Sünen-i Ebu Davud Hadis Kitabı

2154-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan demiştir ki: Ebû Hureyre'nin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyet ettiği şu söz(deki fiiller)den daha çok küçük günahlara benzeyen bir fiil bilmiyorum: Hiç şüphe yok ki Allah Adem oğluna zinadan nasibini yazmıştır. Buna kesinlikle erişecektir (Binâenaleyh) gözlerin zinası bakmak, dilin zinası da konuşmaktır. Nefis temenni eder ve şehvetlenir. Fere de ya bunu tasdik eder ve (yahut da) tekzîb eder." istî'zân 12, kader 9; Müslim, kader 20; Ahmed b. Hanbel, II, 276, 343, 379, 431, 536; Beyhaki, es-Sünenü’l-kübrâ, VII, 89.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Kadınlara Bakmaktan Kaçınmanın Hükmü
2155-) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet olunduğuna göre peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Ademoğlunun herbirisi için zinadan bir pay vardır." (Ebû Salih) şu (bir önceki hadisde geçen) meseleyi (naklettikten sonra şunları) rivâyet etti: Eller de zina eder onların zinası tutmaktır. Ayaklar da zina eder, onların zinası yürümektir. Ağız da zina eder, onların zinası da öpmektir." kader 21; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII, 89.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Kadınlara Bakmaktan Kaçınmanın Hükmü
2156-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet olunduğuna göre peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şu (önceki hadiste geçen) meseleyi (anlattıktan sonra) " Kulağın zinası da dinlemektir." es-Sünenü'l-kübrâ, VII, 89. buyurmuştur.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Kadınlara Bakmaktan Kaçınmanın Hükmü
2157-) Ebû Said el-Hudrî'den rivâyet olunduğuna göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Huneyn (gazvesi) günü Evtas'a bir ordu göndermiş. (Bu ordu Evtas'a gelince orada) düşmanlarıyla karşılaşıp çarpışmışlar ve muzaffer olmuşlar, bazılarım da esir almışlar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ashabından bazı kimseler, müşrik kocalarının hayatta olması)ndan dolayı esir kadınlarla cinsi münâsebette bulunmanın günah olacağından çekiniyormuş gibi davranmışlar. Bunun üzerine Allah (eâlâ bu mevzuda " -Savaşta esir olarak- elinize geçen câriye(ler) müstesna bütün evli kadınlarla nikahlanmam da haram kılınmıştır." en-Nisa (4), 24. âyet-i kerimesini indirdi. Yani iddetleri dolunca onlar size helâldir (buyurdu). redâ' 33; Nesâî, nikâh 59.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Harpte Esir Edilen Kadınlarla Cinsî Münâsebette Bulunmak
2158-) Ebû'd-Derdâ (radıyallahü anh)'dan rivâyet olunduğuna göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir savaşta (esirler arasında) hâmile bir kadın gördü de; Her halde (bu kadının) kocası onunla (hâmile olduğu halde) cinsi münâsebette bulunmuş!" dedi. (Ashabı kiram da); dediler. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber) buyurdu ki: Vallahi şu adama kendisiyle beraber kabre girecek bir lanet okumak içimden geliyor! Acaba bu adam (o kadından doğacak) çocuğu nasıl mirasçı yapacak. Oysa bu (iş) kendisine helâl olmaz. O çocuğu köle gibi nasıl kullanacak. Oysa bu da kendisine caiz değildir." nikâh 139, Ahmed b. Hanbel, V, 195; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, VII, 449.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Harpte Esir Edilen Kadınlarla Cinsî Münâsebette Bulunmak
2159-) Ebû Said el-Hudrî (radıyallahü anh)'den merfu' olarak rivâyet olunduğuna göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Evtas esirleri hakkında (şöyle) buyurmuştur: Gebe olan (esir) kadınla (çocuğunu) dünyaya getirinceye kadar cinsi münâsebette bulunulamaz. Gebe olmayan kadınla da bir defa hayız görünceye kadar cinsî münasebette bulunulamaz." siyer 15; Dârimî, talak 18; Ahmed b. Hanbel, III, 62, 87, 321; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, VII, 449.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Harpte Esir Edilen Kadınlarla Cinsî Münâsebette Bulunmak
2160-) Haneş es-San'âni'den rivâyet olunduğuna göre Ruveyfi' b. Sabit el-Ensârî (şöyle) demiştir; Dikkat ediniz! Ben size Huneyn'de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittiğim (sözler)den başka birşey nakletmiyorum. (Resûl-i Ekrem) Huney'de gebe olan (câriye)lere yaklaşmayı kasdederek buyurdu ki: Allaha ve âhiret gününe inanan hiçbir kimsenin başkasının ekinini kendi (döl) suyuyla sulaması helâl değildir. Allah'a ve âhiret gününe iman eden hiçbir kimsenin esir edilen bir kadına temizlenmesini beklemeden yaklaşması helâl değildir. Allah'a ve âhiret gününe iman eden hiçbir kimsenin taksim edilmeden ganimet malım satması caiz değildir." nikâh 33; Ahmed b. Hanbel, IV, 108; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, VII, 449.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Harpte Esir Edilen Kadınlarla Cinsî Münâsebette Bulunmak
2161-) Şu (Önceki) hadis İbn îshâk'tan da (rivâyet olunmuştur) Ancak (Ebû Muâviye) bu hadiste geçen; İman eden hiçbir kimsenin, esir edilen bir kadına temizlenmesini beklemeden yaklaşması helâl değildir" cümlesine) " bir hayızla" (sözünü) ilâve etti ve bu cümleyi; iman eden hiçbir kimsenin esir edilen bir kadına) bir hayızla temizlenmesini beklemeden (yaklaşması helâl değildir." şeklinde) rivâyet etti. bu (ilâve) Ebû Muâviye'nin hatası(ndan başka bir şey değil)dir. (2157 numaralı) Ebû Said hadîsinde (geçen bu " bir hayızla" sözü ise) sahih (olarak rivâyet edilmiş)tir. (daha sonra Ebû Muâviye bu hadise şu cümleleri de) ilâve etti. " Allah'a ve âhiret gününe inanan kimse müslünıanların ganimet(ler)inden olan bîr hayvana zayıflatıncaya kadar binip de (zayıflatınca) geri vermesin." Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir kimse müslümanların ganimetinden bir elbiseyi eskitinceye kadar giyip de (onu eskitince) geri vermesin. nikâh 33; Ahmed b. Hanbel, IV, 108. Dâvûd buyurdu ki: bir hayız" (sözünün bulunduğu rivâyet bu sözün bulunmadığı rivâyet) tercih edilecek nitelikte değildir. Bu (kelimenin hadiste varmış gibi rivâyet edilmiş olması) Ebû Muâviyeden (gelen) bir hatadır.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Harpte Esir Edilen Kadınlarla Cinsî Münâsebette Bulunmak
2162-) Amr b. Şuayb'ın dedesi (Abdullah b. Amr b. As)'dan rivâyet olunduğuna göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Sizin biriniz bir kadınla evlendiği ya da bir köle satın aldığı zaman (şöyle) dua etsin: Ey Allah'ım senden bunun hayrını ve onda yarattığın huyların hayırlısını istiyorum. Bunun şerrinden ve yaratılışındaki huyların şerrinden de sana sığınıyorum." Bir deve satın aldığı zaman da hörgücünün tepesinden tutup (bu sözlerin) aynısını söylesin." Mâce, nikâh 27; ticâret 47. Dâvûd buyurdu ki: Ebû Said (bu hadisi rivâyet ederken şu sözleri de) ilâve etti: sonra câriye ile kölenin alnından tutsun ve haklarında (Allah'tan) bereket istesin."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Nîkahın Detaylarıyla İlgili Hadisler
2163-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Eğer biriniz karısına yaklaşmak istediği zaman " Allah'ın ismiyle! Ey Allah'ım! Bizden ve bize vereceğin (çocuk)tan şeytanı uzak tut" der de sonra bu birleşmeden dolayı kendilerine bir çocuk verilecek olursa, şeytan o çocuğa hiçbir zaman zarar veremez." Bed'ül-halk 11; vûdû' 8; nikâh 66; da'vât 55; tevhîd 13; Müslim, talak 6; Tirmizi,1 nikâh 6; İbn Mâce, nikâh 27; Dârimî, nikâh 29; Ahmed b. Hanbel, I, 217, 220, 243, 283, 286.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Nîkahın Detaylarıyla İlgili Hadisler
2164-) Ebû Hüreyre'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); -Karısına arkasından cima eden kimse mel'ûndur." buyurdu. tahâre 102; redâ' 12; İbn Mâce, nikah 29; Dârimî, vudû' 114; Ahmed b. Hanbel, I, 86; II," 444, 476; IV, 305.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Nîkahın Detaylarıyla İlgili Hadisler
2165-) Muhammed b. el-Münkedir'den nakledilmiştir ki: Ben Câbir'i (şöyle) derken işittim: Yahudiler insan karısına arkadan (yanaşarak) fercinden cima ederse çocuğu şaşı olur diyorlardı. Sonra Aziz ve Celil olan Allah, " kadınlarınız sizin tarlalarınızdır. Tarlanıza istediğiniz yerden giriniz." el-Bakarâ (2) 223. âyet-i kerimesini indirdi. Tefsir sûre (2), 39; Müslim, nikâh 117, 118; İbn Mâce, nikâh 29; Tirmizî, Tefsir Sûre (2), 25; Dârimî, Vudû' 113, nikâh 30; Ahmed b. Hanbel, VI, 305.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Nîkahın Detaylarıyla İlgili Hadisler
2166-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki: İbn Ömer -Alah kendisini affetsin- (" Kadınlarınız sizin tarlanızdır. Tarlanıza istediğiniz yerden giriniz." âyet-i kerimesinin nüzul sebebi hakkında) yanılmıştır. (Gerçekte ise âyet-i kerimenin inişine sebep olan bu) kabile ensardı ve bunlar (eskiden) putperest idiler. Bu kabile ile birlikte Yahudilerden bazı kimseler de (bu âyet-i kerimenin inişine sebep oldular. Yahudilerden olan) bu kimseler ehl-i kitap idi. (Ensârdan olan sözü geçen kişiler eskiden) Yahudilerin ilimde kendilerinden üstün olduklarına, dolayısıyla onların işlerinin pek çoğunun (doğru olacağına) inanıyorlardı. Kadınlarla sadece bir şekilde cinsi münâsebette bulunmak (başka pozisyonlardan kaçınmak da) ehl-i kitap (olan Yahudilerin iş(ler)indendi. (Yahudilerin inancına göre) bu (pozisyon cima halinde olan) bir kadının en kapalı bulunduğu bir haldi. Şu Ensârda Yahudilerin bu fiilini benimsemişlerdi. (Ayetin iniş sebepleri arasında) ayrıca şu Kureyş kabileside vardı ki (bunlar cima esnasında) kadınları alışılmadık bir şekilde çıplatırlar ve (kadınların) yüzleri (veya) arkaları dönük (veya) sırtüstü yatık oldukları halde (yaklaşmaktan) zevk alırlardı. Muhacirler Medine'ye geldiği zaman (sözü geçen) bu kimselerden birisi ensârdan bir kadınla evlendi. Onunla da böyle münâsebette bulunmak istedi; fakat (ensarlı) kadın " bizimle ancak bir şekilde cimâda bulunulabilir, sen de öyle yap yoksa benden uzaklaş." diyerek buna razı olmadı. Nihayet münakaşaları büyüdü ve bu (mesele) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e ulaştı. Bunun üzerine Aziz ve celil olan Allah -(kadının) çocuk yeri (olan ferci)ni kasdederek- "kadınlarınız sizin tarlanızdır. Tarlanıza -yüzleri dönük veya sırtları dönük ve sırtüstü yatık oldukları halde- istediğiniz yerden giriniz." el-Bakara (2), 223. âyetini indirdi. es-Sünenü'l-kübrâ, VII, 195.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Nîkahın Detaylarıyla İlgili Hadisler
2167-) Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)'den şöyle dediği rivâyet edilmişti: Yahudiler kendilerinden bir kadın hayız gördüğü zaman onu evden dışarı çıkarırlar, onunla birlikte yemezler, içmezler ve evlerde onunla birlikte oturmazlardı. Bu (mesele) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a soruldu da, noksan sıfatlardan münezzeh olan yüce Allah, " Sana hayız halini sual ediyorlar. De ki, o bir eziyettir. Âdet halinde kadınlardan çekilin..." el-Bakara (2), 222. âyetini indirdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); oldukları zaman) onlarla birlikte evlerde oturun, cimadan başka herşeyi yapın," buyurdu. Sonra Yahudiler; adam bize muhalefet etmedik hiç bir işimizi bırakmayacak dediler. Sonra Abbâd b. Bişr ile Üseyd b. Hudayr Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek; Resûlüllah, Yahudiler şöyle şöyle diyorlar (yani) biz hayız halinde bulunan kadınlar(ımız)la cinsi münâsebette bulunamaz mıyız? dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yüzü birden değişiverdi. Biz de (bunu görünce) onlara kızdığını zannetmiştik. Biraz sonra (Üseyd ile Abbad) dışarıya çıktılar? Derken karşılarına Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e hediye süt (götüren biri) çıktı. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o sütü arkalarından göndererek onlara içirdi. Biz de Resûl-i Ekrem'in onlara kızmadığım anladık. hayz 16; Ebû Dâvud, tahâre 102, Tirmizi, tefsir sure (2), 24; Nesâi, tehâre 180; hayz 8; Ahmed b. Hanbel, III, 132, 133, 246.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Hayızlı Kadınla Cinsi Münasebette Bulunmak Veya Onun Tenine Dokunmak
2168-) Hılâs el-Hacerî dedi ki: Ben Âişe (radıyallahü anhâ)’yı (şöyle) derken işittim; Ben hayızlı olduğum halde bir geceyi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte bir örtü içerisinde geçirmiştim. Eğer o örtüye benden biraz kan bulaşacak olursa (o kanın) yerini yıkardı, (yıkamak için o yerin dışına) geçmezdi. Eğer elbisesine biraz (kan) bulaşacak olursa (yine sadece o kanın) yerini yıkar (ve o yerin dışına) geçmezdi ve o elbiseyle namaz kılardı. Dâvud, tahare 106; Nesâi, tahare 178; hayz 11.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Hayızlı Kadınla Cinsi Münasebette Bulunmak Veya Onun Tenine Dokunmak
2169-) Meymûne bint el-Hâris'ten rivâyet olunduğuna göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), hanımlarından birisiyle hayızlı iken mübaşerette bulunmak (sevişmek) arzu ettiğinde ona hemen etekliğini bağlamasını emreder sonra onunla mübaşerette bulunurdu. hayz 5, Müslim, hayz 1; tirmizi, tahare 99; İbn Mâce, tahare 121; Darîmî, vudû 107, 108; Ahmed b. Hanbel, VI, 55, 134, 143, 170, 174, 182, 209, 235.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Hayızlı Kadınla Cinsi Münasebette Bulunmak Veya Onun Tenine Dokunmak
2170-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımına hayızlı iken yaklaşan kimse hakkında (şöyle) buyurmuştur: O (kimse) bir dînar, yahut da yarım dinar sadaka verir." ve gerekli açıklama için bk. 264 no'lu hadis (I, 470).

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Hanımına Hayızlı İken Yaklaşanın Ödeyeceği Keffâret
2171-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki: (Bir kimse hanımına hayız) kanının ilk (görüldüğü) zaman(lar)ında yaklaşacak olursa, bir dinar; kan kesildiğinde (kadın daha yıkanmadan) yaklaşacak olursa, yarım dinar sadaka verir. tahare 181, hayz 9; İbn Mâce, tahare 123; Ahmed b. Hanbel, I, 230, 237, 245, 272, 286, 306, 312, 339, 363. Açıklaması için bk. 265 no'lu hadis (I, 472)

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Hanımına Hayızlı İken Yaklaşanın Ödeyeceği Keffâret
2172-) Ebû Said'den rivâyet olunduğuna göre -Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), yanında meniyi dışarı akıtmaktan- bahsedilince (Sizden) biriniz (bunu) niçin yapıyor?" buyurmuş; fakat açık bir şekilde " herhangi biriniz (bunu) yapmasın" dememiş. Sonra sözlerine şöyle devam etmiş: Çünkü yaratılması takdir kılın)mış hiçbir varlık yoktur ki Allah onu yaratmasın." nikâh 132; Tirmizî, nikâh 40; Ahmed b. Hanbel, III, 63. Dâvûd buyurdu ki: (Bu hadisin râvilerinden) Kaze'a Ziyâd'ın (hürriyetine kavuşturduğu) kölesidir."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Meniyi Dışarı Akıtmak Azl
2173-) Ebû Said el-Hudrî (radıyallahü anh)'den rivâyet olunduğuna göre; Bir adam, (Hazret-i Peygambere gelerek), " Ya Resûlallah! Benim bir cariyem var, hâmile kalmasını istemediğim için ondan azil yapıyorum ve ben (bu hareketimle diğer) erkeklerin (kadınlara yaklaşmakla) istedikleri şeyi istiyorum. Yahudiler de " dışarı akıtılan meninin diri diri toprağa gömülen küçük bir kız hükmünde olduğunu" söylüyorlar" dedi. (Hazret-i Peygamber de); Yahudiler yalan söylemişler. Eğer Allah onu (çocuk olarak) yaratmak isteseydi, sen buna engel olamazdın" buyurdu. b. Hanbel, III, 33, 51, 53; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII, 230.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Meniyi Dışarı Akıtmak Azl
2174-) İbn Muhayriz'den nakledilmiştir ki (Bir gün) Mescide girmiştim. O anda Ebû Said el-Hudri'yi gördüm (varıp) yanına oturdum. Ve ona azli sordum. (Şöyle) cevap verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte Beni Mustalik savaşma çıkmıştık. Araplardan bir gurup kadını esir aldık. Bir müddet sonra kadınları iyice arzulamaya başladık ve bekarlık da bizim için (artık) zorlaşmaya başlamıştı. Bizde (onların karşılığında elde edeceğimiz) kıymeti arzu edip azil yapmayı tercih ettik. Sonra (kendi kendimize) " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aramızda olduğu halde kendisine sormadan azil yapıyoruz" dedik ve Bunu kendisine sorduk. (Şöyle) cevap verdi; Bunu terketmenizde size bir zarar yoktur. O kıyamete kadar (dünyaya gelmesi mukadder) olan her canlı mutlaka (Dünyaya gelmiş) olacaktır." itk 13, meğâzî 32, nikâh 96; Müslim, nikâh 125; Muvatta, talâk 95; Ahmed b. Hanbel, III, 68; Nesâî, nikâh 55.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Meniyi Dışarı Akıtmak Azl
2175-) Câbir (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Ensardan bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek; bir cariyem var, onunla cinsî münâsebette bulunuyorum, ama gebe kalmasını istemiyorum, dedi. (Rasul-i Ekrem Efendimiz de); İstersen ondan azil yap (ama netice değişmez) çünkü onun için takdir edilmiş olan şey mutlaka başına gelecektir." buyurdu. Adam bir süre durduktan sonra (tekrar) gelip; Resûlallah, gerçekten câriye gebe kaldı." dedi. (Hazret-i Peygamber de); Ben onun için takdir edilmiş olan şeyin mutlaka başına geleceğini sana söylemiştim." buyurdu. nikâh 134; İbn Mâce, mukaddime 10; Buharî, nikâh 53; kader 4; Muvatta, kader 7; Ahmed b. Hanbel, III, 312, 386.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Meniyi Dışarı Akıtmak Azl
2176-) Ebû Nadre'nin naklettiğine göre, Tufâve'li bir râvi demiş ki; Ben Medine'de Ebû Hureyre'ye misafir olmuştum. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sahabeleri içerisinde ondan daha çalışkan ve ondan daha misafirperver bir kimse görmedim. Ben bir gün onun yanında iken kendisi bir sedirin üzerinde bulunuyordu. Yanında, içinde çakıl yahut da çekirdek bulunan bir kese ve sedirin aşağısında da kendisine ait siyah bir câriye vardı. Ebû Hüreyre onlarla teşbih çekiyordu. Nihayet kesedeki (çakıl veya çekirdekler bitince o keseyi cariyeye atıyor, câriye de o (keseden çıkan) şey(ler)i toplayıp keseye koyarak keseyi kendisine veriyordu. (Bir ara Ebû Hüreyre bana hitaben); kendimden ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan bahsedeyim mi? dedi. Ben de; bahset dedim. (Bunun üzerine bana şunları) anlattı; (bir gün) mescidde ağrı içinde kıvranıyordum. Bir de ne göreyim Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip mescide girdi ve; Devs'li genci (içinizden) kim gördü?" diye üç defa sordu. (Orada bulunan) bir adam da; Resûlallah! O kimse mescidin bir köşesinde acı çekiyor, dedi. Bu sefer (bana doğru) yürümeye başladı, nihayet yanıma geldi ve elini üzerime koydu ve bana birtakım güzel sözler söyledi. Bunun üzerine ben de (iyileşip) ayağa kalktım. Kendisi de yürüyüp gitti. Ve (her zamanki) namaz kıldığı yerine varıp ashabına doğru döndü. Karşısında erkek ve kadınlardan (oluşan) iki saf vardı. Yahut da kadınlardan iki, erkeklerden de bir saf vardı. Hemen sonra (onlara hitaben); Eğer namazımda şeytan bana bir şey unutturacak olursa, (arkamdaki erkeklerden oluşan) cemaat sübhanellah desin, kadınlar da el çırpsın!" buyurdu. Ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazında hiç birşey unutmadan (onlara) namazı kıl(dır)dı. Ve, Yerinizde (durun) yerinizde" buyurdu." hadisi Mûsânnif Ebû Dâvûd'a nakl eden) Mûsâ (b. İsmail bu hadise " yerlerinizde durun" cümlesinden sonra şu sözleri) ilâve etti; sonra (Resûlüllah) Allah'a hamd'ü senada bulundu. Ve, (Emma ba'd) gelelim sadede" dedi. (Mûsâ b. îsmailin yaptığı ilave burada sona erdi.) Bundan sonra (bu hadisi Mûsânnif Ebû Dâvûd'a nakl eden ravilerin üçüde şu közlerde) birleştiler; Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) erkeklere yönelerek (şöye) dedi. Sizden bir kimse karısıyla cima'da bulunmak istediği zaman kapıyı üstüne kapayıp üzerine (bir örtüyle) örtüp, Allah’ın örtüsüyle örtünür mü?" dedi. Onlar da; dediler. (Resûl-i Ekrem sözlerine devam ederek); Sonra (o kimse) bu işten sonra (bir meclise) oturup ben (bugün hanımımla) şöyle şöyle, yaptım diye anlatır mı?" dedi. Onlar da (suçlanarak) sükût ettiler. (Resûl-i Ekrem) biraz sonra da kadınlara yönelerek; Sizin içinizde de (bu gibi sırları başkalarına) anlatan kimse var mı?" dedi. Onlar da sükût ettiler. Bunun üzerine bir genç kız dizlerinin biri üzerine çöktü ve sözünü (iyi) işitmesi ve kendisini görmesi için boynunu Resûlüllah'a (doğru) uzatarak; Allah'ın Rasûlü bu erkekler bunu anlatıyorlar ve bu kadınlarda anlatıyorlar" dedi. Resûlüllah da; Bu neye benzer bilir misiniz? Bu bir şeytanın bir şeytanla yolda karşılaşıp halk kendilerine bakarken onunla cinsi münâsebette bulunmasına benzer. Dikkat ediniz! Erkek için (en uygun olan koku) kokusu belli olan rengi ise belli olmayandır. için (en uygun olan koku ise) rengi belli olan, kokusu belli olmayandır." buyurdu. Dâvûd buyurdu ki; Buradan itibaren (nakl edeceğim şu sözü) Müemmil ile Mûsâ'dan aldım. " Dikkat ediniz! Bir erkek; diğer bir erkeğin tenine dokunmasın. Bir kadın da diğer bir kadın(ın tenin)e dokunmasın! Oğul ile veya baba ile olması hali bundan müstesnâ’dır. " Müemmil ile Mûsâ üçüncü (bir söz daha) söyle(mişler)di. Amma ben onu unuttum. Müsedded'in (metinde geçen) hadisinde vardır. Fakat ben onu arzu ettiğim gibi sağlam bir şekilde tesbit edemedim. Ve (Müsedded'in hadisinden farklı olarak) Mûsâ (bu hadisin senedinde şunları da) rivâyet etti. " Bize Hammad, cerir'den (naklen) haber verdi. (Cerir de) Ebû Nadre'dan (nakletti Ebû Nadre'de) et-Tefâvî'den" edeb 36; Nesâî, zine 32.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Nikâh Bölümü
Konu: Kişinin Hanımı İle Olan İlişkilerini Başkasına Aktarmasının Keraheti
2177-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: Kadını kocasına, köleyi de efendisine karşı kışkırtan kimse, bizden değildir." b. Hanbel, II, 397; V, 352, 355; Ebû Dâvud, edeb 126; Hakim, Müstedrek, II, 196.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Kadını Kocasına Karşı Kışkırtan Kimsenin Hâli
2178-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu" : Hiçbir kadın, kız kardeşinin kabını boşaltmak için onun boşanmasını isteyemez. (Kadın istediği kimseyle) evlensin, onun nasibi ancak Allah'ın kendisine takdir ettiği şeydir." nikâh 53, buyu' 58, şurût 8; Müslim, nikâh 38, 39, 51, 52; Muvatta, Kader 7; Ahmed b. Hanbel, II, 238, 311, 410, 489, 508, 516; Tirmizî, talâk 14; Nesâî, nikâh 20, buyu’ 19, 21.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Bir Erkekten Karısını Boşamasını İsteyen Kadının Durumu
2179-) Muhârib'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Allah, kendisine talaktan daha sevimsiz gelen helâl yaratmamıştır." es-Sünenü’l-kübrâ, VII, 322; Hâkim, Müstedrek, II, 196.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Talakın Çirkinliği
2180-) İbn Ömer (radıyallahü anh)'den rivâyet olunduğuna göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Helâl(ler)in yüce Allah'a en sevimsiz olanı talaktır" Mâce, nikâh 1; beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII, 322; Hakim, Müstedrek, II, 196.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Talakın Çirkinliği
2181-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'den rivâyet olunduğuna göre kendisi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında karısını hayızlı iken boşamış bunun üzerine, Ömer b. el-Hattâb bu durumu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a sormuş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle cevap vermiştir; Ona emret, karısına dönsün. Sonra (hayızından) temizlenip (tekrar) bir hayz (daha) görüp sonra (tekrar) temizleninceye kadar (nikahı altında) tutsun. Bundan sonra isterse tutar, isterse temasta bulunmadan önce boşar. İşte Aziz olan Allah'ın, kadınların içinde boşanmasını emrettiği iddet (dönemi) budur." talak 1, 3, 44, 45, tefsir, ahkam 13; Müslim, talak 1,14; Nesâî, talak .13, 15, 19; İbn Mace, talak 1,3; Darimî, talak 1, 2; Muvatta, talak 53; Ahmed b. Hanbel, I, 4; II, 26, 43, 51, 54, 58, 61, 63, 64, 74, 78, 80, 128, 130, 146; III, 386.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Sünnete Uygun Olan Boşama Şekli
2182-)  Nâfî'den rivâyet edildiğine göre İbn Ömer karısını hayızlı iken bir talakla boşamış. (Nâfi rivâyetine devam ederek önceki) Mâlik hadisinin mânâsını (nakletmiştir.) talak 1.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Sünnete Uygun Olan Boşama Şekli
2183-) İbn Ömer (radıyallahü anh)'den rivâyet olunduğuna göre kendisim karısını hayızlı iken boşamış da (babası) Ömer, bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e anlatmış bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) " O'na emret karısına dönsün, sonra onu ya temizlendiğinde ya da hâmile iken boşasın" buyurmuştur. talak 1, 3, 44, 45; ahkam 13; Müslim, talak, I, 14; Nesâî, talak 13, 5, 19; İbn Mâce, talak 1,3; Dârimî, talak, 1, 2; Muvatta', talak 53; Ahmed b. Hanbel, I, 4; II, 26, 43, 51. 54, 58, 61, 63, 64, 74, 78, 80, 128, 130, 146; III, 386.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Sünnete Uygun Olan Boşama Şekli
2184-) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'den rivâyet olunduğuna göre kendisi hanımını hayızlı iken boşamış (babası) Ömer de bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e haber verince, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kızmış sonra (şöyle) buyurmuştur: O'na emret hanımına dönsün onu temizlenip de sonra (tekrar) hayızlanıncaya ve (bu hayızdan) sonra (tekrar) temizleninceye kadar (nikâhı altında) tutsun. Sonra isterse temizken (kendisiyle) münâsebette bulunmadan boşasın. İşte zikri yüce olan Allah'ın emrettiği şekilde iddete uygun olan talak budur." talak 1, 3; 44, 45; ahkâm 13; Müslim, talak 1, 14; Nesâî, talak 1, 3, 5, 19; İbn Mâce, talak 1, 3; Darimî, talak, 1, 2; Muvatta', talak, 53; Ahmed b. Hanbel I, 4; II, 26, 43, 51, 54, 58, 61, 63, 64, 74, 78, 80, 128, 130, 146; III, 386.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Sünnete Uygun Olan Boşama Şekli
2185-) Yunus b. Cübeyr'den rivâyet edildiğine göre; (Yunus) İbn Ömer'e; kaç defa boşadın? diye sormuş da, (İbn Ömer): Bir defa, diye cevap vermiştir. Ebû Dâvud rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Sünnete Uygun Olan Boşama Şekli
2186-) Yunus b. Cübeyr'den nakledilmiştir ki: Abdullah b. Ömer'e bir soru yönelterek; hayızlı iken boşayan bir adam (hakkında ne dersin?) dedim. İbn Ömer'i tanır mısın? dedi, Ben de: diye cevap verdim. (Bunun üzerine bana şunları anlattı:) b. Ömer karısını hayızlı iken boşamıştı. Bunun üzerine (babası) Ömer de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e varıp (bu meseleyi) ona sordu (Hazret-i Peygamber): Ona emret karısına dönsün, sonra (isterse) onu temizlik müddetinin başlangıcında boşasın" , cevabını verdi (Yunus b. Cübeyr rivâyetine devam ederek) dedi ki: Ben (İbn Ömer'e hitaben:) (hayızlı hâlinde verilmiş olan talak da talakdan) sayılır mı? dedim de (İbn Ömer:) (olmasın)? eğer (bir insan) acze düşüp ahmaklık etse (de karısını boşasa hiç ahmaklığı veya acizliği, vermiş olduğu bu talakı geri getirir mi) ne dersin?" cevabını verdi. talak 2,3, 45; Müslim, redâ' 74, 76, 78, talak 9, 11, 12; Tirmizî, talak 1; Nesaî, talak 5, 76; İbn Mâce, talak 2; Ahmed b. Hanbel, I, 44.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Sünnete Uygun Olan Boşama Şekli
2187-) Ebû'z-Zübeyrin haber verdiğine göre; kendisi Urve'nin kölesi Abdurrahman b. Eymen'i, İbn Ömer'e şu soruyu sorarken işitmiş. -Ebû'z-Zübeyr (onların konuştuklarını) işitiyormuş- (Abdurrahman); hayızlı iken boşayan bir adam hakkındaki görüşün nedir? demiş. (İbn Ömer de şöyle) cevap vermiş: b. Ömer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında hanımını hayızlı iken boşadı da (babası) Ömer; b. Ömer karısını hayızlı iken boşadı diyerek (bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sordu. (Resûl-i Ekrem de) o kadını bana geri çevirdi, (vermiş olduğum) talakı da saymadı ve; Temizlendiği zaman (onu) boşasın ya da (nikahı altında) tutsun" buyurdu. İbn Ömer (sözlerine devam ederek) dedi ki: ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem); Ey Peygamber, kadınları boşadığmız zaman, (iddetlerinin başlangıcında) boşayın" et-Talak (66), 1. âyet-i kerimesini okudu. Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisi Yunus b. Cübeyr, Enes b. Şirin, Said b. Cübeyr, Zeyd b. Eşlem ve Ebû'z-Zübeyr İbn Ömer'den; Mansur da Ebu Vâil'den rivâyet etmişlerdir. Hepsinin manası da şudur: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) İbn Ömer'e karısına dönmesini temizleninceye kadar (nikahı altında tutmasını) sonra isterse boşamasını; isterse (nikahı altında) tutmasını emretti. şekilde bu hadisi Muhammed b. Abdurrahman Sâlim’den, (Salim de) İbn Ömer'den rivâyet etmiştir. Zührî'nin Sâlim'den yaptığı rivâyeti ile Nâfi'nin İbn Ömer'den yaptığı rivâyet ise, (şu mânâya gelen lâfızlardan ibarettir): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) İbn Ömer'e karısına dönmesini ve temizlenip sonra (tekrar) hayızlanıncaya (ve) sonra temizleninceye kadar (nikahı altında tutmasını) sonra isterse boşamasını, isterse tutmasını emretmiştir. hadis) İbn Ömer'den Ata el-Horasanî -el-Hasen senediyle de rivâyet olunmuştur. Bu hadislerin hepsi de Ebüz-Zübeyr hadisine aykırıdır. talak 14; nesaî, talak 1; el-Fethü'r-rabbanî, XVII, 6.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Sünnete Uygun Olan Boşama Şekli
2188-) Mutarrif b. Abdillah'dan rivâyet olunduğuna göre İmran b. Husayn'a karısını boşayıp da sonra (dönmüş olmak için) onunla cinsî münâsebette bulunan ve ne onu boşadığını, ne de ona döndüğünü şâhitlendirmeyen bir kimse(nin durumu) sorulmuş da, " Sen sünnete aykırı olarak boşamışsın, (yine) sünnete aykırı olarak dönmüşsün. Onun boşandığını da kendisine dönüldüğünü de şahidlendir ve (böyle şahitsiz boşamayı ve dönmeyi) bir daha yapma" diye cevap vermiş. Mâce, talak 5.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Karısını Boşadıktan Sonra Şahitsiz Olarak Ona Dönmek İsteyen Kişi
2189-) Nevfel oğullarının azatlı kölesi Ebû Hasan'ın haber verdiğine göre, kendisi İbn Abbâs'tan, nikahı altındaki bir cariyeyi iki talakla boşayan sonra da (bu cariyeyle birlikte) hürriyetine kavuşan köle hakkında " Bu kölenin o cariyeyle evlenmesi doğru olur mu? diye fetva istemiş de (İbn Abbâs): Evet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de böyle hüküm vermiştir." demiş. talak 19: İbn Mâce, talak 32; el-Fethü'r-rabbânî, XVII, 12.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Kölenin Karısını Sünnî Olarak Boşaması
2190-) Osman b. Ömer de Ali (b. el-Mübârek vasıtasıyla önceki hadisi Yahya b. Ebi Kesir)’den ahberanî lâfızım kullanmadan aynı sened ve mana ile rivâyet etmiştir. (Bu rivâyete göre) İbn Abbâs (şöyle) demiştir: Senin için bir (talak hakkı) daha vardır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de böyle hüküm vermiştir." Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir. Dâvûd buyurdu ki: Ben Ahmed b. Hanbel'i (şöyle) derken işittim: Abdurrezzak dedi ki; İbnu'l-Mübârek, Ma'mer'e (hitaben): Ebû'l-Hasen de kimdir? Vallahi o (bu hadisi İbn Abbâs’dan rivâyet etmekle) büyük bir kaya (kadar ağır bir günah) yüklenmiştir" dedi. Dâvûd buyurdu ki: Ebû'l-Hasen, şu kendisinden ez-zühri'nin (hadis) rivâyet ettiği kişidir. Zührî onun fukahâdan biri olduğunu söylerdi ve Zührî Ebû'l-Hasen'den (birçok) hadisler rivâyet etmiştir. Ebû'l-Hasen tanınmış bir kimsedir, (fakat) uygulama bu hadise göre değildir. Nesâî, talak 19; İbn Mâce, talak 32.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Kölenin Karısını Sünnî Olarak Boşaması
2191-) Âişe (radıyallahü anhâ)'den rivâyet olunduğuna göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Cariyenin talakı iki talak, âdeti de iki hayızdır" buyurmuştur. b. Mes'ud) dedi ki bu hadisi Ebû Asım, " Haddeseni Muzahir-Haddeseni el-Kasım an Âişete" diye Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyet etmiştir. Ancak (Müzahir bu hadisi cariyenin) " iddeti iki hayızdır" diye rivâyet etti. Dâvûd buyurdu ki; Bu hadis meçhuldür." talak 7; İbn Mâce, talak 30; Dârimî, talak 17-18; Muvatta talak 69, 91; Ahmed b. Hanbel VI, 117.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Kölenin Karısını Sünnî Olarak Boşaması
2192-) Abdullah b. Âmir'den rivâyet olduğuna göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Evlenmediğin bir kadını boşaman sahih değildir. Mâlik olmadığın bir köleyi azat etmen (sahih) olmaz. Sahip olmadığın bir malı satman (caiz) değildir" (bu rivâyete sunuda) ilave etti: Sahip olmadığın bir şeyde (yaptığın) bir nezri yerine getirmen gerekmez." talak 6; İbn Mâce, talak 17; Ahmed b. Hanbel, II, 190; Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra, VII, 318; Hakim, Müstedrek, II, 205.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Nikahtan Önce Talakın Hükmü
2193-) (Önceki hadis) Amr b. Şuayb'dan aynı sened ve mana ile rivâyet olundu. (Ancak Amr b. Şuayb bu hadise şu sözleri de) ilâve etti; Kim bir günah işlemek üzere yemin ederse onun (edilmiş) bir yemini yoktur. (Sıla-i) rahmi kesmek üzere yemin edenin de (edilmiş) bir yemini yoktur." talak 6; İbn Mâce, talak 17; Ahmed b. Hanbel II, 190; Darekutnî, Sünen, IV, 15.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Nikahtan Önce Talakın Hükmü
2194-) (Bir önceki hadisi) bize (İbnu's-Serh) de rivâyet etti (Ancak İbnu's-Serh) bu rivâyet(in)e (şu cümleyi de) ilâve etti: Kendisiyle şanı yüce olan Allah'ın nzası gözetilen (nezr)in dışında (ifası) gereken bir nezir yoktur." talak 6; İbn Mâce, talak 17; Ahmed b. Hanbel, II, 190.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Nikahtan Önce Talakın Hükmü
2195-) Muhammed b. Ubeyd b. Ebi Salih, İlya'da ikamet ettiği sıralarda (şunları) söylemiştir: (Bir gün) Adiy b. Adiyyi'l-Kindî ile birlikte (yolculuğa) çıkmıştım. Nihayet Mekke'ye varınca (Adiyy) beni Safiyye bint Şeybe'ye gönderdi. (Safiyye) Âişe'den (pek çok hadis) öğrenmişti. (Yanına vardığımız zaman Safiyye bana şunları) söyledi: Ben Âişe'yi " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in; Öfke (veya zorlanma) hâlinde ne boşama olabilir ne de (köle veya cariyeyi) âzâd etmek." Mace, talak 16; Ahmed b. Hanbel, II, 276; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, VII, 357; Hakim, Müstedrek, II, 198. dediğini duydum." derken işittim. Dâvûd buyurdu ki: Öyle zannediyorum ki el-gılâk öfke demektir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Öfkeli İken Verilen Talak
2196-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur; Üç şeyin ciddisi de, şakası da ciddidir. Nikâh, talak, rec'â" talak 9; İbn Mâce, mukaddime 7, talak 13.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Şaka İle Boşama
2197-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki: Boşanmış kadınlar üç kur' (üç adet veya üç temizlik süresi bekleyip) kendilerini gözetlerler (hamile olup olmadıklarına bakarlar.) Eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorlarsa, Allah'ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri (karınlarında çocuk bulunduğunu veya hayızlandıklarını saklamaları) kendilerine helâl olmaz." el-Bakara (2), 228. âyeti (şu sebeble inmiştir: Cahiliyet devrinde) bir adam karısını boşadığı zaman onu üç talakla bile boşamış olsa, o kadına dönmeye en çok hak sahibi olan yine o kimse olurdu. (Bunun üzerine Allahü Teâlâ) " Boşama iki defadır..." el-Bakara (2), 229. buyurdu. Nesâî, talak 75.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Karısını Üç Talakla Boşayan Kimsenin Bir Daha Karısına Dönmesi Neshedilmiştir
2198-) İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan nakledilmiştir ki: Rükâne'nin ve kardeşlerinin babası olan Abdü Yezid (karısı) Ümmü Rükâne'yî boşamış ve Müzeyne (kabilesin)den bir kadınla evlenmişti. Kısa bir süre sonra (bu kadın) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldi (ve Ebû Rükâne'nin erkekliğinin olmadığını ifade etmek maksatıyla) başından aldığı bir kıla (işaret ederek- Abdü Yezid'in) " Bana ancak şu kıl kadar faydası vardır, başka değil. Binaenaleyh benimle onun arasını ayır" dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) öfkelendi ve Rükâne ile kardeşlerini (yanına) çağırdı. Sonra meclisinde bulunanlara (hitaben Ebû Rükâne'nin çocuklarından ikisine işaret ederek); Falanı şu ve bu bakımlardan falanı da şu ve şu bakımlardan Ebû Yezid'e benzer buluyor musunuz?" diye sordu. Onlar da; dediler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (de) Abdü Yezid'e; Onu boşa" diye emretti. O da (kendisinden istenileni) yaptı. Sonra (Hazret-i Peygamber; ilk) " Hanımın (olan) Rükâne ve kardeşlerinin annesine dön" buyurdu. (Abdü Yezid de) . Resûlallah ben onu üç talak ile boşadım dedi. (Rasul-ü Ekrem de:) Biliyorum, sen ona dön." buyurdu ve " Ey Peygamber, kadınları boşadığmız zaman, onları iddetleri içinde boşaym ve iddeti sayın" âyetini okudu. b. Hanbel, I, 265; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, VII, 339. Dâvûd buyurdu ki; Yezid b. Rükâne'den (rivâyet olunduğuna göre): hanımını kesin bir şekilde boşadıktan sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o kadını Rükâne'ye geri göndermiş. (Bu hadis olayın Ebû Rükâne'nin başından geçtiğini ifade eden yukarıdaki İbn Cüreyc hadisinden) daha sahihdir. Çünkü (bu haberi nakleden Nafi ile Abdullah) bunlar (hadisenin başından geçtiği) adamın çocuğu olur(lar. Bir adamın) ev halkı onu (ve başından geçen olayları) daha iyi bilir. (Ebû Dâvûd sözlerine devam ederek diyor ki; bu durumu göz önüne alarak şu neticeye varıyoruz) " Rükâne karısını sadece bir defa kesin bir şekilde boşamış Resûl-i Ekrem'de (o talakı) bir (talak) kabul etmiştir."

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Karısını Üç Talakla Boşayan Kimsenin Bir Daha Karısına Dönmesi Neshedilmiştir
2199-) Mücâhid'den nakledilmiştir ki: Ben İbn Abbâs'ın yanında idim ona bir adam gelip; Karısını (bir defada) üç talakla boşadığmı söyledi. Bunun üzerine (İbn Abbâs) susa kaldı. Ben de o kadını kocasına geri göndereceğini zannettim. (Bir süre) sonra (şöyle) konuştu: tutuyor (karısını) boşayarak bîr ahmahlık yapıyor sonra da, İbn Abbâs, İbn Abbâs, diye feryad ediyor. Oysa yüce Allah " Kim Allah'tan korkarsa (Allah) ona bir çıkış (yolu) yaratır." et-Talak (66), 2. Sen ise (bir defa üç talak verirken) Allah'dan korkmadın. Binaenaleyh ben sana bir çıkış (yolu) bulamam (sen bu şekilde hareket etmekle) Rabbine isyan ettin, hanımın da senden (üç talakla) boş oldu. Halbuki yüce Allah " Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman -iddetlerinin önünde- boşaymız." et-Talak (66), 1. buyuruyor. Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir. Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisi Humeyd (b. Kays) el-A'rac ile (Yusuf b. Süleyman el-Mahzumî isimli) bir başka râvi de Mücahid vasıtasıyla İbn Abbâs'dan rivâyet etti(ler). (b. el-Haccâc) da -Amr b. Mürre, Said b. Cübeyr zinciriyle İbn Abbâs'dan rivâyet etti. (b. Keysan) ile İbn Cüreyc de (ikisi birden) bu hadisi İkrime b. Halid- Said b. Cübeyr zinciriyle İbn Abbâs'dan rivâyet etti(ler). Cüreyc de Abdülhamid b. Rafi ve Ata zinciriyle İbn Abbâs'dan rivâyet etti. ise bunu (bir defa) Mâlik -Haris yoluyla ve (bir defa da) İbn Cüreyc- Amr b. Dinar yoluyla (olmak üzere iki defa) İbn Abbâs'dan rivâyet etti. (Bu hadisi bizzat İbn Abbâs'ın ağzından işiterek nakleden Mücâhid Said b. Cübeyr, Ata, Mâlik b. Haris ve Amr b. Dinar gibi yukarıda adı geçen râvilerin) tümü (bir defada verilen) üç talak hakkında (İbn Abbâs'tan yaptıkları rivâyetlerde şu sözü) söylediler: İbn Abbâs (bir defa verilen) üç talakı geçerli kıldı ve (kendisine gelen adama hitaben) -aynen İsmail'in Eyyüb vasıtasıyla Abdullah b. Kesir'den naklettiği (2197 numaralı) hadis(te de anlatıldığı) gibi (karın) " senden boş oldu" dedi. Dâvûd buyurdu ki; Hammâd b. Zeyd de Eyyûb -İkrime zinciriyle İbn Abbâs'tan (şu sözü) rivâyet etti; (Sen karına) bir ağızla; sen üç talakla boşsun" dersen, o bir (talak)dır. hadisi İsmail b. İbrahim de Eyyüb vasıtasıyla İkrime'den rivâyet etti. (Bu rivâyette) şu (bir defada verilen üç talakın bir talak olduğunu ifade eden söz, İbn Abbâs'ın değil de) (İkrime'nin) sözü (olarak geçmekte)dir. (İsmail b. İbrahim bu rivâyetinde) İbn Abbâs'dan bahsetmemiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Karısını Üç Talakla Boşayan Kimsenin Bir Daha Karısına Dönmesi Neshedilmiştir
2200-) a) Muhammed b. Iyas'dan (rivâyet olunduğuna göre); İbn Abbâs ile Ebû Hureyre ve Abdullah b. Amr b. el-As'a; kocasının (daha cinsi münâsebette bulunmadan bir defada) üç talakla boşadığı bir kız(m durumun)dan sorulmuş da hepsi " O kız başkasıyla evleninceye kadar ona helâl olmaz." diye cevap vermişler. Ebû Dâvûd buyurdu ki- Muaviye b. Ebi Ayyaş kendisinin bizzat şahid olduğu bu olayı (şöyle rivâyet etmiştir); Muhammed b. îyas b. el-Bükeyr, İbnü'z-Zübeyr ile Asım b. Ömer'e gelerek bu (haberde geçen) soruyu sormuş, her ikisi de; Git (bunu) İbn Abbâs ile Ebû Hureyre'den (sor), ben onları Âişe (radıyallahü anhâ)’nın yanında bıraktım, geldim" diye cevap vermiş (Muhammed b. İyas bu sözü söyledikten) sonra (yukarıda geçen) şu (Muhammed b. İyas'ın naklettiği) haberi rivâyet etmiştir. Ebû Dâvûd buyurdu ki: Bu mevzuda İbn Abbâs'in sözü şudur: (Bir defada verilen) üç talak (insanın) evlenip cinsi münâsebette bulunduğu kadını da cinsi münasebette bulunmadığı kadını da boş düşürür. (Artık bu kadın) başka bir kocayla evleninceye kadar ona helâl olmaz. Bu (haber) Para değişimi ile ilgili habere benziyor. (Şöyle ki) İbn Abbâs (peşin olarak yapılan) para değişiminde (değiştirilen paradaki eşitsizliğin faiz sayılamayacağını) söylerdi. Sonra bundan döndü. talak 37.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Karısını Üç Talakla Boşayan Kimsenin Bir Daha Karısına Dönmesi Neshedilmiştir
2201-) Tâvus'dan rivâyet olunduğuna göre Ebû's-Sahbâ adında İbn Abbâs'a çok soru soran bir adam (İbn Abbâs'a) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Ebû Bekr devrinde ve Ömer'in halifeliğinin ilk yıllarında, bir adam karısını cinsi münâsebette bulunmadan (bir defada) üç talakla boşarsa (Resûlüllah ve bu iki halifesinin) bu talakı bir talak saydıklarını bilimyor musun? dedi. İbn Abbâs da: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Ebû Bekir devrinde ve Ömer'in halifeliğinin ilk yıllarında bir adam karısını cinsî münâsebette bulunmadan (bir defada) üç talakla boşarsa, bu talakı bir talak sayarlardı. Fakat Ömer halkın bunu çoğalttıklarını görünce onların aleyhine olarak (bu şekilde verilen üç talakın) üçünü de geçerli kıldı" cevabını verdi. Ebû Dâvud rivâyet etmiştir.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Karısını Üç Talakla Boşayan Kimsenin Bir Daha Karısına Dönmesi Neshedilmiştir
2202-) Abdullah İbn Tâvus'un babası Tâvus'dan rivâyet ettiğine göre; Ebû's-Sahbâ, İbn Abbâs'a; Sen, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'le Ebû Bekr devrinde ve Ömer'in hilâfetinin (ilk) üç yılında üç talâkın bir (talâk) sayıldığını biliyor musun? demiş de, (İbn Abbâs); cevabım vermiş. talak 16; Nesâî, talak 8.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Karısını Üç Talakla Boşayan Kimsenin Bir Daha Karısına Dönmesi Neshedilmiştir
2203-) Alkamej b. Vakkâs el-Leysî'den nakledilmiştir ki: Ben Ömer b. el-Hattab'ı şöyle derken işittim; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i; Ameller(in sıhhati) ancak niyyete göredir. Herkes için nîyyet ettiği şey(in karşılığı) vardır. Binaenaleyh kim Allah ve Rasûl-i için hicret ederse, Allah ve Rasûl-i için hicret etmiş olur. Kim de elde edeceği bir dünya(lık) için veya evleneceği bar kadın için hicret ederse, o da hicret ettiği şey için hicret etmiş olur" buyurdu. Bedüt-vahyl, iman 41, nikah 5, talak 11; menakîbü’l-ensar 45, ıtk 6, hiyell 1; Müslim, imâre 155; Tirmizî, cihad 16; Nesâî, tahâre 59, talak 24, eymân 19; İbn Mâce, zühd 26; Ahmed b. Hanbel, I, 25, 43.

Kaynak: Sünen-i Ebu Davud, Boşanma Bölümü
Konu: Talakta Geçerli Olan Sözler Ve Amellerde Nîyyetin Önemi