Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı
6774-)
Bana bu hadîsi Ebû Küreyb rivâyet etti. ki): Bize Hâlid b. Mahled, Muhammed b. Ca'fer'den, o da Alâ' b. Abdirrahman'dan bu isnadla bu hadisin mislini rivâyet etti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Hayvanlara Ve Başkalalarına Lanetin Yasak Edilmesi Bâbı
6775-)
Bana Süveyd b. Saîd rivâyet etti. ki): Bana Hafs b. Meysera, Zeyd b. Eslem'den naklen rivâyet etti ki: Abdü'l-Melik b. Mervan Ümmü Derdâ'ya kendinden bazı ev eşyası göndermiş. Gecelerden birinde Abdü'l-Melik geceden kalkarak hizmetçisini çağırmış. Galiba hizmetçisi yanına gelmekte gecikmiş de ona lanet etmiş. Sabah olunca Ümmü Derdâ ona: Bu gece hizmetçini çağırdığın vakit ona lanet ettiğini işittim, demiş. Ve sözüne şöyle devam etmiş: Ben Ebû'd-Derdâ'yı şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kıyâmet gününde ne şefî' olabilirler, ne de şehid!»"buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Hayvanlara Ve Başkalalarına Lanetin Yasak Edilmesi Bâbı
6776-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Gassân El-Mismaî ve Âsim b. Nadr Et-Teymî rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Mu'temir b. Süleyman rivâyet etti. H. İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. iki râvi Ma'mer'den, o da Zeyd b. Eslem'den naklen bu isnadda Hafs b. Meysera’nın hadîsi mânâsında rivâyette bulunmuşlardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Hayvanlara Ve Başkalalarına Lanetin Yasak Edilmesi Bâbı
6777-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Muâviye b. Hişâm, Hişâm b. Sa'd'dan, o da Zeyd b. Eşlem ile Ebû Hâzim'den, onlar da Ümmü Derdâ'dan, o da Ebû'd-Derdâ'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ki, lânetçiler kıyâmet gününde ne şehit olurlar, ne de şefî1!» buyururken işittim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Hayvanlara Ve Başkalalarına Lanetin Yasak Edilmesi Bâbı
6778-)
Bize Muhammed b. Abhad ile İbn Ebî Ömer rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Mervân (yani El-Fezârî) Yezid'den (ki bu zat İbn Keysan'dır), o da Ebû Hâzim'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Ya Resûlallah! Müşriklerin aleyhine dua et! denildi. lânetçi olarak gönderilmedim! Ben ancak ve ancak rahmet olarak gönderildim!» buyurdular, murad; İslâm'ı kavli ve ameliyle tasdik eden hâlis müslümandır. rivâyetler lânetden men etmekte ve onu âdet edinen kimsenin kıyâmet gününde şefi1 olmak, şehâdet etmek gibi güzel sıfatlara nail olamıyacaklarına delildirler. Çünkü duada lanetten murad Allah'ın rahmetinden uzaklaştırılmasıdır. Bu şekilde dua mü'minlerin ahlâkı olamaz. Allah'Teâlâ mü'minleri birbirlerine acımak, yardımda bulunmak sıfatlariyle vasıflandırmış; onları bir vücut gibi yaratmıştır, Mü'min kendisi için dinlediğini, din kardeşi için de isteyen kimsedir. Lanet duasında bulunan kimse ise din kardeşinin Allah'ın rahmetinden uzaklaştırılmasını ister ki; bu zıtlaşmanın ve birbirleriyle alâkayı kesmenin son noktasıdır. Bundan dolayıdır ki; sahih bir hadiste: lanet etmek, onu Öldürmek gibidir.» buyurulmuştur. Zira katil Öldürdüğü kimseyi sadece dünya menfaatlarından mahrum eder. Lânetçi ise, âhiret nimetlerinden ve Allah'ın rahmetinden mahrum bırakır. Görülüyor ki, laneti âdet edinenler kıyâmet gününde başkalarına şefaatçi ve şehîd olamıyacaklardır. Halbuki orada mü'minler günahkâr din kardeşlerine şefaat edeceklerdir. şehidden ne kastedildiği hususunda üç kavil vardır. Bunların en sahih ve meşhuruna göre lânetçiler kıyâmet gününde ümmetlere Peygamberlerinin tebligatta bulunduklarına şahitlik edemiyeceklerdir. kavle göre dünyada şâhid olarnıyacaklar; yani fasıklıklarından dolayı şâhidlikleri kabul edilmeyecektir. Üçüncü kavle göre Allah yolunda öldürülmek suretiyle şehid olamıyacaklardır. lânetçilerden murad; onu âdet edinip dâima söyleyenlerdir. Bir defa lanet eden kimse bu hükümde dâhil olmadığı gibi, şeriatın mubah kıldığı zâlimlere lanet, Yahûdilerle hıristiyanlara lanet; içkicüere, riba yiyenlere vesâireye lanet de bu hükümden hâricdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Hayvanlara Ve Başkalalarına Lanetin Yasak Edilmesi Bâbı
6779-)
Bize Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Cerîr, A'meş'den, o da Ebû'd-Duhâ'dan, o da Mesrûk'dan, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına iki adam girdi. Ve onunla ne olduğunu bilmediğim bir şey konuştular da gadablandırdılar. O da kendilerine lanet ve sitem etti. Çıktıkları vakit ben: Ya Resûlallah! Şu iki adamın kazandığı bayırdan kim bir şey kazanabilir, dedim ; o?» buyurdu. Sen onlara lanet ve sitem ettin! dedim. benim Rabbîme koştuğum şartı bilmiyor musun? Allahım! Ben ancak bir beşerim, müslümanlardan hangisine lanet veya sitem edersem bunu onun için bir zekât ve ecir kıl, dedim.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6780-)
Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. H. bunu Ali b. Hucur Es-Sa'dî ile İshâk b. İbrahim ve Ali b. Haşrem dahi hep birden İsâ b. Yûnus'dan (Ebû Muâviye ile İsa b. Yûnus) ikisi birden A'meş'den bu isnadla Cerîr'in hadîsi gibi rivâyette bulunmuşlardır. İsa'nın hadîsinde râvi: başbaşa kaldılar. O da kendilerine sitem ve lanet etti; onları dışarı çıkardı.» demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6781-)
Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivâyet etti. ki)': Bize babam rivâyet etti. ki): Bize A'meş, Ebû. Sâlih’den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ben ancak bir beşerim! İmdi müslümanlardan herhangi birine sitem eder, lanette bulunur veya dayak atarsam, bunu onun için bir zekât ve rahmet kıl!» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6782-)
Bize İbn Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize A'meş, Ebû Süfyân'dan, o da Câbir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti. Yalnız bunda: zekât ve ecir kil.» ibaresi vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6783-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. Bize İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize İsâ b. Yûnus haber verdi. Her iki râvi A'meş'den, Abdullah b. Nümeyr'in isnadiyle onun hadîsi gibi rivâyette bulunmuşlardır. Yalnız İsa'nın hadîsinde: «ve ecir» kelimesini Ebû Hüreyre rivâyetinde; «ve rahmet» kelimesini Câbir rivâyetinde zikretmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6784-)
Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Muğîra (yani İbn Abdirrahman El-Hizâmî) Ebû'z-Zinâd'dan, o da A'rac’dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Ben senden ahd-ü peyman alıyorum. Elbette bu ahdi bana bozmazsın. Ben ancak bir beşerim. İmdi mü'minlerden hangisine eziyet eder, söver; lanet eyler; döversem bunu onun için namaz, zekât ve kıyâmet gününde onu kendisiyle sana yaklaştıracağın bir ibâdet yap!» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6785-)
Bize bu hadîsi İbn Ebî Ömer rivâyet etti. ki): Bize Süfyân rivâyet etti. ki): Bize Ebû'z-Zinad bu isnadla bu hadîsin benzerini rivâyet etti. Yalnız o: demiştir. «Bu, Ebû Hüreyre'nin lügatidir. Kelime şeklindedir.» demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6786-)
Bana Süleyman b. Ma'bed rivâyet etti. ki): Bize Süleyman b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Hammad b. Zeyd, Eyyûb'dan, o da Abdurrahman El-A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bu hadîsin benzerini rivâyet etti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6787-)
Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti, ki): Bize Leys, Saîd b. Ebî Saîd'den, o da Nasrîlerin azatlısı Salim’den naklen rivâyet etti. ki): Ebû Hüreyre'yi şunu söylerken işittim: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: Muhammed ancak bir beşerdir. Beşerin kızdığı gibi kızar. Ben senden ahd-ü peyman aldım. Elbette onu bana bozmazsın. İmdi hangi mü'mine eziyet veya sitem ettim yahut dövdü isem, bunu onun için bir keffâret ve kıyâmet gününde onu kendisiyle sana yaklaştıracağın bir ibâdet kıl!» derken işittim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6788-)
Bana Harmele b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbnü Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihab'dan, naklen haber verdi. Bana Saîd b. Müseyyeb, Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi ki, Ebû Hüreyre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işitmiş: Herhangi bir mü'min kula sitem ettimse, bunu onun için kıyâmet gününde sana bir ibâdet yap!»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6789-)
Bana Züheyr b. Harb ile Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. Züheyr ki): Bize Ya'kub b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize İbn Şihâb'ın kardeşi oğlu, amcasından rivâyet etti. ki): Bana Said b. Müseyyeb, Ebû Hüreyre'den rivâyet etti. Şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: Ben senden ahd-ü peyman aldım. Elbette bunu bana bozmazsın, imdi herhangi bir mü'mine sitem ettim yahut dayak vurdumsa; kıyâmet gününde bunu onun için bir keffâret yap!» derken işittim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6790-)
Bana Harun b. Abdillah ile Haccâc b. Şâir rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Haccâc b. Muhammed rivâyet etti. ki): İbn Cüreyc şunu söyledi: Bana Ebû'z-Züîjeyr şunu söyledi ki: Câbir b. Abdillah'ı, şöyle derken işitmiş. Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şunu söylerken işittim: ancak bir beşerim. Ve ben Rabbim (azze ve celle)'ye müslüman-lardan herhangi bir kula sitem ettim veya sövdümse, bunun ona bir zekât ve ecir olmasını şart kostüm.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6791-)
Bu hadîsi bana İbn Ebî Halef rivâyet etti. ki): Bize IUvh rivâyet etti. H. bu hadîsi Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bize Ebû Asım rivâyet etti. râviler hep birden İbn Cüreyc'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6792-)
Bana Züheyr b. Harb ile Ebû Ma'n Er-Rakâşî rivâyet ettiler; Lâfız Züheyr'indir. (Dediler ki): Bize Ömer b. Yûnus rivâyet. etti. ki): Bize İkrime b. Ammar rivâyet etti. ki): Bize İshâk b. Ebi Talha rivâyet etti. ki): Bana Enes b. Mâlik rivâyet etti. ki): Ümmü Süleym'in yanında yetim bir kız vardı. Ümmü Süleym Enes'in annesidir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu yetim kızı görerek: sen misin? Hakîkaten büyümüşsün! Yaşın büyümesin!» dedi. Bunun üzerine yetim kız ağlayarak Ümmü Süleym'e döndü. Ümmü Süleym: Sana ne oldu ey kızcağız? diye sordu. Câriye: Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana yaşın büyümesin diye beddua etti. Şimdi artık benim yaşım ebediyen büyümeyecek. Yahut ömrüm uzamayacak! dedi. Süleym acele baş örtüsünü sarınarak hemen çıktı. Ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e rastladı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ,ona: yâ Ummü Süleym?» diye sordu. O da: Nehiyyallah! Sen benim yetim kızıma beddua mı ettin? dedi. «Neymiş o yâ Ummü Süleym?» buyurdular. Ümmü Süleym: Ona yaşı büyümesin ve ömrü uzamasın diye duâ ettiğini söyledi, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) güldü. Sonra şöyle buyurdular: Ummü Süleym! Bilmez misin kir benim Rabbime şartım vardır. Ben Rabbime şart koştum da, söyle dedim: Ben ancak bir beşerim. Beşerin razı olduğu gibi razı olur; beşerin kızdığı gibi kızarım. İmdi ümmetimden herhangi biri aleyhine hak etmediği halde duada bulunursam, bunu onun için bir temizlik suyu, bir zekât ve kıyâmet gününde onu kendisiyle Allah'a yaklaştıracak bir ibâdet yapmalısın, dedim.» Ma'n hadîsin üç yerinde de yetime kelimesini ismi tasgirle yü-teyyime okumuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6793-)
Bize Muhammed b. Müsennâ El-Anezî rivâyet etti. H. İbn Beşşâr da rivâyet etti. Lâfız İbn Müsennâ'nındır. (Dediler ki): Bize Ümeyye b. Hâlid rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Ebû Hamzate'l-Gassâb'dan, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Çocuklarla beraber oynuyordum. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi. Ben hemen bir kapının arkasına gizlendim, lerek avucuyla omuzlarımın arasına bir dokundu. Ve: bana Muâviye'yi çağır!» dedi. Ben derhal (gittim) o geldim. Ve: O yemek yiyor! dedim. Sonra bana tekrar: bana Muâviye'yi çağır!» dedi. Hemen (gittim) geldim. Ve: O yemek yiyor! dedim. Bunun üzerine: «Allah onun karnını doyurmasın!» buyurdular. Müsennâ dedi ki: Ümeyye'ye Hataenî ne demektir? diye sordum. Elinin içiyle bana bir vurdu, demektir cevâbını verdi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6794-)
Bana İshâk b. Mansûr rivâyet etti. ki): Bize Nadr b. Şümeyl haber verdi. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hamze haber verdi. ki): İbn Abbâs'ı şunu söylerken işittim: Çocuklarla beraber oynuyordum. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi. Ben hemen ondan gizlendim... Ve râvi yukarki hadîs gibi rivâyette bulunmuştur. rivâyetlerden Ebû Füreyre hadîsini Buhârî “Kitâbu'd-Deava'da tahrie etmiştir. rivâyetler Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ümmetine gösterdiği dikkat ve şefkati beyân etmektedirler. Rivâyetlerin umumundan anlaşılıyor ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bedduası lanet ve sitemi bunları haketmeyen bir kimseye yapılmışsa, o kimse için rahmet, keffâret ve zekât olur. Yoksa hak edenler için böyle bir şey mevzu bahis olamaz. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kâfirlerle münafıklara beddua etmiş, fakat bu onlara rahmet olmamıştır. Burada şu sual hatıra gelebilir. Bedduayı hak etmeyen kimseye Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) nasıl beddua eder? Bu suale ulemâ iki vecihle cevab vermişlerdir. Birinci veçhe göre bedduayı hak etmemekten murad kulun batında yani Allah ındinde onu haketmemiş olmasıdır. Zahire göre o kul bedduayı hak etmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şer'î bir emareye göre onun bedduayı hak ettiğine hüküm vermiştir. Çünkü o zahirle hüküm vermeye memurdur. Sırları bilen yalnız Allah'dır. İkinci veçhe göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in beddua etmesi, sitemde bulunması ve emsali şeyler kasten söylenmiş olmayıp, Arabların âdetine göre niyetsiz olarak dile gelen sözlerdir. Hazret-i Muâviye hakkında: onun karnını doyurmasın!» Yetim kıza: senin yaşını büyütmesin!» demesi hep bu kabildendir. Bunlardan duanın hakikati kastedilnıemiştir. Maamafih Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu sözlerden birinin icabet saatına rastlayarak kabul edileceğinden endişe duymuş ve Teâla Hazretlerine niyaz ederek bu sözlerin muhatabları hakkında rahmet, keffâret ve sevab olmasını dilemiştir. Şu da muhakkatır ki, Rsûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu gibi sözleri pek nadir söylemiştir. Kendisi kötü söz söylemez, kimseye lanet etmez, şahsı için kimseden intikam almazdı. Nitekim ashab Devs kabilesine beddua «etmesini istedikleri halde, o: Rab! Devs'e hidâyet ver!» diye dua etmiş. Kavmi kendisine nice eza ve cefalarda bulundukları halde: Kavmimi af buyur. Çünkü onlar bilmiyorlar!» diye niyazda bulunmuştu. ömür hakkında sinnin müteradifidir. Bunların ikisi de yaş mânâsına gelirler. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Hazret-iİbn Abbâs’in omuzları arasına dokunması ona mülâtefe ve şaka içindir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir Ve Rahmet Olacağı Bâbı
6795-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Mâlike EbûVZinâd'dan dinlediğim, onun da A'rac'dan, onun da Ebû Hüreyre’den naklen rivâyet etüiji 5u hadîsi okudum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): insanların en kötülerinden biri: Bir yüzle şunlara, bir yüzle bunlara gelen iki yüzlü kimsedir.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: İkiyüzlüyü Zem Ve Bu Yaptığının Haram Kılınması Bâbı:
6796-)
Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys rivâyet etti. H. Muhammed b. Rumh da rivâyet etti. ki): Bize Leys Yezid b. Ebî Habib'den, o da Irak b. Mâlik'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi ki; Ebû Hüreyre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken dinlemiş: insanların en kötüsü şunlara bir yüzle, bunlara da bir yüzle gelen iki yüzlü kimsedir.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: İkiyüzlüyü Zem Ve Bu Yaptığının Haram Kılınması Bâbı:
6797-)
Bana Harmele b. Yahya rivâyet etti. ki): Bana İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihab'dan naklen haber verdi, ki): Bana Saîd b. Müseyyeb, Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)... H.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: İkiyüzlüyü Zem Ve Bu Yaptığının Haram Kılınması Bâbı:
6798-)
Bana Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Cerîr, Umâra'dan, o da Ebû Zür'a'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): en kötülerinden bir yüzle şunlara, bir yüzle bunlara gelen iki yüzlüyü bulacaksınız.» buyurdular. hadîsin şerhi «Fadâili Sahabe» bahsinin «İnsanların en hayırlıları» Bâbında geçmişti. diyor ki: İki yüzlünün insanların en kötüsü olması hâli münafıkların hâline benzediği içindir. Çünkü iki yüzlü kimse yalanla-dolanla ona buna yaltaklık eder. İnsanlar arasına fesadlık sokar. Nevevî de: «İki yüzlü kimse her taifeye onu razı edecek şekilde gelir ve o tâifedenmiş gibi görünür. Onun bu yaptığı mahzı nifak yalan ve hiledir Fakat bunu iki taifeyi barıştırmak maksadiyle yapan kimse makbuldür. Övülür.» diyor.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: İkiyüzlüyü Zem Ve Bu Yaptığının Haram Kılınması Bâbı:
6799-)
Bana Harmele b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihab'dan naklen haber verdi. ki): Bana Humeyd b. Abdirrahman b. Avf haber verdi ki: Kendisine annesi Ümmü Gülsüm binti Ukbe b. Ebî Muayt haber vermiş. —Bu kadın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bey'at eden ilk muhacirlerdendir.— Ümmü Gülsüm, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken dinlemiş: insanların arasını bulan ve hayır söyleyip hayır tebliğ eden kimse değildir.» Şihâb ki: İnsanların söylediklerinden hiç bir şeyde yalana ruhsat verildiğini işitmedim. An«ak üç haslette müstesna! Harbde, insanların arasım bulmakta, kocanın karısına ve karısının kocasına söylediklerinde
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Yalanın Haram Kılınması Ve Mubah Olanını Beyan Babı
6800-)
Bize Amru'n-Nâkıd rivâyet etti. ki): Bize Yâkub b. İbrahim b. Sa'd rivâyet etti. ki): Bize babam, Sâlih'den rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Müslim b. Ubeydillah b. Abdillah b. Şihâl) bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etti. Yalnız Salih'in hadîsinde Yûnus'un İbn Şihâb'ın kavlini yaptığı gibi: «Ümmü Gülsüm dedi ki: İnsanların konuştukları şeylerden hiç birinde onun ruhsat verdiğini işitmedim. Yalnız Üç haslette müstesna!» cümlesi vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Yalanın Haram Kılınması Ve Mubah Olanını Beyan Babı
6801-)
Bize bu hadîsi yine Amru'n-Nâkıd rivâyet etti. ki): Bize İsmail b. İbramın rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer, Zübrî'den naklen bu isnadla «Hayr tebliğ eden...» sözüne kadar haber Verdi. Ondan sonrasını anmadı. ikisi Buhârî «Kitâbu's-Sulh»'da; Tirmizî «Kitâbu'l-Birr»'de: Nesâî «Siyer» ve «Işretü'n-Nisa» bahislerinde muhtelif râvilerden lahric etmişlerdir. Iyâz üç yerde yalan söylemenin bilittifak caiz olduğunu söylemiştir. Ancak bu yerlerde mubah olan yalandan murad ne olduğu ihtilaflıdır. Ulemâdan bir cemaata göre, bir maslahattan dolayı bu üç yerde yalan söylemek mutlak surette caizdir. Memnu yalan zararlı olandır. Bir zâlim, birinin yanında gizlenmekte olan kimseyi öldürmek İstese, nerede olduğunu bilmiyorum diyerek yalan söylemesi bilittifak vâcib olur. Diğer bior rakım ulemâya göre yalan söylemek hiç bir hususta caiz değildir. Onlarca üç yerde yalan söylemenin caiz olmasından murad; tevriyeli yani kapalı ve ihtimalli söz söylemektir, Meselâ: Bir adam karısına iyi bakacağını, ona şöyle şöyle elbise giydireceğini va'd eder de, kalbinden Allah takdir ettiyse yaparım, diye niyet eder. Bu bir tevriyedir. Dargın kimseleri barıştırmak için iki taraftan birbirlerine güzel sözler nakleder ve tevriye yapar. Harbde de aynı şekilde hareket eder. Düşmana giderek: Sizin en büyük kumandanınız öldü, der. Fakat bununla onun geçmişteki bir kumandanını niyet eder. Karı-kocanın birbirlerine yalan söylemelerine gelince: Bundan murad birbirlerine sevgi göstermeleri ve icrası lâzım gelmeyen şeyleri vadetmeleridir. Birbirlerine olan borçlarını vermemek yahut hakkı olmayan şeyleri birbirinden istemek gibi hususlarda yalan söylemeleri bilicmâ haramdır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Yalanın Haram Kılınması Ve Mubah Olanını Beyan Babı
6802-)
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. ki): Ebû İshâk'ı, Ebû'l-Ahvâs'dan, o da Abdullah b. Mes'ud'dan naklen rivâyet ederken dinledim. Abdullah Şöyle dedi: Gerçekten Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem): edin, size ahdin ne olduğunu söyleyeyim. O insanlar arasında alıp yürüyen koğuculuktur.» buyurdu. Ve gerçekten Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem): ki, kişi doğru söylemekte devam ederek nihayet doğrucu yazılır. Ve yalan söylemekte devam ederek nihayet yalancı yazılır.» buyurdular. yahut Idah: Koğuculuk ve yalancılık mânâlarına gelir. Ara bozmak için birinden diğerine lâf taşımaktır. Hadîs-i şerîfden murad: Size şiddetle haram kılınmış olan en çirkin yalancılığı haber vereyim, demektir. şerîf doğru söylemekte devam eden bir kimsenin nihayet Allah ındinde sıddîk yani doğrucu; yalan söylemekte devam edeninse nihayet yalancı diye tescil edileceğini bildirmektedir ki, bu iki zıddın dünyadaki mertebeleri düşünülürse, âhirette mahşer halkının huzurunda birinin ne kadar mes'ud, diğerinin ne derece rezil-rüsvay olacağı tasavvur edilebilir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Koğuculuğun Haram Kılınması Bâbı
6803-)
Bize Züheyr b. Harb ile Osman b. Ebî Şeybe ve Ishâk rivâyet ettiler. İsbâk: Ahberanâ; ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize Cerîr, Mansûr'dan, o da Ebû Vâil’den, o da Atdullah'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'. doğruluk hayra, hayır da cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye nihayet doğrucu yazılır. Yalancılık sapıklığa götürür. Şüphesiz sapıklık da cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye nihayet yalancı yazılır.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Yalanın Çirkinliği, Doğruluğun Güzelliği Ve Fazileti Bâbı
6804-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Hennad b. Seriy rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû’l-Ahvâs, Mansûr'dan, o da Ebû Vâil'den, o da Abdullah b. Mesûd'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) doğruluk hayırdır. Hayır da cennete götürür. Kul doğruluğu araya araya nihayet Allah ındinde doğrucu yazılır. Yalancılık da sapıklıktır. Şüphesiz sapıklık cehenneme götürür. Kul yalancılığı araya araya nihayet yazılır.» buyurdular. Ebî Şeybe kendi rivâyetinde: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den nakjen» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Yalanın Çirkinliği, Doğruluğun Güzelliği Ve Fazileti Bâbı
6805-)
Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye ile Veki' rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize A'meş rivâyet etti. H. Ebû Küreyb de rivâyet etti. ki) ; Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. ki): Bize A'meş, Şakîk'den, o da Abdullah'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dt-niş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): iltizam edin! Çünkü doğruluk hayra götürür. Hayır da cennete götürür. Kişi doğru söyleyip, doğruluğu araştıra araştıra nihayet Allah ındinde doğrucu yazılır. Yatandan sakının! Çünkü yalan sapıklığa götürür. Şüphesiz sapıklık da cehenneme götürür. Kişi yalan söyleyip, yalanı araştıra araştıra nihayet Allah ındinde yalancı yazılır.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Yalanın Çirkinliği, Doğruluğun Güzelliği Ve Fazileti Bâbı
6806-)
Bize Mincâb b. Haris Et-Temîmî rivâyet etti. ki): Bize İbn Müshîr haber verdi. H. İshâk b. İbrahim el-Hanzalî de rivâyet etti. ki): Bize İsâ b. Yûnus haber verdi. Her iki râvi A'meş'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır. İsa'nın hadîsinde: araştırır ve yalancılığı araştırır.» cümlelerim anmamıştır. İbn Müshir'in hadîsinde ise: Allah onu yazar...» cümlesi vardır. hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Edeb»'de tahric etmiştir. Hâlis amel-i sâlih demektir. Bu kelime bütün hayırlara şâmil cem'iyetli bir isimdir. Bazıları birrden murad cennet olduğunu söylemişlerdir. Doğruluktan ayrılmaktır. Günahlara dalmak mânâsına geldiğini söyleyenler de vardır. Bu kelime de bütün serlere şâmildir. Ve birrin zıddıdir. Kişinin doğrucu veya yalancı yazılmasından murad hüküm verilmesi ve kullara bildirilmesidir. şerif doğruluğu araştırmaya yani daima doğru söylemeye teşvik etmekte; yalancılıktan ve bu hususta müsamaha göstermekten sakındırmaktadır. Çünkü yalan hususunda müsamaha gösteren yavaş yavaş yalana alışır ve nihayet yalan söylemeyi âdet haline getirir. Ve yalancı damgasını alır. Doğru söylemeyi âdet edinen de Allahü teâla nezdinde doğrucu diye tescil edilir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Yalanın Çirkinliği, Doğruluğun Güzelliği Ve Fazileti Bâbı
6807-)
Bize Kuteybe b. Saîd ile Osman b. Ebî Şeybe rivâyet ettiler. Lâfız Kuteybe'nindir. (Dediler ki): Bize Cerîr, A'meş'den, o da İbrahim Et-Teymî'den, o da Haris b. Süveyd'den, o da Abdullah b. Mes'ud'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) rakûb kime dersiniz?» diye sordu. Biz: — Çocuğu doğmayana! cevâbını verdik. bu değildir. Lâkin rakûb çocuklarından hiç birini (kendinden önce) âhirete gondermeyendir.» buyurdu. pehlivan kime dersiniz?» diye sordu. Bir: Kendisini erkeklerin yenemediği kimseye! eevübını verdik. «O değildir. Lâkin pehlivan kızgınlık anında kendini tutan kimsedir.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Kızgınlık Ânında Kendini Tutan Kimsenin Fazileti Ve Kızgınlığın Ne İle Giderileceği Bâbı
6808-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Ktireyb rivâyet ettüer. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. H. İshak b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize İsâ b. Yûnus haber verdi. iki râvi A'meş'den bu isnadla bu hadisin manâsı gibi rivâyet etmişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Kızgınlık Ânında Kendini Tutan Kimsenin Fazileti Ve Kızgınlığın Ne İle Giderileceği Bâbı
6809-)
Bize Yahya b. Yahya ile Abdü’l-A'lâ b. Hammad rivâyet ettiler. İkisi de (Dediler ki): Mâlike İbn Şihâb'dan dinlediğim, onun da Saîd b. Müseyyeb'den, onun da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kavî kimse değildir. Kavî, ancak kızgınlık anında kendini tutan kimsedir.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Kızgınlık Ânında Kendini Tutan Kimsenin Fazileti Ve Kızgınlığın Ne İle Giderileceği Bâbı
6810-)
Bize Hâcib b. Velid rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Harb Zübeydî'den, o da Zührî'den naklen rivâyet etti. ki): Bana Humeyd b. Abdirrahman haber verdi ki: Ebû Hüreyre şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: kimse pehlivan değildir.» buyururken işittim. Ashâb: O halde kuvvetli kimdir ya Resûlallah? dediler. «Kızgınlık ânında kendini tutandır.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Kızgınlık Ânında Kendini Tutan Kimsenin Fazileti Ve Kızgınlığın Ne İle Giderileceği Bâbı
6811-)
JBize bu hadîsi Muhammed b. Râfi' ile Abd b. Humeyd de hep birden Abdurrezzak'dan rivâyet ettiler. ki): Bize Ma'mer haber verdi. H Abdullah b. Abdirrahman b. Behram dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû'l-Yeman haber verdi. ki): Bize Şuayb haber verdi. iki râvi Zührî'den, o da Humeyd b. Abdirrahman b. Avf'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. hadîsin Ebû Hüreyre rivâyetini Buhârî «Kitâbu’l-Edeb»'de; Nesâî «Kitâbu’l-Yevm ve'l-Leyle»'de tahric etmişlerdir. Esasen çocuğu yaşamayan mânâsına gelir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) rakûbu çocukları ölen ve mahzun olan mânâsına alıyorsunuz. Ama rakûb bu değil, bilâkis kendi sağlığında çocuklarından hiç biri ölmeyen ve evlât acısına katlanıp sevab kazanamayan kimsedir. Sİz pehlivanı da kuvvetli kimseden ibaret biliyorsunuz. Halbuki şer'an pehlivan bu değil, kızdığı zaman kendini tutan kimsedir, övülecek faziletli pehlivan işte budur.» demek istemiştir. şerif evlâdı ölüp de acısına katlanmanın ve sabretmenin faziletine delildir. Yine bu hadîs evlenmenin faziletine kail olan Hanefîler'le bazı Şâfiîler'in mezheblerine zınınen delâlet etmektedir. zaman kendini tutmak, öfkesini belli etmemek dahi bu hadîsin delâlet ettiği hükümler cümle sin dendir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Kızgınlık Ânında Kendini Tutan Kimsenin Fazileti Ve Kızgınlığın Ne İle Giderileceği Bâbı
6812-)
Bize Yahya b. Yahya ile Muhammed b. Alâ' rivâyet ettiler. Yahya: Abberanâ; İbn Ala' ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Adiy b. Sâbit'den, o da Süleyman b. Sürad'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): İki adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzurunda sövüştüler de birinin gözleri kızarmağa ve şahdamarları şişmeye başladı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bir kelime biliyorum ki, (bu adam) onu söylese, bu hâl ondan giderdi. (Bu kelime) Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (kelimesidir).» buyurdu. Bunun üzerine o adam: Yoksa bende bir delilik mi görüyorsun? dedi. Alâ': «Bunun üzerine yoksa tende delilik mi görüyorsun?» dedi. Adamı zikretmedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Kızgınlık Ânında Kendini Tutan Kimsenin Fazileti Ve Kızgınlığın Ne İle Giderileceği Bâbı
6813-)
Bize Nasr b. Ali El-Cehdamî rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. ki): A'meş'i şunu söylerken İşittim. Ben Adiy b. Sabît'i şöyle derken dinledim: Bize Süleyman b. Sürad rivâyet etti. ki) ; İki adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzurunda sövüştüler de biri kızmağa ve yüzü kızarmaya başladı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona bakarak: bir kelime biliyorum ki, onu söylemiş olsa bu hal kendisinden giderdi. (Bu kelime) Koğulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (kelimesidir),» buyurdular. Derken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i dinleyenlerden biri kalkarak o adamın yanına gitti. Ve: Az evvel Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ne söylediğini biliyor musun? bir kelime biliyorum ki, onu söylese bu hâl ondan giderdi. (Bu kelime) Koğulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (kelimesidir).» buyurdu, dedi. Bunun üzerine o adam: Sen beni deli mi görüyorsun? dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Kızgınlık Ânında Kendini Tutan Kimsenin Fazileti Ve Kızgınlığın Ne İle Giderileceği Bâbı
6814-)
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe de rivâyet etti. ki) ; Bize Hafs b. Gıyas, A'meş'den bu isnadla rivâyette bulundu. hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Edeb»'in birkaç yerinde tahric etmiştir. gözleri kızaran adamın: »Yoksa sen bende delilik mi görüyorsun?» demesi din namına bir şey bilmediğini ve şeriatın nurlarından hissemend olamadığını gösterir. O istiazenin delilere mahsûs olduğunu sanmış; kızgınlığın şeytanın tesiriyle meydana gelen bir hal olduğunu biîmemiştir. Bu adamın münafıklardan yahut kaba saba bedevilerden olması muhtemeldir. Kızgınlık şeytanın tesiriyle meydana geldiği içindir ki, kızan kimse İtidalini kaybeder. Bâtıl şeyler söylemeye ve çirkin işler yapmaya başlar. Karşısındakine buğz ve kin besler. Bundan dolayıdır ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisinden hayırlı bir tavsiye isteyen zâta «Kızma!» diye tavsiyede bulunmuş; o zat talebini tekrarladıkça kendisi de bu sözü tekrarlamıştır. Bu gösterir ki, kızmanın meisedeti büyük, doğuracağı neticeler vahimdir. şerîf dünyevî bir sebepten dolayı kızan bir kimsenin Eûzü çekerek Allah'a sığınması gerektiğine ve bunun gadabı söndürmeye sebep olacağına delildir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Kızgınlık Ânında Kendini Tutan Kimsenin Fazileti Ve Kızgınlığın Ne İle Giderileceği Bâbı
6815-)
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Yûnus b. Muhammed, Hammad b. Seleme'den, o da Sâbit'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: cennette Âdem’e suret verdiği vakit, onu dilediği kadar terketti. Bunun üzerine İblis onun ne olduğunu görmek için etrafında dolaşmaya başladı. Onu içi kof görünce bildi ki, kendine Mâlik olamıyacak bir şekilde yaratılmıştır.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: İnsanın Kendine Malik Olamıyacak Şekilde Yaratılmış Olması Bâbı
6816-)
Bize Ebû Bekr fe. Nâfi' rivâyet etti. ki): Bize Behz rivâyet etti. ki): Bize Hammad bu İsnadla bu hadîsin benzerim rivâyet etti. Cevü yani karnı olan demektir. Bazıları içi kof mânâsına geldiğini söylemişlerdir. Şeytan Hazret-i Âdem'in karınlı yahut içi kof yaratıldığını görünce, onun yalnız başına kendine Mâlik olamayacağını, şehvetlerinin Önüne geçemiyeceğini, bu hususta mutlaka doğruyu gösterecek birine muhtaç olacağını anlamıştır. Bundan murad Âdem (aleyhisselâm)’in kendisi değil Benî Âdem'in cinsidir. Bazıları kendine Mâlik ola-mıyacağı sözünden, kızdığı vakit kendini tutamayacağı mânâsım çıkarmış. Bir takımları da bundan murad; şeytanın vesveselerini def edememesi olduğunu söylemişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: İnsanın Kendine Malik Olamıyacak Şekilde Yaratılmış Olması Bâbı
6817-)
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti. ki): Bize Muğîra (yani El-Hızârnî) Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kardeşiyle kavga ettiği vakit yüze vurmaktan sakınsın.»buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Yüze Vurmanın Yasak Edilmesi Bâbı
6818-)
Bize bu hadîsi Amru'n-Nâkıd ile Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Ebû'z-Zinad'dan bu isnadla rivâyel etti. Ve: vurduğu vakit,..» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Yüze Vurmanın Yasak Edilmesi Bâbı
6819-)
Bize Şeybân b. Ferrûh rivâyet etti. ki): Bize Ebû Avâne, Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti: kardeşiyle kavga ederse, yüzden sakınsın!»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Yüze Vurmanın Yasak Edilmesi Bâbı
6820-)
Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberî rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be Katâde'den rivâyet etti. O da Ebû Eyyûb'u, Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ederken dinlemiş, Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kardeşiyle kavga ederse, sakın yüze vurmasın!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Yüze Vurmanın Yasak Edilmesi Bâbı
6821-)
Bize Nasr b. Ali El-Cehdamî rivâyet etti. ki): Bana babam rivâyet etti. ki): Bize Müsennâ rivâyet etti. H. Band İMuhammed b. Hatim de rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman b. Mehdi, Müsennâ b. Saîd'den, o da Katâde'den, o da Ebû Eyyûb'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu demiş. İbn Hâtim'in hadîsinde ise Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen ibaresi vardır: kardeşiyle kavga ederse yüzden kaçınsın! Çünkü Allah Âdem'i kendi suretinde yaratmıştır.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Yüze Vurmanın Yasak Edilmesi Bâbı
6822-)
Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti. ki): Bana AbdÜ's-Samed rivâyet etti. ki): Bize Hemmam rivâyet etti. ki): Bize Katâde, Yahya b. Mâlik El-Merâğî'den (bu zât Ebû Eyyûb'-dur), o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kardeşiyle kavga ederse yüzden kaçınsın!» buyurmuşlar. hadîsi Buhârî «Kitâtu’l-Itk»'da tahric etmiştir. hadîsler bir insanı döverken yüzüne vurmaktan sarahaten nehy etmektedirler. Nehyin zahiri yüze vurmanın haram olduğunu gösterir. Bu nehyin sebebi; yüz, insanın-güzelliklerini toplayan bir uzuv olmasıdır. Ona vurmak noksanlığına veya çirkinleşmesine sebep olabilir. Çünkü yüz açıktır. Korunması mümkün değildir. Kocanın karısını veya çocuğunu yahut kölesini terbiye için dövmesi hükümde dahildir. Yüze vurmaktan sakınması gerekir. Allah Âdem'i kendi suretinde yaratmıştır...» cümlesi sıfat ha-dîsletindendir. Bu hadîslerin hükmünü iman bahsinde görmüştük. Hulasaten burada da arzedelim ki, ulemadan bazılarına göre cümledeki zamir dövülen kimseye aittir. Bu takdirde mânâ: Allah Âdem'i Âdem suretinde yaratmıştır, demek olur. Bir takımları zamirin Allah'a râci olduğunu söylemişlerdir. Çünkü hadîsin bazı tariklerinde: teâlâ Âdem'i Rahmanın suretinde yaratmıştır.» denilmiştir. Bu rivâyete bakarak ulemâdan bazıları: «Biz bu cümlenin hak olduğuna iti-kâd eder; te'vîlinden kaçınırız. Cümlenin zahiri mânâsı murad değildir. Onun kendine lâyık bir mânâsı vardır.» demişlerdir. Selefin mezhebi budur. En doğru ihtiyat yolu da budur. Bir takımlarına göre İse Allahü teâlâ'nın tenzihine lâyık şekilde te'vil olunur. Mazirî'nin beyânına göre İbn Kuteybe bu hadîsi zahirî mânâsı üzerine ele almış ve ; «Allahü teâlâ’nın sureti vardır. Fakat başka suretler gibi değildir.» demişse de, bu mütalâa'hata ve fasittir. Çünkü suret terkibi ifâde eder. Mürek-keb olan her şey ise hâdisdir. Allahü teâlâ hadis değildir. Binâenaleyh mürekkeb ve musavver de değildir. İbnü Kuteybe'nin sözü: «Allah cisimdir. Ama başka cisimler gibi değildir.» diyen Mücessime fırkasının bâtıl sözüne benzer. Cümledeki zamirin Allah'a izafe edilmesi teşrif ve ihtisas içindir. Nitekim Nâkatullah ve Beytullah gibi terkiblerde de hüküm budur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: Yüze Vurmanın Yasak Edilmesi Bâbı
6823-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Hafs b. Gıyâs, Hişam b. Urve'den, o da babasından, o da Hişam b. Hakim b. Hizam'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Hişam Şam'da bir takım İnîRtılann yanına uğradı ki, güneşe karşı dikilmişler; başlarının tilerine de zeytinyağı dökülmüştü. Bu ne? diye sordu. Vergi için azab olunuyorlar! denildi. Bunun üzerine: Bîri bakın, Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Şüphesiz ki, Allah dünyada azab edenleri azab edecektir.», buyururken işittim, dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, İyilik, Sile Ve Âdâb
Konu: İnsanlara Haksız Yere Azab Eden Kimseye Şiddetli Tehdid Bâbı