Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı
4946-)
Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Her kim bir müslümanı dünya sıkıntılarının birinden kurtarırsa Allah da onu kıyamet gününde bir sıkıntıdan kurtarır. Kim darda kalan bir kimseye kolaylık gösterirse Allah da ona dünya ve âhirette kolaylık ihsan eder. Kim bir müslümanın ayıbını örterse Allah da dünya ve âhirette, onun ayıbını örter. Kul (din) kardeşinin yardımında oldukça Allah da o kulun yardımındadır." Dâvûdder ki: (Bu hadisin ravilerinden olan) Osman, (metinde geçen); Kim de darda kalan bir kimseye kolaylık gösterirse" cümlesini Ebû Muaviye'den rivâyet etmedi. zikr 38; Tirmizi, hudud 3, birr 19, Kur'an 10; İbn Mâce, mukaddime 17; Ahmed b. Hanbel, 11-252,414,500.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Müslümana Yardım Etmenin Fazileti
4947-)
Hazret-i Huzeyfe'ten (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Her iyilik sadakadır." edeb 33; Müslim, zekat 52; Tirmizi, birr 45: Ahmed b. Hanbel, III, 344. 360. IV. 307, V, 387-3KK, 405.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Müslümana Yardım Etmenin Fazileti
4948-)
Ebû'd-Derdâ'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: Siz kıyamet gününde kendi isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel koyunuz." istizan 59; Ahmed b. Hanbel, V, I94. Dâvûd der ki; İbn Ebî Zekeriyya, Ebû’d-Derdâ'ya yetişmemiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Çirkin İsimleri Güzel İsimlerle Değiştirmek
4949-)
(Abdullah) İbn Ömer'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Yüce Allah'ın en hoşuna giden isimler (Allah'a kulluk ifade eden) Abdullah ve Abdurrahman (gibi adlar)dır" adab 2; Buharî, edeb 105-106; İbn Mace, edeb 30; Tirmizî, edeb 64; Darimî, istizan 20; Ahmed b. Hanbel, II. 24, 128. buyurmuştur.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Çirkin İsimleri Güzel İsimlerle Değiştirmek
4950-)
Sahabilerden olan Ebû Vehb el-Cüşemî'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (Çocuklarınızı) Peygamberlerin isimleriyle isimlen(dir)iniz. İsimlerin Allah'a en hoş olanları Abdullah ve Abdurrahman'dır. En doğru olanları Haris ile Hemmâm'dır. En çirkin olanları da Harb ile Mürre'dir." edeb 05-106. Müslim, adab 2, Tirmizî, edeb 64; Darimî, istizan; 20 Ahmed b. Hanbel, II, 24, 128, İbn Mâce, edeb 30.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Çirkin İsimleri Güzel İsimlerle Değiştirmek
4951-)
Hazret-i Enes'den demiştir ki: İbn Ebî Talha, dünyaya geldiği zaman, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e götürdüm. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir " aba içerisinde devesini katranlıyordu. (Bana): kuru hurma var mı? diye sordu. dedim. Kendisine bir miktar (kuru) hurma verdim. Onları ağzına atarak çiğnedi. Sonra çocuğun ağzını açtı ve hurmayı ağzının ortasına yerleştirdi. Çocuk, (hoşlandığından dilini dolandırmaya başladı. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Ensarın hurmayı (ne de çok) sevdiğine bakın!" buyurdu ve adını Abdullah koydu. adab 22-23.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Çirkin İsimleri Güzel İsimlerle Değiştirmek
4952-)
Hazret-i İbn Ömer'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Âsiye (isimli bir kadının) ismini değiştirmiş: Sen Cemilersin" demiş. edeb 14; Tirmizi, edeb 26; İbn Mace, edeb 32; Darimi, istizan 62; Ahmed b. Hanbel, II, 18.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kötü İsimleri Değiştirmek
4953-)
Muhammed İbn Amr İbn Ata'dan (rivâyet edildiğine göre); Kendisine Zeyneb bint Ebi Seleme kızının: Kızının ismini ne koydun?" diye sormuş (O da): Ona Berre ismini verdim, deyince, şöyle demiş: (sallallahü aleyhi ve sellem) bu ismi yasakladı. (Nitekim) bana da Berre ismi verilmişti de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (insanı kusursuz gösteren böylesi isimlen vermek suretiyle); Kendinizi temize çıkarmayın, sizden kimin iyi olduğuna Allah daha iyi bilir" buyurdu. üzerine (orada bulunanlardan biri Hazret-i Peygambere: Peki onun) " İsmini ne koyalım?" diye sordu. (Hazret-i Peygamber) de: Ona Zeyneb ismini veriniz" dedi. edeb 17-19.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kötü İsimleri Değiştirmek
4954-)
Üsame İbn Ahderiyye'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gelen bir cemaat içerisinde: Esram" isimli bir adam varmış; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) O'na: ne? diye sormuş da (adam): Esram'ım, demiş; (bunun üzerine Hazret-i Peygamber de): zûr'asın, buyurmuş.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kötü İsimleri Değiştirmek
4955-)
Hânı (İbn Zeyd)'den (rivâyet edildiğine göre) kendisi kavmiyle birlikte Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kavminin onu " Ebû’l hakem" künyesiyle çağırdığını duymuş da kendisini çağırarak: ki gerçek hakem Allah'dır. Hüküm (ondan çıkar, yine) ona (döner). Binaenaleyh sen niçin (böyle) Ebû'l Hakem künyesiyle çağırılıyorsun? diye sormuş (da O da): kavmim bir anlaşmazlığa düştükleri zaman bana gelirler, bende aralarında hüküm veririm. Her iki taraf da (benden) razı olurlar, cevabını vermiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): (tarafları hoşnut edecek hüküm vermek) ne kadar güzel! (Ama Hakem ismi Allah'a mahsus olduğu için kullar bu isimle künyelendirilemezler) Kaç çocuğun var? demiş. da): Şüreyh, Müslim ve Abdullah (isimli üç oğlum) var, demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): hangisi daha büyük? diye sormuş. (Hâni de:) cevabını vermiş. (Bunun üzerine Resûlü Ekrem Efendimiz:) sen Ebû Şüreyhsin, buyurmuş. Dâvûd der ki Şüreyh Zinciri kıran ve Tüster şehitte girenlerdendir. Bana ulaşan habere göre Şüreyh (Tüster'e) gizli bir yoldan girdiği için Tüster'in kapısını kırmıştır. Dâvûd, sünne 5; Tirmizî, devât 82; Nesâî, kudat 7.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kötü İsimleri Değiştirmek
4956-)
(Said İbn el-Müseyyeb'in) babasından (rivâyet edildiğine göre birgün) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ona: nedir? diye sormuş (O da:) demiş. (Hazret-i Peygamber de): sonra ) sen Sehl'sin, buyurmuş. (Hazret-i, Hazn ise babasının verdiği ismin değiştirilmesine razı olmayarak); olmaz. (Çünkü) Sehl (ova), ayaklar altında çiğnenir ve horlanır cevabını vermiş, (Bu hadisin ravisi) Said dedi ki: Hazn, Hazret-i Peygamberin bu teklifini kabul etmeyince:) " Artık bundan sonra bize (devamlı olarak) üzüntü isabet edecek zannetmiştim." edeb 107. Dâvûd dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) " el-As" " Aziz" , " Atle" , " Şeytan" , " El-hakem" , " Ğurab" , " Hubab" , " Şihab" isimlerini " Hişam" ismiyle değiştirdi. Harb" ismini " Selm" ismiyle, " El-muzdacı" ismini " El-münbeis" ismiyle, değiştirdi. " Afim" ismiyle anılan araziye " Hadıra" ismini vermiş, " Şa'b ed-Dalale" ismini " Şa'b el-Hudâ" ismiyle " Benüzzinye" ismini " Benurrişde" ismiyle " Benülmuğviye" ismini de (yine) " Benürrişde" ismiyle değiştirmiştir. Dâvûd dedi ki: Kısaltmak gayesiyle bu rivâyetlerin senetlerini terk ettim.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kötü İsimleri Değiştirmek
4957-)
Mesrûk'tan demiştir ki: İbn el Hattab (radıyallahü anh) ile karşılaşmıştım. (Bana): kimsin? diye sordu. Ben de: İbn el Ecdâ(ım) dedim. Bunun üzerine Hazret-i Ömer: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı: Ecdâ şeytandır" derken işittim, dedi. Mâce, edeb 31.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kötü İsimleri Değiştirmek
4958-)
Semura İbn Cündeb'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: kölenin ismini Yesâr, Rebhah, Necîh, Efiâh koyma. Çünkü (olur ki) sen (kendine bu isimlerden birini verdiğin köleni kasd ederek): orada mı? diye sorarsın (karşıdaki de): dedi ki:) Hayır cevabını verir." isimler dörttür, benim adıma onları fazlalaştirmayın. edeb 11-12; Tirmizî edeb 65; Ahmed b. Hanbel, 11-385. V-7, 10-11,21.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kötü İsimleri Değiştirmek
4959-)
Hazret-i Semura'dan demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) kölelerimize şu dört isim(den birin)i vermemizi bize yasakladı: Eflah, Yesar. Nafi, Rebâh." edeb II. İbn Mace, edeb 31.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kötü İsimleri Değiştirmek
4960-)
Hazret-i Cabir'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: inşallah, eğer ömrüm olursa ümmetime Nâfi, Eflah ve bereket isimlerini koymalarını yasaklayacağım." hadisin ravilerinden) A'meş (burada bir parantez açarak -bu hadisi bana naki eden Ebû Süfyan gerçekten) Nâfi ismini de zikretti mi, zikretmedi mi, (iyice) bilmiyorum, dedi. rivâyetine göre Hazret-i Peygamber şöyle sözlerini tamamlamıştır:) . " Çünkü (kölesini sormak üzere) geldiği zaman: burada mı? diye sorar. (Orada bulunanlar da:) cevabını verirler. Dâvud der ki: (Bu hadisin) bir benzerini Hazret-i Câbir yoluyla Ebû Zübeyr de rivâyet etti. (Fakat) Bereket ismini rivâyet etmedi. edeb 13.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kötü İsimleri Değiştirmek
4961-)
Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Kıyamet gününde Allah yanında en aşağılık isim (sahibi dünyada) Melikü'l-emlâk (padişahlar padişahı) ismiyle çağrılan adam (olacak)dır." Dâvûd der ki: Bu hadisi aynı senedle Şuayb İbn Ebi Hamza da Ebû'z-Zinad'dan: (Kıyamet gününde) isim(ler)in en çirkini" diye rivâyet etmiştir. edeb I 14: Müslim edeb, 20; Tirmizî edeb 66; Ahmed b. Hanbel, II, 244.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kötü İsimleri Değiştirmek
4962-)
Ebû Cebîre İbn Dahhâk demiştir ki: Birbirinizi kötü lakablarla çağırmayın, İmandan sonra fasıldık ne kötü addır..." Hucûrât, (49) 11. âyeti biz Seleme oğulları hakkında nazil oldu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize (yani Medine'ye) geldi. (O zaman) bizden iki ya da üç ismi olmayan hiçbir adam yoktu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (İçimizden birini bu isimlerden biriyle): Ey falanca!" diye çağırınca (bunu işiten kimseler): Ey Allah'ın Rasulüî (Onu bu isimle çağırmaktan) vazgeç. Çünkü o bu isimden dolayı kızıyor" demeye başladılar. Bunun üzerine şu " Biribirinize (kötü) lakablar takmayın" âyeti indirildi. tefsir 49, İbn Mace, edeb 35.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Lakaplar
4963-)
(Zeyd b. Salim'in) babasından (rivâyet edildiğine göre) Ömer İbn El-Hattâb (radıyallahü anh) Zeyd İbn Sabit'in kendi kendisine Ebû Îsa künyesini veren oğlunu dövdü. El Mugîre İbn Şu'be de kendisine " Ebû Îsa" diye künyelenmişti. Hazret-i Ömer O'na: Ebû Abdullah künyesini alman yetmiyor mu? diye çıkıştı. Bunun üzerine Mugîre, " Bu künyeyi feana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) verdi" dedi. Hazret-i Ömer de: gelmiş, geçmiş hataları affedilmiştir. (Bize gelince) biz kendi başımızayız. (Allah'ın bize nasıl muamele yapacağını bilmiyoruz)" diye çıkıştı. Bunun üzerine (Mugîre) ölünceye kadar Ebû Abdullah künyesini taşımaya devam etti.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bir Kimsenin Ebû Îsa Künyesi Almasının Hükmü
4964-)
Enes İbn Mâlik'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ona: Oğulcuğum, diye hitap edermiş. Dâvûd der ki: Ben Yahya İbn Maîn’i, İbn Mahbûb çok hadis rivâyet eden biridir" diye överken işittim. adab 31i; Tirmizî edeb 62.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bir Kimsenin Başka Birinin Oğlunu Oğlum Diye Çağırmasının Hükmü
4965-)
Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Benim adımla adlanınız, fakat künyemle künyelenmeyiniz..."‘ Dâvud dedi ki: Bu hadisi aynı şekilde Ebû Hüreyre'den Ebû salih de rivâyet etmiştir. Ebû Süfyan'ın Cabir'den (olan) rivâyetiyle Salim İbn Ebû Ca'd'ın Cabir'den; Süleyman el-Yeşkerf nin ve İbnü'l Münkedir'in Cabir'den rivâyeti de böyle olduğu gibi, ve Enes b. Mâlik'in rivâyeti de (yine böyledir). ilim 38, menakib 20, edeb 106, 109; Müslim, edeb 1, 3-5, 8; Tirmizî, edeb 68; İbn Mace, edeb 33; Darimî, istizan 58.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İ Peygamberin Künyesi Olan Ebül-kasım Künyesini Vermenin Hükmü
4966-)
Hazret-i Câbir'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Benim ismimle isimlenmiş olan kimse künyemi de almasın. Künyemi almış olan ismimi almasın." Dâvud der ki: Bu hadisin manasını İbn Adan babası vasıtası ile Hazret-i Ebû Hüreyre’den rivâyet etti. Ebû Zur'a vasıtasıyla da Ebû Hureyre'den rivâyet edilmiştir. Ancak diğer iki rivâyetle arasında farklılık vardır. Abdurrahman İbn Ebi Amre'nin Ebû Hureyre'den rivâyeti de böyledir. (Bu rivâyette) Abdurrahman'a muhalefet edilmiştir. hadis-i şerifi, Es-Sevrî ile İbn Cüreyc, Ebûz-Zübeyr'in rivâyeti gibi rivâyet ettiler. Ma'kıl İbn Ubeydillah ise İbn Şirin inki gibi rivâyet etti. Bu hadisde Mûsâ İbn Yesar’ın Ebû Hureyre'den olan rivâyeti iki farklı şekilde gelmiştir. Bu farklılığın birisi Hammâd İbn Halid'e, diğeri de İbn Ebî Füdeyk'e aittir. edeb 68; Ahmed b. Hanbel, 1,95, II, 312, 455,433, 111,450, V-364.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İ Peygamberin İsmiyle Künyesi Bir Kimsede Birleştirilemez Diyenlerin Delilini Teşkil Eden Hadisler
4967-)
Muhammed İbn el-Hanefiyye'den (rivâyet edildiğine göre) Hazret-i Ali (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: senden sonra bir çocuğum dünyaya gelirse ona hem senin ismini hem de künyesini vereceğim, dedim de: (koyabilirsin) buyurdu. bu hadisi Ebû Dâvûd’a nakleden hocalarından biri olan) Ebû Bekir (b. Ebi Şeybe hadisi rivâyet ederken, diğer ravi olan Osman b. Ebi Şeybe'nin rivâyetinde bulunan ve bu hadisi Muhammed İbn el-Hanefiyye'nin bizzat Hazret-i Ali'den aldığına delalet eden): Ben Resûlüllah’a dedim (ki, sözünü) rivâyet etmedi. (Bu sebeple Ebû Bekir'in bu rivâyetinde, Osman'ın rivâyetinde bulunan sözü geçen özellik yoktur. Ebû Bekir bu hadisi) Ali (radıyallahü anh): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e dedi ki..." şeklinde rivâyet etti. edeb 68.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İ Peygamberin Hem İsmini Hem De Künyesini Bir Adama Vermenin Caiz Olduğunu İfade Eden Hadisler
4968-)
Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ)'dan demiştir ki: kadın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek: Allah'ın Resulü! Ben gerçekten bir oğlan çocuğu dünyaya getirdim de ona Muhammed ismini ve Ebû'l-Kasım künyesini verdim. Bunun üzerine bana senin bundan hoşlanmayacağın haber verildi. (Ne buyurursun)? diye sordu. Peygamber de:) " Benim ismimi (koymayı) helal künyemi (vermeyi de) haram kılan şey nedir?" yahutta: Benim künyemi (vermeyi haram, ismimi (koymayı da) helal kılan şey nedir?" cevabını verdi.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İ Peygamberin Hem İsmini Hem De Künyesini Bir Adama Vermenin Caiz Olduğunu İfade Eden Hadisler
4969-)
Enes İbn Mâlik'ten demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (herkes gibi bizim aramıza da girerdi. Bir de benim Ebû Umeyr künyesiyle anılan bir küçük kardeşim vardı. Kırmızı gagalı serçe kuşuna benzeyen kuşuyla oynar dururdu. Bir süre sonra (bu kuş) öldü. Bir gün Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onun yanına giriverdi de onu üzgün bir halde gördü. Bunun üzerine (Orada bulunanlara): hali nedir? diye sordu (onlar da:) öldü, dediler. (Hazret-i Peygamber de:) Ebû Umeyr, kuşcağız(a) ne oldu? diye Onunla şakalaştı. edeb 81,112, Müslim, edeb 30, Tirmizî, sala 131, birr 57; İbn Mâce, edeb 24; Ahmed b. Hanbel, IH, 115, 119, 171, 188, 190, 201, 212 ,223, 278, 288.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Çocuğu Olmayan Bir Kimsenin Künye Alması Konusunda Gelen Hadisler
4970-)
Âişe (radıyallahü anhâ)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (birgün Hazret-i Peygambere): Allah'ın Rasulü, benim her arkadaşınım künyesi var. (Ben de bir künye alabilir miyim?) diye sormuş da, (Hazret-i Peygamber: O'nun kızkardeşinin oğlunu kast ederek): de oğlun (hükmüne olan) Abdullah'la künyelen, buyurmuş. Müsedded (bu Abdullah kelimesini) " Abdullah İbnü'z-Zübeyr" diye rivâyet etti. Urve hadisinin kalan kısmını şöyle) rivâyet etti: Bunun üzerine (Hazret-i Âişe) " Ümmü Abdullah künyesini almıştı." Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisin benzerini de yine aynı şekilde (yani Hişam İbn Urve'nin, babası Urve yoluyla Hazret-i Âişe'den rivâyet ettiği gibi) Kurrân İbn Temmam ile Ma'mer de Hişam'dan rivâyet ettiler. Üsâme ise Hişam ve Abbâd yoluyla Hamza'dan rivâyet etti. Hammâd İbn Seleme ile Mesleme İbn Ka'nab da Ebû Üsame gibi yine Hişam'dan rivâyetti.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Çocuğu Olmayan Kadına Da Künye Verilebilir
4971-)
Süfyan İbn Esîd el-Hadramî'den demiştir ki: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şöyle derken işittim: Sana inandığı halde bir (din) kardeşine kendisini kandıracak yalan bir söz söylemen ne kadar büyük bir hıyanettir!"
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Tariz Yoluyla Konuşmanın Hükmü
4972-)
Ebû Kılabe'den demiştir ki: Ebû Mesûd, Ebû Abdullah'a - yahutta -Ebû Abdullah, Ebû Mesûd'a: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı; (Bazı kimseler) şöyle bir iddiada bulundular, sözü hakkında neler söylerken işittin? demiş de (Ebû Abdullah, yahutta Ebû Mesûd) şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i (bu söz hakkında) şöyle buyururken ısıttım: Zeamû (iddia ettiler) kelimesi kişinin ne kötü bir bineğidir!" Dâvûd dedi ki: (Sözü geçen) bu Ebû Abdullah, Huzeyfe'dir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bir Kimsenin: Bazı Kimseler Şöyle Bir İddiada Bulundular Diyerek Konuşmasının Hükmü
4973-)
Zeyd İbn Erkam'dan (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendilerine bir hutbe okumuş da (hutbe esnasında) " Emmâ ba'd" tabirini kullanmıştır. Fedailüssahabe 36.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Hutbe Esnasında: Emma Badü Demenin Hükmü
4974-)
Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: (Sizden) biriniz (üzüm çubuğuna) kernı demesin. Çünkü (hakiki) kerm müslüman kişidir, fakat siz (üzüm çubuklarına) üzüm bağlan deyiniz." edeb 101, Müslim elfz 6-10-12, Darimi, eşribe 16; Ahmed, 11-239, 259. 272, 316, 464,476,509.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kerm Kelimesi Ve Dili Koruma Hakkında Gelen Hadisler
4975-)
Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (Sizden) biriniz sahibi olduğu kimseye: Kulum, cariyem demesin, köle olan kimseler de (sahiplerine): Rabbinı, demesin. Sahip olan (sahip olduğu kimseye): Oğlum, kızım diye hitap etsin. Kendisine sahip olunan kimse de (sahibine): Efendim diye hitab etsin. Çünkü sizler kölesiniz Rabb (rızık verip besleyip büyüten) de Aziz ve Celil olan Allah'dır." elfaz 13-15.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Köle Efendisine Rabbim Diyemez
4976-)
(Bir önceki hadisi) Hazret-i Ebû Hüreyre'den Ebû Yunus da (rivâyet etmiştir. Ancak (Hazret-i Ebû Hüreyre) bu haberde Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i anmadı. (Yani hadisi kendi sözü olarak zikretti)1 ve şöyle dedi: (Fakat köle efendisine) " seyyidi (efendim) ve (yahutta) mevlâya (efendim) desin. ıtk 17; Müslim, elfaz 14-15; Ahmed b. Hanbel, II, 316, 423, 444, 496.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Köle Efendisine Rabbim Diyemez
4977-)
(Abdullah İbn Büreyde'nin) babasından (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Münafığa seyyid (efendi) demeyiniz. Çünkü eğer (siz ona böyle seyyid demeye devam ederken birgün başınıza) seyyid oluverirse aziz ve celil olan Allah'ı öfkelendirmiş olursunuz." Amelü'l yevmi velleyleti, 248, hadis nu. 244.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Köle Efendisine Rabbim Diyemez
4978-)
(Ebû Ümâme İbn Sehl İbn Huneyf'in) babasından (rivâyet edildiğine göre); Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Sakın hâ!- Biriniz; nefsim pis oldu, demesin. Fakat; nefsim kötüleşti, desin." edeb 100; Müslim, elfaz 17; Ahmed b. Hanbel, VI, 51, 66,209,231,281.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İnsanın Kendisi İçin Nefsim Pis Oldu Demesi Doğru Değildir
4979-)
Âişe (radıyallahü anhâ)'dan (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Sakın biriniz içim bulandı, demesin, fakat nefsim kötüleşti, desin." edeb 100; Müslim, elfaz 17: Ahmed b. Hanbel. VI. 51.66. 209. 231, 281.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İnsanın Kendisi İçin Nefsim Pis Oldu Demesi Doğru Değildir
4980-)
Hazret-i Ebû Huzeyfe'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Allah ve falan kimse diledi demeyiniz. Fakat (önce) Allah sonra falan diledi, deyiniz." b. Hanbel, V, 384, 394, 398; Nesâî, Amelülyevmi ve'n-Nehâr, 544, hadis no. 985.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İnsanın Kendisi İçin Nefsim Pis Oldu Demesi Doğru Değildir
4981-)
Adiyy İbn Hatem'den (rivâyet edildiğine göre), bir hatip Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda bir hutbe okuyarak: Her kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse doğru yolu bulur, kim de onlara isyan ederse..." demiş de (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (o hatibe): Kalk" yahutta " git! Sen ne fena bir hatipsin" buyurmuş. cumua 48: Ebu Dâvûd, hadis no. 1099.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bâb
4982-)
Ebû'l-Melâh'dan (rivâyet edildiğine göre) bir adam şöyle demiştir: Ben (bir gün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in terkisinde idim. Hayvanının ayağı sürçüverdi. Bunun üzerine ben " Hay burnu sürtülesice şeytan" dedim. (Hazret-i Peygamber de:) sürtülesice şeytan, deme. Çünkü sen bunu söyleyince o, ev gibi oluncaya kadar büyür ve: (Bu iş) benim kuvvetimle (oluyor)" der. Fakat sen " Bismillah (Allah'ın ismiyle) de! Çünkü sen bunu söyleyince, o karasinek gibi kalıncaya kadar küçülür." b. Hanbel, V, 59, 71, 365.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bâb
4983-)
Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Bir adamı:’Artık insanlar helak oldular' derken işittiğinde- (bil ki) onların en çok helakte olanı o adamdır." (İbn İsmail ise bu cümleyi) şöyle rivâyet etti: Bir adam:’Artık insanlar helak oldular' dedi mi (bil ki) insanların en çok helak olanı o adamdır." Dâvûd dedi ki: (Bu hadisi hocam el-Ka'nebî'ye rivâyet eden) Mâlik bu konuda şöyle dedi: İnsan bu sözü halkın dinî işlerindeki (gevsek) durumunu görüp de üzüldüğünden dolayı söyleyecek olursa, ben bunda bir sakınca görmem, kendini beğenip de başkalarını küçümseyerek bu sözü söylüyorsa o zaman bu yasaklanmış olan çirkin bir sözden başka birşey değildir. birr 39; Muvatta, kelâm 2; Ahmed b. Hanbel, 11-272, 342, 465, 517.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bâb
4984-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Sakın çöl arapları (şu yatsı) namazımızın ismi hususunda sizi tesir altına almasınlar, Uyanık olun! Bu (namaz) yatsı (namazı)dır. Fakat onlar develeri yüzünden yatsıyı gecenin karanlığına kadar geciktirirler." mesâcid 228-229; Nesâî, mevakît 23; İbn Mâce, sala 13; Ahmed b. Hanbel, II, 10, 19,49, 144.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yatsı Namazının İsmi Nedir?
4985-)
Salim İbn Ebi'l-Ca'd'den (rivâyet edildiğine göre râvi Mis'ar'in (hakkında) -O'nun Huzaa (kabilesin)den olduğunu zannediyorum- dediği bir adam: Keşke şu namazı kılsaydim da bir rahata erseydim" demiş. (Orada bu lunan) bazı kimseler bu sözünden dolayı o adamı ayıplar gibi bir tavır takınmışlar, bunun üzerine (sözü geçen adam:) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i - Ey Bilâl, kalk namaza (çağır da) bizi namazla rahatlat, derken işittim" demiştir. Abdullah İbn Muhammed İbn el-Hanefiyye'den demiştir ki: Babamla birlikte ensardan olan bir damadımıza hasta ziyaretine gitmiştim. (Biz orada iken) namaz (vakti) geliverdi. Aile fertlerinden birine: Câriye, bana abdest suyunu getir (de abdestimi alayını); belki namazı kılarım da rahatlarım, dedi biz de onun bu sözünü tenkid ettik. Bunun üzerine (bize) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı " - Ey Bilal! Kalk (ezan oku da), bizi namazla rahatlat" derken işittim. b. Hanbel, V, 364, 371.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yatsı Namazının İsmi Nedir?
4987-)
Âişe (radıyallahü anhâ)'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in herhangi bir kimseyi dinden başka birşeye nisbet ederken asla işitmedim"
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yatsı Namazının İsmi Nedir?
4988-)
Hazret-i Enes'den (rivâyet edilmiştir) demiştir ki: Medine'de korkunç bir olay olmuştu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ebû Talha'nın atına bin(ip hadisenin üzerine doğru sür'atle git) di. Kısa bir süre sonra (yanımıza dönüp): birşey görmedik, -yahutta- korkulu bir şey görmedik (fakat) bu atı bir deniz (gibi akıcı) bulduk," buyurdu. cihâd 46, 50, edeb 116, hibe 33; Müslim, fedai! 99; İbn Mace, cihad 9; Tirmizî cihad 14; Ahmed b. Hanbel, III; 171, 180, 185, 274, IV; 203.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şu Yatsı Namazına Mecazen Atame İsmi Vermek Gibi Teşbih Ve Mecaz Yüklü Kelimeler Kullanmak İle İlili Hususlara Ruhsat Veren Hadisler
4989-)
Abdullah (İbn Mesûd radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Yalandan sakınınız! Çünkü yalan (sahibini) fenalığa, fenalık ise cehenneme götürür. Gerçekten insan yalanı söyleye söyleye ve yalanı araya araya (o hale gelir ki) nihayet Allah katında en yalancı (kimse diye) yazılır. Doğruluktan ayrılmayanız. Çünkü doğruluk (sahibini) iyiliğe iyilik de cennete götürür. Gerçekten insan doğruyu söyleye söyleye ve doğruyu araya araya (o hâle gelir ki) nihayet Allah katında en doğru (insan diye) yazılır." edeb 69; Müslim, birr 103-105; Tirmizi, birr, 46; İbn Mâce. mukaddime 7; Darimî, nikah 7; Muvatta, kelam 17; Ahmed b. Hanbel, I, 384, 405, 432.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yalan Hakkında Gelen Şiddetli Tehdidler
4990-)
(Hakim, İbn Muaviye İbn Hayde'nin) babasından demiştir ki: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle derken işittim: Sözleriyle bir toplumu güldürmek için konuşup da yalan söyleyen kimseye yazıklar olsun. olsun, yazıklar olsun." istizan 66; Ahmed, V, 3, 5, 7; Tirmizî, zühd 8.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yalan Hakkında Gelen Şiddetli Tehdidler
4991-)
Abdullah İbn Âmir'den demiştir ki: Birgün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) evimizde otururken annem beni çağırıp: Gel sana vereceğim (şu şeyi) al" dedi. Bunun üzerine Resul-ü Ekrem kendisine: ne vermek istiyorsun? dedi. Annem: bir kuru hurma vereceğim, cevabını verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) O'na şöyle buyurdu. et, eğer ona bir şey vermemiş olsaydın (bu), senin hakkında bir yalan olarak yazılacaktı."
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yalan Hakkında Gelen Şiddetli Tehdidler
4992-)
Hazret-i Ebû Hureyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur. Kişiye günah olarak her duyduğunu söylemesi yeter." Dâvûd dedi ki: (Bu hadisi bana rivâyet eden iki şeyhten biri olan) Hafs (bu hadisi rivâyet ederken) Ebû Hüreyre'yi zikr etmedi. (Yani Ebû Hüreyre'yi atlayarak hadisi doğrudan doğruya Hazret-i Peygamberden rivâyet etti.) Ebû Hüreyre'yi senedde sadece Ali b. Hafs el- Medâinî zikretti. Mukaddime bab/3 hadis no. 5, 1-10.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yalan Hakkında Gelen Şiddetli Tehdidler
4993-)
Hazret-i Ebû Hureyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (Allah ve müslümanlar hakkında) iyi zann beslemek ibadetlerin iyisindendir." Dâvûd dedi ki: Mehne güvenilir bir râvidir ve Basrahdır.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İ Zann İyimserlik
4994-)
Hazret-i Safiyye (bint Huyey Validemiz)'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazanın son on gecesinde i'tikâfta iken kendisini ziyaret için bir gece yanına varmıştım. Kendisiyle (bir süre) konuştuktan sonra kalkıp (evime) döndüm. Beni uğurlamak için benimle beraber o da kalktı. -(O sıralarda) Hazret-i Safiyye, Üsame İbn Zeyd'in evinde kalıyordu.- Peygamberle birlikte evin önüne vardığımız zaman) ensardan iki adam (yanımızdan) geçti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i görünce hızlandılar. (Onların hızlandığını gören) Allah Rasulü onlara: (Bizi görünce böyle hızlanmanıza gerek yok, eski) haliniz üzere (yürüyünüz). Çünkü bu yanımda bulunan (kadın yabancı değil) Safiyye bint Huyyey'dir" buyurdu. (Onlar da): (hâşa biz senin hakkında başka türlü nasıl düşünebiliriz) ey Allah'ın Resulü? dediler. Peygamber de): insan(ın vücudu)nda kanın dolaştığı heryerde dolaşır. Sizin kalplerinize (kötü) bir şüphe atmasından korktum" buyurdu - yahutta-: Bir şer (atmasından korktum)" dedi. ahkâm 21, bed'ü’l-halk II, i'tikaf 11-12; Ebû Dâvud, savm 78, sürme 17; İbn Mâce, siyam 65; Darimî, rikak 66; Ahmed b. Hanbel, III, 156.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İ Zann İyimserlik
4995-)
Zeyd İbn Erkam’dan (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur; Bir kimse yerine getirmek niyetiyle bir (din) kardeşine bir va'dde bulunur da (bunu bir mazereti sebebiyle) yerine getiremezse - günahkâr olmaz." iman 14.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Vadetmek Konusunda Gelen Hadisler
4996-)
Abdullah İbn Ebi'l Hamsa'dan; demiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'le (Peygamber olarak) gönderilmeden önce bir alış-veriş yapmıştım. Kendisine bir miktar vereceğim kalmıştı. Borcumu kendisine (sözleşme) yerine getireceğime dair söz vermiştim. Ama ben (bu sözümü) unuttum, (ancak) üç gün sonra hatırladım. Bunun üzerine hemen (yola çıkıp kararlaştırdığımız yere) vardım. Bir de ne göreyim! O, (sözleştiğimiz andaki) yerinde hâlâ duruyordu. (Beni görünce): bana zahmet verdin. Ben burada üç gündür seni bekliyorum, dedi. Dâvûd dedi ki: Muhammed İbn Yahya (ravi Abdülkerim hakkında şöyle) dedi: Bize göre bu zat Abdülkerim İbn Abdullah İbn Şakik'dir. Ebû Dâvûd dedi ki: Bu zatın ismi bana Ali İbn Abdullah'dan da bu şekilde erişti. Yine bana eriştiğine göre bu hadisi Bişr İbn el-Serri, Abdülkerim İbn Abdullah İbn Şakik'den rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Vadetmek Konusunda Gelen Hadisler