Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı
2119-)
Ebû Saîd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bize çeşitli nevi'lerden karışık olan hurma yığınından rızk verilirdi. Biz de onun iki sâ'ını bir sâ' hurmaya satardık. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V) bize- "İki sâ' hurmayı bir sâ'a; iki dirhemi de bir dirheme satmayınız" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Çeşitli Nevilerden Karışık Olan Hurmanın Alışverişi Bâbı
2120-)
Ebû Mes'ûd el-Ensârî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ensâr'dan Ebû Şuayb diye künyelenen bir adam geldi ve kasâb olan bir kölesine: Bana beş kişiye yetecek bir yemek yap. Çünkü ben Peygamber'i beş kişinin beşincisi olarak da'vet etmek istiyorum. Zira ben Peygamber'in yüzünde açlığı tanıdım, dedi. Nihayet o zât onları da'vet etti. Da'vetli olan toplulukla beraber bir adam da geldi. Ebû Şuayb'ın evine vardığında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V):"Şu zât bize tâbi' olup gelmiştir. Ona izin vermek istersen izin ver (girsin); gen dönmesini istersen geri dönsün!" buyurdu. Ebû Şuayb: Hayır (geri dönmeyecek), ben ona izin verdim, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Et Satıcı Ve Hayvan Kesici Hakkında Denilen Şeyler Bâbı
2121-)
Hakîm ibn Hızâm (radıyallahü anh)'dan: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurdu: "Satıcı ile satın alıcı birbirlerinden ayrılmadıkları müddetçe - yahut şöyle dedi: Ayrılıncaya kadar - muhayyerliktedirler. Bunlardan her biri doğru söyleyip (metâ'a ve bedele âid hususları) birbirine beyân ederlerse, bu alışverişlerinde kendilerine bereket ihsan olunur. Eğer ikisi de (mal ve semenin ayıbını) gizler de yalan söylerlerse, alışverişlerinin bereketi giderilir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Alışverişte Yalan Söylemenin Ve Ayıp Gizlemenin Bereketi Giderip Mahvetmesi Bâbı
2122-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurdu: "Muhakkak insanlara öyle bir zaman gelecek ki, o vakit kişi eline geçirdiği malı halâldan mı, yoksa haramdan mı kazandığını düşünmeyecektir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
2123-)
Âişe (r.anha) şöyle demiştir: el-Bakara Sûresi'nin sonundaki ribâ âyetleri indiği zaman Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) bu âyetleri mescidde sahâbîlere karşı okuyup tebliğ etti, sonra da şarâb hususunda ticâreti haram kıldı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Ribânın Yiyicisi, Şahidi, Yazıcısı Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
2124-)
Semure ibnu Cundeb (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurdu: "Ben bu gece ru'yâmda iki kişi gördüm; onlar bana geldiler, müteakiben onlar beni düz bir yere çıkardılar. Birlikte yürüdük, nihayet kandan bir nehir üzerine geldik. O nehir içinde dikelmiş bir adam vardı. Nehrin kıyısında da bir adam vardı. Önünde bir takım taşlar vardı. Nehirdeki adam yüzerek sahile doğru gelip çıkmak isteyince, sahildeki adam onun çenesine bir taş atıyor, nehirdekini eski yerine döndürüyordu. Çıkmak için sahile doğru gelmeye her teşebbüs ettikçe, sahildeki hemen onun çenesine bir taş fırlatıyor, o da eski yerine dönüyordu. Ben o iki meleğe: Bu nedir? Dedim. biri:. O nehirde gördüğün kimse ribâ yiyendir, dedi".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Ribânın Yiyicisi, Şahidi, Yazıcısı Ve Yüce Allahın Şu Kavli Bâbı:
2125-)
Ebû Cuhayfe'nin oğlu Avn şöyle demiştir: Bâbam Ebû Cuhayfe'yi gördüm ki, o kan alıcı bir köle satın almıştı. Sonra Ebû Cuhayfe bu köleye emretti de, onun kan alma âletleri kırıldı. Ben Bâbamdan bu kırmayı sordum. O şöyle cevâb verdi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) köpek bedelinden, kan alma ücretinden nehyetti. Döğün yapıcılıktan, döğünlenmekten, ribâ yiyiciliğinden ve ribâ yediricilikten de nehyetti. Suret yapıcı musavvire de la'net eyledi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Yüce Allahın Şu Kavli Sebebiyle Ribâ Yedirici Kimsenin Günâhını Beyân Bâbı:
2126-)
İbnu Şihâb ez-Zuhrî dedi ki: Saîd ibnu'l-Müseyyeb şöyle dedi: Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle dedi: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.)'den kulağımla işittim; "Yemin, mal için sürüm ve revâc sebebi (sanılır; hakikatte)bereketin mahv sebebidir" buyuruyordu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb
2127-)
Abdullah ibn Ebî Evfâ (radıyallahü anh)'dan (şöyle demiştir): Bir adam çarşıda satış esnasında müslümânlardan bir kimseyi satılık mal hakkında satın almaya ikna etmek için "Bu malın bedeline, müşterinin vermediği bir bedel verdiğini" Allah'a yemîn ederek, malına revâc vermişti. Bu vak'a üzerine şu âyet indi: "Hakikat Allah'a olan ahidlerine ve yeminlerine bedel az bir bahâyı satın alanlar; işte onlar için âhirette hiçbir nasîb yoktur. Allah kıyâmet günü onlarla konuşmaz, onlara bakmaz, onları temize çıkarmaz. Onlar için pek acıtıcı bir azâb vardır" (Âlu İmrân: 77).
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Alışveriş Esnasında Yemîn Etmenin Keraheti Bâbı
2128-)
İbn Şihâb dedi ki: Bana Hüseyin'in oğlu Alî haber verdi ki, kendisine Alî'nin oğlu Hüseyin şöyle haber vermiştir: Alî radıyallahü anh şöyle demiştir: Bedir gazasında ganîmetten payıma düşen bir devem vardı. Peygamber de ganimet malının beşte birinden bana bir deve vermiş idi. Rasûlüllah'ın kızı Fâtıma (radıyallahü anhâ) ile evlenmek istediğim zaman Kaynukaa' Yahûdîleri'nden kuyumcu bir adamla, benimle beraber gidip ızhır otu getirmek üzere va'dleştim. Getirdiğimiz ızhır otunu kuyumculara satmayı ve bunun bedeliyle evlenme ziyafetinin masrafı hususunda yardım istemeyi düşündüm.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Kuyumcu, Dökümcü Hakkında Söylenen Hadîsler Bâbı
2129-)
İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan(şöyle demiştir): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle hitâb buyurdu: "Şübhesiz Mekke'yi Allah haram kılmıştır. Mekke benden evvel hiçbir kimse için halâl olmadı, benden sonra da hiçbir kimse için halâl olmayacaktır, O ancak, bir günün bir saatinde benim için halâl olmuştur. Mekke'nin otu koparılmaz, ağacı kesilmez, av hayvanı ürkütülmez, Mekke'nin yitiği yerden alınmaz, ancak sahibini arayıcı alabilir". oğlu Abbâs: Kuyumcularımız ve evlerimizin tavanları için ızhır müstesna olsun, dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah: "Izhır müstesna" buyurdu. Av hayvanı ürkütülmez nedir bilir misin? O, hayvanı gölgeden uzaklaştırman ve yerine konmandır, dedi. Hâlid'den: Kuyumcularımız ve kabirlerimiz için, diye söylemiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Kuyumcu, Dökümcü Hakkında Söylenen Hadîsler Bâbı
2130-)
Habbâb ibn Erett (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Câhiliyet devrinde bir kılıç yapıcı kimse idim. Benim Âs ibn Vâil üzerinde bir alacağım vardı. Bir gün alacağımı tahsil etmek üzere ona geldim. O bana: Sen Muhammed'e küfretmedikçe sana borcumu vermem, dedi. Ben de: Allah senin canını alıp sonra sen diriltilmedikçe ben Muhammed'e küfretmem, dedim. defa o: Öyle ise ben ölünceye, sonra diriltilinceye, (âhiretle) bana mal ve oğul, kız verilinceye kadar sen beni bırak da, sana borcumu orada vereyim, dedi. müteâkib şu âyetler indi:" (Şu) âyetlerimizi inkâr eden ve 'Bana elbette mal ve evlâd verilecektir, diyen adamı gördün mü? O gayba mı vâkıf, yoksa Rahman olan Allah nezdinde bir ahid mi edinmiş? - Hayır, Öyle değil. Biz onun söyleyegeldiği sözü yazar, azabını da uzattıkça uzatırız. Onun söyler olduğuna biz mîrâsçı olacağız ve o bize tek başına gelecektir" (Meryem: 77-80).
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Kuyumcu, Kılıççı Ve Demircinin Zikri Bâbı
2131-)
'Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle diyordu: Bir terzi yapmış olduğu bir yemeğe Rasûlüllah'ı da'vet etti. Enes ibn Mâlik dedi ki: Ben de Rasûlüllah'ın beraberinde bu yemeğe gittim. Terzi Rasûlüllah'a bir mikdâr ekmek, bir mikdâr çorba yaklaştırdı. Çorbanın içinde kabak ve kuru et parçaları vardı. Yemek yerken Peygamber'i gördüm ki, yemek çanağının etrafından kabak araştırıyordu. Yine Enes: Artık o günden i'tibâren ben kabağı sevmekten bir an ayrılmadım, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Terzinin Zikri Bâbı
2132-)
Ebû Hazım dedi ki: Ben Sehl ibn Sa'd (radıyallahü anh)'dan işittim, şöyle dedi: Bir kadın Rasûlüllah'a bir bürde getirdi. Sehl, yanındakilere hitaben: Bürde nedir bilir misiniz? diye sordu. tarafından: Şemle'dir, ihrâm'dır, diye cevâb verildi. dedi ki: Evet, o henüz dokunmuş(yeni tezgâhtan çıkmış) ve kenarı bile kesilmemiş bir kumaştı. Kadın: Yâ Rasûlüllah! Bu bürdeyi kendi elimle dokudum, onu sana giydireceğim, dedi. Peygamber bürdeyi, ona bir ihtiyaclı olarak aldı. Sonra Peygamber bu bürdeyi izâr yapıp giymiş olduğu hâlde bizim yanımıza çıktı. Topluluktan bir kimse: Ya Rasûlallah, onu bana giydir, dedi. Rasûlüllah: Peki, diyerek mecliste oturdu. Sonra hücresine döndü ve o bürdeyi çıkarıp dürdükten sonra' istemiş olan zâta yolladı. Bunun üzerine mecliste bulunan cemâat o isteyen kimseye: Sen bu işi güzel yapmadın. Peygamber'in hiçbir isteyeni geri çevirmeyeceğini kat'î bildiğin hâlde, O'ndan bu bürdeyi istedin, diye serzeniş ettiler. O zât da: Vallahi ben onu başka sebepden değil, ancak öleceğim günde benim kefenim olması için istedim, dedi. ibn Sa'd: Hakîkaten bu bürde o zâtın kefeni oldu, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Dokumacının Zikri Bâbı
2133-)
Ebû Hazım şöyle dedi: Bir takım adamlar Sehl ibn Sa'd'e gelip ona Peygamber'in minberini soruyorlardı. Sehl(radıyallahü anh) şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) fulanca kadına - Sehl o kadının ismini söylemiştir- şöyle haber gönderdi: "Marangoz olan kölene emret de benim için insanlara hitâb ettiğim zaman üzerine oturabileceğim tahtadan bir yer yapsın” buyurdu. Bunun üzerine kadın, o kölesine emretti. Köle de Gâbe ormanlığının ılgın ağacından onu yapıyordu. Sonra bu tahtaları kadına getirdi. Kadın da bunları Rasûlüllah'a yolladı. Rasûlüllah onların kurulmasını emretti de bunlar yerine konuldu. Müteakiben de Rasûlüllah (va'z ve hutbe için) minber üzerine oturdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Marangoz Bâbı
2134-)
Câbir ibn Abdülah (radıyallahü anh)'tan(şöyle demiştir): Ensâr'dan bir kadın Rasûlüllah'a: Yâ Rasûlüllah! Benim marangoz bir kölem vardır; senin için üzerine oturacağın bir şey yaptırayım mı? dedi. "İstersen yaptır" buyurdu, dedi ki: Bunun akabinde kadın, Rasûlüllah için o minberi yaptırdı. Nihayet cumua günü olunca Peygamber( sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) yerine konulan o minber üzerine oturdu. Akabinde daha önce yanında hutbe yapar olduğu hurma kütüğü sayha çıkardı, hattâ kendi kendine yarılacaktı. Peygamber minberden indi, onu eliyle tuttu ve onu kucakladı. O sırada kütük susturulmakta olan çocuk gibi hafîf hafîf inliyordu. Nihayet kararlaşıp sustuktan sonra Rasûlüllah: "O, yanında edildiğini işitmekte olduğu Zikru'llah için ağladı" buyurdu ,
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Marangoz Bâbı
2135-)
Âişe (r. anha): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) bir Yahudi'den, bedeli bir zaman sonra verilmek üzere, veresiye hububat satın aldı ve o Yahûdî'ye kendi zırhını rehin bıraktı, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: İmâmın Veya Herhangibir Kimsenin Bir Takım İhtiyaçlarını Bizzat Satın Alması Bâbı
2136-)
Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben bir gazada Peygamber'in beraberinde bulundum. (Dönüşte) devem beni geri bıraktı ve yürümekten âciz oldu. Bu sırada Peygamber yanıma geldi ve: "Yâ Câbir" diye seslendi. Ben: Evet benim, dedim. Rasûlüllah: "Zorun nedir (ki geri kaldın)?" diye sordu Devem beni geri bıraktı ve yoruldu da ben arkada kaldım, dedim. hemen (devesinden) indi ve çengelli deyneği ile devemi çekmeye koyuldu. Sonra bana: ' 'Haydi, şimdi bin!' dedi. de bindim. Bu defa da devemi gördüm ki, onu ben Rasûlüllah'ın devesini geçmekten men' ediyordum. Rasûlüllah(yol konuşması olmak üzere) bana: "Evlendin mi?" diye sordu. Ben de: Evet, evlendim, dedim. "Kız mı, yoksa dul mu (aldın)?" diye sordu. de: Dul, diye cevâb verdim. "Senin onunla, onun da seninle oynaşacağınız bakire bir kız istemez miydin?" dedi. de: Bakımları bana borç olan bir takım kızkardeşlerim var. Onun için bir kadınla evlenmeyi, bunun da çocukları toplamasını ve saçlarını, başlarını taramasını ve bunlar üzerinde bir mürebbiye olmasını hayırlı buldum, dedim. "Şimdi sen(Medîne'ye) varıyorsun. Vardığında artık ailene karşı akıllı, olgun, bağlı ol. Allah'tan evlâd isteyiniz"buyurdu. Sonra: "Deveni satar mısın?" diye sordu. de: Evet satarım, dedim. benden devemi bir ûkıyye (kırk dirhem)ye satın aldı. Sonra Rasûlüllah benden önce Medîne'ye gitti. Ben de kuşluk vakti vardım. Mescide geldik. Rasûlüllah'ı mescidin kapısı önünde bulduk. Rasûlüllah bana: "Şimdi mi geldin?" diye sordu. de: Evet, şimdi geldim, diye cevâb verdim. "Artık deveni bırak da (mescide)gir ve iki rek'at (geliş namazı) kıl" buyurdu. de girdim ve kıldım. Sonra Rasûlüllah, Bilâl'e bir ûkıyye(gümüş) tartıp bana vermesini emretti. Bilâl de, terâzî ağır basarak tartıp verdi. Ben arkamı çevirip eve giderken birden Rasûlüllah: "Câbir'i bana çağır" buyurdu. Rasûlüllah devemi beğenmedi de şimdi geri verecek sandım. Halbuki bana bu deve kadar sevimsiz birşey yoktu. Rasûlüllah: "Deveni al, bedeli de senin olsun" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Herhangi Neviden Binek Hayvanları Ve Eşekler Satın Alma Bâbı
2137-)
İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Ukâz, Mecenne ve Zu'l-Mecâz, Câhiliyet devrinde(meşhur) panayırlardı. İslâm devri olunca bu panayırlarda ticâret yapmayı günâh saydılar. Bunun üzerine Allah: "Hacc mevsimlerinde ticâretle Rabbinizden rızk istemenizde üzerinize bir günâh yoktur..." (el-Bakara: 198) âyetini indirdi. İbn Abbâs bu âyeti böyle "Fî-mevâsimi’l-hacc (= Hacc mevsimlerinde)" kaydı ile okudu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Cahiliyet Devrinde Mevcud Olup İslam Devrinde De İnsanların Oralarda Alışveriş Yaptıkları Meşhur Arab Panayırları Bâbı
2138-)
Amr ibn Dînâr şöyle dedi: Şurada (yani Mekke şehrinde) Nevvâs isminde bir (deve taciri) kimse vardı. Bunun yanında hastalıklı develer de vardı. İbn Omer (radıyallahü anh) gidip, Nevvâs'ın bir ortağından bu hastalıklı deveyi satın aldı. Sonra ortağı Nevvâs'a geldi de: O hasta deveyi sattık, dedi. Nevvâs: Sen o deveyi kime sattın? Dedi. Şöyle şöyle sıfatta bir ihtiyara sattım, dedi. Vay sana yazıklar olsun! Vallahi bu ihtiyar zât İbnu Omer'dir, dedi ve hemen İbn Omer'e gitti ve: Ortağım sana kusurunu bildirmeden hastalıklı deve satmıştır, deyip vaziyeti anlattı. Omer: Öyleyse deveni sür git, dedi. deveyi alarak sürüp gitmeye davrandığı zaman, İbn Omer: Haydi, bırak şu deveyi! Artık biz Rasûlüllah'ın "Hastalığın bizatihi sirayeti yoktur" hükmüne razı olmuş kimseleriz, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Deli Yâhud Hasta Develerin Satın Alınması Bâbı
2139-)
Ebû Katâde (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler Huneyn yılında Rasûlüllah'ın beraberinde sefere çıktık. Nihayet Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) ben Ebû Katâde'ye bir zırh verdi. Ben de o zırhı sattım da, onun bedeliyle Benû Seleme yurdunda küçük bir bustân satın aldım. İşte bu bustân, İslâm'da aslına sâhib olduğum ilk maldır.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Müslümanlar Arasında Meydana Gelen Harb Fitnesi Sırasında Ve Fitne Günleri Hâricinde Silâh Satmak Bâbı
2140-)
Ebû Mûsâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurdu: "İyi arkadaş ile kötü arkadaşın meseli, misk sahibi ile demirci körüğü gibidir. Misk sahibinden sana şu iki ikiden biri yok olmaz: Ya sen ondan bir mikdâr satın alırsın, yahut onun güzel kokusunu hisseder koklarsın, Demirci körüğü ise bedenini yahut elbiseni yakar, yahut da ondan pis bir koku hissedersin".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Attâr Ve Güzel Koku Satmak Hakkında Bâb
2141-)
Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ebû Taybe Nâfi', Rasûlüllah'ın vücûdundan kan aldı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) da Ebû Taybe'ye bir sâ'(yani 1040 dirhem) hurma verilmesini emretti. Bundan başka Ebû Taybe'nin efendisi olan Harise oğulları'na da, onun ödemesi gereken vergisini hafifletmelerini emreyledi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Haccâm Yani Vücûddan Kan Alma Tedavisi Yapan Kimsenin Zikri Bâbı
2142-)
İbn Abbâs radıyallahü anhüma: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) vücûdundan kan aldırma tedavisi yaptırdı da kendisinden kan alma tedâvîsi yapan haccâm kimseye (bir sâ' hurma) ücret verdi. Eğer(kan alıcıya) ücret vermek haram olsaydı, Rasûlüllah bu zâta ücret vermezdi, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Haccâm Yani Vücûddan Kan Alma Tedavisi Yapan Kimsenin Zikri Bâbı
2143-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir kerre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) Omer ibnu'l-Hattâb'a ipek yahut siyerâ(denilen sarı çubuklu) bir hülle(yânı takım elbise) gönderdi. Sonra Peygamber bu elbiseyi Omer'in üzerinde gördü de: "Ben bu elbiseyi sana giymen için göndermedim. Bu ipekli elbiseyi ancak âhirette nasibi olmayan erkek giyer. Ben ancak bunu sana satıp da faydalanasın diye gönderdim" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Erkekler Ve Kadınlar İçin Giyilip Kullanması Mekruh Olan Şeylerde Ticâret Yapmanın Hükmü Bâbı
2144-)
Mü'minlerin anası Âişe (r.anha) şöyle haber vermiştir: Kendisi, üstünde bir takım resimler bulunan küçük bir yastık, bir şilte satın almıştı. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) bunu görünce kapının önünde dikeldi de içeriye girmedi. (Âişe dedi ki:) Bu sırada ben O'nun yüzündeki istemezliği sezip tanıdım. Ve: Yâ Rasûlallah! Ben Allah'a ve Rasûlü'ne tevbe ederim. Ben ne günâhı işledim ki? dedim. "Şu yastığın hâli nedir?" buyurdu. Ben: Ben onu Sen üzerinde oturasın ve yaslanasın diye, Senin için satın aldım, dedim. "Bu suretlerin sahibleri kıyâmet gününde muhakkak azab edilirler. Ve bu kimselere: Sûret verdiğiniz bu mahlûkları diriltiniz, denilir". Ve yine Rasûlüllah: "İçinde suretler bulunan eve melekler girmez" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Erkekler Ve Kadınlar İçin Giyilip Kullanması Mekruh Olan Şeylerde Ticâret Yapmanın Hükmü Bâbı
2145-)
Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle dedi: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.): "Ey Neccâr oğulları, arsanızın kıymetini bana söyleyiniz!" buyurdu. O çevrilmiş bahçenin içinde bakılmamış harâb yerler ve hurma ağaçları vardı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Mal Ve Meta Sahibi, Malın Fiâtını Tayîn Ve Takdir Etmeye Daha Haklıdır
2146-)
Nâfi', İbn Omer'den; o da Peygamber'den işitti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.): ''Satıcı ile satın alıcı birbirlerinden ayrılmadıkça -yahut: Ayrılıncaya kadar- alışverişleri hususunda muhayyerliğe mâliktirler, yahut alışveriş muhayyerli olur" buyurdu. dedi ki: İbn Omer, hoşuna gitmekte olan birşey satın aldığı zaman o malı satın almış olduğu sahibinden ayrılırdı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Satışın Kesinleşmesi Veya Feshi İçin Ne Kadar -veya Kaç Tane- Muhayyerlik Caiz Olur?
2147-)
Bize Hemmâm, Katâde ibn Diâme'den; o da Ebu’l-Halît’den; o da Abdullah ibnu'l-Hâris'ten; o da Hakîm ibn Hızâm'dan tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.): "Satıcı ile satın alıcı birbirlerinden ayrılmadıkça muhayyerliktedirler" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Satışın Kesinleşmesi Veya Feshi İçin Ne Kadar -veya Kaç Tane- Muhayyerlik Caiz Olur?
2148-)
Ahmed ibn Saîd ed-Dârimî ziyâde edip şöyle dedi: Bize Behz ibn Râşid tahdîs edip şöyle dedi: Hemmâm ibn Yahya şöyle dedi: Ben bu hadîsi Ebu't-Teyyâh'a zikrettim. Ebu't-Teyyâh: Kendisine bu hadîsi Abdullah ibnu'l-Hâris tahdîs ettiği zaman ben Ebu'l-Halil’in beraberinde idim dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Satışın Kesinleşmesi Veya Feshi İçin Ne Kadar -veya Kaç Tane- Muhayyerlik Caiz Olur?
2149-)
İbn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.): "Satıcı ve müşteri birbirlerinden ayrılmadıkları müddetçe muhayyirliktedirler. Yâhud ikisinden biri diğerine: (Satışı yahut feshini) tercih et, der" buyurdu.Belki de şöyle demiştir: "Yâhud satış muhayyerli satış olur".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Satıcı Yâhud Müşteri Muhayyerlik Husûsunda Bir Vakit Tayîn Etmedikleri Zaman Bu Alışveriş Caiz Olur Mu?
2150-)
Hakîm ibn Hızâm (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurdu: "Satıcı ile müşteri (birbirlerinden)ayrılmadıkça muhayyerliğe sâhibdirler. Bunlardan herbiri doğru söyleyip de(meta' ve bedele âid hususları birbirine) beyân ederlerse, bu alışverişlerinde kendilerine bereket ihsan olunur. Eğer iki taraf yalan söyler ve (mal ile semenin ayıbını) gizlerlerse, bu alışverişlerinin bereketi giderilir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Satıcı İle Müşteri Birbirlerinden Ayrılmadıkları Müddetçe Muhayyerliktedirler
2151-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurmuştur: "Satıcı ile müşteriden herbiri birbirlerinden ayrılmadıkları müddetçe, arkadaşına karşı muhayyerliktedir. Ancak satışın muhayyerli satış olması müstesnadır".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Satıcı İle Müşteri Birbirlerinden Ayrılmadıkları Müddetçe Muhayyerliktedirler
2152-)
İbnu Omer (radıyallahü anh) 'den: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurmuştur: "İki kişi alışveriş yaptıkları zaman, beraber bulunarak birbirlerinden ayrılmadıkları müddetçe bunlardan her biri meclis muhayyerliğine mâliktirler. Ve eğer bunların biri diğerini muhayyer kılar da bu muhayyerlik üzere alışveriş yaparlarsa, alışverişten sonra ayrılsalar da bu satış vâcip olmuştur ve onların hiçbiri satışı terk, yânı feshedemez, ayrılıştan sonra da satış vâcib olmuştur".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Satıcı Ve Müşteriden Biri Satıştan Sonra Arkadaşını Muhayyer Kıldığı Zaman -ayrılmamış Olsalar Da- Satış Vâcib, Yâni Lâzım Olmuştur.
2153-)
İbn Omer (radıyallahü anh) 'den: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.): "Satıcı ve satın alıcı birbirlerinden ayrılıncaya kadar aralarında kesinleşmiş bir satış akdi yoktur, ancak muhayyerli satış olması müstesnadır" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Satıcı Muhayyerlikte Olduğu Zaman Satış Caiz Olur Mu?
2154-)
Bize Hemmâm ibn Yahya tahdîs edip şöyle dedi: Bize Katâde, Ebû'l-Halîl'den; o da Abdullah ibnu'l-Hâris'ten; o da Hakîm ibn Hızâm (radıyallahü anh)'dan tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.): "Satıcı ve müşteri birbirlerinden ayrılmadıkları müddetçe -yahut: Ayrılıncaya kadar-muhayyerliktedirler" buyurmuştur. Râvî Hemmâm dedi ki: Ben kendi kitabımda şöyle yazılı buldum: "O üç kerre ihtiyar eder. Eğer satıcı ve müşteri doğru söylerler ve gerçeği beyân ederlerse, alışverişlerinde onlar için bereket ihsan olunur. Eğer yalan söylerler ve gerçeği gizlerlerse hayırsız bir kâr kazanmaları ve alışverişlerinin bereketinden mahrum kılınmaları umulur".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Satıcı Muhayyerlikte Olduğu Zaman Satış Caiz Olur Mu?
2155-)
Habbân şöyle dedi: Bize Hemmâm tahdîs edip şöyle dedi: Bize Ebu't-Teyyâh tahdîs etti ki, kendisi Abdullah ibnu'l-Hâris'ten, o bu hadîsi Hakîm ibn Hızâm'dan; o da Peygamber'den olmak üzere tahdîs ederken işitmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Satıcı Muhayyerlikte Olduğu Zaman Satış Caiz Olur Mu?
2156-)
Ve el-Humeydî şöyle dedi: Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs edip şöyle dedi: Bize Amr ibn Dînâr tahdîs etti ki, İbn Omer(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.)'in beraberinde olarak bir seferde idik. Ben, Bâbam Omer'in genç, çetin bir devesine binmiştim. Deve bana galebe ediyor ve kaafilenin önüne geçiyordu. Omer de onu men' edip geriye çeviriyordu. Sonra devem tekrar kaafileyi geçiyor, Omer de onu men' edip çeviriyordu. Bu sırada Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) Omer'e: "Şu hırçın deveni bana sat!" buyurdu. O Senindir yâ Rasûlallah, dedi. tekrar: "Şu deveyi bana sat!" buyurdu. de o deveyi Rasûlüllah'a sattı. Peygamber hemen: "Yâ Abdallah ibn Omer! Şimdi bu deve senindir, ona istediğini yapabilirsin!" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Bir Şahıs Herhangi Birşey Satın Alsa, Satan İle Alıcı Satış Meclisinden Ayrılmalarından Önce Ve Satıcı Da Müşteriye Karşı Bir İnkârda Bulunmadığı Hâlde, Alan Kişi Aldığı Bu Şeyi O Saatte Başka Birine Hibe Etse; Yahut Bir Kimse Bir Köle Satın Alsa Da Satış Meclisinden Ayrılmadan O Köleyi Âzâd Eylese?.
2157-)
Ebû Abdillah el-Buhârî dedi ki: Ve el-Leys ibn Sa'd şöyle dedi: Bana Abdurrahmân ibnu Hâlid, İbnu Şihâb'dan; o da Sâlim'den tahdis etti ki, Bâbası Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Mü'minlerin Emîri Usmân'dan, onun Hayber'deki bir malı mukaabilinde diğer bir vâdîde bir mal (bir arazî yahut bir akar) satın aldım. Alışverişi yaptığımız zaman ben topuğum üzerinde geri döndüm ve nihayet onun evinden dışarı çıktım. Böyle çabuk dışarı çıkışım, satışı geri almak istemesi korkumdan dolayıdır. O vakit satışta sünnet olan hukûk yolu, satıcı ile müşteri birbirlerinden ayrılıncaya kadar meclis muhayyerliğinde olmaları idi. Abdullah dedi ki: Evinden çıkmamla, benim ve onun bu satış muamelesi vâcib olunca (yani kesinleşip fesih hakkı kalmayınca) ben bu satış işinde onu aldattığımı gördüm. Çünkü ben onu üç gecelik yol ile Semûd kavmi arazîsine sevk ettim, o ise beni üç gecelik yol ile Medine'ye şevketti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Bir Şahıs Herhangi Birşey Satın Alsa, Satan İle Alıcı Satış Meclisinden Ayrılmalarından Önce Ve Satıcı Da Müşteriye Karşı Bir İnkârda Bulunmadığı Hâlde, Alan Kişi Aldığı Bu Şeyi O Saatte Başka Birine Hibe Etse; Yahut Bir Kimse Bir Köle Satın Alsa Da Satış Meclisinden Ayrılmadan O Köleyi Âzâd Eylese?.
2158-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den(şöyle demiştir): Bir kimse Peygamber'e alışverişlerde dâima kendisinin aldatıldığını söyledi. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ona:"Sen birşey satın almak istediğinde (İslâm Dîni'nde) aldatmak yoktur de!" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Alışverişte Aldatmanın Mekruh Olması Bâbı
2159-)
Âişe (r.anha) tahdîs edip şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.) şöyle buyurdu: "Bir ordu Ka'be'yi (harâb etmeye) kasdedecek. Bunlar Beydâ mevkiine geldiklerinde evvelleri ve âhirleriyle (yânı başbuğlarından son neferlerine kadar hepsi) yere batırılırlar" buyurdu. dedi ki: Ben: Yâ Rasûlallah! Bunlar, evvelleri ve âhirleriyle nasıl yere batırılırlar; Halbuki bunların arasında(alışverişle geçinen) çarşılar halkı ve o zâlimlerden olmayan kimseler vardır, dedim. "Bunlar evvelleri ve âhirleriyle batırılırlar. Sonra bu batırılanlar (kıyâmet gününde) kendi niyetlerine göre diriltilirler" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Çarşılar Ve Pazarlar Hakkında Zikredilen Hadîsler Bâbı
2160-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir:Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Herhangi birinizin cemâatle namazı, (alışveriş ettiği)çarşısında ve evinde (yalnızca kıldığı) namazı üzerine yirmi küsur derece ziyâde olur. Bu ziyâdeliğin sebebi şudur: O kimse abdeste niyet edip abdestini güzel aldığı ve namazdan başka bir kasdı olmaksızın mescide gittiği zaman (tâ mescide girinceye kadar) her adım attıkça o adımdan dolayı muhakkak bir derece yükseltilir yahut o adım sebebiyle kendisinden muhakkak bir günâh indirilir. Melekler de sizin her birinize namaz kılacağı yerde abdestini bozmadan ve orada kimseye eziyet etmeden durduğu müddetçe: 'Ey Allahım! Ona salât eyle, Ey Allahım ona merhamet eyle!' diye duâ ve istiğfar ederler". yine: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.): "Sizden herhangi biriniz, namaz kendisini habsetmekte olduğu müddetçe bir namaz(sevabı)içindedir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Çarşılar Ve Pazarlar Hakkında Zikredilen Hadîsler Bâbı
2161-)
Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.) çarşıda idi. Bir kimse: Yâ Eba'l-Kaasım! Diye seslendi. hemen o zâta dönüp baktı. O zât (başka birine işaret ederek): Ben şunu çağırmıştım, dedi. Bunun üzerine Peygamber: (öz)adımla ad koyunuz, fakat künyemle künyelenmeyiniz!" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Çarşılar Ve Pazarlar Hakkında Zikredilen Hadîsler Bâbı
2162-)
Enes (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir kimse Bakî'da (yani oradaki çarşıda): Yâ Eba'l-Kaasım! Diye çağırdı. de ona dönüp baktı. Bu sefer o kimse: Ben seni kasdetmedim, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.): "Benim adımla ad koyunuz, fakat künyemle künyelenmeyiniz" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Çarşılar Ve Pazarlar Hakkında Zikredilen Hadîsler Bâbı
2163-)
Ebû Hureyre ed-Devsî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.) gündüzün bir parçasında çıktı; O benimle, ben de O'nunla konuşmayarak Kaynukaa çarşısına gelinceye kadar (yürüdü). Sonra(oradan dönüp) Fâtıma'nın evinin önünde bir kenara oturdu ve (Hasan'ı yahut Hüseyin'i kasdederek): "Küçük orada mısın, küçük orada mısın?" diye sordu. Fâtıma çocuğu evden çıkmaktan biraz alıkoydu. Zannettim ki bu az zaman içinde annesi çocuğu ya giydirdi yahut başını yıkayıp taramıştı. Sonra çocuk koşarak geldi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.) çocuğu kucaklayıp sarmaştı ve onu öptü de: "Ey Allahım, sen bu çocuğu sev; onu seveni de sev!" diye dua etti. ibn Uyeyne(geçen isnâdla) şöyle dedi: Ubeydullah ibn Ebî Yezîd şöyle dedi: Bana haber verdi ki, O, Nâfi' ibn Cubeyr'in bir rek'atle vitir kıldığını görmüştür..
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Çarşılar Ve Pazarlar Hakkında Zikredilen Hadîsler Bâbı
2164-)
Nâfi' şöyle dedi:Bize İbnu Omer tahdîs etti ki, onlar Peygamber zamanında deve sahibi tacirlerden zahîre satın alırlardı. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu tacirlere me'mûr gönderdi de bu me'mûrlar o tacirleri; mallarını, malların satılacağı zahîre pazarına nakledip getirinceye kadar, malı aldıkları yerde satmaktan men' ediyorlardı. geçen senedle dedi ki: Ve yine bize İbn Omer tahdîs edip şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.) tacir hububatı satın aldığı zaman onu tamâmiyle (ölçüp) teslim alıncaya kadar o hububatın satılmasını nehyetti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Çarşılar Ve Pazarlar Hakkında Zikredilen Hadîsler Bâbı
2166-)
Atâ ibnu Yesâr şöyle dedi: Ben, Abdullah ibnu Amr ibni'l-Âs (radıyallahü anh)'a kavuştum da ona: Sen bana Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.)'ın Tevrat'ta yazılı olan sıfatından haber ver, dedim. ibn Amr te'kîdli olarak şöyle cevâb verdi: Evet, vallahi Rasûlüllah Kur'ân'daki sıfatlarının bâzısıyle muhakkak Tevrat'ta vasıflandırılmıştır(ki şöyledir): "EyPeygamber, biz seni hakîkaten bir şâhid, bir müjdeci, bir korkutucu ve ümmîlere (âcizlere) bir koruyucu olarak gönderdik. Sen elbette benim kulum ve rasûlümsün. Ben sana "Mütevvekkil" adını verdim. Bu peygamber kötü huylu, katı kalbli, çarşılarda çağırgan değildir. O kötülüğe kötülükle mukaabele etmez, fakat o kötülüğü afv ile mağfiret ile karşılar. Allah eğrilmiş, sapmış olan milleti bupeygamber ile onları tâ lailahe illellah demeleri suretiyle doğrultmadıkça, o peygamberin ruhunu asla kabzetmeyecektir. Allah birçok kör gözleri, birçok sağır kulakları, birçok kapalı kalbleri bu tevhîd kelimesiyle açacaktır". Abdulazîz ibn Ebî Seleme, bu hadîsi seneddeki Hilâl ibn Alî'den rivayet etmekte diğer râvî Fulayh'a mutâbaat etmiştir. ibn Ebî Hilâl, hadîsin senedindeki Hilâl'den; o da Atâ ibn Yesâr'dan; o da sahâbî olan Abdullah ibn Selâm'dan olmak üzere söyledi: gılâf içinde olan her şeydir: Kılıç gılâf içinde olduğu zaman "Seyfun ağlefu ( = Kılıflı kılıç)"; yay gılâf içinde olduğu zaman "Kavsun ğalfau( = Kılıflı yay)"; erkek sünnetli olmadığı zaman "Raculun ağlefu (- Kabuklu adam)" denilir. Bu tefsîri Ebû Abdillah el-Buhârî söyledi. ölçünüz ki, sizin için bereketlendirilsin!" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Çarşıda Pazarda Mala Sürüm Sağlamak İçin Bağırıp Çağırmanın Keraheti Bâbı
2167-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) 'den; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.): "Herkim bir zahire satın alırsa, o zahireyi ölçtürüp tastamam teslim almadıkça (kabz etmedikçe) satmaz" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Ölçmek Vazifesi Satıcı Ve Vericiye Âiddir
2168-)
Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: (Bâbam) Abdullah ibn Amr ibn Haram, üzerinde (ödenecek) bir borç olduğu hâlde Uhud harbinde vefat etti. Ben onun alacaklılarının bu borçtan bir mikdârını bırakmaları hususunda Peygamber'den yardım istedim. Peygamber onlardan böyle bir sulh istedi, fakat alacaklılar (Yahûdî olduklarından) birşey bırakmadılar. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.) bana: " (Ey Câbir, sen bahçene) git, hurmanı toplayıp sınıf sınıf ayır: Acve cinsini bir boy, Azku Zeyd cinsini de bir boy yap. Sonra bana haber gönder!" buyurdu. bu işleri yaptım, sonra Peygamber'e haber gönderdim. Peygamber geldi ve hurma yığınının üst tarafına yahut ortasına oturdu. Sonra (orada bekleşen alacaklılara işaret ederek): "Haydi şu alacaklı kavmin için ölç!" buyurdu. de o alacaklılara, hakları olan mikdârı tamamen verinceye kadar ölçtüm; hurmam geri kaldı; sanki ondan hiçbirşey eksilmemiş gibiydi. Firâs ibn Yahya, Şa'bî'den söyledi ki, o şöyle demiştir: Bana Câbir, Peygamber'den tahdîs etti de: Ben alacaklılar için ölçmeye devam ettim, nihayet borcu ödedim, dedi. Hişâm ibn Urve, Vehb ibn Keysân'dan olmak üzere söyledi ki, Câbir şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.): "Hurma salkımlarını alacaklı için kes, sonra da onun hakkını öde!" buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Bâb: Ölçmek Vazifesi Satıcı Ve Vericiye Âiddir
2169-)
el-Mıkdâm ibnu Ma'dîkerib (radıyallahü anh)'den:Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.):
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitabu'l-buyû'
Konu: Ölçeklemenin Müstehâblığı Bâbı