Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı
465-)
Ebû Humeyd veya Ebû Useyd; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu" demiştir: Sizden biri mescide girerken Nebî (sallallahü aleyhi ve sellem)’e salât ve selâm getirsin, sonra da; Allahım, bana rahmetinin kapılarını aç" desin; camiden çıkarken ise: Allahım, fazıl ve kereminden (ihsanını yine) senden istiyorum" desin. müsâfirin 68; Nesâî, mesâcid 36; İbn Mâce, mesâcid 13; Tirmizî, salât 117; Dârimî, isti'zân 56; Ahmed b. Hanbel, III, 497; V, 435.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Girerken Okunacak Duâ Ve Zikirler
466-)
Hayve b. Şüreyh dedi ki; Ukbe b. Müslim ile karşılaştım ve O’na: Duydum ki, sen Abdullah b. Amr b. el-As'tan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın mescide girerken: Lanetlenmiş şeytandan, ulu Allah'a, O'nun kerîm zâtına ve kadîm kuvvet ve galebesine sığınırım" diye duâ ettiğini rivâyet etmişsin, öyle mi?, dedim. bu kadar mı? dedi. dedim. Dedi ki: giren bunu söyleyince şeytan: Günün geri kalan kısmında da benden emin oldu" der. cümle birinci nın failinin Ukbe olduğu gözönüne alınarak terceme edilmiştir. Failin Hazret-i Peygamber'e râcî olması da muhtemeldir. Bu durumda bîr hazf söz konusudur. O zaman mâna; Ukbe, hayır hadis bitmedi, tamamı şudur: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); mescide giren bunu söyleyince şeytan, günün geri kalanında da benden eminoldu der, buyurdu" şeklinde olur. Hadisi sadece Ebû Dâyûd rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Girerken Okunacak Duâ Ve Zikirler
467-)
Ebû Katâde (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir: Biriniz mescide geldiği zaman oturmadan önce, iki rek'at namaz kılsın." teheccud 25; Müslim, musâfırîn 69, 70; Nesâî, mesâcıd 37; Tirmızî, mevâkît 118; İbn Mâce, ikâme 57.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescid
468-)
..Ebû Katâde (radıyallahü anh)'den önceki hadisin aynısı rivâyet edilmiştir. Ancak (râvi) bu rivâyette (Efendimizin): sonra isterse otursun, isterse (bir) ihtiyacı için (çıkıp) gitsin." buyurduğunu ilâve etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescid
469-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurluğu rivâyet edilmiştir: Sizden biri, abdestini bozmadan ve yerinden kalkmadan namaz kıldığı yerde kaldığı müddetçe, melekler onun için " Allahım onu bağışla, ona rahmet et" diye duâ ve istiğfar eder." ezan 30, 36; buyu 49; Müslim, mesâcid 273, 274, 275, 276; Nesâî, mesacid 40; Tirmizî, salât 128; İbn Mâce. mescâcid 19; Dârimî, Salât 122; muvatta, sefer 51, 54; Ahmed b. Hanbel, 11,312, 486, 502.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescidde Oturup Beklemenin Fazileti
470-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Sizden biri namaz kendisini (mescidde) alıkoyduğu müddetçe namaza devam etmiş olur. (Çünkü) onu evine dönmekten alıkoyan namazdan başka bir şey değildir." salât 87; ezan 36; Müslim, mesâcid 274, 273; İbn Mâce, mesâdd 14, 19.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescidde Oturup Beklemenin Fazileti
471-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: Bir kul, namaz kıldığı yerde (bir sonraki) namazı bekleyerek kaldığı müddetçe, namazda olmaya devam eder. O kimse (yerinden) ayrılıncaya veya abdesti bozuluncaya kadar, melekler kendisi için: Allahım onu bağışla, ona rahmet et" diye dua ederler." Hureyre'ye; ne bozar (hades nedir)? denildi, O da: veya sesli yellenmek dedi. önceki hadisin kaynakları.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescidde Oturup Beklemenin Fazileti
472-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: Bir kimse mescide hangi niyetle gelirse nasibi ondan ibarettir" Ebû Dâvud rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescidde Oturup Beklemenin Fazileti
473-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) demiştir ki; Resûlüllah, (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim: Kim mescidde yitiğini ilan eden birini işitirse, " Allah onu sana buldurmasın" desin. Çünkü mescidler, bunun için bina edilmemiştir." mesâcid 79; İbn Mâce, mesâcid 11; Nesâî, mesâcid 25; Ahmed b. Hanbel, II, 349.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescidde Yitik İlânının Keraheti
474-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Mescide tükürmek günahtır, keffâreti ise, onu (izâle etmesi) gömmesidir." mesâcid 56; Ahmed b. Hanbel, III, 289; V, 260.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Tükürmenin Keraheti
475-)
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki; - Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Mescide tükürmek günahtır. Onun keffâreti ise tükürüğü gömmektir." salât 37; Müslim, mesâcid 55, 57; Tirmizî, cuma, 49; Dârimî, salât 116; Ahmed b. Hanbel. III, 232, 274, 277.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Tükürmenin Keraheti
476-)
Enes b. Mâlik'den (radıyallahü anh) demiştir ki: - Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Mescidde (sümkürme veya) balgam çıkarmak (günahtır)" . (Said b. Urve bundan sonra) önceki rivâyetin aynısını zikretti. b. Hanbel, III, 109, 209, 234, 277.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Tükürmenin Keraheti
477-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Bir kimse mescide girer de oraya tükürür veya balgam çıkarırsa, yeri eşip onu gömsün. yapmazsa elbisesine tükürsün; sonra da (mescidden) çıkarsın." b. Hanbel. II, 260, 318, 324, 415, 471, 472, 532.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Tükürmenin Keraheti
478-)
Târik b. Abdillah el-Muhâribî (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallellahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: Bir kimse namaza kalktığı, - veya - Buradaki şek râvileden birine aittir. - biriniz namaz kıldığı- zaman, önüne ve sağına tükürmesin. Ama sol tarafında kimse yoksa, soluna veya sol ayağının altına tükürsün. Sonra da tükrüğü (ayağı ile) sürtelesin." tahâre 192; Tirmizî, cum'a 49; İbn Mâce, ikâmetü's-sala 61.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Tükürmenin Keraheti
479-)
İbn Ömer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün hutbe irâd buyururken, mescidin kıblesinde(ki duvarda) bir balgam (sümük) görüverdi. Bunun üzerine cemaate kızdı ve onu kazıdı. Buhârî, edeb 75; el-'amelfi's-salât 12; Dârimî, salât 116; Ahmed b. Hanbel, II, 6, 141. dedi ki: İbn Ömer'in " Resûlüllah za'feran isteyip balgamın yerine sürdü ve; Muhakkak Allah(ın kıblesi) biriniz namaz kıldığında onun yüzünün geldiği taraftadır. Sakın ön tarafına tükürmesin" buyurdu dediğini zannediyorum. Dâvûd şöyle dedi: ve Abdulvâris, Eyyûb vasıtasıyle Nâfi'den yine Mâlik, Ubeydullah ve Mûsâ b. Ukbef Nâfî'den, Hammâd'ın (yukarıdaki) rivâyetinin bir benzerim rivâyet etmişler, ancak za'ferândan bahsetmemişlerdir. ise Eyyûb’dan yaptığı rivâyette " za'ferânı" zikretmiştir. Yahya b. Süleym de Ubeydullah vasıtasıyle Nâfî'den (za'ferân yerine) halûk (bir koku çeşidi) kelimesini zikretmiştir. salât 36; Müslim, mesacid 51, 52.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Tükürmenin Keraheti
480-)
Ebû Said el-Hudrî şöyle haber vermiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem), hurma salkımı sapından olan çubuğu (taşımayı) sever onu devamlı elinde bulundururdu. (Bir gün) mescide girdi, kıble (duvarında) bir balgam gördü onu kazıdı ve kızgın bir halde cemaate dönüp: Sizden birinin yüzüne tükürülmesi hoşuna gider mi? Bilmiş olun ki, bîriniz kıbleye dönünce ancak Aziz ve Celîl olan Rabbine dönmüş olur. Melek de sağındadır. Öyleyse, sakın sağına ve kıbleye karşı tükürmesin, sol tarafına veya ayağının altına tükürsün. Eğer tükrük kendisini sıkıştırırsa şöyle yapsın" buyurdu. salât 34, 36, 38,' Müslim, zuhd 74; Nesâî, mesâcid 32. b. Haris dedi ki): Aclân bunu " şöyle..." yi bize; elbiseye tükürmek sonra da onu dürmek" şeklinde tarif etti.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Tükürmenin Keraheti
481-)
Ebû Sehle es-Sâib b. Hallâd'dan - ki (Ebû Dâvûd'un hocası) Ahmed (b. Salih), bu zatın ashab'dan olduğunu söyler. - demiştir ki: adam cemaate imam oldu ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bakıp dururken, kıbleye karşı tükürdü. Namazı bitirince Hazret-i Peygamber: (Bu adam bir daha) size namaz kıldırmasın" buyurdu. sonra o zat cemaate namaz kıldırmak istedi. Fakat kendisine mâni oldular ve Resûlüllah'ın dediği şeyi haber verdiler. Adam bu durumu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e söyledi. Nebî (sallallahü aleyhi ve sellem): Evet" (Ebû Sehl dedi ki, zannediyorum Efendimiz şöyle devam etti:) " Sen Allah'a ve Resulüne eziyet ettin" buyurdu. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Tükürmenin Keraheti
482-)
Mutarrif, babası (Abdullah b. Eş-Şehir)'nın şöyle dediğini nakletmiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz kılarken, yanına geldim. (Efendimiz), sol ayağının altına tükürdü.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Tükürmenin Keraheti
483-)
Müsedded, Yezîd b. Zürey'den, o Said el-Cüreynî'den; o da Ebû'l-'Alâ'dan, Ebû’l-Alâ da babasından önceki hadisi mânâ olarak rivâyet etmiş, " Sonra (Resûlüllah) ayakkabısı ile yere sürttü" cümlesini ilâve etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Tükürmenin Keraheti
484-)
Ebû Saîd (el-Himyerî)'den nakledilmiştir ki; - Vasile b. el-Eska'ı Dımaşk mescidinde gördüm. Hasıra tükürdü sonra onu ayağı ile sürteledi. Kendisine bunu niçin yaptığı sorulunca: İnanın, ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) böyle yaparken gördüm" dedi. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Tükürmenin Keraheti
485-)
Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki; (sallallahü aleyhi ve sellem), elinde İbn Tâb Hurması salkımının sapından bir çubuk olduğu halde bizim şu mescidimize - Câbir, hâdiseyi anlatırken zikri geçen mescidde idi. Bu mescid Benî Seleme mescididir. " Mescidu Benî Haram" da denilir. - geldi. Mescidin kıble duvarında bir balgam gördü. Gidip o balgamı çubuğu ile kazıdı, sonra: Hanginiz Allah'ın kendisinden yüz çevirmesini ister? Bilin ki, biriniz namaz kılmaya kalktığında Allah(ın kıblesi) onun yüzünü döndüğü taraftadır. (Öyleyse) sakın ön tarafına ve sağına tükürmesin. Soluna, sol ayağının altına tükürsün. Eğer kendisini balgam sıkıştırırsa, elbisesine şöylece tükürsün" buyurdu ve ağzına elbisesinin (ucunu) koydu, sonra da orayı ovalayıp: Bana abîr (bir çeşit renkli koku) getiriniz" buyurdu. bir genç, koşarak evine gitti ve avucunda halûk (bir çeşit koku) olduğu halde geldi. Hazret-i Peygamber onu alıp çubuğun tepeşine koydu, sonra balgamın yerine sürdü. (radıyallahü anh) " İşte bundan dolayı siz, mescidlerinizde halûk kullanır oldunuz" dedi. zuhd 74.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Mescide Tükürmenin Keraheti
486-)
Şerif b. Abdullah b. Ebî Nemir, Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ın şöyle dediğini rivâyet etmiştir: adam devesi üzerinde mescide gelip devesini çöktürdü, sonra da ayağını bağladı ve: (sallallahü aleyhi ve sellem) hanginiz? dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem) de ashabın arasında yaslanmış bir vaziyette duruyordu. Adama: yaslanmış vaziyetteki beyaz (yüzlü) zattır, dedik. Bu sefer adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e; Abdülmattalib'in oğlu! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Seni dinliyorum (söyle)" buyurdu. Adam: Muhammed sana (bir şeyler) soracağım- dedi. Bundan sonra Enes hadîsin tamamını zikretti. ilim 6; Nesâî, sıyâm i; İbn Mâce, ikâme, 194.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Müşrikin Mescide Girmesi Mümkün Mü?
487-)
İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan, demiştir ki; Benû Sa'd b. Bekr kabilesi Dımam b. Sa'lebe'yi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gönderdi. Dımâm gelip devesini mescidin kapısına çöktürdü. Sonra ayağını bağladı. Daha sonra da mescide girdi. Abbâs (bundan önceki Enes hadisinin) aynını nakledip şöyle dedi: oğlu hanginizdir? Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Abdulmuttalib'in oğlu benim" Dımam: Abdulmuttalib'in oğlu!- dedi. Abbâs (bundan sonra) hadisin tamamım anlattı. Buhârî, ilim 6.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Müşrikin Mescide Girmesi Mümkün Mü?
488-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki; (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından bir cemaatle birlikte mescidde otururken (bazı) Yahudiler kendisine gelip: Ebe'l-Kasım, Yahudilerden zina eden erkek ve kadın hakkında ne dersin? dediler. hudûd 26.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Müşrikin Mescide Girmesi Mümkün Mü?
489-)
Ebû Zer (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Bana yer yüzü temizleyici ve mescid (namazgah) kılındı" teyemmüm, 1, salât 56, enbiyâ, 40; Tirmizî, salât 119; Nesâî, ğusl 26, mesâcid 3, 42; İbn Mâce, tahâre 90; Dârimî, siyer 28.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Kılınması Caiz Olmayan Yerler
490-)
Ebû Salih el-Gıfârî demiştir ki; (radıyallahü anh) (Basra'ya) Reslan, Hazret-i Ali'nin bu yolculuğunun Basra'ya olduğunu söyler. giderken yolu Bâbil'e uğradı. Müezzin kendisine ikindi namazını(n vaktinin girdiğim) haber vermeye geldi. (Ali karşılık vermedi). Bâbil'den çıkınca, müezzine emretti o da namaza ikâmet getirdi. Ali namazı bitirince: (sallallahü aleyhi ve sellem) beni, kabristanda ve Bâbil arazisinde namaz kılmaktan men etti. Çünkü Bâbil(in eski sakinleri) lânetlidir" dedi. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Kılınması Caiz Olmayan Yerler
491-)
Ahmed b. Salih, İbn Vehb'den, İbn Vehb Yahya b. Ezher ve İbn Lehîa'dan bunlar Ebû Salih el-öifârî'den o da Hazret-i Ali'den (yukarıdaki) Süleyman b. Dâvûd'un rivâyetini mânâ olarak nakletmişler fakat...yerine (yine aynı anlama gelen) demişlerdir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Kılınması Caiz Olmayan Yerler
492-)
Ebû Said el-Hudrî (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: b. İsmail ise rivâyetinde, " zannediyorum ki Amr" demiştir. Hamam ve kabristanın hâricinde yer yüzünün tamamı mesciddir (Namazgahtır)" Mâce, mesâcid 4: tirmizî, salât 119; Ahmed b. Hanbel, V, 248, 256; Darimî, salât, 11. Tırmızî, bu hadis hakkında: Bunda ızdırap var. Sufyân-ı Sevrî Amr b. Yahya'dan o da babası kanalıyla Resûlüllah'tah mursel olarak, Hammâd b. Seleme'de, amr b. Yahya'dan o babası kanalıyle Ebû Said'den O da Resûlüllah'tan rivâyet etmiştir. Sanki Sevrî'nin Amr b. Yahya'dan onun da babasından yaptığı rivâyet daha sahih ve sahihtir" der.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namaz Kılınması Caiz Olmayan Yerler
493-)
Berâ b. Azib (radıyallahü anh) demiştir ki; (sallallahü aleyhi ve sellem)'a deve yataklarında namaz kılmanın hükmü soruldu. Nebî (sallallahü aleyhi ve sellem): Deve yataklarında namaz kılmayınız. Çünkü develer şeytanlardandır" buyurdu. ağıllarında namaz kılmanın hükmü sorulunca da: Oralarda kılınız, çünkü onlar berekettir" karşılığını verdi. hayz 97; Ebû Dâvûd, tahâre, 71; Ahmed b. Hanbel, IV, 150, 288, 352, V; 57, 92, 93, 98, 106.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Deve Yataklarında Namaz Kılmak Nehyedilmiştir
494-)
Sebra (radıyallahü anh) " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu" demiştir: Çocuk yedi yaşına gelince namaz kılmasını emrediniz. On yaşına gelir de kılmazsa dövünüz." mevâkît 182: Ahmed b. Hanbel II, 180; Dârimî, salât 141.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Çocuğa Namaz Kılma Emri Ne Zaman Verilir?
495-)
Amr b. Şuayb babası vâsıtası ile dedesinden Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: Çocuklarınıza, yedi yaşına geldiklerinde namaz kılmalarını emrediniz. On yaşına geldiklerinde kılmazlarsa dövünüz ve yataklarını ayırınız" b. Hanbel, II, 180, 187.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Çocuğa Namaz Kılma Emri Ne Zaman Verilir?
496-)
Dâvûd b. Sevvâr el-Müzenî, önceki hadisi manası ve senedi ile rivâyet edip şunu ilâve etmiştir: devamla şöyle buyurdu): Ve sizden biriniz, câriyesiyle kölesini (veya Şek râviye aittir. hizmetçisini) evlendirirse, (câriyesi efendisinin, efendi de cariyesinin) göbeğinden aşağısına ve dizinden yukarısına bakmasın." Dâvûd, libâs 34. Dâvûd buyurdu ki: Veki' hocasının isminde yanıldı. Ebû Dâvûd et-Tayâlisî bu hadisi ondan (Sevvâr b. Dâvûd) rivâyet edip " Bize Ebû Hamza Sevvâr es-Sayrafi haber verdi" dedi.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Çocuğa Namaz Kılma Emri Ne Zaman Verilir?
497-)
Hişâm b. Sa'd demiştir ki; b. Abdullah b. Hubeyb el-Cuhenî'nin yanına girmiştik. (Muâz) karısına: namaz kılmakla ne zaman emrolunur? dedi. Karısı: bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’dan naklederdi. Bu soru Efendimize sorulmuş da, O (sallallahü aleyhi ve sellem); Sağını solundan ayırdığı zaman namaz kılmasını emredin" buyurmuş. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Çocuğa Namaz Kılma Emri Ne Zaman Verilir?
498-)
Ebû Umeyr b. Enes, Ensârdan olan amcalarından birinin şöyle dediğini rivâyet etmiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zihni halkı namaza nasıl toplayabileceği meselesiyle (meşgul) idi. Kendisine " namaz vakti girince bir bayrak dik, onu görenler birbirlerine haber verirler" denildi. Fakat, o, bu teklifi beğenmedi. Kurî ( çi )" dan yani borudan söz edildi. Râvilerden Ziyâd bunun Yahudilere ait ibâdete davet borusu olduğunu bildirmiştir. Nebi (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu da beğenmedi ve " bu Yahudilerin işidir" buyurdu. (Ravi) Ebû Umeyr (yahut amcası) demiştir ki; Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'e (bir de) çan (çalınması) teklif edildiyse de Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) " Bu, hıristiyan işidir" buyurdu. Abdullah b. Zeyd Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in üzüntüsünü içinde hissederek oradan ayrıldı (gece), rü'yasında kendisine ezan gösterildi. Sabahleyin hemen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gelerek; Ben uyku ile uyanıklık arasında iken bir de baktım ki, birisi geldi bana ezanı öğretti" diyerek rüyasını nakletti. Ebû Umeyr (yahut amcası) dedi ki, " Halbuki Ömer b. el-Hattâb (radıyallahü anh) bu rü'yayı yirmi gün evvel görmüş (fakat gördüğünü) saklamıştır. Râvi Umeyr (veya amcası) dedi ki, sonra da (Ömer rü'yasını) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a nakletti. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona; Bunu bana daha evvel neden haber vermedin?" buyuranca, Ömer (radıyallahü anh) şöyle cevap verdi: b. Zeyd benden erken davrandı. Ben de utandım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ya Bilal, kalk da bak Abdullah b. Zeyd sana ne söylerse ezberle ve aynen icra eyle" buyurdu. (Râvi) dedi ki: Bilal (ilk) ezanı (böylece) okudu." Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir. Bişr dedi ki: Bana Ebû Umeyr'in haber verdiğine göre, Ensâr; Şayet Abdullah b. Zeyd o gün hasta olmasaydı, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) O'nu müezzin yapardı" derlerdi.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Ezanın Meşru Kılınışı
499-)
Abdullah b. Zeyd şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) halkı namaza toplamak maksadıyla çalınmak üzere bir çan yapılmasını emrettiği sıralarda idi. Ben uyurken (rü'yamda) yanıma elinde çan taşıyan bir adam çıkageldi. Ben ona: Allah'ın kulu! Bu çanı bana satmaz mısın? dedim. ne yapacaksın? dedi. (halkı) namaza çağıracağız, dedim. bundan daha hayırlısını göstereyim mi? dedi. Ben de ona: (göster), dedim. Dedi ki: Şöyle dersin : Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Ben, Allah'dan başka ilâh olmadığına şehâdet ederim. Ben, Allah'dan başka ilâh olmadığına şehadet ederim. Ben, Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahitlik ederim. Ben, Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahitlik ederim. Haydin namaza, haydin namaza. Haydin kurtuluşa, haydin kurtuluşa. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilâh yoktur." benden biraz uzaklaştı ve (şöyle) dedi; Namaza kalktığın vakitte de (şöyle) dersin: Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Ben Allah'dan başka ilâh olmadığına şahitlik ederim. Ben Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahitlik ederim. Haydin namaza, Haydin kurtuluşa, Namaz başladı. Namaz başladı. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilâh yoktur." Sabah olunca Resûl-i Ekrem'e gelip gördüklerimi haber verdim. " İnşallah hak rü'yadır. Bilal ile beraber kalk gördüklerini O'na öğret de ezanı o okusun. Çünkü onun sesi seninkinden daha gür ve tatlıdır" buyurdu. Bilâl ile beraber kalktık. Ben O'na öğretmeye başladım, o da okumaya (başladı). Abdullah b. Zeyd (devamla) dedi ki: ezanı evinde işiten Ömer b. el-Hattab (radıyallahü anh) sür'atle dışarı çıktı ve " Ya Resûlallah, seni hak Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki O'nun gördüğünü ben de gördüm" diyordu. (Bunun üzerine) Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Allah'a hamd olsun" buyurdu. Dâvûd buyurdu ki: Zührî'nin, Said b. el-Müseyyeb vasıtasıyla Abdullah b. Zeyd'den rivâyet ettiği (hadis) de aynen yukarıdaki hadis gibidir. Ancak İbn İshâk, Zühri’den rivâyetinde " Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Allah en büyüktür" (lâfızlarını dört defa) söylemişse de Ma'mer ve Yûnus Zühri’den yaptıkları rivâyetlerinde (iki defa) " Allah en büyüktür, Allah en büyüktür" demişler. Bir daha tekrarlamamışlardır. mevâkît 25; İbn Mâce, ezan 1; Dârimî, salât 3; Ahmed b. Hanbel, IV, 43.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Ezanın Meşru Kılınışı
500-)
Ebû Mahzûre (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem)’a; ezanın okunuş usûlünü öğret, dedim. okşadı ve şöyle buyurdu: Sesini yükselterek, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu Ekber dersin. Sonra şöyle buyurdu : Sesini alçaltarak, Eşhedü en lâilâhe illellah, eşhedü en lâ ilahe illallah, eşhedü enne Muhammeden Râsulullah, eşhedü enne Muhammeden Râsûlullah dersin. Sonra da sesini yükseltir ve eşhedü en lâ ilahe illellah, eşhedü en lâilahe illellah; eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah, eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah dersin. ale's-salâh. hayye ale's-salâh; hayye ale'l-felâh, hayye ale'l-felâh (dersin), eğer sabah ezanı ise, es-salâtü hayrun mine'n-nevm, es-Salâtu hayrun mine'n-nevm" dersin (ve) Allahu ekber, Allahu ekber, La ilahe illellah" (diye bitirirsin) b. Hanbel, III, 408, 409.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Ezanın Meşru Kılınışı
501-)
Sâidile Abdulmelik b. Ebî Mahzûre'nin annesi, Ebû Mahzûre vasıtasıyla bir önceki hadisin benzerini Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyet etmişlerdir. Ancak bu rivâyette (sabahın) ilk (ezanın)da iki defa " Namaz uykudan hayırlıdır" (cümlesi) bulunmaktadır. Dâvûd buyurdu ki; (bir önceki) Müsedded hadisi daha tafsilatlıdır. (Hasen b. Ali, İbn Cureyc'den rivâyet ettiği) hadisinde (şöyle) der: Ebû Mahzûre, " Resûl-i Ekrem bana ikâmet lâfızlarını, Allahü ekber, Allahü ekber; eşhedü en lâilâhe illallah, eşhedü en tâitâhe illallah, eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah, eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah, Hayye ale’s-salah, hayye ale’s-Salah: Hayye ale’l-Felah hayye ale'l-felah; Allahü ekber, Allahü ekber; Lâilahe illallah (şeklinde) ikişer kere (tekrarlamayı) öğretti" dedi. Dâvûd Abdurrezzak'ın şöyle dediğini ilâve etti: (sallallahü aleyhi ve sellem) Abdullah b. Ebî Mahzûre'ye ikâmet ettiğin zaman (kâamet lâfızlarını) kad kaameti's-Salatü - kad kaameti’s - salah (şeklinde) ikişer kere söyle, duydun mu? dedi. (Râvf Sâib) der ki: Mahzûre başının ön tarafını tıraş etmezdi ve ayırmazdı. Çünkü orayı Nebi (sallallahü aleyhi ve sellem) okşamıştı. ezan 6.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Ezanın Meşru Kılınışı
502-)
İbn Muhayrîz'în Ebû Mahzûre'den naklettiğine göre: Nebiyy-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) Ebû Mahzûre'ye ezanı ondokuz kelime, ikâmeti de onyedi kelime (olarak) öğretmiştir. Ezan (şu kelimelerden meydana gelir): 1. Allah en büyüktür, 2. Allah en büyüktür, 3. Allah en büyüktür, 4. Allah en büyüktür.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Ezanın Meşru Kılınışı
503-)
İbn Muhayrîz'in rivâyet ettiğine göre Ebû Mahzûre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizzat kendisi bana ezanı (kelime kelime) öğretti ve (şöyle) buyurdu: (Ya Ebâ Mahzûre!) Ezan okumak için şöyle de: en büyüktür. Allah en büyüktür. en büyüktür. Allah en büyüktür. başka ilâh olmadığına şahidlik ederim. başka ilâh olmadığına şahidlik ederim. Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim. Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim. (tekrar başa) dön ve sesini yükselt(erek okumana şöyle devam et): Allah'dan başka ilâh olmadığına şahidlik ederim. Allah'dan başka ilâh olmadığına şahidlik ederim. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim. namaza, haydi namaza. kurtuluşa, haydi kurtuluşa en büyüktür, Allah en büyüktür. başka ilah yoktur. salât 26; Nesâî, ezan 3, 5; İbn Mâce, ezan 2.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Ezanın Meşru Kılınışı
504-)
Abdülmelik b. Ebî Mahzûre (babası) Ebû Mahzûre'yi (şöyle) derken, işitmiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) bana ezanı harf harf öğretti. (O şudur:) Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. başka ilâh olmadığına şahidlik ederim. Allah'tan başka ilah olmadığına şahidlik ederim. Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim. Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim. başka ilah olmadığına şahidlik ederim. başka ilah olmadığına şahidlik ederim. Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim. Allah’ın elçisi olduğuna şahidlik ederim. namaza, haydi namaza, haydi kurtuluşa, haydi kurtuluşa." İbrahim b. İsmail) der (ki: Ebû Mahzûre) sabahleyin " Namaz uykudan hayırlıdır" derdi. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir. Mahzûre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine ezanı (şu lâfızları) söyleyerek öğretmiştir: Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Ben Allah'dan başka ilâh olmadığına şahidlik ederim. Ben Allah'dan başka ilah olmadığına şahidlik ederim." (Nâfi b. Ömer) İbn Cüreyc'in Abdulaziz b. Abdulmelik'den rivâyet ettiği hadisin mânâsını ve o hâdisedeki ezanın benzerini zikretti. Dâvûd buyurdu ki: Mâlik b. Dinar'ın hadisinde (şu rivâyet vardır): İbn Ebî Mahzûre'den, bana babasının Resûlüllah'dan aldığı ezanından bahset, diye bir istekte bulundum. (O da) sadece " Allah en büyüktür Allah en büyüktür" diye cevab verdi. b. Süleyman'ın İbn Ebî Mahzûre’den, onun da amcası vasıtasıyla dedesinden naklettiği hadis de böyledir. (Yani Mâlik hadisindeki gibi tekbirin iki kere okunduğunu ifade eder). Ancak Cafer'in rivâyetinde (fazla olarak) " Sonra Allahü ekber, Allahü ekber" (diye) tekrarlayarak sesini yükselt(ti)" ifâdesi vardır.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Ezanın Meşru Kılınışı
506-)
Amr b. Murre, " İbn Ebî Leylâ'yı (şöyle derken) işittim" demiştir: üç kere değişiklik geçirmiştir. Sahâbe(-i kiram efendilerimiz bize (şunları) naklettiler: (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu (ki); (Bütün) müslumanların yahut mü’minlerin namazının tek (cemaatte kılınmış) olması beni memnun eder. Hatta bütün evlere namaz vakit(inin girdiği)ni ilân edecek adamlar göndermeyi (bile) düşündüm. Ve hatta (bazı) kişilere damların üzerine dikilip namaz vakti(nin girdiği)ni ilân etmelerini emretmeyi kalbimden geçirdim." Hatta (neredeyse bu maksatla) çan çalacaklardı. (İbn Ebî Leylâ) der ki: Ensârdan bir adam geliverdi: Resûlallah (sallallahü aleyhi ve sellem) seni tasalı olarak gördüğümden dolayı eve döndüğümde (rü'yamda) üzerinde sanki iki yeşil elbise bulunan bir adam gördüm mescidin üzerine dikilip ezan okudu, sonra birazcık oturup (tekrar) ayağa kalktı, aynı şeyleri söyledi. Ancak (bu defa fazladan olarak) namaz başladı diyordu. Eğer insanlar(ın bu yalancıdır) demeleri (korkusu) olmasaydı" muhakkak ki ben uykuda değildim, uyanıktım derdim dedi. Müsennâ (bu cümleyi); sizin’bu yalancıdır' demeniz korkusu olmasaydı" (şeklinde rivâyet etmiştir) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki; Vallahi Allah (celle celâluhu) Sana hayrı göstermiştir" . (Bu cümleyi) İbn Müsennâ rivâyet etmiştir. (Diğer râvi) Amr ise, mevzuu bahs (etmemiştir) Resûlüllah, " Bilâl'e öğret ezan okusun" buyurdu. (Yine İbn Ebî Leylâ) der ki: Ömer onun gördüğünün benzerini ben de gördüm lâkin (haber vermekte) geciktiğim için (söylemeye) utandım" dedi. Kiram efendi)lerimiz(in) bize haber verdiğine göre (önceleri) bir adam (cemaate) geldiği zaman (namazın imamla kaç rekatinin kılındığım) sorardı ve kendisine namazdan (kaç rekate) geç kaldığı haber verilirdi. Resûlüllah ile beraber namaz kılan cemaat(ın kimisi) kıyamda, (kimisi) rükûda, (kimisi) oturuşta, (kimisi de) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile aynı halde olurdu. dedi ki; Amr " Bana bunu (bu rivâyeti) bir de Husayn İbn Ebî Leylâ'dan nakletti" demiştir. (Derken bir gün) Muaz (cemaate) çıkageldi ve (-Şu'be der ki, ben bunu bir de Hüsayn'den dinlemiştim-) Muaz'ın, " Ben Resûlüllah'ı (namazda) hangi halde görürsem- (diye başlayan)" , Resûlüllah'ın " siz de böyle yapınız" demesine kadar devam eden sözünü nakletti. Dâvûd buyurdu ki: Sonra Amr b. Merzûk hadisine dönüyorum (bu rivâyette) İbn Ebi Leylâ diyor ki: gün) Muâz (cemaate) geldi, -daha önce cemaatle kaç rekât namazın kılınmış olduğunu- kendisine işaret ettiler. (Şu'be der ki, ben bunu bir de Husayn'dan dinlemiştim.) (İbn Ebî Leylâ rivâyetine devamla) dedi ki: Muâz (radıyallahü anh); Ben O'nu (Resûlüllahı) hangi halde görürsem göreyim o haline uyarım" dedi. Resûlüllah da (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: Muâz sizin için bir yol açtı, siz de böyle yapınız." bize naklettiğine göre: Resûlüllah Medine'ye gelince müslümanlara (her ay) üç gün oruç tutmayı emretti. Sonra Ramazanın (orucuyla ilgili âyet-i kerime) indirildi. (Medine'li müslümanlar) oruca alışmamış bir toplum idiler, oruç onlara çok zor geliyordu. (Bu yüzden) oruç tutamayan kimse (tutamadığı gün için) bir fakiri doyuruyordu. Sonra " Sîz mü'minlerden her kim bu (mübarek) ayda hazır bulunursa (veya bu mübarek aya şahid olursa) bunda oruç tutsun " el-Bakara (2), 185. âyeti nazil olunca oruç tutma ruhsatı sadece müsâfir ve hastalar için (geçerli) oldu. (Bunun dışındakiler) oruç tutmakla emrolundular. Ebî Leylâ der ki; (Bazı) sahabelerimiz (radıyallahü anh) bize rivâyet etti ki; (başlangıçta) bir kimse iftar zamanına erişir de yemek yemeden önce uyuyakalırsa bir daha yiyemez, oruçlu halde sabahlardı. bir sahabe şöyle) dedi: Ömer (radıyallahü anh) (eve) gelip karısını(n yatağına gelmesini) istedi. O da; (ben yemek yemeden) uyudum, dedi. Ömer karısının bahane uydurduğunu zannederek kendisine yaklaştı. (Bir de) ensârdan bir adam (evine) geldi (iftar vakti) yemek istedi (ev halkı) " sana birşey ısıtana kadar (bekle)" dediler, o da (yemeden) uyuyakaldı. Bunun üzerine Resûlüllah'a şu âyet-i kerime indi: Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız size helâl kılındı." el-Bakara, 187.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazın Geçirdiği Değişiklikler
507-)
Muâz b. Cebel (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki; Namaz ve oruç üç kere değişikliğe uğramıştır. Nasr (b. el-Muhâcir bu değişikliklerle ilgili) hadisin tamamım nakletmiştir. İbnü'l-Müsennâ (bu hadisin) sadece (Müslümanların) Beyt-i Makdis'e doğru namaz kılmaları (ile ilgili) kısmını nakletmiştir. (İbnu'l-Müsennâ) der ki; (Namazın değişmesiyle ilgili) üçüncü hal (şöyle olmuştur), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye geldi ve on üç ay Beyt-i Makdis'e doğru namaz kıldı. Sonra Allah azze ve celle şu âyeti indirdi: Hakîkaten yüzünün semada aranıp durduğunu görüyoruz. Artık (müsterih ol), seni hoşnud olacağın bir kıbleye döndüreceğiz. Haydi yüzünü Mescid-i Harama doğru çevir. Siz de (ey mü'minler) nerede bulunursanız bulunun, yüzünüzü ona doğru çeviriniz." (2), 144. âyet-i kerimeyle) Allah azze ve celle Resulünü Ka'be'ye yöneltti. (İbnu'l-Müsennâ'nın) hadisi (burada) sona erdi. Nasr (b. Muhacir) de (rivâyetinde) Rü'ya sahibinin ismini açıklayarak şöyle dedi: Ensârdan bir kimse (olan) Abdullah b. Zeyd geldi. Kıbleye yöneldi ve: Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'dan başka ilâh olmadığına şahidlik ederim. Allah'dan başka ilâh olmadığına şâhidlik ederim. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim. İki defa da: Haydi namaza, iki defa : Haydi kurtuluşa. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilâh yoktur" dedi. Sonra biraz durdu ve ayağa kalktı, aynı sözleri (yine) söyledi. (Abdullah b. Zeyd) der ki: Ancak (bu defa rü'yamda gördüğüm kişi) haydi kurtuluşa dedikten sonra namaz başladı namaz başladı, (sözlerini) ilâve etti. (Muâz) der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Abdullah'a hitaben); bunu Bilâl'e öğret" buyurdu. Bilâl de bu kelimelerle ezan okudu. Nasr (b. el-Muhâcir rivâyetinde) oruç konusunda da şunları söyledi: (sallallahü aleyhi ve sellem) her ayın üç gününde ve bir de Aşure gününde oruç tutardı. Sonra Allahu Teala: Üzerlerinize oruç yazıldı. Nitekim sizden evvelkilere de yazılmıştır" (ayet-i kerimesini) " Miskin doyumu fidye" el-Bakara(2), 184. (sözlerine) kadar indirdi. Artık oruç tutmak isteyen tutuyor, oruç yemek isteyen de her gün (için) bir fakir doyuruyordu. Bu doyurma orucun yerini tutuyordu, işte bu (oruçta bir) değişikliktir. Sonra da Allah azze ve celle: Ramazan ayı ki insanları (irşâd için), hak fürkfinı, hidayet delili feeyyineler halinde Kur’ân onda indirildi" âyetini indirdi. Oruç bu aya erişen herkese farz oldu. Yolcular için (yolculuk esnasında orucu yeyip sonra) kaza etmeleri, oruca güçleri yetmeyen ihtiyar kadın ve erkekler için de (fakir) doyurmaları izni baki kaldı. (Derken bir gün) Sırma b. Kays bütün gün çalışmış (olarak evine) geldi..." ve (Nasr, orucun geçirdiği devrelerle ilgili olan bu) hadisi (sonuna kadar) nakletti.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Namazın Geçirdiği Değişiklikler
508-)
Enes (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki; Bilâl'e ezanı çift, ikâmeti tek okuması emredildi" . Hammâd (Simâk b. Atiyye'den rivâyet ettiği) hadisine, ancak : kad kametis-salât" lafızları müstesnadır (bunlar ikişer defa söylenir), sözünü ilâve etmiştir. ezan 1-3; enbiya 50; Müslim, salât 2, 3, 5; Tirmizî, salât 27; Nesâî, ezan 2; İbn Mâce, ezan 6; Dârimî, salât 6; Ahmed b. Hanbel III, 103, 189.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İkâmet İle İlgili Hadisler
509-)
Humeyd b. Mes'ade İsmail'den, O da Hâlid el-Hazzâî'den, o da Ebî Kılâbe vasıtasıyla Enes'den (508 nolu Vüheyb hadisinin), benzerini nakletmiştir. der ki; Ben bu hadisi Eyyûb'e naklettim, o da ancak ikâmet " kad kameti's-salât" kelimesi müstesnadır. (Bu cümle iki defa söylenir)" diye cevap verdi.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İkâmet İle İlgili Hadisler
510-)
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında ezan ikişer ikişer, ikâmet ise, birer birer okunurdu. Fakat (müezzin) iki kere, kad kaameti's-salâh, Kad kaameti's-salâh derdi. Biz ikâmeti duyunca abdest alır, sonra camiye giderdik." ezan 2, 28; bk. Buhârî, ezan 2; İbn Mâce, ezan 6; Dârimî, salât 6; Ahmed b. Hanbel II, 87; V, 232, 246. der ki; Ebû Cafer'den, bu hadisten başka (bir hadis) işitmedim.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İkâmet İle İlgili Hadisler
511-)
Muhammed b. Yahya b. Fâris, Ebû Âmir yani el-Akadî'den, o da Abdülmelik b. Amr'dan, o da Şu'be'den, o da el-Uryan mescidinin müezzini Ebû Ca'fer'den, o da el-Ekber mescidinin müezzini Ebû'l-Müsennâ'dan o da, " İbn Ömer'den işittim" diyerek (510 numaralı) hadisi nakletmiş(ler)dir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: İkâmet İle İlgili Hadisler
512-)
Muhammed b. Abdillah, amcası Abdullah b. Zeyd'den, naklederek dedi ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) (namaz vaktinin girdiğini) ilân için bir şeyler yapmak istemiş (ama) bunlardan hiç birini yapmamıştı. (Sonra) Abdullah b. Zeyd'e (rü'yasında) ezan gösterildi. (O da) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip gördüğünü haber verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) " Onu Bilâl'e öğret" buyurdu, Zeyd de Bilâl'e öğretti. Bunun üzerine Bilâl ezanı okudu. (Bilâl -radıyallahü anh- ezanı okuyunca) Abdullah, " Onu (rüyada) ben gördüm ve ben okumak istiyordum" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de, " Sen de ikâmet et" buyurdu. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Bir Kişinin Ezan Okuyup Başkasının Kamet Getirmesi
513-)
Abdullah b. Muhammed'den nakledilmiştir ki: - " Dedem Abdullah b. Zeyd bu (512 no'lu) hadisi naklederdi' (Sonra da) ve " dedem ikâmet etti" sözünü ilâve etti.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Bir Kişinin Ezan Okuyup Başkasının Kamet Getirmesi
514-)
Ziyâd b. el-Hârisî es-Sudâî demiştir ki: ezanının ilk (vakti) girince Nebiyy-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) bana emir verdi, ben de ezan okudum ve Ya Resûlallah (sallallahü aleyhi ve sellem): İkâmet de edeyim mi? deyince doğu tarafına doğru, sabahın doğuşunu gözetlemeye başladı, " hayır" dedi. Sabah olunca (devesinden) indi, abdest bozduktan sonra (namaza hazırlanan) arkadaşlarının (arasına) katıldı. Yani abdest aldı. Bilâl ikâmet etmek isteyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) O'na, " Ezanı Suda'lı (Ziyâd b. Haris) okudu. Ezanı kim okursa ikâmeti de o eder" buyurdu. Bunun üzerine ikameti de ben ettim. salât 32; İbn Mâce, ezan 3; Ahmed b. Hanbel IV, 169.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Bir Kişinin Ezan Okuyup Başkasının Kamet Getirmesi
515-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, Nebiyy-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Müezzin sesinin (ulaştığı yer) miktarınca mağfirete erişir, kuru ve yaş (ne varsa) ona şahitlik eder. (Cemaatle) namaz kılan kimseye de yirmi beş namaz (sevabı) yazılır ve ondan (cemaatle kıldığı) iki namaz arasındaki (küçük günahlar) affedilir" ezan 5; Nesâî, ezan 14; İbn Mâce, ezan 5; Ahmed b. Hanbel. II, 136, 266, 411, 429, 458, 461; IV, 284.
Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Namaz Bölümü
Konu: Ezanı Yüksek Sesle Okumak