Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı

1716-) Ebû Saîd (el-Hudrî)'den (rivâyet edildiğine göre) Ali b. Ebî Tâlib bir dinar bulup Hazret-i Fatıma'ya getirmiş, (Hazret-i Fatıma da) Onu (harcamanın haram olup olmayacağını) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a sormuş (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın rızkıdır" buyurmuş. Sonra ondan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de yemiş, Hazret-i Ali ile Fatıma da yemiş. Sonra Hazret-i Ali'ye, onu arayan bir kadın çıkmış gelmiş. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Ey Ali, dinarı (ona geri) ver" buyurmuş, (Hazret-i Ali de geri vermiştir). sitte İçinde sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Ahmed B. Hafsın Rivâyeti
1716-) Ebû Saîd (el-Hudrî)'den (rivâyet edildiğine göre) Ali b. Ebî Tâlib bir dinar bulup Hazret-i Fatıma'ya getirmiş, (Hazret-i Fatıma da) Onu (harcamanın haram olup olmayacağını) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a sormuş (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın rızkıdır" buyurmuş. Sonra ondan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de yemiş, Hazret-i Ali ile Fatıma da yemiş. Sonra Hazret-i Ali'ye, onu arayan bir kadın çıkmış gelmiş. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Ey Ali, dinarı (ona geri) ver" buyurmuş, (Hazret-i Ali de geri vermiştir). sitte İçinde sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Mahled B. Halidin Rivâyeti
1716-) Ebû Saîd (el-Hudrî)'den (rivâyet edildiğine göre) Ali b. Ebî Tâlib bir dinar bulup Hazret-i Fatıma'ya getirmiş, (Hazret-i Fatıma da) Onu (harcamanın haram olup olmayacağını) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a sormuş (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın rızkıdır" buyurmuş. Sonra ondan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de yemiş, Hazret-i Ali ile Fatıma da yemiş. Sonra Hazret-i Ali'ye, onu arayan bir kadın çıkmış gelmiş. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Ey Ali, dinarı (ona geri) ver" buyurmuş, (Hazret-i Ali de geri vermiştir). sitte İçinde sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Müseddedin Rivâyeti
1716-) Ebû Saîd (el-Hudrî)'den (rivâyet edildiğine göre) Ali b. Ebî Tâlib bir dinar bulup Hazret-i Fatıma'ya getirmiş, (Hazret-i Fatıma da) Onu (harcamanın haram olup olmayacağını) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a sormuş (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın rızkıdır" buyurmuş. Sonra ondan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de yemiş, Hazret-i Ali ile Fatıma da yemiş. Sonra Hazret-i Ali'ye, onu arayan bir kadın çıkmış gelmiş. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Ey Ali, dinarı (ona geri) ver" buyurmuş, (Hazret-i Ali de geri vermiştir). sitte İçinde sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Kuteybe B. Saîdin Rivâyeti
1716-) Ebû Saîd (el-Hudrî)'den (rivâyet edildiğine göre) Ali b. Ebî Tâlib bir dinar bulup Hazret-i Fatıma'ya getirmiş, (Hazret-i Fatıma da) Onu (harcamanın haram olup olmayacağını) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a sormuş (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın rızkıdır" buyurmuş. Sonra ondan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de yemiş, Hazret-i Ali ile Fatıma da yemiş. Sonra Hazret-i Ali'ye, onu arayan bir kadın çıkmış gelmiş. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Ey Ali, dinarı (ona geri) ver" buyurmuş, (Hazret-i Ali de geri vermiştir). sitte İçinde sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Mûsâ B. İsmailin Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Müseddedin Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Kuteybe B. Saidin Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Cühenînin Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Ahmed B. Hafsın Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Yezid B. Halid B. Mevhibin Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Mûsâ B. İsmailin Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Mahled B. Halidin Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Alânın Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Alânın Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Müseddedin Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Muhammed B. Kesîrin Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Mûsâ B. İsmailin Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Mûsâ B. İsmailin Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Kuteybe B. Saîdin Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Serhin Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Amr B. Avnın Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Dimeşkinin Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Muhammed B. Râfiin Rivâyeti
1717-) Ali (radıyallahü anh)'dan (rivâyet edildiğine göre) kendisi (bir gün) bir dinar bulup onunla bir miktar un satın almış (fakat) hemen o anda un sahibi onu tanıyıp (kendisine ikram için) dinarı geri vermiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) dinarı alıp ondan iki kıratını ayırmış ve onunla et satın almıştır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Müseddedin Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Mûsâ B. İsmailin Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Mûsâ B. İsmailin Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Yezid B. Halid B. Mevhibin Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Amr B. Avnın Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Ahmed B. Hafsın Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Kuteybe B. Saidin Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Cühenînin Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Alânın Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Kuteybe B. Saîdin Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Alânın Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Müseddedin Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Muhammed B. Kesîrin Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Müseddedin Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Serhin Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Mahled B. Halidin Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Mûsâ B. İsmailin Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Dimeşkinin Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Muhammed B. Râfiin Rivâyeti
1718-) Sehl b. Sa'd'dan rivâyet edildiğine göre Ali b. Ebî Tâlib (bir gün) Fâtıma' (radıyallahü anhâ)’nın yanına girmiş. Hazret-i Hasan ile Hüseyin ağlıyorlarmış. " Bunları ağlatan nedir?" diye sormuş. O da: demiş. Bunun üzerine Ali (radıyallahü anh) (dışarı) çıkmış çarşıda bir dinar bulmuş. Hemen gidip onu Fâtıma'ya haber vermiş. Fâtıma da: yahudiye git (ondan) bize bir miktar un al, demiş. Bunun üzerine Hazret-i Ali gidip o dinarla bir miktar un satın almış. O anda Yahudi (onu tanıyarak): kendisinin Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden kimsenin damadı değil misin demiş (Ali); Evet" cevabım vermiş. (Bunun üzerine Yahudi); dinarını al, un da senin olsun, demiş. Ali hemen (unu alıp dükkandan dışarı) çıkmış ve unu Fâtıma'ya getirmiş olayı da kendisine haber vermiş. Fâtıma da (O'na); kasaba git (bu paradan ayıracağın) bir dirhemle bize et satın al, gel demiş. Ali et için harcayacağı dirhem karşılığında (elindeki) dinarı rehin vermiş ve (bu dirhemle satın aldığı) eti Fâtıma'ya getirmiş, (Fâtıma da unu) yoğurmuş ve (içinde eti pişirmek üzere ateş üzerine bir tencere) koymuş. (Hamuru da) ekmek yapmış ve (yanlarına gelmesi için) babasına (haber) göndermiştir. Biraz sonra da (babası) yanlarına gelmiş. Bunun üzerine (babasına hitaben): Allah'ın Resulü, (durumu) sana anlatacağım. Eğer onu (bizim için) helâl görürsen onu yiyeceğiz ve bizimle beraber sen de yiyeceksin. Onun durumu şöyle şöyledir, demiş. (Bunları dinleyen) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah'ın ismiyle (onu) yeyiniz." buyurmuş ve (ve Peygamber'le birlikte orada bulunan Hazret-i Ali Fâtıma ve çocukları o ekmeği) yemişler. Onlar yerlerinde (oturup dururlar) iken bir de ne görsünler, biri " Allah aşkına ve İslâm aşkına" diyerek dinarı arıyormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal (orada bulunan birisine) o gencin çağırılıp getirilmesini emretmiş. Bunun üzerine genç, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzuruna çağırılmış. (Peygamber huzuruna gelen) bu gence (aradığı dinarın vasıflanın ve miktarım) sormuş. (Genç de dinarın vasıflarını ve miktarını söyledikten sonra): Çarşıda benden düştü," demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Ey Ali, kasaba git, ona, Resûlüllah sana " dinarı bana gönder, dirhemin de bendedir" diyor de." buyurmuş. Bunun üzerine (kasab) dinarı göndermiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de dinarı o gence (geri) vermiş. es-Sünenü’l-kübrâ, VI, 194.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Müseddedin Rivâyeti
1719-) Câbir, b. Abdillah'dan nakledilmiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) bize (fakir olan) kişinin bulduğu baston, ip, kamçı ve benzeri (kıymetsiz) şeylerden yararlanmasına izin verdi. es-Sünenü'l-kübrâ, VI, 195. Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisi bir de en-Numan b. Abdisselâm, el-Mugîre Ebi Seleme'den, senedi (olan ez-Zübeyr el-Mekkî yolu) ile rivâyet etti. Şebâbe de Muğîre b. Müslim, Ebû'z Zübeyr yoluyla Câbir'den " Ashâb böyle idiler" dedi ve bu hadisi Şebâbe'ye rivâyet eden Şeyhlerin hiçbirisi rivâyetlerinde) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i anmadılar. (Yani hadisi mevkuf olarak rivâyet ettiler.)

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Mûsâ B. İsmailin Rivâyeti
1719-) Câbir, b. Abdillah'dan nakledilmiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) bize (fakir olan) kişinin bulduğu baston, ip, kamçı ve benzeri (kıymetsiz) şeylerden yararlanmasına izin verdi. es-Sünenü'l-kübrâ, VI, 195. Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisi bir de en-Numan b. Abdisselâm, el-Mugîre Ebi Seleme'den, senedi (olan ez-Zübeyr el-Mekkî yolu) ile rivâyet etti. Şebâbe de Muğîre b. Müslim, Ebû'z Zübeyr yoluyla Câbir'den " Ashâb böyle idiler" dedi ve bu hadisi Şebâbe'ye rivâyet eden Şeyhlerin hiçbirisi rivâyetlerinde) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i anmadılar. (Yani hadisi mevkuf olarak rivâyet ettiler.)

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Kuteybe B. Saidin Rivâyeti
1719-) Câbir, b. Abdillah'dan nakledilmiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) bize (fakir olan) kişinin bulduğu baston, ip, kamçı ve benzeri (kıymetsiz) şeylerden yararlanmasına izin verdi. es-Sünenü'l-kübrâ, VI, 195. Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisi bir de en-Numan b. Abdisselâm, el-Mugîre Ebi Seleme'den, senedi (olan ez-Zübeyr el-Mekkî yolu) ile rivâyet etti. Şebâbe de Muğîre b. Müslim, Ebû'z Zübeyr yoluyla Câbir'den " Ashâb böyle idiler" dedi ve bu hadisi Şebâbe'ye rivâyet eden Şeyhlerin hiçbirisi rivâyetlerinde) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i anmadılar. (Yani hadisi mevkuf olarak rivâyet ettiler.)

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Ahmed B. Hafsın Rivâyeti
1719-) Câbir, b. Abdillah'dan nakledilmiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) bize (fakir olan) kişinin bulduğu baston, ip, kamçı ve benzeri (kıymetsiz) şeylerden yararlanmasına izin verdi. es-Sünenü'l-kübrâ, VI, 195. Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisi bir de en-Numan b. Abdisselâm, el-Mugîre Ebi Seleme'den, senedi (olan ez-Zübeyr el-Mekkî yolu) ile rivâyet etti. Şebâbe de Muğîre b. Müslim, Ebû'z Zübeyr yoluyla Câbir'den " Ashâb böyle idiler" dedi ve bu hadisi Şebâbe'ye rivâyet eden Şeyhlerin hiçbirisi rivâyetlerinde) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i anmadılar. (Yani hadisi mevkuf olarak rivâyet ettiler.)

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Serhin Rivâyeti
1719-) Câbir, b. Abdillah'dan nakledilmiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) bize (fakir olan) kişinin bulduğu baston, ip, kamçı ve benzeri (kıymetsiz) şeylerden yararlanmasına izin verdi. es-Sünenü'l-kübrâ, VI, 195. Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisi bir de en-Numan b. Abdisselâm, el-Mugîre Ebi Seleme'den, senedi (olan ez-Zübeyr el-Mekkî yolu) ile rivâyet etti. Şebâbe de Muğîre b. Müslim, Ebû'z Zübeyr yoluyla Câbir'den " Ashâb böyle idiler" dedi ve bu hadisi Şebâbe'ye rivâyet eden Şeyhlerin hiçbirisi rivâyetlerinde) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i anmadılar. (Yani hadisi mevkuf olarak rivâyet ettiler.)

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Cühenînin Rivâyeti
1719-) Câbir, b. Abdillah'dan nakledilmiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) bize (fakir olan) kişinin bulduğu baston, ip, kamçı ve benzeri (kıymetsiz) şeylerden yararlanmasına izin verdi. es-Sünenü'l-kübrâ, VI, 195. Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisi bir de en-Numan b. Abdisselâm, el-Mugîre Ebi Seleme'den, senedi (olan ez-Zübeyr el-Mekkî yolu) ile rivâyet etti. Şebâbe de Muğîre b. Müslim, Ebû'z Zübeyr yoluyla Câbir'den " Ashâb böyle idiler" dedi ve bu hadisi Şebâbe'ye rivâyet eden Şeyhlerin hiçbirisi rivâyetlerinde) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i anmadılar. (Yani hadisi mevkuf olarak rivâyet ettiler.)

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Mûsâ B. İsmailin Rivâyeti
1719-) Câbir, b. Abdillah'dan nakledilmiştir ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) bize (fakir olan) kişinin bulduğu baston, ip, kamçı ve benzeri (kıymetsiz) şeylerden yararlanmasına izin verdi. es-Sünenü'l-kübrâ, VI, 195. Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisi bir de en-Numan b. Abdisselâm, el-Mugîre Ebi Seleme'den, senedi (olan ez-Zübeyr el-Mekkî yolu) ile rivâyet etti. Şebâbe de Muğîre b. Müslim, Ebû'z Zübeyr yoluyla Câbir'den " Ashâb böyle idiler" dedi ve bu hadisi Şebâbe'ye rivâyet eden Şeyhlerin hiçbirisi rivâyetlerinde) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i anmadılar. (Yani hadisi mevkuf olarak rivâyet ettiler.)

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Yitik Mal Bölümü
Konu: Yezid B. Halid B. Mevhibin Rivâyeti