Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı
124-)
Abdullah ibn Amr(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygam ber(sallallahü aleyhi ve sellem)'i Minâ'da cemrenin yanında gördüm, kendisine suâller soruluyordu: Bir kimse: Yâ Rasûlallah, cemreyi atmadan önce kurbân kestim, dedi. Rasûlüllah:"Cemreyi at, günâhı yok" buyurdu. Diğer biri: Kurbân kesmeden önce tıraş oldum, dedi. Rasûlüllah: "Kurbânı kes, günâhı yok" buyurdu. Peygamber'e o gün öne geçirilmiş yahut geriye bırakılmış hiçbir şey sorulmadı ki(cevâbında) "Yap, günâhı yok" buyurmasın.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Haccda Küçük Taşları Cemreleri Atma Sırasında Suâl Ve Cevâb Bâbı
125-)
Abdullah ibn Mes'ûd(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in maiyyetinde Medine harabelerinde yürüyordum. Peygamber beraberinde bulunan hurma dalından bir deyneğe dayanıyordu. Derken bir kaç Yuhûdî'ye rastladı. Bir takımı diğer takımına: O'na ruhu sorun, dedi. Bir takımı da: O'na birşey sormayın, bunun hakkında hoşlanmayacağınız birşey söyler, dedi. Bunun üzerine biri kalkıp: Yâ Ebâ'l-Kaasım, ruh nedir? diye sordu. Peygamber sükût etti. Kendi kendime: O'na şübhesiz vahy olunuyor, dedim. Ve yanından kalktım. Vahiy hâli sıyrılınca: ruhu sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Onlara az bir ilimden başkası verilmemiştir" (lsrâ: 17/85) âyetini söyledi. A'meş: Bizim okuyuşumuzda işte böyle "Ve mâ ûtû (= Onlara verilmedi...)" şeklindedir, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Yüce Allahın: Sana Ruhu Sorarlar. De Ki: Ruh Rabbımm Emrindendir. Size Az Bir İlimden Başkası Verilmemiştir El-isrâ: 17/kavli
126-)
el-Esved(75) şöyle demiştir: ibn Zubeyr bana: Âişe sana çok sır söyler idi. Binâenaleyh o sana Kâ'be hakkında netahdîs etti? dedi. Ben de ona şunu söyledim: Âişe bana dedi ki: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Yâ Âişe, şayet kavminin zamanları yakın olmasaydı -ibnZubeyr; küfre yakın olmasaydı dedi- muhakkak Kâ'be'yi bozar ve ona biri insanların gireceği, diğeri de çıkacakları iki kapı yapardım" buyurdu. İşte Ibnu Zubeyr Peygamber'in bu arzusunu yerine getirmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Bâzı İnsanların Anlayışlarının Kısa Olması Ve Terkten Daha Şiddetli Bir Hâle Düşmeleri Endîşesinden Dolayı, Üstün Kılınmış Bâzı Şeyleri Yapmayı Yahut İlân Etmeyi Terkeden Kimse
127-)
Ve Alî(İbn Ebî Tâlib-radıyallahü anh): "İnsanlara anlayabilecekleri şeyler söyleyiniz. Siz Allah ve Rasûlü'nün tekzîb olunmasını arzu eder misiniz?" demiştir. Ubeydullah ibnu Musa, Ma'rûf ibn Harrabûz'dan; o da Ebu't-Tufeyl (110-radıyallahü anh)'den; o da Alî (İbn Ebî Tâlib radıyallahü anh)'den bu sözü tahdîs etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Anlayamamalarından Hoşlanmadığı Ve Bu Yüzden Aktarılmasını Hoşgörmediği İçin İlmi, Bir Topluluktan Başka Bir Topluluğa Tahsis Eden Kimse Bâbı
128-)
Katâde şöyle demiştir: Bize Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle tahdîs etti: ibn Cebel, deve üstünde Peygamber'in terkisinde iken, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Yâ Mûaz ibne Cebel! diye nida etti. Muâz: Lebbeyk yâ Rasûlallah, ve sa'deyk, dedi. Peygamber yine: Yâ Muâz! diye çağırdı. Muâz: Lebbeyk yâ Rasûlallah ve sa'deyk, dedi. Bu üç kerre vâki' oldu. Üçüncüde Rasûlüllah. Hiçbir kimse yoktur ki, kalbinden tasdik ederek Allah 'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Rasûlüllah olduğuna şehâdet etsin de Allah onu ateşe haram etmesin, buyurdu. Yâ Rasûlallah, bunu insanlara haber vereyim de sevinsinler mi? dedi. Haber verdiğin takdirde buna güvenirler, buyurdu. Muâz ibn Cebel, bunu ölümüne yakın günâhtan sıyrılmak için haber verdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Anlayamamalarından Hoşlanmadığı Ve Bu Yüzden Aktarılmasını Hoşgörmediği İçin İlmi, Bir Topluluktan Başka Bir Topluluğa Tahsis Eden Kimse Bâbı
129-)
Ben Enes(radıyallahü anh)'ten işittim, şöyle dedi: Bana zikrolundu ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), Muâz'a: Allah'a hiçbir şey ortak kılmıyarak Allah'a kavuşan kimse, cennete girdi, buyurmuştur. Bunu insanlara müjdeleyeyim mi? dedi. Rasûlüllah: Hayır, çünkü ben onların buna güvenmelerinden endîşe ederim, buyurdu
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Anlayamamalarından Hoşlanmadığı Ve Bu Yüzden Aktarılmasını Hoşgörmediği İçin İlmi, Bir Topluluktan Başka Bir Topluluğa Tahsis Eden Kimse Bâbı
130-)
Bize Hişâm, babası Urvetu'bnu'z-Zubeyr'den; o da Ümmü Seleme (radıyallahü anha)'den tahdîs etti. Şöyle demiştir: Ümmü Suleym(radıyallahü anh) Rasûlüllah'ın yanına geldi de: Yâ Rasûlallah! "Allah hakktan hayâ etmez"(Ahzâb: 33/53). Bir kadın ihtilâm olursa yıkanması îcâb eder mi? diye sordu. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Suyu gördüğünde (evet)"cevâbını verdi. Ümmü Seleme utancından yüzünü örterek: Yâ Rasûlallah! Kadın da ihtilâm olur mu? dedi. Rasûlüllah:"Evet. Sağ elin toprağa gelsin! Bu olmasa çocuğu kendisine nasıl benzeyebilir?" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: İlim Öğrenip Öğretmekde Hayâ Bâbı
131-)
Abdullah ibn Omer(radıyallahü anh)'den (ki o şöyle demiştir): Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): bir nevi' vardır ki yaprağı düşmez, o ağaç müslümânın benzeridir. Nedir o, bana söyleyin" buyurdu, insanlar çöldeki ağaçlan saymağa daldılar. Benim kalbime onun hurma ağacı olduğu düştü. Abdullah dedi ki: Fakat ben söylemeğe utandım. Yâ Rasûlallah, onu bize haber ver, dediler. Bunun üzerineRasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "O, hurma ağacıdır" buyurdu. Abdullah dedi ki: Müteakiben babama gönlüme düşen şeyi söyledim. Babam: Vallahi onu söylemiş olmaklığın bana, benim şu, şu şeylerim olmasından daha sevimli olurdu, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: İlim Öğrenip Öğretmekde Hayâ Bâbı
132-)
Alî ibn Ebî Tâlib(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben çok mezîsi olan bir adam idim. Peygamber'e sormasını Mıkdâd ibnu'l-Esved'e emrettim. O da sordu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Abdest alması îcab eder" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Âlime Bizzat Kendisi Bir Şey Sormaktan Utanıp Da Sorma İşini Başkasına Emreden Kimse Bâbı
133-)
Bize Abdullah ibn Omer ibn Hattâb'ın azâdlısı Nâfi', Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh)'den tahdîs etti (ki şöyle demiştir): Bir kimse mescidde ayağa kalktı ve: Yâ Rasûlallah, nereden ihrama girip telbiye etmemizi emrediyorsun? diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ahâlîsi Zu'l-Huleyfe'den, Şam ahâlîsi Cuhfe'den, Necd ahâlîsi Karn'dan itibâren telbiye etsinler" buyurdu. Abdullah ibn Omer der ki: Rasûlüllah'ın:"Yemen ahâlîsi Yelemlem'den i'tibâren telbiye etsinler" buyurduğunu da söylüyorlar. İbn Omer: Ben bu son sözü Rasûlüllah'tan anlamadım, der idi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Mescid İçinde İlim Takrir Etmek Ve Herhangi Bir Suâlin Cevâbını Zikretmek Bâbı
134-)
Bize Âdem(ibn Ebî İyâs) tahdîs edip şöyle dedi: Bize İbnu Ebî Zi'b, Nâfi'den; o da İbn Omer (radıyallahü anh)'den; o da Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den tahdîs etti. Ve keza (Âdem, o da ibn Ebî Zi'b'den), o da Zuhrî'den; o da Sâlim'den; o da İbn Omer'den (şöyle demiştir): Bir kimse Peygamber'den: İhrama giren (insan) ne giyer? diye sordu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ne gömlek, ne sarık, ne don, ne bornus, ne çehrî veya zağferân ile boyanmış bir kumaş giyer. Na'leyn bulamadığı takdirde mest giysin ve onları topukların altına varıncaya kadar kessin" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-ilm
Konu: Suâl Soran Şahsa, Sorduğu Şeyden Fazlasıyla Cevâb Veren Kimse Bâbı
135-)
Bize Ma'mer, Hemmâm ibn Münebbih'ten haber verdi ki, o Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den şöyle derken işitmiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):"Kendisinde hades meydana gelen kimsenin namazı, o kimse abdest almadıkça kabul olunmaz" buyurdu. Hadramevt ahâlîsinden bir kimse: "Yâ Ebâ Hureyre, hades nedir?" diye sordu. Ebû Hureyre: "Sessiz veya sesli yel" cevâbını verdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Tahâretsiz Yâni Abdestsiz Hiçbir Namaz Kabul Olunmaz.
137-)
Bize Zuhrî, Saîd ibn Müseyyeb'den; o da Abbâd ibn Temîm'den; o da amucası(Abdullah ibn Zeyd-63)'ndan tahdîs etti ki, bu Abdullah ibn Zeyd (radıyallahü anh) namazda iken kendisinde bir şey (yani hades) vukuunu hayâl eden kimsenin hâlini Rasûlüllah'a arz eylemiş. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) da: ses veya bir koku duymadıkça namazdan çıkmasın" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Abdestli Kimse Abdestinin Bozulduğunu Kesinlikle Bilmedikçe Şüpheden Dolayı Abdest Almaz
138-)
Bize Sufyan(ibn Uyeyne), Amr ibn Dinar'dan tahdîs etti. şöyle dedi: Bana Kurayb(98), İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan haber verdi (ki şöyle demiştir): Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir gece uyudu, hattâ horladı. Ondan sonra (abdest almaksızın) namaz kıldı. Bu sözü ibn Abbâs'ın: Uzanıp horladı, ondan sonra kalkıp namaz kıldı, tarzında söylediği rivayet olunuyor. ibn Abdillah el-Medînî şöyle dedi:) Sonra bu hadîsi Sufyan, bize birçok defalar kâh uzun, kâh kısa olarak Amr'dan, o da Kurayb'dan, o da İbn Abbâs'tan olmak üzere tahdîs etti. İbn Abbâs şöyle demiştir: Bir gece teyzem Meymûne'nin yanında kaldım. Gecenin bir kısmı olunca Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kalktı ve asılı duran küçük bir tulumdan hafif bir abdest aldı. -Amr bu abdestin pek hafif ve pek az su ile olduğunu söylüyordu- Ve kalkıp namaza durdu. Ben de onun aldığı gibi abdest aldıktan sonra gelip sol tarafında namaza durdum. -Sufyan belki yine solu ma'nâsına olan "Şimâlihi" demiştir.- Peygamber benim yerimi değiştirdi; beni sağ tarafına geçirdi. Sonra Allah'ın dilediği kadar namaz kıldı. Ondan sonra uzanıp uyudu; hattâ horladı. Sonra munâdî (yani müezzin) Ona gelip namaz vaktinin girdiğini haber verdi. Bunun akabinde müezzin kalkıp Peygamber'in maiyyetinde namaza çıktı. Peygamber(tekrar) abdest almadığı hâlde namazı kıldırdı.(Sufyan ibn Uyeyne şöyle dedi:) Biz Amr ibn Dînâr'a: İnsanlar, Rasûlüllah'ın uyur, amma kalbi uyumaz derler; (ne dersiniz)? diye sorduk. Amr: Ben Ubeyd ibn Umeyr'den işittim: Peygamberlerin ru'yâları vahiydir, diyordu. Ubeyd bu sözden sonra da"Ben seni rüyâmda boğazlıyorum görüyorum..." (Saffât: 37/102) âyetini okudu, dedi
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Abdest Almakta Hafifletme Bâbı
139-)
Kurayb'dan, o da Usâme ibn Zeyd (radıyallahü anh)'den tahdîs etti. Usâme'den işitti ki şöyle diyordu: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Arafat'tan geriye hareket etti. Dağ yoluna girince inip su dökdü. Ondan sonra abdest aldı, fakat abdesti hafif aldı. Ben: Namazı kılacak mısın yâ Rasûlallah? diye sordum. "Namaz ileride (kılınacak)" buyurdu. Yine bineğine bindi. Muzdelife'ye varınca indi ve abdest aldı. Bu sefer abdest almayı tam ve kâmil yaptı. Sonra namaz ikaamet edildi de akşam namazını kıldırdı. Ondan sonra herkes devesini kendi durağında çökertti. Sonra yatsı namazı ikaame edildi. Yine namazı kıldırdı ve iki namaz arasında hiçbir namaz kılmadı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Abdest Almayı Tam Ve Kâmil Yapmak Bâbı
140-)
Bize Süleyman ibn Bilâl, Zeyd ibn Eslem'den; o da Ata ibn Yesâr'dan; o da İbn Abbâs'tan haber verdi, İbn Abbâs radıyallahü anhüma abdest aldı da yüzünü yıkadı. Şöyle ki, bir avuç su alıp ağzını çalkaladı ve burnuna su çekti. Sonra bir avuç su alıp onunla şöylece, yani sağ avucunu diğer avucu ile birleştirip yüzünü yıkadı. Yine bir avuç su alıp sağ elini (yani kolunu) yıkadı. Yine bir avuç su alıp sol elini yıkadı. Sonra başını mesh etti. Sonra bir avuç su aldı ve sağ ayağını yıkayıncaya kadar onu azar azar üzerine döktü. Sonra diğer bir avuç daha su aldı ve onunla ayağını, yani sol ayağını (yine öylece) yıkadı. Ondan sonra: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ı, gördüm işte böyle abdest alıyordu, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Bir Avuç Dolusu Sudan İki Eli Birleştirmek Sureti İle Yüz Yıkamak Bâbı
141-)
Bize Cerîr, Mansûr'dan; o da Salim ibn Ebi'l-Ca'd (l00)'dan; o da Kurayb'dan; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'dan tahdîs etti. İbn Abbâs, bunu Peygamber'e ulaştırıyordu. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: biriniz eşine (cinsî münâsebet için)geldiği zaman Bismillah, Allâhumme cennibnâ'ş-şeytâne ve cennibi'ş-şeytâne mâ razaktenâ (Allah'ın ismiyle, yâ Allah, bizleri şeytândan uzaklaştır ve şeytânı da bize ihsan ettiğin çocuktan uzak kıl) der de, onların arasında bir çocuk takdir olunursa, şeytan o çocuğa zarar veremez".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Her Hâl Üzerine Ve Cinsî Münâsebet Sırasında Bismillah Demek Bâbı
142-)
Bize Âdem(ibn Ebî İyâs) tahdîs edip şöyle dedi: Bize Şu'be, Abdu'l-Azîz ibn Suheyb'den tahdîs etti. Abdu'l-Azîz şöyle dedi: Ben Enes(radıyallahü anh)'ten işittim, şöyle diyordu: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) halâya girdiği zaman "Allâhumme innî eûzu bike mine'l-hubusi ve'l-habâisi (=Ey Allahım, ben hubusten ve habâisten sana sığınırım)" der idi. dedi ki): Muhammed ibn Ar'are, bu hadîsi Şu'be'den rivayet etmekte Âdem ibn Ebî İyâs'a mutâbaat etti. Ve Gunder, Şu'be'den: "Halâya geldiği zaman" dedi. Musa ibn İsmâîl ise, Hammâd ibn Seleme'(167)'den: "Halâya girdiği zaman" dedi. Saîd ibn Zeyd de şöyle dedi: Bize Abdu'l-Azîz ibn Suheyb tahdîs etti: "Halâya girmek istediği zaman".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Halâya Girerken Ne Söyleyeceği Bâbı
143-)
Bize Verkaa (199), Ubeydullah ibn Ebî Yezîd'den; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan tahdîs etti ki, o şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) halâya girdi. Kendisi için(yıkanıp abdest alacak) su koydum. "Bunu kim koydu?" diye sordu. Kendisine haber verildi. Bunun üzerine: "Allâhumme fakkıhhu fi'd-dîn ( = Yâ Allah onu dînde ince anlayışlı kıl)" diye dua etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Helânın Yanına Su Koymak Bâbı
144-)
Ebû Eyyûb el-Ensârî şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: hacetini yerine getirmeğe gittiği zaman Kıble'yi karşısına almasın,(Medine'nin) şarkına yahut garbına doğru dönünüz".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Kişi Büyük Ve Küçük Hacetini Yaparken Kıble Cihetine Yönelmez, Ancak Duvar Yâhud Benzeri Bir Bina Yanında Olursa Müstesnadır
145-)
Abdullah ibn Omer(radıyallahü anh) şöyle der idi: Bir takım insanlar, büyük hacetini yerine getirmek için oturduğun zaman Kıble'ye karşı da, Beytu'l-Makdis'e karşı da yönelme, diyorlar. Abdullah ibn Omer şöyle dedi: Yemîn olsun ki, ben bir gün bizim evin damı üstüne çıkmıştım. Bu esnada Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın büyük hacetini yerine getirmek için Beytu'l-Makdis'e karşı iki kerpiç üzerine oturduğunu (gözümle) gördüm. İbn Omer Vâsi' ibn Hıbbân'a: Belki sen kıynakları üzerinde namaz kılan kimselerdensin? dedi. (Vâsi' dedi ki:) Bunun üzerine: Vallahi ben bilmiyorum, dedim. İmâm Mâlik: Abdullah ibn Omer yerden yükselmeyerek namaz kılan, kendisi (kıynaklarıyle) yere bitişik olduğu hâlde secde eden kimseyi kasdediyor, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: İki Kerpiç Üzerinde Büyük Hacetini Yerine Getiren Kimse Bâbı.
146-)
Bana Ukayl, İbn Şihâb'dan; o da Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti (ki o şöyle demiştir): Peygamber'in zevceleri geceleyin haceti defe çıktıklarında (Medine'nin kenarında olan) Menâsı'a kadar giderlerdi. O(Menâsı' denilen yer) açık bir yerdir. Omer, Peygamber'e: Kadınlarını perde arkasına koy (yani evden çıkmalarını men' et), der idi de, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) onun dediğini yapmıyordu. Nihayet Peygamber'in zevcesi Sevde bintu Zem'a gecelerden bir gece yatsı namazı vaktinde dışarıya çıktı. Sevde uzun boylu bir kadın idi. Ömer, hicâb emrinin indirilmesine çok arzu duyduğu için, ona: Yâ Sevde, bilmiş ol ki, biz seni muhakkak tanıdık, diye bağırdı. Bundan sonra Allah "Hicâb Âyeti"ni indirdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Haceti Yerine Getirmek İçin Kadınların Sahraya Çıkmaları Bâbı
147-)
Bize Ebû Usâme, Hişâm ibn Urve'den; o da Babası Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlara: "Hacetiniz hususunda dışarıya çıkmanıza izin verildi" buyurdu. Hişâm: Haceti yerine getirmek için dışarıya çıkmayı kasdediyor, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Haceti Yerine Getirmek İçin Kadınların Sahraya Çıkmaları Bâbı
148-)
Abdullah ibn Omer(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir ihtiyâcım sebebiyle (kızkardeşim) Hafsa'nın evinin damının üstüne çıkmıştım. Bu esnada Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı gördüm, arkasını Kıble'ye, önünü de Şam'a döndürerek hacetini def ediyordu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Evlerde Halâ Edinmek Bâbı
149-)
Abdullah ibn Omer(radıyallahü anh) haber verip şöyle demiştir: Bir gün evimizin damının üzerine çıktım, bu esnada Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı Beytu'l-Makdis tarafına yönelerek iki kerpiç üzerine oturmuş (hacetini def eder) hâlde gördüm.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Bâb Bu, Geçen Bâbdan Bir Fasıl Gibidir
150-)
Bize Şu'be, Ebû Muâz'dan - ki ismi Ata ibnu Ebî Meymûne'dir - tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ben Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten işittim, şöyle diyordu: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) hacetini defe çıktığı zaman bir çocukla beraber, yanımızda bir su kabı olduğu hâlde(hizmet etmek için) gelirdim.(Râvî dedi ki:) Enes bu su ile, Rasûlüllah'ın istincâ edip temizlendiğini anlatmak istiyor.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Su İle İstincâ Etmek Bâbı
151-)
Bize Şu'be(ibn Haccâc), Ebû Muâz'dan tahdîs etti. Ata ibnu Ebî Meymûne'dir ki, şöyle demiştir: Ben Enes (radıyallahü anh)'ten işittim, o şöyle diyordu: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) hacetini def için dışarıya çıktığı zaman ben, bizden bir çocukla beraber yanımızda bir su kabı olduğu hâlde onun arkasından giderdim.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Temizlenmek İçin Beraberinde Su Taşınan Kimse Bâbı
152-)
Bize Şu'be, Ata ibn Ebî Meymûne'den tahdîs etti. O Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten şöyle derken işitmiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) helâya girerdi de ben bir çocukla beraber bir su kabı ve bir harbe taşırdım. Rasûlüllah su ile istincâ edip temizlenirdi. hadîsi Şu'be'den rivayet etmekte Muhammed ibn Ca'fer'e Nadr (ibn Şumeyl-204) ile Şâzân (ibn Âmir-208) mutâbaat etmişlerdir. "El-Anaze" aşağı tarafında demir bulunan deynektir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: İstincada Su İle Beraber Dibi Demirli Bir Deynek Taşınması Bâbı
153-)
Ebû Katâde(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: biriniz bir şey içerken kabın içine nefesini bırakmasın, üflemesin. Helâya gittiğinde cinsiyet organına sağ eliyle dokunmasın, sağ eliyle de temizlenip silinmesin".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Sağ El İle İstinca Etmekten Nehy Bâbı
154-)
Ebû Katâde(radıyallahü anh) tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: idrarını yaparken sakın zekerini sağ eliyle tutmasın, sağ eliyle temizlenmesin ve su kabının içine nefesini bırakmasın".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: İdrarını Yaparken Zekerini Sağ Eliyle Tutmaz
155-)
Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hacetini def için çıktığında ardından gittim. Yürürken arkasına dönüp bakmazdı, kendisine yaklaştım. "Silinip temizlenmem için bana taşlar ara" buyurdu, yahut buna benzer bir söz söyledi. "Fakat bana kemik ve fışkı getirme" dedi. Ona eteğimin kenarı içinde birkaç taş getirip yanına koydum ve yanından savuştum. Hacetini yerine getirdiği zaman onlarla silindi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Taşlarla Silinip Temizlenmek Bâbı
157-)
Bize Sufyân es-Sevrî, Zeyd ibn Eslem'den; o da Ata ibn Yesâr'dan; o da İbn Abbâsradıyallahü anhüma'tan tahdîs etti.O şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) -bir defa- organlarını birer defa yıkayarak abdest aldı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Organlarını Birer Kerre Yıkayarak Abdest Almak Bâbı
158-)
Bize Fuleyh ibnu Süleyman, Abdullah ibnu Ebî Bekr ibn Amr ibn Hazm (l35)'dan; o da Abbâd ibn Temîm'den; o da Abdullah ibn Zeyd (radıyallahü anh)'den -ki Ezan rüyasının sahibidir- tahdîs elli(O şöyle demiştir): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) -bir defa- uzuvlarını ikişer kerre yıkayarak abdest aldı.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Organlarını İkişer Kerre Yıkayarak Abdest Almak Bâbı
159-)
Bana İbrâhîm ibnu Sa'd, ibn Şihâb'dan tahdîs etti ki, ona da Ata ibn Yezîd haber vermiştir. Ona da Usmân'ın himayesinde bulunan Humrân (75) haber vermiştir. Humrân, Usmân ibn Affân (radıyallahü anh)'ı şu hâlde görmüştür: Usmân bir defa bir su kabı istedi. Müteakiben avuçları üzerine üç defa su döküp onları yıkadı. Sonra sağ elini kabın içine sokup(su alarak) ağzını çalkaladı ve burnuna su verdi. Sonra yüzünü ve dirseklere kadar ellerini üç kerre yıkadı. Sonra başını meshetti. Sonra iki ayağını topuklara kadar üç kerre yıkadı. Ondan sonra: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Her kim şu benim abdest alışım gibi abdest alır, sonra içlerinde kendi nefsine tahdîs etmeksizin -yani kendini zihnen hâtıralar ve hayâller ile işgal etmeksizin- iki rek'at namaz kılarsa, geçmiş (küçük) günâhları mağfiret olunur" buyurdu, dedi. yine İbrahim(ibn Sa'd)'den; (ki) o şöyle dedi: Salih ibn Keysân dedi ki: İbn Şihâb şöyle dedi: Ve lâkin Urve(ibn Zubeyr), Humrân'dan şöyle tahdîs ediyordu.: Usmân (radıyallahü anh) abdest alıp tamamlayınca şöyle dedi: Size bir hadîs söyleyeyim ki, Allah'ın Kitabı içinde bir âyet olmasaydı onu size söylemezdim. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim, şöyle buyuruyordu: "Hiçbir kimse yoktur ki, abdest alsın ve abdest alışını güzel yapsın, sonra (farz olan) namazı kılsın da o abdest ile(daha sonraki) namazı kılıncaya kadar (geçen zaman içindeki) günahları mağfiret edilmesin''. Urve der ki:(Usmân ibn Affân'ın dediği) âyet "Hakikat, indirdiğimiz o açık âyetlerimizi ve doğruyu -biz Kitâb'da insanlara onu pek aşikâr bir surette bildikten sonra- gizliyenler, işte onlara hem Allah lânet eder ve hem lânet etmek şânından olanlar la'net eder" (Bakara: 2/159) âyetidir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Organlarını Üçer Kerre Yıkayarak Abdest Almak Bâbı
160-)
Bize Yûnus(ibn Yezîd), Zuhrî'den haber verip şöyle dedi: Bana Ebû İdrîs (80) haber verdi ki, kendisi Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den işitmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Her kim abdest alırsa burnunu ayıklasın; her kim taş ile silinirse taşın sayısını tek yapsın" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Abdest Alışta Suyu Buruna Çektikten Sonra Nefesle Geri Çıkarmak Bâbı
163-)
Abdullah ibn Amr(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Yaptığınız yolculukların birinde Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) geride kalmıştı da sonradan bize yetişmişti. O sırada ikindi namazı vakti girmişti. Biz de abdest alıyorduk. Ayaklarımızı meshedercesine az su ile yıkamaya başladık. Peygamber bu hâli görünce en yüksek sesiyle iki yahud uç kerre "Ateşte yanacak ökçelere yazık!" diye nida etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Üzerlerine Meshetmeyerek İki Ayağı Yıkamak Bâbı
165-)
Bize Muhammed ibn Ziyâd tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den işittim; o yanımızdan geçmekteydi, insanlar da temizlik için hazırlanmış bir su kabından abdest alıyorlardı; şöyle dedi: Abdest almayı tam ve kâmil yapınız. Çünkü Ebu'l-Kaasım (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ateşte yanacak ökçelere yazık!" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Abdest Alışta Ayak Ökçelerini Yıkamak Bâbı
166-)
Bize Mâlik, Saîd el-Makburî'den; o da Ubeyd ibn Cureyc'den haber verdi. Ubeyd ibn Cureyc, Abdullah ibn Omer'e: Yâ Ebâ Abdarrahmân! Arkadaşlarının yaptığını hiç görmediğim dört şeyi, seni yapıyor görüyorum, dedi. Omer; Nedir onlar, ey Cureyc'in oğlu? dedi. İbn Cureyc: Seni görüyorum ki, Ka'be'nin rükünlerinden Hâceri Esved rüknü ile Yemânî rüknünden başkasına el sürmüyorsun. Ve yine görüyorum, tabaklanmış deriden ayakkabılar giyiyorsun. Yine seni görüyorum, sarı boya ile boyuyorsun. Yine seni görüyorum, Mekke'de bulunduğun zaman insanlar (Zu'l-hicce) hilâlini görür görmez yüksek sesle telbiye okumaya başladıkları hâlde sen, terviye günü(yani Arefe'den evvelki gün) girmedikçe telbiyeye başlamıyorsun, dedi. ibn Omer şöyle cevâb verdi: Beyt'in rükünlerine gelince: Ben Rasûlüllahın Haceri Esved ile Yemânî rüknünden başkasına el sürüp meshettiğini görmedim. Tabaklanmış deriden ayakkabılara gelince: Ben Rasûlüllah'ın üzeri kılsız deriden ma'mûl ayakkabılar giyip, ayağı içinde iken abdest aldığını gördüm. Onun için ben onları giymeyi severim. Sarı boyaya gelince: Rasûlüllah'ın sarı boya ile boyadığını gördüm. Ben de onun için o boya ile boyamayı severim. Telbiyeye gelince: Rasûlüllah'ın hayvanı hareket için ayağa kalkıp doğrulmadıkça telbiye ettiğini görmedim.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Ayakları, Ayakkabıların İçinde Bulunurlarken Pabuçlar Üzerinden Meshetmeyerek, Yıkamak Bâbı
167-)
Bize Hâlid(el-Hazzâ), Hafsa bintu Sîrîn'den; o da Ümmü Atıyye (radıyallahü anh)'den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) ona ve beraberindeki kadınlara, kızını yıkama hakkında: "Onu yıkamağa sağ taraflarıyla ve abdest uzuvlarıyla başlayınız" buyurmuştur. şöyle demiştir: - Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ayakkabı giymesinde, taranmasında, temizlenip abdest almasında ve bütün hâllerinde sağdan başlamak O'nun hoşuna giderdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Abdest Almada Ve Yıkanmada Sağ Tarafıyla Ve Sağ Taraftan Başlamak Bâbı
169-)
Zuhrî şöyle demiştir: Bana Atâ ibn Yezîd, Usmân ibn Affân'ın himayesinde bulunan Humrân'dan haber verdi ki, Humrân Usmân'ı şu hâlde görmüştür: Usmân abdest suyu istedi. Müteakiben su kabından ellerinin üzerine üç kerre su döküp onları yıkadı. Sonra sağ elini abdest suyunun içine sokup (su alarak) ağzını çalkaladı. Burnuna su verip çıkardı. Sonra yüzünü üç kerre ve ellerini dirseklere kadar üç kerre yıkadı. Sonra başını meshetti. Sonra her bir ayağı üçer defa yıkadı. Sonra şöyle dedi: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i gördüm, şu benim abdest alışım gibi abdest alıyordu. O: "Her kim benim şu abdest alışım, tarzında abdest alıp, sonra içlerinde kendi nefsiyle konuşmayarak iki rekat namaz kılsa, onun lehine geçmiş günahları mağfiret edilir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Abdest Alışta Ağıza Su Alıp Çalkalamak Bâbı
169-)
Bize Mâlik, İshâk ibn Abdillah ibn Ebî Talha'dan; o da Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten haber verdi ki, o şöyle demiştir: Ben Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şöyle gördüm: İkindi namazı yaklaşmıştı. İnsanlar abdest alacak su aradılar, fakat bulamadılar. Rasûlüllah'a(bir kab içinde) abdest alacak su getirildi. Rasûlüllah, elini su kabının içine koydu. Ve insanlara ondan abdest almalarını emretti. Enes der ki: İşte o zaman ben Peygamber'in parmakları altından, hiç kimse hâriç kalmamak üzere hepsi abdest alıncaya kadar su kaynadığını gördüm.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Namaz Vakti Yaklaştığı Zaman Abdest Alacak Su Araştırmak Bâbı
170-)
İbn Şîrîn şöyle demiştir: Ben Abîde(72)'ye: Yanımızda Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in saçından bir mikdâr vardır, biz onu Enes tarafından yahut Enes'in ailesi tarafından elde etmiştik, dedim. Bunun üzerine Abîde: Yanımda, Peygamber'den bir tek saç telinin bulunması muhakkak bana dünyâdan ve dünyâdaki şeylerden daha sevimlidir, dedi. Abbâd (ibnu'l-Avvâm (185), İbnu Avn'dan; o da ibnu Sîrîn'den; o da Enes (radıyallahü anh)'ten tahdîs etti (O şöyle demiştir): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem-Vedâ Haccı'nda) başını tıraş ettiği zaman saçından en evvel alan Ebû Talha idi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: İnsan Saçı Değdirilmiş Olan Suyun Hükmü Bâbı
172-)
Ebû Hureyre(radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Birinizin kabından köpek (ağzını sokup bir şey) içtiği zaman o kabı yedi kerre yıkasın".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Birinizin Kabından Köpek İçtiği Zaman O Kabı Yedi Kerre Yıkasın.
173-)
Bize Abdurrahmân ibn Abdillah ibn Dînâr tahdîs edip şöyle dedi: Ben Babam (Abdullah ibn Dînâr)'dan işittim; o da Ebû Salih'ten; o da ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: adam, susuzluktan dolayı nemli toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Bu zât hemen kendi ayakkabısını çıkarıp onunla köpek için su avuçlamağa başladı. Nihayet köpeği suya kandırdı. Bundan dolayı Allah o kula sena edip, onu cennete girdirdi". Ahmed ibn Şebîb (200) şöyle dedi: Bana Babam(Şebîb), Yûnus'tan; o da İbn Şihâb'dan tahdîs etti. O şöyle demiştir: Bana Hamza ibnu Abdillah, Babası Abdullah ibn Omer'den tahdîs etti. O şöyle demiştir; Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında köpekler(işer ve), mescidin içinde gider gelirdi de bundan dolayı (mescidi yıkamak için) hiç su serpmezlerdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Birinizin Kabından Köpek İçtiği Zaman O Kabı Yedi Kerre Yıkasın.
175-)
Adiyy ibn Hatim (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben -köpek avının hükmünü- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sordum O da şöyle buyurdu: "Sen öğretilmiş köpeğini salıverdin de o da avı öldürdüğü zaman, sen o avı ye. Köpek avı yediği zaman ise artık sen o avdan yeme. Çünkü köpek avı ancak kendi nefsi için tutmuştur". Köpeğimi salıveriyorum da onunla beraber başka bir köpek daha buluyorum? dedim. hâlde yeme. Çünkü sen Besmeleyi ancak kendi köpeğinin üzerine çekmiştin, başka köpek üzerine Besmele çekmemiştin" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Birinizin Kabından Köpek İçtiği Zaman O Kabı Yedi Kerre Yıkasın.
176-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bir kul, namazı bekleyerek abdestini bozmadan mescidde bulunduğu müddetçe hep namazdadır".(Ebû Hureyre bu hadîsi söyleyince) yabancı bir adam: Hades (yani abdesti bozan) nedir yâ Ebâ Hureyre? diye sordu. Ebû Hureyre de, sesli yellenmeyi kasdederek, sestir, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Abdest Almayı Ancak İki Çıkış Yerinden, Ön Ve Arkadan Çıkan Şeylerden Ötürü Vâcib Gören Kimse Bâbı
177-)
Bize İbn Uyeyne, Zuhrî'den; o da Abbâd ibn Temîm'den; o da amucası (Abdullah ibn Zeyd)ndan tahdîs etti.Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Namaz kılan kimse bir ses işitinceye yahut bir koku hissedinceye kadar (namazdan) ayrılmasın" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Abdest Almayı Ancak İki Çıkış Yerinden, Ön Ve Arkadan Çıkan Şeylerden Ötürü Vâcib Gören Kimse Bâbı
178-)
Muhammed ibnu'l-Hanefiyye şöyle demiştir: Alî ibn Ebî Tâlib (radıyallahü anh) şöyle dedi: Ben mezîsi çok bir kimse idim. Bunu Rasûlüllah'a sormaya utandım da Mıkdâd ibn Esved'e sormasını emrettim. O da sordu. Rasûlüllah: ''Abdest almak îcâb eder" buyurdu. Bu hadîsi Şu'be(ibn Haccâc) de A'meş'ten rivayet etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Abdest Almayı Ancak İki Çıkış Yerinden, Ön Ve Arkadan Çıkan Şeylerden Ötürü Vâcib Gören Kimse Bâbı
179-)
Atâ ibn Yesâr haber vermiştir. Ona da Zeyd ibn Hâlid, Usmân ibn Affân'a şöyle sorduğunu haber vermiştir: Osmân'a: Bir kimse cinsî münâsebet yapar da menisi gelmezse ne (yapmalıdır) dersin? dedim. Osmân: Namaz için abdest aldığı gibi abdest alır, bacakları arasını yıkar, dedi. Osmân: Ben bunu Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittim, diye de ilâve etti. Zeyd: Ben bu mes'eleyi Alî, Zubeyr, Talha ve Ubeyy ibn Ka'b'dan da sordum. Bunların hepsi de o cinsî münâsebet yapan kimşeye böyle emrettiler, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Abdest Almayı Ancak İki Çıkış Yerinden, Ön Ve Arkadan Çıkan Şeylerden Ötürü Vâcib Gören Kimse Bâbı
180-)
Bize İshâk -ki o İbnu Mansûr'dur- tahdîs edip şöyle dedi: Bize Nadr haber verip şöyle dedi: Bize Şu'be, Hakem(ibn Uteybe)'den; o da Zekvân Ebû Salih'ten; o da Ebû Saîd Hudrî (radıyallahü anh)'den haber verdi (o şöyle demiştir): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ensâr'dan bir adama haber gönderip istedi. O zât, başı su damlaya damlaya geldi. Peygamber: "Galiba seni aceleye getirdik" buyurdu. O zât: Evet, dedi. Bunun üzerine Rasûîullah: "Şayet işin aceleye getirilir yahut menî getirememeğe ma'rûz bırakılırsan, sana yalnız abdest almak lâzım olur" buyurdu. Bunu rivayet etmekte Nadr ibn Şumeyl'e Vehb ibn Cerîr mutâbaat edip: Bize Şu'be tahdîs etti dedi: Ebû Abdillah Buhârî şöyle dedi: Gunder ve Yahya (ibn Saîd el-Kattân bu hadîsi) Şu'-be'den (bu isnâd ve metin ile rivayetlerinde) abdest almak sözünü söylemediler (de sâdece üzerine lâzımdır ma'nâsına fealeyke dediler).
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu'l-vudû'
Konu: Abdest Almayı Ancak İki Çıkış Yerinden, Ön Ve Arkadan Çıkan Şeylerden Ötürü Vâcib Gören Kimse Bâbı