Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı
3604-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet olunduğuna göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu duymuştur: Bedevinin köylü aleyhindeki şahitliği geçerli değildir." Mâce, ahkâm 30.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Göçebenin Yerleşik Halk Aleyhinde Şahitliğinin Hükmü
3605-)
İbn Ebî Müleyke'den (rivâyet olunduğuna göre) Ukbe b. Haris şöyle demiştir: Ümmü Yahya binti Ebî İhâb ile evlenmiştim. Siyah bir kadın yanımıza gelip ikimizi birden emzirdiğini iddia etti. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e varıp bu durumu kendisine anlattım. Benden yüz çevirdi, (söyleyeceklerimi dinlemek istemedi). Allah'ın Rasûlü, o kadın kesinlikle yalancıdır! dedim. Ne biliyorsun? O söylediğini söyledi. Sen artık (evlendiğin) o kadını bırak" buyurdu. nikâh 23; Tirmizî, radâ 4; Ahmed b. Hanbel, IV, 384.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Süt Kardeşliği Hususunda Şahitlik Yapmanın Hükmü
3606-)
(Bir önceki hadisi) İbn Ebî Müleyke, Ukbe b. el-Hâris'ten (bir de) Ubeyd b. Ebî Meryem vasıtasıyla rivâyet etmiştir. (Bir defasında da İbn Ebî Müleyke bir önceki hadisin manasını (doğrudan doğruya Ukbe'den, rivâyet etmiş (ve şöyle demiştir): Ben bu hadisi (bizzat) Ukbe'den (de) işittim, fakat arkadaşımın rivâyetini daha iyi belledim." Dâvûd dedi ki: (Bu hadisin ravilerinden) Hammâd b. Zeyd, Haris b. Umeyr'e bakıp: Bu (zat) Uyyub'un (ders) arkadaşlarının güvenilenlerindendir, dedi.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Süt Kardeşliği Hususunda Şahitlik Yapmanın Hükmü
3607-)
Şa'bî'den rivâyet olunduğuna göre; birine şu Dakûkâ (denilen yer) de eceli gelmiş, vasiyetine şahit olacak müslüman bir kimse bulamamış. (Ancak) kitap ehlinden iki adamı şahit tutmuş. (Kitap ehlinden olan bu iki şahit) Kûfe'ye gelip Ebû Mûsâ el-Eş'arî'nin yanına varmışlar, (durumu ona) anlatmışlar, (vefat eden zatın) mallarını da ona getiri (ip teslim et) misler. Bunun üzerine Ebû Mûsâ el-Eş'arî: Bu, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanından sonra (bugüne kadar hiç) olmamış bir hâdisedir." dedi ve onlara ikindiden sonra; (şahitliklerinde) hiyanet etmediklerine, yalan söylemediklerine, (gerçeği) değiştirmediklerine, saklamadıklarına, bozmadıklarına, bu vasiyetin (yolculukta vefat eden zatın) vasiyyeti, (malların da yine o zatın) geride bıraktığı mallan olduğuna dair Allah'a yemin ettirip şahitliklerini geçerli kıldı.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Müslümanların İdaresinde Yaşayan Zımmîlerin Şahitliği Ve Yolculuk Esnasında Vefat Eden Bir Kimsenin Vefatından Önce Yaptığı Vasiyetin Hükmü
3608-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan, şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Sehmoğullarından (Büdeyl isimli müslüman) bir adam,. Temîm ed-Dârî ve Adiyy b. Beddâ ile (bir yolculuğa) çıkmıştı., (Yol'da) Sehm oğullarına mensub olan (bu müslüman) kimse, hiçbir müslümanın bulunmadığı bir yerde vefat etti. (Yol arkadaşları, onun) geriye kalan mallarını getirdikleri zaman (vefat eden zatın ailesi, sanun bıraktığı) altın süslerle kaplı gümüş bir kabı bulamadılar. Bunım üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), (bu kabın kendi yanlarında olmadığına dair) vefat eden zatın yol arkadaşlarına yemin ettirdi, (Onlar da yemin ettiler. Bir süre) sonra; kab Mekke'de (bazı kimselerin elinde) bulundu. (Bunlar; biz) bu kabı Temîm ile Adiyy'den satın aldık, dediler. (Vefat eden) Sehm kabilesine mensup zatın yakınlarından iki adam ayağa kalkarak: (Müslüman olarak) bizimi şahitliğimiz Temîm ile Adiyy'in şahitliğinden daha doğrudur ve bu kab bizim (vefat eden) arkadaşımızındır, diye yemin ettiler.(İbn Abbâs sözlerine devam ederek) dedi ki: Ey inananlar, birinize ölüm gelince vasiyyet sırasında içinizden iki adil kişi şahitlik etsin" Mâide, (5) 106. âyet-i kerimesi onlar hakkında inmiştir. vesâyâ 35; Tirmizî, tefsir sûre (5) 20.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Müslümanların İdaresinde Yaşayan Zımmîlerin Şahitliği Ve Yolculuk Esnasında Vefat Eden Bir Kimsenin Vefatından Önce Yaptığı Vasiyetin Hükmü
3609-)
Umâre b. Huzeyme'den rivâyet olunduğuna göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sahâbîlerinden olan amcası ona şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bedevilerden birinden bir kısrak satın aldı. Ona atının fiatını ödemek için peşinden gelmesini istedi (ve önden yürüyüp gitti). Râsulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hızlıca yürüyordu. Bedevi ise yavaş yavaş gidiyordu. Derken halk bedevinin etrafını sarıp (onun yedeğinde bulunan) kısrağı satın almak üzere pazarlığa giriştiler. Bu kısrağı Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bedeviden satın aldığını bilmiyorlardı. (Halkın elindeki kısrağa daha fazla fiat verdiğini gören) bedevi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a haykırarak: kısrağı alacaksan al, yoksa ben onu sattım! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bedevinin haykırışını işitince (yanına varıp): Ben bu kısrağı senden satın almadım mı?" diye sordu. Bedevinin; -Hayır vallahi, ben bunu sana satmadım; karşılığını vermesi üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Evet, ben bu kısrağı senden satın aldım" dedi. Bedevi de; öyleyse, şahit göster; demeye başladı. Huzeyme b. Sabit (ortaya atılarak bedeviye dönüp): senin bu hayvanı (Hazret-i Peygamber'e) sattığına şahitlik ederim, dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem) Huzeyme'ye dönerek: Neye (dayanarak) şahitlik ediyorsun?" diye sordu. (Huzeyme de): Allah'ın Rasûlü, (ben, Allah'ın) seni tasdik etmesiyle (şahitlik ediyorum) cevabını verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Huzeyme'nin şahitliğini iki erkeğin şahitliğine denk saydı. cihad 12, tefsir sûre (33) 3; Nesâî, büyü 81; Ahmed b. Hanbel, V, 188, 189, 216.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Hâkim Doğruluğunu Bildiği Zaman Bir Şahidin Şahitliğiyle Hüküm Verebilir
3610-)
İbn Abbâs'tan rivâyet olunduğuna göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), bir yeminle bir şahide dayanarak hüküm vermiştir. akdiye 3; Tirmizî, ahkâm 13; Muvatta, akdiye 5, 6, 7; İbn Mâce, ahkâm 31; Ahmed b. Hanbel, I, 315, 323, III, 305, V, 285.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Yemin Ve Bir Şahitle Hüküm Verilebilir Mi?
3611-)
(Bir önceki hadis aynı) mana ile Amr b. Dinar'dan da rivâyet olunmuştur. Bu hadisi (Ebû Dâvûd'un şeyhi Muhammed b. Yahya'ya nakleden) Seleme b. Şebîb (bu rivâyetinde şöyle) dedi: Amr, (bu hadisin sadece) hukuk (davaların) da (geçerli olduğunu) söyledi."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Yemin Ve Bir Şahitle Hüküm Verilebilir Mi?
3612-)
Ebû Hureyre'den (radıyallahü anh) rivâyet olunduğuna göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), bir şahitle beraber yemine dayanarak hüküm vermiştir. Dâvûd dedi ki: Rabî b. Süleyman el-Müezzin bu hadise ilâve olarak bana şunları da söyledi:. Şafiî bana, Abdülaziz’in (kendisine şunları) söylediğini haber verdi: Ben bu hadisi (bunu Rabîa bana senden nakletmişti diyerek) Süheyl'e okudum da Süheyl (şöyle) dedi: Bence güvenilir bir adam olan Rabîa da bana bu hadisi kedisine okuduğumu söylemişti,, fakat ben hatırlayamamıştım." (sözlerine devamla) dedi ki: Gerçekten de Süheyl'e bir hastalık arız olmuş ve aklına biraz zarar vermişti. (Bu yüzden bildiği bu) hadisin bir kısmını unutmuştu. Daha sonra o, bu hadisi; -Rabîa'dan, o da Süheyl'den, Süheyl'in babasından- diyerek nâklederdi. akdiye 3; Tirmizî, ahkâm 13; İbn Mâce, ahkâm 31; Muvatta, akdiye 5, 6, 7;Ahmed b. Hanbel, I, 315, 323, III, 305.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Yemin Ve Bir Şahitle Hüküm Verilebilir Mi?
3613-)
(Bu hadis) Ebû Mus'ab senediyle ve önceki hadisle aynı manada Rabîa'dan da rivâyet olunmuştur. Hadisi (Rabîa'dan rivâyet eden) Süleyman dedi ki: Ben Süheyl'le karşılaştım ve kendisine bu nakdisi sordum, " Ben bu hadisi bilmiyorum" cevabını verdi. Ben de kendisine, " Onu bana Rabîa senden nakletti" dedim. O da: Eğer (bu hadisi) sana Rabîa benden nakletmişse sen de onu; Rabîa'dan (naklediyorum), (Rabıa da) Süheyl'den (nakletmiştir) diye rivâyet et" cevabını verdi.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Yemin Ve Bir Şahitle Hüküm Verilebilir Mi?
3614-)
Şuays b. Abdullah b. ez-Zübeyb dedi ki: Ben dedem Zübeyb (b. Sa'lebe'y)i (şöyle) derken işittim: elçisi (Muhammed) (sallallahü aleyhi ve sellem) Anber oğulları üzerine (bir) asker(î kuvvet) göndermişti. (Bu askerler) onları Tâif’in nahiyelerinden Rukbe'de yakaladılar ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e götürdüler. (Ben de bir hayvana) bindim (aradan sıvışarak) onlardan önce Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldim. " Selâm sana ey Allah'ın elçisi, Allah'ın rahmet ve bereketi (senin üzerine olsun). Senin askerlerin bizi yakaladılar. Oysa biz (daha önce) müslüman olmuş ve (müslüman olduğumuzun bilinmesi için) develer(imiz)in kulaklarını kesmiştik" dedim. Anber oğulları gelince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: Bu günlerde yakalanmanızdan önce nuislü man lığı kabul ettiğinize dair bir şahidiniz var mıdır?" diye sordu. Ben " Evet" cevabım verdim. Şahidin kimdir?" dedi. oğullarından Semüre isimli bir adamla, başka bir adam, dedi(m ve) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e adamın ismini söyledi(rri). Adam (bizim daha önceden müslümanlığı kabul ettiğimize) şahitlik etti (fakat) Semüre şahitlik etmedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bana hitaben):. (Semüre) senin lehine şahitlik etmekten kaçındı, öbür şahidin(in) şahitliğiyle birlikte sen de yemin yeder misin?" dedi. " Evet" karşılığım verdim. Bunun üzerine bana yemin teklif etti. Ben de: Biz (daha önce) falanca gün müslüman olmuştuk ve develerin kulaklarını kesmiştik diye Allah'a yemin ettim. üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (oradaki sahâbilere dönerek): Haydi, gidiniz malları(nın) yarısını (onlardan alınız, diğer yarısını da) kendilerine bırakınız. Çoluk çocuklarına dokunmayınız" buyurdu. (Sonra Anber oğullarına dönerek): Eğer Allah amelleri boşa çıkarmayı sevmez olmasaydı (bu mallardan) size bir ipi dahi eksik vermezdim" (Fakat askerlerin emeğini boşa çıkarmak istemediğim, için mallarınızın bir kısmını onlara, verdim) buyurdu. (sözlerine devamla şöyle) dedi: O şırada, annem beni çağırıp (askerlerden birini göstererek): Bu adam benim saçaklı yaygımı aldı, diye şikâyet etti. Ben de hemen Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gidip şikâyette butundum. (Peygamber Efendimiz) bana: Onu yakala" dedi. Bunun üzerine hemen (varıp onun) yakasını topladım, bulunduğumuz yerde onunla birlikte beklemeye başladım. O sırada Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bizim orada beklemekte olduğumuzu görünce (bana): Bu yakaladığın adamdan ne istiyorsun?" dedi. Ben de onu elimden bırakıverdim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) karşımıza geçip o adama hitap ederek:" Bu adama annesinden aldığın saçaklı sergiyi geri ver" buyurdu. (Adam da): Ey Allah'ın Rasûlü, o kadın benim elimden çıktı, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de adamın kılıcını çekip aldı, bana verdi ve ona: Git, buna ilaveten bir ölçek de yiyecek ver" buyurdu. O zat bana (kılıca) ilâve olarak bir ölçek de arpa verdi."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Yemin Ve Bir Şahitle Hüküm Verilebilir Mi?
3615-)
Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den rivâyet olunduğuna göre; adam bir deve ya da bir hayvan üzerinde hak iddia ederek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e başvurmuşlar; hiçbirinin de şahidi yokmuş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de o deveyi ikisi arasında paylaştırmış. kudât 35; İbn Mâce, ahkâm 11.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Şahidleri Olmayan İki Kişinin Bir Mal Üzerinde Hak İddia Etmeleri
3616-)
(Bir önceki hadis) senediyle ve manasıyla (yine) Sâid (b. Ebî Bürde)'den rivâyet olunmuştur.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Şahidleri Olmayan İki Kişinin Bir Mal Üzerinde Hak İddia Etmeleri
3617-)
(Bir önceki hadisdeki senetle) Katâde'den rivâyet olunduğuna göre; (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında iki adam bir deve üzerinde hak iddia etmişler ve (ikisi de) iki (şer) şahit (bulup) göndermişler. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o deveyi bu iki kişi arasında eşit olarak paylaştırmış.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Şahidleri Olmayan İki Kişinin Bir Mal Üzerinde Hak İddia Etmeleri
3618-)
Ebû Hureyre'den rivâyet olunduğuna göre; kişi bir mal üzerinde anlaşmazlığa düşerek, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e başvurmuşlar. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de (onlara): İsteyerek de olsa istemeyerek de olsa, (sonunda) yemin etmek üzere kur'a çekiniz" buyurmuştur. Mâce, ahkâm II, 20; Ahmed b. Hanbel, II, 317, 489, 524.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Şahidleri Olmayan İki Kişinin Bir Mal Üzerinde Hak İddia Etmeleri
3619-)
Ebû Hureyre'dem rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): (İhtilaflı olan) iki kişi yemin etmeyi isteseler de istemeseler de (sonunda) yemin etmek üzere (aralarında) kur'a çekmelidirler." buyurmuştur. Seleme (b. Şebîb) dedi ki: (Abdürrezzak bu hadisi bana): Bize Ma'mer haber verdi" (tabiriyle) ve’İki kişiye, istemedikleri halde yemin teklif edilirse " (sözleriyle) rivâyet etti. şehadât 24.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Şahidleri Olmayan İki Kişinin Bir Mal Üzerinde Hak İddia Etmeleri
3620-)
Saîd b. Ebî Arûbe'den, (yine) aynen (3613 numaralı) İbn Minhâl (hadisinin) senediyle rivâyet edilmiştir ki, Ebû Mûsâ el-Eş'arî şöyle dedi: adam) bir hayvan üzerinde (hak iddia ederek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e başvurdular), ikisinin de şahidi yoktu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara (sonunda) yemin etmek üzere kur'a çekmelerini emir buyurdu. kudât 35; İbn Mâce, ahkâm 11.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Şahidleri Olmayan İki Kişinin Bir Mal Üzerinde Hak İddia Etmeleri
3621-)
İbn Ebî Müleyke'den (şöyle) dediği rivâyet olunmuştur: İbn Abbâs bana bir mektup yazarak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın, yeminin davalı üzerine düştüğüne hükmettiğini bildirdi. şehadât 20, rehn 6, 20, 23, tefsir sûre (3) 3; Müslim, akdiye 23;Tirmizî, ahkâm 12; Nesâî, kudât 36; İbn Mâce, ahkâm 7; Ahmed b. Hanbel, I, 253, 288, 323, 351, 356, 363, II, 70.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Yemin Etmek Davalıya Düşer
3622-)
İbn Abbâs'tan rivâyet olunduğuna göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yemin ettir(mek iste)diği bir adama: Davacının sende hiçbir hakkı bulunmadığına dair, kendisinden başka hakiki bir ma'bud bulunmayan Allah'a yemin et" buyurmuştur. Dâvûd dedi ki: Ebû Yahya'nın adı Ziyâd'dır. Kendisi güvenilir bir kimsedir ve Kûfelidir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Yemin Nasıl Ettirilir?
3623-)
el-Eş'as'dan rivâyet edilmiştir; dedi ki: yahudilerden bir adam arasında (ihtilaflı) bir arazi vardı. Adam beni(m hakkımı) inkâr et(miş)ti. (Tutup) kendisini Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e götürdüm. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: Senin şahidin var mı?" diye sordu. Bende, " Hayır" cevabını verdim. (Bunun üzerine) yahudiye (dönerek): Yemin et" diye emir verdi. Ben (onun yemin etmesine fırsat vermeden): Ey Allah'ın Rasûlü, bu durumda (bu adam) yemin eder ve malımı (da elimden alır) götürür, dedim. Bunun üzerine Yüce Allah;" Fakat Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az (bir) paraya satanlar var ya..." Âli İmran, (3) 77. âyetini, sonuna kadar indirdi. husumât 4, ahkâm 30; Müslim, eymân 220, 223,224; Tirmizî, büyü 42, ahkâm 12, tefsir sûre (3) 4; Ebû Dâvûd, eymân 25; İbn Mâce, ahkâm 7; Ahmed b. Hanbel, I, 379, 426.IV, 317, V, 211, 212.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Müslümanların İdaresinde Yaşayan Azınlıklardan Olan Davalılara Da Yemin Ettirilir Mi?
3624-)
Es'aş b. Kays'dan rivâyet olunduğuna göre; bir adam ile Hadramevtli bir adam Yemen'de bulunan bir arazi üzerinde anlaşamayarak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e başvurmuşlar. Hadramevtli adam: Allah'ın Rasûlü, şu adamın babası benim toprağımı haksızlıkla elimden aldı. (Şimdi) bu toprak kendi elinde bulunuyor, dedi. Hazret-i Peygamber de ona: Senin (bu iddianı doğrulayacak) bir şahidin var mı?" diye sordu. (yok) fakat ben ona bu arazinin benim olup da babasının onu benden haksızlıkla aldığını bilmediğine dair yemin etmesini teklif ediyorum, dedi. üzerine Kindeli adam yemin etmeye hazırlandı- (el-Eş'as . Kays, sözlerine devam ederek bir önceki) hadisi (aynen) anlattı.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Dava Konusu Olan Hadiseyi Görmediğini Söyleyen Davalı Bir Adam Görmediği Bu Hâdise Hakkında Bilgisine Göre Yemin Eder
3625-)
Alkame b. Vâil b. Hucr el-Hadramî'nin babasından şöyle dediği rivâyet olunmuştur: bir adamla Kindeli bir adam (aralarında ihtilâfa düşerek) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldi(ler). Hadramevtli (adam diğerini göstererek); Allah'ın Rasûlü, bu adam, babama ait olan bir araziyi üzerinde hiçbir hakkı olmadığı halde zorla elimden aldı, dedi. Kindeli de: benim toprağımdır. Benim elimde bulunmaktadır. Onu ben işlemekteyim, cevabını verdi. (sallallahü aleyhi ve sellem) Hadramevtliye: Şahidin var mı?" diye sordu. Adam, " Hayır" cevabını verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Bu durumda senin ondan (sadece bir) yemin etmesini isteme hakkın vardır" buyurdu.(Hadramevtli bu cevabı işitince): Allah'ın Rasûlü, o, yemine önem vermeyen yalancının biridir. Hiçbir günahdan da çekinmez, dedi. Peygamber de). Senin için ondan (isteyebileceğin) bundan başka (bir şey) yoktur" buyurdu. eymân 223; Tirmizî, ahkâm 12; Ebû Dâvûd 3245 nolu hadis.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Dava Konusu Olan Hadiseyi Görmediğini Söyleyen Davalı Bir Adam Görmediği Bu Hâdise Hakkında Bilgisine Göre Yemin Eder
3626-)
Ebû Hureyre'den rivâyet edildiğne göre; (sallallahü aleyhi ve sellem) yahudilere (yemin teklif ederken) şöyle buyurdu: Sizden, Tevrat'ı Mûsâ'ya indiren Allah aşkına doğru söylemenizi istiyorum; Tevrat'ta zina eden kimse hakkında hiçbir hükme rastladınız mı?" Ebû Dâvûd, bu hadisi recm olayında (4446 numaralı hadis) da nakletmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Müslümanların İdaresinde Yaşayan Azınlıklar Nasıl Yemin Ederler?
3627-)
Şu (bir önceki) hadis (yine bir önceki) senediyle ez-Zührî'den de rivâyet olunmuştur. Bu hadiste (şu ibare vardır: ez-Zührî): Bana (bu hadisi) Müzeyne (kabilesin) den, ilim peşinde koşup onu gereğince belleyen bir adam haber verdi. (Ve bu adam bu hadisi kendisine rivâyet eden kimseden bahsederken) Saîd b. el-Müseyyeb'i zikretti" dedi ve (önceki hadisi) manasıyla rivâyet etti.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Müslümanların İdaresinde Yaşayan Azınlıklar Nasıl Yemin Ederler?
3628-)
İkrime'den rivâyet olunduğuna göre; (sallallahü aleyhi ve sellem) İbn Sûriyâ'ya (yemin teklif ederken) şöyle dedi: Size, sizi Firavun hanedanından kurtaran, denizi size yaran ve üzerinizi bulutlarla gölgelendiren ve size kudret helvasıyla bıldırcın indiren, Mûsâ'ya indirdiği Tevrat'ı size de gönderen Allah'ı hatırlatarak size yemin veriyorum. (Doğru söyleyin), siz kitabınızda recm cezasını görüyor musunuz?" Sûriyâ da: bana çok büyük bir yemin verdin. Artık benim yalan söylemem caiz olmaz, dedi. rivâyetine devam ederek bir önceki) hadisi (bütünüyle) rivâyet etti.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Müslümanların İdaresinde Yaşayan Azınlıklar Nasıl Yemin Ederler?
3629-)
Avf b. Mâlik'ten, şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) iki kişi arasında hüküm vermişti. (Bunlardan) aleyhine hüküm verilen adam, dönüp giderken; Hasbiyallah ve ni'mel vekîl = Bana Allah yeter; O, ne güzel bir vekildir" dedi. (Bunu gören) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de (ona): Allah miskinlerden hoşlanmaz. Senin akıllıca ve tedbirli davranman gerekir. Binaenaleyh bir iş karşısında acze düştüğün zaman, (işi oluruna bırakıverme, gereken tedbirleri akıllıca al) sonra; hasbiy-yallah ve ni'mel vekîl, de" buyurdu.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Kişi Hakkını İsbat İçin Yemin Edebilir
3630-)
Amr b. eş-Şerîd'in babasından, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Varlıklı bir kimsenin borcununu ödemeyi geciktirmesi (alacaklıya ondan) şikâyetçi olmayı ve (hâkime de) onu (hapis cezasıyle) cezalandırmayı meşru kılar." dedi ki; (Metinde geçen) " Yuhillu ırzahû" (cümlesi) " Ona sertçe çıkışabilir" analamına gelir, " Ve ukûbetehu" cümlesi de, " hapsedilebilir' anlamına gelir. istikraz 13; Nesâî, büyü 100; İbn Mâce, sadakat 18; Ahmed b. Hanbel, V, 388, 389.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Bir Kimseyi Borçtan Veya Diğer Haklarından Dolayı Hapsetmenin Hükmü
3631-)
Bedevilerden birisi olan Hirmâs b. Habib'in dedesinin şöyle dediği rivâyet olunmuştur: borçlu olan bir kimseyi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirmiştim. Bana;" Borçlunun peşini bırakma" buyurdu. (Bir süre) sonra da, " Ey Temîm oğullarının kardeşi, esirine ne yapmak istiyorsun?" dedi. Mâce, sadakat 18.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Bir Kimseyi Borçtan Veya Diğer Haklarından Dolayı Hapsetmenin Hükmü
3632-)
Behz b. Hâkim'in dedesinden rivâyet olduğuna göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir adamı, bir suçlamadan dolayı hapsetmiştir. diyât 20; Nesâî, sarık 2; Ahmed b. Hanbel, V, 2.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Bir Kimseyi Borçtan Veya Diğer Haklarından Dolayı Hapsetmenin Hükmü
3633-)
İbn Kudâme'nin dedi(ğine göre, Behz b. Hakim b. Muâviye'nin dedesi olan. Muâviye İbn Hayde'nin) kardeşi ya da amcası :Müemmel'in söyledi (ğine göre ise Muâviye'nin bizzat) kendisi kalkıp hutbe okumakta olan Hazret-i Peygamber'e varmış ve iki defa: niçin tutuklandılar? diye sormuş. Sonra cevap alamayınca bir şeyler daha söylemiş. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Onun komşularım serbest bırakınız" buyurmuş. Müemmel, (İbn Kudâme'nin rivâyetinde geçen) " hutbe okumakta olan" sözünü rivâyet etmemiştir. b. Hanbel, V, 2, 4.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Bir Kimseyi Borçtan Veya Diğer Haklarından Dolayı Hapsetmenin Hükmü
3634-)
Câbir b. Abdullah'tan (radıyallahü anh) şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Hayber'e gitmek istemiştim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e varıp selâm verdim ve kendisine; Hayber'e gitmek istiyorum, dedim. Vekilimin yanına vardığın zaman ondan (benim hesabıma) onbeş vesk (hurma) al. Eğer senden (benim vekilim olduğuna dair) bir alâmet isterse, elini onun köprücük kemiğinin üstüne koy" buyurdu.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Vekillik
3635-)
Ebû Hureyre (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyet olunduğuna göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Yol (un eni) hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz zaman onu yedi arşın yapın." mezâlim 29; Müslim, müsâkât 144; Tirmizî, ahkâm 20; İbn Mâce, ahkâm 16; Ahmed b. Hanbel, I, 235, 303, 313, 317, II, 228, 429, 466, 474, 495.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Bazı Kaza Yargı Hükümleri
3636-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet olduğuna göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Biriniz (din kardeşinizden) duvarına ağaç (ucu) sokmak için izin isterse (duvar sahibi) onu(n bu isteğim) reddetmesin" buyurmuştur. hadisi Ebû Hureyre'den rivâyet eden A'rac bu hadise ilâveten şunları da söyledi: Ebû Hureyre bu hadisi söyleyince onu dinleyen halk işittikleri sözlerden memnun olmadılar, hemen) başlarını önlerine eğdiler. Bunun üzerine (Ebû Hureyre): Sizi niçin (böyle hadisten) yüz çevirir bir halde görüyorum? (Şunu iyi bilin ki) ben bu (sözün sorumluluğu) nu sizin omuzlarınız üzerine atıyorum." dedi. Dâvûd dedi ki; Bu hadisi bana İbn Ebî Halef rivâyet etmiştir, en uzun rivâyet de budur." mezâlim 20, eşribe 24; Müslim, müsâkât 136; Tirmizî, ahkâm 18; İbn Mâce, ahkâm 15; Muvatta, akdiye 32; Ahmed b. Hanbel, II, 240, 463, 111,480.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Bazı Kaza Yargı Hükümleri
3637-)
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sahâbîlerinden olan Ebû Sırma'dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Zarar verene Allah zarar verir. Güçlük çıkarana Allah güçlük çıkarır." birr 27; İbn Mâce, ahkâm 17; Ahmed b. Hanbel, III, 457.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Bazı Kaza Yargı Hükümleri
3638-)
Semüre b. Cündeb'den rivâyet olunduğuna göre; Ensar'dan birisinin bahçesinde yeni dikilmiş bir hurma ağacı varmış. (Bahçe sahibi olan) kişi ailesi ile beraber (o bahçede kalıyor) imiş. Semüre o hurmanın yanına giri(p çıkı)yormuş. Onun bu giriş çıkışından (bahçe sahibi) rahatsız oluyor ve (bu durum) onun gücüne gidiyormuş. Bu sebeple (Semüre'den) bu hurmayı kendisine satmasını istemiş. Semüre (bu teklifi) kabul etmemiş. Bunun üzerine Semüre'ye ağacı (oradan söküp başka bir bahçeye) götürmesini teklif etmiş. (Semüre bu teklifi de) reddetmiş. Bunun üzerine (bahçe sahibi) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e varıp durumu kendisine anlatmış. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de Semüre'ye bu ağacı (bahçe sahibine) satmasını rica etmiş, Semüre (bu teklifi) kabul etmemiş. Sonra ona bu ağacı (buradan başka bir yere) nakletmesini teklif etmiş, (Semüre) bunu da kabui etmemiş. Bunun üzerine, yapılmasını tavsiye ettiği (iyi) bir iş olarak; Onu bu bahçenin sahibine bağışla, (karşılığında) sana şu kadar (sevap) var" diye emretmiş. yine) kabu! etmeyince; Sen zarar göreceksin!" demiş ve (bahçe sahibi olan) Ensarî'ye de: Git, onun hurmasını sök!" buyurmuş.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Bazı Kaza Yargı Hükümleri
3639-)
Urve'nin Abdullah b. ez-Zübeyr'den rivâyet ettiğine göre; adam (halkın) kendisi ile (hurma bahçelerini) suladıkları Harre arkı (içinden gelen su) yüzünden Zübeyr'den davacı olmuş. (Zübeyr'i dava eden bu) Ensarlı (zat Zübeyr'e): bırak, (önünü kesme kendi haline) akıp gitsin! demiş. (Zübeyr onun bu isteğini) kabul etmemiş. (sallallahü aleyhi ve sellem) de Zübeyr'e: Ey Zübeyr, (bahçeni) sula ve sonra suyu bırakıver, komşuna (gitsin)" buyurmuş. Bunun üzerine Ensarlı öfkelenip: Allah'ın Rasûlü! (Zübeyr) halanın oğlu olduğu için mi (böyle hüküm veriyorsun)? demiş. (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yüzünün rengi atmış, sonra: (Ey Zübeyr! Sen kendi bahçeni iyice) sula, sonra suyu (bahçe) temeline (veya ağaçların köklerine) erişinceye kadar salma" buyurdu. (sözlerine devam ederek) dedi ki: Allah'a yemin olsun ki," Rabbin hakkı için, onlar aralarında vuku bulan her çekişmede seni hakem kılmadıkları sürece iman etmiş olmazlar" Nisâ,(4) 65. âyetinin bu hâdise hakkında indiğini zannediyorum. tefsir (4) 12, sulh 12, müsâkât 6-8; Müslim, fadâil 129; Tirmizî, ahkâm 2( tefsir (4) 13; İbn Mâce, mukaddime 2, rühûn 20; Nesâî, kudât 19,27; Ahmed b. Hanbel, I, 166, IV, 5.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Bazı Kaza Yargı Hükümleri
3640-)
Sa'lebe b. EM Mâlik'den rivâyet olunduğuna göre; kendisi (ashab-ı kiramın) ileri gelenlerinden bazı kimseleri şöyle derlerken işitmiştir: bir adamın Kureyza oğulları (nın arazisi) içerisinde bir hissesi vardı. Mehzûr (vadisin)de suyunu beraberce paylaştıkları bir su kanalından dolayı (Kureyza oğullarını) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a şikâyet etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da onlar arasında; suyun (bir bahçede) ancak topuklara yükselinceye kadar (tutulabileceğine), yukarı (başta bulunan) kimsenin (suyu bu kadar süre bahçesinde tuttuktan sonra), aşağıda bulunan kimse(nin bahçesi) üzerine göndermesi gerektiğine hükmetti.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Bazı Kaza Yargı Hükümleri
3641-)
Amr b. Şu'ayb'in dedesinden rivâyet olunduğuna göre; (sallallahü aleyhi ve sellem), el-Mehzûr (denilen vadi)deki su kanalı hakkında, (insanın oradan gelen suyu) topuklara yükselinceye kadar tutabileceğine, (kanalın) yukarı (başında bulunan) kimse (nin onu bu kadar beklettikten) sonra aşağı (da bulunan bahçeler) üzerine bırakıvermesi gerektiğine hükmetmiştir. Mâce, rühûn 20; Muvatta, akdiye 28.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Bazı Kaza Yargı Hükümleri
3642-)
Ebû Saîd el-Hudrî'den, şöyle dediği rivâyet olunmuştur: adam bir hurma ağacına ait sahanın boyutları hakkında anlaşmazlığa düşerek Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a başvurmuşlardı. hadisi Amr b. Yahya'nın babasından nakleden Ebû Tuvale Abdurrahman b. Ma'mer ile Amr b. Yahya'dan) birinin rivâyetinde (şu ibare vardır): Hazret-i Peygamber) o ağacıfn ölçülmesini) emretti, (ağaç) ölçüldü yedi zira, (uzunluğunda) bulundu." (Diğerinin rivâyetinde de:) " Beş zira' (uzunluğunda) bulundu. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber, bu ağacın sahasının boyutları hakkında) buna göre hüküm verdi." ibaresi vardır. hadisi Ebû Tuvale'dert nakleden) Abdülaziz (b. Muhammed de bu tesbit işini açıklarken şöyle) dedi: (Hazret-i Peygamber, sözü geçen) hurmanın yapraksız dallarından birini(n getirilmesini) istedi. Dal getirildi ve ağaç (bu dalla) ölçüldü. Mâce, rühûn 23.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Davalar Bölümü
Konu: Bazı Kaza Yargı Hükümleri
3643-)
Kesîr b. Kays'dan şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Ben Dımaşk mescidinde Ebû'd-Derdâ ile birlikte bulunuyordum. bir adam gelip: Ebû Derdâ, ben sana Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şehrinden bir hadis için geldim. İşittiğime göre bu hadisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan sen rivâyet etmişsin. (Buraya) başka bir ihtiyaçtan dolayı gelmedim, dedi. Ebû'd-Derdâ da şöyle cevap verdi: ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle derken işittim: Her kim ilim tahsil etmek amacıyla bir yola gidecek olursa Allah onu cennet yollarından bir yola sokmuş olur. Kuşkusuz ki melekler ilim yolunda olan bir kimseden hoşnutluklarından dolayı (ona) kanatlarını sererler ve göklerde ve yerde bulunan (yaratık)larla suda bulunan balıklar (tümüyle Allah'tan) âlimin bağışlanmasını dilerler. Muhakkak ki âlimin âbide (olan) üstünlüğü ayın ondördüncü gecesindeki dolunayın diğer yıldızlara (olan) üstünlüğü gibidir. Âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler miras olarak dinar ve dirhem bırakmazlar, ilim bırakırlar. Kim o ilmi elde ederse çok büyük bir nasip elde etmiş olur." ilim 10; Tirmizî, Kur'an 10, ilim 19; İbn Mâce, mukaddime 17; Ahmed b. Hanbel, İl, 252, 325, 407.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, İlim Bölümü
Konu: İlim Öğrenmenin Önemi
3644-)
Eb'd-Derdâ (bir de) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den (bir önceki hadisin) manasını rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, İlim Bölümü
Konu: İlim Öğrenmenin Önemi
3645-)
Ebû Hureyre'den (radıyallahü anh) rivâyet olunmuştur, dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: İlim tahsil etmek için yola çıkan kimseye bu sebeple Allah cennetin yolunu kolaylaştırır. Ameli, kendisinin (cennete erişmesini) geciktiren bir kimseyi nesebi (cennete girmekte) çabuklaştıramaz." zikir 38; Tirmizî, Kur'an 10; İbn Mâce, mukaddime 17; Dârimî, mukaddime 32; Ahmed b. Hanbel, II, 252, 407.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, İlim Bölümü
Konu: İlim Öğrenmenin Önemi
3646-)
İbn Ebî Nemle el-Ensârî'nin babasından rivâyet olundu ğuna göre; (bir gün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanında oturuyormuş. (Hazret-i Peygamber'in) yanında bir yahudi varmış. Derken oradan bir cenaze geçmiş. Bunun üzerine (yahudi): Muhammed, cenaze kabirde konuşur mu? diye sormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah en iyi bilir" cevabını vermiş. Yahudi ise; cenaze konuşur, demiş. üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: Kitap ehlinin sözlerini ne tasdik ediniz, ne de yalanlayınız. (Ancak) biz Allah'a ve peygamberlerine inandık deyiniz, (Eğer onların sözü) asılsız ise tasdik etmemiş olursunuz. Eğer doğru ise o sözü yalanlamamış olursunuz." şehadât 29; tefsir sûre (2) 11, i'tisâm 25, tevhid 51.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, İlim Bölümü
Konu: Kitap Ehlinin Sözlerini Rivâyet Etmenin Hükmü
3647-)
Zeyd b. Sâbit'in (radıyallahü anh) şöyle dediği rivâyet olunmuştur: (sallallahü aleyhi ve sellem) bana emretti de ben kendisi (ne hizmet etmek) için yahudilerin yazısını öğrendim. (Hazret-i Peygamber bu hususta bana)" Vallahi yazışmalarım hususunda yahudilere güvenemiyorum" dedi. Ben de yarım ay geçmeden yahudilerin yazısını iyice öğrendim. (Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir mektup) yaz (mak iste)diği zaman kendisine ben yazıveriyordum. Kendisine bir mektup yazıldığı zaman da ben okuyuveriyordum. ahkâm 40; Tirmizî, isti'zan 23; Ahmed b. Hanbel V, 186.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, İlim Bölümü
Konu: Kitap Ehlinin Sözlerini Rivâyet Etmenin Hükmü
3648-)
Abdullah b. Ömer'den (radıyallahü anhümâ) şöyle dediği rivâyet olunmuştur: muhafaza etme düşüncesiyle Resûlüllah (radıyallahü anh)'dan işittiklerimin hepsini yazıyordum. Kureyş (kabilesinden bazı müslümanlar) " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) öfkeli halinde de sakin halinde de konuşan bir insan iken sen ondan duyduğunu yazıyor musun?" diyerek beni bundan menettiler. de yazmaktan vazgeçtim ve bu durumu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a anlattım. Parmağıyla ağzına işaret ederek; Sen yaz(maya devam et), varlığım elinde olan Allah'a yemin olsun ki bundan haktan başkası çıkmaz" buyurdu.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, İlim Bölümü
Konu: İlmi Yazı İle Kaydetmek
3649-)
Muttalib b. Abdullah b. Hantab'tan rivâyet olunmuştur; dedi ki: gün) Zeyd b. Sabit, Muâviye'nin yanına girmişti. (Muâviyç ona, Hazret-i Peygamber'den rivâyet ettiği) bir hadisi sordu. (Zeyd ona bu hadisi rivâyet edince Mûaviye orada bulunan) bir adama bu hadisi yazmasını emretti. Bunun üzerine Zeyd ona: (sallallahü aleyhi ve sellem) bize kendi sözlerinden hiçbirini yazmamamızı emretti, dedi. (O adam da yazmış olduğu) bu hadisi sildi.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, İlim Bölümü
Konu: İlmi Yazı İle Kaydetmek
3650-)
Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh)'dan şöyle dediği rivâyet olunmuştur: (Hazret-i Peygamber zamanında) Kur'an ve şahadet kelimesinden başka bir şey yazmadık. zühd 72; Dârimî, mukaddime 42; Ahmed b. Hanbel, III, 12, 21, 39, 56.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, İlim Bölümü
Konu: İlmi Yazı İle Kaydetmek
3651-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet olunmuştur; dedi ki: Mekke feth edilince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ayağa kalktı- (Ebû Hureyre sözlerine devam ederek) Hazret-i Peygamber'in (orada) okuduğu bir hutbesini anlattı (ve şöyle) dedi: üzerine Yemen halkından Ebû Şâh denilen birisi ayağa kalkıp; Allah'ın Rasûlü, (bu hutbeyi) bana yazıverin, dedi. (Hazret-i Peygamber de orada bulunan kâtiplerine); - (Bunu) Ebû Şâh'a yazıverin" buyurdu. ilim 39, lukata 7; Ebû Dâvûd, menâsik 89, diyât 4; Tirmizî, ilim 12; Ahmed b. Hanbel, II, 238.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, İlim Bölümü
Konu: İlmi Yazı İle Kaydetmek
3652-)
Velîd'in şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Ben Ebû Amr'a; yazdığı nedir? diye sordum. gün Ebû Hureyre'nin, kendisinden (Peygamberden) duyduğu hutbedir, cevabını verdi.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, İlim Bölümü
Konu: İlmi Yazı İle Kaydetmek
3653-)
Âmir b. Abdullah b. ez-Zübeyr'in, babasından şöyle naklettiği rivâyet olunmuştur: (Babam) Zübeyr'e: sahâbîlerinin kendisinden rivâyet ettikleri gibi seni hadis rivâyet etmenden alıkoyan nedir? diye sordum, şöyle cevap verdi: yemin olsun ki, (aslında) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın yanında benim özel bir itibarım ve yerim vardır. Fakat ben onu," Kim benim adıma bile bile bir yalan söylerse cehennemden yerini hazırlasın" buyururken işittim. (Bu yüzden hadisleri yanlış rivâyet etme korkusundan buna yanaşamadım.) ilim 38, cenâîz 33, menâkıb 5, enbiya 50, edeb 109; Müslim, iman 112, zühd 72; Ebû Dâvûd, eymân 1, ilim 4, edeb 152; Tirmizî, fiten 70, edeb 13, ilim 6, 8, 13, tefsir 1, menâkıb 19; İbn Mâce. mukaddime 4, 23, ahkâm 9; Dârimî, mukaddime 25, 46, 50; Ahmed b. Hanbel, I, 65, 70, 78, 130, 131, 223, 269, 293, 323, 367, 389, 401, 402, 405, 436, 454, II, 158, 159, 171, 202, 214, 321, 365, 410, 413, 469, 501, 509, 519, III, 12, 39, 422, IV, 47, 50, 91, 93, 100, 156, 159, 201, 245, 252, 334, 367, 436, 441, V, 166, 292, 297, 310, 412.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, İlim Bölümü
Konu: Resûlüllah Adına Yalan Söylemenin Sorumluluğu