Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı

1804-) İbn Abbâs'dan rivâyet edildiğine göre Mu'âviye O'na; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in saçından (bir kısmım) Merve'de makasla kısalttım -veya- Merve'de O'nun saçının-makasla kısaltıldığını gördüm demiştir. hac 127; Müslim, hac 209, 210; Ahmed b. Hanbel, IV, 96 98-Nesâî menâsik 183. hadisi) İbn Hallad dediki; Muâviye (Rivâyetinde); Ahbarahû" sözünü zikretmedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Kıran Haccı
1805-) İbn Abbâs'dan rivâyet edildiğine göre, kendisine Muâviye (şöyle) demiştir: benim Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın saçlarından (bir kısmını) bir Arap makasıyla kısalttığımı bilmiyor musun? hasen rivâyetine, " hac (niyetiyle girildiği ihramdan çıkması) için" sözünü ilâve etmiştir. hac, 127; Müslim, hac 209, 210; Nesâî, menâsik 183; Ahmed b. Hanbel, IV, 96, 98.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Kıran Haccı
1806-) İbn Abbâs'dan şöyle dediği nakledilmiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) umre için, ashabı da hac için ihrama girdi(ler). hac 196; Nesâî, menâsik 77.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Kıran Haccı
1807-) Salim b. Abdullah’tan, Abdullah b. Ömer'in şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda Haccında umreyle haccı (birleştirerek) temettü' yaptı ve hedy kurbanı kesti. Hedyi Zulhüleyfe'den beraberinde götürdü. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) önce umre, sonra da hac için telbiye getirdi. Halk da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte umreyle haccı (birleştirerek) temettü' yaptı(lar). Halkdan bazıları hedy kurbanı almış ve göndermiş, bazıları da almamıştı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye varınca halka (hitaben); Sizden her kim hedy kurbanı getirdi ise o kimse haccını edâ edinceye kadar kendisine haram olan hiç bir şeyi (kendisine) helâl kılamaz. Sizden kim hedy getirmedi ise, hemen Beyt'i ve Safa ile Mene'yi tavaf etsin ve saçını kısaltarak ihramdan çıksın! Daha sonra hac için telbiye getirerek kurban kessin! Hedy kurbanı bulamayan (kimse) hac esnasında üç, ailesi yanına döndüğü zamanda yedi gün oruç tutsun" buyurdu. (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekkeye vardığında tavaf yaptı ve ilk işi rüknü selâmlamak oldu. Sonra yedi tavafın üçünde remel ile yürüdü, dördünü ise, âdi yürüyüşle yürüdü. Nihayet Beyt'i tavafım bitirince (Hazret-i İbrahim'e âid) makamın yanında iki rekat namaz kıldı. Sonra selâm vererek namazdan çıktı ve Safâ'ya giderek Safa ile Merve arasında yedi tavaf yaptı. Sonra haccını bitirinceye kadar (ihramlı olduğu için) kendisine haram kılınan hiç bir şeyi kendisine helâl kılmadı. Bayram günü kurbanını kesti. Ve (Mekke'ye) inip, Beyt'i tavaf etti. Ondan sonra (ihrama girince) kendisine haram kılınan her şeyi kendisine helâl kıldı. Halkdan (yanında) hedy götürenler de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yaptığı gibi yaptılar. hac 104; Nesâî, menâsik 50; Müslim, hac 174.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Kıran Haccı
1808-) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Hafsa (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre kendisi (Veda Haccında) Resûlallah, (bu) insanlara ne oluyor da sen umre (için girdiğin) ihramından çıkmadığın halde onlar ihramdan çıktılar? demiş. Resûl-i Ekrem de; Ben başımı keçeledim, kurbanıma nişan taktım. Binâenaleyh kurbanı kesinceye kadar ihramdan çıkamam" buyurmuşlar. hac 126, libâs 69; Müslim, hac 176; Nesâî, menâsik 40; İbn Mâce, menâsik 72;Ahmed b. Hanbel VI, 125.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Kıran Haccı
1809-) Selîm b. Esved'den rivâyet edildiğine göre Ebû Zer (radıyallahü anh); Hacca niyet edip de sonra haccını umreye tebdil eden kimse(ler) hakkında, bu (ruhsatı) ancak, (Veda Haccında) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'la birlikte bulunan kimseler içindir" dermiş. hac 160; Nesâî, menâsik 77; İbn Mâce, menâsik 42.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Haccı Umreye Tebdil Etmek
1810-) Bilâl b. el-Haris'den nakledilmiştir ki: Ben; Resûlallah, haccı feshederek (umreye çevirmek) sadece bize mi mahsûsdur, yoksa bizden sonrakiler için, (de geçerli) midir? diye sordum. Hayır! Sadece bize mahsûsdur" buyurdu. menâsik 77; İbn Mâce, menâsik 41, 42; Dârimî, menâsik 37, Ahmed b. Hanbel, III, 469.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Haccı Umreye Tebdil Etmek
1810-) numaralı hadis-i şerîf. Beyhâkî'nin ifâdesine göre Müslim b. Haccâc bu hadis hakkında şöyle demiştir: Ben Ahmed b. Hanbel'i: farz olduğuna delalet eden bundan daha güzel bir hadis görmedim, derken işittim." Fakat bu görüş, " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu sözünde umrenin farz olduğuna delâlet eden bir ifâde yoktur. Çünkü Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz, babası hac ve umre yapmaktan âciz kalan bir oğula babasının yerine hac yapabileceğini söylemiştir. Bir kimsenin babasının yerine hac ve umre yapmasının farz olmadığında ise, icmâ vardır;-gerekçesiyle reddedilmiştir. bu anlattıklarımızdan umrenin farz değil, sünnet olduğu anlaşılır. Çünkü " asi olan berâet-i zimmettir." mad. 8. Binaenaleyh kişinin bir işle mükellef olduğuna dair açık bir delil bulunmadıkça o işle mükellef olduğuna hükmedilemez. Dolayısıyla hakkında delil bulunmadığı için bir kimsenin babasının yerine haccetmekle ya da umre yapmakla mükellef olduğuna hükmedilemez. Ayrıca umrenin farz olduğunu iddia edenlerce delil olarak ileri sürülen; biz birgün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında otururken bir adam gelerek: Muhammed İslâm nedir? diye sordu Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem de: Allah'dan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehâdet etmen ve Beyt'i haccedip umre yapmandır" Sünen, 282; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 350. anlamındaki hadis de bu konuda delil olarak gösterilemez. Çünkü bu hadis umrenin farz olmadığını kesinlikle ifâde eden sahih hadislere aykırıdır ve bu hadisin daha kuvvetli olan rivâyetlerinde " umre etmendir" sözü yoktur. b. Sâbit'in rivâyet ettiği " Hac etmek ve umre yapmak farzdır" Sünen, II, 284. anlamındaki hadis ise senedinde İsmail b. Mûsâ el-Mekkî bulunduğu için zayıftır. b. Ebî Rebâh’ın Câbir b. Abdillah'dan rivâyet ettiği, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem " hac ve umre farzdır" buyurdu. es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 350. anlamındaki hadisi de senedinde İbn Lehîâ olduğu için zayıftır ve delil olma niteliğinden uzaktır. konusunda Mûsânnif Ebû Dâvûd'un temas etmediği üç meseleye temas etmekte fayda görüyoruz:

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Umre
1811-) Abdullah b. Abbâs (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki: Fadl b. Abbâs, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın terkisinde bulunuyordu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e Has'am Kabilesi'nden bir kadın fetva istemeye geldi. Derken Fadl kadına, kadın da Fadl'a bakmaya başladılar. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Fadl'ın yüzünü öbür tarafa çevirmeye başladı. Kadın: Resûlüllah! Allah'ın, kullarına hac hakkındaki farizası babama pir-i fâni iken yetişti. Babam deve üstünde duramıyor. Binâenaleyh, onun namına ben hac edebilir miyim? dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Evet" cevabını verdi. Bu (hâdise) Veda Haccında oldu. meğâzî 77; hac 1, sayd 24; Müslim, hac 408; Nesâî, menâsik 2, 10, 11, 174; İbn Mâce, menâsik 10; Muvattâ', hac 97; Dârimî, menâsik 4; Ahmed b. Hanbel, I, 212, VI, 429.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Kişi Başkasının Yerine Hacc Edebilir Mi?
1812-) Hafs b. Ömer dedi ki: Âmir oğullarından bir adam; Resûlallah (sallallahü aleyhi ve sellem) babam ihtiyar bir kimsedir. Hacca ve umreye gücü yetmiyor, (yaya veya binitli olarak) yolculuğa da (dayanamıyor), dedi. (Resûl-i Ekrem de); Babanın yerine hac ve umre yap" buyurdu. hac 87; Nesâî, menâsik 2, 10; İbn Mâce, menâsik 10; Ahmed b. Hanbel, IV,10, 11, 12.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Kişi Başkasının Yerine Hacc Edebilir Mi?
1813-) İbn Abbâs'dan rivâyet olunduğuna göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir adamı " Şübrüme için lebbeyk" derken işitti de (O'na): Şübrüme kimdir?" diye sordu. (O adam da): Kardeşimdir -yahutta- " Yakınımdır" deyince (O'na): Sen kendin için hac yaptın mı?" diye sordu. (O adam da): Hayır" deyince; Sen (önce) kendin için bir hac yap da ondan sonra Şübrüme'nin yerine hac yap" buyurdu. Mâce, menâsik 9.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Kişi Başkasının Yerine Hacc Edebilir Mi?
1814-)  Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın telbiyesi (şundan ibaretti): Tekrar tekrar icabet sana Ya Rabbi, tekrar icabet sana, tekrar icabet sana, senin ortağın yoktur, emret! Hamd sana mahsûstur, nimeti veren sensin, mülk (kâinatın mutlak egemenliği) senindir, senin benzerin ve ortağın yoktur." hadisin râvilerinden Nâfi') dedi ki: Abdullah b. Ömer telbiyesine (şu kelimeleri de) eklerdi: Emret, emrine amadeyim, emret! Senden saadetler dilerim, hayır(lar) senin elindedir, dilek(ler) sana (arzedilir) amel(ler) de sanadır." hac 26; Müslim, hac 19, 22; Tirmizî, hac 13; Nesâî, menâsik 54; Muvatta', hac 28; Dârimî, menâsik 13; Ahmed b. Hanbel, I, 302, 298, II, 3, 79. VI-243.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Telbiye Nasıl Yapılır?
1815-) Câbir b. Abdillâh'dan nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) telbiye getirerek sesini yükseltti. (Hazret-i Cabir, Resûlüllah sallallahû aleyhi ve sellem’in okuduğu) telbiyeyi İbn Ömer hadisi(nde anlatıldığı) gibi anlattı. Dedi ki: Halk, " Yüksek dereceler sahibi (Allahım)" gibi kelimeler ilâve ediyorlardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de (söylenenleri) işittiği halde, ses çıkarmıyordu. Mâce, menâsik 5; Ahmed b. Hanbel, III, 320.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Telbiye Nasıl Yapılır?
1816-) Hallâd b. es-Sâib el-Ensârî babası (es-Sâib)’den rivâyet ettiğine göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: Bana Cibril aleyhisselâm gelip ashabıma ve yanımdakilere ihlâlde seslerini yükseltmelerini emretmemi söyledi." hac 15; İbn Mâce, menâsik 16; Dârimî, menâsik 14; Muvalta', hac 34; Nesâî, menâsik 35; Ahmed b. Hanbel, IV, 55, 56. (Ravi Resûlüllah sallallahû aleyhi ve sellem'in) iki (kelime)den birini (söylediğini) kasdederek (dedi ki); Resûlüllah; Yahut da telbiyede (seslerini yükseltmelerini öğretmemi emretti)" dedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Telbiye Nasıl Yapılır?
1817-) el-Fadl b. Abbâs'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemre-i akabe'de taşlan atıncaya kadar telbiyeye devam etmiştir. hac 101; Müslim, Hac 267; Nesâî, menâsik 229; İbn Mâce, menâsik 69; Tirmizî, hac 78.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Telbiyeye Ne Zaman Son Verilir?
1818-) Ömer (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki: Minâ'dan Arafat'a Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte sabahleyin hareket etmiştik. Kimimiz telbiye getiriyordu, kimimiz de tekbir getiriyordu. hac 272, 275.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Telbiyeye Ne Zaman Son Verilir?
1819-) İbn Abbâs'tan rivâyet edildiğine göre, peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur. Umre yapacak bir kimse Hacer-i (Esved'i) selâmlayıncaya kadar telbiyeye devam eder." hac 79. Dâvûd buyurdu ki: bu hadisi Abdülmelik b. Ebî Süleyman ile Hemmâm da Ata tarikiyle Abbâs'dan mevkuf olarak rivâyet ettiler.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Umre Yapan Kimse Telbiyeyi Ne Zaman Keser?
1820-) Esma bint Ebî Bekr (radıyallahü anhâ)’dan nakledilmiştir ki: Biz hac maksadıyla Resûlüllah'la birlikte (yola) çıkmıştık. Arç (denilen yer)e varınca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (hayvanından) indi. Biz de indik. Âişe (radıyallahü anhâ) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanına oturdu, ben de babamın yanına oturdum. Ebû Bekr (radıyallahü anh) ile Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın (ortaklaşa kullandıkları) bir tek yük hayvanı vardı. Ebû Bekr (radıyallahü anh)'a ait bir hizmetçinin yanında bulunuyordu. Ebû Bekr oturdu, hizmetçisinin (hayvanıyla birlikte) gelmesini bekliyordu. Derken çıkageldi ve yanında yük hayvanı yoktu. nerede? diye sordu. (O da): -Dün gece onu kaybettim, dedi. Ebû Bekr (radıyallahü anh): bir tane hayvan (vardı) sen de onu kayıp (mı) ettin? dedi. Ve ona vurmaya başladı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gülümseyerek (şöyle) diyordu: Şu ihramlıya bakın ne yapıyor?" Ebû Rizme dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gülümseyerek " şu ihramlıya bakın ne yapıyor?" dedi; (Bundan) fazla bir tepki göstermedi. Mâce, menâsik 21; Ahmed b. Hanbel, VI, 344; Beyhakî, es-Sünnenu’l-kübrâ, V,68.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlı Bir Kimsenin Hizmetçisini Tedibi
1821-) Safvân b. Ya’lâ b. Umeyye'nin babası (Ya'la)'dan rivâyet etdiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ci'rane'de iken üzerinde " halûk" kokusu yahutta sarılık (izi) bulunan çübbeli bir adam gelmiş. (Bu zât): Resûlallah, umremi yaparken ne şekilde hareket etmemi tavsiye edersin? diye sormuş. Bunun üzerine noksan sıfatlardan münezzeh ve şâm yüce olan Allah, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e vahy indirmiş. Vahyin gelişi bitince; Umreyi soran zât nerede?" diye sormuş. (Ve o zâta hitaben), Vücudundan " halûk" un kokusunu -yahut da- sanlığı yıka, cübbeni çıkar, haccında ne yaptınsa, umrende de onu yap!" buyurmuştur. Umre 10; Cezâu's-Sayd 19, nikâh 54, 56, menâkıbu'l-ensâr 3; Müslim, hac 6, 7, 10; Nesâî, menâsik 50, ziynet 34; Ahmed b. Hanbel, III, 165; IV, 224, VI, 339.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Dikişli Elbiseleri İle İhrama Giren Kimsenin Durumu
1822-) Ya'lâ b. Umeyye şu (önceki hadiste geçen) olayı anlattı ve (şunları da) söyledi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o adama; Cübbeni çıkar" dedi. O da cübbeyi başından çıkardı. (Daha sonra Ya'lâ) hadisin tamamını nakletti. es-Sünenü'l-kübrâ, V, 57.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Dikişli Elbiseleri İle İhrama Giren Kimsenin Durumu
1823-) Ya'lâ b. Münye'nin babasından şu (bir önceki) haber (nakledildi) (ve bu) haberde (Ya'lâ ayrıca): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (o adama cübbesini) çıkarmasını ve (vücudunu) iki veya üç kere yıkamasını emrettiğini de söyledi ve (sonra) hadisi(n geri kalan kısmını) nakletti. es-Sünenül-kübrâ, V, 57.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Dikişli Elbiseleri İle İhrama Giren Kimsenin Durumu
1824-) Ya'lâ b. Ümeyye'nin babası Ümeyye'den rivâyet ettiğine göre, sakalım ve başını sarıya boyamış, üzerinde cübbe bulunan ve umre için ihrama girmiş olan bir adam Ci'râne'de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelmiş- (Daha sonra Ya'lâ b. Ümeyye) hadisi(n tamamını) nakletti. hac 17; Müslim hac 16, 10; Tirmizî hac 20; Nesâî, menâsik 44.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Dikişli Elbiseleri İle İhrama Giren Kimsenin Durumu
1825-) İbn Ömer'den nakledilmiştir ki: Bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e; -İhramlı (bir kimse) elbiselerden hangilerini (giymeyi) terkeder? diye sordu. (Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem de); Gömlek, bornoz, don, sarık, alaçehre veya safran çiçeğiyle boyanmış elbise ve mest giyemez. Ancak (dikişsiz) ayakkabı bulamayan kimse müstesnadır. Kim (dikişsiz) ayakkabı bulamazsa mest giysin (Ama) onları topuklardan aşağı olacak şekilde kessin," hac 21. Cezau's-sayd 13, 15, libâs 8, 13, 15; Müslim, hac 1, 2; Tirmizi, hac 18; Nesâî, hac 30, 33, 34, 35; İbn Mâce, menâsik 19; Dârimî, menâsik 9; Muvatta', hac 8; Ahmed b. Hanbel, II, 29, 32, 34, 54, 63, 65, 77, 119. buyurdu.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Giyebileceği Şeyler
1826-) Önceki hadisin manasını İbn Ömer Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Giyebileceği Şeyler
1827-) İbn Ömer vasıtasıyla Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den (iki numara) önceki hadisin manası rivâyet edilmiştir. Ancak (Nâfi bu rivâyetine) şunları ilâve etmiştir: İhramlı kadın yüzünü örtemez ve eldiven giyemez." cezâu's-sayd 13; Tirmizî, hac 18; Nesâî, menâsik 33, 39; Muvatta, hac 15; Ahmed b. Hanbel, VI, 119; Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, V, 47. Dâvûd buyurdu ki:

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Giyebileceği Şeyler
1828-) İbn Ömer'den rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) " 4hramlı bir kadın yüzünü örtemez ve eldiven takamaz" buyurmuştur.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Giyebileceği Şeyler
1829-)  Abdullah b. Ömer'den rivâyet olunduğuna göre, kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı kadınları ihramlarında iken eldiven ve peçe takmaktan, alaçehre ve safran sürülmüş şeyleri giymekten nehyederken ve; Kadınlar bunun dışında kalan giyeceklerden (ister) aspurla boyalı (olsun, ister) ipekli zinet, don, gömlek veya mest (olsun) istedikleri türden elbiseleri giysinler" (derken) işitmiştir. Dâvûd buyurduki: Bu hadisi İbn İshak vasıtasıyla İbn Ömer'den Abde (b. Süleyman) ile Muhammed b. Seleme de " ve ma mes-selversu vezza'ferânüfninessiyâbi" cümlesine kadar rivâyet ettiler. Fakat daha gerisini nakletmediler.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Giyebileceği Şeyler
1830-) Nâfi'in İbn Ömer'den rivâyet ettiğine göre İbn Ömer Üşümüş de, " Ey Nâfi, üzerime bir elbise atıver" demiş. (Nâfi diyor ki): Ben de üzerine bir bornoz attım. Bunun üzerine; Sen bunu benim üzerime atıyorsun ama, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ihramlı bir kimsenin onu giymesini yasak etti dedi. hac 21; Nesâî, menâsik 34.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Giyebileceği Şeyler
1831-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı (şöyle) buyururken işittim; Don, eteklik bulamayan (ihramlı kimseler) içindir. Mest de dikişsiz ayakkabı bulamayan (ihramlı kimseler) içindir." haç 6; Müslim, hac 4; Nesâî, Menâsik 32; Tirmizî, hac 19. Dâvûd buyurdu ki: Bu, Mekkelilerin hadisidir. Kaynağı ise, Basra'lı Câbir b. Zeyd'dir. Zeyd donu zikretmekle teferrüd etmiş, mestleri kesmekten hiç bahsetmemiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Giyebileceği Şeyler
1832-) Mü'minlerin annesi Âişe (radıyallahü anhâ) buyurdu ki: Biz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte Mekke'ye (gitmek üzere yola) çıkmıştık. İhrama gireceğimizde alınlarımıza kokulu madde(ler) sürdük. Birimiz terlediği zaman kokulu madde yüzüne akardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), bunu görürdü de o kimseyi (bu kokuyu sürünmekten) nehyetmezdi. b. Hanbel, VI, 79.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Giyebileceği Şeyler
1833-) Muhammed b. İshâk'dan nakledilmiştir ki: Ben İbn Şihâb'a (ihramlı bir kadının mestleri topukların altından keserek giymesinden) bahsettim de bana (şöyle) dedi: b. Abdullah(ın) bana haber verdiği(ne göre), Abdullah İbn Ömer böyle yaparmış. Yani ihramlı kadın(lar) için mestleri kesermiş. Sonra (ailesi) Safiyye bint Ubeyd O'na, Âişe (radıyallahü anhâ)'nın; Gerçekten Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mest hususunda kadınlara izin vermişti" dediğini söyledi. Artık (İbn Ömer) bu (tutumu)nu bıraktı. XI, 196.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Giyebileceği Şeyler
1834-) Ebû İshâk'dan nakledilmiştir ki: Ben el-Berâ b. Âzib'i şöyle derken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hudeybiye (de Mekke) halkı İle barış yapınca, Mekke'ye sadece silah dağarcığı ile girmek şartıyla onlarla anlaşma yaptı- (Şu'be der ki: Ben Ebû İshâk'a); dağarcığı nedir? diye sordum. (Ebû îshâk da); Kın ve içindeki (kılıç)dır, diye cevâb verdi." sulh 6, 7, umre 3, cezâü's-sayd 17, megâzî 43; Müslim, cihâd 90, 92; Ahmed b. Hanbel, IV, 289, 291, 302.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlı Bir Kimsenin Silah Taşıması Caiz Midir?
1835-) Âişe (radıyallahü anhâ)'dan nakledilmiştir ki: Biz Resûlüllah ile birlikte ihramlı iken yanımıza süvariler gelirdi. Karşımıza geldikleri zaman (her) birimiz çarşafım başından yüzüne sarkıtır (ve yüzünü örter)di. Bizden uzaklaştıkları zaman da (yüzünü) açardı. Mâce menâsik 23; Ahmed b. Hanbel, VI, 30; Beyhaki; es-Sünenü’l-kübrâ, V, 48.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlı Kadının Yüzünü Örtmesi
1836-) Ümmu'l-Husayn'dan nakledilmiştir ki: Veda Haccında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte haccettik, de Usâme ile Bilâl'i gördük. Biri Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in devesinin yularını tutuyor, diğeri de elbisesini kaldırarak O'nu sıcaktan koruyordu. Böylece cemre-i akabe'de (taşları) attı. hac 312; Nesâî, İydeyn 17; Ahmed b. Hanbel V, 417; VI, 402.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlı Bir Kimsenin Gölgelenmesi
1837-) İbn Abbâs'dan rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ihramlı iken kan aldırmıştır. cezau's-sayd 11, savm 22, tıb 12, 14, 15; Müslim, hac 87, 88; Tirmizi, hac 22, savmöO; Nesâî, hac 92, 93, 95; İbn Mâce, siyanı 18, menâsik 87, tıb 21; Dârimî, menâsik 60; Muvatta', hac 74; Ahmed b. Hanbel, I, 215, 221, 222, 236, 244, 248, 249, 250, 258, 260, 280, 283, 286, 292, 299, 305, 306, 315, 333, 344, 346, 351, 372, 374; III, 164, 267,305,357,363,382.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Kan Aldırması
1838-) İbn Abbâs'tan rivâyet olunduğuna göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ihramlı iken başındaki bir rahatsızlıktan dolayı kan aldırmıştır. hac 94; Ahmed b. Hanbel, III, 164, 267.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Kan Aldırması
1839-) Enes (radıyallahü anh)'den rivâyet olunduğuna göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ihramlı iken ayağının üzerinde bulunan bir ağrıdan dolayı kan aldırmıştır. XI, 208; Hakîm, el-Müstedrek, I, 453. Dâvûd buyurdu ki: Ben Ahmed'i, " İbn Ebî Arûbe bu hadisi Katâde'den mursel olarak rivâyet etti," derken işittim.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Kan Aldırması
1840-) Nübeyh b. Vehb'den nakledilmiştir ki: Ömer b. Ubeydullah b. Ma'mer, gözlerinden rahatsız oldu. Bunun üzerine (Ömer) Ebân b. Osman'a -ki Süfyân, Ebân'ın (o sene) hac emiri olduğunu söylüyor- gözlerine ne yapacağını (sormak üzere bir adam) gönderdi. Ebân da; sabr çek. Çünkü ben Osman (b. Affân)'ı bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyet ederken işittim, diye haber gönderdi. hac 89, 90; Tirmizi, hac 104, Nesâî, menâsık 45; Dârimi, menâsik 83; Müsned, Ahmed b. Hanbel, I, 60, 65, 68, 69.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlı Kimsenin Sürme Çekmesi
1841-) .(Şu önceki) hadis Nubeyh b. Vehb'den de rivâyet olunmuştur.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlı Kimsenin Sürme Çekmesi
1842-) Abdullah b. Huneyn'in babası (Huneyn)'den rivâyet ettiğine göre Abdullah b. Abbâs ile el-Misver (el-Ebvâ" (denilen yer)de görüş ayrılığına düştüler. İbn Abbâs, " îhramlı kimse başını yıkayabilir" dedi. el-Misver de " İhramlı kimse başını yıkayamaz" dedi. Bunun üzerine Abdullah b. Abbâs, Abdullah b. Huneyn'i (bu meseleyi sormak üzere) Ebû Eyyûb el-Ensârî'ye gönderdi. (Abdullah b. Huneyn) onu kuyunun iki direği arasında bir örtü elbise ile örtülü olduğu halde yıkanırken buldu. (Abdullah b. Huneyn) dedi ki: selâm verdim. " Sen kimsin?" dedi. b. Huneyn'im. Resûlüllah'ın ihramlıyken başını nasıl yıkadığını sormam için beni sana Abdullah b. Abbâs gönderdi, dedim. Ebû Eyyûb elini örtünün (elbisenin) üzerine koyarak onu biraz aşağı indirdi, Nihayet başı göründü. Sonra kendisine su döken adama: dedi. O da başına su döktü. Sonra başını elleriyle ovarak ellerim öne ve arkaya götürdü ve; (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı işte böyle yaparken gördüm, dedi. cezâu's-sayd 14; Müslim, hac 91; Nesâî, menâsik 27; İbn Mâce, menâsik 22, Muvatta', hac 4; Ahmed b. Hanbel, V, 418.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlı Kimse Yıkanabilir
1843-) Abdü'ddâr oğullarının kardeşi Nübeyh b. Vehb'den rivâyet olunduğuna göre, Ömer b. Ubeydullah, Ebân b. Osman b. Affân'a -ki o gün Ebân hac emriydi ve her ikisi de ihramlı idi-(şu soruyu) sormak üzere ( bir adam) gönderdi: Ben Talha b. Ömer'i Şeybe b. Cübeyr'in kızıyla evlendirmek istiyorum, senin de nikahta hazır bulunmanı arzu ediyorum (ne dersin)?" Ebân bu isteği uygunsuz buldu ve; babam Osman b. Affan'ı; (sallallahü aleyhi ve sellem) ihramlı bir kimse ne evlenebilir ne de evlendirebilir, " derken işittim," cevabını verdi. nikâh 41, 45; Tirmizî, hac 23; Nesâî, menâsik 91, nikâh 38; İbn Mâce, nikâh 45; Dârimî, nikâh 17; Muvattâ',-hac 70, 73; Ahmed b. Hanbel, I, 57, 64, 65, 68, 73.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Evlenmesi
1844-) Osman (radıyallahü anh)'dan rivâyet olunduğuna göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) önceki hadisin bir benzerini ifâde buyurmuştur. (Ancak Kuteybe bu rivâyete şu cümleyi de) ilâve etti: İhramlı bir kimse dünürlükte yapmasın.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Evlenmesi
1845-) Meymûne (radıyallahü anhâ)'dan nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem benimle evlendi(ği zaman ikimiz de) Şerifte ihramsızdık. 275. Müslim, hac 48; Tirmîzî, hac 23; Ahmed b. Hanbel, VI, 333, 335.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Evlenmesi
1846-) İbn Abbâs'dan rivâyet olunduğuna göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Meymûne ile ihramlı iken evlenmiştir. Cezâu's-sayd 12, nikâh 30, megazî 43; Müslim, nikâh 46, 48; Tirmizî, hac 24; Nesâî, menâsik 90; Dârimî, menâsik 21; Ahmed b. Hanbel, I, 245, 266,270, 275, 283, 285, 286, 324, 330, 333, 336, 346, 351, 354, 360, 361.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Evlenmesi
1847-) Said b. el-Müseyyeb'den nakledilmiştir ki İbn abbâs (Resûl-i Ekrem'in) Hazret-i Meymûne ile ihramlı iken evlendiğine dair rivâyetinde yanılmıştır. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Evlenmesi
1848-) Abdullah b. Ömer'den rivâyet olunduğuna göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e ihramlının öldürmesi caiz olan kara hayvanları sorulmuş da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Beş (çeşit) hayvan vardır ki onları harem dışında da haremde de öldürmekte herhangi bir günah yoktur: Akrep, fare, çaylak, karga ve saldırgan köpektir" buyurmuş. Cezau's-sayd 7; bedu’l-halk 16; Müslim, hac 66 69, 71, 77, 79: Tirmizî, hac 21; Nesâî, hac 82, 84, 86, 88, 113, 114, 116, 119; İbn Mâce, menâsik 91 Dârimî, menâsik 19; Muvatta', hac 88, 90; Ahmed b. Hanbel, II, 3, 8, 30, 32, 37, 48, 50, 54, 56, 77, 138; III, 3, 80; VI, 98, 164, 203, 231.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Öldürmesi Caiz Olan Kara Hayvanları
1849-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Beş (çeşit hayvan vardır ki, bunlar) harem hududları dışında da haremde de öldürülebilirler: Yılan, akrep, çaylak, fare ve saldırgan köpek" buyurmuştur. Şerhu meâni’l-âsâr, I, 384; Beyhakî, es-Sünenu'l-kübrâ, V, 210.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Öldürmesi Caiz Olan Kara Hayvanları
1850-)  Ebû Said-el-Hudrî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e ihramlının neleri öldürebileceği sorulmuş da; Yılan, akrep, fare (öldürebilir), kargaya atış yapabilir fakat öldüremez. Yırtıcı köpek, çaylak ve saldırgan hayvan da (ihramlı tarafından öldürülebilir.) buyurmuştur. hac 21; İbn Mâce, menâsik 91; Ahmed b. Hanbel, III, 3.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlının Öldürmesi Caiz Olan Kara Hayvanları
1851-) Abdullah b. el-Hâris'in babası el-Hâris'den rivâyet edildiğine göre -ki Haris, Tâif'te Osman (radıyallahü anh)'in amili idi- Hazret-i Osman için içerisinde keklik ve yaban eşeği eti bulunan bir yemek yaptı. (Hazret-i Osman, yemeğe davet etmek üzere) Hazret-i Ali'ye (bir elçi) gönderdi. (Elçi) geldiği zaman Hazret-i Ali develeri için (ağaçtan yaprak) silkmekteydi. Biraz sonra ellerinden yapraklan silkeleyerek (yemeğe) geldi. Kendisine " sen de ye" dediler. " Siz onu ihramsız olan kimselere yediriniz. Çünkü biz ihramlıyız. Burada bulunan en cesur kimselere (yani size) soruyorum; Allah aşkına siz, Resûlüllah'a ihramlı iken bir adamın vahşi eşek hediye ettiğini fakat onu yemediğini biliyor musunuz" dedi. Onlar da " evet" cevabını verdiler. Şerhu meâni’l-âsâr, I, 386.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlı Av Eti Yiyebilir Mi?
1852-) İbni Abbâs (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre, kendisi (Zeyd'e hitaben) Zeyd b. Erkam, sen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir av parçası hediye edildiğini ve onu kabul etmeyip " Biz ihramlıyız" dediğini biliyor musun? demiş. (Zeyd de): cevabını vermiş. hac 55; Nesâî, hac 79.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: İhramlı Av Eti Yiyebilir Mi?