Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı
5247-)
Hazret-i İbn Abbâs'dan demiştir ki: Bir fare gelip (yanmakta olan) bir fitili sürümeye başladı ve onu getirip Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'nın önüne (yani) üzerinde oturmakta olduğu küçük bir hasırın üzerine attı da hasırda dirhem büyüklüğünde bir yer yandı. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber): Yatacağınız zaman lambalarınızı söndürünüz. Çünkü şeytan bu fare gibilerine böyle işler işlemeye önderlik eder de (o fare gibi şeylerle) sizi yakar" buyurdu. eşribe 22, bedu’l-halk 11, 16; Müslim, eşribe 96-97; Tirmizi, et'ime 15; İbn Mace, eşribe 16; Muvatta, sıfatünnebiyy 21; Ahmed b. Hanbel, II, 363, II, 301, 374, 386, 395, V, 82, 262.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Geceleyin Evlerde Yanmakta Olan Ateşleri Söndürme Hakkında Gelen Hadisler
5248-)
Hazret-i Ebû Hureyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Biz kendileriyle savaştığımızdan bu yana yılanlarla hiç barış yapmadık, (Binaenaleyh intikam alacakları) korkusuyla onlardan birini (öldürmeyi) bırakan kimse benden değildir."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yılanları Öldürme Hakkında
5249-)
Hazret-i İbn Mesud'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Yılanların hepsini öldürünüz. Onların intikamından (ve bu korkusundan dolayı onları öldürmekten kaçman) kimse benden değildir."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yılanları Öldürme Hakkında
5250-)
Hazret-i İbn Abbâs'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Yılanların kendisini takib edecekleri korkusuyla onları öldürmeyi terk eden kimse bizden değildir. Biz onlara savaşa girdiğimizden beri onlarla hiç barış yapmadık."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yılanları Öldürme Hakkında
5251-)
Hazret-i Abbâs b. Abdilmuttalib'den (rivâyet edildiğine göre) kendisi (birgün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Zemzem kuyusunu(n içine düşen şeyleri çıkarmak suretiyle) temizlemek istiyoruz. (Fakat) onun içinde küçük (ince ve beyaz) yılanlardan da var" demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'de onların öldürülmesini emretmiş.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yılanları Öldürme Hakkında
5252-)
(Salim b. Abdullah b. Ömer'in) babasından (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Yılanları, (özellikle) iki çizgili ve kısa kuyruklu olanları öldürünüz, çünkü bunlar gözü alır ve cenini düşürür." hadisin ravisi Salim) dedi ki: Abdullah (b. Ömer) bulduğu her yılanı öldürürdü. (Birgün) O'nu Ebû Lübabe yahut da (amcası) Zeyd b. el Hattab bir yılanı kovalarken gördü de: şu ki; öldürülmeleri yasak olan yılanlar, evlerde yaşayanlardır" dedi. bedû’l-halk 14; Müslim, selâm 128-129; Tirmizi, sayd 15; Ahmed b. Hanbel, II, 9, 121; III, ,452, 453, VI, 157,230.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yılanları Öldürme Hakkında
5253-)
Hazret-i Ebû Lübabe'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) evlerde bulunan küçük (ve ince) yılanların öldürülmesini yasaklamıştır. Ancak (evlerde yaşayan) bu yılanlardan iki çizgili ve kısa kuyruklu olanlar öldürülebilir. Çünkü bunlar gözü alırlar ve kadınların karnında olan cenini düşürürler.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yılanları Öldürme Hakkında
5254-)
Hazret-i Nafi'den (rivâyet edildiğine göre) şu bir önceki hadiste geçen) Hazret-i Ebû Lübabe'nin anlattığı olaydan sonra Hazret-i (Abdullah) İbn Ömer, evinde bir yılan bulmuş da onun (evden çıkarılmasını) emretmiş. Bunun üzerine (o yılan evden) Baki mezarlığına çıkarılmıştır.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yılanları Öldürme Hakkında
5255-)
(Bir önceki hadisi) Hazret-i Nafi'den Hazret-i Üsame de rivâyet etti. (Üsame'nin rivâyet ettiği) bu hadiste (bir önceki hadisten fazla olarak şu cümle de bulunmaktadır:) dedi ki: Sonra ben o yılanı (tekrar Hazret-i Abdullah b. Ömer'in) evinde gördüm."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yılanları Öldürme Hakkında
5256-)
Muhammed b. Ebû Yahya'dan; demiştir ki: Babam(ın) bana haber verdi(ğine göre birgün) arkadaşıyla birlikte, Hazret-i Ebû Said'i ziyarete gitmişler. (Babam olayın devamını şöyle anlattı): Arkadaşımla beraber (Ebû Said'in) yanından çıktık. Bir arkadaşımızla karşılaştık, O da hastalıktan yatmakta olan Ebû Said'in yanına girmek istiyordu. (Biz onun yanından ayrılıp) mescide doğru yöneldik ve (varıp) mescide oturduk. Derken (bu arkadaşımız da mescide) geldi ve bize Hazret-i Ebû Said'i şöyle derken işittiğini söyledi: (sallallahü aleyhi ve sellem): Muhakkak ki yılanlar cinnilerdendir. Her kim evinde (onlardan) birini görürse, üç defa (bu evde size yer yoktur, eğer bir daha sizi burada görürsem bu evi başınıza dar ederim, Benden söylemesi, Artık olacak olan şeylerden dolayı bir daha da beni suçlamayın (demek suretiyle) onu sıkıştırsın. rağmen yine de eve) gelirse onu öldürsün. Çünkü o şeytandır" buyurdu. b. Hanbel, III, 27.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yılanları Öldürme Hakkında
5257-)
Ebû Saıb den; demiştir ki: Said'in yanına varmıştım. Onun yanında otururken, sedirinin altında bir şeyin kıpırtısını işittim ve hemen (ona doğru bir) baktım. Bir de ne göreyim, bir yılan. Bunun üzerine hemen ayağa kalktım. Ebû Said: da ne oluyor (öyle), dedi. bir yılan var, dedim. yapmak istiyorsun, dedi. öldüreceğim, dedim. Evinde kendi odasının karşısında bulunan bir odayı göstererek: odada amcamın oğlu vardı. Hendek savaşı günü ailesine (gitmek üzere Hazret-i Peygamber'den) izin istemişti. Kendisi daha yeni evlenmişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de (ailesinin yanına gitmesi için) kendisine izin verdi. Ve ona silahıyle gitmesini emretti. (Kendisi) evine varınca, hanımını evin kapısı önünde ayakta dikili bir halde buldu. Bunun üzerine (kıskançlığı tuttu da) süngüsü(nü) karısına çevirdi. (Süngünün kendisine çevrildiğini gören kadın) " Acele etme! (Eve bir gir de) beni dışarı çıkaran şeyi (sen de) gör!" dedi. (Aldığı bu cevap üzerine) hemen eve girdi. Bir de ne görsün; büyük bir yılan. Hemen süngüyü ona sapladı, sonra (yılan) süngü kendisine saplanmış olduğu halde hareket etmekte iken onu (süngünün ucunda) dışarı çıkardı. (Yılan bir ara süngüden kurtulup hasmının üzerine saldırdı uzun bir boğuşmadan sonra her ikisi de öldüler.) Onlardan hangisi, yılan mı yoksa adam mı erken öldü, bilemiyorum. Bunun üzerine onun kavmi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek: Ey Allah’ın Resulü: Allah'a dua et de arkadaşımızı (yeniden) diriltsin!" dediler. (Hazret-i Peygamber de:) için istiğfar ediniz." dedi. Sonra " cinlerden bir topluluk Medine'de müslüman oldular. Onlardan birini (evinizde) gördüğünüz zaman onu üç defa korkutunuz. Onu öldürmek istediğiniz halde öldürmekten vazgeçip sadece korkutmakla yetindikten sonra yine de size (evinizde) görünecek olursa üçüncü defaki tehdidinizden sonra onu öldürünüz" buyurdu. selâm 139; Tirmizî sayd 15; Ahmed b. Hanbel, II, 41.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yılanları Öldürme Hakkında
5258-)
Şu (bir önceki) hadis kısa olarak İbn Aclân'dan da (rivâyet edilmiştir. Bu rivâyete göre Hazret-i Peygamber) şöyle buyurmuştur: Ona üfç (defa) izin versin. (Bu izin kullanıldıktan) sonra (yılan) yine de (evde) kendisine görünecek olursa hemen onu öldürsün. Çünkü o şeytandır."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yılanları Öldürme Hakkında
5259-)
Hişam b. Zühre'nin azadlı kölesi Ebû's-Saib (in) rivâyet ettiğine göre kendisi (birgün) Ebû Said el-Hudrî'nin yanına girmiş- (Hişam) bu rivâyetinde (bir önceki hadisin) bir benzerini ondan daha geniş bir şekilde anlattı. (Bu rivâyete göre Hazret-i Peygamber) şöyle buyurmuş: üç gün izin verin. Bu üçgünlük izinden sonra (evinizde) size yine de görünecek olursa (o zaman) onu öldürünüz. Çünkü o şeytandır.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yılanları Öldürme Hakkında
5260-)
(Abdurrahman b. Ebi Leylâ'nın) babasından (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e evlerde bulunan yılanlar sorulmuş da şöyle buyurmuş: birini evlerinizde gördüğünüz zaman " ünşidikünnel ahdellezi ehaze aieykünne Nuh, üncidü künel ahdellezî ehaze aleykünne Süleyman enlâ tü'zûna: Bizi rahatsız etmeyeceğinize dair Hazret-i Nuh ile Hazret-i Süleyman'a vermiş olduğunuz söz aşkına (evimizi terk ediniz)" deyiniz. Eğer (buna rağmen yine de evinize) gelirlerse (o zaman) onları öldürünüz. sayd 15.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yılanları Öldürme Hakkında
5261-)
Hazret-i (Abdullah) b. Mesûd (radıyallahü anh)'den demiştir ki: Gümüşden bir dal gibi bembeyaz (küçük ve ince) yılanların dışında tüm yılanları öldürünüz." Dâvûd dedi ki; Adamın birisi bana (metinde geçen ve gümüşten bir dal gibi bembeyaz, küçük ve ince yılan anlamına gelen) cânn (hakkında): O yürürken (vücudu sağa-sola hiç) eğrilmez" dedi. Gerçekten bu (söz) doğruysa onun hakkında (en belirgin) alâmet budur.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yılanları Öldürme Hakkında
5262-)
Amir b. Sa'd'in babasından demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), zehirli kertenkelenin öldürülmesini emretti ve ona Füveysik: fasıkcık adını verdi. bedü'l-halk 15, enbiya 8; Müslim, selâm 142. 144; Nesâî, menasik 115; İbn Mace. sayd" 12; Darimî, edahi 72; Ahmed b. Hanbel, I. 176. VI. 421. 426.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kertenkelenin Öldürülmesi
5263-)
Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: kim zehirli kertenkeleyi bir vuruşta öldürürse ona şu ve şu kadar sevap vardır. Kim de onu ikinci vuruşta öldürürse ona birinciden aşağı olmak üzere şu ve şu kadar sevap vardır. Kim üçüncü vuruşta öldürürse ona da ikinciden aşağı olmak üzere şu ve şu kadar sevap vardır. selâm 146; Tirmizî, sayd 12; Ahmed b. Hanbel, I, 420, II, 355.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kertenkelenin Öldürülmesi
5264-)
Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Zehirli kertenkeleyi) İlk vuruşta (öldüren kimse için) yetmiş sevap vardır."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kertenkelenin Öldürülmesi
5265-)
Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Peygamberlerden birisi bir ağaç altına indi de kendisini (orada) bir karınca ısırdı. Bunun üzerine (yanında bulunan kimselerden eşyası)nı (oradan çekmelerini) istedi. Bu emir üzerine (eşyası) ağacın altından çıkarıldı. Sonra o karınca hakkında emir verdi de derhal (yuvası) yakıldı. Bunun üzerine (yüce) Allah kendisine; o birtek karıncayı) yaksaydin ya?' diye vahy buyurdu." selâm 149.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Küçük Kırmızı Karıncaları Öldürmenin Hükmü
5266-)
Hazret-i Ebû Hüreyre'nin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan (rivâyet ettiğine göre) Peygamberlerden birini bir karınca ısırmış da emir vererek karıncanın yuvasını yaktırmış. Bunun üzerine Allah O'na: Seni bir karınca ısırdı diye ümmetlerden teşbihte bulunan bir ümmeti helak mi ettin?" diye vahy buyurmuştur. cihad 153, Nesaî, sayd 38, İbn Mâce, sayd 10; Ahmed b. Hanbel, II, 403.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Küçük Kırmızı Karıncaları Öldürmenin Hükmü
5267-)
(Hazret-i Abdullah) İbn Abbâs (radıyallahü anh)'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hayvanlardan dördünü öldürmeyi yasaklamıştır: Karınca, balansı, çavuşkuşu ve göçeğen kuşu." Mâce, sayd 10; Darimî, edahi 26; Ahmed b. Hanbel, I, 332, 347.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Küçük Kırmızı Karıncaları Öldürmenin Hükmü
5268-)
(Abdurrahman İbn Abdillah'ın) babasından; demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte bir seferde idik. Bir ihtiyacını gidermek için (bizden) ayrılmıştı. (O sırada) iki yavrusuyla birlikte bir serçe kuşu gördük ve iki yavrusunu da yakaladık. (Ana) kuş geldi ve üzerimizde kanatlarını gererek uçmaya başladı. Derken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve: Bu hayvanı yavrusu sebebiyle bu musibete kim uğrattı? Haydi yavrusunu ona geri verin" dedi ve (bir de) Bizim yakmış olduğumuz bir karınca yuvası gördü. Bunun üzerine: kim yaktı? diye sordu. (yaktık), cevabını verdik. cezalandırmak ateşin rabbinden başkasına yakışmaz, buyurdu.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Küçük Kırmızı Karıncaları Öldürmenin Hükmü
5269-)
Abdurrahman b. Osman'dan (rivâyet edildiğine göre) doktorun biri, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e kurbağayı ilaç olarak kullanmayı sordu da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onu kurbağayı öldürmekten nehyetti. sayd 36.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kurbağa Öldürmenin Hükmü
5270-)
Abdullah b. Mugaffel'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) fiske taşı atmayı yasakladı ve: O av avlamaz. Düşmanı yaralamaz, ancak göz çıkarır, diş kırar" buyurdu." edeb 122, Tefsir sure 48/5; Müslim, sayd 54; Ebû Dâvûd, diyat 19; Nesaî, kasame 40; İbn Mace, sayd 11, mukaddime 2; Darimî, mukaddime 40; Ahmed b. Hanbel, IV, 86, V, 46, 54-57.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Fiske Taşı Atmanın Hükmü
5271-)
Ümmü Atiyye el-Ensariyye'den (rivâyet edildiğine göre) Medine'de kızları sünnet eden bir kadın varmış da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: Çok derinden kesme, çünkü bu kadına daha çok tat verir. Kocası için de daha hoştur" buyurdu. Dâvûd dedi ki: Bu hadisin manası aynı senetle Ubeydullah b. Amr vasıtasıyla Abdülmelik'den de rivâyet edilmiştir. Bu hadis sağlam değildir. Mürsel olarak da rivâyet edilmiştir, Muhammed b. Hassanın kimliği) meçhuldür. (Binaenaleyh) bu hadis zayıftır.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Sünnet Olmak
5272-)
(Hamza b. Ebi Üseyd el-Ensarî'nin) babasından (rivâyet edildiğine göre) kendisi (birgün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i mescidin dışında konuşurken işitmiş (ve orada Hazret-i Peygamberin konuşmakta olduğunu gören) erkekler (Hazret-i Peygamberi daha yakından dinleyebilmek için) yolda (Hazret-i Peygamber'in etrafında) bulunan kadınlarla karışmışlar. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlara (hitaben): Geri çekilin, sizin yolun ortasından gitmeniz (doğru) olmaz. Size gereken yolun kenarı (ndan yürümeniz)dir" buyurdu. üzerine kadınlar duvara sürtünerek yürür oldular. Hatta (yolun kenarında bulunan) duvar(lar)a sürtünürcesine yürümelerinden dolayı elbiseleri (zaman zaman) duvar(lar)a takılıyordu.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kadınların Erkeklerle Beraber Yolda Yürümeleri
5273-)
Hazret-i İbn Ömer'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir erkeğin (kendisine nikâh düşen) iki kadın arasında yürümesini yasaklamıştır.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kadınların Erkeklerle Beraber Yolda Yürümeleri
5274-)
Hazret-i Ebû Hüreyre'nin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den (rivâyetine göre) Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurmaktadır" Ademoğlu dehre söverek bana eziyet etmektedir. Oysa dehri (yaratan) Benim; geceyi ve gündüzü Ben idare ederim. es-Serc (bu hadisi rivâyet ederken, Muhammed b. es-Sabah'ın rivâyetinden farklı olarak) Said (den rivâyet edildi) yerine " İbn el-Müseyyeb'den (rivâyet edildi)" tefsir 45/1, tevhid 35, Müslim, elfaz 2, 3; Ahmed b. Hanbel, II, 238, 272. dedi.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İnsanın Dehre Sövmesinin Hükmü
18381839-)
numaralı hadis-i şeriflerde Resûl-i Ekrem'in ihramlı iken kan aldırması başındaki rahatsızlığa bağlı olarak zikredildiğinden İmam Mâlik, zaruret olmadıkça ihramımın kan aldırmasının caiz olmadığını söylemiştir. Şerhü'l-Muvatta', III,. 85. Mâliki ulemâsından Zürkânî de bu konuda şunları söylüyor: kan aldırmak kuvvet za'fına ve yorgunluğa sebeb olduğundan, ihramlının kan aldırması mekruhtur. Nitekim kan aldırmaktan daha hafif olduğu halde hacılar için Arefe günü oruç tutmak bile mekruh sayılmıştır." Şerhü'l-Muvatta', III, 85. Basrî'ye göre ise, saç kesilmeden yapılsa bile, ihramlınm kan aldırması fidyeyi gerektirir. ulemâsına göre başını tıraş ettirmedikçe ihramlıya kan aldırmasından dolayı fidye gerekmez. kan aldırmanın iki nevi olduğunu söylemiştir. Bunların birincisi başta olur ve saçları kesmek icâbeder. Bu tür kan aldırmadan dolayı fidye lâzım gelir. nevi, vücudun başka bir yerinden, kıl keserek kan almakla olur. Bu takdirde yine fidye lâzımdır. " başla vücudun sair yerlerinin saçları hükmen müsavidir," deniliyor. İmâm-ı Azam'la İmâm Şafiî'nin kavilleri de budur. göre fidye yalnız başı tıraş etmekle lâzım gelir. saç kesmeyi gerektirmeyen bir yerden alınırsa zarurete binâen alındığı takdirde fidye lâzım değildir. Zaruret yokken alınırsa, İmâm Mâlik'e göre câîz değil, Sahnûn'a göre caizdir. Sahnûn'un kavli Atâ'dan da rivâyet olunmuştur.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Kan Aldırması