Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı
3-)
- Namaz kılmamak kendisini küfre götürür;
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Namazı Terk Edene Kafir Adı Verilebileceğini Beyan Bâbı
3-)
Hadisden murad yukarıda görüldüğü vecihle yalan yere şahidîik etmek en büyük günahlardan biridir demektir.» Mamafih. hadisi hakiki küfürle te'vil etmeyi zaif btümakda ve: «Bu hadis hukuk Bâbında yalancı şahidlikten rnen'etmek için vârid olmuştur.» demektir. Kiram büyük günahların muayyen bir adedle mahsur olarak ifâde edilmeyeceğini söylemişlerdir. İbn—Abbâs (radıyallahü anh) hazretlerine: Büyük günahlar yedimidir? diye soruldukda: yetmişe dabâ yakındır.» bir rivâyette:«Yedi yüze daha yakındır.» dediğ irivâyet olunur. (sallallahü aleyhi ve sellem): «Büyük günahlar yedidir.» buyurmuşsa da bundan maksad: «Şu yedi şey büyük günahlardandır.» demektir. Bu sıyga umum ifade etse de tahsis olunmuştur. Sonra bir rivâyetde büyük günahların yedi; diğer rivâyette üç, bazısında dört gösterilmesi bunlar hem büyük günahların en çirkinlerinden oldukları hemde çûk vuku' buldukları içindir. Bahusus câhiliyet devrinde büyük günahlar çok irtikab olunurdu. hadisde büyük günahların yalnız bir kısmı anlatılmak istenildiği için bunda zikredilenler ötekinde zikredilmemiştir. Bundan dolayıdır ki; ana ve babaya söğmek, koğuculuk etmek, bevüden temizlenmemek, yemin-i gârnus ve saire hep büyük ganah oldukları halde ayrı ayrı hadislerde beyan olunmuşlardır. günahın ta'rifine ve küçük günahdan ayrılmasına gelince: İbn Abbâs (radıyallahü anh): «Allahın yasak ettiği her şey büyük günahtır.» demiştir. Şafiîlerin Fıkıh ve Usul-i Fıkıh İmâmlarından Ebû İshâk el-Esferâinîn'in kavli de budur. Bunların delili: Allah'ın azamet ve celâline nisbetle her muhalefetin büyük günah sayılmasıdır. ulemaya göre ise; günahlar büyük ve küçük olmak üzere ikiye ayrılırlar. Bu kavil Hazret-i İbn Abbâs'dan da rivâyet olunur. Günahların büyük ve küçük kısımlarına ayrıldığına kitab ve sünnetten bir çok deliller bulunduğu gibi ümmetin selef ve halefi onları hep bu taksime tâbi tutmuşlardır. İmâm Gazali «el-Basit fi'l-Mezheh» adlı eserinde: «Küçük günah ile büyük günah arasındaki farkı inkâr etmek fıkha yaraşmaz...» demiştir. Gazali'nin kavli başkalarından da nakledilmiştir Evvet, Allah’ın celâline nisbetle ona muhalefette bulunmak cidder çirkin bir şey ise de; muhalefetlerin bazısı bazısından büyük olur. Bu i'tibarla onlar:
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Büyük Günahları Ve Onların En Büyüğünü Beyan Bâbı
3-)
İçerisinde karısını boşadığı hayızdan sonra gelen temizlik devresi, o hayızla birlikte bir kur' gibidir. Binâenaleyh o temizlik devresinin başında boşasa, hayız halinde boşamış gibi olur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Boşama
Konu: Hayızlı Kadını Rızası Olmadan Boşamanın Haram Kılınması, Kocası Buna Muhalefet Ederse Talak Vaki Olup Karısına Ricat Etmesi Kendisine Emrolunacağı Bâbı
3-)
- İ'tiraz eden zât korkmuş fakat ne pahasına olursa olsun inkârda bulunmuştur. Böyle yerlerde bu caiz hatta müstehaptır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Münkeri Nehyetmenin İmandan Olduğunu, İmanın Artıp Eksildiğini, İyiliği Emir Ve Kötülükden Nehyin Vacib Olduklarını Beyan Bâbı
3-)
İkindiden sonra nafile kılmak Eesûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) hazretlerinin hasâisindendir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin İkindiden Sonra Kılmakda Olduğu İki Rekat Namazı Tanıma Bâbı
3-)
- Murad: Küfran-ı ni'mettir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Nesebe Dil Uzatmaya Ve Ölüye Ağlamaya Küfür Adı Verilmesi Bâbı
3-)
Sair ehl-i kitabın kestikleri de yenir. Bu hususta ehl-i sünnet uleması müttefiktir. Yenmez diyen yalnız Şiîler'dir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cihâd Ve Siyer
Konu: Fütuhat Sayesinde Hacet Kalmayınca Muhacirlerin Ensâra Ağaç Ve Meyveden İbaret Olan Bağışlarını İade Etmeleri Bâbı
3-)
- Meşgul olmadan önce boş zamanını,
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Fitneler Zuhur Etmezden Önce Amellere Şitab Etmeye Teşvik Bâbı
3-)
-Gayri-i mutabık i'tikad. Bu cehildir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Münafık Hasletlerini Beyan Bâbı
3-)
İbn Abbâs (radıyallahü anh) hadîsini İbn Hayyan’ın babası «Kitâbü's-Sevâb ve Fedâilü’l-Âmâl» adlı eserinde tahrîc etmiştir. Mezkûr hadîsde: bir mü'min dünyada bir mü'mîni âzâd ederse, Allah onu uzva mukabil uzuv olmak üzere cehennemden âzâd eyler.» buyurulmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Âzâd
Konu: Âzadın Fazileti Bâbı
3-)
Bunu ancak ve ancak dini olmayanlar giyer. kavle göre bu cümle kâfirlere ham'edilmiştir. İkinci ve üçüncü kavillere göre hem müslümana hem kâfire şâmildir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ipekliyi hediye eden zat Utârid b. Hârib'dir. Bu ipekliyi ona Kisra hediye etmişti. Ashâb-ı kirâm bu ipekliyi pek beğenmiş, fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): b. Muâz’ın cennetteki mendilleri bundan daha hayirlıdir.» buyurmuştu. Hazret-i Utârid pazarda hülle satardı. Bu hülle onun için kendisine izafe edilmiştir. Hazret-i Ömer kendisine verilen hülleyi Mekke'deki müşrik kardeşine göndermiştir. Bunun kim olduğu ihtilaflıdır. Bazıları süt kardeşi olduğunu söylemiş. Bir takımları da anne bir kardeşi Osman b. Hakim olduğunu söylemişlerdir. Müslümanlığı kabul edip etmediği dahi ihtilaflı ise de Buhârî'nin bir rivâyetinde: onu henüz müslüman olmamış Mekke'deki bir kardeşine gönderdi.» denilmiş olması, sonradan müslümanlığı kabul ettiğini gösterir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Elbise Ve Zinet
Konu: Erkek Ve Kadınlara Altın, Gümüş Kablar Kullanmanın Haram, Erkeğe Altın Yüzük İle İpekli Kullanmanın Haram; Kadınlara Mubah Kılınması; Dört Parmaktan Fazla Olmamak Şartıyle Yollu Ve Benzeri İpeklini Erkeğe Mubah Kılınması Bâbı
3-)
- Ona Allah için buğz etmelidir. Zira o kimse Allahü teâlâ'nın buğzuna uğramıştır. Allah'in buğz ettiği kimseye buğz vaciptir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Koğuculuğun Ağır Şekilde Haram Kılındığını Beyan Bâbı
3-)
Kadından artan suyla erkeğin yıkanması mekruh ise de erkekten artan suyla kadının yıkanmasında kerahet yoktur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hayz
Konu: Cünüplükten Yıkanırken Müstahab Olan Su Miktarı Ve Aynı Haldeki Erkekle Kadının Bir Kaptan Yıkanması, Birbirlerinden Artan Su İle Yıkanmaları Bâbı
3-)
Bu hadîslerde peygamberlerle melekler ve diğer inanılması icâb-eden şeyler neden zikredilmemiştir? Halbuki bunlar Cibrîl hadîsinde zikredilmişlerdir. Çünkü şehadetten murâd: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ve onun getirdiği her şeyi tasdik ve kabuldür. Bittabi bu, i'tikad edilmesi gereken her şeye şamildir. Hadîs-i şerif dinin erkânını bildiren pek büyük bir esastır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İslamın Erkanı İle Yüce Temellerini Beyan Bâbı
3-)
- İlim öğrenmek.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
3-)
Bu hadislerin bâzı rivâyetlerinde ölünün ailesi ağladığı için, başka rivâyetlerinde arkasından niyâha yani bağırıp çağırarak; ölenin meziyetleri sayıldığı için azâb göreceği bildirilmektedir. Tabiî ki birinci rivâyet umûmi, ikincisi ise yalnız nihâhaya mahsûsdur. Burada mutlak, mukayyede hamlolumır. Binâenaleyh ağlamak mutlak olarak zikredildiği yerlerde feryâd-ü figânla ağlamaya hamlolunur. Bu husûsda icmâ-ı ulemâ vardır. gözyaşı, azaba sebep değildir. Bu hadîslerden, umûmî surette ağlamak kastedilmediğine bir delil de: «Ölen kimse ailesinden bazılarının ağlaması yüzünden azâb görür.» hadîsidir. hadîsde azaba sebep: bâzı ağlamalar, olduğu bildirilmiştir. Hadislerin aralarını bulmak için buradaki bâzı ağlayış kaydı bağıra çağıra ağlamaya hamledilmiştir. râvileri olan Ömerü'bnü'l-Hattâb ile oğlu'nun Huzûr-u Nebevî'de ağlamaları da her ağlayışın azaba sebep olmadığına delildir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Salâti'l-havf
Konu: Ölen Kimsenin, Ailesinin Ona Ağlaması Yüzünden Azab Olunması Bâbı
3-)
- Müslüman olduktan sonra yaptığı hayır hasenata geçmiş iyilikleri sebebi ile fazla sevap verilmesi ihtimalden uzak değildir. Kâfirin yaptığı hayırlardan dolayı azabı hafifletileceği bildirilmektedir. K-aadî Iyâz şunu rivâyet ediyor: «Bu cümlenin manası geçmişte yaptığın hayırlar bereketine, Allahü teâlâ seni İslama hidayet etti, demektir. Çünkü evvel emirde bir kimsenin hayır yapmış olması akıbetinin seadetine delildir.» ulemadan İbn Battal ve başkaları hadisden muradın zahirî manası olduğunu söylemişlerdir. Onlara göre kâfir müslüman olarak ölürse küfür halinde yaptığı hayırlardan dolayı kendisine sevap verilir. Delilleri Ebû Said -i Hudrî (radıyallahü anh)'ın rivâyet ettiği şu hadistir: müsliman olurda müslümanlığını tam yaparsa; geçmişte yaptığı her hayırdan dolayı Allah ona bir sevap yazar ve geçmişte irtikap ettiği her kötülüğü yok eder. Bundan sonra yapacağı hayır ameli ona yedi yüze kadar katlanır. Kötü ameli ise bir misli ile katır. Meğerki Allahü teâlâ bağışlamış ola.» hadisi Dârakutni İmâmı Mâlik'in garip hadisleri meyanında zikretmiştir. Dârakutni hadisi dokuz ferikle zikretmiştir ki, bunların hepsinde kâfire, müslünıan olduktan sonra şirk halinde iken yaptığı her hayır mukabilinde sevap verileceği zikredilmektedir. İbn Battal bu hadisi rivâyet ettikden sonra şunları söylüyor: «Allahü teâlâ kullarına dilediğini ihsan edebilir. Ona kimsenin itiraza hakkı yoktur...» bazıları bu cümlenin manası: «Müslüman olan her müşrike İsîama girmezden önceki hayırlı ameli yazılır, fakat kötü ameli yazılmaz» demektir; çünkü İslâmiyet Önceki günahları yok eder. Hayırlı amellerinin yazılması bunlarla Allah’ın rızasını talep ettiği içindir. Zira kâfirler Allah'ın rübûbiyetini tanırlar. Ancak şirk üzere ölürlerse amelleri merdûd olur. Müslüman olunca; Allah onlara lütfü ihsan ederek hayırlı amellerini yazar, kötü amellerini yok eder.» derler. diyor ki; «bir hakîm cahiliyeti üzere ölse; azabın hafifletilmesi me'muldur. Nitekim Ebû Tâlib ile Ebû Leheb hakkında böyle bir rivâyet vardır.» Fakat Buhârî sarihlerinden Aynî bu mütaleaya itaraz ederek: «Bunların hususiyeti vardır, başkaları onlara kıyas edilemez.» demiştir. babda daha bir çok sözler söylenmiştir. Kurtubî: «bunların içerisinde en güzeli'nin sözüdür.» demektedir. Harbi bu hadisi: «Geçmişte yaptığın hayırlar senindir.» diye tefsir etmiştir. Allah'ü a'lem. «Kâfirin ibâdeti sahih değildir. Müslüman oîsa bile eski ibadedleri nazar-ı itibara alınmaz. » demişlerdir. Nevevî bu sözü tefsir ederken şöyle demektedir. «Fukahanın bundan muradı küfür halinde işlenen hayırların dünya ahkâmı hakkında nazar-ı itibara alınamayacağıdır. Bu sözde âhiret sevabına dair birşey yoktur. Biri çıkar da o amellerden dolayı âhirette sevaba nail olamaz derse; sözü bu hadis-i sahih ile red-dolunur. Filvaki küffârm bazı fiilleri dünya ahkâmı hakkında da nazar-ı itibara alınır. Kâfire keffaret-i Zihar yahud başka bir keffaret lâzım gelse de küfür halinde iken onu verse borcunun Ödenmiş olacağını fukaha beyan etmişlerdir.» Ancak Nevevî'nin bahsettiği bu hüküm Hanefîlere göredir. Eimme-i Selâse denilen Malik, Şafiî, ve Ahmed İbn Hanbel hazerâtma göre müşrikin verdiği keffaret caiz ve makbul değildir. Mamafih bir rivâyette İmâm- Ahmed bu meselede Hanefîlerle beraberdir. Diğer bir rivâyette bu keffareün mutlak surette caiz olduğuna kail olmuştur. Malik ile Şafiî meseleyi hata sureti ile insan Öldürmeye kıyas etmişlerse de deliller mutlaktır. Katil âyeti imanla mukayyettir. Kaide her delille ıtlak ve takyidi muktazasınca amel icap eder. cünüplükten yıkansa da sonra müslüman oîsa tekrar yıkanması icap eder mi, etmez mi? Bu mesele Şafiî yye uleması arasında ihtilaflıdır. Bazıları ileri giderek: «Abdest olsun, ğusul olsun kâfirin her tahareti hatta teyemmümü caizdir. Müslüman olduğu zaman bunlarla namazını kılabilir.» demişlerdir. Hanefîlere göre ise; müslüman olan kafir cünüp değilse yıkanması müstehabtır. Cünüp olarak müslüman olmuşsa mesele ihtilaflıdır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Kafirin Müslüman Olmazdan Önceki Amelinin Hükmünü Beyan Bâbı
3-)
Müşakele ve beğenme mahabbeti. İnsanların birbirini sevmesi gibi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunların hepsini kendinde toplamıştı.» Iyâz diyor ki: (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetine yardım etmek, şeriatını müdâfaada bulunmak ve onun zamanına yetiştirerek onun uğrunda malını, canını bezletmiş olmayı temenni etmek onu sevinekden maduddur. Bundan anlaşılır ki, imanın hakikati ancak bunlarla tamam olur; ve iman ne zaman Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kadru kıymetinin şeref ve mertebesinin her baba ve evladdan, her iyiden ve iyilik yapandan üstün olduğu hakikatine ererse ancak o zaman sahih olur. Buna inanmayıp başkasına i'tikad eden kimse mü'min değildir...» Mâlikilerden Ebul-Abbâs Ahmed el-Kurtubi Iyâz’ın bu sözlerine i'tiraz etmiş ve şunları söylemiştir: sözünün zahiri, bu mahabbeti Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ta'zim ve tebcil i'tikadında bulunmaya hamlettiğini gösterir. Bu i'tikad'da bulunmayan bir kimsenin küfüründe şüphe yoksa da bu hadîsden murad, Peygamberimizin büyüklüğünü i'tikad değildir. Çünkü büyüklüğü i'tikad etmek ne mahabbet demektir; ne de mahabbeti istilzam eder. Çok defa insan bir şeyin büyüklüğünü över de onu sevmez. Şu halde kendinde bu sevgiyi bulamayanın İmâm kemâle ermemiş demektir. sahih bir inançla iman eden herkes bu mahabbetten hâli değildir. Amr b. Âs (radıyallahü anh) için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den daha sevgili, benim gözümde ondan daha büyük bir kimse yoktu; ama ona olan ta'zimimden gözüm doya doya ona bakamıyordum.» demiştir, Ömer (radıyallahü anh) dahi bu hadîsi işitince: Resûlallah; Sen bana canımdan gayri her şeyden sevgilisin dedikde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Canından da ya Ömer!» buyurmuş; Ömer derhal: «Canımdan da.» demiş; Resul-i Zişan (sallallahü aleyhi ve sellem): «Şimdi oldu yâ Ömer!» buyurmuşlardır. mahabbet ise ta'zim i'tikadı değil, kalbin meylidir. Lâkin insanlar bu meyi hususunda bir birlerinden farklıdırlar...» sarihlerinden El-Übbî de şu mütaleada bulunmaktadır: «Eğer Kâdi Iyâz, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kadrini yükseltmekden onun makam i'tibariyîe yüksekliğini kasdetti ise, dediği gibi buna i'tikadı olmayan bir kimse mü'min değildir. Yok sevgi hususunda yüksekliği murad etti ise «Mü'min değildir» sözünden anlaşılan ma'na kemâli nefyetmektir. (Yani Kâmil mü'min değildir demektir.) baba ve oğul sevgisi fıtridir. İnsandan ayrılmaz. Binaenaleyh bil-carz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i veya oğlundan çok sevmeyen biri bulunsa biz onun küfrüne kat'î hüküm veremeyiz.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Resûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellemi Refikadan Çocukdan, Babadan Ve Bütün İnsanlardan Daha Çok Sevmenin Vucübu Ve Onu Bu Derece Muhabbetle Sevmeyene İmansız Denileceği Bâbı
3-)
Sonra o kılmış, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de (ona uyarak) namaz kılmışdı.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Mescidler Ve Namaz Kılınan...
Konu: Beş Vakit Namazın Vakitleri Bâbı
3-)
Duayı uzatmak ve tekrarlamak, duâ ederken el kaldırmak müstehabdır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Salâti'l-havf
Konu: Kabristana Giderken Okunacak Şeyler Ve Orada Yatanlara Dua Bâbı
3-)
Koyunlar' kendisine eman verilmeyen bir harbînin malıdır. Binâenaleyh sütleri içilebilir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zühd Ve Rakâik
Konu: Hicret Hadisi Bâbı Buna Göç Hadisi De Denilir
3-)
Muhtelif yemekler ve çeşitli meşrubat kullanmak mubahtır. Haram ile mekruh belli oldukları için onlara misâl vermeye lüzum görülmemiştir. diyor ki: «Söylediklerim böylece bilindikden sonra anlaşılır ki bu hadîs âmm-ı mahsustur. Buna benzeyen sair hadîsler de öyledir. Hazret-i Ömeru'bnü'l-Hattâb (radıyallahü anh)’ın terâvîh hakkında: «Ne güzel bidat bu!» demesi bizim söylediklerimizi te'yîd eder.» (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin: her mü'mine kendi nefsinden ileriyim» sözü Teâlâ Hazretlerinin: mü’minlere kendi nefislerinden İleridir...» âyet-i kerimesine uymaktadır. Buradaki evleviyyetten murâd: daha yakın yahut daha haklı olduğunu bildirmektir. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mü'minlere dâima din ve dünyalarına yarayacak, onları iki cihanda mes'ud edecek şeyleri emreder. Nefis ise tabiatı iktizası şerre daha meyyaldir. Onun içindir ki Hazret-i Yusuf (aleyhisselâm) nefsimi temize çıkarmıyorum; zîrâ nefis cidden kötülüğü emredicidir.» demişti. Kiram hakîkaten Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizi kendi nefislerinden ileri tutarlardı. Başta Uhud gazası olmak üzere bütün gaza ve seferlerdeki hareketleri bunu isbât eder. Nevevî bu hususta; şunları söylemiştir: «Ulemamız diyor ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kimsenin yiyeceğini almaya muztar kalsa o kimsenin pek ziyade ihtiyaç;, bile olsa onu alabilir. Sahibinin hiç bir mumâneat göstermeyip yiyeceği ona vermesi icâbeder. Yalnız bunun vukuu görülmemiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem) .«Her kim borç veya çoluk çocuk bırakırsa bunlar bana aid ve benim borcumdur» buyurmakla kendinin her mü'mine kendi nefsinden ileri olduğunu tefsir ve izah buyurmuştur. Filvaki' islâmiyetin ilk zamanlarında bir kimse borçlu ölür, de borcunu ödeyecek mal bırakmazsa Resûlü Zîşân (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz onun cenaze namazını kılmaz; bu suretle ashabının nazar-ı dikkatlerini celbederek ihmalkârlıktan onları men' ederdi. Sonraları müyesser olan fütuhat sayesinde müslümanların maddî vaziyetleri düzelince böy-lelerin borçlarını bizzat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) üzerine aldı ve bil fiil ödemeye başladı. bu hususda da şunları söylemektedir: «Böyle bir borcu ödemek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e vacibmi idi yoksa onu sırf lütfü kereminden mi ödüyordu? bu husus ulemamız arasında ihtilaflıdır. Esah olan kavle göre vâcibtir. Bunun Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hasâisinden olup olmadığında dahi ihtilâf etmişlerdir. Bâzılarına göre onun hasâisındandır. Binaenaleyh geride hiç bir mal bırakmadan borçlu olarak vefat eden kimsenin borcunu devlet reisinin Beytül-malden ödemesi lâzım gelmez; velev ki Beytülmal Zengin olsun ve bunda daha mühim bir iş de bulunmasın. borç veya çoluk çocuk bırakırsa bana âid ve benim üzerimedir.» cümlesinde hem leffi neşr-i müretteb hem de îcâz vardır. Cümleden murâd: «çocuklarına bakmak bana âid, borcunu ödemek de benim üzerime düşen bir vazifedir.» demektir. Beytülmalden ilk defa nafaka veren Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) olmuştur. Ebû Bekr (radıyallahü anh) Beytül-malden nafaka verme hususunda müslümanlar arasında fark yapmaz ve: «Bunlar Allah için çalıştılar; binâenaleyh ecirleri de Allah'a âiddir. Bey-tülmaldeki nafaka ise gelip geçici bir arazdır. Ondan iyiler de yer kötüler de. Bu onların amellerinin karşılığı değildir.» dermiş. Ömer (radıyallahü anh) bilâkis müslümanlar arasında teremde bulunur: «Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e karşı harbe-' denleri, onunla birlikde düşmanına karşı harb edenlerle bir tutamam.» ermiş. Çocuklara Beytülmalden yiyecek, yağ ve para verir; fakat memedeki çocuklara bir şey tahsis etmezmiş. Hatta bir akşam emmek isteyen bir sabîye rastlamış. Annesi onu emzirmi'yörmuş. Hazret-i Omer (radıyallahü anh) emzirmesini emredince. Kadın': «emzirirsem Ömer buna Beytülmalden bir şey vermez» demiş. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh): «Hayır! ona nafaka takdir eder.» diyerek çocuğun emmesini te'mîn etmiş. Ondan sonra yeni doğan çocuklara senede yüz dirhem nafaka bağlamış.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cuma
Konu: Namazı Ve Hutbeyi Hafif Tutma Bâbı
3-)
Toptan Allah'ın ipine sarılıp tefrikaya düşmemenize razı otur. Ve size:
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Da'vâlar
Konu: Hacet Yokken Çok Mesele Sormaktan, Vermeyip İstemekten —ki Bundan Murad Ödemesi Gereken Bir Hakkı Edadan Kaçınmak Yahut Hakkı Olmayan Şeyi İstemektir— Nehiy Bâbı
3-)
Müslümanların hükümdarı kendince maslahata daha muvafık gördüğü zaman iki fakirden ihtiyâcı az olanına Beytü’l -Mâl'den nafaka verebilir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: İstemeden Ve Göz Dikmeden Kendisine Bir Şey Verilen Kimsenin Onu Alması Mübah Olduğunu Beyan Bâbı
3-)
Ta'zîrde dayak sayısı yirmi kırbacı geçmemelidir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hudûd
Konu: Tazir Kırbaçlarının Mikdarı Bâbı
3-)
Kalble bilgi hâsıl, fakat dille ikrar veya inkârdan hâlî olmak, Eğer bu sükût iztırân ise o kimse hak mü'mindir, ihtiyarî olarak susarsa ihtilaflıdır. Meselâ; bir kimse Allah'ı delili ile bildikten sonra diliyle ikrara vakit bulamadan ansızın ölse o kimse kat'i olarak mü'mindir. Fakat Allah'ı delili ile bildikten sonra kendi ihtiyarı ile ikrar etmezse İmâm Gazali onun da mü'min olduğunu söylemiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Münafık Hasletlerini Beyan Bâbı
3-)
- «Eğer sihir bilinmezse onunla mu'cizenin farkım yapmakda mümkün olmaz ilâh...» sözleri fasiddir. Zira Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’in en büyük mu'cizesi Kur'ân-ı Kerim'dir...
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Büyük Günahları Ve Onların En Büyüğünü Beyan Bâbı
3-)
Hattâbi şöyle diyor: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu sözü mezkûr hasletleri âdet edinenleri - bu hasletler! nifaka vardırır endişesiyle sakındırmak içindir. Gayr-i ihtiyari veya i'tiyad edinmeksizin nadiren yapanlara değildir. Bir hadisde: Tacir fâcirdir. Ümmetimin ekseri münafıkları da hafızlardır.» buyurulmuştur. Bunun ma'-nası yalandan sakındırmaktır. Çünkü yalan söylemek fücur ma'nasınadır. Binaenaleyh bu hadis bütün tacirlerin fâcir olmasını icâbetmez. Hafızlardan bazılarında amele karşı bir az samimiyetsizlik ve bir parça riya olabilir, ama bu onların hepsinin münafık olmasını gerektirmez. Nifak iki kısımdır: Biri nifak sahibinin dindar görünüp içinde küfrü gizlemesidir. Hazret-i Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanındaki münafıklar böyle idiler. Diğeri: dînî vazifelerini kimsenin görmediği yerde yapmamak başkalarının, gördüğü yerde yapmaktır. Buna da nifak denir. Nitekim bir hadisde: «Mü'mine sövmek fısktır; onunla çarpışmak da küfürdür.» buyurulmuştur. Lâkin bu küfür hakîkî küfürden aşağı; bu fisk hakikî fısktan, bu nifak da hakîkî nifaktan aşağıdırlar.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Münafık Hasletlerini Beyan Bâbı
3-)
Fetva almak için. gıybet caizdir. Bir kimse müftiye giderek ; Fi-an bana zulmetti yahut babam veya kardeşim şöyle şöyle yolsuzluklarda julundular. Bunları yapmağa hakları var mıdır? Benim onların zulüm-erinden kurtulmama çare nedir? diyebilir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Gıybetin Haram Kılınması Bâbı
3-)
- Ülü’l-emre itât.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
3-)
- Ashaba buğzeden kimse kalbîle zarurât-ı diniyeyi tasdiketse bile yine münafık olur mu? Burada maksad: Ensar-ı kirâma Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yardımcıları olduğu için buğzedenlerdir. Hem Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e buğzetmek hem de onun peygamberliğini tasdikde bulunmak mümkin değildir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Ensar İle Ali Radıyallahu Anhümü Sevmanin Îmandan Ve Îman Alametlerinden, Onlara Buğz Etmenin İse Nifak Alametlerinden Olduğuna Delil Bâbı
3-)
- Allahü teâlâ tarafından gönderilen Melek vasıtasiyle peygamberin kalbine yerleştirmek sureti ile olur. Nitekim Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in; (yani Cebrail aleyhisselâm) benim nefsime üfürerek yerleştirdi...» Hâdis-i şerifi bu hakikati natıktır. Hazret-i Dâvûd (aleyhisselâm)'a gönderilen vahiyin de bu kabilden olduğu söylenir. Diğer peygamberlere gelen vahiyler ilham sureti ile olmuştur. vahyin yedi suretle vuku bulduğunu söyler: Şöyleki.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Resûlüllah Sallalahu Aleyhi Ve Selleme Vahyin Başlaması Bâbı
3-)
Firardan sonra hücuma en yakın onlardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Kıyâmetin Romalılar İnsanların En Çoğu Olduğu Zaman Kopacağı Bâbı
3-)
İsraf-ı mâli.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Da'vâlar
Konu: Hacet Yokken Çok Mesele Sormaktan, Vermeyip İstemekten —ki Bundan Murad Ödemesi Gereken Bir Hakkı Edadan Kaçınmak Yahut Hakkı Olmayan Şeyi İstemektir— Nehiy Bâbı
3-)
Utanmak niçin imandan sayılmıştır? denilirse şöyle cevap verilir: Haya' namı verilen utanma iyi şeyleri yapmaya kötü olanları yapmamaya sevkeden bir sâiktir ki, kimi sair iyi ameller gibi kesbi bir ahlâk kimi de bir tabiat ve haslet olur. Ancak onu şeriat kanununa göre kullanmanın ik-tisab ve niyyete muhtaç olduğuna bakarak haya da imandan sayılmıştır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı
3-)
Bundan murâd bütün ashâbdir. Mücâhid'in kavli budur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Emirlik
Konu: Hükümdarlara Masiyetten Başka Hususta İtaatin Vacib, Masiyet Hususunda İtaatin Haram Kılınması Bâbı
3-)
- Cariyesi olan bir kimse o cariyeyi besler, gıdasına iyi bakar; sonra onu terbiye eder ve terbiyesini iyi becerir de sonra azad ederek kendisi ile evlenirse ona da iki ecir vardır.» sonra şâ'bi Horasanlıya: Bu hadisi bir şeysiz al! Vaktiyle bir adam bundan daha basit bir mesele için tâ Medine'ye kadar giderdi, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Peygamberimiz Muhammed Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Bütün İnsanlara Gönderildiğine Ve Bütün Dinlerin Onun Dinile Neshedildiğine İmanın Vücubu Bâbı
3-)
Ebû Hüreyre hadisi sadedinde bulunduğumuz hadîs-i şerif ile ondan sonraki rivâyetlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Zekât
Konu: Resûlüllah Sallallahü Aleyhi Ve Sellem İle Beni Haşim Ve Benil - Muttalibden İbaret Olan Âline Zekat Almanın Haram Kılınması Bâbı
3-)
Süt kardeşinin kız kardeşini aümak caizdir. Nitekim bâzı hallerde neseben kardeşinin kız kardeşi ile evlenmek de tasavvur olunabilir. Meselâ: Bir adamın ilk. karısından bir oğlu, ikinci karısının da ilk kocasından bir kızı olsa, bu oğlanla kızın evlenmeleri caizdir. Bu adamın ikinci karısından doğacak çocuğa nisbetle evlenen oğlan, neseben kardeşinin kız kardeşini almış olur. Hâsılı neseb cihetinden haram olmayan bir şey süt cihetinden de haram değildir; fakat bâzan süt cihetinden haram olmayan, neseb itibariyle haram olur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvabu Taksîri's-salât
Konu: Doğum İtibariyle Haram Olan Herşeyin Süt İtibariyle De Haram Olması Bâbı
3-)
Bİr de iffetli, namuslu, çoluk çocuk sahibi, buyurdu. Cehennemlikler İse beş kısımdır:
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Cennet Ve Onun Nimetleri...
Konu: Dünyada Cennetliklerle Cehennemliklerin Bilinecekleri Sıfatlar Bâbı
3-)
İmâm Mâlik ile diğer Mâlikîyye İmâmları, bu' hadîsle istidlal ederek namazda fatihadan evvel besmele çekilmeyeceğini ve besmelenin fatihadan olmadığım söylemişlerdir. Evzaî ile Taberî'nin mezhebleri de budur. göre; besmelenin müstakil bir âyet olduğunu, sûreleri ayırmak için indirildiğini biraz yukarıda görmüştük. Onlara göre namazda besmele gizli çekilir. Sevrî, İmâm Ahmed b. Hanbel ve İshâk'in kavilleri budur. Ebû Ömer, İmâm Mâlikîn «Besmele farzlardan hiç çekilmez, nafile kılan isterse çeker, isterse çekmez.» dediğini rivâyet etmiştir. Taberî'de buna kaildir. Sevrî, Ebû Hanîfe, İbn Ebi Leylâ ve İmâm Ahmed'e göre besmele her rekâtda fatihadan evvel okunur. Yalnız İbn Ebî Leylâ'ya göre onu isteyen aşikâr, isteyen gizli okur. İmâm Şâfiî'ye göre besmele fatihanın ilk âyetidir. Binâenaleyh fatihanın gizli okunduğu yerlerde besmele de gizli, aşikâr okunduğu yerlerde o da aşikâr okunur. Besmelenin her sûreden bir âyet olup olmadığı hususunda İmâm Şafiî'den iki kavil rivâyet olunur. Bunların birine göre; besmele her sûreden bir âyettir.- İbnİ Mübarek de buna kail olmuştur. İkinci kavle göre besmele her sûreden bir âyet değildir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Namaz
Konu: Namazda Besmele Aşikar Okunmaz Diyenlerin Delili Bâbı
3-)
Bazıları bu hadîslerin mânâsı hakkında şunları söylemişlerdir: «Araplar ölen bir kimsenin ardından, onun bütün iyiliklerini sayıp dökerek sesle ağlarlardı. Hâlbuki onların iyilik diye saydıkları şeyler şeriat nazarında çirkin olduğundan ölü azâb görür. Meselâ ölenin arkasından: Ey kadınları dul bırakan! Mamureleri vîrân eden filânca; diye hitâb ederler; kadınları dul bırakıp, ma'mûreleri viraneye çevirmeleri bir marifet ve şeceat sayarlardı. Halbuki bunlar şer'an haramdır.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Ebvâbu Salâti'l-havf
Konu: Ölen Kimsenin, Ailesinin Ona Ağlaması Yüzünden Azab Olunması Bâbı
3-)
Haris b. Ebî Üsâme, Hazret-i Selman-ı Fârisî'den şu hadîsi rivâyet etmiştir: Selmân ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Şâbân'ın son günü bize hutbe okudu ve: «Ey cemâat! Size büyük bir ay yaklaşmaktadır; Öyle mübarek bir ay ki: İçinde bin aydan daha hayırlı bir gece vardır. Allah, o ayın orucunu farz, terâvîh'ini nafile olarak meşru kılmıştır. İmdi her kim bu ayda hayır nâmına bir İş yaparsa yetmiş tane farz eda etmiş gibi olur Bu ay: sabır ayıdır. Sabrın sevabı İse cennettir. Bu ay yardımlaşma ayıdır. Bu ayda mü'minin rızkı arttırılır » buyurdular. hadîs dahi uzundur. Senedinde İyâs nâmında bir râvî vardır. Mezkûr râvî meçhuldür. Binâenaleyh hadîs münkerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Ayının Fazileti Bâbı
3-)
Ashâb-ı kirâm tekrar tekrar sual sormakta ısrar ederlerdi. Bu ise Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e eziyet verirdi. Helâklarına sebep olabilirdi. Bundan dolayıdır ki, Teâlâ Hazretleri: iman edenler, çok şeyler sormayın. Çünkü size açıklanırsa fenanıza gider." Süre-i Maide, Âyet: 101 buyurarak lüzumlu lüzumsuz; olmuş veya olmamış her şeyi yasak ettiği gibi, ki Allah ve Resûlüne eziyet verenlere Allah hem dünyada, hem âhirette lanet eder, onlar için dehşetli azab hazırlanmıştır." Sûre-i Ahzâb, Âyet: 57 buyurarak Resûlüne eziyeti de haram kılmıştır. Iyâz hadîsteki cürmü müslümanlara meşakkat vermek diye tefsir etmişse de Nevevî bunu beğenmemiş, hattâ bâtıl olduğunu söylemiş, sonra sözüne şöyle devam etmiştir: «Doğrusu bu hadîsin şerhinde Hattâbî ile Tahrir sahibinin ve cumhûr ulemânın söyledikleridir. Ki şudur: Burada cürümden murad suç ye günahtır. Bu hadîs lüzumsuz yere tekellüf ve ısrar göstererek sual soranlar hakkındadır. Bir zaruretten dolayı meselâ bir şey vuku bulduğu için sual sormak günah değildir. Bu husûsda muaheze yoktur. Hadîs-i şerîfde başkasına zarar verecek bir şey yapmanın günah olduğuna delil vardır.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Faziletler
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’e Tazim Gerektiği; Zaruret Olmayan Yahut Kendisine Teklif Tealluk Etmeyen, Vuku Bulmayan Ve Buna Benzer Şeyleri Çok Sormayı Terk Etme Bâbı
3-)
Mâlikîlere göre sefer mesafesine giden yolcunun hayvanın üzerinde nafile hattâ vitir namazını kılması caizdir. Buna yolcunun namazını kasr etmeye başladığı yerden başlanır. Hayvanın üzerinde tahtırevan veya mihaffe gibi bir şey bulunur da rükû' ve sücûd yapmak mümkün olursa ya ayakta yahut oturarak namazı rükû'u ile; sücûdu ile kalmak İcâb eder. Sefer edeceği tarafa dönmek istikbâl-i kıble yerini tutar. Eşek veya katır gibi bir hayvan üzerinde namaz kılan rükû' ve sûcüdü îmâ ile yapabilir. Fakat îmâ'nın, semer üzerine değil de yere yapılması ve alnının açık bulunması şarttır. îmâ ettiği yerin temiz olması ve keza istikbâl-i kıble şart değildir. Şart olan, gideceği yere dönmesidir. Zaruret yok iken kasden gideceği yer'den başka tarafa dönmek namazı bozar. Bundan yalnız kılbe müstesnadır. Çünkü kıble asıl'dır. üzerinde nafile kılan kimsenin mümkünse namaza kıbleye karşı niyetlenmesi mendûbdur. Fakat yaya giden veya sefer mesafesinden daha yakın bir yere niyet eden ve keza hayvana mûtad şekilde binmemiş (meselâ: ters binmiş) olan kimsenin namazı ancak kıble'ye karşı dönerek rükû' ve sücûdunu tam yapmakla sahîh olur. üzerinde nafile kılan kimse, hayvanı kamçılamak, ayağı ile dürtmek ve yularını eliyle tutmak gibi zarurî fiilleri yapabilir. Yalnız konuşamaz ve bakıriamaz. üzerinde namaza niyet eden kimse durur da bulunduğu yerde ikaamete niyet ederse hayvanından inerek yerde rükû' ve sücûd'u ile namazını tamamlar. Sefer hükmüne son veren ikaameti, niyet etmezse, namazım hayvanın üzerinde tamamlar ve kırâeti hafif tutar. üzerinde farz namaz kılmak caiz değildir. Yalnız hevdeç gibi bir şey içinde bulunursa kıbleye karşı ayakta durmak, rükû' ve sücûdu yapmak şartı ile namazı sahîh olur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde Hayvan Üzerinde, Hayvanın Döndüğü Tarafa Doğru Nafile Namazı Kılmanın Cevazı Bâbı
3-)
Yaslanmayı müstehâb veya sünnet görenlerce onun sağ tarafa yapılması gerekir. Çünkü hadîsde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in, sağ tarafına yaslandığı bildirilmişdir. Acaba sol tarafa yaslanılsa sünnet yerini bulurmu? Zahire bakılırsa sağ tarafa yaslanmağa kudreti olan bir kimsenin, sol tarafına yaslanması ile sünnet yerini bulmaz. Fakat sağ tarafında bir elemi olan kimsenin, sol tarafına yatması ile sünnet yerini bulmuş olur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Gece Namazı Ve Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin Geceleyin Kıldığı Namazların Rekat Sayısı, Vitir Namazının Bir Rekat Olduğu, Bir Rekat Namazın Sahih Oluşu Bâbı
3-)
- Bir büyüğe yalnız dünyalık için bey'at eden, dünyalık verirse sözünde duran, vermezse durmayan kimselerdir.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: Elbise Eteğini Yerde Sürümenin, İhsani Başa Kakmanın, Mali Yeminle Satmanın Ağır Şekilde Haram Kılındığını, Kıyâmet Gününde Allehın Kendilerile Konuşmayacağı, Bakmayacağı Ve Temize Çıkarmayacağı, Kendilerine Elim Azab Olan Üç Kişiyi Beyan Bâbı
3-)
Ebû Saîd-i Hudri hadîsini Buhârî ile Müslim müttefikan rivâyet etmişlerdir. Bâbımızın 288 numaralı hadîsi budur.)
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: İçinde Namaz Kılınmakdan Nehy Edilen Vakitler Bâbı
3-)
Olmaz! Ver'i, haram kılmış; üç şeyden de nehî buyurmuştur:
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Da'vâlar
Konu: Hacet Yokken Çok Mesele Sormaktan, Vermeyip İstemekten —ki Bundan Murad Ödemesi Gereken Bir Hakkı Edadan Kaçınmak Yahut Hakkı Olmayan Şeyi İstemektir— Nehiy Bâbı
3-)
- Sadaka vermek. Farz olan zekâtla, sadaka-i fıtır ve müsafirper-verlik, cömertlik gibi şeyler bunda dahildir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Îmân
Konu: İman Şubelerinin Sayısını, Bunların En Üstün Ve En Aşağı Derecede Olanını; Utanmanın Faziletini Ve İmandan Olduğunu Beyam Bâbı