Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

4416-) Bize İbn Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kimse bir memlûktaki hissesini âzâd ederse, kölenin kıymetine yetecek malı bulunduğu takdirde, bütününün âzâdı onun üzerinedir. Şayet malı yoksa, köleden âzâd olan miktar âzâd olmuştur.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Bir Kimsenin Bir Köledeki Hissesini Azad Etmesi Bâbı
4417-) Bize Şeybân b. Ferrûh rivâyet etti. ki): Bize Cerîr b. Hazim, Abdullah b. Ömer'in âzâdlısı Nâfi'den, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyet etti. ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kimse bir köledeki hissesini âzâd eder de, kölenin kıymetine yetecek kadar malı bulunursa o kimse nâmına âdil kıymet biçilir. Aksi takdirde köleden âzâd olan miktar âzâd olmuştur.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Bir Kimsenin Bir Köledeki Hissesini Azad Etmesi Bâbı
4418-) Bize Kuteybe b. Saîd ile Muhammed b. Rumh, Leys b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. H. Muhammed b. El-Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Ab-dulvehhâb rivâyet etti. ki): Ben Yahya b. Saîd'den dinledim. H. Ebû'r-Babî' ile Ebû Kâmil dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hammâd —ki İbn Zeyd'dir— rivâyet etti. H. Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize İsmail —yani İbn Uleyye— rivâyet etti. Bunların ikisi de Eyyûb'dan rivâyet etmişlerdir. H. İshâk b. Mansûr dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdurrazzâk, İbn Cüreyc'den naklen haber verdi. ki): Bana İsmail b. Ümeyye haber verdi. EL Muhammed b. Râfi' de rivâyet etti. ki): Bize İbn Ebî Füdeyk, İbn Ebî Zi'b'den rivâyet etti. H. Harun b. Saîd El-Eyli dahi rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Üsâme —yani İbn Zeyd— haber verdi. râvilerin hepsi Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Nebî (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsi rivâyet etmişlerdir. Bunların hadîsinde «Şayet malı yoksa, köleden âzâd olan mikdâr âzâd olmuştur.» cümlesi yoktur. Yalnız Eyyûb'la Yahya b. Saîd'in hadîsi müstesna! Onlar bu cümleyi hadiste zikretmişler; fakat: «Bu, hadîsten bir şey midir, yoksa onu Nâfi' kendinden mi söylemiştir, bilmiyoruz!» demişlerdir. râvilerin Leys b. Sa'd'dan maada hiç birinin rivâyetinde: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den dinledim.» cümlesi yoktur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Bir Kimsenin Bir Köledeki Hissesini Azad Etmesi Bâbı
4419-) Bize Amru'n-Nâkıd ile İbn Ebî Ömer ikisi birden İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. İbn Ebî Ömer dedi ki Bize Süfyân b. Uyeyne, Amr'dan, o da Salim b. Abdillâh'dan, o da babasından naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kimse bir başkası ile aralarında (ortak mal) olan bir köleyi âzâd ederse o kimsenin üzerine malında, eksik ziyâde olmamak şartı ile, âdil kıymet biçilir. Sonra eğer zenginse, köle malından âzâd olur.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Bir Kimsenin Bir Köledeki Hissesini Azad Etmesi Bâbı
4420-) Bize Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bize Abdurrazzâk rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Sâtim’den, o da İbn Ömer'den naklen haber verdi ki, Peygamber: kimse bir köledeki hissesini âzâd ederse, kalanı, kölenin kıymetine yetecek kadar malı olmak şartı ile malından âzâd olur.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Bir Kimsenin Bir Köledeki Hissesini Azad Etmesi Bâbı
4421-) Bize Muhammed b. El-Müsennâ ile Muhammed b. Beş-şar rivâyet ettiler. Lâfız İbn'l-Müsennâ'nındir. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Katade'den, o da Nadir b. Enes'den, o da Beşîr b. Nehîk'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. kişi arasında (ortak mal) olup da birinin âzâd ettiği memlûk hakkında: « (Diğeri) öder!» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Bir Kimsenin Bir Köledeki Hissesini Azad Etmesi Bâbı
4422-) Bize bu hadîsi Ubeydullah b. Muâz da rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be bu isnâdla rivâyet etti. kimse bir memlûkten bir hisse âzâd ederse o memlûk onun malından âzâd olur.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Bir Kimsenin Bir Köledeki Hissesini Azad Etmesi Bâbı
4423-) Bana Amru'n-Nâkıd da rivâyet etti. ki): Bize İsmail b. İbrahim, İbn Ebî Arûbe'den, o da Katâde'den, o da Nadr b. Enes'den, o da Beşîr b. Nehîk'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. kimse bir köledeki hissesini âzâd ederse, malı olduğu takdirde kölenin kurtuluşu onun malındandir. Malı yoksa, köleyi meşakkat vermemek şartı ile köle çalışıp kazandırılır.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Bir Kimsenin Bir Köledeki Hissesini Azad Etmesi Bâbı
4424-) Bize bu hadîsi Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Aliy b. Mushir ile Muhammed b. Bişr rivâyet ettiler. H. İshâk b. İbrahim ile Aliy b. Haşrem dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Îsâ b. Yûnus haber verdi. râvilerin hepsi İbn Ebi Arûbe'den bu isnâdla rivâyette bulunmuşlardır, isa'nın hadîsinde: âzâd etmeyenin hissesinde meşakkat vermemek şartı ile çalışıp kazandırılır.» cümlesi vardır. hadîsler «Itk» bahsinde geçti. İmâm «Bunlar Itk bahsinde bütün tarîkleri ile îzâh edilerek geçmiştir. Müslim'in âdeti Mlâfına —tekrara hacet yokken— onları burada tekrarına şaşılır!..» diyor.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Bir Kimsenin Bir Köledeki Hissesini Azad Etmesi Bâbı
4425-) Bize Aliy b. Hucr Es-Sa'dî ile Ebû Bekir b. Ebi Şeybe ve Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmail —ki İbn Uleyye'dir— Eyyûb'dan, o da Ebû Kılâbe'den, o da Ebû'l-Mühelleb'den, o da Imrân b. Husayn'dan naklen rivâyet etti ki, bir adam ölürken altı memlûkünü âzâd etmiş. Bunlardan başka malı yokmuş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) köleleri çağırarak üçte birer olmak üzere taksim etmiş; sonra aralarında kura çektirerek ikisini âzâd etmiş; dördünü köle olarak bırakmış. Adam hakkında da ağır söz söylemiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Bir Kimsenin Bir Köledeki Hissesini Azad Etmesi Bâbı
4426-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Hammâd rivâyet etti. H. İshale b. İbrahim ile İbn Ebî Ömer de Sekafî'den rivâyet ettiler. Her iki râvi Eyyûb'dan bu isnâdla rivâyette bulunmuşlardır. Ham. mâd'ın hadîsi, İbn Uleyye'nin rivâyeti gibidir. Sekafî'ye gelince: Onun hadîsinde: bir adam ölürken vasiyyet ederek altı memlûk âzâd eyledi.» cümlesi vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Bir Kimsenin Bir Köledeki Hissesini Azad Etmesi Bâbı
4427-) Bize Muhammed b. Minhâl Ed-Darîr ile Ahmed b. Abde de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Yezîd b. Zürey' rivâyet etü. ki): Bişâm b. Hassan, Muhammed b. Sîrîn'den, o da Imrân b. Husayn'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen İbn Uleyye ile Hammâd hadîsi gibi rivâyette bulundular. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ölen zât hakkında ağır söz söylemesi, onun bu yaptığını beğenmediği içindir. Rivâyetlerin birinde bu ağır konuşma tefsir edilmiş; Resûlülluh (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: bunun cenaze namazını kılmazdık!..» buyurduğu bildirilmiştir. Bundan murâd yalnız kendisinin iştirak etmek istemediğini beyândır; yoksa namazı hiç kılınmaz demek değildir. şerif «Köle âzâdı gibi hususâtta kur'aya baş vurulur.» diyen İmâm Mâlik, Şafiî, Ahmed b. Han bel, İshâk, Davûd-u Zahirî ve İbn Cer îr'in delilleridir. Onlara göre ölüm döşeğinde olan bir kimse kölelerini âzâd etse yahut bu hususta vasiyette bulunsa, aralarında kur'a çekilerek üçte biri âzâd olur. A'zam, Şa'bi, İbrahim Nehaî, Kâdî Şüreyh, Saîd b. El-Meseyyeb ve Hasan-ı Basrî'ye göre kur'a caiz değildir. Her köleden söylenen mikdâr âzâd olur; bütünü âzâd olmak köleler çalışıp kazanmaya sevk edilirler. Hişam b. Hassan rivâyeti sebebi ile Dafirekutnî, İmâm Müslim'e itirazda bulunmuş: «Söylendiğine göre bu hadîsin rivâyet silsilesindeki Muhammed b. Şîrîn onu Imrân'dan değil, Hâlid El-Hazzâ'dan dinlemiştir...» demişse de Nevevî bu itirazı reddetmiş ve şunları söylemiştir: «Bunda İbn Şîrîn'in Imrân'dan işitmediğine dair sarahat yoktur; işitmediği sabit'olsa bile bu, hadîsin sıhhatine dokunmaz; İmâm Müslim'e de bu hususta bir muâhaze teveccüh etmez. Çünkü Müslim onu ancak —açık olan sahih tarîklerini zikrettikten sonra— mütabaat için getirmiştir...»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Bir Kimsenin Bir Köledeki Hissesini Azad Etmesi Bâbı
4428-) Bize Ebû'r-Rabî' Süleyman b. Dâvûd El-Atekî rivâyet etti. ki): Bize Hanunâd (yani İbn Zeyd) Amr b. Dinar'dan, o da Câbir b. Abdillâh'dan naklen rivâyet etti ki, Ensârdan bir zât bir kölesini müdebber olarak azâd etmiş. Ondan başka malı yokmuş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu duymuş ve: köleyi benden kim satın alacak?» demiş. Bunun üzerine onu Nuaym b. Abdillâh sekiz yüz dirheme satın alarak parayı kendisine vermiş, Amr demiş ki: «Câbir'den dinledim: Kıbtî bir köle idi; geçen sene vefat etti, diyordu.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Müdebberi Satmanın Cevazı Bâbı
4429-) Bize bu hadîsi Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahîm de İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. Ebû Bekir: Bize Süfyân b. Uyeyne rivâyet etti; dedi, demiş ki: Amr, Câbir'i şunu söylerken işitmiş: Ensârdan bir zât, bir kölesini müdebber olarak âzâd etti. Ondan başka malı yoktu. Müteakiben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu sattı. ki: «Onu İbn Nahhâm satın aldı. Kıbtî bir köle idi. Geçen sene İbn Zübeyr'in valiliği zamanında öldü.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Müdebberi Satmanın Cevazı Bâbı
4430-) Bize Küteybe b. Saîd ile İbn Rumh, Leys b. Sa'd'dan, o da Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den müdebber hakkında, Hammâd'ın Amr b. Dinar'dan rivâyet ettiği hadis gibi rivâyette bulundular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Müdebberi Satmanın Cevazı Bâbı
4431-) Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki) Bize Mugire (yani El-Hizâmî) Abdülmecîd b. Süheyl'den, o da Atâ' b. Ebi Rabâh'dan, o da Câbir b. Abdillâh'dan naklen rivâyet etti. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Müdebberi Satmanın Cevazı Bâbı
4432-) Bana Abdullah b. Hâşim de rivâyet etti. ki): Bize Yahya (yani İbn Saîd), Hüseyn b. Zekvân El-Muallim'den rivâyet etti. ki): Bana Atâ’ Câbir'den rivâyet etti. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Müdebberi Satmanın Cevazı Bâbı
4433-) Bana Ebû Gassân El-Mismaî de rivâyet etti. ki): Bize Muaz rivâyet etti. ki): Bana babam, Matar'dan, o da Atâ' b. Ebî Rabâh ile Ebû'z-Zübeyr ve Amr b. Dinar'dan naklen rivâyet etti ki, Cabir b. Abdillâh, müdebberin satılması hakkında kendilerine hadîs rivâyet etmiş. râvilerin hepsi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'fakat Yiyerek Hammâd ile İbn Uyeyne'nin, Amr'dan rivâyet ettikleri hadis gibi rivâyette bulunmuşlardır. hadîsi Buhârî «Keffârât» ve «İkrah» bahislerinde tahrîc etmiştir. «Ben öldükten sonra hür ol!» diyerek âzâd edilen köledir. Bu şekilde köle âzâd etmeye «tedbir» denilir. Köle ölümden sonra hür olduğu için ona bu isim verilmiştir. şerifte zikredilen Ensar! Ebû Mezkûr; müdebber olarak âzâd edilen kölenin ismi de Ya'kûb'dur. satılıp satılamayacağı hususunda ulemâ ihtilâf etmişlerdir. İmâm A'zam, Mâlik, cumhûr-u ulemâ ve selefin umumu müdebberin satılamayacağına kaildirler. Onlara göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in burada bahsi geçen köleyi satması, sahibi borçlu öldüğü İçindir. Nitekim Nesa! ile Darekutnî’nin bir rivâyetinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: borcunu öde!» buyurduğu bildirilmiştir. İmâm Şafiî ile diğer bir takım ulemâ bu hadîsle istidlal ederek: «Sahibi ölmeden müdebberin satılması caizdir.» demişlerdir. Bu kavil Hazret-i Âişe, Tâvûs, Atâ', Hasan-ı Basrî, Mücehid, İmâm Ahmed , İshâk, Ebü Sevr ve Dâvûd-u Zahirî'den de rivâyet olunmuştur. sahîh bir muamele olduğunda ise bütün ulemâ müttefiktir. bir rivâyetinde: Ibnİ Nahhâm satın aldı.» denilmişse de ulemâ bunun hatâ olduğunu söylemişlerdir. Doğrusu satm alan Nahhâm'dır. Bu zâtın ismi Nuaym olup Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): gecesi cennete girdim- ve orada Nuavm'in öksürüğünü işittim.» buyurduğu için kendisine Nahhâm denilmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yeminler
Konu: Müdebberi Satmanın Cevazı Bâbı
4434-) Bize Knteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys, Yahya'dan —ki İbn Saîd'dir— o da Büşeyr b. Yesâr'dan, o da Sehl b. Ebû Hasıne'den (Yahya: Zannederim bir de Râfi' b. Hadîc'den naklen dedi, demiş) rivâyet etti ki, Sehl ile Râfi' şunu söylemişler: b. Sehl b. Zeyd ile Muhayyisa b. Mes'ûd b. Zeyd sefere çıktılar. Hayber'e vardıklarında oradaki bazı şeylerin içinde ayrıldılar. Sonra Muhayyisa ansızın Abdullah b. Sehl'i maktul olarak buldu ve onu defnetti. Bundan sonra Huveyyişa b. Mes'ûd ve Abdurrahmân b. Sehl İle birlikte Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldi. Bu Abdurrahmân cemaatin en küçüğü idi. Abdurrahmân iki arkadaşından önce konuşmağa davrandı. Fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): fanı!» (Yani yaşça senden büyüğüne riâyet et!) buyurdu. O da sustu; ve arkadaşları konuştular. O da onlarla birlikte konuştu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e Abdullah b. Senlin öldürüldüğünü anlattılar. Bunun üzerine onlara: yemîn verebilir misiniz ki, arkadaşınızı (yahut katilinizi) hak edesiniz?» buyurdu. Onlar: Görmediğimiz hâlde nasıl yemîn ederiz! dediler. ise Yahûdiler sizi elli yeminle tebrie etsinler mi?» buyurdu. Kâfir bir kavmin yeminlerini biz nasıl kabul edelim! dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu görünce onun diyetini kendisi verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kasame Bâbı
4435-) Bana Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîr! de rivâyet etti. ki): Bize Hammâd b. Zeyd rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Said, Büşeyr b. Yesâr'dan, o da Sehl b. Ebî Hasıne ile Râfi' b. Hadîc’den naklen rivâyet etti ki, Muhayyisa b. Mes'ûd ile Abdullah b. Sehl Hayber tarafına doğru gitmişler ve hurmalıkta ayrılmışlar. Az sonra Abdullah b. Sehl Öldürülmüş. Onlar Yahûdileri itham etmişler. Derken (ölenin) kardeşi Abdur rahman'la amcasının iki oğlu Huveyyisa ve Muheyyisa Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelmişler. Abdurrahman onlardan daha küçük olduğu halde kardeşinin başına gelen musibet hususunda konuşmuş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): büyük bil!» Yahut «Büyük olan söze başlasın!» buyurmuşlar; ve Huveyyisa ile Muheyyisa arkadaşlarının musibeti hakkında konuşmuşlar. (sallallahü aleyhi ve sellem)»: elli kişi, onlardan bir adam aleyhine yemîn eder; ve adam tamamı ile size verilir.» buyurmuş. Onlar: Görmediğimiz bir iş!.. Nasıl yemîn ederiz!., demişler. ise Yahûdiler sizi kendilerinden elli kişinin yeminleri ile tebrie ederler.» buyurmuş. Yâ Resûlallah, bunlar kâfir bir kavimdir... demişler. diyor ki: Artık Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun diyetini kendinden verdi. şunu söylemiş: «Sonra bir gün onlarm deve ağılma girdim de o develerden bir dişi deve ayağı ile beni bir tepti!..» bunu, yahut bunun benzerini söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kasame Bâbı
4436-) Bize yine Kavârîrî rivâyet etti. ki): Bize Bişr b. Mufeddal rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd, Büşeyr b. Yesâr'dan, o da Sehl b. Ebî Hasıne'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bunun benzerini rivâyet etti. hadisinde: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun diyetini kendinden verdi.» demiş; «Beni bir dişi deve tepdi.» cümlesini söylememiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kasame Bâbı
4437-) Bize Amru'n-Nâkıd rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne rivâyet etti. H. Muhammed b. El-Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Abdülvehhâb (yani Sekafi) rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Yahya b. Saîd’den, o da Büşeyr b. Yesâr'dan, o da Sehl b. Ebî Hasıne'den, yukarıkilerin hadisi gibi rivâyette bulunmuşlardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kasame Bâbı
4438-) Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'radb rivâyet etti. ki): Bize Süleyman b. Bilâl, Yahya b. Saîd'den, o da Büşeyr b. Yesâr'dan naklen rivâyet etti ki, Abdullah b. Sehl b. Zeyd ile Muheyyisa b. Mes'ûd b. Zeyd —ki ikisi de evvelâ Ensar'dan sonra Benî Hâdisedendirler— Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ı&manınfa Hayl O zaman Hayber banş hâlinde olup ahâlisi Yahûdilermiş. Doslu-a "tarifelim görmek üzere birbirlerinden ayrılmışlar. Az sonra Abdullah b. Sehl öldürülmüş; ve bir kuyuda ölü olarak bulunmuş. Arkadaşı onu defnetmiş. Sonra Medine'ye gelmiş. Müteakiben maktulün kardeşi Abdurrahmân b. Sehl, Muheyyisa ve Huveyyisa gidip Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e, Abdullah'ın başına geleni ve Öldürüldüğü yeri anlatmışlar. —ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ashabına yetişenlerden rivâyet eden odur— onlara şöyle buyurduğunu söylemiştir: adede yemîn verir; katilinizi (yahut arkadaşınızı) hak edersiniz.» Yâ Resûlallah, ne orada bulunduk, ne de gördük!» demişler. şunu da söylemiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ise Yahûdiler sizi elli kişi İle tebrie ederler!» buyurmuş. onlar: Yâ Resûlallah, kâfir bir kavmin yeminlerini biz nasıl kabul ederiz! demişler. bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in onan diyetini kendinden verdiğini söylemiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kasame Bâbı
4439-) Bize Yahya b. Yahya da rivâyet etti. ki: Bize Huşeym, Yahya b. Saîd'den, o da Büşeyr b. Yesâr'dan naklen haber verdi ki, Ensâr’dan Benî Harise kabilesinden Abdullah b. Sehl b. Zeyd denilen bir zât, Muheyyîsa b. Mes'ûd b. Zeyd nâmı verilen amcan oğlu ile birlikte gitmişler...» hadisi «Ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun diyetini kendinden verdi.» cümlesine kadar, Leysin hadisi gibi rivâyet etmiştir. Yahya ki): Bana Büşeyr b. Yesâr da rivâyet etti. ki): Bana Sehl b. Ebî Hasıne haber, verdi. ki): «Gerçekten beni o diyet develerinden bir deve ağılda tepti.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kasame Bâbı
4440-) Bize Muhammed b. Abdillâh b. NÜmeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Saîd b. Ubeyd rivâyet etti. ki): Bize Büşeyr b. Yesâr El-Ensâri, Sehl b. Ebî Hasınete'l-Ensâri’den naklen rivâyet etti, ki ona: Kendilerinden birkaç kişinin Hayber'e gittiklerini, orada birbirlerinden ayrıldıklarını, kendilerinden birini Ölü olarak bulduklarını haber vermiş... ve hadisi nakletmiştir. O bu hadiste şunu da söylemiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem), onun kanını heder etmeyi doğru bulmadı da ona diyet olarak sadaka develerinden yüz deve verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kasame Bâbı
4441-) Bana İshâk b. Mansûr rivâyet etti. ki): Bize Bişr b. Ömer haber verdi. ki): Mâlik b. Enes'i şöyle derken işittim: Bana Ebû Leylâ Abdullah b. Abdirahmân b. Sehl, Sehl b. Ebî Hasıne'den naklen rivâyet etti. Sehl de kavminin büyüklerinden ma'dûd bazı zevattan naklen ona haber vermiş ki, Abdullah b. Sehl ile Muhayyisa başlarına gelen bir sıkıntıdan dolayı Hayber'e çıkmışlar. Az sonra Muhayyisa gelerek Abdullah b. Sehl’in öldürüldüğünü ve bir koyuya veya bir çukura atıldığını haber vermiş. Arkaçığından Yahûdilere giderek: Vallahi onu siz öldürdünüz! demiş. Yahûdiler: Vallahi onu biz öldürmedik! demişler. Sonra dönüp kavminin yanına gelmiş. Bunu onlara da anlatmış. Bilâhare kendinden büyük olan kardeşi Huveyyisa ve Abdurrahmân b. Sehl ile birlikte gelmişler. Muhayyisa konuşmağa davranmış. Hayber'de bulunan da o imiş. Fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)—yaşı kasdederek— Muhayyisa'ya: büyült!» buyurmuş. Bunun üzerine Huveyyisa konuşmuş. Sonra Muhayyisa konuşmuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ; arkadaşınızın diyetini verirler yahut harbe hazır olduklarını bize bildirirler» buyurmuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu hususta onlara mektup da yazmış. Yahûdiler: «Vallahi onu biz öldürmedik!» diye cevap yazmışlar. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Huveyyisa, Muhayyisa ve Abdurrahman'a: verir de arkadaşınızın kanını hak eder misiniz?» diye sormuş. Hayır! demişler. size yemîn etsinler mi?» buyurmuş. Onlar müslüman değildir! demişler. Artık Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de onun diyetini kendinden vermiş; ve onlara yüz dişi deve göndererek tâ evlerine kadar götürülmüş. de: «Gerçekten beni onlardan kızıl bir dişi deve tepdi.» demiş. Bu hadîsi Buhârî «Edeb» bahsinde, bir kısmını da «Sulh»da tahrîc etmiştir. cümlelerin izahı: (sallallahü aleyhi ve sellem) gelen üç kişilik cemaatin içinde yaşça en küçükleri olduğu halde evvelâ söze başlayan Abdurrahmân (radıyallahü anh) öldürülen Abdullah'in kardeşidir. Huveyyisa ile Muhayyisa ise bunların amcası oğullarıdır. Burada hak sahibi Hazret-i Abdurrahmân olduğu halde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in onu dinlemeyip yaşça en büyük olan Huveyyisa'yi konuşturması, vak'ayı güzelce anlayıp dinlemek içindir; nitekim mesele anlaşıldıktan sonra hak sahibi Abdurrahmân'ı da dinlemiştir. yemîn verebilir misiniz ki, arkadaşınızı (yahut katilinizi) hak edesiniz?» cümlesindeki arkadaştan murâd maktuldür. Burada Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in katili mi yoksa maktulü mü hak edesiniz buyurduğunda râvi şek etmiştir. Hak etmekten maksat: Haklarının sabit olmasıdır. ise yahudîler sizi elli yeminle tebrie etsinler mi?» cümlesinin mânâsı; Yahûdilerden elli kişi yemin vererek sizin dâvanıza karşı berâet etsinler mi? demektir. Ulemâdan bâzılarına göre bu cümle: Yahûdiler yemin ederek sizi yeminden kurtarsınlar mı? mânâsına gelir ki; yemin ederlerse dâva biter; aleyhlerine bir hüküm sabit olmaz; siz de yeminden kurtulmuş olursunuz, demektir. -Yahut» kelimesi kabile ismi olduğu için tenvînsiz okunmuştur; gayr-i münsariftir. adam tamamı ile size verilir.» cümlesinden murâd: Hiç bir nok-. sansız size teslim edilir... demektir. «Rumme» aslında: Kaçmasın diye hayvanı bağladıkları iptir. Vaktiyle bir adam bir deve satmış. Devenin boynunda ip varmış. Alıcı: «Deveyi ipi ile ver?» demiş. Bilâhare bu söz darb-ı mesel gibi kalmış ve tastamam, noksansız mânâsında kullanılmıştır. beşinci rivâyetindeki: «Ona diyet olarak sadaka develerinden yüz deve verdi.» cümlesi ulemâdan bâzılarına göre, râvilerin hatasıdır. Çünkü farz olan sadaka yani zekât, böyle bir yere sarf edilemez. Zekâtın verileceği yerleri Cenâb-ı Hak bildirmiştir. Şâfiîler'den Ebû İshâk El-Mervezî , bu hadîsin zahirî ile istidlal ederek zekât develerinden diyet verilebileceğin kail olmuşsa da cumhûr-u ulemaya göre bu doğru değildir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o yüz deveyi, zekât olarak verilen fakirlerden satın almış da vermiştir. Muhtâr olan kavil, hikâye ettiğimiz cumhûr kavlidir ki, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu develeri sadaka develerinden satın almış olmasıdır.» diyor. kıymetini sırf kendi maundan yahut Beytülmalden vermiş olması mümkindir. Davacıların hakkı henüz sabit olmamışken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in diyeti kendinden vermesi, nizâı ortadan kaldırmak ve davacıların gönlünü almak içindir hükmü —yeminin davacıya verdirilmesi ciheti ile— sair dâvalara muhaliftir. Kasâme icmâ-ı ümmet ve burada görülen hadîslerle meşru' olmuştur. Iyâz'ın beyânına göre kasâme hadîsi şeriatın temellerinden bir temel, «hMmın kaidelerinden bir kaide ve kulların maslahatları rükünlerinden bir rükündür. Sahabe ve tabiînin bütün ulemâsı ile onlardan sonra gelen Hicaz, Şam, Küfe ve diğer şehirlerin âlimleri onunla amel etmiş, sâdece nasıl amel edileceğinde ihtilâf olunmuştur. cemaat kasâmeyi iptal etmiş; onun bir hükmü olmadığını binâenaleyh onunla amel edilemiyeceğini söylemişlerdir. Salim b. Abdillâh, Süleyman b. Yesâr, Hakem b. Uyey-oe, Katâde, Ebû Kılâbe, Müslim b. Hâlid, İbn Uleyye ve Buhârî bunlardandır. Ömer b. Abdilâzîz’den caiz olup olmayacağına dair, iki rivâyet vardır. caiz görenler dahi, ölüm kasdi olduğu takdirde kısas lâzım gelip gelmıyeceği hususunda ihtilâl etmişlerdir. Hicaz ulemâsına! ekserisine göre Jasâs vâcibtir. Mâlikîler'le, Zühri, Rabîa, Ebû'z-Zinâd, Leys, Evzâî, İmâm Ahmed, İshâk , Ebû Sevr, Dâvûd-u Zahirî ve eski mezhebine göre İmâm Şafiî'nin kavilleri de budur. Aynı kavil İbn Zübeyr. ile Ömer b. Abdilâzîz'den de rivâyet olunmuş-tur. Hattâ İbn Zübeyr: «Biz kasâmeye Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabı kalabalık iken kail olduk; zannediyorum ki, bin kişi idiler; ve içlerinden iki tanesi ihtilaf etmem iğlerdir.» demiştir. esah kavline göre İmâm Şafiî: «Kasâme ile kısas lâzım gelmez. O yalnız diyet îcâbeder.» demişlerdir. Bu kavil: Hasan-ı Basrî ile, Şa'bî, İbrahim Nehâî, Osman El- Leysî , Hasan b. Salih'den ve keza Ebû Bekir, Ömer, İbn Abbâs ve Muâviye (radıyallahü anhüma) hazerâtından rivâyet olunmuştur. ede kime yemin verdirileceği de ihtilaflıdır. İmâm Mâlik, Şafiî ve cumhûr, yeminin mirasçılara verdirileceğine kaildirler. Onlara göre mirasçılar elli yemin verirlerse hak sahibi olurlar. Delilleri bu hadîstir. İmâm Mâlik: «Kasâmede yemine davacılardan başlanacağına eski ve yeni bütün İmâmlar ittifak etmişlerdir.» demiştir. Yemine dâvâlıdan başlanacağını bildiren rivâyet onlara göre zayıftır. kısası meşru' görmeyip «yalnız diyetle iktifa edilir.» diyenlere göre yemine dâvâlılardan başlanır. Ancak, İmâm Şafiî ile İmâm Ahmed bu meselede cumhûrla beraberdirler. Yani onlara göre yemine davacıdan başlanır; o yemin etmezse dâvâlıya geçilir. zan ifâde edecek kuvvetli bir şüphe bulunmadıkça mücer-red dâva ile kısas ve diyet vâcib olmayacağı hususunda ulemâ müttefiktir. Kasâmeyi îcâb ettirecek bu mu'teber şüphenin ne olacağı ise ihtilaflıdır. Meselenin yedi sureti vardır:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kasame Bâbı
4442-) Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele b. Yahya rivâyet ettiler. (Ebû't-Tâhir haddesenâ tâbirini kullandı. Harmele ise: Bize İbn Vehb haber verdi, dedi.) ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. ki): Bana Ebû Seleme b. Abdirrahmân ile Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Meymûne'nin âzâdlısı Süleyman b. Yesâr, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabı Ensârdan bir zattan naklen haber verdi ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) kasâmeyi, câhiliyyet devrinde olduğu şekilde bırakmış.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kasame Bâbı
4443-) Bize Muhammed b. Râfi’de rivâyet etti. ki): Bize Abdürazzâk rivâyet etti. ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. ki): Bize İbn Şİhâb bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etti. Şunu da ziyâde eyledi: (sallallahü aleyhi ve sellem); Ensâr'dan bazı kimseler bir maktul hakkında yahudîlerden davacı olduklarında aralarında onunla hükmetti.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kasame Bâbı
4444-) Bize Hasan b. AUy El-Hulvânî de rivâyet etti. ki): Bize Ya'kûb —ki İbn İbrahim b. Sa'd'dır— rivâyet etti. ki): Bize babam, Sâlih'den, o da İbn Şihâb'dan naklen rivâyet etti ki, kendisine Ebû Seleme b. Abdirrahmân ile Süleyman b. Yesâr, Ensârdan bazı kimselerden, onlar da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen İbn Cüreyc hadîsi tarzında haber vermişler. kasâme câhiliyyet devrindeki şekli ile bırakılmıştır. «En-Nibâye» adlı eserde şöyle denilmektedir: «Kasâmenin hakikati: Maktulü bir kavmin arasında ölü olarak bulurlar da katili belli olmazsa kanına hak sahibi olmaları derecelerine göre velîlerinden elli kişiye yemin verdirmektir. Veliler elli kişi olmazsa, mevcutlara elli yemin verdirilir. Bunların içind çocuk, kadın, deli ve köle bulunmamalıdır. Yahut maznunlardan öldürmediklerine dair yemîn alınır. Davacılar yemin ederlerse diyete hak kazanırlar; maznunlar yemîn ederse diyet vermekten kurtulurlar... Bunların yemini: «Billahi biz öldürmedik; öldüreni de bilmiyoruz! şeklinde olur.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Kasame Bâbı
4445-) Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî ile Ebû Bekir b. Ebi Şeybe, ikisi birden Hüşeym'den rivâyet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. ki): Bize Hüşeym, Abdulâzîz b. Suheyb ile Humeyd'den, onlar da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi ki, Ureyne (kabilesin)’den bazı kimseler Medine'ye Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına gelmişler, fakat havasını ağır bulmuşlar. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendilerine: zekât develerinin yanına çıkın da onların sütlerinden ve bevillerinden için!» buyurmuş. Onlar da bunu yapmış ve düzelmişler. Sonra çobanlara hücum ederek onları öldürmüşler ve İslâm'dan dönmüşler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in develerini de sürüp götürmüşler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu duyarak hemen arkalarından adam göndermiş. Ve Ureyneliler getirilmiş. O da onların ellerini, ayaklarını kesmiş; gözlerini oymuş; ve onları ölünceye kadar Harra'da bırakmış.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Muhariblerle Mürtedlerin Hükmü Bâbı
4446-) Bize Ebû Ca'fer Muhammed b. Es-Sabbâh ile Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. ki): Bize İbn Uleyye, Haccâc b. Ebî Osman'dan rivâyet etti. ki): Bana Ebû Kılâbe'nin âzâdlısı Ebû Recâ', Ebû Kılâbe'den naklen rivâyet etti. ki): Bana Enes rivâyet etti ki, Ukl (kabilesin)’den sekiz kişi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek İslâm üzerine ona bey'at etmişler. Fakat o yerin havası kendilerine ağır gelmiş, vücutları hastalanmış. Bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şikâyet etmişler. O da: çobanlarla develerinin yanına çıkarak bevillerinden, sütlerinden içmez misiniz?» buyurmuş. Hay hay! demişler; ve çıkarak develerin bevllerinden, sütlerinden içmişler de düzelmişler. Arkacığından çobanı öldürerek develeri sürmüşler. (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu duymuş. Hemen izlerinden adam göndermiş; ve yakalanarak getirilmişler. O da emir buyurmuş ve elleri, ayakları kesilmiş; gözlerine mil çekilmiş. Sonra güneşe atılmışlar; nihayet ölmüşler. Sabbâh kendi rivâyetinde: «Develeri birbiri ardınca sürdüler.» Bir de: «Gözleri çivilendi.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Muhariblerle Mürtedlerin Hükmü Bâbı
4447-) Bize Hârûn b. Abdillâh rivâyet etti. ki): Bize Süleyman b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Hammâd b. Zeyd, Eyyûb’dan, o da Ebû Kılâbe'nin âzâdlısı Ebû Recâ'dan naklen rivâyet etti. ki): Ebû Kılâbe şunları söyledi: Bize Enes b. Mâlik rivâyet etti. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e Ukl (kabilesin)’den yahut Ureyne'den bir cemaat geldi. Fakat Medine'nin havası onlara ağır geldi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de kendilerine sütlü develeri tavsiye ederek onların bevllerinden ve sütlerinden içmelerini emir buyurdu. Enes, Haccâc b. Ebî Osman'ın hadisi gibi rivâyette bulunmuş: «Gözlerine de mil çekildi ve Harraya bırakıldılar; su istiyorlar; fakat kendilerine su verilmiyordu.» demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Muhariblerle Mürtedlerin Hükmü Bâbı
4448-) Bize Muhammed b. El-Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Muâz b. Muâz rivâyet etti. H. Ahmed b. Osman En-Nevfelî de rivâyet etti. ki): Bize Ezher Es-Semmân rivâyet, etti. Her iki râvi demişler ki: Bize İbn Avn rivâyet etti. ki): Bize Ebû Kılâbe'nin âzâdlısı Ebû Recâ', Ebû Kılâbe'den rivâyet etti. ki): Ömer b. Abdilâzîz'in arkasında oturuyordum. Cemâate: hakkında ne diyorsunuz?» diye sordu. Bunun üzerine An-bese: «Enes b. Mâlik bize şöyle şöyle rivâyette bulundu...» rfedi. Ben de: Enes bana rivâyet etti, dedim. Bir kavim Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelmiş...» hadîsi, Eyyûb ile Haccâc hadisi gibi nakletmiştir. Kılâbe şöyle dedi: «Ben (rivâyetimi) bitirince Anbese: Süb-hânallah! dedi. Ben de: Beni itham mı ediyorsun yâ Anbese? dedim. Hayır! Enes b. Mâlik bize böylece rivâyet etti. Bu yahut bunun misli aranızda bulundukça siz hayırlı olmakta devam edersiniz ey Şamlılar! dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Muhariblerle Mürtedlerin Hükmü Bâbı
4449-) Bize El-Hasen b. Ebî Şuayb El-Harrânî de rivâyet etti. ki): Bize Miskin —ki İbn Bükeyr El-Harrânî'dir— rivâyet etti. ki): Bize Evzâİ haber verdi. H. Abdullah b. Abdirrahmân Ed-Darimî dahi rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Yûsuf, Evzâî'den, o da Yahya b. Ebû Kesîr'den, o da Ebû Kılâbe'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem)'e Ukl (kabilesin)’den sekiz kişi geldi...» Enes yukarıkilerin hadîsi gibi rivâyette bulunmuş; ve hadîste: «Onları dağlamadı.» cümlesini ziyade etmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Muhariblerle Mürtedlerin Hükmü Bâbı
4450-) Bize Harun b. Abdillâh dahi rivâyet etti. ki): Bize Mâlik b. İsmail rivâyet etti. ki): Bize Züheyr rivâyet etti. ki): Bize Simâk b. Harb, Muâviye b. Kurre'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem)'e Urayne'den birkaç kişi gelerek müslüman oldular; ve ona bey'at ettiler. Medine'de mûm —ki birsam hastalığıdır— vâki' olmuştu... yukarıkilerin hadîsi gibi nakletmiş; şunu da ziyâde eylemiştir: Ensârdan yirmiye yakın genç vardı. Bunları onlara gönderdi. Beraberlerinde onların izlerini araştıracak bir de izci gönderdi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Muhariblerle Mürtedlerin Hükmü Bâbı
4451-) Bize Heddâb b. Hâlid rivâyet etti. ki): Bize Hemmâm rivâyet etti. ki): Bize Katade Enes'den rivâyet etti. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Muhariblerle Mürtedlerin Hükmü Bâbı
4452-) Bize İbn Müsennâ dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdülalâ rivâyet etti. ki): Bize Saîd, Katâde'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Hemmâm'ın hadîsinde: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e Urayneden bir cemaat geldi.» ibaresi; Saîd'in hadîsinde ise: «Ükl ve Urayneden» kaydı vardır. Hadis, yukarıkilerin hadisi tarzındadır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Muhariblerle Mürtedlerin Hükmü Bâbı
4453-) Bana El-Fadl b. Sehl El-A'rac da rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Gaylân rivâyet etti. ki): Bize Yezîd b. Zürey, Süleyman Et-Teymî'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) onların gözlerini oydu; çünkü onlar çobanların gözlerini oymuşlardı. hadîsi Buhârî: «Vudû'» bahsinin muhtelif yerlerinde, «Muharibin, Cihâd, Tefsir, Megâzi» ve «Diyât» bahislerinde; Ebü Dâvûd «Taharet» bahsinde; Nesâî «Muharebemde muhtelif râviler-den tahrîc etmişlerdir. muhtelif rivâyetlerinden anlaşılıyor ki, Ureyne ve Ukl kabilelerinden yedi sekiz kişi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek müslüman olmuşlar. Fakat Medîne'nin havası kendilerine yaramamış. Hastalanıp zayıflamışlar; renkleri sararmış; ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e müracaatla: Resûlallah, biz hayvancılıkla geçinen insanlardık; şehirli değiliz; bizi doyur, sula! demişler; hattâ develerin yanına gitmek için izin istemişler: O da kendilerini ovaya develerin yanına göndererek tedavi için onların süt ve bevillerinden içmelerini tavsiye buyurmuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in develeri 15 sağmaldan ibaret olup zekât develeri ile karışık olarak Küba civarında Zü’l-Hader denilen yerde güdülüyormuş. Bunlar develerin yanına giderek onların süt ve bevillerinden içmişler. Az zamanda iyileşip betleri benizleri gelince irtidâd ederek develerden birini boğazlamışlar. Çobanlardan birinin elini, ayağını kesmişler; diline ve gözlerine diken batırarak ölünceye kadar kızgın güneşin altında bırakmışlar; ve develeri alıp gitmişler. Sağ kalan çoban hâdiseyi haber vermiş: «Arkadaşımı öldürdüler; develeri de götürdüler.» demiş. Bunun üzerine: (sallallahü aleyhi ve sellem) derhal yirmi kişilik bir süvari müfrezesini bunları ta'kîbe göndermiş. Kürz b. Câbir El-Gihrî'yi bu müfrezeye kumandan ta'yîn etmiş. Yardımcı olmak üzere yanlarına bir de İzci vermiş. Giden müfreze şakileri yakalayıp getirmiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'de onlara kendi amelleri cinsinden ceza vermiş... Bu hâdise nübüvvetin altıncı yılında vuku' bulmuştur. diyor ki: «Bu hadîs muhâriblere ceza verme hususunda esastır; ve Teâlâ Hazretlerinin: ve Resûlüne karşı harb eden ve yeryüzünde fesad çıkarmağa çalışan kimselerin cezası ancak ve ancak öldürülmek veya asılmak yahut elleri İle ayaklarının çapraz kesilmesi yahut o yerden sürgün edilmeleridir," Sure-i Mâide âyet 33 âyet-i kerîmesine muvâfıktır. Ulemâ bu âyetten murâd ne olduğu hususunda ihtilâf etmişlerdir. İmâm Mâlik: Bu âyet muhayyerlik ifâde eder. Binâenaleyh hükümdar, âyette sayılan cezalar arasında muhayyerdir; meğer ki muhârib, müslümanı öldürmüş olsun! O tak-dîrde kendisinin de öldürülmesi farz olur, demiş; Ebû Hanîfe ile Ebû Mus'ab-ı Mâlikî öldürse de hükümdarın muhayyer olduğunu söylemiş; Şafiî ile diğer ulemâ taksime kail olmuşlardır. Onlara göre: Muhâribler bir kimseyi öldürürler de malını almazlarsa öldürülürler. Öldürür, malını da alırlarsa, öldürülüp asılırlar. Malım alıp kendisini öldürmezlerse, el ve ayaklan çapraz kesilir. Yolcuları korkutur da bir şey almaz ve kimseyi öldürmezlerse, yakalanarak ta'zîr olunurlar. Bizim mezhebimize göre sürgünden murâd budur. Zîra bu fiillerin zararı muhteliftir; binâenaleyh'cezaları da muhtelif olur; âyet muhayyerlik bildirmez, demişlerdir. hükümleri ovada sabit olur. Şehirlerde sabit olup ol-miyacağında hilaf vardır. Ebû Hanîfe'ye göre sabit olmaz. İmâm Mâlik ile Şafiî sabit olacağım söylemişlerdir...» Nevevî'nin sözü burada sona erer. Iyâz’ın beyanına göre ulemâ Ureyne hadîsinin mânâsı hususunda ihtilâf etmişlerdir. Seleften bazılarına göre bu ceza Hudûd ve Muharebe âyeti inmezden Önce verilmiştir. Âyet inince bu cezayı neshetmiştir. Bazılarına göre bu hüküm neshedilmemiş; muharebe âyeti onlar hakkında inmiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu cezayı kısas olmak üzere vermiştir. Çünkü mürtedler onun çobanına aynı muameleyi yapmışlardı. müsle (yani bazı uzuvlarını keserek düzeltme)'nin haram değil, tenzîhen mekruh olduğunu söylemişlerdir. verilmeme meselesine gelince: Bu hususta Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bir emri yoktur. Kâdî Iyâz, «öldürülmesi farz olan bir kimse su isterse kasden manî olunup da kendisine iki âzâb birden tatbik edilemiyeceği hususunda müslümanlar ittifak etmişlerdir.» diyor. Fakat Nevevî buna i'tiraz etmiş; ve şunları söylemiştir: «Bu sahîh hadîsde beyân olunmuştur ki, mürtedler çobanı Öldürmüş; İslâm'dan dönmüşlerdir. Şu halde ne su istemede, ne de başka hususta kendilerine hürmet kalmaz. Ulemâmız: Yanında taharet için muhtaç olduğu suyu bulunan bir kimsenin o suyu Ölümden veya şiddetli susuzluktan korkan bir mürtedde verip de teyemmüm etmesi caiz değildir. Fakat suyu isteyen bir zimmî veya hayvan olursa vermek lâzım gelir; bu takdirde o su ile abdest caiz olmaz, demişlerdir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Muhariblerle Mürtedlerin Hükmü Bâbı
4454-) Bize Muhammed b. El-Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivâyet ettiler. Lâfız İbn'l-Müsennâ'nındır. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Hişâm b. Zeyd’den, o da Enes b. Mâlik’den naklen rivâyet etti ki, bir Yahûdi gümüş zînetleri için bir cariyeyi öldürmüş. Onu taşla öldürmüş. Müteakiben cariyeyi can teslim etmeden Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirmişler. Cariyeye: filân mı öldürdü?» diye sormuş. Câriye başı ile: Hayır! diye işaret etmiş. Sonra ikinci defa sormuş. Câriye başı ile yine: Hayır! Diye başı ile işaret etmiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) işaret etmiş. Sonra üçüncü defa sormuş. (Bu sefer câriye) evet, demiş ve yahudîyi iki taş arasında öldürmüş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Taşla Ve Diğer Keskin Ve Ağır Şeylerle Vuku Bulan Ölümde Kısasın Sübutu; Kadın Öldürmesi Sebebi Île Erkeğin Öldürülmesi Bâbı
4455-) Bana Yahya b. Habîb El-Hârisî de rivâyet etti. ki): Bize Hâlid (yani İbn'l-Hâris) rivâyet etti. H. Ebû Küreyb dahi rivâyet etti. ki): Bize İbn İdris rivâyet etti. râvilerin ikisi de bu isnâdla şu'be'den bu hadîsin benzerini rivâyet etmişlerdir. İbn İdrîs hadîsinde: «Başını iki taş arasında ezdi.» cümlesi vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Taşla Ve Diğer Keskin Ve Ağır Şeylerle Vuku Bulan Ölümde Kısasın Sübutu; Kadın Öldürmesi Sebebi Île Erkeğin Öldürülmesi Bâbı
4456-) Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. ki): Bize Abdürrazzâk rivâyet etti, ki): Bize Ma'mer, Eyyûb'dan, o da Ebû Kılâbe'den, o da Enes'den naklen haber verdi ki, yahudîlerden bir adam, Ensâr'dan bir cariyeyi zinetleri için öldürmüş; sonra onu kuyuya atmış. Başını da taşlarla ezmiş. Arkacığından yahudî yakalanarak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirilmiş. O da ölünceye kadar recm edilmesini emir buyurmuş ve yahudî recmedilmiş; nihayet ölmüş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Taşla Ve Diğer Keskin Ve Ağır Şeylerle Vuku Bulan Ölümde Kısasın Sübutu; Kadın Öldürmesi Sebebi Île Erkeğin Öldürülmesi Bâbı
4457-) Bana İshâk b. Mansûr da rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Bekr haber verdi. ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. ki): Bana Ma'mer, Eyyûb'dan bu isnâdla bu hadîsin mislini haber verdi

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Taşla Ve Diğer Keskin Ve Ağır Şeylerle Vuku Bulan Ölümde Kısasın Sübutu; Kadın Öldürmesi Sebebi Île Erkeğin Öldürülmesi Bâbı
4458-) Bize Heddâb b. Hâlîd de rivâyet etti. ki): Bize Hemmâm rivâyet etti. ki): Bize Katâde, En es b. Mâlik'den naklen rivâyet etti ki, bir câriye, başı iki taş arasında ezilmiş olarak bulunmuş. Kendisine: bunu kim yaptı? Falan mı? filân mı? diye sormuşlar. Nihayet bir yahudî söylemişler. Câriye başı ile işaret etmiş. Bunun üzerine ya-hudî yakalanmış; ve (suçunu) itiraf etmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de başının taşlarla ezilmesini emir buyurmuş. hadîsi Buhârî «Talâk» ve «Diyât» bahislerinde; Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce dahi «Diyât»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Katâde, Hasen, İbn Şîrîn, İmâm Mâlik, İmâm Şafiî, İmâm Ahmed, Ebû İshâk, Ebû Sevr, İbn’l-Münzir ve Zahirîler bu hadîsle ihticâc ederek: «Katil, maktulü ne ile öldürdü ise kendisi de onunla öldürülür.» demişlerdir. bir takım ulema bunlara muhalefet etmiş ve kısasın ancak kılıçla yapılacağını söylemişlerdir. Bunlar: Şa'bî, îbrâhîm Nehaî, Hasan-i Basrî, Süfyân-ı Sevrî. Ebû Hanife , Ebû Yûsuf ve İmâm Muhammed'dir. İbn Hazm: «Ebû Süleyman'in kavli de budur.» demiştir. Bu zedelîlleri ancak kılıçla olur!» hadîs-i şerifidir. Bu hadîsi sahabeden: Ebû Bekre, Nu'mân b. Beşir, İbn Mes'ûd, Ebû Hüreyre ve Aliy b. Ebî Tâlib (radıyallahü anh) hazerâtı rivâyet etmişlerdir. Rivâyetlerin bâzısı hakkında söz edilmişse de her rivâyet diğerine şâhid olduğundan hadîs-i şerîf en az hasen derecesinde kalır ki, ihticâca elverişli demektir. Bâbımız hadîsi ile neden amel etmediklerini beş suretle îzâh etmişlerdir:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: Taşla Ve Diğer Keskin Ve Ağır Şeylerle Vuku Bulan Ölümde Kısasın Sübutu; Kadın Öldürmesi Sebebi Île Erkeğin Öldürülmesi Bâbı
4459-) Bize Muhammed b. El-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki) ; Bize Şu’be, Katâde'den, o da Zürâra'dan, o da Imrân b. Huşayn'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: b. Münye yahut İbn Ümeyye bir adamla kavga etti de biri diğerini ısırdı. O da elini ağzından çekerek ön dişini çıkardı. (İbn’l-Müsennâ: İki ön dişini dedi.) Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna dâvaya çıktılar. O da: biriniz aygırın ısırdığı gibi ısırıyor mu? Ona diyet yok!..» buyurdu.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: İnsanın Kendine Veya Bir Uzvuna Saldıran Kimseyi, Saldırılan Defeder De Öldürür Veya Bir Uzvunu Telef Ederse -ödemesi İcab Etmeyeceği Bâbı
4460-) Bize yine Muhammed b. El-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Katâde'den, o da Ata'dan, o da İbn Ya'lâ'dan, o da Ya'lâ'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadisin mislini rivâyet eyledi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: İnsanın Kendine Veya Bir Uzvuna Saldıran Kimseyi, Saldırılan Defeder De Öldürür Veya Bir Uzvunu Telef Ederse -ödemesi İcab Etmeyeceği Bâbı
4461-) Bana Ebû Gassân El-Mismaî rivâyet etti. ki): Bize Muâz (yani İbn Hişâm) rivâyet etti. ki): Bana babam, Katâde’den, o da Zürâra b. Evfâ'dan, o da Imrân b. Husayn'dan naklen rivâyet etti ki, bir adam birinin kolunu ısırmış. O da kolunu çekivermiş ve ön dişi düşmüş. Derken dâva Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e arzolunmuş, fakat onu iptal ederek: etini mi yemek istedin?» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: İnsanın Kendine Veya Bir Uzvuna Saldıran Kimseyi, Saldırılan Defeder De Öldürür Veya Bir Uzvunu Telef Ederse -ödemesi İcab Etmeyeceği Bâbı
4462-) Bana Ebû Gassân El-Mismaî rivâyet etti. ki): Bize Muâz b. Hişâm rivâyet etti. ki): Bana babam, Katâde'den, o da BüdeyVden, o da Ata' b. Ebî Rabâh'dan, o da Safvân b. Ya'lâ'dan naklen rivâyet etti ki, Ya'lâ b. Münye'nin çırağının kolunu bir adam ısırmış. O da kolunu çekmiş ve Ön dişi düşüvermiş. Bunun üzerine dâva Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e arzolunmuş; fakat o bunu iptal ederek: aygır devenin kemirdiği gibi kemirmek mi istedin?» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: İnsanın Kendine Veya Bir Uzvuna Saldıran Kimseyi, Saldırılan Defeder De Öldürür Veya Bir Uzvunu Telef Ederse -ödemesi İcab Etmeyeceği Bâbı
4463-) Bize Ahmed b. Osman En-Nevfelî rivâyet etti. ki): Bize Kureyş b. Enes, İbn Avn'dan, o da Muhammed b. Sîrîn'den, o da Imrân b. Husayn'dan naklen rivâyet etti ki, bir adam birinin elini ısırmış. O da elini çekmiş ve adamın bir veya iki ön dişi düşüvermiş. Bunun Üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den yardım dilemiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ; ne emrediyorsun? Ona elini senin ağzına koymasını, senin de aygırın kemirdiği gibi kemirmeni mi emretmemi istiyorsun? Ver elini de ısırsın! Sonra çek!» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: İnsanın Kendine Veya Bir Uzvuna Saldıran Kimseyi, Saldırılan Defeder De Öldürür Veya Bir Uzvunu Telef Ederse -ödemesi İcab Etmeyeceği Bâbı
4464-) Bize Şeybân b. Ferrûh rivâyet etti. ki): Bize Hemmâm rivâyet etti. ki): Bize Atâ', Safvân b. Ya'lâ b. Münye’den, o da babasından naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir adam geldi, bu adam birinin elini ısırmış; o da elini çekmiş ve iki Ön dişi (yani ısırdığı kimsenin dişleri) düşmüştü. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu dâvayı ibtâl etti; ve: «Onu aygırın kemirdiği gibi kemirmek mi istedin?» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: İnsanın Kendine Veya Bir Uzvuna Saldıran Kimseyi, Saldırılan Defeder De Öldürür Veya Bir Uzvunu Telef Ederse -ödemesi İcab Etmeyeceği Bâbı
4465-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. ki): Bana Atâ' haber verdi. ki): Bana Safvân b. Ya'lâ b. Ümeyye, babasından naklen haber verdi. Babası Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem)'e birlikte Tebûk gazâsına iştirak ettim. (Ya'lâ: Bu gaza bence en sağlam amelimdir, demiş.) Atâ' da şunu söylemiş: Safvân dedi ki: Ya'lâ «Benim bir çırağım vardı; bir insanla kavga etti de biri diğerinin elini ısırdı. (Safvân bana hangisi diğerini ısırdığını söyledi.) Derken ışınlan şahıs elini ısıranın ağzından çekiverdi; ve iki ön dişinden birini çıkardı. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldiler. Fakat o adamın ön dişini heder kıldı.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Kasâme, Muhakibler, Kısas...
Konu: İnsanın Kendine Veya Bir Uzvuna Saldıran Kimseyi, Saldırılan Defeder De Öldürür Veya Bir Uzvunu Telef Ederse -ödemesi İcab Etmeyeceği Bâbı