Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı
5305-)
Bize İmâm Mâlik, Abdurrahmân ibnu'l-Kaasım'dan; o da babası el-Kaasim ibn Muhammed'den haber verdi ki, Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ebû Bekr beni azarladı, birçok söylendi. Eli ile de böğrüme vurmağa başladı.(Böyle iken yine) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın başı dizimin üzerinde olduğu için hiç kıpırdamadım (yahut: Beni kıpırdamaktan, Rasûlüllah'ın baldırım üzerinde bulunmasından başka hiçbirşey men' etmiyordu).
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’n-nikâh
Konu: İnsanın Arkadaşına: Siz Bu Gece Zifaf Ettiniz Mi? Demesi Ve Yine Bir Kimsenin Kendi Kızını Azarlaması Bâbı
5306-)
Bana Mâlik, Nâfi'den tahdîs etti. ki, Abdullah ibn Omer(radıyallahü anh) Rasûlüllah zamanında karısını hayızlı hâlinde iken boşamıştı. Omer ibnu'l-Hattâb, oğlunun bu hareketinin hükmünü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a sorduğunda şöyle cevâb vermiştir:"Oğlun Abdullah'a emret de karısına geri dönsün. Sonra kadın o hayzından temizlenip tekrar hayız görünceye, sonra tekrar temizleninceye kadar onu yanında tutsun (yani onunla birlikte yaşasın). İkinci hayzından temizlendikten sonra dilerse o kadını yanında tutup aile hayâtını devam ettirsin ve dilerse -cinsi münâsebet yapmadan- onu boşasın. İşte kadının bu iki kirlenmesi ve temizlenmesi zamanı, kadınların boşanmaları için Allah'ın emrettiği iddet müddetidir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Bâb:
5307-)
Enes ibn Sîrîn şöyle demiştir: Ben İbn Omer'den işittim, şöyle dedi: İbn Omer kendi karısını hayızlı hâlinde iken boşadı. Akabinde Omer bunu Peygamber'e zikretti. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Abdullah karısına dönsün!'' buyurdu. ibn Sîrîn dedi. ki:) Ben, İbn Omer'e: Bu sana bir boşama sayılır mı? diye sordum. İbn Omer: Bu suâlden kendini tut (çünkü talâkın vukuunda şübhe yoktur), dedi. Katâde'den; o da Yûnus ibn Cubeyr'den; o da İbn Omer'den gelen rivayette şöyledir: İbn Omer:Peygamber, Omer'e: "Oğlun Abdullah'a emret de karısına dönsün!" buyurdu., dedi. Yûnus ibn Cubeyr: Ben İbn Omer'e: Bu bir boşama sayılır mı? diye sordum. İbn Omer: Bana haber ver: Eğer İbn Omer acz gösterse yahut ahmaklık etse (onun aczi veya ahmaklığından dolayı o talâkın sayılması mümteni' olur mu)? dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Bâb: Hayız Görmekte Olan Kadın Hayız Hâlinde Boşanırsa, Kadın Meşru Olmayan Bu Talâk Üzerine İddet Bekletilir
5308-)
Ve Ebû Ma'mer şöyle dedi: Bize Abdulvâris tahdîs etti. Bize Eyyûb, Saîd ibn Cubeyr'den tahdîs etti. ki, İbn Omer: Bu, benim üzerime (Peygamber tarafından) bir boşama hesâb edildi, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Bâb: Hayız Görmekte Olan Kadın Hayız Hâlinde Boşanırsa, Kadın Meşru Olmayan Bu Talâk Üzerine İddet Bekletilir
5309-)
Bize el-Evzâî tahdîs edip şöyle dedi: Ben ez-Zuhrî'ye: Peygamber'in kadınlarından hangisi O'ndan Allah'a sığındı? diye sordum. ez-Zuhrî cevâb olarak şöyle dedi: Bana Urve, Âişe(r.anha)'den şöyle haber verdi: Cevn kızı(Umeyme), Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem'e nikâh olunup) huzuruna girdirildiği ve Rasûlüllah da ona yaklaştığı zaman: "Senden Allah'a sığınırım!" dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) ona:"Sen şânı büyük olan Allah'a sığındın, artık ailenin yanına git!" buyurdu. Abdillah el-Buhârî şöyle dedi: Bu hadîsi Haccâc ibnu Ebî Menî', dedesi Ebû Menî' Ubeydullah(ibn Ebî Ziyâd)'dan; o da ez-Zuhrî'den rivayet etti. ki, ona da Urve: Âişe şöyle dedi...., diye haber vermiştir
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Karısını Boşayan Kimse Ye Bu Boşama Caiz Olur Mu? Ve Erkek, Nikâhlı Karısını Talâk İle Karşılar Mı? Bâbı
5310-)
Ebü Useyd(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz Peygamber'in beraberinde çıktık, nihayet eş-Şavt denilen hurma bahçesine kadar yürüdük. İki bahçeye ulaştığımızda onların arasında oturduk. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bizlere: "İşte şuraya oturun!" buyurdu. kendisi bahçeye girdi. Oraya Cevniyye getirilmiş, hurmalıktaki bir eve, en Nu'mân ibn Şerâhîl'in kızı Umeyme'nin evine indirilmişti. O kadının beraberinde ebesi, dadısı da bulunuyordu. Peygamber o kadının yanına girince, ona: "Nefsini bana bağışla!" dedi. Umeyme: Hiç melike bir kadın nefsini kendi teb'asına hibe eder mi? diye karşıladı. Ebû Useyd dedi. ki: Bunun üzerine Peygamber, kadının sinirliliğini yatıştırmak için elini uzatıp onun üzerine koymak istediğinde, Umeyme: "Senden Allah'a sığınırım" dedi. Peygamber de: "Sen hakikaten sığınılacak YüceMakaam'a sığındın!" buyurdu. Sonra Peygamber bizim yanımıza çıktı ve bana: "Yâ Ebâ Useyd! Sen bu Umeyme kadına râzıkıyye (denilen beyaz keten kumaştan biçilmiş) iki kat elbise giydir ve onu ailesinin yanına götürüp onların arasına koy" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Karısını Boşayan Kimse Ye Bu Boşama Caiz Olur Mu? Ve Erkek, Nikâhlı Karısını Talâk İle Karşılar Mı? Bâbı
5311-)
Ve el-Huseyn ibnu'l-Velîd en-Neysâbûriyyu da, Abdurrahmân ibn Gasîl'den; o da Abbâs ibn Sehl'den; o da Bâbası Sehl ibn Sa'd ile Ebû Useyd'den söyledi. Bu ikisi şöyle demişlerdir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), Şerâhîl kızı Umeyme ile evlendi Bu kadın Peygamber'in huzuruna girdirildiğinde, Peygamber elini kadına doğru uzatıp yaydı. Kadın bu hareketten hoşlanmamış gibi davrandı. Bunun üzerine Peygamber, Ebû Useyd'e o kadını çehizleyip hazırlamasını ve ona râzıkî denilen iki kat elbise giydirmesini emretti
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Karısını Boşayan Kimse Ye Bu Boşama Caiz Olur Mu? Ve Erkek, Nikâhlı Karısını Talâk İle Karşılar Mı? Bâbı
5312-)
Bize Abdullah ibn Muhammed tahdîs etti. Bize İbrâhîm ibnu Ebî'l-Vezîr tahdîs etti. Bize Abdurrahmân, Hamza'dan; o da Bâbası Ebû Useyd'den ve Abbâs ibn Sehl ibn Sa'd'dan; o da Bâbası Sehl ibn Sa'd'dan bu geçen hadîsi tahdîs etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Karısını Boşayan Kimse Ye Bu Boşama Caiz Olur Mu? Ve Erkek, Nikâhlı Karısını Talâk İle Karşılar Mı? Bâbı
5313-)
Bize Hemmâm ibn Yahya, Katâde'den tahdîs etti. ki, Ebû Gallâb Yûnus ibn Cubeyr şöyle demiştir: Ben İbn Omer'e: Bir adam karısını hayızlı iken boşamış, dedim, ibn Omer de: Sen İbn Omer'i tanıyor musun? Şübhesiz İbn Omer karısını hayızlı iken boşadı. Akabinde Omer, Peygamber'e bunu zikretti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona: Abdullah'ın karısına dönmesini emretti de "Kadın temiz olduğu zaman onu boşamak isterse, işte o zaman boşasın" buyurdu. ibn Cubeyr dedi. ki: Ben İbn Omer'e: Peygamber senin bu hayızlı iken yaptığın boşamayı bir talâk saydı mı? dedim. İbn Omer: Bana re'yini haber ver: Eğer İbn Omer acz gösterse yahut ahmaklık etse, onun bu hâllerinden dolayı o talâkın sayılması mümteni' olur mu? dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Karısını Boşayan Kimse Ye Bu Boşama Caiz Olur Mu? Ve Erkek, Nikâhlı Karısını Talâk İle Karşılar Mı? Bâbı
5314-)
Sehl ibn Sa'd es-Sâidî(radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Uveymir el-Aclânî, Âsim ibn Adiyy el-Ensârî'ye geldi de ona: Re'yini bana haber ver: Bir adam karısının beraberinde bir adam bulsa, kadının kocası o adamı öldürür, siz de onu kısâsen öldürür müsünüz, yoksa bu kimse nasıl yapmalı? Yâ Âsım, bu müşkil işi bir kerre benim için Rasûlüllah'a soruver, dedi. üzerine Âsim bu mes'eleyi Rasûlüllah'a sordu. Fakat Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu soruları, hoşlanmayıp ayıpladı. O derece ki, Rasûlüllah'tan işittiği sözler Âsım'a ağır geldi. AkabindeÂsım ailesine döndüğü zaman Uveymir geldi ve: Yâ Âsım! Rasûlüllah sana ne söyledi? dedi. da: Sen bana hayır getirmedin. Rasûlüllah, benim O'na sorduğum mes'eleyi çirkin gördü, dedi. Vallahi ben çekinmem, bunu kendim Rasûlüllah'a sorarım, yönelip, insanların ortasında iken Rasûlüllah'a geldi de: Yâ Rasûlallah! Bir kimse karısıyle beraber bir kişiyi (zina üzerinde) bulsa, kadının kocası o erkeği öldürmeli, sonra siz de (kısas olarak) onu öldürmeli misiniz? Yoksa bu adam ne yapmalı? Diye sordu. üzerine Rasûlüllah: "Senin ve kadının hakkında Allah Kur'ân indirdi. Git o kadını getir!” buyurdu. dedi. ki: Bu kankoca (en-Nûr: 6-10 âyetinde öğretildiği üzere) birbirleriyle la'netleştiler. Ben de insanlarla beraber Rasûlüllah'ın yanında idim, la'netleşmeleri bitince Uveymir: Yâ Rasûlallah! Eğer ben bu kadını nikâhımda tutarsam, ona yalan isnâd etmiş(bir yalancı) olurum! dedi. ve Rasûlüllah ona emir vermeden önce, o, kadınını üç talâk ile boşadı. Şihâb: La'netleşmeden sonra karısına üç talâk verip boşamak ve hâkim tarafından infaz edilmek, la'netleşen çiftler hakkında bir kaanûn olageldi, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Yüce Allahın: Boşama İki Defadır, Ondan Sonrası Ya İyilikle Tutmak, Ya Güzellikle Salmaktır... El-bakara: Kavlinden Dolayı Üç Talâk Vermeye Cevaz Veren Kimseler İn Beyânı Bâbı
5315-)
İbnu Şihâb şöyle demiştir.; Bana Urvetu'bnu'z-Zubeyr haber verdi; ona da Âişe (r.anha) şöyle haber vermiştir: Rifâa el-Kurazî'nin karısı Rasûlüllah'a geldi de: Yâ Rasûlallah! Rifâa beni boşamış ve boşamayı kesin yapmıştı. Sonra ben de Abdurrahmân ibnu'z-Zubeyr el-Kurazî ile evlenmiştim. Fakat Abdurrahmân'ın erliği şu elbise saçağı gibi (gevşek)dir, dedi. aleyhi ve sellem): "Sanırım ki sen (eski kocan) Rifâa 'ya dönmek istiyorsun. Fakat (ikinci kocan) Abdurrahmân senin balcağızından, sen de onun balcağızından tatmadıkça bu olmaz" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Yüce Allahın: Boşama İki Defadır, Ondan Sonrası Ya İyilikle Tutmak, Ya Güzellikle Salmaktır... El-bakara: Kavlinden Dolayı Üç Talâk Vermeye Cevaz Veren Kimseler İn Beyânı Bâbı
5316-)
Ubeydullah şöyle demiştir: Bana el-Kaasım ibnu Muhammed, Âişe(r.anha)'den şöyle tahdîs etti: Bir kimse karısını üç talâk ile boşamış. Sonra kadın başka bir erkekle evlenmiş. İkinci koca da (kadınla cima yapamadan) kadını boşamış. Bu ikinci koca kadını boşadıktan sonra, kadının ilk kocasına varması halâl olur mu? diye Peygamber'e soruldu. aleyhi ve sellem) de: "İkinci erkek kadının balcığından, birinci erkeğin tatması gibi tatmadıkça halâl olmaz" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Yüce Allahın: Boşama İki Defadır, Ondan Sonrası Ya İyilikle Tutmak, Ya Güzellikle Salmaktır... El-bakara: Kavlinden Dolayı Üç Talâk Vermeye Cevaz Veren Kimseler İn Beyânı Bâbı
5317-)
Bize Müslim ibn Subayh, Mesrûk'tan tahdîs etti. ki, Âişe(r. anha): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizleri muhayyer kıldı da bizler Allah'ı ve Rasûlü'nü tercih ettik ve O bu muhayyer kamayı bizim üzerimize bir şey (yani talâk) saymadı, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Kadınlarını Kendilerini Boşamaları Yâhud İsmette Devam Etmeleri Arasında Muhayyer Kılan Kimse Bâbı
5318-)
Bize Âmir eş-Şa'bî tahdîs etti. ki, Mesrûk şöyle demiştir: Ben Âişe'ye hıyereden(yani erkeğin karışını talâk hususunda muhayyer kılmasından) sordum. Âişe (r. anha): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bizleri muhayyer kıldı, fakat bu bir talâk mı oldu? dedi. Karım beni tercih edecek olduktan sonra, ben karımı bir kerre yahut yüz kerre muhayyer kılmaktan bir endîşe duymam, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Kadınlarını Kendilerini Boşamaları Yâhud İsmette Devam Etmeleri Arasında Muhayyer Kılan Kimse Bâbı
5319-)
İmâm el-Leys de Nâfi'den söyledi. İbn Omer, karısını üç talâk ile boşayan kimsenin hükmü sorulduğu zaman: "Eğer sen kadınını bir kerre yahut iki kerre boşadıysan (senin karına dönme hakkın vardır). Çünkü Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bana bunu emretti. Eğer sen karını üç talâkla boşadıysan artık o kadın başka bir erkekle evleninceye kadar sana haram olmuştur" derdi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Zevcesine Hitaben Sen Bana Haramsın Diyen Kimse Bâbı
5320-)
Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Bir adam karısını kesin olarak boşadı. Kadın da boş bir adamla evlendi. Akabinde o ikinci kocası da kadını boşadı. İkinci kocanın erkeklik âleti elbise saçağı gibi gevşek idi. Bu sebeble arzu etmekte olduğu cinsî münâsebetten hiçbirşeye ulaşamadı. Bunun üzerine çok geçmeden kadını boşadı. Kadın, Peygamber'e geldi de: Yâ Rasûlallah! Birinci kocam beni kesin olarak boşadı. Sonunda ben de ondan başka bir erkekle evlendim. Bu ikinci erkek benimle zifafa girdi, ondaki erkeklik âleti ancak elbisenin saçağı gibi gevşekti. O bana ancak bir defa yaklaştı, benden hiçbirşeye ulaşamadı (yani cima yapamadı). Şimdi ben ilk kocama halâl olur muyum? diye sordu. aleyhi ve sellem): kocan senin balcığından tadıncaya kadar, sen de onun balcığından tadıncaya kadar sen birinci kocana halâl olmazsın" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Zevcesine Hitaben Sen Bana Haramsın Diyen Kimse Bâbı
5321-)
Saîd ibn Cubeyr, İbn Abbâs'tan: Erkek, karısını kendisine haram kıldığı zaman bu söz birşey(yani talâk) değildir, derken işitmiş olduğunu haber vermiştir. yine İbn Abbâs(buna delîl getirerek):"And olsun Allah'ın Rasûlü'nde sizin için pek güzel bir örnek vardır..." (el-Ahzâb:21) âyetini söylemiştir
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Bâb: Ey Peygamber, Sen Zevcelerinin Hoşnûdluğunu Arayarak Allahın Sana Halâl Kıldığı Şeyi Niçin Kendine Haram Ediyorsun... Et-talâk:
5322-)
ibn Cureyc şöyle demiştir: Atâ ibn Ebî Rebâh, Ubeyd ibn Umeyr'den şöyle derken işittiğini söyledi: Ben Âişe (r.anha)'den şöyle derken işittim: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyneb ibnetu Cahş'ın yanında eğlenir ve onun yanında bal şerbeti içerdi. Bunun üzerine Hafsa ile ben birbirimizle şöyle tavsiyeleştik: İkimizden hangimizin yanına Peygamber girerse, O'na: Ben Sen'den megâfir kokusu duyuyorum, Sen megâfir mi yedin? desin, dedik. iki kadından birinin yanına girince, o kadın bu sözü Peygamber'e söyledi. Peygamber de: (ben megâfir yemedim). Fakat Zeyneb bintu Cahş'ın yanında bal şerbeti içtim. Artık bir daha onu içmeğe dönmem" dedi. bunun üzerine şu âyetler indi: "Ey Peygamber! Sen zevcelerinin hoşnûdluğunu arayarak Allah 'in sana halâl kıldığı şeyi niçin(kendine) haram ediyorsun? (Bununla beraber üzülme) Allah çok mağfiret edici, çok merhamet eyleyicidir. Allah sizin için yeminlerinizin çözümlüğünü farz kılmıştır. Allah sizin yardımcınızdır ve O hakkıyle bilendir, tam hüküm ve hikmet sahibidir. Hani Peygamber, zevcelerinden birine gizli bir söz söylemişti. Bunun üzerine o açıklayınca,(Peygamber) bunun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Artık bunu kendisine söyleyince, o zevce: 'Bunu sana kim haber verdi?' dedi. (Peygamber de:) 'Bana herşeyi bilen, herşeyden haberdâr olan Allah haber verdi' dedi. Eğer ikiniz de Allah 'a tevbe ederseniz ne iyi, çünkü ikinizin de kalbleriniz eğildi. Yok, onun aleyhinde birbirinize arka verirseniz, hiç şübhesiz Allah bizzat onun yardımcısıdır, Cebrail de, mü 'minlerin sâlih olanları da. Bunların ardından bütün melekler de ona yardımcıdırlar" (et-Tahrîm: 1-4). âyetteki"Eğer tevbe ederseniz" deki tesniye zamiri, Âişe ile Hafsa'ya âiddir. "Hani Peygamber zevcelerinden birine gizli bir söz söylemişti" fıkrası da"Hayır, ben bal şerbeti içtim" sözüne işarettir
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Bâb: Ey Peygamber, Sen Zevcelerinin Hoşnûdluğunu Arayarak Allahın Sana Halâl Kıldığı Şeyi Niçin Kendine Haram Ediyorsun... Et-talâk:
5323-)
Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûhıllah(sallallahü aleyhi ve sellem) balı ve tatlıyı severdi, ikindi namazından döndüğü zaman kadınlarının yanına girer ve onlardan birinin yanına yaklaşırdı. Bir gün Omer'in kızı Hafsa'nın yanına girdi de, orada kalmakta olduğundan daha çok kaldı. Ben bunu kıskandım (ve bunun sebebini soruşturdum). Bana: Hafsa'ya, kavminden bir kadın küçük bir çömlek bal hediye etti., o da bu baldan Peygamber'e şerbet içirdi, denildi. de kendi kendime: Vallahi biz bunun için muhakkak bir hile yaparız! dedim. Şevde bintu Zem'a'ya şöyle dedim: Biraz sonra Rasûlüllah muhakkak sana yaklaşacaktır. Sana yaklaştığında O'na: Sen megâfîr mi yedin? dersin, O da sana: Hayır, diyecektir. Bunun üzerine sen de O'na: Sen'den hissetmekte olduğum bu koku nedir? dersin. O da sana muhakkak: Hafsa bana bal şerbeti içirmişti! diyecektir. Sen de O'na:. O balın arısı urfut ağacından toplamıştır! dersin. Bana geldiğinde ben de böyle söyleyeceğim. Yâ Safiyye, sen de böyle söyle! dedim bu ta'lîmâtın tatbik suretini şöyle anlatmıştır: Şevde şöyle diyordu: Vallahi çok geçmedi Rasûlüllah kapının önünde durdu. Yâ Âişe, senden korktuğum için bana emrettiğin sözü hemen Rasûlüllah'a oracakta iken söylemek istedim. dedi. ki:) Rasûlüllah ona yaklaşınca, Sevde O'na: Yâ Rasûlallah, sen megâfîr zamkı mı yedin? demiş O da: "Hayır!" diye cevâb vermiş. Sevde: Sen'den hissetmekte olduğum bu koku nedir? demiş. Rasûlüllah: "Hafsa bana bal şerbeti içirmişti!" buyurmuş. Sevde: O balın arısı urfut ağacında yayılmış! demiş. Rasûlüllah benim odama dönüp geldiğinde ben de bu sözlerin benzerini söyledim. Safiyye'ye gittiğinde o da bunların benzerini söylemişti. Sonra Rasûlüllah dönüp Hafsa'nın nevbetinde yanına vardığında, Hafsa: Yâ Rasûlallah! Sana o bal şerbetinden içireyim mi? diye sorduğunda Rasûlüllah: "Hayır, benim ona ihtiyâcım yoktur!" buyurdu. Âişe (rivayetine son vererek) dedi. ki: Şevde bana: Vallahi biz Rasûlüllah'ı bal şerbetinden mahrum ettik, diyordu. de Sevde'ye: Sus! dedim(ve Hafsa hakkındaki hîle ve tedbîrimizin duyulmasını istemedim)
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Bâb: Ey Peygamber, Sen Zevcelerinin Hoşnûdluğunu Arayarak Allahın Sana Halâl Kıldığı Şeyi Niçin Kendine Haram Ediyorsun... Et-talâk:
5324-)
Bize Katâde, Zurâre ibn Evfâ'dan; o da Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den tahdîs etti. ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şübhesiz Allah benim ümmetimden nefislerinin söylediği şeyleri (yânı gönüllerinden geçen yaramaz hâtıraları), kişi onları işlemedikçe yahut diliyle söylemedikçe cezalandırmaktan vazgeçmiştir" buyurdu. Katâde: Kişi karısını gönlünde gizlice boşadığı zaman, onun bu boşaması hiçbirşey değildir, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Öfke, Zorlama, Sarhoşluk Ve Delilik Hâllerinde Verilen Talâkın Hükmü; Sarhoşla Delinin İşlerinin Hükmü Yânı Bunların Sözleri Ve İşlerindeki Hükümleri Bir Midir, Ayrı Mıdır?; Talâkta Meydana Gelen Yanılma Ve Unutmanın Hükmü; Yanılma Ve Unutmakla Meydana Gelen Şirkin Ve Diğer İşlerin Hükümleri Nin Kişilerin Niyetlerine Bağlı Olduğu Bâbı
5325-)
İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Ebû Seleme ibnu Abdirrahmân, Câbir ibn Abdillah(radıyallahü anh)'tan şöyle haber verdi: Eslem kabilesinden bir adam Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde iken geldi de, kendisinin zina etmiş olduğunu söyledi. Peygamber ondan yüz çevirdi. Bu sefer o zât, Peygamberin yüzünü döndürdüğü tarafa geçti ve kendi nefsi aleyhine dört kerre şehâdet etti. Bunun üzerine Peygamber onu çağırdı da: "Sende delilik var mı? Sen evlendin mi?" diye sordu. O zât: Evet evlendim, dedi. üzerine Peygamber, onun(bayram namazı kılınan) musallada taşlanmasını emretti. Taşlar ona isabet edip ıztırab verince kaçtı, nihayet Harre'de yetişildi de öldürüldü
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Öfke, Zorlama, Sarhoşluk Ve Delilik Hâllerinde Verilen Talâkın Hükmü; Sarhoşla Delinin İşlerinin Hükmü Yânı Bunların Sözleri Ve İşlerindeki Hükümleri Bir Midir, Ayrı Mıdır?; Talâkta Meydana Gelen Yanılma Ve Unutmanın Hükmü; Yanılma Ve Unutmakla Meydana Gelen Şirkin Ve Diğer İşlerin Hükümleri Nin Kişilerin Niyetlerine Bağlı Olduğu Bâbı
5326-)
ez-Zuhrî şöyle demiştir: BanaEbû Seleme ibnu Abdirrahmân ile Saîd ibnu’l-Müseyyeb haber verdiler ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde iken Eslem kabilesinden bir adam geldi de, O'na nida edip: Yâ Rasûlallah! Şübhesiz bu hayırdan en geri (en alçak) olan adam -kendisini kasdediyor- zina etmiştir, dedi. ondan yüz çevirdi. Bu sefer o zât, Rasûlüllah'ın yüzünü döndürdüğü tarafa geçti de yine: Yâ Rasûlallah! Şübhesiz ki bu en geri olan adam zina etmiştir, dedi. ondan yine yüz çevirdi. Bu sefer o zât yine Rasûlüllah'ın yüzünü döndürmüş olduğu tarafa çekildi de, O'na karşı aynı sözü söyledi. Rasûlüllah yine ondan yüz çevirdi. O zât da dördüncü defa olarak Rasûlüllah'ın yüzünü döndürdüğü tarafa çekildi. Böylece kendisi aleyhine dört kerre şehâdet edince, Rasûlüllah onu çağırdı da: "Sende delilik var mı?" diye sordu. O zât: Hayır(yoktur), dedi. Bunun üzerine Peygamber: "Bunu götürünüz ve taşlayınız!" emrini verdi. O zât evlenmiş hâlde idi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Öfke, Zorlama, Sarhoşluk Ve Delilik Hâllerinde Verilen Talâkın Hükmü; Sarhoşla Delinin İşlerinin Hükmü Yânı Bunların Sözleri Ve İşlerindeki Hükümleri Bir Midir, Ayrı Mıdır?; Talâkta Meydana Gelen Yanılma Ve Unutmanın Hükmü; Yanılma Ve Unutmakla Meydana Gelen Şirkin Ve Diğer İşlerin Hükümleri Nin Kişilerin Niyetlerine Bağlı Olduğu Bâbı
5327-)
Ve yine ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Câbir ibn Abdillah el-Ensârî'den bir kimse haber verdi ki, Câbir şöyle demiştir: Ben o zâtı taşlayanların içinde bulundum. Hepimiz onu Medine'deki musallada taşladık. Taşlar isabet edip canını acıtınca hızlıca kaçtı. Nihayet biz ona Harre'de yetiştik ve taşladık, sonunda öldü.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Öfke, Zorlama, Sarhoşluk Ve Delilik Hâllerinde Verilen Talâkın Hükmü; Sarhoşla Delinin İşlerinin Hükmü Yânı Bunların Sözleri Ve İşlerindeki Hükümleri Bir Midir, Ayrı Mıdır?; Talâkta Meydana Gelen Yanılma Ve Unutmanın Hükmü; Yanılma Ve Unutmakla Meydana Gelen Şirkin Ve Diğer İşlerin Hükümleri Nin Kişilerin Niyetlerine Bağlı Olduğu Bâbı
5328-)
Bize Ezher ibnu Cemîl tahdîs etti. Bize Abdulvahhâb es-Sakafî tahdîs etti. Bize Hâlid el-Hazzâ, İkrime'den; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'dan şöyle tahdîs etti: Sabit ibn Kays'ın karısı, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldi de: Yâ Rasûlallah!(Kocam) Sabit ibn Kays; ben ona ne ahlâk, ne de dîn hususunda darılmıyorum. Lâkin ben (kocamı çirkin gördüğümden) müslümânlık hayâtımda küfrü çirkin buluyorum(bu sebeble kocamdan ayrılmak istiyorum), dedi. üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sen Sâbit'in vaktiyle mehr verdiği bustânını kendisine geri verir misin?" diye sordu. Evet(geri veririm)» dedi. Rasûlüllah, Sabit ibn Kays'a: "Bahçeyi kabul et ve bu kadını bir talâk ile boşa!" buyurdu. Abdillah el-Buhârî: Şeyhim Ezher ibnu Cemîl, bu hadîsi İbn Abbâs'a varan senedle rivayet etmesinde mutâbaa olunmuyor, dedi. (Çünkü başkaları bunu İkrime'den mürsel olarak rivayet etmiş, İbn Abbâs'ı zikretmemişlerdir).
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Hul Ve Huluda Talâk Nasıl Olur Bâbı
5329-)
Bize Hâlid et-Tahhân, Hâlid el-Hazzâ'dan; o da İkrime'den(mürsel olarak): Abdullah ibn Ubeyy'in kızkardeşi şeklinde bu hadîsi tahdîs etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o kadına: "Sen onun bahçesini kendisine geri verir misin?" diye sordu. Kadın da: Evet, deyip, bahçeyi kocasına geri verdi. Peygamber de kocasına kadını boşamasını emretti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Hul Ve Huluda Talâk Nasıl Olur Bâbı
5330-)
İbrâhîm ibn Tahmân, Hâlid el-Hazzâ'dan o da İkrime'den; o da İbn Abbâs'tan söyledi ki, İbn Abbâs şöyle demiştir: Sabit ibn Kays'ın karısı, Rasûlüllah'a geldi de: Yâ Rasûlallah! Ben kocam Sâbit'e, dîn ve ahlâk hususlarında gücenip darılmıyorum. Lâkin ben(onu sevmediğimden dolayı, geçinmesinde) ona takat getiremiyorum, dedi. "Öyleyse bahçesini Sâbit'e geri vereceksin!" buyurdu. Kadın da: Evet, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Hul Ve Huluda Talâk Nasıl Olur Bâbı
5331-)
İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Sabit ibn Kays ibn Şemmâs'ın karısı Peygamber'e geldi de: Yâ Rasûlallah! Ben Sâbit'e dîn ve ahlâk hususunda ukubetle ceza vermiyorum, fakat ben kufrânu’l-aşîr yapmaktan (yani kocanın haklarında taksir yapmaktan) korkuyorum, dedi. aleyhi ve sellem) da: "Sâbit'e bahçesini geri verecek misin?' diye sordu. Kadın. Evet, deyip Sâbit'e bahçesini geri verdi, Rasûlüllah da Sâbit'e kadınından ayrılmasını emretti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Hul Ve Huluda Talâk Nasıl Olur Bâbı
5332-)
Bize Süleyman ibn Harb tahdîs etti. Bize Hammâd, Eyyûb'dan; o da îkrime'den Sâbit'in karısı Cemile... diye tahdîs edip hadîsin tamâmım zikretti
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Hul Ve Huluda Talâk Nasıl Olur Bâbı
5333-)
Bize el-Leys, Abdullah ibnu Ebî Muleyke'den; o da el-Mısver ibn Mahrame ez-Zuhrî'den tahdîs etti. O: Ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, şöyle buyuruyordu, demiştir: "Mugîre oğulları benden Alî'nin, onların kızı ile nikâh olması hususuna izin istediler. Ben buna izin vermem..."
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Karı-koca Arasının Açılması, Zaruret Sırasında Hâkim Hulu Yapmaya İşaret Eder Mi? Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
5334-)
Peygamber’in zevcesi Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Berîre hakkında üç tane sünnet (yani kaanûn) meydana gelmiştir: Bu sünnetlerin biri şudur: Berîre hürriyete kavuşturuldu da akabinde kocası hakkında muhayyer kılındı. (İkinci sünnet şudur:)Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Berîre hakkında:"Velâ hakkı, hürriyete kavuşturanındır" buyurdu. Bir de Rasûlüllah içeriye girdi. Tencerede ocak üstünde, içinde et kaynıyordu. Rasûlüllah'a evdeki katıklardan ekmekle bir katık yaklaştırıldı. Rasûlüllah. "Ben içinde et pişen bir tencere görmedim mi?" buyurdu. Oradakiler: Evet, lâkin bu Berîre'ye sadaka verilmiş bir ettir. Sen de sadaka yemezsin! dediler. "O, Berîre'ye sadakadır, ondan da bize hediyedir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Bâb: Evli Cariyenin Satılması Talâk Olmaz
5335-)
Bize Şu'be ile Hemmâm ibh Yahya, Katâde'den; o da İkrime'den tahdîs etti. ki, İbn Abbâsradıyallahü anhüma, Berîre'nin kocası Mugîs'i kasdederek: Ben onu bir köle olarak gördüm, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Câriye, Kölenin Nikâhı Altında İken Hürriyete Kavuştuğunda Muhayyer Kılınması Bâbı
5336-)
Bize Eyyûb es-Sahtıyânî, İkrime'den tahdîs etti. ki, İbn Abbâsradıyallahü anhüma, Berîre'nin kocasını kasdederek: Şu, Fulân oğullarının kölesi Mugîs'tir. Hâlâ gözümün önünde ona bakıyor gibiyim: Mugîs, Medîne sokaklarında ayrılmasına ağlayarak Berîre'nin arkasından giderdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Câriye, Kölenin Nikâhı Altında İken Hürriyete Kavuştuğunda Muhayyer Kılınması Bâbı
5337-)
Bize Abdulvahhâb, Eyyûb'dan; o da İkrime'den tahdîs etti. ki, İbn Abbâsradıyallahü anhüma şöyle demiştir: Berîre'nin kocası Fulân oğullarına âid Mugîs denilen siyah bir köle idi. Hâlâ gözümün önünde görür gibiyim: Zavallı Mugîs, Medîne sokaklarında Berîre'nin arkasında dolaşır dururdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Câriye, Kölenin Nikâhı Altında İken Hürriyete Kavuştuğunda Muhayyer Kılınması Bâbı
5338-)
Bize Hâlid el-Hazzâ, İkrime'den; o da İbn Abbâs'tan şöyle tahdîs etti: Berîre'nin kocası Mugîs denilen bir köle idi (Berîre'yi çılgınca severdi.) Hâlâ gözümün önünde görür gibiyim: Zavallı Mugîs (onu razı edip de kendisini tercih etmesi için) ağlayarak ve gözyaşları sakalının üzerinde akarak Berîre'nin arkasında döner dolaşırdı. Bir kerre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) babam Abbâs'a: "Yâ Abbâs Mugîs'in Berîre'ye olan aşırı sevgisine, Berîre'nin de Mugıs'e olan buğzuna, nefretine hayret etmez misin?" buyurdu. da Peygamber, Berîre'ye: "Keski şu Mugîs'e dönsen olmaz mı?" buyurdu. Berîre de: Yâ Rasûlallah! Ona dönmemi emrediyor musun? dedi. Peygamber: "Hayır, ben (emretmiyorum) ancak şefaat ediyorum" buyurdu. de: Öyleyse benim o adama ihtiyâcım yoktur! Dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Berîrenin Kocası Hakkında Şefaat Etmesi Bâbı
5339-)
Bize Şu'be, el-Hakem ibn Uteybe'den; o da İbrâhîm en-Nahaî'den; o da el-Esved ibn Yezîd'den haber verdi ki, Âişe (r. anha), Berîre'yi satın almak istedi, fakat efendileri velâ hakkının kendilerine âid olmasını şart kılmalarından başka türlü satışa razı olmadılar. Âişe de bu vaziyeti Peygamber'e zikretti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sen Berîre 'yi satın al ve hürriyete kavuştur. Çünkü velâ hakkı ancak hürriyete kavuşturanındır" buyurdu. yanına bir et getirildi de: Bu, Berîre'ye sadaka verilen ettir, denildi. Bunun üzerine Peygamber: "O, Berîre'ye bir sadakadır, bize de(ondan) hediyedir" buyurdu. Âdem ibn Ebî Iyâs tahdîs etti. Bize Şu'be tahdîs edip 'Berîre kocasından muhayyer kılındı" fıkrasını ziyâde etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Bâb:
5340-)
Bize Kuteybe tahdîs etti. Bize el-Leys, Nâfi'den tahdîs etti. ki, İbn Omer'e Hrıstiyan ve Yahûdî kadınlarının nikâh edilmesinin hükmünden sorulduğunda: Şübhesiz Allah müşrik kadınlarını mü'min erkeklere haram kılmıştır. Ben, İsâ Allah'ın kullarından bir kul olduğu hâlde, bir kadının kendi Rabb'inin İsâ olduğunu söylemesinden daha büyük bir müşriklik bilmiyorum, der idi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
5341-)
Bize Hişâm es-San'ânî, İbn Cureyc'den haber verdi.Ve Atâ (el-Horâsânî), İbn Abbâs'tan söyledi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ile mü'minler ve müşrikler iki menzile üzerinde bulunuyorlardı: Birincisi harb ehli olan müşriklerdi ki, Peygamber onlara mukaatele eder, onlar da Peygamber'e mukaatele ederlerdi. İkincisi ahd ehli olan müşriklerdi ki, Peygamber bunlara mukaatele etmez, onlar da Peygamber'e mukaatele etmezlerdi. Harb ehli olan müşriklerden bir kadın Medine'ye müslümân olarak hicret edince, üç hayız görünceye ve temizleninceye kadar evlenilmek üzere tâlib olunmazdı(Çünkü bu kadın, İslâm'a girmesi ve hicreti sebebiyle hürre kadınlardan olmuştu.) Temizlendiği zaman onunla nikâh yapmak halâl olurdu. Eğer o kadın Medine'de başka erkekle nikâh etmeden önce eski kocası hicret edip gelirse, bu kadın ilk nikâhı ile kocasına geri verilirdi. Ve yine harb ehli olan müşriklerden erkek bir köle yahut bir câriye hicret edip gelirlerse, bunların her ikisi de hürdürler. Bunlara da(Mekke'den Medîne'ye hicret eden) Muhâcirler'e olan haklar (yani tam İslâm hürmeti ve hürriyet) vardı. Atâ, ahd ehlinin kıssasından da Mucâhid'in hadîsi gibi zikretti: O da şudur: Eğer ahd ehli olan müşriklerden bir erkek köle yahut bir câriye hicret edip gelirse, bunlar o müşriklere geri verilmez de bunların kıymetleri bedelleri geri verilirdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Müşrik Kadınlardan İslâma Girenlerin Nikâhı Ve İddetleri Bâbı
5342-)
Yine Atâ, geçen isnâdla İbn Abbâs'tan söyledi: Karîbe -yahut Kureybe- bintu Ebî Umeyye -ki Ümmü Seleme'nin kızkardeşidir- Omer ibnu'l-Hattâb'ın nikâhında idi. Omer onu boşadı, müteakiben o kadınla Muâviye ibn Ebî Sufyân evlendi. Ebû Sufyân'ın kızı Ümmü'l-Hakem de -ki bu kadın Muâviye ile Ümmü Habîbe'nin baba bir kızkardeşleri idi- Iyâd ibn Ganin el-Fıhrî'nin nikâhında idi. Bu Iyâd, Ümmü'l-Hakem'i boşadı. Akabinde bu kadınla Abdullah ibnu Usmân es-Sakafî evlendi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Müşrik Kadınlardan İslâma Girenlerin Nikâhı Ve İddetleri Bâbı
5343-)
Abdu'l-vâris, Hâlid el-Hazzâ'dan; o da İkrime'den; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan olmak üzere söyledi: Nasrâniyye bir kadın, kocasından bir saat önce İslâm'a girdiğinde, o kadın, kocasına haram olmuştur. Ebû Dâvûd ibnu Ebil-Furât da İbrâhîm es-Sâığ'dan söyledi ki, o şöyle demiştir: Atâ ibn Ebî Rebâh'a: Ahd ehli olan zımmîlerden bir kadın İslâm'a girse, ondan sonra da kadın daha iddet içinde iken kocası İslâm'a girse, kadın o kocanın karısı mıdır? diye soruldu. Hayır, ancak kadının yeni bir nikâh ve yeni bir sadak istemesi vardır (Çünkü İslâm, aralarını ayırmıştır), diye cevâb verdi. ibn Cebr de: Kadın İslâm'a girdiği zaman, henüz iddeti içinde iken kocası da İslâm'a girse, kadını ile evlenir, demiştir. (Buhârî, Atâ'nın geçen sözünü kuvvetlendirmek için şu âyeti delîl getirdi:) Yüce Allah:"Bunlar onlara halâl değildir, onlar da bunlara halâl olmazlar" (el-Mümtehıne: 10) buyurdu.(yânı kadın müslime olarak çıkışıyle, aralarında ayrılık vukû'a geldiği için, aralarında halâllık kalmamıştır).
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Bâb: Zımmînin Yâhud Harbînin Nikâhındaki Müşrike Yâhud Nasrâniyye Bir Kadın İslâma Girdiği Zaman Hüküm Nasıldır? Sırf İslâma Girişi İle Aralarında Ayrılık Hâsıl Olur Mu Yâhud Kadına Muhayyerlik Mi Sabit Olur?
5344-)
İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Urve ibu'z-Zubeyr haber verdi ki, Peygamber'in zevcesi Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Mü'min kadınlar(fetihten evvel Mekke'den) Peygamber'e muhacir olarak geldikleri zaman, Yüce Allah'ın "Ey îmân edenler, mü 'min kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman, onlan imtihan ediniz..." (el-Mumtehıne:10) kavliyle, Peygamber onları imtihan ederdi. dedi. ki: Mü'min kadınlardan bu âyetteki şartları ikrar edenler, imtihanı ikrar etmiş olurdu. Kadınlar sözleri ile bu şartları ikrar ettikleri zaman Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara: "Sizler ikrar ettiniz, artık gidiniz; ben sizlerle bey'atlaşmışımdır" derdi. dedi. ki: Allah'a yemînle söylerim ki, hayır, Rasûlüllah'ın eli bu bey'atlaşmada kesin olarak hiçbir kadının eline dokunmadı. Rasûlüllah kadınlarla sâdece sözle bey'at yapmıştır. Vallahi Rasûlüllah kadınlar üzerine Allah'ın kendisine emrettiği taahhüdlerden başka bir taahhüd almadı. Kadınlardan bey'at ahdi aldığı zaman onlara hitaben sâdece söz olarak:"Ben sizlerle bey'atlaştım" buyururdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Bâb
5345-)
Humeyd et-Tavîl, Enes ibn Malîk (radıyallahü anh)'ten şöyle derken işitmiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlarından ıylâ yemini yapmış, ayağı evinden ayrılmış ve kendisine âid olan yüksekçe bir odada yirmidokuz gece ikaamet etmişti. Sonra aşağıya indi. Kendisine: Yâ Rasûlallah! Sen bir ay ayrı kalmaya yemîn etmiştin? dediler. üzerine Rasûlüllah: "Bu ay yirmidokuz gündür" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı: Kadınlarına Yaklaşmamaya Yemîn Edenler İçin Dört Ay Beklemek Vardır. Eğer Erkekler O Müddet İçinde Keffâretle Kadınlarına Dönerlerse, Şübhe Yok Ki, Allah Cidden Mağfiret Edici, Çok Merhamet Eyleyicidir El-bakara;
5346-)
Bize el-Leys, Nâfi'den tahdîs etti. ki, İbn Omer (radıyallahü anh) geçen el-Bakara: 226. âyette Yüce Allah'ın ismini söylemiş olduğu "Iylâ" hakkında: O dört aylık müddetten sonra hiçbir kimseye ya iyilikle kadını tutması yahut da talâka azmetmesi şıkklarından başka birşey halâl olmaz, nitekim Azîz ve Celîl Allah da böyle emretti, der idi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı: Kadınlarına Yaklaşmamaya Yemîn Edenler İçin Dört Ay Beklemek Vardır. Eğer Erkekler O Müddet İçinde Keffâretle Kadınlarına Dönerlerse, Şübhe Yok Ki, Allah Cidden Mağfiret Edici, Çok Merhamet Eyleyicidir El-bakara;
5347-)
Buhârî dedi. ki: Ve bana İsmâîl ibn Ebî Uveys şöyle dedi: Bana Mâlik, Nâfi'den; o da İbn Omer'den şöyle tahdîs etti: "Iylâ" zamanından i'tibâren dört ay geçince, erkek bizzat boşayıncaya kadar hüküm durdurulur. Erkek bizzat boşayıncaya kadar üzerine talâk vâki' olmaz, demiştir. İşte bu "erkek bizzat boşamadıkça talâk vâki' olmaz” görüşü Usmân'dan, Alî'den, Ebu'd-Derdâ'dan, Âişe'den ve Peygamber'in sahâbîlerinden olan oniki kişiden de zikrolunuyor
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı: Kadınlarına Yaklaşmamaya Yemîn Edenler İçin Dört Ay Beklemek Vardır. Eğer Erkekler O Müddet İçinde Keffâretle Kadınlarına Dönerlerse, Şübhe Yok Ki, Allah Cidden Mağfiret Edici, Çok Merhamet Eyleyicidir El-bakara;
5348-)
Bize Sufyân ibn Uyeyne, Yahya ibn Saîd'den; o da el-Munbais'in âzâdlısı Yezîd'den tahdîs etti: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e koyun yitiğinin hükmünden sorulduğunda: "Sen onu (i'lân etmek üzere) al. Çünkü o senin yahut başka bir mü'min kardeşinin yahut da kurdundur" buyurmuştur. deve yitiğinin hükmü soruldu da bu sefer Peygamber öfkelendi ve iki yanağı kızardı, akabinde: "Ondan sana ne? Onun gezecek pabucu ve su tulumu berâberindedir. Sahibi ona kavuşuncaya kadar, kendi kendine suyu içer, ağaçları (veya uzun otları) yer" buyurdu. yerde bulunmuş şeyin hükmü soruldu. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Ağzının bağını ve kabını iyice tanı, sonra onu bir sene i'lân et. Onu tanıyıp bilen kimse gelirse (kendisine verirsin), kimse gelmezse onu kendi malına karıştır" buyurdu. ibn Uyeyne şöyle dedi: Ben Rabîa ibn Ebî Abdirrahmân'a kavuştum da ondan bu hadîsten başka birşey ezberlemedim. Ben kendisine: el-Munbais'in âzâdlısı olan Yezîd'in bulunmuş hayvanın işi hakkındaki hadîsine ne dersin(yani bana bu Yezîd'in, bulunmuş hayvan hakkındaki hadîsinden haber ver)! O hadîs Zeyd ibn Hâlid'den midir? diye sordum. Evet ondandır, diye cevâb verdi. dedi. ki: Hadîsi bana mürsel olarak tahdîs eden Yahya ibn Saîd şöyle dedi: Ve Rabîa, el-Munbais'in âzâdlısı olan Yezîd'den; o da Zeyd ibn Hâlid'den şeklinde söylüyordu. dedi. ki: Ben Rabîa'ya kavuştum da ona yukarıda geçen (Sen bu Yezîd'in bulunmuş hayvanın işi hakkındaki hadîsine ne dersin?) sorusunu söyledim
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Ailesi İçinde İken Kaybolan Kimsenin Ve Malı İçinde İken Kaybolmuş Şeyin Hükmü Bâbı
5349-)
Bize İbrâhîm ibn Tahmân, Hâlid el-Hazzâ'dan; o da İkrime'den tahdîs etti. ki, İbn Abbâs radıyallahü anhüma: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) devesine binmiş olarak tavaf etti. ve el-Haceru'l-Esved'in bulunduğu köşeye her gelişinde, elindeki (mıhcen denilen çengelli) deynekle ona istilâm için işaret etti. ve tekbîr getirdi... demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Talâkta Ve Diğer Şerî İşlerde Anlatıcı İşaretin Hükmü Bâbı
5350-)
Ve Zeyneb ibnetu Cahş (radıyallahü anh) da şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): ilahe ille'llâh, vukû'u yaklaşan bir şerrden vay Arab'ın hâline! Bu gün Ye'cûc ve Me'cûc'un seddinden şunun ve şunun gibi bir delik açıldı!" buyurdu. da (baş parmağıyle onu ta'kîb eden şehâdet parmağını) halka şeklinde bağladı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Talâkta Ve Diğer Şerî İşlerde Anlatıcı İşaretin Hükmü Bâbı
5351-)
Bize Seleme ibn Alkame, Muhammed ibn Sîrîn'den tahdîs etti. ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ebû'l-Kaasım (sallallahü aleyhi ve sellem): "Cumuada öyle bir saat vardır ki, bir müslümân kul namazda bulunup ve o saate rast getirip Yüce Allah'tan bir hayır isterse, muhakkak Allah ona dilediğini verir" buyurdu. ve o saatin kısa olduğunu anlatmak için eli ile ve baş parmağını orta ve adsız parmaklarının ortasına (yani iç tarafına) koyarak İşaret etti. Peygamber bu işaretle onun süresini azaltıyor, dedik. Buhârî bundan sonra Abdulazîz el-Uveysî şöyle dedi. diyerek, gelecek hadîsin isnadına başladı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Talâkta Ve Diğer Şerî İşlerde Anlatıcı İşaretin Hükmü Bâbı
5352-)
Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir Yahûdî, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bir cariyeye saldırdı da üzerinde bulunan zînet eşyalarını aldı, başını da ezdi. Ailesi o cariyeyi Rasûlüllah'a getirdiler. Câriye hayâtının son nefeslerinde idi, dili de tutulmuş hâldeydi. hâlde Rasûlüllah ona, kendisini öldürenden başka bir kimse için: "Seni Fulân mı öldürdü?" diye sordu. Câriye başıyle "Hayır!" işareti yaptı. yine onu öldürenden başka bir diğer kimse için de sordu. Câriye yine başıyla "Hayır!" işareti yaptı. Rasûlüllah bu defa onun kaatili için: "Seni Fulân kimse mi öldürdü?" diye sordu. Bu sefer kadın yine başıyle "Evet!" işareti yaptı. üzerine Rasûlüllah emretti de o Yahudi'nin başı iki taş arasında ezildi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Talâkta Ve Diğer Şerî İşlerde Anlatıcı İşaretin Hükmü Bâbı
5353-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh): Ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den eliyle doğu tarafına işaret ederek "Fitne işte şuradadır" buyururken işittim, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Talâkta Ve Diğer Şerî İşlerde Anlatıcı İşaretin Hükmü Bâbı
5354-)
Abdullah ibn Ebî Evfâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz bir seferde Rasûlüllah'ın beraberinde idik. Güneş battığı zaman bir kimseye: "Haydi bineğinden in de bana sevîk bulamacı yap!" buyurdu. zât: Yâ Rasûlallah! Akşama girseydin! dedi. Sonra Rasûlüllah yine: "în de bana sevîk karıştır!" buyurdu. O zât yine: Yâ Rasûlallah! Akşama girseydin, çünkü üzerinde gündüz aydınlığı vardır! dedi., Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Haydi in de bana sevîk karıştır!" buyurdu. üzerine o zât devesinden indi de üçüncü emirde Rasûlüllah için sevîk karıştırdı, Rasûlüllah da onu içti. Bundan sonra Rasûlüllah eliyle doğu tarafına işaret etti. de: "Gecenin işte bu taraftan belirip gelmekte olduğunu gördüğünüzde oruçlu orucunu bozar" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabut-talak
Konu: Talâkta Ve Diğer Şerî İşlerde Anlatıcı İşaretin Hükmü Bâbı