Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı
6020-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb ikisi birden El-Mukrî'den rivâyet ettiler. Ebû Bekr ki): Bize Ebû Abdirrahman El-Mukrî', Saîd b. Ebî Eyyûb'dan rivâyet etti. ki): Bana Ubeydullah b. Ebî Cafer, Abdurrahman El-A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre’den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kimseye reyhan takdim edilirse onu reddetmez. Zİra reyhanın taşınması, hafif kokusu güzeldir.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Edeb, Terbiye Vesaire...
Konu: Misk Kullanmak, Miskin En Güzel Koku Olması, Fesleğeni Ve Güzel Kokuyuı Reddetmenin Keraheti Bâbı
6021-)
Bana Harun b. Saîd El-Eylî ile Ebû't-Tâhir ve Ahmed b. Îsâ rivâyet ettiler. Ahmed haddesenâ; Ötekiler ahberana tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Mah-rame babasından, o da Nâfi'den naklen haber verdi. Nâfi' Şöyle dedi: İbn Ömer koku süründüğü vakit karışıksız öd, bir de ödle karıştırılmış kâfur sürünür, sonra: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) işte böyle koku kulanırdı, derdi. diyor ki: «Kısa kadının odundan bacak yaptırmasına gelince: Bizim şeriatımızda bunun hükmü şudur: Eğer kadın bununla bilinmemek için kendini örtmek gibi sahih şer'î bir maksad güttü ise beis yoktur. Büyüklenmeyi veya erkekleri aldatmak için kusursuz kadınlara benzemeyi kasdetti ise bu haramdır.» lügat ve garibi hadîs âlimlerine göre güzel kokulu her nebattır. Kâdî Iyâz: «Bence ondan bu hadîste bütün kokular kasdedilmiş olacaktır. Filhakika Ebû Dâvud'un bir rivâyetinde bir kimseye güzel koku takdim edilirse denilmiş. Buhârî'nin Sahîh'inde dahi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) güzel kokuyu reddetmezdi, buyurulmuştur.» diyor.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Edeb, Terbiye Vesaire...
Konu: Misk Kullanmak, Miskin En Güzel Koku Olması, Fesleğeni Ve Güzel Kokuyuı Reddetmenin Keraheti Bâbı
6022-)
Bize Amru'n-Nâkıd ile İbn Ebî Ömer ikisi birden İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. İbn Ebî Ömer dedi ki: Bize Süfyân, İbrahim b. Meysera'dan, o da Amr b. Şerîd'den, o da babasından naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Bir gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in terkisine bindim: Umeyye b. Ebi's-Salt’ın şiirinden bir şey var mı?» diye sordu. dedim. Hîh! buyurdu. Ben de kendisine bir beyt okudum. Yine: Hîh! dedi. Sonra kendisine bir beyit daha okudum. O yine: Hîh! buyurdu. Tâ ki kendisine yüz beyit okudum.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Şiir
Konu: Bab
6023-)
Bana bu hadîsi Züheyr b. Harb ile Ahmed b. Abde dahi hep birden İbn Uyeyne'den, o da İbrahim b. Meyserâ'dan, o da Amr b. Şerid'den yahut Yâkub b. Âsım'dan, o da şerid'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni arkasına bindirdi... Râvi yukarki hadîsin mislini nakletmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Şiir
Konu: Bab
6024-)
Bize Yahya b. Yahya da rivâyet etti. ki): Bize Mu'temir b. Süleyman haber verdi. H. Züheyr b. Harb dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman b. Mehdî rivâyet etti. Her iki râvi Abdullah b. Abdirrahman Et-Tâifî'den, o da Amr b. Şerîd'den, o da babasından naklen rivâyet etmişlerdir. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benden şiir okumamı istedi... İbrahim b. Meysera'nın hadîsi gibi rivâyette bulunmuş, şunu da ziyâde etmiştir: daha müslüman oluyordu,» buyurdu. İbn Mehdî'nin hadîsinde: olsun şi'rinde az daha müslüman oluyordu.» buyurdu cümlesi vardır. diyor ki: «Ümeyye b. Ebi's-Salt câhiliyyet devri şairlerindendir. İslâm'ın ilk devirlerine de yetişmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hak dinle gönderildiğini duymuş, fakat ona îmân etmek kendisine nasîb olmamıştır. Câhiliyyet devrinde ibâdet ederdi. Şiirinde Allah'ın birliğine dâir çok söz etmiştir. Mânâların derinliğine dalar, hakikatlere dikkat gösterirdi. Bundan dolayıdır ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun şiirini beğenmiş, okundukça daha fazlasını dinlemek istemiştir.» kelimesinin aslı ih'dir. Bundan murad anlattığın şeyi ziyâde et, daha anlat, demektir. Türkçede de bu mânâda burundan konuşmak şartiyle hî denilir, şeriften maksat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Ümeyye b. Ebî Sall'in şiirlerini beğendiğini anlatmaktır. Çünkü bu şiirlerde Allah'ın birliğini ikrar vardır. Bu hadîs içerisinde kötü sözler bulunmayan şiiri okumanın ve dinlemenin caiz olduğuna delildir. Okunan şiirin İslâmiyet veya Câhiliyet devrine ait olması hükmen müsâvîdir. Şiirin içerisinde kötü ve müstehcen sözler olmasa bile fazlası mez-mumdur. Azını okuyup dinlemekte beis yoktur. hadîsteki «şey'en» lâfzı bâzı nüshalarda «şey'ün» şeklinde merfu' olarak rivâyet edilmiştir. Mansub yani «şey'en» okunduğuna göre cümlede mahzuf olduğu kabul edilir. Ve bir şey var mı ki, bana bir şey okuyasın.» şeklinde takdir olunur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Şiir
Konu: Bab
6025-)
Bana Ebû Cafer Muhammed b. Sabbah ile Alî b. Hucur Es-Sa'dî hep birden Şerîk'den rivâyet ettiler. İbn Hucur dedi ki: Bize Şerik, Abdü'l-Melîk b. Umeyr'den, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi: söylediği sözlerin en şâirânesi Lubîd'in şu sözüdür: Dikkat et ki Allah'dan başka her şey bâtıldır.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Şiir
Konu: Bab
6026-)
Bana Muhammed b. Hatim b. Meymûn da rivâyet etti. (De di ki): Bize İbn Mehdî Süfyân'dan, o da Abdül-Melîk b. Umeyr'den naklen rivâyet etti. ki): Bize Ebû Seleme, Ebû Hüreyre'den rivâye etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): söylediği en doğru söz Lebîd'in şu sözüdür: Dikkat et ki, Allah'dan başka her şey bâtıldır. Umeyye b. Ebi's-Salt ise az daha müslüma oluyordu.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Şiir
Konu: Bab
6027-)
Bana İbn Ebî Ömer de rivâyet etti. ki): Bize Süfyân Zâide'den, o dâ Abdü’l-Melîk b. Umeyr'den, o da Ebû Seleme b. Abdirrahman'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. söylediği en doğru beyt: Dikkat et ki, Allah'dan başka her şey bâtıldır, beytidir. İbn Ebi's-Salt ise az daha müslüman oluyordu.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Şiir
Konu: Bab
6028-)
Bize Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Cafer rivâyet etti. ki): Bize Şube, Abdü'l-Melik b. Umeyr'den, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti: söylediği en doğru beyt: Dikkat et ki, Allah'tan başka her şey bâtıldır, sözüdür.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Şiir
Konu: Bab
6029-)
Bize Yahya b. Yahya dahi rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Zekeriyyâ, İsrail'den, o da Abdü'l-Melik b. Umeyr'den, o da Ebû Seleme b. Abdirrahman'dan naklen haber verdi. ki): Ben Ebû Hüreyre'yi şunu söylerken işittim; Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir şâirin söyleyeceği en doğru söz Lebîd'in: Dikkat et ki, Allah'dan başka her şey bâtıldır, sözüdür.» buyururken işittim. bundan fazla bir şey söylememiştir. hadîsi Buhârî «Eyyâmü'l-Câhiliyye» ve «Edeb» bahislerinde tahrîc etmiştir. Lebid İbn Rabia te'l- Ârnirî, Ashâb-ı kirâm'dandır. Aynî'nin beyânına göre yüz elli dört sene yaşamış; Hazret-i Osman'in hilâfeti devrinde vefat etmiştir. Kendisi Muhad-ramînin (yani hem câhiliyet, hem de İslâmiyet devirlerinde yaşamış olan şâirlerin) en büyüklerindendir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Lebîd'in sözünü bir şâirin söyleyebileceği en doğru söz diye vasıflandırması: olan her şey fânîdir." Sûre-i Rahman, Âyet: 26. Âyet-ı kerîmesine uyduğu içindir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Şiir
Konu: Bab
6030-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Hafs ile Ebû Muâviye rivâyet ettiler. H. Ebû Küreyb dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. iki râvi A'meş'den rivâyette bulunmuşlardır. H. Ebû Saîd El-Eşecc de rivâyet etti. ki): Bize Veki' rivâyet etti. ki): Bize A'meş, Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kimsenin içinin onu bozacak irinle dolması şiirle dolmasından daha hayırlıdır.» buyurdular. Bekr: «Şu kadar var ki Hafs (onu bozacak) ifâdesini söylemedi.» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Şiir
Konu: Bab
6031-)
Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Cafer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Katâde'den, o da Yûnus b. Cübeyr'den, o da Muhammed b. Sa'd'dan, o da Sa'd'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti: içipin onu bozacak irinle dolması, şiirle dolmasından daha hayırlıdır.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Şiir
Konu: Bab
6032-)
Bize Kuteybe b. Saîd Es-Sekafî rivâyet etti. ki): Bize Leys, İbn'l-Hâd'dan, o da Mus'ab b. Zübeyr'in azatlısı Yuhannis’den, o da Ebû Saîdi Hudrî'den, naklen rivâyet etti. Ebû Saîd Şöyle dedi: Bir defa biz Arc denilen yerde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) le birlikte yürürken aniden önümüze şiir okuyan bir şâir çıktı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): şeytanı alın! Yahut bu şeytanı tutun! Bir adamın içinin İrinle dolması, şiirle dolmasından kendisi için daha hayırlıdır.» buyurdular. hadîsi Buhârî «Kitâbü'l-Edeb»'de tahrîc etmiştir. babda birçok hadîsler rivâyet olunmuştur. Tâhâvî bunların bir kısmını tahrîc ettikten sonra: «Binâenaleyh bir cemaat şiiri kerih görmüş ve bu eserlerle ihticac etmişlerdir. Bir takımları da bu hususta onlara muhalefet etmiş ve içerisinde çirkin sözler bulunmayan şiirin rivâyet edilmesinde bir beis görmemişlerdir.» diyor. Tahâvî'nin şiiri kerih gördüklerinden bahsettiği cemâat: Mesrûk, îbrâhim Nehâi, Sâlin b. Abdilah, Hasan’ı Basrî ve Amr b. Şuayb'dır. Aynı kavil Hazret-i Ömer’le oğlu Abdullah'dan, Sa'd b. Ebî Vakkâs ve Abdullah b. Mes'ud (radıyallahü anh) hazretlerinden nakledilmiştir. Tahâvî'nin bunlara muhalefet edenlerden maksadı da Şa'bî, Âmir b. Sa'd, Muhammed b. Şîrîn, Saîd b. Müseyyeb, Kasım, Sevrî, Evzâî dört mezhebin İmâmları, İshâk b. Rahuye, Ebû Sevr ve Ebû Ubeyd'dir. Bu zevata göre içerisinde hiciv, müslümanların ırzına taarruz ve fuhşiyât bulunmayan şiiri rivâyet etmekte beis yoktur. Bu kavilde "Ebî Bekri Siddik, Ali b. Ebî Tâlib, Bera' b. Âzib, Enes b. Mâlik, Abdullah b. Abbâs, Amr b. Âs, Abdullah b. Zübeyr, Muâviye b. Ebî Süfyân, İmran b. Husayn, Esved b. Seri' ve Âişe (radıyallahü anha) hazerâtından rivâyet olunmuştur. «Şiir güzeli güzel, çirkini çirkin olan sözdür.» demişlerdi! ki: Nevevî bunu beğenmiş ve «Doğrusu da budur» demiştir. şerîfdeki «içini doldurmak...» tâbirinden murad, hadîsin zahirine göre insanın içindeki kalbi ve diğer uzuvlarıdır. Maamafih bundar yalnız kalbin murad edilmiş olması da muhtemeldir. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şiir okuyan adam için şeytar tâbirini- kullanması, ya bu adam kâfir olduğu için, yahut şairliği sana edindiğinden veya kötü şiirler okuduğundandır. Ne olursa olsun bu hü küm o hâdiseye mahsus olup umumî değildir. Umumî olmuş olsa kendisi şiir dinlemez, Hazret-i Hasan'a okutmaz. Ashâb-ı kirâmı dahi seferlerde harblerde şiirler okumazlardı. Medine'ye seksen yedi mil uzaklığında bulunan büyük bir köyün ismidir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Şiir
Konu: Bab
6033-)
Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Al durrahman b. Mebdî, Süfyan'dan, o da Alkame b. Mersed'den, o da Süleyman b. Büreyde'den, o da babasından naklen rivâyet etti ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):«Her kim tavla oynarsa, elini domuz eti ve domuz kaniyle boyamış gibi olur.» buyurmuşlardır. Farsçadan alınma bir kelimedir. Tavla oyunu demektir. İbn Ferişteh diyor ki: «Burada eli boyamaktan murad yemek olduğu söylenir. Çünkü eli ete daldırmak ekseriyetle yemek yerken olur. Binâenaleyh, tavla oynamak haramdır. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onu haram olan bir şeye benzetmiştir. Ulemâ tavlanın haram olduğuna ittifak etmişlerdir.» de: «Bu hadîs tavla oynamanın haram kılındığına kail olan cumhûr ulemâ ile Şâfiiyye delildir. Bizim ulemâmızdan Ebû İshâk Mervezî haram değil, mekruhtur, demiştir. Satranç oyunu ise bizim mezhebe göre mekruhtur. Haram değildir. Tabiinden bir cemâatin da buna kail oldukları rivâyet edilir. İmâm Mâlik'le İmâm Ahmed satrancın haram olduğuna kaildirler.» diyor. göre tavla, satranç ve buna benzer oyunlar mekruhtur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Şiir
Konu: Tavla Oyununun Haram Kılınması Bâbı
6034-)
Bize Amru'n-Nâkıd ile İshâk b. İbrahim ve İbn Ebî Örae hep birden İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. Lâfız İbn Ebî Ömer'indi; (Dediler ki): Bize Süfyan Zührî'den, o da Ebû Seleme'den, naklen rivi yet etti. Şöyle dedi: Rü'ya görüyordum. Ondan sıtmalanıyor, yalnız örtünmüyordum. Nihayet Ebû Katâde'ye rastladım da bunu ona söyledin Ebû Katâde şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: Allah'dandır. Hulm ise şeytandandır. Biriniz hoşlanmadığı bir düş görürse sol tarafına üç defa tükürsün ve onun şerrinden Allah'a sığınsın. Çünkü o düş kendisine asla zarar verecek değildir.» buyururken işittim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6035-)
Bize İbn Ebî Ömer de rivâyet etti. ki): Bize Süfyan, Talha oğullarının azatlısı Muhammed b. Amr b. Alkame’den, onlar da Ebû Seleme’den, o da Ebû Katade’den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bu hadisin mislini rivâyet etti. Ama bunların hadisinde Ebû Seleme’nin: rü’ya görüyor, ondan sıtmalanıyordum. Yalnız örtünmüyordum.» Dediğini anmamıştır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6036-)
Bana Harmele b. Yahya da rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus haber verdi. H. İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdürrezzak haber verdi. ki) ; Bize Ma'mer haber verdi. iki râvi Zührî'den, bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır. Onların hadîsinde ondan sıtmalanıyordum cümlesi yoktur. Yûnus'un hadîsinde: «Uykusundan kalktığı vakit sol tarafına üç defa tükürsün.» ziyâdesi vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6037-)
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti. ki): Bize Süleyman (yani İbn Bilâl) Yahya b. Saîd'den rivâyet etti. ki): Ben Ebû Seleme b. Abdirrahman'ı şunu söylerken işittim: Ben Ebû Katâde'yi şunu söylerken işittim: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah'dandır. Hulm İse şeytandan. Biriniz hoşlanmadığı bir şey görürse, üç defa sol tarafına tükürsün! Çünkü o kendisine asla zarar verecek değildir.» buyururken işittim. ki: Ben rü'yayı Üzerine bir dağdan daha ağır görüyordum. Bu hadîsi işittim İşiteli artık ona aldırış etmiyorum.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6038-)
Bize bu hadîsi Kuteybe ile Muhammed b. Rumh, Leys b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. H. Muhammed b. Müsenna dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdül-Vehhab (yani Es-Sekafî) rivâyet etti. H. Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Nümeyr rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Yahya b. Said'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır. Sekafî'nin hadîsinde: «Ebû Seleme dedi ki: Ben rü'ya görüyordum.» Leys ile İbnü Nümeyr'in hadîsinde Ebû Seleme'nin (bundan sonra) hadîsin nihayetine kadar olan sözü yoktur. İbni Rumh bu hadîsin rivâyetinde: bulunduğu yandan öbür yana dönsün.» cümlesini ziyâde etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6039-)
Bana Ebû't-Tâhir de rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. ki): Bana Amr b. Haris, Abdürrahim b. Sa-îd'den, o da Ebû Seleme b. Abdirrahman'dan, o da Ebû Katâde'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi ki: rü'ya Allah'dan, kötü rü'ya'se şeytandandır. İmdi her kim bir rü'ya görür de onun bir şeyinden hoşlanmazsa sol tarafına tükürsün ve şeytandan Allah'a sığınsın! Bu rü'ya ona zarar vermez. Onu kimseye söylemesin. Şayet iyi rü'ya görürse sevinsin. Sevdiği kimselerden başka kimseye söylemesin!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6040-)
Bize Ebû Bekr b. Hallâd El-Bâhili ile Ahmed b. Abdillah b. Hakem rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be Abdurabbih b. Saîd'den, o da Ebû Seleme'den naklen rivâyet etti. Ebû Seleme şöyle dedi: Rü'ya görürsem bu rü'ya beni hasta ediyordu. Nihayet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim: rü'ya Allah'dandır. Biriniz sevdiği bir şey görürse onu sevdiği bir kimseden başkasına söylemesin. Hoşlanmadığı bir şey görürse sol tarafına üç defa tükürsün de şeytanın ve rü'yanın şerrinden Allah'a sığınsın. Onu kimseye söylemesin! Çünkü o kendisine zarar vermez.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6041-)
Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys rivâyet etti. H. İbn Rumh da rivâyet etti. ki): Bize Leys Ebû'z-Zübeyr’den, o da Câbir'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen haber verdi ki: hoşlanmadığı bir rü'ya görürse, sol tarafına üç defa tükürsün ve şeytandan Dç defa Allah'a sığınsın! Bulunduğu yandan da öbür yana dönsün!» buyurmuşlar. Katade rivâyetini Buhârî «Kitâbü't-Ta'bir» ve «Kitabü't-Tib»'da; Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî «Rü'ya» bahsinde; İbn Mâce «Kitâbü'd-Diyât»'da muhtelif râvilerden. tahrîc etmişlerdir. ile Hulm ikisi de uyuyan kimsenin gördüğü düş mânâsına gelirse de ekseriyetle güzel düşlere rü'ya, korkunç ve çirkin olanlarına huim denilmek âdet olmuştur. Bundan dolayı hadîste teşrik izafeti kabilinden rü'ya Allah'a izafe edilmiş, hulm ise şeytana nisbet olunmuştur. Mâziri diyor ki: «Ehli sünnetin rü'ya hakkındaki mezhebine göre; Allahü teâlâ uyanık kimsenin kalbinde yarattığı gibi uyuyan kimsenin kalbinde de bir takım inançlar halkeder. Allah dilediğini yapar. Ona uyku veya uyanıklık mâni olamaz. Bu inançları halkettiği vakit her halde bunları başka bir defa halkedeceği yahut halketmiş olduğu bir takım şeylere alâmet yapar. Meselâ uyuyanın kalbinde uçmayı halkederse bundaki en fazla mânâ o kimsenin olduğunun hilâfına bir şey itikad etmiş olmasıdır. Ve bu itikad başkasına alâmet olur. Nasıl ki: Teâlâ hazretleri bulutu yağmura alâmet olmak üzere halketmiştir. Bütün görülenler Allah'ın halkettiği şeylerdir. Lâkin rü'yayı ve başka şeylere sevinç alâmeti olarak yarattığı itikadları şeytanı orada bulundurmadan yaratır; zararlı şeylere alâmet olanları şeytanın huzurunda yaratır. Böylece bunlar mecazen şeytana nisbet edilirler. İşte Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: Allah'dandır, hulm ise şeytandan sözünün mânâsı budur. Yoksa şeytan bir şey yapar mânâsına değildir. Binâenaleyh sevilen düşün adı rü'yar sevilmeyenin adı da hulmdür.» (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: o düş kendisine asla zarar verecek değildir.» sözünden murad: Allahü teâlâ üç defa sol tarafına tükürüp şerrinden Allah'a sığınmayı o kimsenin korktuğundan kurtulup, selâmete ermesine sebep halketmiştir. Nitekim sadakayı da malı korumak ve belâyı defetmek için sebep halketmiştir, demektir. Binâenaleyh bu rivâyetlerde zikredilen hususu toplayıp hepsiyle amel etmek gerekir. Bir kimse korkunç bir rü'ya gördü mü eûzü çekerek sol tarafına üç defa tükürmeli bulunduğu taraftan öbür yana dönmeli, hatta iki rekât namaz kılmalıdır. Bu suretle rü'ya hakkında rivâyet edilen bütün hadîslerle amel etmiş olur. Maamafih hadîslerdeki-nin bâzısıyle amel etmek dahi biiznillah zararı def etmek için kâfidir. Iyâz diyor ki: «Üç defa üfürme emri gördüğü kötü rü'yada hazır bulunan şeytanı koğmak, onu tahkir ve rezil etmek içindir. Sol tarafa tükürmek de solun sevilmeyen kir ve paslar mahalli olmasındandır. Sağ bunun aksinedir. Kötü rü'yanın kimseye söylenmemesinin sebebine gelince ihtimal te'vil eden kimse onun gördüğü şekilde tefsir eder de Allah'ın takdiri ile öylece vuku bulur diyedir... rü'yanın sevdiği kimseden başkasına söylenmemesine gelince bunun sebebi de şudur: Bu rü'yayı hoşlanmadığı bir kimseye ta'bir ettirirse çekemediği için kötüye yorabilir. Ve rü'ya o sıfatla zuhur edebilir. Gören dahi kötü te'vîli işitir işitmez üzülür, mahzun olur.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6042-)
Bize Muhammed b. Ebî Ömer El-Mekkî rivâyet etti. ki): Bize Abdü'l-Vehhab Es-Sekafî, Eyyûbu Sahtiyânî'den, o da Muhammed b. Sîrîn'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'âzn naklen rivâyet etti. Şöyle buyurmuşlar: yaklaşınca müslümanın rü'yası hemen hemen yanlış çıkmayacaktır. Sîzin en doğru rü'ya göreniniz, en doğru söyleyeninizdir. Hem müslümanın rü'yası Peygamberliğin kırkbeş cüz'ünden bir cüz'dür. Rü'ya üç kısımdır: Bİri sâlih rü'ya olup Allah'dan müjdedir, diğeri şeytanın verdiği üzüntüdür. Üçüncüsü kişinin kendi kendine konuştuğu şeylerdendir. Biriniz hoşlanmadığı bir şey görürse hemen kalkîp namaz kılmalı, onu kimseye söylememelidir.» diyor ki: «Rü'yada kösteği severim, bukağıdan hoşlanmam. Köstek dinde sebat demektir.» dedi. Ama bu söz hadîste var mıdır, yoksa onu İbn Şîrîn mi söyledi bilmiyorum.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6043-)
Bana Muhammed b. Râfi’de rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer, Eyyûb'dan bu isnadla haber verdi. Bu hadîste râvi şunu da söylemiştir: «Ebû Hüreyre dedi ki: Köstek hoşuma gider. Ama bukağıdan hoşlanmam. Köstek dinde sabittir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): rü'yası peygamberliğin kırkaltı cüz'ünden bir cüz'dür.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6044-)
Bana Ebû'r-Rabi' rivâyet etti. ki): Bize Hammad (yani İbn Zeyd) rivâyet etti. ki): Bize Eyyûb İle Hİşam, Muhammed’den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ettiler. Şöyle dedi: Zaman yaklaşınca... hadîsi nakletmiş fakat, bu hadîste Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i anmamıştır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6045-)
Bize bu hadîsi İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize Muâz b. Hişam haber verdi. ki): Bize babam Katâde'den, o da Muhammed b. Sîrîn'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Ve bu hadîse: «Bukağıdan hoşlanmam...» sözünü cümlenin tamamına kadar kattı: peygamberliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz'dür.» ifâdesini anmadı.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6046-)
Bize Muhammed b. Müsenna ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Cafer ile Ebû Dâvud rivâyet et tiler. H. Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman b. Mehdi rivâyet etti. râvilerin hepsi Şu'be'den rivâyet etmişlerdir. H. Ubeydullah b. Muâz dahi rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Katâde'den, o da Enes b. Mâlik'den, o da Ubâde b. Sâmid'den naklen rivâyet etti. Ubâde şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): rü'yası peygamberliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz'dür.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6047-)
Bize Ubeydullah b. Muâz da rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Sabit El-Bünânî'den, o da Enes b. Mâlik'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bunun mislini rivâyet etti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6048-)
Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. ki): Bize Ma’mer, Zührî'den, o da İbn Müseyyeb'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): mü'minin rü'yası peygamberliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz'dür.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6049-)
Bize İsmail b. Halil de rivâyet etti. ki): Bize Ali b. Müs-hir, A'meş'den naklen haber verdi. H, İbn Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize A'meş Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): rü'yasıni kendi görür. Yahut onun için görülür.» buyurdu. Müshir'in hadîsinde: «Sâlih rü'ya peygamberliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz'dür.» denilmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6050-)
Bize Yahya b. Yahyâ da rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Yahya b. Ebî Kesir haber verdi. ki): Babamı şoyie derken işittim: Bize Ebû Seleme, Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet ettî: bir kimsenin rü'yası peygamberliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz'dür.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6051-)
Bize Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Osman b. Ömer rivâyet etti. ki): Bize Ali (yani İbn Mübarek) rivâyet etti, H. Ahmed b. Münzir de rivâyet etti. ki): Bize Abdü's-Samed rivâyet etti. ki): Bize Harb (yani İbn Şeddat) rivâyet etti. iki râvi Yahya b. Ebî Kesîr'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6052-)
Bize Muhammed b. Râü' de rivâyet etti. ki): Bize Ab-dürrezzak rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer Hemmam b. Münebbih’den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen Abdullah b. Yahya b. Ebî Kesîr'în babasından rivâyet ettiği hadis gibi rivâyette bulundu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6053-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. H. İbn Nümeyr dahi rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. iki râvi demişler ki: Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): rü'ya peygamberliğin yetmiş cüz'ünden bir cüz'dür.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6054-)
Bize bu hadîsi İbn Müsennâ ile Ubeydullah b. Said dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Yahya, Ubeydullah'dan bu isnadla rivâyette bulundu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6055-)
Bize bu hadîsi Kuteybe ile İbn Rumh dahi Leys b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. H. İbn Râfi' de rivâyet etti. ki): Bize İbnı Ebî Füdeyk rivâyet etti. ki): Bize Dahhâk, (yani İbn Osman) haber verdi. iki râvi Nâfi'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır. Leys'in hadîsinde: «Nâfi' dedi ki: Zannederim İbn Ömer: Peygamberliğin yetmiş cüz'ünden bir cüz'dür dedi.» ifâdesi vardır. hadîsi Buhârî, Tirmizî ve Nesâî «Ta'bîrir-Rü'ya» bahsinde tahrîc etmişlerdir. ve diğer bazı ulemânın beyânına göre zamanın yaklaşmasından murad gece ile gündüzün müsâvî olmasıdır. Bazıları: «Bundan murad kıyâmetin yaklaşmasıdır.» demişlerdir. Birinci tefsir rü'ya ile meşgul olmayanlara göre daha meşhurdur. Fakat ikinci tefsiri te'yid eden hadîs vardır. en doğru rü'ya göreniniz, en doğru soyleyeninizdir.» cümlesinin zahiri mutlak ise de Kâdî Iyâz bazı ulemânın: «Bu âhir zamanda ilim kalktığı; ulemâ, sulehâ ve gerek sözünden, gerek amelinden istifâde edilecek kimse kalmadığı zaman bir ta'viz ve tenbih olmak üzere görülecektir.» dediklerini hikâye etmiştir. Hadîsin mutlak mânâda olması daha akla yakındır. Çünkü doğru söylemeyen bir kimsenin rü'yasında da bozukluk olur. rivâyetlerinde sâlih rü'yanm peygamberliğin cüzlerinden olduğu üç âdetle bildirilmektedir. Bunların en meşhuruna göre rü'ya peygamberliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz'dür. ikinciye göre kırk beş, üçüncüye göre yetmiş cüz'ünden bir cüz'dür. Müslim'den başkalarının rivâyetlerinde cüz sayıları daha da değişmektedir. Meselâ: İbn Abbâs (radıyallahü anh)'ın bir rivâyetinde «Peygamberliğin kırk cüz'ünden bir cüzü»; El-Abbâs’ın rivâyetinde «Elli cüz'ünden bir cüzü»; İbn Ömer rivâyetinde «Yirmialtı cüz'ünden bir cüzü»; Ubâde rivâyetinde: «Kırk dört cüz'ünden bir cüz'üdür» denilmektedir. Tâberi bu ihtilâfın rü'yayı görenlerin muhtelif olmasından ileri geldiğine işaret etmiştir. Sâlih mü'minin rü'yası peygamberliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz, fâsıkın rü'yâsı ise yetmiş cüz'ünden bir cüz olur. Bâzılarına göre bu ihtilâftan murad: Gizli rü'yalar v«tmiş cüz'den bir cüz, aşikâr (açık) rü'yalar kırk altı cüz'den bir cüz'dür demektir. Bir takımları da şöyle dedilerdir: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e yirmi üç sene vahiy geldi. Bu yirmi üç senenin on üçü Mekke'de, onu Medine'de geçti. Daha önce altı ay vahyi rü'yada görmüştü. Bu altı ay kırk altı (altı ayın) bir cüz'üdür.» diyor ki: «Ulemâdan Bazıları rü'yaların peygamberlikle hâsıl olan ve o sayede temyiz edilen şeylere kırk altıda bir cüz nisbetinde benzerliği olduğunu söylemişlerdir. Bazıları birinciye (yani altı ay rü'ya meselesine) itiraz etmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in peygamberlik gelmezden Önce vahyi tam altı ay rü'yada gördüğü sabit olmamıştır. Bir de Peygamber olduktan sonra birçok rü'yalar görmüştür. Bunlar da altı aya katılınca nisbet değişir, demişlerdir. Bu ikinci itiraz bâtıldır. Çünkü vahyden sonraki rü'yalar melek vâsıtasıyle olmuştur ki; bunlar vahiy de dâhil olup ayrıca hesaba katılmazlar.» de şunları söylemiştir: «Bu hadîs rü'ya meselesini te'-kid ve onun mertebesini tahkikdir. Rü'yanm peygamberlik cüzlerinden bir cüz oluşu peygamberlere mahsustur. Başkaları hakkında böyle bir şey yoktur. Peygamberlere uyanıkken nasıl vahiy gelirse uyku hâlinde de gelirdi. Ulemâdan bâzılarına göre bu hadîsin mânâsı rü'ya peygamberliğe muvafık olarak görülür. Çünkü rü'ya peygamberlikten kalan bir cüz'dür demektir.» (Rü'yada) köstek (görmey)i severim, bukağıdan hoşlanmam.» cümlesi hakkında ulemâ şunları söylemişlerdir: «Köstek görmeyi sevmesi, köstek ayaklara takıldığı içindir. Bu da günahlardan, kötülüklerden ve bilûmum bâtıl şeylerden vazgeçmeyi gösterir. Bukağıya gelince: Onun yeri boyundur. Hem bukağı Cehennemliklerin sıfatıdır. Teâlâ Hazretleri Yâsîn Sûresinde: onların boyunlarına bukağı vuracağız.» Başka bir yerde de: bukağılar vurulduğu vakit.» buyurmuştur. Tâbir ulemâsı ise bu cümledeki iki sözü derecelere ayırmış ve: «Uyuyan kimse mescidde veya hayırlı bir kalabalık içinde yahut güzel bir halde ayaklarına köstek vurulduğunu görürse bu onun iyi halde sebatına delildir. Söz sahibi bir kimsenin rü'yasında onu bu şekilde görmesi de iyi halde sebatına delildir. Onu rü'yasında bir hasta veya mahbus yahut misafir veya felâketzede bir kimse görürse görenin bulunduğu halde sabit olduğuna delildir. Köstekle beraber bukağıda bulunmak gibi sevilmeyen bir şey de görürse bu sefer netice sevimsiz çıkar. Çünkü bukağı azab göreceklerin sıfatıdır. gelince boynuna takılmış görürse kötüdür. Maamafih ka-rîne bulunduğu takdirde büyük mertebelere delâlet eder. Elleri kelepçeli görmek iyidir. Onların kötülüğe uzanmayacaklarına delildir. Bâzan cimriliğine, bazan da niyet ettiği işi yapamayacağına delil olur.» demişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Bab
6056-)
Bize Ebü'r-Rabi' Süleyman b. Dâvud El-Atekî rivâyet etti. ki): Bize Hammad (yani İbn Zeyd) rivâyet etti. ki): Eyyûb ile Hişam, Muhammed'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ı kim bent rü'yada görürse hakîkaten görmüştür. Çünkü şeytan benim şeklime giremez.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: «beni Rüyada Gören Hakikkaten Görmüştür» Hadisi Bâbı
6057-)
Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Vehfo haber verdi. ki): Bana Yûnus İbn Şihab'dan naklen haber verdi. ki): Bana Ebû Seleme b. Abdirrahman rivâyet etti ki: Ebû Hüreyre şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: kim beni rü'yada görürse uyanıkken de görecektir. Yahut beni uyanıkken görmüş gibidir. Şeytan benim şeklime giremez.» buyururken işittim.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: «beni Rüyada Gören Hakikkaten Görmüştür» Hadisi Bâbı
6058-)
Râvi ki: Ebû Seleme de şunu söyledi: Ebû Katâde dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): gören gerçekten hakkı görmüştür.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: «beni Rüyada Gören Hakikkaten Görmüştür» Hadisi Bâbı
6059-)
Bana bu hadîsi Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Ya'kub b. İbrahim rivâyet etti, ki): Bize Zührî'nin kardeşi oğlu rivâyet etti. ki): Bize amcam rivâyet etti. Ve râvi iki hadîsi birden isnadlarıyle tamamen Yûnus'un hadîsi gibi zikretmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: «beni Rüyada Gören Hakikkaten Görmüştür» Hadisi Bâbı
6060-)
Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys rivâyet etti. H. İbn Rumh da rivâyet etti. ki): Bize Leys Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen haber verdi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim beni uyku hâlinde gördüyse hakîkaten görmüştür. Çünkü şeytanın benim suretime girmesi caiz değildir.» buyurmuşlar. Bir de: düş gördüğü vakit kendisi ile uyku hâlinde şeytanın oynadığını kimseye haber vermesin!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: «beni Rüyada Gören Hakikkaten Görmüştür» Hadisi Bâbı
6061-)
Bana Muhammed b. Hatim de rivâyet etti. ki): Bize Ravh rivâyet etti. ki): Bize Zekeriyya b. İshâk rivâyet etti. ki): Bana Ebû'z-Zübeyr rivâyet etti ki: Kendisi Câbir b. Abdillah'ı şunu söylerken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim beni uyku hâlinde görürse hakîkaten görmüştür. Çünkü şeytanın bana benzemesi caiz değildir.» buyurdular. hadîsi Buhârî «Kitâbül-Ta'mr»'de; Ebû Dâvud “Kitâbü'l-Edeb»'de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: beni görmüştür.» sözü üzerinde ihtilâf etmişlerdir. İbn Bâkillanî'ye göre bu sözün mânâsı: O kimsenin rü'yası sahihtir. Karışık düşler değildir. Şeytanın benzetmelerinden de değildir, demektir. Hadîsin bir rivâyetinde: hakkı görmüştür.» buyurmuş olması da bunu te'yid eder. Yani hakikî görüşle görmüştür. Bazan Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) malûm sıfatlarının aksine görünür. Meselâ: Biri onu beyaz sakallı görür. Bâzan da biri doğuda, biri batıda olan iki şahıs aynı zamanda onu rü'yalarında görürler. İbn Bakılanı'nin bu tefsirini rivâyet ettikten sonra şunları söylemiştir: «Bir takımları da diyorlar ki: Hayır hadîs zahirî mânâsına göredir. Ondan murad: Peygamberimizi gören hakikati görmüştür, demektir. Bunu menedecek bir manî yoktur. Akıl dahi imkânsız görmez ki, zahirinden değişmeye mecburiyet hâsıl olsun. Bakıllânî'nin: «Bazan malûm sıfatlarının aksine yahut iki yerde birden görünür» sözü onun sıfatlarında hata ve o sıfatları vakiin hilâfına tasavvurdur. Bazan bir kimse hayâl ettiği bir şeyi görür gibi olur. Çünkü hayâl ettiği şeyin âdeta gördükleri ile bağlantısı vardır. Binâenaleyh Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zatı görünmüş; sıfatlan görülmeyip hayâl edilmiş olur. İdrak için gözlerin görmesi, mesafenin yakınlığı görülen şeyin yerde gömülü yahut yeryüzünde olması şart değildir. Şart olan yalnız onun mevcudiyetidir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zat; görünmüş; sıfatlan görülmeyip hayâl edilmiş olur. İdrak için gözlerin görmesi, mesafenin yakınlığı görülen şeyin yerde gömülü yahut yeryüzünde olması şart değildir. Şart olan yalnız onun mevcudiyetidir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in cismi yok olduğuna bir delil bulunamaz. Bilâkis hadîslerde onun bakî olmasını iktiza eden beyanat vardır. Bir kimse rü'yâsında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kendisine, katli haram bir kimseyi öldürmesini emir buyurduğunu görse bu hayâl edilen sıfatlardan olur. Görülen şey değildir.» Iyâz; «Bu hadîsten murad Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i hayâtında malûm olan sıfatıyle görmesidir. Bunun aksine görürse hakikî rü'ya değil, te'vîlî rü'ya olur.» demişse de Nevevî bu sözü zayıf bulmuş: «Sahih olan onu hakikaten görmesidir. Sıfatının malûm olup olmaması bu hususta müsavidir.» demiştir. bâzılarına göre Allahü teâlâ'nın insanlara hassaten Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i doğru olarak göstermesi, şeytanı onun suretinde görünmekten men etmesi, uyku hâlinde onun üzerinde yalan uydurmasına mâni olmak içindir. Nitekim peygamberlerine mucize denilen hârikaları vermiştir. Ve nitekim şeytan uyanıkken de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in suretine giremez. Çünkü bu olmuş olsa hakla bâtıl birbirine karışır. Bu tasavvur korkusuyla Peygamberin getirdiği şeylere itimat kalmazdı. rü'yada Allahü teâlâ'yı görmenin caiz ve sahih olduğunda müttefiktirler. Velev ki hâline lâyık olmayan cisim sıfatlarıyle görünmüş olsun.- Zira görülen şey Allah'ın zâtı değildir. Allahü teâlâ’nın cisim şekline girmesi ve hallerinin muhtelif olması imkânsızdır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i görmek böyle değildir. Bakıllânî diyor ki: «Rü'yada Allahü teâlâ'yı görmek kalpte zuhur eden bir takım hâtıralardır. Bunlar gören kimse için olmuş veya olacak bir takım şeylere delildirler.» kim beni rü'yada görürse; uyanıkken de görecektir. Yahut benî uyanıkken görmüş gibidir.» cümlesi üzerinde ulemâ şunları söylemişlerdir: «Burada râvi şekketmiştir. Eğer hakikatte Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beni görmüş gibidir demişse bunun mânâsı hakikaten beni görmüştür. Yahut hakkı görmüştür, demektir. Böyle değil de uyanıkken beni görecektir demişse bu hususta birkaç kavil vardır. Birinci kavle göre maksat onun zamanında yaşayanlardır. O zamanda yaşayan bir zat rü'-yasında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i görürse onunla hakikatte de müşerref olacak demektir. İkinci kavle göre rü'yayı gören şahıs âhi-rette uyanık halde bu rü'yanın tasdikini görecek, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i bizzat muayene ve müşahede edecek demektir. Üçüncü kavle göre rü'yayı gören kimse âhirette Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i hususî bir şekilde ona yakın olarak görecek ve şefaatına nail olacak demektir.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellemin: «beni Rüyada Gören Hakikkaten Görmüştür» Hadisi Bâbı
6062-)
Bize Kuteybe b. Said rivâyet etti. ki): Bize Leys rivâyet etti. H. İbn Rumh da rivâyet etti. ki): Bize Leys Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi ki, kendisine gelerek: Ben düşümde başımın kesildiğini ve onu kovaladığımı gördüm, diyen bir bedeviyi men ederek: esnasında şeytanın seninle oynadığını haber verme!» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Uyku Halinde Şeytanın Kendisiyle Oynadığını Haber Vermeme Bâbı
6063-)
Bize Osman b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Cerîr A'meş'den, o da Ebû Süfyân'dan, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Bir bedevi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek: Ya Resûlallah! Rü'yamda başımın vurulup yuvarlandığını, kendimin de izinden koştuğumu gördüm, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o bedeviye: esnasında şeytanın seninle oynamasını âleme anlatma!» buyurdular. ki: Bundan sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i hutbe okurken dinledim: bîriniz uykusunda şeytanın kendisiyle oynadığını söylemesin!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Uyku Halinde Şeytanın Kendisiyle Oynadığını Haber Vermeme Bâbı
6064-)
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Saîd El-Eşecc de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Veki' A'meş'den, o da Ebû Süfyân'dan, o da Câbir'den, naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek: Ya Resûlallah! Rü'yamda başımın kesildiğini gördüm... dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) güldü ve: birinizle uykusunda oynadığı vakit onu âleme söylemesin!» tuyurdular. Ebû Bekr'in rivâyetinde: oynanırsa...» ibaresi vardır. Şeytanı anmamıştır. diyor ki: «İhtimal Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu zâtın rü'yasının karışık düşlerden ibaret olduğunu vahy ile yahut rü'-yasında buna delâlet eden bir şey ile bilmiştir. Yahut rü'yacîaki bir delâlet onun şeytanın verdiği üzüntü kabilinden bir mekruh olduğunu göstermiştir. Tâbir âlimlerine gelince onlar kitaplarında baş kesilmesinden söz eder; ve bunu rü'ya sahibinin içinde bulunduğu nimetlerden veya mafevkinden ayrılmasına kuvvetinin elinden gidip bütün işlerinde hâlinin değişmesine delil sayarlar. Meğer ki rü'yayı gören köle ola. Bu takdirde rü'ya onun âzâd edileceğine delâlet eder. Rü'yayı gören hasta ise şifâ bulacağına, borçlu ise borcunu ödeyeceğine, haccetmemişse haccedeceğine, üzüntülü ile sevineceğine, korkmuşsa emniyete ereceğine delil olur.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Uyku Halinde Şeytanın Kendisiyle Oynadığını Haber Vermeme Bâbı
6065-)
Bize Hâcib b. Velid rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Harb Zübeyrî'den rivâyet etti. ki): Bana Zührî, Ubeydullah b. Abdillah'dan naklen haber verdi ki, İbn Abbâs veya Ebû Hüreyre'nin rivâyetine göre bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelmiş. H.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Rü’ya Tabiri Hakkında Bir Bab
6066-)
Bana Harmele b. Yahya Et-Tücîbi de rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus İbn Şi-hab'dan naklen haber verdi. Ona da Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe haber vermiş ki: İbn Abbâs bir adamın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek şunu söylediğini rivâyet etmiş: Ya Resûlallah! Ben bu gece rü'yamda yağ ve bal yağdıran bir bulut gördüm. Halkın da bundan elleriyle avuçladıklarını gördüm. Kimisi çok alıyordu, kimisi az. Bir de gökyüzünden yere ulaşan bir ip gördüm. Senin onu alarak yükseldiğini gördüm. Sonra senin ardından onu bir adam alarak yükseldi. Sonra onu bir başka adam aldı. Onda ip koptu. Sonra onun için ipi eklediler ve yükseldi. Bekr dedi ki: Ya Resûlallah! Babam sana feda olsun! Vallahi bana müsaade buyurursan onu çok iyi ta'bir edeceğim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ta'bir et!» buyurdu. Ebû Bekr: Bulut İslâm'ın bulutudur. Yağan yağ ve bal ise Kur'ân'dır, Onun lezzeti ve yumuşaklığıdır. İnsanların bundan avuçlamalarına gelince kimi Kur'ân'ı çok öğrenir, kimi az. GÖkden yere ulaşan ip ise senin üzerinde bulunduğun hakdır. Onu tutuyorsun, Allah da seni onunla yükseltiyor. Bilâhare senden sonra gelen bir adam onu tutuyor ve onunla yükseliyor. Sonra ; (yine) başka bir adam onu tutuyor. Ve onunla yükseliyor. Sonra onu başka bir adam tutuyor, onda ip kopuyor. Sonra bu adam için ip ekleniyor. Ve onunla yükseliyor. İmdi babam sana feda olsun bana haber ver ya Resûlallah, isabet mi ettim? Hatâ mı? dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): isabet ettin; bâzısında yanıldın.» buyurdular. Ebû Bekr: Vallahi ya Resûlallah! Bana illâ söyle! Hata ettiğim nedir? dedi. «Yemin etme!» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Rü’ya Tabiri Hakkında Bir Bab
6067-)
Bize bu hadîsi İbn Ebi Ömer de rivâyet etti, ki): Bize Süfyân Zührî'den, o da Ubeydullah b. Abdillah'dan, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Bir adam Uhud tarafından ayrılarak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve: Ya Resûlallah! Ben bu akşam rü'yada yağ ve bal yağdıran bir bulut gördüm... dedi. Yûnus'un hadîsi mânâsında rivâyette bulunmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Rü’ya Tabiri Hakkında Bir Bab
6068-)
Bize Muhammed b. Rafı' de rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. ki): Bize Ma'mer Zührî'den, o da Ubeydullah b. Abdullah b. Utfee'den, o da İbn Abbâs veya Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Abdürrezzâk ki: Ma'mer bazan İbn Abbâs'dan, ba-zan da Ebû Hüreyre'den derdi, ki): Bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek: Ben bu gece bir bulut gördüm... dedi. yukarkilerin hadîsi mânâsında rivâyette bulunmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Rü’ya Tabiri Hakkında Bir Bab
6069-)
Bize Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî dahi rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Kesîr rivâyet etti. ki): Bize Süleyman (bu zât İbn Kesîr'dir.) Zührî'den, o da Ubeydullah b. Abdillah'dan, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabına söylediklerinden biri de şu idi: her kim rü'ya gördüyse onu anlatsın ki, kendisine ta'bir edeyim.» Derken bir adam gelerek: Ya Resûlallah, bir bulut gördüm... dedi. yukarkilerin hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur. hadîsi Buhârî «Kitabü't-Ta'bir»'de; Ebû Dâvud «Kitabü'l-Eynıan ve'n-Nuzûr»'da; Nesâî ile İbn Mâce «Rüya» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sonra ipten tutunanlar sıra ile Ebû Bekr, Ömer b. Hattâb ve Osman b. Affan (radıyallahü anh) hazerâtıdır. Hazret-i Osman'da ipin kopup tekrar bağlandığı görülmektedir. Yani hilâfet bağı kopmuş, başkasının eline geçmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: isabet ettin, bâzısında yanıldın.» sözünden murad ne olduğu ulemâ arasında ihtilaflıdır. İbn Kuteybe ile başkalarına göre bunun mânâsı: «Tefsirinde isabet ettin; hakikî te'vilini buldun, ama ben emretmeden tefsirine şitab etmekte yanıldın.» demektir. Bazıları bu te'vîli fasit bulmuşlardır. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) rü'yayı te'vîl hususunda Ebû Bekr'e izin vermişti. Onlarca Ebû Bekr ancak rü'yanın bazı yerlerini ta'bir etmeden bıraktığı için hatâ etmiştir. Çünkü rü'yayı gören: «Ben yağ ve bal yağdıran bulut gördüm.» demişti. Ebû Bekr bunu Kur'ân'la onun lezzeti ve yumuşaklığı ile tefsir etmiştir. Halbuki bu yalnız balın tefsiridir. Yağın tefsirini bırakmıştır. O sünnet diye tefsir edilir. Ebû Bekr'e yaraşan: «Kur'ân ve sünnet» demekti. Tahâvî de bu kavle işaret etmiştir. göre hata Hazret-i Osman'ın halinde olmuştur. Çünkü rü'yada zikredildiğine göre Hazret-i Osman ipten tutunmuş, ip kopmuştur. Bu da Osman (radıyallahü anh)’in kendiliğinden hilâfetten hal' edildiğini gösterir. Ebû Bekr ise bunu: «Osman zorla hal' edilmiş ve öldürülmüş ve hilâfete başkası geçmiştir.» şeklinde tefsir etmiştir. Cümlenin doğru tefsiri ipin eklenmesini Osman'in kavminden başka birinin iş başına geçmesine hamletmektir. Bir takımları da hatânın ta'bir için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den izin istemesinde olduğunu söylemişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Hazret-i Ebû Bekr'e: «Yemin etme!» demesi yeminini tekrarlama, çünkü söylemiyeceğim, manasınadır. Bazıları bunu düşünürsen hatânı anlarsın mânâsına almışlardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Rü’ya
Konu: Rü’ya Tabiri Hakkında Bir Bab