Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı

415-) Ebû Amr -yani Evzâî- : Bu senin güneşi yer yüzünde sarı olarak görmendir" demiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İkindi Namazının Vakti
416-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte akşam namazım kılar, sonra da ok atardık da her birimiz okunun düştüğü yeri görürdü." salât 18; Müslim, mesâcid 217; İbn Mâce, salât 7.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Akşam Namazının Vakti
417-) Seleme b. el-Ekvâ (radıyallahü anh)’dan, demiştir ki; Nebî (sallallahü aleyhi ve sellem), akşam namazını güneşin batıp üst kısmının kaybolduğu bir zamanda kılardı." mevâkît 18; Müslim, mesâcid 216; Tirmizî, mevâkit 8; İbn Mâce, salât 7; Dârimî, salât 16; Ahmed b. Hanbel. IV, 45.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Akşam Namazının Vakti
418-) Mersed b. Abdullah'dan şöyle demiştir: b. Âmir Mısır'da emîr iken, Ebû Eyyûb bize gâzî olarak gelmişti. Ukbe akşam namazını geciktirdi. Bunun üzerine Ebû Eyyûb kalktı ve Ukbe'ye: Ukbe, bu ne namazı? dedi. Ukbe: idik (işimiz vardı) dedi. Ebû Eyyûb: (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın; Ümmetim, akşam namazını yıldızlar çoğalıncaya kadar te'hir etmedikleri müddetçe hayır - veya Şüphe râvilerden birine aittir. fıtrat - üzere devam eder" buyurduğunu duymadın mı?" dedi. Mâce, salât 7, Ahmed b. Hanbel, IV, 147; V, 417, 422; İbn Huzeyme, Sahîb, I, 174-175, Hâkim, el-Müstedrek, I, 190.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Akşam Namazının Vakti
419-) Nu'mân b. Beşîr (radıyallahü anh)’den şöyle demiştir: bu namazın (yani) yatsı, namazının vaktini insanların en iyi bileniyim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yatsıyı hilâl üçüncü gecesinde kaybolduğu vakitte kılardı. salât 9; Nesâî, mevâkît 19; Dârimî, salât 18.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Yatsı Namazının Vakti
420-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’dan şöyle demiştir: gece Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i yatsı namazı için (mescidde) bekleyip durduk. Nihayet gecenin üçte biri geçtiği zaman veya daha sonra yanımıza geldi. Onu (ailesi ile ilgili) bir şey mi alıyokdu, yoksa başka bir şey mi oldu, bilmiyoruz. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımıza gelince: Siz bu namazı mı bekliyorsunuz? Eğer ümmetime ağır gelmeyecek olsaydı, onu bu saatte kıldırırdım" buyurdu. Sonra müezzine (kaamet et diye) emretti, o da namaz için kaamet getirdi. mesâcid 220; Nesâî, mevâkît 21.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Yatsı Namazının Vakti
421-) Muâz b. Cebel (radıyallahü anh) şöyle demiştir: gün) yatsı namazında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i bekledik. O kadar gecikti ki bizden kimi onun hiç (Mescid'e) çıkmayacağını zannetti. Kimi de o namazını kılmıştır, diyordu. Biz bu halde iken Nebî (sallallahü aleyhi ve sellem) (Mescid'e) çıkageldi.(Ashab) önceki söylediklerini ona da söylediler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Bu namazı geciktiriniz, çünkü siz bununla diğer ümmetlere üstün kılındınız. Sizden önce onu hiç bir ümmet kılmadı" buyurdu. Sitte müelliflerinden sadece Ebû Dâvud rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Yatsı Namazının Vakti
422-) Ebû Said el-Hudrî (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki: (Bir gün) Yatsı namazını Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte kıl(mayi iste)dik. Fakat O, gece yansına yakın bir zaman geçinceye kadar (mescide) çıkmadı. (Sonra çıktı ve) " Yerlerinizden ayrılmayınız" diye buyurdu. de yerlerimizde kaldık. Daha sonra şöyle buyurdu: Muhakkak (bazı) insanlar, namazlarım kıldılar ve yataklarına yattılar. Siz ise, namazı beklediğiniz müddetçe namazda imiş gibi sevap aldınız. Eğer zayıfların zayıflığı ve hastaların hastalığı olmasaydı, bu namazı gece yarısına kadar geciktirirdim" mevâkit 21; İbn Mâce, salat 89; Ahmed b. Hanbel, III, 5.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Yatsı Namazının Vakti
423-) Âişe (radıyallahü anhâ)’dan, şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazını kılardı da kadınlar, örtülerine bürünmüş olarak ayrılırlar (ve) karanlıktan dolayı tanınmazlardı'' salat 13, mevâkît 27; Müslim, mesâcid 230, 231, 232; Tirmizî, mevâkît 2; Nesâî, mevâkît 21.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Sabah Namazının Vakti
424-) Rafi'b. Hadîc (radıyallahü anh)’dan, şöyle demiştir: . (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Sabah namazım ortalık aydınlanınca kılınız. Çünkü bu(nu böyle yapmanız halinde) ecrinizi daha büyük kılar veya râvilerden birisine aittir. ecir(iniz) daha büyük olur." mevâkît 3 (Benzeri); Nesâî, mevâkit 27 (Benzeri); İbn Mâce, salât 2.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Sabah Namazının Vakti
425-) Abdullah b. Sunâbihî demiştir ki; Muhammed Vitrin vacip (farz) olduğunu ileri sürdü. b. es-Sâmit ise dedi ki; Muhammed hatâ etti. Şehâdet ederim ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ı şöyle buyururken işittim: Beş vakit namazı Allah farz kıldı. Her kim, bu namazların abdestini (farzlarına riâyetle) tam alır, onları vaktinde kılar, rükû ve hûşularını eksiksiz yaparsa, onu bağışlayacağına dâir Allah'ın va'di vardır. Her kim de bunu yapmazsa, Allah'ın ona bir va'di yoktur. Dilerse bağışlar, dilerse azap eder" salât 6, b. İbn Mâce, ikâme 194;Dârimî, salât 208; Muvatta, salâtu’l-leyl, 14; Ahmed b. Hanbel, V, 315, 317.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vakitlerini Muhafaza
426-) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a, amellerin hangisinin daha fazıletli olduğu soruldu. Nebi (sallallahü aleyhi ve sellem); İlk vaktinde kılınan namazdır" buyurdu. mevâkıt, 15. rivâyeti (el-Kasım b. Gannâm) Ummu Ferve denilen halasından, -ki o, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e biat etmiştir - " Resûlüllah'a soruldu" şeklindedir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vakitlerini Muhafaza
427-) Abdullah b. Fedâle, babasının şöyle dediğini haber vermiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) bana (İslâm'ın hükümlerini) öğretti. (Efendimizin), şu emri bana öğrettikleri arasındadır: Beş vakit namaza devam et!" vakitlerde benim meşguliyetlerim var. Bana (çeşitli faziletleri) toplayan bir şey emret, onu yaptığım zaman bana, yetsin dedim. İki Asr'a devam et" buyurdu. lûgatımızda bu kelime yoktu. " İki Asr nedir?" dedim. Güneş doğmadan ve batmadan önce birer namaz" buyurdular. b. Hanbel, IV, 344.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vakitlerini Muhafaza
428-) Ebû Bekr b. Umara b. Ruveybe, babası (Umâra)'dan naklen onun şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Basralılardan bir adam Umâra'ya: (sallallahü aleyhi ve sellem)’dan duyduğunu bana haber ver, dedi. Umara şu karşılığı verdi: (sallallahü aleyhi ve sellem)’ı şöyle buyururken işittim; Güneş doğmadan ve batmadan önce namaz kılan adam ateşe girmez." üç defa: Sen onu bizzat Resûlüllah'tan duydun mu?" dedi. Umara her seferinde: Evet, onu kulaklarım duydu, kalbim hıfzetti" diyordu. Ben de Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) aynısını söylerken işittim" dedi. salat 13, 21; mesâcid 213, 214, Nesâî, salat 13, 21; Ahmed b. Hanbel IV, 136, 261.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vakitlerini Muhafaza
429-) Ebû'd-Derdâ (radıyallahü anh)’dan demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Beş (haslet) var ki, her kim onları (bilerekve) inanarak yaparsa, cennete girer: (Bu hasletlerin sahipleri) Abdestlerine, rükûlarına, secdelerine, ve vakitlerine riâyet ederek beş vakit namaza devam eden, Ramazanda oruç tutan, gücü yeterse Kabe'yi hacceden gönlü razı olarak zekât veren ve emânete riâyet edenlerdir." Ya Ebâ'd-Derdâ " Emanete riâyet nedir?" dediler. dolayı yıkanmak, dedi. b. Hanbel, 1, 46; II, 362; V, 367.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vakitlerini Muhafaza
430-) Ebû Katâde b. Rib'î (veya Rab'î) (radıyallahü anh) " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in " Allah (azze ve celle) şöyle buyurdu" dediğini haber vermiştir: Ben ümmetin üzerine beş (vakit) namazı farz kıldım ve onları tam vakitlerinde kılarak geleni, cennete koyacağıma katımda ahdettim. Ama kim o namazlara devam etmezse benim katımda onun için herhangi bir ahd yoktur" buyurdu. Mâce, ikâme 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vakitlerini Muhafaza
431-) Ebû Zer (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana; Ya Ebâ Zer, namazı öldüren (geçiren) veya - Şüphe ravilerden birine aittir. - geciktiren emirler sana âmir olunca ne yaparsın?" buyurdu. Ben; Ne emir buyurursun Ya Resûlallah? dedim. Namazı vaktinde kıl, eğer emirlerle birlikte namaza yetişirsen, yine kıl, çünkü o senin için nafile olur " buyurdu. mesâcid 26, 236, 241, 243, 244; Tirmizî, mevâkît, 17; İbn Mâce, ikâme 150; cihâd 40; Nesâî, imame 55 Ahmed b. Hanbel, I, 400, 409, 455, 459; III, 445, 446, V,168, 169, 314, 315, 329, VI 7.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İmâm, Namazı Vaktinden Sonraya Bırakırsa Cemaat Ne Yapmalıdır?
432-) Amr b. Meymûn el-Evdî şöyle demiştir: b. Cebel (radıyallahü anh) bize -Yemen'e- Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in elçisi olarak geldi. Fecirle birlikte onun tekbirini işittim. Kalın sesli biri idi. Onu sevdim. Artık onun cenazesini Şam'da defnedinceye kadar bir daha yanından ayrılmadım. Ondan sonra insanların en bilginini aradım ve İbn Mes'ûd'a gelip ölünceye kadar onun peşine takıldım. (Bir keresinde) İbn Mes'ûd şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: Size namazı (efdal) vakti dışında kıl(dır)an emirler geldiği zaman hâliniz ne olur, (Ne yaparsınız)" dedi. Ben de: benim başıma gelirse ne yapmamı emredersin Ya Resûlallah? dedim. Namazı vaktinde kıl, sonra onlarla birlikte nafile olarak tekrar kıl" buyurdu. mesâcid 26 (benzeri); İbn Mâce, ikâme 150; Ahmed, Hanbel IV, 124; V, 232.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İmâm, Namazı Vaktinden Sonraya Bırakırsa Cemaat Ne Yapmalıdır?
433-) Ubâde b. es-Sâmit (radıyallahü anh)’dan, demiştir ki; (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Benden sonra size, meşguliyetleri kendilerini (efdal) vakti geçinceye kadar namazları vakitlerin(de edâ)den alıkoyan emîrler âmir olacak. İşte o zaman siz, namazları vaktinde kılınız!" adam: Resûlallah, onlarla da kılayım mı? dedi. Nebi (sallallahü aleyhi ve sellem); İstersen, evet" buyurdu. Mâce, ikâme 150; Ahmed b. Hanbel, V, 314, 315, 329, VI; 7. (rivâyetinde) dedi ki (adam); onlarla birlikte yetişirsem, onlarla beraber kılayım mı? dedi. Resûlüllah da; İstersen, evet" buyurdu.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İmâm, Namazı Vaktinden Sonraya Bırakırsa Cemaat Ne Yapmalıdır?
434-) Kabîsa (b. Vakkâs) (radıyallahü anh)’dan, dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Benden sonra size namazı (efdal) vaktinden sonraya bırakacak emirler âmir olacaktır. O (geciktirilen namaz) sizin için faydalıdır. Zararı da onlara aittir. Ancak onlar kıbleye (müteveccihen) namaz kıldıkları müddetçe siz de onlarla birlikte namaz kılınız."‘ mesacid 26, 238, 241, 243, 244; Nesâî, imame, 55; İbn Mâce, ikâme 150; cihad 40; Ahmed b. Hanbel, I, 400, 409, 455, 459; III, 445, 446; V, 168, 169, 314, 315, 329;VI, 7.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İmâm, Namazı Vaktinden Sonraya Bırakırsa Cemaat Ne Yapmalıdır?
435-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den şöyle rivâyet edilmiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber gazvesinden dönüşünde geceleyin yoluna devam etti. Hepimizi uyku bastırınca (gecenin sonuna doğru) konakladı ve Bilâl'e: Bizim için geceyi bekle ve kontrol et" buyurdu. Fakat Bilâl, bineğine dayanmış bir halde uyuya kaldı. Ne Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ne Bilâl, ne de ashabtan herhangi biri uyandı. Onların ilk uyananı Resûlüllah oldu, fırladı ve Bilâl'e seslenerek: Ya Bilâl!.. (Niçin uyudun)?" buyurdu. Bilâl şu cevabı verdi: bastıran (uyku) beni de bastırdı. Ya Resûlallah anam babam sana feda olsun, dedi. bineklerini biraz çekip götürdüler. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) abdest aldı ve Bilâl'e emretti, o da namaz için kamet getirdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabına sabah namazını kıldırdı. Namazını (kaza edip de) bitirince: Her kim bir namazı unutursa, onu hatırladığı zaman kılsın. Çünkü Allahü Teâlâ, " Tezekkür için namaz kıl" buyurdu." dedi. (20), 14, Âyet-i kerime, " Li'z-zikrâ" şeklinde hadis-i şerifte harekelidir. Ancak bu kıraat şazdır. Meşhur olan kıraat " Beni hatırlamak için namaz kıl" şeklindedir. dedi ki: Şihâb, bu âyet-i kerimeyi yukarıdaki şekilde okurdu. Ahmed de şöyle dedi: -Yunus'tan naklen- bu hadiste âyet " li zikri: beni anmak için" şeklindedir, dedi. Ahmed Kerâ nuas (yani uyuklama, ımızganma)dır dedi. mesâcid 309; Nesâî, mevâkît 52, 54; Tirmizî: tefsir Sûre (20) 1; İbn Mâce, salât 10.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vaktinde Uyuyan Veya Namazı Unutan Kimse
436-) Ma'mer, Zührî'den, Zührîde Said b. Müseyyeb vasıtasıyla Ebû Hureyre'den bu (önceki hadiste geçen) haberi şöyle rivâyet etmişlerdir: (sallallahü aleyhi ve sellem): Size gaflet gelen yerinizi değiştiriniz" buyurdu ve Bilâl'e emretti, o da ezan okudu, kamet etti ve Efendimiz namazı kıldı. Dâvûd buyurdu ki: Süfyân b. Uyeyne, Evzaî ve Abdurrezzak bu haberi Ma'mer ve İbn İshâk'tan rivâyet etmişler fakat hiç birisi, Zührî'nin bu hadisinde ezanı zikretmemiştir. Yine bunlardan Evzâf ve Ebân el-Attar'dan başka hiç birisi bu haberi Ma'mer'e isnâd etmemiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vaktinde Uyuyan Veya Namazı Unutan Kimse
437-) Ebû Katâde (radıyallahü anh)’den nakledildiğine göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir yolculukta idi, birden yoldan ayrıldı; onunla birlikte ben de ayrıldım. Bak bakalım (kimseyi görüyor musun)?" buyurdu. yedi kişi oluncaya kadar, bu bir süvari, bu ikisi iki süvari, bunlar üç süvari- dedim. Sabah namazını kastederek; Bize namazımızı geçirtmeyiniz." buyurdu. ve ancak güneşin hararetiyle uyanabildiler. Uyanır uyanmaz hemen kalktılar ve birazcık yürüdüler. Biraz sonra konaklayıp abdest aldılar. Bilâl ezan okudu ve önce sabah namazının iki rekât (sünnet)ini, sonra da farzım kılıp (hayvanlarına) bindiler. biribirine: kusur yaptık, diyorlardı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Uyku hâlinde kusur yoktur, kusur uyanıkkendir. Biriniz namazı unutursa hatırladığı zaman kılsın, ertesi günde ise (onu) vaktinde kılsın" buyurdular" mesacit 311; Nesâî, mevâkit 53; İbn Mâce, salat 10; Tirmizî mevakit 16; Ahmed b. Hanbel. V, 298.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vaktinde Uyuyan Veya Namazı Unutan Kimse
438-) Hâlid b. Sümeyr demiştir ki; kendisini fakih tanıdığı Abdullah b. Rebâh el-Ensârî, Medine'den bize gelip şöyle haber verdi: (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın süvarisi Ebû Katâde için, " Süvarilerimizin en hayırlısı Ebû Katâde'dir" buyurduğu için bu lâkapla meşhur olmuştur. Ebû Katâde: (sallallahü aleyhi ve sellem) emîrler ordusunu gönderdi dedi ve önceki hadiste geçen hâdiseyi anlattı. (Ebû Katâde devamla): ancak doğmakta olan güneş uyandırdı. Namazımız (geçti) diye korku ile kalktık. Efendimiz güneş yükselinceye kadar: Yavaş olun, acele etmeyin" buyurdu. (Güneş yükselince Resûlüllah): Sizden, sabah namazının (sünnet olan) iki rekatini devamlı kılmakta olanlar (şimdi de) kılsın" buyurdu. üzerine önceden (sünnet olan) iki rekati kılmayı itiyâd eden de, etmeyende kalkıp kıldı. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz için ezan okunmasını emretti. Ezan okundu ve Efendimiz kalkıp bize namazı kıldırdı. Reslân, bu kelimenin " kamet etme" manasında olduğunu söyleyenlerin de bulunduğunu haber vermektedir. bitirince: Dikkat ediniz! Allah'a hamdederiz ki, biz, bizi namazdan alıkoyan dünya işlerinden bir şeyde değildik. Fakat ruhlarımız Allah'ın elindedir (uyuyorduk). Allah (celle celâluhu) ruhlarımızı, dilediği zaman gönderir. Sizden her kim yarının sabah namazına vaktinde yetişirse, onunla birlikte onun gibisini (bugün vaktinde kılamadığı sabah namazını) kaza etsin" buyurdu. siyer 12; Ahmed b. Hanbel, V, 299, 300.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vaktinde Uyuyan Veya Namazı Unutan Kimse
439-) Ebû Katâde bu haber hakkında dedi ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah (azze ve celle) ruhlarınızı dilediği zaman kabzetti ve dilediği zaman iade etti. Kalk ve namaza davet et (ezan oku)" buyurdu. ve ashabı kalkıp abdest aldılar güneş yükselince (kerahet vakti çıkınca) Efendimiz cemaate namaz kıldırdı. Buhârî, mevâkît 35; tevhîd 31; Nesâi, imame 47; Ahmed b. Hanbel, V, 307.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vaktinde Uyuyan Veya Namazı Unutan Kimse
440-) Ebû Katâde (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bir evvelki -Halid'in rivâyet ettiği- hadisin manasını rivâyet ederek şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), güneş yükselince abdest alıp ashabına namazı kıldırdı."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vaktinde Uyuyan Veya Namazı Unutan Kimse
441-) Ebû Katâde (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Uyku hâlinde kusur yoktur. Kusur ancak, uyanıkken, diğer namazın vakti girinceye kadar bir namazın geciktirilmesidir." mesâcid 311; Tirmizî, mevâkît, 16; Nesaî, mevâkît 53.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vaktinde Uyuyan Veya Namazı Unutan Kimse
442-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : Bir namazı unutan kimse, onu hatırladığı zaman kılsın. O namaz için bundan başka bir keffâret yoktur." mevakit 37; Müslim, mesacid 309, 314, 316; Nesâî, mevakit 52,-54; İbn Mâce, salat 10, 11, 26; ikâmet 122; Tirmizî, salat 16, 17; Muvatta', vukûtu's-salat 25; Ahmed b. Hanbel, 111,31, 44.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vaktinde Uyuyan Veya Namazı Unutan Kimse
443-) Imrân b. Husayn (radıyallahü anh)’den nakledildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir sefer esnasında o ve ashabı sabah namazı vaktinde uyuya kaldılar ve güneşin harareti ile uyandılar. Güneş yükselinceye kadar biraz yürüdüler, sonra Efendimiz müezzine emretti, o da ezanı okudu. Sabah namazının farzından önce iki rekât (sünnet) kıldı, bilahare müezzine emretti o da kamet etti, Resûlüllah da sabahın farzını cemaatle birlikte) kıldı." mesâcid 312.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vaktinde Uyuyan Veya Namazı Unutan Kimse
444-) Amr b. Umeyye ed-Damrî (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki; birinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’le beraberdik. Sabah namazı (vaktinde) güneş doğuncaya kadar uyuyakaldı. Uyanır uyanmaz: Bu yeri değiştiriniz" buyurdu. Bilâl’e emretti, o da ezan okudu. (Ashâb) abdest alıp sabah namazının iki rekât (sünnet)ini kıldılar. Sonra Bilâl'e (tekrar) emretti, kamet getirdi; Efendimiz de cemaata sabah namazının farzını kıldırdı. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vaktinde Uyuyan Veya Namazı Unutan Kimse
445-) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a hizmet eden Zî Mihber el-Habeşî, bu olay hakkında şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) bir abdest aldı ki abdestinden toprak çamurlaşmadı. Sonra Bilâl'e emretti, O da ezan okudu. Sonra Hazret-i Peygamber kalkıp acele etmeden iki rekat (sünnet) kıldı. Daha sonra Bilâl'e: kamet et" buyurdu. yine acele etmeden farzı kıldı. (b. el-Hasen an lafzını kullanarak) Haccâc'dan, Oda Yezid b. Suleyh'den, O da; "Bana Habeşli bir adam -Zû-Mihber- haber verdi" şeklinde rivâyette bulundu. (b. Ebî'l-Vezîr) ise, (Yezîd b. Suleyh yerine) Yezid b. Sulh dedi.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vaktinde Uyuyan Veya Namazı Unutan Kimse
446-) Necâşî'nin kardeşinin oğlu Zû Mihber önceden zikri geçen haberi rivâyet edip şöyle dedi: (Müezzin) acele etmeden ezan okudu."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vaktinde Uyuyan Veya Namazı Unutan Kimse
447-) Abdullah b. Mes'ûd (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki; zamanında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’le birlikte geldik. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Bizi kim bekleyecek?" buyurdu. dedi. ashab(ın hepsi) güneş doğuncaya kadar uyudu kaldı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) uyanır uyanmaz: Daha evvel yaptığınız gibi yapınız. (Önceden normal vaktinde abdest alıp, ezan okuyup, namaz kıldığınız gibi yine kılınız)" buyurdu. de öyle yaptık. Daha sonra Nebî (sallallahü aleyhi ve sellem); Uyuyan veya unutan (uyuduğu veya unuttuğu için namazı vaktinde kılamayan) böyle yapsın" buyurdular. mevâkît, 55.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Vaktinde Uyuyan Veya Namazı Unutan Kimse
448-) İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan dedi ki; (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu; Ben mescidleri yükseltip, genişletmekle emrolunmadım." Abbâs dedi ki: Vallahi siz yahudî ve hıristiyanların (kilise ve havralarını) süsledikleri gibi, mescidleri süsleyeceksiniz. " kısmı sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir. Mevkuf kısmını Buhârî ta'lıkan rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescid İnşası
449-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğu haber vermiştir: İnsanlar, mescidleriyle öğün(eceği zaman gelin)ceye kadar kıyamet kopmaz." mesâcid 2; İbn Mâce, mesâcid 2; Dârimî, salât, 123; Ahmed b. Hanbel, III 134, 145, 152, 230, 283.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescid İnşası
450-) Osman b. Ebi'l-Âs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona, Tâif mescidini, putlarının olduğu yere (tapınaklarının yerine), inşa etmesini emretmiştir. Mâce, mesacid 3.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescid İnşası
451-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anhümâ) haber vermiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) devrinde mescid-i Nebevî'nin (duvarları) kerpiç, tavanı ve direkleri hurma ve hurma dallarındandı. -Mücâhid (rivâyetinde) dedi ki: Direkleri hurma dallarındandı.-Ebû Bekir (radıyallahü anh) buna bir şey ilâve etmedi. Ömer (radıyallahü anh), Hazret-i Peygamber zamanında olduğu gibi kerpiç ve dallarla inşa etti, fakat biraz (kıble tarafına) ilâve yaptı. Eski ağaç direklerini yine yerine dikti. -Mücâhid, direklerini ağaç dallarından yaptı- Osman (radıyallahü anh) ise onu (mescidin binasını) değiştirdi ve çok büyük ilâvelerde bulundu. Duvarını nakışlı taşlar ve kireçle yaptırdı. Direklerini nakışlı taşlardan yaptı, tavanını da sâc'la (abanoz ağacı veya hind çınarı ile) kaplattı. salât, 62; Ahmed b. Hanbel, II, 130. (metindeki " bi's-sâc" kelimesini harf-i cersiz olarak) " sac" (manasını verecek şekilde isim cümlesi) olarak rivâyet etti. Dâvûd buyurdu ki; kassa" kireç'dir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescid İnşası
452-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan, demiştir ki; (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Mescid-i Nebevî'nin direkleri hurma ağacı gövdesindendi. Üstü de hurma dalları ile örtülü idi. Ebû Bekir devrinde direkler çürüdü, o da yine hurma gövdesi ile onları değiştirdi. Hazret-i Osman'ın hilâfetinde direkler yine çürüdü bu sefer Hazret-i Osman direkleri ve duvarları tuğla ile inşâ etti. Mescid'in bu şekli şu ana (İbn Ömer'in bu açıklamayı yaptığı zamana) kadar değişmeden kaldı. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescid İnşası
453-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki; (sallallahü aleyhi ve sellem) (Mekke'den Medine'ye gelince Medine'nin (Necid tarafındaki) Benû Amr b. Avf denilen mahallesinin yüksek semtine indi. Orada on dört gün kaldı. Sonra, Neccâr oğullarına haber gönderdi. Onlar da kılıçları omuzlarına asıllı bir vaziyette geldiler. Sanki şu anda Resûlüllah'ı hayvanının üzerinde, Ebû Bekr'i terkisinde, Neccâr oğullarının ileri gelenlerini de Efendimizin etrafında görür gibiyim. Böylece, Ebû Eyyûb'un bahçesine geldi. (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı vakti geldiği yerde hatta koyun ağıllarında kılardı. Mescidi bina etmekle emrolundu ve Neccâr oğullarına haber gönderdi. (Onlar gelince): Ey Neccâr oğulları, Şu bahçenizin fiatını söyleyiniz (ve bana satınız)" buyurdu. bunun ücretini ancak Allah (azze ve celle)’den isteriz, dediler. devamla dedi ki, bahçede şu söyleyeceğim şeyler vardı: bölümünde müşriklerin kabirleri, bazı yerlerinde yıkık bina kalıntıları, bir kısmında da hurma ağaçlan. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın emri ile müşriklerin kabirleri açılıp (kemikleri) başka yerlere nakledildi. Bina kalıntıları düzeltildi, hurmalar da kesildi. Bu hurmalar, mescidin kıble tarafına dizildi. Kapının kenarlarını taşla yaptılar. Sahâbîler recez Arap şiirinde bir aruz veznidir. Bazı âlimler bunun şiir değil seci’li bir söz olduğunu söylerler. söyleyerek taş taşımaya başladılar. Hazret-i Peygamber de onlarla birlikte; Allah'ım, yegâne hayrdır; hayr-i âhıret - Sen Ensâr'a ve Muhacirlere yardım et" salât, 48; Buyû'lı; vesâyâ, 27, 30, 34; Medine 1; Menâkibu'l-Ensâr, 46; Müslim, mesâcid 9; Nesâî, mesâcid 12; Ahmed b. Hanbel, III, 118, 163, 212, 244.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescid İnşası
454-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki: yeri, Neccâr oğullarına ait bir bahçe idi. Orada, ekin, hurma ağaçları ve müşriklerin kabirleri vardı. (sallallahü aleyhi ve sellem) (bahçe sahiplerine): Bana bahçenin fiatını söyleyiniz (ve satınız)" buyurdu. sahipleri: para istemiyoruz, dediler. üzerine, hurma ağaçlan kesildi, ekin (yeri) düzeltildi, müşriklerin kabirleri de açılıp içindekiler çıkartıldı. önceki hadisin kaynakları. Hammâd b. Seleme); hadisin bundan sonraki kısmını, önceki hadiste olduğu gibi aktardı, ancak (önceki hadisin sonundaki) " yardım et" kelimesinin yerine " bağışla" kelimesini söyledi. Dâvûd'un hocası) Mûsâ dedi ki; de bu rivâyetin benzerini bize haber verdi. Ancak Abdül-vâris " ekin" kelimesinin yerine " harabe" derdi. bu hadisi, Hammâd'a rivâyet ettiğini söylemiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescid İnşası
455-) Âişe (radıyallahü anhâ) şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) mahallelerde (veya evlerde) mescidler yapılmasını oraların temiz tutulmasını ve güzel kokular sürülmesini emretti. Cum'a 64; İbn Mâce, Mesâcid 9; Ahmed b. Hanbel, IV 279.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mahallelerde Mescid Edinmek
456-) Semure (b. Cündüb) (radıyallahü anh), oğluna bir mektup yazmış, (hamdele ve salveleden) sonra şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem), bize mahallelerimizde -veya evlerimizde - Metindeki " mahallelerimizde veya evlerimizde" kelimesi, bazı nusnalarda " memleketimizde" şeklindedir. Ahmed b. Hanbel'in rivâyeti bu şekildedir. - mescidler inşa etmemizi, onların binasını sağlam yapmamızı ve temiz tutmamızı emrederdi" b. Hanbel, V, 17. 371; Tirmizî, cum'a 64; İbn Mâce, mesacid 8, 9.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mahallelerde Mescid Edinmek
457-) Nebî (sallallahü aleyhi ve sellem)'in azatlısı Meymûne (radıyallahü anhâ)’dan, nakledildiğine göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e: Makdis'de (namaz kılmanın hükmünü) bize beyân et, dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem): Oraya gidiniz ve orada namaz kılınız" buyurdu. O zaman Beyt-i Makdis'te savaş vardı (Efendimiz devamla): Eğer oraya gidemez ve orada namaz kılamazsanız, kandillerinde yakılmak üzere zeytin yağı gönderiniz" buyurdu. Mâce, İkâme 196; Ahmed b. Hanbel, VI, 463.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescidlerde Kandil Yakmak
458-) Ebû'i-Velîd'den nakledilmiştir ki: Ömer (radıyallahü anh)'a, Mesciddeki çakıl taşlarım sordum, şöyle dedi: gece yağmur yağdı ve yer ıslandı. Bir adam eteğinde çakıl getirip altına döşemeye başladı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı bitirince: Bu ne kadar güzel!..." Ebû Dâvud rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Çakıl Koymak Ve Mescidden Çakıl Çıkarmak
459-) Ebû Salih demiştir ki; devrinde, sahabîler arasında) bir kimse mescidden bir çakıl taşı çıkaracak olsa, o çakıl taşının (" Allah aşkına çıkarma" ) diye yakardığı söylenirdi. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Çakıl Koymak Ve Mescidden Çakıl Çıkarmak
460-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: (Râvilerden) Ebû Bedr, dedi ki Ebû Hureyre'nin, Resûlüllah'a ref’ettiğini sanıyorum." Çakıllar, kendilerini mescidden çıkaranlardan, Allah için çıkarmamalarını isterdi." Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Çakıl Koymak Ve Mescidden Çakıl Çıkarmak
461-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki; (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Bana, kişinin mescitten çıkardığı toza toprağa varıncaya kadar ümmetimin ecirleri arz edildi. Ve yine bana ümmetimin günahları da arz edildi ki, kulun kendisine (nimet olarak) verilen bir sûre veya âyeti unutmasından daha büyük günah görmedim." Sevâbü'l-Kur'ân 19.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescidleri Süpürmek
462-) İbn Ömer (radıyallahü anhümâ)'dan, demiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem); Şu kapıyı kadınlara ayırsak (iyi olur)" buyurdu. Dâvûd, salât 53'de 571. hadis olarak tekrar edilmektedir. dedi ki; İbn Ömer, ölünceye kadar o kapıdan (Mescid'e) girmedi. Dâvûd şunu da ekledi): hadisi rivâyet edenlerden) Abdulvâris'in dışında biri; (" Bu kapıyı kadınlara ayırsak" sözünü Resûlüllah değil) Ömer söylemiştir dedi. Bu daha doğrudur.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescidlerde Kadınların Erkeklerden Ayrı Bulunmaları
463-) Nâfi’den nakledilmiştir ki; Ömer b. el-Hattâb (radıyallahü anh) şöyle dedi: burada önceki hadisin manasını zikretti) ki doğrusu da budur.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescidlerde Kadınların Erkeklerden Ayrı Bulunmaları
464-) Nâfî'den rivâyet edildiğine göre Ömer (radıyallahü anh): (Mescide) kadınların kapısından girilmesini yasaklardı.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescidlerde Kadınların Erkeklerden Ayrı Bulunmaları