Sahîh-i Buhârî Hadis Kitabı
3293-)
Bana Ebû Hazım, Sehl ibn Sa'd (radıyallahü anh)'dan tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem):"Cennette sekiz kapı vardır. Bunların içinde bir kapı Reyyân (Suya kanmış kişi) diye isimlendirilir. Buradan cennete yalnız oruç tutanlar girer" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cennet Kapılarının Sıfatı Bâbı
3294-)
Ben Ebû Zerr (radıyallahü anh)'den işittim, şöyle diyordu: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) bir seferde idi.(Müezzin Bilâl'e öğle namazını) "Serinlik vakte bırak" buyurdu. (Bir müddet)-sonra yine: "Serinliği bekle.” Tâ tepelerin gölgeleri arkalarına dönünceye kadar buyurdu. Bundan sonra Peygamber: "Namazı serinliğe bırakın. Şübhesiz sıcağın şiddeti cehennemin kaynamasındandır" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cehennemin Sıfatı Ve Yaratılmış Olduğu Bâbı
3295-)
Ebû Saîd (radıyallahü anh); Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Namazı serinliğe bırakın. Çünkü sıcağın şiddeti cehennemin kaynamasındandır" buyurdu, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cehennemin Sıfatı Ve Yaratılmış Olduğu Bâbı
3296-)
ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Ebû Seleme ibnu Abdirrahmân tahdîs etti ki, kendisi Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den şöyle derken işitmiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:"Cehennem ateşi Rabb'ine şikâyet arzetti: Yâ Rabbi, bir kısmım bir kısmımı yiyor (yani ben kendimi yiyorum, izin ver) dedi. Allah da onun iki defa nefes almasına izin verdi. Nefesin biri kışın, diğeri yazın. En şiddetli hissettiğiniz sıcak ile sizi en çok üşüten zemherîr (işte budur)".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cehennemin Sıfatı Ve Yaratılmış Olduğu Bâbı
3297-)
Bize Hemmâm tahdîs etti ki, Ebû Cemre el-Dubbaî şöyle demiştir: Ben Mekke'de İbn Abbâs'ın meclisinde oturuyordum. Derken beni ateşli hastalık yakaladı. İbn Abbâs: Sen kendinden bu hastalığı Zemzem suyu ile serinlet. Çünkü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Humma hastalığı cehennemin kaynamasından bir parçadır. Siz onu su ile serinletiniz" buyurdu, dedi. Hemmâm ibn Yahya: Yâhud "Zemzem suyu ile serinletiniz" buyurdu, diye şekk ile rivayet etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cehennemin Sıfatı Ve Yaratılmış Olduğu Bâbı
3298-)
BanaRâfi' ibnu Hadîc haber verip şöyle dedi: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim: "Humma, cehennemin sıcaklığının şiddetindendir. Siz onu kendinizde su ile serinletiniz" buyuruyordu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cehennemin Sıfatı Ve Yaratılmış Olduğu Bâbı
3299-)
Bize Hişâm, Urve'den; o da Âişe (r.anha)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Humma, cehennemin kaynamasındandır. Sız onu su ile serinletiniz" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cehennemin Sıfatı Ve Yaratılmış Olduğu Bâbı
3300-)
Bana Nâfi', İbnu Omer (radıyallahü anh) 'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem): "Humma, cehennemin kaynamasındandır. Sizler onu su ile serinletiniz" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cehennemin Sıfatı Ve Yaratılmış Olduğu Bâbı
3301-)
el-Arac'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Sizin (şu dünya) ateşiniz cehennem ateşinin yetmiş parçasından bir parçadır" buyurmuş. tarafından: Yâ Rasûlallah! Şübhesiz dünyâ ateşi(azâb için) elbette kâfî idi, denildi. "Cehennem ateşi dünyâ ateşleri üzerine altmış dokuz derece daha fazla kılındı. Bunlardan herbirinin sıcaklığı bütün dünyâ ateşinin sıcaklığı gibidir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cehennemin Sıfatı Ve Yaratılmış Olduğu Bâbı
3302-)
Amr ibn Dînâr, Atâ ibn Ebî Rebâh'tan işiterek söylemiştir O da Safvân ibn Ya’lâ'dan; o da Bâbası Ya'lâ ibn Umeyye'den haber veriyordu. O, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in minber üzerinde "Ve nadev ya Mâlik , Rabb'in bizim üzerimize hükmünü versin diye nida ettiler..."(ez-Zuhruf: 77) âyetini okurken işitmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cehennemin Sıfatı Ve Yaratılmış Olduğu Bâbı
3303-)
Bize Sufyân ibn Uyeyne, el-A'meş'ten tahdîs etti ki, Ebû Vâil şöyle demiştir: Usâme ibn Zeyd'e: Fulân'a (yânı Usmân ibn Affân'a) gitsen de halk arasındaki fitneyi onunla konuşsan(ve fitneyi gidermeye çalışsan), denildi. cevaben: Şübhesiz siz beni Osmân’a söylemiyorum sanırsınız. Ona gizlice verdiğim öğütleri size duyuracak mıyım? Ben onunla açık söyleyip de bir fitne kapısı açmaksızın gizlice konuşurum ve ben o kapıyı açan ilk kişi olmam. Hem ben Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işittiğim bir sözden sonra bir kişi hakkında o üzerimde emîr olduğundan dolayı: "Bu adam insanların hayırlısıdır!" demem, dedi. bulunan sahâbîler: Sen Rasûlüllah'tan ne söylerken işittin? diye sordular. Usâme şöyle dedi:» Ben Rasûlüllah'tan şöyle buyururken işittim: "Kıyâmet gününde bir kişi getirilir, cehennemin içine atılır da cehennemde onun barsakları derhâl karnından dışarı çıkar. Sonra o kişi (barsakları etrafında) değirmen eşeğinin değirmende dönüşü gibi döner. Bunun üzerine cehennem ahâlîsi o kişinin başına toplanırlar da: Ey Fulân! Senin hâlin nedir? Sen bize (dünyâda) iyilikle emreder ve bizleri kötülükten nehyeder değil miydin? Derler. O da; (Evet) ben size iyilikle emrederdim, fakat onu kendim yapmazdım. Yine ben sizleri kötülükten nehyederdim de onu kendim işlerdim, diye cevâb verir". hadîsi Gunder -ki o, Muhammed ibn Ca'fer'dir-, Şu'be ibnu'l-Haccâc'dan; o da el-A'meş ibn Süleyman'dan olmak üzere rivayet etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cehennemin Sıfatı Ve Yaratılmış Olduğu Bâbı
3304-)
Bize İsâ ibn Yûnus, Hişâm'dan; o da Bâbası Urve'den haber verdi ki, Âişe (r. anha): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sihir yapıldı, demiştir. ibn Sa'd da şöyle demiştir: Hişâm bana babasından işitip muhafaza ettiği şu hadîsi yazdı: şöyle dedi: Peygamber'e sihir yapılmıştı. Hattâ Peygamber bâzı işi işlemediği hâlde, onu işliyor hayâli verilirdi (yânı öyle sanırdı). Nihayet günün birinde tekrar tekrar duâ etti. Sonra bana: "Bildin mi? Allah bana kendisinde şifâm olan şeyi bildirdi: Bana iki kişi (yani Cibril ve Mîkâîl) geldi. Bunlardan biri başucumda, öbürüsü ayakucumda oturdu. Ve biri öbürüsüne: Bu zâtın hastalığı nedir? diye sordu. O da: Sihir yapılmıştır, diye cevâb verdi. Bu sefer: Kim sihir yapmıştır? Diye sordu. Öbür melek: Lebîd ibnu'l-A'sam, diye cevâb verdi. Bu sihir ne ile yapılmıştır? diye sordu. O da: Bir tarak, saç ve sakal tarantısı, erkek hurmanın kurumuş çiçek kapçığı ile diye cevâb verdi. Nerede yapılmıştır? Sorusuna da: Zervân Kuyusu'nda, diye cevâb verdi". Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) -bâzı sahâbilerle- çıkıp bu kuyuya gitti. Sonra dönüp geldi. Geldiğinde (ben) Âişe'ye: "Kuyunun etrafındaki hurma ağacının uçları, şeytânların başları gibidir" buyurdu. üzerine ben: Sen o sihri çıkardın mı? diye sordum. Rasûlüllah: "Hayır çıkarmadım. Çünkü Allah bana şifâ vermiştir. Birde o sihri çıkarıp çözmekle halk arasında sihir şerrinin yayılmasından endişe ettim. Sonra (emrimle) o kuyu kapatılıp gömüldü". ibnu’l-Müseyyeb'den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Sizin biriniz (gece) uyuyunca şeytân onun başının arkasına (yani boyun köküne) üç düğüm bağlar. Her düğümü: Senin için uzun bir gece vardır- (Rahat uyu diyerek) vurur. O kimse uyanıp Allah'ı anarsa bir düğüm çözülür. Abdest alırsa bir düğüm daha çözülür. Namaz da kılarsa şeytânın düğümlerinin hepsi çözülür. Artık o (farz ve nafile sahibi) kişi düğümü çözük ve gönlü hoş ve neş'eli bir hâlde sabaha dâhil olur. Fakat zikretmez, abdest alıp namaz kılmazsa gönlü kirli ve uyuşuk bir hâlde sabaha girer".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3306-)
Bize Cerîr, Mansûr'dan; o da Ebû Vâilden tahdîs etti ki, Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber'in yanında, tâ sabaha kadar uyuyan bir kimse anıldı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu, iki kulağına şeytân bevletmiş bir adamdır" buyurdu. Râvî: Yâhud "Kulağına" buyurdu diye şekk ile söylemiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3307-)
Kurayb'den; o da Ibnu Abbâs (radıyallahü anh)'tan tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Dikkat, şübhesiz sizden biriniz eşine (cinsî ilişki için) geldiği zaman: Bismillâhi, Allâhumme cennibna'ş-şeytâne ve cennibi’ş-şeytâne mâ razaktenâ (Allah'ın adiyle, Allahım bizi şeytândan uzaklaştır, şeytânı da bize ihsan ettiğin çocuktan uzak kıl) derse, sonra karıkoca bu yaklaşmadan bir çocukla rızıklandırılırsa, o çocuğa şeytân zarar vermez".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3308-)
İbn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Güneşin hâcibi (yânı ışığı) göründüğü vakit, güneş iyice meydana çıkıncaya kadar namazı bırakınız. Güneşin hâcibi battığı zaman da tâ kayboluncaya kadar namazı yine bırakınız.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3309-)
Kılacağınız namazınız için güneşin ne doğma zamanı, ne de batma zamanını tercih ediniz. Çünkü o bir şeytânın -yahut şeytânın- iki boynuzu arasından çıkar". Abdetu'bnu Süleyman: Ben Hişâm'ın bunlardan hangisini (yânı tenvinli ve eliflâmlıdan hangisini) söylediğini bilmiyorum, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3310-)
Bize Yûnus, Humeyd ibn Hilâl’den; o da Ebû Salih'ten tahdîs etti ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Sizin biriniz namaz kılarken önünden birşey geçeceği zaman onu men'etsin. O dinlemezse yine onu men'etsin. O yine dayatırsa onunla mücadele etsin. Çünkü o, ancak bir şeytândır". Usmân ibnu'l-Heysem şöyle dedi: Bize Avf el-A'râbî, Muhammed ibn Sîrîn'den tahdîs etti ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni ramazân zekâtını korumaya tevkil etmişti. (Bir gece) bana birisi geldi ve sadaka hurmasından avuçlamaya başladı. Ben onu yakaladım ve seni elbette Rasûlüllah'a götüreceğim, dedim. Ebû Hureyre hadîsin tamâmını zikretti. Sonunda o zât bana: Yatağına girdiğinde Âyete’l-Kursî'yi (el-Bakara: 256) oku. (Sabaha kadar) üzerinde Allah tarafından vazîfeli bir muhafız bulunmakta devam eder; hiç ayrılmaz ve sana sabaha kadar hiçbir şeytân da yaklaşamaz, dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "O çok yalancı olduğu hâlde, sana doğru söylemiştir. İşte o (insan suretinde) bir şeytândır" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3312-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Sizden herhangi birinize şeytân gelir de: Şunu böyle kim yarattı? (Şunu) böyle kim yarattı? En sonu: Rabb'ini kim yarattı? Deyinceye kadar sorup vesvese verir. İmdi şeytânın vesvesesi Rabb'inize kadar erişince, o vesveseli kişi hemen Eûzu billahi mine'ş-şeytâni’rracîm desin ve vesveseye son versin"'.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3313-)
Mâlik ibn Âmir, Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den şöyle derken işittiğini tahdîs etmiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ramazân girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları da kapanır, bütün şeytânlar da zincire vurulur" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3314-)
Bana Saîd ibnu Cubeyr haber verip şöyle dedi: Ben İbn Abbâs'a: (Nûn el-Bekâlî: Bu Mûsâ, İsrâîloğulları'nın Musa'sı değildir; o başka bir Musa'dır, diyor) dedim. İbn Abbâs şöyle dedi: Allah düşmanı yalan söylemiştir: Bize Ubeyy ibn Ka'b tahdîs etti ki, kendisi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan işitmiştir. Rasûlüllah şöyle buyuruyordu: "Mûsâ genç hizmetçisine: 'Kuşluk yemeğimizi getir', dedi. Hizmetçisi: 'Ne dersin, taşın dibinde barındığımız zaman balığı unutmuşum. Onu hatırlayıp zikretmemi şeytândan başkası unutturmadı', dedi. Mûsâ, Allah'ın emrettiği o yerin ötesine geçmedikçe yorgunluk duymamıştı...".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3315-)
Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şu hâlde gördüm: Doğu tarafına işaret ederek: "İyi biliniz ki, fitne buradadır, fitne buradadır. Şeytânın boynuzunun doğacağı yerdedir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3316-)
Bana Atâ ibn Rebâh, Câbir (radıyallahü anh)'den haber verdi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: " (Güneş batıp) gece karanlığı geldiği yahut gecenin bir kısmı hâsıl olduğu zaman çocuklarınızı (dışarı çıkmaktan) men ediniz. Çünkü şeytânlar o sırada dağılırlar (faaliyete geçerler). Yatsıdan bir saat geçince de (dışarıdaki) çocuklarınızı (evinize) koyunuz. Ey mü'min, o zaman Allah'ın ismini an. Bismillâhirrahmânirrahîm diyerek kapını kapat. Besmele ile kandilini söndür. Su kırbanın ağzını Besmele ile bağla. Yine Besmele ile kap kapağını kapat, ört; velev ki o kap üzerine enine (tahta parçası gibi) birşey korsun!".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3317-)
Bize Ma'mer, ez-Zuhrî den; o da Alî ibn Hüseyin'den haber verdi ki, Safiyye ibnetu Huyeyy (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde i'tikâf yapıyordu. Ben geceleyin O'na ziyaret etmek üzere geldim. Bir süre O'nunla konuştuktan sonra kalktım ve geri döndüm. Rasûlüllah da beni geçirmek için benimle beraber kalktı. Safiyye'nin meskeni Usâme ibn Zeyd'in yurdunda idi. Bu sırada Ensâr'dan iki kimse oradan geçti. Bunlar Peygamber'i (bir kadınla) görünce çabuk davrandılar. Peygamber: "Acele etmeyiniz, durunuz! Yanımdaki kadın Safiyye bintu Huyeyy'dir" buyurdu. iki Ensârî de: Subhânallahi yâ Rasûlallah! Biz Allah'ı tesbîh ve tenzih ederiz, dediler. "Şübhesiz ki, şeytân insan bedeninde kanın akışı gibi akar. Ben sizin temiz gönüllerinize şeytânın bir kötülük - yahut: şübheye düşürecek birşey- atmasından endîşe ettim" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3318-)
Süleyman ibn Surad şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in beraberinde oturmakta idim. O sırada iki kişi sövüştüler. Bunlardan birinin yüzü (öfkeden) kızarmış ve şah damarları şişmişti1. Bunun üzerine Peygamber: "Ben bir kelime bilirim ki, eğer şu kişi o kelimeyi söylese, kendisinde bulunan öfke hâli muhakkak gider. O kimse Eüzu billahi mine'ş-şeytânir-racîm (Ben taşlanmış olan şeytândan Allah'a sığınırım) dese, kendisinde bulunan bu öfkeli hâl gider" buyurdu. Orada bulunan sahâbîler o kişiye: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) "Şeytândan Allah'a sığın!" buyurdu, dediler. O da: Bende delilik mi var? diye i'tirâz etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3319-)
İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Eğer sizden biriniz eşine (cinsî münâsebet için) geldiğinde Allâhumme cennibniş-şeytâne ve cennibi'ş-şeytâne mâ razaktenî{ = Allahım, beni şeytândan uzaklaştır, şeytânı da bize ihsan ettiğin çocuktan uzak kıl)! Derse, şayet bu karı-koca arasında bir çocuk olursa o çocuğa şeytân zarar veremez ve şeytân ona musallat kılınmaz". Şu'be ibnu'l-Haccâc dedi ki: Ve bize el-A'meş Süleyman, Salim ibn Ebi’l-Ca'd'den; o da Kurayb'den; o da İbn Abbâs'tan olmak üzere bu hadîsin benzerini tahdîs etti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3320-)
Bize Şu'be, Muhammed ibn Ziyâd'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir namaz kıldı da, sonra şöyle buyurmuştur: "Şübhesiz şeytân bana göründü de namazı bozdurmak için üzerime hücum etti. Allah beni gâlib getirip ona istediğimi yapmaya fırsat verdi." böylece hadîsin tamâmını zikretti.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3321-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Namaza nida edildiği vakit şeytân yüzgeri edip yellene yellene kaçar. Nida bitirilince yine gelir. Namaz için tasvîb (yani ikaamet) edilince yine evvelki gibi yüzgeri edip kaçar. İkaamet de bitirilince yine gelip insan ile kalbi arasına sokulur ve: Fulân şeyi hatırla, fulân şeyi hatırla! Der. Nihayet insan üç rek'at mı, yahut dört rek'at mı kıldığını bilemez. İnsan üç mü yahut dört rek'at mı kıldığını bilemezse iki yanılma secdesi yapar".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3322-)
Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Şeytân, her Âdem çocuğunu, doğurulurken parmağı ile yan tarafından dürter, bundan Meryem oğlu İsâ müstesnadır. Şeytân onu dürtmeye gitti ve hicâbda (yani ceninin içinde bulunduğu döl yatağında) dürttü".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3323-)
Alkame şöyle demiştir: Ben Şam'a geldim. (Burada kim var? dedim.) Ebu'd-Derdâ var, dediler. (Yanına geldikten sonra) Ebu'd-Derdâ: Peygamber'inin dili yani duası üzerine Allah'ın şeytândan kurtardığı kimse, yani Ammâr (Irak'ta) içinizde mi? Dedi. Şu'be, Mugîre'den şöyle tahdîs etti:... Ve Ammâr'ı kasdederek "Peygamber'inin dilî ile Allah'ın kurtardığı kimse" dedi. dedi ki: Ve el-Leys ibn Sa'd da şöyle dedi: Bana Hâlid ibn Yezîd, Saîd ibn Ebî Hilâl'den tahdîs etti ki, ona da Urve, Âişe (r.anha)'den şöyle haber vermiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Melekler el-Anân içinde Arz'da olacak işi konuşurlar -el-Anân, buluttur-. Meleklerin konuştuğu o kelimeyi şeytânlar işitir de akabinde onu, sürahinin boşaltılacak kabın ağzına tatbik edildiği gibi kâhin kulağının içine boşaltırlar. Onlar da o bir kelimenin beraberinde yüz tane yalan arttırırlar".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3325-)
Keysân'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Esnemek şeytândandır. Sizden biriniz esneyeceği zaman gücü yettiği kadar onu karşılayıp reddetsin. Çünkü sizin biriniz (esnerken aşırı giderek) hâaa deyince, şeytân güler".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3326-)
Bize Hişâm, Bâbası Urve'den haber verdi ki, Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Uhud harbi günü olunca müşrikler (in cebhesi) bozuldu. Bu sırada İblîs: Ey Allah'ın kulları! Sizden geri kalmış olup arkanızda bulunan kimselerden sakının (yahut onları öldürün)! Diye haykırdı. bağırma üzerine müslümânların önde bulunanları arkalarına döndüler (de onları müşrikler sanarak) ön taife ile arka taife birbirleriyle vuruştular. Bu vuruşma sırasında Huzeyfe ilerisine doğru baktı ve birden babası el-Yemân'ı gördü. Hemen: Ey Allah'ın kullan! (Âmân ne yapıyorsunuz?) babamdır, babamdır! diye bağırdı. Allah'a yemîn olsun onlar Yemân'dan vazgeçmediler ve nihayet onu öldürdüler. Huzeyfe bu hatâen öldürmeye karşı: Sizi Allah mağfiret etsin. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir" (Yûsuf: 92) demekle yetindi. Artık Huzeyfe'de tâ Allah'a kavuşuncaya kadar babasının ölümünden dolayı bir hayır bakıyyesi var olmakta devam etti (yahut o, babasının kaatili için duâ ve istiğfara devam edip durdu), demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3327-)
Mesrûk şöyle demiştir: Âişe (r.anha) şöyle dedi: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e namazda kişinin iltifatından (yani başını sağa sola çevirmesinin hükmünden) sordum. Peygamber: "O herhangi birinizin namazından şeytânın kapıp kaçmakta olduğu birşeydir" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3328-)
Bize Ebu'l-Mugîre tahdîs etti: Bize el-Evzâî tahdîs edip şöyle dedi: Bana Yahya ibnu Ebî Kesîr, Abdullah ibn Ebî Katâde'den; o da Bâbası Ebû Katâde Haris ibn Rıb'î el-Ensârî'den; o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den tahdîs etti. Katâde şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Güzel ru'yâ Allah'tandır. Fena ru'yâ da şeytândandır. Biriniz korkacağı (yani karışık) bir ru'yâ gördüğünde hemen sol tarafına tükürüp üflesin ve o ru'yânın şerrinden Allah'a sığınsın (yânı Eûzu billahi mine'ş-şeytânir-racîm desin). Bu suretle o, ru'yâ gören kimseye zarar vermez".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3329-)
Ebû Salih'ten; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den haber verdi ki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Her kim bir günde yüz kerre Lâ ilahe illellahu vahdehû lâ şerike lehu, Lehul-mülkü ve lehu'l-hamdu ve huve alâ kullîşeyin kadîr derse, o kimseye on köle âzâdlamanın sevabı verilir. Ve ona yüz hasene yazılır, yüz günâh ondan silinir. Ve bu dua o mü'mine dua ettiği gününde, o günün akşamına kadar şeytân şerrinden bir emînlik ve koruma olur. Bundan daha çok yapan kişi müstesna, hiçbir kimse onun söylediğinden daha faziletlisini getirmemiştir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3330-)
Sa'd ibnu Ebî Vakkaas (radıyallahü anh) haber verip şöyle demiştir: Bir kerre Omer (radıyallahü anh) Rasûlüllah'ın huzuruna girmek için izin istedi. O sırada Rasûlüllah'ın yanında Kureyş'ten birtakım kadınlar vardı, bir kısmı yüksek sesle konuşuyor ve Rasûlüllah'tan çokça dünyalık istiyorlardı. Omer izin isteyince kadınlar hemen kalktılar ve perde arkasına koştular. Rasûlüllah, Ömer'e izin verdi. Ömer huzuruna girdiğinde Rasûlüllah gülüyordu. Ömer: Yâ Rasûlallah! Allah senin dişini güldürsün (yânı seni devamlı mesrur eylesin), dedi. Rasûlüllah: "Yanımda görüşen şu kadınlar senin sesini işitince hemen örtünmeye davrandılar da ona hayret ettim" buyurdu. Yâ Rasûlallah, onların hürmetlerine ve saygılarına Sen daha haklısın, dedi. sonra da kadınlara hitâb ederek: Ey nefislerinin düşmanları olan kadınlar! Sizler Rasûlüllah'tan korkmaz da benden mi kaçınırsınız? dedi. da: Evet, sen tab'an Rasûlüllah'tan şiddetli ve katısın, dediler. Rasûlüllah: "Nefsim elinde olan Allah'a yemîn ederim ki, şeytân sana hiç kavuşmaz: Sen bir sokağa girersen muhakkak o, senin bulunduğun sokaktan başka bir sokağa girer (kaçar)" buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3331-)
İsâ ibn Talha'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sizin biriniz uykusundan uyanıp da abdest aldığında burnundaki nesneyi nefesiyle üç defa dışarı çıkarsın. Çünkü şeytân, uyuyanın genzinde geceler" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: İblîsîn Sıfatı Ve Askerlerinin Beyânı Bâbı
3332-)
Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh) haber vermiştir: Ebû Saîd, Abdullah Ebû Sa'saa'ya şöyle demiştir: “Ben seni görüyorum ki, sen koyunu ve Bâdiye’de yaşamayı seviyorsun. Sen her zaman koyununun yanında ve Bâdiye’nde bulunup da namaz vakti ezan okumak istediğinde sesini yükselt! Çünkü müezzin sesinin yetiştiği yere kadar cinn, ins ve (işitme kaabiliyeti olan) hiçbir mahlûk yoktur ki, ezanı duymuş olsun da kıyâmet gününde müezzin için güzel şâhidlikte bulunmasın!” Ebû Saîd: Ben bu hadîsi Rasûlüllah'tan işittim, demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Cinnlerin Varlığının, Sevâb Ve İkaabları Olduğunun Zikri Bâbı
3336-)
Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Koyunun, kişinin hayırlı malı olması (devri) yaklaşır: Müslüman, dinine sâhib olmak üzere fitnelerden kaçarak koyun sürüsünü dağların başına ve yağmur mevkilerine (yani vadilerin engin yerlerine) götürür".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Müslümânın Hayırlı Malı Koyundur; Müslüman Kişi, Koyunu Dağ Başlarına Götürür
3337-)
Bize Mâlik, Ebu'z-Zinâd'dan; o da el-A'rac'dan; o da Ebû Hureyre(radıyallahü anh)'den haber verdi ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:"Küfrün başı doğu tarafındadır. Kendini beğenmek ve kibirlenmek de at ve deve sahipleri ile hayvan sürülerine bağırıp çağıran bedevilerdedir. Sekînet, yani vakaar ve tevazu' ise koyun sâhiblerindedir".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Müslümânın Hayırlı Malı Koyundur; Müslüman Kişi, Koyunu Dağ Başlarına Götürür
3338-)
Bana Kays ibn Ebî Hazım, Ukbe ibn Amr Ebû Mes'ûd'dan tahdîs etti; o şöyle demiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) eliyle Yemen tarafına işaret etti de şöyle buyurdu: "İmân Yemenli'dir, işte şurada. İyi biliniz ki, katı ve kaba yürekliler de develerin kuyrukları dibinde, onlara haykıran bedeviler içinde bulunur ki, bunlar şeytânın iki boynuzunun doğar olduğu doğu taraftaki Rabîa ve Mudarr halkıdır".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Müslümânın Hayırlı Malı Koyundur; Müslüman Kişi, Koyunu Dağ Başlarına Götürür
3339-)
el-A'rac'dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:"Horozların öttüğünü işittiğinizde (dileklerinizi) Allah fadlından isteyiniz! Çünkü horozlar melek görmüşlerdir. Eşeğin anırmasını işittiğinizde de şeytândan Allah'a sığınınız (yâni Eûzu billahi mine'ş-şeytâni'r-racîm deyiniz). Çünkü eşek şeytân görmüştür (de öyle anırmıştır)".
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Müslümânın Hayırlı Malı Koyundur; Müslüman Kişi, Koyunu Dağ Başlarına Götürür
3340-)
Bize İbn Cureyc haber verip şöyle dedi: Bana Atâ ibn Ebî Rebâh haber verdi. O, Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh)'tan şöyle dediğini işitmiştir: Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:"Gecenin bir kısmı hâsıl olduğu yahut akşama girdiğiniz zaman çocuklarınızı (dışarı çıkmaktan) men' ediniz! Çünkü şeytânlar o zaman dağılırlar (faaliyete geçerler). Geceden bir saat geçince de (dışarıdaki) çocuklarınızı evlerinize koyunuz ve Allah'ın ismini zikrediniz de bütün kapıları kapatınız. Çünkü şeytân kapanmış hiçbir kapıyı açamaz". Cureyc şöyle dedi: Ve bana Amr ibn Dînâr haber verdi ki, kendisi Câbir ibn Abdillah'tan işittiği hadîsi Atâ'nın bana haber verdiği tarzda rivayet ediyordu. Lâkin o, "Allah'ın ismini zikrediniz" cümlesini söylememiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Müslümânın Hayırlı Malı Koyundur; Müslüman Kişi, Koyunu Dağ Başlarına Götürür
3341-)
Muhammed ibn Sîrîn'den: o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den tahdîs etti ki, Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:"İsrâîl oğulları'ndan bir kavim (beşer târihinden silinip) yok oldu. O kavmin ne (kötülük) işlediği bilinmez. Ben zannetmem ki o ümmet fareden başka birşeye mesh ve tahvil edilmiş olsun. Çünkü fare, kendisi için bir yere deve sütü konulduğunda onu içmez de, koyun sütü konulduğunda onu içer". Hureyre dedi ki: Ben bu hadîsi Ka'bu’l-Ahbâr'a tahdîs ettim. O da bana: Sen Peygamber'den bunu söylerken işittin mi? diye sordu. Ben de: Evet, işittim, dedim. Sonra Ka'b tekrar tekrar bana: Sen Peygamber'den bunu söylerken işittin mi? diye sordu. Ben de: Nihayet(onu reddederek): Ben sana Tevrat mı okuyorum(ben sana ancak Peygamber'den işittiğimi tahdîs ediyorum), diye karşıladım.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Müslümânın Hayırlı Malı Koyundur; Müslüman Kişi, Koyunu Dağ Başlarına Götürür
3342-)
Urve, Âişe (r.anha)'den, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şu hadîsini tahdîs ediyordu: Âişe: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), keler cinsinden olan alaca keler için"Fâsıkcıktır (yani zarar vericidir)"buyurdu, fakat ben Peygamber'in bunun öldürülmesini emrettiğini işitmedim, demiştir, dedi. biri (İbn Şihâb yahut Urve yahut Âişe): Sa'd ibnu Ebî Vakkaas; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onu öldürmeyi emretti demiştir, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Müslümânın Hayırlı Malı Koyundur; Müslüman Kişi, Koyunu Dağ Başlarına Götürür
3343-)
Bize Abdulhamîd ibnu Cubeyr ibn Şeybe, Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den tahdîs etti ki, ona da Ümmü Şerîk.Guzeyye (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kendisine kelerleri öldürmesini emrettiğini haber vermiştir.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Müslümânın Hayırlı Malı Koyundur; Müslüman Kişi, Koyunu Dağ Başlarına Götürür
3344-)
Bize Ebû Usâme, Hişâm'dan; o da Bâbası Urve'den tahdîs etti ki, Âişe(r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Arkasında iki beyaz çizgisi olan yılanı öldürünüz. Çünkü o cins yılan gözün nurunu giderir ve gebe kadına (çocuğunu düşürtüp) musibet getirir" buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Müslümânın Hayırlı Malı Koyundur; Müslüman Kişi, Koyunu Dağ Başlarına Götürür
3345-)
Bana Bâbam Urve tahdîs etti ki, Âişe (r. anha):Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kuyruksuz engerek yılanının öldürülmesini emretti ve: "Çünkü o göze musibet getirir (yani kör eder) ve gebeliği giderir" buyurdu, demiştir,
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Müslümânın Hayırlı Malı Koyundur; Müslüman Kişi, Koyunu Dağ Başlarına Götürür
3346-)
Abdullah ibn Omer yılanları öldürür idi. Sonra bâzılarını öldürmekten nehyetti ve şöyle dedi: Bir gün Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine âid bir duvarı yıktı da duvarın içinde bir yılan derisi buldu ve: "Bakın yılan nerededir?" buyurdu. Sahâbîler yılanı gördüler. Peygamber: "Onu öldürün!" buyurdu. (İbn Omer dedi ki:) İşte ben, Peygamber'in bu umûmî emrinden dolayı yılanları öldürüyordum.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Müslümânın Hayırlı Malı Koyundur; Müslüman Kişi, Koyunu Dağ Başlarına Götürür
3347-)
Ebû Lubâbe'ye kavuştum; o bana Peygamber'in" (İnce yahut hafif, küçük yahut beyaz) yılanları öldürmeyin. Fakat (kuyruksuz) iki çizgili her engerek yılanını öldürün. Çünkü yılanın bu cinsi (bakması ile annedeki) çocuğu düşürür ve gözü giderip kör eyler. Onun için bu cinsi öldürün" buyurduğunu haber verdi.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Müslümânın Hayırlı Malı Koyundur; Müslüman Kişi, Koyunu Dağ Başlarına Götürür
3348-)
Bize Cerîr ibnu Hazım, Nâfi'den tahdîs etti ki, İbn Omer umumiyetle yılanları öldürürdü. Sonra Ebû Lubâbe ona, Peygamber'in ev yılanlarını öldürmeyi nehyettiğini tahdîs etti. O da bunları öldürmekten kendini tutmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Buhârî, Kitâbu Bedi'l-halk
Konu: Müslümânın Hayırlı Malı Koyundur; Müslüman Kişi, Koyunu Dağ Başlarına Götürür