Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

1636-) Bize, Ahmed b. Yûnus da rivâyet etti. ki): Bize, Züheyr rivâyet etti. ki): Bize, Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir, Şöyle dedi: Bir seferde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber (yola) çıktık da yağmura tutulduk. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim isterse namazını, konakladığı yerde kikin!...»buyurdular. Ömer hadîsini, Buhârî «Ezan» bahsinin bir iki yerinde müteaddit râvîlerden tahrîc etmişdir. Mekke'ye bir konak mesafede bulunan bir dağdır. Zemahşerî (467-538) bu dağ ile Mekke arasında yirmibeş mil mesafe bulunduğunu söyler. Abdullah İbn Ömer'in arkadaşlarına namazlarını bulundukları yerde kılmalarını tenbîh etmesi, ezam okurken ara yerde yahut ezan bittikden sonra yapmış olabilir. Fakat ezan bittikden sonra konuşmuşdur; demek evlâdır. şerif soğuk, yağmur ve rüzgâr gibi, şey'lerin cemaata gitmemek için özür sayıldığına delildir. Hattâ İbn Battal bu bâb'da ulemânın icmâ' hâlinde bulunduğunu nakletmişdir. Lâkin Şâfiîler'ce ma'rûf olan veçhe göre rüzgâr yalnız geceleyin özür sayılır. Hadîsin zahirine bakılırsa zikredilen üç şey'in geceye mahsûs olduğu anlaşılıyor-sa da bu hadîsin «Sünen» deki rivâyetinde yağmurlu geceden sonra soğuk sabah da zikredilmisdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Yağmurlu Zamanlarda Namazın Evlerde Kılınması Bâbı
1637-) Bana Alî b. Hucr Es-Sa'dî rivâyet etti. ki): Bize, İsmâîl, Ziyâdî'nin arkadaşı Abdülhamîd'den, o da Abdullah b. Hâris'den, o da Abdullah b. Abbâs'dan naklen rivâyet etti ki, Abd ıllah yağmurlu günde müezzinine: «Ben Allah'dan başka İlâh olmadığına şehâdet ederim. Muhammed'in Resûlüllah olduğuna şehâdet ederim; dediğin vakit Hay ye ale's- Selâh... deme: Namazı eylerinizde kılın! de.» şeklinde ta'limât vermiş. diyor ki: Gâlibâ halk bundan hoşlanmadılar, ki İbn Abbâs: «Siz, buna şaşıyor musunuz? Bunu, benden daha hayırlı bir zât yapmişdir. Şüphesiz ki cum'a namazı farz'dır. Fakat ben, size zorluk çıkarıp da çamur ve kaygan yerde yürümenizi istemedim.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Yağmurlu Zamanlarda Namazın Evlerde Kılınması Bâbı
1638-) Bana, bu hadîsi Ebû Kâmil El-Cahderî de rivâyet etti. ki): Bize, Hammâd (yani İbn Zeyd) Abdülhamîd'den rivâyet etti. ki: Ben, Abdullah b. Hâris'den dinledim. ki: «Bize Abdullah b. Abbâs yağmurlu bir günde hutbe okudu...» ve râvî hadîsi İbn Uleyye hadîsi mânâsında rivâyet etti. Yalnız cum'a'yi zikretmedi de: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i kasdederek: Bunu, ben'den daha hayırlı bir zât yaptı.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Yağmurlu Zamanlarda Namazın Evlerde Kılınması Bâbı
1639-) Ebû Kâmil dedi ki: «Bize, Hammâd, Asım'dan, o da Abdullah b. Hâris'den bu hadîsin mislini rivâyet etti.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Yağmurlu Zamanlarda Namazın Evlerde Kılınması Bâbı
1640-) Bu hadîsi bana EbûV-Rabî' El-Atekî -ki Zehrânî'dir- rivâyet etti. ki) ; Bize Hammâd (yani İbn Zeyd) rivâyet etti. ki): Bize, Eyyûb ile Âsım-ı Ahvel bu isnâdla rivâyet ettiler. bu hadîsinde: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i kastederek.» ibaresini zikretmemişdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Yağmurlu Zamanlarda Namazın Evlerde Kılınması Bâbı
1641-) Bana İshâk b. Mansûr da rivâyet etti. ki): Bize, İbn Şüraeyl haber verdi. ki): Bize, Şu'be haber verdi. ki): Bize, Ziyâdî'nin arkadaşı Abdülhamîd rivâyet etti. ki): Ben, Abdullah b. Hâris'den dinledim, şöyle dedi: «Yağmurlu bir cum'a gününde İbn Abbâs'ın müezzini ezan okudu...» Râvî hadîsi İbn Uleyye hadîsi gibi rivâyet etti. Ve şunu söyledi: «Ben, sizin çamur ve kayganda yürümenizi istemedim.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Yağmurlu Zamanlarda Namazın Evlerde Kılınması Bâbı
1642-) Bize, bu hadîsi Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bize Sa’d b. Âmir » Şu'be'den rivâyet etti. H. yine Abd b. Humeyd rivâyet etti. ki): Bize Abdürrazzâk haber verdi. ki): Bize, Ma'mer haber verdi. Bunların ikisi de Âsım-ı Ahvel'den, o da Abdullah b. Hâris'den naklen rivâyet etmişler ki, İbn Abbâs -Ma'mer'in hadîsinde, yukarıkilerin hadisi tarzında yağmurlu bir cum'a gününde müezzinine emretmiş. hadîsinde râvî (İbn Abbâs'ın): «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i kasdederek: Onu benden daha hayırlı olan bir zât yap-mışdır.» dediğini zikretmişdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Yağmurlu Zamanlarda Namazın Evlerde Kılınması Bâbı
1643-) Bize, bu hadîsi Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bîze Ahmed b. İshâk El - Hadramî rivâyet etti. ki): Bize, Vüheyb rivâyet etti. ki): Bize Eyyûb, Abdullah b. Hâris'den rivâyet etti. — Vüheyb: Eyyûb onu Abdullah'dan işitmemişdir; demiş.— Abdullah: «İbn Abbâs yağmurlu bir cum'a günü müezzinine emretti...» demiş Râvî yukarkilerin hadîsi tarzında rivâyetde bulunmuş. hadîsi Buhârî «Cum'a» bahsinde tahrîc etmişdir. hoşlanmadıkları söz, Hazret-i İbn Abbâs'in, müezzine «Hayye ale's-Salâh» yerine «namazlarınızı -evlerinizde kılın!» demesini emretmesidir. Bâzı rivâyetlerde cemâatin bu sözden hoşlanmıyarak biri-birlerine bakıştıkları kaydedilmişdir. Farz mânâsına gelir. Bu kelimenin buradaki mânâsı İsmâîlî'ye nıüşkil görünmüş; bu sebeple «Şüphesiz ki cum'a namazı farz'dır. cümlesinin sahih olmadığına ihtimâl vermişdir. Ona göre buradaki «Azme» den murâd: ezanın kelimesi yani «Hayye ale's-Salâh!» dır. Çünkü bu cümle namaz için davet cümlesidir. İşitenlerin ona icabet etmesi gerekir. Şayet «Azme» den murâd cum'a namazı olsaydı, ezanın bir kısmını bırakmakla bu azimet zail olmazdı. azîmetden murâd cum'a'dır. İbn Abbâs (radıyallahü anh) «Her ne kadar cum'a namazı azimet yani farz olsa da yağmur da bu azimeti ruhsata çeviren Özürlerden biridir.» demek istemişdir. İbn Abbâs Hazretlerine göre yağmur da cum'a'yı terk etmek için. bir özür sayılır. İbn Şîrîn ile Abdurrahman b. Semura-nın mezhebleri bu olduğu gibi İmâm Ahmed b. Hanbel ile İshâk dahi buna kaail olmuşlardır. bir taifeye göre yağmur, Özür değildir. Binâenaleyh yağmur sebebi ile cum'a namazından kalmak caiz değildir. Kaani'in rivâyetine göre bâzı kimseler yağmurlu günde cum'a namazından, kalıp kalamıyacaklarını İmâm. Mâlik'e sormuşlar; Hazret-i İmâm, onlara bu bâb'da bir şey işitmediğini söylemiş. Kendisine: «Hâdîsde: Dikkat!.. Evlerinizde kılın!» buyuruluyor demişler.. sefer'e mahsûsdur.» cevâbını vermiş. Hâlbuki İmâm Mâlik, cum'a namazından kalma hususunda yağmurdan ma'dâ Özürleri kabul etmişdir. İbn'l Kâsım'in rivâyetine göre İmâm Mâlik, bir kimsenin din kardeşinin cenazesinde hizmetde bulunmak üzere cum'a namazından kalmasını tecviz ettiği gibi İbn Habîb'in rivâyetine göre Öleceğinden korkulan hastası bulunan kimseye de cum'a'yı terk hususunda ruhsat tanımışdır. Şafiî'ye göre, babasının öleceğinden korkan bir kimse cum'a namazını terk edebilir. At â': «Cum'a günü hatîb, hutbe okurken babana yetişin imdâd!.. diye bağırırlarsa, cum'a'yı bırak hemen kalk git!» demişdir. İmâm Mâlik den bir rivâyete göre, hastalarla şeyh-ı fânilere cum'a namazı yokdur. Miclezz: «Karnı ağıran kimse cum'a'ya gelmeyebilir.» demiş; İbn Habîb, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in cum'a gününe tesadüf eden bayram namazına gelen köylülere, o gün cum'a namazına gelmemeleri için ruhsat verdiğini söylemişdir. Dağlarda yaşıyan köylülere ayni şekildeki ruhsatı Hazret-i Osman dahi vermişdir. İmâm Mâlik'in bu bâb'daki sözleri, muhtelifdir. rivâyet olunan sahîh kavle göre, böyle zamanlarda cum'a namazı, sakıt olur. hadîsdeki cümlesi şeklinde de rivâyet olunmuşdur. Birinci rivâyete göre cümlenin mânâsı: «Size, meşakkat vermek istemedim.»; ikinciye göre ma'nâsı: «Sizi, çıkarmak istemedim.» demekdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Yağmurlu Zamanlarda Namazın Evlerde Kılınması Bâbı
1644-) Bize Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize, Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): namazını devesi nereye döndürürce, o tarafa doğru kılarmış.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde Hayvan Üzerinde, Hayvanın Döndüğü Tarafa Doğru Nafile Namazı Kılmanın Cevazı Bâbı
1645-) Bize, bu hadîsi Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize, Ebû Hâlid-i Ahmer, Ubeydullah'dan, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): devesi nereye döndürürce oraya doğru kılarmış.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde Hayvan Üzerinde, Hayvanın Döndüğü Tarafa Doğru Nafile Namazı Kılmanın Cevazı Bâbı
1646-) Bana Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîrî de rivâyet etti ki): Bize Yahya b. Saîd, Abdülmelik b. Ebî Süleyman'dan rivâyet etti. ki): Bize, Saîd b. Cübeyr, İbn Ömer'den rivâyet etti. ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Medine'ye gelirken devesinin üzerinde yüzünün olduğum tarafa doğru namaz kılardı. nereye dönseniz Allah'ın vechi oradadır." Sûre-i Bakara âyet 115. » âyet-i kerimesi onun hakkında nâzil oldu

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde Hayvan Üzerinde, Hayvanın Döndüğü Tarafa Doğru Nafile Namazı Kılmanın Cevazı Bâbı
1647-) Bize, bu hadîsi İbn Küreyb de rivâyet etti. ki): Bize, İbn Mübarek ile İbn Ebî Zaide haber verdiler. H, İbn Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize, babam rivâyet etti. Bunların her biri Abdülmelik'den bu isnâdla, bu hadîsin benzerini rivâyet etmişlerdir. İbn Mübarek ile İbn Ebî Zaide hadîsinde: «Sonra İbn Ömer: (Her nereye dönerseniz, Allah'ın vechi oradadır.) âyet-i kerimesini okudu ve (bu âyet) bunun hakkında nâzil oldu; dedi.» ibaresi vardır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde Hayvan Üzerinde, Hayvanın Döndüğü Tarafa Doğru Nafile Namazı Kılmanın Cevazı Bâbı
1648-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki: Mâlik'e, Amr b. Yahya El-Mâzhıî'den dinlediğim, onun da Saîd b. Yesâr'dan, onunda İbn Ömer'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: İbn Ömer: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i bir merkep üzerinde Hayber'e doğru yönelmiş olduğu hâlde namaz kılarken gördüm.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde Hayvan Üzerinde, Hayvanın Döndüğü Tarafa Doğru Nafile Namazı Kılmanın Cevazı Bâbı
1649-) Bize, yine Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki: Mâlik'e, Ebû Bekir b. Ömer b. Abdirrahmân İbn Abdillâh b. Ömer b. Hattâb'dan dinlediğim, onun da Saîd b. Yesâr'dan naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Saîd Şöyle dedi: Ben, İbn Ömer'le beraber Mekke yolunda yürüyordum. Sabah olacağından endişe edince (devemden) inerek vitr'imi kıldım. Sonra ona yetiştim. İbn Ömer, bana: «Nerede kaldın?» diye sordu; ben de: Sabah olacağından endişe ettim de inerek vitir namazımı kıldım... dedim. Abdullah: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de senin için bir örnek yok mu? dedi. Ben: Hay hay eyvallah!., dedim. Abdullah: (öyle ise) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vitrini deve üzerinde kılardı.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde Hayvan Üzerinde, Hayvanın Döndüğü Tarafa Doğru Nafile Namazı Kılmanın Cevazı Bâbı
1650-) Bize yine Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki: Mâlik'e, Abdullah b. Dinar'dan dinlediğim, onun da İbn Ömer'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: İbn Ömer: (sallallahü aleyhi ve sellem) devesinin üzerinde hayvan nereye döndürürse, oraya doğru namaz kılardı» demiş. b. Dinar: «Bunu, İbn Ömer de yapardı.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde Hayvan Üzerinde, Hayvanın Döndüğü Tarafa Doğru Nafile Namazı Kılmanın Cevazı Bâbı
1651-) Bana Îsâ b. Hammâd El-Mısrî dahi rivâyet etti. ki): Bize Leys haber verdi. ki): Bana İbn’l-Hâd, Abdullah b. Dinar'dan, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyet etti ki, İbn Ömer: (sallallahü aleyhi ve sellem) vitir namazını hayvanının üzerinde kılardı.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde Hayvan Üzerinde, Hayvanın Döndüğü Tarafa Doğru Nafile Namazı Kılmanın Cevazı Bâbı
1652-) Bana Harmeletü'bnu Yahya da rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan, o da. Salim b. Abdillâh'dan, o da babasından naklen haber verdi. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) yüzü nereye dönerse dönsün hayvanı üzerinde nafile namaz kılar; vitri de onun üzerinde kılardı. Şu kadar var ki hayvanın üzerinde farz namaz kılmazdı.» hadîsi Buhârî «Salât-ı vitir» bahsinde; Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce «namaz» bahsinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. muhtelif rivâyetleri hayvan üzerinde nafile namaz kılınabileceğine; bu arada vitir namazını dahi hayvan üzerinde kılmanın caiz olduğuna delâlet etmektedir. üzerinde nafile namaz kılmak bilittifâk câîzdir. Yalnız Dârakutnî ve başkaları burada râvî Amr b. Yahya'in hatâ ettiğini söylemiş ve; «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in malum olan namazı deve üzerinde idi. Doğrusu merkep üzerinde namaz kılmak Müslim'in de zikrettiği vechle Enes'in yaptığı bir işdir.» demişlerdir. Bu bâbda her mezhebin tafsilâtı vardır. Şöyle ki:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde Hayvan Üzerinde, Hayvanın Döndüğü Tarafa Doğru Nafile Namazı Kılmanın Cevazı Bâbı
1653-) Bize Amr. b. Sevvâd ile Harmele rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize İbn Vehb hater verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan, o da Abdullah b. Âmir b. Rabîa'dan naklen haber verdi, ona da babası haber vermiş, ki kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i seferde geceleyin devesinin üzerinde hayvanın döndüğü tarafa doğru nafile namaz kılarken görmüş. hadîsi Buhârî «Taksîru's - Salât» bahsinin bir iki yerinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişdir. yolculuğa elverişli dişi deve demekdir. Bâzılarına göre yola ve yük taşımağa elverişli olan erkek deveye dahi «râhile» denilir. Kelime erkek deve hakkında kullanıldığı vakit, sonundaki yuvarlak «tâ» muble-ğa için getirilmiş olur. döndüğü tarafa doğru...» tâbirinden murâd, kıbleye tesadüf etsin etmesin hayvan nereye dönerse, o tarafa doğru namaz kılardı demekdir. (209-279): «Umûmiyyetle ulemâ bununla amel etmişlerdir. Aralarında hiç bir ihtilâf olduğunu bilmiyoruz. Onlar bir kimsenin devesi üzerinde, hayvanın yüzü kıbleye karşı olsun olmasın, nafile namaz kılmasında bir beis görmezler.» demişdir. Filhakika seferde, hüküm budur. Hazarda ise ihtilâf edilmişdir. Hanefîler'den İmâm Ebû Yûsuf ile Şâfiîler'den Ebû Şaîd-i İstahrî'yeve Zahirî'lere göre hazarda da hayvan üzerinde nafile kılmak caizdir. Şâfiî'lerden Bazıları: «Hazarda hayvan üzerinde nafile namaz kılmak caizdir. Ancak namazın her cüz'ünde kıbleye karşı durmak lâzımdır.» demişlerdir. Yine Şâfiîlerden başka bir kavle göre binek giden kimseye nafile namazı kılmak caiz; yaya giderken caiz değildir. Ebû Yûsuf la ona muvafakat edenlerin delili buradaki hadîsdir. Çünkü bu hadîsde sarahaten sefer zikre dilmemiştir. İmâm A'zam ile İmâm Muhammed, bunun hazarda caiz olmıyacağına kaaildirler. Delilleri, bundan sonraki bâb'da gelen İbni Ömer (radıyallahü anh) hadîsidir. Çünkü o hadîsde sefer zikredilmişdir. Müslim'in bir rivâyetinde de: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'den, Medîne'ye gelirken hayvanının üzerinde yüzünün baktığı tarafa doğru namaz kılardı.» denilmişdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde Hayvan Üzerinde, Hayvanın Döndüğü Tarafa Doğru Nafile Namazı Kılmanın Cevazı Bâbı
1654-) Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. ki): Bize Affân b. Müslim rivâyet etti. ki): Bize, Hemmâm rivâyet etti. ki): Bize, Enes b. Şîrîn rivâyet etti. ki: Enes b. Mâlik'i Şam'a gittiği vakit (donüşde) karşıladık; onunla Ayn-ı Temir denilen yerde karşılaştık. Kendisini bir merkep üzerinde namaz kılarken gördüm. Yüzü şu tarafa doğru idi (râvî Hemmâm kıblenin soluna işaret etmiş.) Ben, kendisine: kıbleden başka tarafa doğru namaz kılarken gördüm!» dedim. Enes (radıyallahü anh): (sallallahü aleyhi ve sellem)’in böyle yapardığını görmemiş olsaydım, ben de yapmazdım.» cevâbını verdi. hadîsi Buhârî «Kasr-ı Salât» bahsinde tahrîc etmişdir. buradaki rivâyetinde «Şam'a geldiği vakit.» denilmişdir. Buhârî'de ise bunun yerinde: «Şam'dan geldiği vakit.» ifâdesi vardır. Bu sebeple Bazıları Müslim'in rivâyetini vehm ve hatâya hamletmiş; doğrusunun Buhârî rivâyeti olduğunu söylemişlerdir. Çünkü Hazret-i Enes (radıyallahü anh) Haccâc-ı Zâlim'i halîfe Abdülmelik b. Mervân'a şikâyet için Şam'a gitmişti. Şam'dan donüşde halk, kendisini karşılamak üzere Basra'dan çıkmışlar ve Ayn-ı Temir denilen yerde ona tesadüf etmişlerdi. Fakat Nevevî buradaki hatâ iddiasını kabul etmemiş; Müslim'in hemen hemen, bütün nüshalarında aynı şekilde rivâyet edilen bu cümlenin mânâ itibârı ile sahîh olduğunu söylemişdir. Yalnız Hazret-i Enes'in Şam'dan dönüşü herkesçe mâlüm olduğu için Müslim'in rivâyetlerinden hazf edilmişdir. Mânâ şudur: «Biz, Enes (radıyallahü anh)'ı Şam'a gittiğinde, dönerken karşıladık...» «Müslim'in sahîh bir nüshasında (Şam'dan geldiği vakit) ibaresini buldum.» diyor. Şu hâlde ibareden ekseri nüshalarda «Min» edatı düşürülmüş olur ki, bu hatâ İmâm Müslim'e değil onun kitabını istinsah eden zevata âiddir. b. Şîrîn'in, Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)'a itirazı, «niçin merkep üzerinde bu şekilde namaz kılıyorsun?» diye değil; kıbleye karşı dönmediği içindir. Hazret-i Enes, buna Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den böyle gördüğünü bildirmek sureti ile cevap vermişdir. Gerek bu hadîsden gerekse bundan önce yine bu bâbda geçen -35 numaralı» Yahya hadîsinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in merkep üzerinde nafile namaz kıldığı anlaşılmaktadır. Binâenaleyh «35» numaralı hadîsin râvîlerinden Amr b. Yahyâ'yi hatâya nisbet etmeye bir sebep yokdur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bazen de- (sallallahü aleyhi ve sellem) seferde öğle'yi geçe bırakır; İkindiyi de vakti geldiği gibi acele kılardı; akşam'ı te'hîr eder; yatsıyı acele kılardı.» deniliyor. Yalnız râvilerinden Muğiratü'bnü Ziyad'ı, Cumhûr-u ulemâ zayıf bulmuş; İbn Maîn ile Ebû Zür'a mevsuk saymışlardır. Abbâs hadîsi, Müslim'dedir. Bu hadisde: «Gerçekten Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Tebûk gazasında yaptığı bir seferde iki namazı yânî öğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı toptan kıldı.» denilmişdir. Râvîlerden Saîd b. Cübeyr diyor ki: «İbn Abbâs'a: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i böyle yapmaya sevk eden nedir?» dedim, İbn Abbâs: «Ümmetine zorluk çıkarmak istemedi.» cevâbını verdi. Zeyd hadîsini Tirmizî «El-ilel» nâm eserinde tahrîc etmişdir. Bu hadîs dahi yukarkiler gibi öğle ile ikindinin ve akşamla yatsının birlikte kılındıklarını gösteriyor. Tirmizî: «Ben, bu hadîsi Muhammed'e sordum: «Sahîh olan onun Üsâmetü'bnü Zeyd'e mevkuf bulunmasıdır.» cevâbını verdi.» demektedir. hadîsini Ebû Dâvûd ile Nesâî tahrîc etmişlerdir. Mezkûr hadîsde beyân edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'de iken güneş batmış; o da Akşam ile yatsıyı Şerif denilen yerde topdan kılmışdır. Ahmed'in «Müsned» inde rivâyet ettiği Câbir hadîsinde: Ebû'z-Zübeyr: «Câbir'e, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç akşam namazı ile yatsıyı cemî' ederek kıldı mı? diye sordum; Evet Benî Mustalik ile gaza ettiğimiz sene kıldırdı.» cevâbını verdi, dediği rivâyet olunur. Sabit hadîsini Taberânî tahrîc etmişdir. Bu hadîsde; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Müzdelife'de akşam namazını üç, yatsıyı iki rek'ât olmak üzere her ikisini bir ikaamet ile kıldırdığı bildirilmektedir. Mes'ûd hadîsini, İbn Ebî Şeybe «Mûsannef» inde tahrîc etmişdir. Ayni hadîsi Tab erânî dahi «El-Kebîr» inde: (sallallahü aleyhi ve sellem) akşam ile yatsı namazlarını cemî ederek kılardı. Berikini vaktin sonuna te'hîr eder; ötekini de vaktinin evvelinde acele kılardı.» şeklinde rivâyet eder. Eyyûb, Ebû Saîd-i Hudrî ve Ebû Hüreyre (radıyallahü anhûm) hadîsleri de böyledir. Ebû Evyûb hadîsini Buhârî; Ebû Saîd-i Hudrî hadîsini Taberâni; Ebû Hüreyre hadîsini de Bezzâr rivâyet etmişdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde Hayvan Üzerinde, Hayvanın Döndüğü Tarafa Doğru Nafile Namazı Kılmanın Cevazı Bâbı
1655-) Bize, Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki: Mâlik'e, Nâfi’den dinlediğim, onun da İbn Ömer'den rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: İbn Ömer: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): acele ettiği zaman akşam ile yatsı'yi bir arada kılardı.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde İki Namazı Birden Kılmanın Cevazı Bâbı
1656-) Bize, Muhammedu'bnü'l-Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize, Yahya, Ubeydullah'dan rivâyet etti. ki: Bana, Nâfi, haber verdi ki, İbn Ömer, acele yola çıkacağı zaman şafak kaybolduktan sonra akşam ile yatsıyı beraberce kılar ve: Gerçekden Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): acele ettiği vakit aksam ile yatsı'yi birlikte kılardı.» dermiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde İki Namazı Birden Kılmanın Cevazı Bâbı
1657-) Bize Yahya b. Yahya ile Kuteybetü'bnü Saîd, Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ve Amru'n - Nâkıd, hep birden, İbnİ Uyeyne'den rivâyet ettiler. Amr, dedi ki: Bize, Süfyân, Zührî'den, o da Sâlim'den, o da babasından naklen rivâyet etti. Sâlim'in babası Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem)'i acele yola çıkacağı zaman akşam ile yatsı'y birlikde kılarken gördüm.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde İki Namazı Birden Kılmanın Cevazı Bâbı
1658-) Bana, Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti. ki): Bize, İbn Vehb haber verdi. ki): Bize, Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. ki: Bana, Salim b. Abdillâh haber verdi, ki babası söyle demiş: (sallallahü aleyhi ve sellem)'i sefere acele ettiği zaman akşam namazını te'hîr ederek, onunla yatsıyı birlikte kıldığını gördüm.» hadîsi Buhârî «Taksîru's-Salât» bahsinin iki yerinde; Nesâî dahi «Namaz» bahsinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. bütün rivâyetlerinde, yola çıkmakdan; bir. rivâyetinde sefer için yola çıkmakdan bahsedildiğine göre yola çıkmanın sefer kasdı ile mukayyet olduğu anlaşılıyor. Şu hâlde şehir haricindeki bağ ve bostana gitmek buradaki hükümden hâriçdir. Yânî böyle yerlere gidileceği zaman iki namazın cemi edilmesi (her ikisinin birlikde kılınması) mevzû-i bahs değildir. şerîf, seferde akşamla yatsının cemi' sureti ile ikisinin bir arada kılınabileceğine delildir. «Bu hadîs akşam namazını yatsı zamanına bırakarak her ikisini yatsı vaktinde birlikde kılmayı caiz gören Şafiî'ye huccetdir.» demişdir. göre buradaki cemî'den murâd, akşam namazını vaktinin sonunda, yatsıyı da vaktinin evvelinde kılmak suretiyle hâsıl olan zahirî ve sûrî cemî'dir. Yoksa akşam namazının vakit dışına bırakılması kasde- Sefer dolayısiyîe mutlak sûretde cemî yapmak caiz değildir. Cemî ancak Arafat'la, Müzdelife'de yapılır. Hasan-i Basrî, İbn Sîrin, İbrahim Nehaî, Esved, Ebû Hanife ve diğer Hanefiyye İmâmlarının mezhepleri budur. Kâsım'in rivâyetine göre İmâm Mâlik de bu kavli tercih etmişdir. A'zam ile diğer Hanefiyye ulemâsı Arafat ile Müzdelife'den başka hiç bir yerde cemî yapılamıyacağına kaail olmuşlardır. Bu kavil ashâb-ı kirâmdan Abdullah b. Mes'ûd, Sa'd b. Ebî Vakkaas, Abdullah b.. Ömer (radıyallahü anhûnt) ile onlardan sonra gelen İbn Şîrîn, Câbir b. Zeyd, Mekhûl, Amr b. Dînâr, Sevrî, Esved, Ömer b. Abdilâzîz Sâlim ve Leys b. Sa'd hazerâtından da rivâyet olunmuşdur. Ebî Şeybe 'nin «Mûsannef» İnde rivâyet ettiği bir hadîsde, Hazret-i Ebû Mûsa: «özürsüz iki namazı lirden kılmak, büyük günahlardandır.» demişdir, sahibi diyor ki: Nevevî'nin, (Ebû Yûsuf ile Muhammed, İmâmlarına muhalefet etmişlerdir. Onların kavilleri de Şafiî ile İmâm Ahmed'in kavli gibidir.) sözünü «Hidâye» sarihlerinden (El-Gâye) Sahibi, reddetmiş; onların böyle bir şey söylediklerinin aslı olmadığını bildirmişdir.» dahi: «Mes'ele Telvîh sahibinin dediği gibidir. Ulemâmız, üç İmâmımızın, hâlini daha iyi bilirler.» diyor. Buhârî ile Müslim'in ittifakla Abdullah b. Mes'ûd (radıyallahü anh)'dan rivâyet ettikleri hadîsle istidlal ederler. Mezkûr hadîsde İbn Mes'ûd- (radıyallahü anh): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bir namazı kendi vaktinden başka bir vakitde kıldığını görmedim. Ancak Müzdelife müstesna! Çünkü orada akşam'la yatsıyı birden kılmış; ertesi gün sabah namazını da vaktinden önce kılmış dı» demişdir. Hanefîler bir de Müslim'in rivâyet ettiği Ebû Katâde hadîsi ile istidlal ederler. Bu hadîsde: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bir kusur işleme yoktur. Kusur ancak uyanıkken bir namazı, başka namazın vakti girinceye kadar geciktirmekle olur» buyurmuşdur. ile Müzdelife'den başka yerlerde dahi iki namazın bir arada kılındığını bildiren hadîslere Tahâvî «Ma'âni'l - Âsâr» şerhinde şöyle cevap vermişdir: «Resulullâh (sallallahü aleyhi ve sellem) bunlarda birinci namazı vaktinin sonunda kılmış; ikinci namazı da vaktinin evveline almışdır. Şu kadar var ki, her iki namazı bir vakitde kılmişdir. İbn Abbâs hadîsi de bu ma'nâyı te'yîd eder. Hazret-i İbn Abbâs: (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç bir korku veya yolculuk olmadığı halde öğle ilk ikindiyi toptan; akşamla yatsıyı da toptan kıldı.» demişdir. Hadîsi, Müslim rivâyet etmişdir. Hadîsin bir rivâyetinde; İbn Abbâs ; (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'de korku veya yağmur yokken, öğle île îkindi'yi toptan ve akşam'la yatsıyı toptan kıldı.» demiş,İbn Abbâs'a: (sallallahü aleyhi ve sellem) bununla ne yapmak istedi?» diye sormuşlar: Ümmetine, meşakkat vermemeyi kasdetti... cevâbını vermişdir. Gerek bizim ulemâmızdan, gerekse muhaliflerin ulemâsından hiç biri hazarda iki namazın toptan kılınmasına cevaz vermemişdir. Bu da zikredilen cem'in mânâsı bizim dediğimiz gibi birinci namazın te'hîr, ikincinin vakti girer girmez kılınmasından ibaret olduğunu gösterir.» Bâbımızın, İbn Ömer hadîsinde Hazret-i İbn Ömer'in yola acele ettiği zaman şafak kaybolduktan sonra, aksam namazı ile yatsıyı cemî ederek kılardığı ve: acele ettiği zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) , akşam'la, yatsı'yı cem' ederek kılardı,» dediği, bildirilmişdir. Bu, iki namazın, bir zamanda kılındığını nassan bildirmektedir. Hattâ Nevevî (631-676): «Bunda Hanefîler'in (Cemî'den murâd birinci namazı vaktinin sonuna te'hîr; ikinciyi de vaktinin evvelinde kılmakdan ibâretdir) sözünü iptal vardır.» demişdir. Fakat şafak mes'elesi gerek sahâbe-i kirâm, gerekse ulemâ arasında ihtilaflıdır. «Şafak'dan murâd; ufuktaki kızıllıkdır.» diyenler bulunduğu gibi «ufuktaki beyazlıktır.» diyenler de vardır. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in, akşam ile yatsı'yı kızıllık kaybolduktan sonra, kılmış olması caizdir. Bu takdirde «Şafak'dan murâd: beyazlıkdır...» diyenlerin kavline göre, akşam namazı kendi vaktinde kılınmış olur. «Şafak'dan murâd, kızıllıktır...» diyenlere göre, yatsı dahi vaktinde kılınmışdır. İşte bu suretle her iki namaz vaktinde kılınmış almakla beraber, şafak hakkındaki ihtilâfa bakarak: «Bu namazları, şafak kaybolduktan sonra toptan kıldı.» demek caizdir. Buna sureta cemi' denilir. Vakit itibârı ile cemî değildir. Bu babta Nesâî'nin ve diğer ulemânın rivâyet ettikleri hadîsler, hep böyle te'vîl olunur. Bunların Bazıları da zayıf dır. Hattâ Ebû Dâvûd’ım: «Vakitden önce cemi' yapılacağı hususunda, sübût bulmuş hadîs yokdur.» dediği rivâyet olunur. (319-388), Hanefîler'in te'vîlini redderek, şunları söylemişdir: «Şüphesiz ki. iki namazı cem' ederek kılmak bir ruhsattır. Eğer mes'ele Hanefîler'in dediği gibi olmuş olsa. her namazı vaktinde kılmakdan daha meşakkatli bir iş ortaya çıkardı. Çünkü namaz vakitlerinin

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde İki Namazı Birden Kılmanın Cevazı Bâbı
1659-) Bize, Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti. ki): Bize, Mufaddal (yani İbn Fadâle) Ukayl'den, o da İbn Şihâb'dan, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. Enes, Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) gün devrilmeden önce yola çıkarsa öğleyi, ikindi vaktine te'bir eder, sonra (hayvanından) inerek, ikisini birden kılardı. Yola çıkmadan önce gün devrilirse öğle namazını kılar sonra (hayvanına) binerdi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde İki Namazı Birden Kılmanın Cevazı Bâbı
1660-) Bana, Amru'n - Nâkıd da rivâyet etti. ki): Bize, Şebâbetü'bnü Sevvâr El-Medâyinî rivâyet etti. ki): Bize, Leys b. Sa'd, Ukayl b. Hâlid'den, o da Zührî'den, o da Enes'den naklen rivâyet: etti. Enes şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) seferde iki namazı birden kılmak istediği vakit öğle'yî, ikindinin ilk vakti girinceye kadar te'hîr eder, sonra ikisini birden kılardı.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde İki Namazı Birden Kılmanın Cevazı Bâbı
1661-) Bana Ebû't - Tâhîr ile Amr b. Sevvâd dahi rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Câfrir b. İsmail, Ukayl’den, o da İbn Şihâb'dan, o da Enes'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti ki: sefere acele ettiği zaman öğle'yi, ikindinin ilk vaktine kadar te'hîr eder; Müteakiben aralarını cemi eylermiş. Akşam namazını da te'hîr eder tâ şafak kaybolduğu vakit, onu yatsı ile beraber kılarmış. hadîsi Buhârî «Kasr-u's - Salât» bahsinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî dahi «Namaz» bahsinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. rivâyetler öğle ile ikindinin akşam namazı ile yatsının cemi sureti ile birden kılınacağına delildir. Ve hepsi cemî için Öğle ile akşam namazının te'hîr namazının te'hîr edileceğini göstermektedir. şârihi Aynî (762-855) bu bâb'da sözü iki kısma ayırıyor. Şöyle ki:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Seferde İki Namazı Birden Kılmanın Cevazı Bâbı
1662-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki: Mâlike, Ebû'z-Zübeyr'den dinlediğim, onun da Saîd b. Cübeyr'den, onun da İbn Abbâs’dan naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: İbn Abbâs: (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç bir korku ve sefer yokken öğle ile ikindiyi toptan, akşamla yatsıyı da toptan kıldı.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Hazarda İki Namazı Birden Kılma Bâbı
1663-) Bize, Ahmed b. Yûnus ile Avn b. Sellâm hep birden Züheyr'den rivâyet ettiler. İbn Yûnus dedi ki: Bize Züheyr rivâyet etti. ki): Bize, Ebû'z-Zübeyr, Saîd b. Cübeyr'den, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti. İbn Abbâs: (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'de hiç bir korku ve sefer yokken Öğle ile ikindiyi toptan kıldı.» demiş. ki: «Ben, Saîd'e acep bunu niçin yaptı diye sordum. Saîd: Ben de, senin sorduğun gibi İbn Abbâs'a sordum da: (sallallahü aleyhi ve sellem), ümmetinden hiç bir kimseyi me-şakkata sokmamak istedi... cevâbını verdi... dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Hazarda İki Namazı Birden Kılma Bâbı
1664-) Bize, Yahya b. Habîb El - Hârisî rivâyet etti. ki): Bize, Hâlid (yani İbn'l-Hâris) rivâyet etti. ki): Bize Kurre rivâyet etti. ki): Bize Ebü'z-Zübeyr rivâyet etti. ki): Bize, Saîd b. Cübeyr rivâyet etti. ki): Bize İbn Abbâs rivâyet ettiki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): gazasında yaptığı bir yolculukda namazı cem' ederek kılmış ve öğle ile ikindiyi, akşamla yatsıyı cem' etmiş. ki: «İbn Abbâs'a Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i buna sevk eden nedir? dedim: Ümmetini meşakkate sokmamak istedi; dedi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Hazarda İki Namazı Birden Kılma Bâbı
1665-) Bize Ahmed b. Abdillâh b. Yûnus rivâyet etti. ki): Bize Züheyr rivâyet etti. ki): Bize Ebû'z-Zübeyr, Ebû't-Tufeyl Âmir'den, o da Muâz'dan naklen rivâyet etti. Muâz Şöyle dedi: gazasına Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte çıktık kendileri öğle ile ikindiyi toptan; akşamla yatsıyı da toptan kılıyordu.» âhirlerini avamdan geçtim, havâss takımının bile bir çokları bilemezler...» İbn Kudâme (541-620) de: «İki namazın arasını cem' etmeyi sûretâ cem'a hamletmek iki vecihle fâsidtir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in, iki namazı, bir vakitte cem' ederdiği sarahaten rivâyet olunmuşdur. iki namazı cem' etmek, bir ruhsattır. Mes'ele Hanefîler'in dediği gibi olacak olursa, her namazı kendi vaktinde kılmakdan daha büyük bir meşakkat doğacakdır. Ve keza cemî mes'elesi Hanefîler'in dediği gibi olursa, ikindi ile akşamı, yatsı ile sabah namazını cem' etmek mümkün olur. Hâlbuki bunların cemî sureti ile kılınmalarının haram olduğunda ulemâ arasında hilaf yokdur. Hadîsin zahirî mânâsı ile amel etmek bu gûnâ tekellüfden evlâdır...» demişdir. Aynî (762-855), bu zevatın reddiyelerine şöyle cevap vermişdir: «Cem'in bir ruhsat olduğunu teslim ettik diyelim. Lâkin biz, onu sûrî, cem'e hamlettik. Tâ ki haberi vâhid, kafi olan. âyete muâraza etmesin, muâraza etmesin. Âyetden murâd: «Namazlara, devam edin...» yânı onları vakitlerinde kılın! kavl-i kerimidir. Teâlâ Hazretleri: ki, namaz mü'minlerin özerine vakitlerinde farz kılınmışdır.» buyuruyor. Bizim kaail olduğumuz vecih, hem âyetle, hem de hadîs'le amel sayılır. Muhaliflerin kavli ise âyetle, ameli terk etmeye varır. Onların kaail oldukları cem-i manevî, yağmur ve korku gibi özürlerden dolayı hazarda da cem'in caiz olmasını iktizâ eder. Mâmâfîh bunu kendileri de caiz görmemiş Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hiç bir korku veya yağmur olmaksızın Medîne'de öğle ile ikindiyi ve akşamla yatsıyı cem' ederek kıldığını bildiren İbn Abbâs hadîsini bir takım merdûd suretlerle te'vîl etmişlerdir. Bizim kaail olduğumuz şekilde ise hem kitapla hem de bu bâbda vârid olan bütün hadîsler ile hiç bir te'vile hacet kalmaksızın amel etmek vardır. (Çünkü vakitlerin evvelleri ve âhirleri havassın bile anlayamadığı şeylerdendir...) sözünü kabul etmiyoruz. Zira namaz dinin en büyük umurundan biridir. Kâmil bir müslümana dîninin en büyük erkânından biri olan, namaza müteallik şeyler nasıl gizli kalabilir? İbn Kudâme'ye dahi ayni şekilde cevap verilir. Onun ikindi İle akşam namazını ve yatsı ile sabah namazını cemî hakkındaki kıyâsı da bâtıldır. Çünkü arada mülâzemet yoktur. Sonra bizim kaail olduğumuz vecihde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sözünü sıyânet etmemek deği! bilakis sıyânet etmek vardır...» Müzdelife'den başka yerlerde de iki namazı cem' ederek toptan kılmanın caiz olduğunu kabul edenlere göre, cem'in nasıl yapılacağını İmâm Nevevî şöyle anlatır: «Şafiî ile ekseri ulemâya göre uzun seferde öğle ile ikindiyi, hangisinin vaktinde dilerse ve keza akşamla yatsıyı hangisinin vaktinde dilerse cem' ederek kılmak caizdir. Kısa yolda cem'in caiz olup olmaması hususunda şafiî'den iki kavil rivâyet olunur. Bunların esah olanına göre kısa yolda cemî ve kasr caiz değildir. Uzun yoldan murâd: 48 millik mesafedir ki mu'tedil yürüyüşle iki konak eder. Konakta bulunan yolcu için efdal olan şekil, birinci namazın vakti girdiği zaman, ondan sonra gelen namazı da onunla beraber kılmakdır. Birinci namazın vaktinde yolda bulunur da, ondan sonraki namazın vakti çıkmadan konağa varacağını bilen kimse için birinci namazı, ikincinin vaktine te'hîr etmek efdal olur. Bu tertibe riâyet etmiye-nin, namazı da caizdir. Yalnız efdal olan vechi terk etmiş olur. namazın vaktinde cemî yapmanın şartı evvelâ o vaktin namazını kılmak ve namazdan çıkmadan cem'i niyet etmek, iki namazın arasını ayırmamakdır. namazın vaktinde, cemî yapmak isteyenin birinci namaz vakti esnasında cem'e niyet etmesi icâb eder. İkinci namaz vaktini, her iki namaza yetecek ve artacak sûretde geniş tutmak yânı namazları vaktin sonuna bırakmamak gerekir. Eğer cem'i, niyet etmeksizin namaz vaktini ge-çirmişse kendisi Allah'a âsî, kıldığı namaz da kaza olur. Birinci namazı cem' etmek niyetiyle te'hîr eden kimsenin, ikinci namaz vakti gelince evvelâ birinciyi kılması ve cem'e niyet etmesi, ondan sonra araya hiç bir şey karıştırmamak suretiyle ikinci namazı kılması müstehab olur. Cem'in kısaca ahkâmı budur. sebebi ile birinci namazın vaktinde, cemî caizdir. Sahîh kavle göre ikinci namazın vaktinde caiz değildir... cumhûr-u ulemâya göre yağmur sebebi, ile cemî, öğle ile ikindi ve akşamla yatsı namazlarında caizdir. Mâlik, bunu yalnız akşamla yatsı namazına tahsis etmisdir. gelince: İmâm Şafiî'nin meşhur olan kavli ile ekseri ulemâya göre hastalık sebebi ile namazı cem' ederek kılmak caiz değildir. İmâm Ahmed b. Hanbel ile Şâfiîler'den bâzılarına göre caizdir. Abdullah b. Ömer'in yalnız akşamlı yatsıyı zikrederek öğle ile ikindiyi söylememesi makamın müsâdesizliğindendir. Çünkü zevcesinin vefatı üzerine acele yetişmesi istenmiş; o da acele akşamla yatsıyı birden kılarak cenazeye gitmiş. Onun için yalnız akşamla yatsının cemi

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Hazarda İki Namazı Birden Kılma Bâbı
1666-) Bize Yahya b. Habîb rivâyet etti. ki): Bize Hâlid (yânî İbn'l-Hâris) rivâyet etti. ki): Bize Kurratü'bnü Hâlid rivâyet etti. ki): Bize Ebû'z-Zübeyr rivâyet etti. ki): Bize Âmir b. Vasile Ebû't-Tufeyl rivâyet etti. ki): Bize Muâz b. Cebel rivâyet etti. ki: (sallallahü aleyhi ve sellem) Tebûk gazasında öğle ile ikindiyi ve akşamla yatsıyr cem' ederek kıldı.» Acep onu, buna sevk eden nedir?» diye sordum. Muâz: — Ümmetini meşakkata sokmamak istedi... dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Hazarda İki Namazı Birden Kılma Bâbı
1667-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb de rivâyet ettiler. Dediler ,ki: Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. H. Ebû Küreyb ile Ebû Saîd-i Eşec dahi rivâyet ettiler. Lâfız, Ebû Küreyb'indir. Dediler ki: Bize Vekî' rivâyet etti. Bunların ikisi de A'meş’den, o da Habib b. Ebî Sâbit'den, o da Saîd b. Cübeyr'den, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet ettiler. İbn Abbâs, Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) , Medine'de korku ve yağmur olmaksızın öğle ile ikindiyi ve akşamla yatsıyı birden kıldı.» hadîsinde: «İbn Abbâs'a: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu niçin yaptı? dedim; Ümmetini meşakkata sokmamak için; cevâbını verdi.» cümlesi vardır. Muâviye hadîsinde ise: «İbn Abbâs'a: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bununla ne yapmak istedi? dediler; İbn Abbâs: Ümmetini meşakkata sokmamak istedi; cevâbını verdi.» denilmişdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Hazarda İki Namazı Birden Kılma Bâbı
1668-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Amr'dan, o da Câbir b. Zeyd'den, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti. İbn Abbâs: (sallallahü aleyhi ve sellem) ile cemi' sureti ile sekiz ve (yine) cemi' sureti ile yedi rek'ât namaz kıldım.» demiş. «Yâ Ebâ'ş-Şa'sâ'! Zannederim öğleyi te'hîr, ikindiyi acele kıldı ve akşam namazını te'hîr, yatsıyı da (vakti girer girmez) acele kıldı.» dedim. Ebû'ş-Şa'sâ': Ben de öyle, zannediyorum... cevâbını verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Hazarda İki Namazı Birden Kılma Bâbı
1669-) Bize Ebû'r-Rabî' Ez-Zehrânî de rivâyet etti. ki): Bize, Hammâd b. Zeyd, Amr b. Dinar'dan, o da Câbir b. Zeyd'den, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): namazı (cemi' sûreM ile) yedi ve sekiz rek'ât kılmış, (yânı) öğle ile ikindiyi ve akşamla yatsıyı toptan kılmış. ile kılınabileceğini söylemişdir. Binâenaleyh onun bu sözünden öğle ile ikindinin cemî edilemiyeceği ma'nâsı çıkmaz. Onu da Enes ve İbn Abbâs gibi sahâbe-i kirâm rivâyet etmişlerdir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Hazarda İki Namazı Birden Kılma Bâbı
1670-) Bana Ebû'r-Rabî' Ez-Zehrânî rivâyet etti. ki) ; Bize Hammâd, Zübeyr b. Hırrîd'den, o da Abdullah b. Şakîk'den naklen rivâyet etti. Abdullah, Şöyle dedi: Bir gün İbn Abbâs, ikindiden sonra bize hutbe îrâd etti. Hutbe tâ güneş kavuşup, yıldızlar görününceye kadar devam etti. Halk namaza, namaza... demeye başladılar. Derken yanına Benî Temim'den fütursuz ve sözünü esirgemiyen bir adam gelerek: Namaza, namaza... dedi. Bunun üzerine İbn Abbâs: sünneti mi öğretiyorsun be annesiz kalası!» dedi ve şunu ilâve etti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'n Öğle ile ikindiyi ve akşamla yatsıyı cem' ederek kıldığını gördüm!» b. Şakîk: «Bu sözden kalbime bir şüphe düştü de Ebû Hüreyre'ye giderek, ona surdum. İbn Abbâs’ın sözünü o da tasdik etti.» demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Hazarda İki Namazı Birden Kılma Bâbı
1671-) Bize, İbn Ebî Ömer rivâyet etti. ki): Bize, Vekî' rivâyet etti. ki): Bize İmrân b. Hudeyr, Abdullah b. Şakîk El-Ukaylî'den naklen rivâyet etti. ki: İbn Abbâs'a bir adam; namazı (kil.) dedi. O sustu. Sonra (yine) namazı kıl, dedi. O yine sustu. Sonra (tekrar) namazı (kıl.) dedi; İbn Abbâs yine sustu; sonra: «Behey annesiz kalası! Namazı bize mi öğreteceksin. Biz, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında iki namazı cem' ederek birden kılıyorduk» dedi. Abbâs hadîsini Buhârî «Mevâkîtü's-Salât» ve «Teheccüd» bahislerinde; Ebû Dâyûdve Nesim «Sefer» bahsinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. hadîsin bâzı rivâyetlerinde: «Medine'de namazı yedi ve sekiz rek'ât kılmış, öğle ile ikindiyi ve akşamla yatsıyı toptan kılmış.» denilerek, Leff-ü neşr-i müşevveş yapılmışdır. Yani sekiz rek'ât dan murâd: Beraberce kılınan, öğle ile ikindi; yedi rek'ât'dan murâd da: akşamla, yatsı'dır. (706) numaralı hadîsinin ikinci rivâyetinin senedinde Ebû't-Tufeyl, Âmir b. Vasile olarak zikredilmişdir. Kâdi Iyâz (rahimehüllah) bu ismi Sahîh-i Müslim'in ekseri râvîlerinden bu şekilde nakletmişdir. Bâzı rivâyetlerde mezkûr ismin Amr b. Vâile şeklinde nakledildiği görülmüşdür. Ebû't-Tufeyl'in meşhur olan ismi Müslim'in burada rivâyet ettiği gibi Âmir'dir. Bazıları Amr olduğunu söylerler. tâbiri «Annen olmasın! mânâsına gelirse de Arapların, onu mecazen başka mânâlarda kullandıklarını îman bahsinde görmüştük. Bu kelime ekseriyetle zemm ve sitem mânâsında kullanılır. Medih mânâsında kullanıldığını iddia edenler de olmuşdur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Hazarda İki Namazı Birden Kılma Bâbı
1672-) Bize, Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize, Ebû Muâviye ile Vekî', A'meş'den, o da Umâra'dan o da Esved'den, o da Abdullah'dan naklen rivâyet etti. Abdullah, Şöyle dedi: «Sakın sizden bîriniz (namazdan çıkarken) mutlaka sağ tarafından çıkmak lâzımdır zannederek, şeytana kendi nefsinden bir parça ayırmasın! Benim Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den ekseriya gördüğüm sol taraf nidan kalkıp gittiğidir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Namazdan Sonra Sağdan Ve Soldan Çıkıp Gitmenin Cevazı Bâbı
1673-) Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize, Cerîr ile îsa b. Yunus haber verdiler H. Bize bu hadîsi Aliyüb'nü Haşrem dahi rivâyet etti. ki): Bize, İsa haber verdi. Bunların ikisi de A'meş'den bu isnâdla, bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Namazdan Sonra Sağdan Ve Soldan Çıkıp Gitmenin Cevazı Bâbı
1674-) Bize Kuteybetü'bnü Saîd de rivâyet etti. ki) ; Bize Ebû Avâne, Süddî'den rivâyet etti. ki: Enes'e sordum; «Namaz kıldığım vakit nasıl kalkıp gideyim? sağımdan mı, solumdan mı?» dedim. Enes: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ekseriyetle sağ tarafından kalkıp giderken gördüm.» dedi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Namazdan Sonra Sağdan Ve Soldan Çıkıp Gitmenin Cevazı Bâbı
1675-) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize, Vekî', Süfyân'dan, o da Süddî'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sağ tarafından kalkıp gidermiş. hadîsleri Buhârî «Ezan» bahsinde; Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce «Namaz» bahsinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. Mâce'nin sahîh bir senedle Amr b. Şuayb'dan, onun da babasından, onun da dedesinden rivâyet ettiği hadîsde, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazdan bazen sağ tarafından, bazen de sol tarafından kalkarak ayrıldığı bildirilmişdir. Tirmizî: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den her iki vecih sahîh olarak rivâyet edil-nıişdir.» diyor. Ve hadîsin hasen olduğunu söyledikten sonra ulemânın buna göre amel ettiklerini yânî Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dilerse sağından, isterse solundan kalkıp gittiğine kaail olduklarını söylüyor. Ali (radıyallahü anh)’in: (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın, haceti sağında ise sağından kalkar; solunda ise solundan kalkıp giderdi.» dediği rivâyet olunur. (631-676), Abdullah b. Mes'ûd hadîsi ile Enes (radıyallahü anh) hadîsinin aralarını şöyle bulmuşdur: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bazen sağından bazen solundan kalkıp giderdi. Her iki râvî kendince daha çok zannettiği şekli rivâyet etmişdir. Bu rivâyetler, namazdan çıkarken sağdan veya soldan kalkmanın caiz olduğuna delâlet ederler. Hiç birini yapmakta kerahet yoktur. İbn Mes'ûd (radıyallahü anh)’in sözünden anlaşılan kerahet, sağdan veya soldan kalkmanın asıl olması itibârı ile değil, sağdan kalkmayı vacip i'ti-kad edenler hakkındadır. Çünkü böyle bir i'tikaadda bulunmak hatâdır. Ancak sağ taraftan kalkmak efdaldir. Hadîslerin umûmu sağ tarafın faziletini sarahaten göstermektedir. Bununla beraber sağ veya sol taraflardan birinde görülecek bir haceti olan kimsenin, o taraftan çıkıp gitmesi müstehabdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Namazdan Sonra Sağdan Ve Soldan Çıkıp Gitmenin Cevazı Bâbı
1676-) Bize Ebû Küreyb rivâyet etti. ki): Bize İbn Ebî Zaide, Mis'ar'dan, o da Sabit b. Ubeyd'den, o da İbn'l-Berâ'dan, o da Berâdan naklen haber verdi. Berâ' Şöyle dedi: Biz, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında namaz kıldığımız vakit onun sağ tarafında olmayı dilerdik. Kendisi yüzünü bize donerdi. Ben, onun: Rabbî! Kullarını (tekrar) dirilteceğin (yahut toplıyacağm) gün beni azabından koru!» derken işitmişimdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: İmâmın Sağında Bulunmanın Müstehab Oluşu Bâbı
1677-) Bize, bu hadîsi Ebû KÜreyb ile Züheyr b. Harb da rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize, Vekî', Mis'ar'dan, bu isnâdla, rivâyette bulundu. Yalnız: «Yüzünü, bize dönerdi.» cümlesini söylemedi. îyâz’ın beyânına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in, namazdan sonra cemaata karşı dönmesi, kalkıp evine giderken de olabilir. Selâm verdikten sonra dönmüş olması da muhtemeldir. En akla yakın olanı da budur. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin, namazdan sonra, mübarek yüzünü bütün cemaata doğru çevirmek âdetiydi. Bu işi bazen sağından, bazen de solundan dönmek suretiyle yapardı, Dönerken, kalkması yahut oturduğu yerden dönmesi muhtemeldir. şerif İmâmın bulunduğu yerde kalmayıp, o yerden kalkması yahut dönmesi gerektiğine delildir. Bunun sebebi, mescide sonradan girenlerin İmâmı namazda zannederek, ona uymalarını Önlemektir. Bir de İmâmın o yerde bulunan hakkı bitmiştir. Binâenaleyh o yeri işgal etmekte başkasından evlâ olmadığını göstermek için yerini değiştirir. Şu da var ki İmâmın bulunduğu yerde kalması, kendisine kibir ve uçup verir. Gerçi Fahr-i Kâinat (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz hakkında böyle bir şey düşünülemezse de ümmetini bundan kurtarmak için dönmenin sünnet olduğunu fi'len onlara Öğretmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: İmâmın Sağında Bulunmanın Müstehab Oluşu Bâbı
1678-) Bana, Ahmed b. Hanbel rivâyet etti. ki): Bize, Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize, Şu'be, Verkaa'dan, o da Amr b. Dinar'dan, o da Atâ' b. Yesâr'dan o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Şöyle buyurmuşlar: ikaamet gefirildimi artık farz namazdan başka namaz yoktur.» hadîsi, bana Muhammed b. Hatim ile İbn Râfi' dahi rivyet ettiler. Dediler ki: Bize, Şebâbe rivâyet etti. ki): Bana, Verkaa' bu isnâdla rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Müezzin İkaamete Başladıkdan Sonra Nafile Namaza Niyetlanmenin Keraheti Bâbı
1679-) Bana Yahya b. Habîb El - Hârisî de rivâyet etti. ki): Bize Ravh rivâyet etti. ki): Bize Zekeriyyâ b. İshâk rivâyet etti. ki): Bize Amr b. Dînâr rivâyet etti. Deedi ki: Atâ' b. Yesâr'i, Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet ediyorum derken işittim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ikaamet getirildiği vakit, farz namazdan başka namaz yoktur.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Müezzin İkaamete Başladıkdan Sonra Nafile Namaza Niyetlanmenin Keraheti Bâbı
1680-) Bize, bu hadîsi Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. ki): Bize Zekeriyyâ b. İshâk bu isnâdla, bu hadîsin mislini haber verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Müezzin İkaamete Başladıkdan Sonra Nafile Namaza Niyetlanmenin Keraheti Bâbı
1681-) Bize Hasenü’l-Hulvânî de rivâyet etti. ki): Bize Yezîd b. Harun rivâyet etti. ki): Bize, Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, o da Amr b. Dînâr'dan, o da Atâ' b. Yesâr'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bu hadîsin mislini haber verdi. «Sonra ben Amra tesadüf ettim de, bu hadîsi bana rivâyette bulundu; Ama ref etmedi.» demiş. hadîs farz namaza ikaamet getirüdikden sonra, nafile namaza niyetlenmenin, memnu' olduğuna delildir. Bu hususta Revâtib denilen "beş vaktin sünnetleri ile sair nafile namazlar arasında fark yoktur. Cumhûr-u ulemâ ile Şafiî'nin mezhebi budur. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) ikaamet getirildikten sonra sünnet kılanları dövermiş. göre, sabah namazının sünnetini kılmayan bir kimse farzın ikinci rek'âtma yetişeceğini aklı keserse ikaarnetden sonra evvelâ sünneti kılar. İmâm Mâlik'den bir rivâyete göre sabah namazının sünnetini kılmayan kimse farzın ilk rek'âtma yetişeceğine; diğer rivâyette ikinci rek'âtma yetişeceğine aklı keserse sünneti mescid hâricinde kılar. Başka br rivâyete göre İmâm Mâlik bu meselede Şafiî ile beraberdir. Sevrîye göre farzın ilk rek'âtma yetişeceğini aklı keserse ikaametden sonra sünneti kılar. Bazıları sünnetin mescid hâricinde bir yerde kılınacağını, ikaamet getirildikten sonra mescidin içinde kümamıyacağını söylemişlerdir. râvîlerinden Hammâd'm: «Sonra Amr'a rastladım da bu hadîsi bana rivâyette bulundu; ama ref etmedi.» sözü, hadîsin sıh-hatına ve merfû' oluşuna zarar vermez. Çünkü râvîlerin ekserisi, onu merfû' olarak rivâyet etmişlerdir. «Bu hadîsin merfû' olan rivâyeti daha sahîhdir.» demişdir. başında gördüğümüz vecihle bir hadîsin merfû' olan rivâyeti, mevkuf rivâyetine tercih edilir. Velev ki merfû' olarak rivâyet edenlerin sayısı daha az olsun. Sahîh olan mezhep budur. Hammâd hadîsinde ise merfû' olarak rivâyet edenlerin sayısı daha çoktur. Binâenaleyh merfû' rivâyetin kabul edilmesi evleviyyette kalır. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: ikaamet getirildimi artık farz namazdan başka namaz yoktur.» sözünden murâd: namazın kemâli yani sevabı yokdur; demekdir. Yoksa kılman namaz sahîhdir, Çünkü böyle bir namazın kazasını emret-memişdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Müezzin İkaamete Başladıkdan Sonra Nafile Namaza Niyetlanmenin Keraheti Bâbı
1682-) Bize Abdullah b. Meslemete’l-Ka'nebî rivâyet etti. ki): Bize İbrahim b. Sa'd, babasından, o da Hafs b. Âsim'dan, o da Abdullah b. Mâlik İbn Buhayne'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazına İkaamet getirilmiş iken sünnet kılmakta olan birinin yanına uğramış (râvî diyor ki) ona bir şey söyledi ama ne olduğunu bilmiyoruz. Namazdan çıktığımız vakit o zâtın etrafını sararak: Sana, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ne söyledi? diye sorduk. O zât: Bana: sizden biriniz sabah namazını dört rek'ât kılacak.» buyurdular, dedi. (kendi rivâyetinde): «Abdullah b. Mâlik, İbn Buhayne'den, o da babasından...» diye rivâyet etti. - Hüseyin Müslim der ki: Ka'nebî'nin bu hadîsde «Babasından» diyerek rivâyet etmesi hatâdır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Müezzin İkaamete Başladıkdan Sonra Nafile Namaza Niyetlanmenin Keraheti Bâbı
1683-) Bize, Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti. ki): Bize, Ebû Avâne, Sa'd b. İbrahim'den, o da Hafs b. Âsım'dan, o da İbn Buhayne'den naklen rivâyet etti. İbn Buhayne şöyle dedi: Sabah namazına ikaamet getirildi. Bu arada Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) müezzin ikaamet ederken namaz kılan bir adam gördü de, ona: namazını dört rek'ât mı kılıyorsun?» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Müezzin İkaamete Başladıkdan Sonra Nafile Namaza Niyetlanmenin Keraheti Bâbı
1684-) Bize, Ebû Kâmil El-Cahderî rivâyet etti. ki): Bize Hammad (yani İbn Zeyd), rivâyet etti. H. Hâmid b. Ömer El-Bekrâvî de rivâyet etti. ki): Bize Abdülvâhid (yani İbn Ziyâd) rivâyet etti. H. İbn Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. Bunların hepsi Âsım'dan rivâyette bulunmuşlardır. H. ZÜlıeyr b. Harb dahi rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bİ-ze Mervân b. Muâviyete'l - Fezârî, Âsım-ı Ahvel'den, o da Abdullah b. Sercis den naklen rivâyet etti. Abdullah Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazında iken bir adam mescide girerek mescidin bir tarafında iki rek'ât namaz kıldı. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile namaza dâhil oldu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) selâm verince: Fülân! Sen bu iki namazdan hangisini sayıyorsun? Yalnız başına kıldığın namazı mı yoksa bizimle beraber kıldığmı mı?» buyurdular. Buhayne hadîsini Buhârî «Ezan» bahsinde; Nesâî ile İbn Mâce de «Namaz» bahsinde muhtelif râvîler-den tahrîc etmişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namaz kılarken gördüğü zât hadîsin râvîsi Abdullah b. Mâlik İbn Buhayne'dir. Bu cihet İmâm Ahmed b. Hanbeî'in rivâyetinde tasrîh edilmişdir. İbn Huzeyme (223-311), İbn Hibbân (-354), Bezzâr (-292), Hâkim (321-405) ve başkalarının tahrîc ettikleri bir hadîsden ise bu zâtın İbn Abbâs (radıyallahü anh) olduğunu anlaşılıyor. Mezkûr hadîsde Hazret-i İbn Abbâs şöyle demektedir: «Müezzin ikaamet getirirken, ben sünnet kılıyordum. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beni çekti. Ve: namazını dört rek'ât mı kılıyorsun? buyurdu.» Ancak Aynî hâdisenin ayrı ayrı iki defa geçtiğini söylemektedir. hadîsde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Nerdeyse sizden biriniz sabah namazını dört rek'ât kılacak!» buyurması yapılan işi inkâr ve bunu niçin men ettiğine işarettir. Müezzin sabah namazı için ikaamet getirirken, sünnet kılmanın yasak edilmesi sedd-i zerîa kabîlindendir. Yani bu iş böyle yapıla yapıla ileride daha çok âdet olmasına yol açar da cemâat sabah namazının farzı dört rek'ât oldu sanırlar endîşesi ile men edilmişdir. Bundan sonraki Abdullah b. Sercis hadîsinde: Fülan! Sen bu iki namazın hangisini sayıyorsun? Yalnız başına kıldığını mı yoksa bizimle beraber kıldığım mı?» buyurması dahi ikinci bir illettir. O da İmâmlar hakkında açılması melhuz olan ihtilâf kapısını kapamaktır. Zîra bu kapı kapanmazsa ehl-i şikak ve fesadın arkasında namaz kılınmaz olur.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Müezzin İkaamete Başladıkdan Sonra Nafile Namaza Niyetlanmenin Keraheti Bâbı
1685-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Süleyman b. Bilâl, Rabîatü'bnü Ebî Abdirrahmân'dan, o da Abdülmelik b. Saîd'den, o da Ebû Humeyd'den (yahut Ebû Üseyd'den) naklen haber verdi. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): mescide girdiği vakfa: Yâ Rabbî! Bana, rahmet kapılarını aç! desin, Çıktığı vakit de Yâ Rabbî! Ben, senden fadlını dilerim, desin!» buyurdular. der ki: Ben, Yahya b. Yahya'yı şöyle derken işittim: Ben, bu hadîsi Süleyman b. Bilâl'in kitabından yazdım. O: Duydum ki Yahye'l -Hımmânî (ve Ebû Üseyd) diyormuş; demişdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Yolcuların Namazı Ve ...
Konu: Mescide Girenin Okuyacağı Dua Bâbı