Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı

4997-) Esma bin Ebi Bekr'den (rivâyet edildiğine göre) bir kadın (Hazret-i Peygamberin huzuruna gelip) kumaşım kasd ederek: Allah'ın Rasulu, benim bir kadın komşum var; kocamın bana vermediği bir şeyle (sanki vermiş de onunla) doymuşum gibi görünmemde bana bir günah var mıdır? diye sormuş da (Hazret-i Peygamber): Kendisine verilmemiş birşeyle doymuş görünen kimse iki yalan elbîssi giyen kimseye benzer, buyurmuştur. nikah 106; Müslim, libas 126-127; Tirmizî, birr 87; Ahmed b. Hanbel, VI, 167, 345, 348,353.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Kendisine Verilmemiş Bir Şeyle Sanki Verilmiş De Onunla Doymuş Gibi Görünmenin Hükmü
4998-) Hazret-i Enes'den (rivâyet edildiğine göre) adamın biri (Hazret-i Peygamberin huzuruna gelerek): Allah'ın Rasulu, beni bir binek hayvanına bindir! demiş Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’de: Biz seni bir dişi devenin yavrusuna bindireceğiz" cevabım vermiş.(Adam): Allah'ın Rasulü, ben dişi devenin yavrusunu ne yapacağım? deyince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): deveyi bir dişi deve doğurmuş değil mi? diye şaka yapmış." birr 57; Ahmed b. Hanbel. III, 267.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şaka Hakkında Gelen Hadisler
4999-) en-Nu'mân İbn Beşir'den demiştir ki: Ebû Bekir (sallallahü aleyhi ve sellem) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına girmek üzere izin istedi. Hemen arkasından (kızı) Âişe'nin, yükselen sesini işitti. Bunun üzerine içeri girince hemen yüzüne tokat atmak için Âişe'yi yakaladı ve: daha seni (böyle-) sesini Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sesinden daha fazla çıkarırken görmeyeceğim (tamam mı)? dedi. O sırada Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine engel oldu (da Âişe’yi dövülmekten kurtardı). Hazret-i Ebû Bekir de öfkeli olarak çıkıp gitti. Hazret-i Ebû Bekir, çıkınca Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (Hazret-i Âişe'ye): dayağm)dan seni nasıl kurtardım, gördün mü? diye şaka yaptı. Ebû Bekir günlerce durduktan sonra (tekrar gelip) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın huzuruna girmek için izin istedi ve Hazret-i Peygamber ile Hazret-i Âişe'yi barışmış olarak buldu. Bunun üzerine onlara: kavganızın arasına soktuğunuz gibi barışınıza da sokunuz! diye şaka yaptı, Peygamber de: istediğin gibi) yaptık, (kavgamızın içine soktuğumuz gibi barışımızın içine sokma işini de) yaptık, cevabını verdi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şaka Hakkında Gelen Hadisler
5000-) Avf İbn Mâlik el Eşcaî'den (rivâyet edilmiştir) dedi ki: Tebük savaşında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanına vardım, deriden (yapılmış) bir çadırda (bulunuyor) idi. (Kendisine) selâm verdim. (Selâmımı) aldı ve: Gir" dedi. (Ben de): tarafım(la mı gireyim) ey Allah'ın Resulü? dedim. tarafınla, cevabını verdi. cizye 51; İbn Mâce, fiten 25.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şaka Hakkında Gelen Hadisler
5001-) Osman İbn Ebi'l-Âtike'den (rivâyet edilmiştir); dedi ki: İbn Mâlik, bir önceki hadiste sözkonusu edilen) " Her tarafımla mı gireyim" sözünü sırf çadırın küçüklüğünden dolayı (şaka olsun diye) söyledi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şaka Hakkında Gelen Hadisler
5002-) Hazret-i Enes’den (rivâyet edilmiştir); dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (birgün) bana: Ey iki kulaklı!" diye şaka yaptı. Birr 57.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şaka Hakkında Gelen Hadisler
5003-) (Abdullah b. es-Saib b. Zeyd b. Said'in) dedesinden rivâyet edildiğine göre) kendisi (birgün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işitmiş: Sizden biriniz (din) kardeşinin herhangi bir malını şaka ve ciddî olarak almasın" Süleyman (b; Abdurrahman bu hadisi); şaka olsun diye de almasın ciddiyetle de (almasın" şeklinde yukarıdaki metnin manasına uygun olarak) rivâyet etti. (Hadisin kalan kısmı şöyledir): Kim (din) kardeşinin bastonunu (bile haberli veya habersiz olarak) almışsa onu derhal geri versin" Dâvûd dedi ki; Bu hadisi, bana rivâyet eden iki râviden biri olan Muhammed b. Beşşâr, İbn Yezid'(in ismin)i zikretmedi. Yani onu atlayarak sanki hadisi, bizzat Hazret-i Peygamberin ağzından dinlemiş gibi; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:..." diye rivâyet etti. fiten 3; Ahmed b. Hanbel, IV, 221.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bir Kimsenin Malını Haberi Olmadan Şaka Diye Almanın Hükmü
5004-) Abdurrahman İbn Ebi Leylâ'dan demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sahabilerinin bize haber verdiklerine göre, (kendileri birgün) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'le yolculuk ederlerken içlerinden biri uyuyakalmış. Bunun üzerine onlardan birisi varıp o sahabinin yanında bulunan ipi almış. (Adam uyanıp da yanında bulunan ipi göremeyince) korkmuş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Bir müslümanın, bir müslümanı korkutması helâl değildir" buyurmuş. b. Hanbel, V, 362; Tirmizî, fiten 3.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Bir Kimsenin Malını Haberi Olmadan Şaka Diye Almanın Hükmü
5005-) Abdullah İbn Amr'den (rivâyet olunmuştur) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Allah erkekler arasından dilini, ineğin dilini (otlara) doladığı gibi (kelimelere) dolay(arak konuş)an edebiyatçıya mığzeder." Edeb 72; Ahmed b. Hanbel, II, 165, 187.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Güzel Konuşmaya Özenerek Ağzı Doldura Doldura Konuşmak
5006-) Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Kim, insanların gönüllerini cezbetmek için lüzumundan fazla söz öğrenirse Allah kıyamet gününde onun nafilesini de farzını da kabul etmez."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Güzel Konuşmaya Özenerek Ağzı Doldura Doldura Konuşmak
5007-) Abdullah İbn Ömer'den demiştir ki: Doğu (tarafın) da iki adam gelip bir konuşma yaptılar. Halk onların (bu konuşmalarını) (çok) beğendi, bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Gerçekten söz(ler) den oluşan sihir (ler) de vardır" buyurdu. Yahutta (şöyle dedi): Gerçekten bazı sözler sihir (gibi büyüleyici)dir." tıbb 51, nikâh 48; Müslim, cuma 47; Ebû Dâvûd, edeb 86-87; Tirmizî, Biri 79; Darimî, sahi 199; Muvatta. kelam 7; Ahmed b. Hanbel. I. 269, 273. 303. 309, 313. 323, 332. 397. 454. II, 16, 59, 62, 94.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Güzel Konuşmaya Özenerek Ağzı Doldura Doldura Konuşmak
5008-) Ebû Zabye'den demiştir ki: Bir gün bir adam ayakta, bir konuşma yapıp sözü uzatmıştı. Bunun üzerine Hazret-i Amr İbn el-Âs şöyle dedi: (bu adam) konuşmasını fazla uzatmayıp yerinde kesse idi kendisi için daha hayırlı olurdu. (Nitekim) ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şöyle buyururken işittim: Ben özlü konuşmayı bilirim -yahutta (bu şüphe raviye aittir) -özlü konuşmakla emr olundum. Çünkü özlü konuşmak daha hayırlıdır."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Güzel Konuşmaya Özenerek Ağzı Doldura Doldura Konuşmak
5009-) Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Birinizin içinin irin ile dolması şiirle dolmasından daha hayırlıdır." edeb 92: Müslim, şiir 7-9; İbn Mace, edeb 42; Tirmizî. edeb 71: Darimî, istizan 69: Ahmed b. Hanbel. I. 17-1 177. 181. II. 39, 96, 288. 331. 355, 391. 478. 486. Ehıı Dâvûd'un arkadaşlarından) Ebû Ali dedi ki: Bana ulaşan haberlere göfp Ebû Ubeyd şöyle demiştir: hadisin) manası (şudur: Kişinin kafasında) Kur’an(-ı Kerim) ve ilim daha fazla olunca bize göre bu kişinin içi şiirle dolu değildir. " Muhakkak ki sözlerin bazıları sihir (gibi)dir." Sanki (bu cümle) deki mana şöyledir: (Bir kimsenin) diğer bir insanı övmekteki ifadesi o hale erişir ki (dinleyen kimse) onu doğrular nihayet (bu konuşan kimse) kalpleri kendi sözüne çevirir. Sonra (bu adam) daha önce övmüş olduğu kimseyi kötüler nihayet (bu sefer de yine bütün) kalpleri bu seferki sözüne çevirir (inandırır). Sanki bu haliyle dinleyenleri büyülemiş olur. edeb 92: Müslim, şiir 7-9; İbn Mace, edeb 42; Tirmizî. edeb 71: Darimî, istizan 69: Ahmed b. Hanbel. I. 17-1 177. 181. II. 39, 96, 288. 331. 355, 391. 478. 486.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şiir Hakkında Gelen Hadisler
5010-) Hazret-i Ubey b. Ka'b'da demiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Şüphesiz ki bazı şiirler hikmettir." edeb 90; Tirmizî edeb 69; İbn Mâce, edeb 41; Darimî, istizan 68; Ahmed b. Hanbel, I, 269, 273, 303, 309, 313, 327, 332, III, 456, V, 125.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şiir Hakkında Gelen Hadisler
5011-) İbn Abbâs'dan demiştir ki: Bir çöl arabı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek (huzurunda çok fasih) bir dille konuşma' yaptı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Kuşkusuz bazı sözler sihir, bazı şiirler hikmettir" buyurdu. edeb 90; Tirmizî, edeb 69; İbn Mâce, edeb 41; Darimi, istizan 68; Ahmed b. Hanbel. 1. 269, 273, 303, 309, 313, 327, 332, II, 456, V, 125.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şiir Hakkında Gelen Hadisler
5012-) (Sahr b. Abdullah İbn Büreyde'nin) dedesinden demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim: Kuşkusuz bazı sözler sihir (gibi tesirledir, bazı ilimler cehalettir. Bazı şiirler, hikmettir, bazı sözler de vebaldir." (Bu hadis-i şerif bu şekilde rivâyet edilmiştir) bunun üzerine Sa'sa'a b. Sûhan şöyle dedi: Kuşkusuz bazı sözler sihir (gibi etkili) dir" sözüne gelince (bunun manası şudur): Hak bir adamın aleyhine olur. (fakat bu adam) delilleri dile getirmekte hak sahibinden daha güçlüdür. (Bu adam) konuşmasıyla toplumu etkiler ve gerçeği alır götürür. " Bazı ilimler de cehalettir" sözüne gelince (bunun da manası şudur:) âlim kendini bilmediği bir konuda konuşmaya zorlar, bu da onun cahilliğini ortaya çıkarır. Bazı şiirler hikmettir" sözüne gelince, bu hikmet olan şiirler ise (şiirlerden oluşan) vaazlar ve halkın öğüt aldığı darb-i meselelerdir. Bazı sözler de (söyleyen kimseler için) bir vebaldir" sözüne gelince (bu) sözünü kendisini ilgilendirmeyen ve (dinlemek) istemeyen kimselere söylemendir." şehadat 27, hiyel 10; ahkâm 20; Müslim, akdiye 4; Ebû Dâvûd, akdiye 7: Tirmizî, ahkâm 11, 18; Nesâî, kada 12, 33; İbn M-3ce, ahkam 5; Muvatta, afediyye 1; Ahmed b. Hanbel, II, 332, VI. 203, 290, 307, 308, 320.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şiir Hakkında Gelen Hadisler
5013-) Said b. el-Müseyyeb de demiştir ki: gün Hazret-i) Ömer mescidde şiir söylemekte olan Hazret-i Hassan (b. Sabitle uğradı. (Onu şiir söyler vaziyette görünce) O'na (şöyle göz ucuyla) bir baktı, bunun üzerine Hazret-i Hassan (O'na hitaben): bu mescidde senden daha hayırlısı var iken de şiir söylerdim." dedi. mesacid 24; Müslim, tedailüssahâbe 151; Ahmed V, 222; Buharî, edeb 91.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şiir Hakkında Gelen Hadisler
5014-) Hazret-i Said b. el-Müseyyeb Hazret-i Ebû Hüreyre'den de (bir önceki hadisin) manasını (rivâyet etmiştir. Ancak bu rivâyette ravilerden Ma'mer bir önceki hadisten fazla olarak şunu da) ilave etmiştir: (Hazret-i Ömer camide şiir okunuşuna karşı bakışlarıyla gösterdiği tepkiye, Hazret-i Hassan'ın) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bu hususta vermiş olduğu izne dayanmak suretiyle karşılık vereceğinden korktuğu için O'na (mescidde şiir söylemesi hususunda) izin verdi. edeb 91; Müslim, fedailüssahâbe 151; Nesâî, mesacid 24; Ahmed b. Hanbel, V, 222.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şiir Hakkında Gelen Hadisler
5015-) Hazret-i Âişe'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hassan b. Sabit için mescide bir minber koy(dur)muştu. (Hazret-i Hassan) o minberin üzerine çıkar, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aleyhine konuşanları hicvederdi. üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Muhakkak ki, Allah'ın Resulünü savunduğu sürece, Ruhulkudus Hassan ile beraberdir." edeb 70. buyurdu.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şiir Hakkında Gelen Hadisler
5016-) Hazret-i İkrime'den (rivâyet edildiğine göre) Hazret-i Abbâs: Şairlere gelince onların ardınca azgınlar gider." Şuara(26), 224. âyetini okumuş ve şöyle demiştir: (Yüce Allah) âyetin şairlerle ilgili olan bu hükümünden: Ancak iman etmiş, salih amel işlemiş ve Alah'ı çokça zikretmiş olanlar- müstesna" Şuara (26),227. buyruğu ile (anılan kimseleri, bu hükmün dışında tutarak) nesh istisna etmiş (onları hariç bırakmış)tır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Şiir Hakkında Gelen Hadisler
5017-) Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazın(ı kıldık)tan (sonra yüzünü cemaate doğru) dönünce (onlara): gece sizden biri(niz) rü'ya gördü mü? diye sorar ve şöyle dermiş: Muhakkak ki (artık) benden sonra Peygamberlikten, sadık rüyadan başka bir şey kalmayacaktır."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Rüya Hakkında Gelen Hadisler
5018-) Hazret-i Ubâde b. Sâmit'ten (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Mü'minin rü'yası Peygamberliğin kırkalti cüz'ünden bir cüz'dür." tabir 2, 4, 10, 26; Müslim, rü'ya 6-9;Tirmizî, rü'ya 1-2, 6, 10; İbn Mâce, rü'ya 1,3, 6, 9; Darimi, rü'ya 2; Muvatta, rü'ya 1, 3;Ahmed b. Hanbel, II, 18, 50, 219, 232, 233, 269,314,342,369,438,495,507, IV, 10-13 V, 316, 319.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Rüya Hakkında Gelen Hadisler
5019-) Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (Kıyametin kopma) zaman(ı) yakalaşınca müslümanın rü'yası hemen hemen yalan çıkmayacaktır. (Müslümanlar) rü'yası en doğru olanları, sözü en doğru olanlarıdır. üç kısımdır: (Birincisi) Allah'dan bir müjde olan sâlih rü'yadır, (ikincisi) şeytanın üzüntü vermesinden ibaret olan rü'yadır. (Üçüncüsü de) kişinin kendi kendine içinden geçirdiği düşüncelerden oluşan rü'yadır. uykusu içinde hoşlanmadığı birşey görürse hemen kalksın namaz kılsın ve onu kimseye söylemesin." Ebû Hüreyre yahutta ravi Muhammed b. Şirin) dedi ki: (Rü'yada) köstek (görme)yi severim. Bukağı (görmek) den hoşlanmam, (çünkü) köstek dinde sebat demektir." Dâvûd Dedi ki: (Metinde geçen) " zaman yaklaşınca" (sözü) gece ile gündüz(ün süreleri birbirine) yaklaştığında yani eşit olduklarında anlamına gelmektedir. tabir 26, Müslim rü'ya 6; Tirmizî, rü'ya, 1, 7, 10, İbn Mâce, rü'ya 3, 9, Darimî, rü'ya 6-7; Ahmed II, 395.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Rüya Hakkında Gelen Hadisler
5020-) Ebû Rezîn'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Rü'ya yorumlandığı sürece bir kuşun ayağı üzerindedir. (Yani istikrarsızdır) Yorumlandığı zaman (yorumlandığı şekilde) yerine iner." Ebû Rezin) dedi ki öyle zannediyorum ki (Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), sözlerine devam ederek şöyle) buyurdu: Sen onu (seni) seven ve (rü'ya tabirini) bilen kimseden başkasına anlatma." rü'ya 6; İbn Mâce, rü'ya 6; Darimî, rü'ya 11; Ahmed b. Hanbel IV, 10-13.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Rüya Hakkında Gelen Hadisler
5021-) Ebû Katâde (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şöyle buyururken işittiğini söylemiştir: Rü'ya Allah'dandır. Hulm ise şeytandadır. Biriniz, hoşlanmadığı bir rü'ya görürse sol tarafına üç defa tükürüp sonra onun şerrinden Allah'a sığınsın. Çünkü ( o zaman ) o rü'ya kendisine zarar vermez." tabir 3-4, 10, 14, bedu’l-halk 11, tıbb 39; Müslim, rüya i; İbn Mâce, rüya 4; Darimî rü'ya 5; Muvatta, rü'ya 4; Ahmed, V, 296, 300, 305, 310.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Rüya Hakkında Gelen Hadisler
5022-) Hazret-i Câbir'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Biriniz bir rü'ya gördüğü zaman (uyanınca) hemen sol tarafına tükürsün ve üç defa şeytandan Allah'a sığınsın, bir de üzerinde olduğu taraftan öbür tarafa dönsün." ta'bir 4, 14, bedü’l-halk II buyu I ,5; İbn Mace Rü'ya 4; Darimî, rü'ya 5.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Rüya Hakkında Gelen Hadisler
5023-) Hazret-i Ebû Hureyre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şöyle buyururken işittiğini söylemiştir: Kim beni rü'yada görürse uyanıkken de görecektir. -Yahut da-: Sanki uyanık iken görmüş gibidir. (Çünkü) şeytan benim şeklime giremez." ilim 38, edeb 109, ta'bir 10; Müslim, rü'ya 10-11; Tirmizi, rü'ya 4,7; İbn Mâce, rü'ya 2; Darimî rü'ya 4; Ahmed b. Hanbel, I. 375, 400, 440, II, 232, 41 I, 442, 463, III, 269, 530.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Rüya Hakkında Gelen Hadisler
5024-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: Her kim bir suret yaparsa, Allah ona kıyamet gününde (yaptığı) o surete ruh verinceye kadar azabedecektir ve o kimse o surete ruh vere(bile)cek (güce sahip) değildir. Kim de görmediği bir rü'yayi gördüğünü iddia ederse, o kimse bir arpa tanesini (iki ucunu bir araya getirmek suretiyle) düğümlemeye zorlanır. (Bunu yapması ise imkânsızdır) ve her kim de kendisinden (işitmesini istemedikleri için) söz kaçıran bîr cemaatin konuşmasına kulak verirse kıyamet gününde onun kulağına saf kurşun eriği dökülecektir." tabir 45; Tirmizî, libas 19, rü'ya 8; İbn Mâce, rü'ya 8; Darimî. rikak 3; Ahmed b. Hanbel, I, 246, 359, II, 504.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Rüya Hakkında Gelen Hadisler
5025-) Hazret-i Enes İbn Mâlik'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Bu gece rü'yamda (kendimizi) Ukbe İbn Râfi'in evinde imişiz gibi gördüm. (Orada) bize İbn Tabe hurmasından hurma getirildi. (Ben de bu rü'yayı): Dünyada yükselme, âhirette de (iyi) sonuç bizim içindir ve dinimiz kemâle ermiştir, diye yorumladım." rü'ya 18.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Rüya Hakkında Gelen Hadisler
5026-) (İbn Ebi Said el-Hudrî'nin) babasından (rivâyet ettiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Biriniz esnediği zaman (eliyle) ağzını tutsun. Çünkü şeytan girer." zühd 58.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Esnemek Konusunda Gelen Hadisler
5027-) Süheyl'in (yine İbn Ebi Said el-Hudrî' ve onun babası yoluyla yaptığı) diğer bir rivâyete göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur: (Birinizin) namazda esne(mesi gel) diği vakit gücü yettiği kadar ona engel olmaya çalışsın." zühd 59.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Esnemek Konusunda Gelen Hadisler
5028-) Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Muhakkak ki Allah aksırmayı sever, esnemekten hoşlanmaz. Binaenaleyh, biriniz esne(mesi gel)diği zaman elinden geldiğince onu önlemeye çalışsın. (Esneyip de ) hâh- hââh- diye ses çıkarmasın. Çünkü bu şeytandandır. Şeytan buna güler." edeb 125, 128; Tirmizî, edeb 7; Ahmed b. Hanbel, II, 265, 428, 517.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Esnemek Konusunda Gelen Hadisler
5029-) Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aksıracağı zaman elini ya da elbisesinin bir tarafını) yüzüne koyar, (böylece) aksırmayla (çıkan) sesi alçaltır yahut da kısarmış. (Ravi) Yahya (rivâyet ederken " alçaktı ve kıstı" kelimelerinin hangisinin olduğunda) şüpheye düştü. edeb 7.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Aksırma Hakkında Gelen Hadisler
5030-) Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Bir müslümanın (muslüman) kardeşi üzerinde (ki hakkı) beştir:

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Aksırma Hakkında Gelen Hadisler
5031-) Hilâl b. Yesaf'dan demiştir ki: Salim b. Ubeyd'le birlikte bulunuyorduk. (Orada bulunan) cemaatten biri aksirdı ve hemen arkasından: esselâmü aleykum" dedi. Bunun üzerine Salim: da, anana da, (selâm olsun) diye mukabedele bulundu. (Bu mukabeleden) sonra (adamın bu mukabeleden alındığını hissettiği için) " Her halde sen benim söylediğim (bu söz)den alındın" dedi. (Adam da): ismini hayırla da şerle de anmamanı isterdim, karşılığını verdi. (Bunun üzerine Salim) şöyle dedi: sana (bu hususta) sadece Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in söylediğini söyledim. Biz (bir gün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında bulunuyorduk. Topluluktan birisi aksırmışti da akabinde " Esselâmu aleykum" demişti. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Ona): Sana da anana da" diye karşılık vermişti ve sonra (bize hitab ederek): Sizden biriniz aksırdiğı zaman Allah'a hamdetsin" Hilal, Salim'in Hazret-i Peygamber'den naklettiği hamd şekillerini hafızasında iyice muhafaza edemediği için) bir takım hamdler rivâyet etti. Sonra (rivâyetine devam ederek, Salim'in Hazret-i Peygamber'den) şu sözleri (naklettiğini) söyledi: - ve yanında bulunan kimse de ona - Allah sana merhamet etsin desin, (aksıran kimse de) onlara: Allah bize de size de mağfiret etsin" diye karşılık versin." edeb, 3.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Aksırana Dua Etmek Teşmit Hakkında
5032-) Şu (bir önceki) hadisi Hilal b. Yesaf, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan bir de Halid b. Arface ve Salim İbn Ubeyd el-Eşcaî yoluyla rivâyet etmiştir. Dâvûdoğlu, Selâmet Yolları, IV, 317-318.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Aksırana Dua Etmek Teşmit Hakkında
5033-) Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Biriniz aksırdiği zaman " elhamdülillah alâ külli hâl (her halükârda Allah'a hamd olsun)" desin. (Onun bu hamdini işiten din) kardeşi veya arkadaşı (şüphe râvidendir): Yerhamükellah (Allah sana merhamet etsin)" desin. (Arkadaşının bu duasına karşılık olarak) aksıran kimse de (ona:) " Yehdikümüllah ve yüslihu bâleküm (Allah size hidayet versin ve halinizi ıslah etsin)" diye dua eder." edeb 126; Tirmizî, edeb 3; İbn Mâce, edeb 20.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Aksırana Dua Etmek Teşmit Hakkında
5034-) Hazret-i Ebû Hüreyre'den şöyle de(diği rivâyet edil)miştir: (Din) kardeşine (aksırdığı zaman) üç defaya kadar (yerhamükelah diye) dua et. (Bundan) daha fazla olan aksırmalar ise nezle(den)dir. nezleden olduğu anlaşılacağı için duaya devam etmek gerekmez.)"

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Aksıran Kimseye Kaç Defa Yerhamükellah Diye Dua Edilir?
5035-) Said b. Said'den demiştir ki: kesin bildiğim şu ki; Hazret-i Ebû Hüreyre bu (bir önceki) hadisi Hazret-i Peygamber'den (merfû olarak) mânası ile rivâyet etmiştir. (Lafızlarını rivâyet ettiğini bilmiyorum). Dâvûd dedi ki: Sözü geçen hadîsi (lafzıyla birlikte); Ebû Nuaym, Mûsâ b. Kays, Muhammed b. Adan, Said, Ebû Hureyre - senediyle Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den (merfu olarak) rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Aksıran Kimseye Kaç Defa Yerhamükellah Diye Dua Edilir?
5036-) Ubeyd b. Rifâe'z-Züraki'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Aksıran (bir müslüman)ı üç defa(ya kadar teşmit (etmeye devam) edersin, (üç defadan fazlasına gelince) eğer teşmit (dua) etmeyi istersen, teşmit (e devam) et. (Ama) istersen (bundan) vazgeç (e bilisin. Yani teşmite devam edip etmemek senin isteğine bağlıdır.)

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Aksıran Kimseye Kaç Defa Yerhamükellah Diye Dua Edilir?
5037-) (İyas b. Seleme'nin) babasından (rivâyet edildiğine göre); Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında aksirmış da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: Yerhamükellah (Allah sana merhamet etsin)" diye dua etmiş. Sonra (adam yine) aksırmış. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Bu adam nezledir" buyurmuş (ve teşmitten vazgeçmiş.) zühd 55: Tirmizî, edeb 5; İbn Mace, edeb 20, Darimî, istizan 32; Ahmed b. Hanbel IV, 46, 50.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Aksıran Kimseye Kaç Defa Yerhamükellah Diye Dua Edilir?
5038-) (Ebû Bürde'nin) babasından şöyle de(diği rivâyet edil)miştir: Yahudiler kendilerine " yerhamükellah (Allah size merhamet etsin)" dua etmesi ümidiyle Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında aksırırlardı da (Hazret-i Peygamber onlara): Allah size hidâyet versin ve kalbinizi ıslah etsin" diye karşılık verirdi. edeb 126; Tirmizî, edeb 3. başlığında " gayr-i müslim vatandaş" diye mana verdiğimiz lafzın karşılığı olarak îslâmî ıstılahta; zimnî" terimi kullanılır. Kısaca İslâm Devletinde, kendisi için öngörülen hukukî çerçeve içerisinde yaşamayı kabul eden başka dine mensup kişiler demektir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İ Müslim Vatandaşlara Nasıl Teşmît Dua Yapılır?
5039-) Hazret-i Enes'den demiştir ki: adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında aksırdı da, onlardan birine dua etti, diğerine etmedi. Bunun üzerine: Allah'ın resulü (sen bu adamların ikisi de aksırdığı halde bunlardan) birine dua ettin, diğerine ise dua etmedin (bunun hikmetini açıklar mısınız)? diye soruldu da, (Hazret-i Peygamber): Çünkü bu Allah'a hamd etti (bu yüzden ben de kendisine dua ettim). Diğeri ise Allah'a hamd etmedi" cevabını verdi. edeb 123. 127; Müslim, zühd 53; Tirmizî, edeb 4; İbn Mâce, edeb 20; Darimî istizan 31; Ahmed b. Hanbel, III, 100, 117, 176. hadisi Ebû Dâvûd'a rivâyet eden Şeyhlerden) Ahmed: Birine dua ettin (anlamına gelen: şemmette ehadehüma) kelimesini yine aynı manaya gelen) " semette ehadehüma" şeklinde de (işitmiş olabileceğim) söylemiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Aksırıpda Elhamdülillah Demeyen Kimse Hakkında
5040-) Yaîş b. Tı'hfe b. Kays el-Gıfârî'den demiştir ki: Babam Suffe ashabından idi. (Birgün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); (bizim ev halkına): Haydin bizimle beraber Âişe'nin evine siz de gelin" dedi. Bunun üzerine (tuttuk, Hazret-i Âişe'nin evine) gittik. (Hazret-i Peygamber): Âişe bizi doyur, dedi. (Hazret-i Âişe) de içine et ve hurma katılmış ince bulgurdan yapılmış bir yemek getirdi (onu) yedik, sonra (tekrar): Âişe bizi doyur, dedi. (Hazret-i Âişe) de hurma, kavut, keş ve yağ karışımı güvercin (eti) kadar (az) bir yemek getirdi. Onu da yedik sonra: Âişe bizi sula, dedi. (Hazret-i Âişe) de bir bardak süt getirdi. (Onu) içtik. Sonra (tekrar): Âişe bizi sula, dedi. Küçük bir bardak (dolusu süt daha) getirdi. (Onu da) içtik. Sonra: (burada) uyursunuz, isterseniz mescide gidersiniz, dedi. Ben (mescidde) ciğer (ağrısın) dan dolayı yüzü koyun uzanmış yatarken, bir de baktım ki; bir adam ayağıyla beni dürtüklüyor. (Bana): Bu yatış Allah'ın öfkelendiği bir yatıştır" diyor. Baktım, bit de ne göreyim! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) miş" edeb 21; İbn Mace, mesâcid 6, edeb 27; Ahmed b. Hanbel, II. 287, 304, III, 430, IV, 426, 427.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yüzü Koyun Yatan Kimse Hakkında Gelen Hadisler
5041-) (Abdurrahman İbn Seyhan'ın) babasından rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Kim etrafı çevrili olmayan (açık olan) bir dam üzerinde uyur (da düşüp ölür)se (Allah'ın ona yapılacak haksızlıklardan dolayı ilgilileri dünyada sorumlu tutacağına dair vermiş olduğu) ahidden (sözden) kendini uzaklaştırmiş olur."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Etrafı Çevrili Olmayan Bir Dam Üzerinde Uyumak Hakkında Gelen Hadisler
5042-) Muaz b. Cebel'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Abdestli olarak ve (Allah'ı) zikrederek yatıp da geceleyin uyanıp Allah'dan dünya ve âhiret işlerinden bir hayır isteyen hiç bir müslüman yoktur ki, Allah ona o istediğini vermiş olmasın." Sabit el-Bunanî dedi ki: Ebû Zabye bizim yanımıza gelmişti de bu hadisi bize Muaz b. Cebel yoluyla Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyet etmişti. da (bana) şöyle dedi: Ben (bir gece) uykudan uyandığımda gece yapılacak olan bu duaları okumak istedim de muvaffak olamadım." Mâce. dua 17.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yatağa Abdestli Halde Yatmak
5043-) İbn Abbâs'dan demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin (yatağından) kalktı da ihtiyacını görüp elini yüzünü yıkadı. Sonra (tekrar yatıp) uyudu. Dâvud dedi ki: (Hazret-i İbn Abbâs ihtiyacını gördü derken) Küçük abdest bozdu, demek istiyor. Dea'vât 10; Müslim, Hayz 20.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: Yatağa Abdestli Halde Yatmak
5044-) Ümmü Seleme'nin aile fertlerinin birinden (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yatağı(nın konumu) insanın kabrine konulusu gibiymiş. Mescid de baştarafında (kalır) imiş.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İnsan Yatağa Yatarken Ne Tarafa Yönelir
5045-) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Hafsa'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (aleyhisselâm) uyumak istediği zaman sağ elini (sağ) yanağının altına koyup sonra üç defa: Ey Allahım, kıyamet günü kullarını (hesaba çekmek üzere tekrar) dirilttiğinde beni azabından koru!" diye dua edermiş.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İnsan Yatarken Hangi Duayı Okur?
5046-) Sa'd b. Ubeyde'den (şöyle) dedi(ği rivâyet edil)miştir: Berâ b. Âzib'in bana naklettiğine göre;Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın kendisine şöyle buyurmuştur: Yatağına gir(mek iste)diğin zaman (eğer abdestin yoksa aynen) namaz için aldığın abdest gibi bir abdest al, sonra sağ tarafının üzerine yat ve: Ey Allahım, ben yüzümü sana teslim ettim, işimi de sana havale ettim, (azabından) korkarak ve sevabını umarak (bütün İşlerimde) sırtımı sana dayadım. Senden kurtulup sığınılacak ancak sen varsın, indirmiş olduğun kitabına ve göndermiş olduğun nebî'nc iman ettim, diye dua et. (Böyle yaptığın takdirde) ölürsen İslâm üzere ölürsün. Bunlar son sözlerin olsun." (b. Azib sözlerine devam ederek) demiş ki: Ben (kendi kendime): Bu sözleri (bir daha) hatırlayayım" dedim. " Göndermiş olduğun Resulüne..." diye okudum da (fahr-i kainat efendimiz): Hayır (öyle değil), göndermiş olduğun Nebine" buyurdu. vudü 75, de'va. 7,9 tevhid 34, Müslim, zikr 56-57;Tirmizi, deavat 16, 32, 116; İbn Mâce, dua 15; Darimî, istizan 5 i; Ahmed b. Hanbel, IV, 285,290, 292, 296, 299, 300, 302.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Edeb Bölümü
Konu: İnsan Yatarken Hangi Duayı Okur?