Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı
5890-)
Bize babam Süleyman et-Teymî tahdîs etti. Bize Ebû Usmân tahdîs etti ve Ebû Usmân müsebbiha ve orta parmaklarıyle işaret edip gösterdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Erkeklerin İpek Elbise Giymesi Ve İpek Yaygı Edinmeleri Nin Hükmü; Erkekler İçin Kullanılması Caiz Olacak İpek Mikdârı Nı Beyân Bâbı
5891-)
Abdurrahmân ibn Ebî Leylâ şöyle demiştir: Huzeyfe Medâin şehrinde idi, içmek için su istedi. Ona Dihkaan, yani oranın büyük bir adamı gümüş bir kap içinde su getirdi. Huzeyfe bardağı alıp sahibine fırlattı. Ve: Ben bunu ona ilk defa atmadım. Şu kadar ki, ben onu gümüş bardakla su vermekten nehyetmiştim, fakat o bundan vazgeçmedi. aleyhi ve sellem):"Altın, gümüş, ipek, dîbâc; bunlar dünyâda onlara âid zînet, âhirette ise sizindir" buyurdu, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Erkeklerin İpek Elbise Giymesi Ve İpek Yaygı Edinmeleri Nin Hükmü; Erkekler İçin Kullanılması Caiz Olacak İpek Mikdârı Nı Beyân Bâbı
5892-)
Bize Şu'be tahdîs etti. Bize Abdulazîz ibnu Suheyb tahdîs edip şöyle dedi: Ben Enes ibn Mâlik’ten işittim. Şu'be dedi ki: Ben Abdulazîz ibn Suheyb'e: Enes bunu Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den mi rivayet etti? diye sordum. Abdulazîz şiddetli olarak: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den:"Her kim dünyâda hâlis ipeği giyerse, âhirette onu asla giyemeyecektir" buyurdu, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Erkeklerin İpek Elbise Giymesi Ve İpek Yaygı Edinmeleri Nin Hükmü; Erkekler İçin Kullanılması Caiz Olacak İpek Mikdârı Nı Beyân Bâbı
5893-)
Bize Hammâd ibn Zeyd tahdîs etti. Sabit el-Bunânî şöyle demiştir: Ben Abdullah ibnu'z-Zubeyr'den işittim, hutbe yaparken Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem):"Her kim ipeği dünyâda giyerse, onu âhirette giymez" buyurdu, diyordu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Erkeklerin İpek Elbise Giymesi Ve İpek Yaygı Edinmeleri Nin Hükmü; Erkekler İçin Kullanılması Caiz Olacak İpek Mikdârı Nı Beyân Bâbı
5894-)
Bize Şu'be haber verdi ki, Ebû Zubyân Halîfe ibn Ka'b şöyle demiştir: Ben Abdullah ibnu'z-Zubeyr'den işittim, şöyle diyordu: Ben Omer ibnu'l-Hattâb'dan işittim, şöyle diyordu: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):"Her kim dünyâda hâlis ipek giyerse, onu âhirette giymez" buyurdu. dedi ki:) Ve bize Ebû Ma'mer söyledi: Bize Abdu'l-vâris, Yezîd ed-Dab'î'den tahdîs etti. Abdullah el-Adevî'nin kızı Muâze şöyle demiştir: Bana Abdullah ibnu'z-Zubeyr’in kızı Ümmü Amr haber verip şöyle dedi: Ben Abdullah ibnu'z-Zubeyr'den işittim, o da Omer'den işitti; Omer de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işitti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Erkeklerin İpek Elbise Giymesi Ve İpek Yaygı Edinmeleri Nin Hükmü; Erkekler İçin Kullanılması Caiz Olacak İpek Mikdârı Nı Beyân Bâbı
5896-)
Bize Alî ibnu'l-Mübârek, Yahya ibn Ebî Kesîr'den tahdîs etti. Îmrân ibnu Hıttân şöyle demiştir: Ben Âişe'ye ipekten sordum. Âişe: İbn Abbâs'a git, ona sor, dedi. dedi ki: Ben İbn Abbâs'a gidip ona da sordum. O da bana: : İbn Omer'e sor, dedi. dedi ki: Ben de gidip İbn Omer'e sordum. İbn Omer şöyle dedi: Bana Ebû Hafs, yânı Omer ibnu'l-Hattâb haber verdi ki, Rasulullah (sallallahü aleyhi ve sellem):“Dünyâda ipeği ancak, âhirette nasibi olmayan kimse giyer!” buyurmuştur. Ebû Hafs doğru söyledi, Rasûlüllah üzerine yalan söylemedi, dedim. ibnu Recâ da şöyle dedi: Bize Cerîr, Yahya'dan tahdîs etti: Bana İmrân tahdîs edip, bu hadîsi senediyle anlattı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Erkeklerin İpek Elbise Giymesi Ve İpek Yaygı Edinmeleri Nin Hükmü; Erkekler İçin Kullanılması Caiz Olacak İpek Mikdârı Nı Beyân Bâbı
5897-)
el-Berâ' ibn Âzib (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber'e bir ipek kumaş hediye edildi de bizler hemen ona ellerimizle dokunmaya ve onun güzelliğine hayret etmeye başladık. Bunun üzerine Peygam ber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sizler buna hayret mi ediyorsunuz?" buyurdu. Biz: Evet (çok beğendik), dedik. Peygamber: "Sa'd ibn Muâz'ın cennetteki mendilleri bundan daha hayırlıdır!" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: İpek Kumaşı Giymeksizin Eliyle Dokunan Kimse Bâbı
5898-)
Cerîr ibn Hazım tahdîs edip şöyle demiştir: Ben Yesâr ibn Ebî Necîh'ten işittim; o da Mucâhid'den; o da Abdurrahmân ibnu Ebî Leylâ'dan ki, Huzeyfe (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bizleri altın ve gümüş kaplardan içmemizi, bu kaplar içinde yemek yememizi nehyetti ve yine harîr ve dîbâc denilen hâlis ipek kumaşları giymekten ve bunların üzerine oturmamızdan da nehyetti, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: İpek Yaygı Edinme Nin Hükmü Bâbı
5899-)
Buradaki senedde de el-Berâ' ibnÂzib (radıyallahü anh): Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bizleri kırmızı ipek altlıklardan ve kassî denilen ipekli kumaştan nehyetti, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Kassî Denilen İpek Kumaş Giymek Bâbı
5901-)
Alî ibn Ebî Tâlib (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bana hulletu siyerâ denilen yol yol sarı kalemli dokunmuş ipek kumaştan bir takım elbise giydirdi. Müteakiben ben o elbiseyi giyerek dışarı çıktığımda,Peygamber'in yüzünde öfke eseri gördüm. Bunun üzerine ben o takımı kadınlarım arasında yarıp bölüştürdüm.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Kadınlar İçin İpek Elbise Kullanmanın Cevazı Bâbı
5902-)
Abdullah ibn Omer'den (şöyle demiştir): Omer ibnu'l-Hattâb satılmakta olan hulletu siyerâ ipek bir takım elbise gördü de: Yâ Rasûlallah! Keski bunu satın alsan da Sana geldikleri zaman elçiler için ve cumua günleri giysen! dedi. aleyhi ve sellem): "Bunu ancak âhiretten nasibi olmayan kimse giyer!" buyurdu. Bundan bir müddet sonra (bunun gibi birçok hülleler geldi de) Peygamber, Omer'e ipekten bir takım elbise gönderdi ve o hülleyi ona hediye etti. Bunun üzerine Omer: (Yâ Rasûlallah!) Bunu bana verdin. Halbuki ben Sen'den bu ipekli kumaş hakkında daha önce söylediğin sözleri söylerken işitmişimdir, dedi. üzerine Rasûlüllah: "Ben bunu sana (giymen için değil) ancak satman yahut başka birisine (yani bir kadına) giydirmen için göndermişimdir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Kadınlar İçin İpek Elbise Kullanmanın Cevazı Bâbı
5903-)
ez-Zuhrî Muhammed ibn Müslim: Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) bana Rasûlüllah'ın kızı Ümmü Kulsüm aleyhâ's-selâm'ın üzerinde ipek bir siyerâ bürdü gördüğünü haber verdi, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Kadınlar İçin İpek Elbise Kullanmanın Cevazı Bâbı
5904-)
Bize Hammâd ibn Zeyd, Yahya ibn Saîd'den; o da Ubeyd ibn Huneyn'den tahdîs etti ki, İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Ben Omer'e, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'e karşı birbirine yardım etmiş olan (et-Tahrîm: 4) o iki kadının kim olduğunu sormak isteyerek bir sene bekledim. Ben onun heybetinden korkuyordum. Nihayet bir gün bir konak yerinde bineğinden indi ve hacetini yerine getirmek için erâk ağaçlarının içine girdi. Oradan çıkınca ben bunu kendisine sordum. O iki kadın Âişe ve Hafsa'dır, dedi de sonra şöyle devam etti: Bizler Câhiliyet devrinde kadınları birşey saymazdık. Nihayet İslâm Dînî gelip de Allah onları ("Onlarla iyi geçinin" -en Nisa:18) diye zikredince, bizler Allah'ın onları zikretmesiyle onları işlerimizden hiçbirine girdirmeksizin, üzerimizde onlar için hakk olduğunu düşündük. Bir gün benimle zevcem arasında bir söz oldu da kadın bana karşı sert konuştu. Bunun üzerine ben ona: Şübhesiz senin yerin şurasıdır, yânı senin bana karşı sert konuşacak cür'etin mi var? dedim. Sen bana bunu söylüyorsun. Halbuki senin kızın Peygamber'e ezâ veriyor, dedi. ben Hafsa'ya geldim de ona: Ben seni Allah'a ve Rasûlü'ne âsî olmandan sakındırıyorum, dedim. Peygamber'e ezası hususunda başkalarından evvel ona bu öğüdü verdim. Akabinde Ümmü Seleme'ye gittim, ona da Hafsa'ya söylediğim tarzda söyledim. Ümmü Seleme: Sana hayret ediyorum yâ Omer! Bizim işlerimize girdin, hiçbirşey kalmadı da şimdi Rasûlüllah ile zevceleri arasına girmen mi kaldı? dedi ve bunu tekrar tekrar söyledi. bir komşu adam vardı. O Rasûlüllah'tan kaybolduğu, O'nun meclisinde bulunmadığı zaman ben Rasûlüllah’ın yanında bulunurdum ve ona olan şeylerin haberini getirirdim. Ben Rasûlüllah’ın meclisinde bulunamadığım zaman o hazır bulunup, Rasûlüllah'tan(vahy ve benzeri) olan şeyleri bana getirirdi. O sıralarda Rasûlüllah'ın etrafında bulunan melik ve başkan gibi kimseler hep Rasûlüllah için doğrulmuş düzelmişlerdi. Düzelmedik yalnız Şam'daki Gassân Meliki kalmıştı. İşte biz Gassân Meliki'nin bize gelip saldırmasından korkar dururduk. Derken bir gün Ensârî komşumun geldiğini hissettim. O: Şu muhakkak ki bir iş meydana gelmiştir! diyordu. Ben de ona: Nedir o? Gassânî mi geldi? dedim. Ensârî: Bundan daha büyük bir iş! Rasûlüllah kadınlarını boşamış! dedi. ben geldim, bir de gördüm ki, kadınların hücrelerinin hepsinden bir ağlama var! Peygamber ise birkaç basamakla çıkılır meşrubesine (şerbetlik denilen sekili hücresine) çıkmış, kapısının ününde de siyah uşağı duruyor. Ben ona vardım da: Benim için içeri girmeye izin isteyiver! dedim. Peygamber bana izin verdi, yanına girdim. Bir de gördüm ki, bir hasır üzerinde bulunuyordu. Üzerine yattığı hasır yan tarafında izler yapmıştı. Başının altında içi lif dolu meşin bir yastık vardı. İçeride asılmış birkaç tane tabaklanmamış hayvan derisi ile deri tabaklamakta kullanılan bir mikdâr karaz ağacı yaprağı vardı. Ben Rasûlüllah'a, Hafsa ile Ümmü Seleme'ye söylediklerimi ve Ümmü Seleme'nin bana yaptığı reddiyeyi zikrettim. Rasûlüllah güldü. Kendi o yüksek oda içinde yirmidokuz gece ikaamet etti, sonra oradan ailelerinin yanına indi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Peygamber’in Elbiselerden Ve Yaygılardan Herhangibir Sınıf Üzerine Kısaltma Ve Darlık Yapmayıp Dâima Genişlik Gösterir Olduğu Bâbı
5905-)
ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Haris kızı Hind haber verdi ki, Ümmü Seleme(radıyallahü anha) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) geceden bir vakitte uyandı da şöyle diyordu: "Lâ ilahe ille'llâh! Bu gece ne fitneler indirildi! Ve ne hazîneler de indirildi! Hücrelerin sahibeleri olan kadınları (yânı mü'minlerin analarını) kim uyandırır? Dünyâda nice giyinik kadınlar vardır ki, kıyâmet gününde çıplaktırlar!" Bu Hind'in geniş elbisesinin iki yeninde, parmaklarının arasında birçok düğmeleri vardı, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Peygamber’in Elbiselerden Ve Yaygılardan Herhangibir Sınıf Üzerine Kısaltma Ve Darlık Yapmayıp Dâima Genişlik Gösterir Olduğu Bâbı
5906-)
Hâlid ibn Saîd'in kızı Hâlid ibnu'z-Zubeyr'in anası şöyle demiştir: Rasûlüllah'a birçok elbiseler getirilmişti. Bunların içinde siyah bir yün elbise vardı.Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu siyah yün kumaşı kime giydirelim dersiniz?" buyurdu. Oradaki topluluk susturuldu. Rasûlüllah: "Bana Ümmü Hâlid'i getirin!" buyurdu. üzerine ben Peygamber'in yanına getirildim de Peygamber kendi eliyle onu giydirdi. Ve iki kerre: " (Kızım bunu sağlıkla) eskit parçala!" diye duâ etti.Peygamber o yün kumaşın damgalarına bakmaya ve eliyle bana işaret ederek: "Yâ Ümme Hâlid, bu senadır (yani güzeldir)" demeye başladı. kelimesi Habeş dilinde "Güzel" demektir. İshâk ibn Saîd: Bana ehlimden bir kadın "Hamîsa" denilen bu yünlü kumaşı Ümmü Hâlid'in üstünde gördüğünü haber verdi, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Yeni Bir Elbise Giyen Kimseye Yapılacak Duâ Bâbı
5907-)
Bize Abdulvâris, Abdulazîz ibn Suheyb'den tahdîs etti ki, Enes (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) erkeğin zağferân sürünmesini nehyetti, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Erkekler İçin Zağferân Sürünme Nîn Nehyi Bâbı
5908-)
Bize Sufyân ibn Uyeyne, Abdullah ibn Dinar'dan tahdîs etti ki, İbn Omer (radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ihrama giren kimsenin vers bitkisiyle yahut zağferân bitkisiyle boyanmış elbise giymesini nehyetti, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Zağferân Bitkisiyle Boyanmış Elbise Nin Hükmü Bâbı
5909-)
Bize Şu'be, Ebû İshâk'tan tahdîs etti. O da el-Berâ (radıyallahü anh)'dan şöyle derken işitmiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) uzunla kısa boy arası orta boyda yaratılmıştı. Ben O'nu bir kerresinde kırmızı bir elbise içinde görmüştüm ki, ben O'ndan daha güzel birşey görmedim.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Kırmızı Elbise Bâbı
5910-)
el-Berâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bizlere yedi şeyi işlememizi emretti: Hasta ziyaretine gitmeyi, cenaze arkasından gitmeyi, aksırana duâ etmeyi... Yine Peygamber bizleri harîr, dîbâc, kassî ve istebrak denilen ipekli kumaşlar giymekten ve kırmızı ipek altlıklar (yahut üstlükler) kullanmaktan da nehyetti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Kırmızı İpek Altlık Bâbı
5911-)
Ebû Seleme Saîd el-Ezdî şöyle demiştir: Ben Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'e: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ayağındaki iki ayakkabı ile namaz kılar mıydı? diye sordum. Evet (kılardı), diye cevâb verdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Tabaklanmış Ve Tabaklanmamış Derilerden Yapılan Ayakkabılar Giyilmesi Bâbı
5912-)
Ubeyd ibn Cureyc, Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'e: Arkadaşlarından hiçbirini yapar görmediğim dört şeyi, seni yapıyor görüyorum? dedi. Omer: Nedir onlar? Yâ Ubeydallah ibn Cureyc! dedi. İbn Cureyc: Seni görüyorum ki, sen Ka'be'nin rükünlerinden el-Haceru'l-Esved ile er-Rüknü'l-Yemânî'den başkasına el sürmüyorsun. Seni görüyorum ki, tabaklanmış deriden yapılmış ayakkabılar giyiyorsun. Seni görüyorum ki, sarı boya kullanıyorsun. Bir de görüyorum, Mekke'de bulunduğun zaman insanlar zu’l-hicce'nin hilâlini gördüklerinde yüksek sesle telbiyeye başladıkları hâlde, sen terviye yânı sekizinci gün girmedikçe telbiyeye başlamıyorsun, demiş. üzerine Abdullah ibn Omer de ona hitaben şöyle demiştir: Ka'be'nin rükünlerine gelince, benRasûlüllah'ın el-Hacerü'l-Esved ile er-Rüknü’l-Yemânî'den başkasına el sürdüğünü görmedim. Tabaklanmış deriden ayakkabılara gelince, ben Rasûlüllah'ın üzeri kılsız (deriden yapılmış) ayakkabılar giyip ayağı içinde iken abdest aldığını gördüm. Onun için ben onları giymeyi severim. Sarı boyaya gelince, Rasûlüllah'ın sarı boya ile (elbisesini veya sakalını) boyadığını gördüm. Ben de onun için o boya ile boyamayı severim. Telbiye okumaya gelince, ben Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ın binek hayvanı Mekke'den Minâ'ya doğru yönelip hareket etmedikçe telbiye ettiğini görmedim.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Tabaklanmış Ve Tabaklanmamış Derilerden Yapılan Ayakkabılar Giyilmesi Bâbı
5913-)
ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) ihrama giren kimsenin zağferânla yahut vers bitkisiyle boyanmış elbise giymesini nehyetti ve: "İki na'l bulamayan huffeyn giysin ve onları topuklarının altından kessin" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Tabaklanmış Ve Tabaklanmamış Derilerden Yapılan Ayakkabılar Giyilmesi Bâbı
5914-)
İbn Abbâs radıyallahü anhüma:Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"îzârı olmayan kimse don giysin; iki na’li olmayan kimse de huffeyn, yâni iki mest giysin " buyurdu, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Tabaklanmış Ve Tabaklanmamış Derilerden Yapılan Ayakkabılar Giyilmesi Bâbı
5915-)
Âişe (r. anha):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) abdest almakta, saçını sakalanı taramakta, ayakkabı giymekte sağdan başlamayı severdi, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Bâb: Kadın, Erkek Giymeye Sağ Ayakkabı İle Başlar
5916-)
el-A'rec'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Sizin biriniz ayakkabısını giyeceği zaman sağ ayağı ile başlasın; çıkaracağı zaman da sol ayağıyle çıkarmaya başlasın! Bu suretle sağ ayak, giyilen iki ayağın evveli; çıkarılan iki ayağın da sonu olsun!"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Bâb: İnsan Evvelâ Sol Ayakkabıyı Çıkarır
5917-)
el-A'rec'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem):"Sakın sizin biriniz bir tek ayakkabı ile yürümesin! Ya ikisini beraber çıkarsın (çıplak ayakla yürüsün) yahut ikisini de beraberce giysin!" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Bâb: İnsan Bir Tek Ayakkabı İle Yürümez
5918-)
Bize Katâde, Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten:Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in ayakkabısının iki tasması vardı, diye tahdîs etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Bir Ayakkabında İki Tasma Olur Ve Geniş Bir Tasmayı Da Câîz Gören Kimse Bâbı
5919-)
Bize İsâ ibn Tahmân haber verip şöyle dedi: Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) bize iki ayakkabı çıkardı ki, bunlardan herbirinin iki tasması vardı. Sabit el-Bunânî: Bunlar, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in ayakkabılarıdır, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Bir Ayakkabında İki Tasma Olur Ve Geniş Bir Tasmayı Da Câîz Gören Kimse Bâbı
5920-)
Ebû Cuhayfe (Vehb ibn Abdillah es-Suvâî-radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına geldim. Kendisi o sırada kızıl sahtiyandan yapılmış kırmızı bir çadır içinde bulunuyordu. Bilâl'i de gördüm ki, Peygamber'in abdest suyunu alıp getirdi, insanlar o abdest suyunu almaya koşuşuyorlardı. O sudan her kimin eline birşey geçti ise (teberrük için) üzerine sürdü. Ele geçiremeyen ise arkadaşının elindeki ıslaklıktan aldı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Tabaklanıp Boyanmış Deriden Kırmızı Çâdır Bâbı
5921-)
İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) haber verip Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Ensâr'a haber gönderdi de, onları deriden yapılmış bir çadır içinde topladı, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Tabaklanıp Boyanmış Deriden Kırmızı Çâdır Bâbı
5922-)
Bize Mu'temir, Ubeydullah'tan; o da Saîd ibn Ebî Saîd'den; o da Ebû Seleme ibn Abdirrahmân'dan; o da Âişe (r.anha)'den şöyle tahdîs etti: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin hasırdan bir hücre edinir, namaz kılar, gündüzleyin onu yere yayar ve üzerine otururdu. Peygamber böyle nafile namazı kılarken insanlar O'nun namazına uyup namaz kılmaya başladılar, nihayet insanlar çoğaldılar. Bunun üzerine Peygamber yüzünü insanlara döndürdü de: "Ey insanlar, amellerden gücünüzün yetişebileceği mikdârı alınız. Çünkü Allah, sizler ibâdetten usanıp bezmedikçe sevâb vermekten bıkmaz. Ve şübhesiz Allah 'a göre amellerin en sevimli olanı, az olsa bile devamlı olanıdır!" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Hasır Ve Benzeri Yaygılar Üzerine Oturmak Bâbı
5923-)
Ve el-Leys şöyle dedi: Bana Abdullah ibnu Muleyke, Mısver ibn Mahrame'den tahdîs etti ki, babası Mahrame ona: Ey oğulcuğum! Peygamber'e bir çok kaftanlar geldiği, O'nun da bunları taksim ediyor olduğu haberi bana ulaştı. Haydi Peygamberin yanına beraber gidelim, demiştir. dedi ki: Bunun üzerine biz gittik ve Peygamber'i evinde bulduk. Babam bana: Ey oğulcuğum! Peygamber'i bana çağır! dedi. çağırmayı ağır buldum da Rasûlüllah'ı senin yanına mı çağırayım? dedim. tekrar bana: Ey oğulcuğum! (Haydi çağır!) Çünkü O bir cebbar değildir, dedi. üzerine ben Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ı çağırdım. omuzlarında altın düğmelerle düğmelenip sağlamlaştırılmış dîbâcdan bir kaftan olduğu hâlde dışarı çıktı ve: "Yâ Mahrame! Bu, senin için saklamış olduğum kaftandır!" buyurdu da, o kaftanı Mahrame'ye verdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Yakaları Ve Yenleri Altın Düğmelerle Bağlanmış Elbise Bâbı
5924-)
Bize Eş'as ibn Suleym tahdîs edip şöyle dedi: Ben Muâviye ibn Suveyd ibn Mukarrin'den işittim, şöyle dedi: Ben el-Berâ ibn Âzib'den işittim. Allah ikisinden de razı olsun, şöyle diyordu: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bizleri yedi şeyi işlemekten nehyetti: Altın yüzük takmaktan -râvî: Yâhud altın halka takmaktan, dedi- harîr, istebrak, dîbâc denilen ipekli kumaşları kullanmaktan, kırmızı ipek altlık kullanmaktan, kassî denilen ipekli kumaşı kullanmaktan ve gümüş kaplar kullanmaktan nehyetti. Yine Peygamber bize şu yedi şeyi işlememizi emretti: Hasta ziyareti yapmayı, cenazelerin ardından gitmeyi, aksırana - "Yerhamuke’llâhu = Allah sana merhamet eylesin!" diye)- duâ etmeyi, verilen selâmı alıp karşılamayı, da'vet edene icabet etmeyi, yemîn edenin yeminini kabul etmeyi ve zulme uğramışa yardım etmeyi emreyledi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Altın Yüzükler Takmanın Hükmünü Beyân Bâbı
5925-)
Bize Şu'be, Katâde'den; o da Nadr ibn Enes'ten; o da Beşîr ibn Nehîk'ten; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) altın yüzük takınmadan nehyetmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Altın Yüzükler Takmanın Hükmünü Beyân Bâbı
5926-)
Ubeydullah tahdîs edip şöyle dedi: Bana Nâfı', Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den şöyle tahdîs etti: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) evvelâ altından bir mühür yüzük edindi. Bunu takındığı zaman yazılı kaşını avucunun içine alırdı. Rasülullah'ın elinde bunu görünce insanlar da altın yüzük edinmeye giriştiler. Bunun üzerine Rasûlüllah kendi altın mühür yüzüğünü attı ve gümüşten bir mühür yüzük edindi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Altın Yüzükler Takmanın Hükmünü Beyân Bâbı
5927-)
Bize Ubeydullah, Nâfi'den; o da İbn Omer (radıyallahü anh) 'den şöyle tahdîs etti:Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) evvelâ altından bir mühür yüzük edindi. Onu takındığı zaman yazılı kaşını avucunun içine gelen tarafa kordu. Rasûlüllah bu mühür yüzüğün kaşına "Muhammedun Rasûlullâhi = Muhammed Allah'ın elçisidir" cümlesini nakşettirmişti. İnsanlar da O' nun gibi yüzük edindiler. Rasûlüllah halkın da altın yüzükler edinmiş olduklarını görünce kendi altın mühür yüzüğünü çıkarıp attı ve: "Ben bu altın mühür yüzüğü ebediyyen takınmam" buyurdu. sonra gümüşten bir mühür yüzük edindi. İnsanlar da gümüşten yüzükler edindiler. Omer: Bu gümüşten mühür yüzüğüPeygamber'den sonra Ebû Bekr, sonra Omer, sonra Usmân taktı. Nihayet Usmân'ın elinden Erîs Kuyusu'nun içine düştü, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Gümüş Yüzük Takma Nın Cevazı Bâbı
5928-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) altından bir mühür yüzük takardı. Bir gün onu çıkarıp attı da: "Ben bunu ebediyyen takmam!" buyurdu. üzerine parmaklarına altın yüzük takmış olan insanlar da kendi yüzüklerini çıkarıp attılar.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Bâb:
5929-)
Bize el-Leys, Yûnus'tan tahdîs etti ki, İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) tahdîs etti ki, kendisi bir gün Rasûlüllah'ın elinde gümüşten.yapılmış bir mühür yüzük gördü. dedi ki:) Bundan sonra bunu gören insanlar da kendilerine gümüşten yüzükler yaptırıp bunları parmaklarına taktılar. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendi parmağındaki mühür yüzüğünü çıkarıp attı. Akabinde insanlar da parmaklarındaki yüzükleri çıkarıp attılar. hadîsi ez-Zuhrî'den (yakın lafızlarla) rivayet etmekte Yûnus'a İbrâhîm ibn Sa'd, Ziyâd, Şuayb ibn Ebî Hamza mutâbaat ettiler. Musâfir, ez-Zuhrî'den yaptığı rivayetinde "Enes gümüşten bir yüzük gösterdi" şeklinde söylemiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Bâb:
5930-)
Bize Humeyd et-TavîI haber verip şöyle dedi: Enes ibn Mâlik'e: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir mühür yüzük edindi mi? diye soruldu. Enes şöyle dedi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir gece yatsı namazını gece yarısına kadar geciktirdi. Namazı kıldırdıktan sonra yüzünü bize yöneltti. O zamanki Peygamber'in gümüş mühür yüzüğünün parıltısı hâlâ gözümün önündedir. Peygamber:" (Bu saatte) insanlar namaz kılıp uyumuşlardır. Sizler ise namazı beklemekte bulunduğunuz müddetçe hep devamlı namaz içinde olmaktasınız" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Mühür Yüzüğün Kaşı Bâbı
5931-)
Bize Mu'temir haber verip şöyle dedi: Ben Humeyd'den işittim; o Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh)'ten,Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in mühür yüzüğü gümüştendi, onun kaşı da gümüştendi, dediğini tahdîs ediyordu. ibn Eyyûb şöyle dedi: Bana Humeyd tahdîs etti ki, kendisi Enes'ten işitmiştir; o da Peygamber'den.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Mühür Yüzüğün Kaşı Bâbı
5932-)
Bize Abdulazîz, babası Ebû Hâzım'dan tahdîs etti ki, Ebû Hazım da Sehl ibn Sa'd(radıyallahü anh)'dan şöyle derken işitmiştir: Peygamr ber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir kadın geldi de: Ben kendimi Sana hibe etmeye (kadınlık kıymetimi mehirsiz bağışlamaya) geldim, dedi ve uzun zaman ayakta dikildi. ona baktı ve başını indirdi. Kadının ayakta durması uzayınca, orada hazır bulunanlardan bir adam: Eğer bu kadına Sen'in için bir hacet yoksa, onu benimle evlendir! dedi. ona: "Yanında kadına mehr vereceğin birşey var mı?" buyurdu. Hayır yok! dedi. "Ona mehr verecek birşey bak araştır!" buyurdu. üzerine o zât gitti, sonra dönüp geldi de: Vallahi hiçbirşey bulamadım! dedi.Peygamber yine: "Git araştır! Velev ki demirden bir yüzük olsun bul!" buyurdu. yine gitti, sonra dönüp geldi ve yine: Hayır vallahi, demirden bir yüzük bile bulamadım! dedi. fakîr adamın belinden aşağısını örten bir tek izârı vardı, vücûdunun üst tarafını örtecek bir ridâsı bile yoktu. Böyle iken adam: Ben kadına bu izârımı mehr olarak veririm, dedi. Peygamber: "Senin izârın; eğer onu kadın giyerse, ondan senin üzerinde hiçbirşey kalmaz; eğer sen giyersen, kadının üzerinde ondan birşey bulunmaz!" buyurdu. üzerine adam geri çekildi de oturdu. Peygamber sonra onu dönüp giderken gördü de, onun çağırılmasını emretti. Çağırıldı. Peygamber ona: "Kur'ân'dan ezberinde ne var?" diye sordu. O zât: Ezberimde şu sûre var, şu sûre var! diye birtakım sûreleri saydı. "Kur'ân'dan ezberindeki sûrelere mukaabil seni bu kadına mâlik kıldım!" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Demir Yüzük Bâbı
5933-)
Bize Saîd ibn Ebû Arûbe, Katâde'den; o da Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten şöyle tahdîs etti. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) birçok kimselere yahut yabancılardan birtakım insanlara mektûb yazmak istedi. Sahâbîler tarafından kendisine: Onlar (yani Rûm'dan,Acem'den, Habeş'ten muhâtab olanlar) üzeri mühürlü olmadıkça hiçbir mektûb kabul etmezler, denildi. üzerine Peygamber, nakşı "Muhammedun Rasûlüllah" olan, gümüşten bir mühür yüzük edindi. Şimdi bile Peygamber'in parmağında yahut elinde o mühür yüzüğün parıldaması sanki karşımda gibidir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Mühür Yüzüğün Nakşı Ve Keyfiyeti Bâbı
5934-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) gümüşten bir mühür yüzük edindi. Bu, hayâtında O'nun elinde kaldı. Sonra O'nun vefatının ardından Ebû Bekr'in elinde oldu. Sonra onun ölümünün ardından Omer'in elinde oldu. Sonra onun ölümünün ardından Usmân'ın elinde bulundu. Nihayet Erîs Kuyusu'na düştü. Bu mühür yüzüğün nakşı "Muhammedun Rasûlulîah"dır.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Mühür Yüzüğün Nakşı Ve Keyfiyeti Bâbı
5935-)
Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir mühür yüzük edindi ve: "Biz (gümüşten) bir mühür yüzük edindik, üzerine de bir nakış (Muhammedun Rasûlüllah) nakşettirdik. Artık hiçkimse (ben hayâtta iken) bu yazıyı yüzük üzerine nakş ve taklîd etmesin!" buyurdu. Ben şimdi Peygamber'in küçük parmağında o mühür yüzüğün parıldamasını muhakkak görmekteyimdir, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Mühür Yüzüğün Küçük Parmakta Takılması Bâbı
5937-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh), Nâfi'e şöyle tahdîs etmiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) evvelâ altından bir mühür yaptırdı. Bunu takındığı zaman yazılı kaşını avucunun içine alırdı. Peygamber'in elinde altın yüzük gören insanlar da altından yüzükler yaptırdılar. Bunun üzerine Peygamber minbere çıktı da Allah'a hamd ve sena etti ve akabinde: "Ben bu altından mühür yüzüğü yaptırmıştım. Fakat ben onu bundan sonra takmayacağım" buyurdu da, parmağından onu çıkarıp attı. Bunun üzerine insanlar da altın yüzüklerini ellerinden çıkardılar. Cuveyriye: Ben Nâfi'in "Yüzüğü sağ eline takardı" dediğini kuvvetle sanıyorum, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Mühür Yüzüğü Taktığı Zaman Onun Kaşını, Elinin İç Tarafına Getiren Kimse Bâbı
5940-)
Ebû Abdillah el-Buhârî şöyle dedi: İmâm Ahmed ibn Hanbel bana şunu ziyâde etti: Bize Muhammed ibn Abdillah el-Ensârî tahdîs edip şöyle dedi: Bana babam Abdullah ibnu'l-Müsennâ, Sumâme'den tahdîs etti ki, Enes ibn Mâlik şöyle demiştir: Peygamber'in bu mühür yüzüğü hayâtında kendi elinde bulundu. Ondan sonra Ebû Bekr'in elinde, Ebû Bekr'den sonra da Omer'in elinde oldu. Usmân halîfe olduğu zaman (da altı sene onun elinde olduktan sonra) Usmân Erîs Kuyusu'nun başına oturdu. dedi ki: Usmân orada mühür yüzüğü parmağından çıkardı da (parmağına sokup çıkarmak suretiyle) onunla oynamağa başladı. İşte bu sırada mühür yüzük elinden kuyunun içine düştü. dedi ki: Biz Usmân'ın beraberinde üç gün gidip geldik, kuyuya inip çıktık, kuyunun suyunu çıkararak aradık, fakat bir türlü onu bulamadık.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Bâb: Mühür Yüzüğün Nakşı Üç Satır Hâlife Yazılabilir Mi?
5941-)
Bize İbn Cureyc haber verdi: Bize el-Hasen ibnu Müslim, Tâvûs'tan; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan haber verdi ki, o: Ben, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte bayram namazında hazır bulundum. Namazı hutbeden evvel kıldırdı(demiştir). Abdillah el-Buhârî şöyle dedi: İbnu Vehb, İbn Cureyc'ten getirdiği hadîste şunu ziyâde etti: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bundan sonra yanında Bilâl olduğu hâlde kadınların bulundukları tarafa geldi de onlara sadaka vermeyi emretti. Kadınlar artık kaşsız halkaları ve yüzükleri Bilâl'in eteği içine atmaya başladılar, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Kadınlar İçin Yüzük Takmanın Hükmü Bâbı
5942-)
Bize Şu'be, Adiyy ibn Sâbit'ten; o da Saîd ibn Cubeyr'den tahdîs etti ki, İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir bayram günü namazgaha çıktı da yalnız iki rek'at kıldırıp, ondan evvel de sonra da hiçbir namaz kılmadı. Sonra (yanında Bilâl olduğu hâlde) kadınların bulundukları tarafa geldi de onlara sadaka vermelerini emretti. Bunun üzerine kadınlar küpelerini, gerdanlıklarını sadaka olarak vermeye başladılar.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Kadınlar İçin Gerdanlıklar Ve Sihâblar Yânı Tîb Ve Sükk Denilen Güzel Kokulu Boncuklardan Yapılmış Gerdanlıklar Giymenin Hükmü Bâbı
5943-)
Bize Hişâm ibn Urve, babası Urve ibnu'z-Zubeyr'den tahdîs etti ki, Âişe (r.anha) şöyle demiştir; Bir seferde kızkardeşim Esmâ'ya âid olan bir gerdanlık kayboldu.Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) onun aranması için birkaç adam yolladı. Bunlar ararken namaz vakti de geldi. Kendileri abdestli değillerdi ve bir su da bulamadılar. Artık çaresiz abdestsiz oldukları hâlde namazı kıldılar. Döndüklerinde onlar böyle abdestsiz olarak namaz kıldıklarını Peygamber'e söylediler. Bunun üzerine Allah Teyemmüm Âyeti'ni (el-Mâide: 6) indirdi. ibnu Numeyr, Hişâm'dan; o da babasından; o da Âişe'den yaptığı rivayette: Âişe bu gerdanlığı kizkardeşi Esma'dan ariyet olarak almıştı, ziyâdesini getirmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Gerdanlıkların Ariyet Alınması Bâbı
5944-)
Bize Adiyy ibn Sabit haber verip şöyle dedi: Ben Saîd ibn Cubeyr'den; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan ki, o: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bayram günü yalnız iki rek'at bayram namazı kıldırıp, bu iki rek'atten evvel de sonra da hiçbir namaz kılmadı. Sonra yanında Bilâl olduğu hâlde kadınların bulunduğu tarafa geldi de onlara sadaka vermeyi emretti. Herbir kadın artık kulağındaki küpesini Bilâl'in eteği içine atmaya başladı, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-libâs
Konu: Kadınların Kulaklarına Altın, Gümüş, Boncuk Nevinden Küpeler Takmaları Nın Hükmü Bâbı