Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı
1191-)
(Âişe -r. anha- şöyle demiştir:) Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) öğle farzından önce dört rek'at, sabah farzından evvel de iki rek'at (tatavvu') kılmayı terketmezdi. hadîsi Şu'be'den rivayet etmekte İbnu Ebî Adiyy (194) ile Amr ibn Merzûk(224), Yahya ibn Saîd'e mutâbaat ettiler.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-teheccüd
Konu: Bâb: Öğlenin Farzından Önce İki Rekat
1192-)
Abdullah ibn Bureyde şöyle demiştir: Bana Abdullah el-Muzenî tahdîs etti: Peygamber (-sallallahü aleyhi ve sellem- üç defa): "Akşam namazından evvel (iki rek'at nafile)namaz kılınız" buyurdu. Üçüncüsünde, insanların bu namazı, devam etmesi lâzım bir ibâdet edinmelerinden hoşlanmıyarak: " (Bu namaz) isteyen içindir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-teheccüd
Konu: Akşam Namazı Farzından Önce Namaz Bâbı
1193-)
Ben, Mersed ibn Abdillah el-Yezenî'den işittim; o şöyle dedi: Ben Ukbe ibn Âmir el-Cuhenî'ye geldim ve: Ebû Temîm'in işinden seni hayrete düşüreyim mi? Ebû Te-mîm, akşam namazından evvel iki rek'at namaz kılıyor, dedim. üzerine Ukbe: Biz Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bunu kılardık, dedi. Şimdi seni, bunu kılmaktan alıkoyan nedir? dedim. İşle güçle uğraşmak, diye cevâb verdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-teheccüd
Konu: Akşam Namazı Farzından Önce Namaz Bâbı
1194-)
İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Mahmûd ibnu'r-Rabî' el-Ensârî haber verdi ki, o Rasûlüllah'ı akledip hatırlamış ve kendi yurdlarında bulunan bir kuyudan Rasûlüllah'ın ağzına su alıp kendi yüzüne doğru su püskürttüğünü de hatırlamıştır. bu Mahmûd, Itbân ibn Mâlik el-Ensârî (radıyallahü anh)'den işitmiştir. It-bân Bedr'de Rasûlüllah'ın maiyyetinde hazır bulunmuşlardan idi. Itbân şöyle diyordu: Salim oğulları'nda kendi cemâatime namaz kıldırırdım. Onlarla benim aramda bir dere vardı ki, yağmurlar geldiği zaman aramıza perde oluyor ve onların mescidi tarafına geçmek bana meşakkat veriyordu. Rasûlüllah'a geldim ve O'na şöyle dedim: Ben gözümden hoşnûd değilim. Benimle cemâatim arasında bulunan dere, yağmurlar geldiği zaman akıyor ve bana o dereyi geçmek meşakkatli oluyor. Arzu ettim ki, Sen gelesin de evimden bir yerde namaz kıldırsan; ben de orayı namazgâh edinsem! aleyhi ve sellem): "Bunu yapacağım" dedi. Ertesi sabah gündüz şiddetlendikten(yani güneş yükseldikten) sonra Rasûlüllah ile Ebû Bekr bana geldiler.Rasûlüllah içeri girmeye izin istedi. Ben de O'na izin verdim. Eve girdiğinde oturmadı da "Evinden nerede namaz kılmamı istersin?" buyurdu. Ben kendisine, içinde namaz kılmasını arzu etmekte olduğum yeri işaret edip gösterdim. Rasûlüllah namaza dikeldi ve tekbîr aldı. Biz de O'nun arkasında saff olduk. İki rek'at kıldırdı, sonra selâm verdi. O selâm verdiği zaman biz de selâm verip, namazdan çıktık. Ben Rasûlüllah için yapılmış olan bir hazîr yemeğini yemesi gayesiyle O'nu alıkoydum. Yurdun ahâlîsi Rasülullah'ın benim evimde bulunduğunu işittiler. Yurd ahâlîsinden birçok kimseler geldiler ve nihayet evde adamlar çok oldu. Onlardan biri: Mâlik (ibnu'd-Duhşun) ne yapıyor, ben onu görmüyorum? dedi. Oradakilerden biri: O Allah ve Rasûlü'nü sevmeyen bir münafıktır, dedi. Rasûlüllah da ona: "Böyle deme! Görmüyor musun ki, o Lâ ilahe ille’llâh لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ.(Muhammed Rasûlüllah) diyor ve bununla Allah'ın rızâsını taleb ediyor" buyurdu. O söyleyen de: Allah ve Rasûlü en bilendir. Amma bize gelince, Allah'a yemîn ederiz ki, biz O'nun sevgisinin ve sözlerinin (yani nasîhatlerinin) ancak münafıklara olduğunu görüyoruz, dedi. Rasûlüllah da: "Şübhesiz Allah, Allah'ın rızâsını arayarak Lâ ilahe ille’llâh diyen kimseyi ateşe haram etmiştir" buyurdu. şöyle demiştir: Ben bu kıssayı bir topluluğa söyledim. İçlerinde Rasülullah'ın sahibi Ebû Eyyûb da vardı. Ebû Eyyûb'un vefat etmiş olduğu Rûm diyârındaki bu gazvede, Muâviye'nin oğlu Yezîd onların üzerinde kumandan bulunuyordu. Ebû-Eyyûb, benim sözümü reddetti ve: Vallahi Rasülullah'ın senin söylediğini söylemiş olduğunu zannetmem, dedi. Bu söz bana çok ağır geldi. Ve: Eğer Allah bana selâmet verir de, bu gazvemden salimen dönersem ve Itbân ibn Mâlik'i kendi kavminin mescidinde hâlâ hayâtta bulursam, bu hadîsi kendisine tekrar sormaklığım üzerimde Allah hakkı olsun demeğe başladım. Nihayet Bizans seferinden döndüm. Hacc yahut umre niyetiyle ihrama girdim. Sonra yürüdüm ve Medine'ye geldim. Salim oğulları yurduna vardım. Baktım ki Itbân gözleri görmez, çok yaşlı bir ihtiyar; hâlâ kavmine namaz kıldırıyor. Namazdan selâm verince ben de ona selâm verdim ve benim kim olduğumu kendisine haber verdim. Akabinde ona bu hadîsi sordum. Bunun üzerine Itbân bana bu hadîsi, ilk defa tahdîs ettiği gibi tekrar tahdîs etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-teheccüd
Konu: Nafile Namazların Cemaatle Kılınışı Bâbı
1196-)
Bize Vuheyb ibn Hâlid, Eyyûb es-Sahtiyânî'derı ve Ubeydillah'tan; onlar da Nâfi'den; o da İbn Omer (radıyallahü anh) 'den tahdîs etti. İbnu Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Namazınızdan bir kısmını evlerinizde kılınız ve evlerinizi kabirler edinmeyiniz" buyurdu. hadîsi, Eyyûb'dan rivayet etmekte Abdulvahhâb es-Sakafî, Vuheyb'e mutâbaat etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbut-teheccüd
Konu: Evde Nafile Namazı Kılmak Bâbı
1197-)
Bana Abdulmelik ibn Umeyr (225), Kazaa'dan haber verdi. O: Ben Ebû Saîd Hudrî'den dört şey işittim, demiştir. Ebû Saîd de: Ben (bu dört şeyi) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim demiştir : dedi ki:) Ebû Saîd, Peygamber'in maiyyetinde oniki gazvede hazır bulunmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Mekke Ve Medîne Mescidleri…
Konu: Mekke Ve Medîne Mescidlerinde Kılınan Namazın Fazîleti Bâbı
1198-)
Bize Alî ibnu'l-Medînî tahdîs edip şöyle dedi: Bize Sufyân ibn Uyeyne, ez-Zuhrî'den; o da Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den; o da Ebû Hureyre'den tahdîs etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: " (İbâdet için) şu üç mescidden başkasına yolculuk edilmez: el-Mescidu 'l-Harem, Mescidu'r-Rasûl ve Mescidu'l-Aksâ".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Mekke Ve Medîne Mescidleri…
Konu: Mekke Ve Medîne Mescidlerinde Kılınan Namazın Fazîleti Bâbı
1199-)
Bize Mâlik (179), Zeyd ibn Rebâh(131) ile Ubeydullah ibn Ebî Abdillah el-Agarr'dan bunların ikisi deEbû Abdillah Süleyman el-Agarr'dan o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den haber verdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Benim şu(Medîne) Mescidimde kılınan bir namaz,(Mekke'deki) Harem Mescidi müstesna olmak üzere, başka mescid-lerde kılınan bin namazdan hayırlıdır" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Mekke Ve Medîne Mescidleri…
Konu: Mekke Ve Medîne Mescidlerinde Kılınan Namazın Fazîleti Bâbı
1200-)
Bize Eyyûb es-Sahtiyânî, Nafî'den tahdis etti (ki o şöyle demiştir): İbn Omer (radıyallahü anh) duhâ (yani kuşluk) vakti namaz kılmazdı, yalnız şu iki gündeki hâli bundan müstesnadır: Biri Mekke'ye geldiği gündür; çünkü İbn Omer Mekke'ye kuşluk vakti gelir, akabinde Beyt'i tavaf eder, sonra da İbrâhîm Makaamı'nın arka tarafında iki rek'at namaz kılardı. Diğeri de Kubâ Mescidi'ne geldiği gündür; çünkü İbn Omer, her Cumartesi günü Kubâ Mescidi'ne ziyarete gelirdi. Mescide girince, oradan namaz kılmadan çıkmayı çirkin görürdü de, nihayet mescidde namaz kılardı. dedi ki: Ve İbn Omer, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın (Cumartesi günleri) bu Kubâ Mescidi'ni binekli veyâhud yaya olarak ziyaret eder olduğunu tahdîs ederdi. şöyle dedi: Ve yine İbn Omer, ben Nâfi'e şöyle der idi:
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Mekke Ve Medîne Mescidleri…
Konu: Kubâ Mescidi Bâbı
1201-)
Ben dostlarımın nasıl ziyaret ettiklerini gördüm ise, ben de o suretle ziyaret ederim. Ve ben gece veya gündüzden herhangi bir sâat içinde namaz kılan bir kimseyi, namaz kılmaktan men' etmem. Şu kadar ki, onlar(namaz için) güneşin doğuş ve batış vakitlerini seçmesinler.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Mekke Ve Medîne Mescidleri…
Konu: Kubâ Mescidi Bâbı
1202-)
Bize Abdulazîz ibnu Müslim, Abdullah ibn Dinar'dan tahdîs etti. İbnu Omer (radıyallahü anh): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) her Cumartesi günü yürüyerek yahut binekli olarak Kubâ Mescidime gelirdi, demiştir. Abdullah ibn Omer bizzat kendisi de böyle yapardı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Mekke Ve Medîne Mescidleri…
Konu: Her Cumartesi Günü Kubâ Mescidine Gelen Kimse Bâbı
1203-)
Ubeydullah şöyle demiştir: Bana Nâfi', İbn Omer'den tahdîs etti. İbn Omer(radıyallahü anh): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Küba'ya bazen binekli, bazen de yaya gelirdi, demiştir. Numeyr şunu ziyâde etmiştir: Dedi ki: Bize Ubeydullah, Nâfi'den tahdîs etti. "VePeygamber Kubâ Mescidi'nde iki rek'at namaz kılardı".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Mekke Ve Medîne Mescidleri…
Konu: Kubâ Mescidine Yürüyerek Veya Binerek Gitmek Babı
1204-)
Bize Mâlik, Abdullah ibn Ebî Bekr'den; o da Abbâd ibn Temîm'den; o da Abdullah ibn Zeyd el-Mâzinî(radıyallahü anh)'den haber verdi ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Evimle minberim arasındaki saha, cennet bahçelerinden bir bahçedir" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Mekke Ve Medîne Mescidleri…
Konu: Peygamberin Kabri İle Minberi Arasındaki Sahanın Fazileti Babı
1205-)
Ubeydullah şöyle demiştir: Bana Hubeyb ibn Abdirrahmân, Hafs ibn Âsım'dan; o da Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Benim evimle minberim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir. Ve minberim de havzım üzerindedir" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Mekke Ve Medîne Mescidleri…
Konu: Peygamberin Kabri İle Minberi Arasındaki Sahanın Fazileti Babı
1206-)
Bize Şu'be, Abdulmelik ibn Umeyr'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ben, Ziyâd'ın himayesinde olan Kazaa'dan işittim, o şöyle dedi: Ben Ebû Saîd Hudrî'den işittim; o, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den dört şey tahdîs ediyordu ki, bu dört şey hem beni hayrete düşürdü, hem de sevindirdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Eşi veya bir mahremi kendisiyle beraber bulunmayan kadın, iki günlük mesafeye sefer etmesin. Ramazân bayramının ilk günü ile Kurbân bayramının dört gününden ibaret olan Ramazân ve Kurbân bayramı günlerinde oruç tutmak yoktur. İki namazdan sonra da namaz yoktur: Biri sabah namazından sonra güneş doğup yükselinceye kadar, öbürü ikindi namazından sonra güneş batıncaya kadar. Namaz kılmak için şu üç mescidden başka hiçbir mescide sefer edilmez: Harem Mescidi, Aksa Mescidi ve benim mescidim".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Mekke Ve Medîne Mescidleri…
Konu: Beytül-makdis Mescidi Bâbı
1207-)
Bize Mâlik, Mahrame ibn Süleyman'dan; o da İbn Abbâs'ın himayesinde bulunan Kurayb'den haber verdi. Kurayb de Mahrame'ye İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan şöyle haber verdi: Abbâs, bir gece mü'minlerin anası olan Meymûne'nin yanında kalmış. Meymüne, İbn Abbâs'ın teyzesidir. İbn Abbâs şöyle dedi: Ben (başımı) yastığın enine koyarak uzandım. Rasûlüllah ile ehli de başlarını yastığa koyarak uzandılar. Rasülullah uyudu. Tâ gece yarıyı bulduğu, yahut biraz evvelce, yahut biraz sonraya kadar. Sonra Rasülullah uyandı. Akabinde oturdu ve eliyle yüzünden uykuyu sildi. Ondan sonra Âlu İmrân Sûresi'nin son on âyetini okudu. Sonra kalktı ve asılı duran küçük bir kırbaya uzandı. O kırbadan güzelce bir abdest aldı. Sonra dikilip namaz kılmaya koyuldu. ibn Abbâs dedi ki: Ben de kalktım ve O'nun yaptığı gibi yaptım. Sonra gittim ve O'nun(sol) yanına, namaza durdum. Rasülullah sağ elini başımın üzerine koydu ve sağ kulağımı eliyle tutup okşadı. rek'at kıldı, sonra iki rek'at, sonra iki rek'at, sonra iki rek'at, sonra iki rek'at kıldı. Ondan sonra tek(rek'atlı bir namaz) kıldı. Sonra müezzin O'na(çağırmaya) gelinceye kadar yine uzandı. Sonra kalktı ve hafif iki rek'at namaz kıldı. Sonra da evinden çıkıp sabah namazını kıldırdı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namaz İşinden Ve Namazı Takviye Etmek Üzere Olduğu Takdirde Namaz İçinde Elle Yardım İsteme Bâbı
1208-)
Abdullah ibn Mes'ûd(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz(İslâm'ın başlangıcında) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda olduğu hâlde kendisine selâm verirdik; O da bize selâmla mukaabele ederdi. Biz Habeş Meliki olan Necâşî'nin yanından döndüğümüz zaman (yine namazda iken)Peygamber'e selâm verdik, fakat bu defa Peygamber bize selâmla mukaabele etmedi. Ve: "Şübhesiz namaz içinde (Allah ile) büyük bir meşguliyet vardır" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namaz İçinde Nehyedilen Kelam Bâbı
1209-)
Bize Hüreym ibnu Sufyân, el-A'meş'ten; o da İbrâhîm'den; o da Alkame'den; o da Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh)'dan olmak üzere, bir önceki hadîs tarzında tahdîs etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namaz İçinde Nehyedilen Kelam Bâbı
1210-)
Ebû Amr şöyle demiştir: Zeyd ibn Erkam bana şöyle dedi: biz, Peygamber zamanında namaz içinde iken kelâm ederdik. Bizim herhangi birimiz (yanındaki) arkadaşına kendi hacetini söylerdi. En sonunda "Namazlara ve orta namazı muhafazaya devam edin. Tam huşu' ve tâat ediciler olarak Allah için dîvân durun” (el-Bakara:238) âyeti indi de, bize namazda susmak emrolundu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namaz İçinde Nehyedilen Kelam Bâbı
1211-)
Sehl ibn Sa'd(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Amr ibn Avf oğulları arasında sulh(yani barış) yapmak üzere(onların yurduna) çıktı. Namaz vakti de geldi. Bunun üzerine Bilâl, Ebû Bekr'e geldi ve: Peygamber alıkonuldu. İnsanlara imamlık eder misin? dedi. Ebû Bekr: Eğer isterseniz evet, dedi. Bu cevâb üzerine Bilâl namaza ikaamet etti. Ebû Bekr de öne geçip namazı kıldırmaya koyuldu. Bu esnada Peygamber safflar arasında yürüyerek, saffları yara yara geldi, nihayet birinci safa ulaşıp dikeldi. İnsanlar tasfîh yapmaya başladılar. Sehl dedi ki: Tasfîh nedir bilir misiniz? Tasfîk'tır.(yani el çırpmaktır). Bekr namazını kılarken başını çevirmezdi. Arkasındaki cemâat el çırpmayı çoğaltınca başını çevirdi. Baktı ki Peygamber saffın içinde. Peygamber hemen ona"Yerinde dur" diye işaret etti. Ebû Bekr iki elini yukarıya kaldırdı da Allah'a hamd etti. Sonra geri geri Peygamber'in arkasına geçti. Peygamber ileriye geçip namazı kıldırdı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namaz İçinde Erkeklerin Sübhânallah Ve Elhamdu Lillâh Nevinden Sözlerinin Caiz Olacağı Bâbı
1212-)
Abdullah ibn Mes'ûd(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz: Tahiyye namaz içindedir der, bir takım isimler söyler ve birbirimize selâm okurduk(yani fulâna selâm olsun, fulâna selâm olsun derdik). O isimlere selâm ettiğimizi Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) işitti de: lillâhi ve's-salâvâtu ve't-tayyibâtu. Es-Selâmu aleyke eyyuhen-nebiyyu ve rahmetu'llâhi ve berekâtuhu. Es-Selâmu aleynâ ve alâ ibâdillâhıs-sâlihîn. Eşhedu en lâ ilahe ille'llâhu ve eş-hedu enne Muhammeden abduhu ve rasûluhu” deyiniz. Çünkü sizler bu ve ibâdillâhis-sâlihîn ( = ve Allah'ın bütün iyi kullarına selâm olsun) sözünü söylediğiniz zaman, muhakkak Allah 'ın gökteki ve yerdeki her bir sâlih kuluna selâm vermiş olursunuz" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namaz İçinde Bazı Kimselerin İsimlerini Söyleyen Yahud Yine Namaz İçinde İken Namazı Bozup Bozmayacağını Bilmeyerek Başkasına Selam Veren Kimse Bâbı
1213-)
Bize ez-Zuhrî, Ebû Seleme'den; o da Ebû Hureyre'den tahdîs etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Tesbîh etmek erkeklere, el çırpmak kadınlara mahsûstur" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: El Çırpmak Kadınlara Mahsustur Bâbı
1214-)
Sehl ibn Sa'd(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):. "Subhânallah demek erkeklere; el çırpmak (yahut da sağ elin içini, sol elin üstüne vurup ses çıkartmak)kadınlara mahsûstur" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: El Çırpmak Kadınlara Mahsustur Bâbı
1215-)
ez-Zuhrî şöyle dedi: Bana Enes ibn Mâlik şöyle haber verdi: Müslümanlar o pazartesi günü sabah namazı içinde bulundukları sırada ve Ebû Bekr onlara sabah namazını kıldırırken, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) birdenbire onlara göründü. Âişe'nin odasının perdesini açmış hâldeydi. Peygamber, saff saff dizilmiş(namaz kılmakta) olan sahâbîlerine baktı ve tebessüm edip gülüyordu. Ebû Bekr, Rasûlüllah namaza çıkmak istiyor zannederek (saffa girmek için) yüzünü kıbleden ayırmadan, iki topuğu üzerinde geri geri çekildi. Müslümanlar Peygamber'i gördükleri zaman, O'nu görmekle aşırı derecede sevinerek namazları içinde fitneye düşmelerini(yânı namazlarını bozmalarını) düşündüler. Bu sırada Peygamber onlara eliyle"Namazınızı tamamlayın" diye işaret etti. Sonra içeriye girdi ve tuttuğu perdeyi salıverdi. İşte Peygamber, bu gün vefat etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namazı İçinde Yüzünü Yürüdüğü Tarafa Çevirmeksizin Geri Geri Giden Yahut Kendisine İnecek Bir İşten Dolayı Önüne Doğru İlerleyen Kimse Bâbı
1216-)
Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bir kadın oğluna nida edip çağırdı. Oğlu bu esnada ibâdet yerinde (namazda) bulunuyordu. Anası: Yâ Cureyc! dedi. Cureyc: Allahım! Anama icabet hakkı ile namazımı tamamlama hakkı birleşti! dedi. Anası yine: Yâ Cureyc! dedi. Cureyc: Allahım! Anam ve namazım! dedi. Anası yine: Yâ Cureyc! diye nida etti. Cureyc de yine: Allahım! Anama cevâb mı vereyim, yoksa namazı mı tamamlayayım? dedi. Bu sefer anası: Allahım! Cureyc fahişe kadınların yüzüne bakmadıkça ölmesin, diye ilendi. Cureyc'in savmıası (Manastır)’na koyun güden çoban bir kadın sığınır dururdu. (O çoban kadın başka biri ile cinsî münâsebet etmişti.) Derken bir çocuk doğurdu. Kadına: Bu çocuk kimdendir? diye soruldu. Kadın: Cureyc'dendir, savmıasından indi (bu çocuğa beni hâmile yaptı),dedi. Bu haber Cureyc'e ulaşınca: Çocuğunun bana âid olduğunu iddia etmekte olan bu kadın nerede? dedi. Sonra (kadınla çocuk getirildiğinde): Ey çocuk, senin Bâban kimdir? diye sordu. Küçük çocuk dile gelip: Koyun güden bir erkek çobandır, dedi".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Bâb: Anası, Namaz Kılmakta Olan Evladını Çağırdığı Zaman?
1217-)
Bana Muaykîb(ibn Ebî Fâtıma) tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), secde edeceği yerdeki toprağı eliyle düzelten bir kimsenin durumu hakkında: "Bir daha böyle toprak düzleyecek olursan elinle bir defa dokun" buyurmuştur
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namaz İçinde İken Çakıl Taşlarını El İle Dokunup Gidermek Bâbı
1218-)
Enes ibn Mâlik(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte sıcağın şiddetinde namaz kılardık da, bâzılarımız sıcaktan yüzünü yere değdirmeye muktedir olamadığı zaman, büründüğü elbisenin bir ucunu secde yerine yayar ve üzerine secde ederdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namazda İken Üzerine Secde Etmek İçin Elbiseyi Yere Yaymak Bâbı
1219-)
Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz kılarken ben(karşısında uyurdum da) ayaklarımı O'nun kıblesine uzatmış bulunurdum. Peygamber secdeye vardığı zaman, eliyle beni dürterdi. Ben de ayaklarımı geriye çekerdim. O secdeden kalktığı zamân, ben yine ayaklarımı uzatırdım.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namaz İçinde İken Yapılmaları Caiz Olacak Diğer Ameller Bâbı
1220-)
Bize Şu'be, Muhammed ibn Ziyâd'dan; o da Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir namaz kılmış, şöyle buyurmuştur: "Şübhesiz şeytân namazımı bozmak için benim karşıma geldi ve bana hücum etti. Allah bana ona istediğimi yapma kuvveti verdi. Ben de onun boğazını sıktım. Ve yemin ederim ki, sabah olunca hepiniz ona bakasınız diye, onu bir direğe bağlamak istedim. Fakat Süleyman Peygamber'in(O'na selâm olsun): Rabbiğfir lî ve heb lî mulken lâ yenbağî li-ahadin min ba'dî inneke ente'l-vehhâb (Ey Rabb'im, bana mağfiret et. Bana öyle bir mülk ver ki, o benden başka hiçbir kimseye lâyık olmasın. Şüphesiz Sen bütün murâdları ihsan edensin) (Sâd: 35) demiş olduğunu hatırladım. Allah da onu köpek gibi kovdu" ibn Şumeyl, noktalı zâl ile "feza'attuhu " yani onu boğdum şeklinde söyledi. Dâl ve şeddeli ayn ile "fede'attuhu " kelimesi ise Yüce Allah'ın: "Yevmeyuda'ûne (O gün onlar cehennem ateşine itilip kakılırlar" (et-Tûr: 13) kavlindendir. "Yuda'ûne = Yudfa'ûne" yani itilip kakılırlar ma'nâsınadır. Doğru olan "Fedeattuhu " şeklidir. Şu kadar var ki, Şu'be işte böyle ayn ve tâ harflerinin şeddesi ile söylemiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namaz İçinde İken Yapılmaları Caiz Olacak Diğer Ameller Bâbı
1221-)
Bize el-Ezrak ibnu Kays tahdîs edip şöyle dedi: Bizler el-Ahvâz mıntıkasında Harûriyye fırkası ile harb ediyorduk. Bu harb günlerinde ben, bir nehir kenarında(yahut yamacı üzerinde) bulunuyordum. Baktım ki, birisi orada binek hayvanının gemi elinde olduğu hâlde namaz kılıyor. Namaz kılarken hayvan o zâtı çekiştirmeye; o da hayvanının ardından gitmeye başladı. Râvî Şu'be: Bu namaz kılan zât Ebû Berze el-Eslemî (radıyallahü anh)'dir, demiştir. İşte Ebû Berze'nin namaz içindeki bu hâlini gören, Hâricîler'den bir adam: Yâ Allah, şu ihtiyara cezasını ver! diyordu. O ihtiyar (yani Ebû Berze) namazı bitirince (o Haricîye karşı) şöyle cevâb verdi: Ben senin sözünü işittim. Ve yine ben Rasûlüllah ile beraber altı yahut yedi yahut sekiz gazvede bulundum. Ve Rasûlüllah'ın (namazda ve diğer hususlarda insanlara dâima) kolaylaştırma gösterdiğine şâhid oldum. Şimdi benim bu hayvanın hareketine engel olmaklığım, onu başıboş bırakmaklığımdan bana daha sevgilidir. Çünkü bırakılınca hayvan kendi yemliğine dönecek ve o takdirde bana meşakkat ve zorluk olacaktır.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Bâb: Musalli, Namazda İken Hayvanı Bağlı Bulunduğu Yerden Ansızın Çözülüp Boşansa Ne Yapar?
1222-)
Urve şöyle demiştir: Âişe (r.anha) şöyle dedi:.Güneş tutuldu. Peygamber hemen namaza kalktı ve uzun bir sûre okudu. Sonra rükû' etti; rukû'u da uzattı. Sonra başını rukû'dan kaldırdı. Sonra diğer sûreye başladı. Sonra rukû'u yerine getirince, rukû'dan başını kaldırdı. Sonra secde etti. Sonra ikinci rek'atta da bu iki kıyam ve iki rukû'u yaptı. Sonra şöyle buyurdu: "Şübhesiz bunlar, Allah'ın âyetlerinden iki âyettir. Sizler bu tutulmayı gördüğünüz zaman, sizden açılıncaya kadar namaz kılınız, Yemîn olsun ki, ben şu kusûf namazı kıldığım yerde bana va'd olunan her şeyi görmüşümdür. Hattâ namazda benim ileriye doğru gitmeye başladığımı gördüğünüz vakit de ben cennetten bir salkım üzüm almak istediğimi görmüşümdür. Ve yine yemîn olsun ki, beni geriye çekilir gördüğünüz sırada ben cehennemi, bâzısı bâzısını kırıyor görmüşümdür. Ve ben cehennemin içinde Amr ibn Lahuyy'ı da gördüm; işte o, putlar için hayvanları sâibe yapan (yânı salıveren) kimsedir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Bâb: Musalli, Namazda İken Hayvanı Bağlı Bulunduğu Yerden Ansızın Çözülüp Boşansa Ne Yapar?
1223-)
Bize Hammâd, Eyyûb’dan; o da Nâfi'den; o da İbn Omer (radıyallahü anh) 'den tahdîs etti ki (o şöyle demiştir):Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidin kıblesinde bir tükürük gördü de bundan dolayı mescid ahâlîsine karşı öfkelenip üzüldü ve şöyle buyurdu: "Şübhesiz Allah, herbirinizin yüzünün yöneldiği taraftadır. Binâenaleyh herhangi biriniz namaz içinde bulunduğu zaman sakın tükürmesin". Râvî: Yâhud "Balgamçıkarmasın" buyurdu, dedi. SonraRasûlüllah indi de onu eliyle kazıdı. Ve ibn Omer: "Herhangi biriniz tükürmek zorunda kaldığı zaman, sol tarafına tükürsün" dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namaz İçinde İken Tükürük Çıkarmak Ve Üfürmek Nevinden Caiz Olacak Şeyler Bâbı
1224-)
Bize Şu'be tahdîs edip şöyle dedi: Ben Katâde'den işittim; o da Enes (radıyallahü anh)'ten: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):“ (Mü'min) namaz içinde olduğu zaman şübhesiz o Rabb'ı ile munâcaat eder. Bunun için sakın önüne tükürmesin, sağ tarafına da tükürmesin. Fakat (zarurî durumda) sol tarafından sol ayağının altına (tükürebilir)".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namaz İçinde İken Tükürük Çıkarmak Ve Üfürmek Nevinden Caiz Olacak Şeyler Bâbı
1225-)
Sehl ibn Sa'd(radıyallahü anh) şöyle demiştir:(Bâzı) insanlar Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte namaz kılardı. O halde ki, bunlar bellerindeki futaları, küçük olduğu için (çocuklar gibi) boyunlarına bağlamış olurlardı. Bu sebebden(cemâate gelen kadınlara):Erkekler doğrulup oturmadıkça başlarınızı secdeden kaldırmayınız, denirdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Bâb : Namaz Kılan Kimseye İleri Git Yahud Bekle Denildiği Zaman, Bunda Bes Yoktur
1226-)
Abdullah ibn Mes'ûd(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda iken kendisine selâm verir idim, O da bana mukaabele ederdi. (Necâşî'nin yanından) dönüp geldiğimiz zaman (yine namazda iken) kendisine selâm verdim, fakat bu sefer selâmıma mukaabele etmedi(ve namazdan sonra): "Şübhesiz namaz içinde (Allah ile) azametli bir meşguliyet vardır" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Bâb : Musalli Namaz İçinde İken Selama Mukaabele Etmez
1227-)
Bize Ebû Ma'mer tahdîs edip şöyle dedi: Bize Abdulvâris tahdîs edip şöyle dedi: Bize Kesîr ibnu Şınzîr, Atâ ibn Ebî Rebâh'tan tahdîs etti. Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (Musta'lık oğulları seferinde) beni kendisine âid bir ihtiyâca gönderdi. Ben gittim. Sonra o işi yerine getirerek geri döndüm ve kendisine selâm verdim. Fakat Rasûlüllah selâmımı karşılamadı. Bunun üzerine kalbimde öyle şiddetli bir hüzün meydana geldi ki, onun mâhiyetini yalnız Allah bilir. İçimden de: Belki Rasûlüllah bana darıldı, bu işini ağır yaptığıma hükmetti, dedim. Sonra kendisine tekrar selâm verdim. Yine selâmıma mukaabele etmedi. Bu defa gönlümde birinci defakinden daha şiddetli bir hüzün meydana geldi. Sonra Rasülullah'a(üçüncü defa) selâm verdim. Bu kerre(namazdan çıkınca) selâmımı karşıladı. Ve: "Beni, senin selâmına selâm ile mukaabele etmekten, yalnız benim namaz kılmakta bulunmaklığım men' etmiştir" buyurdu. Ve Rasûlüllah bu sırada devesi üzerinde kıbleden başka cihete yönelmiş olarak yol alıyordu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Bâb : Musalli Namaz İçinde İken Selama Mukaabele Etmez
1228-)
Sehl ibn Sa'd(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah'a, Kubâ'daki Amr ibn Avf oğulları arasında bir kavga meydana geldiği haberi ulaştı. Rasûlüllah, sahabelerinden bir takım insanlarla, onların arasında barış yapmak üzere hemen yola çıktı. Rasûlüllah orada alıkonuldu. Namaz vakti de geldi. Bilâl, Ebû Bekr'e geldi ve: Yâ Ebâ Bekr! Rasûlüllah alıkonuldu, namaz vakti de geldi. Sen insanlara imamlık yapar mısın? dedi. Ebû Bekr: Peki, istersen kılalım, dedi. Bunun üzerine Bilâl namaza ikaamet etti. Ebû Bekr de öne geçip insanlara namaz kıldırmak için Allâhu Ekber deyip namaza başladı. Bu sırada Rasûlüllah, safflar arasında yürüyerek, saffları yara yara geldi ve nihayet birinci safta dikildi. İnsanlar tasfîha (yani el çırpmaya) başladılar. "Tasfîh", tasfîk; yani el çırpmaktır, dedi. şöyle devam etti: Ebû Bekr, namazını kılarken başını çevirmezdi. Arkasındaki cemâat el çırpmayı çoğaltınca başını çevirip baktı ve Rasûlüllah'ı gördü ki, Rasûlüllah ona işaret edip, insanlara namazı kıldırmasını emretmekte! Ebû Bekr hemen elini kaldırıp (Rasûlüllah'ın kendisine olan bu emrinden dolayı) Allah'a hamd etti. Sonra Ebû Bekr geri geri çekilerek,Peygamber'in arkasına geçti ve saffta dikeldi. Rasûlüllah da öne ilerleyip insanlara namazın bakıyyesini kıldırdı. Namazı bitirince yüzünü insanlardan tarafa döndürüp, şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Size ne oluyordu ki, namaz içinde bir şey arız olduğu zaman el çırpmaya başladınız? El çırpmak, ancak kadınlara mahsûstur. Her kime namazı içinde iken bir şey arız olursa Suhhânallah desin". Bu sözlerden sonra Rasûlüllah Ebû Bekr'e yöneldi ve: "Yâ Ebâ Bekri Sana namazı kıldır diye işaret ettiğimiz zaman seni insanlara namaz kıldırmandan men' eden nedir?" diye sordu. Ebû Bekr: "Ebû Kuhâfe oğlu için, Rasûlüllah'ın önünde durup namaz kıldırması lâyık olmaz" dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namaz İçinde İken Meydana Gelecek Herhangi Bir İşten Dolayı Elleri Yukarı Kaldırmak Bâbı
1229-)
Bize Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb'dan; o da Muhammed ibn Sîrîn'den; o da Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den tahdîs etmiştir. Ebû Hureyre: Namazda iken eli boş böğür üzerine koymak nehyedildi, demiştir. Hişâm ibn Hassan ile Ebû Hilâl Muhammed ibn Selîm, İbn Sîrin'den; o da Ebû Hureyre'den; o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den olmak üzere söylediler.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namazda İken Elini Boş Böğrü Üzerine Koyma Nın Hükmü Bâbı
1230-)
Bize Muhammed ibn Şîrîn, Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti. Ebû Hureyre: Kişinin, elini boş böğrü üzerine koyarak namaz kılması nehyedildi, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Namazda İken Elini Boş Böğrü Üzerine Koyma Nın Hükmü Bâbı
1231-)
Bana İbnu Ebî Muleyke, Ukbe ibnu'l-Hâfis (radıyallahü anh)'den haber verdi. O şöyle demiştir: Ben Peygamber ile beraber ikindi namazını kıldım. Peygamber namazdan selâm verince, sür'atle kalktı; acele acele kadınlarından birinin yanına girdi. Sonra dışarı çıktı ve sür'atle gitmesinden dolayı cemâatin yüzlerindeki hayretlerini gördü de: "Ben namazda iken bizde biraz altın bulunduğunu hatırladım. Ve bizim yanımızda akşama ulaşmasın-yahut şöyle dedi: Bizim yanımızda gece geçirmesini istemedim de, onun taksim edilip dağıtılmasını emrettim" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Bâb : İnsan Namaz İçinde İken Herhangi Bir Şeyi Düşünür
1232-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle dedi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Namaz için ezan okunduğu vakit şeytân, ezanı işitmemek için (yahut ezan sesini duymayacak yere kadar; yahut ezanı duymasın diye) yüzgeri edip (telâşla) yellene yellene kaçar. Müezzin(ezan bitirip) sustuğu zaman, döner gelir. Namaz için ikaamet edilince, yine arkasını dönüp kaçar. İkaameti bitirip susunca yine dönüp gelir. Artık devamlı insanla bulunur da ona: Namazdan evvel hiç aklında olmayan şeyleri hatırla, der durur. Tâ insan kaç rek'at kıldığını bilmez oluncaya kadar" Seleme ibnu Abdirrahmân: Sizden herhangi biriniz bunu yaptığı zaman oturur hâldeyken iki secde yapsın, dedi. Ve Ebû Seleme bunu Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den işitmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Bâb : İnsan Namaz İçinde İken Herhangi Bir Şeyi Düşünür
1233-)
Bana ibnu EbîZi'b, Saîd el-Makburî'den haber verdi. O şöyle demiştir: Ebû Hureyre şöyle dedi: İnsanlar, Ebû Hureyre Peygamber'den çok hadîs rivayet ediyor, deyip duruyorlardı. Bir adama kavuştum da ona: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dün gece yatsı namazında ne okudu? Diye sordum. zât: : okuduğunu) bilmiyorum, dedi. Sen o namazda hâzır bulunmadın mı? dedim. Evet, bulundum, dedi. (Ebû Hureyre dedi ki:) Lâkin ben Rasûlüllah'ın o namazda şu ve şu süreleri okuduğunu bilmekteyim, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-amel Fî's-salât
Konu: Bâb : İnsan Namaz İçinde İken Herhangi Bir Şeyi Düşünür
1234-)
Abdullah ibn Buhayne(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize namazların birinden iki rek'at kıldırdı. Sonra (birinci teşehhüd için) oturmadan ayağa kalktı. Cemâat de O'nunla beraber ayağa kalktı. Rasûlüllah namazını tamamladığında biz selâm vermesini beklerken, selâm vermeden evvel Allâhu Ekber dedi ve oturduğu hâlde (yanılmadan dolayı) iki secde yaptı, sonra da selâm verdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu's-sehv
Konu: Musalli, Farzın İki Rekatından, Oturmayarak Kalktığı Zaman Bu Yanılma Hakkında Gelen Hadis Bâbı
1235-)
Abdullah ibnu Buhayne(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle namazının ilk iki rek'atından sonra, aralarında oturmadan (üçüncü rek'ata) kalktı. Namazını edâ ettiği zaman iki secde yaptı. Sonra bu iki secdenin ardından selâm verdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu's-sehv
Konu: Musalli, Farzın İki Rekatından, Oturmayarak Kalktığı Zaman Bu Yanılma Hakkında Gelen Hadis Bâbı
1236-)
Abdullah ibn Mes'ûd(radıyallahü anh) şöyle demiştir:(Bir defasında) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle namazını beş rek'at kıldırdı. Kendisine: Namazda artırma mı yapıldı? diye soruldu. Rasûlüllah: "Bu nasıl suâldir?" buyurdu. Sonra sahâbî de: Namazı beş rek'at kıldırdınız, dedi. Bu cevâb üzerine Rasûlüllah, selâm verdikten sonra (yanılmadan dolayı) iki defa secde etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu's-sehv
Konu: Bâb : Musalli Dört Rekatlı Farzı Beş Rekat Kıldığı Zaman?
1237-)
Bize Şu'be, Sa'd ibn İbrâhîm'den; o da Ebû Seleme'den tahdîs etti ki, Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir defa Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bize öğle veya ikindi namazını kıldırıp iki rek'atta selâm verdi. Zu'l-Yedeyn isimli sahâbî hemen: Yâ Rasûlallah, namaz kısaldı mı? dedi. Peygamber, sahâbîlerine hitaben: "Zu'l-Yedeyn'in söylemekte olduğu doğru mu?" diye sordu. Sahâbîler evet dediler. Bunun üzerinePeygamber, sonuncu iki rek'atı da kıldırdı, sonra (yanılmadan dolayı) iki secde yaptı. ibn İbrâhîm şöyle dedi: Ben Urvetu'bnu'z-Zubeyr'i gördüm ki, o, akşam namazından iki rek'at kıldırıp(yanılarak) selâm verdi ve konuştu. Sonra kalan rek'atı kıldırdı ve (yanılmaktan dolayı) iki secde yaptı. Ve: İşte ben, Peygamber'in böyle yaptığını gördüm, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu's-sehv
Konu: Bâb : Namaz Kılan Kimse İki Rekatta Selam Verdiği Zaman; Yahut Üç Rekatta Selam Verdiği Zaman Namaz Secdesi Gibi Veya Ondan Uzun İki Secde Yapar
1238-)
Muhammed ibn Sîrîn'den; o da Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den şöyle haber verdi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki rek'attan ayrıldı. Zu’l-Yedeyn ona: Yâ Rasûlallah, namaz mı kısaldı, yoksa unuttun mu? dedi. Rasûlüllah: "Zu'l-Yedeyn doğru mu söyledi?"buyurdu. İnsanlar: Evet, doğru söyledi, dediler. Bu cevâb üzerine Rasûlüllah kalktı ve sonuncu rek'atı da kıldırdı. Sonra selâm verdi. Sonra tekbîr alıp secdeye vardı. Her zamanki sucûdu kadar yahut daha uzun müddet secdede kaldı. Sonra başını kaldırdı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu's-sehv
Konu: İki Sehv Secdesinin Ardından Teşehhüd Okumayan Kimse Bâbı
1239-)
Seleme şöyle demiştir: Ben, Muhammed ibn Sîrîn'e: Sehv secdelerinde teşehhüd var mıdır? dedim. İbn Şîrîn: Ebû Hureyre hadîsinde teşehhüd yoktur, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu's-sehv
Konu: İki Sehv Secdesinin Ardından Teşehhüd Okumayan Kimse Bâbı
1240-)
Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle veya ikindi namazlarından birini kıldırdı. Muhammed ibn Sîrîn; Zannımın çoğu ikindi namazı olmasıdır, demiştir.-Peygamber, iki rek'at kıldırdıktan sonra selâm verdi. Ondan sonra mescidin önündeki bir tahta parçasına doğru kalktı, elini onun üzerine koydu. O cemâatin içinde Ebû Bekr ve Omer de vardı. Bu ikisi Peygamber'le kelâm etmekten heybet duyup çekindiler. İnsanların acele edenleri çıktılar da (kendi kendilerine): Namaz kısaldı mı?(yahut: Namaz kısaldı), dediler. Yine o cemâatin içinde Peygamber'in Zu'l-Yedeyn ismini vermekte olduğu bir zât da vardı. O zât:(Yâ Rasûlallah!) Unuttun mu, yoksa namaz mı kısaldı? dedi. Peygamber: "Unutmadım da, kısalmadı da" buyurdu. O zât: Evet, unuttuğun muhakkak, dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah iki rek'at kıldırdı. Sonra selâm yerdi. Sonra tekbîr alıp secdeye vardı. Her vakitki sucûdu kadar yahut daha uzun müddet secdede kaldı. Sonra başını kaldırıp tekbîr aldı. Sonra başını yere koydu. Sonra tekbîr alıp yine (ilk) sucûdu gibi yahut daha uzun bir secde yaptı. Sonra başını kaldırıp tekbîr aldı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu's-sehv
Konu: Sehvin İki Secdesinde Allâhu Ekber Diyen Kimse Bâbı
1241-)
Bize el-Leys, İbn Şihâb'dan; o da Abdu'l-Muttalib oğulları'nın yeminli dostu olan İbnu Buhayne oğlu Abdullah el-Esdî(62)'den tahdîs etti ki(o şöyle demiştir): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle namazını kıldırdığı sırada, üzerinde teşehhüde oturmak vazifesi varken (oturmayıp üçüncü rek'ata) kalktı. Namazını tamamladığı zaman iki defa secde yaptı. Şöyle ki: Oturduğu hâlde, selâm vermeden evvel her bir secdede tekbîr aldı. Unuttuğu oturmanın yerine Peygamber'le beraber bu iki secdeyi insanlar da yaptılar. sehv secdesinde tekbîr getirmek hakkındaki bu hadîsi İbn Şihâb'dan rivayet etmekte, İbnu Cureyc, el-Leys ibn Sa'd'a mutâbaat eylemiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Ebvâbu's-sehv
Konu: Sehvin İki Secdesinde Allâhu Ekber Diyen Kimse Bâbı