Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı
35-)
Âsım ibnu Sabitin el-Ensârî.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
35-)
Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Her kim îmânından dolayı ve ecrini yalnız Allah'tan umarak Kadr gecesini tâatle geçirirse, onun lehine geçmiş günâhları mağfiret olunur" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Kadr Gecesini Tâatle Geçirmek Îmândandır
36-)
Uveym ibnu Sâide el-Ensârî.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
36-)
Bize Ebû Zur'a ibnu Amr ibn Cerîr tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den işittim; Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Allah kendi yolunda cihâda çıkan kimseye: "Onu evinden çıkaran şey yalnız bana îmân ve elçilerimi tasdik ise, nail olduğu ecir ve ganimetle (salimen yurduna) geri getireyim, yâhut cennete girdireyim" diye tekeffül etmiştir. Ümmetime meşakkat verecek olmasaydım, hiçbir cihâd müfrezesinin arkasından geri kalmazdım. Yemîn olsun ki Allah yolunda öldürülüp diriltilmemi, ondan sonra öldürülüp diriltilmemi, ondan sonra öldürülmemi ne kadar isterdim!”
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Bab: Cihâd Îmândandır
37-)
Itbân ibnu Mâlikin el-Ensârî.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
37-)
Bana Mâlik, İbn Şihâb'dan; o da Humeyd ibn Abdirrahmân (95)'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: kim ramazânda îmânı sebebiyle ve ecrini yalnız Allah'tan umarak nafile ibâdetlerle uğraşırsa, kendisi lehine, geçmiş günâhları mağfiret olunur".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Mükâfatını Yalnız Allahtan Umarak Ramazân Orucunu Tutmak Îmândandır
38-)
Kudâme ibnu Maz'ûn.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
38-)
Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: kim ramazân orucunu, îmânı sebebiyle ve mükâfatını yalnız Allah'tan umarak tutarsa, kendi lehine, geçmiş günâhları mağfiret olunur".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Mükâfatını Yalnız Allahtan Umarak Ramazân Orucunu Tutmak Îmândandır
39-)
Katâde ibnu'n-Nu'mân el-Ensârî.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
40-)
Bize Amr ibn Hâlid(229) tahdîs edip şöyle dedi: Bize Zü-heyr ibn Muâviye (173) tahdîs edip şöyle dedi: Bize Ebû İshâk es-Sâbîî (127) Berâ ibn Âzib(radıyallahü anh)'den şöyle tahdîs etti:Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye ilk geldiğinde Ensâr'dan olan dedeleri (yahut diğer lâfza göre dayıları) yurduna musâfir oldu. Ve on altı yahut on yedi ay Beytu'l-Makdis'e doğru namaz kıldı. Halbuki kıblesinin Beytu-l Harâm'a doğru olmasını arzu ederdi. Ka'be'ye yönelerek ilk kıldığı namaz, ikindi namazı olmuştu. Bir cemâat de O'nunla birlikte kıldılar. Ondan sonra birlikte namaz kılanlardan biri namâzdan çıktı. Mescidin birinde bulunan bir cemâate namâzdalar iken yolu uğradı. Onlara: "Rasûlüllah ile birlikte Mekke'ye doğru namaz kıldığıma Allah için şehâdet ederim" deyince(namazlarını bozmadan) oldukları gibi Beyt'e döndüler. Beytu'l-Makdis'e doğru namaz kıldığı sırada Yahûdîler ve Hrıstiyanlar O'ndan hoşlanırlardı. Ka'be'ye doğru yüzünü döndürünce, bu fiilini beğenmediler. dedi ki: Bize Ebû İshâk, Berâ'dan tahdîs etti. Berâ ibn Âzib bu hadîsinde şöyle demiştir: Kıble tahvîl edilmeden evvel, ilk kıbleye doğru namaz kılarak vefat etmiş, öldürülmüş kimseler de vardı. Bunlar hakkında nasıl bir hüküm vereceğimizi bilemedik. O zaman Yüce Allah: "Allah îmânınızı zayi' edecek değildir" (Bakara: 143) âyetini indirdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Namaz Îmândandır
40-)
Muâz ibnu Amr ibni'l-Cemûh.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
41-)
Muavviz ibnu Afra ve kardeşi:
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
41-)
İmâm Mâlik şöyle dedi: Bana Zeyd ibn Eslem haber verdi. Ona da Ata ibn Yesâr haber verdi. Ona da Ebû Saîd Hudrî haber verdi ki, kendisi Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'dan şöyle derken işitmiştir: kul müslümân olur ve müslümânlığı da güzel olursa, Allah onun evvelce işlemiş olduğu her kötülüğünü örter. Ondan sonra sıra kısasa (yani mükâfat ve mücâzâta) gelir. Bir hasene, ondan yedi yüz kat büyük hasene ile; bir seyyie (yani kötülük) ise, yalnız kendi misli ile karşılanır: meğer ki Allah o seyyieyi afveder".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Kişinin Müslümanlığının Güzelliği
42-)
Muâz ibnu Afra.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
42-)
Bize Ma'mer ibn Râşid, Hemmâm ibn Münebbih (131)'den haber verdi. Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: İslâm'a girişini güzel yaparsa, yapacağı her bir hasene, kendisi lehine on mislinden yedi yüz katına kadar büyük derecelerle yazılır; yapacağı her bir seyyie ise, ancak kendi misli ile yazılır".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Kişinin Müslümanlığının Güzelliği
43-)
Mâlik ibnu Rabîa Ebû Useydin el-Ensârî.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
43-)
Hişâm dedi ki: Bana babam Urvetu'bnu'z-Zubeyr, Âişe (r.anha)'den haber verdi ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), Âişe'nin yanında bir kadın varken yanlarına girdi. "Bu kadın kimdir?" diye sordu. Âişe: Fulânca kadındır, dedi ve o kadının kıldığı namazları anlatmağa başladı. ise: "Bu sözü bırak. Dâima elinizden gelecek şeyleri yapınız. Yoksa Allah'a yemîn olsun ki, siz usanmadıkça Allah usanmaz" buyurdu. Rasûlüllah'ın en ziyâde sevdiği dîn(yani tâat), sahibinin devâmlı olarak yaptığı idi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Allaha En Sevgili Olan Din Ameli, En Devamlı Yapılanıdır
44-)
Bize Katâde, Enes(radıyallahü anh)'ten tahdîs etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "La ilahe ille'llâh deyip de kalbinde bir arpa ağırlığınca hayr (yani îmân) bulunan kimse cehennemden çıkacaktır. La ilahe ille'llâh deyip de kalbinde bir buğday ağırlığınca hayr bulunan kimse cehennemden çıkacaktır. La ilahe ille'llâh deyip de kalbinde bir zerre ağırlığınca hayr bulunan kimse cehennemden çıkacaktır." Abdillah Buharı şöyle dedi: Ebân: Bize Katâde tahdîs etti; bize Enes Peygamber'den tahdîs etti, dedi. Bu isnâddaki hadîste "hayrdan" yerine "îmândan" ta'bîri geldi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Îmânın Artıp Eksilmesi
44-)
Murâre ibnu'r-Rabî' el-Ensârî.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
45-)
Bize Kays ibn Müslim(120), Tarık ibn Şihâb (83-radıyallahü anh)'den haber verdi; şöyle demiştir: Yahûdîler'den bir kimse Omer ibn Hat-tâb (radıyallahü anh)'a: Ey Mü'minlerin Emîri! Sizin Kitâb'ınızda okumakta olduğunuz bir âyet var ki, biz Yahûdî topluluğuna nazil olmuş olaydı, nazil olduğu günü bayram edinirdik, dedi. Hangi âyettir o? diye sordu. Yahûdî: "Bu gün sizin dîninizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size dîn olarak müslümânlıktan hoşnûd oldum..." (Mâide: 5/3) cevâbını verdi. üzerine Omer: Biz bu âyetin indiği günü de, yeri de biliyoruz (kıymetini takdîr ediyoruz). Bu âyet Peygamber'e bir cuma günü Arafa'da kaaim iken nazil olmuştur, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Îmânın Artıp Eksilmesi
45-)
Ma'n ibnu Adiyy el-Ensârî.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
46-)
Mıstah ibnu Usâse ibn Abbâd ibni'l-Muttalib ibni Abdi Menâfin.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
46-)
Bana Mâlik ibn Enes, amucası Ebû Süheyl ibn Mâlik'ten, o da babası Mâlik ibn Ebî Âmir'den tahdîs etti ki, o, Talha ibn Ubeydillah (radıyallahü anh)'dan şöyle derken işitmiştir: Necd ahâlîsinden saçı darmadığınık(fakîr) bir kimse Rasûlüllah'a geldi. Uzaktan sesini karmakarışık duyuyor, fakat ne söylediğini anlayamıyorduk. Nihayet yaklaştı; meğer İslâm'ın ne olduğunu soruyormuş. Bu suâle karşı Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Bir gün bir gece içinde beş namaz, buyurdu. O zât: Üzerimde bu namazlardan başkası da olacak mı? diye sordu. Hayır, meğer ki kendiliğinden kılasın, buyurdu. Ondan sonra Rasûlüllah: Bir de ramazân orucu, buyurdu. O zât: Üzerimde bundan başkası da olacak mı? diye sordu. O da: Hayır, meğer ki kendiliğinden tutasın, cevâbını verdi. Talha der ki:Rasûlüllah, zekâtı da ona söyledi. O zât yine: Üzerimde bundan başkası da olacak mı? diye sordu. Yine Rasûlüllah: Hayır, meğer ki kendiliğinden veresin, cevâbını verdi. Bunun üzerine(o Necdli fakîr zât): Vallahi bundan ne artık, ne eksik bir şey yapacak değilim, diyerek arkasını dönüp gitti. Bunu duyunca Rasûlüllah: Eğer doğru söylüyorsa felah buldu gitti, buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Zekât İslâmdandır
47-)
Mıkdâd ibnu Amr el-Kindî, Zuhre oğullarının yeminli dostu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
47-)
Bize Ahmed ibnu Abdillah ibn Alî el-Mencûfî (252) tahdîs edip şöyle dedi: Bize Ravh (205) tahdîs edip şöyle dedi: Bize Avf ibn Ebî Cemile (146) Hasen Basrî'den ve Muhammed ibn Sîrîn (l 10)'den; onlar da Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den tahdîs etti(ki Ebû Hureyre şöyle demiştir); Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: kim îmânı sebebiyle ve sevabını yalnız Allah'tan umarak bir müslümân cenazesi arkasından gider ve üzerine namaz kılıp gömülmesini bitirinceye kadar beraber bulunursa, iki kîrât ecr ile döner ki, kîrâtların her biri Uhud dağı gibidir. Her kim o cenaze üzerine namaz kılar da defn olunmadan evvel dönerse, bir kîrât ecr ile dönmüş olur". ibn Ebî Heysem el-Müezzin(220), bu hadîsi Avf el A'râbî(146)'den rivayet etmekte Ravh'a mutâbaat etti. Dedi ki: Bize Avf, Muhammed ibn Sîrîn'den; o da Ebû Hureyre'den; o da Peygamber'den olmak üzere geçen hadîs gibi tahdîs etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Cenazenin Arkasından Gitmek Îmândandır
48-)
Hilâl ibnu Umeyye el-Ensârî -Allah onlardan razı olsun.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-megâzî
Konu: İmâm Ebû Abdillah El-buhârînin Ortaya Koyduğu Bu El-câmius-sahîh... Kitabında Bedir Ehlinden Oldukları Zikredilen Kimselerin Harf Sırasına Göre İsimlerinin Verilmesi Bâbı
48-)
Zubeyd(122) dedi ki: Ben Ebû Vâil(100)'e Murcie fırkası hakkında sordum. Bunun üzerine şöyle dedi: Bana Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):"Müslüman'a sövmek fısk, onunla kıtal etmek küfürdür" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Müminin, Farkında Olmaksızın Amelinin Bâtıl Olup Boşa Gitmesinden Korkması
49-)
Bize İsmâîl ibn Ca'fer, Humeyd (143)'den; o da Enes(radıyallahü anh)'den tahdîs etti. Enes şöyle dedi: Bana Ubâdetu'bnu's-Sâmit (radıyallahü anh) haber verip şöyle dedi: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem), Kadr gecesini haber vermek üzere (hücresinden) çıktı. Derken müslümanlardan iki kişi kavga ettiler. Bunun üzerine Rasûlüllah: size Kadr gecesini haber vermek üzere çıkmıştım. Fulân ile fulân kavga ettiler de o bilgi ref olundu. İhtimâl ki, hakkınızda bu daha hayırlıdır. Artık siz Kadr gecesini (yirmiden sonraki) yedinci veya dokuzuncu veya beşinci gecelerde arayınız" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Müminin, Farkında Olmaksızın Amelinin Bâtıl Olup Boşa Gitmesinden Korkması
50-)
Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir gün Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) meydanda oturuyordu. Yanına bir adam geldi ve: îmân nedir? diye sordu. Rasûlüllah: Îmân Allah 'a, meleklerine, Allah 'a kavuşmaya, peygamberlerine inanman; kezâlik (öldükten sonra) dirilmeye inanmandır, cevâbını verdi. zât: İslâm nedir? dedi. Rasûlüllah: Allah'a ibâdet edip, O'na hiçbir şeyi ortak kılmaman, namazı dosdoğru kılman, farz edilmiş olan zekâtı vermen, ramazânda oruç tutmandır, buyurdu. o zât: İhsan nedir? diye sordu. Rasûlüllah: Allah'ı sanki görüyormuşsun gibi ibâdet etmendir; eğer sen Allah'ı görmüyorsan şüphesiz O seni görmektedir, buyurdu. zât: Kıyâmet ne zaman? dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah: Bu mes'elede sorulan, sorandan daha âlim değildir. (Şu kadar var ki kıyâmetten evvel zuhur edecek) alâmetlerini sana haber vereceğim. Ne zaman satılmış câriye sahibini (yani efendisini) doğurur, kim idikleri belirsiz deve çobanları yüksek bina kurmakta biri biriyle yarışa çıkarsa kıyâmetin alâmetleri görülmüş olur. (Kıyâmetin vakti) Allah'tan başka kimsenin bilmediği beş şeyden biridir, buyurduktan sonra: "O saatin ilmi şüphesiz ki Allah'ın nezdindedir. Yağmuru (mukadder olan vakitte ve yerde) O indirir. Rahimlerde olanı O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini bilmez- Şübhesiz Allah (her şeyi) bilendir. Her şeyden haberdârdır" (Lukmân: 31/34) âyetini tilâvet eyledi. Sonra o zât arkasını dönüp gitti. Rasûlüllah: "Onu geri getirin" diye emretti; fakat sahâbîler onun izini bulamadılar. Bunun üzerine Rasûlüllah: "İşte bu Cibril'dir. İnsanlara dinlerini öğretmek için geldi" buyurdu. Abdillah Buhârî der ki: Rasûlüllah bu hadîste zikredilen şeylerin hepsini îmândan kıldı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Cibrîlin Peygambere Îmândan, İslâmdan, İhsandan, Kıyâmet Vaktinin Bilgisinden Sorması Ve Peygamberin Ona Bunları Beyân Etmesi
51-)
Abdullah ibn Abbâs haber verip, şöyle dedi: Bana Ebû Sufyân haber verdi ki, Hırakl ona şöyle demiştir: "Ben sana; onlar (yani müslümânlar) artıyor mu, yoksa eksiliyor mu diye sordum. Sen, onların artmakta olduklarını söyledin, îmân keyfıyyeti de tamâm oluncaya kadar hep böyle gider. Ben sana, içlerinde O'nun dînine girdikten sonra beğenmemezlikten dolayı dînden dönen var mıdır diye sordum. Hayır, dedin, îmân da, mûcib olduğu inşirah ve ferahlık kalblere karışıp kökleşince böyle olur; hiç kimse onu sevmemezlik ermez..."
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Bâb
52-)
Âmir dedi ki: Ben Nu'mân ibn Beşîr (64-radıyallahü anh)'den şöyle derken işittim: Ben Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'dan şöyle buyururken işittim: "Halâl belli, haram da bellidir. İkisi arasında (halâl mı, haram mı belli olmayan bir takım) şübheli şeyler vardır ki, çok kimseler bunları bilmezler. Her kim şübheli şeylerden sakınırsa, ırzını da, dînini de tertemiz tutmuş olur. Her kim şübheli şeylere dalarsa, (içine girmek yasak olan) koruluk etrafında davarlarını otlatan bir çoban gibi, çok sürmez içeriye dalabilir. Haberiniz olsun, her devlet başkanının kendine mahsûs bir koruluğu olur. Gözünüzü açın; Allah'ın yeryüzündeki koruluğu da haram ettiği şeylerdir. Haberiniz olsun ki, bedenin içinde bir lokmacık et parçası vardır ki iyi olursa bütün beden iyi olur; bozuk olursa bütün beden bozulur. İşte o(et parçası)kalbdir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Dînini Tertemiz Yapmak İsteyen Kimsenin Fazileti
53-)
Bize Aliyyu'bnu'l-Ca'd(230) tahdîs edip şöyle dedi: Bize Şu'be, Ebû Cemre ed-Dab'î (128)'den haber verdi. Ebû Cemre şöyle dedi: Ben İbn Abbâs'ın maiyyetinde oturuyordum; İbn Abbâs beni kendi seririnin üzerine oturtur idi. Bana: Benim yanımda ikaamet et, sana kendi malımdan bir hisse ayırayım, dedi. Bunun üzerine ben onun maiyyetinde iki ay ikaamet ettim. Sonra İbn Abbâs şöyle dedi: Abdu'l-Kays hey'eti(Bahreyn taraflarından) Peygamber'in yanına geldikleri zaman, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Sizler kimlerdensiniz, yahut: Nerenin hey'etisiniz? diye sordu. Onlar: Biz Rabîa kabîlesindeniz, dediler. Hoş geldiniz, Allah sizleri utandırmasın, pişman etmesin, buyurdu. üzerine: Yâ Rasûlallah, biz sana yalnız haram ayda gelebiliriz. Seninle aramızda kâfir olan Mudar kabilelerinden şu topluluk vardır. O hâlde bize kestirme bir şey emret de geride kalanlarımıza haber verelim; o sebeble de cennete girelim, dediler. Peygamber'e içkileri de sordular. onlara dört şey emretti, dört şeyden de nehy etti. Onlara yalnız Allah'a îmân ile emrettikten sonra: Yalnız Allah'a îmân etmek ne demektir, bilir misiniz? diye sordu. Allah ve Rasûl'ü en iyi bilendir, dediler. Peygamber: “Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehâdet, namazı dosdoğru kılmak, zekâtı eda etmek, ramazân orucunu tutmak ve ganimetin beşte birini vermenizdir” buyurdu. onları dört şeyden, yâni hantem, dubbâ', nakîr, müzeffet (denilen kaplara hurma yahut üzüm şırası koymak)ten nehyetti. İbn Abbâs'ın müzeffet yerine mukayyar dediği de rivayet edilmiştir. ardından Rasûlüllah o hey'et ferdlerine: Bu emrettiklerimi iyice belleyiniz ve bunları arkanızda bıraktığınız kimselere haber veriniz” buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Ganimetten Beşte Birini Devlete Vermek Îmândandır.
54-)
Bize Mâlik, Yahya ibn Saîd'den; o da Muhammed ibn İbrahim'den, o da Alkame ibn Vakkas'tan;o da Omer(radıyallahü anh) 'den haber verdi ki, Omer şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: niyete göredir. Her bir kimse için ancak niyet ettiği şey vardır. Binâenaleyh her kimin hicreti Allah'a ve Rasûl'üne yönelmişse, onun hicreti Allah'a ve Rasûl'ünedir. Artık nail olacağı bir dünyâ veya evleneceği bir kadından dolayı hicret etmiş kimse varsa, onun hicreti, hicretine sebeb olan şeyedir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Amellerin Ancak Niyet Ve İhlâs İle Muteber Olacağına Ve Herkesin Eline Ancak Niyet Ettiği Şeyin Geçeceğine Delîl Olarak Gelen Hadîs
55-)
Bana Adiyyibn Sabit (l 66) haber verip şöyle dedi: Ben Abdullah ibn Yezîd'den işittim, o da Ebû Mes'ûd (31)'dan;Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: kimse ecrini yalnız Allah'tan umarak ailesine infâk ettiği zaman, onun bu nafakası kendisi lehine bir sadaka olur".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Amellerin Ancak Niyet Ve İhlâs İle Muteber Olacağına Ve Herkesin Eline Ancak Niyet Ettiği Şeyin Geçeceğine Delîl Olarak Gelen Hadîs
56-)
Sa'd ibn Ebî Vakkas(radıyallahü anh) oğluna şöyle haber vermiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) bana hitaben şöyle buyurdu: "Şübhesiz sen, Allah rızâsını arayarak yapacağın her bir harcamadan dolayı muhakkak ecre nail olacaksın, hattâ eşinin ağzına verdiğin lokmaya kadar"
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Amellerin Ancak Niyet Ve İhlâs İle Muteber Olacağına Ve Herkesin Eline Ancak Niyet Ettiği Şeyin Geçeceğine Delîl Olarak Gelen Hadîs
57-)
Bana Kays ibn Ebî Hâzım'dan, o da Cerîr ibn Abdillah (74-8)'dan tahdîs etti; o şöyle demiştir: Ben Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'a namazı ikaame etmek, zekât vermek, her müslümâna nasihat edip hayırhah olmak üzere bey'at ettim.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: Dîn Ancak Allah İçin, Rasûlü İçin, Müslümânların İmamları İçin Ve Bütün Halk İçin Nasihattir Kavli İle, Yüce Allahın: Allah İçin Ve Rasûlü İçin Nasihat Ettikleri Takdirde...
58-)
Bize Ebû Avâne, Ziyâd ibn Ilâka (125)'dan tahdîs etti. Şöyle demiştir: Ben Cerîr ibn Abdillah (radıyallahü anh)'dan şöyle derken işittim: Basra vâlîsi Mugîre ibn Şu'be'nin vefat ettiği gün(50) ayağa kalktı da, Allah'a hamd ve sena ettikten sonra: Başınıza bir emîr gelinceye kadar tek ve ortaksız olan Allah'a ittikaa, vakaar ve sekinet üzere bulunmanızı tavsiye ediyorum. Zîrâ emîriniz şimdi buraya geliyor, diye nasihat etti. Müteakiben: (Vefat eden) Emîriniz için Allah'tan afv dileyiniz, çünkü o afvı severdi, dedikten sonra amma ba'du: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip: Müslüman olmak üzere sana bey'at edeceğim, dedim. ettiği şeyler arasında “her müslümâna hayırhah olmayı” da şart etti. Ben de bu şart üzerine bey'at ettim. Şu mescidin Rabb’ına yemîn ederim ki, ben sizin nasihat ediciniz, yani hayırhâhınızım, dedi. ibn Abdillah bu hutbeden sonra istiğfar ederek (minberden) indi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-îmân
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: Dîn Ancak Allah İçin, Rasûlü İçin, Müslümânların İmamları İçin Ve Bütün Halk İçin Nasihattir Kavli İle, Yüce Allahın: Allah İçin Ve Rasûlü İçin Nasihat Ettikleri Takdirde...
59-)
Bize Muhammed ibn Sinan(223) tahdîs edip şöyle dedi: Bize Fuleyh(168) tahdîs etti. H ve keza bana İbrahim ibnu'l-Munzir (226) tahdîs edip şöyle dedi: Bize Muhammed ibn Fuleyh (197) tahdîs edip şöyle dedi: Bana babam tahdîs edip şöyle dedi: Bana Hilâl ibn Aliyy, Ata ibn Yesâr(94)'dan, o da Ebû Hureyre'den tahdîs etti. Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: birinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) huzûrundakilere söz söylerken ansızın bir bedevi gelip: Kıyâmet ne zamandır? diye sordu. Rasûlüllah konuşmasına devam etti. Oradakilerin kimi: Bedevî'nin ne dediğini işitti, amma suâlinden hoşlanmadı dedi; kimi de: Belki işitmedi diye hükmetti. Nihayet Rasûlüllah sözünü bitirince: "O kıyâmeti soran nerede?" diye, yani bunun gibi bir lâfızla suâl etti. Bedevî: İşte ben yâ Rasûlallah, dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah: Emânet zayi' edildiği vakit kıyâmeti bekle, buyurdu. Yine bedevî: Emâneti zayi' etmek nasıl olur? diye tekrar sorunca, Rasûlüllah: İş, ehli olmayana yöneltilip dayandırıldığı zaman kıyâmeti bekle, buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Konuşmasıyle Meşgul Bulunurken Kendisinden Bir İlim Sorulduğunda, Konuşmasını Tamamladıktan Sonra Suâl Sorana Cevâb Veren Kimse
60-)
Bize Ebû Avâne, Ebû Bişr(123-5)'den; o da Yûsuf ibn Mâhek(63-7)'den; o da Abdullah ibn Amr(radıyallahü anh)'dan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Gittiğimiz yolculukların birinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) geride kalmıştı da sonra bize yetişmiş idi. O sırada namaz vakti girmişti. Biz de abdest alıyorduk. Ayaklarımızı, mesh eder gibi, az su ile yıkamağa başladık.Peygamber bu hâli görünce en yüksek sesiyle iki yahut üç kerre: "Cehennem'de yanacak ökçelere yazık!" diye nida etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: İlme Delâlet Eden Bir Konuşmada Sesini Yükselten Kimse
61-)
Bize Kuteybe(240) tahdîs etti. Bize İsmâîl ibn Ca'fer(180) Abdullah ibn Dinâr(127)'dan; o da İbn Omer(radıyallahü anh-73)'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Ağaçların içinden bir nevi' vardır ki, yaprağı düşmez. O ağaç (kâmil) müslümânın benzeridir. Onun ne olduğunu bana tahdîs edin (-söyleyin)" buyurdu. Orada bulunanlar vâdîlerdeki ağaçlan saymağa daldılar. Abdullah ibn Omer dedi ki: Bunun hurma ağacı olduğu hatırıma geldi, fakat (söylemeğe) utandım. Ondan sonra: Yâ Rasûlallah, onun ne ağacı olduğunu bize tahdîs et (=söyle), dediler. Rasûlüllah: ''Hurma ağacıdır" cevâbını verdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Muhaddisin Haddesenâ Yâhud Ahbaranâ Ve Enbeenâ Sözleri
63-)
Bize Abdullah ibn Yûsuf tahdîs edip şöyle dedi: Bize Leys ibn Sa'd, Saîd el-Makburî'den; o da Şerik ibn Abdillah ibn Ebî Nemîr'den tahdîs etti ki, o da Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten şöyle derken işitmiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte oturduğumuz sırada deve üstünde bir kimse gelip, devesini mescide çökerttikten sonra bağladı. Ondan sonra: Hanginiz Muhammed'dir? diye sordu. Peygamber sahâbîleri arasında dayanmış oturuyordu: İşte, dayanmış olan şu beyaz kimsedir, dedik. O zât: Ey Abdu'l-Muttalib'in oğlu! diye hitâb etti. Peygamber: Seni dinliyorum, buyurdu. O zât: Ben sana bâzı şeyler soracağım, amma soracaklarım pek ağırdır; gönlün benden incinmesin, dedi. Aklına geleni sor, buyurdu. O zât: Senin ve senden evvelkilerin Rabb'ı aşkına (söyle), bütün insanlara seni Allah mı gönderdi? dedi. Yâ Allah, evet, buyurdu. O zât: Allah aşkına (söyle), bir gün bir gece içinde beş vakit namaz kılmamızı sana Allah mı emretti? dedi. Yâ Allah, evet, buyurdu. Allah aşkına (söyle), senenin şu ma'lûm ayında oruç tutmamızı sana Allah mı emretti? dedi. Yâ Allah, evet, buyurdu. Allah aşkına şu sadakayı zenginlerimizden alıp da fakirlerimize dağıtmayı sana Allah mı emretti? dedi. Yâ Allah, evet, buyurunca, o zât: Sen ne getirdin ise ben ona îmân ettim. Kavmimin geride kalanlarına da elçi benim. Ben, Sa'd ibn Bekr oğulları'nın kardeşi Dımâm ibn Sa'lebe'yim, dedi. hadîsi Musa ile Alî ibnu Abdilhamîd de Süleyman'dan; o da Sâbit'ten; o da Enes'ten; o da Peygamber'den olmak üzere böyle rivayet etmişlerdir. hadîsi Musa ibn İsmâîl ile Alî ibn Abdilhamîd (222) Süleyman ibnu'l-Mugîre (150)'den; o da Sabit el-Bunânî (123)'den; o da Enes'ten; o da Peygamber'den olmak üzere bu şekilde rivayet ettiler.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: İlim Hakkında Gelen Sözler
64-)
Abdullah İbn Abbâsradıyallahü anhüma şöyle haber vermiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir adama bir mektûb verip Bahreyn büyüğüne teslîm etmesini emretti. Bahreyn'in büyüğü mektubu Kisrâ'ya ulaştırdı. Kisrâ onu okuyunca yırttı. (Arada râvî olan Muhammed ibn Şihâb) dedi ki: Zannederim ki Saîd ibn Müseyyeb'den işittim, şöyle dedi: Rasûlüllah, Kisrâ ile kavmine "Parça parça olsunlar" diye beddua etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Munâvele Hakkında Zikrolunan Sözler İle İlim Ehlinin, İlmi Diğer Beldelere Yazıp Göndermeleri
65-)
Bize Şu'be, Katâde'den; o da Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'den haber verdi, o şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem) bir mektûb yazdırdı yahut yazdırmak istedi. Kendisine: Onlar(yani Rûm'dan, Acem'den muhâtab olanlar) bir mektubu mühürlü olmadıkça okumazlar, denildi. Bunun üzerine gümüşten bir mühür edindi ki, nakşı "Muhammed Rasûlüllah" idi. Bu mührün Peygamber'in elindeki beyazlığı hâlâ gözümün önündedir. Şu'be dedi ki: Ben Katâde'ye, onun nakşı "Muhammed Rasûlüllah" diyen kimdir? diye sordum. Katâde: Enes'tir, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Munâvele Hakkında Zikrolunan Sözler İle İlim Ehlinin, İlmi Diğer Beldelere Yazıp Göndermeleri
66-)
Ebû Vâkıd el-Leysî(radıyallahü anh-68) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), huzurunda sahâbîleri olduğu hâlde mescidde otururken, karşıdan üç kişi geldi. İkisi Rasûlüllah'a doğru yöneldi; birisi de gitti. Râvî dedi ki: Bu iki kimse Rasûlüllah'ın huzurunda durdu. Bilâhare bu ikiden biri halkada bir aralık bularak, oracıkta oturdu. Diğeri ise, oradaki cemâatin arkasında bir yere oturdu. Üçüncüye gelince, arkasını dönüp gitti. Rasûlüllah meşgul olduğu konuşmayı bitirince, şöyle buyurdu: üç kişinin hâlini size haber vereyim mi? İçlerinden biri Allah'a sığındı, Allah da onu barındırdı. Diğeri (sıkıntı vermekten) utandı, Allah da ondan haya etti. Öteki ise (bu meclisten) yüz çevirdi, Allah da ondan yüz çevirdi".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Meclis Hududunun Nihayete Ereceği Bir Yerde Oturan Kimse İle İlim Halkasında Bir Yarık Görüp Hemen Orada Oturuveren Kimse
67-)
Ebû Bekre(radıyallahü anh) Peygamberi zikrederken şöyle demiştir: (veda haccında) devesi üzerinde oturdu. Devenin dizginini bir adam tutuyordu. Bu gün hangi gündür? dedi. sükût ettik; o derecede ki, başka bir isim ile isimlendirecek zannettik; Kurbân günü değil mi? buyurdu. Evet, dedik. Bu ay hangi aydır? diye sordu. sükût ettik; o derecede ki isminden başka bir isim ile isimlendirecek zannettik. Zu'l-hicce değil mi? buyurdu. Evet, dedik. üzerine şöyle buyurdu: "Kanlarınız, mallarınız, ırzlarınız bu belde içinde, bu ayda, bu günün harâmlığı kadar birbirinize haramdır. Burada hâzır bulunanlarınız, burada bulunmayanlara(yani müstakbel nesillere) bunu tebliğ etsin. Olabilir ki, hâzır olan kimse, bunu daha iyi anlar bir kimseye tebliğ etmiş olur."
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: Benden Kendisine Tebliğ Ulaştırılanların Bâzısı Bizzat İşitenden Daha İyi Belleyicidir Kavli
68-)
İbn Mes'ûd(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), va'z ve nasihat hususunda bize bıkkınlık gelmesin diye hâlimize bakıp günler içinde vakitler kollardı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kendi Sahâbîlerine Vaz Ve Nasihat Etmek Ve İlim Öğretmek Hususunda Bıkkınlık Getirip Uzaklaşmasınlar Diye Hâllerini Gözetir Olduğu
69-)
Bize Şu'be tahdîs edip şöyle dedi: Bana Ebu't-Teyyâh (128), Enes'ten tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin nefret ettirmeyin" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Kendi Sahâbîlerine Vaz Ve Nasihat Etmek Ve İlim Öğretmek Hususunda Bıkkınlık Getirip Uzaklaşmasınlar Diye Hâllerini Gözetir Olduğu
70-)
Ebû Vâil şöyle dedi: Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) her perşembe günü insanlara va'z nasîhat edip ders yapardı. Bir kimse kendisine: Yâ Ebâ Abdirrahmân! Vallahi senin bizlere her gün ders yapmanı çok arzu ettim, dedi. Ibn Mes'ûd: Beni sizlere her gün ders vermekten men' eden şey, sizleri usandırmak istemememdir. Ben sizlere va'z vermekte sizin hâlinize uygun vakitler gözetiyorum. Nitekim Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) de bizlere usanç gelmesinden endîşe ettiği için, bizim durumumuza uygun zamanlar gözetirdi, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: İlim Ehli İçin Belli Günler Ayıran Kimse
71-)
Ibn Şihâb dedi ki: Humeyd ibn Abdirrahmân şöyle dedi: Ben Muâviye ibn Ebî Sufyân'dan hutbe yaparken işittim; şöyle diyordu: Ben Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, şöyle buyuruyordu: her kimin hayrını isterse ona din hususunda büyük bir anlayış verir. Ben (verici değil) yalnız taksim ediciyim. Veren ise Allah'tır. Bu ümmet Allah'ın (kıyâmet) emri zuhur edinceye kadar Allah'ın dini üzerinde hep sebat edip duracak ve kendilerine muhalefet edenler onlara zarar veremiyecektir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Allah Her Kimin Hayrını İsterse Ona Din Hususunda Büyük Bir Anlayış Verir.
72-)
Mücâhid(100) şöyle demiştir: Medine'ye doğru yaptığımız bir yolculukta Abdullah ibn Omer'e yoldaşlık ettim. Kendisinden bu yolculuğumuzda Rasûlüllah'tan tahdîs ederken bir tek hadîsten başka hadîs işitmedim. Kendisi şöyle dedi: Biz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında idik. Bir hurma göbeği getirildi. Bunun üzerine: "Ağaçlardan bir ağaç nevi' vardır ki, onun meseli müslümânın meseli gibidir" buyurdu. Ben, o hurma ağacıdır deyivermeyi istedim. Fakat bir de baktım ki, oradakilerin en küçüğü benim; onun için sustum. Peygamber,"O hurma ağacıdır" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: İlimde İnce Anlayış In Fazileti