Sahîh-i Müslim Hadis Kitabı

7538-) Bana Harmele b. Yahya b. Abdillah b. Harmele b. Imrân Et-Tûcîbî rivâyet etti. ki): Bana İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihab'dan, o da Salim b. Abdillah'dan naklen haber verdi. Sâlim'e de Abdullah b. Ömer haber vermiş ki, Ömer b. Hattâb Resûlillah (sallallahü aleyhi ve sellem)'lc birlikte bir cemaatın içinde İbn Sayyâd in tarafına gitmiş. Onu Benî Magâle'nin kal'ası yanında çocuklarla beraber oynarken bulmuş, İbn Sayyâd o gün bulûğa yaklaşmış bulunuyormuş. Hiç hissetmeden Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) eliyle sırtına dokunmuş. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) İbn Sayyâd'a: «Benim Resûlüllah olduğuma şehâdet ediyor musun?» demiş. İbn Sayyâd ona bir bakmış ve: Şehâdet ederim ki, sen câhillerin Resûlüsün! demiş. İbn Sayyâd da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ; Sen benim Resûlüllah olduğuma şehâdet ediyor musun? demiş Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu reddetmiş ve: Allah'a ve Peygamberlerine iman ettim!» buyurmuş. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: görüyorsun?» diye sormuş. İbn Sayyâd: Bana bir doğrucu ile bir yalancı geliyor, cevâbını vermiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de kendisine: bu İş karıştırıldı.» demiş. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: senin İçin bir şey sakladım.» buyurmuş. İbn Sayyâd: O dumandır, demiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: Sen asla değerini aşamazsın!: buyurmuşlar. Derken Ömer b. Hattab: Bana müsaade buyur ya Resûlallah! Şunun boynunu vurayım, demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: bu oysa, sen ona asla musallat olamazsın. O değilse, onu öldürmekte senin İçin bir hayır yokîur.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: İbn Sayyad Kısassı Bâbı
7539-) Salim b. Abdillah da dedi ki: Ben Abdullah b. Ömer'i şunu söylerken işittim: Bundan sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Übey b. Ka'b El-Ensârî ile birlikte İbn Sayyâd'ın bulunduğu hurmalığa gitti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hurmalığa girince hurma dallarıyle korunmaya başladı. İbn Sayyâd kendisini görmeden ondan bir şey işitmek istiyordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu kadifeden bir döşeği üzerine uzanmış bir şeyler mırıldanırken gördü. Derken İbn Sayyâd'ın annesi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i hurma dallarıyle gizlenirken görerek İbn Sayyâd'a: Ey Safı (bu kelime İbn Sayyâd'ın ismi imiş), bu Muhammeddir! dedi. İbn Sayyâd hemen kalktı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kadın onu bıraksaydı, hâlini bize beyan edecekti.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: İbn Sayyad Kısassı Bâbı
7540-) Salim ki: Abdullah b. Ömer şunu söyledi: Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) halk arasında ayağa kalkara' Allah'a gerektiği şekilde senada bulundu. Sonra Deccal'ı anarak: sizi ondan uyarırım. Hiç bir Peygamber yoktur ki, kavmini ondan uyarmış olmasın. Gerçekten Nuh (aleyhisselâm) kavmini ondan uyarmıştır. Lâkin size onun hakkında bir söz söyleyeceğim ki, bu sözü hiç bir Peygamber kavmine söylememiştir. Bilmiş olun ki: Bu adamın bir göz kördür. Allah Tebareke ve Teâlâ ise kör değildir.» buyurdular. Şihab Şöyle dedi: Bana Ömer b. Sabit El-Ensârî de haber verdi. Ona da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından biri haber vermiş ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) halkı Deccal'dan sakındırdığı gün şöyle buyurmuşlar: iki gözünün arasında kâfir (sözü) yazılıdır. Bunu onun yaptıklarından hoşlanmayanlar okur. Yahut bunu her mü'min okur.» da ilâve buyurmuşlar: bilin ki, sizden biriniz Ölünceye kadar Rabbi (azze ve celle)'yi katiyyen göremeyecektir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: İbn Sayyad Kısassı Bâbı
7541-) Bize Hasan . Ali El-Hulvânî ile Ahd b. Humeyd rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ya'kûb (bu zat İbn İbrahim b. Sa'd'dır) rivâyet etti. ki): Bize babam, Sâlih'den, o da İbn Şihâb'dan naklen rivâyet etti. ki) ; Bana Salim b. Abdillah haber verdi ki: Abdullah b. Ömer Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) içlerinde Ömer b. Hattatı da bulunan bir gurub ashabıyle birlikte gitti de İbn Sayyâd'ı çocuklarla beraber Benî Muâviye'nin kal'ası yanında oynayan bulûğa yaklaşmış bir çocuk olarak buldu... râvî hadîsi Ömer b. Sabit hadîsinin sonuna kadar Yûnus'un hadîsi gibi rivâyet etmiştir. Yâ'kub'dan rivâyet edilen nadîsde râvî Şöyle deditir. «Übey (kadın onu bıraksaydı beyân ederdi) sözünü kastederek: Annesi onu bıraksaydı, o hâlini beyan ederdi, dedi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: İbn Sayyad Kısassı Bâbı
7542-) Bize Abd b. Humeyd ile Seleme b. Şebib dahi hep birden Abdürrezzak'dan rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Sâlim'den, o da İbn Ömer'den naklen haber verdi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aralarında Ömer b. Hattab da olduğu halde ashabından bir cemaat içinde İbn Sayyad'ın yanına uğramış. İbnü Sayyâd Benî Mağale'nin kal'ası yanında çocuklarla birlikte oynuyormuş. Kendisi de henüz çocukmuş... Yûnus'la Salih'in hadîsi mânâsında rivâyette bulunmuştur. Şu kadar var ki: Abd b. Humeyd, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Übey b. Ka'b ile hurmalığa gitmesi hususundaki İbn Ömer hadîsini anmamıştır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: İbn Sayyad Kısassı Bâbı
7543-) Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. ki): Bize Ravh b. Ubâde rivâyet etti. ki): Bize Hişam, Eyyûb'dan, o da Nâfİ'den naklen rivâyet etti. Nâfi' Şöyle dedi: İbn Ömer Medine yollarından birinde İbn Sâid'e rastladı da, ona kızdıracak sb'z söyledi. O da burnunu attı. Hattâ sokağı doldurdu. Müteakiben İbn Ömer Hafsa'nın yanına girdi. Bunu o da duymuştu. Ona: Allah iyiliğini versin! İbn Sâid'den ne istedin? Bilmez misin ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ; ancak kişinin kızdığı bir öfke sebebiyle çıkar.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: İbn Sayyad Kısassı Bâbı
7544-) Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti. ki): Bize Hüseyn (yani; İbn Hasen b. Yesâr) rivâyet etti. ki): Bize İbn , Vvn, Nâfi'den rivâyet etti. ki): Nâfi', İbn Sayyâd’ın lâfını ediyordu. İbn Ömer dedi ki: Ben ona iki defa rastladım. Bir defa rastladığımda "bir zata: Bunun o (Deccal) olduğunu mu konuşuyorsunuz? dedim. Hayır vallahi! cevâbını verdi. Bana yalan söyledin. Vallahi bana bîriniz haber verdi ki, o sizin hepinizden çok mal ve çocuk sahibi olmadıkça ölmeyecektir, Söylendiğine göre bugün o da Öyledir, dedim. Müteakiben hiraz konuştuk, sonra ondan yrildim. İbn Sayyâd'a başka bir defa daha rastladım. Gözü şişmişti: Bu gördüğümü gözün ne zaman yaptı? diye sordum. Bilmiyorum! diye cevâb verdi, Gözün başında olduğu halde bilmiyorsun ha! dedim. Allah dilerse onu senin şu sopanda da halkeder, dedi ve işittiğim en şiddetli eşek anırması gibi anırdı. Bazı dostlarım onu elimdeki sopayla sopa kırılıncaya kadar dövdüğümü söylediler. Ama ben vallahi hatırlamıyorum, dedi. diyor ki, İbnû Ömer gelerek Ümmü'l-Mü'minînin yanına girdi ve hâdiseyi ona anlattı. Ümmü'l-Mü'minin (Hafsa): Ondan ne istiyorsun? Bilmez misin ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): şüphe yok ki, onu insanlar üzerine gönderecek olan ilk şey kızdığı gadab olacaktır.» buyurdular, dedi. hadîsi Buhârî «Kitabu'l-Cihful», «Küâhu'Bedü’l-Halk» ve «OKitâbu'l-Enbiya»'da tahric etmiştir. Sayyâd’ın ismi Sâf'dır. Buna İbn Sâidde denilir. Ulema İbn Sayyâd kıssasını müşkil saymışlardır. Bu adamın deccallardan biri olduğunda, şüphe yoksa da Mesih nâmındaki meşhur Deccal olup olmadığında şüphe edilmiştir. Hadîslerin zahirleri bunun meşhur Deccal olduğuna dâir vahy gelmediğini göstermektedir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bildirilen yalnız Deccal’ın sıfatlarıdır. İbnû Sayyâd da ihtimalli karineler görülmüştür. Onun için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), ne bu adamın, ne de başkasının Deccal olduğunu katiyyetle söylememiştir. Hazret-i Ömer'e: bu o Deccal'sa, senin onu öldürmeye gücün yetmeyecektir.» buyurması bundandır. İbnû Sayyâd fitne fesat çıkaran ve kehânet gösteren yalancı deccallardan biri olduğu için, onun sıfatlarını haber vermiştir. Filhakika İbnû Sayyâd kendisine doğrucu ve yalancı kimseler geldiğini, su üzerinde taht gördüğünü, kendisinin meşhur olmaktan çekinmediğini, Deccal'ı tanıdığını, doğduğu yeri ve halen nerede olduğunu bildiğini iddia etmiştir. Müslüman görünmesi, cihad etmesi, bulunduğu halden vazgeçmesi onun Deccal olmadığına sarih delil kabul edilmemiştir. Hattabî diyor ki: «İhtiyarladıktan sonra hali selef arasında ihtilaflıdır. Rivâyete göre İbnû Sayyâd bu sözlerinden tevbe etmiş ve Medîne'de ölmüştür. Hattâ cenaze namazı kılınacağı vakit yüzü açılarak cemaata gösterilmiş ye şâhid olun, denilmiştir. Fakat yine rivâyete göre İbn Ömer'le Câbir İbn Sayyâd'ın Deccal olduğuna yemin ederler, bunda hiç şüphe eseri gös-termezlermiş. Hazret-i Câbir'e: İbn Sayyâd müslüman oldu demişler: İsterse Müslüman olsun, cevâbını vermiş. O Mekke'ye girdi, zâten Medine'de idi, demişler: Girse de Deccal'dır, demiştir. Dâvud'un Sünen'inde Hazret-i Câbir'den rivâyet edilen sahih bir hadîsde: «Biz İbn Sayyâd'i Harra harbinde kaybettik.» denilmiştir ki, bu hadîs onun Medîne'de öldüğünü söyleyenlere reddiyedir. Sayyâd'in Deccal olmadığını söyleyenler, bundan sonra göreceğimiz Cesâse hadîsiyle istidlal etmişlerdir. Câbir hadîsinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Hazret-i Ömer'in sözüne karşı sükût buyurmasından başka bir şey yoktur. İhtimal ki, onun bu şaşr kın hâli karşısında Deccal olup olmadığı hususunda tevakkuf etmiş, sonra onun Deccal olmadığı hususunda kendisine vahy gelmiştir. şöyle bir sual hatıra gelebilir: İbn Sayyâd, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda Peygamberlik iddia ettiği halde onu neden Öldürmemiştir? suale iki vecihîe cevap verilmiştir:

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: İbn Sayyad Kısassı Bâbı
7545-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme ile Muhammed b. Bişr rivâyet ettiler, (Dediler ki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7546-) Bize İbnü Numeyr de rivâyet etti. lâfız onundur. ki): Bize Muhammed b. Bişr rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Halkın arasında Deccal'ı anarak şöyle buyurmuşlar: ki, Allahü teâlâ tek gözlü değildir. Dikkat edin ki, Mesih Deccal'ın sağ gözü kördür. Gözü sanki fırlamış bir üzüm tanesi gibidir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7547-) Bana Ebû'r-Rabî ile Ebû Kâmil rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hammâd (bu zat İbn Zeyd'dir), Eyyûb'dan rivâyet etti. H. Muhammed b. Abbâd da rivâyet etti. ki): Bize Hatim (yani; İbn İsmail) Mûsa b. Ukbe'den rivâyet etti. Her İki râvî Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7548-) Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Boşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Katâde'den rivâyet etti. ki): Ben Enes b. Mâlik'den dinledim. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ; bir Peygamber yoktur ki, ümmetini tek gözlü yalancıdan uyarmış olmasın. Dikkat edin ki, onun bir gözü kördür. Rabbiniz ise tek gözlü değildir. Körün iki gözünün arasında ke fe re yazılmış olacaktır.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7549-) Bize İbn Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. Lâfız İbn Müsennâ'nındır. (Dediler ki): Bize Muâz b. Hişâm rivâyet etti. ki): Bana babam, Katâde'den rivâyet etti. ki): Bize Enes b. Mâlik rivâyet etti ki, Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem): iki gözü arasında ke fe re yani; kâfir yazılmış olacaktır.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7550-) Bana Züheyr b. Harb da rivâyet etti. ki): Bize Affan rivâyet etti. ki): Bize Abdû'l-Vâris, Şayb b. Habhab'dan, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); gözü silik bir kimsedir, iki gözünün arasında kâfir yazılıdır.» buyurdu. Sonra bunu heceleyerek: diye okudu. her müslüman okuyacaktır.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7551-) Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr ile Muhammed b. Ala ve İshak b. İbrahim rivâyet ettiler. (İshak: Ahberanâ, ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. Dediler ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Şakîk'dan, o da Huzeyfe'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): sol gözü kör, saçı çok bir adamdır. Beraberinde cennet ve cehennem vardır. Onun cehennemi cennet, cenneti de cehennemdir.»buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7552-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Yezîd b. Harun, Ebû Mâlikî Eşcaî'den, o da Rıb'î b. Hıraş'dan, o da Huzeyfe'den naklen rivâyet etti. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: Deccal'ın beraberinde ne olduğunu pek âlâ bilirim. Onun beraberinde akan iki nehir vardır. Bİri görünürde beyaz su, diğeri görünürde yanan ateştir. Eğer bir kimse buna yetişirse, ateş gördüğü nehre gelsin, gözünü yumsun. Sonra başını eğerek ondan içsin. Çünkü o soğuk sudur. Hakikaten Deccal'ın gözü siliktir, üzerinde kalın bir deri vardır. İki gözünün arasında kâfir yazılıdır. Onu yazan ve yazmayan her mü'min okur.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7553-) Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be rivâyet etti. H. Bize Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Abdû'l-Melik b. Umeyr'den, o da Rıb'î b. Hıraş'dan, o da Huzeyfe'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti ki, Deccal hakkında şöyle buyurmuşlar: onunla beraber su ve ateş vardır. Ama onun ateşi soğuk şu, suyu da ateştir. Binâenaleyh helâk olmayın!»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7554-) Ebû Mes'ud: «Bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den ben de işittim, dedi.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7555-) Bize Ali b. Hucur rivâyet etti. ki): Bize Şuayb b. Safvan, Abdü'l-Melik b. Umeyr'den, o da Rıb'î b. Hîraş'dan, o da Ukbe b. Amr Ebû Mes'ud El-Ensârî'den naklen rivâyet etti. ki): Onunla birlikte Huzeyfe b. Yeman'a gittim. Ukbe ona: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den Deccal hakkında işittiklerinden bana rivâyet et, dedi. Huzeyfe şunu söyledi: Deccal çıkacaktır. Ve şüphesiz beraberinde su ve ateş olacaktır. Ama insanların su gördüğü şey ateştir, yakar. İnsanların ateş gördüğü şey ise tatlı soğuk sudur. Sizden buna kim erişirse ateş gördüğüne koşsun. Çünkü o güzel tatlı sudur.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7556-) Müteakiben Ukbe, Huzeyfe'yi tasdik ederek: Onu ben de işittim, demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7557-) Bize Alî b. Hucur Es-Sadî ile İshâk b. İbrahim rivâyet ettiler. (Lâfız İbn Hucur'undur. (İshak: Ahberana, İbn Hucur ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. Dediler ki): Bize Cerir, Muğîra'dan, o da Nuaym b. Ebî Hind'den, o da Rıb'î b. Hıraş'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Huzeyfe ile Ebû Mes'ud bir araya geldiler. Huzeyfe dedi ki: Deccal'ın beraberinde olan şeyleri pek âlâ biliyorum, onun beraberinde sudan bir nehir ve ateşten bir nehir olacaktır. Ama ateş gördüğünüz şey sudur. Su gördüğünüz de ateştir. İmdi sizden buna kim erişir de su İçmek isterse, ateş gördüğünden içsin. Çünkü onu su bulacaktır.» Mes'ud: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i böylece buyururken işittim, demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7558-) Bana Muhammed b. Râfi' rivâyet etti. ki): Bize Hüseyin b. Muhammed rivâyet etti. ki): Bize Şeyban Yahya'dan, o da Ebû Seleme'den naklen rivâyet etti. ki): Ben Ebû Hüreyre'den dinledim. Dedi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: Deccal'dan hiç bir peygamberin kavmine söylemediği bir hadîs haber vereyim mi? Muhakkak onun bir gözü kördür. Ve muhakkak o beraberinde cennet ve cehennemin misli olduğu halde gelecektir. Cennettir diye söylediği ateştir. Ben sizi Nuh'un kavmini uyardığı gibi uyardım.» rivâyetleri Buhârî «Kitâbu'l-Enbiya» ve «Kitâbu'l-Fiten-'de tahric etmiştir. birinci hadîsi iman bahsinde geçmişti. Görülüyor ki, Deccal hakkındaki rivâyetlerde birbirine zıt tavsifler yapılmıştır. Meselâ: Rivâyetlerin birinde sağ gözünün, diğerinde sol gözünün kör olduğu, bir rivâyette gözünün silinmiş gibi dümdüz olup, üzerinde kaim bir deri bulunduğu, başka rivâyette gözünün iri üzüm tanesi gibi anadan uğramış olduğu bildirilmektedir. Aynî bu rivâyetlerin arasını şöyle bulmuştur: Deccal'ın bir gözü tamamiyle kör, ötekisi de sakattır. Bu itibarla her biri için kör demek sahih olur. Çünkü A'ver kelimesinin aslı kusurlu mânâsına gelir. Deccal, Allahlık dâvasına kalkışacağı için hadîs-i şerif de: ki, Allah tek gözlü değildir.» buyurularak hem Deccal'ın bu dâvası tekzib edilmiş, hem de Teâlâ Hazretleri noksanlıklardan tenzih buyurulmuştur. çıkması akıllara hayret verecek derecede büyük bir fitne olacaktır. Rivâyetlerden de anlaşıldığına göre Deccal birçok hârikalar gösterecek, bahusus yanında sudan ve ateşten nehirler bulunduracak, bunlarla kendisinin Allah olduğuna halkı inandırmaya çalışacaktır. Vardığı'yerlerde durmayıp sür'atle geçeceği için imânı zayıf olanlar düşünmeye vakit bulamıyacak, vücudundaki noksanlıkları teemmül etmeden o haliyle kendisini tasdikde bulunacaklardır. Bundan dolayıdır ki: Bütün Peygamberler Deccal'a karşı ümmetlerini uyarmış, onun noksanlıklarına ve delillerini ibtâle dikkatlerim çekmişlerdir. Hakikatte Deccal Allah olduğunu iddia etmesine rağmen, kendi haliyle kendini tekzib etmektedir. Bir defa kendisi hadistir. Yani; anadan doğmuştur. Sonra sakattır. Bu sakatlığı kendinden gidermeye bile kudreti yoktur. İki gözünün arasında küfrüne şehâdet eden yazı vardır. O bunu silmekten de âcizdir. îşte bu gibi delilleri gören hidâyet ehli insanlar ona aldanmayacak, Deccal hakkındaki bilgileri de ona inzİmâm ederek onu tasdikten kaçınacaklardır. Hattâ Kâdî Iyâz in beyânına görp Deccal bir şahsı öldürecek, sonra tekrar diriltecektir. Dirileri şahıs ise onu tasdik şöyle dursun: «Senin şerrin hakkında ancak basiretim arttı.» diyecektir. ulemâya göre, Deccal'ın iki gözünün araşma ayrı ayrı harfler şeklinde değil, tam kelime olarak kâfir yazılacaktır. Teâlâ Hazretleri bunu onun küfrüne ve yalanına kat'î bir alâmet olmak üzere halk edecek yazı yazmayı bilen veya bilmeyen bütün müslümanlara göstermek suretiyle onları Deccal'ın şerrinden koruyacak, şekââveti mukadder olanlardan ise bunu gizleyecektir. Iyâz ulemânın bu hususta ihtilâf ettiklerini söyler. Bazıları bu yazının hakikaten yazılacağını söylemiş; bir takımları da bunun yazı değil, mecazen hudûs alâmetlerine işaret olduğunu söylemişlerdir. Bunlar hadîsdeki ; «Yazıyı bilen ve bilmeyen her mü'min okuyacaktır.» cümlesiyle istidlal etmişlerse de, bu kavil zayıftır. beraberinde ateşle cennet misâli bulundurması Allah tarafından kullara bir imtihandır. Cennet misâlinden murad; su'dur. Çünkü su bütün nimetlerin zahirî sebeplerindendir. Ateş misâlinden murad da; elem ve azaba sebep olacak şeylerdir. Fakat kullarını imtihan için bu harikaları ona veren Allah ateşini suya ve suyunu ateşe çevirmek suretiyle kendisini halk huzurunda rezil rüsvay edecektir. Bu suretle Deccal'ın gösterdiği hârikanın hakikati olmadığı, bunun sihir kabilinden bir tahyil ve şâbezeden ibaret olduğu anlaşılacaktır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7559-) Bize Ebû Hayseme Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Velîd b. Müslim rivâyet etti. ki): Bana Abdurrahman b. Yezîd b. Câbir rivâyet etti, ki): Bana Hıns Kadısı Yahya b. Câbir Et-Taî rivâyet etti. ki): Bana Abdurrahman b. Cübeyr, babası Cübeyr b. Nüfeyr El-Hadramî'den rivâyet etti. O da Nevvas b. Sem'an El-Kilâbî'den dinlemiş. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7560-) Bana Muhammed b. Mihran Er-Râzî de rivâyet etti. Lâfız onundur. ki): Bize Velid b. Müslim rivâyet etti. ki): Bize Abdurrahman b. Yezid b. Câbir, Yahya b. Câbir El-Tâî'den, o da Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr'den, o da Çabası Cübeyr b. Nüfeyr'den, o da Nevvas b. Sem'an'dan naklen rivâyet etti. Nevvas şöyle dedi: Bir sabah Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Deccal'ı andı da onun hakkında alçaltına yükseltme yaptı, hattâ onu hurma "bahçeliğinde zannettik. Akşamlayın yanına vardığımızda bizdeki tu za'nnı anladı. Ve: nedir?» diye sordu. Biz: Ya Resûlallah! Sabahlayın Deccal'i andın, onun hakkında öyle alçaltma yükseltme yaptın ki, kendisini hurma bahçesinde zannettik, dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdular: başkası sizin namınıza beni daha çok korkutur. Eğer ben sizin aranızda iken çıkarsa, sizin namınıza ona ben galebe çalarım. Ben aranızda yokken çıkarsa, herkes kendi nefsinin galibi olur. Allah her müslüman hakkında benim halifemdir. Bu adam kıvırcık saçlı bir gençtir. Gözü fırlamıştır. Ben onu Abdû'l-Uzaz?. b Katana benzetir gibiyim. Sizden ona kim yetişirse, üzerine Kehf suresinin ilk âyetlerini okuyuversin. O, Şam'la Irak arasında bir semtten çıkacak ve sağa sola fesad saçacaktır. Ey Allah'ın kulları, sebat edin!» Biz: Ya Resûlallah! Yeryüzünde o, ne kadar kalacaktır? dedik. gün (kalacak). Bir gün bir sene gibi. Bir gün bir ay gibi. Bir gün bir hafta gibi sair günleri de sizin günleriniz gibi olacaktır.» »uyurdular. Ya Resûlallah! Bu bir sene gibi olacak günde, bir günün namazı bize kâfi gelecek mi? dedik. Onun için günün miktarını takdir edin!» buyurdu. Ya Resûlallah! onun yeryüzünde sür'ati ne olacak? dedik. «Arkasından rüzgâr esen yağmur gibidir. Bir kavmin üzerine gelerek onları davet edecek. Onlar da kendisine iman edecek ve icabette bulunacaklardır. Gökyüzüne emredecek, o yağmur yağdıracak. Yere emredecek, o da nebat bitirecektir. Akşamlayın deve sürüleri o kavmin yanlarına alabildiğine uzun hörgüçlü ve bol sütlü, böğürleri dolu olarak döneceklerdir. Sonra bir kavme gelerek onları da davet edecek, fakat onun sözünü reddedecekler, o da kendilerinden savuşup gidecektir. Bunlar kıtlık içinde sabahlayacaklar, ellerinde mallarından bir şey kalmayacaktır. (Bu adam) Bir harâbezâre uğrayarak ona dermelerini çıkar, diyecek. Harabenin defineleri arı kovanları gibi hemen arkasına düşeceklerdir. Sonra genç babayiğit bir adam çağıracak ve onu kılıçla vurarak ikiye bölecek, her parçayı bir ok atımı yere fırlatacaktır. Sonra bu adamı çağıracak. Adam ona gülerek yüzü parlar bir halde gelecektir. O bu halde iken anîden Allah, Mesih b. Meryem'i gönderecektir. Mesih, Dimeşk'in doğusundaki Akminareye iki boyalı elbise içinde, elini iki meleğin kanatları üzerine koymuş olarak inecek. Başını eğdiği zaman su damlayacak, kaldırdığı zaman ondan inci gibi gümüş taneleri yuvarlanacaktır. Onun nefesinin kokusunu duyan her kâfir mutlaka ölecektir. Nefesi de gözünün gördüğü yere varacaktır. Mesih bu adamı arayacak, nihayet ona Lüd kapısında yetişerek öldürecektir. Sonra Meryem oğlu isa'ya bu adamın şerrinden kendilerini Allah'ın koruduğu bir kavm gelecek. İsa onların yüzlerini silecek, onlarla cennetteki derecelerine göre konuşacaktır. O bu halde iken Allah İsa'ya: Ben öyle bir takım kullarımı çıkardım ki, onları öldürmeye hiç bir kimsenin eli varmaz. Imdİ sen benim kullarımı Tûr'a götürerek koru, diye vahy indirecek ve Allah Ye'cûc'ü Me'cûc'ü gönderecektir. Bunlar her tepeden sür'atla sizacaklardır. Bu suretle öncüleri Taberiye gölüne uğrayacak ve içindeki suyu içecekler. Son gelenleri oraya uğrayacak ve: Bu gölde bir zamanlar hakikaten su vardı, diyeceklerdir.. Nebiyyullah Isâ İle arkadaşları muhasara edilecek hattâ onlardan birine bir öküz başı, sizden birinize bugün yüz altından daha makbul olacaktır. Bunun üzerine Nebiyyullah İsa ile arkadaşları (Allah'a) niyaz edecekler. Allah da Ye'cûc Me'cûc'un üzerine, boyunlarına isabet edecek deve kurdu gönderecektir. Böylece bir kişinin ölmesi gibi helâk olarak sa-bahlıyacaklardır. Sonra Nebiyyullah Isâ ile arkadaşları (Turdan) yeryüzüne inecekler. Yeryüzünde onların ISşe ve pislikleri ile dolmadık bir karış yer bulamıyacaklardır. Nebiyyullah İsa ile arkadaşlar, yine Allah’a niyaz edecekler, Allah da Horasan develerinin boyunlar, gibi kuşlar gönderecek, bu kuşlar onların cesetlerini yüklenerek Allah'ın dilediği yere atacaklardır. Sonra'Allah öyle bir yağmur gönderecek ki, ona ne kerpiç evr ne de çadır mâni olabilecektir. Bu yağmur yeryüzünü yıkayacak, onu ayna gibi yapacaktır. Sonra yere mahsulünü bitir, bereketini tekrac getir, denilecektir, işte o gün cemaat nar yiyecekler ve onun kabuğu altında gölgeleneceklerdir. Süte bereket verilecek hatta yeni doğurmuş bir deve sürülerce insanlara yetecek; yeni doğurmuş'bir sığır insanlardan bir kabileye yetecek. Yeni doğurmuş bir koyun akrabadan bir oymağa kâfi gelecektir. Onlar bu halde İken, Allah güzel bir rüzgâr gönderecek, bu rüzgâr onları koltuklarının altlarından yakalayacak, her mü'minin ve her müslümanın ruhunu kabzedecekr insanların kötüleri kalarak yeryüzünde eşekler gibi alenen çiftleşeceklerdir. İşte kıyâmet bunların üzerine kopacaktır.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7561-) Bize Ali b. Hucur Es-Sa'dî rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Abdirrahman b. Yezîd b. Câbir ile Velid b. Müslim rivâyet ettiler. İbn Hucur dedi ki: Bunların Abdurrahman b. Yezid b. Cabir'den bu isnadla yukarda zikrettiğimiz gibi rivâyet ettikleri hadîsleri birbirine girmiştir. O: bu yerde bir zamanlar su vardı...» cümlesinden sonra şunu da ziyâde etti. Sonra yürüyecekler, tâ ağaçlı dağa varacaklardır. Bu dağ beyt-i makdis dağıdır. Gerçekten yeryüzündeki bütün insanları öldürdük. Haydi semâdakileri öldürelim, diyecekler ve oklarını gökyüzüne atacaklar; Allah da onların oklarım kana bulanmış olarak geri çevirecektir.» Mucur'un rivâyetinde: bazı kullarımı indirdim. Onları Öldürmeye kimsenin eli varmaz.» cümlesi vardır. hakkında alcalma yükselme yaptı...» cümlesine ulema iki türlü mânâ vermişlerdir. Birinci kavle göre, onu hem tahkir etti, hem yükseltti yani; büyülttü manasınadır. Körlüğünü ve Allah'ı hiçe saymasını söylemesi tahkirdir. Fitnesini ve hârikalar göstererek insanların basına belâ kesilmesini söylemesi de büyültmesidir. İkinci kavle göre cümleden murad; konuşurken sesini alçaltıp yükseltmesidir. Uzun konuşarak yorulmuş, istirahat için biraz sesini alçatmıştır. Sonra anlattıklarınıherkese işittirmek için sesini yükseltmiştir. kelimesindeki vikaye nunu üzerinde ulema söz etmişlerdir. Bazıları bu kelimeyi sadece «Ahvcfii» şeklinde rivâyet etmişlerdir. Mânâca ikisi de bir ve ikisi de doğrudur. Fakat diyor ki: «Üstadımız İmâm Ebû Abdillah b. Mâlik (rahimehüllah) bu hadîsin hem lâfzı, hem mânâsı üzerinde söz etmeye ihtiyaç olduğunu söyledi. Lâfzı, ahvefû kelimesinin nunu vikaye ile mütekellim yasına izafe edildiği için söz götürür. Bu mutad değildir. Ve sadece müteaddı fiillere mahsustur. Fakat buna cevab verilmiş, esas İtibariyle bunda da nûnun is-batı gerekirdi, lâkin terkedilmiş bir kaidedir, denilmiştir. İsmi tafdîl sigasının fiile bahusus teaccûb fiiline benzerliği vardır. Binâenaleyh sonuna nunu vikaye getirilmesi caizdir. Kelimenin ahvefülî mânâsında kullanılmış olması da ihtimal dahilindedir. Bu takdirde nûn lamdan ibtal edilmiş olur. Ahvefülî cümlesi benim için daha korkunçtur manasınadır.» meşhur rivâyette noktasız hâ ile tespit edilmiştir. Semt mânâsına gelir. Bazıları bunun hüzün yeri ve kayalık mânâsına geldiğini söylemişlerdir. günün bir sene, bir günün bir ay ve bir günün bir hafta olmasını ulemâ zahiri mânâsı-üzere kabul etmişlerdir. Çünkü hadîsde sair günlerinin mutad günler gibi olacağı bildirilmiştir. Ashab bu uzun günlerde namazlarını nasıl kılacaklarını sorunca Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün mikdârı takdir edip, o miktar içinde beş vakit namazlarını kılmaları lâzım geldiğini tenbih buyurmuştur. Yani; fecir doğduktan sonra sair günlerdeki mutad zaman geçtikten sonra öğleyi kılacaklar. Öğle ile ikindi arasındaki zaman miktarı geçince ikindiyi kılacaklar. Diğer namazlarda da buna göre hareket edeceklerdir. Kâdi Iyâz ile ulemâdan bazıları: hüküm o güne mahsustur. Bunu bize şeriat sahibi mesrû kılmıştır. Bu hadîs olmasa da mesele bizim içtihadımıza bırakılsa, biz diğer günlerde olduğu gibi, o uzun günde de vakit geldikçe o vaktin namazını kılar ve sadece beş vakit namazla iktifa ederdik.» demişlerdir. Maamafih mes'e-le ihtilaflıdır. Bir takım ulemâ: «Vakit müeddanm zarfı, edasının şartı, nefsi vucubunun sebebi zâhirisidir. Şart bulunmayınca meşrut da bulunmaz. Binâenaleyh gerek bu uzun günlerde, gerekse kutuplar gibi gece ile gündüzün altışar ay devam ettiği yerlerde vakit bulunmadığı için namaz da farz değildir.» demişlerdir. Onlara göre altı ay devam eden günde sadece beş vakit namaz kılınacak, demektir. Şâir ulemâ ise bu hadîsle istidlal ederek, bu yerlerde oraya en yakın mutad günü ve gecesi olan bir beldenin günleri miktarı zaman ayrılarak, o zamanın içinde yukardaki takdire göre beş vakit namaz kılınacaktır. Fetva bu kavle göredir. İhtiyat da budur. İsâ'nın ineceği bildirilen Akminâre, Şam'da hâlen mevcuttur. kapısı Beyt-i Makdise yakın bir beldedir. Hazret-i İsâ'nın yanına gelen kavmin yüzlerini silmesi hakkında Kâdî Iyâz: «İhtimal bu hakikattir. Onların yüzlerini teberrüken silmiştir. Fakat onların korku ve şiddetlerini gidermek için bir işaret olması ihtimâli de vardır.» diyor. İnsanların gözü önünde eşeklerin yaptığı gibi kadınlarla cim'a etmektir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Kıssası, Sıfatı Ve Beraberinde Bulunacak Şeyler Bâbı
7562-) Bana Amru'n-Nâkıd ile Hasenül-Hulvânî ve Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. Lâfızları birbirine yakındır. İbare Abd'indir. (Abd: Haddesenî, ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. Dediler ki) ; Bize Yâkub (bu zat İbn İbrahim b. Sa'd'dır) rivâyet etti. ki): Bize babam, Sâlih'den, o da İbn Şihab'dan naklen rivâyet etti. ki): Bana Ubeydullah b. Abdillah b. Uthe haber verdi ki, Ebû Saîd-i Hudrî Şöyle dedi: Bize Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün Deccal hakkında uzun bir hadîs söyledi. Bize anlattıkları arasında şu da vardı. Buyurdular ki: gelecek, fakat kendisine Medine'nin yollarına girmek haram edilecektir. Binâenaleyh Medine'nin dışındaki bazı işlenmedik tarlalara kadar gelecektir. Müteakiben kendisine o günün en hayırlı insanı yahut en hayırlı insanlarından bir adam çıkacak ve ona: Şehadet ederim ki, bize Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sözünü ettigİ Deccal sensin, diyecek; Deccal da: Ne dersiniz, ben bu adamı öldürsem, sonra diriltsem, bu işte şüphe eder misiniz? diyecek. (Oradakiler) Hayır! cevabını vereceklerdir. Bunun üzerine Deccal onu öldürecek, sonra diriltecek. Dirilttiği anda o adam: Vallahi senin hakkında hiç bir zaman şimdikinden daha basiretli olmamışımdır, diyecek. Deccal onu tekrar öldürmek isteyecek, fakat ona musallat edilmeyecektir.» İshak dedi ki: «Bu zâtın Hızır (aleyhisselâm) olduğu söylenir.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Sıfatı Medinenin Ona Haram Kılınması Ve Müminin Öldürülüp Diriltilmesi Hakkında Bir Bab
7563-) Bana Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî de rivâyet etti. ki): Bize Ebû’l-Yemân haber verdi. ki): Bize Şuayb, Zührî'den naklen bu isnadda bu hadîsin mislini haber verdi.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Sıfatı Medinenin Ona Haram Kılınması Ve Müminin Öldürülüp Diriltilmesi Hakkında Bir Bab
7564-) Bana Merv halkından Muhammed b. Abdillah b. Kuhsâz rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Osman, Ebû Hamza'dan, o da Kays b. Vehb'den, o da Ebû'l-Veddâk'den, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivâyet etti. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: çıkacak ve mü'minlerden bir zât onun tarafına doğru yönelecektir. Karşısına silâhlılar, Deccal'ın silâhlıları çıkacak ve ona: Nereye gitmek istiyorsun? diye soracaklar. O da, şu çıkan adama gitmek istiyorum, cevabını verecek. Silâhlılar kendisine: Sen bizim Rabbimize iman etmiyor musun? diyecekler. O zât: Bizim Rabbimizde bir gizlilik yoktur! cevâbını verecek. Silâhlılar: — öldürün şunu! diyecekler. Fakat birbirlerine: Rabbiniz size ondan başka hiç birinizin bir kimse öldürmesini yasak etmedi mi? diyecekler. Arkaç ğından onu Deccal'a götüreceklerdir. Mü'min onu görünce: Ey insanlar! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in andığı Deccal işte budur, diyecek. Müteakiben Deccal onun hakkında emir verecek ve karnı üzerine uzatılacaktır. Deccal: Onu alın ve başını yarın! diyecek. Bunun üzerine dayaktan sırtı ve karnı genişletilecektir. Deccal: Bana iman etmiyor musun? diyecek. Mü'min de: Sen yalancı Mesih'sin! cevâbını verecektir. Bunun üzerine mü'min hakkında emir verilecek ve başının ayrıntısında ta bacaklarının araşma kadar testere ile varılacaktır. Sonra Deccal İki parçanın arasında yürüyecek ve ona, kalk! diyecek, o da hemen kalkıp doğrulacaktir. Sonra ona: Bana iman ediyor musun? diyecek. Mü'min de: Senin hakkında ancak basiretim arttı, cevâbını verecek. Sonra: Ey insanlar! Bu adam benden sonra insanlardan hiç birine bu işi yapamıyacaktır, diyecek. Deccal onu kesmek için derhal yakalayacaktır. Fakat mü'minin boynu ile köprücük kemiği arası bakır kesilecek, Deccal onu kesmeye imkân bulamıyacaktır. Bunun üzerine elleriyle ayaklarından tutarak onu atacak. İnsanlar da onun cehenneme atıldığını sanacaklardır. Fakat o ancak cennete konacaktır.» (sallallahü aleyhi ve sellem): zât Rabbu'l-Âlemîn ındinde insanların en büyük şehididir.» buyurdular. hadîsi Buhârî «Kitâbu'Fedâilü-Medîne»'de tahric etmiştir. «Ben bu adamı öldürür de, sonra diriltirsem, bu işte şüphe eder misiniz?» suâline karşı oradakilerin: Hayır! diye cevap vermelerini bâzı ulema müşkil görmüşlerdir. Çünkü Deccal'ın gösterdiği hârikada Allah olduğuna delâlet edecek bir şey yoktur. Yüzünün çirkinliği, azasının noksanlığı, iki gözünün arasında kâfir yazılı olması ve şâire onun yalancılığına şehâdet etmektedir. Bunlara verilen cevap Bâbımızın başında geçmiştir. Yani; onlar bunu tasdik için değil, korkularından söyleyeceklerdir, îhtimal bu sözlerivle senin yalancılığında ve kâfir olduğunda şüphe etmiyoruz, mânâsını kastedeceklerdir. Çünkü Deccal'ın yalancı ve kâfir olduğunda şüphe eden kâfir olur. Binâenaleyh ondan korktukları için bu sözle bir tevriye yaparak kendisini aldatacaklardır. Maamafih şüphe etmiyoruz diyenlerin onu tasdik eden Yahûdilerie diğer şakiler olması ihtimali de vardır. divor ki: «Yalancının mucize göstermesi mümkün değildir. Su halde bu hârikalar Deccal'ın elinde nasıl zuhur etmiştir denilirse cevap şudur: Deccal, Allah'lık dâva ediyordu. Onun hadis olduğunu gösteren deliller ise iddiasını yıkıyor, kendisini tekzib ediyordu. Pevgambere pelince, o yalnız pevgamberlik iddia eder. İnsan hakkında bu imkânsız değildir. Muarazadan salim bir delil getirdi mi tasdik olunur.» zât Hızır (Aleyhisse'âm)'dır,» diyen Ebû İshâk, İmâm Müslim'in kitabını rivâyet eden İbrahim b. Süfyan'dır. Bu sözü hadîs râvilerinden Ma'mer de aynen Ebû İshâk’ın yaptığı gibi hadîsin arkasında zikretmiştir. Mezkûr kavil Hızır (Aleyhissefâm)’in sağ olduğunun delillerindendir. Bu mes'eleyi Kitabu'l-Menâkıb'de görmüştük. Ellerinde silâh bulunan kimselerdir. Bunlar merkezlerdeki işleri murakabe ederler. suâline karşı mü'minin: «Bizim Rabbimizde gizlilik yoktur.» cevâbını vermesinden murad: Bize Rabbimizin sıfatları meçhul değidir ki, ondan dönüp de sizin Rabbimiz dediğinize ibâdet edelim. Yahut ona itinınd etmekten vaz geçelim manasınadır. Hadîsdeki cennetten murad; dünya bahçelerinden biridir. Deccal'ın o zâtı beraberindeki ateşe atması ve Allah'ın o ateşi bahçeye çevirmesi mümkündür. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mü'min zat hakkında: en büyük şehidi...» buyurması, ilk defa öldürülmesine nazarandır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalın Sıfatı Medinenin Ona Haram Kılınması Ve Müminin Öldürülüp Diriltilmesi Hakkında Bir Bab
7565-) Bize Şîhab b. Ahmed El-Abdî rivâyet etti. ki): Bize İbrahim b. Humeyd Er-Ruâsî, İsmail b. Ebî Hâlid'den, o da Kays b. Ebî Hâzim'den, o da Muğîra b. Şu'be'den naklen rivâyet etti, (Şöyle dedi): Deccal hakkında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e benini sorduğumdan daha çok soran olmamıştır, seni yoran nedir? O sana zarar veremiyecektir.» buyurdu. Ya Resûlallah, onun beraberinde yiyecek ve nehirler olacakmış diyorlar, dedim. Allah nezdinde bundan daha kıymetsizdir.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccal İle: «o Allah Azze Ve Celle Nezdinde Daha Kıymetsizdir » Hadisi Hakkında Bir Bab
7566-) Bize Süreye b. Yûnus rivâyet etti. ki): Biize Hüşeym İsmail'den, o da Kays'dan, o da Muğîra b. Şu'be'den naklen rivâyet etti. dedi): Deccal hakkında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e benim sorduğumdan daha çok soran olmamıştır: nedir?» buyurdu. Ben: Onun beraberinde ekmekle etten dağlar ve sudan bir nehir olduğunu söylüyorlar, dedim. Allah ındinde bundan daha kıymetsizdir.» buyurdular.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccal İle: «o Allah Azze Ve Celle Nezdinde Daha Kıymetsizdir » Hadisi Hakkında Bir Bab
7567-) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İbn NUmeyr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Veki' rivâyet etti. H. İshak b. İbrahim de rivâyet etti. ki): Bize Cerir haber verdi. H. İbnû Ebî Ömer de rivâyet etti. ki): Bize Süfyân rivâyet etti. H. Ebû Bekr b. Ebî Şeybe dahi rivâyet etti. ki): Bize Yezîd b. Harun rivâyet etti. H. Muhammed b. Râfi' dahi rivâyet etti. ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. râvilerin hepsi İsmail'den bu isnadlâ İbrahim b. Humeyd'in hadîsi gibi rivâyette bulunmuşlardır. Yezid'in hadîsinde: «Bana ey oğulcuğum, dedi.» ziyâdesi vardır. hadîsi Buhârî ile İbn Mâce «Kitabu'l-Fiten»'de tahric etmişlerdir. Hadîsdeki; Allah ındinde bundan daha kıymetsizdir.» cümlesinden murad: Onun Allah ındinde kendisine verdiği hârikaları mü'minlerin sapmasına sebep yaratacak bir kıymeti yoktur. Bunlar sırf mü'minlerin imanını artırmak içindir, demektir. Cümleden: «Senin bu söylediklerinden onun beraberinde hiç bir şey yoktur.» mânâsını çıkarmamalıdır. bu cümle şöyle izah edilmiştir: «Onun Allah ındinde doğruluğunu gösterecek bir delili yoktur. Bahusus Allah onda yalancılığını ve küfrünü gösteren ve okumağı bilenin de, bilmeyenin de okuyacağı açık bir alâmet yaratmıştır.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccal İle: «o Allah Azze Ve Celle Nezdinde Daha Kıymetsizdir » Hadisi Hakkında Bir Bab
7568-) Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anherî rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Nu'man b. Sâlim'den rivâyet etti. ki): Ben Yâkub b. Asım b. Urve b. Mes'ud Es-Sakâfî'yi şöyle derken işittim. Abdullah b. Amr'ı dinledim. Kendisine tir adam gelmişti. Adam: Rivâyet etmekte olduğun bu hadîs nedir? Diyor muşsun ki, hiç şüphesiz kıyâmet filân ve filân vakte kadar kopacaktır, dedi. Abdullah: Sübhânellah! Yahut Lâilâheillallah veya bunlar gibi bir kelime söyledi. (Ve şöyle devam etti.) Hakikaten ilelehed kimseye bir şey rivâyet etmemek içimden geçti. Ben ancak şunu söyledim: Siz az zaman sonra büyük bir hâdise göreceksiniz. Kabe yakılacak ve şöyle şöyle olacak. Sonra dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: ümmetimin arasında çıkacak ve kırk (zaman) kalacaktır. (Kırk gün mü dedi, kırk ay mı, yoksa kırk sene mi bilemiyorum.) Derken Allah Meryem oğlu İsa'yı gönderecektir. O Urve b. Mes'ud gibidir. Ve Deccal'ı arayıp helâk edecektir. Sonra insanlar yedi sene duracak; iki kişi arasında düşmanlık olmayacaktır. Sonra Allah Şam tarafından soğuk bir rüzgâr gönderecek ve yeryüzünde kalbinde zerre kadar hayr yahut iman bulunan hiç bir kimse kalmayacak, hepsinin ruhunu kabzedecektir. Hatta biriniz bir dağın içine girmiş olsa, rüzgâr da üzerine girerek ruhunu kabzedecektir.» Ben bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim. Buyurdular ki: üzerine insanların kötü takımı kuş hafifliğinde ve yırtıcı tabiatında kalacaklar. Ne bir iyilik tanıyacaklar, ne de bir kötülük men edecekler. Şeytan kendilerine temessül ederek: (Bana) icabet etmiyor musunuz? diyecek. Onlar da: Bize ne emredersin? cevabını verecekler. Ve onlara putlara tapmayı emredecek. Onlar bu halde rızikları bol yaşayışları güzel devam ederken sonra sûra üfürülecekîir. Bunu işiten herkes boyun bükecek ve boyun kaldıracaktır. Onu ilk İşiten develerinin havuzunu sıvayan bir adam olacaktır. O adam hemen ölecek sair insanlar da öleceklerdir. Sonra Allah, çiğ gibi yahut gölge gibi (şekkeden Nu'man'dır) bir yağmur gönderecek — yahut yağmur indirecek demiştir.— Bundan insanların cesetleri bitecek. Sonra sûra bir daha üfürülecek ve birden kalkıp bakacaklardır. Sonra: Ey İnsanlar, Rabbinize gelin!.. Bunları durdurun! Çünkü onlar sorguya çekilecekler, denilecektir. Sonra: Cehennem ordusunu çıkarın, denilecek ve kaç kişiden? diye sorulacak. Her bin kişiden dokuzyüzdoksandokuzunu denilecektir, işte çocukları ihtiyarlatacak gün bu ve işte baldırın açılacağı gün budur.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalin Çıkması, Yeryüzünde Kalkacağı Müddet, İsanın İnerek Onu Öldürmesi, Hayr Ve İman Ehlinin Dünyadan Gitmesi, İnsanların Kötü Takımı Kalarak Putlara Tapmaları, Surun Üfürülmesi Ve Kabirde Olanların Diriltilmesi Hakkında Bir Bab
7569-) Bana Muhammed b. Beşşâr da rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. ki): Bize Şu'be, Nu'man b. Sâlim'den rivâyet etti. ki): Ben Ya'kub b. Asım b. Urve b. Mes'ud’dan dinledim. (Şöyle dedi): Bir adamı dinledim, Abdullah b. Amr'a şunu söyledi: Sen şüphesiz kıyâmet filân ve filân vakte kadar kopacak dermişsin. Bunun üzerine Abdullah: Gerçekten size hiç bir şey rivâyet etmemek içimden geçti. Ben ancak şunu söyledim: Siz az zaman sonra büyük bir hâdise göreceksiniz. Müteakiben Kabe yangını oldu, dedi. (Şu'be bunu yahut buna benzer bir şey söyledi, demiş.) Abdullah b. Amr dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ümmetimin içinde çıkacaktır...» buyurdu. râvi hadîsi Muâz'in hadîsi gibi nakletmiştir. O, hadîsinde: zerre kadar iman bulunan kimse kalmayacak, mutlaka ruhunu kabzedecektir.» demiştir. b. Ca'fer: «Bu hadîsi bana şu'be defalarca rivâyet etti. Onu ben de kendisine arzettim.» demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalin Çıkması, Yeryüzünde Kalkacağı Müddet, İsanın İnerek Onu Öldürmesi, Hayr Ve İman Ehlinin Dünyadan Gitmesi, İnsanların Kötü Takımı Kalarak Putlara Tapmaları, Surun Üfürülmesi Ve Kabirde Olanların Diriltilmesi Hakkında Bir Bab
7570-) Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivâyet etti. ki): Bize Muhammed b. Bişr, Ebû Hayyan'dan, o da Ebû Zür'a'dan, o da Abdullah b. Amr'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bir hadis belledim. Bir daha onu unutmadım. Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim; çıkacak kıyâmet alâmeti güneşin battığı yerden doğması ve kuşluk zamanı insanların üzerine dâbbenin çıkmasıdır. Hangisi arkadaşından önce çıkarsa, öteki de hemen onun izinde olacaktır.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalin Çıkması, Yeryüzünde Kalkacağı Müddet, İsanın İnerek Onu Öldürmesi, Hayr Ve İman Ehlinin Dünyadan Gitmesi, İnsanların Kötü Takımı Kalarak Putlara Tapmaları, Surun Üfürülmesi Ve Kabirde Olanların Diriltilmesi Hakkında Bir Bab
7571-) Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr de rivâyet etti, ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Ebû Hayyân, Ebû Zür'a'dan rivâyet etti. (Şöyle dedi): Medine'de Mervan b. Hakem’in yanına müslümanlardan üç kişi oturdular da onu dinlediler. Kendisi kıyâmet alâmetlerinden, onların ilk çıkanı Deccal olacağından bahsediyordu. Abdullah b. Amr ki: Mervan bir şey söylemedi. Ama ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bir hadîs belledim ki, onu bir daha unutmadım, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim... yukarki hadîsin mislini zikretmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalin Çıkması, Yeryüzünde Kalkacağı Müddet, İsanın İnerek Onu Öldürmesi, Hayr Ve İman Ehlinin Dünyadan Gitmesi, İnsanların Kötü Takımı Kalarak Putlara Tapmaları, Surun Üfürülmesi Ve Kabirde Olanların Diriltilmesi Hakkında Bir Bab
7572-) Bize Nasr b. Alî El-Cehdamî de rivâyet etti. ki): Bize Ebû Ahmed rivâyet etti. ki): Bize Süfyan, Ebû Hayyan'dan, o da Ebû Zür'a'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Mervan'ın yanında kıyâmeti müzâkere ettiler de, Abdullah b. Amr şunu söyledi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken işittim: yukarkilerîn hadîsleri gibi rivâyet etmiş. Ama kuşluk vaktini anmamıştır. Isâ'nın gönderilmesinden murad; gökyüzünden yere indirilmesidir. İman bahsinde görüldüğü vecihle İsâ (aleyhisselâm) yeryüzüne indikten sonra bizim şeriatımızla hükmedecektir. Bu babda Kâdî Iyâz şunları söylemiştir: «Ehl-i Sünnete göre İsâ (Aleyhüsselâm)’ın inmesi ve Deccal'ı öldürmesi haktır, sahihtir. Çünkü bu babda sahih hadîsler vârid olmuştur. Aklen ve şer'an bunu iptal edecek bir delil de yoktur. Binâenaleyh isbâtı vâcibdir.» Mutezile ve Cehmiye fırkalarından bazılarıyle onlara muvafakat edenler bu hadîslerin Hâtemü'n-Nebiyyin âyeti, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: «Benden sonra Peygamber gelmeyecektir.» hadîsi ve müslümanların icmaı ile reddedildiklerini söylemişlerse de bu istidlal fâsiddir. Çünkü İsâ (aleyhisselâm)'ın inmesinden murad; bizim şeriatımızı nesneden yeni bir şeriat getirmesi değildir. Bu hadîslerde ve başkalarında buna dâir bir söz yoktur. Buradaki sahih hadîslere ve başkalarına göre Hazret-i İsâ adaletli bir hakem olarak inecek, bizim şeriatımızla hükmedecek ve insanların terk ettiği şer'î umuru ihya eyleyecektir. insanların kuş hafifliğinde ve yırtıcı tabiatında olmalarından murad; kötülüklere fesat ve şehvetlere sür'atle inhimakleri hususunda kuşun uçmasına düşmanlık ve zulüm hususunda da yırtıcı hayvanların tabiatlarına benzeyeceklerini anlatmaktır. Hadîs-i gerîf de Nu'man'in şekkettiği tali veya zili kelimeleri hususunda esah rivâyet tall'dir. Tali çiğ demektir. Nitekim başka bir hadîsde bu yağmurun, erkeklerin menisi gibi olacağı bildirilmiştir ki, bu da tali rivâyetini te'yid eder. «Zül »gölge demektir. açılmasından murad; kıyâmet gününün şiddet ve dehşetlerinin meydana çıkmasıdır. şöyle bir suâl hatıra gelebilir: Bu hadîsin bir rivâyetinde ilk Çıkacak kıyâmet alâmeti güneşin battığı yerden doğması ve Dabbetü'l-Arzın çıkması olacağı bildiriliyor. Halbuki bunların ikisi de ilk zuhur edecek kıyâmet alâmeti değildir. Kıyâmetin ilk alâmeti Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin gönderilmesidir. Ondan sonra hadîslerde beyan edilen birçok alâmetler görülecektir? Bu suale Münâvî şu cevâbı vermiştir: Hadîsden murad; alışılmamış alâmetlerdir. Deccal’ın çıkması, Îsâ (aleyhisselâm)'ın inmesi ve Ye'cûc Me'cüc'ün zuhuru daha önce görülecek alâmetlerden ise de, bunlar alışılmış şeylerdendir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccalin Çıkması, Yeryüzünde Kalkacağı Müddet, İsanın İnerek Onu Öldürmesi, Hayr Ve İman Ehlinin Dünyadan Gitmesi, İnsanların Kötü Takımı Kalarak Putlara Tapmaları, Surun Üfürülmesi Ve Kabirde Olanların Diriltilmesi Hakkında Bir Bab
7573-) Bize Ahdû'l-Vâris b. Abdîssamed b. Abdil-Vâris ile Haccac b. Şâir ikisi birden Abdüssamed'den rivâyet ettiler. Lâfız Abdû’l-Varis b. Abdis-Samed'indir. ki): Bize babam, dedemden, o da Hüseyin b. Zekvân'dan naklen rivâyet etti. ki): Bize İbn Büreyde rivâyet etti. ki): Buna Hemdan Sâbm'dan Amir b. Şerâhil Eş-Şâ'b rivâyet etti ki, kendisi Dahhâk b. Kays'ın kız kardeşi Fâtıme binti Kays'e sormuş. Bu kadın ilk muhacirlerdenmiş. ki: Bana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittiğin, ondan başka hiç bir kimseye isnad etmediğin bir hadîs söyle! Fâtıme: Sen istersen ben bunu yaparım! demiş. Âmir ona: Evet! Bana rivâyette bulun! demiş. Bunun üzerine Fâtıme şunu söylemiş: Ben İbn Muğîra'ya nikâh oldum. O gün kendisi Kureyş gençlerinin en iyilerindendi. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte bulunduğu ilk cihadda yaralandı. Ben dul kalınca, beni Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından birkaç kişi içinde Abdurrahman b. Avf istedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de beni azatlısı Üsâme b. Zeyd'e istedi. Bana rivâyet olunmuştu ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kim severse Usâme'yİ sevsin!» buyurmuşlar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benimle konuşunca: Emrim senin elindedir. Beni dilediğine nikâh et! dedim. Bunun üzerine: Şerîk'e taşın!» buyurdu. Ümmü Şerîk Ensar'dan zengin, Allah yolunda nafakası çok bir kadındı. Ona misafirler gelirdi. Yaparım! dedim. (Bu sefer): çünkü Ummü Şerîk misafiri çok bir kadındır. Ben senin baş örtünün düşmesini yahut baldırlarından elbisen açılıp hoşlanmadığın bazı yerlerini cemaatın görmesini hoş karşılamam. Lâkın sen amcanoğlu Abdullah b. Amr b. Ummü Mektum'e taşın!» buyurdu. (Bu zat Kureyş'in fihri, Benî Fihr'den bir adamdı. Kendisi Fâtıme'nin kabilesinden idi.) Ona taşındım. İddetim geçince dellâhn (yani) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in dellâlinin sesini işittim. Haydin toplayıcı olduğu halde namaza! diye sesleniyordu. Hemen mescide çıktım ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte namazı kıldım. Cemaatın arkalarına gelen kadın safındaydîm. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı bitirince gülerek minberin üzerine oturdu ve: namaz kıldığı yerde kalsın!» buyurdu. Sonra: «Biliyor musunuz sizi niçin topladım?» dedi. Ashab: Allah ve Resûlü bilir, dediler. Buyurdu kT: vallahi sîzi bir istek veya korkudan dolayı toplamadım. Lâkin şunun için topladım ki, Temimi Dârî hıristiyan bir adamdı. Sonra gelerek bey'at etti ve müslüman oldu. Bana bir söz rivâyet etti ki, Mesih-i Deccal için size anlattıklarıma uygun düştü. Bana anlattığına göre kendisi Lahm ve Cüzam kabilelerinden otuz kişi ile birlikte bir deniz gemisine binmiş de dalga onlarla denizde bir ay oynamış. Sonra tâ güneşin battığı yerde denizde bir adaya yanaşmışlar ve geminin kayıklarına binerek adaya girmişler. Derken karşılarına çok saçlı, kıllı bir hayvan çıkmış. Kılın çokluğundan önünü ardından ayıramamışlar ve: Vah sana, sen kimsin? demişler. Hayvan: Ben cessâseyim! cevabını vermiş. Oradakiler: Cessâse nedir? diye sormuşlar. O: Ey cemaat! Manastırdaki şu adama gidin, çünkü o sizin haberinize müştakdır, demiş. Temîm dedi ki: Cessâse bize bir adam ismi verince, biz onun bir şeytan olmasından korktuk ve hemen sür'atle gittik, manastıra girdik. Bİr de ne görelim, orada hilkat itibariyle gördüklerimizin en büyüğü ve en şiddetli şekilde ballanmış bir insan. Elleri boynuna, İki dizinin arası topuklarına demirle bağlanmış! Vah sana, sen kimsin? dedik. Siz benim haberimi almışsınızdır. İmdi bana haber verin, siz kimsiniz? dedi. Oradakiler: Biz Arablardan bir takım insanlarız. Bir deniz gemisine bindik de denize coştuğu anda rastladık. Dalga bizimle bir ay oynadı. Sonra senin şu adana yanaştık ve geminin kayıklarına binerek adaya girdik. Derken karşımıza kıllı, çok saçlı bir hayvan çıktı. Saçın çokluğundan önü arkasından farkedilemiyordu. — Vah sana, sen kimsin? dedik. Ben cessâseyim, cevâbını verdi. Cessâse nedir? diye sorduk. Manastırdaki şu adama gidin, çünkü o sizin haberinize müştaktır, dedi. Biz de koşarak sana geldik. Ondan korktuk. Bir şeytan olmayacağından emin değildik, dedik. Bunun üzerine (o adam): Bana Beysan hurmalığından haber verin! dedi. Onun nesinden haber almak istiyorsun? dedik. Size onun hurmasını soruyorum. Yemiş veriyor mu? dedi. Kendisine: Evet! cevâbını verdik. Dikkat edin ki, onun yemiş vermemesi yakındır. Bana Taberiye gölünden haber verîn! dedi. Onun nesinden haber almak istiyorsun? dedik. İçinde su var mı? dedi. Oradakiler: Onun suyu çoktur! dediler. Dikkat edin, gerçekten onun suyu çekilmek üzeredir. Bana Zügar pınarından haber verin! dedi. Oradakiler: Onun nesinden haber almak istiyorsun? dediler. Pınarda su var mı? Sahipleri pınarın suyuyla ekin yetiştiriyorlar mı? dedi. Kendisine: Evet, onun suyu çoktur. Sahiplen de suyundan ekin yetiştirirler! cevâbını verdik. Bana Ummîlerin peygamberinden habor verin, ne yaptı? dedi. Oradakiler: Mekke'den çıktı, Yesrib'e yerleşti, dediler. Arablar onunla harbettüer mi? diye sordu. Biz: Evet! cevâbını verdik. Onlarla ne yaptı? diye sordu. Kendisine onun peşinden gelen Arab-lara galip geldinini ve Arabların ona İtaar ettiğini haber verdik. Bu oldu mu? dedi, Evet! cevâbını verdik, Dikkat edîn ki, bu halleri ona itaat etmiş olmalarından daha hayırlıdır. Ben size kendimi haber vereyim. Ben gerçekten Mesih'im ve bana çıkış İçin izin verilmesi yakındır. Çıkıp yeryüzünde sefer edeceğim. Mekke ile Taybe'den başka kırk gecede İnmediğim belde bırakmıyacağım. Bunların ise ikisi de bana haram kılınmıştır. Her ne zaman bunlardan bîrine girmek istersem, elinde çekilmiş bir kılıç olduğu halde bir melek karşıma çıkacak, beni ondan men edecektir. O yerin her yolunun üzerinde orasını koruyacak melekler vardır, dedi.» demîş ki: Resûlillah (sallallahü aleyhi ve sellem) asâsiyle minbere dokunarak: Taybe budur! İşte Taybe budur! İşte Taybe budur!» buyurdu. Medine'yi kastediyordu, (Ve sözüne devamla) edin, bunu size söylemiş miydim?»dedi. Cemaat: Evet! cevâbını verdiler. Temîm'in sözü, bu sözün Deccal ve Medine ile Mekke hakkında söylediklerime uyması hoşuma gitti. Dikkat edin ki, o Şam denizinde yahut Yemen denizindedir. Hayır! Doğu tarafından. Evet! O, doğu tarafından! Evet! O, doğu tarafından zuhur edecektir.» buyurdu. Ve eliyle doğu tarafına işaret etti. Fâtıme: Ben de bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den belledim, demiş.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Cessase Kıssası Bâbı
7574-) Bize Yahya b. Habîb El-Hârisî rivâyet etti. ki): Bize Hâlid b. Haris El-Hüceymî Ebû Osman rivâyet etti. ki): Bize Kurra rivâyet etti. ki): Bize Ebû’l-Hakem Seyyar rivâyet etti. ki): Bize Şa'bî'rivâyet etti. ki): Fâtıme binti Kays'ın yanına girdikte bize İbnû Tâb hurması denilen hurma ikram etti. Bize çavdar bulamacı takdim etti. Ben kendisine üç talâkla boşanan kadının nerede iddet bekleyeceğini sordum. Beni kocanı üç talâkla boşadı da, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ailem nezrimde iddet beklememe İzin verdi. Derken toplayıcı olduğu halde namaza diye cemâati arasında nida olundu. Camiye giden insanlar arasında ben de gittim. Kadınların ön safında idim. Bu saf erkeklerin son safının arkasından gelir. Müteakiben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) minber üzerinde hutbe okurken dinledim. ŞÖyle buyurdular: «Gerçeklen Temîm-i Dâri'nin bazı amcass oğulları gemiye binmişler...» Ve râvi hadîsi nakletmiştir. O bu hadîste şunu da ziyade eylemiştir: dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i asasıyle yere eğilirken ve Medine'yi kastederek: İşte Taybe budur, derken görür gibiyim.».

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Cessase Kıssası Bâbı
7575-) Bize Hasan b. Ali El-Hulvânî ile Ahmed b. Osman En-Nevfelî de rivâyet ettiler, (Dediler ki): Bize Vehb b. Cerir rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Ben Gaylan b. Cerir'i, ŞaTn'den, o da Fâtıme binü Kays'den naklen rivâyet ederken dinledim. Fâtıme şöyle dedi: Temimi Dârî, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek haber verdi ki: Kendisinin gemiye binmiş. Ve gemisi yolunu şaşırtarak bir adaya düşmüş. Sonra adaya çıkarak su aramış. Derken saçını sürükleyen bir insana rastlamış... râvi hadîsi hikâye etmiştir. Bu hadîsde o şunu da söylemiştir: «Sonra dedi ki: Dikkat edin, bana çıkış için izin verilse Taybe'den başka bütün beldelere ayak hasardım. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu halka çıkardı ve kendilerine anlattı. İşte Taybe bu, Deccal de odur, buyurdular.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Cessase Kıssası Bâbı
7576-) Bana Ebû Bekr b. İshak rivâyet etti. ki): Bize Yabyâ b. Bükeyr rivâyet etti. ki): Bize Muğîra (yani; El-Hızâmî) Ebû'z-Zinad'dan, o da Şa'bî'den, o da Fâtıme binü Kays'dan naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minber üzerine oturarak şöyle buyurmuşlar: insanlar! Bana Temîmi Dârî anlattı ki, kendi kavminden bir takım kimseler denizde bir gemilerinin içinde imişler. Derken gemi kırılmış, yolculardan bazıları geminin tahtalarından bir tahta üzerine binerek denizde bir adaya çıkmışlar...» Ve râvi hadîsi nakletmiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Cessase Kıssası Bâbı
7577-) Bana Ali b. Hucur Es-Sa'idî rivâyet etti. ki): Bana Velid b. Müslim rivâyet etti. ki): Bana Ebû Amr (yani; Evzâî), İshak b. Abdillah b. Ebî Talha’dan rivâyet etti. ki): Bana Enes b. Mâlik rivâyet etti. ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: bir belde yoktur ki, oraya Deccal ayak basınasın. Yalnız Mekke İle Medine müstesna! Yollarından her biri üzerinde saf bağlamış melekler vardır ki, onu korurlar. Deccal çorak yere iner ve Medine üç defa sarsılır. Deccal'ın yanına Medine'den her kâfir ve münafık çıkar.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Cessase Kıssası Bâbı
7578-) Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Yûnus b. Muhammed, Hammad b. Seleme'den, o da İshak b. Abdillah b. Ebî Talha’dan, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar... yukarki hadîs mislini rivâyet etmiştir. Yalnız o: «Sel yerine gelir ve yükünü oraya bırakır.» elemiş. Bir de: «Onun yanına erkek, kadın her münafık çıkar.» demiştir. Enes rivâyetini Buhârî «Kitâbu Fadâili-l-Medine»'de tahric etmiştir. Abdurrahman b. Amr'dan rivâyet edilen bir hadise göre cessâse Kur'ân-ı Kerîm'de zikri geçen Dabbetü'l-Arz'dır, Deccal haberlerini tecessüs ettiği için ona bu isim verilmiştir deniliyor. binti Kays (radıyallahü anh)'nın ilk kocası harbte aldığı yaradan ölmemişti. Fâtıme'nin dul kalması onu üç talâkla boşadığı içindir. Nitekim ikinci rivâyette bu cihet tasrih edilmiştir. İlk kocası İbn Muğîra'nın vefat târihi ihtilaflıdır. Bazılarına göre onu boşadıktan sonra Yemen'de vefat etmiştir. Bir takımları Hazret-i Ömer'in hilâfeti zamanına kadar yaşadığını söylemişlerdir. Fâtıme onun yaralanmasını söylemekle faziletlerine işaret etmek istemiştir. Fâtıme hadîsi Talâk bahsinde görülmüştü. Bâzı ulemâ Ümmü Şerîk'in ensardan değil, Kureyş kabilesine mensûb olduğunu söylemişlerdir. İsmi Garbe yahut Garbele'dir. Bir takımları ise biri Kureyş'den, diğeri Ensar'dan olmak üzere iki Ümmü Şerik bulunduğunu söylerler. Câmiaten» kelimeleri birincisi İğra, ikincisi hâl olmak üzere mansubdurlar. hurmalığı mânâsına gelen «Nah'-ü Boysan» Şam'da bir yerin ismidir. Aynü Zügar da şam'in kıble tarafında maruf bir beldedir. Taybe, Medine'nin ismidir. Medine'nin Tûbe ve Yesrib gibi isimleri olduğunu Hac bahsinde görmüştük. Iyâz hadîsdeki «mâîıüve» kelimesinin ziyâde olduğunu, sırf cümleyi rabt için getirildiğini söylemiştir. şerîfdeki Şam deniziyle Yemen denizi başka başka denizler olmayıp, aynı denizin Şam tarafı, Yemen tarafı manasınadır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in burada tereddüt buyurması ya bu husûsda sarih vahy gelmediği yahut Deccal bir tarafından diğer tarafına geçeceği içindir. diyor ki: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Deccal'ın doğu taraftan geleceğini vahy suretiyle yakinon anladıktan sonra, ilk' söylediği iki yeri nefi buyurmuştur.» Dârî rivâyeti Hazret-i Temîm'in menâkıbıne ve haberi vahidin kabulüne delildir. Medine'nin sallanması, içindeki kâfir ve münafıkları Deccal’ın önüne silkip atmak içindir. Bu takdirde hadîsdeki (bâ) sebebiyet manasınadır. Maamafih haî olmak ihtimâli de vardır. Müzhirî, Medine'nin sallanması hâlis mü'min olmayanların kalb-lerine Deccal'a karşı meyi ve sevgi uyandırmak içindir, diyor. Bu takdirde bâ sile içindir. Üçüncü sallanışta kâfir ve münafıklar Medine'den çıkacak, halis mü'minler kalacaktır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Cessase Kıssası Bâbı
7579-) Bize Mansûr b. Ebî Müzâhim rivâyet etti. ki): Bize Yahya b. Hamza Evzâi'den, o da İshak b. Abdillah'dan, o da amcası Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: taylasanlar olduğu halde Asbahan yahudilerinden yetmiş bin kişi Deccal'a tâbi olacaklardır.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccal Hadislerinin Bakiyesi Hakkında Bir Bab
7580-) Bana Harun b. Abdillah rivâyet ettî. ki): Bize Haccâc b. Muhammed rivâyet etti. ki): İbnû Cüreyc şunu söyledi: Bana Ebû'z-Zübeyr şunu söyledi. Kendisi Câbir b. Abdillah'ı şöyle derken işitmiş: Bana Ümmü Şerik haber verdi ki. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’ı: Deccal'dan mutlaka dağlara kaçacaklardır.» buyururken işitmiş. Ümmü Şerik: Ya Resûlallah! O gün Arablar nerede olacak? diye sormuş. Onlar azdır.» buyurmuşlar.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccal Hadislerinin Bakiyesi Hakkında Bir Bab
7581-) Bize bu hadîsi Muhammed b. Beşşâr ile Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Âsim İbn Cüreyc'den bu isnadla rivâyet etti.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccal Hadislerinin Bakiyesi Hakkında Bir Bab
7582-) Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. ki): Bize Ahmed b. İshak El-Hadramî rivâyet etti. ki): Bize Abdü’l-Aziz (yani; İbn Muhtar) rivâyet etti. ki): Bize Eyyûb, Humeyd b. Hilâl'den, o da içlerinde Ebû'd-Dehmâ ile Ebû Katâde'nin bulunduğu bir cemâatdan naklen rivâyet etti. (Şöyle dediler): İmran b. Husayn'a gelirken Hişam b. Âmir'e uğrardık. Bir gün şunu söyledi: Hakikaten sizler beni geçerek öyle bir takım adamlara gidiyorsunuz ki, onlar ne Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in meclisinde benden çok bulunmuşlardır. Ne de onun hadîsini benden iyi bilirler. Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: yaratılışı ile kıyâmetin kopması arasında Deccal'dan daha büyük bir fitne yoktur.» buyururken işittim.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccal Hadislerinin Bakiyesi Hakkında Bir Bab
7583-) Bana Muhammed b. Hatim de rivâyet etti. ki): Bize Abdullah b. Ca'fer Er-Rakkî rivâyet etti. ki): Bize Ubeydullah b. Amr, Eyyûb'dan, o da Humeyd b. Hilâl'den, o da kavminden içlerinde Ebû Katâde de bulunan üç kişiden naklen rivâyet etti. (Şöyle dediler): Biz İmran b. Husayn'a giderken Hişam b. Âmir'e uğrardık... Abdü’l-Aziz b. Muhtâr’ın hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur. Yalnız o: «Deccal'dan daha büyük bir şey yoktur." demiştir.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccal Hadislerinin Bakiyesi Hakkında Bir Bab
7584-) Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe b. Saîd ve İbn Hucur rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmâîl (yani; İbn Ca'fer) Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şöyle buyurmuşlar: şeyden: Güneşin battığı yerden doğmasından, dumandan, Deccal'dan, dabbeden bîrinizin hassaten başına gelecek vakıadan ve âmme-ten gelecek fitneden önce, amellere şitab edin!»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccal Hadislerinin Bakiyesi Hakkında Bir Bab
7585-) Bize Ümeyye b. Bistam El-Ayşî rivâyet etti. ki): Bize Yezîd b. Zürey' rivâyet etti. ki): Bize Şu’be, Katâde'den, o da Hasan'dan, o da Ziyad b. Rıyah'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. (Şöyle buyurmuşlar): şeyden: Deccal, duman, dabbetü’l-Ârz, güneşin battığı yerden doğması, umûmî fitne ve bîrinizin başına gelecek husûsî vakıadan önce amellere şitab edin.»

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccal Hadislerinin Bakiyesi Hakkında Bir Bab
7586-) Bize bu hadîsi Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdü's-Samed b. Abdi'l-Vâris rivâyet etti. ki): Bize Hemmâm Katâde'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etti. rivâyetlerdeki husûsî vakıadan murad; bazılarına göre ölümdür. fitne ise kıyâmettir. Biçilip dikilmeden omuzlarda taşınan bir nevî elbisedir. Ümmü Şerîk'in: O gün Arablar nerede olacak? diye sormasından murad; mücâhidlerdir. Yani; o gün hak yolunda mücâhede eden ve din düşmanlarıyle çarpışanlar nerede kalacak? demek istemiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: «Onlar azdır.» buyurmakla Dec-cal'ın hakkından gelemeyeceklerine işaret buyurmuştur. Hazret-i Ebû Hüreyre rivâyeti kıyâmetin altı alâmeti görülmezden önce ibâdet, tâat ve hayırlı işlere koşmak gerektiğine delildir. Zira bu alâmetlerden sonra yapılacak hayırların bir faydası olmayacaktır.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Deccal Hadislerinin Bakiyesi Hakkında Bir Bab
7587-) Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. ki): Bize Hammad b. Zeyd, Muallâ b. Ziyâd'dan, o da Muâviye b. Kurra'dan, o da Ma'kıl b. Yesar'dan naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar. H.

Kaynak: Sahîh-i Müslim, Fitneler Ve Kıyâmet...
Konu: Fitne Zamanında İbadetin Fazileti Bâbı