Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı

1903-) Urve b. ez-Zübeyr'den nakledilmiştir ki: Ben küçük yaşta bir çocuk iken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'üı ailesi Hazret-i Âişe'ye; ve celil olan Allah'ın, " Safa ile Merve, Allah'ın nişanlarındandır. Kim evi (Kabe'yi) hacceder ya da umre yaparsa ikisi arasında sa'y etmesinde kendisine bir günah yoktur." sözü hakkında görüşün nedir? Ben bugün bir kimsenin Safa ile Merve arasında sa'yetmemesinde bir sakınca görmüyorum" , dedim. Âişe (radıyallahü anhâ) da bana; (mesele) senin dediğin gibi olsaydı (âyet); O kimseye Safa ile merve arasında sa'y etmemekte bir sakınca yoktur" şeklinde inerdi. Bu âyet-i kerime ensar(dan bazı kimseler) hakkında nazil olmuştur. Bunlar (câhiliyet devrinde ihrama girerlerken) Kudeyd'in karşısında bulunan Menât için telbiye getirirlerdi ve (Menât'a saygılarından dolayı) Safa ile Merve arasında sa'y etmekten çekinirlerdi. İslâm gelince bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sordular bunun üzerine: Azîz ve celîl olan Allah; Safa ile Merve Allah'ın nişânlarındandır" (âyet-i kerimesini) indirdi" diye cevap verdi. hac 79; umre 10, tefsir (2), 21; Müslim, hac 259-264; Tirmizî, tefsir (2) 12; Nesâî, menâsîk 169; İbn Mâce, menâsîk 43; Muvatta, hac 129; Ahmed b. Hanbel, VI, 144, 162, 227.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Safa İle Merve Arasında Yapılan Say
1904-) Abdullah b. Ebî Evfâ'dan rivâyet olunduğuna göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) umre yapıp Beyt'i tavaf etmiş ve beraberinde kendisini (kâfir) halktan koruyan kimse(ler) olduğu halde Makam-(ı îbrahim)in arkasında iki rekat (namaz) kılmıştır. Abdullah (radıyallahü anh)'e; (sallallahü aleyhi ve sellem) Kabe'ye (de) girdi mi? diye sorulmuş. (O da); diye cevap vermiştir. Hac 53; Müslim, hac 397 İbn Mace, menâsik 44.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Safa İle Merve Arasında Yapılan Say
1905-) İsmail b. Ebî Hâlid'in (bir önceki hadisi kast ederek) " Ben (şu hadisi) Abdullah b. Ebi Evfâ(dan) işittim" dediği (ve bir önceki hadise) " sonra Safa ile Merve'ye gelip bunların arasında yedi defa sa'y etti. Sonra başını tıraş etti" (sözlerini) ilâve ettiği şerîk’ten (naklen) rivâyet olunmuştur. umre 11; hac 53; meâzî 35, 43, Müslim, hac 397; İbn Mâce, menâsik 44.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Safa İle Merve Arasında Yapılan Say
1906-) Kesîr b. Cümhân'dan rivâyet olunduğuna göre, bir adam Abdullah b. Ömer'e Safa ile Merve arasında iken: Ebû Abdurrahman! Ben halk koşarken seni yürür görüyorum, demiş. (O da): yürüyorsam muhakkak ki Resûlüllah'ı yürürken görmüşümdür. Eğer koşuyorsam, muhakak ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i koşarken görmüşümdür ve ben yaşlı bir ihtiyarım, cevabım vermiştir. hac 39; Nesâî, menâsik 174; İbn Mâce, menâsik 43; Ahmed b. Hanbel, II, 53, 60, 61, 119, 120.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Safa İle Merve Arasında Yapılan Say
1907-) Muhammed (b. Ali) dedi ki Câbir b. Abdüllah’ın yanına girmiştik. Girenlerin kimler olduğunu sordu. Sıra bana gelince: Muhammed b. Ali b. Hüseyin'im, dedim. Bunun üzerine eliyle başıma uzanarak üst düğmemi çıkardı, sonra alt düğmemi de çıkardı, sonra avucunu memelerimin arasına koydu. Ben o zaman küçük bir çocuktum. (Bana): hoş geldin, kardeşim oğlu! (Bana) istediğini sor, dedi. Ben de sordum. Kendisi âmâ idi. Namaz vakti gelince dokuma bir elbiseye sarınarak (namaza) kalktı. Dokuma küçük olduğu için omuzlarına koydukça iki ucu geriye dönüyordu. Bize namazı kıldırdı. Cübbesi de yanıbaşında askıda duruyordu, (kendisine): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in haccını anlat, dedim. Eliyle dokuz işareti yaptı, sonra: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) haccetmeden dokuz sene durdu, sonra onuncu (yıl) da kendisinin haccedeceğini halka ilan etti. Bunun üzerine Medine'ye birçok insan geldi. Bunların hepsi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e uymanın çaresini arıyor ve onun yaptığı gibi amel etmek istiyorlardı. Derken Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem (yola) çıktı. Onunla birlikte biz de çıktık. Zülhuleyfe'ye varınca, Esma bint Umeys, Muhammed b. Ebî Bekr'i doğurdu da " ben ne yapacağım?" diye Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a haber gönderdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'de O'na: Yıkan, hayız bezi ile (bağlı) bir kuşak kuşan ve (hacca) niyet et" cevabını verdi. Müteakiben Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem (oradaki) mescidde namaz kıldı. Sonra Kasvâ'ya bindi. Devesi kendisini " Beydâ" düzüne çıkardığı vakit, onun önünde gözüm görebildiği kadar binekli ve yaya(lar) gördüm. Bir o kadar sağında, bir o kadar solunda bir o kadar da arkasında vardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aramızda bulunuyordu. Kur'ân O'na iniyor, te'vilini de o biliyordu. O ne yaparsa biz de onu yapıyorduk. Derken tevhid'i ifade eden kelimelerle telbiye getirdi: Tekrar tekrar icabet sana yâ Rabbi! Tekrar icabet sana, tekrar icabet sana; senin ortağın yoktur, tekrar icabet sana, gerçekten haınd de, nimet de sana mülk de sana mahsustur. Senin ortağın yoktur." Halkda hâlen getirmekte oldukları telbiyeye devam ettiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan dolayı kendilerine bir şey demedi. O da kendi telbiyesine devam etti. (O sıralarda) biz ancak hacca niyet ediyor umreyi bilmiyorduk. Onunla birlikte Kabe'ye varınca, rüknü istilâm etti ve üç tur hızlı dört de (âdi) yürüyüşle tavaf yaptı. Sonra İbrahim (aleyhisselâm)'ın makamına gelip: İbrahim'in makamında namazgah ittihaz edin" el-Bakara (2), 125. âyetini okudu. Makamı kendisiyle Beyt-i Şerif arasına aldı. hadisin râvilerinin arasında) İbn Nüfeyl (Abdullah b. Muhammed en-Nüfeylî) ile Osman'ın rivâyet(ler)ine göre (Cafer b. Muhammed) dedi ki: Babam (Muhammed b. Ali Şöyle) derdi: (Câbir'in) bunu (yani tavaf namazında okunan sûreleri) ancak Resûlüllah'tan duyduğu için zikrettiğini zannediyorum." (Diğer râvi) Süleyman da (Muhammed b. Ali'den naklettiği rivâyetinde); Ben Câbir'in sadece " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in (tavafdan sonra kıldığı) iki rekatlık namazda İhlâs ve Kâfirûn (surelerini) okurdu" dediğini biliyorum," dedi. yine Beyt'e dönerek rüknü istilâm etti. Sonra (Safa) kapı(sın)dan çıktı Safâ'ya yaklaşınca " Gerçekten Safa ile Merve Allah'ın alâmederindendir." el-Bakara (2), 158. âyet-i kerimesini okudu ve Allah'ı tevhîd eyledi ve; Allah'dan başka hiçbir ilâh yoktur. O, bir ve tekdir. Onun şeriki yoktur, mülk onundur, ham de O'na mahsustur. Hayat veren de öldüren de odur. O herşeye gücü yetendir. Allah'dan başka ilâh yoktur. O, bir ve tekdir. Vadini yerine getirdi, kulunu muzaffer kıldı. Yalnız başına bütün hizipleri bozguna uğrattı" dedi. Bu arada dua okudu ve söylediklerinin aynısını üç defa tekrarladı. Sonra Merve'ye indi, vadinin ortasına varınca, remel yaptı. Vadiden çıkınca normal yürüyüşüne devam etti. Nihayet Merve'ye geldi. Merve’de de Safâ'da yaptığı hareketi tekrarladı. Merve üzerinde son tavafını yaparken: Arkamda bıraktığım iş tekrar karşıma çıksaydı, kurbanlığı getirmez, bu haccı umre yapardım (Binaenaleyh) sizden hanginizin yanında kurbanlık yoksa, hemen, ihramdan çıksın ve hacemi umreye çevirsin," buyurdu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile yanında kurbanlık olanların dışında herkes ihramdan çıktı ve saçlarını kısalttı. Bunun üzerine Süraka b. Çu'şum ayağa kalkıp: Resûlallah! bu iş bizim bu senemize mi mahsus yoksa ilelebed devam edecek mi? diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de parmaklarını biribirine kenetledi ve iki defa: Umre hacca dâhil olmuştur" dedi. (Ve devamla); hayır ebedi olarak devam edecektir, hayır ebedî olarak devam edecektir" buyurdu. Yemen'den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in develerini getirdi. Fâtıma (radıyallahü anhâ)'yı ihramdan çıkanlar arasında buldu. Fâtıma boyalı elbiseler giymiş ve sürme çekinmişti. Hazret-i Ali bunu beğenmedi ve; Bunu sana kim emretti? diye sordu. Hazret-i Fâtıma da, " babam (sallallahü aleyhi ve sellem)" cevabım verdi. Hazret-i Ali Irak'ta iken şöyle derdi: üzerine ben Fâtıma'yı bu yaptığından dolayı azarlamak ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) adına söylediklerini sormak için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gittim ve Fâtıma'nın yaptıklarını beğenmediğimi haber verdim de; Doğru söylemiş, doğru söylemiş, sen hacca niyyellenirken ne dedin" buyurdu. Ben de: Rabbi! Resulün neye niyyetlendiyse ben de ona niyyetlendim dedim. " Benim yanımda kurbanlık var, sen ihramdan çıkma" buyurdu. Ali'nin Yemen'den getirdiği kurbanlıklar ile Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Medine'den getirdiği kurbanlıklar yüz adettiler. Derken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile yanlarında kurbanlık bulunanların dışında herkes ihramdan çıktı. Terviye günü gelince Mina'ya doğru yola çıktılar ve hacca niyyellendiler. Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem (hayvana) binmişti. Minâ'da öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarını kıldı. Sonra güneş doğuncaya kadar biraz bekledi ve kendisine bîr çadır kurulmasını istedi. Bunun üzerine Nemire'de (bir çadır) kuruldu. Müteakiben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yola çıktı. Kureyş câhiliyye döneminde kendilerinin yaptığı gibi O'nun da Müzdelife'de bulunan Meş'ar-i Haram'da duracağından şüphe etmiyorlardı. Oysa Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o yeri geçerek Arafat'a vardı ve Nemire denilen yerde kendisine ait çadırın kurulduğunu görerek oraya indi. Güneş (batıya) kayınca Kasvâ'nın hazırlanmasını emir buyurdu ve hayvana semer vuruldu. Az sonra (hayvana) binip (Urane denilen) vadinin ortasına geldi ve halka hitaben (şöyle) dedi: Şüphesiz ki sizin kanlarınız ve mallarınız şu beldenizde, şu ayınızda, şu gününüzde haram olduğu gibi biribirinize haramdır. Dikkat edin! Câhiliyyel işleriyle ilgili herşey ayaklarımın altına konmuştur. Câhiliyye devrinin kan davaları yürürlükten kalkmıştır. Bize ait kan davalarında yürürlükten kaldırdığım ilk kan (davası)... cümlenin baş tarafını bütün râviler aynı şekilde rivâyet ettikleri halde cümlenin sonunu) Osman; (kaldırdığım ilk kan davası) İbn Rabia'nın kanıdır" diye Süleyman da; -Rabia b. el-Hâris b. Abdi'l-Muttalib'in kanıdır." diye rivâyet etmiştir. (İyas b. Rabia) beni Sa'd kabilesinde süt anadaydı. O'nu Hüzeyl kabilesi öldürdü. Câhiliyyet döneminin ribâsi da yürürlükten kaldırılmıştır. İlk yürürlükten kaldırdığım riba bizim -(yani) Abbâs b. Abdulmuttalib'in- ribâsıdir. Bu ribânın hepsi kesinlikle yürürlükten kaldırılmıştır. Kadınlar hakkında Allah'dan korkun. Çünkü siz onları Allah'ın emânetiyle (Allah'a verdiğiniz söz karşılığında) aldınız ve onları Allah'ın kelimesi ile kendinize helâl kıldınız. Evlerinize sevmediğiniz bir kimseyi ayak bastırmamaları sizin onlar üzerindeki hakkınızdır. Bunu yaparlarsa onları zarar vermemek şartıyla dövün. Onların sizin üzerinizdeki hakkı da yiyeceklerim ve giyeceklerini uygun bir şekilde vermenizdir. Size öyle bir şey bıraktım ki O'na sımsıkı sarılırsanız bir daha asla sapmazsınız: Allah'ın kitabı. Benim hakkımda size sorulacak, acaba ne diyeceksiniz? (Ashab-ı kiram): tebliğ, vazifeni edâ ettiğine ve nasihatta bulunduğuna şahitlik ederiz, dedikten sonra şehâdet parmağını semaya kaldırıp onunla insanlara işaret ederek üç defa, " -Şahid ol ya Rabb! Şâhid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!" buyurdular. (Hutbe bittikten) sonra Hazret-i Bilâl ezan okudu. Sonra kamet getirdi. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber) öğleyi kıldırdı, sonra (Hazret-i Bilâl tekrar) kamet getirdi, (Hazret-i Peygamber de) hemen arkasından ikindiyi kıldırdı. İkisi arasında başka bir namaz kılmadı. Sonra Kasvâ'ya binip vakfe yerine geldi. Devesi Kasvâ'nın göğsünü kayalara çevirdi. Yayaların toplandığı yeri önüne aldı ve kıbleye döndü. Artık güneş neredeyse batacak hâle gelinceye kadar vakfe hâlinde kaldı. Güneşin sarılığı biraz gitmişti. Nihayet bütün cirmi de kayboldu. (Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) Üsâme'yi arkasına aldı ve yola revân oldu. Kasvâ’nın yularını o kadar kısmıştı ki neredeyse başı semerinin altındaki deriye çarpıyordu. Sağ eliyle de: Ey cemaat! Sükûneti muhafaza edin, sükûneti" diye işaret buyuruyordu. Kum tepeciklerinden birine geldikçe hayvanının dizginini düze çıkıncaya kadar biraz gevşetiyordu. Nihayet Müzdelife'ye vardı. Akşamla yatsıyı bir ezan ve iki kametle birleştirip kıldı. Osman dedi ki: Aralarında hiç bir sünnet kılmadı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) fecr doğuncaya kadar uzandı. Sabah aydınlanınca sabah namazını kıldı. Süleyman, " (sabah namazını) bir ezan ve bir ikâmetle kıldı" diye rivâyet etti. (Bundan sonraki cümleyi rivâyet ederken bütün râviler) birleştiler: Sonra Kasvâ'ya binerek Meş'ar-i Haram'a geldi sonra Meş'ar-i Haram'ın üzerine çıktı. Osman'la Süleyman (şöyle) dedi(ler): Hemen kıbleye dönerek Allah'a hamd etti. Tekbir getirdi ve tehlilde bulundu. (Bu cümleye) Osman; ve tevhidde bulundu" (cümlesini de) ilâve etti. ortalık iyice ağarıncaya kadar vakfeye devam etti. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) güneş doğmadan yola koyuldu. Arkasına da Fadl b. Abbâs'ı aldı. (Fadl) güzel saçlı, beyaz tenli ve yakışıklı bir adamdı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yola çıkınca (yanından) koşarak bir takım kadınlar geçtiler Fadl, onlara bakmaya başladı. Bunun üzerine Resûlüllah elini Fadl'ın yüzüne koydu. Fadl da yüzünü öbür tarafa çevirip bakmağa başla)dı. Bu sefer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da elini öbür tarafa çevirdi. Nihayet Muhassir (denilen yer)e vardı ve (hayvanı) biraz sürdü, sonra seni büyük cemreye çıkaracak olan yola düştü. Nihayet ağacın yanındaki cemreye vardı. Oraya yedi ufak taşı attı. Her birini atarken tekbir getiriyordu. Bunlar küçük çakıl taşları gibiydi ve onları vadinin içinden attı. Sonra kesim yerine giderek kendi eliyle altmışüç deve boğazladı. Sonra Ali (radıyallahü anh)'ya emretti kalanı da o kesti. (Râvi bu son cümlenin tefsirinde) diyor ki: (Yüz deveden) geriye kalanı (Hazret-i Ali kesti,) (ve Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem O'nu) kurban(lar)ına ortak etti. (Kesim bittikten) sonra her deveden bir parça (et getirilmesini) emr etti, (bunlar) bir tencereye konarak pişirildi. İkisi de develerin etinden yiyip suyundan içtiler. (Râvi) Süleyman dedi ki. Sonra (Hazret-i Peygamber devesine) binip oradan hızla Beyt-i Şerife doğru yola çıktı. (Tavaftan sonra) öğleyi Mekke'de kıldı. Arkasından Zemzem sâkîliği yapan Beni Abdilmuttalib'e gitti ve onlara: Ey Abdulmuttalib oğulları! (Suyu) çıkarınız. Suyu çıkarmanız hususunda başkalarının size galebe çalacağından endişe etmesem, ben de sizinle beraber çıkarırdım" buyurdu. Onlar da kendilerine bir kova su takdim ettiler (sallallahü aleyhi ve sellem de) bu sudan içti. hac 147; Nesâî, menâsik 46; İbn Mâce, menâsîk 84; Dârimî, menâsik, 34.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Peygamber’in Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Haccı
1908-) Muhammed (b. Ali b. Huseyn el-Bâkır)’dan rivâyet olunduğuna göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Arafat'ta öğle ile ikindiyi aralarında sünnet kılmaksızın, bir ezan ve iki kametle, kılmıştır. Akşam ile yatsıyı da (Müzdelife'de) aralarında sünnet kılmaksızın, birleştirerek bir ezan ve iki kametle kılmıştır. Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisi Hatim b. îsmaü de (muttasıl bir senetle) uzunca bir hadiste (Resûlüllah'a) ulaştırdı. Bu hadisi Cafer, babası (Muhammed) ve Câbir senediyle (muttasıl olarak Resûl-i Ekrem'e) isnâd etmekte, Muhammed b. Ali el-Cu'fî de Hatim b. İsmail'e uymuştur. Ancak Muhammed b. Ali el-Cu'fî (ondan farklı olarak) " Akşam namazıyla yatsıyı bir ezan ve bir kametle kıldırdı" demiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Peygamber’in Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Haccı
1909-) Câbir (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sonra (şöyle) buyurdu: Ben (kurbanlarımı) burada kestim. Minâ'nın her tarafı kesim yeridir." ve Arafat'da durdu da (şöyle) buyurdu: Gerçekten ben şurada vakfe yaptım. Arafat'ın her tarafı vakfe yeridir." Müzdelife'de de durdu ve (şöyle) buyurdu: Gerçekten ben şurada durdum, Müzdelife'nin her taraf (ında) durulabilir." hac 149; İbn Mâce, menâsik 55, 73; Nesaî, menâsik 202; Dârimî, menâsik 50; Muvatta, hac 166-167; Ahmed b. Hanbel, I, 72, 75, 76, 81, 157; III, 321, 326; IV, 82.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Peygamber’in Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Haccı
1910-) (Bir önceki hadis oradaki) senediyle Cafer (b. Muhammed)'den de rivâyet olundu (ve Cafer'şu cümleyi de) ilâve etti: -Siz konakladığınız yerde kurbanı kesin!" hac 149.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Peygamber’in Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Haccı
1911-) Yahya b. Said el-Kattân şu (bir önceki) hadisi Cafer (b. Muhammed) ve Muhammed b. Ali vasıtasıyla Câbir'den rivâyet etmiş ve hadisteki " İbrahim'in makamını namazgah edininiz!" el-Bakara (2), 125. âyetinden sonra (şu cümleleri) ilâve etmiştir: (Cafer b. Muhammed b. Ali) dedi ki: iki rekatde Tevhid (İhlâs) ve Kâfirûn (surelerini) okudu ve (her ne kadar bu hadiste Hazret-i Âli Kûfe'de dedi ki- (ifadesi) varsa da babam (Muhammed Hazret-i Ali'ye nisbet edilen) bu " -Ben Fâtıma’yı azarlatmak için gittim" sözünü, Câbir'in rivâyet etmediğini ve (Câbir'in sâdece) Fâtıma (radıyallahü anhâ) ile ilgili hâdiseyi anlattığını söyledi. b. Hanbel, III, 320.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Peygamber’in Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Haccı
1912-) Âişe (radıyallahü anhâ)'dan nakledilmiştir ki: Kureyş ile onların dinine tâbi olanlar Müzdelife'de vakfe yaparlardı. Kendilerine " hums-kahraman" denirdi. Öbür araplar da Arafat'ta vakfe yaparlardı. İslâm gelince Allah, Peygamberine Arafat'a giderek orada vakfe yapmasını, sonra oradan akın etmesini emretti. Bu Allahü Teâlâ'nın; sonra insanların akın edip döndüğü yerden siz de akın edin" el-Bakara (2), 199. âyetidir. tefsir sûre (2), 35; hac 91; Müslim, hac 151; Nesaî, menâsik 202.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Arafatta Vakfe
1913-) İbn Abbâs'tan; demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) terviye günü öğle namazını (ve ertesi gün) sabah namazını Minâ'da kıldı (sonra Arafat'a hareket etti). hac 50.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Minâya Hareket
1914-) Abdulaziz b. Râfî'den nakledilmiştir ki: Enes b. Mâlik'e; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den anladığın bir şeyibana haber ver! dedim ve şunu sordum; Rasûlü Terviye günü öğle namazım nerde kıldı? Minâ'da; cevabını verdi. (dağılma) günü ikindiyi nerede kıldı?" dedim. Ebtah'da, cevabım verdi sonra; Âmirlerin ne yapıyorsa sen de onu yap! buyurdu. hac 83, 146; Müslim, hac 336; Tirmizî, hac 112; Nesâî, menâsik 190; Dârimî, menâsik 46; Ahmed b. Hanbel, III, 100.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Minâya Hareket
1915-) İbn Ömer'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Arafe günü sabahı sabah namazını kılınca Minâ'dan (Arafat'a) hareket etti. Nemire'de konakladı. Burası Arafat (yakının)da imamın konakladığı yerdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle namazı vakti olunca öğle sıcağında gidip öğle ve ikindiyi birleştirdi. Sonra halka hutbe okudu, sonra gidip Arafat'ta vakfe yerinde vakfe yaptı. b. Hanbel, II, 129.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Minâdan Arafata Hareket
1916-) İbn Ömer (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: İbn'z-Zubeyr (radıyallahü anh)'i öldürünce, İbn Ömer'e (bir adam) göndererek: (sallallahü aleyhi ve sellem) bu günde hangi saatte hareket ederdi? diye sordu. (İbn Ömer de:) vakit gelince beraber gideriz, diye cevap verdi. Ömer (vakfe yerine) gitmek isteyince (Said b. Hassân'm) dedi(ğine göre İbn Ömer'in yanında bulunan kimseler) " güneş (batıya) kaymadı" demişler. (Bir süre sonra İbn Ömer); (batıya) kaydı mı? diye sorunca: diye cevab vermişler (Said b. Hassan) dedi ki: Ömer'in yanında bulunan kimseler kendisine; güneş batıya) kaydı" dedikleri zaman hareket etti. Mâce, menâsik 54; Ahmed b. Hanbel II, 25.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Zevalden Sonra Nemire Mescidinden Vakfe İçin Arafata Gidiş
1917-) Damra oğullarından bir adam, babasından yahut amcasından rivâyetle demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Arafe günü minber üzerinde (hutbe okur) iken gördüm. b. Hanbel, V, 430.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Arafatta Hutbe Okumak
1918-) Nubayt'tan rivâyet edildiğine göre, kendisi Arefe günü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i , kızıl bir deve üzerinde konuşma yaparken görmüş. menâsik 199; Ahmed b. Hanbel, IV, 306.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Arafatta Hutbe Okumak
1919-) Hâlid b. el-Addâ b. Hevze demiştir, ki: Arafe günü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i bir deve üzerinde, özengiler üzerinde ayağa kalkmış olduğu halde halka hitab ederken gördüm. b. Hanbel, V, 30. Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisi Hennâdfın rivâyet ettiği) gibi İbnu'l-alâ da Vekî'den rivâyet etti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Arafatta Hutbe Okumak
1920-) Önceki hadisin manası el-Addâ b. Hâlid'den de rivâyet olunmuştur.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Arafatta Hutbe Okumak
1921-) Yezîd b. Şeybân'dan nakledilmiştir ki: Biz Arafat'ta Amr (b. Abdullah b. Safvân)'ın imam(ın vakfe yerin)den uzak saydığı bir yerde iken, İbn Mirba' el-Ensarî yanımıza gelip: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in size (gönderilen) elçisiyim. (O size); İbâdet yerlerinizin üzerinde olun. Gerçekten siz atanız İbrahim'den kalma bir miras üzerinde bulunuyorsunuz" buyuruyor, dedi. hac 53; Nesâî, menâsik 202; İbn Mâce, menâsik 55; Ahmed b. Hanbel, IV, 137.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Arafatta Vakfe Yapılacak Yer
1922-) İbn Abbâs'tan; demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (hayvanının) arkasında Usâme (b. Zeyd) olduğu halde (Arafat'tan Minâ'ya) ağır ağır indi ve; Ey İnsanlar! Yavaş olunuz. Çünkü at(ları) ve develeri koşturmak hayır değildir" buyurdu. (İbn Abbâs) dedi ki: Artık ben Müzdelife'ye varıncaya kadar (hayvanların) şahlanıp koştuklarını görmedim. râvi) Vehb (de bu hadise şunları) ilave etti: Sonra (hayvanının) arkasına el-Fadl b. Abbâs'ı bindirdi ve; Ey insanlar, at(ları) ve deve(leri) koşturmak hayır değildir. Yavaş olunuz" buyurdu. (İbn Abbâs) dedi ki: Artık ben Minâ'ya varıncaya kadar (hayvanların koşmak için) ön ayaklarını kaldırdıklarını görmedim. hac 94; Ahmed b. Hanbel, I, 269, 277.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Arafattan Müzdelîfeye Hareket
1923-) Kureyb'in haber verdiğine göre, kendisi Üsâme b. Zeyd'e; (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın (hayvanının) arkasına bindiğin gece nasıl hareket ettiniz? -yahut- ne yaptınız? diye sormuş. O da (şöyle) demiş: gece istirahati için develeri çöktürdükleri dağ yoluna geldiğimiz zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de devesini çöktürdü, de küçük abdest bozdu. (Hazret-i Üsâme'den bu hadisi naklederken); su döktü" demedi, de " küçük abdest bozdu" tabirini kullandı, Hazret-i Üsâme sözlerine şöyle devam etmiş. abdest suyu isteyip gayet hafif bir abdest aldı. Ben (kendisine): Resûlallah! Namaz (vakti geldi), dedim, Namaz ilerdedir" , diye cevap verip (devesine) bindi. Nihayet Müzdelife'ye geldik. (Orada) akşam namazı (için) ikâmet (edilmesini emr)etti (ve akşam namazını edâ etti). Sonra halk konak yerlerinde develerini çökerttiler ama yüklerini çözmemişlerdi. Nihayet yatsı namazı (için) ikâmet (edilmesini emr) etti ve (yatsıyı da ) edâ etti. Sonra halk (yüklerini) çözdüler. (b. Kesîr) bu hadîse (şunları da) ilâve etti: Ben (Üsâme'ye): zaman ne yaptınız" diye sordum. Üsâme: (Bu sefer) onun terkisine Fadl b. Abbâs bindi. Ben yaya olarak Kureyş'in önden gidenleriyle birlikte yola düştüm, diye cevap verdi. vudû 6, 35, hac 93, 95; Müslim, hac 266, 276, 278, 281; Nesâî, menâsik 206; İbn Mâce, tahâre 23, menâsik 59; Muvatta', hac 197; Ahmet b. Hanbel, II, 125.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Arafattan Müzdelîfeye Hareket
1924-) Ali (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Sonra Üsâme'yi terkisine aldı ve devesini âdi yürüyüşte sürmeye başladı. Halk ise, develerin sağına-soluna vurmaktaydılar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara dönüp bakmadan: Ey insanlar! Sakin olunuz" diyordu güneş batınca (Müzdelife'ye ) hareket etti. hac 54; Ahmed b. Hanbel, I, 75, 157; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, V, 122.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Arafattan Müzdelîfeye Hareket
1925-) Urve'den nakledilmiştir ki: Ben (birgün Üsâme b. Zeyd ile) otururken Üsâme b. Zeyd'e: (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda Haccında (Arafat'tan Minâ'ya) giderken nasıl yürüyordu? diye soruldu. O da: bir yürüyüşle yürürdü, meydan buldu mu koştururdu, diye cevap verdi. hac 92; cihâd 136; Müslim, hac 284; Nesâî, menâsik 205; İbn Mâce, menâsik 58; Dârimî, menâsik 51; Muvatta, hac 176; Ahraed b. Hanbel, V, 205, 210. dedi ki: Nass (denilen yürüyüş), anak (denilen yürüyüş)den daha hızlıdır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Arafattan Müzdelîfeye Hareket
1926-) Usâme (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Ben (Arafat'tan Müzdelife'ye gidilirken) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in terkisinde idim. (O gün Peygamber Efendimiz) güneş batınca (Arafat'tan Müzdelife'ye) hareket etti.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Arafattan Müzdelîfeye Hareket
1927-) Abdullah b. Abbâs'ın azatlısı Kureyb, Usâme b. Zeyd'i şöyle derken işitmiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Arafat'tan (Müzdelife'ye) hareket etti. Dağ yoluna varınca inip küçük abdestini bozdu ve hafif bir abdest aldı. Ben kendisine, (kılacak mısın?) dedim. Namaz ilerdedir (namaza daha var)" buyurdu ve hemen hayvanına bindi. Müzdelife'ye gelince inip güzelce bir abdest aldı. Sonra namaz (için) ikâmet edildi. Hemen arkasından akşam namazını eda etti. (Namazdan) sonra herkes devesini olduğu yere çökertti. Sonra yatsı namazı (için) ikâmet edildi. Hemen arkasından yatsıyı edâ etti. Bu iki namaz arasında başka bir namaz kılmadı. vudû 6, 35, hac 93, 95; Müslim, hac 266; Nesâî, menâsik 206; Muvatta, hac 198; Ahmed b. Hanbel, II, 125. Yâkub b. Asım b. Urve, eş-Şerîd (radıyallahü anh)'ı şöyle derken işitmiştir: Ben (Arafat'tan Müzdelife'ye) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte gittim. Müzdelife'ye varıncaya kadar ayağı hiç yere değmedi. b. Hanbel, IV, 389.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Arafattan Müzdelîfeye Hareket
1928-) Abdullah b. Ömer'den rivâyet olunduğuna göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) akşam ile yatsı namazlarını Müzdelife'de birlikte kılmıştır. hac 96; Müslim, müsâfirîn 42-48, hac 286; Nesâî menâsik 207.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdelifede Namaz
1929-) (Önceki hadis aynı) senediyle ve manasıyla Zührî'den de rivâyet olunmuştur. İbn Ebî Zi'b dedi ki: sallallahü aleyhi ve sellem bu namazları) birer ikâmetle birleştirerek kıldı. (b. Hanbel) dedi ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) her (iki) namazı birtek ikâmetle kıldı. Fethu'l-Bârî, III, 339; Nesâî, menâsik 207; Beyhaki, es-Sünenü’l-kübrâ, V, 120.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdelifede Namaz
1930-) (Bir önceki hadisin) mânâsı Hammâd'dan da (rivâyet olunmuştur. Hadisi rivâyet eden Şebâbe b. Süvâr) dedi ki: sallalahu aleyhi ve sellem akşam ve yatsı namazlarını) her birisi için bir ikâmet getirip birleştirerek kıldı. Birincisi için ezan okunmadığı gibi hiç birisinin arkasında tesbihât da okumadı. (de şöyle) dedi: hiçbirisi için ezan okumadı. b. Hanbel, II, 157.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdelifede Namaz
1931-) (Abdullah b. Mâlik'den nakledilmiştir ki: İbn Ömer'le beraber (Müzdelife'de) akşam namazını üç (rekat), yatsıyı da iki rekat olarak (birleştirip) kıldım. Mâlik b. el-Hâris Abdullah b. Ömer'e: namaz da nedir? dedi. O da: bunları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte burada (bu şekilde) bir ikâmetle kıldım, diye cevap verdi. hac 56; Ahmed b. Hanbel, I, 280.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdelifede Namaz
1932-) (Said b. Cübeyr ile Abdullah b. Mâlik'den; demişlerdir ki: Biz akşam namazıyla yatsı namazını İbn Ömer ile birlikte Müzdelife'de bir ikâmetle (birleştirerek) kıldık. sonra bu hadisi Ebû Dâvûd'a nakleden Muhammed b. Süleyman, önceki) Muhammed b. Kesîr hadisinin mânâsını rivâyet etti. hac 96; Müslim hac 291; Nesâî, ezan 20, salât 20, menâsik 207; Ahmed b. Hanbel, I, 418, 449; II, 18, 33-34, 56, 59, 62, 78, 152; V. 421.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdelifede Namaz
1933-) Said b. Cübeyr'den nakledilmiştir ki: İbn Ömer'le birlikte (Arafat'tan Müzdelife'ye) hareket etmiştik. Müzdelife'ye varınca akşam ve yatsı namaz(lar)im bize bir ikâmetle üç ve iki (rekat) olarak kıldırdı. Namazdan çıkınca: Burada Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize bu şekilde namaz kıldırdı" dedi. hac 291; Tirmizî, hac 56; Nesâî, menâsik 207; Ahmed b. Hanbel, I, 418; II, 18, 33-34, 56, 62, 78, 152, V, 421.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdelifede Namaz
1934-) Seleme b. Küheyl dedi ki: Ben Said b. Cübeyr'in Müzdelife'de ikâmet getirip akşam namazını üç rekat, sonra yatsıyı iki rekat olarak kıldığım gördüm. (Said b. Cübeyr namazdan) sonra da şöyle dedi: İbn Ömer'i burada böyle yaparken ve; Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i burada böyle yaparken gördüm" derken gördüm. hac 291; Tirmizî, hac 56; Nesâî, menâsik 207; Ahmed b. Hanbel, I, 418; II, 18, 33-34, 56, 62, 78, 152, V, 421.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdelifede Namaz
1935-) Süleyman (b. el-Esved)'den nakledilmiştir ki: Arafat'tan Müzdelife'ye İbn Ömer'le birlikte gitmiştim. (Müzdelife'ye kadar) yorulmadan tekbir ve tehlüe devam etti. Nihayet Müzdelife'ye gelince, ezan okudu ve kamet getirdi. -Yahut da bir adam emir verdi de o ezan okudu ve kamet getirdi- (ve İbn Ömer) bize üç rekat olarak akşam namazını kıldırdı, sonra bize dönüp " (şimdi yatsı) namaz(ı)" dedi ve bize yatsıyı iki rekat olarak kıldırdı. (Namazdan) sonra akşam yemeğini istedi. (Bu hadisi Süleym'den nakleden Eş'as b. Süleym) dedi ki: Babamın bu hadisinin bir benzerini bana İbn Ömer'den İlâç b. Amr de nakletti. ( İlâç) dedi ki: Bu (namaz) hakkında İbn Ömer'e (bazı sorular) soruldu da; Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile böyle kıldım." diye cevap verdi. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdelifede Namaz
1936-) İbn Mesûd (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in namazı(nı) namaz vaktinin dışında kıldığını görmedim. Yalnız Müzdelife'deki müstesna. Çünkü orada akşamla yatsıyı birlikte kıldı. Ertesi gün sabah namazını da vaktinden önce kıldı. hac 99; Müslim, hac 292; Nesâî, menâsik 207; Ahmed b. Hanbel, II, 4, 7-8, 34, 51, 54, 77, 80, 106, 120, 148, 150, 152, 157.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdelifede Namaz
1937-) Ali (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (Müzdelife'de) sabahladı ve (orada) Kuzeh (denilen yer)de vakfe yaptı ve; Burası Kuzeh'dir ve vakfe yeridir. Müzdelife(nin) de her tarafı vakfe yeridir!" buyurdu. (Minâ'ya varınca da şöyle buyurdu); Ben kurbanı şurada kestim. Minâ(nın) her tarafı kesim yeridir. Binaenaleyh (kurbanlarınızı) konak yerlerinizde kesiniz!" hac 54; Ahmed b. Hanbel, I, 75, 157.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdelifede Namaz
1938-) Câbir (radıyallahü anh)'den rivâyet olunduğuna göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Ben Arafat'ta şurada vakfe yaptım. Arafat'ın her tarafı vakfe yeridir. Müzdelife'de şuracıkta vakfe yaptım. Müzdelife'nin de her tarafı vakfe yeridir. (Kurbanı) şurada kestim. Minâ'nın her tarafı kesim yeridir. Binaenaleyh (kurbanlarınızı) konak yerlerinizde kesiniz!" Mâce, menâsik 55.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdelifede Namaz
1939-) Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh)'ın haber verdiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Arafat'ın her tarafı vakfe yeridir. Minâ'nın her tarafı kesim yeridir. Müzdelife'nin her tarafı da vakfe yeridir. Mekke'nin her yolu (Mekke'ye giriş-çıkış için uygun) bir yoldur ve kesim yeridir." Mâce, menâsik 55.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdelifede Namaz
1940-) Ömer b. el-Hattâb'dan nakledilmiştir ki: Câhiliyye döneminin halkı Sebir (dağı) üzerine güneşin doğduğunu görünceye kadar (Müzdelife'den) dağılmazlardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara muhalefet ederek güneş doğmadan önce (Minâ'dan) hareket etti. hac 100, menâkıbul-ensâr 26; Tirmizî, hac 60t Nesâî, menâsik 213 İbn Mâce, menâsik 61; Ahmed b. Hanbel, I, 29, 39.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdelifede Namaz
1941-) Ubeydullah b. Ebî Yezîd b. Abbâs'ı, şöyle derken dinlediğini haber vermiştir: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Müzdelife gecesinde ailesinin zayıfları arasında önden gönderdiklerindenim. hac 98; Müslim, hac 301, 302, Nesâî, menâsik 208, 214; İbn Mâce, menâsik 62; Ahmed b. Hanbel, I, 221-222.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdilefeden Dağılmakta Acele Etmek
1942-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)'tan; demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Müzdelife gecesinde Abdulmuttalib oğulları(ndan) biz(im gibi) çocukları (Minâ'ya) eşeklerle önden gönderdi. (O esnada) uyluklarımıza hafifçe vurarak; -Ey yavrularım, güneş doğuncaya kadar Cemre(-i Akabe)'ye (taş) atmayınız." hac 58, Nesâî, menâsik 222, İbn Mâce, menâsik 62; Ahmed b. Hanbel, I, 311, 326, 343. diyordu. Dâvûd buyurdu ki: (kelimesi) hafifçe vurmak demektir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdilefeden Dağılmakta Acele Etmek
1943-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ailesinin zayıflarını gece karanlığında (Minâ'ya) önden gönderirdi ve onlara güneş doğuncaya kadar Cemre(-i Akabe)'ye taş atmamalarını emrederdi." menâsik 222; İbn Mâce, menâsik 62; Ahmed b. Hanbel I, 311, 326, 343.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdilefeden Dağılmakta Acele Etmek
1944-) Âişe (radıyallahü anhâ)’dan nakledilmiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Kurban (bayramında) geceleyin Ümmü Seleme'yi (Müzdelife'den Minâ'ya) gönderdi de (Ümmü Selme) fecirden önce (Akabe Cemresine) taş(lar)ı attı, sonra (Mekke'ye) gidip ifâza tavafım yaptı. O gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Ümmü Seleme'nin yanında olacağı (nöbet) gün(ü) idi. menâsik 223.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdilefeden Dağılmakta Acele Etmek
1945-) Esma (radıyallahü anhâ'nın haccın)'dan bahseden (bir râvi) O'nun (Akabe Cemresine) taş(ları fecrden önce) attığını haber verdi (ve) dedi ki: Ben (kendisine); taşları geceleyin attık, dedim de; Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında böyle yapardık" diye cevap verdi. hac 98; Müslim, hac 297; Ahmed b. Hanbel. VI, 347, 351.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdilefeden Dağılmakta Acele Etmek
1946-) Câbir (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Müzdelife'den Minâ'ya) ağır ağır gitti ve ashabına da fiske taşı gibi (küçük çakıl taşlan) atmalarını ve Muhassır vadisinden de hızlıca geçmelerini emretti. menâsik 204, İbn Mâce, menâsik 61; Dârimî, menâsik 59; Ahmed b. Hanbel, III, 332, 367,.391.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Müzdilefeden Dağılmakta Acele Etmek
1947-) İbn Ömer (radıyallahü anh)'den rivâyet olunduğuna göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Veda haccında: Bu(gün) hangi gündür?" diye sordu. (Ashâb-ı kiram da): Kurban (bayramı) günüdür diye cevap verdiler. (Bunun üzerine): Bu(gün) Hacc-i Ekber günüdür" buyurdu. hac 132; cizye 16, tefsîr süre (9) 4; Tirmizî, fiten 2; İbn Mâce, menâsik 76; Ahmed b. Hanbel, III, 473; V. 412.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: I Ekber Günü
1948-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) demiştir ki: Eb'" Bekr, kurban bayramı günü Minâ'da; seneden sonra hiçbir müşrik hac etmesin ve hiçbir çıplak kimse de (çıplak olarak Kabe'yi) tavaf etmesin. Hacc-ı ekber günü, kurban bayramı günüdür. Hacc-i ekber, Hac(dan ibâret)tir, diye ilân edecek olan kimseler arasında beni(de) gönderdi. salat 2, 10; hac 67; cizye 16, meğâzî 66, tefsir sûre (9) 2-4; Müslim, hac 435; Tirmizî, hac 44, tefsir sure (9) 6-7; Nesâî, menâsik 161; Dârimî, salât 140; siyer 62; menâsik 74; Ahmed b. Hanbel, I, 3, 79; VI-299.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: I Ekber Günü
1949-) Ebû Bekre (radıyallahü anh)'dan rivâyet olunduğuna göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (Veda) haccında (halka) bir hutbe irad edip (şöyle) buyurmuştur: düzeni açısından) zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki (ilk) durumuna dönmüştür. (Artık) sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır, (ve) üçü peşi peşinedir ki, Zilka'de, Zilhicce ve Muharremdir. Bir de Cümade'l- (âhir) ile Şaban arasında yer alan Müdar'in Receb'i dir." tefsir (9) 8; bed'ü’l-Halk 2; meğâzî 77; edâhî 5: tevhîd 24: Müslim, kasâme 29; Ahmed b. Hanbel, V, 37, 73.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Haram Ayları
1950-) İbn Ebî Bekre (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den (önceki hadisin) mânâsını rivâyet etmiştir. Dâvûd buyurdu ki: İbn Avn, İbn Ebî Bekre (diye bilinen Râvi)nin ismini bu hadisfin senedinde açıkladı. Dedi ki: (Bu hadis) Abdurrahman b. Ebî Bekre'den rivâyet olunmuştur. O da Ebû Bekre'den rivâyet etmiştir. ilim 9; Müslim, kasâme 30; Ahmed b. Hanbel, V, 37.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Haram Ayları
1951-) Abdurrahman b. Ya'mur ed-Deyl(em)î'den nakledilmiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Arafat'ta iken yanına varmıştım. Necid halkından da bazı kimseler -Yahut bir grup- geldiler. (İçlerinden) birine (Hazret-i Peygamber'e hacla ilgili sorular sormasını) emrettiler. (O da) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, (Arafat'ta vakfeye yetişemeyen kimsenin) hacc(ı) nasıldır? diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de birisine emretti. (O adam da aldığı emre uyarak) Hac, hac, Arafe günü (vakfe yapmak) demektir, kim Müzdelife gecesi sabah olmadan (Arafat'a) gelirse haccı tamdır. Minâ günleri üçtür, kim acele eder de iki gün de (Mekke'ye dönerse) ona bir günah yoktur. (Minâ'da) geciken de günahkâr olmaz" diye yüksek sesle bağırdı. Sonra (o bağıran adamın) arkasından bir başka adam gönderdi. O da aynı şeyleri yüksek sesle ilân etmeye başladı. hac 57, tefsir sûre (2), 22; İbn Mâce, menâsik 57; Nesâî, menâsik 211, Ahmed b. Hanbel IV, 309-310, 335; Beyhakî, es- Sünenu’l-kübrâ, V, 116; Hâkim, el-Müstedrek, I, 464; İbn Hıbbân, Sahih, VI, 76. Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisi Mihrân da Süfyân'dan (hac kelimesini) –iki defa tekrarlayarak- " Hac, hac (Arafat'ta durmaktır)" dedi, (şeklinde) rivâyet etti. Yahya b. Safd el-Kattân ise Süfyân’dan (hac kelimesini) bir kerre (söyleyerek) " hac (Arafat'ta durmaktır) ded" , (şeklinde rivâyet etti).

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Arafatta Vakfeye Yetişemeyen Kimse
1952-) Urve b. Mudarris et-Tâî'den nakledilmiştir ki: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldim (ve): Resûlallah, ben Tayy dağlarından geliyorum. Hayvanımı da kendimi de yordum. Vallahi (yol boyunca) üzerinde vakfe yapmadık tek bir kum yığını bırakmadım. Benim için hacdan (bir nasib) var mıdır? dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Kim bizimle beraber şu (sabah) namaz(ın)a yetişecek olursa ve bundan önce de gündüzün veya geceleyin Arafat'a gelmiş olursa, haccı tamam olur ve (ihramdan çıkış) temizliğini yapar." buyurdu. hac 57; nesaî, hac 211; İbn Mâce, menâsik 57; Ahmet b. Hanbel, IV, 15, 261, 262.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Hac Bölümü
Konu: Arafatta Vakfeye Yetişemeyen Kimse