Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı

6914-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde iken insanlardan (yani başkan ve şeriflerden olmayıp, halktan) bir adam geldi ve nida edip: Yâ Rasûlallah, ben zina ettim! dedi; bununla kendini kasdediyordu. ondan yüz çevirdi. Bu sefer o adam Rasûlüllah'ın yüzünü çevirdiği yöne geçerek yine: Yâ Rasûlallah! Ben zina ettim! dedi. ondan yine yüz çevirdi. O da yine Rasûlüllah'ın yüzünü döndürdüğü tarafa geçti, bu i'tirâfını tekrarladı. Nihayet bu suretle kendi aleyhinde dört kerre şehâdet edince, Peygamber onu çağırdı da: "Sende delilik var mı?" diye sordu. O zât: Hayır yoktur yâ Rasûlallah! dedi. Bu sefer Peygamber ona: "Sen evlendin mi?" diye sordu. O zât: Evet evliyim yâ Rasûlallah! diye cevâb verdi. Bunun üzerine Rasûlüllah yanında bulunanlara: "Bunu götürün ve recm edin!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: İmâmın, Zina Suçunu İkrar Eden Kimseye Sen Evlendin Mi? Diye Sorması Bâbı
6915-) İbn Şihâb şöyle dedi: Bana Câbir ibn Abdillah'tan işiten kimse haber verdi ki, Câbir: Ben o zâtı taşlayanların içinde bulundum. Bizler onu (cenazelere namaz kılınan) musallada taşladık. Taşlar ona isabet edip ızdırap verince koşup kaçtı. Nihayet biz ona Harre'de yetiştik ve orada recm ettik, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: İmâmın, Zina Suçunu İkrar Eden Kimseye Sen Evlendin Mi? Diye Sorması Bâbı
6916-) Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs edip şöyle dedi: Biz bu hadîsi ez-Zuhrî'nin ağzından alıp ezberledik; o şöyle dedi: Bana Ubeydullah haber verdi ki, kendisi Ebû Hureyre ile Zeyd ibn Hâlid el-Cuhenî (radıyallahü anh)'den işitmiştir. Onların ikisi de şöyle demişlerdir: Bizler Peygamber’in yanında bulunuyorduk. Bir adam ayağa kalktı da: (Yâ Rasûlallah!) Sana Allah adına yemîn eder ve aramızda yalnız Allah'ın Kitabı ile hüküm vermeni isterim, dedi. daha anlayışlı olan hasmı da ayağa kalktı, o da: (Evet) aramızda Allah'ın Kitabı ile hükmet ve (da'vâmı söylemek üzere) bana izin ver! dedi. ona: "Söyle!" buyurdu. O da şöyle anlattı: Benin oğlum bu adamın yanında ücretli çalışıyordu. Onun karısı ile zina etmiş. (Bana oğluma recm lâzım geleceği söylendiğinden) ben bu adama yüz koyun ve bir de hizmetçi fidye verdim, oğlumu kurtardım. Sonra ben bu mes'eleyi ilim sahibi olan adamlara sordum. Onlar bana, henüz bekâr olan oğluma yüz deynek ile bir yıl gurbete sürgün gönderme cezası; bunun karısına dâ recm cezası lâzım geldiğini haber verdiler, dedi. Rasûlüllah da: "Nefsim elinde bulunan Allah'a yemîn ederim ki, ben sizin aranızda elbette Azîz ve Celîl olan Allah'ın Kitabı ile hüküm vereceğim: Yüz koyunla hizmetçi sana geri verilir, senin oğluna da yüz deynek vurulur ve bir yıl sürgüne gönderilir" buyurdu, sonra da Uneys'e: "Yâ Uneys! Bu adamın karısına git! Zina suçunu itiraf ederse, onu recm et!" diye emretti. kadına gitti. O da zina ettiğini i'tirâf edince onu recm etti. Alî ibnu'l-Medînî şöyle dedi: Ben Sufyân ibn Uyeyne'ye: "Benim oğlum bu adamın yanında ücretli idi" diyen adam: "Bana, oğlumun üzerine recm cezası olduğunu haber verdiler" sözünü söylememiştir, dedim. Ben o hususta ez-Zuhrî'den bunu işitip işitmediğimde şübhe etmekteyim. Onun için bazen bu cümleyi söyledim, bazen de sükût ettim, diye cevâb verdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Zina İtirâfı Nın Hükmünü Beyân Bâbı
6917-) Abdullah İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Omer ibnu'l-Hattâb (radıyallahü anh) şöyle dedi: Ben insanlar üzerine zamanın uzayıp da herhangi bir sözcünün: "Biz Allah'ın Kitâbı'nda recmi bulmuyoruz" demesinden ve böylece Allah'ın indirmiş olduğu bir farizayı terketmek suretiyle sapmalarından endîşe etmişimdir. Dikkat ediniz! Evli olduğu hâlde zina eden kimse üzerine buna beyyine delâlet ettiği yahut gebelik yahut i'tirâf olduğunda recm cezası sabit olmuş bir haktır! dedi. ibn Uyeyne: Ben bunu böylece ezberledim: Dikkat edin! Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) recm etmiştir. O'ndan sonra biz de recm yaptık, dedi, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Zina İtirâfı Nın Hükmünü Beyân Bâbı
6918-) İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Ben Muhâcirler'den birtakım adamlara Kur'ân okutuyordum. Bunlardan biri Abdurrahmân ibn Avf idi. Ben Omer'in yaptığı son haccında Minâ'da Abdurrahmân ibn Avf’in evinde bulunduğum sırada, Abdurrahmân, Omer ibnu'l-Hattâb'ın yanında imiş, oradan evine benim yanıma döndü de şöyle dedi: Eğer sen şu adamı göreydin muhakkak hayret ederdin: Bu gün Emîru'l-Mü'minîn'in yanına bir adam geldi ve: Ey Mü'minlerin Emîri! Fulân kişi hakkında ne düşünürsün: O kişi: Eğer Omer ölürse, ben muhakkak fulân kimseye (Talha ibn Ubeydillah'a) bey'at ederim. Vallahi Ebû Bekr'e yapılan bey'at istişâresiz, ansızın birdenbire yapılıp tamam oldu! diye konuşarak bir fitne çıkarmak istedi. bu sözü işitince çok öfkelendi. Sonra: Ben bu akşam üzeri Allah isterse insanların arasında ayağa kalkıp bir hutbe yapacağım da milletin mukadderatını gasbetmek isteyen bu adamları teşhîr ederek, bunların te'vîlâtından insanları sakındıracağım! dedi, dedi ki: Ben de Omer'e: Ey Mü'minlerin Emîri! Böyle yapma! Çünkü hacc mevsimi insanların her türlüsünü ve şerr işlerinde sür'atli olanlarını bir araya toplar. Sen hutbe için ayağa kalkacağın zaman, bu kimseler sana yakın bir yerde olmakta diğer insanlara galebe ederler. Ben senin ayağa kalkar da bu konuda bir konuşma yaparsan, bu konuşmayı herbir uçurucunun senden alıp etrafa uçurmasından, onu belleyememeleri ve ma'nâsını anlamamalarından ve o konuşmayı yakışmayacak birtakım yerlere koymalarından endîşe ederim. Onun için sen yavaş ol, Medine'ye dönünceye kadar sabret. Çünkü Medîne hicret ve sünnet yurdudur. Orada Suffa ehli ile, insanların eşrafı ile toplanıp söylemek istediğin şeyleri o topluluğa sağlam olarak söylersin, ilim ehli olanlar senin konuşmanı iyi belleyip anlarlar ve onu uygun yerlerine koyarlar (da fitneyi önlerler), dedim. teklîfimi kabul edip: Dikkat et! Vallahi inşâallah Medîne'ye varıp ayağa kalkarak yapacağım ilk hutbemde bu mes'eleyi muhakkak konuşacağım! dedi, Abbâs dedi ki: Bizler zu'l-hicce ayının sonunda Medîne'ye geldik. Cumua günü olunca güneş ortadan meylettiği zaman bizler mescide gidişte acele davrandık. Nihayet ben Saîd ibn Zeyd ibn Amr ibn Nufeyl'i, minberin köşesinin yanında oturmuş olarak bulup, onun etrafına oturdum. Benim dizim onun dizine dokunuyordu. Çok beklemedim, Omer ibnu'l-Hattâb çıktı. Ben onun gelmekte olduğunu görünce Saîd ibn Zeyd ibn Amr ibni Nufeyl'e: Omer bu öğleden sonra öyle mühim bir konuşma yapacak ki, halîfe yapıldığı günden beri böyle bir konuşma yapmamıştı! dedim. ibn Zeyd benim sözümü kabul etmedi ve: Omer'in şimdiye kadar bundan önce söylemediği bir konuşma yapacağını neden ümîd ettin ki! diye bunu uzak saydı. minber üzerine oturup müezzinler de ezanları okuyup sükût ettikleri zaman ayağa kalktı. Allah'a hamd ve lâyık olduğu yüce sıfatlarla övdükten sonra "Amma ba'du = Sözün bundan sonrasına gelince" deyip şunları söyledi: Ben sizlere, Allah'ın benim konuşmamı takdir etmiş olduğu bir konuşma yapacağım: Bilmiyorum, belki bu konuşmam, benim ecelimin önündedir (vefatım yaklaşmış olabilir)! Her kim bu konuşmamı akledip anlar ve onu iyi ezberler ise bineğinin ulaştırdığı her yerde bunu söyleyip yaysın. Akledip kavramıyacağından endîşe eden kimseye gelince, ben hiçbir kimseye benim üzerime yalan söylemesini halâl etmiyorum. ki, Allah, Muhammed'i hakkpeygamber gönderdi ve O'na Kitâb indirdi. Allah'ın indirdiği şeyler içinde Recm Âyeti de vardı. Bizler o âyeti okuduk, akledip anladık ve iyice ezberledik. içindir ki, Rasûlüllah recm etti, O'ndan sonra biz de recm ettik. Ben insanlara zaman uzayıp da bir sözcünün: "Biz Allah'ın Kitâbı'nda recm âyetini bulmuyoruz" demesinden ve Allah'ın indirmiş olduğu bir farizayı terketmeleri suretiyle insanların sapıklığa düşmelerinden endîşe ediyorum. Recm, Allah'ın Kitâbı'nda sabit bir haktır. Bu, erkeklerden ve kadınlardan evlenip de zina eden, zinası da beyyine ile yahut gebelik ile yahut da i'tirâf ile sabit olan kimselere uygulanır. bizler Allah'ın Kitâbı'ndan okumakta olduğumuz şeyler içinde: "Babalarınızdan yüz çevirmeyiniz! Şu muhakkaktır ki, sizin babalarınızdan yüz çevirmeniz (babalarınızdan başkalarına mensûbluk iddia etmeniz) sizin küfrünüz, nankörlüğünüzdür -yahut: Sizin babalarınızdan yüz çevirmeniz, muhakkak sizin için bir küfürdür-!" sözleri de vardı! edin! Sonra Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şunu da buyurmuştur: "Sizler beni, Meryem oğlu İsâ 'nın bâtıl üzere aşırı övülmesi gibi mübalağalı ve aşırı şekilde övmeyiniz. Sizler bana 'Allah'ın kulu ve Rasûlü' deyiniz!" şu da var ki, içinizden bir sözcü çıkıp: "Vallahi Omer ölürse, ben fulân kimseye bey'at ederim" demektedir. Sakın hiçbir kimse onun "Ebû Bekr'e yapılan bey'at ancak istişâresiz, birdenbire olmuş ve tamamlanmıştır" demesiyle aldanmasın! Dikkat ediniz! Hakîkaten o iş böyle çabuk olmuştur. Lâkin Allah, o işin şerrinden ümmeti korumuştur. İçinizden hiçbir kimse kendisine sür'atle gidilmekte develerin boyunlarının kopmasında Ebû Bekr gibi olamaz. sonra her kim milletin istişaresi ve re'yi olmaksızın müslümânlardan bir adama bey'at ederse, onun bey'ati kabul olunmaz. O bey'at eden de, bey'at edilen de kendilerini öldürülme tehlikesine atmış olurlar! da bir hakikattir ki, Allah, Peygamberi'ni vefat ettirdiği zaman bizim de haberimizden şunlar meydana gelmişti: Ensâr cemâati bize muhalefet ettiler ve hepsi Sâide oğulları sakîfesinde toplandılar. Alî ile ez-Zubeyr ve onların beraberinde olanlar da bize muhalefet ettiler. Muhacirler, Ebû Bekr'in yanında toplandılar. Ben Ebû Bekr'e: Yâ Ebâ Bekr! Bizi şu Ensâr kardeşlerimizin yanına götür! dedim. bizler onlara ulaşmak isteyerek yola koyulup gittik. Onlara yaklaştığımız zaman, bizleri onlardan iki sâlih adam(Uveymir İbn Sâide ile Ma'n ibn Adiyy) karşıladılar da topluluğun üzerine meyledip ittifak ettikleri görüşü (Sa'd ibn Ubâde'ye bey'ati) bize zikrettiler ve: Ey Muhacirler topluluğu! Sizler nereye gitmek istiyorsunuz? dediler. de onlara: Şu Ensâr kardeşlerimizin yanına gitmek istiyoruz, dedik. Onlar da bize: Ensâr topluluğuna yaklaşmayınız, siz kendi işinizin hükmünü veriniz! dediler. de onlara: Vallahi bizler muhakkak onların yanına gideceğiz! dedim. Ve yürüdük, nihayet Sâide oğulları'nın meşveret ettikleri sakîfede Ensâr cemâatinin yanına vardık. de baktık ki, onların arasında bir örtüye bürünüp sarınmış bir adam var! Ben: Bu kimdir? dedim. Onlar: Bu Sa'd ibn Ubâde'dir! dediler. Ben: Onun nesi var? dedim. Onlar: Sıtma ateşi var! dediler. birazcık oturduğumuzda onların hatîbi (Sabit ibn Kays ibn Şemmâs) şehâdet kelimelerim söyledi ve Allah'ı lâyık olduğu yüce sıfatlarıyle sena etti. Bundan sonra "Amma ba'du" hitâb fâsılını söyledi ve şöyle devam etti: Bizler Allah'ın Ensârı ve İslâm'ın büyük ordusuyuz. Siz Muhacirler cemâati ise Mekke'deki kavminizden bize yürüyüp gelmiş olan bir azınlıksınızdır. Böyle iken şimdi bu azınlık bizi aslımızdan koparmak ve bizleri emirlik işinden dışarıya çıkarmak istiyorlar! dedi. şöyle dedi: Ensâr'ın hatîbi susunca ben konuşmak istedim. Ben daha evvel, beğendiğim ve Ebû Bekr'in önünde takdîm edip konuşmak istediğim bir makaale (bir hitabe) hazırlamış idim. Ben Ebû Bekr'e ârız olan keskinliğin yani öfkenin bir kısmını ondan def etmeye uğraşıyordum. Ben konuşmak istediğim zaman, Ebû Bekr bana: Yavaş ol (yumuşak ve sükûnetli davran)! dedi. Ebû Bekr'i öfkelendirmek istemedim. Ebû Bekr kendisi konuşmaya başladı. Ebû Bekr öfke sırasında benden daha halîm, daha sükûnetli, hedeflere yönelip ulaşmakta da benden daha vakaarlı idi. Vallahi Ebû Bekr benim hazırlamamda hoşuma giden hiçbirşeyi terketmedi, o konuşmasına başlamasında, doğru olan görüşü belirtmekte benim hazırladığım hitabenin benzeri yahut ondan daha üstün olan bir konuşmayı susuncaya kadar sürdürdü. Bu konuşmasında şunları söyledi: (Ey Ensâr topluluğu! Allah'a yemîn ederim ki, bizler sizin fadlınızı, İslâm yolundaki belâlarınızı ve bizim üzerimize vâcib olan hakkınızı inkâr etmiyoruz! -İbn İshâk rivayetinden-) Sizler, kendinizde hayır bulunduğunu zikrettiniz, sizler bu hayrın ehlisiniz. Fakat şu halifelik işi Kureyş'ten olan şu Muhacirler topluluğundan başkasında asla tanınmayacaktır. Bu Kureyş topluluğu neseb ve yurt bakımlarından Arablar'ın ortası, yânı en adaletlisi ve en üstünüdür. Ben sizler için şu iki adamdan birine bey'at etmenizi teklîf edip buna razı olmuşumdur. Şimdi bu ikisinden istediğinize bey'at ediniz! dedi. dedi ki: Bundan sonra Ebû Bekr, kendisi aramızda oturmakta bulunduğu hâlde benim elimi ve Ebû Ubeyde ibnu'l-Cerrâh'ın elini tuttu. Ben onun söylediklerinden bundan başkasını kerîh görmedim. Vallahi benim öne geçirilip de boynumun vurulması (yânı) bir günâhtan dolayı benim boynumun öne geçirilip de vurulmaya yaklaştırılması, bana içlerinde Ebû Bekr'in mevcûd bulunduğu bir kavme emirlik yapmaklığımdan daha sevimlidir. Ancak ölümüm sırasında şeytânın telkîniyle nefsimin bunu bana süsleyip güzel göstermesi hâli müstesnadır ki, ben şu saatte onu vicdanımda hissetmiyor ve bulmuyorum! sırada Ensâr'dan bir sözcü (Habbâb ibnu'l-Munzir) şöyle dedi: Bizler emirlik ağacının faydalanılacak olan aslıyız, köküyüz (yani uyuz develerin kaşınmaları için ağıllara dikilen ağaç kökleriyiz, hasta develerin o ağaçlarla kaşınıp şifâ buldukları gibi, bu emirlik işi de bizlerle şifâ bulup yaşar). Yine bizler meyveleri düşmesin, kırılmasın diye yapraklarla, dallarla bağlanmış yüklü hurma salkımlarıyız. Biz Ensâr topluluğundan bir emir, sizlerden de bir emir olsun ey Kureyş cemâati! dedi. üzerine karışık sözler çoğaldı ve sesler yükseldi, hattâ ben bir ihtilâf çıkmasından korktum da hemen: Uzat elini yâ Ebâ Bekr! (Sana bey'at edeyim!)dedim. da elini uzattı. Ben de ona bey'at ettim. Benden sonra Muhacirler ve sonra Ensâr Ebû Bekr'e bey'at ettiler. Biz böylece Sa'd ibn Ubâde'ye karşı çabuk davranıp galebe sağlamış olduk. Onlardan bir sözcü: Sizler Sa'd ibn Ubâde'yi öldürdünüz,(yani onu yardımsız bırakmak ve kuvvetini gidermek suretiyle onu ölü gibi yaptınız)! dedi. dedi ki: Bu sözcüye karşı ben: (Hilâfet işine mâni' olmaya çalıştığı için) Allah Sa'd ibn Ubâde'yi öldürsün! dedim. sonra Omer o cumua hutbesindeki konuşmasının sonunda şunları tekrar olarak söyledi: Bizler o zaman Allah'a yemîn ederim ki, kendisinde hazır bulunup meşgul olduğumuz bu devlet başkanlığı müzâkeresi işinden, Ebû Bekr'e bey'at edilmesi işinden daha kuvvetli hiçbir iş ve meşguliyet bulmadık! Bizler Ensâr topluluğunun bizlerden ayrılıp da topluca bir bey'at olmamasından, bizden sonra onların kendilerinden bir adama bey'at etmelerinden korktuk. Bu takdirde ya bizler razı olmamamıza rağmen onlarla bey'atleşecek, yahut da onlara, muhalefet edecektik. Böylece de büyük bir fesâd olacaktı. bundan böyle müslümânların istişaresi ve rızâları olmaksızın her kim bir adama bey'at edecek olursa (insanlar tarafından ne o bey'at eden adama, ne de onun bey'at ettiği adama;) ikisinin de öldürülecekleri korkusundan, bey'at olunmayacaktır! (Onun için hiçbir kimse bey'at olunmaya ve kendisi için bey'atin -Ebû Bekr'e vâki' olduğu gibi- tamam olacağına tama' etmesin)!.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Zinadan Gebe Kalan Kadının, Evli Olduğu Zaman Çocuğu Doğurduğunda Recm Edilmesi Bâbı
6919-) Zeydibn Hâlid el-Cuhenî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, O, evli olup da zina eden kimseler hakkında yüz deynek vurmayı ve bir yıl sürgüne göndermeyi emrediyordu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Erkeklerden Ve Kızlardan Evlenmemiş Olup Da Zina Eden İki Bekâra Deynekleme Cezası Uygulanır Ve Sürgün Edilirler:
6920-) İbn Şihâb şöyle dedi: Ve bana Urve ibnu'z-Zubeyr haber verdi ki, Omer ibnu'l-Hattâb da gurbete sürgün cezası uygulamış, sonra bu, kaanûn olmakta devam etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Erkeklerden Ve Kızlardan Evlenmemiş Olup Da Zina Eden İki Bekâra Deynekleme Cezası Uygulanır Ve Sürgün Edilirler:
6921-) Bize el-Leys, Ukayl'den; o da İbn Şihâb'dan; o da Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) evlenmemiş olarak zina eden kimseler hakkında hadd ikaamesiyle beraber (yani deynekleme cezâsıyle beraber) bir yıl sürgüne göndermekle hüküm vermiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Erkeklerden Ve Kızlardan Evlenmemiş Olup Da Zina Eden İki Bekâra Deynekleme Cezası Uygulanır Ve Sürgün Edilirler:
6922-)  İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) erkeklerden kadınlaşanlara, kadınlardan da erkekleşenlere la'net etti ve: "Bu gibi insanları evlerinizden çıkarıp kovunuz!" buyurdu. Abbâs dedi ki:) Peygamber fulân kimseyi çıkardı, Omer de fulân kimseyi çıkardı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Ma’siyetler İşleyen Kimselerin Ve Kadınlara Benzemeye Çalışan Erkeklerin Sürgün Edilmeleri Bâbı
6923-) Bize Muhammed ibn Ebî Zi'b, ez-Zuhrî'den; o da Ubeydullah'tan; o da Ebû Hureyre ile Zeyd ibn Hâlid (radıyallahü anh)'den şöyle tahdîs etti: Bedevilerden bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde otururken geldi de: Yâ Rasûlallah! Hasmımla aramızda Allah'ın Kitabı ile hüküm ver! dedi. da ayağa kalktı ve: (Evet) o doğru söyledi, onun için Allah'ın Kitabı ile hüküm ver! deyip şöyle devam etti: Benim oğlum bu bedevî adamın yanında ücretli (çoban) idi. Onun karısı ile zina etmiş. İnsanlar bana oğlumun üzerinde taşlama cezası olduğunu haber verdiler. Ben bu adama yüz koyun ile bir câriye fidye verip oğlumu kurtardım. Sonra ben bunu ilim sahibi olanlara sordum. Onlar, oğluma yüz deynek Cezâsıyle bir yıl sürgüne gönderme cezası olduğunu söylediler! dedi. üzerine Rasûlüllah: "Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, ben sizin aranızda elbette Allah 'ın Kitabı ile hüküm veririm! Koyunlara ve cariyeye gelince; bunlar sana geri verilecek ve oğluna da yüz deynek vurma ve bir yıl sürgüne gönderme cezası uygulanacaktır!" hitaben de:) "Sana gelince yâ Uneys! Kalk bu adamın karısına git (zina suçunu i'tirâf ederse) onu recm et!" buyurdu. kuşluk vakti gitti, (kadının i'tirâfı üzerine) ona recm cezası uyguladı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: İmâmın Yokluğunda, Haddi Yerine Getirmeyi İmâmdan Başka Birine Emreden Kimse Bâbı
6924-) Bize Mâlik, İbn Şihâb'dan; o da Ubeydullah ibn Abdillah'tan; o da Ebû Hureyre ile Zeyd ibn Hâlid (radıyallahü anh)'den şöyle haber verdi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'a evlenmemiş bir cariyenin zina ettiği zamanki hükmünden soruldu. Rasûlüllah: "Câriye zina eder de zinası (beyyine ile yahut gebelikle yahut da ikrar ile) sabit olduğu zaman, ona deynekleme cezası vurun. Sonra yine zina ederse, ona yine deynekleme cezası uygulayın. Sonra yine zina ederse, ona yine deynekleme cezası uygulayın. Sonra onu kıldan örülmüş bir ip karşılığında da olsa (ayıbını beyân ederek) satınız!" buyurdu. Şihâb: Ben üçüncü defadan sonra mı yahut dördüncü defadan sonra mı satınız buyurduğunu bilmiyorum, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Câriye Zina Ettiği Zaman?
6925-)  Bize el-Leys, Saîd el-Makburî'den; o da babası Keysân'dan tahdîs etti ki, Keysân, Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den şöyle derken işitmiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bir câriye zina eder de, zina ettiği (beyyine ile veya gebelikle yahut da ikrar ile) tebeyyün ederse, efendisi ona celde uygulasın (yânı deynekle derisine vursun), fakat sözle onu kınayıp ayıplamasın. Sonra yine zina ederse, efendisi onu yine deynekle dövsün, fakat ayıbını yüzüne vurup ezâ etmesin. Sonra üçüncü defa zina ederse, efendisi onu (ayıbını beyân ederek) kıldan dokunmuş bir ip karşılığında bile olsa satsın!" hadîsi Saîd'den; o da Ebû Hureyre'den; o da Peygamber'den rivayet etmekte İsmâîl ibn Umeyye, el-Leys'e mutâbaat etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Câriye Zina Ettiği Zaman Dövülür, Fakat Yüzüne Karşı Ayıbı Söylenmez, Sürgüne De Gönderilmez
6926-) Bize eş-Şeybânî tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdullah ibn Ebî Evfâ (radıyallahü anh)'ya recm cezasından sordum. O: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) recm cezası uyguladı, dedi. Ben: en-Nûr Sûresi'nden (yânı yüz deynek âyetinden) evvel mi yahut sonra mı recm uyguladı? diye sordum. ibn Ebî Evfâ: Bunu bilmiyorum, dedi. hadîsi eş-Şeybânî'den rivayet etmekte Alî ibnu Mushir, Hâlid ibnu Abdillah, el-Muhâribî ve Ubeyde ibnu Humeyd dörtlüsü, Abdu'l-Vâhid'e mutâbaat etmişlerdir. Bu râvîlerden biri (yani Ubeyde ibn Humeyd), Nûr Sûresi yerine "Yüz deynek (âyetin)den evvel mi?" şeklinde rivayet etmiştir. Birinci rivayet (yani "en-Nûr Sûresi'nden evvel mi?" şeklinde olan rivayet) daha sahîh olanıdır.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Yahûdî, Hrıstiyan Ve Benzerleri Olan Zimmet Ehli Kimseler Zina Ettikleri Ve Davâları İmâma Yükseltildiği Zaman, Bunların Hükümleri Ve Evli Olmalarının Beyânı Bâbı
6927-) Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Yahûdîler, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldiler de O'na kendilerinden bir adamla bir kadının zina ettiklerini zikrettiler (ve hükmünü sordular).Rasûlüllah onlara: "Siz recm hakkında Tevrat'ta ne buluyorsunuz?" diye sordu. Biz zina edenlerin ayıplarını ortaya koyup teşhir ederiz, bunlar bir deynekle de dövülürler, dediler. ibn Selâm bunlara: Yalan söylediniz! Tevrat'ta recm(âyeti) vardır! dedi. Bunun üzerine onlar Tevrat'ı getirdiler ve kitabı açtılar. Yahûdîler'den birisi (Abdullah ibn Surya) elini recm âyeti üzerine koydu, ondan önceki ve sonraki âyetleri okumaya başladı. Abdullah ibn Selâm ona: Elini kaldır! dedi. da elini kaldırınca recm âyeti görülüverdi. Yahûdîler: Yâ Muhammedi Abdullah ibn Selâm doğru söyledi, hakîkaten Tevrat'ta recm âyeti vardır! dediler. zinanın sabit olması üzerineRasûlüllah bu iki zinâcının recm olunmalarını emretti, onlar da recm olundular. Abdullah ibn Omer: Ben, recm edilirken Yahûdî erkeğini, kadını atılan taşlardan korumak için, kadının üzerine meyleder hâlde gördüm, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Yahûdî, Hrıstiyan Ve Benzerleri Olan Zimmet Ehli Kimseler Zina Ettikleri Ve Davâları İmâma Yükseltildiği Zaman, Bunların Hükümleri Ve Evli Olmalarının Beyânı Bâbı
6928-) Ebû Hureyre ile Zeyd ibn Hâlid (radıyallahü anh) şöyle haber vermişlerdir: İki adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın huzurunda çekişip da'vâlaştılar. Biri: Aramızda Allah'ın Kitabı ile hükmet! dedi. Diğeri de ikisinin daha anlayışlısı olduğu hâlde: Evet yâ Rasûlallah! Aramızda Allah'ın Kitabı ile hükmet ve da'vâmı söylemem için bana izin ver! dedi. ona: "Konuş!" buyurdu. da da'vâsını şöyle arzetti: Benîm oğlum bu adamın yanında ücretli idi. -Râvî İmâm Mâlik: "Asîf" "Ecîr" yânı "Ücretle çalışan" demektir, dedi.- Bunun karısı ile zina etmiş. İnsanlar bana oğlum üzerine recm cezası olduğunu haber verdiler. Ben de oğlumdan bu adama yüz koyun ile bir de kendime âid olan bir cariyeyi fidye verip, oğlumu kurtardım. Sonra ben bunu ilim ehline sordum. Onlar da bana oğlum üzerine yüz deynek ile bir yıl gurbete gönderme cezası olduğunu ve recm'in, yânı taşlama cezasının ise ancak onun karısına düştüğünü haber verdiler! dedi. aleyhi ve sellem): "Dikkat edin! Nefsim elinde bulunan Allah 'a yemin ederim ki, ben sizin aranızda elbette Allah'ın Kitabı ile hüküm vereceğim: Senin koyunlarına ve cariyene gelince; bunlar sana geri verilir!” buyurdu ve onun oğlunu, yüz deynek vurup bir yıl gurbete gönderdi. el-Eslemî'ye de diğer adamın karısına gitmesini emretti de: "Eğer zina suçunu i'tiraf ederse onu recm et!" buyurdu. Kadın zina suçunu i'tirâf etti, o da kadını recm etti.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Erkek Kendi Karısına Yâhud Başkasının Karısına Hâkimin Ve İnsanların Huzurunda Zina Suçu Attığı Zaman, Hâkim Üzerine Zina Atılan Kadına Tahkîkaatçı Gönderip De Kadından Kendisine Atılan Suçu Sormak Vazifesi Vâcib Olur Mu?
6929-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ebû Bekr (benim yanıma) geldi. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) o sırada başını benim dizimin üzerine koymuş vaziyette idi. Ebû Bekr: Sen Rasûlüllah'ı da, insanları da yollarından habsedip alıkoydun, Halbuki onlar su başında değiller, dedi ve beni azarlardı, eli ile de böğrümü dürtmeye başladı. kıpırdamaktan, Rasûlüllah'ın dizim üzerinde bulunmasından başka hiçbir şey men' etmiyordu. (Sabah olunca Rasûlüllah kalktı, hiç su yoktu.) Allahü Taâlâ Teyemmüm (el-Mâide: 6) âyetini indirdi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Ehlini, Yakınlarını Yâhud Başkalarını Sultânın Kendisine O Hususta İzni Olmaksızın Edeblendirme Yapan Kimse Bâbı
6930-) Âişe (r.anha) şöyle demiştir: (Gerdanlığım kaybolup da insanlar susuz bir yerde ikaamet ettikleri zaman) Ebû Bekr benim yanıma geldi de bana şiddetli bir vuruşla vurdu ve: Sen insanları bir gerdanlık sebebiyle habsedip yollarından alıkoydun! dedi. benim canımı acıtmış olduğu hâlde, Rasûlüllah'ın dizim üzerinde uyumakta olup O'nu uyandırmam korkusuyla ölüm beni tutmuşçasına hareketsiz durdum... Bu hadîs de geçen hadîs tarzındadır. Abdillah el-Buhârî: "Lekeze" ve "Vekeze" ikisi de bir olup "Parmakları yumarak vurmak" ma'nâsınadır, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Ehlini, Yakınlarını Yâhud Başkalarını Sultânın Kendisine O Hususta İzni Olmaksızın Edeblendirme Yapan Kimse Bâbı
6931-) Bize Abdulmelik ibn Umeyr, el-Mugîre'nin kâtibi olan Verrâd'dan tahdîs etti. el-Mugîre ibn Şu'be (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Sa'd ibn Ubâde (radıyallahü anh): Karımla beraber bir erkek görürsem, hiç aman vermeden onu kılıcımın keskin ağzıyle vurur öldürürdüm, demişti. bu sözü Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'e ulaşınca, yanında bulunanlara: "Sizler Sa'd'ın bu kıskançlığına şaşıyor musunuz? Emîn olunuz ki, ben ondan daha kıskancım. Allah da muhakkak benden daha çok kıskançtır" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Karısının Beraberinde Yabancı Bir Adam Görüp Onu Öldüren Kimse Bâbı
6932-) Bana Mâlik, İbn Şihâb'dan; o da Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den; o da Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den şöyle tahdîs etti: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'a bir bedevi geldi de: Yâ Rasûlallah! Benim karım siyah bir oğlan doğurdu (karımdan şübheleniyorum), dedi. da ona: "Senin develerin var mı?" diye sordu. Bedevî: Evet var! dedi. Rasûlüllah: "Develerin renkleri nasıldır?" diye sordu. O: Kırmızıdır, diye cevâb verdi. Rasûlüllah: "Bunların içinde beyazı siyaha çalar boz renkli deve var mıdır?" dedi. Evet vardır, diye cevâb verdi. Rasûlüllah: "O boz renk nereden oldu?" diye sordu. Bedevî: Soyunun bir damarına çekmiş olduğunu zannediyorun, dedi. Rasûlüllah: "Senin bu oğlun da eski bir soy köküne çekmiş olabilir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Tarîz Hakkında Gelen Şey Bâbı
6933-) Ebû Burde Hâni' ibnu Niyâr el-Evsî (radıyallahü anh): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):"Allah'ın ta'yîn ettiği haddlerden birinde ve hukukunda olmadıkça, hiçbir kimse on deynekten fazla deyneklenmez" buyurdu, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Tazîr, Yani Men Etme Ve Edeblendirme Cezalarının Sayısı Ne Kadardır?
6934-)  Bize Müslim ibnu Ebî Meryem tahdîs etti. Bana Abdurrahmân ibnu Câbir, Peygamber'den işiten kimseden tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Allah'ın ta'yîn ettiği haddlerden biri hususunda olmak müstesna, on vuruştan fazla ukubet yoktur" buyurmuştur. Abdullah ibnu Vehb tahdîs etti. Bana Amr ibnu'l-Hâris haber verdi ki, ona da Bukeyr ibn Abdillah el-Eşecc tahdîs edip şöyle demiştir: Ben Süleyman ibn Yesâr'ın yanında otururken oraya Abdurrahmân ibn Câbir geldi ve o, Süleyman ibn Yesâr'a tahdîs etti. Sonra bizim yanımıza Süleyman ibn Yesâr yönelip geldi de şöyle dedi: Bana Abdurrahmân ibn Câbir tahdîs etti ki, ona da babası Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh), Ebû Burde el-Ensârî (radıyallahü anh)'den işittiğini tahdîs etmiştir. O şöyle demiştir: Ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim: "Allah'ın ta'yîn ettiği haddlerden birinde olmak müstesna, hiçbir kimseye on kamçıdan fazla deynek vurmayın!" buyuruyordu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Tazîr, Yani Men Etme Ve Edeblendirme Cezalarının Sayısı Ne Kadardır?
6936-) Bize Ebû Selerne tahdîs etti ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem), orucu (arada sahur yemeden) birbirine eklemekten nehyetmişti. Müslümanlardan bâzı adamlar O'na: Yâ Rasûlallah! Sen bir günün orucunu öbür güne ekliyorsun? dediler. üzerine Rasûlüllah: "Sizin hanginiz bana benzer? Ben, Rabb'im beni doyurur ve içirir bir hâlde gecelerim" buyurdu. sahâbîler (sahûrsuz) ekleme orucu tutmaktan vazgeçmemekte ısrar edince, Rasûlüllah onlara bir gün ekleme orucu tutturdu. Sonra bir gün daha (arka arkaya iki gün) ekleme orucu tutturdu. Sonra (üçüncü günü) hilâli gördüler. Bunun üzerine Rasûlüllah onların orucu eklemekten vazgeçmedikleri zaman, onlara ceza verici bir tavırla: "Eğer Ay geri kalsaydı (sizler ondan âciz kalıncaya kadar bir ceza olarak) ben sizlere daha fazla ekleme orucu tuttururdum!" buyurdu. hadîsi ez-Zuhrî'den rivayet etmekte Şuayb, Yahya ibn Saîd, Yûnus üçlüsü de Ukayl'e mutâbaat etmişlerdir. ibn Hâlid de İbn Şihâb'dan; o da Saîd ibnu’l-Müseyyeb'den; o da Ebû Hureyre'den; o da Peygamber'den söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Tazîr, Yani Men Etme Ve Edeblendirme Cezalarının Sayısı Ne Kadardır?
6937-) Bize Ma'mer ibn Râşid, ez-Zuhrî'den; o da Sâlîm'den; o da Abdullah ibn Omer(radıyallahü anh) 'den tahdîs etti ki, onlar Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında ölçüsüz tartısız götürü pazarlıkla yiyecek maddesi satın aldıklarında, bu malları bulundukları yerlerinden kabzedip de kendi evlerine taşıyıncaya kadar onları satmaktan men' olunurlar ve böyle yapmayanlar dövülürler imiş.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Tazîr, Yani Men Etme Ve Edeblendirme Cezalarının Sayısı Ne Kadardır?
6938-)  Âişe (r. anha):Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine getirilen hiçbirşey hususunda, Allah'ın haramlarından birine saygısızlık edilmedikçe, kendi nefsi için intikaam almamıştır. Haramlardan birine saygısızlık edildiğinde de Allah için intikaam alırdı, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: Tazîr, Yani Men Etme Ve Edeblendirme Cezalarının Sayısı Ne Kadardır?
6940-) Bize Ebu'z-Zinâd tahdîs etti ki, el-Kaasım ibn Muhammed şöyle demiştir: İbn Abbâs, la'netleşme yapan iki kişiyi zikretmişti. Abdullah ibnu Şeddâd da: İşte o kadın, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ın"Eğer ben bir kadını beyyinesiz olarak recm edici olaydım, bunu recm ederdim" buyurduğu kadındır, dedi. Abbâs: Hayır, bu, çirkinliği ve fucûru açıkta yapan kadındır, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Âdeten Çirkin Olan Bir İş Ortaya Koyan, Beyyine Olmaksızın Başkasına Bir Şerr İsnâd Eden, Zannla Töhmet Atan Kimse Nin Hükmü Bâbı
6941-) İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında la'netleşme zikrolunmuştu. Âsım ibn Adiyy de bu konuda bir söz söylemişti. Sonra Âsım ayrılıp evine gitti. Akabinde ona kendi kavminden olan(Uveymir adında) bir adam geldi ve kendi karısının yanında bir adam bulduğunu söyleyip şikâyet ediyordu. Bunun üzerine Âsim: Ben bu belâya ancak kendi sözümden dolayı uğramışımdır, dedi ve o adamı Peygamber'in yanına götürdü. o adamın karısını beraberinde bulduğu kimseyi haber verdi. Bu adam sarı benizli, az etli, düz saçlı idi. Onun, ailesinin yanında bulduğunu iddia ettiği adam ise esmer, kalın ve dolgun bacaklı, çok etli şişman bir kimse idi. "Allâhumme, beyyin” “Allah'ım, beyân buyur!" dedi. Sonunda kadın, kocasının yanında bulduğunu zikrettiği adama benzer bir çocuk doğurdu. Peygamber bu karı-koca arasında la'netleşme yaptırdı... ibn Şeddâd, bulundukları bu mecliste Abdullah ibn Abbâs'a hitaben: İşte o kadın, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in"Eğer ben beyyinesiz olarak recm edici bir kişi olsaydım, işte bu kadını recm ederdim" buyurduğudur, dedi. Abbâs da: Hayır, o kadın, İslâm içinde kötülüğü açıkça yapan bir kadındı, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Âdeten Çirkin Olan Bir İş Ortaya Koyan, Beyyine Olmaksızın Başkasına Bir Şerr İsnâd Eden, Zannla Töhmet Atan Kimse Nin Hükmü Bâbı
6942-) Bize Süleyman ibn Bilâl, Sevr ibn Zeyd'den; o daEbû'l- Gays'tan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir kerresinde: "Helak edici yedi şeyden sakınınız!" buyurdu. Sahâbîler: Yâ Rasûlallah! Bu yedi şey nedir? diye sordular. Rasülullah: "Allah'a ortak kılmak, sihir yapmak, Allah'ın haram kıldığı bir hayâtı öldürmek, haklı öldürücüler müstesnadır; faiz kazancı yemek, yetim malı yemek, düşmana hücum sırasında harbden kaçmak, zinadan korunmuş olup hatırlarından bile geçmeyen mü'min kadınlara zina isnâd etmektir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: İffetli Kadınlara Zina İftirası Atılması Ve Azîz Ve Celîl Olan Allahın Şu Kavli Bâbı:
6943-) Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Ebû'l-Kaasım salla'llâhu aleyhi ve sellem'den işittim, şöyle buyuruyordu: "Her kim mâliki olduğu kölesine zina isnâd eder, köle de onun söylediği bu isnâddan berî bulunursa, o kimse kıyâmet gününde dövülür, ancak kölenin onun söylediği gibi olması hâlinde dövülmez".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Kölelere Zina İftirası Atma Nın Hükmü Bâbı
6944-) Bize Sufyân ibn Uyeyne, ez-Zuhrî'den; o da Ubeydullah ibn Abdillah ibn Utbe'den; o da Ebû Hureyre ile Zeyd ibn Hâlid el -Cuhenî (radıyallahü anh)'den tahdîs etti. Bu iki sahâbî şöyle demişlerdir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir adam geldi de: Yâ Rasûlallah! Sana karşı Allah adına yemîn eder, muhakkak bizim aramızda Allah'ın Kitabı ile hüküm vermeni isterim, dedi. üzerine hasmı da ayağa kalktı. Hasım ötekinden daha anlayışlı ve dirayetli hâldeydi. O da: (Evet) o doğru söyledi, aramızda Allah'ın Kitabı ile hükmet ve da'vâmı söylemem için bana izin ver yâ Rasûlallah! dedi. ona: "Söyle!" buyurdu. O da şöyle anlattı: Benim oğlum bu adamın ailesi içinde ücretli idi, onun karısıyle zina etmiş. Ben bu adama oğlum adına yüz koyun ve bir erkek hizmetçi fidye verip, oğlumu kurtardım. Ve ben bu mes'eleyi ilim ehlinden birtakım adamlara sordum. Onlar bana, oğluma yüz deynek ve bir yıl sürgün cezası gerektiğini, bu adamın karısına da taşlanma cezası gerektiğini haber verdiler! dedi. da: "Nefsim elinde bulunan Allah'a yemîn ederim ki, ben sizin aranızda elbette Allah'ın Kitabı ile hüküm veririm: Yüz koyun ve hizmetçi sana geri verilir, oğlun üzerinde de yüz deynek ve bir yıl gurbete gönderme cezası vardır. Yâ Uneys! Sen de bu adamın karısı üzerine git de ona sorup bu isnadı tahkik et! Eğer kadın zina suçunu (sabit olacak tarzda) i'tirâf ederse, onu recm et!" buyurdu. kadına gitti, tahkîkaatta kadın zina ettiğim i'tirâf edince ona recm cezası uyguladı.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-muharibîn Min…
Konu: Bâb: İmâm Bir Kimseye Emreder Ve O Kimse De İmâmdan Uzakta Olarak Hadd Uygular Mı?
6945-) Amr ibn Şurahbîl şöyle demiştir: Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle dedi: Bir adam: Yâ Rasûlallah! Allah katında hangi günâh en büyüktür? diye sordu. aleyhi ve sellem): "Allah seni yarattığı hâlde Allah'a bir benzer çağırmandır" buyurdu. adam: Sonra hangi (günâh büyüktür)? diye sordu. Rasûlüllah: "Sonra beraberinde yemek yemesinden korktuğun için çocuğunu öldürmendir" buyurdu. zât: Bundan sonra hangisi (büyüktür)? dedi. Rasûlüllah: "Sonra komşunun eşiyle zina edişmendir" buyurdu. ve Celîl olan Allah, bunların tasdîki olmak üzere şu âyetleri indirdi:('Onlar ki, Allah 'ın yanına başka bir tanrı daha (katıp) tapmazlar. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar, zina etmezler. Kim bunları yaparsa cezaya çarpar. Kıyâmet günü de azâbı katmerleşir ve o azabın içinde hor ve hakîr ebedî bırakılır"(el- Furkaan: 68-69).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Bâb: Ve Yüce Allahın Şu Kavli: Kim Bir Mümini Kasden Öldürürse Cezası, İçinde Ebedî Kalıcı Olmak Üzere Cehennemdir. Allah Ona Gadab Etmiştir, Ona Lanet Etmiştir Ve Ona Çok Büyük Bir Azâb Hazırlamıştır En-nisâ: 93
6946-) İbn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem):"Mü'min kişi, kendisine haram bir kan bulaşmadıkça dâima dîninden (mülhem olduğu) bir genişlik içindedir" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Bâb: Ve Yüce Allahın Şu Kavli: Kim Bir Mümini Kasden Öldürürse Cezası, İçinde Ebedî Kalıcı Olmak Üzere Cehennemdir. Allah Ona Gadab Etmiştir, Ona Lanet Etmiştir Ve Ona Çok Büyük Bir Azâb Hazırlamıştır En-nisâ: 93
6947-) Bize îshâk tahdîs etti: Ben babam Saîd ibn Amr'dan işittim, şöyle tahdîs ediyordu: Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh): Nefsini içine atan kimseler için hiçbir çıkış ve kurtuluş olmayan işlerin helak edicilerinden biri, kan dökmeye halâl kılıcı bir hakk olmaksızın, haram kan dökmektir, demiştir. Ubeydullah ibn Mûsâ, el-A'meş'ten; o da Ebû Vâil'den tahdîs etti ki, Abdullah(ibn Mes'ûd-radıyallahü anh):Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): " (Kıyâmet gününde) insanlar arasında verilecek ilk hüküm, kan da'vâları hakkındadır" buyurdu, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Bâb: Ve Yüce Allahın Şu Kavli: Kim Bir Mümini Kasden Öldürürse Cezası, İçinde Ebedî Kalıcı Olmak Üzere Cehennemdir. Allah Ona Gadab Etmiştir, Ona Lanet Etmiştir Ve Ona Çok Büyük Bir Azâb Hazırlamıştır En-nisâ: 93
6949-) Bize Atâ ibn Yezîd tahdîs etti. Ona da Ubeydullah ibn Adiyy tahdîs etti. Ona da Zuhre oğulları'nın yeminli dostu olan el-Mıkdâd ibn Amr el-Kindî tahdîs etmiştir. Bu zât, Bedir'de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber hazır bulunmuştu; o şöyle demiştir: Bir kerresinde Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'a: Yâ Rasûlallah! Ben bir kâfirle karşılaşsam, onunla vuruşsak da o benim elimi kılıcı ile vurup koparsa, sonra benden kaçıp bir ağaca sığınsa da "Ben Allah için müslümân oldum ("Lâ ilahe ille’llâh")" dese, onu bu tevhîd kelimesini söyledikten sonra öldürebilir miyim? dedim. "Hayır sen onu öldürme!" buyurdu. Yâ Rasûlallah! O benim iki elimden birisini kesti kopardı da, tevhîd kelimesini elimi kopardıktan sonra söyledi, ben onu öldürebilir miyim? dedim. Rasûlüllah: "Sakın onu öldürme! Eğer öldürürsen o senin onu öldürmezden evvelki vaziyetindedir! (Çünkü müslümân olmuş kanı ma'sûmdur.) Sen de onun söylediği tevhîd kelimesini söylemezden evvelki vaziyetindesin(çünkü kanın kısas ile mübâh olmuştur)" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Bâb: Ve Yüce Allahın Şu Kavli: Kim Bir Mümini Kasden Öldürürse Cezası, İçinde Ebedî Kalıcı Olmak Üzere Cehennemdir. Allah Ona Gadab Etmiştir, Ona Lanet Etmiştir Ve Ona Çok Büyük Bir Azâb Hazırlamıştır En-nisâ: 93
6950-) Ve Habîb ibn Ebî Amrete, Saîd ibn Cubeyr'den söyledi ki, İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Mıkdâd'a: "Ey Mıkdâd! Mü'min bir kişi, kâfirlerden meydana gelen kavminin beraberinde îmânını gizlese de (selâmete erişince) îmânını açığa çıkarsa, bunun üzerine sen de onun (îmânına i'timâd etmeyerek) öldürsen (bu doğru olmaz). Nitekim sen de hicretten önce Mekke'de îmânını böyle gizliyordun!" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Bâb: Ve Yüce Allahın Şu Kavli: Kim Bir Mümini Kasden Öldürürse Cezası, İçinde Ebedî Kalıcı Olmak Üzere Cehennemdir. Allah Ona Gadab Etmiştir, Ona Lanet Etmiştir Ve Ona Çok Büyük Bir Azâb Hazırlamıştır En-nisâ: 93
6951-) Bize Sufyân ibn Uyeyne, el-A'meş'ten; o da Abdullah ibn Murre'den; o da Mesrûk'tan; o da Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh)'dan tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Haksızca öldürülen her nefsin öldürülme günâhından muhakkak bir pay ilk Âdem oğlu üzerine de olur'' buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6952-)  Bize Şu'be tahdîs etti: Bana Vâkıd ibn Abdillah haber verip, babası Muhammed ibn Zeyd'den söyledi, o da Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den işitmiştir ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) -Veda Haccı'nda Akabe cemresi yanında insanların toplanması sırasında-: "Benden sonra bir birlerinizin boyunlarını vuran kâfirlere dönmeyiniz!" buyurmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6953-) Cerîr ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Veda Haccı'nda bana "İnsanları sustur!" diye emretti de, yaptığı hutbede: "Benden sonra kâfirlerin âdetine dönüp birbirlerinizin boyunlarını vurmayınız!" buyurdu. hadîsi Ebû Bekre ile İbn Abbâs daPeygamber'den rivayet ettiler.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6954-) Bize Şu'be, Firâs'tan; o daeş-Şa'bî'den; o da Abdullah ibn Amr (radıyallahü anh)'dan tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Büyük günâhlar Allah 'a ortak tanımak, ana-babaya isyan etmek -yahut: Gamûs yemini yapmak-" buyurdu. Râvî Şu'be böyle şekkli söyledi. ibn Muâz el-Anberî şöyle dedi: Bize Şu'be tahdîs edip şöyle dedi: "Büyük günâhlar, Allah 'a ortak tanımak, gamûs yemini etmek, ana-babaya âsî olmak -yahut: İnsan öldürmektir-" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6955-)  Bize Ubeydullah ibn Ebî Bekr tahdîs etti ki, kendisi Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten işitmiştir. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Büyük günâhlar..." buyurdu. yine bize Amr (ibn Merzûk) tahdîs etti: Bize Şu'be, İbnu Ebî Bekr'den; o da Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Büyük günâhların en büyüğü Allah'a şirk koşmak, nefis öldürmek, ana-babaya ezâ etmek ve yalan söz söylemek -yahut: Yalan şâhidliği yapmaktır-" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6956-)  Bize Ebû Zabyân tahdîs edip şöyle dedi: Ben Usâme ibn Zeyd ibn Hârise (radıyallahü anh)'den işittim, o tahdîs ederek şöyle dedi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) bizi Cuheyne kabilesinden el-Huraka boyu üzerine cihâda göndermişti. Bizler sabah vakti o kavme baskın yaptık ve onları bozguna uğrattık. Ben, Ensâr'dan bir adamla beraber onlardan bir kimseye kavuştuk. Biz onu kuşatıp yakalayınca "Lâ ilahe ille'llâh "dedi. Bu tevhîd sözü üzerine Ensârî arkadaşım ondan kendini çekti. Fakat ben mızrağımı ona sapladım ve onu öldürdüm. Medine'ye geldiğimizde bu hâdise Peygamber'e ulaştı da bana: "Yâ Usâme! Sen o adamı 'Lâ ilahe ille'llâhu' demesinin ardından niçin öldürdün?" buyurdu. Yâ Rasûlallah! O bu sözü ancak ölümden sığınıcı olarak söylemiştir, dedim. "Sen onu ‘Lâ ilahe ille’llâh' demesinin ardından niçin öldürdün?" buyurdu ve bu soruyu bana karşı devamlı tekrar ediyordu. ben: Keski bu günden önce müslümân olmayaydım! diye temennî ettim.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6957-)  Bize Yezîd ibn Ebî Habîb el-Mısrî, Ebû'l-Hayr'dan; o da es-Sunabihî'den tahdîs etti ki, Ubâde ibnu's-Sâmit (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Akabe gecesinde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile bey'at etmiş olan nakîblerden birisiyim. Biz o gece Rasûlüllah'a şu şartlar üzerine bey'at ettik: Allah'a hiçbirşeyi ortak kılmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, Allah'ın haram kıldığı canı öldürmemek, iftira etmemek, âsî olmamak, bunlara sâdık kaldığımız takdirde cennetle müjdelenmek, bu günâhlardan birini işlersek bunun hükmünün Allah'a âid olduğu (üzerine).

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6958-)  Bize Cuveyriye, Nâfi'den; o da Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):"Her kim biz müslümânlara silâh çekip kıtal ederse artık o kimse biz müslümânlardan değildir" buyurmuştur. hadîsi Ebû Mûsâ el-Eş'arî de Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivayet etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6959-) Bize Eyyûb ve Yûnus, el-Hasenu'l-Basrî'den tahdîs ettiler ki, el-Ahnef ibnu Kays şöyle demiştir: Ben (Alî ile Muâviye arasındaki Sıffîn harbi sırasında) şu adama (Alî ibn Ebî Tâlib'e) yardım etmek için gidiyordum. Bana Ebû Bekre kavuştu da: Nereye gitmek istiyorsun? diye sordu. Ben: Şu adama yardım edeceğim! dedim. O bana şöyle dedi: Haydi geri dön! Çünkü ben Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittim: "İki müslümân kılıçlarıyle karşılaştıkları zaman ölen de, öldüren de ateştedir" Duyuruyordu. Ben: Yâ Rasûlallah, öldüren böyledir amma ölene ne oluyor? diye sordum. Rasûlüllah: "Ölen de arkadaşını öldürmeye hırslı idi" buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6960-) Bize Hemmâm ibn Yahya, Katâde'den; o da Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten şöyle tahdîs etti: Bir Yahûdî, (Ensâr'dan) bir cariyenin başını iki taş arasında ezmişti (ve zînetlerini almıştı). (O câriye ölmek üzere iken Peygamber'in huzurunda:) Sana bu cinayeti kim işledi? Fulân mı, fulân mı? diye sorulup, nihayet Yahudi'nin adı anılınca, câriye başı ile "Evet" işareti yaptı. üzerine Yahûdî yakalanıp getirildi. Bu fiili devamlı soruldu, nihayet bu cinayeti ikrar edince, onun da başı taşla ezildi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Hâkimin, Katl Suçuyla İttihâm Edilen Kişiyi Sorguya Çekmesi, Nihayet Suçunu İkrar Ederse Hadd Uygulaması Ve Haddlerde İkâr Bâbı
6961-) Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Medîne'de bir câriye kadın üzerinde gümüş zînet eşyaları olduğu hâlde dışarı çıkmıştı. dedi ki: Bir Yahûdî o kadına bir taş atmış. dedi ki: Yaralı kadın ölmek üzere iken Peygamber'in yanına getirildi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ona: "Seni fulân kimse mi öldürdü?" diye sordu. ("Hayır" ma'nâsına) başını yukarı kaldırdı. Peygamber soruyu tekrar etti ve: "Seni fulân kimse mi öldürdü?" buyurdu. yine ("Hayır" yerine) başını kaldırdı. Peygamber üçüncü defasında: "Seni fulân kimse mi öldürdü?" diye sordu. sefer kadın "Evet" ma'nâsına başını aşağıya indirdi. Bunun üzerine Rasûlüllah o Yahudi'yi çağırttı (da soruşturma yapıp suçunu i'tirâf edince) onu da iki taş arasında öldürdü.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Bâb: Bir Şahıs Diğer Bir Şahsı Taşla Yâhud Deynekle Öldürdüğü Zaman Öldürdüğü Şeyle Mi, Yoksa Kılıçla Mı Kısas Yapılır?.
6962-) Bize el-A'meş, Abdullah ibn Murre'den; o daMesrûk'tan tahdîs etti ki, Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah'tan başka (ibâdete lâyık) tanrı bulunmadığına ve benim Allah 'ın Rasûlü olduğuma şehâdet etmekte olan müslümân bir kimsenin kanı halâl olmaz, ancak şu üç şeyden biri ile halâl olur: Maktulün hayâtı karşılığında öldürülmesi, zina edenin evli olması, İslâm Dînî'nden çıkıp müslümân cemâatini terketmesi!".

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
6963-) Bize Şu'be, Hişâm ibn Zeyd'den; o da Enes (radıyallahü anh)'ten şöyle tahdîs etti: Bir Yahûdî, üzerindeki gümüş zînet eşyalarını almak için bir cariyeyi taş ile öldürdü. Ölmeye yüz tutmuş olduğu hâlde bu câriye Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına getirildi. Peygamber ona: "Seni fulan kimse mi Öldürdü?" diye sordu. Kadın başıyle "Hayır" diye işaret etti. ikinci defa bir ismi zikrederek sordu. Kadın yine başıyle "Hayır" diye işaret etti. Üçüncü sorusunda ise kadın başıyle "Evet!" diye olumlu bir işaret verdi. Bunun üzerine Peygamber o Yahudi'yi iki taş ile öldürdü.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Taşla Kısas Yapan Kimse Bâbı
6964-) Bize Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle tahdîs etti: Huzâalılar, Câhiliyet günlerinde öldürülmüş bir Huzâalı adama karşılık Leys oğullarından bir kimseyi Mekke fethi yılında öldürmüşlerdi. Rasûiullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a haber verilince, hemen ayağa kalktı, yaptığı hutbesinde şunları söyledi: "Şübhesiz Allah fîlin ordusunu Mekke'ye girmekten habsetmiştir, Allah Mekkeliler üzerine kendi rasûlü ile mü'minleri saldırtmıştır. Haberiniz olsun: Mekke benden evvel hiçbir kimse için halâl olmadığı gibi, benden sonra da hiçbir kimse için halâl olmayacaktır. Biliniz ki, o ancak bana da yalnız bir gündüzün bir saatinde halâl kılınmıştır. Bilmiş olunuz ki, işte bu saatimde Mekke benim için de haramdır. Mekke'nin dikeni bile koparılmaz, ağacı kesilmez, yitiğini kimse elini uzatıp alamaz, ancak sahibini aramak için arayıp i'lân edici kimse alabilir. O hâlde her kimin bir kimsesi öldürülürse, iki şeyden hangisi kendisi hakkında hayırlı ise, onu isteyebilir (yani iki şey arasında muhayyerdir: Ya kendisine diyet verilir, yahut maktulün ehli kısas ettirir)" hutbe üzerine Yemen ahâlîsinden olup Ebû Şâh denilen bir adam ayağa kalktı da: Yâ Rasûlallah! Şu söylediklerini benim için yaz! dedi. da: "Bunları Ebû Şâh için yazın!" emrini verdi. Kureyş'ten bir zât ayağa kalktı, o da: Yâ Rasûlallah! Izhır otu müstesna olsun! Çünkü biz onu evlerimizin inşâsında ve kabirlerimizde kullanıyoruz! dedi. "Izhır müstesna olsun!" buyurdu. Şeybân'dan fîl lâfzı hususunda Harb ibn Şeddâd'a mutâbaat etti. Bâzı kimse de (yani şeyh Muhammed ibn Yahya ez-Zuhlî) Ebû Nuaym'dan "Allah Mekke'de katli haram kılmıştır" şeklinde söyledi. Ubeydullah da: "Yâhud da maktulün ehli kısas yaptırır" şeklinde söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Bâb:
6965-) İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: İsrâîl oğulları'nda kısas vardı, fakat onlarda diyet yoktu. Yüce Allah, Kitâb'ında bu ümmete hitaben: "Ey îmân edenler, maktuller hakkında size kısas yazıldı. Hürr, hürr ile; köle köle ile; dişi dişi ile (kısas olunur). Fakat kimin lehinde maktulün kardeşi tarafından cüz’î birşey affolunursa, artık örfe uymak, onu güzellikle ödemek lâzımdır... "(el-Bakara: 178) buyurdu. Abbâs "Fe men ufiye" kavlini tefsir ederek, şöyle dedi: Afv, amden öldürmede maktulün velîsinin kaatilden diyet kabul etmesidir (ve kanı terketmesidir). İbn Abbâs: "Fe’ttibâun bi’l-ma'rûf" da maktulün velîsinin kaatilden ma'rûf veçhile diyeti istemesi ve kaatilin de o diyeti güzellikle ödemesidir, dedi.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Bâb:
6966-)  Bize Nâfi' ibn Cubeyr, Ibn Abbâs (radıyallahü anh)'tan tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: insanların en sevimsiz olanı üç sınıftır: Harem içinde zulüm ve haksızlık eden; İslâm camiası içinde Câhiliyet âdetini araştırıp, onu bulup yaşatmak isteyen (mürteci'), Haksız yere dökmek için ma'sûm bir kişinin kanını külfetle araştıran''.

Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'd-diyat
Konu: Haksız Olarak Bir Adamın Kanını İsteyen Kimse Nin Hükmünü Beyân Bâbı