzerine (ceza için) bir yol yoktur" Şûra (42), 41. (âyet-i kerimesinde sözü geçen) intikam almanın hükmünü sorardım. Bana Ali İbn Zeyd İbn Cud'ân, babasının hanımı olan Ümmü Muhammed'den (bir hadis naklederek bu soruma cevap verdi) Avn dedi ki (bana bu hadisi başkaları da rivâyet etti. Ravilerin hepsi de şöyle) rivâyet ettiler: Ümmü Muhammed, Müminlerin annesi (Hazret-i Âişe)’nin yanına girer (çıkar)dı. (Birgün) mü'minlerin annesi (Hazret-i Âişe ona şöyle) demiş: defasında yanımda Zeyneb bint Cahş varken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanıma gelmişti. (Hazret-i Zeyneb'i görmeden) eliyle (karı-koca arasında geçen bir hareket) yaptı. Ben de kendisine bir işarette bulunarak kendisini Zeyneb'in varlığından haberdar ettim. Resûlüllah da (bu hareketi) bıraktı ve (Hazret-i Âişe'nin verdiği bu habere göre) Hazret-i Zeyneb de Hazret-i Âişe'ye (dönüp O'na) dili ile sataşmış, Hazret-i Peygamber onu (bundan) nehyetmiş ise de Hazret-i Zeyneb sataşmasından vazgeçmemiş. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber, Hazret-i Âişe'ye: de ona dil uzat, demiş o zaman Hazret-i Âişe de Hazret-i Zeyneb'e dil uzatmış ve Hazret-i Zeyneb'in hakkından gelmiş. Bunun üzerine Hazret-i Zeynep, Ali (radıyallahü anh)'e (şikayete gitmiş) ve: Muhakkak ki Âişe (radıyallahü anhâ) (bana hakaret etmekle Haşimoğullarından olan) size (de) hakaret etmiş oldu" demiş. (Aynı şekilde varıp Haşimoğullarına şikayet) etmiş, derken Hazret-i Fatma (durumu arzetmek ve Hazret-i Zeyneb'in hakkını aramak üzere Hazret-i Peygamber'in huzuruna) gelmiş (Hazret-i Peygamber de) O'na: Ka'be'nin sahibine yemin olsun ki o, (Âişe) senin babanın sevgili eşidir. (O Haşimoğullarına dil uzatmış bile olsa sakın onun aleyhinde birşeyler söyleme)" buyurmuş. Hazret-i Fatma da dönüp gitmiş Haşimoğullarına varıp: ben Hazret-i Peygambere (varıp) şöyle şöyle dedim; o da bana şunları şunları söyledi, demiş; ayrıca Ali (radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e varıp O da bu mevzuda kendisiyle konuşmuş.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İntikam Almanın Hükmü
4899-) Âişe (radıyallahü anhâ)'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (Kendisiyle sohbet ettiğiniz mü'min) bir arkadaşınız vefat ettiği zaman onu bırakınız. Hakkında kötü sözler söylemeyiniz." cenâiz 97. rikâk 42, fedâilü, sâhabinnebiyy 5; Müslim. Fedâilussahabe 221-222; Ebû Dâvûd, şiirine 10; Tirmizî Birr 5l; menâkıb 58; Nesâî. cenâiz 52, kasâme 23:; Darimî, siyer 67; Ahmed b. Hanbel, 1-300-111-11,54, IV-252, IV-I80.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Ölüler Aleyhinde Konuşmak Yasaklanmıştır
4900-) Hazret-i İbn Ömer'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Ölülerinizin iyiliklerini anınız kötülüklerin (i zikretmek)den kaçınınız" buyurmuştur. cenâiz 34.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Ölüler Aleyhinde Konuşmak Yasaklanmıştır
4901-) Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: İsrail oğullarının içinde biri hayra diğeri de şerre yönelmiş iki kişi vardı. Birisi günah işlemekle, diğeri de ibadetle meşguldü. İbadetle meşgul olan devamlı olarak diğerini günah işlerken görür ve (her tefasında da ona): Vazgeç" derdi. (Yine) birgün (onu böyle) günah üzerinde bulup ona " vazgeç" dedi o da: karşımdan çekil, benim Rabbim seni benim üzerime bir gözetleyici olarak mı gönderdi? diye cevap verdi. Bunun üzerine (beriki): yemin olsun ki (böyle devam edersen) Allah seni affetmez yahutta seni cennete sokmaz, dedi. Bir süre sonra ikisi de vefat ettiler ve alemlerin rabbi huzurunda bir araya geldiler. (Yüce Allah) şu ibadete düşkün olana: beni (m kullarıma nasıl muamele yapacağımı kesinlikle) biliyor muydun, yahut benim elimde olan (tasarruf imkanın)a sahip miydin, (de kulum hakkında benim adıma böyle kesin bir hüküm verebildin) dedi. olana: rahmetimle cennet(im)e gir, buyurdu. Diğeri için de: Bunu cehenneme götürün" emrini verdi. Ebû Hüreyre dedi ki: Varlığım elinde olana zata yemin olsun ki (sözü geçen âbid adam diğeri için böyle kesin bir hüküm vermekle) öyle bir söz söylemiş oldu ki, (bu kelime) (kendi) dünyasını da âhiretini de helak etti."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Azgınlık Haddini Aşmak Yasaklanmıştır
4902-) Ebû Bekre'den (şöyle dediği rivâyet edilmiştir): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: Ahirete ertelenecek cezası ile beraber, sahibi için zulüm ve akrabayı ziyareti terk kadar, Allah'ın cezalandırmayı çabuklandırmasına layık olan bir günah yoktur." Mâce. zühd 23; Tirmizî. kıyame 57.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Azgınlık Haddini Aşmak Yasaklanmıştır
4903-) Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Hasedden (kıskançlıktan) sakınınız. Çünkü ateşin odunu yediği gibi kıskançlık da iyi amelleri yer bitirir." Yahutta: (" odunu" lafzı yerine) " otu" (diye) buyurmuştur.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Hased Kıskançlık
4904-) Sehl İbn Ebi Umame şöyle demiştir: (Birgün) babamla birlikte, Ömer İbn Abdulaziz'in Medine Valiliği zamanında, Medine'de Enes İbn Mâlik'in yanına girdim. Bir de baktık ki Hazret-i Enes yolcu namazı gibi ya da ona benzer (kısa) bir namaz kılıyor. Selâm verince babam (O'na): sana rahmet etsin, söyle bakalım bu (kıldığın) farz bir namaz mıdır yoksa kıla geldiğin nafile bir namaz mıdır? dedi (O da:) farz namazdır ve Resûlüllah'ın namazıdır. (Ben) unutarak yanıldığım birşey dışında (bunda bile bile) hiçbir yanlışlık yapmadım. Muhakkak ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: (Kendiliğinden) nefislerinize zorluk çıkarmayınız. Sonra size (Allah tarafından) zorluk çıkartılır. Nitekim (geçmiş ümmetlerden) bir kavim kendilerini zora koştular da Allah da onlara zorluk çıkardı. İşte kiliselerde ve mabetlerde kalıntıları bulunan " ruhbanlığı da onlar uydurmuşlardır." (57), 27. Sonra ertesi günü (Ebû Umame) sabahleyin (Hazret-i Enes'e) varıp: beraber çöl yolculuğuna katılman ve oradaki ibretli eserleri) görmen ve ibret alman için (sen de hayvanına) binmez misin? dedi. (Hazret-i Enes de:) cevabını verdi. Bunun üzerine hepsi de (vasıtalarına) bindiler ve halkı helak olmuş, yıkılmış ve yok olmuş, tavanları çökmüş bir diyara geldiler. (Ebû Umame Hazret-i Enes'e:) diyarı tanıyor musun? diye sordu, (Hazret-i Enes de:) ve halkını hem de nasıl tanıyorum. Burası öyle bir kavmin diyarıdır ki, onları azgınlık ve kıskançlık helak etti. Çünkü haset iyiliklerin nurunu söndürül-, azgınlık ise bunu ya doğrular, ya da yalanlar. (Yanı azgınlık hasedin yapılmasını istediği kötü fiilleri ya yerine getirip onun hükmünü icra eder. Ya da onun hükmünü icra etmesine imkân vermez). Göz zina eder, Avuç, ayak, beden, dil ve mahrem yer de bunu ya doğrular, ya da yalanlar.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Hased Kıskançlık
4905-) Hazret-i Ebû'd-Derdâ, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu söylemiştin Kul bir şeye lanet ettiği zaman o lanet semaya yükselir. Fakat (lanet çok korkunç bir hadise olduğundan) gök kapıları (korkularından onu kabul etmek istemezler de) hemen onun önünde kapanıverirler. Sonra yere iner; (fakat) onun önünde yer kapıları da kapanır. Sonra (gidecek bir yer bulamadığından) sağa-sola meyletmeye başlar. (Sağa ya da sola gitmek için de) bir izin bulamayınca (gerçekten lanet edilmeye lâyık) ise lanet edilen kimseye döner. (Lâyık) değilse lanet edene döner." Dâvûd der ki, Mervan, Muhammed, senedinde bulunan Velid b. Rebah'ın aslında Rebah b. Velid olduğunu ve bu hadisi Nemraridan işittiğini söyledi. Yahya İbn Hassan (ondan Velid İbn Rebah diye) bahsetmekle yanılmıştır. birr 48.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Lanet Etmenin Hükmü
4906-) Semure İbn Cündeb'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Birbirinize Allah'ın lânetiyie, gazabıyla ve cehennem ateşiyle lanet etmeyin" birr 48; Ahmed b. Hanbel, V, 15.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Lanet Etmenin Hükmü
4907-) Ebû'd Derdâ Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu söylemiştir: Lânetçiler, kıyamet gününde ne şefaatçi olabilirler, ne şâhid olabilirler" birr 84.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Lanet Etmenin Hükmü
4908-) İbn Abbâs'dan (rivâyet edildiğine göre); Bir adam rüzgâra lanet etti- (Bu hadisi Mûsânnif Ebû Dâvûd'a rivâyet eden diğer râvi) Müslim (ise bu hadisi) şöyle rivâyet etti: Hazret-i Peygamber zamanında rüzgâr bir adamın etekliğini vücudundan çekip aldı. Adam da rüzgâra lanet etti." Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Ona, lanet etme! Çünkü o emirle hareket eder ve bir kimse lânete ehil olmayan bir şeye lanet edecek olursa o lanet kendisine döner" buyurdu. birr 48.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Lanet Etmenin Hükmü
4909-) Âişe (radıyallahü anhâ)'dan (rivâyet edildiğine göre birgün); kendisinin bir şeyi çalınmış da çalan kimseye beddua etmeye başlamış. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): (Böyle beddua ederek) onun günahını hafifletme" buyurmuş. Dâvûd, vitr 23; Ahmed b. Hanbel. VI, 45, 136, 215.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Zalime Beddua Etmek
4910-) Enes İbn Mâlik'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Birbirinize düşmanlık beslemeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olun! Bir müslümanın bir din kardeşine üç günden fazla küsmesi helâl değildir." nikah 45, edeb 57-58,62, ferâiz 2; Müslim birr 23-24, 28, 30-32; Tirmizi, birr 24, İbn Mâce. dua 5, Muvatta, husnu’l-huluk 14-15; Ahmed b. Hanbel, I, 3,5, II, 277, 288 312, 342, 360, 389, 393, 394,444, 465, 469,470,480, 482, 492, 501, 412, 517, 539, III, 110,199,209,225,277,253.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kişinin Müslüman Kardeşine Küsmesinin Hükmü
4911-) Ebû Eyyûb el - Ensarî'den (rivâyet edildiğine göre); (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Hiçbir müslümana kardeşini -karşılaştıklarında biri yüzünü bir tarafa, diğeri öbür tarafa çevirecek derecede- üçgünden fazla terk etmesi helâl değildir. Hayırlıları ise daha önce selâm verenleridir." el-Edeb'ül-Müfred, I. 416; Müslim, birr 25.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kişinin Müslüman Kardeşine Küsmesinin Hükmü
4912-) Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Bir mü'minin bir mü'mine üç günden fazla küsmesi helal olmaz. Eğer küsen kimse (küs iken) üzerinden üç gün geçecek olursa hemen ona varıp selâm versin. Eğer selâmını alırsa (her ikisi de barışmanın) sev(abın)a ortak olurlar. Eğer selâmı almazsa (küslüğün) günah(ını) yüklenmiş olur." Ahmed b. Said rivâyete şu sözleri de) ekledi: Selâm veren de küslük (günahın) dan kurtulmuş olur."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kişinin Müslüman Kardeşine Küsmesinin Hükmü
4913-) Âişe (radıyallahü anhâ)'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Bir müslümanın bir müslümana üç günden fazla küsmesi (helal) olmaz. Binaenaleyh (din kardeşine küsen kimse) onunla (her) karşılaştığında selâm verir (ve bu karşılaşma ve selâmlaşma) üç defa (tekerrür ettiği halde o zat) bu selâmların hiçbirini de almazsa (küslüğün) günahını yüklenmiş olur."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kişinin Müslüman Kardeşine Küsmesinin Hükmü
4914-) Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: Bir müslümanın (din) kardeşine üç (gün)den fazla küsmesi helal olmaz. Kim (müslüman kardeşine) üç günden fazla küser de (böyle küs haliyle) vefat edecek olursa cehenneme girmeyi haketmiş olur." b. Hanbel. III. 468.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kişinin Müslüman Kardeşine Küsmesinin Hükmü
4915-) Ebû Hıraş es-Sülemî'den (rivâyet edildiğine göre); kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işitmiş: (Müslüman) kardeşine bir sene küs duran kimse onun kanım dökmüş gibi (günah kazanmış) olur." b. Hanbel, V, 220.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kişinin Müslüman Kardeşine Küsmesinin Hükmü
4916-) Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Cennet kapıları, her pazartesi ve perşembe günleri açılır. Bu iki günde kendisiyle (din) kardeşi arasında düşmanlık bulunan kimseden başka, Allah'a şirk koşmayan herkes bağışlanır. (Aralarında düşmanlık bulunan bu iki kimse hakkında meleklere): ikisini birbirleriyle barışincaya kadar bekletiniz" denir. birr 35. Dâvûd der ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarından bazılarına kırk gün, İbn Ömer de oğlunun birine ölünceye kadar küsmüştür. Allah için olursa (o zaman küsen kimseye hadiste geçen) bu tehdidden bir pay yoktur. (Nitekim halife) Ömer İbn Abdil -Aziz bir adam- a karşı (onu görmemek için) yüzünü kapatmıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kişinin Müslüman Kardeşine Küsmesinin Hükmü
4917-) Hazret-i Ebû Hüryere'den (rivâyet edildiğine göre) Rasûlullalı (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Zandan sakınınız. Çünkü zan sözlerin en yalanıdır. Başkalarının (gizli) konuşmalarını dinlemeyin ve tecessüsde bulunmayın." vesaya 8, nikâh 45, icraiz 2. edeb 57-59; Müslim, birr 28; Tirmizi, birr 56; Muvatta, husnu'l-hulk 15; Ahmed b. Hanbel, II, 245, 287, 312, 342, 470, 482, 492, 504. 517,539.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Müslümanlara Kötü Zan Beslemenin Hükmü
4918-) " Mümin mü'minin aynasıdır ve mü'min, mü'minin kardeşidir. Onun geçimini muhafaza eder ve onu arkadan da çepçevre sarıp (tehlike ve zararlardan) korur" buyurmuştur.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Müslümanların İyiliğine Çalışma Ve Onları Kötülüklerden Korumak
4919-) Ebûdderdâ'dan (rivâyet edildiğine göre) Râsulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) (birgün) sahabelere; Size oruçtan da namazdan da ve sadakadan da daha faziletli olan bir amel haber vereyim mi?" demiş.(Onlarda): Ya Resûlallah (haber ver), demişler. (Bunun üzerine Resûlüllah): (O) iki kişinin arasını düzeltmektir. İki kişinin arasını açmak (ise usturanın kılı kazıdığı gibi dini kökünden söken) bir kazıyıcıdır," buyurmuş. sulh 1,11; Muvatta, hüsnü’l huluk 7; Ahmed, b. Hanbel, VI. 445; Tirmizî, kıyâme 56.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Müslümanların Arasını Düzeltmek
4920-) (Humeyd b. Abdurrahman'in) annesinden (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (İki müslümanın) arasını düzeltmek için (onların birinden diğerine, düşmanlığı kaldırıp yerine dostluk duygularını uyandırıcı asılsız haberler) taşıyan kimse yalancı değildir." hadisi Ebû Dâvûd'a rivâyet edenlerden) Ahmed b. Muhammed ile Müsedded (hu hadisi; gerçekte duymamış olduğu halde, aralan açık olan iki kişinin birinden diğerine sanki duymuş gibi) hayır(lı söz) aktararak yûhutta hayır(h söz) taşıyarak (o) iki kişinin arasını düzelten kimse yalancı değildir" (şeklinde) rivâyet ettiler.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Müslümanların Arasını Düzeltmek
4921-) Ümmü Gülsüm bint. Ukbe dedi ki: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın üç şeyden başka bir şeyde yalan söylemeye izin verdiğini duymadım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururdu: Ara düzeltmek gayesiyle (asılsız) söz söyleyip de insanların arasını düzelten kimseyi; (düşmanı mağlub etmek için) harbte (yalan) söyleyeni;, karısına (yalan) söyleyeni, kocasına (yalan) söyleyen kadını, ben yalancı saymam." sulh 2; Müslim, birr 101; Tirmizî, birr 26; Ahmed b. Hanbel, VI, 403. 404,459,461.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Müslümanların Arasını Düzeltmek
4922-) Muavviz İbn Afra kızı Rubayyi' dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zifaf gecemin sabahında yanıma girip (şimdi) senin benimle oturuşun gibi o yatağımın üstüne oturdu. (O sırada yanımda bulunan) kızlar(ımız) deflerine vurarak Bedir (savaşı) günü şehid olan babalarımızın kahramanlıklarını dile getiriyorlardı. (Bu durum) içlerinden birinin: Aramızda yarın ne olacağını bilen bir Peygamber vardır" (mısralarını) söylemesine (kadar) devam etti. Hazret-i Peygamber, (ancak Allah için söylenebilecek olan bu son mısrayı işitince rahatsız olup bunu söyleyen kız çocuğuna hitaben): bunu bırak da söylemekte olduğun sözü söyle(meye devam et)" buyurdu. Meğâzi 12. Nikah 48; Tirmizi, Nikah 6 İbn Mâce, Nikâh 21; Ahmed b. Hanbel II-359-360.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şarkı Söylemek Yasaklanmıştır
4923-) Hazret-i Enes'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye gelince, Habeşliler (Hazret-i Peygamberin bu) gelişine sevinerek mızraklarıyla oynadılar."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şarkı Söylemek Yasaklanmıştır
4924-) Hazret-i Nâfi'den demiştir ki: Hazret-i İbn Ömer (bir yolda giderken) bir kaval (sesi) işitti de parmaklarını kulaklarına soktu ve yoldan uzaklaşıp bana: nâfi, (hala) bir şeyler işitiyor musun? diye sordu. Hayır (işitmiyorum), deyince parmaklarını kulaklarından çıkarıp: (birgün) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'le beraberdim. Aynen böyle birşey işitmisti de o da aynen böyle (benim yaptığım gibi) yapmıştı, dedi. Ebû Dâvûd'u Mûsânnif Ebû Dâvûd’dan rivâyet edenlerden biri olan) Ebû Ali el-lü'lüî dedi ki: Ebû Dâvûd'u bu hadis münkerdir, derken isinim.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şarkı Söylemenin Ve Nefesli Saz Çalmanın Keraheti
4925-) Hazret-i Nafi: Ben Hazret-i İbn Ömer'in terkesinde (binüi) idim. (Yolda) kaval çalan bir çobana rast geldik" dedi ve hemen arkasından da (bir önceki hadisin) bir benzerini rivâyet etti. Dâvûd der ki: Bu hadisi rivâyet edenlerden bazıları tarafından hadisin senedinde) Mut’im ile Nâfi arasına Süleyman İbn Mûsâ sokulmuştur.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şarkı Söylemenin Ve Nefesli Saz Çalmanın Keraheti
4926-) Hazret-i Nâfi'den demiştir ki: İbn Ömer'le birlikte (bir yolculukta bulunuyor) idik. (Bir ara) bir kaval sesi işitti." (Hazret-i Nafi hadisin bundan sonraki kısmında 4924 no'lu hadisin) bir benzerini nakletti. Dâvûd der ki: Bu rivâyet (bu hadise ait) rivâyetlerin en münkerdir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şarkı Söylemenin Ve Nefesli Saz Çalmanın Keraheti
4927-) Ebû Vail şöyle demiştir: Ben Abdullah’ı şöyle derken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) " Ezgi kalpte münafıklık (duyguları) meydana getirir." derken işittim.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şarkı Söylemenin Ve Nefesli Saz Çalmanın Keraheti
4928-) Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e elini ve ayaklarını kınalamış, kadınlaşmış bir erkek getirmişler de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): adamın hali nedir böyle? demiş (kendisine): Allah’ın Rasulü gördüğünüz gibi bu) kadınlara benzemeye çalışan (bir adam)dır, diye cevap verilmiş. üzerine (Hazret-i Peygamber); onun hakkında (sürgün edilmesi için) emir vermiş de (adam): En - Nakî" denilen yere sürgün edilmiş. (Bu emri alan sahabiler ise): Allahin Rasulü onu (orada) öldürelim mi? diye sormuşlar da; zişan efendimiz): namaz kılanları öldürmek nehy edildi, buyurmuştur. hadisin ramilerinden) Ebû Usame dedi ki: Nakî Medine'nin bir nahiyesidir. Baki (mezarlığı) değildir."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kadınlaşan Erkekler Hakkında Gelen Hadisler
4929-) Hazret-i Ümmü Seleme'den (rivâyet edildiğine göre bir gün Peygamber'in hanımlarının) yanında, kadın tabiatlı bir erkek varken Hazret-i Peygamber yanlarına gelivermiş. O sırada (bu kadın tabiatlı erkek, Hazret-i Ümmü Seleme'nin) erkek kardeşi Abdullah'a: Eğer yarın Allah size Tâif'i fethetmeyi nasib ederse sana bir kadın göstereceğim. Dörtle gelir, sekizle gider" demekteymiş. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarına hitaben: Böylelerini evlerinizden çıkanırız" buyurmuştur. nikâh 62, 113 megazi 56; Ebû Dâvûd, libas 32, İbn Mâce, nikâh 22, hudud 58. Dâvûd dedi ki: Bahsedilen kadının karnında dört boğum vardı.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kadınlaşan Erkekler Hakkında Gelen Hadisler
4930-) İbn Abbâs'dan (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlaşan erkeklerle, erkekleşen kadınlara lanet etmiş ve kadınlaşan erkekleri kasd ederek: Onları ve falan falan isimli kimseleri evlerinizden çıkarınız" buyurmuştur. libas, 61, megazi 56; Ebû Dâvûd, libas 27; Tirmizî. edeb 34: İbn Mace, nikâh 2.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kadınlaşan Erkekler Hakkında Gelen Hadisler
4931-) Hazret-i Âişe'den dedi ki: Ben kız (şeklinde yapılmış oyuncaklarla oynardım. Bazan (bu bebeklerle oynarken) yanımda küçük kızlar da bulunurdu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de yanıma giriverirdi. O girince (beni yalnız bırakıp) dışarı çıkarlar. (Resûlüllah yanımdan) çıkınca da, (içeri ) girerlerdi. edeb. XI; Müslim, fedail XI; İbn Mace, nikâh 50.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Oyuncak Bebeklerle Oynamanın Hükmü
4932-) Hazret-i Âişe'den dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Tebük ya da Hayber savaşından gelmişti. (Âişe'nin) sofasın(ın önünde) de bir perde vardı. (Tam o sırada) rüzgar esip Âişe'ye ait oyuncak bebeklerin üzerin)den (sözü geçen) perdenin bir ucunu açıverdi. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber:) Bu(nlar) da ne ey Âişe?" dedi. Âişe de:) oyuncaklarım, cevabını verdi. (O sırada Hazret-i Peygamber) bebekleri arasına bir de çaputtan (yapılmış) kanatlı bir at gördü ve: Bebekler arasında gördüğüm bu (oyuncak) da nedir?" dedi, Hazret-i Âişe: cevabım verdi. üzerine) Hazret-i Peygamber: (Peki) bunun üzerindeki(ler) nedir?" dedi, Âişe de): karşılığını verdi. (Hazret-i Peygamber): Atın kanatları olur mu?" dedi, (Hazret-i Âişe:) Hazret-i Süleyman'ın kanatlı atları olduğunu duymadın mı? cevabını verdi. (Hazret-i Âişe rivâyetine devam ederek) dedi ki: üzerine (Hazret-i Peygamber öyle bir) güldü (ki) azı dişlerini ble gördüm. edeb 81; İbn Sa'd, VII, 40-45.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Oyuncak Bebeklerle Oynamanın Hükmü
4933-) Hazret-i Âişe'den dedi ki: Ben altı veya yedi yaşımda iken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benimle nikahlandı. Medine'ye geldiğimiz zaman kadınlar (bana) geldiler (ravi) Bişr (hadisin bu kısmını); (annem) Ümmü Ruman geldi, ben salıngaç üzerinde bulunuyordum; beni kadınlara teslim etti; şeklinde rivâyet etti. (Ve kadınlar) beni alıp götürdüler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benimle zifafa girdi. Ben o sırada dokuz yaşımda idim. (Annem Ümmü Rûman beni salıngaçtan indirdiği zaman) beni kapının yanına durdurdu. (Bense salıngaca bine bine iyice nefesim kesildiğinden) hih, hih (diye zorla nefes alı)yordum. (Nihayet bu yorgunluğum geçince beni tutup kadınlara teslim etti.) Dâvûd der ki: (Hih, hih sözü) zorla nefes aldı, anlamına gelir. Bu hiih hiih sözünden sonra hadisin devamı): Ben bir eve sokuldum -yakutta- (annem) beni (bir eve) soktu. Bir de baktım ki (evde) ensârdan bir takım kadınlar var. (Bana): Hayırlı ve mübarek olsun dediler. Sonra da götürüp Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e teslim ettiler seklinde olması gerekir. Fakat (ravi Mûsâ İbn İsmail’le Bişr İbn Halid'in) rivâyetlerinin biri diğerine karışmıştır. menakibü'l-enşar 44; Müslim, nikah 69; İbn Mace, nikah 13; Dârimi. nikah 56. Ahmed b. Hanbel, VI, 211; 280.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Salıngaca Binmenin Hükmü
4934-) (Bir önceki hadisin) bir benzerini de Hazret-i Ebû Üsame rivâyet etti. (Hazret-i Ebû Üsmâme'nin rivâyetine göre) Hazret-i Âişe şöyle demiş: beni bir odaya aldı. Bir de ne göreyim; ensardan bir takım kadınların huzurundayım) bana " Çok hayırlı olsun" (dediler, annem) beni onlara teslim etti. Başımı yıkadılar, beni süslediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kuşluk zamanı çıkageldi. Beni kendisine teslim ettiler.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Salıngaca Binmenin Hükmü
4935-) Hazret-i Âişe'den (rivâyet edilmiştir); dedi ki: Medine'ye geldiğimiz vakit ben salıngaç üzerinde oynarken bana (ensardan) birtakım kadınlar geldiler. (Benimse Medine'de saçlarım dökülmüştü. Bu rahatsızlıktan yeni kurtulmuştum. Saçlarım düzelmeye başlamıştı da o sırada) kulaklarıma kadar inen saçlarım vardı. Beni (alıp) götürdüler. (Zifaf için) hazırladılar ve süslediler. Sonra da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e götürdüler. (Hazret-i Peygamber) benimle zifafa girdi. Ben dokuz yaşımda bir kızdım.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Salıngaca Binmenin Hükmü
4936-) Şu (bir önceki hadis bir de aynı senedle yine) Hazret-i İbn Urve'den (biraz farklı olarak rivâyet edilmiştir): rivâyete göre Hazret-i Âişe) şöyle demiştir: Ben salıngaç üzerindeydim, yanımda arkadaşlarım vardı. Beni bir odaya soktular. Bir de ne göreyim! (Orada) ensardan bir takım kadınlar var. Bana " Hayırlı ve mübarek olsun" dediler.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Salıngaca Binmenin Hükmü
4937-) Yahya b. Abdurrahman b. Hâtıb'dan (rivâyet edildiğine göre) Âişe (radıyallahü anhâ) şöyle demiştir: Biz Medine'ye geldiğimiz zaman el-Haris İbn el-Hazret oğullarına misafir olmuştuk. Allah'a yemin ederim ki (o sırada) ben iki hurma ağacı arasında (kurulmuş) olan bir salıngaç üzerinde idim. Annem yanıma gelip beni (salıngaçtan) indirdi ve (Medine'de yakalandığım saç hastalığından yeni kurtulduğum için o sırada) benim kulaklarıma kadar inen bir saçım vardı. bundan sonraki kısmında Hazret-i İbn Zübeyr) bir önceki hadisi (aynen) nakletti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Salıngaca Binmenin Hükmü
4938-) Ebû Mûsâ el-Eşârî'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: Tavla oynayan kimse Allah'a ve Rasûlüne karşı gelmiş demektir." Mace, edeb 43; Muvatta, rü'ya 6; Ahmed İbn Hanbel, IV, 394, 397. 400.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Tavla Oyunu Oynamak Yasaklanmıştır
4939-) Süleyman İbn Büreyde'nin babasından (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Tavla oynayan kimse sanki elini domuz etine ve kanma batırmış gibidir." şi’r 10; İbn Mace, edeb 43; Ahmed b. Hanbel V, 352, 357,361.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Tavla Oyunu Oynamak Yasaklanmıştır
4940-) Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) güvercin peşinde dolaşan bir adam görmüş de: (Bu adam) şeytan kovalayan bir şeytandır" buyurmuştur. Mâce, edeb 44.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Güvercinle Oynayan Kimsenin Durumu
4941-) Abdullah İbn Amr'den (rivâyet edildiğine göre); Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: Merhametli olanlara, Rahman (olan Allah) merhamet eder. (Öyleyse siz) yerde bulunanlara merhametti davranınız da gökteki de size merhamet etsin." birr 16. (bu hadisi rivâyet ederken) Abdullah İbn Amr’ın " kölesi" (kelimesi) ile " bu hadisi Hazret-i Peygambere ulaştırdı" cümlesini hiç zikretmedi. (Hadisi doğrudan doğruya): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki" (diyerek) rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Merhamet
4942-) Ebû Hüreyre'den (şöyle dediği rivâyet) edilmiştir Ben, Şu odanın sahibi, doğru sözlü, doğruluğuna şahitlik edilmiş olan Ebû'l-Kasım'j şöyle derken işittim: Merhamet ancak şakî birisin(in kalbin) den kaldırılır." Birr 16.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Merhamet
4943-) (Hadisi Ebû Dâvûd'a rivâyet edenlerden biri olan) Ebû Bekir b. Ebi Şeybe (" Peygamber buyurdu" demeden) Abdullah b. Amr'dan (diyerek) rivâyet ettiği (halde; diğer ravi olan İbnu's-Serh'in rivâyeti ise şöyledir: ...Abdullah b. Amr'dan Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Küçüğümüze acımayan ve büyüğümüzün hakkını tanımayan bizden değildir." Birr 15.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Merhamet
4944-) Temimü'd Dâri'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Din nasihatten ibarettir. Din nasihatten ibarettir. Din nasihatten ibarettir" buyurmuş. (Orada bulunan sahâbiler) için (Ya Resûlallah)? demişler, Allah için, Kitabı için, Rasulü için, mü'minlerin emiri için ve bütün mü'minler için" . Yahutta: Müslümanların emiri için ve bütün müslümanlar için-" buyurmuştur. iman 42, Müslim, iman 95; Tirmizî, birr 17; Nesâî, bey'at 31; Darimî. rikak 41; Ahmed b. Hanbel. 1, 351, II. 297, IV, 102-103.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Nasihat
4945-) Ebû Zür'a İbn Amr İbn Cerir'den (rivâyet edildiğine göre) Cerir (İbn Abdullah el Becelî) (radıyallahü anh) şöyle dermiş: Ben (kendisini) dinleyip itaat etmek ve her müslüman için halis niyyet beslemek ve onlar hakkında hayırlı davranışlarda bulunmak üzere Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) söz verdim. (Ebû Zür'a) dedi ki: (Cerir birisine) birşey sattığı, ya da birşey satınaldığı zaman: Muhakkak ki bizim senden almış olduğumuz (bu mal), bizim için (bizim) size verdiğimizden daha sevimlidir. (Binaenaleyh, vermiş olduğun malı) tercih et(tiğin takdirde bizden geri alabilirsin)" derdi. iman 42; Müslim, iman 97-99; Nesai Bey'a 6; Ahmed b. Hanbel. IV, 264.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Nasihat