Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

5148-) İbnu Şihâb şöyle demiştir: Bana Urve haber verdi ki, o, Âişe'ye: "Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sizin için halâl olan (diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâh edin. Şayet (bu suretle de) adalet yapamıyacağınızdan endîşe ederseniz, o zaman bir tane ile, yahut mâlik olduğunuz câriye ile yetinin... " (en-Nisâ: 3) âyetinin tefsirini sormuş, Âişe de şöyle cevâb vermiştir: Ey kardeşimin oğlu! Âyetteki bu yetime kız, şu öksüz kızdır ki, velîsinin velayet ve vesayeti altında bulunur. Velîsi onun güzelliğine ve malına rağbet eder, fakat o kızın hakkı olan mehrinde eksiltme yapmak ister (onunla böyle evlenmek ister). İşte (bu âyette) o çeşit velîler, velayetleri altındaki yetîme kızları -mehirlerini kemâle ulaştırmak hususunda adalet edinceye kadar- nikâh etmelerinden nehyolundular da bunlardan başka kendilerine halâl olan kadınlardan nikâh etmekle emrolundular. devamla şöyle dedi: Bu âyet indikten sonra insanlar Rasûlüllah'tan fetva istediler. Bunun üzerine Allah şunu indirdi: "Senden kadınlar hakkında fetva isterler. De ki: Onlara dâir fetvayı size Allah veriyor. Kendileri için yazılmış olanı onlara vermediğiniz ve nikahlamalarını da beğenip istemediğiniz yetim kızlar ve küçük çocuklar hakkında, bir de yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız hususunda işte Kitâb 'da okunup duran âyetler... "(en-Nisâ: 127) âyetinde Allah onlara şunu indirdi (yani bu âyetin delâlet ettiği ma'nâ şudur): Onlar, yetîm kız güzellik ve mal sahibi olduğu zaman, bu kızın nikâhına, nesebine ve mehrini kemâle ulaştırmaya rağbet etmişlerdir. Kız mal ve güzellik azlığından dolayı rağbet edilmemiş olduğu zaman ise, o kızı terkedip, ondan başka kadınları almışlardır. dedi ki: Kıza rağbet etmedikleri, istemedikleri zaman onu nasıl terkediyorlarsa, rağbet ettikleri zamanda da o kızı nikâh etmelerine hakları yoktur. Ancak kıza adalet etmeleri ve ona mehirde en yüksek hakkını vermeleri hâlinde nikâh edebilirler

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Mal Hususundaki Denkliklerin Hükmü Ve Fakîr Erkeğin Zengin Kadınla Evlendirilmesi Bâbı
5149-) Bana Mâlik, İbn Şihâb'dan; oda ibn Omer'in iki oğlu Hamza ile Sâlim'den; onlar da babalarından olmak üzere tahdîs etti ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Uğursuzluk (telâkkîsi Câhiliyet âdeti olarak) kadında, evde ve atta olur" buyurmuştur

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadının Uğursuzluğundan Sakınılması Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
5150-) Abdullah ibn Omer şöyle demiştir: Peygamberin yanında uğursuzluğu zikrettiler. Bunun üzerine Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Eğer herhangi bir şeyde uğursuzluk hâsıl olsaydı evde, kadında ve atta olurdu" buyurdu

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadının Uğursuzluğundan Sakınılması Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
5151-) Bize Mâlik, Ebû Hâzım'dan; o da Sehl ibn Sa'd'dan haber verdi ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Eğer bir şeyde (yani eşyada) uğursuzluk (düşünülür) olsaydı atta, kadında ve meskende olurdu" buyurmuştur

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadının Uğursuzluğundan Sakınılması Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
5152-) Süleyman et-Teymî şöyle demiştir: Ben Ebû Usmân en-Nehdî'den işittim; o da Usâme ibn Zeyd (radıyallahü anh)'den ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Benden sonra erkeklere kadınlardan daha zararlı hiçbir fitne (fesâd âmili) bırakmadım" buyurmuştur

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadının Uğursuzluğundan Sakınılması Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
5153-) Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Berîre hakkında üç tane sünnet (yânı kaanûn) meydana gelmiştir: Hürre oldu, akabinde (kocasına karşı) muhayyer kılındı. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Berîre hakkında: "Velâ ancak hürriyete kavuşturanındır" buyurdu. eve girdi. Taştan edinilmiş bir tencere henüz ateş üzerinde bulunuyordu. Rasûlüllah'a evdeki katıktan bir katık ve ekmek yaklaştırıldı. Rasûlüllah: "Ben ateş üzerinde bir tencere görmedim mi?" dedi. Berîre'ye sadaka edilmiş bir parça ettir, Sen ise sadaka yemezsin, denildi. "O, Berîre'ye bir sadakadır; bize de Berîre'den bir hediyedir" buyurdu

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadın Razı Olduğu Takdirde Hürre Kadının Kölenin Nikâh Akdi Altında Olması Nın Cevazı Bâbı
5154-) Bize Muhammed(ibn Selâm el-Beykendî) tahdîs etti. Bize Abdete ibnu Süleyman, Hişâm'dan; o da babası Urve'den; o da Âişe'den olmak üzere“Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getiremiyeceğinizden korkarsınız...” (en-Nisâ: 3) kavlinin tefsirinde Urve, Âişe'den şöyle dedi: Bu o yetîm kızdır ki, bir. adamın himayesinde bulunur, aynı zamanda o adam bu yetîm kızın velîsidir. Sonunda o adam, o yetîmle malı sebebiyle evlenir, fakat o kızın sohbetine kötü davranır ve malı hususunda da adalet etmez. İşte bu huyda olan kimse, kendisine halâl olan başka kadınlardan ikişer yahut üçer yahut dörder olmak üzere nikâh edip evlensin

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Yüce Allahın: İkişer, Üçer, Dörder Olmak Üzere Nikâh Edin En-nisâ: Kavlinden Dolayı, Erkek Dört Kadından Fazlasıyle Evlenmez
5156-) Bize Yahya ibn Sâid, Şu'be'den; o da Katâde'den; o da Câbir ibn Zeyd'den tahdîs etti ki, İbn Abbâs şöyle dedi: Peygamber'e hitaben: Hamza'nın kızını eş almaz mısın? denildi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Hamza'nın kızı, benim süt kardeşimin kızıdır" buyurdu. Bişr ibnu Omer dedi ki: Bana Şu'be tahdîs etti. Ben Katâde'den işittim. Ben Câbir ibn Zeyd'den bunun benzerini işittim, demiştir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Süt Emmenin Hükmü Hakkında
5157-) ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Urvetu'bnu'z-Zubeyr haber verdi; ona da Ebû Seleme'nin kızı Zeyneb haber verdi; ona da Ebû Sufyân'ın kızı Ümmü Habîbe haber verdi ki, kendisi: Yâ Rasûlallah! Ebû Sufyân'ın kızı olan kızkardeşimi nikâh et! dedi. "Sen (kıskanmayıp) bunu arzu eder misin?" buyurdu. Ben de: Evet arzu ederim. Çünkü ben Sen'in için ortaktan hâlî ve yalnız kalıcı değilim. İsterim ki, hayırda, yani Sana karşı sevgimde bana ortak olan bârî kızkardeşim olsun! dedim. üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "İyi bil ki, kızkardeşin bana halâl olmaz" buyurdu. Ben: Biz duyuyoruz ki, Sen Ebû Seleme'nin kızını nikâh etmek istiyormuşsun! dedim. aleyhi ve sellem): " (Eşim) Ümmü Seleme'nin kızını mı?" diye sordu. Ben de: Evet, dedim.Rasûlüllah: "Ümmü Seleme'nin kızı Zeyneb, benim terbiyem altında üvey kızım olmasa bile yine bana nikâhı halâl olmaz. Çünkü o, benim süt kardeşimin kızıdır: Beni ve onun babası Ebû Seleme'yi Suveybe kadın emzirmiştir. Bir daha kızlarınızı ve kızkardeşlerinizi bana teklif etmeyin!" buyurdu. dedi ki: Suveybe, Ebû Leheb'in cariyesi idi. Sonra onu âzâd etti. Sonra bu kadın Peygamber'i emzirdi. Ebû Leheb öldüğü zaman, ailesi halkından bâzılarına ru'yâda Ebû Leheb fena bir hâlde gösterildi. Ona: Ne hâle ulaştın? diye sordu. Ebû Leheb: Sizden sonra hiçbir hayıra kavuşmadım. Yalnız Suveybe'yi âzâd ettiğimden dolayı sununla sulandım! diye başparmağıyle şehâdet parmağı arasında bir delik gösterdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Süt Emmenin Hükmü Hakkında
5158-) Bize Şu'be, el-Eş'as'tan; o da babası Ebû's-Sa'sâ Selîm ibnu'l-Esved'den; o da Mesrûk'tan; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti ki, Âişe'nin yanında bir adam varken Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) içeri girdi. Peygamber bunu hoş görmediğini belli eder gibi yüzünün rengi değişti. Bunun üzerine Âişe: Bu benim(süt) kardeşimdir! dedi. Peygamber de: “Süt kardeşlerinizin kim olduğuna iyi dikkat ediniz. Çünkü süt, ancak açlıktandır (yani açlığı giderendir)” buyurdu

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Yüce Allahın: Anneler Çocuklarını İki Bütün Yıl Emzirirler. Bu Hüküm Emmeyi Tamâm Yaptırmak İsteyenler İçindir.,. El-bakara: Kavlinden Dolayı İki Yıldan Sonra Süt Emme Hükmü Yoktur Diyen Ve Bu İki Sene İçinde İken Emmenin Azının Da, Çoğunun Da Haram Kılacağını Beyân Bâbı
5159-) Bize Mâlik, İbn Şihâb'dan; o da Urvetu'bnu'z-Zubeyr'den; o da Âişe'den haber verdi ki, Ebû'l-Kuays'ın erkek kardeşi Eflah, hicâb emrinin inmesinden sonra gelip Âişe'nin yanına girmeğe izin istiyordu. Bu Eflâh, Âişe'nin süt amcası idi. dedi ki:) Ben ona izin vermekten çekindim. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) gelince yaptığım işi O'na haber verdim. Hemen Eflah'ın benim yanıma girmesine izin vermemi emretti

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Fahlın Sütü Yani Sütün Meydana Gelmesine Sebeb Olan Erkekle Emen Kişi Arasında Süt Harâmlığı Sabit Olur Mu? Bâbı
5160-) Abdullah ibn Ebî Muleyke şöyle demiştir: Bize Eyyûb haber verdi: Bana Ubeydullah ibnu Ebî Meryem, Ukbetu'bnu'l-Hâris'ten tahdîs etti. Abdullah ibn Ebî Muleyke: Ben bu hadîsi Ukbetu'bnu'l-Hâris'ten işittim, lâkin ben Ubeydu'bnu Ebî Meryem'in hadîsini daha iyi ezberlemekteyim, dedi. Ukbetu'bnu'l-Hâris şöyle dedi: Ben bir kadınla evlendim -O Ümmü Yahya bintu İhâb et-Temîmî'dir-. Akabinde bize siyah bir kadın geldi de: Ben sizin ikinizi de emzirdim, dedi. Bunun üzerine ben Peygamber'e gittim ve: Ben Fulân'ın kızı Fulâne ile evlendim, akabinde bize siyah bir kadın geldi de bana hitaben: Ben ikinizi de emzirmişimdir, dedi; bu kadın sözünde yalancıdır, dedim. benden yüz çevirdi. Ben ise Peygamber'in yüzü cihetinden geldim de bir daha: O kadın yalancıdır, dedim. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "O siyah kadın her ikinizi de emzirdiğini söylediği hâlde, evlendiğin kadınla nasıl yaparsın? Bu kadını kendinden bırak!” buyurdu. sonuncu râvîsi Alî ibn Abdillah el-Medînî bu hadîsi rivayet ederken, şeyhi İsmâîl ibn Uyeyne'nin sebbâbe ve orta parmağıyla işaret ettiğini göstermiştir. O da şeyhi Eyyûb es-Sahtıyânî'nin, Peygamber'in böyle parmaklarıyle iki eşe işaret ederek söylediğini göstermiştir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Emzirici Kadının Tek Başına Emzirmeye Şehâdet Etmesi Nin Hükmü Bâbı
5161-) Bize İmâm Ahmed ibn Hanbel şöyle söyledi: Bize Yahya ibn Saîd el-Kattân, Sufyân es-Sevrî'den tahdîs etti (ki o şöyle demiştir): Bana Habîb ibnu Sabit, Saîd ibn Cubeyr'den tahdîs etti ki, İbn Abbâs: Size nesebden yedi, evlilik sebebiyle de yedi kadın haram oldu, dedi, sonra da: "Hurrimet aleykum ummehatukum...”(en-Nisâ: 225) âyetini okudu ibn Ca'fer (ibn Ebî Tâlib), Alî'nin(başka kadından) kızı Zeyneb ile Alî'nin karısı Leylâ bintu Mes'ûd arasını cem'etti. İbn Sîrîn de: Bu birleştirmede be's yoktur, demiştir. el-Hasen el-Basrî bir kerresinde bu birleştirmeyi kerîh görmüş, sonra: Bunda be's yoktur, demiştir. ibnu'l-Hasen ibn Alî de bir gece içinde bir amcanın iki kızı(iki torunu) arasını cem' etmiştir. Câbir ibn Zeyd, bir amcanın iki ayrı koldan gelen bu iki kız torununu bir adamın nikâhı altında birleştirmeyi -aralarında meydana gelecek yarışma sebebiyle hısımlık koparılacağı için- kerîh görmüştür. (Buhârî şöyle dedi:) Halbuki Yüce Allah'ın: "Onlardan mâadası ise -nâmûskâr ve zinaya sapmamış insanlar hâlinde mallarınızla aramanız için- size halâl edildi..." (en-Nisâ: 24) kavlinden dolayı bu birleştirmede haram kılma yoktur. de İbn Abbâs'tan: Karısının kızkardeşi ile zina ettiği zaman, o arkeğe kendi karısı haram olmaz, dediğini söyleyip nakletmistir. Yahya ibn Kays el-Kindî'den, eş-Şa'bî ile Ebû Ca'fer'in, sabî ile oynayan kimse hakkında: Eğer o kişi zekerini çocuğa girdirdi ise (yani onunla livâta yaptı ise) artık o çocuğun anasıyla evlenemez, dedikleri rivayet olunuyor dedi ki:) Bu Yahya el-Kindî, adaletle tanınmış değildir ve burada rivayet ettiği şey üzerinde mutâbaa olunmamıştır. İkrime, İbn Abbâs'tan: Karısının anasıyle zina ettiği zaman, karısı bu zinâkâr erkeğe haram olmaz, dediğini nakletmiştir (Çünkü haram, halâlı haram etmez). Nasr el-Esedî'den, İbn Abbâs'ın bunu haram kılmış olduğu da zikrolunuyor.(Buhârî dedi ki:) Bu Ebû Nasr'ın, İbn Abbâs'tan bizzat işitmesi bilinmemiştir. ibn Husayn'dan, Câbir ibn Zeyd'den, el-Hasan el-Basrî'den ve Irak ehlinin bâzısından, bunların her biri, kadının anasıyle zina ettiği zaman o kadın kendisine haram olur dedikleri rivayet olunuyor. Ebû Hureyre ise: Kadını yere yapıştırmadıkça, yani onunla cima yapmadıkça kızı, o erkeğe haram olmaz, demiştir. Saîd ibnu'l-Müseyyeb, Urvetu'bnu'z-Zubeyr ve ez-Zuhrî, anasıyle zina etse de zevcenin beraberinde ikaamet etmeye cevaz vermişlerdir. ez-Zuhrî: Alî ibn Ebî Tâlib'in, karısının anasıyle zina etmiş olan bir adam hakkında: Karısıyle ikaameti haram olmaz, dediğini nakletmiştir. (Buhârî şöyle dedi): Bu hadîs mürseldir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Nikâh Olunmaları Halâl Olan Ve Haram Olan Kadınlar Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
5162-) Bize Hişâm, babası Urve'den; o da Zeyneb bintu Ebî Seleme'den tahdîs etti ki, Ebû Sufyân'ın kızı Ümmü Habîbe şöyle demiştir: Ben: Yâ Rasûlallah! Ebû Sufyân'ın kızı hemşiremle evlenmek hususuna rağbetin var mı? dedim. aleyhi ve sellem): "Ne yapayım?" dedi. Ben: Onunla nikahlanırsın! dedim. "Sen bunu arzu eder misin?" dedi. Ben de: arzu ederim) Ben Sen'in yanında ortaktan hâlî değilim. Ben Sen'in sevgin hakkında kız kardeşimin bana ortak olmasını arzu ederim, dedim. "İyi bil ki, fözkardeşin bana halâl olmaz" buyurdu. Ben: Senin Ebû Seleme'nin kızını istemekte olduğun haberi bana ulaştı, dedim. "Ümmü Seleme'nin kızını mı?" dedi. Ben: Evet, dedim.Rasûlüllah: "Ümmü Seleme'nin kızı (Zeyneb) benim (terbiyem altında) üvey kızım olmasa bile yine o bana halâl olmaz. Beni ve onun babası Ebû Seleme'yi Suveybe kadın emzirmiştir. Bana kızlarınızı ve kızkardeşlerinizi teklif etmeyin" buyurdu. ibn Sa'd şöyle dedi: Bize Hişâm ibnu Urve: O, Durre bintu Ebî Seleme'dir, diye tahdîs etti

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kendileriyle Zifafa Girdiğiniz Karılarınızdan Olup Himayenizde Bulunan Üvey Kızlarınız Size Haram Edildi. Eğer Onlarla Zifafa Girmemişseniz, Size Bir Bes Yok. Kendi Sulbünüzden Gelmiş Oğullarınızın Karıları... En-nisâ:
5163-) Bize el-Leys, Ukayl'dan; o da ibn Şihâb'dan tahdîs etti ki, ona Urvete'bnu'z-Zubeyr haber vermiş; ona da Ebû Seleme'nin kızı Zeyneb haber vermiş. Ümmü Habîbe şöyle demiştir: Ben: Yâ Rasûlallah! Ebû Sufyân'ın kızı, kızkardeşimi nikâhla al! dedim. aleyhi ve sellem): "Sen bunu arzu eder misin?" buyurdu. de: Evet arzu ederim. Çünkü ortaktan hâlî değilim ve ben hayırda bana ortak olan kimsenin kızkardeşim olmasını arzu ederim, dedim. üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Muhakkak bu bana halat olmaz" buyurdu. Yâ Rasûlallah! Allah'a yemîn ederim ki bizler Sen'in Ebû Seleme'nin kızı Durre'yi nikâh etmek istemekte olduğunu konuşup duruyoruz, dedim. "Ümmü Seleme'nin kızını mı?" diye sordu. Ben: Evet, dedim.Rasûlüllah: "Vallahi Ümmü Seleme'nin kızı benim himayem altında olmasa da yine o bana halâl olmazdı. Çünkü o benim süt kardeşimin kızıdır. Beni ve (onun babası) Ebû Seleme'yi Suveybe kadın emzirmiştir. Bir daha bana kızlarınızı ve kızkardeşlerinizi arz etmeyiniz" buyurdu

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Ve İki Kızkardeşi Birlikte Almanız Da Haram Edildi Ancak Geçen Geçmiştir En-nisâ: 23
5164-) Bize Âsim el-Ahvel, eş-Şa'bî'den haber verdi ki, o da Câbir (radıyallahü anh)'den: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bir kadının kendi halası üzerine yahut kendi teyzesi üzerine nikâh olunmasını nehyetti, dediğini işitmiştir. ibn Ebî Hind ile İbnuAvn, eş-Şa'bî'den; o da Ebû Hureyre'den olmak üzere (bu hadîsin bir rivayetini) söylediler.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadın, Halasının Üzerine Nikâh Edilmez
5165-) Bize Mâlik, Ebu'z-Zinâd'dan; o da el-A'rec'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den olmak üzere haber verdi ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bir kadınla onun halası, yine böyle bir kadınla onun teyzesi birlikte nikâh olunmaz" buyurmuştur

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadın, Halasının Üzerine Nikâh Edilmez
5166-) ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Kabîsa ibnu Zueyb tahdîs etti ki, o Ebû Hureyre'den şöyle derken işitmiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) kadının kendi halası üzerine nikâh olunmasını yine kadının ve teyzesinin bir şahsa nikâh olunmasını nehyetti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadın, Halasının Üzerine Nikâh Edilmez
5167-) ez-Zuhrî: Biz haram kılmakta, kadının babasının teyzesini de bu menzilede görüyoruz. Çünkü Urve bana Âişe'den tahdîs etti ki, o: "Nesebden haram olanı, sütten haram kılınız" demiştir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadın, Halasının Üzerine Nikâh Edilmez
5168-) Bize Mâlik, Nâfi'den; o da İbn Omer (radıyallahü anh) 'den haber verdi ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şığar(sûretiyle nikâh)dan nehyetmiştir. Şığâr, bir kimsenin kızıın diğerine, o da kızını kendisine vermek üzere aralarında mehr de olmaksızın evlendirmesidir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Şığar Bâbı
5169-) Bize Hişâm tahdîs etti ki, babası Urve şöyle demiştir: Havle bintu Hakîm, nefislerim Peygamber'e hibe eden kadınlardan idi. Bunun üzerine Âişe: Kadın kendini erkeğe hibe etmekten haya etmiyor mu? dedi. kimi dilersen (nevbetinden) geri bırakır, kimi de dilersen yanına alabilirsin. Geri bıraktıklarından kimi istersen (yanına almakta) de sana güçlük yoktur... " (el-Ahzâb: 51) âyeti inince de Âişe: Yâ Rasülallah! Rabb'in Taâlâ (kadınların değil) ancak Sen'in arzunun gerçekleşmesine çabuk davranıyor, dedim (demiştir). hadîsi Ebû Saîd el-Müeddib, Muhammed ibn Bişr ve Abde ibn Süleyman; üçü de Hişâm'dan; o da babası Urve'den; o da Âişe'den olmak üzere, bâzısı bâzısının rivayeti üzerine artırarak rivayet etmişlerdir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadına Kendi Nefsini Bir Kimseye Hibe Etmesi Halâl Olur Mu?
5170-) Câbir ibn Zeyd: İbn Abbâs radıyallahü anhüma bize, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ihrâmlı olduğu hâlde evlendi diye haber verdi, demiştir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: İhrâmlının Nikâhlanması Bâbı
5171-) İbnü Uyeyne, ez-Zuhrî'den şöyle derken işitmiştir: Bana el-Hasen ibnu Muhammed ibn Alî ile kardeşi Abdullah ibn Muhammed, babaları Muhammed ibnu'l-Hanefiyye'den haber verdiler ki, Alî ibn Ebî Tâlib (radıyallahü anh), İbn Abbâs'a: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Hayber gazvesi zamanında mut'a nikâhını ve evcil eşeklerin etinin yenilmesini yasak etti, demiştir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Muta Suretiyle Olan Muvakkat Nikâhı En Sonu Nehyetmesi Bâbı
5172-) Ebû Cemre şöyle demiştir: Ben İbn Abbâs'tan işittim. kadınla mut'a nikâhı yapmak soruldu da, o buna ruhsat verdi. Bunun üzerine ibn Abbâs'ın bir kölesi, İbn Abbâs'a: Bu müsâade, ancak kadın ihtiyâcının şiddeti ve kadınların azlığı yahut buna benzer bir ibare(yânı harb ve gazve) zamanlarına âid değil miydi? dedi. Abbâs da: Evet öyledir, diye onu tasdîk etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Muta Suretiyle Olan Muvakkat Nikâhı En Sonu Nehyetmesi Bâbı
5173-) Câbir ibn Abdillah ile Selemetu'bnu’l-Ekva'(radıyallahü anh); ikisi şöyle demişlerdir: Bizler bir ordu içinde bulunduk. Rasûlüllah'ın elçisi bize geldi de: Size mut'a suretiyle (muvakkat bir zaman için) nikâha ve evlenmeye izin verildi. Muvakkat bir zaman için evlenebilirsiniz! dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Muta Suretiyle Olan Muvakkat Nikâhı En Sonu Nehyetmesi Bâbı
5174-) İbnu Ebî Zi'b de şöyle dedi: Bana Seleme ibnu'l-Ekva'ın oğlu Iyâs, babasından; o da Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'tan olmak üzere şöyle tahdîs etti: "Herhangibir erkekle bir kadın sözleşip, müddet ta'yîn etmeyerek evlenmekte mutabık kalsalar, bunların birlikte yaşamaları müddeti üç gecedir. Üç geceden sonra bu çiftler bu müddeti artırmak isterlerse artırırlar yahut ayrılmak isterlerse birbirlerini terkedip ayrılırlar". Seleme ibnu’l-Ekva' dedi ki: Bilmiyorum, bu müsâade bize; Peygamber'in sahâbîlerine mahsûs birşey mi yoksa bütün müslümân ümmeti mi şâmildir? Abdillah el-Buhârî: Mut'anın hükmünü Alî, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere:"O, neshedilmiştir" diye beyân eyledi, dedi

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemın Muta Suretiyle Olan Muvakkat Nikâhı En Sonu Nehyetmesi Bâbı
5175-) Ben Sabit el-Bunânî'den işittim, şöyle dedi: Ben Enes ibn Mâlik'in yanında idim. Mecliste Enes ibn Mâlik'in kızı da bulunuyordu. Enes şu hadîsi naklederek şöyle dedi: Bir gün Rasûlüllah'ın huzuruna bir kadın geldi de nefsini Rasûlüllah'a arzederek: Yâ Rasûlallah! Bana bir ihtiyâcın var mı (yani beni nikâhla alır mısın)? dedi. kızı bunu işitince: Baba, bu ne hayası kıt kadınmış! Vay bu ne fuhuş ve fezâhet, vay bu ne fuhuş ve fezâhet! dedi. ibn Mâlik: öyle söyleme.) Emîn ol ki, o kadın senden hayırlıdır. Çünkü o, Rasûlüllah'ınpeygamberlik ve rasûllük şerefine rağbet edip (O'nun hanedanı arasına girmek üzere) kendisini Rasûlüllah'a arz ve teklif etmiştir! dedi

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadının, Kendi Nefsini Salih Bir Erkeğe Arzetmesi Bâbı
5176-) Bize Ebû Gassân (Muhammed ibn Mutarnf el-Medenî) tahdîs edip şöyle dedi: Bana Ebû Hazım, Sehl ibn Sa'd'dan şöyle tahdîs etti: Bir kadın kendi nefsini Peygamber'e arzetti. (Peygamber gözlerini indirip sükût etti.) Orada bulunan bir sahâbî: Yâ Rasûlallah! Bu kadım benimle evlendir! dedi. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): " (Mehr olarak) yanında neyin var?" diye sordu. sahâbî: Yanımda hiçbirşey yoktur! dedi. Rasûlüllah: "Haydi git, araştır ve demir bir yüzük olsun (bul getir)" buyurdu. gitti. Sonra dönüp geldi ve: Hayır yâ Rasûlallah, dünyalık birşey; demir bir halka bile bulamadım. Ve lâkin şu izârım var. Bunun yarısını verebilirim! dedi. Sehl ibn Sa'd dedi ki: Bu fakîr sahâbînin ridâsı bile yoktu. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu izârınla ne iş görebilirsin? Onu sen giyersen kadının üstünde ondan birşey bulunmaz, açıkta kalır. Kadın giyerse sen çıplak kalırsın!" buyurdu. üzerine o zât bulunduğu yere oturdu. Bu oturuşu uzayınca da (ümîdsiz bir hâlde) kalkıp gitti. Peygamber bu zâtın (ümîdsiz) gittiğini görünce, onu çağırdı -yahut çağırıldı- da ona: "Kur’ân’dan ezberinde ne var?" diye sordu. Sahâbî: Ezberimde şu sûre var, şu sûre var, şu sûre var! diye birtakım sûreler saymağa başladı. üzerine Peygamber: "Kur'ân'dan ezberindeki sûrelere mukaabil seni bu kadına mâlik kıldık (yânı bu sûreleri kadına öğretmene mukaabil seni onunla evlendirdik)" buyurdu

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadının, Kendi Nefsini Salih Bir Erkeğe Arzetmesi Bâbı
5177-) İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Salim ibn Abdillah haber verdi ki, o, babası Abdullah ibn Omer'den şöyle tahdîs ederken işitmiştir: Kızkardeşim Hafsa bintu Omer, kocası Huneys ibn Huzâfe es-Sehmî'den -ki Rasûlüllah'ın sahâbîlerinden idi ve Medine'de vefat etmişti- dul kaldığı zamanki vaziyetini, babam Omer ibnu'l-Hattâb şöyle bildirmişti: Hafsa dul kalınca ben Usmân ibn Affân'a gidip Hafsa'yı almasını teklif ettim. Usmân: Bu işim hakkında bir düşüneyim! dedi. Birkaç geceler bekledim. Sonra bana kavuştu da: Düşündüm, bu günümde evlenmemek ciheti bana hayırlı göründü! dedi. dedi ki: Ben sonra Ebû Bekr es-Sıddîk'a kavuştum. Ona da: İstersen seni Hafsa bintu Omer ile evlendireyim! dedim. Bekr sükût etti, bana olumlu veya olumsuz bir cevâb vermedi. Ben Ebû Bekr'e bu sükûtundan dolayı Usmân'dan daha çok gücendim. (Usmân bari menfî olsun bir cevâb vermişti.) Birkaç geceler daha bekledikten sonra Rasûlüllah Hafsa ile evlenmeye tâlib oldu. Ben de kızımı Rasûlüllah'a nikâh ettim. Bunun üzerine Ebû Bekr bir gün bana kavuştuğunda: Sanıyorum ki, sen Hafsa'yı bana teklîf ettiğin zaman, benim sana bir cevâb vermediğimden dolayı bana darılmışsındır! dedi. dedi ki: Ben de: Evet, doğrudur, dedim. Ebû Bekr şöyle dedi: O teklifin sırasında sana cevâb vermeme hiçbir mâni' yoktu. Şu kadar ki, Hafsa'yı Rasûlüllah'ın zikretmiş olduğunu(yani onu alacağını) biliyordum. Ben de Rasûlüllah'ın sırrını açıklayacak değildim. Rasûlüllah Hafsa'yı terkedip almayacak olsaydı, ben teklîfini kabul edip onu alırdım

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: İnsanın Kendi Kızını Yâhud Kızkardeşini Hayır Ehline Arzetmesi Ve Bunda Bir Eksiklik Olmayacağı Bâbı
5178-) Ebû Seleme'nin kızı Zeyneb şöyle haber vermiştir: Ümmü Habîbe (Ramle bintu Ebî Sufyân), Rasûlüllah'a hitaben: Bizler aramızda Sen'in Ümmü Seleme'nin kızı Durre'yi nikâh edip alacağını konuşup duruyoruz, dedi. üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ben onu Ümmü Seleme'nin üzerine mi alacakmışım? Ben Ümmü Seleme'yi nikâh etmemiş olsaydım bile Ebû Seleme'nin kızı bana halâl olmazdı. Çünkü onun babası benim süt kardeşimdir" buyurdu

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: İnsanın Kendi Kızını Yâhud Kızkardeşini Hayır Ehline Arzetmesi Ve Bunda Bir Eksiklik Olmayacağı Bâbı
5180-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bana şöyle dedi:"Ben seni uykumda gördüm. Melek senin suretini ipekten bir kumaş parçasında getirip: İşte bu (resmin sahibi) senin müstakbel zevcendir, dedi. Sonra ben senin yüzünden örtüyü açtığımda bir de baktım ki, o suret sensin. Cibril'in o sözü üzerine ben: Eğer şu ru'yâm Allah tarafından gösterilmiş ise, Allah bunu infaz edip yerine getirir, dedim" Ya'kûb ibn Abdirrahmân Ebû Hâzım'dan; o da Sehi ibn Sa'd(radıyallahü anh)'dan şöyle tahdîs etti: Bir kadın Rasûlüllah'a geldi de: Yâ Rasûlallah! Ben nefsimi Sana hibe etmek için geldim, dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kadına baktı, ona doğru bakışını yukarı kaldırıp aşağıya indirdi. Sonra başını eğdi. Kadın, Rasûlüllah’ın kendisi hakkında hiçbir hüküm vermediğini görünce oturdu. Bunun üzerine sahâbîlerinden biri ayağa kalktı da: Ey Allah'ın Elçisi! Eğer Sen'in bu kadına ihtiyâcın yoksa, onu benimle evlendir! dedi; Rasûlüllah: "Yanında (mehr olarak) bir şeyin var mı?" diye sordu. da: Hayır vallahi yâ Resûlallah, birşeyim yoktur! dedi. Rasûlüllah: "Kendi aile halkının yanına git de bak araştır, birşey bulabilir misin?" buyurdu. gitti. Sonra dönüp geldi de: Hayır yâ Rasûlallah! Vallahi hiçbirşey bulamadım, dedi. Rasûlüllah: "Bak araştır, velev ki demirden bir yüzük olsun (bul getir)" buyurdu. üzerine o sahâbî tekrar gitti, sonra dönüp geldi de: Hayır vallahi yâ Rasûlallah, demirden bir halka da bulamadım. Velâkin şu izârım var, bunun yarısı kadının olsun, dedi. Bu sahâbînin ridâsı yoktu, demiştir. Rasûlüllah: "Sen izârınla ne yapabilirsin, neye yarar? Onu sen giyersen kadının üstünde ondan birşey bulunmaz, açık kalır; onu kadın giyerse senin üzerinde ondan birşey kalmaz, sen çıplak kalırsın" buyurdu. üzerine o sahâbî bulunduğu yere oturdu. Bu oturuşu uzayınca da sonunda(ümîdsiz bir hâlde) kalktı. Rasûlüllah onun arkasına dönüp gittiğini görünce emretti de o zât geri çağırıldı. Gelince de Rasûlüllah ona: "Kur'ân'dan ezberinde ne var?" diye sordu. O sahâbî de: Ezberimde şu sûre var, şu sûre var, şu sûre var! diye birtakım sûreler saydı. "Sen bu sûreleri ezberinden okuyabilir misin?" diye sordu. Sahâbî: Evet okurum, cevâbım verince, Rasûlüllah: "Git, Kur'ân'dan ezberindeki bu sûrelere mukaabil (yani bunları o kadına öğretmene karşılık) seni bu kadına mâlik kıldım" buyurdu

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Evlendirmeden Önce Kadına Bakma Bâbı
5182-) İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Urvetu'bnu'z-Zubeyr haber verdi; ona da Peygamber'in zevcesi Âişe (r.anha) şöyle haber vermiştir: Câhiliyet zamanında nikâh dört nevi' idi. Bunlardan biri, bugün insanların yapmakta oldukları nikâhtır. Şöyle ki: Erkek, diğer bir erkekten velâyetindeki kadını yahut kızını ister, akabinde o kadının mehrini ta'yin edip mikdârını belirler. Sonra da o kadını nikâh eder. Diğer bir nikâh şekli şudur: Erkek, kendi karısı hayızından temizlendiği zaman karısına: Kendini (şeriflerden) fulân kimseye gönder de, ondan seninle cinsî münâsebet yapmasını iste! der. Ve kadının o cinsî münâsebet yapmasını istediği erkekten gebe kaldığı tebeyyün edinceye kadar kocası asla kadınına dokunmayıp, ondan ayrı durur. Kadının gebeliği belirince isterse kendi kocası o gebe kadınla cima yapar. Kocası bu başka erkekle cinsî münâsebet işini ancak çocuğun necîbliğine, asaletine rağbet ettiği için yapar. İşte bu nikâh, "Nikâhu'l-istibdâ'"(yani başkasından cinsî münâsebet isteme nikâhı) olur. bir nikâh nev'i de şudur: On kişiden az bir cemâat toplanırlar da bunların hepsi bir kadının yanına girerler ve herbiri ayrı ayrı kadınla cima yapar. Netîcede kadın bundan gebe kalıp da doğurduğu ve çocuğunu doğurmasının ardından birkaç geceler geçtiği zaman o erkeklere haber gönderir. Artık o erkeklerden hiçbiri gelmemezlik edemez. Nihayet hepsi kadının yanında toplanırlar. Kadın onlara hitaben: İşinizden meydana gelip de doğurmuş bulunduğum çocuğu tanıdınız. Bu çocuk, senin oğlundur yâ Fulân! der. kadın, onlardan arzu ettiği kimsenin ismini söyler. Böylece kadının çocuğu, o adamın nesebine katılır. İsmini söylediği o erkek, bu çocuktan çekinmeye, yani onu kabul etmemeye muktedir olamaz. nevi' nikâh şöyledir: Birçok insanlar toplanırlar da bir kadının yanına girerler. O kadının yanına gelen erkeklerden hiçbiri çekinemez. Bu kadınlar birtakım fahişelerdir ki, bunlar kendi kapıları üzerine bir alâmet olsun diye birer bayrak dikerlerdi. Artık kim isterse bu bayraklı kadınların yanına girer. Bunlardan biri gebe kalıp da çocuğunu doğurduğu zaman, o erkekler kadın için toplanırlar ve kendileri için birkaç kaaif, yani iz sürmekte maharetli kimseler çağırırlar. Sonra bu kaaifler o kadının çocuğunu, karar verdikleri kimsenin nesebine katarlar. Böylece çocuk onun soyuna katılır ve o şahsın oğlu diye çağırılır. O zât bundan çekinemez. Muhammed(sallallahü aleyhi ve sellem) hakk ile peygamber gönderilince insanların bugünkü nikâhı müstesna olmak üzere, bu câhiliyet nikâhlarının hepsini yıktı

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Velînin İzni Olmaksızın Yapılan Nikâh Muteber Değildir Diyen Kimse Bâbı
5183-) Bize Vekî’ Hişâm ibn Urve'den; o da babası Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti. "Senden kadınlar hakkında fetva isterler. De ki: Onlara dâir fetvayı size Allah veriyor. Kendileri için yazılmış olanı (farz edilmiş olan mîrâsı). onlara vermediğiniz ve nikâhlarını da beğenip istemediğiniz yetim kızlar ve küçük çocuklar hakkında, bir de yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız hususunda işte Kitâb'da okunup duran âyetler... " (en-Nisâ: 127) âyetinin tefsirinde, Âişe şöyle demiştir: Bu o yetîm kız hakkındadır ki, bir adamın yanında bulunur. Hattâ o kız, erkeğin malında onun bir ortağı da olabilir. İşte o erkek bu kıza daha lâyık olduğu hâlde, onu kendisi nikâhla almak istemez ve kızın malında başka bir erkeğin kendisine ortak olmasını çirkin gördüğü için, o kızı başka bir erkeğe de nikahlamaz, malından dolayı o kızı başkasıyle evlenmesinden men' eder durur

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Velînin İzni Olmaksızın Yapılan Nikâh Muteber Değildir Diyen Kimse Bâbı
5184-) Bize ez-Zuhrî tahdîs edip şöyle dedi: Bana Salim haber verdi. Ona da babası Abdullah ibn Omer şöyle haber vermiştir: Kızkardeşîm Hafsa bintu Omer, kocası Huneys ibn Huzâfe es-Sehmî’den -ki Peygamber'in sahâbîlerinden ve Bedir ehlinden olup Medine'de vefat etmişti- dul kaldığı zamanki vaziyetini babam Omer şöyle bildirmişti: Hafsa dul kalınca, Usmân ibn Affân'a kavuştum da Hafsa'yı alması için ona teklif ettim. Eğer istersen Hafsa'yı sana nikâh edeyim, dedim. Usmân: Bu işimde bir düşüneceğim, dedi. geceler bekledim. Sonra bana kavuştuğunda: Bu günümde evlenmemem ciheti bana daha hayırlı göründü, dedi. dedi ki: Müteakiben Ebû Bekr'e kavuştum ve ona da: İstersen Hafsa'yı sana nikâh edeyim, dedim

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Velînin İzni Olmaksızın Yapılan Nikâh Muteber Değildir Diyen Kimse Bâbı
5185-) el-Hasen el-Basrî "felâ ta'dulûhunne" âyetinin tefsîri hakkında şöyle demiştir: Bana Ma'kıl ibn Yesâr (radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle dedi: -Bu âyet zâten onun hakkında inmişti- Ben (ismi Cumeyl bintu Yesâr olan) bir kızkardeşimi bir adamla evlendirdim. Bu adam kızkardeşimi boşadı. İddeti tamam olunca da gelip beni istiyordu. Ben de ona: Seni vaktiyle kizkardeşimle evlendirmiş, onu sana bir aile döşeği yapmış ve sana her veçhile ikram etmiştim. Fakat sen bunlara karşı kardeşimi boşadın. Sonra da gelip onu tekrar istiyorsun. Hayır vallahi, kardeşim sana ebediyyen dönüp varmaz! dedim. bu adam kusursuz (iyi) bir kimse idi.(Kızkardeşim olan) kadın da ona dönmek istiyordu. İşte bunun üzerine Allah şu "Kadınları boşadınız da iddetlerini bitirdiler mi, aralarında meşru' bir surette anlaştıkları takdirde, artık kadınların kendilerini kocalarına nikâh etmelerine engel olmayın... " (el-Bakara: 232) âyetini indirdi. Bunun üzerine ben: Yâ Rasûlallah! Şimdi ne yapayım? dedim. emri üzerine) kızkardeşini yeni bir akd ile eski kocasıyle evlendirdi, dedi

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Velînin İzni Olmaksızın Yapılan Nikâh Muteber Değildir Diyen Kimse Bâbı
5186-) Bize Hişâm, babası Urve'den; o da Âişe'den tahdîs etti. Âişe: "Senden kadınlar hakkında fetva isterler. De ki: Onlara dâir fetvayı size Allah veriyor: Kendileri için yazılmış olanı (farz edilmiş olan mîrâsı) onlara vermediğiniz ve nikâhlarını da beğenip istemediğiniz yetim kızlar ve küçük çocuklar hakkında, bir de yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız hususunda işte Kitâb 'da okunup duran âyetler..."(en-Nisâ: 127) kavlinin tefsîri yolunda şöyle demiştir: Bu o yetime kızdır ki, erkeğin malında erkeğe ortak olduğu hâlde, erkeğin himayesinde bulunur, erkek onunla evlenmeyi istemez, malında kendisi üzerine gireceği için o kızcağızı başka bir adamla evlendirmez ve kızı evlenmekten habseder durur. İşte Allah o velîlerin, böyle kadınları evlenmelerinden men' etmelerini nehyetti

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Velî Bizzat Kendisi Kadını İsteyen Olduğu Zaman Caiz Olur Mu, Olmaz Mı?
5187-) Bize Sehl ibn Sa'd tahdîs edip şöyle dedi: Bizler Peygamber'in yanında oturuyorduk. Derken bir kadın geldi de kendi nefsini Peygamber'e arzediyordu. Peygamber kadına doğru bakışını alçaltıp yükseltti, fakat kadına bir cevâb vermedi. Bunun üzerine sahâbîlerinden bir adam: Yâ Rasûlallah! Bu kadını benimle evlendir! dedi. aleyhi ve sellem): "Yanında mehr olacak herhangi birşey var mı?" dedi. Sahâbî: Yanımda hiçbirşeyim yoktur, dedi. Rasûlüllah: "Demirden bir yüzük de mi yok?" dedi. Sahâbî: Demirden bir yüzük de yoktur, lâkin ben şu üstümdeki burdemi ikiye bölerim de yarısını kadına verebilirim, diğer yarıyı da kendim alırım, dedi. "Bu olmaz. Senin ezberinde Kur'ân 'dan birşey var mı?" dedi. Sahâbî: Evet vardır, deyince Rasûlüllah ona: "Git, ben seni, sendeki Kur'ân mukaabilinde o kadınla evlendirdim" buyurdu

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Velî Bizzat Kendisi Kadını İsteyen Olduğu Zaman Caiz Olur Mu, Olmaz Mı?
5188-) Bize Sufyân ibn Uyeyne, Hişâm'dan; o da babası Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Âişe ile Âişe altı yaşında iken evlenmiş, Âişe dokuz yaşında iken de zifafa girdirilmiş, Peygamber'in yanında da dokuz sene kalmıştır

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Yüce Allahın: Kadınlarınız İçinden Artık Âdetten Kesilmiş Olanlarla Henüz Âdetini Görmemiş Bulunanlarda Eğer Şübhe Ederseniz, Onların İddeti Üç Aydır... Et-talâk: Kavlinden Dolayı İnsanın Kendi Küçük Çocuklarını Nikâh Etmesi Nin Cevazı Bâbı
5189-) Bize Vuheyb, Hişâm ibn Urve'den; o dababası Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Âişe ile, Âişe altı yaşında iken evlenmiş, dokuz yaşında iken de zifafa girmiştir. Âişe'nin,Peygamber'in yanında dokuz sene kaldığı bana haber verildi, demiştir

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Babanın Kendi Kızını, En Büyük İmâmla Evlendirmesi Bâbı
5190-) Sehl ibn Sa'd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah'a bir kadın geldi de: Ben nefsimi Sana hibe ettim, dedi ve uzun müddet ayakta dikildi. üzerine bir adam: Eğer o kadına Sen'in bir ihtiyâcın yoksa, beni onunla evlendir, dedi. aleyhi ve sellem): "Yanında kadına mehr vereceğin birşey var mı?" diye sordu. O zât: Yanımda şu izârımdan başka birşeyim yoktur, dedi. Rasûlüllah: "Eğersen izârını o kadına verirsen, sen izârsız olarak oturur kalırsın; onun için sen başka birşey araştır" buyurdu. zât: Ben hiçbirşey bulamıyorum, dedi. Rasûlüllah: "Araştır, velev demirden bir yüzük olsun (bul getir)" dedi. Fakat o zât bunu da bulamadı. Bunun üzerine Rasûlüllah ona: "Ezberinde Kur'ân'dan birşey var mı?" diye sordu. O zât, isimlerini söylediği birkaç sûre için: Evet şu sûre, şu sûre vardır, dedi. Rasûlüllah: "Kur'ân'dan ezberinde bulunan sûrelere mukaabüseni o kadınla evlendirdik" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Sultân Bir Velîdir
5191-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle tahdîs etmiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Dul kadın kendisinin açıkça emri alınmadıkça nikâh olunmaz. Er görmedik kız da kendisinden izin alınmadıkça nikâh olunmaz" buyurdu. hazır bulunanlar: Yâ Rasûlallah! Bakire bir kızın izni nasıl olur? diye sordular. Rasûlüllah: "Onun izni sükût etmesidir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Baba Ve Ondan Başka Olan Velî, Bakire Olsun, Dul Olsun; Kadının Rızâsı Olmadıkça Nikâh Yapamaz
5192-) Bize el-Leys, Abdullah ibnu Ebî Muleyke'den; o da Âişe'nin âzâdlısı olan Ebû Amr Zekvân'dan olmak üzere tahdîs etti ki, Âişe(r. anha): Yâ Rasûlallah! Er görmedik kız utanır (iznini bildirmez), demiştir de, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Onun rızâsı, susmasıdır" buyurmuştur

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Baba Ve Ondan Başka Olan Velî, Bakire Olsun, Dul Olsun; Kadının Rızâsı Olmadıkça Nikâh Yapamaz
5193-) Bize İsmâîl ibn Ebî Uveys tahdîs edip şöyle dedi: Bana (büyük İmâm) Mâlik ibn Enes, Abdurrahmân ibnu'l-Kaasım'dan; o da babası el-Kaasım'dan; o da Yezîd ibnu Câriye'nin iki oğlu Abdurrahmân ile Mucemmi'den; onlar da Hansa bintu Hizam el-Ensâriyye'den şöyle tahdîs etti: Hansâ'yı babası, iznini almadan evlendirmişti. Halbuki Hansa dul idi ve bu evliliği istemedi. Rasûlüllah'a gidip şikâyet etti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da onun nikâhını redd ve iptal eyledi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Adam Kızını, Kız İstemediği Hâlde Evlendirdiği Zaman, Bu Adamın Nikâhı Reddedilir
5194-) Bize İshâk ibn Râhûye tahdîs etti. Bize Yezîd ibn Hârûn haber verdi. Bize Yahya ibn Saîd haber verdi ki, ona da el-Kaasım ibn Muhammed (ibn Ebî Bekr es-Sıddîk) tahdîs etmiş; ona da Abdurrahmân ibn Yezîd ile kardeşi Mucemmi' ibn Yezîd ikisi de şöyle tahdîs etmişlerdir: Hizam ismiyle çağırılan bir adam, kendi kızını nikâh etmişti... Bunun devamı da geçen hadîs tarzındadır

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Adam Kızını, Kız İstemediği Hâlde Evlendirdiği Zaman, Bu Adamın Nikâhı Reddedilir
5195-) Bize Şuayb ibn Ebî Hamza, ez-Zuhrî'den haber verdi. Ve el-Leys şöyle dedi: Bana Ukayl, ibn Şihâb'dan haber tahdîs etti. Bana Urve ibnu'z-Zubeyr haber verdi ki, o Âişe'ye şu âyetin tefsirini sorup şöyle demiştir: Ey anacığım!"Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getiremiyeceğinizden korkarsanız... yahut mâlik olduğunuz câriye (ile yetinin)..."(en-Nisâ: 3). şöyle demiştir: Ey kızkardeşimin oğlu! Bu yetîme kız, velîsinin himaye ve terbiyesi altında bulunur, derken o velî, yetîm kızın güzelliğine ve malına rağbet eder, fakat kıza vereceği mehrden eksiltme yapmak ister. İşte bu âyette o çeşit velîler, velâyetleri altındaki yetîm kızları -mehirlerini kemâle ulaştırmakta adalet yapmadıkça- nikâh etmekten nehyolundular ve bunlardan başka kendilerine halâl olan kadınlardan nikâh etmeleri ile emrolundular. devamla) dedi ki: Bu âyet indikten sonra insanlar Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'tan fetva istediler. Bunun üzerine Allah şu âyeti indirdi: "Senden kadınlar hakkında fetva isterler. De ki: Onlara dâir fetvayı size Allah veriyor: Kendileri için yazılmış olanı (mîrâsı) onlara vermediğiniz ve nikâhlâlarını da beğenip istemediğiniz yetîm kızlar ve(henüz ergin olmayan) küçük çocuklar hakkında, bir de yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız hususunda işte Kitâb'da okunup duran âyetler..." (en-Nisâ: 127). ve Celîl Allah onlara bu âyette şunu indirdi ve durumlarını tesbît etti: Yetîm kız, mal sahibi ve güzellik sahibi olduğu zaman, velîler onun nikâhına, nesebine ve(emsâlininkinden az olan) mehrine rağbet ederler. Kız, mal ve güzellik azlığında bulunup da kendisi rağbet edilmemiş bir kimse olduğu zaman ise, velîler onu terkedip başka kadınları almaktadırlar. dedi ki: O yetîm kızlara rağbet etmez oldukları zaman, onları terkedip de almadıkları gibi, yetîm kızlara rağbet ettikleri zaman onları nikâh etme hakları yoktur. Ancak bu kızlara adalet etmeleri ve onlara hakları olan en yüksek mehri vermeleri hâlinde nikâh edebilirler

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Yetîm Kızların Evlendirilmeleri Bâbı
5196-) Bize Hammâd ibn Zeyd, Ebû Hâzım'dan; o da Sehl ibn Sa'd (radıyallahü anh)'dan olmak üzere şöyle tahdîs etti: Bir kadın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldi de nefsini O'na arzetti. Peygamber bu teklîf üzerine: "Bugün benim için kadınlara hiçbir hacet yoktur" buyurdu. Bunun üzerine bir adam: Yâ Rasûlallah! Beni bu kadınla evlendir! dedi. Rasûlüllah ona: "Yanında ne var!" diye sordu. O: Yanımda hiçbirşey yok! dedi. "Sen o kadına (mehr olarak) birşey ver, velev demirden bir yüzük olsun" buyurdu. O sahâbî: Bende verecek hiçbirşey yoktur, dedi. Bu sefer Rasûlüllah: "Yanında Kur'ân'dan ne var?" diye sordu. O zât: Şu ve şu(sûreler) var! dedi. Rasûlüllah: "Senin ezberinde bulunan Kur'ân'la (yani Kur'ân'ı kadına öğretmen mukaabilinde) ben seni o kadınla evlendirdim" buyurdu

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadını İsteyen Kişi Velîye Hitaben Beni Fulâne Kadınla Evlendir Dediği, Velînin De Ben Seni Şuna Ve Şuna Mukaabil O Kadınla Evlendirdim Dediğinde; Velî, Kocaya: Razı Oldun Mu? Yâhud Kabul Ettin Mi? Diye Sormasa Da Bu Nikâh Caiz Olmuştur.
5197-) Bize ibn Cureyc tahdîs edip şöyle dedi: Ben Nâfi'den işittim, şöyle tahdîs ediyordu: İbn Omer(radıyallahü anh) şöyle diyordu: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), sizin bâzınız bir meta satın almak üzere iken öbür bâzısının o metâ'ı satın almaya kalkışmasını nehyetti. Ve yine bir erkek, mü'min kardeşinin nikâh etmeye tâlib olduğu bir kadını istemeye kalkmaz. Meğer ki, ikinci istemezden evvel, birinci tâlib vazgeçmiş olmalı yahut da birinci tâlib, ikincisinin istemesine izin vermelidir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Bir Erkek, Mümin Kardeşinin Nikâh Etmek Üzere Tâlib Olduğu Kadına -o Bundan Vazgeçmedikçe- Tâlib Olmaz.
5198-) Ebû Hureyre(radıyallahü anh) Peygamber'den naklederek söyledi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:"Zanndan sakının. Çünkü zann, sözün en yalanıdır, insanların gizli ve eksik şeylerini araştırmayın, topluluğun konuşmasını işitmeye çalışmayın, birbirinizle öfke yarışına girişmeyin, birbirinizle Allah kulları kardeşler olunuz. Bir erkek, mü'min kardeşinin istemekte olduğu kadını - o mü'min istemeyi terkedinceye kadar- nikâh etmek için istemeye kalkmaz" 5199 HŞ. Arabça aslında bulunamamıştır.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Bir Erkek, Mümin Kardeşinin Nikâh Etmek Üzere Tâlib Olduğu Kadına -o Bundan Vazgeçmedikçe- Tâlib Olmaz.
5200-) ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Salim ibnu Abdillah haber verdi ki, kendisi Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den işitmiştir. O şöyle tahdîs ediyormuş: Kızkardeşim Hafsa dul kaldığı zaman, babam Omer ibnu'l-Hattâb onun durumu hakkında şöyle dedi: Ben Ebû Bekr'e kavuştum da ona: Eğer istersen Omer'in kızı Hafsa'yı sana nikâh ederim, dedim. Birkaç geceler bekledim. Sonra Hafsa'yı Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) istedi. Ebû Bekr bana kavuştu da şöyle dedi: Muhakkak ki bana arzettiğin hususta sana cevâb vermeme mâni' olan şey, ancak Rasûlüllah'ın Hafsa'yı zikretmiş olduğunu bilmiş olmamdır. Ben Rasûlüllah'ın sırrını açıklayacak değildim. Şayet Rasûlüllah Hafsa hakkındaki düşüncesini bırakaydı, ben elbette onu kabul ederdim. hadîsi ez-Zuhrî'den rivayet etmekte Yûnus ibn Yezîd, Mûsâ ibn Ukbe ve İbnu Ebî Atîk de Şuayb ibn Ebî Hamza'ya mutâbaat ettiler

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadını İstemeyi Terketmenin Tefsiri Bâbı
5201-) Zeyd ibn Eşlem şöyle demiştir: Ben İbnu Omer (radıyallahü anh) 'den işittim, şöyle diyordu: Medine'nin doğu tarafından iki adam geldi de birer hutbe yaptılar. Bunun üzerine Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Şübhesiz beyândan bir kısmı sihrdir (yânı insanı büyüleyicidir)" buyurdu

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Nikâh Akdi Sırasında Hutbe Nin Müstehâblığı Bâbı