Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı
5255-)
Bize Mûsâ ibn Ukbe, Nâfi'den; o da İbn Omer (radıyallahü anh) 'den haber verdi ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Herbirerleriniz güdücüdür ve herbirerleriniz güttüklerinden sorumludur. Devlet başkanı bir çobandır, erkek de kendi ev halkı üzerinde bir çobandır, kadın da kocasının evi ve çocukları üzerinde bir çobandır. Hâsılı herbirerleriniz çoban ve herbirerleriniz kendi raiyyesinden (yani idaresi altındakiler den) sorumludur"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadın, Kocasının Evinde Bir Güdücüdür.
5256-)
Enes (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlarının odalarına bir ay girmemeye yemîn etti ve kendisine âid yüksek bir oda içinde oturdu. Yirmidokuz gün geçince oradan indi. Kadınları tarafından: Yâ Rasûlallah! Şübhesiz Sen bir ay üzerine yemîn etmiştin, denildi. "Şübhesiz (benim kendisinde yemîn ettiğim) ay, yirmidokuz gündür" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
5257-)
Ümmü Seleme şöyle haber vermiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlarından bâzısına karşı bir ay evlerine girmeyeceğine yemîn etti. Yirmidokuz gün geçince günün evvelinde yahut âhirinde yanlarına girdi. Kendisine: Ey Allah'ın Peygamberi! Sen bir ay kadınların yanına girmemeğe yemîn etmiştin? denildi. "Şübhesiz (benim yemîn ettiğim) bu ay yirmidokuz gün olmaktadır" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kendi Kadınlarından Yüzçevirip Kadınlara Âid Evlerin Dışında Bir Yere Çekilmesi Bâbı
5258-)
Bize Ebû Ya'fûr tahdîs edip şöyle dedi: Biz Ebu'd- Duhâ'nın yanında ayı müzâkere ettik. Ebu'd-Duhâ şöyle dedi: Bize İbn Abbâs tahdîs edip şöyle dedi: Bir gün sabaha çıktık, Peygamber'in kadınları ağlaşıyorlardı. Herbirinin yanında kendi ailesinden kimseler vardı. Ben hemen mescide çıktım, bir de gördüm ki, mescid insanlarla dopdolu. Akabinde Omer ibnu'l-Hattâb geldi ve Peygamber'in yanına yükseldi. Peygamber kendine âid yüksek bir oda içinde bulunuyordu. Omer selâm verdi, fakat ona kimse cevâb vermedi. Sonra yine selâm verdi, ona yine hiç kimse cevâb vermedi. Sonra yine selâm verdi, bu sefer de ona kimse cevâb vermedi. Sonra Bilâl onu çağırdı, Omer akabinde Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına girdi de: Kadınlarını boşadın mı? diye sordu. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Hayır, lâkin onlardan bir ay ayrılmaya yemin ettim" buyurdu. gün bekledi, sonra kadınlarının yanına girdi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kendi Kadınlarından Yüzçevirip Kadınlara Âid Evlerin Dışında Bir Yere Çekilmesi Bâbı
5259-)
Bize Sufyân es-Sevrî, Hişâm'dan; o da babası Urve'den; o da Abdullah ibn Zem'a'dan tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Sizden herhangi biriniz karısını, köle döver gibi dövmesin. Sonra (belki de) o günün âhirinde o kadınla (boyun boyuna sarılıp) cinsî münâsebet yapacaktır" buyurmuştur
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadınları Dövmenin Mekruh Olacak Derecesi Ve Yüce Allahın: Kadınları Şiddetli Ezâ Vermeyen Bir Dövüşle Dövün En-nisâ: Kavli Bâbı
5260-)
Bize İbrâhîm ibnu Nâfi', el-Hasen ibnu Müslim'den; o da Safiyye bintu Şeybe'den; o da Âişe(r.anha)'den şöyle tahdîs etti: Ensâr'dan bir kadın kızını evlendirdi. Akabinde kızın başının saçları kökünden düşmeğe başladı. Kadın, Peygamber'e gelip bu durumu kendisine zikretti ve: Kızın kocası bana kızın saçlarında ekleme yapmamı emretti, dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem): "Hayır (bu olmaz), şu muhakkak ki, saç ekleyen kadınlar la'netlenmiştir" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadın, Masiyette Kocasına İtaat Etmez
5261-)
Bize Muhammed ibn Selâm tahdîs etti. Bize Ebû Muâviye, Hişâm'dan; o da babası Urve'den; o da Âişe(r.anha)'den haber verdi ki, o "Eğer bir kadın kocasının uzaklaşmasından yahut yüz çevirmesinden endîşe ederse..." âyetinin tefsiri hakkında şöyle demiştir: Bu, şu kadındır: Bir erkeğin yanında bulunur, erkek onunla konuşmayı, onunla beraber olmayı çoğaltmak istemez, hattâ bu kadını boşamayı ve ondan başka bir kadınla evlenmeyi ister. Kadın (razı etmek için) kocasına: Sen beni nikâhında tut, beni boşama, sonra benden başkasıyle evlen. Sen bana vereceğin nafakadan ve benim için yapacağın nevbet taksiminden muafsın, ben sana halâl ettim! der. İşte Yüce Allah'ın şu "Sulh ile aralarını düzeltmekte ikisine de günâh yoktur. Sulh daha hayırlıdır" kavli bunun içindir
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Eğer Bir Kadın, Kocasının Uzaklaşmasından Yahut Yüz Çevirmesinden Endîşe Ederse, Sulh İle Aralarını Düzeltmekte Her İkisine De Günâh Yoktur. Sulh Daha Hayırlıdır... En-nisâ: 128
5262-)
Bize Müsedded tahdîs etti. Bize Yahya ibn Saîd, İbn Cureyc'den; o da Atâ ibn Ebî Rebâh'tan tahdîs etti ki, Câbir (radıyallahü anh): Bizler Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında azl yapıyorduk, demiştir
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Azl Bâbı
5263-)
Amr ibn Dînâr şöyle demiştir: Bana Atâ ibn Ebî Rebâh haber verdi ki, kendisi Câbir (radıyallahü anh)'in: Bizler Kur'ân inip dururken azl yapıyorduk, dediğini işitmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Azl Bâbı
5264-)
Yine Amr ibn Dinar'dan; o da Atâ'dan tahdîs etti ki, Câbir(radıyallahü anh): Bizler Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Kur'ân inip dururken azl yapıyorduk, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Azl Bâbı
5265-)
Bize Cuveyriye, Mâlik ibn Enes'ten; o da ez-Zuhrî'den; o da İbnu Muhayrîz'den tahdîs etti ki, Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz (Musta'lık oğulları gazvesinde) birçok kadın esîrlere kavuştuk. Bizler azl yapıyorduk. Bunu Rasûlüllah'a sorduk. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üç defa: "Sizler hakîkaten bunu yapar mısınız?" diye sordu da akabinde: "Kıyâmet gününe kadar bu dünyâda vücûd bulacak her hayât sahibi, kurtuluş yok, muhakkak meydana gelecektir" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Azl Bâbı
5266-)
Bize Abdulvâhid ibnu Eymen tahdîs edip şöyle dedi: Bana Abdullah ibnu Ebî Muleyke, el-Kaasım ibn Muhammed'den; o da Âişe (r.anha)'den şöyle tahdîs etti: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir sefere çıkmak istediğinde kadınları arasında kur'a çekerdi. Bir seferde kur'a Âişe ile Hafsa'ya isabet etti. Peygamber gece olunca Âişe'nin beraberinde, onunla konuşarak yol alırdı. Bir gün Hafsa, Âişe'ye: Bu gece sen benim deveme binsen, ben de senin devene binsem, sen görmediğin manzaraları görürsün, ben de görmediğim yerleri görürüm, dedi. Âişe: Pekâlâ, diye muvafakat etti. üzerine onlardan herbiri diğerinin devesine bindi. (Böylece Hafsa, Âişe'nin devesine binmiş oldu.) Peygamber, Âişe'nin devesinin yanına geldi, Halbuki onun üstünde Hafsa bulunuyordu. Hafsa'ya selâm verdi. Sonra yola devam etti. Nihayet bir durak yerinde indiler. Bu suretle Âişe, Peygamber'i kaybetmişti. Durak yerinde indiklerinde Âişe(kederinden intihara girişip) iki ayağını(ekseriya içinde zehirli haşerelerin bulunduğu) ızhır otlarının arasına sokmaya ve: Yâ Rabb! Bana akreb yahut yılan musallat et de beni soksun, ben Peygamber'e birşey söylemeye muktedir olmayayım! diye duâ etmeğe başladı
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Bir Sefere Çıkmak İstediği Zaman Kadınlar Arasında Kura Çekmek Bâbı
5267-)
Bize Zuheyr, Hişâm'dan; o da babası Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti ki, Sevde bintu Zem'a, kendi nevbet gününü Âişe'ye hibe etmişti. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) de Âişe'ye bir kendi gününü, bir de Sevde'nin gününü ayırır olmuştu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadın, Kocası Tarafından Kendisine Ayrılmış Olan Nevbet Gününü Kadın Ortağına Hibe Eder Ve Kocası Bu Nevbet Günlerini Nasıl Taksîm Eder Bâbı
5268-)
Bize Hâlid el-Hazzâ, Ebû Kılâbe'den; o da Enes (radıyallahü anh)'ten tahdîs etti. Ebû Kılâbe: İsteseydim aşağıdaki hadîsi "Kaale'n-Nebî (sallallahü aleyhi ve sellem)" der (merfû' olarak rivayet eder)dim.-Lâkin Enes ibn Mâlik (sünnet ta'bîriyle rivayet edip) şöyle demişti: Sünnet olan, bir kişi dul üzerine bakire bir kızla evlendiğinde(nevbete tâbi' olmayarak) yedi gün onun yanında ikaamet eder (sonra nevbet ta'yîn eder. Bakir üzerine) dul bir kadınla evlendiğinde, onun yanında üç gün ikaamet eder.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Erkek, Dul Üzerine Bakire İle Evlendiği Zaman Nasıl Yapar?
5269-)
Bize Eyyûb es-Sahtıyânî ile Hâlid el-Hazzâ, Ebû Kılâbe'den tahdîs ettiler ki, Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Erkek, dul üzerine bakire bir kızla evlendiği zaman, o kızın yanında yedi gün ikaamet eder, sonra nevbet taksimi yapar. Bakire üzerine dul bir kadınla evlendiği zaman ise, o dulun yanında üç gün ikaamet eder, sonra nevbet taksîmi yapar. İşte bu, sünnettendir. Kılâbe: Eğer isteseydim, elbette "Enes bunu Peygamber'e yükseltti" der idim, dedi. da şöyle dedi: Bize Sufyân es-Sevrî, Eyyûb'dan ve ez-Hazzâ'dan haber verdi. Hâlid de: Eğer isteseydim bu hadîsi Peygamber'e yükseltti" der idim, demiştir
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Erkek, Bakire Üzerine Dul Bir Kadınla Evlendiği Zaman?
5270-)
Bize Saîd ibn Ebî Arûbe, Katâde'den tahdîs etti. Onlara da Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) tek bir gecede bütün kadınları üzerine dolaşırdı. O zaman Peygamber'in dokuz kadını vardı, diye tahdîs etmiştir
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Bir Tek Gusl İçinde Kadınlarını Dolaşan Kimse Bâbı
5271-)
Bize Alî ibnMushir, Hişâm'dan; o da babası Urve'den tahdîs etti ki, Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) ikindi namazından ayrıldığı zaman, kadınlarının yanına girer ve (cinsî münâsebet olmaksızın) onlardan birine yaklaşırdı. Bir defasında. Hafsa'nın yanına girdi de orada, kalmakta âdet edinegeldiği zamandan daha çok habsolup kaldı .
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Erkeğin Bir Günde Bütün Kadınlarının Yanına Girmesi Bâbı
5272-)
… Hişam ibn Urve şöyle demiştir. Bana babam Urve, Âişe (r. anha) ’dan haber verdi. Rusulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) içinde vefat ettiği hastalığında Aişe’nin nevbet gününün gelmesini isteyerek “Ben yarın nerede olacağım, ben yarın kimin nevbetinde olacağım?” diye sorup duruyordu. Bunun üzerine diğer kadınları Ona izin verdiler de, kendisi istediği yerde oluyordu. Artık vefat edinceye kadar Aişe’nin odasında oldu. Aişe dedi ki: Rasûlüllah, benim yanıma gelmekte olduğu benim nevbet günüm içinde vefat etti. Allah O'nu, başı gerdan yerimle göğsüm arasında olduğu hâlde, ruhunu kabzedip aldı. Onun tükrüğü benim tükrüğümle de karıştı
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Erkeğin, Kadınlarından Bâzısının Evinde Bakılması Hususunda Kadınlarından İzin İstediğinde, Kadınların Da Kendisine İzin Vermeleri
5273-)
Ubeyd de İbn Abbâs'tan işitmiş; o da Omer (radıyallahü anh) 'den işitmiştir: Omer, Hafsa'nın yanına girip: Ey kızcağızım! Sakın ola ki, güzelliği ve Rasûlüllah'ın kendisini sevmesi, kendisini hayrete düşürmüş olan şu kadın -Âişe'yi kasdediyor- seni aldatmasın... dedi. Omer: Ben Hafsa'ya söylediklerimi Rasûlüllah'a kıssa edip anlattım. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) gülümsedi, dedi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Erkeğin, Kadınlarından Bâzısını Diğer Bâzısından Daha Fazla Sevmesi Bâbı
5274-)
- Bize Süleyman ibn Harb tahdîs etti. Bize Hammâd ibn Zeyd, Hişâm'dan; o da Fâtıma bintu'l-Munzir'den; o da Esma bintu Ebî Bekr'den; o da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den tahdîs etti. yine bana Muhammed ibnu'l-Musennâ tahdîs etti. Bize Yahya ibn Saîd el-Kattân, Hişâm'dan tahdîs etti. Bana Fâtıma bintu'l-Munzir, Esmâ'dan şöyle tahdîs etti: Bir kadın(Esmâ'nın kendisi): Yâ Rasûlallah! Benim bir kadın ortağım var. Kocamın bana vermediği şeyi(verdi diye) kocamdan yana kadın ortağıma karşı gösteriş yapsam, bu benim üzerime günâh olur mu? diye sordu. aleyhi ve sellem): "Verilmemiş birşey ile tokluk ve süslük gösterişi yapan kimse, yalandan iki elbise giyen kimse gibidir" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Nail Olmadığı Bir Nimetle Tokluk Gösterişi Yapan Kimsenin Kötülenmesi Ve Kadın Ortağına Karşı Övünmenin Nehyolunması Bâbı
5275-)
Bize el-A'meş, Şakîk'ten; o da Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh)'dan tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):"Allah'tan daha kıskanç hiçbir kimse yoktur. İşte bundan ötürüdür ki, Allah, açık - kapalı; bütün fuhşiyâtı haram kılmıştır. Bir de Allah'tan ziyâde övülmeyi seven kimse yoktur" buyurmuştur
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Gayret Yânı Kıskançlık Bâbı
5276-)
Bize Abdullah ibn Mesleme, Mâlik'ten; o da Hişâm'dan: o da babası Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ey Muhammed Ümmeti! Bir mü'min kulunu yahut dişi kulunu zina ederken görmesi üzerine Allah Taâlâ'dan daha gayretli ve hamiyyetli hiçbir kimse yoktur. Ey Muhammed Ümmeti! Eğer sizler benim bilmekte olduğum şeyleri bilir olsaydınız, muhakkak az güler, çok ağlardınız" buyurmuştur
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Gayret Yânı Kıskançlık Bâbı
5277-)
Urvetu'bnu'z-Zubeyr, annesi Esmâ'dan tahdîs etti. Esma, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan "Allah kadar gayretli hiçbirşey yoktur" buyururken işitmiştir. yine Yahya ibn Ebî Kesîr'den; ona da Ebû Seleme tahdîs etti; ona da Ebû Hureyre, kendisininPeygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittiğini tahdîs etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Gayret Yânı Kıskançlık Bâbı
5278-)
Bize eş-Şeybân, Yahya ibn Ebî Kesîr'den; o da Ebû Seleme'den tahdîs etti ki, o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den işitmiştir. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Muhakkak ki Allah, mü'minler hakkında gayret ve hamiyyet gösterir. Allah'ın gayreti, Allah'ın haram kıldığı fena şeyleri, mü'minin işlemesinden dolayıdır -yahut- işlememesi içindir-"buyurmuştur
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Gayret Yânı Kıskançlık Bâbı
5279-)
Bize Hişâm tahdîs edip şöyle dedi: Bana babam Urvetu'bnu'z-Zubeyr haber verdi. Ebû Bekr'in kızı Esma (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Zubeyr benimle evlendi. O zaman Zubeyr'in yeryüzünde maldan, köleden hiçbirşeyi yoktu. Onun dünyalık olarak su çekici deve ile atından başka birşeyi yoktu. Atının otunu, yemini de ben bulup verirdim, ben sulardım. Su kırbasını(söküldüğünde) ben dikerdim. Ben hamur yoğururdum. Yalnız ekmek yapmayı beceremezdim. Onu da Ensâr'dan komşularım olan kadınlar yapıverirlerdi. Bunlar (komşuluk hakkını gözeten) sadakatli, iyi kadınlardı. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zubeyr'e bir mikdâr hurmalık ayırıp vermişti Zubeyr'in bu hurmalığından (deveye yedirmek için) başımın üstünde hurma çekirdeği taşırdım. Bu hurmalık, meskenimden bir fersahın üçte ikisi kadar uzaklıkta idi. Yine böyle bir gün, başımda hurma çekirdeği yüklü olarak evime gelirken (yolda) Rasûlüllah'a kavuştum. Yanında Ensâr'dan birtakım kimseler vardı. Rasûlüllah beni çağırdı. Sonra beni arkasında terkisine almak için devesine "Ih, ıh" dedi. Fakat ben erkeklerle beraber yolculuk etmekten utandım. Hem ben Zubeyr'i ve onun kıskançlığını hatırladım. Zubeyr insanların en kıskancı idi. (Ben da'vete icabet etmeyince) Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem), benim utandığımı anladı da devesini sürüp gitti yanına geldiğimde, ona: Bugün Rasûlüllah, başımda hurma çekirdeği yüklü olarak bana rastladı. Yanında sahâbîlerinden bir cemâat de vardı. Beni bindirmek için devesini çökertmek istedi. Fakat ben utandım. Aynı zamanda senin kıskançlığını da hatırladım, dedim. üzerine Zubeyr: Vallâhi senin hurma çekirdeği yükün, bana Rasûlüllah ile beraber deveye binmenden daha güç oldu, dedi. Esma dedi ki: Ben, bu aile yükünü, sonra Ebû Bekr'in bana at seyisliği yapacak bir hizmetçi göndermesine kadar çektim. Babam (hizmetçi göndermekle) sanki beni cariyelikten âzâdlamıştı
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Gayret Yânı Kıskançlık Bâbı
5280-)
Enes (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlarından birinin(yani Âişe'nin) yanında idi. Mü'minlerin annelerinden biri de içinde yemek bulunan bir tabak gönderdi. Peygamber'in, evinde bulunduğu kadın(yani Âişe), tabağı getiren hizmetçinin eline vurdu da tabak elinden düşüp yarıldı. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) yarılan parçalan bir yere getirdi. Sonra içinde bulunan .yemeği yine onun içine toplamaya başladı. Bunu yaparken de hazır bulunanlara "Anneniz kıskandı" buyuruyordu. Sonra Peygamber o hizmetçiyi, evinde bulunduğu kadının yanından sağlam bir tabak getirinceye kadar alıkoydu, sağlam tabağı, tabağı kırılan kadına verilmek üzere o hizmetçiye teslim etti. Kırık tabağı da, kırıldığı kadının evinde alıkoydu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Gayret Yânı Kıskançlık Bâbı
5281-)
Bize Mu'temir, Ubeydullah'tan; o da Muhammed ibnu'l-Munkedir'den; o da Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Ben (ru'yâmda) cennete girdim, yahut cennete geldim. Orada bir kasr gördüm. Bu kasr kimindir diye sordum. Omer ibnu'l-Hattâb'ındır, dediler. Ben onun içine girmek istedim. Beni oraya girmekten ancak senin kıskançlığını bilişim men' etti". üzerine Omer: Babam, anam Sana kurbân olsun ey Allah'ın Peygamberi! Ben Sana karşı mı kıskanırım? Dedi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Gayret Yânı Kıskançlık Bâbı
5282-)
y. ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Muhammed ibnu'l-Müseyyeb haber verdi. Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanında oturduğumuz sırada Rasûlüllah şöyle buyurdu: "Ben bir keresinde uyurken kendimi cennette gördüm. O sırada bir kadın, bir köşkün yanında abdest almakta idi. (Yanımdaki meleklere:) Bu köşk kimin içindir? diye sordum. Onlar: Bu köşk Ömer'indir, dediler. Omer'in kıskançlığını hatırladım da hemen yüzümü arkama döndürdüm". dedi ki:) Mecliste hazır bulunmakta olan Omer sevincinden ağladı. Sonra da: Sana karşı mı kıskançlık edeceğim yâ Rasûlallah? Dedi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Gayret Yânı Kıskançlık Bâbı
5283-)
Bize Ebû Usâme, Hişâm'dan; o da babası Urve'den tahdîs etti ki, Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Bir kerre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: "(Ey Âişe!) Ben senin benden memnun olduğun zamanı ve bana karşı öfkeli bulunduğun vakti pek iyi bilirim" buyurdu. dedi ki: Ben de O'na: Rasûlallah!) Sen bunu nereden biliyorsun? diye sordum. "Benden razı ve memnun olduğunda(birşeyi reddederken) Lâ ve Rabbi Muhammedi- Muhammed'in Rabbi hakkı için öyle değildir)' dersin. Bana karşı öfkeli olduğun zaman da: 'Lâ ve Rabbi İbrâhimi = İbrahim'in Rabbi hakkı için öyle değildir)' dersin (adımı anmazsın)" buyurdu. dedi ki: Ben de: Evet yâ Rasûlallah! Vallahi öyledir. Fakat ben (öfkeli iken) yalnız Sen'in isminden ayrılırım (sevgin ise gönlümde yaşar), diye saygımı arzettim
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadınların Kıskançlığı Ve Sevgilerinin Şiddetinden Dolayı Hüzünlenip Öfkelenmeleri Bâbı
5284-)
Bize en-Nadr tahdîs etti ki, Hişâm şöyle demiştir: Bana babam Urve haber verdi ki, Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben Rasûlüllah'ın kadınlarından hiçbirine karşı Hadîce'ye karşı kıskandığım derecede kıskanmadım. Çünkü Rasûlüllah onu çok anardı ve ona övgüleri çok olurdu. Halbuki Rasûlüllah'a, Hadîce için cennette inciden borularla yapılmış bir ev ile müjdelemesi de vahyolunmuştu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadınların Kıskançlığı Ve Sevgilerinin Şiddetinden Dolayı Hüzünlenip Öfkelenmeleri Bâbı
5285-)
Bize el-Leys, Abdullah ibnu Ebî Muleyke'den tahdîs etti ki, el-Mısver ibn Mahrame şöyle demiştir: Ben,Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittim, kendisi minber üzerinde şöyle buyuruyordu: "Hişâm ibnu'l-Mugîre oğulları kendi kızlarını Ebû Tâlib'in oğlu Alî'ye nikâh etmeleri hususunda benden izin istediler. Ben onlara buna izin vermem. Sonra yine izin vermem, sonra yine izin vermem. Ancak Ebû Tâlib'in oğlu benim kızımı boşamak isterse, o takdirde onların kızıyle evlenebilir. Çünkü kızım Fâtıma, ancak benden bir parçadır. Ona şübhe veren şey, beni de şübhelendirir; ona ezâ veren şey, beni de ezâlandırır". İşte böyle söyledi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kişinin Kendi Kızını Kıskançlık Ve Adalet Hususlarında Savunması Bâbı
5286-)
Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben size Rasûlüllah'tan işittiğim öyle bir hadîs söyleyeceğim ki, onu size benden başka kimse söyleyemeyecektir: Ben, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittim, şöyle buyuruyordu: "İlmin kaldırılması, cehlin çoğalması, zinanın çoğalması, şarâb içmenin çoğalması, erkeklerin azalıp kadınların çoğalması kıyâmet alâmetlerindendir. O derecede ki, elli kadının yalnız bir bakanı olacaktır''
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Zamanın Sonunda Erkekler Azalıp Kadınlar Çoğalır
5287-)
Bize el-Leys, Yezîd ibn Ebî Habîb'den; o da Ebû'l-Hayr'dan; o da Ukbetu'bnu Âmir(radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem, bir hutbesinde): "Sizleri (beraberinde mahremi bulunmayan) kadınların yanlarına girmekten sakındırırım" buyurmuştur. üzerine Ensâr'dan bir adam: Yâ Rasûlallah!(Zevcin babaları ve oğullarından başka olan) erkek akrabalarına ne dersin? diye sordu. "Onlarla halvet ölümdür'' buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Yanında Nikâh Geçmez Bir Hısımı Bulunmayan Bir Kadınla Bir Erkek Yalnız Kalmasın; Kocası Evde Bulunmayan Kadının Yanına Da Girilmesin,
5288-)
Bize Amr ibn Dînâr, Ebû Ma'bed'den; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Hiçbir erkek, yanında nikâh geçmez hısımı bulunmayan bir kadınla yalnız kalmasın" buyurdu. üzerine bir adam ayağa kalktı da; Yâ Rasülallah! Benim kadın hacc yapmak üzere yola çıktı, ben de şu ve şu gazvelere yazıldım? diye sordu. "Sen gazveden vazgeç de karınla beraber hacc et!" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Yanında Nikâh Geçmez Bir Hısımı Bulunmayan Bir Kadınla Bir Erkek Yalnız Kalmasın; Kocası Evde Bulunmayan Kadının Yanına Da Girilmesin,
5289-)
Bize Şu'be tahdîs etti ki, Hişâm şöyle demiştir: Ben Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten işittim, şöyle dedi: Bir kerre Ensâr'dan bir kadınPeygamber'in yanına geldi de, Peygamber o kadınla yalnız kaldı. Konuşmalarının sonunda Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah'a yemin ederim ki, siz Ensâr kadınları bana muhakkak insanların en sevimlilerisinizdir" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Erkeğin, İnsanların Yanında Bir Kadınla Yalnız Kalmasının Caiz Olacağı Bâbı
5290-)
Bize Abdetu, Hişâm ibn Urve'den; o da babasından; o da Ümmü Seleme'nin kızı Zeyneb'den; o da Ümmü Seleme'den şöyle tahdîs etti: Evde hareketlerini kadına benzeten bir muhannes bulunduğu sırada, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Ümmü Seleme'nin yanında olmuştu. Bu sırada o muhannes kişi, Ümmü Seleme'nin erkek kardeşi Abdullah ibn Ebî Umeyye'ye hitaben: Allah yarın size Tâif i fethederse, ben sana Ğaylân'ın kızına delâlet ederim. O kız(semizlikten dolayı karnı) dört büklümle karşılar, sekiz büklümle de arkaya döner, dedi. üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu, bir daha sizin yanınıza girmesin!" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadınlara Benzemeye Çalışan Erkeklerin, Kadınların Yanına Girmelerinin Nehyedilmesi Bâbı
5291-)
Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şu hâlde gördüm: Habeşliler mescidde oyun oynuyorlar, Peygamber de, ben Habeşliler'e bakayım diye, ridâsiyle beni perdeliyordu, tâ ilk usanan ben oluncaya kadar. O zaman henüz çocuk yaşta taze, eğlence ve oyuna düşkün bir kızın kadrim (yani neler yapabileceğini ve Peygamber sabrını) varın siz takdir ve kıyas edin
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadının Habeşlilere Ve Benzeri Yabancı Erkeklere Töhmetsiz Olarak Yânı Ayıplanmaksızın Bakması Bâbı
5292-)
Âişe(radıyallahü anh.) şöyle demiştir:(Peygamber'in kadınlarından) Sevde bintu Zem'a bir gece ihtiyâcı için dışarıya çıktı. Akabinde Omer onu gördü ve kendisini tanıdı da: Yâ Sevde, iyi bil ki, vallahi sen bizce tanınmamış değilsin! dedi. söz üzerine Sevde, Peygamber'in yanına döndü ve Omer'in kendisine söylediği sözü O'na zikretti. Peygamber benim hücremde akşam yemeği yiyordu, elinde de etli bir kemik vardı. Bu hâlde kendisine vahy indirildi. Vahyin te'sîri kendisinden kaldırılınca, O: "Allah siz kadınların ihtiyâçlarınız sebebiyle dışarıya çıkmanıza izin vermiştir" buyuruyordu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadınların Kendi İhtiyâçları İçin Dışarıya Çıkmaları Bâbı
5293-)
Bize ez-Zuhrî, Sâlim'den; o da babası Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Herhangibirinizin kadini mescide çıkmağa izin istediği zaman, sakın o kadını men' etmesin!" buyurmuştur
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadının, Kendi Kocasından Mescide Ve Başka Meşru Bir Yere Çıkmak Hususunda İzin İstemesi Bâbı
5294-)
Âişe(r. anha) şöyle demiştir: Süt amcam(olan Ebû'l-Kays'ın kardeşi Eflah) hücreme benim yanıma girmek için izin istedi. Ben ona, Rasûlüllah'a soruncaya kadar izin vermekten çekindim. Rasûlüllah geldiğinde, bunu kendisine sordum. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "O senin amcandır, ona izin ver" buyurdu. Âişe dedi ki: Ben: Yâ Rasûlallah, beni ancak kadın emzirmiştir, beni erkek emzirmedi, dedim. dedi ki: Bunun üzerine Rasûlüllah: "Şübhesiz o senin amcandır, onun için senin yanına girsin" buyurdu. dedi ki: Bu da üzerimize perde vurulmasından sonra olmuştu. Âişe: Doğumdan dolayı haram olan, sütten de haram olur, demiştir
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Giren Erkekle, Yanına Girilen Kadın Arasında Süt Emme Hısımlığı Bulunduğunda, Kadınların Yanına Girmek Ve Kadınlara Bakmanın Halâl Olacağı Bâbı
5295-)
Abdullah ibn Mes'ûd(radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kadın kadına çıplak bedenini sürtmesin. Sonra kadın kendi kocasına, öbür kadının vasıflarını, kocası ona bakıp görürcesine söyler (de bir kötülüğe sebeb olur)" buyurdu, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadın Kadına Mübaşeret Etmesin, Sonra Kadın Kendi Kocasına Öteki Kadının Vasıflarını Söyler De Bir Kötülüğe Sebeb Olur.
5296-)
Bize el-A'meş tahdîs edip şöyle dedi: Bana Şakîk tahdîs edip şöyle dedi. Ben Abdullah(ibn Mes'ûd -radıyallahü anh)'dan işittim. O:Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kadın kadına çıplak bedenini sürtmesin. Sonra kadın kendi kocasına öbür kadının vasıflarını -kocası ona bakıp görürcesine- söyler" buyurdu, demiştir
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kadın Kadına Mübaşeret Etmesin, Sonra Kadın Kendi Kocasına Öteki Kadının Vasıflarını Söyler De Bir Kötülüğe Sebeb Olur.
5297-)
Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Davud'un oğlu Süleyman Peygamber -Allah'ın selâmı üzerine olsun- : Bir gece içinde yüz kadını dolaşırım da herbir kadın Allah yolunda mukaatele edecek birer oğlan doğurur, diye yemîn etti. melek ona: “İnşâallah(= Allah dilerse)” de! diye söyledi. Fakat Süleyman bunu söylemedi ve söylemeyi unuttu. Akabinde kadınları dolaştı ve neticede kadınlardan bir tanesi müstesna, hiçbiri doğurmadı, o bir kadın da yarım bir insan doğurdu. aleyhi ve sellem): "Eğer Süleyman İnşâallah deseydi, yemininde hânis olmaz ve haceti için de daha ümidli olurdu" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Erkeğin Ben Bu Gece Muhakkak Zevcelerimi Dolaşacağım Demesi Bâbı
5298-)
Bize Muhârib ibnu Disâr tahdîs edip şöyle dedi: Ben Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan işittim. O: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), erkeğin kendi ailesi yanına seferden geceleyin yahut ansızın gelivermesinden hoşlanmazdı, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Erkek Ailesinden Ayrılığını Uzattığı Zaman Ev Halkını Hıyanete Nisbet Etme Yâhud Onların Ufak Tefek Kusurlarını Araştırmak Korkusunu Doğuracağı İçin Gece Vakti Ansızın Evine Girmesin
5299-)
Bize Abdullah ibnu'l-Mubârek haber verdi. Bize Âsim ibn Süleyman, eş-Şa'bî'den haber verdi ki, o da Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan şöyle derken işitmiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):"Sizden biriniz evinden ayrılığını uzattığı zaman, ailesinin yanına geceleyin ansızın gelmesin" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Erkek Ailesinden Ayrılığını Uzattığı Zaman Ev Halkını Hıyanete Nisbet Etme Yâhud Onların Ufak Tefek Kusurlarını Araştırmak Korkusunu Doğuracağı İçin Gece Vakti Ansızın Evine Girmesin
5300-)
Bize Müsedded, Huşeym'den; o da Seyyâr'dan; o da eş-Şa'bî'den tahdîs etti ki, Câbir (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben bir gazvede Rasûlüllah'ın maiyyetinde bulundum. O gazveden döndüğümüz zaman ben ağır yürüyen bir deve üzerinde acele yürütmek istedim. Bu sırada arkamdan bir binekli kişi bana kavuştu. Ben arkama döndüğümde Rasûlüllah ile karşı karşıya geldim. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Seni acele ettiren sebeb nedir?" buyurdu. Ben de O'na: Ben yeni evliyim, dedim. Rasûlüllah: "Bakire bir kızla mı evlendin, yoksa dul bir kadınla mı evlendin?" diye sordu. Dul ile evlendim, dedim. Rasûlüllah: "Kendisiyle oynaşacağın ve seninle oynaşacak bir kızla evlenseydin!" buyurdu. dedi ki: Seferden geldiğimiz zaman bizler hemen Medine'ye girelim diye davrandık. Rasûlüllah: "Yavaş olun! (Biraz bekleyin) Evlerinize tâ gece olunca, yânı yatsı vaktinde girersiniz... Ki o vakte kadar kocasından ayrı kalan kadın dağınık saçlarını tarasın ve ustura tutunup temizlensin" buyurdu. Huşeym dedi ki: Ve bana güvenilir bir adam tahdîs etti ki, o bu hadîste Peygamber'in: "Yâ Câbir! el-Keyse, el-Keyse (= Ailene karşı akıllı, reşîd, bağlı ol! Allah'tan çocuk iste)" buyurduğunu söyledi. "el-Keys"e çocuğu kasdediyor, dedi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Erkeğin Evlenmekle Çocuk İstemesi Bâbı
5301-)
Bize Şu'be, Seyyâr'dan; o da eş-Şa'bî'den; o da Câbir ibn Abdillah(radıyallahü anh)'tan tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem., Tebûk seferinden döndüğü zaman O'na): "Geceleyin Medine'ye girdiğin zaman hemen ailenin yanına girme! (Evvelâ geldiğini duyur.) Tâ ki kocasından ayrı düşen kadın ustura tutunsun ve dağınık saçlarını tarasın" buyurmuştur. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) "Fe-aleyke bi'l-keysi, el-keysi(= Allah'tan çocuk istemeye bak)" buyurdu, demiştir. ibn Omer el-Umerî de Vehb ibn Keysân'dan; o da Câbir'den; o da Peygamber'den olmak üzere hadîsi "el-Keys" laf-zıyle rivayet etmekte eş-Şa'bî'ye mutâbaat etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Erkeğin Evlenmekle Çocuk İstemesi Bâbı
5302-)
Câbir ibn Abdillah(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz bir gazvede Peygamber'in maiyyetinde bulunduk. O gazveden dönüp de Medîne’ye yakın olduğumuz zaman, ben kendime âid yavaş bir deve üzerinde acele gitmeğe çalıştım. Arkamdan bana bir süvârî yanaştı. Ve beraberinde bulunan bir deynekle benim deveme dörttü. Bu dürtüş üzerine benim yavaş giden devem, görmekte olduğun en güzel deve gibi hızlı gitmeye başladı. Ben arkama dönünce Rasûlüllah ile karşılaştım. Ve: Yâ Rasûlallah! Ben yeni evlenmiş bir damadım, dedim Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Evlendin mi?" diye sordu. Ben: Evet(evlendim), dedim. "Kızla mı yahut dul ile mi evlendin?" diye sordu. Câbir dedi ki: Ben: Hayır, dul bir kadınla evlendim, dedim. Rasûlüllah: "Senin kendisiyle oynaşacağın ve onun da seninle oynaşacağı bakire bir kızla evlenseydin ya!" buyurdu. dedi ki: Nihayet Medine'ye geldiğimiz zaman bizler evlerimize girmeye davrandık. Bunun üzerine Rasûlüllah: "Yavaş olun, acele etmeyin, tâ gece olunca, yânı yatsı vaktinde girersiniz. Ki kocasından uzak kalan kadın dağınık saçlarını tarasın ve (temizlenip) ustura tutunsun" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Kocasından Ayrı Kalmış Olan Kadın Ustura Tutunsun Ve Dağınık Saçlarını Tarasın
5303-)
Ebû Hazım şöyle demiştir: Uhud gününde Rasûlüllah'ın yarasının hangi şeyle tedâvî okunduğu hususunda insanlar ihtilâf ettiler de bunu Sehl ibn Sa'd es-Sâidî'ye sordular. Sehl(radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sahâbîlerinden Medine'de kalanların sonuncusu idi. Bu soruya şöyle cevâb verdi: Bunu insanlar arasında benden daha iyi bilen kimse kalmadı. Fâtıma aleyhâ's-selâm Rasûlüllah'ın yüzünden kanı yıkıyor, Alî ibn Ebî Tâlib de kalkanı üzerinde su getiriyordu. Sonra bir hasır parçası alınıp yakıldı ve yarası onunla dolduruldu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Bâb
5304-)
Bize Sufyân es-Sevrî, Abdurrahmân ibn Âbis'ten haber verdi (o, şöyle demiştir): Ben İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan işittim. Bir adam ona: Sen Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber Kurbân yahut Ramazân Bayramına çıkışta hazır bulundun mu? diye sordu. Abbâs da ona şu cevâbı verdi: Evet(bulundum). O'na olan yakınlığım da olmasaydı orada hazır bulunamayacaktım. Yaşımın küçüklüğünden dolayı bulunamayacaktım, demek istiyor, demiştir. İbn Abbâs: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazgaha çıkıp bayram namazını kıldırdı. Sonra insanlara hutbe yaptı, dedi de bu namazda ne ezan, ne de ikaamet zikretmedi. ibn Abbâs şöyle devam etti: Sonra Rasûlüllah, kadınların bulunduğu tarafa geldi, onlara da va'z etti, hatırlatmalar yaptı ve sadaka vermelerini emretti. Bu emir üzerine ben kadınları gördüm ki her biri ellerini kulaklarına, boyunlarına uzatıp zînetlerini Bilâl'e veriyorlardı. Sonra Rasûlüllah kalkıp Bilâl ile birlikte kendi evine döndü.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: Yüce Allahın Şu Âyeti Hakkında Bâb