Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı

4345-) Abdullah b. Amr b. el-As (radıyallahü anhümâ) şöyle demiştir; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in etrafında (toplanmış) oturuyor iken (o) fitneden bahsedip şöyle buyurdu: İnsanları; ahidleri karışmış, emanetleri azalmış ve şöylece - parmaklarını biribirine soktu- olmuş bir halde gördüğünüz zaman..." kalkıp: Allah beni sana feda kılsın o zaman ne yapayım?" dedim: Evine kapan, dilini tut, hak bildiğini al, kötü gördüğünü bırak. Kendine ait işlere sarıl, ammeye ait işleri terk et." buyurdu. Mace, filen. 10; Ahmed b. Hanbel II, 162, 212, 220, 221.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Melâhim (meydana Gelecek... )
Konu: İyiliği Emir Ve Kötülükten Nehy Etmek
4346-) Ebû Said el-Hudri şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) "En efdal cihad, zalim sultanın -veya zalim emirin- Şüphe ravilerden birisine aittir. yanında adaleti söylemektir." Buyurdu. fiten 13: İbn Mace, filen 20; Nesai, biat 37; Ahmed b. Hanbel III, 19, 61; IV, 314, 315.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Melâhim (meydana Gelecek... )
Konu: İyiliği Emir Ve Kötülükten Nehy Etmek
4347-) Urs b. Amira el-Kindi (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre: (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Yeryüzünde günah işlendiği (bir kötülük yapıldığı) zaman birisi ona şahit olur da çirkin görürse -bir seferinde de inkar ederse demiştir - o kötülükten uzakta olan kişi gibidir. Kötülükten uzakta olup da ona razı olan ise ona şahid olan (birlikte olan) kimse gibidir."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Melâhim (meydana Gelecek... )
Konu: İyiliği Emir Ve Kötülükten Nehy Etmek
4348-) Adiyy b. Adiyy, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan önceki hadisin benzerini rivâyet etti Bu rivâyette Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Bir kimse kötülüğe şahit olur da onu çirkin görürse, ondan uzakta olan kimse gibidir."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Melâhim (meydana Gelecek... )
Konu: İyiliği Emir Ve Kötülükten Nehy Etmek
4349-) Ebû'l Bahteri demiştir ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işiten birisi, -Süleyman Resûlüllah'ın ashabından bir adam dedi- Hadisi Ebû Dâvûd'a Süleyman b. Harb ve Hafs b. Ömer rivâyet etmişlerdir. Birinci rivâyet Hafs'a, ikincisi de Süleyman'a aittir. bana, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu haber verdi: İnsanlar, günahları ve ayıpları çoğalıncaya kadar helak olmayacaklardır." b. Hanbel IV, 260; V, 293.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Melâhim (meydana Gelecek... )
Konu: İyiliği Emir Ve Kötülükten Nehy Etmek
4350-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anhümâ) şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ömrünün sonunda bir gece bize yatsı namazını kıldırdı. Selâm verince ayağa kalktı ve " Bu geceyi görüyorsunuz ya, işte bu geceden itibaren yüz sene sonra (bu gün) yeryüzünde olanlardan hiç kimse kalmayacaktır." buyurdu. Ömer şöyle dedi: İnsanlar Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın bu sözünü (anlamakta) hataya düştüler. Halbuki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Bu gün yeryüzünde olanlardan hiç kimse kalmayacaktır, buyurmuş, bu müddetin bu asırda yaşayanları mahvedeceğini (haber vermek) istemiştir" ilim 41; Mevâkit Salât 40; Muslim. fedâilu's-sahabe, 216; Tirmizi, fiten 64; Ahmed b. Hanbel, II, 88.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Melâhim (meydana Gelecek... )
Konu: Kıyametin Kopması
4351-) Ebû Sa'lebe el-Huşenî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Allah (celle celâluhu) bu ümmete yarım gün (mühlet vermek) den aciz değildir." b. Hanbel, IV, 193.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Melâhim (meydana Gelecek... )
Konu: Kıyametin Kopması
4352-) Sa'd b. Ebi Vakkas (radıyallahü anh)'den; (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Şüphesiz ben ümmetimin Rableri katında, onlara yarım gün geciktirmesinden aciz olmadığını umarım." Yarım gün ne kadardır?" denildi Sa'd: Beş yüz sene" cevabını verdi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Melâhim (meydana Gelecek... )
Konu: Kıyametin Kopması
4353-) İkrime (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre: Ali (radıyallahü anh) dinden çıkan bir takım insanları ateşte yaktı. Bu (haber) Abdullah b. Abbâs'a ulaştığında Abdullah (radıyallahü anh) şöyle dedi: olsaydım) Onları ateşte yakmazdım. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) " Allah'ın azabı ile cezalandırmayınız" buyurdu. Ama, Resûlüllah'ın sözü sebebiyle onları öldürürdüm. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) " Kim dinini değiştirirse onu hemen öldürünüz" buyurdu. sözler Hazret-i Ali'ye ulaşınca; Vah İbn Abbâs!" dedi. cihad 145; Tirmizi, hudûd 25; Nesâî, Tahrîmü'd - dem, 14; İbn Mace hudûd 2; Ahmed b. Hanbel, I, 217, 220.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Dinden Çıkan Kişi Mürted Hakkındaki Hüküm
4354-) Abdullah (b. Mes'ud) (radıyallahü anh) şöyle demiştir : (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Allah'tan başka ilah olmadığına, benim Allah'ın Rasûlü olduğuma şehadet eden müslünıan bir kişinin kanı ancak üç şeyden birisi ile helal olur; Zina eden Seyyib, cana karşı can ve dinini terkedip cemaatten ayrılan." diyât 6; Müslim, kasâme 25; Tirmizi, diyât 10;hudûd 15; Nesai, tahrimu'd-dem 5; İbn Mace. hudûd 1; Darimi, hudûd 2, siyer 11; Ahmed b. Hanbel I, 282, 428.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Dinden Çıkan Kişi Mürted Hakkındaki Hüküm
4355-) Âişe (radıyallahü anhâ'dan; rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Rasulü olduğuna şehadet eden müslüman birisinin kanı helal olmaz. Ancak şu üç husustan birisi dolayısıyla olması müstesna: İhsandan sonra zina eden adam; o recmedilir, Allah'a ve Rasulüne karşı savaşa çıkan adam; o, öldürülür veya salbedilir ya da ülkeden sürgün edilir. Bir insanı öldüren; o da öldürdüğü kişiye karşılık öldürülür." tahrimu’d-dem.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Dinden Çıkan Kişi Mürted Hakkındaki Hüküm
4356-) Ebû Mûsâ (radıyallahü anh), şöyle demiştir: Eş'arilerden iki adamla birlikte Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldim. Adamlardan birisi sağımda birisi solumda idi. Her ikisi de Resûlüllah'tan görev istediler. Resûlüllah susmakta idi. Resûlüllah susmakta" manasına gelen hal cümlesi, Buhari ve Müslim'in rivâyetlerinde " Resûlüllah dişini misvak fiyordu" anlamına gelecek şekildedir. Ayrıca Müslim'de " Resûlüllah" yerine " Nebî" denilmiştir. Bunun üzerine: Ne diyorsun ya Ebû Mûsâ? veya: Ya Abdullah b. Kays?" dedi. hak (din) ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, gönüllerindekini bana söylemediler ve onların görev isteyeceklerinin farkına dahi varmadım, dedim. Sanki ben şu anda Resûlüllah’ın dudağı altında misvakinin yükseldiğini görür gibiyim. (sallallahü aleyhi ve sellem): Biz işimize asla onu isteyeni tayin etmeyeceğiz - veya onu isteyeni tayin etmeyiz Şüphe ravidendir. - ama, ey Ebû Mûsâ - yada Abdullah b. Kays- sen git" buyurdu ve onu Yemen'e gönderdi. Sonra peşinden Muaz b. Cebel (radıyallahü anh)'i de gönderdi. Râvi der ki: Ebû Mûsâ'nın yanına varınca Ebû Mûsâ, " in" (buyur) dedi ve onun için bir minder serdi. Muaz, Ebû Mûsâ'nın yanında bağlı bir adam gördü ve: ne? dedi Ebû Mûsâ: yahidi idi, müslüman oldu, sonra tekrar dinine; kötü dinine döndü, dedi. öldürülmedikçe oturmam. Bu, Allah'ın ve Rasulünün hükmüdür, dedi. Mûsâ: evet, dedi. Muaz üç kere: Öldürülünceye kadar oturmam. Bu Allah'ın ve Rasulünün hükmüdür, dedi. üzerine Ebû Mûsâ emretti ve adam öldürüldü. Sonra bu iki sahabe gece namazını tartıştılar. Ben uyurum da, namaz da kılarım; veya: namaz da kılarım uyurum da. Şüphe ravidendir. Namazımda umduğumu (sevabı) uykum halinde de umanm" dedi. istitabetü'l-mürteddin 3; Müslim, imare 15; Ahmed b. Hanbel, IV, 409. Hadisin izahı 4357 no'lu hadisten sonra gelecektir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Dinden Çıkan Kişi Mürted Hakkındaki Hüküm
4357-) Ebû Mûsâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Yemen'de iken Muaz yanıma geldi. Yahudi olan bir adam müslüman olmuş, sonra tekrar İslâmdan çıkmıştı. Muaz gelince; O öldürülmedikçe hayvanımdan inmem" dedi. Bunun üzerine adam öldürüldü. (Talha b. Yahya ve Büreyd b. Abdullah b. Ebi Bürde)’den birisi: Adam daha önce tevbeye davet edilmişti" dedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Dinden Çıkan Kişi Mürted Hakkındaki Hüküm
4358-) Eş- Şeybânî (Ebû îshak, Süleyman b. Feyrûz) Ebû Bürde'den yukarıdaki kıssayı rivâyet etti. Ravî dedi ki: Ebû Mûsâ (radıyallahü anh)'ya İslâmdan çıkan bir adam getirildi. Ebû Mûsâ adamı yirmi gece veya ona yakın bir müddet (İslâm'a) davet etti. Sonra Muaz geldi, o da (İslâma) davet etti. Ama adam kabul etmedi. Bunun üzerine boynu vuruldu. (Muaz boynunu vurdurdu)." Davûd der ki: Bu hadisi Ebû Bürde'den Abdülmelik b. Umeyr de rivâyet etti, ama tevbeye davet meselesini zikretmedi. Ayrıca İbn Fuzayl Şeybani'den, o, Said b. Ebi Bürde'den o da babası vasıtasıyla Ebû Mûsâ'dan rivâyet etti, ama tevbeye da'veti anmadı."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Dinden Çıkan Kişi Mürted Hakkındaki Hüküm
4359-) Bize Mes'ûdî (Abdurrahman b. Abdullah b. Utbe b. Abdullah b. Mes'ud) Kasım (İbn Abdurrahman b. Abdullah b. Mesûd)’dan bu kıssayı haber verip şöyle dedi: Onun boynu vuruluncaya kadar Muaz hayvanından inmedi ve onu tevbeye de davet etmedi."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Dinden Çıkan Kişi Mürted Hakkındaki Hüküm
4360-) İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ) şöyle demiştir: Abdullah b. Sa'd b. Ebi Şerh, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a (vahiy) kâtiplik (i) yapardı. Şeytan onu saptırdı. (İslâmdan çıkıp) kafirlere iltihak etti. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun Fetih günü öldürülmesini emretti. (Ancak) Osman b. Affan (radıyallahü anh) onun için eman istedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da eman verdi. tahrim 15.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Dinden Çıkan Kişi Mürted Hakkındaki Hüküm
4361-) Sa'd (b. Ebi Vakkas) (radıyallahü anh) demiştir ki; fethi gününde Abdullah b. Sa'd b. Ebi Şerh, Osman b. Affan'a sığındı. Osman onu getirip Resûlüllah'ın huzurunda durdurttu ve; Ya Resûlallah Abdullah'ın biatini kabul et (eman ver), dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem) başını kaldırıp ona baktı. (Osman radıyallahü anh bunu) üç kere tekrar etti, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) her seferinde eman vermekten kaçınıyordu. Nihayet üçüncü müracaatından sonra biatini kabul buyurdu (eman verdi). Sonra ashabına dönüp; İçinizde, ben onun biatından kaçındığımda kalkıp onu öldürecek anlayışlı birisi yok muydu?" buyurdu. Ya Resûlallah senin gönlündekini biz bilmiyoruz, gözlerinle bize işaret etseydin ya" dediler. (sallallahü aleyhi ve sellem): Bir peygamberin hain gözlü olması yakışmaz" buyurdu. tahrimu'd-dem 14; Ebû Davûd, cihad 127.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Dinden Çıkan Kişi Mürted Hakkındaki Hüküm
4362-) Cerir (b. Abdullah el-Beceli) (radıyallahü anh)'den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim: Köle (darı) şirke kaçtığı zaman, kanı helal olmuştur." iman 124; Nesai. tahrimu'd-dem 12,13.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Dinden Çıkan Kişi Mürted Hakkındaki Hüküm
4363-) İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ) şöyle haber verdi: Âmâ bir adamın bir ümmü veledi vardı, Resûlüllah'a küfreder, onun hakkında yakışıksız şeyler söylerdi. Âmâ onu bundan nehyeder, fakat kadın vazgeçmez, âma yine onu meneder ama dinlemezdi. Kadın bir gece Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hakkında yakışıksız şeyler söylemeye, ona küfretmeye başladı. Bunun üzerine âmâ hançeri aldı kadının karnına sapladı ve üzerine yüklenip onu öldürdü. Ayaklan arasına bir çocuk düştü. Kadın orasını (yatağı) kana buladı. olunca olay Resûlüllah'a anlatıldı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) halkı toplayıp şöyle dedi: Bu işi yapan şahsı Allah'a havale ediyorum (Allah adına yemin vererek arıyorum). Şüphesiz onun üzerinde benim hakkım var, (bana itaat etmesi vacip) ama ayağa kalkarsa müstesna." üzerine âmâ kalktı, safları yararak ve sallanarak (gelip) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın önüne gelip oturdu ve: Ya Resûlallah! Ben o kadının sahibiyim. Sana küfreder ve hakkında çirkin sözler söylerdi. Onu nehyederdim dinlemez, menederdim vazgeçmezdi. Benim ondan inci tanesi gibi iki oğlum var. O bana karşı da yumuşaktı. Dün gece yine sana sövmeye ve hakkında çirkin sözler söylemeye başladı. Ben de hançeri alıp karnına sapladım, üzerine yüklenip onu öldürdüm.!' dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem): Dikkat edin! Şahid olunuz ki o kadının kanı hederdir" buyurdu. tahrimu'd-dem 15.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Resûlüllaha Söven Kişinin Hükmü
4364-) Ali (radıyallahü anh) şöyle demiştir; Bir yahudi kadın, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a küfreder ve onun hakkında çirkin şeyler söylerdi. Bir adam o kadını boynundan yakaladı ve basarak öldürdü. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadının kanını iptal etti (heder saydı)." Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Resûlüllaha Söven Kişinin Hükmü
4365-) Ebû Berze (radıyallahü anh) der ki: Bekir (radıyallahü anh)'in yanında idim, bir adama öfkelendi ve ona sert davrandı. " Sert davrandı" diye terceme ettiğimiz cümlenin " adam da ona kötü davrandı, küfretti" şeklinde anlaşılması mümkündür (Bezlü'l- Mechûd). Ben kendisine: Resûlüllah'ın halifesi, izin verirsen boynunu vurayım, dedim. Benim bu sözüm Ebû Bekir'in öfkesini dindirdi. Kalkıp (odasına girdi). Sonra bana (birisini) gönderip; önce dediğin ne idi? dedi izin ver, boynunu vurayım, dedim. emredersem yapar mısın? vallahi Muhammed (Sallallahü aleyhi ve sellem)'den sonra buna kimsenin hakkı yok, dedi. Dâvûd: Bu Yezid'in lafzıdır" dedi. Ahmed b. Hanbel şöyle dedi: Yani Ebûbekirin Resûlüllah'ın söylediği su üç şeyin haricinde hiç kimseyi öldürmeye hakkı yoktur. İmandan sonra küfür, ihsandan sonra zina veya birisini kıssasın dışında öldürmek. Resûlüllah'ın bunlardan birisi olmadan da öldürmeye yetkisi vardı." b. Hanbel'in bu sözleri, Hazret-i Ebû bekr'in son sözlerinin ifadesidir. Bazı nüshalarda mevcut değildir. Nesai, tahrimu'd-dem, 17.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Resûlüllaha Söven Kişinin Hükmü
4366-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildi ki; Ukl veya Urayne'den bir grup Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldi. Ama Medine'nin havasına uyum sağlayamadılar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara sağmal develeri tavsiye edip idrarlarından ve sütlerinden içmelerini emretti. Onlar da gittiler ve iyileşince Resûlüllah'ın çobanını öldürdüler, develeri de sürüp götürdüler. Onların bu yaptıklarının haberi daha günün başında Resûlüllah'a ulaştı. Efendimiz de peşlerinden (adam) gönderdi. Günün ilerlemiş bir vaktinde (yakalanarak) Resûlüllah'a getirildiler. Resûlüllah emretti ve adamların elleri ayaklan kesildi, gözlerine mil çekildi ve Harra'ya atıldılar. Su istiyorlar fakat kendilerine su verilmiyordu. Kılâbe der ki: Bunlar, çalan, öldüren, imandan sonra kafir olan, Allah ve Rasûlüne karşı muharebe eden bir kavimdir." zekat 68; cihad 152; tıp 6; hudud 17; Müslim, kasâme, 9,10,11; İman 184; Tirmizi vudû' 55; et'ime 38; tıb 6; İbn Mace, hudûd 20.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Muharebe Yol Kesicilik, Eşkıyalık Konusunda Varid Olan Hadisler
4367-) Vüheyb, Eyyûb'dan bu (önceki) hadisi, aynı isnadla rivâyet edip şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) çiviler istedi, onlar kızartıldı ve gözlerine çekti, ellerini ve ayaklarını kestirdi ve onları (kanlarının kesilmesi için damarlarını ateşle) dağlamadı."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Muharebe Yol Kesicilik, Eşkıyalık Konusunda Varid Olan Hadisler
4368-) Velid bize Evzai'den, Evzai Yahya -yani İbn Ebi Kesir- den o da Ebû Kılabe vasıtasıyla Enes b. Mâlik'den bu (önceki) hadisi rivâyet etti; ravi (bu rivâyette şöyle) dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onları bulmak için iz sürücüler (arayıcılar) gönderdi. Onlar yakalanıp getirildiler. Bunun üzerine Allah tebareke ve tealâ: Şüphesiz Allah ve Rasûlü ile savaşanların ve yeryüzünde fesad çıkaranların cezası- (Öldürülmeleri veya asılmaları ya da ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi veya yerlerinden sürülmeleridir. Bu onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara âhirette de büyük azap vardır.) Maide (5) 33. Parantez içindeki kısım, ayetin hadis metninde olmayan bölümünün mealidir. âyetini indirdi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Muharebe Yol Kesicilik, Eşkıyalık Konusunda Varid Olan Hadisler
4369-) Sabit, Katade ve Humeyd, Enes b. Mâlik'den bu hadisi rivâyet ettiler. Bu rivâyette Enes (radıyallahü anh) şöyle dedi: Onlardan birisini, susuzluktan, ağzıyla toprağı ısırırken gördüm. İşte böylece ölüp gittiler." tıp 5; Tirmizi, taharet 55; Nesâî, tahrim 8.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Muharebe Yol Kesicilik, Eşkıyalık Konusunda Varid Olan Hadisler
4370-) Hişam, Katade vasıtasıyla Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)'den bu hadisin benzerini rivâyet etti. Râvî şunu ilave etti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sonra Müsle (adamların kulak, burnun, dudak gibi organlarını kesmek)'den nehyetti." rivâyette " Çaprazlamasına" sözünü zikretmedi. Katade ve Selâm b. Miskin'den, onlar da Sabitten hepsi Enes'den bu hadisi rivâyet ettiler, Katade ve Selâm: Çaprazlamasına" sözünü zikretmediler. Ben, Hammad b. Seleme'nin dışında onların hiçbirinin rivâyetinde " Ellerinin ve ayaklarının çaprazlamasına kesildiği'' ifadesini bulamadım."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Muharebe Yol Kesicilik, Eşkıyalık Konusunda Varid Olan Hadisler
4371-) İbn Ömer (radıyallahü anhümâ), dedi ki: Bazı insanlar, Resûlüllah'ın develerini yağma edip sürüp götürdüler, İslâm'dan döndüler, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın mü'min olan çobanını öldürdüler. Bunun üzerine Resûlüllah peşlerinden (adamlar) gönderdi. Hırsızlar yakalandı. Efendimiz ellerini ve ayaklarını kesti, gözlerini oydu. hakkında, muharebe ayeti (Maide, 33) nazil oldu. Haccac sorduğu zaman, Enes b. Mâlik'in bildirdiği kişiler onlardır. b. Yusuf es-Sekafî, Enes b. Mâlik'e bir mektup yazıp Resûlüllah'ın verdiği en büyük cezayı sormuş, o da bu hadiseyi haber vermiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Muharebe Yol Kesicilik, Eşkıyalık Konusunda Varid Olan Hadisler
4372-) Ebû'z-Zinâd şöyle, demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sağmal develerini çalanların (ellerini ayaklarını) kesip, ateşle gözlerini oyunca onun dikkatini çekmek için Allah (celle celâluhu): Allah ve Rasûlü ile savaşanların ve yeryüzünde fesad çıkaranların cezası, öldürülmeleri veya asılmaları..." Mâide (5)33. ayetini indirdi. Cerîr'in rivâyetine göre yukarıdaki sözler İbn Ömer'e anlatılmış o da bu ayetlerin Resûlüllah'ı ılab için indiği iddiasını reddedip " Resûlüllah'ın verdiği ceza sırf o gruba aitti, bu ayet onların dışında Allah'a karşı savaşanlar hakkında indi ve göz oyma cezası kaldırıldı" demiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Muharebe Yol Kesicilik, Eşkıyalık Konusunda Varid Olan Hadisler
4373-) Muhammed b. Şirin demiştir ki: Bu, yani Enes hadisi hadler indirilmeden (meşru kılınmadan) önce idi."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Muharebe Yol Kesicilik, Eşkıyalık Konusunda Varid Olan Hadisler
4374-) İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ) şöyle demiştir: Allah ve Rasülü ile savaşanların ve yeryüzünde fesat çıkaranların cezası öldürülmeleri veya asılmaları ya da ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi veya yerlerinden sürülmeleridir- Bu onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara ahirette de büyük azab vardır. Ancak onları yakalamanızdan önce tevbe edenler bunun dışındadır. Biliniz ki Allah bağışlar ve merhamet eder." ayeti müşrikler hakkında nazil oldu. Onlardan her kim yakalanmadan önce tevbe ederse bu kendilerine lâzım olan haddin uygulanmasına mâni olamaz. tahrimu'd-dem, 9,10.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Muharebe Yol Kesicilik, Eşkıyalık Konusunda Varid Olan Hadisler
4375-) Âişe (radıyallahü anhâ) şöyle; demiştir kabilesine mensup, hırsızlık yapan bir kadının durumu Kureyş'i üzdü. " Onun hakkında Resûlüllah ile kim konuşur" denildi. " Buna Resûlüllah'ın çok sevdiği Usâme b. Zeyd'den başka kim cesaret edebilir?" dediler. Usâme Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile konuştu. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Ya Üsame! Allah'ın hadlerinden bir hadde şefaat mı ediyorsun?" buyurdu. Sonra kalkıp halka hitaben şöyle dedi: Şüphesiz sizden öncekiler, içlerinde itibarlı birisi hırsızlık yaptığı zaman bırakıverdikleri, zayıf birisi hırsızlık yaptığında ise kendisine had uyguladıkları için helak oldular. Allah'a yemin ederim ki eğer Muhammed'in kızı Fatima (bile) hırsızlık yapsa elini keserim." hudud 12; enbiya 54; Müslim, hudud, 8.9; Tirmizi, hudûd 6; İbn Mâce, hudud 6; Nesâi, sarik 6; Darimi. hudûd 5.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Hadde Şefaat Edilir Mî?
4376-) Ma'mer; Zühri'den, Zührî; Urve'den o da Hazret-i Âişe'den rivâyet etmiştir. Âişe (radıyallahü anhâ) şöyle dedi: Mahzum kabilesinden bir kadın iyreti eşya alır -ve onu inkâr ederdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de o kadının elinin kesilmesini emretti." Leys'in (önceki) hadisinin benzerini anlattı, " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadının elini kesti" dedi. hudûd, 10; Nesâi, sarik 5,6; Ahmed, b. Hanbel, II, 151. Davûd der ki: İbn Vehb bu hadisi, Yunus vasıtasıyla Zühri'den rivâyet edip Leyş'in dediği gibi söyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında, Feth (Mekke fethi) gazvesinde hırsızlık yaptı...." İbn Şihab'dan aynı isnadla rivâyet edip " Bir kadın iyreti aldı- " dedi. Mes'ud b. el-Esved de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den bu haberin benzerini rivâyet etti ve " Resûlüllah'in evinden bir kadife çaldı..." dedi. Cabir'den, bir kadının hırsızlık yapıp Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kızı Zeyneb'e sığındığını rivâyet etti. Dâvûd'un ta'ükan naklettiği bu rivâyetlerden her biri çeşitli hadis mecmualarında mevcuttur.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Hadde Şefaat Edilir Mî?
4377-) Âişe (radıyallahü anhâ)’dan; rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: İyi haslet sahiplerinin haddi gerektirenler dışındaki hatalarını bağışlayın" b. Hanbel, VI, 181.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Hadde Şefaat Edilir Mî?
4378-) Abdullah b. Amr b. el-As (radıyallahü anhümâ)'dan; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: aranızda bağışlayınız. Bana ulaşan hadd (in uygulanması) ise vacib olmuştur." katu's-sarik, 5.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Yetkili Makama Ulaşmadan Önce Hadleri Bağışlanabilir
4379-) Yezid b. Nuaym, babası (Nuaym)’dan şöyle rivâyet etti: Mâiz (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gelip dört defa (zina ettiğini) ikrar etti. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) recmedilmesini emretti ve Hazzâl'e; Eğer onu elbisenle gizleseydin senin için daha hayırlı olurdu" dedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Haddi Gerektiren Suçları İşleyenleri Setretmek
4380-) İbnü'l Münkedir şöyle demiştir: Hezzâl, Mâız'a; Resûlüllah'a gidip haber vermesini emretti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Haddi Gerektiren Suçları İşleyenleri Setretmek
4381-) Alkame b. Vail babasından, şöyle rivâyet etmiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) devrinde bir kadın namaza gitmek üzere çıkmıştı. Karşısına bir adam çıkıp kadının elbisesini başına örttü ve tecavüz etti. Kadın bağırdı ve adam da gitti. O anda yanından geçen başka birisine ; Kadın: İşte şu adam bana şöyle şöyle yaptı" dedi. Muhacirlerden bir gruba uğrayıp yine, " Şu adam bana şöyle şöyle yaptı" dedi. O grup gidip kadının kendisine tecavüz ettiğini zannettiği adamı yakaladılar, kadına getirdiler. Kadın: Evet bu, o" dedi. Bunun üzerine adamı alıp Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a götürdüler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) adamın (recmedilmesini) emredince, kadına tecavüz eden adam ayağa kalktı ve: Ya Resûlallah, ona tecavüz eden benim" dedi. Resûlüllah kadına döndü ve; Git seni Allah bağışladı" buyurdu. (Getirilen) adama iyi sözler söyledi. Dâvûd dedi ki; Yani (iyi sözler tik) tutuklanan adam içindi. Kadına tecavüz eden adam için de: Onu recmediniz. Şüphesiz o öyle bir tevbe etti ki eğer tüm Medine halkı o tevbeyi etseydi hepsinden kabul olunurdu. buyurdu. hudûd 22. Davûd: Bu hadisi Esbal b. Nasr da Sımak'dan rivâyet etti." dedi. rivâyet 4445 numarada gelecektir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Haddi Gerektiren Bir Suç İşleyenin Gelip İkrar Etmesi
4382-) Ebû Ümeyye el-Mahzûmi (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a (çaldığmı) kesin bir dille itiraf eden bir hırsız getirildi (ama) yanında mal bulunmuyordu. Efendimiz: Senin (birşey) çaldığını zannetmiyorum" buyurdu. Adam: Evet çaldım" dedi ve bu sözü iki veya üç Şek, ravilerden birisine aittir., defa tekrarladı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) emretti, adam(m eli) kesildi ve Resûlüllah'a (tekrar) getirildi. Resûlüllah: Allah'tan bağış dile ve ona tevbe et" buyurdu. ve etûbû ileyh: Allah'tan bağış diler ve ona tevbe ederim" dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem) üç kerre: Allah'ım, onun tevbesini kabul et" dedi. katu's-sarik 3; İbn Mace, hudûd, 29; Darimi, hudûd 6; Ahmed, b. Hanbel, V, 293. Davûd der ki: Bu hadisi Amr b. Asım, Hemmam'dan, o İshak b. Abdullah'dan rivâyet etti. İshak: Ensar'dan birisi olan Ebû Ümeyye Resûlüllah'dan (rivâyet etti), dedi"

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Hadde Telkin
4383-) Ebû Ümâme (radıyallahü anh) haber verdi ki: Bir adam Resûlüllah'a gelip: Resûlallah ben haddi gerektiren bir suç işledim. Bana haddi uygula, dedi. Resûlüllah: -Geleceğin zaman abdest aldın mı?" dedi. Biz namaz kıldığımızda, bizimle birlikte namaz kıldın mı?" Haydi git, Allah seni affetti." hudûd 27; Müslim, hüdûd 24; Ahmed b. Hanbel, V, 262, 265.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Ne Olduğunu Söylemeden Bir Haddi Gerektiren Bir Suçu İtiraf Edenin Durumu
4384-) Ezher b. Abdullah el-Harâzî şöyle haber verdi: kabilesinden Kelâ: Yemen'de bir kabiledir. bir grubun malları çalındı. Dokumacılardan bazı insanları itham edip onları Resûlüllah'ın sahabesinden olan Nu'man b. Beşire getirdiler. Nu'man onları bir kaç gün hapsetti, sonra salıverdi. Kelâ'lılar Nu'man'a gelip: Onları dövmeden ve işkence etmeden salıverdin?" dediler. isterseniz. İsterseniz onları döveyim. Şayet mallarınız (onlardan) çıkarsa mesele yok, ama çıkmazsa onların sırtına vurduğum kadar size de vururum" dedi. senin hükmün mü? dediler. Nu'man: Allah'ın ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hükmüdür, Nesai, katu’s-sarik, 4. dedi. Ebû Davûd der ki: Nu'man bu sözü ile Kela'lılan korkut (mak istemiş) ti. Yani dayak ancak itiraftan sonra icâbeder."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Sorgulamada Zanlıyı Döverek İşkence Etmek Caiz Midir?
4385-) Âişe (radıyallahü anhâ) şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) çeyrek dinar ve daha çoğunda (hırsızın elini) keserdi hudûd 1; Tirmizi, hudûd 16; Nesai, katu's-sarık 9,10; Ahmed, b. Hanbel, VI, 36.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Hırsızın Elinin Kesildiği Mal Mikdarı
4386-) Âişe (radıyallahü anhâ)'dan, rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Hırsızın eli çeyrek dinar ve daha fazlasında kesilir." hudûd 13: Müslim, hudûd 2; Nesâî. Katu’s - Sarık, 9-10; İbn Mâce hudûd 22- Ahmed b. Hanbel II, 36, 41, 80, 126. 163. b. Salih: Kesmek, çeyrek dinar ve daha fazlasındadır" dedi. Ebû Dâvûd'a Ahmed b. Salih ve Vehb b. Beyân nakletmelerdir. Bu kısım Ahmet b. Salih'in rivâyetidir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Hırsızın Elinin Kesildiği Mal Mikdarı
4387-) İbn Ömer (radıyallahü anh)'dan rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) fiatı üç dirhem (gümüş) olan bir kaîkan(ı çalan hırsızın elini) kesti. hudûd 13; Müslim, hudûd 6; Nesâi, katu's-sarık 8-10; İbn Mâce hudûd 22- Tirmizi, hudûd 16; Mâlik, hudûd 21; Darimi, hudûd 4; Ahmed b. Hanbel, II. 6, 54, 64.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Hırsızın Elinin Kesildiği Mal Mikdarı
4388-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); kadınlar sofasından fiatı üç dirhem gümüş olan bir kalkan çalan adamın elini kesti." sarık X; Ahmed b. Hanbel II. 145.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Hırsızın Elinin Kesildiği Mal Mikdarı
4389-) İbn Abbâs (radıyallahü anh) demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kıymeti bir dinar (allın) veya on dirhem (gümüş) olan bir kalkan (çalan) adamı (n elini) kesti" Davûd der ki: hadisi Muhammed b. Seleme ve Sa'dân b. Yahya İbni İshak'tan aynı isnadla rivâyet etmiştir. hudûd 7; İbn Mâce. hudûd 22.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Hırsızın Elinin Kesildiği Mal Mikdarı
4390-) Muhammed b. Yahya b. Habban, şöyle demiştir: köle, birisinin bahçesinden bir hurma fidanı çaldı ve onu efendisinin bahçesine dikti. Fidan sahibi, fidanını aramaya başladı ve onu buldu. Köleyi, o zaman Medine emiri olan Mervan b. Hakem'e şikayet etti. Mervan köleyi hapsetti ve elini kesmek istedi. sahibi, Râfi, b. Hadîc (radıyallahü anh)'e gidip bu mes'eleyi sordu. Râfi, ona, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: Meyveden ve hurmadan dolayı el kesilmez" buyururken işittiğini haber verdi. Hurma" diye terceme etliğimiz " el-keser" kelimesi, hurma ağacının ortasındaki beyaz renkli bir nesnedir. Araplar bu nesneyi yerler. Bu kelime, hurma çiçeği manasına da gelir. Maksat birinci manadır. Şüphesiz Mervan kölemi yakaladı, elini kesmek istiyor. Ben senin, benimle birlikte ona gidip Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den duyduğun bu sözleri haber vermeni istiyorum" dedi. Hadîc adamla birlikte yürüyüp Mervan b. Hakem'e geldi. Mervan'a: Ben Resûlüllah'ı, meyve ve hurma yağında el kesilmez, buyururken işittim." dedi. Bunun üzerine Mervan kölenin salıverilmesini emretti. Davûd " Keser, cümmâr (hurma ağaçlarının ortasında olup araplar tarafından yenen şey)'dir" dedi. katu's-sarik 13; Tirmizi, hudûd 19; İbn Mace, hudûd 27; Darimî, hudûd 7; Mâlik, hudûd 32; Ahmet b. Hanbel, III, 463, 464.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Çalındığında El Kesilmeyen Mallar
4391-) Muhammed b. Ubeyd, Hammad'dan (o), Yahya'dan (o), Muhammed b. Yahya b. Habban'dan bu hadisi rivâyet etti. şöyle dedi: Mervan o köleye birkaç sopa vurdu ve serbest bıraktı."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Çalındığında El Kesilmeyen Mallar
4392-) Abdullah b. Amr b. el-Âs (radıyallahü anh) şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem)'a; ağaçtaki meyve (nin hükmü) soruldu. (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: İhtiyaç içinde olan birisi, yanında bir şey götürmeksizin sadece yerse ona birşey gerekmez. Ondan birşey götüren kimseye ise aldığının iki katı (bir katı) ödetilir ve ceza gerekir. Her kim harman yerine getirildikten sonra meyveden bir şey çalar ve çaldığı, bir kalkan fiatına ulaşırsa eli kesilir. (Bundan daha azını çalana ise çaldığının iki katını ödeme zorunluluğu ve ceza vardır.)" köşeli parantez, tercemede normal parantez içindeki ibareler, farklı nüshaları ifade etmektedir. Nesâî, katu's-sank 12; Tirmizi, büyü 54; İbn Mâce, hudûd 28; Ahmed b. Hanbel, II 180. 224. Davûd: Çerin (harman yeri) hurma kurutulan yerdir" demiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Çalındığında El Kesilmeyen Mallar
4393-) Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh) demiştir ki; (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (Birisinin malını) açıktan zorla alanın (müntehibin) eli kesilmez. Açıkta olan bir malı zorla olan bizden değildir." nikah 60; hıyel 15; sarık 13; Tirmizi, hudûd 18; İbn Mace, hudûd, 26 filen 3; Ahmed b. Hanbel III, 140, 197, 390.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Yankesicilik Ve Hainlikte El Kesilir Mi?
4394-) Bu (yukarıdaki hadisteki) isnadla, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Haine el kesme yoktur (hainin eli kesilmez). hudûd 18; Nesai, katu's-sarik 13; İbn Mâce, hudûd 26, Darimi, hudûd 8.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hadler Bölümü
Konu: Yankesicilik Ve Hainlikte El Kesilir Mi?