Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

2699-) Bize, bu hadîsi Muhammedü'bnü'l Müsenna ile Züheyr b. Harb de rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Yahya yani Kattan rivâyet etti. H. Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsame rivâyet eyledi. iki râvi Ubeydullah'dan bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2700-) Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys rivâyet eyledi. H. İbn Rumh dahi rivâyet etti. ki): Bize Leys. Nafi'den, o da İbn Ömer (radıyallahü anhüma)'dan naklen haber verdi ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında aşûra günü zikredilmiş de: Câhiliyet devri halkının oruç tuttuğu bir gündü. Artık sizden onu kim tutmak isterse tutsun, kim istemezse bırakım.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2701-) Bize Ebû Küreyb rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâ-me, Velîd yani İbn Kesîr'den naklen rivâyet etti. ki): Bana Nâfi' rivâyet etti. Ona da Abdullah b. Ömer (radıyallahü anhûma) rivâyet eyle-miş ki, kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i bir aşûra günü şöyle buyururken işitmiş: ki bu gün, câhiliyet devri halkının oruç tuttuğu bir gündür. Artık kim o gün oruç tutmak isterse tutsun, kim tutmamak isterse tutmasın.» (radıyallahü anh) o gün oruç tutmazmış, Ancak İtiyat edindiği oruca tesâadüf ederse tutarmış.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2702-) Bana Muhammed b. Ahmed b. Ebî Halef rivâyet etti ki): Bize Ravh rivâyet etti. (Efeçlûki)’: Bize Ebû Mâlik Ubeydullah b. Ahnes rivâyet eyledi. ki): Bana Nâfi', Abdullah bi. Ömer'dan naklen haber verdi. Abdullah: (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında aşûra günü oruç tutmanın lafı edildi. » diyerek tamâmiyle Leys b. Sa'd hadîsi gibi rivâyette bulunmuş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2703-) Bize Ahmed b. Osman en-Nevfelî rivâyet etti. ki): Bize Ebû Âsim rivâyet etti. ki): Bize Ömer b. Muhammed b. Zeyde El-Askalani rivâyet etti. ki): Bize Salim b. Abdillah rivâyet etti. ki): Bana Abdullah b. Ömer (radıyallahü anhüma) rivâyet eyledi. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında aşûra gününün lâfı oldu da: «O, öyle bir gündür ki, câhiliyet devri halkı onda oruç tutarlardı. Artık isteyen o gün oruç tutar, isteyen tutmaz.» buyurdular. hadîsi Buhârî «Kitâmu's-Savm» ve «Kitâbu't-Tefsir» de tahrîc etmiştir. bütün rivâyetlerinde hadîsin sonunda muhtasaran «Dileyen oruç tutar.» buyuruüriuştur. yine İbn Ömer (radıyallahü anh)'dan tahrîc ettiği rivâyette: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Sizden kim aşûra günü oruç tutmak isterse tutsun, oruç tutmak istemiyen ondan vazgeçsin, buyurdu.» denilmiştir. . hadîsi Dârimi (281-255) dahi «Sünen» inde Müslim'in rivâyeti gibi tahrîc etmiştir. bu rivâyetler o gün oruç tutup tutmamanın ihtiyari bir iş olduğuna delâlet etmektedirler. ve bundan sonraki rivâyetler aşure orucunun farziyeti nes-hedilerek nâüle kabilinden meşru kaldığına delildirler. fıkıh ulemâsı bir ibâdetin farziyeti neshedildikten sonra o ibaretin mubah olarak meşru kalıp kalmıyacağı mes'elesinde ihtilâf etmişlerdir. Abdullah b. Ömer'in aşûra günü oruç tutmaması, o günü islâmda da câhiliyet devrinde olduğu kadar ta'zim etmiş olmamak içindir. Onun mezkûr günde oruç tutmaması, o gün oruç tutula-mıyacağına delâlet etmez. Zîra o gün ehl-i şirkin hatırasını ihya için değil de sevap kasdıyla oruç tutana Allah ındinde büyük sevap vardır. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in aşûra günü niçin oruç tuttuğu ihtilaflı bir mes'eledir. Bazıları onu câhiliyyet devrinden beri tuttuğunu söyler. ile Müslim'in İbn Abbâs (radıyallahü anh) dan tahric ettikleri bir rivâyete göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye gelince Yahûdilerin aşûra günü aruç tuttuklarını görmüş, onu Mûsa (aleyhisselâm)'ın dahi tuttuğu söylenince: «Biz Hazret-i Mûsa'ya uymaya sizden daha lâyıkız.» buyurarak, bu orucu tutmuştur. ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu orucu Kureyş ile birlikte islâmiyetten evvel tutmuş, Medine'ye hicret edince Mûsa (aleyhisselâm)’in şeriatında da bulunduğunu öğrenerek- onu hem kendisi tutmuş hem de ashabına emir buyurmuştur. Ramazan orucu farz kılınınca İse bu işi ashabının ihtiyarına bırakmıştır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2704-) Bize Ebû Bekir b. Ebû Şeybe ile Ebû Küreyb hep birden Ebû Muâviye'den rivâyet ettiler. Ebû Bekir ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Umara'dan, o da Abdurrahman b. Yezîd'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Eş'as b. Kays, Abdullah'ın yanına girdi, Abdullah yemek yiyiyordu. Eş'as'a: «Yâ Ebâ Muhammed, Yemeğe yaklaş.» dedi. Eş'as: «Bu gün aşûra günü değil midir?» dedi. Abdullah: «Sen aşûra gününün ne olduğunu bilir misin?» diye sordu. Eş'as: «Neymiş o?» dedi. Abdullah: «O, ancak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Ramazan orucu inmezden önce oruç tuttuğu bir gündür. Ramazan orucu inince bırakıldı.» cevâbını verdi. Küreyb: «Onu bıraktı.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2705-) Bize Züheyr b. Harb ile Osman b. Ebi Şeybe rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Cerîr, A'meş'den bu isnâdla rivâyette bulundu. yine Züheyr ile Osman: «Ramazan (orucu) inince onu terketti.» dediler.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2706-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Veki' ile Yahya b. Saîd El-Kattân Süfyan'dan rivâyet ettiler. H. Muhammed b. Hatim dahi rivâyet etti. Bu lafız onundur. ki): Bize Yahya b. Saîd rivâyet etti. ki): Bize Süfyan rivâyet etti. ki): Bana Zübeyd-i Yâmi, Umaratü'tmü Umeyr'den o da Kays b. Seken'den naklen rivâyet etti ki, Eş'as b. Kays aşûra günü Abdullah (İbn Mes'ud)’in yanına girmiş. Abdullah yemek yeyiyormuş. Eş'as'a: «Yâ Ebâ Muhammed, Yaklaş da yemek ye,» demiş. Eş'as: «Ben oruçluyum.» mukâabeleşinde bulunmuş. Abdullah: «Biz vaktiyle bu orucu tutardık, sonra terk olundu.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2707-) Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. ki): Bize İshâk b. Mahsur rivâyet etti. ki): Bize İsrail, Mansûr'dan, o da Ib-râhim'dan, o da Alkâme'den naklen rivâyet eyledi. Alkâme şöyle dedi: Eş'as b. Kays, İbn Mes'ûd'un yanına girdi, İbn Mes'ûd Aşûra günü yemek yeyiyordu. Eş'as: «Yâ Ebâ Abdirrahman, Şüphesiz ki bu gün aşûra günüdür.» dedi. İbn Mes'ûd: «Filhakika Ramazan (Orucu) inmezden önce, bu günde oruç tutulurdu. Ramazan orucu inince bırakıldı. Eğer oruçlu değilsen yemek ye.» dedi. hadîsi Buhârî «Kitâbu't-Tefsîr» de tahric etmiştir. Eş'as b. Kays, Kinde kafilesine mensûbdur. O kabîlerin reisi imiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına Kinde'lilerden 60 kişilik bir heyet ile gelerek müslüman olmuştur. Câhiliyet devrinde kavminin itaatim celbetmiş bir reis olduğu gibi islâmiyet devrinde dahi kavmi arasında muhterem bir zât imiş. Ancak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in vefatından sonra bir müddet irtidad etmişse de, sonra Hazret-i Ebû Bekir'in hilâfeti zamanında tekrar müslüman olmuştur. Eş'as (radıyallahü anh) Kûfe'de Hazret-i Ali’nin şahadetinden kırk gün sonra vefat etmiştir. şerif hüküm itibârı ile bundan önceki İbn Ömer hadisi gibidir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2708-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah b. Mûsa rivâyet etti. ki): Bize Şeybân, Eş'as b. Ebi’s Şa'sa’dan, o da Ca'fer b. Ebî Sevr'den, o da Câbir b. Semûra (radıyallahü anh)'dan naklen haber verdi. Câbir Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) aşûra günü oruç tutmanızı bize emreder, bizi buna teşvikde bulunur, o gün bizim hâlimizi tefriş eylerdi. Ramazan orucu farz kılınınca bir daha bize ne emir buyurdu ne de nehiy. O gün gelince bizi teftiş de etmez oldu.» rivâyetlerde geçen ayı inmezden Önce» ve farz kılındı.» gibi tâbirlerden murad: Ramazan orucudur. rivâyet aşûra orucu hakkında ki emirin vücûb ifâde ettiğine kâail olanlar aleyhine delildir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2709-) Bana Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yunus, İbn Şihab'dan naklen haber verdi. ki): Bana Humeyd b. Abdirrahman haber verdi ki, kehrisi Muâviyetü'bnÜ Ebî Safyan'ın Medine'de yani Medine'ye bir gelişinde hutbe okurken dinlemiş. Muâviye, Medine'lilere aşûra gününde hutbe îrad ederek: nerede ey Medineliler? Ben bu gün için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim: «Bu gün aşura günüdür. Allah, bu günün orucunu size farz kılmamıştır. Ama ben oruçluyum. İmdi sizden kim oruç tutmak isterse tusun, kim tutmak istemezse o da tutmasın.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2710-) Bana Ebû't-Tâhir rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Vehb rivâyet etti, ki): Bana Mâlik b. Enes, İbn Şihab'dan bu isnadla bu hadîsin mislini haber verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2711-) Bize İbn Ebî Ömer rivâyet etti. ki): Bize Süfyan b. Uyeyne, Zührî'den bu isnadla rivâyette bulundu. Muâviye, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i böyle bir günde: oruçluyum. İmdi kim oruç tutmak İsterse tutsun,» buyururken işitmiş. Mâlik ile Yûnus rivâyetlerinin geri kalan kısımlarını zikrememiş. hadîsi Buhârî ile Nesâî «Kitâbu's-Savm» da tahric etmişlerdir. rivâyetinde «Hacc ettiği sene.» kaydı da vardır. «Muâviye halîfe olduktan sonra ilk haccını (44), son hac-cım da (575) yılında yapmıştır.» diyor. buradaki haccından murâd: Onun son haccı olduğunu söylemişlerdir. Maamafih hadisde buna bir delil yoktur. diyor ki: «Muâviye'nin (Ulemânız nerede?) demesine sebep bâzılarının aşûra orucu için: Vâcibdir, dediklerini, bir takımlarının onu haram, daha başkalarının da mekruh saydıklarını işitmiş olmasıdır. Bu sözü ile mezkûr orucun farz, haram ve mekruh olmadığını bildirmek istemiştir.» Tîn'e göre ulemânın muvâfakatlarmı almak için söylemiş olması ihtimâli vardır. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: ben oruçluyum, buyurması aşûra orucunun faziletine delildir. Zira bu oruç faziletli olmasa Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o gün oruç tutmazdı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmeti için bir numûne-i imtisâldir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2712-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Hüşeym, Ebû Bişr'dan, o da Saîd b. Cübeyr'den o da İbn Abbâs (radıyallahü ahhûma)’dan. naklen haber verdi. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye geldi de, Yahûdileri aşûra günü oruç tutarken buldu. Kendilerine bunun sebebi soruldukta: gün Allah'ın, Mûsa ile Ben: İsrail'i Fir'avuna karşı muzaffer kıldığı gündür. İşte biz onu ta'zim için oruç tutuyoruz.» dediler. . Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Hazret-i Mûsa'ya sizden daha evlâyız.» buyurdu ve o gün oruç tutulmasını emreyledi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2713-) Bize, bu hadîsi İbn Beşşâr ile Ebû Bekir b. Nâfi' hep birden Muhammed b. Cafer'den, o da şu'be'den, o da Ebû Bişr'dari bu isnâdla rivâyet ettiler. Yalnız burada râvi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Yahûdilere bunun sebebini sordu.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2714-) Bana İbn Ömer rivâyet etti. ki): Bize Süfyân Eyyûb'dan o da Abdullah b. Said b. Cübeyr'den oda babasından, o da İbn Abbâs (radıyallahü anhûma)'dan naklen rivâyet etti ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye gelmiş de Yahûdileri aşûra günü oruç tutarlarken bulmuş Bunun üzerine onlara: «Oruç tuttuğunuz bu gün nedir? diye sormuş. Yahûdiler: «Bu çok büyük bir gündür. Bu günde Allah, Mûsa ile kavmini kurtardı da Fir'avun ile kavmini (suda) gark etti. Mûsa da buna şükür İçin oruç tuttu. İşte biz de bu günün orucunu tutuyoruz.» demişler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Öyle ise biz Mûsa'ya sizden daha yakın ve daha evlâyız.» buyurmuş, ondalı sonra o gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hem kendisi oruç tutmuş hem de tutulmasını emir buyurmuşta

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2715-) Bize İshak b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Abdurrazzâk haber verdi. ki): Bize Ma'mer, Eyyûb'dan bu isnadla rivâyette bulundu. Şu kadar var ki o: «Said b. Cübeyr'in oğlundan» demiş, adını söylememiştir. hadîsi Buhârî «Kitâbu's-Savm» ile «Ehâdîs'l-Enbiyâ» da, Ebû Dâvud, Nesâî ve İbn Mâce «Kitâbus'—Savm» da muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. Rivâyetler arasında az çok lâfız farkları vardır. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Yahûdiler'in cevâbından sonra oruç tutması ve ashabına oruç tutmalarını emir buyurması bu oruca o günden sonra başlamış mânasına alınmamalıdır. Maksad: Öteden beri tutmakda olduğu oruca devam etti demektir. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in onu Medîne'ye gelmezden önce tutar -dığı başka rivâyetlerden anlaşılmıştır. Burada şöyle bir suâl hatıra gelebilir: zahiri, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Medine'ye geldiğinde Yahûdileri oruçlu bulduğunu gösteriyor. Halbuki onun Medine'ye gelişi Rebîulevvel ayındadır. Aşura ise muharremdir. şudur: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Yahûdiler'in Aşûra günü oruç tuttuklarını Medine'ye geldiği gün işitmiş sı sormuştur. bu sözde mahzuf bulunduğunu söylemişlerdir. Onlara göre «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye geldi de aşura gününe kadar orada kaldı, ve Yahûdilerin o gün oruç tuttuklarını gördü» takdirindedir. Yahûdilerin habürine i'timad edilemezse de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu orucu vahi tarîki ile haber alması kuvvetle muhtemel olduğundan orucunu onların verdiği habere itimaden tutması lâzim gelmez. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'n bu orucun kendi içtihadı ile devam ettiğini söylerler. Bir takını ulemâ da bunu ona müslümanlığı kabul eden Yahûdiler'in söylemiş olması, yahut haberi veren Yahûdiler'in adetçe tevatür derecesine varmaları ihtimali üzerinde durmuşlardır. Bittabi tevâtüde islâmiyyet şart değildir. hususda Kâdî Iyaz şunları söylemiştir: « Kureyg'ini Aşûra orucunu tuttukları, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem). dahi bu orucu tutardığı sabit olmuştur. Medîne'ye geldiği zaman dahi aynı orucu tutmuştur. Binaenaleyh Yahûdiler'in orucu ona yeni bir hüküm isabet etmiş değildir ki üzerinde lâf etmeye hacet kalsın. Bu ancak bir hâlin tavsifi ile bir sualin cevabından ibarettir...»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2716-) Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe ile İbnü Nümeyr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Üsâme, Ebû Umeys'den, o da Kays b. Müslim'den, o da Tarık b. Şihât'dan, o da Ebû Mûsa (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet eyledi. Ebû Mûsa şöyle dedi: günü, Yahûdilerin ta'zim ve bayram ettikleri bir gün idi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dahi: «Siz o gün oruç tutun» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2717-) Bize bu hadisi Ahmed b. Münzir de rivâyet etti. ki):Bize Hammâd b. Üsâme rivayet etti. ki): Bana Kays haber verdi, ve bu isnâdin bu hadisin mislini rivâyet etti. O: «Ebû Üsame dedi ki: Bana da Sadahatü'bnü Ebî Imran Kays b. Müslim'den o da Tarık b. Şihâb'dan, o da Ebû Mûsa (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet etti. Ebû Mûsa şöyle demiş: Hayberliler Aşûra günü oruç tutar, o günü bayram ittihâz ederler, o gün kadınlarına ziynetlerini ve güzel elbiselerini giydirirlerdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): gün sîz de oruç tutun, buyurdular.» ifadesini ziyade etti. hadîsi Buhârî «Kitâbu's-Savm» ile «ttyânü'l - Yahid» de, Nesâî «Kitabu's-Savm» da tahric etmişlerdir. Güzel elbise, demektir. Bazıları «güzel kılık kıyafet» mânasına geldiğini söylemişlerse de, Aynî burada onu bu mânâya almanın çirkin bir hatâ olduuğnu söylemiştir. Zira hadîsde Yahûdiler'in Sarayı kadınlarına giydirdikleri bildirilmektedir. bazı rivâyetlerinde Yahûdiler'in Aşûra günü bayram yaptıkları, bu rivâyette ise hem oruç tuttukları hem de bayram yaptıkları bildiriliyor. bayram günü oruç tutmak memnu ise de bu bizim şeriatımıza göredir. Onların şeriatına göre baayram günü oruç tutmak caiz olabilir. de Yahûdiler'in bayram yapmasından o günü hakikaten bayram olması icab etmez.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2718-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkıd hep birden Süfyan'dan rivâyet ettiler. Ebû Bekir ki):Bize İbn Uyeyne Ubeydullah b. Ebi Yezid'den rivâyet etti. O da İbn Abbâs'dan dinlemiş İbn Abbâs (radıyallahü anhûma)'ya aşûra günü oruç tutmanın hükmü sorulmuşda: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu günden başka sair günler üzerine faziletini dileyerek oruç tuttuğu bir gün ve bu aydan ynai ramazandan maada faziletini dileyerek oruç tuttuğu bir ay bilmiyorum.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2719-) Bana Muhammed b. Rafi rivâyet etti. ki): Bize Abdur-razâk rivâyet etti. ki): Bize İbn Cüneyc haber verdi. (De,di ki): Bana Ubeydullah b. Ebî Yezîd bu isnâdda bu hadisin mislini haber verdi. hadîsi Buhârî ve Nesâî «Kitâbu's-Savm» da tahric etmişlerdir. diyor ki: Ulemâ Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Aşûra ile Ramazan oruçlarına hasseten ehemmiyet vermesi Ramazan oruç farz olduğu içindir, tik zamanlarda aş»ra oruca dahi farzdı, demişlerdir. şöyle bir sual hatıra gelebilir: «Bâzı hadîslerde günlerin en faziletlisi Arefe olduğu bildirilmiştir. Bu hadîsten isen en faziletli günün Aşûra olduğu anlaşılıyor. Bunların arası nasıl bulur?» bu suâle şöyle cevap vermiştir: «Aşûra'nın efdal olması, o gün oruç tutulduğu içindir. Arefe'nin efdal olması başka cihettendir.»: göro Kamlıan orucu farz Aşûra orucu mendûb olduğu halde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Vn sevap hususunda müşterek oldukları içindir . Aynî bu mütalaanın söz görtürdüğü söylemiştir. Çünkü sevap hususunda müşterek olmak yalnız bu iki oruca mahsus değildir. Bâbımız hadisleri Aşûra orucunun câhiliyet devrinde Araplarla Yahûdilerin tuttuğu bir oruç ojduüjunu. Islâmiyetin ilk zamanlarında onun müslümanlara da far Ulnıdıgını sonra Ramazan orucu ile neshedilerek mendûb hükmünde kaldığını bildirmektedir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2720-) Bize Ebû Bekir bi Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize veki' b. Cerrâh, Hâcib b. Ömer'den hakem b. A'rac'dan naklen rivâyet etti. Hâkim Şöyle dedi: İbn Abbâs (radıyallahü anhûma)'nın yanına vardım, kendisi zemzemin yanında cübbesini başının altına koyarak uzanmıştı, ona dedim ki: «Bana aşûra orucundan haber ver.» İbn Abbâs (radıyallahü anh) «Muharremin hilâlini gördünmü günleri saymaya başla ve 9. günü oruçlu olarak sabahla.» dedi. «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Aşûra orucunu böyle mi fulardı? dedim, İhm Abbâs (radıyallahü anh) . «Evet.» cevabını verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşüra Orucunun Hangi Gün Tutulacağı Bâbı
2721-) Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd El-Kattân, Muâviyetü'bnü Amr'dan naklen rivâyet etti. ki): Bana Hakem b. A'rac rivâyet" etti. ki): İbn Abbâs (radıyallahü anhûma)'ya Aşûra orucunu sordum, kendisi zemzemin yanında cübbesini başının altına koyarak uzanmıştı...» hadisi Hâcib b. Ömer hadîsi gibi rivâyet etti. hadîsi Ebû Dâvud (202—275) ile Tirmizî (209—279) dahi tahric etmişlerdir. yalnız başına rivâyet ettiği İbn Abbâs hadisinde: (sallallahü aleyhi ve sellem) Aşûra orucunun 10. gün tutulmasını emir buyurdu.» demektedir. «Bu hadîs hasen sahilidir.» demişse de, bununla iki rivâyetten hangisini kastettiğini beyan etmemiştir. Hadîs ulemasına göre Tirmizi'nin «Hasen sahih» dediği hadîs birincisi yani kitâbımızdaki rivâyettir. Tirmizi'nin yalnız başına tahric ettiği ikinci rivâyet munkatı'dır. Zira hadîsi Hasen-i Basrî Hazret-i İbn Abbâs'dan rivâyet etmiştir. Halbuki Hasan-ı Basri bunu İbn Abbâs'dan dinlemiştir. Mezkûr rivâyet Tirmizî'nin de tahric ettiği Bâbımız hadîsine muhalif olduğu için şâzzdır. hadîsi Aşûra orucunun 9. günde tutulacağını göstermekte ise de Ayni, Hazret-i İbn Abbâs’ın bu sözüyle «9. ve 10. günleri tut.» demek istediğini söylüyor. Ona göre İbn Abbâs (radıyallahü anh) «Evet» demekle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in onu sonra göreceğimiz hadîsdeki: seneye inşaallah 9. gün oruç tutarız.» sözüne işaret etmiştir. İyâz: «İhtimâl Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu niyeti de Yahûdiler'e benzememek için 9. ve 10 günleri oruç tutmaktı. Nitekim diğer bir rivâyette: (9. ve 10. günleri tutun.) buyurmuştur...» diyor. göre Hazret-i İbn Abbâs'ın buradaki «Evet» cevabı »Gelecek seneye sağ olursa 9. gün oruç tutar.» manasınadır. Ömer İbn Abdilberr (36a—463): «Bu söz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in vefatına kadar Aşûra orucunu Muharrem'in 10 unda tuttuğuna delildir. Medîne'ye gelinceye kadar onu bu şekilde tutmuştur. İbn Abbâs hadîsinden mahfuz olan budur Ama bu babda İbn Abbâs'dan rivâyet olunan eserler muztarîptir.» demiştir. diyor ki: «İbn Abbâs'ın bu sözü onun mezhebine «Öre Aşûra orucunun 9. günü tutulacağını sarahaten göstermektedir. ve Hale fin cumhûruna göre Aşûra orucu Muharrem'in 10. günü tutulur...»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşüra Orucunun Hangi Gün Tutulacağı Bâbı
2722-) Bize Hasan b. Aliy El-Hulvâni rivâyet etti. ki): Bibe İbn Ebî Meryen rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Eyyûb rivâyet eyledi ki): Bana İsmail b. Ümraeyye rivâyet etti ki Ebû Gatafan b. Tarif El-Mürri'yi şöyle derken işitmiş: Ben, Abdullah b. Abbâs (radıyallahü anhûma)'yi şunları söylerken dinledim: (sallallahü aleyhi ve sellem) Aşûra günü oruç tuttuğu ve tutulmasını emir buyurduğu zaman eshab Ya Resûlallah, şüphesiz ki bu gün Yahûdilerle Hristiyanların ta'zim ettikleri bir gündür, dediler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Gelecek seneye inşaallah 9. gün oruç tutarız,» buyurdular, İbn Abbâs: «Fakat gelecek sene gelmeden Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat etti.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşüra Orucunun Hangi Gün Tutulacağı Bâbı
2723-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Veki', İbn Ebî Zi'b'den, o da Kâsım b. Abbâs'dan o da Abdullah b. Umeyr'den, o da Muhtemelen Abdullah b. Abbâs (radıyallahü anhûma)'dan demiş olmak üzere rivâyet etti. Abbâs (radıyallahü anh) Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Eğer gelecek seneye kadar yaşarsan mutlaka 9. gün oruç tutarım.» buyurdular. Bekir'in rivâyetinde: «Yani Aşûra gününde, dedi.» ibaresi de vardır. diyor ki: «Bu hadîe Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in daima Muharremin 9. günü oruç tutmadığını tarsîh etmektedir. Bu suretle onuncu gün oruç tuttuğu meydana çıkar. İmâm Şâfiî ile diğer Şâfiîye uleması, îmanı Ahmed, İshâk ve sair ulema Muharrem'in 9. ve 10. günlerinde oruç tutmanın müstehab olduğuna kaaildirler. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Muharremin 10. günü oruç tutmuş, sağ kalırsa 9. günü tutmaya da niyet etmiştir.» bu husustaki kavillerini az yukarda görmüştük.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşüra Orucunun Hangi Gün Tutulacağı Bâbı
2724-) Bize Kutaybetü'bnü Saîd rivâyet etti. ki): Bize Hatim yani İbn İsmail, Yezîd b. Ebî Ubeyd'de, o da Selemetü'bnü Ekvâ' (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet etti ki Seleme şöyle mediş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Aşûra günü Eşlem kabilesinden bir adam göndererek halk arasında şunu ilân etmesini emir buyurdu: «Kim oruçtu değilse oruç tutsun, yemek yemiş olan da orucunu geceye kadar tamamlasın.» hadîsi Buhârî «Kitâbu's-Savm'ın bir - iki yerinde, Nesâî dahi «Kitâbu's-Savm» da muhtelif ravilerden tahrîc etmişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in- ilân için gönderdiği zatın ismi Hind b. Esma b. Harisete'l-Eslemî'dir. el - Katiân sın ibr rivâyetinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Eşlem kabilesinden bir adama: Kavminin arasında îlan et...» buyurdu.» denilmiştir. Ahmed b. Hanbel ile İbn Ebî Hayseme'nin tahdic ettikleri bir rivâyette Hazret-i Hind: Şâyle demiştir: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beni kavmim olan Eslem'e gönderdi de Kavmine emret, bu Aşûra gününde oruç tutsunlar. Günün evvelinde yemek yemiş kimse bulursan günün kalan kısmını o da oruçla geçirsin.» buyurdular

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşüra Günü Oruç Tutmayan Kimsenin, O Günün Kalan Kısmını Yemeden Geçirmesi Gerektiği Bâbı
2725-) Bana Ebû Bekir b. Nâfi' El-Abdî rivâyet etti. ki): Bize Bişr b. Mufaddal b. Lâhik rivâyet etti. ki): Bize Hâlid b. Zekvân, Kubeyyi' binti Muavviz b. Afra'dan naklen rivâyet etti. Rubeyyi' Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Aşûra sabahı Medine'nin etrafındaki Ensar köylerine: oruçlu olarak sabahladıyta orucunu tamamlasın. Oruçsuz olarak sabahlayan da o günün bakiyesini tamamlasın.» diye haber gönderdi. sonra artak giz bu orucu tutmağa ve küçük çocuklarımıza da Allah'ın izniyle tutturmaya başladık. Mescide gider çocuklarımıza yünden yapma oyuncaklar verirdir. Onlardan biri yiyecek için ağlarsa iftar zamanı oluncaya kadar bu oyuncağı kendilerine verdirir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşüra Günü Oruç Tutmayan Kimsenin, O Günün Kalan Kısmını Yemeden Geçirmesi Gerektiği Bâbı
2726-) Bize, bu hadisi Yahya b. Yahya dahi rivâyet etti. ki):Bize Ebû Ma'şer El-Attâr, Tâlib b. Zakvân'dan naklen rivâyet etti. ki): Rubeyyi' binti Muavviz'e aşûra orucunu sordum, şu cevabı verdi: (sallallahü aleyhi ve sellem) Ensâr köylerine elçilerini gönderdi...» hadîsi Bişr hadisi gibi rivâyet etmiş, şu kadar var ki: «Biz onlara yünden oyuncak yapar da, onları beraberimizde götürürdük. Yiyecek istediler mi oyuncağı kendilerine verirdik. Oyuncak onlan avutur, bu suretle oruçlarını tamamlarlardı.» demiştir. hadîsi Buhârî «Kitâbu's-Savm» da tahrîc etmiştir. Yün, demektir. Bazıları boyalı yün, diğer Bazıları da kırmızı yün manâsına geldiğini söylemişlerdir. bütün nüshalarındaa «Bu oyuncağı çocuklara iftar zamanında verirdik.» denilmişse de, Kâdî İyâz bu cümlede mahzuf kelinme bulunmadığından, doğrusunun «îftar zamanı gelinceye kadar.» olduğuna, zira manânın ancak bu suretle tamamlandığını söylemiştir. Nitekim Müslim'in ikinic rivâyetinde «Yiyecek istediler mi bu oyuncağı onlara verirdir, oyuncak anları oruçlarını tamamlayıncaya kadar ayarladı.» denilmiştir. Kâdî İyâz: «İhtimal çocukların oruç tuttuğundan Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in malûmatı yoktu. Çocuklara oruç tutmalarını onun emretmesi ihtimalden uzaktır. Çünkü bir senede tekerrür etmiyen ağır. bir ibâdeti küçüklere teklif etmek onları ta'zib olur.» demişse de, bu mütalâa kabul edilmemiş ve kendisine İbn Huzeyme'nin rivâyet ettiği Rezîne hadîsi ile cevap verilmiştir. Rezîne hadisinde: (sallallahü aleyhi ve sellem) aşûra günü süt emen çocukları ve Fâtıme'nin süt emen çocuklarını getirtir de ağızlarına tükürür, annelerine onları geceye kadar emzirmemelerini emir buyururdu.» denilmektedir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşüra Günü Oruç Tutmayan Kimsenin, O Günün Kalan Kısmını Yemeden Geçirmesi Gerektiği Bâbı
2727-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Malike, İbaî Şihab'dan dinlediğim, onun da İbn Ezher'in azatlısı Ebû Ubeyd'den naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum: «Ebû Ubeyd ki: ömeru'-bnül Hattâb (radıyallahü anh) ile beraber bayramda bulundum. Ömer gelerek bayram namazını kıldırdı. Sonra namazdan çıkıp cemaâata hutbe okudu ve: banlarınızdan yediğiniz iki gündür. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu iki günde oruç tutmaktan nehiy buyurmuştur, dedi.» hadîsi Müslim (204-261) «Kitâbul-Edâhi» de dahi tahric ettiği gibi Buhârî «Kttâb«'s-Savm» ve -Kitâbu'l-Edâhİ» de. Ebû Dâvud, Tirraizî, Nesâî ve İbn Mâce «Kitâbu's-Savm» da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. bir rivâyetinde Hazret-i Ebû Ubeyd'in Ömer (radıyallahü anh) ile beraber bulunduğu namazın Kurban bayramı namazı olduğu bildirilmiştir. Ömer'in iki günü vasıflarıyla bildirmesi, o günlerde niçin oruç tutulmadığına işaret içindir. Yani Ramazan bayramında iftar vâcib olur, Kurban bayramında ise Kurban eti yenir ve yedirilir. O gün, Alla h'ın kullarına ziyafet günü olduğu için oruç tutmak menedilmiştir. günlerinde oruç tutmak bütün ulemâya göre manınu-duf. Yalnız Hanefiiler'e göre bir kimse Ramazan bayramı günü oruç tutmayı nezir etse bu nezir şahindir, o gün oruç tutmaz başka bir günü onu kaza eder. Bu kavil İmâm Mâlik ile Evzâî'den de rivâyet olunmuştur. Hanefiiler'e göre bayram günü oruçtan nehiy buyrulması asıl orucun meşruiyetine münâfi değildir. Ekseri fu-kahaya göre nehyin fesâd icab etmediğini «El-Mahsûl» sahibi nakletmiştir. bu hususta uzun beyanâtda bulunmuştur. rivâyet ettiği Ziyâd b. Cübeyr hadisi de Hanefiiler'in kavlini te'yid eder. Mezkûr hadîsde: «Bir adam İbn Ömer'e gelerek: pazartesi günü oruç tutacağım, diye nezretse de, o gün bayrama tesadüf etse hüküm nedir ? diye sordu. İbn Ömer: Allah nezri İfa etmeyi emir buyurmuştur, ama Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de bu günde oruç tutmayı yasak etti, diyerek fetva hususunda bir şey söylemedi.» denilmektedir. İbn Abdi İmelik: «Eğer o adamın orucu alet-tayin menedilmiş olsaydı İbn Ömer tevakkuf etmezdi.» demiştir. Şafiî, İmâm Züferve İmâm Ahmed b. Hanbel'e göre bayram günlerinde oruç tutmak ve o günlerde oruç tutmayı nezir etmek sahih değildir. Bu kavil İmâm A'zam ile İmâm A'zam'dan bir rivâyete göre Kurban bayramı günü oruç tutmayı nezir etmek sahih değildir, fakat bir kimse: «Yarın oruç tutacağım» diye nezretse de, ertesi günü Kurban Bayramı olsa nezri sahihdir. şerif, bayram namazının hutbeden Önce kılınacağına da delildir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Ve Kurban Bayamı Günlerinde Oruç Tutmakten Nehiy Bâbı
2728-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Malik'e Muhammed b. Yahya b. Habban'dan dinlediğim, onun da A'rac'dan onun da Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet ettiği şu hadisi okudum: (sallallahü aleyhi ve sellem) iki gün (yani) kurban bayramı günleri oruç tutmaktan nehiy buyurmuşlar.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Ve Kurban Bayamı Günlerinde Oruç Tutmakten Nehiy Bâbı
2729-) Bize Kutaybetü'bnû Saîd rivâyet etti. ki): Bize Cerîr, Abdülmelik yani İbni Umeyr'den, o da Kazca'dan, o da Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den naklen rivâyet eyledi. Kazca ki: Ben, Ebû Saîd'den bir hadîs dinledim de hoşuma gitti. Kendisine: «Bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sen mî işittin ?» diye sordum, Ebû Saîd: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işitmediğim bir şeyi mi söyleceğim ? Ben, onu: İki günde oruç tutmak caiz değildir: Kurban bayramı günü ile Ramazan bayramı günlerinde, buyururken işittim.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Ve Kurban Bayamı Günlerinde Oruç Tutmakten Nehiy Bâbı
2730-) Bize Ebû Kâmil El-Cahderî rivâyet etti. ki): Bize Abdulazîz b. Muhtar rivâyet etti. ki): Bize Amr b. Yahya babasından, o da Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet etti ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki günde (yani) ramazan ve kurban bayramı günlerinde oruç tutmaktan nehiy buyurmuş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Ve Kurban Bayamı Günlerinde Oruç Tutmakten Nehiy Bâbı
2731-) Bize Ebû Bekir b. Ebû Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Veki', İbni Avn'dan, o da Ziyâd b. Cübeyr'den naklen rivâyet eyledi. Ziyâd Şöyle dedi: Bir adam İbn Ömer (radıyallahü anhüma)'ya gelerek: «Ben, bir gün oruç tutmaya nezrettim, o da kurban yahut ramazan bayramına rastladı.» dedi. İbn Ömer (radıyallahü anhûma): «Allahü teâlâ nezrin ifa edilmesini erdir buyurmuştur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ise bu gün oruç tutmayı yasak etti.» cevabını verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Ve Kurban Bayamı Günlerinde Oruç Tutmakten Nehiy Bâbı
2732-) Bize İbn Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize Sa'd b. Saîd rivâyet etti. ki): Bana Amra, Âişe (radıyallahü anha)’dan naklen haber verdi. Âişe: (sallallahü aleyhi ve sellem) iki oruçtan yani: Ramazan bayramı ile Kurban bayramı gönleri oruç tutmaktan nehiy buyurdular.» demiş. Saîd hadisini Buhârî «Fadlu's-Salâti fi mescidi Mekkede ve'l-Medinetî» bahsinde, İbn Ömer hadisini de Kitabü's-Sıyâm» da tahric etmiştir. Abdullah İbn Ömer: «Allahü teâlâ nezrin ifasını emir buyurmuştur.» sözü ile «Nezirlerini ifa etsinler» âyet-i kerîmesine işaret etmiştir. İbn Ömer (radıyallahü anh)'ya sual soran zâtın ismi malum değildir. Yalnız bazı rivâyetlerde bu zâtın Mîna'da iken İbn Ömer'in yanına geldiği ve bir rivâyette: «Zannederim pazartesi günü. dedi.» ifadesini kullandığı bildirilmektedir. hadisine göre oruç nezir eden zât, soranın kendisidir. Fakat Zannederim pazartesi günü, dedi.» ifâdesini kullanan mes'eleyi kendisi için değil, başkası nâmına sormuştur. Kıssanın iki defa ayrı ayrı geçmiş olması muhtemeldir. İbn Öm er'in bu suâl karşısında tevakkuf ederek kafi bir cevap vermemesi, kanaatine göre iki delil tearuz ettiği içindir. Sonra zâta ihtiyaten o günü kaza etmesi lâzım geldiğine işaret için cevap vermemesi de bir ihtimaldir. Zîra bu suretle iki delille de amel olur. iki delilden murâd: «nezirlerin ifâsına emreden âye't-i kerîme ile bayram günü oruç tutmayı yasak eden hadîs-i şerifdir. rivâyetler bayram günleri oruç tutmanın memnu olduğuna delildirler. Bu günlerde orucun niçin nehyedildiğini az yukarıda ki Hazret-i Ömer hadîsinde görmüştük. Ömer (radıyallahü anh) hadîsini hü-"ji Kütübü sitte sahihleri tahric etmişlerdir. Hadîsin bir rivâyetinde Hazret-i Ömer: Bayramına gelince, o sizin iftar gününüzdür» diyerek nehyin illetine işaret etmiştir. Yani ramazan bayramı günü oruçla iftar günlerini birbirlerinden ayıran hadd-i fasıldır. O gün bayram olması nehyin ikinci illetidir. Kurban Bayramı günü orucun yasak edilmesi, Allah'ın kullarına bir ziyafet günü olduğu içindir. O gün oruç tutmak Allah'ın ziyafetine iştirak etmemek olur. Ömer'in «Kurbanlarınızdan yediğiniz gündür.» sözü kurban etlerini kesenlerin de yiyebileceğine işarettir. kesen kimsenin kurbanından yemesi' bütün ulemâya göre müstehabdır. Hattâ vâcib ©lduğunu söyliyenler bulunmuştur. günlerinde oruç tutmak ulemânın ittifakı ile haramdır. Yalnız İmâm A'zam'dan bir rivâyete göre bayram günlerinde oruç tutmayı nezir eden bir kimse o günlerde oruç tutabilir, denilmişse de, bu rivâyet doğru değildir. İmâm A'zam'a göre bayram günü oruç tutmayı nezeden kimse o gün oruç tutmaz, onu kaza eder.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Ve Kurban Bayamı Günlerinde Oruç Tutmakten Nehiy Bâbı
2733-) Bize, Süreye b. Yûnus rivâyet etti.. ki): Bize Hüseyn rivâyet etti. ki): Bize Hâlid, Ebû'l-Melih'den, o da Nübeyşetül-Hüzeli den naklen haber verdi. NÜbeyşe şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): günleri yeyip içme günleridir, buyurdular .

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Teşrik Günlerinde Orucun Haram Kılınması Bâbı:
2734-) Bize Muhammed b. Abdillah b. Nübeyr rivâyet etti. ki): Bize İsmail yani timi Uleyye, Hâlid-i Hazzâ'dan rivâyet etti. ki): Ebî Kılâbe, Ebûl-Mehil'den, o da, Nübeyşe'den naklen rivâyet eyledi. Hâlid ki: Ben, Ebul-Melih'e rastladundı sordum, bu hadisi bana o anlattı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen Hüseyin hadîsi gibi rivâyette bulundu, o: de Allah için zikir günleridir.» ibaresini ziyâde eyledi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Teşrik Günlerinde Orucun Haram Kılınması Bâbı:
2735-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Sabık rivâyet etti. ki): Bize İbrahim b. Kûfeliir. Sahîheyn râvilerindendi. (213) târihinde vefat etmiştir. Ebû'z-Zübeyr'den o da İbn Ka'b b. Malik'den o da babasından naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) babasını Evs b. Hadesan ile birlikte teşrik günlerinde (halk arasına) göndermiş, o da: «Cennete mü'minden başka kimse girmeyecektir. Mina günleri yeyip içme günleridir.» diye nida etmiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Teşrik Günlerinde Orucun Haram Kılınması Bâbı:
2736-) Bize, bu hadisi Abd b. Humeyd dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû Amir, Abdülmelik b. Amr rivâyet etti. ki): Bize İbrâhim b. Tahman bu isnâdla rivâyette bulundu. Yalnız o: «İkisi de nida ettiler;» demiştir. babda Tahavî, Buhari, Hazret-i Âişe ile Abdullah b. Ömer'd en, Nesâî, İbn Mace, İmâm Ahmed Dârimî, Taberani ve Beyhakî, Hazret-i Ali'den, Tahavî, Hazret-i Âişe ile Ca'fer b. Muttalib, Abdullah b. Huzâfe, Ebû Hüreyre, Nübeyşetü'l-Hüzelî Enes b. Mâlik, Ma'mer b. Abdillah, Ümmü’l-Fadl,-Mes'ud b. Hakem ve diğer sahabeyi kirâm'dan hadîsler tah-rîc etmişlerdir. beyanına göre bunlardan maada Ümmü Amr b. Süleym, Ukbetü'bnü Âmir, Hanzatü'bnü Amr, Abdullah b. Amr, Amr b. Âs, Büdeyl b. Verkaa ve Zeyd b. Hâlid (radıyallahü anh) hazeratından da hadisler rivâyet olunmuştur. Mezkûr rivâyetlerin hepsi teşrik günlerinde orucun yasak edildiğine delâlet etmektedirler. . (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu hacılar Mina'da ikamet etmekteyken ilân buyurmuş, içlerinde temettü, kıran haccı yapanlar olduğu halde hiç birini istisna etmemiştir. günlerinden murâd: Teşvik günleridir. Bunlara «Eyyam-ı Ma'dudat» dahi denilir ki Zilhicce'nin 11., 12 ve 13. günleridir. Teşrik güneşe karşı sermek, güneşletmek, mânâsına gelir. Mezkûr günlerde kurban etleri güneşe karşı serilerek kurutulduğu için bunlara teşrik günleri adı verilmiştir. Aynı günlere; «Mina günleri» denilmesi, o günlerde hacılar Mina'da bulundukları içindir. bâzılarına göre bu günlere teşrik denilmesi, kurbanlar güneş yükseldikten sonra kesildiğındendir. namazı güneş yükseldikten sonra kılındığı için bu ismin verildiğini söyleyenler de vardır. A'zam'a göre teşrik, namazın arkasından tekbir getirmektir. teşrik günlerini tâyin hususunda ihtilâf etmişlerdir. Esah olan kavle göre teşrik günleri bayram gününden sonra üç gündür. A'zam, İmâm Malik ve İmâm Ahmed'e göre kurban gününden sonra 3. gün teşrikde tahil değildir. bu günlerde oruç tutulup tutulmayacağı hususunda dahi ihtilâf etmişlerdir. Bu ihtilâflar neticesinde ortaya dokuz kavil çıkmıştır. Şöyle ki: Teşrik günlerinde oruç tutmak mutlak surette caiz değildir. Bu günler oruca hiç bir suretle müsait değildir. Ali (radıyallahü anh) ile Tabiin'den Hasan-ı Basri' ve Ata' buna kaaildirler. İmâm Şafiî'nin yeni mezhebi Leys b. Sa'd İbn Uleyye ve Hanefiiler'in kavilleri de budur. Fetva da bu kavle göredir. Teşrik günlerinde oruç tutmak mutlak suretle caizdir. Şafiîler'den Ebû İshâk-ı Mervezi ile diğer bazı ulemanin mezhepleri budur. Mezkûr kavil Zübeyr b. Avvam ile Ebû Talha (radıyallahü anhûma)'dan rivâyet olunmuştur. Temettu'a niyet eden hacı hediye kurbanı, bulamaz ve on gün zarfında üç gün oruç tutamazsa, teşrik günlerinde oruç tutması caizdir. Âişe, Abdullah b. Ömer ve Urve'tü'b-nüz-Zübeyr (radıyallahü anh) hazerâtının kavilleri budur. Malik ile Evzaî, İshâk b. Râhuye ve eski mezhebinden İmâm Şafiî buna kaail olmuşlardır. î, İmâm-ı Şafiî'nin bu kavilden döndüğünü söylemiştir. Temettu'a niyet eden hacı ile bu günlerde oruç tutmayı nezeden kimse mezkûr günlere muttasıl olmak şartıyla daha evvel oruç tutarsa teşrik günlerinde dahi tutabilir. bâzılarının kavli budur. İmâm Mâlik'den İbn Kâsım'in rivâyetine göre teşrik günlerinin ilk ikisi ile sonuncusu arasında fark vardır. îlk iki gün ancak temettü' haccı yapanlar oruç tutabilirler. Son gün ise nezir ve teffaret oruçları da tutulabilir. Yalnız oruca ara vermemek şarttır. Teşrikin son gününde mutlak surette oruç tutmak caizdir. İbnü'l Arabî bu kavli Mâlikîyye ulemasından nekletmiş ve: «Ulemamız ramazan ve kurban bayramı günleri oruç tutmanın haram olduğunu söylemişlerdir. Dördüncü gün oruç tutmak nehyedilmemiştir.» demiştir. Temettu'a niyet eden hacı şartlan dahilinde teşrik günlerinde oruç tutabilir. Zihar keffareti dahi bu hükümde dahildir. İbnü'l-Arabî bunu İmâm Mâlik'in bir kavli olmak üzere nakletmiştir. Yemin keffareti için teşrik günlerinde oruç tutmak caizdir. İbnü'l-Arabî, İmâm Mâli k'in bu hususda bir şey söylemeyip, Tevakkuf ettiğini bildirmiştir. teşrik günlerinde yalnız nezir orucu tutulabilir. etmişlerse de doğru değildir. Aynî: «Bu kavlin İmâm. A'zam etmişlerse de doğru değildir, Aynî: «Bu kaavlin İmâm A'zam'dan nakli sahih değildir, böyle bir nakil sanı-i itibara almaya değmez.» diyor.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Teşrik Günlerinde Orucun Haram Kılınması Bâbı:
2737-) Bize Amru'n-Nâkıd rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Abdülhamid b. CÜbeyr den, o da Muhammed b. Abbâd b. Ca'fer'den naklen rivâyet etti. ki): Câbir b. Abdullah (radıyallahü anhüma)'ya Kabe'yi tavaf ederken: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cuma günü oruç tutmaktan nehi buyurdu mu?» diye sordu. «Evet, şu beytin Rabbine yemin olsun (nehyetti.) » dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Münferiden Cuma Günü Oruç Tutmanın Keraheti Bâbı:
2738-) Bize Muhammed b. Râfi' rivâyet etti. ki): Bize Abdurrazzak rivâyet etti. ki): Bize İbn Cüreye haber verdi ki): Bana Abülhamid b. Cübeyr b. Şeybe haber verdi. Ona da Muhammed b. Abbad b. Ca'fer haber vermiş ki, kendisi Cabir b. Abdullah (radıyallahü anh)'ya sormuş, (o da) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan yukarki hadîsin mislini rivâyet etmiş. hadîsi Buhârî, Nesâî ve İbn Mâce «Kitâbu's-Savm» da tahric etmişlerdir. onu birçok tarîklerden rivâyet etmiştir. Bunlardan Ebûd- Derdâ, (radıyallahü anh) rivâyetinde şöyle denilmektedir . «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Yâ Ebâ Derda, Başka günlerde orucu bırakıp da yalnız cuma gunünda tutma. Başka gecelerde nafile namazı bırakıp da yalnız cuma gecesi kılma,» buyurdular. Huzeyf etü'l-Bâriki tarikiyle Cünâdetü’l-Ezdî'den rivâyet ettiği bir hadîsde beyân edildiğine göre: (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna sekizinci Cünâde olmak üzere bir cuma akşamı 8 kişi girmişler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendilerine yemek ikram ederek: Yeyin, buyurmuşlar. Onlar Biz oruçluyuz, demişler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Dün oruç tuttunuz mu? diye sormuş, Hayır, cevabını vermişler, Yârın oruç tutacak mısınız? demiş, yine: Hayır cevâbını vermişler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); öyle ise îtar edin, buyurmuşlar.» Tİrmizî'nin rivâyet ettiği bir hadisde: (sallallahü aleyhi ve sellem) her ayın başında öç gün oruç tutar. Cuma günü nâdir»n oruçsuz bulundu.» denilmiştir. bu hadisin hassen garib olduğunu söylemiştir. Ebî Şeybe dahi Hazret-i Abdullah b. Öme r'in Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç bir cuma günü oruçsuz görmedim.» dediğini, İbn Abbâs (radıyallahü anh)'in da aynı sözü söylediğini rivâyet etmişdir. bakılırsa bu rivâyetler Bâbımız hadîslerine muarız gibi görünürlerse de, hakikatte aralarında muarıza yoktur. Çünkü Tirmizî ile İbn Ebî Şeyb e'nin rivâyet ettikleri hadîslerde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yalnız cuma günü oruç tuttuğuna delâlet yoktur. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in münferiden Cuma günü oruç tutmaktan nehiy buyurmasına bakılırsa kendisinin cuma günü ile birlikte başka bir günde oruç tuttuğu anlaşuir. Zira Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in fi'li başka emri başka olamaz. fiiline muhalif olduğu sahih rivâyetle anlaşılırsa o zaman ya nesih yahut tahsis vaki olur. Burada böyle bir şey yoktur. münferiden cuma günü oruç tutmanın caiz olup olmadığında ihtilâf etmişlerdir. Şöyle ki: Cuma günü oruç tutmak mutlak surette mekruhtur, İbrahim Nehaî, Şa'bî, Zührî ve Mücahidin meshepleri budur. Mezkûr kavil Hazret-i Ali (radıyallahü anh)'dan rivâyet olunmuştur. Bu kavli Ebû Ömer İbn Abdilberr, İmâm Ahmed ile İshâk'dan da rivâyet etmiştir. Hüreyre, Selmanı Fârisi ve Ebû Zerr (radıyallahü anh) hazerütı dahi Cuma günü oruç tutmayı kerih görmüş, onu bayram gününe benzetmişlerdir. sahih bir hadisde «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bu gün Allah'ın bayram olarak meşru kıldığı bir göndür.» buyurmuştur. Cuma günü oruç tutmak mutlak surette mubahdır. Bu kavil İbn Abbâs (radıyallahü anh) ile Muhammed b. Münkedir'den rivâyet olunmuştur. Mâlik ile İmâm A'zam'ın ve Hanefiiler'den İmâm Muhammed'in mezhepleri budur. Mâlik: «îtim ve fıkıh ehlinin ve kendilerine uyulan İmâmların hiç bîrinden Cuma günü oruç tutmanın nehyedildiğini duymadım. O gün oruç tutmak güzel bir işdir.» demiştir. Yalnız Cuma günü oruç tutmak mekruhtur. Fakat onunla birlikte bir gün evvel yahut bir gün sonra oruç tutulursa kerahet kalmaz. kirâm'dan Hazret-i Ebü Hüreyre ile Tabiîn'den Muhammed b. Şirin, Tavus ve Hanefiîler'den İmâm Ebû Yûsüf’un kavilleri budur. Şafiî'nin bir rivâyete göre bunu caiz gördüğü, diğer bir beyanına göre Şâfiiyye ulemasının cumhûru rivâyete göre mekruh addettiği anlaşılmıştır. günü oruç tutmanın kerahetine kaaildirler. Mâli kile r'den İbn'l-Arabî dahi bu kavli sahih bulmuştur. Kâdî İyâz, Dâvudî'nin: «Cuma günü oruç tutmak âncak günü kollayıp da hassaten oruç tutanlar hakkında nehyedilmiştir. O günle birlikte başka bir gün de oruç tutan bu nehiyden hariçtir...» dediğini rivâyet etmiş ve bu kavli tercih eder görünmüştür. Cuma günü oruç tutmak haramdır. Ancak ondan bir gün önce veya sonra otuç tutmak yahut bir gün oruç tutup bir gün tutmamayı adet edinen kimsenin oruç günü cumaya tesadüf etmek suretiyle o gün oruç tutmasında beis yoktur. İbn Hazm'in mezhebi budur. buradaki nehyin hikmeti hususunda da ihtilâf etmişlerdir. Nevevî'nin ulemanın naklen beyanına göre Cuma günü dua, zikir, ibâdet, gusül, namaza erken gitmek, namazı beklemek, hutbemi dinlemek vb. gibi ibâdetler günü olduğu için o gün oruç tutmayarak bu ibâdetler için zinde ve neşâtlı kalmak müstehab görülmüştür. Cuma günü orucun nehyedilmesî bayram olduğu içindir. Bayram günü oruç tutmak caiz değildir. Cuma günü oruç tutmak o günün ta'zimi hususunda mübalağa göstererek gitmeye düşülecek endişesiyle nehyedilmiştir. Orucun nehyedilmesi onun farz kılındığı itikaad edilir endişesin-dendir. Cuma günü oruç tutmak, devamlı surette tutulursa farz kılınacağı endişesi ile nehiy buyurmuştur. Hırıstiyanlar'a muhalefet için rehiy buyurulmuştur. Ulemadan bazılarına göre bu babda en doğru kavl şu iki hadîse muvafık olandır: Hâkim, Hazret-i Ebû Hüreyre'den merfûan: «Cuma günü bayram günündür. Bayram gününüzü oruç günü yapmayın. Ancak ondan bir gün evel veya sonra oruç tutarsanız o başka.» hadîsini rivâyet etmiştir. İbn Ebi Şeyb e'nin güzel bir isnâdla Hazret-i Ali (radıyallahü anh)'dan tahric ettiği bir bir hadisde biriniz ay içersinde nafile oruç tutacaksa Perşembe günü tutsun. Cuma günü oruç tutmasın. Çünkü o gün yeyip içme ve zikir günüdür.» buyurulmuştur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Münferiden Cuma Günü Oruç Tutmanın Keraheti Bâbı:
2739-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Hafs ile Ebû Muâviye, A'meş'den rivâyet ettiler. H. Yahya b. Yahya da rivâyet etti. Lafız onundur. ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da . Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'dan naklen haber verdi. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): biriniz Cuma günü oruç tutmasın. Ancak ondan önce yahut sonra oruç tutarsa o başka.» buyurdular

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Münferiden Cuma Günü Oruç Tutmanın Keraheti Bâbı:
2740-) Bana Ebû Küreyb rivâyet etti. ki): Bize Hüseyin yani Cû'fi, Zâide'den, o da Hişâm'dan, o da İbn Sîrin'den, o da Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti: arasından cuma gecesini nafile oruç için tahsis etmeyin. Ancak birinizin tutmafaa olduğu orucuna tesaadüf ederse o başka.» buyurmuşlar. hadîsi Buhâr'i ile İbn Mâce dahi «Kitâbu's-Savm» da tahrîc etmişlerdir. muhtelif rivâyetleri vardır. İmâm Ahmed'in tahric ettiği bir rivâyette: adam Ebû Hüreyreye: Cuma günü oruç tutmaktan halkı meneden ten misin ? dedi. Ebû Hüreyre üç defa: Evet, Kabe'nin Rabbine yemin ederim ki benim, Ben hakikaten Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) biriniz yalnız başına Cuma günü oruç tutamaz. Ancak onunla birlikte başka günlerde de tutarsa ne âla.» buyururken işittim. Dedim.» buyurulmaktadır. hadîsler mutlak olarak vârid olan Câbir hadîsini takyid etmektedirler. İstisnadan anlaşılıyor ki bir gün evvelinden yahut bir gün sonra da tutmak suretiyle Cuma günü oruç caizdir. tutmayı âdet edinenlerin dahi Cumâ'ya tesadüf ettikleri zaman o günü tutmaları caizdir. diyor ki: Bu hâdisde cuma gecesini nafile namaz için, cuma gününü de nafile oruç için tahsîs etmekten sarahaten nehiy buyurulmuştur.» Ulemâ bunun mekruh olduğuna ittifak etmişlerdir. «Regaib» denilen namazın da bilittifak mekruh olduğunu söylemekte, bunu bü'atçıların uydurdukları münker bir bid'attan olduğundan bahisle uyduranlara lanet okunmaktadır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Münferiden Cuma Günü Oruç Tutmanın Keraheti Bâbı:
2741-) Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti. ki): Bize Bekir yani İbn Mudar, Amr b. Haris'den, o da Bükeyr'den, o da Seleme'nin azatlısı Yezîd'den, o da Selemetübnü Ekvâ' (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet eyledi. Seleme şöyle dedi: "orucu takat getiremiyenlerin bir fakir doyuracak fidye vermeleri icab Sûre-i Bakara âyet 184. eder" âyet-i kerîmesi nâzil olduktan sonra dileyen oruç tutmaz da fidye verirdi. Nihayet ondan sonraki âyet indi de bunu neshetti.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Teâlâ Hazretlerinin «oruca Takat Getiremeyenlere Fidye Lazımdır.» Âyet-ı Kerimesinin «sizden Her Kim Bu Aya Yetişirse Onun Orucunu Tutsun.» Âyet-i Île Neshedildiğinin Beyanı Bâbı
2742-) Bana Amr b. Sevvâd El-Amiri rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. ki): Bize Amr b. Haris, Bükeyr b. Eşece'den, o da Seleraetü'bnü Ekvâ'nin azatlısı Yezîd'den, o da Selemetü'bnü Ekva' (radıyallahü anh)'dan naklen haber verdi ki Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) devrinde Ramazanda bizden dileyen oruç tutar, dileyen tutmaz da bir fakir doyuracak fidye verirdi. Nihayet su âyet-i kerîme nâzil oldu: "Sizden her kim bu aya yetişirse onun orucunu tutsun."» Sûre-i Bakara âyet 185 hadîsi Buhârî «Kitâbu't-Tefsir» de, Ebû Dâvud ile Tirmizî «Kitbu's'-Savm» da, Nesâî «Kitâbu't-Tefsir- de tahric etmişlerdir. şerifden Anlaşılıyor ki islâmiyetin ilk zamanlarında müslümanlar oruç tutmakla fidye vermek arasında muhayyermişler. İsteyen oruç tutar isteyen tutmaz da onun yerine fidye verirmiş. Bir fidye bir fakirin bir günlük yiyeceğiymiş. Sonra âyet-i kerîme inerek bu hükmü neshetmiş ve oruç ayına yetişen mükelleflerin oruç tutmaları gerektiğini bildirmiştir. ilk devirlerinde müslümanlara bahsedilen bu muhayyerlik (Allah-u A'lem) müslümanlar henüz günlerce oruç tutmaya alışmadıkları içindir. Sonra ruhsat neshedilmiş, azimetle amel farz kılınmıştır. Maa-mafih nesih mes'elesi yine de ihtilaflıdır. kirâm'dan İbn Abbâs (radıyallahü anh) bu âyetin mensuh olmadığım söylemiştir. Ona göre oruca takat getiremiyen-lerden murad ihtiyar erkeklerle ihtiyar kadınlardır, Böyleleri oruç tutamadıkları takdirde hergün birer fakir doyururlar. rivâyetine göre Hazret-i Enes ihtiyarladıktan sonra bir veya iki sene her günün orucu yerine bir fakir doyurmuş, ona ekmek ve et yedirmiştir. Enes'in onun yüz on yaşlarında iken yaptığı rivâyet olunur. Buhârî'nin rivâyetine göre İbn Abbâs (radıyallahü anh) âyet-i kerîmeyi şeklinde okumuştur. kıraâta göre mâna: «Oruç tutmaya güç haline takat getirebilenler...» demek olur. âyeti Abdullah b. Mes'ud (radıyallahü anh)'âa ayni şekilde okumuştur. ulemâya göre bu âyet-i kerîme neshe dilmiştir. Nitekim, Bâbımız hadîsi dahi neshedildiğine delâlet etmektedir. diyor ki: «Hâsılı nesih sağlam ve mukim olan kimseler hakkında kendilerine oruç farz kılınmak suretiyle sabit olmuştur. tutmaya kudreti olmayan şeyh-i fâniye gelince: O tutmayabilir. Üzerine kaza da lâzım değildir. Ancak oruç tutmadığı takdirde vakti hali varsa fakir doyurması icap eder mi etmez mi ? mes'elede ulemâdan iki kavil rivâyet olunur. Birincisi kavle göre fakir doyurması icab etmez. Şeyh-i fâninin hükmü sabî gibidir. Şafiî'nin iki kavlinden biri budur. kavle göre: Oruç tutmağa iktidarı olmayan ihtiyarların her gün için bir fidye vermeleri icab eder. Sahih olan kavil budur. Ekser-i ulemâ onu, tercih etmiştir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Teâlâ Hazretlerinin «oruca Takat Getiremeyenlere Fidye Lazımdır.» Âyet-ı Kerimesinin «sizden Her Kim Bu Aya Yetişirse Onun Orucunu Tutsun.» Âyet-i Île Neshedildiğinin Beyanı Bâbı
2743-) Bize Ahmed b. Abdillah b. Yûnus rivâyet etti. ki): Bize Züheyr rivâyet etti.. ki) Bize Yahya b. Saîd, Ebû Seleme'den rivâyet etti. Ebû Seleme şöyle dedi: Ben, Âişe (radıyallahü anha)'yi şunları söylerken işittim: üzerinde ramazandan kalma oruç borcu olurdu da onu Şa ban'dan başka zamanlarda kaza edemezdim. Meşguliyetim Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den ileri gelirdi - yahut Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile meşgul olurdum - »

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Orucunu Şaban Ayında Kaza Bâbı
2744-) Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Bişr b. Ömer Ez-Zehrâni haber verdi. ki): Bana Süleyman b. Bilâl rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd bu isnâdla rivâyette bulundu, yalnız o: «Bu vaziyet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den ileri geliyordu.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Orucunu Şaban Ayında Kaza Bâbı
2745-) Bana, bu hadîsi Muhammed b. Rafi' dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdürrazzâk rivâyet etti. ki): Bize İbn Güreye haber verdi. ki): Bana Yahya b. Saîd bu isnâdla rivâyette bulundu ve: (bu onun Peybamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile meşgul bulunmasından olacak) sözünü Yahya söylüyordu.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Orucunu Şaban Ayında Kaza Bâbı
2746-) Bize Muhammedü'bnü'l-Müsennâ rivâyet etti ki): Bize Abdülvahhâb rivâyet etti. H. Amru'n-Nâkıd dahi rivâyet etti. ki): Bize SÜfyân rivâyet etti. Her iki ravi Yahya'dan bu isnâdla rivâyette bulunmuş yalnız hadîsde «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile meşgul olurdum.» cümlesini zikretmemişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Orucunu Şaban Ayında Kaza Bâbı
2747-) Bana Muhammed b. Ebî Ömer El-Mekkî rivâyet etti. ki): Bize Abdülazîz b. Muhammed Ed-Derâverdi, Yezîd b. Abdillah b. Had'dan, o da Muhammed b. İbrahim'den o da Ebû Selemete'bni Abdutrahman'dan, o da Âişe (radıyallahü anha)’dan neklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: bizden birimiz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bazan oruç tutamaz da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bulunmak dolayısıyla onu ta şaban gelinceye kadar kaza edemezdi.» hadîsi Buhârî, Ebû Dâvud, Nesâî ve İbn Mâce «Kitabu's-Savm» da tahric etmişlerdir. bir rivâyetinde işaret olunduğu gibi Buhârî'nin rivâyetinde dahi «Meşguliyet Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den ileri geliyordu. Yahut onunla meşgul olunuyordu.» ifadesi râvi Yahyâ'nın sözü olduğu bildirilmiştir. sözden murâd: Hazret-i Âişe'nin bütün vakitlerinde kendini Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in emrine tahsis ettiğini anlatmaktır. Şaban ayında orucunu kazaya vakit bulması, o ayda Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oruç tuttuğu içindir. bir rivâyetinde Hazret-i Âişe'nin: (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edinceye kadar üzerinde kalan Ramazan borcunu ancak Şaban ayında kaza etmişimdir.» dediği bildirilmektedir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ramazan Orucunu Şaban Ayında Kaza Bâbı
2748-) Bana Harun b. Saîd El-Eyli ile Ahmed b. İsa rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ihni Vebb rivâyet etti. ki): Bize Amr b. Haris, Ubeydullah b. Ebî Cafer'den, o da Muhammed b. Ca'fer b. Zâbeyr'den, o da Urve'den o da Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen haber verdi ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ; kim üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse onun nâmına velisi oruç tutar.» buyurmuşlar. hadîsi Buhârî, Ebû Dâvud ve Nesâî «Kitâbu's-Savm» da tahric etmişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: oruç borcu olduğu halde...» buyurması, maksadının mükellefler olduğuna karinedir. Yani akıl baliğ olarak ölen bir kimsenin oruç borcu varsa, onun nâmına velisi oruç tutacaktır. Bunu tecviz eden ulemâ velinin kim olduğunu tâyin hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bazıları akraba olduğunu söylemiş bir takımları hassaten mirasçı, diğerleri de asabe akraba olduğunu ileri sürmüşlerdir. göre sahih olan kavil akraba olmasıdır. Bu hususta asabe yahut mirasçı olmanın bir te'siri yoktur. Akraba olmayan birinin ölen nâmına oruç tutması hususunda «El-MÜhezzeb» şerhinde: «Velinin izni ile tutarsa şahindir. îzinsiz tutarsa sahîh olmaz. Velinin Ölen nâmına oruç tutması vâcib değil müstahabdır.» denilmektedir. Hazm'in rivâyetine göre Leys b. Sa'd, Ebû Sevr've Dâvud-u Zahiri velilerin ölen kimse nâmma oruç tutmalarının farz olduğunu söylemişlerdir.' birinin oruç tutması da kâfidir. dahi «Er-Bavda» nâm eserinde kat'iyyetle buna kaail olmuş fakat mezkûr kavli hiç bir kimseye nisbet etmemiştir. diyor ki: «Üstadımız Zeynüddin, Nevev i'nin bu kavline şaşmış, sonra onun müslim şerhinde Safi î'nin bir kavline göro ölen kimse namına velisinin oruç tutması müstehab olduğunu söylediğini, vâcib değildir, diye tasrih ettiğini bildirmiştir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Ölen Bir Kimse Namına Orucun Kazası Bâbı