Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı
2649-)
Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe ve İbn Hucr rivâyet ettiler. İbn Eyyûb ki): Bize İsmail b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bana Abdullah b. Abdirrahman yani Ebû Tuvale künyesini taşıyan İbn Ma'mer b. Hazm El-Ensâri'den naklen haber verdi. Ona da Âişe'nin zatlısı Ebû Yûnus, Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen haber vermiş ki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e fetva sormak için bir adam gelmiş. Konuşulanları Âişe kapının arkasından işitiyormuş. Gelen zât: «Ya Resûlallah, Bazen ben cünüb iken namaz vakti geliyor, o gün oruç tutayım mı?» diye sormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ben, cünüb iken de namaz vakti geliyor. Ama ben oruç tutuyorum, cevâbını vermiş. O zât: «Sen bizim gibi değilsin ya Resûlüllah, Allah, senin gelmiş geçmiş bütün günahlarını atfetmiştir.» demiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Vallahi ben Allah'dan en ziyâde korkanınız ve ondan neyle korktuğunu en iyi bileniniz olmayı cidden ümid ederim.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Cünüb Olduğu Halde Üzerine Fecir Doğan Kimsenin Orucunun Sahih Olması Bâbı
2650-)
Bize Ahmed b. Osman En-Nevfelî rivâyet etti. ki): Bize Ebû Asım rivâyet etti. ki): Bize İbn Cüreyc rivâyet etti. ki): Bana Muhammed b. Yûsuf, Süleyman b. Yesâr'dan naklen haber verdi ki, Süleyman, Ümmü Seleme (radıyallahü anha)'ya: «Cünüb olarak sabahlayan bir adam oruç tutacak mı?» diye sormuş. Ümmü Seleme (radıyallahü anh): (sallallahü aleyhi ve sellem) ihtilamdan başka bir sebeple cünub olarak sabahlar, sonra oruç tutardı.» demiş. rivâyetler dahi cünüb olarak sabahlı yan bir kimsenin orucu bozulmadığına delildirler. yukarda da işaret ettiğimiz vecihle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in fetvası soran zâta cam sıkılmışdır. Çünkü soran zât Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in memnu olan bir fiili işlediğine, ancak gelmiş geçmiş bütün günahları affedildiği için bundan mes'ûl olmıyacağına kanaat getirmiştir, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); sizin en ziyâde Allah'dan korkanınızın)... ilâh...» buyurarak o zâta red cevâbı vermiştir. Âişe hadîsi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in fiillerine uymanın vücûbuna delildir. İmâm Mâlik ile diğer bir çok Bağdat ulemâsının ve ekseri Şafiîlerin kavilleri budur. Şafiîlerin bir çoklarına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in fiillerine uymak mendûbdur. Bazıları mubah olduğunu söylemişlerdir. Bu hususta usul-i fıkıh kitaplarında tafsilat vardır. Şöyle ki:
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Cünüb Olduğu Halde Üzerine Fecir Doğan Kimsenin Orucunun Sahih Olması Bâbı
2651-)
Bize Yahya b. Yahya İle Ebû Bekir b. Ebî Şeybe, Züheyr b. Harb ve İbn Nümeyr hep birden İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler, Yahya ki): Bize Süfyan b. Uyeyne, Zühri'den, o da Humeyd b. Abdir-ruhman'dan, o da Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'dan naklen haber verdi. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir adam gelerek: «Helâk oldum ya Resûlallah,» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Seni helâk eden nedir,» diye sordu. O zât: «Ramazan gününde zevcemle cima ettim.» cevâbını verdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bir köle azad edecek bir şey bulabilecek misin?» buyurdu. Adam: «Hayır.» cevâbını verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «İki ay birbiri arkasına oruç tutabilecek misin?» diye sordu. Adam yine: «Hayır» cevâbını verdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Öyle ise altmış, fakiri doyuracak bir şey bulabilecek misin?» dedi. Adam yine: «Hayır» cevâbını verdi. Sonra oturdu. Derken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e içinde hurma dolu bir zembil getirdiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o adama: «Bunu (al da) tesadduk et.» buyurdu. O zât: «Bizden daha fakirine mi? Medine'nin iki taşlığı arasında buna bizden daha muhtaç bir aile yoktur.» dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) güldü, hatta yan dişleri göründü. Sonra (o zâta) «Haydi git bu hurmayı ailene yedir.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruçlunun Ramazan Gününde Cima Etmesinin Şiddetle Haram Kılındığı, Bu Sebeble Büyük Keffaretin Vücubu Ve Beyanı, Küffaretin Zengine De Fakire De Lazım Geldiğini Ve İmkan Buluncaya Kadar Fakirin Zimmetinde Sabit Olduğunu Beyan Bâbı
2652-)
Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Cerîr, Mansûrdan, o da Muhammed b. Müslim Ez -Zühri'den bu isnâdla İbn Uyeyne'nin rivâyeti gibi haber verdi. Ve: «İçinde hurma dolu bir arak...» dedi, arak: «Zenbil» dir -Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) güldü, hattâ yan dişleri göründü.» cümlesini söylemedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruçlunun Ramazan Gününde Cima Etmesinin Şiddetle Haram Kılındığı, Bu Sebeble Büyük Keffaretin Vücubu Ve Beyanı, Küffaretin Zengine De Fakire De Lazım Geldiğini Ve İmkan Buluncaya Kadar Fakirin Zimmetinde Sabit Olduğunu Beyan Bâbı
2653-)
Bize Yahya b. Yahya İle Muhammed b. Rumh rivâyet ettiler. ki): Bize Leys haber verdi. H. Kuteybe de rivâyet etti. ki): Bize Leys, İlmi Şihab'dan, o da Humeyd b. Abdirrahman b. Avf'dan, o da Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) dan naklen rivâyet eyledi ki, bir adam Ramazan gününde karısı ile cima etmiş de bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e danışmış. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bir köle bulabilecek misin?» diye sormuş. Adam: «Hayır.» cevâbını vermiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «İki ay oruç tutabilir misin?» demiş. O zât yine: «Hayır» cevâbını vermiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Öyle ise altmış fakır doyur.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruçlunun Ramazan Gününde Cima Etmesinin Şiddetle Haram Kılındığı, Bu Sebeble Büyük Keffaretin Vücubu Ve Beyanı, Küffaretin Zengine De Fakire De Lazım Geldiğini Ve İmkan Buluncaya Kadar Fakirin Zimmetinde Sabit Olduğunu Beyan Bâbı
2654-)
Bize Muhammed b. Rafi’ rivâyet etti. ki): Bize İshak b. İsa rivâyet etti, ki): Bize Mâlik, Zührî'den naklen bu İsnâdla haber verdi ki, bir adam Ramazanda orucunu bozmuş da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona bir köle azat etmek suretiyle keffâret vermesini emir buyurmuş. Zührî, İbn Uyeyne hadîsi gibi rivâyette bulunmuş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruçlunun Ramazan Gününde Cima Etmesinin Şiddetle Haram Kılındığı, Bu Sebeble Büyük Keffaretin Vücubu Ve Beyanı, Küffaretin Zengine De Fakire De Lazım Geldiğini Ve İmkan Buluncaya Kadar Fakirin Zimmetinde Sabit Olduğunu Beyan Bâbı
2655-)
Bana Muhammed b. Râfi' rivâyet etti. ki): Bize Abdurrazzâk rivâyet eyledi. ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. ki): Bana İbn Şihâb, Humeyd b. Abdirrahman'dan naklen rivâyet etti. Ona da Ebû Hüreyre anlatmış ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazanda orucunu bozan bir adama bir köle âzad etmesini yahut iki ay oruç tutmasını yahut da altmış fakiri doyulmasını emir buyurmuş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruçlunun Ramazan Gününde Cima Etmesinin Şiddetle Haram Kılındığı, Bu Sebeble Büyük Keffaretin Vücubu Ve Beyanı, Küffaretin Zengine De Fakire De Lazım Geldiğini Ve İmkan Buluncaya Kadar Fakirin Zimmetinde Sabit Olduğunu Beyan Bâbı
2656-)
Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. ki): Bize Abdurrazzâk haber verdi. ki): Bize Ma'mer Zührî'den naklen bu isnâdla İbn Uyeyne hadîsinin mislini haber verdi. hadîsi Buhârî «Kitâbu's-Savm» in bir iki yerinde ve «Kita-bu’l-Edeb" de Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mâce «Kitâbu's-Savm» da muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek «Helâk oldum ya Resûlallah,» diyen zâtın ismi Selemetü'bnü Sahr El-Beyâdi'dir. b. Sahr» diyenler de olmuştur. rivâyette Hazret-i Selem e'nin «Helâk oldum.» dediği görülmektedir. Bundan sonra gelecek Hazret-i Âişe hadîsinde mezkûr kelimesinin yerine «Yandım.» denilmiştir. Hadisin bazı tariklerinde: «Helâk oldum.» ve «Helâk ettim.» rivâyeti vardır. ettim.» tâbiri üzerinde bir hayli söz edilmiş, Hallâbi rivâyetlerin hiç birinde bu kelimenin bulunmadığını söylemiş, Beyhakî de: «Hadîs İmâmları bu kelimeye razı değillerdir.» demiştir. İyâz dahi buna benzer sözler söylemiştir. diyor ki: «Üstadımız Zeynüddîn (rahimehüllah) bu kelimenin müsned olarak üç tarikden rivâyet edildiğini söylemiştir. Ebû Sevr tarîkidir. Bunu Darakutnî rivâyet etmiştir. Râvîleri sikadır. Evzaî tarîkidir. Mezkûr tarîki Beyhakî senedi ile nakletmiş sonra Hâkim'in hadisdeki «Helâk ettim.» Lâfzını zayıf bulduğunu söylemiştir. Ukayl tarîkidir: Bun dahi Darakutnî- tahric etmiştir. Râvileri arasında hakkında söz edilenler vardır.» Zür'a'ya göre: ettim.» sözünü nakleden en güzel tarik Mualla b. Mansur tarîkidir. bu zatın hadisi kabul edileceğine Buhârî ile Müslim ittifak etmekle beraber İmâm Ahmed b. Hanbel ondan halis rivâyet etmemiş, «Ben, ondan hadîs yazmadım, çünkü re'ye muvâfık alan hadîsleri rivâyet eder ve her gün iki-üç hadîsde hatâya düşerdi.» de mistir, b. Mansûr, İmâm A’zam'ın ashabındandır. Yahya b. Maîn onu mûtemed saymış, Yâkub İbn Şüyhe dahi mevsuk olduğunu söylemiştir. Daha başka tevsik edenler de vardır. bir zât imiş. Defalarca kadı tâyin edilmek istenildiği halde bu vazifeyi kabul etmemiştir. İbn Sa’d onun Özü sözü doğru, fakih ve muhaddis bir zât olduğunu söyler. (sallallahü aleyhi ve sellem) «Helâk oldum» diyen zâta «Seni helâk etlen nedir?» sormuştur. Bir rivâyette «Vay haline, derin nedir?» Buhâri'nin bir rivâyetinde «Vay haline ne yaptın?» buyurmuştur. rivâyetlerde gelen zâtın: «Oruçlu iken zevcemle cima ettim.» dediği bildirilmişse di burada «Ramazanda zevcemle cima ettim.» denilerek, vak'anın Ramazanda geçtiği beyân edilmiştir. gösteriyor ki cimâdan dolayı keffâret îcab etmek için Ramazan orucuyla başka oruçlar arasında fark vardır. Bazıları hangi oruç olursa olsun, bozan kimseye keffâret lâzım geleceğini söylemişlerse de, Bâbımız hadîsi onların bu kavlini reddetmektedir. Ebû Hüreyre'nin bir rivâyetinde «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ne çirkin bir iş yapmışsın. Bir köle âzad et» buyurdu.» denilmiştir. «El-Kebir» nâm eserinde tahric ettiği İbn Ömer (radıyallahü anh) rivâyetinde: «Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek: Ben Ramazan günlerinden birinde orucumu bozdum, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Hiç bir özür ve hastalık olmadığı halde mı? diye sordu. O zât; Evet, cevâbını verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Ne çirkin iş yapmışsın, buyurdular. Gelen zât: Evet, (öyle oldu. Şimdi bana) ne emir buyurursun? dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Bir köle azat et, buyurdular.» denilmektedir. zâtın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yin emrine mukaabil söylediği söz dahi muhtelif şekillerde rivâyet olunmuştur. Bâbımız hadîsinde bir tek kelime ile «Hayır» cevâbını verdiği görülüyor. Bir rivâyette «Hayır ya Resûlüllah» demiş. Başka bir rivâyette «seni hak dinle gönderen Allah'a yemin ederim ki ben, hiç bir vakit köleye Mâlik olmadım.» cevâbını vermiştir. âzad edemiyeceğini görünce Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine iki ay peşi peşine oruç tutup tutamıyacağmı sormuş, o zât buna da «Hayır.» cevabını vermiştir. İshâk'in rivâyetine göre: «Zâten başına ne geldiyse oruçtan geldi ya.» cevabını vermiştir. Bunun üzerine Fahr-i Alem (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz, ona altmış fakir doyurup doyuramıyacağım sormuş o bu suale de «Hayır.» cevâbını vermiştir. Ömer (radıyallahü anh) rivâyetinde «Seni hak dinle gönderen Allah'a yemin ederim ki ben ailemi bile doyuramıyorum.» diye cevap vermiştir. Dakîki'l-îd (625-702) bir gün altmış fakirin yerine on gün altı fakir doyurmanın caiz olamıyacağını söylemiş, hadîsin ondan bu mânayı çıkaranlar aleyhine delil olduğuna işaret etmiş ve: « Hanefîiler'in meşhur kavline göre bu kâfidir. Hattâ bir kimse bir fakiri altmış gün doyursa onlara göre caizdir.» demiştir. buna şu cevabi vermiştir: « Hanefîiler'le uğraşan bu adamlar bir şey belliyor fakat bir çok şeyleri unutuyorlar. Bilmiyorlar mı ki burada maksat fakirin hacetini gidermek!. Altmışın manasına riâyet şartıyla fakirin haceti giderilince ortada ta'n edecek bir şey kalmaz. Sonra hadîsdeki doyurmadan murâd, yemeğe imkân bahşedecek şekilde fakirlere vermektir. Maksat yiyeceği fakirin ağzına koymak değildir.» şöyle bir suâl hatıra gelebilir: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu üç şey'i tâyin etmesindeki hikmet ve bunlarla oruçlu arasında ki münâsebet nedir?» Ramazan gününde kasden cima etmek suretiyle orucun hürmetini ayak altına alan kimse mâsiyet sebebiyle kendini helâk etmiş demektir. Bu sebeple nefsine bir fidye olmak üzere köle âzad etmesi münâsip olur. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: kim bir köle azat ederse, o kölenin her uzvuna mukaabil Allah da onun bir uzvunu cehennemden azat eyler.) buyurduğu sahih rivâyetle sabit olmuştur: tutmanın münâsebeti meydandadır. Çünkü oruç cinayet cinsinden bir ceza ve âdeta bir kısastır. iki ay olmasına gelince: Müslüman Ramazan ayının her gününde oruç tutarak nefsine sabrettirmeye me'murdu. Binâenaleyh bir gün orucunu bozmakla bütün ayın orucunu bozmuş gibi oldu. Zira oruç günlerinin nev'i itibarıyla bir ibâdet sayılır. Onun için maksadının nakızi ile mukaabele olunarak orucunu bozan kimseye bir yerine iki ay oruç yüklenmiştir. doyurmanın münâsebeti de aşikardır. Her oruç gününe bedel bir fakir doyurulması emir buyurulmuştur. de bu hasletler bir çok haklara şâmildirler. Oruç, Allah'ın hakkıdır. Yemek vermek hür olan kulların, âzad olmak kölelerin, emre imtisalden dolayı verilecek sevap cinayet sahibinin haklarıdır. hurma getiren zâtın kim olduğu malum değilidr. Bazı rivâyetler de ensârdan olduğu kaydedilmiştir. İsmi yine meçhuldür. (sallallahü aleyhi ve sellem): al da tasadduk et,» emrini verince Hazret-i Seleme: daha fakirine mi?» mukaabelesinde bulunmuştur. Bundan muradı: O gün Medine'de kendisinden daha fakir kimse bulunmadığını anlatmaktır. Nitekim sözüne devamla: «Medine'nin iki taşlığı arasında bizden daha muhtaç bir aile yoktur diyerek maksadını izah etmiştir. Selem e'nin son sözlerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gülmüştür. «Hattâ yan dişleri göründü.» cümlesiyle Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o defa tebessümden biraz fazla güldüğü ifâde olunmuştur. Zira Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimiz ekseriyetle tebessüm buyururlardı. «Dünya umuru için yalnız tebessüm ile iktifa buyurur, âhi-ret umuru için bazen gülerdi.» demişlerdir. gülmesinin sebebi: Hazret-i Seleme'nin halinde müşâha- (l«ı etliği değişmedir. Seleme (radıyallahü anh) nefsinin helâk olduğundan korkarak onu kurtarmak için mümkün mertebe fidye vermek için gelmişti. Neticede bu babdaki ruhsatı görünce keffâret için kendisine verilen hurmayı yemeye tama etti.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruçlunun Ramazan Gününde Cima Etmesinin Şiddetle Haram Kılındığı, Bu Sebeble Büyük Keffaretin Vücubu Ve Beyanı, Küffaretin Zengine De Fakire De Lazım Geldiğini Ve İmkan Buluncaya Kadar Fakirin Zimmetinde Sabit Olduğunu Beyan Bâbı
2657-)
Bize Muhammed b. Rumh b. Muhacir rivâyet etti. ki): Bize Leys, Yahya b. Saîd'den, o da Abdurrahman b. Kâsım'den, o da Muhammed b. Ca'fer b. Zübeyr'den, o da Abbâd b. Abdillah b. Zü-bey'den, o da Âişe (radıyallahü anha)'âan naklen haber verdi ki, Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir adam gelerek: «Yandım;» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Nİçin?» diye sordu. Adam: «Ramazanda güpegündüz zevcemle cima' ettim.» dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Sadaka ver, sadaka ver,» buyurdular. O zât: «Bende hiç bir şey yoktur.» dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onu oturmasını emir buyurdu. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e işlerinde yiyecek bulunan iki zenbil geldi de o zâta bu hurmaları tesadduk etmesini emir buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruçlunun Ramazan Gününde Cima Etmesinin Şiddetle Haram Kılındığı, Bu Sebeble Büyük Keffaretin Vücubu Ve Beyanı, Küffaretin Zengine De Fakire De Lazım Geldiğini Ve İmkan Buluncaya Kadar Fakirin Zimmetinde Sabit Olduğunu Beyan Bâbı
2658-)
Bize Muhammedü'bnü'l-Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Abdülvahhâb Es-Sekafî haber verdi. ki): Yahya b. Said'i şöyle derken işittim: Bana Abdurrahman b. Kâsım haber verdi, ona da Muhammed b. Cafer b. Zübeyr haber vermiş. Ona da Abbâd b. Abdillah b. Züfaeyr rivâyet etmiş ki, kendisi Âişe (radıyallahü anha)'yi: (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir adam geldi...» derken ifKmiş. ravi hadisi rivâyet etmiş. hadîsin başında «Sadaka ver, sadaka ver.» ibaresiyle «güpegündüz» kaydı yoktur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruçlunun Ramazan Gününde Cima Etmesinin Şiddetle Haram Kılındığı, Bu Sebeble Büyük Keffaretin Vücubu Ve Beyanı, Küffaretin Zengine De Fakire De Lazım Geldiğini Ve İmkan Buluncaya Kadar Fakirin Zimmetinde Sabit Olduğunu Beyan Bâbı
2659-)
Bana Ebut-Tâhir rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Amr b. Haris haber verdi, ona da Abdurrahman b. Kâsım rivâyet etmiş, ona da Muhammed b. Ca'fer b. Zübeyr rivâyet eylemiş, ona da Abbad b. Abdillah b. Zübeyr rivâyet etmiş ki kendisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Âişe'yi şunu söylerken işitmiş: adam Ramazanda mescidde iken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gelerek Ya Resûlüllah, yandım, yandım, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona başına geleni sordu, adam: Ehlimle cima ettim, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Sadaka ver, buyurdular Adam: Vallahi ya Nebiyyallah, Hiç bir şey'im yoktur. Ben buna kaâdir değilim, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Otur, emrini verdi.» O da oturdu. O, bu halde iken bir adam Üzerinde yiyecek yüklü bir eşeği sürerek çıka geldi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): o demin yanan zât?» diye sordu. Adam hemen ayağa kalktı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Al bunu tesadduk et, buyurdular. O zât: Ya Resûlüllah bizden başkasına mı (tasadduk edeceğim?) Vallahi bizler cidden açız, hiç bir şey'imiz yok, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Öyle ise onu siz yeyin. buyurdular.» hadîsi Buhârî «Kitâbü'l-Hudûd», «Kitâbu's-Savm» ve «Kitâbu l-Muharibin» de, Ebû Dâvud ve Nesâî «Kitâbu's-Savm» da tahrip etmişlerdir. diyerek Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e dert yanan zâtın Selemetü'bnü Sahr El-Beyâdi, bir rivâyete göre Selnan b. Sahr olduğunu az yukarıda görmüştük. rivâyetine göre: «Selemetü'bnü Sahr El-Beyâdi zevcesine Ramazan geçinceye kadar zıhâr yapmış, Ramazanın yarısı geçince bir gece onunla cimâda bulunmuş. Müteakiben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek vakayı ona anlatmış, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Bir köle azad et, buyurmuşlar. Seleme: Köle bulamam, demiş. Öyle İse aralıksız iki ay oruç tut, buyurmuşlar. Seleme: Ben, bunu da yapamam, demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Altmış fakir doyur, buyurmuş. Seleme bunu da yapamıyacağını söylemiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Fervetü'-bnü Amr'a: Ver şuna bu zenbili, büyütmüşler. Zenbil on beş -onaltısa zahire alacak kadar büyükmüş.» ki Bâbımız hadîsinde vak'anın güpe gündüz, Tirmizî'nin rivâyetinde ise geceleyin geçtiği bildiriliyor. Bundan dolayıdır ki ulemâ bu vak'anın iki defa başka başka kimselerin başından geçmiş olduğuna kaaldirler. kişinin de Benî Beyaza kabilesine mensup olmaları, keffâretin sıfatında ve fakirlik hususunda iştirak etmeleri kıssanın bir olmasını îcab etmez. zât günah irtikâb eden bir kimsenin cehennem ateşiyle azâb olunacağını bildiği için «yandım,» demiş yahut «kıyâmette ateşle azab göreceğim» demek istemiştir. bazı rivâyetlerinde gelen zâtın başını saçını yolarak göğsüne vurduğu ve «Hem helâk oldum hem helâk ettim.» diye feryat ettiği, bir rivâyette yüzüne vurduğu, Darakutni'nin rivâyetinde basına toprak saçtığı bildirilmiştir. Büyük zenbil, demektir. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: o demin yanan zât?» diye sorması, bu zâtın orucunu kasten bozduğuna-delildir. Çünkü bu söz ona kasıt hükmü isbât etmektedir. Hurmayı ona verirken «Bunu tesadduk et,» buyurmuştur. Bu söz mutlak vârid olmuşsa da maksat «Altını; fakire tesadduk et» demektir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Oruçlunun Ramazan Gününde Cima Etmesinin Şiddetle Haram Kılındığı, Bu Sebeble Büyük Keffaretin Vücubu Ve Beyanı, Küffaretin Zengine De Fakire De Lazım Geldiğini Ve İmkan Buluncaya Kadar Fakirin Zimmetinde Sabit Olduğunu Beyan Bâbı
2660-)
Bana Yahya b. Yahya ile Muhammed b. Rumh rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Leys haber verdi. H. Kuteybetü'bnü Saîd de rivâyet etti. ki): Bize Leys, İbn Şihab'den, o da Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe'den, o da İbn Abbâs (radıyallahü anhûma)'dan naken rivâyet eyledi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) fetih yılında Ramazanda yola çıkmış. Kedid denilen yere varıncaya kadar oruç tutmuş, sonra orucu bırakmış. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabı onun bu yeni yeni fiillerine tâbi olurlarmış.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2661-)
Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekir b. Ebi Şeybe, Amru'n-Nâkıd ve İshâk b. İbrahim, Süfyândan, o da Zührî'den naklen bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet ettiler. şunları söyledi: «Süfyan: (Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in son kavli ile amel edilirdi.) sözünü kastederek: Bu sözün kimin olduğunu bilmiyorum, dedi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2662-)
Bana Muhammed b. Râfi’ rivâyet etti. ki): Bize Abdürrazzâk rivâyet etti, ki): Bize Ma'mer Zührî'den bu isnâdla haber verdi. Şöyle dedi: «İki şıkkın sonuncusu oruç tutmamak olmuştu. Zaten Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’în daima son fiili ile amel olunur.» Zühri ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye Ramazandan geçen 13. gecenin sabahında vardı.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2663-)
Bana Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus İbn Şîhâb'dan naklen bu isnâdla Leys hadisinin mislini haber verdi. Şİhâb: «Ashâb, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in en yeni fiiline tâbi olurlar, onu muhkem bir nasih kabul ederlerdi.» demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2664-)
Bize İshak b. İbrahim rivâyet etti. ki): Bize Cerir, Mansûr'dan, o da Mücahid'den, o da Tâvus'dan, o da İbn Abbâs (radıyallahü anhûm)'dan naklen haber verdi. İbn Abbâs şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazanda sefer etti ve Usfan'a varıncaya kadar oruç tuttu. Sonra içinde şu bululnân bir kab istedi. Ve cemâat kendisini görsün diye güpegündüz suyu içti. Ondan sonra Mekke'ye girinceye kadar oruç tutmadı.» Abbâs (radıyallahü anh) «İşte Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hem oruç tuttu hem de tutmadı. Binaenaleyh isteyen oruç tutar isteyen tutmaz.» demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2665-)
Bize Ebû Küreyb rivâyet etti. ki): Bize Veki' Süfyân'dan, o da Abdülkerim'den, o da Tâvus'dan, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyet eyledi, Şöyle dedi: tutanı da tutmayanı da ayıplama. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) seferde hem oruç tutmuş hem tutmamıştır.» hadîsi Buhârî «Kitâbu's-Savm» ile «Kitabu'l-Cihad» da; Nesâî «Kitabu’s-Savm» da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in çıktığı sefer fetih gazâsıdır. Mekke'nin fethi için yapılan bu sefere Ramazanın onunda Çarşamba günü ikindiden sonra çıkmışlardı. yanındaki Sa1sa1 dağına vardıkları zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından bir münâdi çıkarak: «Oruç tutmamak isteyenler tutmasın. Tutmak isteyenler tutsunlar.» diye ilân etti, Kendid'e varınca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendini görsün diye hayvanının üzerinde ikindiden sonra iftar etti. ulemâsı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Ramazanın o-nunda çıkıp, ondokuzunda Mekke'ye vâsıl olduğunda ittifak etmişlerdir. (sallallahü aleyhi ve sellem)'in nerede iftar ettiği muhtelif şekillerde rivâyet olunmuştur. Rivâyetlerin bâzılarında «Kürau'l-Gamîm», diğerlerinde «Kadîd» olduğu bildirilmiştir. İyâz; «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nerede iftar ettiği hususunda rivâyetler muhteliftir. Fakat hepsi aynî kaziyye hakkındadır. Bunlar biribirine yakın yerlerdir. Hepsi Ustan vilâyetine tabidirler.» demiştir. Medîne'ye yedi konak mesafade bir yerdir. Mekke'ye yakındır. Kudeyd ile Usfân arasında altı mil mesafe vardır. Kudeyd ile Mekke arasında ise 42 mil mesafe bulunmaktadır. Mekke ile Medine arasında bir yerdir. dahi Mekke'ye yakın bir yerin ismidir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2666-)
Bana Muhammedü'bnü’l-Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Abdülvahhâb yani İbn Abdilmecid rivâyet etti. ki): Bize Ca'fer, babasından, o da Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet etti ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) fetih yılında Mekke'ye (Sefer için) Ramazanda yola çıkmış ve Kürâu'l-Gamım denilen yere varıncaya kadar oruç tutmuş. Cemâat da oruç tutmuşlar. Sonra bir kadeh su istemiş, kadehi herkesin göreceği şekilde kaldırdıktan sonra suyu içmiş, bundan (biraz) sonra kendisine: «Bâzı kimseler oruç tutuyorlar.» Demişler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Onlar âsilerdir, onlar âsilerdir.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2667-)
Bize, bu hadîsi Kuteybetü'bnü Saîd dahi rivâyet etti. ki): Bize Abdülazîz yani Derâverdî, Cafer'den bu isnadla rivâyet etti. Şunu da ziyâde eyledi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: «Cemâada oruç meşakkat vermektedir. Onlar senin ne yapacağına'yorlar, dediler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) en sonra bir kadeh su istedi.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2668-)
Bize Ebû Bekir b. Em Şeybe ile Muhammedti'bnu’l-Müsennâ ve İbn Beşşâr toptan.1 Muhammed b. Ca'fer'den rivâyet ettiler. Ebû Bekir ki): Bize Gtınder Şu'be'den, o da Muhammed b. Abdirrahman b. Sa'd'dan, o da Muhammed b. Amr b. Hasen'den o da Cabir b. Abdillah (radıyallahü anhûm)'dan naklen rivâyet eyledi. Câbir Şöyle dedi; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir seferde idi, (Bir ara) etrafına insanlar toplanmış, gölgelendirilmekte olan bir adam gördü de: «Ona ne olmuş?» diye sordu. Ashâb: «Oruç tutan bir adam.» cevâbını verdiler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):; «Seferde oruç tutmanız tâ aftan ma'dut değildir.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2669-)
Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şube, Muhammed b. Abdirrahmân'dan rivâyet etti. ki): Ben, Muhammed b. Amr b. Hasen'i rivâyet ederken dinledim, o da Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh)'yi şunu söylerken işitmiş: (sallallahü aleyhi ve sellem) bir adam gördü...» hadisi yukarki gibi rivâyet etmiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2670-)
Bize, bu hadisi Ahmed b. Osman En-Nevfeli dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû Dâvud rivâyet etti. ki): Bize Şu'be bu is-nadla yukarki hadîsin mislini rivâyet eyledi. şunu da ziyâde etmiş: Şu'be ki) ; Yahya b. Ebî Kesir'in bu hadîsde fazla şeyler rivâyet ederdiğini duyardım.» isnâdda şu ad vardır: «Şu'be: Allah'ın size bahşettiği ruhsatı benimseyin, dedi.» diyordu: «Kendisine bunu sorduğum zaman hatırlayamadık . Câmr hadîsinin ikinci rivâyetini Buhârî Ebû Dâvud ve Nesâî «Kitâbu's-Savm» da tahric etmişlerdir. babda Sahabe-i kirâm'dan Abdullah İbn Ömer, Ka'b b. Mâlik, İbn Abbâs ve Ebû Hüreyre (radıyallahü anhüm) hazerâtından da rivâyetler vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2671-)
Bize Heddâb b. Halid rivâyet etti. ki): Bize Hammâm b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Katâde, Ebû Nadrâ'dan, o da Ebû Saîd-i Hudri (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet eyledi. Ebû Saîd: (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Ramazanın 16. sın-da gazaya çıktık, bâzımız oruç tuttu, bâzımız tutmadı. Ama ne tutan tutmayanı ayıpladı ne de tutmayan tutanı.» demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2672-)
Bize Muhammed b. Ebî Bekir El- Mukaddemi rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Saîd, Teymi'den naklen rivâyet etti. H. bu hadisi Muhammedü'bnü’l-Müsennâ dahi rivâyet etti. ki): Bize İbn Mehdî rivâyet etti. ki): Bize Su’be rivâyet eyledi, İbn'l-Müsennâ ki): Bize Ebû Âmir rivâyet etti. ki): Bize Hişâra rivâyet eyledi. İbn'l-Müsennâ ki): Bize Salim b. Nuh rivâyet etti. ki): Bize Ömer yani İbn Âmir rivâyet etti. H. Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Muhammedü'bnü Bişr, Saîd'den naklen rivâyet eyle. râvîlerin hepsi Katâde'den bu isnâdla Hemmam hadisi gibi rivâyette bulunmuşlardır. Şu kadar var ki Teyraî, Ömer b. Âmir ve Hişâm rivâyetlerinde: onsekizinde», Saîd rivâyetinde «Onikisinde», Şu'fae rivâyetinde ise «Onyedisinde yahut ondokuzunda» ifâdeleri vardır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2673-)
Bize Nasr b. Aliy el-Cehdamî rivâyet etti. ki): Bize Bişr, yani İbn Mufaddal, Ebû Mesleme'den, o da Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet etti şöyle ,demiş: «Biz, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Ramazanda sefer ederdik. Ama ne oruçlunun orucu ta'yib edilirdi ne de tutmayanın iftarı.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2674-)
Bana Amru'n-Nâkıd rivâyet'etti. ki): Bize İsmail b. İbrahim Cüreyri'den, o da Ebû Nadradan, o da Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)'dan, naklen rivâyet etti. Ebû Saîd Şöyle dedi: «Biz, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Ramazanda gaza ederdik. Kimimiz oruç tutar, kimimiz tutmazdık. Ama ne tutan tutmayana gücenirdi ne de tutmayan tutana. Kendinde kuvvet hissedip de oruç tutanın yapığını hoş görürler, zayıflık hissedip de tutmayanın yaptığını da hoş görürlerdi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2675-)
Bize Saîd b. Amr El - Eş'asi, Sehl b. Osman, Süveyde b. Saîd ve Hüseyin b. Hureys hep birden Mervân'dan rivâyet ettiler. Saîd ki): Bize Mervân b. Muâviye, Âsım'dan naklen haber verdi. ki): Ebû Nadrâ'yı, Ebû Saîd-i Hudri ile Câbir b. Abdillah (radıyallahü anhûma)'dan naklen rivâyet ederken dinledim. Şöyle dediler: «Biz, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile sefer ettik. Orucu tutan tuttu, tutmayan tutmadı. Ama Kimse birbirini ayıplamadı.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2676-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Ebû Heyseme, Humeyd'den naklen haber verdi. Humeyd Şöyle dedi: Enes (radıyallahü anh)'a seferde Ramazan orucunun hükmü soruldu da: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ramazanda sefer ettik ama ne oruç tutan tutmayanı ayıpladı, ne de tutmayan tutam.» dedi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2677-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hâlid-i Ahmar, Humeyd'den, rivâyet etti. ki): Sefere çıktım ve oruç tuttum. Bana: «Orucunu kaza et,» dediler. Ben de (onlara): «Bana Enes haber verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in as-bâbı sefere çıkarlar fakat ne oruç tutan tutmayanı ayıplarmış, ne de tutmayan tutanı.» dedim. İbn Ebî Müleyke'ye rastladım, bana o da Âişe (radıyallahü anha)'dan bu hadîsin mislini rivâyet etti. Enes Rivâyetini Buhârî «Kitâbu's-Savm» da tahrîc etmiştir. rivâyetler dahi gerek lafız gerekse hüküm itibarı ile yukardakiler gibi seferde oruç tutmayı caiz görmiyenler aleyhine delildirler. umûmundan anlaşılıyor ki seferde orucu terketmek vâcıb değil, bir ruhsattır. Fakat kudreti olanların oruç tutması yine de efdaldır. Zîra gördük ki rivâyetlerin birinde: size verdiği bu ruhsatı tutun.» buyurulmuştur. Bu cümleden murâd Orucu tutmaya teşviktir. ravi mezkûr cümleyi unutmuştur. Lâkin onu vaktiyle mevsuk bir râviden dinlemişse muhakkik usûl-i fıkıh ulemâsı ile muhaddislere göre unutmasının hiç bir zararı yoktur. Yalnız Kerhî ile ona tâbi olurlarsa böyle bir hadîsle amel olunmaz. bir hadîs sorulunca «Onu ben rivâyet etmedim.» derse o bahîslp. bütün ulemâya göre açel caiz olmaz.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Masiyet Sebebiyle Olmamak Üzere Ramazanda Yolculuk Eden Kimsenin Gideceği Yer İki Konak Veya Daha Fazla İse Oruç Tutup Tutmamanın Cevazı, Oruçtan Bir Zarar Gelmeden Tutmağa İktidarı Olan Kimsenin Oruç Tutmasının...
2678-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye, Âsim'dan, o da Müverrik'den, o da Enes (radıyallahü anh)'dan naklen haber verdi. Enes şöyle dedi: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte seferde bulunuyorduk. Kimimiz oruçlu, kimimi oruçsuz idik. Sıcak bir günde bir yerde mola verdik. Ekseriyetle gölgelenenlerimiz elbisesi olanlardı. Bâzılarımız güneşten eli ile korunuyordu. Derken oruç tutanlar (bîtap) düştüler. Tutmayanlar kalkarak sadırları kurdular ve develeri suladılar. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): oruç tutmayanlar ecri alıp gittiler.» buyurdu.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Bir İş Görmek Şartıyla Seferde Oruç — Tutmayanın Ecri Bâbı —
2679-)
Bize Ebû Küreyb rivâyet etti, ki): Bize Hafs, Asım-ı Ahvel'den, o da Müverrîk'den o da Enes (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: (sallallahü aleyhi ve sellem) bir seferde idî. Ashabından) bâzısı oruç tuttu, bâzısı tutmadı. Tutmayanlar akıllılık ettiler ve iş gördüler. Oruçlular ise bazı işleri görmekten âciz kaldılar. Bu babdâ Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bugün oruç tutmayanlar ecri alıp gittiler.» buyurdu. hadîsi Buhârî «Kitâbü’l-Cihâd» da, Nesâî «Kitâbu's-Savm» da tahrîc etmişlerdir. kirâm'in ekserisinin elbiseleriyle bâzılarının da elleriyle güneşten korunmağa çalışmaları, çadırları olmadığını göstermektedir. Çünkü o zaman müslümanların sayısı henüz az, mâlî kuvvetleri kifayetsizdi. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: oruç tutmayanlar ecri alıp gittiler.» cümlesinden muradı: O-ruç tutmayanların tutanlardan çok sevap kazandıklarını anlatmaktır. Yoksa oruç tutanlar hiç sevap kazanmadı, demek değildir. Maksat oruç tutmayanların, tutanlardan daha çok sevap kazandıklarını bildirmektir. Çünkü oruç tutanların sevabı yalnız kenidlerine aittir. Tutmayanlar ise çadır kurmak, hayvan sulamak ve yemek hazırlamak gibi umuma ait o-lan işleri gördükleri için hem gördükleri işin sevabına nail olmuş hem de oruç tutanlara hizmet ettikleri için onlara verilen ecrin bir misli de kendilerinin olmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Bir İş Görmek Şartıyla Seferde Oruç — Tutmayanın Ecri Bâbı —
2680-)
Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman b. Mehdi» Muâviyetü'bnü Sâlih'den o da Rabia'dan naklen rivâyet etti. ki): Bana Kazca rivâyet eyledi. ki): Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)’a geldim, başında kalabalık insanlar vardı. Bunlar dağılınca: «Ben, sana bunların sorduklarını sormayacağım.» dedim. Ona sefer hakkında suâl sordum. Ebû Saîd şu cevabı verdi: «Biz oruçlu olduğumuz halde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Mekke'ye sefere çıktık. Bir yerde mola verdik, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Siz düşmanınıza ya Hastınız, artık oruç tutmamak size daha kuvvet kazandırır, buyurdu. bir ruhsat idi. Onun için kimimiz oruç tuttu, kinlimiz tutmadı. Sonra başka bir yere indik. Bu sefer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Sizler yarın sabah düşmanınızla karşılaşacaksınız, oruç tutmamak sîze daha çok kuvvet kazandırır. Binaenaleyh oruç tutmayın, buyurdular. kafi bir emirdi. Hemen orucu bıraktık.» Ebû Saîd (radıyallahü anh) şunu söyledi: «Vallahi sonraları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte seferde oruç tuttuğumuzu da bilirim.» kirâm'in Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ikinci sözünden emir mânâsını çıkarmaları ertesi sabah düşmanla karşılaşacakları içindir. hadîs, diğer hadisleri de tefsir etmekte ve hadîslerin ayrı ayrı yerlerde vârid olduklarını göstermektedir. (sallallahü aleyhi ve sellem) ilk defa: tutmamanız size daha çok kuvvet kazandırır.» buyurduğu vakit ashabın tevakkuf etmeleri, oruç tutmak mı, tutmamak mı efdal olduğunu kestiremedikleri içindir. Çünkü Resûl-ü ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisi oruçlu idi. Hattâ kendisine: «Cemaat senin ne yapacağını bekliyor.» demişlerdi. (384-458) diyor ki: « Ashab-ı kirâm'in orucu bırakmaları ihtimal o gün bozmak suretiyle olmuş. îhtimalki ertesi günler için oruca niyet etmemişlerdir.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Bir İş Görmek Şartıyla Seferde Oruç — Tutmayanın Ecri Bâbı —
2681-)
Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti. ki): Bize Leys, Hişâm b. Urve'den, o da babasından, o da Âişe (radıyallahü anha) dan naklen rivâyet etti ki, Şöyle dedi: Hamzatü'bnü Amr El-Eslemî, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 'e seferde oruç tutmanın hükmünü sordu, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «İstersen oruç tut, istersen tutma.» buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Seferde Oruç Tutmakla Tutmamak Arasında Muhayyerlik Bâbı
2682-)
Bize Ebû'r-BabîJ Ez-Zehrâni rivâyet etti. ki): Bize Hammâd yani İbn Zeyd rivâyet etti. ki): Bize Hişâm, babasından, o da Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen rivâyet etti ki, Hamzatü'bnü Amr El-Eslemî Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e suâl sorarak: «Ya Resûlallah, Ben devamlı oruç tutan bir adamam. Seferde de oruç tutabilir miyim?» demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «İstersen oruç tut, dilersen tutma.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Seferde Oruç Tutmakla Tutmamak Arasında Muhayyerlik Bâbı
2683-)
Bize, bu hadîsi Yahya b. Yahya dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû Muâviye, Hişâm'dan naklen bu isnâdla Hammâd b. Zeyd hadîsi gibi «Ben devamlı oruç tutan bir adamım.» şeklinde haber verdi.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Seferde Oruç Tutmakla Tutmamak Arasında Muhayyerlik Bâbı
2684-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Nümeyr rivâyet etti. Ebû Bekir şöyle dedi: Bize Abdurrahim b. Süleyman rivâyet etti. Her iki râvi Hişâm'dan bu isnâdla Hamza'nın: devamlı oruç tutan bir adamım. Seferde oruç tutabilir miyim?» dediğini rivâyet eylediler.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Seferde Oruç Tutmakla Tutmamak Arasında Muhayyerlik Bâbı
2685-)
Bana Ebû't-Tâhir ile Harun b. Saîd El-Eyli rivayet ettiler. Harun (Haddesenâ), Ebû't-Tâhir (Ahberanâ) tâbirlerini kullandılar. Ebû't-Tâhir ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki) Bana Amr b. Haris, Ebû'l-Esved'den, o da Urvetübnu'z-Zübeyr'den, o da Ebû Muravih'den, o da Hamzatü'bnü Amr El Eslemî (radıyallahü anh)'dan naklen haber verdi ki, Şöyle dedi: «Ya Resûlüllah, Ben seferde oruç tutmaya kendimde kuvvet buluyorum. Acaba (tutsam) bana bir günah var mıdır?» üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bu Allah'dan bir ruhsattır. Her kim onunla amel ederse ne ala, kim oruç tutmak isterse ona da bir günah yoktur.» buyurmuşlar. kendi rivâyetinde: «O, bir ruhsattır.» dedi, «Ali ah'dan- ifâdesini söylemedi. hadîsi Buhârî «Kitâbu's-Savm» in bir-iki yerinde tahrîc etmiştir. Devam üzere tutuyorum, manasınadır. (sallallahü aleyhi ve sellem) devam üzere oruç tutan Hamzatü'bnü Amr (radıyallahü anh) Hazretlerini seferde oruç tutmak için muhayyer bırakmış: tut istersen tutma.» buyurmuştur. Halbuki Abdullah b. Amrü'bnu’l-Âs (radıyallahü anh)'a devamlı oruç için müsaade etmemiş: gün oruç tut, bir gün tutma.» buyurmuştu. hadîs arasında münâfaat yoktur. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Abdullah b. Amr'a müsâade etmemesi vücutça zayıf düşeceğini bildiği içindir. Nitekim öyle de olmuş. Hazret-i Abdullah âhır ömründe zayıf düşmüş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sözünü hatırladıkça: «Ah keşke Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ruhsatını kabul etseydim.» diye hayıflanmıştır. Hamza oruç için kendinde kuvvet olduğunu söyleyince ona müsaade buyurmuştur. El - mütevelli, Abdullah hadîsini zahirî mânâsına almış ve bir gün ara ile oruç tutmanın devamlı oruç tutmaktan efdal olduğunu söylemiştir. buna kaail olmayanlar kendisine cevap vermiş: «Gün aşırı oruç tutmak efdal olsa Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu Hazret-i Hamzatü'bnü Amr'a da bildirirdi. Zîra beyânın hacet zamanından te'vili câiz değildir.», demişlerdir. bir rivâyetinde: Allah'dan bir ruhsattır. Onunla kim amel ederse ne ala. Kim oruç tutmak isterse ona da bir günah yoktur.» buyurulmaktadır ki, «Seferde oruç tutmamak efdaldır.» diyenler bununla istidlal etmişlerdir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) oruç tutmayanlar hakkında «Ne ala.» yani iyi bir iş yapmış olur, buyurmuş, tutan için «günah yoktur.» tabirini kullanmıştır. Halbuki «günah yoktur» tâbiri «bana bir günah var mıdır?» suâlinin cevabıdır. Bu tabir oruç tutmanın iyi olmadığına delâlet etmez. Kaldı ki rivâyetlerin birinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) oruç tutmanın da tutmamanın da güzel olduğunu söylemiştir. diyor ki: «Günah yoktur.» tabirinin oruç güzel değildir manasına gelmemesi, bu tâbirin «Vücûb, nedib, ibâha ve kerahet yoktur.» mânâlarına amm ve şâmil olmasındandır.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Seferde Oruç Tutmakla Tutmamak Arasında Muhayyerlik Bâbı
2686-)
Bize Dâvud b. Ruşeyd rivâyet etti. ki): Bize Velîd b. Müslim, Saîd b. Abdîlazîz'den, o da İsmail b. Ubeydillah'dan, o da Ümmü Derda'da o da Ebû'd-Derdâ, (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet etti. Ebû'd Derâ şâyle demiş: ayında pek sıcak bir günde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte (sefere) çıktık. Sıcağın şiddetinden her birimiz elini başına koyuyordu. Aramızda Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Abdullah b. Revaha'dan başka oruçlu kimse yoktu.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Seferde Oruç Tutmakla Tutmamak Arasında Muhayyerlik Bâbı
2687-)
Bize Abdullah b. Meslemete'l-Ka'nebî rivâyet etti. ki): Bize Hişâm b. Sa'd, Osman b. Hayyân Ed - Dimaşki'den, o da Ümmü Derdâ'dan naklen rivâyet eyledi, şunları söylemiş: ki): Vallahi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in seferlerinden birinde pek sıcak bir günde onunla beraber bulunduğumuzu hatırlarım, öyle ki: İnsan sıcağın şiddetinden elini başına koyardı. O gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Abdullah b. Revaha'dan başka oruç tutanımız yoktu.» hadîsi Buhârî ile Ebû Dâvud «Kitâbu's-Savm» da tahric etmişlerdir. rivâyetinde «Ramazan» kaydı yoktur. beyanına gör mezkur kayıtda iki faide vardır. Bunlardan biri hadisle istidlalin ancak «Ramazan» kaydıyla tamam olması, diğeri İbn Hazm'e cevab-ı red teşkil etmesidir. Çünkü İbn Hazim «Bu orucun nafile oruç olması ihtimali vardır. Binaenaleyh Ebû'd-Derdâ’ hadîs Ramazan orucu için haccet olamaz. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu seferi de feth-i Mekke seferi zannedilmez. Zira mezkûr seferde Abdullah b. Revana'nin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte olduğu anlaşılıyor. Halbuki Abdullah, Mekke seferinden önce Mûte'de şehid edilmiştir.» diyor. sahibi bu seferin Bedir seferi olması ihtimalinden bahsetmiştir. Çünkü Tirmizî'nin Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) «Bedir ve Fetih harplerinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Ramazanda'gaza ettik, her iki hrabde de oruç tutmadık» demiştir. bu hususta biri «Seferde oruç tutmanın keraheti.», diğeri «Seferde oruca ruhsat hakkındaki hadîsler.» olmak üzere iki bâb tanzim etmiştir. Birinci bâbda Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh) hadisini, ikinci babda da Hamzatü'bnü Amr Eslemî hadîsini tahrîc etmiştir. ikisi de az yukarıda geçmiş, İmâm Nevevî « Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in iftar etmiyenler hakkında (onlar erdir.) buyurması, oruçtan zarar görenlere hamledilmiştir. Yahut caiz ..; beyân için kendilerine iftar emri verilmiş fakat onlar bu vacibe muhâlefet etmişlerdir. Her iki takdire göre de oruçtan zarar görmemek şartıyla seferde oruç tutan kimse âsi sayılmaz.» demişti. şöyle bir suâl ortaya çıkar: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iftar emrini verdiği halde sahabeden Bazıları hattâ ashâb-ı kirâm'in en faziletlileri olan Ebû Bekir ile Ömer (radıyallahü anh) da dâhil oldukları halde bu emre muhalefet edebilmişlerdir.» Câbir hadîsinde iftar emri yoktur. Kütüb-isitte sahiplerinin tahrîc ettikleri rivâyette dahi iftar emrinden bahsedilmemiş, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) iîtar ettikten sonra ashâb-dan bâzılarının oruca devam ettikleri bildirilmiştir. Bekir ile Ömer (radıyallahü anh) hazerâtının oruçları Merru'z - Zahrân'dadır. Merrü'z- Zahrân, Usfan’dan sonra gelir. O hadîsde orucun fetih seferinde tutulduğuna dair söz yoktur. hadîsin zahirinden bu seferde olduğu anlaşılırsa da, Ebû Bekir ile Ömer (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in iftarın ruhsat mânâsına anlamışlar, kendilerinde oruç tutmaya iktidar görünce iftar etmemişlerdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da başkaları onlara uymasın diye iftar etmelerini emir buyurmuştur.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Seferde Oruç Tutmakla Tutmamak Arasında Muhayyerlik Bâbı
2688-)
Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Malik'e Ebû'n-Nadr'dan duyduğum, onun da Abdullah b. Ebbâs'ın azatlısı U-meyr'den, onun da Ümmü Fadl binti Hâris'den naklen rivâyet ettiği şu hadisi okudum: Bâzı kimseler arafe günü Ümmü Fadl’ın yanında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in oruçlu olup olmadığı hususunda münakaşa etmişler. Bir takımları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oruçludur, Bazıları (hayır) oruçlu değildir, demişler. (Ümmü Fadl Dedi ki): Bunun üzerine ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir kadeh süt gönderdim. Kendisi Arafât'da devesinin üzerinde vakfe yapıyordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sütü içti:
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Arafe Günü Hacının Oruç Tutmamasının Müstehab Oluşu Bâbı:
2689-)
Bize İshâk b. İbrahim ile İbn Ebî Ömer, Süfyân'dan, o da Ebû'n-Nadr'dan naklen bu isnâdla rivâyet ettiler. Ebû'n-Nadr: «Devesinin üzerinde vakfe yapıyordu.» cümlesini söylememiştir. Bir de: Fadl'ın azatlısı Umeyr'den.» demiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Arafe Günü Hacının Oruç Tutmamasının Müstehab Oluşu Bâbı:
2690-)
Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman b. Mehdi, Süfyân'dan, o da Ebû'n-Nadr Sâlim'den bu isnâdla İbn Uyeyne hadisi gibi rivâyette bulundu. Ebû'n-Nadr bu rivâyette de «Ümmü Fadl’ın azatlısı Umeyr'den...» demiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Arafe Günü Hacının Oruç Tutmamasının Müstehab Oluşu Bâbı:
2691-)
Bana Harun b. Saîd El-Eyli rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. ki): Bana Amr haber verdi. Ona da Ebun-Nadr rivâyet etmiş, ona da İbn Abbâs (radıyallahü anhûma)’nın azatlısı Umeyr rivâyet eylemiş ki, kendisi Ümmü Fadl (radıyallahü anha)'yi şöyle derken işitmiş: (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından bâzı kimseler günü oruç hakkında şekkettiler. Biz de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Arafat'da bulunuyorduk. Bunun üzerine ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e ağaçtan bir çanak içinde süt gönderindisi Arafat'da iken bu sütü içti.» hadîsi Buhârî «Kitâbu’l-Hacc» in bir-iki yerinde, «Kitâbü'l-Eşribe»r,ia aç yerinde, Ebû Dâvud «Kitâbu's-Savm» da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Ahmed ile Nesâî'nin Hazret-i Abdullah b. Abbâs tarikiyle annesi Ümmü Fadl'dan rivâyet ettikleri bir hadisde: (sallallahü aleyhi ve sellem) Arafâtda iftar etti.» denilmektedir. şerifin bir rivâyetinde Hazret-i Umeyr için İbn Abbâs'ın azatlın, denilmiştir. diyor ki: «Zahire bakılırsa Hazret-i Umeyr hakikatta Ümmü Fadl'ın âzadlısıdır. Ümmü Fadl , İbn Abbâs annesi olduğu için ona İbn Abbâs’ın azatlısı da denir.» ile dıger hadis İmâmları da ayni şeyi söylemişlerdir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Arafe Günü Hacının Oruç Tutmamasının Müstehab Oluşu Bâbı:
2692-)
Bana Harun b. Saîd El-Eylî rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. ki): Bana Amr, Bükeyr b. Eşece'den, o da İbn Abbâs (radıyallahü anh)’in azatlısı Küreyb'den o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Meymûne'den naklen haber verdi. Meymûne (radıyallahü anhûma) Şöyle dedi: Arafe günü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in oruçlu o-lup olmadığında şüphe ettiler. Bunun üzerine Meymûne ,ona bir kap süt gönderdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vakfe yerinde vakfe yapmakta idi. Bu sütü halkın gözleri gönünde içti.» hadîsi Buhârî «Kitâbu's-Savm» da tahric etmişdir. Hilab: Süt kabı demektir bâzılarına göre sağılmış süttür. Bâzan içinde süt bulunmayan kaba da hılâb denir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Arafe Günü Hacının Oruç Tutmamasının Müstehab Oluşu Bâbı:
2693-)
Bize Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Cerr, Hişâm b. Urve'dne, o da babasından, o da Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: devrinde Kureyş Aşure günü oruç tutarlardı. Ona Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de tutardı. Medine'ye hicret edince bu orucu yine tuttu ve tutulmasını emir buyurdu. Ramazan ayı (nda oruç) farz kılınınca: Aşura orucunu isteyen tutar, isteyen ter keder, buyurdular.» » buyurdular.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2694-)
Bize Ebû Bekir b. Ebi Şey be ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Nümeyr, Hişâm'dan bu isnâdla rivâyette bulundu. Yalnız hadîsin başında: (sallallahü aleyhi ve sellem) de onu tutardı.» cümlesini zikretmemiş. Hadîsin sonunda: terk etti. Onu isteyen tuttu, isteyen bıraktı.» demiş, bu cümleyi Cerîr'in rivâyetinde olduğu gibi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sözü olarak rivâyet etmemiştir.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2695-)
Bana Amru'n-Nâkıd rivâyet etti. ki): Bize Süfyân, Zührî'den, o da Urve'den o da Âişe (radıyallahü anha)’den naklen rivâyet eyledi ki, câhiliyet devrinde aşura günü oruç tutulurmuş. İslâmiyet gelince onu isteyen tutmuş isteyen terketmiş.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2696-)
Bize Harmeletti'bnü Yahya rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. ki): Bana Urvetü'bnü'z-Zübeyr haber verdi ki Âişe şunu söylemiş: (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazan orucu farz kılınmazdan Önce aşura orucunu emrederdi. Ramazan orucu farz kılınınca artık aşura günü isteyen oruç tutar isteyen tutmaz oldu.»
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2697-)
Bize Kuteybetü'bnü Saîd ile Muhammed b. Rumh hep birden Leys b. Sa'd'den rivâyet ettiler. İbn Rumh ki): Bize Leys, Yezîd b. Ebî Habîb'den naklen haber verdi. Ona da Irak haber vermiş, ona da Urve haber vermiş, Urveye de Âişe haber vermiş ki, Kureyş câhiliyet devrinde Aşûra orucunu tutarmış, Sonra o günün orucu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e de emrohinmuş. Nihayet ramazan orucu farz kılınmış, bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): aşura orucunu tutsun, dileyen tutmasın.» buyurmuşlar. hadîsi Buhari «Kitâbu's-Savm» da, Nesâî «Kitâbu'l -Hacc» ile «Kitabu't-Tefsir» de tahric etmişlerdir. orucu hakkında bir çok ashabı kirâm'dan hadîsler rivâyet olunmuştur. Ezcümle: Habîb b. Hind b. Esma ile Abdurrahmân b. Selemete'l-Huzâi'den, Abdullah b. Ahmed Hazret-i Ali (radıyallahü anh)'dan, İbn Mâce Muhammed b. Sayfî (radiyallahü anh)'dan, Selemetü'bnü Ekvâ' ile İbn Abbâs ve Rubeyyi' binti Muavviz (radıyallahü anh) dan, İmâm Ahmed, Bezzâr ve Taberânî, Abdullah b. Zübeyr (radıyallahü anh)'dan, Bezzâr, Âişe (radıyallahü anha)'dan, Hazret-i Ebû Mûsa (radıyallahü anh) dan, Yine Taberâni, Saidü'bnü'l -Müseyyeb tarikiyle Muâviye (radıyallahü anh)'dan, İmâm Ahmed b. Hanbel, Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) dan, Yine İmâm Ahmed ile Taberâni, Câbir (radıyallahü anh) dan, Hazret-i Ebû Saîd ile Ubâdetü'bnü's-Sâmit, Habbâb b. Erat ve Mâbe <'~i Kureşi'dan, ile Taberâni Miezee tü'bnü Zahir'den, Ahmed, Bezzâr ve Taberâni, Abdullah b. Bedir'den, Ruzeyne (radıyallahü anh)'dan, Bâbımızda görüleceği vecihle Abdullah b. Ömer, Abdurrahman b. Yezîd, Kays b. Seken, Câbir b. Semûra, Muâviyetü'bnü Ebî Süfyan, İbn Abbâs ve Ebû Mûsa (radıyallahü anhûm) hazerâtından hadîsler rivâyet etmişlerdir. hadîslerin umumundan anlaşıldığına göre câhiliyet devrinde kureyş kabilesi Aşûra orucunu tutmuş, İslâmiyetin ilk zamanlarında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile müslümanlar da tutmuşlardır. Hicretin 2. yılında Ramazan orucu farz kılınınca mezkûr orucun hükmü neshedilmiştir. aşûra orucu hakkında bir çok yönlerden söz etmişlerdir. Şöyle ki:
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı
2698-)
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Nümeyr rivâyet eyledi. H. İbn Nümeyr de rivâyet etti. Lafız onundur. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah, NIH'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Bana Abdullah b. Ömer (radıyallahü anhûma) haber verdi ki, câmliyet devri halkı aşûra günü oruç tutarların!?. Onu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile müslümanlar da Ramazan orucu farz kılınmazdan imce tutmuşlar. Ramazan orucu fanı kılınınca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ki aşûra, Allah'ın günlerinden bir gündür. Artık o gün dileyen oruç tutar, dileyen tutmaz.» buyurmuşlar.
Kaynak: Sahîh-i Müslim, Oruç
Konu: Aşure Günü Orucu Bâbı