Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı
916-)
Bu haber (bir de) Âişe (radıyallahü anhâ)'den (Hişâm vasıtasıyla) nakledilmiştir. (Hişâm) dedi ki: Ve (Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) Ebû Cehm'e ait çizgisiz bir kumaş (kerdî) aldı ve (kendisine): Allah'ın Resulü, çizgili elbise bu çizgisiz kumaştan daha güzeldi, denildi.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Sola Bakınmak
917-)
Sehl b. el-Nanzaliyye'den nakledilmiştir ki: Namaz için -yani sabah namazı için- ikâmet getirildi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaza durdu ve dağ yoluna bakıyordu. Dâvûd rivâyet etmiştir. Dâvûd buyurdu ki: Resul-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) dağ yoluna geceleyin bekçilik yapacak bir atlı göndermişti.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Sola Bakınmak Ruhsatı
918-)
Ebû Katâde'den rivâyet olunmuştur: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kızı Zeyneb'in kızı Ümâme'yi (omuzunda) taşır olduğu halde namaz kılardı. Secdeye varacağı zaman indirir, (kıyama) kalkacağında da (omuzuna) bindirirdi. İmame 37.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda Namazla İlgisi Olmayan Bir Harekette Bulunmak
919-)
Ebû Katâde (radıyallahü anh) (şöyle) demiştir: Bizler Mescidde oturmakta iken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kendi kızı Zeyneb ile Ebû'l-Âs b. er-Rebî'den olma kızı (yani torunu) Ümâme'yi omuzunda taşıyarak çıkageldi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ümâme omuzunda olduğu halele namazı kıldı. Rükû'a varacağı zaman onu indiriyor, kalkacağı zaman da onu tekrar omuzuna bindiriyordu. Namazım bitirinceye kadar böyle yaptı. imame 37.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda Namazla İlgisi Olmayan Bir Harekette Bulunmak
920-)
Ebû Katâde el-Ensârî şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Ümâme bint Ebi’l-âs omuzunda olduğu halde halka namaz kıldırırken gördüm, secdeye varacağı zaman onu (yere) indiriyordu. imame 37. Dâvûd buyurdu ki: (Bu hadisin ravisi) Mahreme (her ne kadar bu hadisi babasından naklettiğini söylemişse de aslında) babasından sadece bir hadis dinlemiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda Namazla İlgisi Olmayan Bir Harekette Bulunmak
921-)
Ebû Katâde'den nakledilmiştir ki: Biz öğle yahut da ikindi namazı için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı beklemekte, Bilâl de (Fahr-i Kâinatı) namaza davet etmiş iken bir de baktık ki, kızının kızı Ümâme bint Ebi’l-Âs omuzunda olarak mescide girip namaz kılacağı yere durdu. (Ona, uyarak) biz de arkasına durduk. Ümâme ise, bulunduğu yerde (yani Resûlüllah'ın omuzunda) duruyordu. (Resûlüllah) tekbir aldı. Biz de tekbir aldık. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) rükû'a varmak isteyince onu tuttu (omuzundan aşağı) indirdi. Sonra rükû ve secdeye vardı. bitirip de ayağa kalkmak isteyince Ümâme'yi yine (eski) yerine koydu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı bitirinceye kadar her rekatta bunu yapmaya devam etti." imame 37.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda Namazla İlgisi Olmayan Bir Harekette Bulunmak
922-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Namazda iki siyah renkli (haşere)yi, (yani) yılanla akberi öldürünüz" buyurdu." salât 170; İbn Mâce, ikâme 146; Nesâî, sehv 12; Dârimî, salât 178, Ahmed b. Hanbel II, 233, 248, 255, 284, 473, 475, 490.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda Namazla İlgisi Olmayan Bir Harekette Bulunmak
923-)
(Müsedded'in rivâyet ettiği lafızlar esas alınmak suretiyle:) Âişe (radıyallahü anhâ)’dan nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (odasında) idi. -Ahmed'in rivâyetinde, " namaz kılıyordu" - Ve kapı da kapalı idi. Ben geldim (namazda olduğunu bilmeden) kapıyı açmasını istedim. Ahmed buraya " yürüdü" sözünü ilave etti. Bana kapıyı açtı. Sonra (geri geri giderek) namaz kıldığı yere döndü." (Hadisin râvilerinden Urve b. ez-Zübeyr) " kapı kıble cihetindeydi" demiştir. sehv 14; Tirmizî, cuma 68; Ahmed b. Hanbel, I, 74, VI, 31.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda Namazla İlgisi Olmayan Bir Harekette Bulunmak
924-)
Abdullah (b. Mes'ûd)'dan nakledilmiştir ki: Biz, Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz kılarken, kendisine selâm verirdik de selâmımızı alırdı. Necâşî'nin yanından döndüğümüzde ise verdiğimiz selâmı almadı ve; " namazda (namazın kendisine ait) meşguliyet vardır" buyurdu. , el-amel fissaUt, 2, 15, menâkıbu'l-ensâr 37; Müslim, mesâcid 34, İbn Mace, ikâme 59; Ahmed b. Hanbel, I, 376, 409.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda Selâm Almanın Hükmü
925-)
Abdullah (b. Mes'ûd)'dan nakledilmiştir ki: Biz (İslâm'ın ilk yıllarında) namazda (bulunan kimseye) selâm verir ve ihtiyacımızı (ondan) sorardık. (Habeşistan'dan döndükten sonra) Resûlüllah'ın yanına geldim. Namaz kılıyordu. Selâm verdim selâmı(mı) almadı. Beni selâmın alınıp verilmesiyle ilgili) olduk - olmadık düşünceler sardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı bitirince " Allah emir (ve hükümlerinden istediğini yeniler. Allahü Teâlâ kesinlikle namazda konuşmamanıza (dair yeni) hüküm gönderdi" buyurdu ve selâmımı aldı. tevhîd 40; Nesâî, sehv, 20, kusûf 16; Ahmed b. Hanbel, I, 377, 409, 415, 463.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda Selâm Almanın Hükmü
926-)
Suhayb (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah'ın yanına vardım. Namaz kılıyordu. Selâm verdim, İşaretle (selâmıma) karşılık verdi. râvilerinden Leys) dedi ki: Öyle zannediyorum ki (bana bu hadisi nakleden Bükeyr) " Parmağıyla işaret ederek" dedi. Dâvûd buyurdu ki); bu lafızlar Kuteybe'nin (rivâyet ettiği) hadisindir. salât 154; Nesâî, sehv 6; Dârimî, salât 14.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda Selâm Almanın Hükmü
927-)
Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beni (haber toplamak için) Mustalik oğullarına gönderdi. Geldiğim zaman devesi üzerinde namaz kılıyordu. Ben kendisiyle konuştuğum halde, o bana eliyle şöyle yaptı. Sonra kendisiyle (tekrar) konuştum. Fakat o eliyle yine şöyle yaptı. Ben kendisini işitiyordum. Okuyor, başı ile işaret ediyordu. Namazı bitirdikten sonra; gönderdiğim iş hususunda ne yaptın? Şüphesiz ki, seninle konuşmama namazda bulunmamdan başka bir engel yoktu" salât 181; Ahmed b. Hanbel, III, 312, 339, 446. buyurdu.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda Selâm Almanın Hükmü
928-)
Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) namaz kılmak için Kuba'ya gitmiş de namaz kılarken ensar gelip kendisine selâm vermişler. Ben Bilâl'e; (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda iken kendisine selâm verdikleri zaman onların selâmlarını nasıl alırdı? diye sordum. " Şöyle yapardı" dedi, avucunu açtı ve (bu hadisi Ebû Dâvûd'a nakleden râvi el-Hüseyn b. İsâ; " bana bu hadisi nakleden) Cafer de (Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’in elinin hareketini bana göstermek için) avucunu açtı (elinin) içini aşağıya dışını da yukarıya getirdi" dedi. salât 154; Nesâî, selıv 6; İbn Mâce, ikâme 59.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda Selâm Almanın Hükmü
929-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'ın rivâyetine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) " Namazda noksanlık yapmak ve selâm vermek (caiz) olmaz" buyurmuştur. Ahmed (b. Hanbel) dedi ki: Bana göre (bu hadisin) mânâsı, " Namazda selâm verme sana da selâm verilmesin. Kişi namazını eksik kılar, sonra da namazından şüpheli olarak çıkar" demektir. b. Hanbel, II, 461.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda Selâm Almanın Hükmü
930-)
Bize Muhammed b. el-Alâ haber verdi, dedi ki; bize Muâviye b. Hişâm Süfyân'dan, o da Ebû Mâlik'den, o da Ebû Hâzim'den, o da Ebû Hüreyre'den nakletti: (Ebû Muâviye) dedi ki: Öyle zannediyorum ki (Ebû Hureyre) bu hadisi (Resul-i Ekrem'e ulaştırarak) refetti. (Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki; Namazda ve selâm vermede noksanlık yapmak (caîz) olamaz" . Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisi (bir de) İbn Fudayl (bir öneki hadisi rivâyet eden) İbn Mehdi’nin kelimeleriyle nakletti. Ancak (Resûlüllah’a) ulaştırmadı (murfû’ değil de mevkuf olarak rivâyet etti).
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda Selâm Almanın Hükmü
931-)
Muâviye b. el-Hakemi's-Sülemî'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’le birlikte namaza durmuştum. Cemaatten birisi aksırıverdi. Ben de " yerhamükellahu" (Allah sana rahmet etsin)" dedim. Bunun üzerine cemaat bana dik dik bakmaya başladı. Ben de; vay başıma gelenler, size ne oluyor ki bana böyle bakıyorsunuz? dedim. (Muaviye) dedi ki: Bunun üzerine ellerini uyluklarına vurmaya başladılar. Ben de hemen bunların beni susturmak istediklerini anladım. (Bu hadisin râvilerinden) Osman (b. Ebî Şeybe, hadisin geri kalan kısmını şöyle) nakletti: Ve ben de sustum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı bitirince: babam ona feda olsun beni ne dövdü ne azarladı ne de bana sövdü. Bir süre sonra dedi ki: Şu namaz (var ya) onun içinde böyle insan sözünden her hangi birşeyi konuşmak caiz değildir. O namaz sadece teşbih, tekbir ve Kuran okumaktan ibarettir." Yahutta Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in buyurduğu gibidir. Ben: Resûlüllah, biz cahiliyetten yeni kurtulmuş bir topluluğuz. Gerçi Allah İslâmı getirdi. Ama bizden öyle kimseler var ki hâlâ kâhinlere gidiyorlar dedim. (Bunun üzerine:) Sen gitme" buyurdu. bazı kimseler de tetayyur ediyorlar, dedim. Bu onların içlerinden gelen birşeydir. Ama sakın onları yoldan çıkarmasın" buyurdu, ben: bazı kimseler de çizgi çiziyorlar, dedim. Peygamberlerden biri çizgi çizerdi. Her kimin çizgisi (onun çizgisine) uygun düşerse, isabet etmiş olur, buyurdu. (Muâviye) dedi ki: bir cariyem vardı, dedim. Uhud ve Cevâniyye taraflarında kuzuları güderdi. Bir (gün) çıkıp yanına vardım. Bir de ne göreyim bir kurt kuzulardan birini alıp götürmüş. Ben de ademoğullarından bir adamım. Onlar gibi ben de üzülürüm. Lâkin cariyeye öyle bir tokat vurdum ki- Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu bana çok gördü. Ben: Resûlüllah (o halde) cariyeyi azad edeyim mi? dedim. Sen onu bana getir" buyurdu. Hemen onu (alıp) getirdim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: Allah nerededir?" diye sordu. (Câriye): -Göktedir, dedi. (Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): - Ben kimim?" dedi. Câriye: Allah'ın peygamberisin, cevabını verdi. (Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): - Onu âzâd et, çünkü mü'min bir kadındır" buyurdu. mesâcid 33; Nesâi, sehv 20; Ebû Dâvûd, eymân 16; Dârimî, nuzur 10; Muvattâ, itki 8, 9; Ahmed b. Hanbel, II, 291; III, 452; IV, 222, 388, 389; V, 447, 449.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Aksıran Kimseye Namazda Yerhamükellah Demek
932-)
Muâviye b. el-Hakem es-Sülemî'den nakledilmiştir ki: Ben Resûlüllah'ın yanına gelip İslâmiyetle ilgili bazı şeyler öğrendim. Öğrendiklerimden biri de (Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem’in) bana söylediği şu sözdür: Aksırdığında elhamdülillah (Allah'a hamd olsun) de ve bir kimse aksırıp da Allah'a hamd edecek olursa sen de: Yerhamukullah (Allah sana merhamet etsin)" de." dedi ki: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'la beraber namazda iken adamın biri aksırıp Allah'a hamd ediverdi. Ben de (hemen) sesimi yükselterek " yerhamukellahu" dedim. Cemaat gözlerini bana çevirdi. Bu benim ağrıma gitti. Bunun üzerine ben, " Size ne oluyor da bana (böyle) yan gözle bakıyorsunuz?" dedim. (Muaviye) diyor ki; Bunun üzerine " Sübhanellah" demeye başladılar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı bitirince: Konuşan kimdi?" buyurdu. (Kendisine:) A'rabi idi diye cevap verdiler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni çağırdı ve: Namaz ancak Kur'an okumaktan, azız ve celil olan Allah'ı zikretmekten ibarettir. (Bir daha) namazda iken durumun böyle (başka birşeyle uğraşma)!" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den daha yumuşak bir muallimi asla görmedim. mesâcid 33; Nesâî, sehv 20; Ebû Dâvûd, eymân 16; Dârimî, nüzur 10; Muvatta, ıtk 8, 9; Ahmed b. Hanbel, II, 291; HI, 452; IV, 222, 388, 389; V, 447 - 449.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Aksıran Kimseye Namazda Yerhamükellah Demek
933-)
Vâil b. Hucr'den; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (âyetini) okuduğu zaman, sesini yükseltir ve " âmin" derdi. ezan III, Tirmizî, mevâkîtü's-salât 116; Müslim, salât 72; Muvattâ, nida 44; Ahmed b. Hanbel, IV, 315, 316, 318.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İmamın Arkasındayken Fâtihadan Sonra Âmin Demek
934-)
Vâil b. Hucr'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in arkasında namaz kılmış, Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (Fâtiha'dan sonra) seslice âmin deyip sağına - soluna selâm vermiş. (Vâil b. Hucr), " Hatta ben yanağının beyazlığını bile gördüm" (demiştir).
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İmamın Arkasındayken Fâtihadan Sonra Âmin Demek
935-)
Ebû Hureyre'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) " gazaba uğrayanların ve sapıklarınkine değil" (âyetin)i okudğu zaman, " âmin" (kabul et) derdi. Hatta (sesini) birinci safta arkasında bulunan kimse de işitirdi. Mâce, ikâme 14; Dârımî, salât 39.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İmamın Arkasındayken Fâtihadan Sonra Âmin Demek
936-)
Ebû Hureyre'den rivâyet olunduğuna göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: İmam (gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil) dediği zaman, siz de: Amin (kabul et)" deyiniz. Çünkü kimin âmin demesi, meleklerin âmîn demesi (vakti)ne denk gelecek olursa, geçmiş günahları bağışlanır." bedü’l-hafk 7, ezan 112; Müslim, salât 74 - 76; Ebû Dâvûd, vitr 29; Muvatta', nida 46; Ahmed b. Hanbel, II, 312, 459.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İmamın Arkasındayken Fâtihadan Sonra Âmin Demek
937-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: İmam, âmin dediği zaman, sizde âmin deyiniz. Çünkü kimin amîn demesi, meleklerin âmin demesi (vakti)ne denk gelirse, geçmiş günahları bağışlanır." Şihab dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de " âmin" derdi. bediü’l-halk 7, ezan 112; Müslim, salât 74 - 76; Tirmizî, mevâkît 116; İbn Mâce, İkâme 13 - 14; Ahmed b. Hanbel, II, 312, 459.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İmamın Arkasındayken Fâtihadan Sonra Âmin Demek
938-)
Bilâl (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Resûlallah, âmin demek de beni geçme. ezan 111,
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İmamın Arkasındayken Fâtihadan Sonra Âmin Demek
939-)
Ebû Musbıh el-Makrâî dedi ki: Biz sahâbî olan ve sözlerin en güzelini söyleyen Ebû Zuheyr en-Numeyrî ile beraber otururduk. Bizden birisi dua etti mi; (Duanı) aminle bitir. Gerçekten âmin, sayfanın üzerine vurulan mühür gibidir" derdi. Ebû Zuheyr dedi ki: size bundan bahsedeyim mi? Bir gece Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte (dışarıya) çıkmıştık. Devamlı ve ısrarla duâ eden bir adamın yanına geldik. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) durup onu dinlemeye başladı ve; eğer mühürlerse cennetti kazandı" dedi. Cemaatten birisi " ne ile mühürleyecek?" diye sordu. " Âmin" le diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e soru soran kimse gitti (ve o duâ eden) adama varıp dedi ki, " Ey filân, âminle bitir ve müsterih ol." Bu, Mahmud (b. Halid) (rivâyetinin) lâfzıdır. Dâvûd buyurdu ki; el-Makrâi -Himyer'den bir kabile (ismi)dir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İmamın Arkasındayken Fâtihadan Sonra Âmin Demek
940-)
Ebû Hureyre'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Teşbih (sübhânallah demek) erkekler için ve el çırpmak da kadınlar içindir" amel fi's-salât 5-, ezan 48, sehv 9; Müslim, ikâme 65; Muvatta, sefer 21; Ahmed b. Hanbel, II, 261, 317, 376, 432, 440, 473, 479, 492, 507, 529; III, 348, 357; V, 336, 338.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda El Çırpmak
941-)
Sehl b. Sa'd es-Sâidî (radıyallahü anh)'dan rivâyet edilmiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir kere) aralarını düzeltmek için Amr b. Avf oğulları (yurdu)na gitmişti. Namaz vakti geldi müezzin Hazret-i Bilal (radıyallahü anh) Ebû Bekr (radıyallahü anh)'e gelip, " cemaate namazı kıldırır mısın? İkâmet edeyim mi? diye sordu. O da " evet" dedi ve namaza başladı. Resûlüllah, cemaat namazda iken teşrif etti. (Safları yara yara birinci) saffa kadar vardı. (Onu gören) cemaat el çırptılar. Ebû Bekr (radıyallahü anh) namazım kılarken başını çevirip (hiç bir tarafa) bakmazdı. (Arkasındaki) cemaat el çırpmayı çoğaltınca başını çevirip bakdı ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i gördü. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) " yerinde dur" diye kendisine işaret buyurdu. Ebû Bekr (radıyallahü anh) ellerini kaldırıp Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kendisine olan bu emrinden dolayı Allah'a hamdu sena etti. Sonra Ebû Bekr (radıyallahü anh), (birinci) saffa girinceye kadar geri geri gitti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de ileriye geçip namazı kıldırdı. Namazdan çıkınca; Ey Ebû Bekr, sana emrettiğim zaman seni yerinde kalmaktan alıkoyan sebeb ne idi?" diye sordu. Ebû Bekr de; İbn Ebî Kuhâfe için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in önünde (durup) namaz kılmak uygun olmaz" dedi. (Ondan sonra) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (cemaate dönüp); Size ne oluyor da el çırpmayı bu kadar çoğalttınız? Namazdayken her kim bir olayın ortaya çıktığını görürse, " Sübhânellah" desin, sübhânallah dediği zaman (elbette) kendisine (imam tarafından dönüp) bakılacaktır. El çırpmak ise, kadınlara mahsustur" buyurdu. amel fi’s-salat 16, sulh 1; Müslim, salat 102; Nesâî, sehv 1, Ahmed b. Hanbel, II,241; V, 330 ,331, 336. Dâvûd buyurdu ki: Bu izin farz namazlardadır.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda El Çırpmak
942-)
Sehl b. Sa’d demiştir ki: Amr b. Avf oğullan arasında bir kavga olmuştu. Bu haber Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e ulaştı. Aralarını düzeltmek için öğleden sonra oraya vardı. (Giderken de) Bilâl'e: İkindi namazına kadar şayet gelemezsem, Ebû Bekr'e söyle, halka namazı kıldırsın" buyurdu. İkindi (vakti) gelince Bilâl (radıyallahü anh) ezan okudu. Kâmet etti sonra da Ebû Bekr (radıyallahü anh)'e (namazı kıldırmasını) söyledi. Bunun üzerine (Ebû Bekr namaz kıldırmak üzere) öne geçti. (Hadisin) sonunda (şu cümleyi) rivâyet etti: Namazda bir olayla karşılaşırsanız erkekler subhanallah desin, kadınlar da el çırpsın." sehv 9, sulh 1; amel fıssalat 5, ezan, 48; Müslim, salât 102; Nesâî, imame 7, 15, sehv 4, kudât 24; Dârimî, salât 95; Muvatta, sefer 21; Ahmed b. Hanbel, V, 330, 322, 333.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda El Çırpmak
943-)
İsâ b. Eyyûb'dan nakledilmiştir ki: El çırpmak kadınlar içindir" sözü(nün anlamı, kadının) sağ elinin iki parmağını sol avucuna vurmasıdır.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda El Çırpmak
944-)
Enes b. Mâlik'den; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in (bazan) namazda işaret ettiği rivâyet olunmuştur. Sünen, II, 84.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda İşaret
945-)
Ebû Hüreyre'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), -namazı kastederek- şöyle buyurdu: Sübhânallah demek erkekler içindir, el çırpmak da kadınlar içindir. Kim namazında anlaşılabilecek bir işarette bulunursa, tekrar ona geri dönsün." (Bununla namazı kastediyor). Sünen, II, 83; Beyhakî, es-Sünenül-kübrâ, II, 246, 247, 262; VI, 246. Dâvûd buyurdu ki: kim namazda işaret ederse ona dönsün" kısmı bir vehmden ibarettir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda İşaret
946-)
Ebû Zer (radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: Sizden biri namaza başladığı zaman küçük çakılları düzeltmesin. Çünkü (bu anda) rahmet kendisine yönelir." tatbik 98; sehv 7; İbn Mâce, ikâmet 62; Tirmizî, salât 277; Ahmed b. Hanbel, V, 250, 163, 179.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Secde Mahallindeki Çakılların Namazda Düzeltilmesi
947-)
Muaykîb (radıyallahü anh)'den; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Namazda iken sakın (taşlara) el sürme. Ama mutlaka yapma gerekirse, çakılları düzeltmek için bir (hareket sana yeter)" amel fi's-salât 8; Müslim, mesâcid 12; İbn Mâce, ikame, 62; Tirmizî, salât 277; Ahmed b. Hanbel, V, 425.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Secde Mahallindeki Çakılların Namazda Düzeltilmesi
948-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda (ihtisâr'dan yani) eli böğüre koymaktan nehyetti. amel fissalat 17; Muslim, mesâcid 47; Nesâî, iftitâh 12; Tirmizi, salât 164; Dârimî, salât 138, Ahmed b. Hanbel, II, 232, 290, 295, 331, 399. Dâvûd buyurdu ki: (İhtisar ile) böğüre el koymayı kastediyor.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Kişinin Eli Böğründe Namaz Kılması
949-)
Hilâl b. Yesâf'dan nakledilmiştir ki: Rakka'ya geldim. Arkadaşlarımdan biri: ashabından biri ile görüşmek ister misin? dedi. benim için ganimettir, dedim. Vâbisa (b. Mabed b. el-Haris) ya gittik. Arkadaşıma: dış görünüşüne bakalım, dedim. Vâbisa'nın üzerinde, başına bitişik iki uçlu bir başlık ve toz renginde ipekten bir bornoz göze çarpıyordu. O namazda bir bastona dayanmış vaziyette idi. (Namazı bitirince) kendisine selâm verdikten sonra (namazda bastona dayanmayı) sorduk. Şu karşılığı verdi: Kays bint Muhsin bana haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yaşlanıp kilo alınca; namaz kıldığı yerde üstüne dayanacağı bir direk edinmişti. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda Bastona Dayanmak
950-)
Zeyd b. Erkam (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki: Biz namazda yanımızdaki adamla konuşurduk. Nihayet " Allah'ın huzurunda konuşmadan durunuz" (2), 238. (âyeti) indi. Böylece susmakla emrolunduk. Konuşmaktan nehyedildik. mesâcıd 35; Nesâî, sehv'20; Tirmızî, mevâkît 180; Ahmed b. Hanbel, IV, 368.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazda Konuşmanın Yasak Oluşu
951-)
Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Bana Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in; Bir kimsenin oturarak kıldığı namaz(ın sevabı ayakta kıldığın)in yatısı (kadar)dır" buyurduğu haber verildi. Bunun üzerine, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geldim ve onu oturarak namaz kılar gördüm. (Hayretimden) ellerimi başıma koydum. cümle bir nüshada " ellerimi Resûlüllah'ın üstüne koydum" bir başkasında da " ellerimi Resûlüllah'ın başına koydum" şeklindedir.Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem); Ey Amr'ın oğlu Abdullah, ne oluyor sana?" buyurdu. Resûlüllah, senin " insanın oturarak kıldığı namazın sevabı ayakta kıldığının sevabının yarısı kadardır" buyurduğunu haber aldım. Halbuki sen oturarak namaz kılıyorsun, dedim. Evet ama, ben sizden biri gibi değilim" buyurdu. müsâfirûn 16, 120; Nesâî, kiyâmu’l-leyl 19, 20; Muvatta', cemaat 19, 20.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Oturarak Namaz Kılmak
952-)
İmrân b. Husayn (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre O , Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir kimsenin oturarak kıldığı namazın hükmünü sormuş. Efendimiz de şu karşılığı vermiştir: Ayakta kıldığı namaz, oturarak kıldığı namazdan daha eftaldır. Oturarak kıldığı namaz(ın sevabı) ayakta kıldığının yarısı kadar, uzanmış halde kıldığının (sevabı da) oturarak kıldığının yarısı kadardır." salât 157; Nesâî, leyl 12; İbn Mâce ikamet 141; Dârimî, salat 108; muvatta, cemaat 20, Ahmed b. Hanbel II, 192, VI, 62, 227, IV, 442, 443.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Oturarak Namaz Kılmak
953-)
İmran b. Husayn (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Bende bâsûr (hastalığı) vardı. (Bu durumda) namazı nasıl kılacağımı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sordum; Durabilirsen ayakta, gücün yetmezse oturarak ona da gücün yetmezse yan üstü uzanarak kıl" buyurdu. taksîı 19; İbn Mâce, ikâme 139; Tirmizî, salat 157; Ahmed b. Hanbel IV, 426.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Oturarak Namaz Kılmak
954-)
Âişe (radıyallahü anhâ)'dan nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ı yaşlanıncaya kadar gece namazında oturarak birşey okurken görmedim. (Yaşlanınca) okuyacağı sûreden otuz kırk âyet kalıncaya kadar oturarak okur, sonra kalkar kalanını tamamlar ve (rükünu), secdesini yapardı. teheccud 16; Müslim, musâfirîn 111, İbn Mâce, ikâme 140.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Oturarak Namaz Kılmak
955-)
Hazret-i Peygamberin hanımı Âişe (radıyallahü anhâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oturarak namaz kılar ve o halde okurdu. Okuyacağı şeyden otuz-kırk âyet kadar kalınca, kalkar ve kalanı ayakta iken tamamlar, sonra da rukuunu, secdesini yapardı. İkinci rek'atte de aynı şekilde hareket ederdi. teheccud 16; Müslim, musâfirîn III. Dâvûd buyurdu ki: (Bunu), Alkame b. Vakkâs, Âişe vasıtasıyla Hazret-i Peygamberden bu rivâyete benzer bir (şekilde) rivâyette bulunmuştur.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Oturarak Namaz Kılmak
956-)
Âişe (radıyallahü anhâ)’dan nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin uzun uzun ya oturarak veya ayakta namaz kılardı. Namazı ayakta kılarsa, rükû'u ayakta yapar, oturarak kılarsa rukû'u da oturduğu yerden yapardı. musâfirîn 107; Nesâî, kıyamu’l-leyl 18; Ahmed b. Hanbel, VI, 262, 265.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Oturarak Namaz Kılmak
957-)
Abdullah b. Şakîk'dan nakledilmiştir ki: Âişe (radıyallahü anhâ)'ya; (sallallahü aleyhi ve sellem) bir rek'atte birden fazla sûre okur muydu? diye sordum. Mufassallardan (okurdu), dedi. namaz kılar mıydı? dedim. onu kocatınca (evet), dedi. müsâfirîn 115.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Oturarak Namaz Kılmak
958-)
Vâil b. Hucr'den nakledilmiştir ki: (Kendi kendime) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın nasıl namaz kıldığına bakayım, dedim. Hazret-i Peygamber; kalkıp kıbleye döndü ve tekbir aldı. Ellerini kulaklarının hizasına kadar kaldırdı, sonra sağ eli ile sol elini tuttu. Rükû' yapmak isteyince ellerini ilk tekbirde olduğu gibi kaldırdı. Sonra da sol ayağını yere yayıp oturdu ve sol elini sol uyluğunun üzerine koydu. Sağ dirseğini sağ uyluğundan uzakta tuttu (uyluğun üzerine koymadı), iki parmağını (küçük parmakla yanındaki) yumdu (baş ve orta parmaklan ile) bir halka yaptı onu şöylece işaret edereken gördüm.(Müsedded dedi ki); baş ve orta parmağı ile halka yaptı, işaret parmağı ile işaret etti. sehv 31, 34; iftılâh 11; Dârimî, salât 93; Ahmed b. Hanbel, IV, 316, 318.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Teşehhüdde Oturma Şekli
959-)
Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Namazın sünneti, sağ ayağını dikip sol ayağını bükmen (yere yayman)dır. ezan 145; Mâlik, nıdâ 51.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Teşehhüdde Oturma Şekli
960-)
Abdullah b. Ömer; Sol ayağını yatırıp, sağ ayağını dikmen namazın sünnetindendir" demiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Teşehhüdde Oturma Şekli
961-)
Cerîr; Yahya'dan aynı isnâdla yukarıdaki hadisin benzerini rivâyet etmiştir. Dâvûddedi ki: Hammâd b. Zeyd, Yahya'dan aynen Cerîr’in dediği gibi; ...Sünnettendir" diye rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Teşehhüdde Oturma Şekli
962-)
Yahya b. Said'den rivâyet edildiğine göre; Kasım b. Muhammed, onlara teşehhüdde oturmayı göstermiş, (sonra Ka'nebî) bu (önceki) hadisi zikretti.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Teşehhüdde Oturma Şekli
963-)
İbrahim b. Yezid (en-Nehaî)’den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda oturduğu zaman sağ ayağını diker (bundan dolayı) ayağının üstü kararırdı."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Teşehhüdde Oturma Şekli
964-)
Muhammed b. Amr, Ebû Humeydes-Sâidî'den rivâyet etmiştir: Demiştir ki: Humeyd'i Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın ashabında on kişinin arasında dinledim. (b. Hanbel) ise şöyle der: Muhammed b. Amr b. Ata der ki: Ebû Humeyd es-Sâidî'yi Resûlüllah’ın ashabından içlerinde Ebû Katâde'nin de bulunduğu on kişinin arasında dinledim." Ebû Dâvûd, bu hadisi iki ayrı üstâddan nakletmiştir. Bunlar: Müsedded ve Ahmed b. Hanbel'dir. " Ahmed..." diye başlayan kısımdan buraya kadar olan ifadeler Ahmed'in, daha önceki ise Musedded'indir. Bundan sonra ise her iki ravinin de rivâyetleri aynıdır. Ebû Humeyd şöyle dedi: Resûlüllah’ın namazını en iyi bileninizim. Oradakiler: açıkla, dediler- (Râvî) hadisi nakledip şöyle devam etti: Humeyd) dedi ki: secde yaptığı zaman ayak parmaklarını birazcık diker (ve kıbleye yöneltir), sonra " Allahu Ekber" deyip (başını) kaldırır ve sol ayağını büküp üzerinde otururdu. Daha sonra, son rekatte de aynısını yapardı. (Ahmed b. Hanbel) hadisi anlattı. Ebû Dâvûd'un ifadesidir. (Ebû Humeyd, devamla) şöyle dedi: kendisinde(n sonra) selâm olan secdeye (son oturuşa) gelince sol ayağını (sağ tarafa) çıkardı ve sol kabasının üzerine (teverruk yaparak) oturdu. (Müsedded'den) fazla olarak şunu ilâve etti: " doğru söyledin, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aynen böyle namaz kılardı" dediler. Dâvûd buyurdu ki:) Her ikisi (Ahmed ve Müsedded) de rivâyetlerinde ilk teşehhüdde Resûlüllah’ın nasıl oturduğunu anmadılar. Dâvûd, salâl 115 - 116; Tirmızî, mevâkît 110; Nesâî, Sehv 29; Dânmî, salât 92; Ahmed b. Hanbel, IV, 227; V, 424.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Dördüncü Rekatten Sonra Teverrükden Sözedenlerin Delilleri
965-)
Muhammed b. Amr b. Halhala, bu önceki hadisi Muhammed b. Amr b. Atâ'dan " O, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın ashabından bir grupla beraber otururken..." diye nakletmiş. Ebû Katâde'yi anmamıştır. (Muhammed rivâyetinde) şunları da söyledi: (sallallahü aleyhi ve sellem) ilk iki rekatte(n sonra) oturduğunda, sol ayağının üstüne, son rekât(in bitimin)de oturduğunda ise, sol ayağını öne çıkarıp kalçasının üzerine otururdu.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Dördüncü Rekatten Sonra Teverrükden Sözedenlerin Delilleri