Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı
3051-)
Bize Muhammed b. Rıtnıh rivâyet etti. ki): Bize Leys haber verdi. H. Kuteybe de rivâyet etti. Bu lâfız onundur. ki): Bize Leys, Nâfi'den rivâyet etti ki İbn Ömer, Haccâc'ın İbn Zübeyir üzerine hücûm ettiği sene haccetmek istemiş. Kendisine: «Halk arasında çarpışma var. Seni menetmelerinden korkarız.» demişler. İbn Ömer: ki sizin için Resûlüllah'da güzel bir örnek vardır.» âyetini okuyarak: «Ben de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yaptığı gibi yaparım. Sizi şâhit kılarım ki, ben ömreye niyet ettim.» demiş. yola çıkmış. Beydâ sırtına vardığında: ömrenin hükümleri birdir. Şahit olun — İbn Rumh: Şahit kılarım! dedi.— ki ben ömremle birlikte hacca niyet ettim.» demiş. Kudeyd'den satın aldığı bir kurbanlığı Harem-i Şerife göndermiş. Sonra her iki ibâdet içi» telbiye getirerek yola revân olmuş. Mekke'ye varınca Beyt-i şerifi ve Safa ile Merve'yi tavaf etmiş. Bundan fazla bir şey yapmamış. Kurban kesmemiş, traş olmamış, saçını kısaltmamış, kendisine haram olan hiç bir şeyden hilîs çıkmamış. Nihayet bayram günü gelince kurbanını kesmiş ve traş olmuş. Böylece yaptığı ilk tavaf ile hem haccınm hem de umresinin tavafını ifâ ettiğine kaanî olmuş, Ömer: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) böyle yaptı.» demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Muhasara Sebebiyle İhramdan Çıkmanın Ve Hacc-ı Kıranın Cevazını Beyan Bâbı
3052-)
Bize Ebû'r-Rabi' Ez-Zehrânî ile Ebû Kâmil rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hammâd rivâyet etti. H. Züheyf b. Harb da rivâyet etti. ki): Bana İsmail rivâyet etti. Hammâd ile İsmail hep birden Eyyûb'dan, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen bu kıssayı rivâyet etmişlerdir. (İbn Ömer) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i yalnız hadîsin başında kendisine (Seni Beyt-i şerîf den menederler.) denildiği zaman zikretmiş: O hâlde, ben de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaptığı gibi yaparım, demiş, hadîsin sonunda Leys'in zikrettiği gibi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) işte böyle yaptı, dememiştir. hadîsi Buhârî «Hacc» bahsinin müteaddiı yerlerinde tah-rîc etmiştir. mecmuundan anlaşılıyor ki vak'a, Haccâc-ı Zâlim'in Mekke üzerine yürüyerek Abdullah b. Zübeyir ile harp ettiği senede geçmiştir. Zâlim: Irâkeyn vâlisiydi. harbin sebebi: Hazret-i Abdullah b. Zübeyir'in Abdülraelik b. Mervân'a bey'at etmemesidir. Abdülmelik halife olmuş; Hazret-i Abdullah'ı kendisine taey'ata davet etmişti. Abdullah (radıyallahü anh) bunu kabul etmeyinde Abdülmelik, Haccâc'ı ordusuyla Mekke'ye gönderdi. Bu vak'a, târihte meşhurdur. Ve hicretin 72. yılında vukûbulmuştur. b. Ömer (radıyallahü anh) tam bu sırada haccetmek istemiş; oğullan Abdullah ile Salim, bu işi tehlikeli görerek kendisini o sene hacedan vazgeçirmeye çalışmışlardır. İbn Ömer (radıyallahü anh) ise Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Hudeybiye vak'asındaki hâlini nazar-ı itibâra alarak niyetinden dönmemiştir. Hudeybiye vak'ası Hicretin 6. senesinde olmuştur. Müşrikler, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in haccına manî olmuş, o da ihramdan çıkarak kurban kesmiş ve traş olmuştu. da Ömreye niyet eden bir kimsenin muhasara zamanında hacc-ı ifrâd yapanlar gibi ihramdan çıkabileceğini gösterir. İbn Ömer'in niyetle iktifa etraiyerek şahit davet etmesi, kendisine uymak isteyenlere keyfiyeti bildirmek içindir. Mekke ile Medine arasında Zü’l-Huleyfe'ye yakın bir yerdir. Esasen bir çölden ibarettir. dahi: Mekke ile Medine arasında bir yerdir. isim aslen orada bulunan bir suya verilmiş olup. sonradan bu mevkiye teşmil edilmiştir. şerîf, hacc-ı kıran için bir tavafla bir sa'y kâfidir diyenlerin delillerindendir. Şafiî'nin mezhebi de budur. göre hacc-ı kıran için mutlaka iki tavaf ve iki sa'y lâzımdır. Delilleri Hazret-i Alî hadîsidir. Mezkûr hadîse göre Ali (radıyallahü anh) hacc ile örmeyi beraber yaparak, her ikisi için ayrı ayrı tavaf ve ayrı ayrı sa'y yapmış; sonra: «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i böyle yaparken gördüm.» demiştir. hususta ulemânın sözleri çok ve uzundur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Muhasara Sebebiyle İhramdan Çıkmanın Ve Hacc-ı Kıranın Cevazını Beyan Bâbı
3053-)
Bize Yahya b. Eyyûb ile Abdullah b. Avn El-Hilâlî rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abbâd b. Abbâd El-Mühellebî rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah b. Ömer, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. — Yahya'nın rivâyetinde — İbn Ömer: «Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile yalnız hacca niyet ettik» İbn Avn rivâyetinde: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yalnız hacca niyet etti.» demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hacc-ı İfrad İle Hacc-ı Ömreyi Beraber Eda Bâbı
3054-)
Bize Süreye b. Yûnus rivâyet etti. ki): Bize Hüseyn rivâyet etti. ki): Bize Humeyd, Bekir'den, o da Enes (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet eyledi. Enes (radıyallahü anh) Şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i hacc ile umrenin her ikisi için telbiye getirirken işittim." ki: «Ben, bunu İbn Ömer'e anlattım da: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yalnız hacc için telbiye getirdi, dedi. Müteakiben Enes'e rastlayarak, İbn Ömer'in sözünü ona anlattım, Enes: Siz, bizi gâlibâ çocuk sayıyorsunuz? Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: ve hacc için Lebbeyk!) buyururken işittim; dedi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hacc-ı İfrad İle Hacc-ı Ömreyi Beraber Eda Bâbı
3055-)
Baıvı Ümeyyetu'bnu Bistâm El-Ayşî rivâyet etti. ki): Bize Yezîd yani İbn Zürey' rivâyet etti. ki): Bize Habib b. Şchîd, Bekir b. Abdillâh'dan rivâyet etti. ki): Bize, Enes (radıyallahü anh) rivâyet etti ki, kendisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i bunların yani hacc ile ömreninaralarını cem' ederken görmüş. ki: «Sonra bu mes'eleyi İbn Ömer'e sordum, İbn Ömer: Biz, hacca telbiye getirdik; cevâbını verdi. İbn Ömer'in söylediğini Enes'e haber verdim, Enes: Gâlîbâ biz, çocuk olduk! dedi.» hadîsi Buhârî «Hacc» ve «Meğazî» bahislerinde tahrîc etmiştir. İyâz diyor ki: «Hazret-i İbn Ömer'in bu rivâyeti yukarda Âişe, Câbir ve İbn Abbâs hadîslerine muvafık ulup, başka rivâyetlerden hâsıl olan işkâli beyân etmektedir. Ömer (radıyallahü anh)’ın buna muhalif olan rivâyeti te'vil edilmiştir.» Enes ise Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hacc İle ömreye birlikte telbiye getirdiğini bildirmiş, kendisine Hazret-i İbn ömer'in söyledikleri nakledilince ; «Siz, bizi gâlibâ çocuk sayıyorsunuz!» diyerek, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bu şekilde işittiğini bir daha te'kid eylemiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in o haccda kıran yaptığını ve hacc-ı kıranın efdal olduğunu söyleyenler Enes (radıyallahü Ltıh) hadî-siyle istidlal etmişlerdir. da gördüğümüz vecihle sahih ve muhtar olan kavle göre mezkûr haccında. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), ihrama girerken evvelâ hacc-ı ifrâda niyet etmiş, sonra ömreyi ona ilâve ederek kıran yapmıştır. İbn Ömer Hazretlerinin bu hadîsi Resûlüllah hacc-ı kıranın efdal olduğunu söyleyenler Enes (radıyallahü anh) hadî- (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ilk ihrama girdiği zamana. Enes hadîsi ise sonuna yahut ihram esnasına hamledilmiştir hâlde Enes (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hacc-ı ifrâda niyet ettiğini işitmemiş olacaktır. «Hazret-i Enes rivâyetinin ekseri rivâyetlere uyması için bu te'vîl mutlaka lâzımdır.» diyor.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hacc-ı İfrad İle Hacc-ı Ömreyi Beraber Eda Bâbı
3056-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Ab-ser, İsmail b. Ebî Hâlid'den, o da Vebera'dan naklen haber verdi. Vebera şöyle dedi: Ömer'in yanında oturuyordum. Derken bir adam gelerek: Ben, vakfe yerine gelmeden beyti tavaf etsem olur mu? diye sordu. İbn Ömer: (Evet olur; cevâbını verdi. Adam: Ama İbn Abbâs: Vakfe yerine gelmeden beyti tavaf etme! derdi) mukâabelesinde bulundu. Bunun üzerine İbn Ömer şunları söyledi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) haccetti de vakfe yerine gitmeden önce beyti tavaf eyledi. Binâenaleyh eğer samimi isen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sözüyle amel etmen mi, yoksa İbn Abbâs'ın kavlini alman mı daha doğrudur?»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hacc İçin İhrama Girerek, Mekkeye Gelen Kimseye Lazım Olan Tavaf Ve Say Bâbı
3057-)
Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti. ki): Bize Cerîr, Beyân'dan, o da Vebera'dan naklen rivâyet etti. Şb'yle demîş: «Bir adam, İbn Ömer (radıyallahü anhüma)'ya: Ben, hacc için ihrama girdiğim hâlde beyti tavaf edebilir miyim? diye sordu. İbn Ömer: Sana manî olan -nedir? dedi. Adam: Ben, filânın bunu mekruh addettiğini gördüm. Ama sen, bize ondan daha makbulsün. Çünkü onu dünyânın fitneye giriftar ettiğini gördük; dedi. Bunun üzerine İbn Ömer (radıyallahü anh): Dünyâ hangimizi — yahut hanginizi — fitneye giriftar etmemiştir; dedi. Sonra şunu söyledi: Biz, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hacc için ihrama girip de, beyti tavaf ettiğini ve Safa ile Merve arasında sa'y yaptığım gördük. Binâenaleyh eğer samîmi isen Allah'ın sünnetiyle, Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetine tabî olman, filânın sünnetinden daha iyidir.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hacc İçin İhrama Girerek, Mekkeye Gelen Kimseye Lazım Olan Tavaf Ve Say Bâbı
3058-)
Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Amr b. Dinar'dan rivâyet etti. Amr Şöyle dedi: İbn Ömer'e, b'mreye niyet ederek gelip de beyti tavaf eden, fakat Safa ile Merve arasında sa'y yapmayan bir adamın karısına yakınlık edip edemi yeceğini sorduk. İbn Ömer şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) (hacca) geldi de, beyti yedi defa tavaf etti, Makaam-i İbrahim'in arkasında iki rek'at namaz kıldı, Safâ ile Merve arasında da yedi defa sa'yde bulundu. Muhakkak ki, sizin için Resûlüllah'da güzel bir örnek vardır.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hacc İçin İhrama Girerek, Mekkeye Gelen Kimseye Lazım Olan Tavaf Ve Say Bâbı
3059-)
Bize Yahya b. Yahya ile Ebû'r-Rabî'Ez-Zehrânî, Hammâd b. Zeyd'den rivâyet ettiler. H. Abd b. Humeyd de rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Bekir haber verdi. ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. (Hammâd ile İbn Cüreyc) hep birden Amr b. Dinar'dan, o da İbn Ömer (radıyallahü anhüma)'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen İbn Uyeyne hadisi gibi rivâyette bulunmuşlardır. hadîsin Amr b. Dînâr rivâyetini Buhâri «Namaz» ve «Hacc» bahislerinde; Nesâî ile İbn Mâce «Haco bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. yerinden murâd: Arafat'tır. Ömer hadîsi tavâf-ı kudûmu isbât etmektedir. Bu tavaf, Arafat'ta vakfe yapmadan îfâ edilebilir. Abbâs (radıyallahü anh)'dan mâada bütün ulemânın kavilleri budur. Kudüm: Mekke'ye varır varmaz yapılan tavaftır. Uzaktan gelenler İçin, bunu yapmak sünnettir. Bazıları vâcib olduğunu, yapılmadığı taktirde kurban kesmek îcâb ettiğini söylemişlerde de Şâfitler'in meşhur kavline göre de sünnettir. Kudüm: Mekke'de yaşıyanlara sünnet değildir. Buna Tavâf-i Tahiyye dahi derler, İbn Ömer'in: «Eğer samîmi isen» sözünden muradı: Müslümanlığındare Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e tâbi oluşunda samimi isen, onun yolunu bırakıp da İbn Abbâs ve başkalarının sözüyle amel etme! demektir. fitnesinden murâd ; İbn Abbâs (radıyallahü anh)’in Basra valiliğidir. Vâlîlikde bulunmak dinen tehlikelidir; fitneye sebep olabilir. Ömer (radıyallahü anh) ise hiç bir valilikle bulunmamıştı. Bununla beraber: hangimizi fitneye giriftar etmemiştir?» demesi, tevâzu'unun. insaf ve takvasının ifadesidir. bâzı nüshalarında Hazret-i İbn Ömer'in sözü «Hangimizi» şeklinde tesbit edilmiştir. Her iki rivâyet de doğrudur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hacc İçin İhrama Girerek, Mekkeye Gelen Kimseye Lazım Olan Tavaf Ve Say Bâbı
3060-)
Bana Hârûn b. Saîd El-Eylî rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. ki): Bana Amr yani İbn Haris, Muhammed b. Abdirrahmân'dan naklen haber verdi ki Iraklı bir adam ona şöyle dedi: için Ürvetü'bnü Zübeyir'e sor (bakalım): Bir adam hacc için telbiye getirir de beyti tavaf ederse ihramdan çıkar mı, çıkmaz mı? Şayet: Çıkamaz! derse, sen de ona: Ama bir adam bunun caiz olduğunu söylüyor! de.» ki: «Bunun üzerine ben, mes'eleyi Urve'ye sordum; Urve: Hacc için telbiye getiren, ancak hacc (x bitirmek) ile ihramdan çıkar; cevâbını verdi. Ben: Ama bir adam bunun caiz olduğunu söylüyormuş (!) dedim. Urve: Ne çirkin söylemiş! dedi. o adam bana rastlıyarak, sordu; ben de (aldığım cevâbı) kendisine anlattım. (Adam tekrar): Sen, ona söyle ki bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bunu yaptığını haber verirdi. Bunu yapmış bulunan Esma ile Zübe-yir'in hâlleri ne olacak? (de!) üzerine ben (tekrar) Urve'ye gelerek bunları kendisine söyledim. Urve: O adam kimdir? diye sordu. Bilmiyorum! dedim. Ona ne oluyor da bana gelip bizzat sormuyor? Zannederim bu adam Iraklı olacak! dedi. Ben (yine): Bilmiyorum! cevâbını verdim. Urve: Bu adam bata etmiş. Evet! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) haccetmiştir. Bana, Âişe (radıyallahü anha) haber verdi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke'ye vardığı vakit yaptığı ilk iş abdest alarak beyti tavaf etmek olmuş. Sonra Ebû Bekir de haccetmiş, onun da ilk işi beyti tavaf etmek olmuştur. Bundan sonra bir şey yapmamıştır. Ebû Bekir'den sonra gelen Ömer de böyle yapmıştır. Bilâhara Osman haccetti, onu (gözümle) gördüm; ilk işi beyti tavaf etmek oldu. Sonra başka bir şey yapmadı. (Osman'dan) sonra Muâviye ile Abdullah b. Ömer (de aynı şekilde haccettiler.) Daha sonra ben, babam Zübeyir b. Avvâm ile birlikte haccettim, onun da ilk işi Beyti tavaf etmek oldu. Ondan sonra başka bir şey yapmadı. Sonraları muhacirlerle Ensârın da böyle yaptıklarını gördüm. Başka bir şey yapmadılar. Bunu yaparken gördüğüm en son zât İbn Ömer'dir. Haccını, omreye bozmadı. İşte İbn Ömer yanlarındadır. Ona sorsalar ya! hiç biri Mekke'ye ayak bastıkları vakit beyti tavaftan önce bir şeyden başlamazlar; tavaftan sonra ihramdan da çıkmazlardı. Annem ile teyzemi de görmüşümdür. Mekke'ye geldikleri vakit Beyti tavaftan önce hiç bir şeyden işe başlamazlar, sonra ihramdan çıkmazlardı. bana, annemin haber verdiğine göre kendisi, kız kardeşi Âişe, Zübeyir, filân ve filân sırf Umreye niyet ederek Mekke'ye gelmişler, rüknü istilâm edince hille çıkmışlar. zât, bu hususta sana söylediklerinde hatâ etmiş; dedi. h;ıdisi Buhârî «Hacc» bahsinin bir-iki yerinde muhtasar ve mufassal olmak üzere tahrîc etmiştir. İyâz cümlesinin bütün nüshalarda bu şekilde rivâyet edildiğini, fakat bunun bir tashîf ve hatâ olduğunu söylemiş: (Sonra bu hacc, ömre olmadı.) şeklindedir. Urve'ye soran zât haccın ömreye tebdilini tervîc edenlerin mezhebine göre bu mes'eleyi sormuş ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in veda haccında bunu yaptığını delîl göstermiştir. Urvede Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bunu bizzat kendisi yapmadığı gibi ondan sonra gelenlerin de yapmadığını bildirmiştir.» demişse de Nevevî bu mütâlâayı beğenmemiş ve: «Mes'ele Kâdı'nın dediği gibi değildir. Bilâkis bu cümle hem rivâyeten hem de manen sahihdir. Çünkü (ilk işi beyti tavaf etmek oldu, başka bir şey yapmadı.) sözü ömreye ve şâir hacc fiillerine şâmildir. Bu cümle: (Sonra haccı değiştirip de onu ömreye veya kırana nakletmedi) takdirindedir.» demiştir. sonundaki: «Rüknü istilâm edince hille çıkmışlar.» cümlesinden murâd: Hazret-i Âişe'den başkalarıdır. Çünkü Âişe (radıyallahü anha) vedâ haccında kırana niyet etmiş; Arafat'ta vakfeden önce rüknü istilâmda bulunmamıştı. Hayzı sebebiyle bayram gününden Önce tavaf da yapamamıştı. Urve'nin annesi Esma binti Ebî Bekir 'dir. istilâm edince hille çıkmışlar.» cümlesinden hazf vardır. Maksat tavaf ve sa'yı yapıp saçlarını kısalttıktan sonra ihramdan çıkmış olmalarıdır. sebep, bu husûsatın malûm olmasıdır. beyânına göre Hazret-i Osman'a ait olan söz Ur-v e'nin, ondan öncekilere âit olan ise Hazret-i Âişe'nindir, Abdilmelik: «Hazret-i Âişe'nin sözü (Sonra başka bir şey yapmadı.) cümlesinde biter. Bekir'in haccından itibaren Urve'nin sözü başlar.» demiştir. hâlde Dâvûdî'nin kavline göre hadis, muttasıl; Ebû Abdilmelik'in kavline göre bâzı yerleri munkatı' demektir. Urve, Hazret-i Ebû Bekir ile Ömer'e yetişmemiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Beyti Tavaf Edip, Say Yapana İhramda Kalmak Ve Hille Çıkmamak Lazım Galdiği Bâbı
3061-)
Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Bekr haber verdi. ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. H. Züheyir b. Harb da rivâyet etti. Bu lâfız onundur. ki): Bize Ravh b. Ubâde rivâyet etti. ki): Bize İbn Cüreyc rivâyet etti. ki): Bana Mansûr b. Abdirrahmân, annesi Safiye binti Şeybe'den, o da Esma binti Ebî Bekir (radıyallahu anhüma)'dan naklen rivâyet eyledi. Esma şöyle dedi.: girerek yola çıktık. Müteakiben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Kimin yanında hedy varsa ihramı üzere kalsın! Yanında hedyi olmayan hille çıksın! buyurdular. yanımda hedy yoktu. Onun için ihramdan çıktım. Zübeyir'in beraberinde hedy vardı. O sebeple o, hille çıkmadı. Ben, elbisemi giydim, sonra dışarı çıkarak Zübeyir'in yanına oturdum. Zübeyir: Yanımdan kalk! dedi. Ben: Üzerine çullanacağım diye mi korkuyorsun? mukaabelesinde bulundum.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Beyti Tavaf Edip, Say Yapana İhramda Kalmak Ve Hille Çıkmamak Lazım Galdiği Bâbı
3062-)
Bana Abbâs b. Abdilazîm El-Anberî rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hişâm Muğîratü'bnü Selemete'l-Mahzûmî rivâyet etti. ki): Bize Vüheyb rivâyet etti. ki): Bize Mansûr b. Abdirrah-mân, annesinden, o da Esma binti Ebî Bekir (radıyallahü anhüma)'dan naklen rivâyet eyledi. Şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte hacca telbiye getirerek Mekke'ye geldik...» bundan sonrasını İbn Güreye hadîsi gibi rivâyet etmiş; yalnız şunu da söylemiştir: Benden uzaklaş! Benden uzaklaş! dedi. Ben de: Üzerine çullanacağımdan mı korkuyorsun? mukaabelesinde bulundum.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Beyti Tavaf Edip, Say Yapana İhramda Kalmak Ve Hille Çıkmamak Lazım Galdiği Bâbı
3063-)
Bana Harun b. Suîd El-Eyli ile Ahmed b. İsa rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Vüheyb rivâyet etti. ki) ; Bana Amr, Ebû'l-Esved'den naklen haber verdi. Ona da Esma bînti Ebî Bekir'in (radıyallahü anhüma) azatlısı Abdullah rivâyet etmiş ki, kendisi Esmâ'nın Hacûn'dan her geçtikçe: «Allah, Resûlüne salât-ü selâm eylesin! Onunla birlikte buraya inmiştik. O gün, bizim heybelerimiz hafif, binek hayvanlarımız az, yiyeceklerimiz de azdı. Ben, kız kardeşim Âişe, Zübeyir, filân ve filân ömre yapmıştık. Beyti istilâm ettiğimiz vakit hille çıkmış, sonra geceleyin hacca telbiye etmiştik.» derdiğini işitirmiş. kendi rivâyetinde: «Esmâ’nın azatlısı.» dedi. ismini söylemedi. hadîsi Buhârî «Hacc» bahsinde tahric etmiştir. Esma’nın: «Elbisemi giydim» sözünden muradı: Zînetli esvâbı olacaktır. Aksi taktirde ihram hâlinde kadınların dikişli elbise giymesi memnu olmadığı için ihramdan çıkarken mütâd elbise giymelerine hacet yoktur Esma giyinerek kocası Zübeyir’in yanına oturunca, zübeyir (radıyallahü anh) yanından kalkmamı emretmişti yti A'bi . Selnvtle dokunmak gibi bir şey vukû bulacağından. çekinmesidir. Mekke’nin yukarısında Harem-ı şerif dâhilinde kalan bir dağdır. Bazıları bunun Hazret-i Ebû Mûsil Eş'ari'ye ait evin karşısındaki mezarlık olduğunu söylerler. yer, Mekke’ye birbuçuk mil mesafededir. rivâyetine göte bu yere evvelâ Kusayy b. Kılab defnedilmiş, ondan sonra kabristan hâline gelmiştir. Safiyye binti Şeybe rivâyeti ile Hazret-i Esmâ'nın azatlısı Abdullah’ın rivâyetleri birbirine muhalif görünmektedir. Çünkü Safiye rivâyetinde Hazret-i Zübeyir'in yanında hody bulunduğu için ihramdan çıkmadığı: Abdullah rivâyetinde ise Beyti tavaf ettikten sonra ihramdan çıktığı bildiriliyor. bu hususta şunları söylemiştir: «Hazret-i Zübeyir'in umre için ihrama girmesi ve ihramdan çıkması Veda hacemda değildi.» Nevevî'tun sözünü ihtimâlden uzak görmüş; Buhârî'ye göre Abdullah rivâyetinin müraccah olduğunu, bu sebeple Safiye rivâyetini kitabına almadığını söylemişlerse de Aynî: Müslim!.. Birbirine muhalif olmakla beraber her iki rivâyeti tahrîc etmiştir. Binâenaleyh iki rivâyetin arasını bulmak için Nevevî'nin sözünü kabul etmekten başka çâre yoktur.» diyerek Nevevî'nin te'vîlini müdâfaa etmiştir. rivâyette Ömre yaptıkları bildirilen zevâtdan Hazret-i Âişe'yi istisna etmek gerekir. Çünkü yukarki hadîsde de işaret olunduğu vecîhle Âişe (radıyallahü anha) o anda beyti tavaf edenler meyânında değildi. Iyâz'a göre Hazret-i Esma'nın kız kardeşi Âişe'yi de beraber zikretmesi, Âişe (radıyallahü anha)'nin haccdan sonra kardeşi Abdurrahmân ilte birlikte Ten'îm'den ihrama girdiği ömreye işaret etmiş olabilir. rivâyetinde Hazret-i Zübeyir'in ihramdan çıkmadığı tasrîh edildiğine göre son rivâyette ihramdan çıktıkları bildirilen zevattan Hazret-i Âişe ile birlikte onu da istisna etmek gerekir. Yahut Hazret-i Zübeyir'in ömre için ihrama girip, sonra ihramdan çıkması, Veda haccından başka bir seferde vukûbulmuştur. de işaret olunduğu vecîhle Beyti istilâmdan murâd: Haceri Esved'i öpmek veya ona dokunmaktır. Hacer-i Esved'i öpmekle ihramdan çıkmak bütün ulemâya göre caiz değildir. Binâenaleyh Beyti istilâm ederek ihramdan çıkmakdan murâd: Kâbe'yi yedi defa tavaf ettikten sonra Safa ile Merve arasındaki sa'yi tamamlamak ve traş olmaktır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Beyti Tavaf Edip, Say Yapana İhramda Kalmak Ve Hille Çıkmamak Lazım Galdiği Bâbı
3064-)
Bize Muhammed b. Hatim rivâyet etti. ki): Bize Ravh b. Ubâde rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Müslim-i Kurrî'den rivâyet etti. Şöyle dedi: Abbâs (radıyallahü anhüma)'ya haccın müt'asım sordum da onun hakkında ruhsat verdi. Halbuki, İbn Zübeyir bundan nehyederdi. İbn Abbâs (radıyallahü anh) şunları söyledi: İbn Zübeyrin annesi!.. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in buna ruhsat verdiğini söyleyip duruyor! Yanına girin de ona sorun!» üzerine onun yanına girdik. Bir de baktık ki. şişman bir kadın!.. (Meseleyi sorunca). Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buna ruhsat verdi.» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Haccın Mütası Hakkında Bir Bab
3065-)
Bize, bu hadîsi İbn'l-Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahmân rivâyet etti. H. hunu İbn Beşşâr dahi rivâyet etti. ki): Bize Muhammed yani İbn Ca'fer rivâyet etti. ravîlerin ikisi birden bu isnâdla şu'be'den rivâyet etmişlerdir. Abdurrahmân rivâyetinde «müt'a» lâfzı vardır. Fakat «Haccın müt'ası» dememiştir. Ca'fer ise şöyle deditir: dedi ki: Müslim: Haccın müt'ası mı, dedi yoksa kadınların müt'ası mı? bilemiyorum; dedi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Haccın Mütası Hakkında Bir Bab
3066-)
Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. ki): Bize Müslim-i Kurrî rivâyet etti. O da İbn Abbâs (radıyallahü anhüma)'yi şöyle derken işitmiş: (sallallahü aleyhi ve sellem) ömreye, ashabı da hacca telbiye getirdiler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ashabından hedy kurbanı gönderenler ihramdan çıkmadılar; geri kalanları çıktı. Ubeydillâh kurban gönderenler arasındaydı. Bu sebeple o da ihramdan çıkmadı.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Haccın Mütası Hakkında Bir Bab
3067-)
Bize, bu hadîsi Muhammedü'bnü Beşşâr da rivâyet etti. ki): Bize Muhammed yani İbn Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be bu isnadla rivâyette bulundu. o: «Beraberinde hedy kurbanı olmayanlardan biri de Tâlha-tü'bnü Ubeydillâh ile başka bur adam idi. Bu sebeple onlar ihramdan çıktılar.» dedi. diyor ki: «Hadîs sarihleri, bu hadîs üzerinde bir şey söylememişlerdir. Hâlbuki Hadîs-i Şerif, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in müt'aya niyet ettiği hususunda kuvvetli bir delildir. Bu taktirde ihramdan çıkmamasının mânâsı: Niyetini feshetmemekten ibarettir. Çünkü niyetini ancak, hacca niyet eden feshedebilir. hadîsle, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hacc-ı ifrâd için ihrama girdiğini bildiren sahih hadîslerin aralan bulunmak istenirse Enes hadîsinde olduğu gibi tevîle gidilir...»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Haccın Mütası Hakkında Bir Bab
3068-)
Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. ki): Bize Behz rivâyet etti. ki): Bize Vüheyb rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Tavus, babasından, o da İbn Abbâs (radıyallahü anhüma)'dan naklen rivâyet eyledi. Şöyle dedi: devrinde Araplar hacc aykırında ömre yapmayı yeryüzünde en büyük günahlardan sayarlardı. Muharremi Safere tebdil eder ve: Bere iyileşip eser kalmadığı ve Safer geçtiği vakit ömre yapmak isteyene ömre helâl olur! derlerdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabı ile birlikte dördüncü gecenin sabahında hacca telbiye getirerek (Mekke'ye) geldiler de ashabına bu haccı, om reye tebdil etmelerini emir buyurdu. Bu iş, ashaba girân geldi ve: Ya Resûlallah! Hangi bili? diye sordular. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Helâl olan her şey; buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hacc Aylarında Ömrenin Cevazı Bâbı
3069-)
Bize Nasru'bnu Aliy El-Cehdamî rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu"be, Eyyûb’dan, o da Ebû'l-Âliyete'l-Berrâ'dan naklen rivâyet eyledi. O da İbn Abbâs (radıyallahü anh)'yi şöyle derken işitmiş: (sallallahü aleyhi ve sellem) hacca telbiye getirerek Zi'l-Hicce'nin dördünde (Mekke'ye) geldi. Ve sabah namazım kıldı. Namazı kıldıktan «onra: Bu haccı, ömre yapmak isteyen ömreye tebdil ediversin ! buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hacc Aylarında Ömrenin Cevazı Bâbı
3070-)
Bize, bu hadîsi İbrahim b. Dînar da rivâyet etti. ki): Bize Ravh rivâyet etti. H. Ebû Dâvûd-u Mübârekî dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû Şihâb rivâyet etti. H. Muhammedü'bnü'l-Müsennâ da rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Kesir rivâyet eyledi. Bu râvîlerin hepsİ Şu'be'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır. ile Yahya b. Kesîr, Nasr'ın dediği gibi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hacca telbiye getirdi.» demişlerdir. Şihâb'a gelince: Onun rivâyetinde: (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte hacca telbiye getirerek yola çıktık.» ifâdesi vardır. rivâyetlerinde: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazını Bathâ'da kıldı.» cümlesi vardır. Yalnız Cehdamî, bunu söylememiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hacc Aylarında Ömrenin Cevazı Bâbı
3071-)
Bîze Hârûn b. Abdillâh rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Fadl Es-Sedûsî rivâyet etti. ki): Bize Vüheyb rivâyet etti. ki): Bize Eyyûb, Ebû'l-Âliyete’l-Berrâ'dan, o da İbn Abbâs (radıyallahü ahüma)’dan naklen haber verdi. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabı ile birlikte, on günlerin dördünde hacca telbiye ederek geldiler de ashabına bu haccı, ömreye tebdil etmelerini emir buyurdu.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hacc Aylarında Ömrenin Cevazı Bâbı
3072-)
Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. ki): Bize Abdürrazzâk haber verdi. ki): Bize Ma'mer, Eyyûb'dan, o da Ebû'l-Aliye'den, o da İbn Abbâs (radıyallahü ahüma)'dan naklen haber verdi. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazını Zûtavâ'da kıldı ve (Mekke’ye) Zi'l-Hicce'nin dördünde geler «İt ashabına —yanında hedyi olanlar müstesna— ihramlarını örmeye çevirmelerini emir buyurdu.» hadîsi Buhârî «Kitâbu Taksîri's-Salât»da; Nesâî «Hacc» bahsinde tahrîc etmişlerdir beyânına göre Muharrem’i Safere çevirmek, câhiliyet devri Araplarmın «Nesi1» denilen âdetiydi. Muharrem'e Safer adım vererek, onu helâl îtikaad ederler; Muharrem ayının hürmetini Safer'den sonraya bırakırlardı. Bunu arka arkaya üç haram ay gelip de yapacakları baskın ve yağmalara manî olmasın diye yaparlardı. . iyileşip eser kalmadığı vakit.» sözlerinden murâd: Develerin sırtında yük taşımaktan Kasıl olan berelerin düzelmesi ile yollardaki deve izlerinin kaybolmasıdır, Haccdan döndükten bir müddet sonra bunlardan eser kalmazdı. Araplar bu sözleriyle seci' yapmak istedikleri için cümlelerin sonunda durulacağına işaret olmak üzere kelime sonlan sakin okunmuştur. birindeki «On günler»den murâd: Zi’l-Hicce'-nin başından itibaren on günüdür. Yani Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye Zi’l-Hicce'nin dördünde gelmiştir. diğer rivâyetlerde bu cihet tasrîh olunmaktadır. Mekke'ye yakın bir vâdîdir. kelimesi: «Tuvâ» ve «Tivâ» şekillerinde de okunabilirse de meşhur olan kıraati «Tavâ»dır. Kur'ân-ı Kerîm'deki: Mukaddes «Tuvâ» vadisi ile karıştırmamalıdır. O vâdî Şam'da Tûr dağına yakın bir yerdedir. Enes (radıyallahü anh)'dan rivâyet olunan bir hadîsde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in haca esnasında Mekke'de on gün kaldığı bildirilmektedir. hadîsde Mekke'ye Zi'l-Hicce'nin dördünde vardığını görüyoruz. Bu on gün şöyle tamamlanmıştır: günü Zûtavâ'ya varmışdır. O sene Zi’l-Hicce'nin ilk günü Perşembe'ye tesaadüf ettiğinden, Pazar'dan Perşembe'ye kadar Mekke'de kalmış, Perşembe sabahı Mina'ya gitmiş, o günü ve Cuma gecesini Mina'da geçirdikten sonra Cum'a günü zevalden sonra Arafât'a varmış, orada da güneş kavuşuncaya kadar kalmış, Cumartesi gecesi Müzdelîfe'ye dönmüş, sabah namazına kadar orada kaldıktan sonra Cumartesi günü güneş doğarken Mina'ya dönmüştür. O gün Kurban Bayramı'dır. Cemre-i Akabe'de taşlan attıktan sonra aynı gün Mekke'ye dönmüş, zevalden önce Beyt-i Şerifi tavaf ederek yine aynı gün Mina'ya gelmiş ve orada Cumartesinin kalan kısmıyla Pazar, Pazartesi ve Salı günlerini geçirmiştir. günlerinin sonu olan Salı günü öğleden sonra El-MuhassaVa gelmiş, orada öğle namazını kılmış ve Çarşamba gecesini geçirmiştir. Âişe'nin kardeşi Abdurrahmân ile Ten'îm'den ömre yaptığı gece: bu gecedir. (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan sonra Çarşam"ba günü sabah namazından evvel veda tavafını yapmıştır. Çarşamba ayın ondördüne tesadüf etmektedir. Bu suretle Enes (radıyallahü anh) hadîsinde zikredildiği gibi Mekke'de on gün kalmış olur. Bundan sonra Mekke'ye müteveccihen hareket etmiştir. Şerîf, aynen, yukardaki rivâyetlerde olduğu gibi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ihramı ömreye tebdil ettirdiğini bildirmektedir. bu husustaki kavillerim geçen rivâyetlerde görmüştük.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hacc Aylarında Ömrenin Cevazı Bâbı
3073-)
Bize Muhammedü'bnü'l-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. H. Ubeydullah b. Muâz da rivâyet etti. Bu lâfız onundur. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Hakem'den, o da Mücâhid'den, o da İbn Abbâs (radıyallahü anhüma)'dan naklen rivâyet eyledi. Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem): bizim yaptığımız bir ömredir. İmdi kimin yanında hedy yekta derhal tamamîle hille çıksın! Zira ömre, kıyâmet gününe kadar hacca dâhil olmuştur.» buyurdular. hadîs dahi Fetih yılındaki ömreye işaret etmektedir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bizim yaptığımız bir Ömredir.» sözü ile ashabını kaydetmiştir. Ömrenin hacca dahil olması meselesi geçen rivâyetlerde görülmüştü.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hacc Aylarında Ömrenin Cevazı Bâbı
3074-)
Bize Muhammedü'bnu'l-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammedü'bnü Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. ki): Ebû Cemrete'd-Dubaî'den dinledim; şunu söyledi: Ben, muta yaptım da bir takım insanlar beni, bundan menettiler. Ben de İbn Abhâs'a giderek bu meseleyi sordum. O, bana müt'ayı emretti. Sonra eve giderek, uyudum. Derken rüyamda bana biri geldi ve: «Makbul ömre mebrûr hacc.» dedi. üzerine ben, İbn Abbâs'a giderek gördüğümü kendisine haber verdim. İbn Abbâs: ekber! Allahu ekber! Ebû'l-Kaasım (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünneti!» dedi. hadîsi Buhârî «Hacc» bahsinde tahrîc etmiştir. beyânına göre vak'a Abdullah b. Zübeyr zamanında geçmiştir. Abdullah b. Zübeyr müt'ayı meneder yalnız mahsur kalanlara caiz görürmüş. Bu hususta Âlkane ile İbrahim Nehaî dahi ona muvafakat etmişlerdir. ulemâya göre hacc-ı temettü' mahsur kalanlara mahsûs değildir. ömre mebrûr hacc.» cümleleri: müptedâ haber cümlesidir. Yani «bu makbul bir ömre ve makbul bir haccdir.» demektir. İbn Abbâs’ın:«Ebû'l-Kâsım (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünneti!» sözü dahi böyledir. Yani «Bu, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetidir.» mânâsına gelir. beraber «Sünnet» kelimesini mansûb okumak da caizdir. Bu takdîrde cümlenin mânâsı: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetine uygun iş yaptın.» demek olur. rivâyetinde şu ziyâde vardır: üzerine İbn Abbâs, bana: Yanımda kal da malımdan sana bir hisse ayırayım! dedi.» Râvî Şu'be diyor ki: «Ben, Ebû Cemre'ye: Niçin? diye sordum; Gördüğün rüyadan dolayı; cevâbını verdi.» Abbâs (radıyallahü anh)’ın bu teklifine sebep: Salih rûyânın, Peygamberliğin kırkaltı cüz'ünden bir cüz olmasıdır
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Hacc Aylarında Ömrenin Cevazı Bâbı
3076-)
Bize Muhammedü'bnul-Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Muâz b. Hişâm rivâyet etti. ki): Bana babam, Katâde'den bu isnâdda şu'be hadîsi mânâsında rivâyette bulundu. Yalnız o: «Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zü'l-Huleyfe'ye geldiği vakit...» dedi: «Orada öğleyi kıldı.» demedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: İhrama Girerken Hedy Kurbanına Nişan Takmak Ve Sırtına Alamet Çizmek Bâbı
3077-)
Bize Muhammedü'bnü'l-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. İbn'l-Müsennâ ki): Bize Muhammed b. Cafer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Katâde'den rivâyet etti. (Demiş kj): Ebû Hassan El-A'rac'dan dinledim, şunu söyledi: Hüceynı kabilesinden bir adam İbn Abbâs'a: Halkın kalplerine işleyen yahut halkı fırkalara ayıran bu fetva nedir? Beyti tavaf eden hille çıkarmış? diye sordu. İbn Abbâs (radıyallahü anh): Patlasanız da yine Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetidir! cevâbını verdi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: İhrama Girerken Hedy Kurbanına Nişan Takmak Ve Sırtına Alamet Çizmek Bâbı
3078-)
Bana Ahmed b. Saîd Ed-Dârimî rivâyet etti. ki): Bize Ahmed b. İshâk rivâyet etti. ki): Bize Hemmâm b. Yahya, Katâde'den, o da Ebû Hassân'dan naklen rivâyet eyledi. Ebû Hassan Şöyle dedi: Abbâs'a: Bu iş halk arasınada yayılmıştır. Güya Beyti tavaf eden hille çıkarmış. Tavaf: Ömredir; dediler. İbn Abbâs: Patlasanız da, bu Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetidir! cevâbını verdi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: İhrama Girerken Hedy Kurbanına Nişan Takmak Ve Sırtına Alamet Çizmek Bâbı
3079-)
Bize İshâk b. îbrâhîm rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Bekr haber verdi. ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. ki): Bana Ata' haber verdi. ki): İbn Abbâs: tavaf eden hacı olsun, hacıdan başkası olsun ihramdan çıkar.» Derdi. Atâ'ya: «Acaba bunu neye istinaden söylüyordu?» diye sordum. teâlâ’nın: "Sonra onun hill yeri Beyt-i Atîk'dir," Sûre-i Hacc âyet 33 âyet-i kerîmesine istinaden.» cevâbını verdi. Ama bu Arafat'ta vakfeye durduktan sonra olacaktır, dedim; Atâ: İbn Abbâs, Arafat'tan önce ve sonra olacağını söylerdi. Bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in veda haccında kendilerine verdiği hille çıkma emrinden alıyordu. Dedi. hadîsi Buhârî «Kitâbü'l-Meğazî»de tahrîc etmiştir. Aslında nişanlamak, alâmet takmak; mânâsına gelir. ondan maksat: Devenin hörgücünü sağ tarafından bıçak veya sivri bir demirle çizerek kan akıtmaktır. Bu, o hayvanın Harem-i Şerife gönderilecek bir kurban olduğuna alâmettir. hayvanlara karıştığında kolayca ayrılması, kaybolduğunda bulan kimsenin getirmesi için bunu yapmak müstehabdır. Bir de bununla bir şiâr-ı dînî ilân edilmektedir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: İhrama Girerken Hedy Kurbanına Nişan Takmak Ve Sırtına Alamet Çizmek Bâbı
3080-)
Bize Amru'n-Nâkid rivâyet etti. ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Hişâm b. Huceyr'den, o da Tâvûs'dan naklen rivâyet etti. ki): İbn Abbâs şunu söyledi: Muâviye: Haberin var mı ben Merve'de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saçını makasla kısalttım? dedi. Ben de ona; «Ben, bunun ancak senin aleyhine bir hüccet olduğunu bitiyorum! diye cevap verdim.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Ömrede Saç Kısaltma Bâbı
3081-)
Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd, İbn Cüreyc'den rivâyet etti. ki): Bana Hasen b. Müslim, Tâvûs'dan, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti. İbn Abbâs'a da Muâviyetü'bnü Ebî Süfyân haber vermiş. ki: «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in saçım Merve'dey-ken makasla kısalttım. Yahut Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mer-ve'deyken saçının makasla kısaltıldığını gördüm.» hadîsi Buhârî «Hacc» bahsinde tahrîc etmiştir. diyor ki: «Bu hadîs, Hazret-i Muâviye'nin Ci'râne ömresindeyken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saçını kısalttığına hamledilmiştir. Çünkü Veda haccında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hacc-ı kırana, niyet etmişti. Bu haccda Mina'da traş olduğu ve saçlarını Ebû Tâlha'nın halka dağıttığı sabit olmuştur. Muâviye'nin onun saçını kısaltması veda haccına hamledilemez. Bunu hicretin 7. senesinde yapılan ömre-i kazaya hamletmek dahi doğru değildir. Çünkü Muâviye o gün henüz müslüman olmamıştı. O, hicretin 8. yılında Mekke'nin fethedildiği gün müslüman olmuştur. Meşhur olan kavil budur. hâdiseyi veda haccına hamledenlerin kavli doğru değildir, fahiş bir hatâdır.» «İhtimâl Hazret-i Muâviye Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saçım Ci'râne ömresinde kısaltmış da, sonra unutmuş ve Haccetü'l-Vedâ'da olduğunu zannetmiştir.» demişlerdir. göre de hadîsin buradaki cümlesinde hazf bulunmak ihtimâli vardır. taktiri şudur: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in emrinden dolayı, ben kendi saçımı kısalttım.» bu ihtimâl vârid değildir. Çünkü İmâm Ahmed'in rivâyetinde Hazret-i Muâviye'nin: «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saçını Merve'de iken kısalttım.» dediği tasrîh olunmaktadır. Hazm , bu saç kısaltma işinin bayram günü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) traş olduktan sonra ötede beride kalan bâzı kılları kesmekten ibaret olması ihtimâli üzerinde durmuş, fakat bu ihtimâl dahi kabule şayan görülmemiştir. Çünkü berber Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in başında sonradan makasla kesmeyi îcâb edecek saç bırakmamıştır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saçları teberrüken ashâb arasında birer ikişer taksim edildiği için saçının gelişi güzel traş edilmesine ihtimâl yoktur. Bâzılarına göre genişliği olmayan uzun ok demiridir. takımları: İçinde geniş ok bulunan yay, demek olduğunu, Bazıları da makam olduğunu söylemişlerdir. yakışan mânâ: Makas, olmasıdır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Ömrede Saç Kısaltma Bâbı
3082-)
Bana Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîrî rivâyet etti. ki): Bize Abdüla'lâ b. Abdil'a'lâ rivâyet etti. ki): Bize Dâvûd, Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd'den naklen rivâyet etti. Ebû Saîd Şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte hacc için avazımızın çıktığı kadar yüksek sesle telbiye getirerek yola çıktık. Mekke'ye vardığımız zaman bize bu haccı, ömreye tebdil etmemizi, yalnız hedy götürenlerin bundan müstesna olduğunu emir buyurdu. günü gelip de Mina'yâ gitmek istediğimiz vakit hacc için telbiye getirdik.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Ömrede Saç Kısaltma Bâbı
3083-)
Bize Haccâc b. Şâir rivâyet etti. ki): Bize Muallâ b. Esed rivâyet etti. ki): Bize Vüheyb b. Hâlid, Dâvûd'dan, o da Ebû Nadra'dan, o da Câbir ile Ebû Said-i Hudrî (radıyallahü anhüma)’dan naklen rivâyet etti. Şöyle dediler: (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte hacc için avazımızın çıktığı kadar yüksek sesle telbiye getirerek (Mekke'ye) geldik.» hadîs telbiyeyi yüksek sesle -getirmenin müstehab olduğuna delildir. Bu cihet ulemâ arasında müttefekun aleyh ise de kendine zarar verecek şekilde bağırmamak şarttır. Kadınlar kendileri işitecek kadar telbiye getirirler. kadının sesi, fitneye muhaldir. ler'e göre erkeklerin yüksek sesle telbiye getirmeleri vâ-cibdir. Mescid-i Haram ile Mina ve Arafat'ta ve keza mescid olmayan yerlerde telbiye yüksek sesle getirilir. başka mescidlerde telbiyenin yüksek sesle getirilip geti-rilemiyeceği ulemâ darasında ihtilaflıdır. Mâlik ile İmâm Şafiî'den bu hususta iki kavil rivâyet olunmuştur. Bunların esah olanına göre şâir mescidlerde de yüksek sesle telbiye getirmek müstehabdır. Şerîf, hacc aylarında ömre yapılabileceğine de delildir. Ulemâ bu hususta dahi ittifak etmişlerdir. günü Mina'ya sabahtan mı, yoksa öğleden sonra mı gitmenin müstehab olduğu ihtilaflıdır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Ömrede Saç Kısaltma Bâbı
3084-)
Bana Hâmid b. Ömer El-Bekravî rivâyet etti. ki): Bize Abdülvâhid, Âsi m'dan, o da Ebû Nadra'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: b. Abdillâh'ın yanındaydım. (Bir ara) ona biri gelerek: İbn Abbâs ile İbn Zübeyir iki müt'a hakkında ihtilâf ettiler; dedi. Bunun üzerine Câbir: Biz, onları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile (beraber bulunduğumuz zamanlar) yaptık. Sonra Ömer, bunların ikisini de yapmaktan bizi men etti. Bir daha biz de onları yapmadık; dedi.» müt'adan murâd: Hacc-ı temettü ile nikâh-ı müt'adır. Nikâh-ı müt'anm ne olduğuna biraz yukarda işaret etmiştik. Bu bahis, yeri gelince görülecektir. müt'anın hükmü ilelebet kaldırılmıştır. hacc-ı temettu'dan murâd: Haccı, ömreye tebdil etmektir. mes'elenin ihtilaflı olduğunu geçen rivâyetlerde görmüştük.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Ömrede Saç Kısaltma Bâbı
3085-)
Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. ki): Bize İbn Mehdi rivâyet etti. ki): Bana Selim b. Ha yy ân, Mervân-ı Asfar (Asgar)'dan, o da Enes (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet eyledi ki, Hazret-i Alî, Yemen'den gelmiş, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine: «Ne için tel biye getirdin?» diye sormuş. Alî (radıyallahü anh): «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ne için telbiye getirdiyse, ben de onun için telbiye getirdim.» cevâbını vermiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Beraberimde hedy olmasaydı, ben de ihramdan çıkardım.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Telbiyesi Île Hedyi Bâbı
3086-)
Bana, bu hadîsi Haccâc b. Şâir de rivâyet etti. ki): Bize Abdüssamet rivâyet etti. H. Abdullah b. Haşini de rivâyet etti; ki): Bize Behz rivâyet etti. râvîlerin ikisi de: «Bize Selîm b. Hayyân bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etti.» demişlerdir. Behz'in rivâyetinde: yerine denilmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Telbiyesi Île Hedyi Bâbı
3087-)
Bize Yâhyâ b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Hti-seyn, Yahya b. Ebî İshâk ile Abdülazîz b. Suhayb ve Humeyd'den naklen haber verdi ki, bu zevat Enes' (radıyallahü anh)'ı şöyle derken işitmişler: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ömre ile haccın ikisine birden: «Ömre İle hacc için Lebbeyk; ömre İle hacc için Lebbeyk! buyururken işittim.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Telbiyesi Île Hedyi Bâbı
3088-)
Bana bu hadîsi Alîyyu'bnü Hucr dahi rivâyet etti. ki): Bize İsmail b. İbrâhim, Yahya b. Ebî İshâk ile Humeyd-i Tavîlden naklen haber verdi. Yahya ki: Ben, Enes'i şuhu söylerken işittim: (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: Hacc ve Ömre için Lebbeyk! buyururken işittim.» ki: «Enes: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: «Ömre ile hacca Lebbeyk! derken işittim.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Telbiyesi Île Hedyi Bâbı
3089-)
Bize Saîdü'bnü Mansûr ile Amru'n-Nâkıd ve Züheyir b. Harb hep birden İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. Saîd dedi ki: Bize Süfyân b. Uyeyne rivâyet etti. ki): Bize Zührî, Hanzaletü’l-Esle-mi'den rivâyet etti. ki): Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'ı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet ederken dinledim. (Efendimiz): yed-i kudretinde olan Allah'a yemîn ederim ki Meryem oğlu hacc veya Ömre yahut ikisini birden yapmak için mutlaka Fecc-i Ravhâ'da telbîye getirecektir.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Telbiyesi Île Hedyi Bâbı
3090-)
Bize, bu hadîsi Kuteybetü'bnu Saîd de rivâyet etti. ki) Bize Leyş, İbn Şihâb'dan bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etti. O: «Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olan Allah'a...» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Telbiyesi Île Hedyi Bâbı
3091-)
Bana, bu hadîsi Harmeletü'bnü Yahya da rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan, o da Hanzaletü'bnü Aliy El-Eslemî'den, naklen haber verdi. Hanzale Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'ı şunu söylerken işitmiş: (sallallahü aleyhi ve sellem): «Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki...» buyurdular. bu hadîsi yukarkilerin hadîsleri gibi rivâyet etmiştir. rivâyetler, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hacc ile ömreye birlikte niyet ettiğini göstermektedirler. Ravhâ: Mekke ile Medine arasında bir yerdir. Medine'den altı mil uzakta olduğu söylenir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Bedir gazasına, Mekke'nin fethi ile Haecetü'l-Vedâ'ya giderken buradan geçmiştir. Îsâ'nın hacci, âhir zamanda semâdan yere indiği zaman olacaktır. diyor ki: «Bu hadîs Hazret-i Îsâ (aleyhisselâm)’in sağ olduğuna nassan delildir. İbn Huşd «Câmiu'l-Beyan» nâm eserinde onun hayatı hakkında iki kavl zikretmiştir.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Telbiyesi Île Hedyi Bâbı
3092-)
Bize Heddâb b. Hfilid rivâyet etti. ki): Bize Hemmânı rivâyet ettit. ki): Bize Katâde rivâyet etti. Ona da Enes (radıyallahü anh) haber vermiş ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dört defa ömre yapmış. Haccı ile birlikte yaptığı Ömre müstesna olmak üzere bunların hepsini Zi'l-Kaade ayında ifâ etmiş. Bir ömre Hudeybiye'den yahud Hudeybiye zamanında Zi'l-Kaade’de, bir Ömre ertesi yıl Zi’l-Kaade'de, bir ömre Zi’l-Kaade ayında Huneyh ganimetlerini taksim ettiği sırada Ci'râne'den, bir ömre de haccı ile beraber yapmış.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Ömrelerinin Sayısını Ve Zamanını Beyan Bâbı
3093-)
Bize Muhammedü'bnü'l-Müsennâ rivâyet etti. ki): Bana Abdüssamed rivâyet etti. ki): Bize Hemmâm rivâyet etti. ki): Bize Katâde rivâyet eyledi. ki): Enes': (sallallahü aleyhi ve sellem) kaç defa haccetti? diye sordum. «Bir hacc ve dört ömre yaptı.» cevâbını verdi. bundan sonra Heddâb hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur. hadîsi Buhârî «Hacc», «Cihâd» ve «Megâzî» bahislerinde, Ebû Dâvud ile Tirmizî de «Hacc» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Tirmizî: «Bu hadîs hasen sahihtir.» demiştir. İbn Esîr'in beyânına göre Mekke'nin büyük köylerinden biridir. Mekke'ye bir konak mesafede olup Medîne yolu üzerindedir. Bu isim bâzılarına göre orada bulunan bir kuyu, bir takımlarına göre de eğri bir ağaç sebebîle verilmiştir. Mekke ile Tâif arasında bir yerdir. Mekke'-ye daha yakındır. Mekke'ye üç mil mesafede bulunan bir vadidir. Hicretin sekizinci yılında burada Hevâzin harbi olmuştu. Bu harb Mekke'nin fethinden az sonra şevval ayında vuku' bulmuştur. Şerîf, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dört defa ömre yaptığını, bunların üçünü Zilka'de ayında, birini haccı ile birlikde yânı Zilhicce'de îfâ ettiğini göstermektedir. Bu husûsdaki tafsilât az sonra görülecek Hazret-i Âişe hadîsindedir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Ömrelerinin Sayısını Ve Zamanını Beyan Bâbı
3094-)
Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Hasen b. Mûsâ rivâyet etti. ki): Bize Züheyr, Ebû İshâk'dan naklen haber verdi. ki: Zeydü'bnü Erkanva: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber kaç gazada bulundun? diye sordum. On yedi; cevâbınt verdi. Zeydü'bnü Erkam'ın bana anlattığına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) on dokuz gaza yapmış; hicretten sonra yalnız bir hacc (yânı) veda' haccını îfâ buyurmuş. İshâk: «Mekke'de başka bir hacc (daha yapmıştır) demiş. hadîsi Buhârî «Kitâbu’l-Megâzî»nin bir iki yerinde! Müslim aynı bahisde, Tirmizî «Kitâbu'l-Cihâd»da tahrîc etmişlerdir. Hadîsin metni Buhârî'nin bir rivâyetinde şöyledir: Erkam'ın yanında oturuyordum. Kendisine: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kaç gaza yaptı? diye sordular. Zeyd: On dokuz! cevâbını verdi. Onunla beraber sen kaç gazada bulundun? dediler. On yedi! cevâbını verdi. Ben: İlk gaza hangisidir? diye sordum. Zeyd: Useyre yahud Uşeyr'dir, dedi. (Şube Dedi ki).: Ben (bunu) Katâde'ye söyledim, de Katâde: Uşeyr'dir, dedi.» rivâyet ettiği bir hadîsde Hazret-i Cabir (radıyallahü anh): «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikde on dokuz gazada bulundum. Yalnız Bedr ile Uhud gazalarına iştirak edemedim. Babam mani oldu. Uhud harbinde babam Abdullah şehid edilince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile hiç bir gazadan geri kalmadım.» dediğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yirmibir gaza yapmış olması iktiza eder. Çünkü Câbir (radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ondokuz gazada bulunduğunu iki gazaya da iştirak edemediğini bildiriyor. Megâzi ve siyer kitaplarında gaza adedi daha çok gösterilmiş hattâ İbn-i Sa'd'in beyânına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yirmiyedi gaza yapmış; bu maksatla kırkyedi seriyye göndermiştir. İshâk'in «Mekke'de başka bir hacc daha yapmıştır.» sözü Hicretten önceki zamana aittir. Bu söz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Hicretten önce de yalnız bir hacc yaptığı îhâmını verir. Halbuki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hicretten önce birçok defalar hacc etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Ömrelerinin Sayısını Ve Zamanını Beyan Bâbı
3095-)
Bize Harun b. Abdillâh rivâyet etti. ki): Bize Muhammedi b. Bekr El-Bürsânî haber verdi. ki): Bize İbn-i Cüreye haber verdi. ki): Atâ'yı haber verirken dinledim. ki): Bana Urvetu'bnü Zübeyr haber verdi. ki): Ben ve İbn-i Ömer Âişe'nin hücresine dayanmış oturuyorduk. Misvak kullanıyor biz de misvâkinin sesini işitiyorduk. Ben İbn-i Ömer'e: Yâ Ebâ Abdirrahmân! Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Re-vâkinin sesini işitiyorduk. Ben İbn-i Ömer'e: Evet, cevabını verdi. Bunun üzerine Âişe'ye: Ey anneciğim! Ebû Abdirrahmân'in ne söylediğim işitmiyor musun? dedim. Âişe: Ne söylüyor? dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Receb ayında Ömre yaptı diyor dedim. Bunun üzerine Âişe' (radıyallahü anh): Allah Ebû Abdirrahmân'ı mağfiret buyursun! Ömrüm hakkı için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem); Beceb'de ömre yapmamıştır. Ve hiç bir ömre yapmamıştır ki, İbn-i Ömer de onunla beraber bulunmasın, dedi. Ömer bunları işitiyordu. Ama ne hayır ne de evet demeyip sükût etti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Ömrelerinin Sayısını Ve Zamanını Beyan Bâbı
3096-)
Bize İshak b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Cerîr, Mansur'dan, o da Mücâhid'den naklen haber verdi. Şöyle dedi: Ben ve Urvetu'bnu Zübeyr mescide girdik. Bir de baktık Abdullah b. Ömer Âişe'nin hücresine dayanmış oturuyor. Cemâat da mescidde kuşluk namazı kılıyorlar. Kendisine bunların namazını sorduk. Bidattir, dedi. Urve ona: Yâ Ebâ Abdirrahmân! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kaç ömre yaptı? diye sordu. Abdullah: Dört Ömre yaptı. Bunların biri Receb'dedir, cevâbını verdi. Biz kendisini tekzib edip red cevâbı vermekten çekindik. (Bu arada) hücrede Âişe'nin misvaklandığını duyduk. Urve (ona): Ey mü'minlerin annesi! Ebû Abdirrahmân'ın söylediklerini işitmiyor musun? diye sordu. Âişe (radıyallahü anha): Ne söylüyor? dedi. Urve: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dört ömre yaptığını, bunlardan birinin Receb'de olduğunu söylüyor, dedi. Bunun üzerine Âişe (radıyallahü anha): Allah Ebû Abdirrahmân'a rahmet buyursun! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç bir ömre yapmamıştır ki, kendisi de onunla beraber bulunmasın. O Receb ayında hiç bir ömre yapmamıştır, dedi. hadîsi Buhârî «Kitâbü'l Ömre»de tahrîc etmiştir. b. Saîd, İbn-i Ma'yîn, Ebû Hatim ve diğer bazı hadîs ulemâsı Mücâhid'in Hazret-i Âişe'den hadîs işitmediğini iddia etmişlerdir. Bu hadîs onların aleyhine delildir. Çünkü bizzat Hazret-i Âişe'den hadîs dinlediğini göstermektedir, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında olmayan bir şeyi îcad etmektir. Yerinde de görüldüğü vecihle bid'at-i haşene ve bid'-at-i seyyie namları ile iki kısım olur, Ancak mutlak söylenildiği zaman bu kelimeden ekseriyetle bid'at-ı seyyie kasdolunur. Hazret-i Abdullah'ın kuşluk namazı için «Bid'attır» demesi bazılarına göre «bid'at-ı hasenedir» mânâsına gelir. Nitekim Hazret-i Ömer Teravih namazı hakkında: «Bu ne güzel bid'at» demiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kuşluK namazı kıldığı sabit olmuştur. Hazret-i Abdullah'in sözünü çirkin bid'at mânâsına alanlar onun bu hadîsi duymadığı ihtimâli üzerinde durmuşlardır. Ulemâdan bâzılarına göre Abdullah (radıyallahü anh) kuşluk namazının aslına değil toplu halde mescidde kılınmasına bid'at demiştir. Aynî: «En güzel tevcih de budur» diyor. Âişe'nin misvakının işitilmesinden murad bâzılarına göre misvâkinin, bâzılarına göre de kullandığı suyun sesidir. Abdirrahmân, Hazret-i Abdullah b. Ömer'in künyesidir. Hazret-i Âişe'nin onu ismiyle değil de künyesiyle anması hürmet ve ta'zim içindir. Âişe (radıyallahü anha) Hazret-i Abdullah'in bu meseleyi unuttuğuna işaret etmiş ve unuttuğunu mübalağa ile ifâde için: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç bir ömre yapmamıştır ki, Abdullah da onunla beraber bulunmasın» demiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaptığı ömrelerin tafsilâtına gelince: ki, Mansûr'un Mücâhid'ten rivâyetine göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Receb ayında ömre yapmıştır. Ebû İshak ise bu hususta Mansûr'a muhalefet ederek yine Mücâhid tarikiyle Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’in Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in iki defa ömre yaptığını söylediğini, Hazret-i Âişe'nin bunu duyunca: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dört defa ömre yaptı dediğini rivâyet etmiştir. Bu hadîsi İmâm Ahmed'le Ebû Dâvud tahrîc etmişlerdir. Şu halde Mansûr'un rivâyetine göre ihtilâf ömrenin yapıldığı aylara, Ebû İshak’ın rivâyetine göre ise ömrelerin sayısına aittir. rivâyet ettiği Berâ' b. Âzib hadîsinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hacc etmezden önce Zil kaade ayında iki defa ömre yaptığı; Ebû Dâvûd'un tahrîc ettiği Hazret-i Âişe hadîsinde Şevval ayında; Dârekutnî'nin rivâyet ettiği Âişe hadîsinde Ramazan'da ömre yaptığı bildirilmektedir. Battal diyor ki: «Sahîh olan şudur ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) üç ömre yapmıştır. Dördüncü ömre'nin ona nis-bet edilmesi, ashabına emrettiği ve huzurunda yapıldığı içindir. Yoksa kendisi o ömreyi yapmamıştır. Hazret-i Âişe'nin (Receb'de hiç ömre yapmamıştır) sözü de bu kavlin doğruluğunu gösterir.» Abdi’l-Melik, Hazret-i Abdullah'in sözü için: «Bu söz İbn ömer'in bir vehmidir. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in üç defa ömre yaptığına müslümanların icmâı vardır.» demektedir. Beyhakî'nin rivâyet ettiği Hazret-i Âişe hadîsinde: (sallallahü aleyhi ve sellem) üç ömre yaptı. Bunların biri Şevval'de, ikisi Zilkaade'de idi denilmiş, yine Beyhakî'nin Hazret-i Ebû Hüreyre'den rivâyet ettiği bir hadîsde: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) üç Ömre yaptı. Bunların hepsi Zilkaade'de idi.» buyrulmuştur. Ulemâdan bâzılarına göre ihtimâl Hazret-i Âişe , Şevval ömresiyle Hudeybiye'deki ömreyi kasdet-miştir. Sahîh kavle göre bu ömre Zilkaade ayında idi» Nitekim Hazret-i Enes hadîsinde de Zilkaade'de olduğu bildirilmiştir. Zührî , Hazret-i İbn Ömer'in âzadlısı Nâfi' , Katâde, Mûsa b. Ukbe, Muhammed b. İshâk ve diğer hadîs ulemâsının kavilleri de budur. Mezkûr rivâyette Urvetu'bnü Zübeyr üzerinde ihtilâf edilmiştir. Oğlu Hişâm'in rivâyetine göre Hudeybiye ömresi Şevval'de; İbn-i Lehîa'nın rivâyetine göre Zilkaade ayında yapılmıştır. Beyhakî: «Sahîh olan budur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Beyti tavaftan men edilerek kurbanını kesmiş ve traş olmuşsa da halk bunu dahi onun ömreleri meyânında saymışlardır.» diyor. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ikinci ömresi Hicretin yedinci yılında Zilkaade ayında vâki olmuştur. Bu hususta Ulemâ hemen' hemen ittifak etmişlerdir. Yalnız İbn-i Hibbân'ın «Sahîh»mda Ramazanda olduğu bildirilmişsede Muhibbi Taberî bunu İbni Hibbân'dan başka nakleden olmadığını söylemiş: «Meşhur kavle göre bu ömre Zilkaade'de yapılmıştır» demiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu ömresirie ömre-i kazâ ve Ömre-i kısas nâmları verilmiştir. ömre Hicretin sekizinci yılında yine Zülkaade ayında yapılmıştır. Buna Ci'râne ömresi derler. ömre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in haccı ile birlikte yapılan ömredir. Mezkûr ömre için Zilkaade. ayının sonlarında ihrama girilmiş ömre fiilleri Zilhicce'de yapılmıştır. Bazıları bunu saymayarak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in üç ömre yaptığını söylemişlerdir. Kâdî Iyâz bu kavli sahîh bulmaktadır. Filhakika Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda Haccını yaptığı bu seferde sırf Ömreye niyet etmemiş, sahîh olan kavle göre Hacc-ı Kıran yapmıştır. Yani evvelâ hacca niyet etmiş, sonra ömre için Akîk vadisinde ihrama girmişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dört ömre yaptığını söyleyenler Veda Haccını da hesaba katmış; üç ömre yaptığını söyleyenler bunu saymamış; iki ömre yaptığını iddia edenler Hudeybiye ömresiyle Veda Haccını hesaba katmamışlardır. Kirmanı: «Veda Haccında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ya Temettu'a, ya Kırân'a yahut Hacc-ı îfrâd'a niyet etmiştir.» diyerek işi tereddüde bırakmışsa da onun bu sözü doğru bulunmamıştır. Çünkü mes'ele ihtilaflı olmakla beraber ulemânın ekserisine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hacc-ı Kırân'a niyet etmiştir. Birçok rivâyetler bahusus Hazret-i Enes'in hacc ile ömreye beraberce dahil olduğunu bildiren rivâyeti bunu göstermektedir. Çünkü hacc ile ömreyi beraber yapmak aynen Hacc-ı Kıran demektir. İbni Hazm'ın beyânına göre hadîsi Enes (radıyallahü anh)'dan rivâyet eden onaltı mutemet râvî Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hacc ile ömreye beraberce telbiye getirdiğine ittifak etmiş ve Hazret-i Enes'in bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittiğini sarahaten söylemişlerdir. zevat: Bekr b. Abdillâh El-Müzenî, Ebû Kılâbe, Humeyd-i Tavîl , Ebû Kazea , Sâbit-i Bünânî, Humeyd b. Hilâl, Yahya b. Ebî İshâk, Kat'âde, Ebû’l-Esmâ, Hasan-ı Basrî, Mus'-ab b. Selim, Mus'ab b. Abdillâh b. Zeberkan, Salim b. Ebî'l Ca'd, Ebû Kudâme, Zeyd b. Eşlem ve Alî b. Zeyd hazerâtıdır. Kendilerinden Tahâvî de hadîsi rivâyet etmiştir. Bütün bu zevatın rivâyetleri Hacc-ı Kıra n'in diğer hacc nevilerinden efdal olduğunu sarahaten ifâde ettiği halde, Kirmânî ile ona muvafakat edenlerin «Hacc-ı ifrâd efdâldır» iddiasında bulunmalarını Aynî delilsiz bir dâva olarak kabul etmekte, bunun mükâbere yani kuru bir inattan ibaret olduğunu söylemektedir. beyânına göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in öm-relerini Zilkaade ayında yapması bu ayın faziletinden-dolayıdır. Bir de câhiliyet devrinde Araplar Zilkaade ayında ömre yapmayı en çirkin kabahatlardan saydıkları için onlara muhalefette bulunmak üzere bu ayı tercih etmiştir. Âişe'nin ömrüne yemin etmesi, bu şekil yeminin caiz" olduğuna delildir. İmâm Mâlik ömre yemin etmeyi kerîh görmüştür. Çünkü böyle bir yeminde Allah'dan başkasını ta'zîm vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Peygamber Sallallahü Aleyhi Ve Sellem’in Ömrelerinin Sayısını Ve Zamanını Beyan Bâbı
3097-)
Bana Muhammed b. Hatim b. Meymûn rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd, İbn-i Cüreyc'den rivâyet etti. ki): Bana Atâ' haber verdi. ki): İbn Abbâs'ı bize hadîs rivâyet ederken dinledim. Şunu söyledi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ensâr-dan bir kadına: Senin bizimle beraber hacc etmene mâni olan nedir? buyurdu. (Râvi İbn-i Cüreyc: İbn4 Abbâs bu kadının adını da söyledi ama ben unuttum demiş.) Kadın: Bizim su taşıyan iki devemizden başka, malımız yoktur. Oğlum ile babası develerin birine binerek hacca gittiler. Bize su taşımak için yalnız bir deve bıraktılar, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Öyleyse Ramazan geldiği vakit ömre yap. Çünkü Ramazanda yapılan ömre hacca bedeldir, buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Ramazanda Yapılan Ömrenin Fazileti Bâbı
3098-)
Bize Ahmed b. Abdete'd-Dabbî rivâyet etti. ki) ; Bize Yezîd yani İbn-i Zürey' rivâyet etti. ki): Bize Habîb El-Muallira, Atâ'dan, o da İbn-i Abbâs'tan naklen rivâyet eyledi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ensârdan Ümmü Sinan denilen bir kadına: Seni bizimle hacc etmiş olmaktan men eden nedir? diye sormuş; kadın kocasını kasdederek: Ebû fülânın su taşıyan iki devesi vardı. Kendisi oğlu ile birlikte birine binerek hacca gitti. Diğeriyle de hizmetçimiz su taşıyor cevâbını vermiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ise Ramazanda yapılan bir ömre, bir hacc —yahut benimle birlikte bir hacc— yerini tutar, buyurmuşlar. hadîsi Buhârî «Kitâbü'l-Ömre»de, Nesâî «Hacc» ile «Oruç» bahislerinde tahrîc etmişlerdir. bazı rivâyetlerinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu sözü Hazret-i Enes'in annesi Ümmü Süleym'e söylediği bildirilmektedir. Yalnız bu rivâyet biraz zayıf görülmüştür. Üzerinde su taşınan devedir. İbni Battal: «Nâ-dıh ; Deve,' öküz veya merkep gibi üzerinde su taşınan hayvana denir. Lâkin burada murad devedir. Çünkü Bekr b. Abdi'l:Müze-n î'nin İbn Abbâs'dan rivâyet ettiği hadîste erkek deve oldu-du tasrîh edilmiştir.» diyor. Bununla beraber tasrîh edilmese bile bundan yine deve anlaşılır. Çünkü Araplar su taşımakta ekseriyetle deve kullanırlardı. de hizmetçimiz su taşıyor) cümlesi hakkında Nevevî (631-676) şunları söylemiştir: «Bu cümle memleketimizdeki Müslim nüshalarında bu şekilde rivâyet edilmiştir. Mezkûr cümleyi Kâdi İyâz, Abdulgâfir-i Fârisî ile başkalarından aynı şekilde rivâyet etmiş; İbn-i Hâmân rivâyetinde: (Hizmetçimiz onun üzerinde su taşıyor) denildiğini söylemiştir. Kâdı îyâz: (Bence bunların hepsi değiştirmeden ibarettir. Doğrusu: Üzerinde su taşıyarak bir hurmalığımızı suluyoruz; olacaktır. Hurmalık yerine yanlışlıkla hizmetçi kelimesi konulmuştur. Birinci rivâyetteki: Üzerinde su taşıdığımız; kaydı da sözümüzün doğru olduğunu göstermektedir.) demişse de muhtar olan kavle göre buradaki rivâyet sahihtir. Kâdı'nın söylediği ziyâde, mukadder ve mahzûftur. Bu gunâ mahzûflar Arap lisanında çoktur.» yapılan ömrenin bir hacca bedel olması bâzılarına göre sevap husûsundadir. Buna karine, hakîkatta ömrenin hacc yerine kâim olamıyacağma icmâ' bulunmasıdır. İbn Huzeyme: «Bir şey diğerine bâzı mânâlarında benzerse, o şeyi diğerine benzetmek ve onun dengi addetmek caizdir» diyor. Ömre her cihetle farz olan hacc gibi değildir. Çünkü farz olan hacc onunla ödenmez. Fakat sevap hususunda ona benzer. rivâyetine göre İshâk b. Râhuye: «Bu hadîsin mânâsı îhlâs sûresinin Kur'ân-ı Kerîm'in üçte birine muâdil olduğunu bildiren hadîs gibidir.» demiştir. Arabi diyor ki: «Bu ömre hadîsi sahîh olup Allah'ın bir fazl-u nimetidir. Gerçekten Ramazânı da katmak suretiyle ömre hacc mertebesini bulmuştur.» Bu bâbda İbn'l-Cevzî: «Amelin sevabı vaktin şerefi nisbetinde artar. Nitekim kalbin huzuru ve niyetin ihlâsı ile de artar.» diyor. Bâzılarına göre bu hadîsden murad Ramazan'da yapılan farz bir ömre gene Ramazanda yapılan nafile hacc ile nafile Ömre gibidir mânâsına gelebilir. Tîn'e göre hadîs-i şeriften muhtemelen zahirî mânâsı mak^uddur ve Ramazan-ı şerifin bereketiyle bu ayda yapılan ömre hacca muâdil olur. Bazıları bu ömrenin yalnız hadîs-i şerifte zikri geçen Ümmü Sinan'a mahsus olduğunu söylemişlerdir. Ahmed b. Menîin «Müsned’inde sahîh bir isnadla tahrîc ettiği rivâyette: «Bunun yalnız bu kadına mahsus olduğunu biliyoruz.» denilmiş. Ebû Dâvûd'un bir rivâyetinde kadının: «Bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hassaten benim için mi "söyledi? Yoksa bütün insanlara âmm ve şâmil midir? Bilmiyorum.» dediği bildirilmiştir. Zahire bakılırsa mânâ her müslümana şâmildir. Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce'nin muhtelif yollardan tahrîc ettikleri bâzı rivâyetlerden kadının Ümmü Ma'kıl olduğu ve Benî Esed kabilesine mensup bulunduğu anlaşılmaktadır. Bazıları bu kadının Ensâ-riyye, Bazıları da Eşcaıyye olduğunu söylemişlerdir. Bâzı rivâyetlerde Ümmü Talîk'dan bahsedilmiştir. Ulemâdan Bazıları Ümmü Ma'kıl ile Ümmü Talîk'ın aynı kadın olduğunu, bu kadının iki tane künyesi bulunduğunu söylemişlerdir. Hattâ Bâbımız rivâyetindeki Ümmü Sinan'ın Ümmü Ma'kil olduğunu söyleyenler de vardır. Gerçi Ümmü Sinan'in Ensâr'dan, Ümmü Ma'kıl'in ise Benî Esed kabilesinden olduğu bildirilmişse de onun Ensâr'dan olduğunu söyleyenler vardır. Bu takdirde rivâyetlerde ayrı ayrı ismi geçen kadının Ümmü Ma'kil olduğu anlaşılır. Tirmizî (209-279) Ümmü Ma'kıl hadîsini rivâyet ettikten sonra: «Bu bâbda İbn Abbâs, Câbir, Ebû Hureyre, Enes ve Vehb b. Hanbeş haze-râtından da rivâyetler vardır.» demiştir.. Bunlardan maada Yûsuf b. Abdillâh ile Ebû Talîk ve Ümmü Talîk'tan. da rivâyetler vardır. Bu rivâyetlerin bâzısını Buhârî ile Müslim , bâzısını İbn Mâce, Nesâî, Taberânî, İbn Adiyy ve İbn Menden tahrîc etmişlerdir. Bunların hepsinde Ramazanda yapılan bir ömrenin hacca muâdil olduğu bildirilmektedir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Ramazanda Yapılan Ömrenin Fazileti Bâbı
3099-)
Bize Ebî Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Nüraeyr rivâyet etti. H. İbn Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Medine'den çıkarken) ağacın bulunduğu yoldan çıkar; (girerken) Muarraz yolundan girer-miş. Mekke'ye giderken dahi yukarki yoldan girer aşağıki yoldan çıkarmış.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Mekkeye Yukarki Yoldan Girip Aşağıki Yoldan Çıkmanın Ve Bir Yere Başka Yoldan Girip Başka Yoldan Çıkmanın Müstehab Oluşu Bâbı
3100-)
Bana bu hadîsi Züheyr b. Harb ile Muhammedu'bnü'l-Müsennâ dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Yahya yani El-Kattan, Ubeydul-lah'dan bu isnadla rivâyet etti. Züheyr'in rivâyetinde: «Bathâ'daki yukarki yoldan...» demiş. hadîsi Buhârî, Ebû Dâvûd ve Nesâî hacc bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. murâd Zülhuleyfe mescidinin yanındaki ağaçtır. Medine'ye altı mil mesafede bulunan bir yerdir. Aslında her dağın sarp yeri yahut yüksek yoludur. Burada ondan murad Mekke'nin El-Muallât denilen meşhur kabristanının yukarsındaki yoldur. Bu yol vaktiyle çıkılması güç, sarp bir yermiş. Sonra Hazret-i Muâviye tarafından düzeltilmiş. Daha sonra Abdul Melik ve Mehdi zamanlarında ve sekizyüz onbir tarihlerinde mevziî tamirler yapılmış. Mısır Sultanı El-Müeyyed zamanında kamilen tamir olunmuştur. Mekke'ye girilen yukarki yola Kedâ , çıkılan alt yola da Kiidâ derler. dan girip aşağıki yoldan çıkmasının hikmeti ibrahim (aleyhisselâm)’in nidası yüksek, yerden yapıldığı içindir. Bir de maksada yüksek yerden girmek ve alçak yerden çıkmak daha münâsiptir. Bâzılarına göre Mekke'ye üst yoldan girilirse Kabe-i Muazzama karşısına geldiği için girerken bu yol tercih edilmiştir. Münafıklara İslâmiyetin kuvvet ve şevketini göstererek onları kızdırmak için bu yoldan girdiğini söyleyenler olduğu gibi bu hususta başka kaviller de vardır. (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'den Mekke'ye gitmek istediği zaman Zülhuleyfe yolunu tutar, geceyi Zül-huleyfe'de geçirdikten sonra yoluna devam edermiş. Dönüşte yine burada gecelermiş Teymî'ye göre bu hadîsden murâd Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Mekke'den çıkarken Zülhuleyfe yolundan, Mekke'ye girerken ise El-Muarras yolundan girmiş olmasıdır. Fakat Buhârî'nin rivâyeti bu izahın aksine yani bizim izah ettiğimiz şekildedir. İbn Battal Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'n bu seferleri ayrı ayrı yollardan yapmasını bayram namazlarına başka yoldan gidip başka yoldan dönmesine benzetmiştir. Bazıları ayrı ayrı yollardan gidip gelmenin kasdî değil bir tesadüf eseri olduğunu söylemişlerse de bu iddia doğru değildir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu tefâülen yahut gidip geldiği yollar kendisine şahit olsunlar diye yapmış olur. Nitekim buna kail olanlar da vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Mekkeye Yukarki Yoldan Girip Aşağıki Yoldan Çıkmanın Ve Bir Yere Başka Yoldan Girip Başka Yoldan Çıkmanın Müstehab Oluşu Bâbı
3101-)
Bize Muhammedu'bnü'l-Müsennâ ile İbn Efaî Ömer hep birden İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. İbnu'l-Müsennâ dedi ki: Bize Süfyan, Hişam b. Urve'den, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'Mekke'ye geldiği vakit üst tarafından girer; alt tarafından çıkarmış.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Hacc
Konu: Mekkeye Yukarki Yoldan Girip Aşağıki Yoldan Çıkmanın Ve Bir Yere Başka Yoldan Girip Başka Yoldan Çıkmanın Müstehab Oluşu Bâbı